senin yokluğuna doğru bu yolculuk kabul edilebilir bir yanı yok! yanıbaşımda akıyor asi nehri ve uzaklaşıyor gittiğim yollar; ben yandıkça kayboluyorsun...
dağlarına bakıyorum son defa; iki yanım iki sıra, biri yükseldikçe alçalıyor diğeri; ben gittikçe sen geliyorsun... beğenmiyorum kaptanın öngördüğü şarkıları bizim şarkımıza veriyorum kulaklarımı ve kayboluyorun ıssız alanlarda uyuyorum... düşlerimden kuşlar kalkıyor o sıra; yüreğim asi olup dönüyor geriye kanatlarıyla kuşların; her kanat çırpışında o kadar yakınım sana... dudaklarım kuruyor güneşin sıcağından rüzgarın serininden topraktan sızan suları içiyorum sen geliyorsun sonra o an canlanıyor doğa mayıs geliyor birden; halaya duruyor antakya dağları...
uyanıyorum sonra beyaz bir örtüyle karşılıyor dağlar beni; yine kayboluyorsun mayıs karanlığında... oysa en çok mayıs ayında seviyordum seni: gözündeki yaşı alnındaki teri emeğini...
zaman alıp götürüyor beni sen hep yirmibir yaşında kalıyorsun...
Ufuk Bayraktar
Anlamsızdı Bekleyişim; Ben Olsaydım Dönmezdim geri dönülmez... ardında kalsa da ömrüm; dönemezsin! gidişin en iyi yansıtıcısıydı sadakatinin, aynalara benden çok sen güvenirdin; oysa hep görmek istediklerimdi aynadaki yansımam, bu yüzden hep gülerdi gözlerim.
penceredeyse gözlerim her geceden sabaha, seni beklediğimden değil; istemem dönmeni bilesin, ben olsaydım dönmezdim! güneş doğmadan uyuyamıyorum artık, bir umut lazım bana, küçük bir ışık, aradığım bu... karanlıksa eğer gidişin aydınlatmaz dönüşün... bilemezsin artık ne güzeldir güneşin yeniden doğuşu, aynı yerden doğurmuştuk günü defalarca o bizim çocuğumuzdu... sanma öksüz kaldık sanma sensiz kaldık sen gidince sessiz kaldık; aynı şarkıyı söylüyor yine kuşlar gün dinliyor, ben dinliyorum. ara sıra yağmur yağıyor susuyor kuşlar, sonra sen ölüyorsun...
yağıyor, yağıyor, yağıyor... her damlayla içine çekiyor toprak beni; sen eriyorsun. her gün biraz daha gidiyorsun her gün ağır adımlarla...
yola bakıyorsam gece boyu, dönmeni beklediğimden değil! seni alıp götürdükleri o sabah ayazını... geceden kalmıştık, gün doğacaktı yine, kuşlar başlamıştı çoktan şarkıya 'ayrılık şarkısı'nı söylüyordu ilkay akkaya; sen ölüyordun, yağmur yağıyordu, susmuştu kuşlar çoktan; 'şimdi son kez evindesin uyu sevdiğim' yüreğim dayanmadı bu kez bu şarkıya; oysa sen ne çok severdin söylerdik; kıskanırdı duysa sesimizi ilkay...
o sabah gelmişti annen; kırkbeş yılın hüznünü sırtına alıp öyle büklüm büklüm öyle ana ana! gidivermiştin gencecik, 'ne'ttin kızım uyan; uyan kızım sen misin uyuyan! '
eğer hala yoldaysa gözlerim, dönüşünü beklediğimden değil; ben olsaydım dönmezdim.
BEN GİDİYORUM SEN KALIYORSUN
senin yokluğuna doğru bu yolculuk
kabul edilebilir bir yanı yok!
yanıbaşımda akıyor asi nehri
ve uzaklaşıyor gittiğim yollar;
ben yandıkça kayboluyorsun...
dağlarına bakıyorum son defa;
iki yanım iki sıra,
biri yükseldikçe alçalıyor diğeri;
ben gittikçe sen geliyorsun...
beğenmiyorum kaptanın öngördüğü şarkıları
bizim şarkımıza veriyorum kulaklarımı
ve kayboluyorun ıssız alanlarda
uyuyorum...
düşlerimden kuşlar kalkıyor o sıra;
yüreğim asi olup dönüyor geriye kanatlarıyla kuşların;
her kanat çırpışında o kadar yakınım sana...
dudaklarım kuruyor güneşin sıcağından
rüzgarın serininden
topraktan sızan suları içiyorum
sen geliyorsun sonra
o an canlanıyor doğa
mayıs geliyor birden;
halaya duruyor antakya dağları...
uyanıyorum sonra
beyaz bir örtüyle karşılıyor dağlar beni;
yine kayboluyorsun mayıs karanlığında...
oysa en çok mayıs ayında seviyordum seni:
gözündeki yaşı
alnındaki teri
emeğini...
zaman alıp götürüyor beni
sen hep yirmibir yaşında kalıyorsun...
Ufuk Bayraktar
Anlamsızdı Bekleyişim; Ben Olsaydım Dönmezdim
geri dönülmez...
ardında kalsa da ömrüm;
dönemezsin!
gidişin en iyi yansıtıcısıydı sadakatinin,
aynalara benden çok sen güvenirdin;
oysa hep görmek istediklerimdi aynadaki yansımam,
bu yüzden hep gülerdi gözlerim.
penceredeyse gözlerim her geceden sabaha,
seni beklediğimden değil;
istemem dönmeni bilesin,
ben olsaydım dönmezdim!
güneş doğmadan uyuyamıyorum artık,
bir umut lazım bana, küçük bir ışık,
aradığım bu...
karanlıksa eğer gidişin
aydınlatmaz dönüşün...
bilemezsin artık ne güzeldir güneşin yeniden doğuşu,
aynı yerden doğurmuştuk günü defalarca
o bizim çocuğumuzdu...
sanma öksüz kaldık
sanma sensiz kaldık
sen gidince sessiz kaldık;
aynı şarkıyı söylüyor yine kuşlar
gün dinliyor, ben dinliyorum.
ara sıra yağmur yağıyor
susuyor kuşlar,
sonra sen ölüyorsun...
yağıyor, yağıyor, yağıyor...
her damlayla içine çekiyor toprak beni;
sen eriyorsun.
her gün biraz daha gidiyorsun
her gün ağır adımlarla...
yola bakıyorsam gece boyu,
dönmeni beklediğimden değil!
seni alıp götürdükleri o sabah ayazını...
geceden kalmıştık,
gün doğacaktı yine,
kuşlar başlamıştı çoktan şarkıya
'ayrılık şarkısı'nı söylüyordu ilkay akkaya;
sen ölüyordun,
yağmur yağıyordu,
susmuştu kuşlar çoktan;
'şimdi son kez evindesin uyu sevdiğim'
yüreğim dayanmadı bu kez bu şarkıya;
oysa sen ne çok severdin
söylerdik;
kıskanırdı duysa sesimizi ilkay...
o sabah gelmişti annen;
kırkbeş yılın hüznünü sırtına alıp
öyle büklüm büklüm
öyle ana ana!
gidivermiştin gencecik,
'ne'ttin kızım uyan;
uyan kızım sen misin uyuyan! '
eğer hala yoldaysa gözlerim,
dönüşünü beklediğimden değil;
ben olsaydım dönmezdim.
Ufuk Bayraktar