Bırak o hafif ve kaygan tenini Sokulsun bedenime Dinsin ağrılarım ve ağrıların Şahlansın atışları kalbimin ve kalbinin Ama sakın durmasın Bitmeden arzulanan sevişmemiz
Dalgalar ki Her zaman sevişir kıyılarla Ve ıslatır bütün kumlarını Sen de seviş benimle Al tozunu dudaklarımın Dudaklarındaki sıcaklığı Üfle ruhuma bir melek gibi Isıt beni her an
Kimseler görmemeli seviştiğimizi Kuşlar bile kıskanır belki Sevişmeler bize kalsın sadece Bize yetsin ikimizin kokusu Birbirini ıslatan dudaklarımız Doyursun aç ve yorgun bedenimizi Gidersin geciken susuzluğunu kalbimizin
Seni beklemekteyim Öpüşlerimle ruhunu ateşe verdiğim Dudaklarımla dilini yaktığım sevgilim. Yüreğindeki ısıyı serp yüreğime İçindeki ateşi birleştir ateşimle Seviş benimle, dindir ağrıyıp duran yaramı Dindir cebelleşen acımı Öpüş benimle Ve al tozunu dudaklarımın
günaydın, yeni güne günaydın, umut dolu insanlara günaydın; anneme, babama ve yaşama günaydın, yedi ilkim, yedi bucak günaydın, tüm dostlar günaydın, tüm dost bildiğimiz insanlar ve... günaydın, tüm bizi dost bilen insanlar aşka, şiire, arkadaşlığa ve umuda dair ne varsa günaydın tüm güzellikler...
Bir yolun iki yolcusuyuz seninle.Menzilimiz yok, bir deli ırmak gibi bulduğumuz her koldan akar gidiyoruz. Ve aslında birbirimize akıyoruz biz.
Sözcüklerimiz rehberi oluyor yolculuklarımızın.'Aşk' diyoruz yemyeşil bir ovanın ortasında buluyoruz kendimizi.'Yürek' diyoruz bir dağın tepesinde kayadan kayaya atlayan çocuk oluyoruz. 'Ah Ayrılık' dediğimizde, sığınacak bir kulübe arıyoruz uçsuz bucaksız bozkırın ortasında. Kendimizce özgürüz, bizi kısıtlayan ne varsa soyunup arkamızda bırakmışız.Utanmıyoruz bu bu çıplaklıktan, hiç bir sırrımız yok birbirimizden saklayacak…
Bazen bir masal kahramanı gibi olup, Kaf dağını aşıyoruz, Anka kuşunun kanadında oturup yeryüzüne bakıyoruz.
Söylenmemiş ne varsa, yüreğimizde sakladığımız ne varsa hepsini söylüyoruz birbirimize.......
günaydın, yeni güne günaydın, umut dolu insanlara günaydın; anneme, babama ve yaşama günaydın, yedi ilkim, yedi bucak günaydın, tüm dostlar günaydın, tüm dost bildiğimiz insanlar ve... günaydın, tüm bizi dost bilen insanlar aşka, şiire, arkadaşlığa ve umuda dair ne varsa günaydın tüm güzellikler... Günaydın canım; günaydın
Korkma..! Sevmek Asla Günah Olmadi...Sadece Yüreginin Elleriyle Dokun Yüregime...!
Yüregindeki sevgi Tek basina tasinamayacak kadar büyük degilmi? Neden hala yardim istememekte kararlisin? Neden?
Neden bu kacis? Neden görmemezlikten gelmen? Neden yüreginin gözünü kör edisin? Kendine aci cektirisin neden? Yoksa hala sana neler oldugunun farkinda degil misin? Yüreginin neden bir kus gibi cirpindigini bilmiyo musun?
Korkma! Sevmek asla günah olmadi Sadece... Yüreginin elleriyle dokun yüregime! Ve birkez bak gözlerime! Ozaman anlayacaksin.
hep böylemi bakar gözlerinin içi senin? hep böyle mi sevdiğini söylersin bana? içinde biryerlerde uçan martılar gözlerinde bilmediğim pırıltılarla, 'seni seviyorum' deme bana! içim bi tuhaf oluyor dokunmak istiyorum ellerine sonra, büyüttüğün kuşlara ekmek atmak birde güle-oynaya...
'seni seviyorum' deme işte bana... alıp başımı gitmek istiyorum, çok uzaklara ya da senin yanına! .. gelsene hadi, al beni buralardan... bırakma bir başına.... acıyor biryerlerim sen olmayınca 'seni seviyorum' deme bana... unutuyorum kanatsız olduğumu, melekler gibi uçmak istiyorum sonra...
tarifsiz boşluklar var, tarifsiz korkular sen yine sevdiğini söyleme bana... sarılma öyle hemen... ellerim üşüyormuş - ' kaç yazar? ' Ödünç istemem ellerini... Sıcak elleri bırakmak zordur bilirim..... En iyisi al bendeki emaneti Gökkuşağının 8.rengi olma hayallerini 'seni seviyorum' deme bana gitmek istemiyorum sonra... oysa biliyorsun gitmem gerektiğini ilk ben söylemiştim....... gözyaşlarım burnumda 'seni seviyorum' deme bana...
Gülünce oyulan gamzeleri bir vedayı simgelerdi. Her veda benim için gözyaşı,
onun için ise yeni ufuklar demekti. Yeni ufuklarda, o uzak, gizemli karalarda her gemi heyecanla karşılanmazdı oysa ki. O, bilmezdi.
Gamzelerinin oyulduğu bir gün, arkasından baktım omuzlarına sabitlenmiş gözlerimle.. Parlayan ışığı düşündüm şimdi göremediğim gözlerinde.. Gitti. Her zamanki gibi kalp ağrıları olacaktı benim için gidişinin bedeli..O, düşünmedi..
Kollarını açarak, gözlerinde bir güneş, koştu yeni hevesine. Oysa yeni 'heves'in gözü manada değildi, maddedeydi sadece. Bu defa zaman onun için hüzün, 'heves'i için kahkaha dolu geçti. Masalın sonunda giden hevesinin de gamzeleri olduğunu fark etti.
Bir göz yaşı kadar hızlı akıp gitti zaman.
Yıldızlı bir geceydi -iyi hatırlıyorum, bana geri geldi.Gözlerindeki hüzün tanıdığım bir renkti. Bir fark vardı oysa ifadesinde tüm manayı alt üst eden: Gamzeleri eksikti.
'Biliyor musun' dedi, 'Bir adam tanıdım son gidişimde. Gamzelerimi da aldı götürdü beni terk ettiğinde..'
'Öyle ya..' dedim, 'Bu ilk acındı,sen bilmezsin fazla.. Her giden gamzeleriyle bir faça atar kalbindeki duvara..'
'Oysa ki sadece bir hevesti..Bu kadar acıtmasına şaşırdım..' dedi.
Umut kaybından öldüğüm geceydi, evet iyi hatırlıyorum, ardımdan gözlerimi kapadı doktorlar ve saydamlığımın tadını çıkarana kadar uçuşumu izledi sokaklar..
O gün bir daha ölmemeye yemin ettim.
İşte o gün hayatını kurtardığım düşlerimi aldım kolumun altına ve geceye karıştım.. Düşlerimin hayatını ölümümle kurtardım ben, yaşasaydım yaşatamayacaktım..
İşte o gece ölmeye yüz tutan hislerimi canlandırdım ve güneşe kanatlandım..
En güçlü ateş bile 'olmayan'ı yakamazmış, anladım..
Güneşin gözlerine baktım kafamı kaldırıp..
Kendimi göremedim ya o gözlerde, ona ağladım..
Umut kaybımdan öldüğüm geceydi, ve kanadı kırılmış meleklere pansuman yaptım ağzıma külü düşmek üzere olan bir sigarayla.
'Bir daha olmasın! ' diye çektim kulağını beni ıslatan bulutların..
Otostop çektim mavilikte, ve omzuna atladım deli bir rüzgârın.. 'Götür beni! 'dedim, 'Götür beni hiç olmayan bir yere..'
'Olmayan yere değil ama, götürebilirim seni o olmayan şeye..' dedi rüzgâr..
Tamam dedim, ve kirpiklerimin uçuşmasına izin verdim yolculuk boyunca..
İndiğim yer yabancıydı. 'Geldim mi? ' dedim rüzgâra.
”Olmayanı görmek için karşına bak.” dedi rüzgar, “Karşındaki aynaya..”
Aynada bir çift kara gözden ibarettim şimdi..
”Evet.” dedim.. Var olmak için sevilmeliydim..
Üzerine hüzün döküp tutuşturduğum sevgiler geldi aklıma,karşılık vermediğim aşklar..
Hayır bu sadece martıların sorunu! Benim değil.' dedi ve ateşe verdi denizi. Bütün deniz kızları bakire öldü ve yandı ahtapotlar.
'Mercanlardan ne istedin..Senin sorunun benimle..' Sesim kısık. Kısık sesim gittikçe daha da yavaşlıyor. Senaryoda tanımımın yapıldığı satıra mürekkep damlamış. Ukala olmam gerekirken her hareketim inadına çekingen.
'Hayır bu sadece ve sadece babamın sorunu.' Annesinin bacak arasına sapladı bıçağı,ve kan; tüm doğmamış çocuklar adına aktı.. Annesi gözleri tavana dikili öldü, kediler kapattı göz kapaklarını..
'Kadının suçu neydi,hesaplaşman gereken benim..' dedim yalvaran bir sesle. Kendimden başka herkes için yalvarıyorum. Radyoda reklamımın yapıldığı saatte, tüm kentte elektrik kesilmiş, tüm radyoların pilleri bitmiş, kulaklar sağır olmuş. Yabancı gibiyim tanınmam gereken her yüzde..
'Hayır bu sadece yazarının sorunu, benim değil! ' diyerek yırtıp attı tüm kutsal kitapları. Gözümün önünde parçalandı tüm ayetler, uçuştu kitapların sayfaları..
'Cehennemde yanacaksın bunun için! Hiç mi korkun yok, kutsal olanla değil ki senin derdin! En basitle. Benimle..' Sesim korkak, hecelerim telaş içinde. Gazetede kuponumun verileceği gün darbe olmuş, kapanmış tüm gazeteler. Şimdi bana sahip olamadı diye ondan özür diliyorum diz çökmüş. Çünkü gözleri, darbeyi yapana değil, sadece bana küsmüş.
'Hayır bu artık benden başka herkesin sorunu.' diye eline aldı tabancayı. Tabancadaki yansımasına bakıp, gözlerinde beni aradı. Çünkü o, en başından beri beni yıldız zanetti, göz bebeklerine beni taktı. Bulamayınca beni göz bebeklerinde, çıldırdı..
'Nasıl izin verebildim gözlerimden gitmene! Nasıl! ! .. Bunu hakettim artık! ' dedi, ne olduğunu hiç birimiz anlamadan kurşunu sol gözüne sıktı..
***
'Sana benim için ağlama demiştim! ..Her akan damlada, bir parçam terk etti gözlerini.. Yine de, değer miydi ölmeye be adam.. Arkanda ne ağlayacak bir anne bıraktın, ne okunacak br kutsal kitap.. Saçılamayacak küllerin denize.. Çok kalabalık gittin buralardan.. Değer miydi benim gibi bi fahişe için ölmeye..'
Cansız bedeninde, son bir kasılma. Ve hep sıkı bir yumruk halinde duran elinden, ölümün açtığı avucundan düşen bir pusula:
Elinde kırmızı bir ruj, erkeğinin bacaklarını boyuyor kadın. Erkeğin bacakları söz vermiş siyah kalmaya,boya işlemiyor içine. Tutunmuyor tenine.. Ayak parmaklarına gelince vazgeçiyor kadın, pembeyi alıyor eline. Tek tek boyuyor özenle.. Adamın canı sıkılıyor, midesi bulanıyor, kafası karışıyor, içi kararıyor.. Kalkıp gidiyor adam daha fazla sabretmeden..
YILDIZ.
Serçe parmağı boyasız kalıyor.
BAR.
Kırmızıya inat siyah bacaklı, teki hariç pembe parmaklı bir adam giriyor bardan içeri. Yüzünün sadece yarısına makyaj yapmış bir bayan barmen (barwoman?) birahiyi koyuyor adamın önüne. Adam iki eliyle kavrıyor birahiyi, dikiyor tepeye. Tepe taklak oluyor adam, düşüyor birahinin içine. Bulut bulut, köpük köpük biranın içinde bir kaç kulaç atıyor. Genzine kaçan bira onu öksürtmüyor, garip. Serinliği hissediyor. Bira doluyor tüm deliklerinden içeri. Atın ölümü arpadan oluyor mu bilemeyiz, ama pembe parmaklı adamın ölümü arpa suyundan oluyor...
YILDIZ.
Yüzünün yarısı makyajlı kadın bardağı ezberlenmiş bir hareketle tezgahtan kaldırıyor.
BAR.
Barın kapısı açılıyor, biraz eflatun, biraz sarı, biraz yeşil elbiseli bir kadın giriyor içeri. Saçları biraz düz, biraz dalgalı, biraz kıvırcık. Lacivert gözleri var kadının. Malibu diyor. İri göğüslü barmen bardağı veriyor kadına. İyi yıkanmamış bardakta pembe parmaklı adamın menileri duruyor. Ölüm geldiğinde aldığı zevkin son kalıntıları.. Kadın yudum yudum içiyor, gözleri kapalı.. Sonra lacivert gözlerini makyajı yarım, iri göğüslü barmene dikiyor; 'Hadi.'
YILDIZ.
İki kadın el ele çıkıyorlar bardan.
EV.
Tüm boyalarını yere dökmüş, kararsızca bakıyor lacivert gözleriyle. Saçlarının düz tutamları yeşili arıyor, kıvırcık olanlar moru. 'Hadi' diyor barmen kadın, 'bitir şu işi.' Bir gülümseme yayılıyor lacivert gözlü kadının yüzünde. Elinde bordo bir ruj, boyamaya başlıyor kadının yüzünü. Bordo işliyor kadının tenine, garip. Kadın, parlıyor..
O sabah uyandığımda bulutların aslında pis bir küçük şeytanın çarşafı olduğundan habersizdim. Rengini bulamayan bir seden ve attırdıkça beyazlaşan koyun sürüleri. Arsızca ışıklarıyla beni hedef alan, her yerimi beyaza, aydınlığa boyayan güneş..
Perdeyi kapattım.
Mutfak hala boş ve kendince bir dili var bu evde her objenin. İçeri girdiğimde susuyor herşey ve yine doluyor cezve kaşıklarca kahveyle. Sert olmalı, şekerin beyazını boğmalı. Fincanı çatlatsa kahve, durmadan artsa, boğsa beni telve, tüm deliklerimden içime, en dibe kadar..
Kahvemi alıp bahçeye çıktım.
Bulutlar eskisi kadar sıkı değil, duman duman sanki. Pis küçük bir şeytan tüttürüyor olmalı oralarda bir yerlerde, cigarasını güneşle yakıyor olmalı tüm iblisler bu mevsimde. Görünmezliğini ilan eden aya göz kırpıp çimenlerin üzerine oturum. Kahvenin dudaklarımı yakmasına, dudaklarımdaki çatlaklara, yarıklara dolmasına izin verdim.
Bir sigara yaktım.
Gögsümdeki mektubu çıkarttım.Geceden beri aynı yerde, kavisli bir biçim almış mektubu düzeltip kelimelere bir göz attım. İçinde mutlu harfler taşıyan kelimeleri daha koyu yazdığımı farkettim. Demek ki gece, tüm sarhoşluğuma rağmen ben yine aynı bendim.
Kalemi aldım.
Çimenlerin üzerine koydum kağıdı, kargacık burgacık el yazımla devam ettim yazmaya. Ayinimden söz ettim. Her gece aynı şekilde olup biten, yıldızlardan başka şahidi olmayan ayinimi italik harflerle işledim. Sessizdi etraf, uyuyordu herkez. Uyuyordu tüm bebekler, fahişeler ve çobanlar. Tüm güvercinler, tüm yaşlılar ve oyuncaklar.. Uyanık olan sadece bendim. Tüm sarhoşlar, tüm sokak çocukları ve iblisler adına uyanık olan bendim. Ona sarhoşlardan söz ettim.
Noktayı koydum.
Boş fincanı mutfağa götürüp, çekmeceden jileti aldım. Bahçeye çıktım tekrar, aynı yere oturdum. Gözlerimi kapadım. Vurdum jileti dudaklarıma, hissiz ve sahipsiz dudaklarımda jiletin derin yarıklar açmasına izin verdim. Elime ben hükmetmedim o an, jilet hükmetti parmaklarıma.
Gözlerimi açtım.
Çenemden süzülüp çıplak bacaklarıma damlayan kanı görüp gülümsedim. Şeffaf olduğuna yemin eden beyazın üzerindeki koyu, kıvamlı kanı izledim. Mektubu açtım sonra, her satırı tekrar okuyup, kağıttaki beni gözledim. Kağıdı ağzıma yaklaştırdım sonra.
Kağıdı kanlı dudaklarımla imzaladım.
Güzeldi. Dişi, acı dolu ve inadına kırmızı. Dudaklarımı yaladım. Kağıttaki imzam kuruyunca kağıdı katladım. Mor zarfa yerleştirdim özenle. Ayağa kalktım. Bulutlar artıyordu git gide. Sevişiyordu durmadan koyunlar. Önce olmayan aya gülümsedim, sonra güneşe.
Kağıdı fırlattım.
Rüzgarın mektubu göğe taşıyışını izledim. Yolunu şaşırmadan uçtu mektup hızlı hızlı. Bulutların arasından kırmızı bir şeytanın eli uzandı. Kavradı zarfı.
Söndürdüm dudaklarımın arasındaki külü düşmek üzere olan sigarayı.
Odama gittim.
Kapıyı kilitleyip yatağa uzandığımda, ölümün gelip beni alması arzusuyla yanan bedenime bir şans daha verip, omuzlarımı öptüm. Solmak üzere olan güllere benziyordu omuzlarım. Kalkıp perdeyi açtım, gözlerimi kapadım ve beklemeye başladım ecelimi. İzin verdim gök yüzündeki küçük ayyaşın bunu izlemesine. Gülümsedim..
O sabah uyandığımda bulutların aslında pis bir küçük şeytanın çarşafı olduğundan habersizdim.
ADINI YÜREĞIME YAZDIM.SENI YALNIZCA SEVDIMMI SANDIN, BEN SANA TAPTIM.KORKUM SEVMEK DEĞIL, KORKUM SEVIP DE AYRILMAK, KORKUM KURŞUN YEMEK DEĞIL, KORKUM KALLEŞÇE VURULMAK.KORKUM ÖLÜM DEĞIL, KORKUM SENIN TARAFINDAN UNUTULMAK...
İki kalp arasında en kısa yol: Birbirine uzanmış ve zaman zaman Ancak parmak uçlarıyla değebilen İki kol. Merdivenlerin oraya koşuyorum, Beklemek gövde kazanması zamanın; Çok erken gelmişim seni bulamıyorum, Bir şeyin provası yapılıyor sanki.
Kuşlar toplanmış göçüyorlar Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Bir gül olmak isterdim, dalımdan koptuğum an yalnız senin için kopayım ve yalnız senin avuçlarında solayım diye bir tanem...
Seni ne kadar sevdiğimi öğrenmek istersen yere düşen yağmur damlalarını tutmaya çalış, tutabildiklerin senin sevgin tutamadıklarınsa benim sana olan sevgimdir...
Kar altında soğuktan üşüyen, Yapayalnız bir papatyayım ben Güneşe hasret bekliyorum Yaprağımı hiç dökmeden Üzülmüyorum, Beni de bir bekleyen var biliyorum Bahar gelir, karlar erir Ve ben; Çığ altından sağ çıkan bir yiğit edasıyla Yeni doğan güne dönerim yüzümü Sabır ekerim toprağa, Umut alırım Ve bir sabah; Hayallerin renkli şavkı vurur gözlerime Yaralarımı sararım Kar altında soğuktan üşüyen, Yapayalnız bir papatyayım ben Bunu da atlatırım! ......
SEVERMİSİN Ansızın cıkacagım karsına, Sende anlıyamıycaksın ne olup bıttıgını. Fırtınalar koparacagım kalbınde, Sende kapılacaksın bu ruzgara. Alabora olmadan kurtulamazsın...
Egerkı karsı koymazsan allahın bu lutfuna, Ikımız ıcın bır fıdan dıkecegım sımdı. Kimsenın gormedıgı,kusların bıle bilmedigi Ormanın en derınlıklerıne... Sen ve ben buyutecegız bu fıdanı.
Ne ıstıyosan onu alacak; Ne ıstıyorsa senden,onu verceksın. Hissedıyorum...seveceksın. O masum,tertemız sevgının bana hedıye edeceksın. Ve bekleyeceksın.
Dudaklarından cıkan her kelıme aşk olacak, Damlayacak gonlumun yapraklarına. Yavas yavas hazırlıycaksın benı,bu buyuk sınava. Gun gectıkce buyuyecegım. Ve yeserecegım sevdanla...
Sadece sen ve ben olacagız. Fıdanımız agac,sevdamız destan olacak. Ve bunun adı aşk olarak kalacak. Kımse cozemeyecek bu sırrı, Butun gızemıyle oylece kalakalacak...
Ne dersin? BENİİİ...BEN OLDUGUM ICIN SEVER MISIN...
06.04.2007 - 19:47
Bir sırrım var benim
İki yüz yıldır süren
Kanayan kırmızı gülden
Mavi denizlere dek.
Elim kolum bağlı, tam iki yüz yıldır
Amma düşlerim var özgür;
Öylesine bir özgürlük ki
Gel keyfim gel!
Kırmızı güllerin dikenlerinde
Denizlerin tuzlu sularında
Gel... Öp beni... Sev beni...
Seninle yosunların arasında sevişelim
Balıklar gibi çıplak ve özgür olalım.
Ondan da ötesi heyecan dolu bir an
Cennet gibi, cehennem gibi...
Gel keyfim gel!
06.04.2007 - 19:46
Bırak o hafif ve kaygan tenini
Sokulsun bedenime
Dinsin ağrılarım ve ağrıların
Şahlansın atışları kalbimin ve kalbinin
Ama sakın durmasın
Bitmeden arzulanan sevişmemiz
Dalgalar ki
Her zaman sevişir kıyılarla
Ve ıslatır bütün kumlarını
Sen de seviş benimle
Al tozunu dudaklarımın
Dudaklarındaki sıcaklığı
Üfle ruhuma bir melek gibi
Isıt beni her an
Kimseler görmemeli seviştiğimizi
Kuşlar bile kıskanır belki
Sevişmeler bize kalsın sadece
Bize yetsin ikimizin kokusu
Birbirini ıslatan dudaklarımız
Doyursun aç ve yorgun bedenimizi
Gidersin geciken susuzluğunu kalbimizin
Seni beklemekteyim
Öpüşlerimle ruhunu ateşe verdiğim
Dudaklarımla dilini yaktığım sevgilim.
Yüreğindeki ısıyı serp yüreğime
İçindeki ateşi birleştir ateşimle
Seviş benimle, dindir ağrıyıp duran yaramı
Dindir cebelleşen acımı
Öpüş benimle
Ve al tozunu dudaklarımın
06.04.2007 - 19:46
günaydın, yeni güne
günaydın, umut dolu insanlara
günaydın; anneme, babama ve yaşama
günaydın, yedi ilkim, yedi bucak
günaydın, tüm dostlar
günaydın, tüm dost bildiğimiz insanlar
ve... günaydın, tüm bizi dost bilen insanlar
aşka, şiire, arkadaşlığa ve umuda dair ne varsa
günaydın tüm güzellikler...
06.04.2007 - 19:45
SENİ SEVMEK ÖYLESİNE GÜZEL ÖYLESİNE MUTLU
GÜNEŞ BİR BAŞKA DOĞAR O GÜN SEN YANIMDAYSAN
VE AY DAHA PARLAKTIR GECELERİ GÖZLERİNE BAKIYORSAM
DÜNYA SUSAR BENİM İÇİN SEN KONUŞUYORSAN
VE BEKLEMEK ACI VERMEZ SENİ BEKLİYORSAM...
06.04.2007 - 19:45
Hayat dostum
Karanlık başlayıp güneş açtığında
Sessizlik matemi yaklaştığında
Baş başa geceyle kucaklaştığında
Sanki hayat dostum benim geceler
Terk edip gidince herkes evine
Hevesmiyim ben matemin neyine
Buluşurum hüzünlerle ben yine
Sanki hayat dostum benim geceler
Kağıtla kaleme yetiyor gücüm
Sabah olmayınca dinmiyor acım
Merhemim kremim yoktur ilacım
Sanki hayat dostum benim geceler
Başımda bir duman yükselir yüce
Cehennem çukurun dan derindir gece
Feryatla ağlamak ona eğlence
Sanki hayat dostum benim geceler
Çağırsam da gelen olmaz yanıma
Sabaha dek yeter tatlı çanıma
Bana bumu miras soracağım anama
Sanki hayat dostum benim geceler
Uyuyup kalırım köşe başında
Elbisem ıslanır çise yaşında
Uyuduk ca kabus gördüm düşümde
Sanki hayat dostum benim geceler
Poyraz vurup dumanım çekmiyor
Uzuyor geceler şafak sökmüyor
Bir gecede bin kez belim büküyor
Sanki hayat dostum benim geceler
06.04.2007 - 19:44
Bir yolun iki yolcusuyuz seninle
Bir yolun iki yolcusuyuz seninle.Menzilimiz yok, bir deli ırmak gibi bulduğumuz her koldan akar gidiyoruz. Ve aslında birbirimize akıyoruz biz.
Sözcüklerimiz rehberi oluyor yolculuklarımızın.'Aşk' diyoruz yemyeşil bir ovanın ortasında buluyoruz kendimizi.'Yürek' diyoruz bir dağın tepesinde kayadan kayaya atlayan çocuk oluyoruz. 'Ah Ayrılık' dediğimizde, sığınacak bir kulübe arıyoruz uçsuz bucaksız bozkırın ortasında. Kendimizce özgürüz, bizi kısıtlayan ne varsa soyunup arkamızda bırakmışız.Utanmıyoruz bu bu çıplaklıktan, hiç bir sırrımız yok birbirimizden saklayacak…
Bazen bir masal kahramanı gibi olup, Kaf dağını aşıyoruz, Anka kuşunun kanadında oturup yeryüzüne bakıyoruz.
Söylenmemiş ne varsa, yüreğimizde sakladığımız ne varsa hepsini söylüyoruz birbirimize.......
06.04.2007 - 19:43
GÜNAYDIN TATLIM
Benimle güne günaydın demiyorsan da,
Bil ki en qüzel gün
Beraber güne aydın dediğimiz gün olacaktır.
Daima seninleyim, seninim..
06.04.2007 - 19:43
günaydın, yeni güne
günaydın, umut dolu insanlara
günaydın; anneme, babama ve yaşama
günaydın, yedi ilkim, yedi bucak
günaydın, tüm dostlar
günaydın, tüm dost bildiğimiz insanlar
ve... günaydın, tüm bizi dost bilen insanlar
aşka, şiire, arkadaşlığa ve umuda dair ne varsa
günaydın tüm güzellikler...
Günaydın canım; günaydın
06.04.2007 - 19:42
Dokun yüreğime.
Korkma..! Sevmek Asla Günah Olmadi...Sadece Yüreginin Elleriyle Dokun
Yüregime...!
Yüregindeki sevgi
Tek basina tasinamayacak kadar büyük degilmi?
Neden hala yardim istememekte kararlisin?
Neden?
Neden bu kacis?
Neden görmemezlikten gelmen?
Neden yüreginin gözünü kör edisin?
Kendine aci cektirisin neden?
Yoksa hala sana neler oldugunun farkinda degil misin?
Yüreginin neden bir kus gibi cirpindigini bilmiyo musun?
Korkma!
Sevmek asla günah olmadi
Sadece...
Yüreginin elleriyle dokun yüregime!
Ve birkez bak gözlerime!
Ozaman anlayacaksin.
06.04.2007 - 19:41
Melekler gibi uçmak istiyorum sana
hep böylemi bakar gözlerinin içi senin?
hep böyle mi sevdiğini söylersin bana?
içinde biryerlerde uçan martılar
gözlerinde bilmediğim pırıltılarla,
'seni seviyorum' deme bana!
içim bi tuhaf oluyor
dokunmak istiyorum ellerine sonra,
büyüttüğün kuşlara ekmek atmak birde
güle-oynaya...
'seni seviyorum' deme işte bana...
alıp başımı gitmek istiyorum, çok uzaklara
ya da senin yanına! ..
gelsene hadi,
al beni buralardan...
bırakma bir başına....
acıyor biryerlerim sen olmayınca
'seni seviyorum' deme bana...
unutuyorum kanatsız olduğumu,
melekler gibi uçmak istiyorum sonra...
tarifsiz boşluklar var, tarifsiz korkular
sen yine sevdiğini söyleme bana...
sarılma öyle hemen...
ellerim üşüyormuş - ' kaç yazar? '
Ödünç istemem ellerini...
Sıcak elleri bırakmak zordur bilirim.....
En iyisi al bendeki emaneti
Gökkuşağının 8.rengi olma hayallerini
'seni seviyorum' deme bana
gitmek istemiyorum sonra...
oysa biliyorsun
gitmem gerektiğini
ilk ben söylemiştim.......
gözyaşlarım burnumda
'seni seviyorum' deme bana...
06.04.2007 - 19:41
Gülünce oyulan gamzeleri bir vedayı simgelerdi. Her veda benim için gözyaşı,
onun için ise yeni ufuklar demekti. Yeni ufuklarda, o uzak, gizemli
karalarda her gemi heyecanla karşılanmazdı oysa ki. O, bilmezdi.
Gamzelerinin oyulduğu bir gün, arkasından baktım omuzlarına sabitlenmiş
gözlerimle.. Parlayan ışığı düşündüm şimdi göremediğim gözlerinde.. Gitti.
Her zamanki gibi kalp ağrıları olacaktı benim için gidişinin bedeli..O,
düşünmedi..
Kollarını açarak, gözlerinde bir güneş, koştu yeni hevesine. Oysa yeni
'heves'in gözü manada değildi, maddedeydi sadece. Bu defa zaman onun için
hüzün, 'heves'i için kahkaha dolu geçti. Masalın sonunda giden hevesinin de
gamzeleri olduğunu fark etti.
Bir göz yaşı kadar hızlı akıp gitti zaman.
Yıldızlı bir geceydi -iyi hatırlıyorum, bana geri geldi.Gözlerindeki hüzün
tanıdığım bir renkti. Bir fark vardı oysa ifadesinde tüm manayı alt üst
eden: Gamzeleri eksikti.
'Biliyor musun' dedi, 'Bir adam tanıdım son gidişimde. Gamzelerimi da aldı
götürdü beni terk ettiğinde..'
'Öyle ya..' dedim, 'Bu ilk acındı,sen bilmezsin fazla.. Her giden
gamzeleriyle bir faça atar kalbindeki duvara..'
'Oysa ki sadece bir hevesti..Bu kadar acıtmasına şaşırdım..' dedi.
Heveslerin gamzeleri olmazdı.
O hiç bilemedi..
06.04.2007 - 19:40
Umut kaybından öldüğüm geceydi, evet iyi hatırlıyorum, ardımdan gözlerimi kapadı doktorlar ve saydamlığımın tadını çıkarana kadar uçuşumu izledi sokaklar..
O gün bir daha ölmemeye yemin ettim.
İşte o gün hayatını kurtardığım düşlerimi aldım kolumun altına ve geceye karıştım.. Düşlerimin hayatını ölümümle kurtardım ben, yaşasaydım yaşatamayacaktım..
İşte o gece ölmeye yüz tutan hislerimi canlandırdım ve güneşe kanatlandım..
En güçlü ateş bile 'olmayan'ı yakamazmış, anladım..
Güneşin gözlerine baktım kafamı kaldırıp..
Kendimi göremedim ya o gözlerde, ona ağladım..
Umut kaybımdan öldüğüm geceydi, ve kanadı kırılmış meleklere pansuman yaptım ağzıma külü düşmek üzere olan bir sigarayla.
'Bir daha olmasın! ' diye çektim kulağını beni ıslatan bulutların..
Otostop çektim mavilikte, ve omzuna atladım deli bir rüzgârın.. 'Götür beni! 'dedim, 'Götür beni hiç olmayan bir yere..'
'Olmayan yere değil ama, götürebilirim seni o olmayan şeye..' dedi rüzgâr..
Tamam dedim, ve kirpiklerimin uçuşmasına izin verdim yolculuk boyunca..
İndiğim yer yabancıydı. 'Geldim mi? ' dedim rüzgâra.
”Olmayanı görmek için karşına bak.” dedi rüzgar, “Karşındaki aynaya..”
Aynada bir çift kara gözden ibarettim şimdi..
”Evet.” dedim.. Var olmak için sevilmeliydim..
Üzerine hüzün döküp tutuşturduğum sevgiler geldi aklıma,karşılık vermediğim aşklar..
Ve yeniden doğdum o anda..
Hayat, pişmanlıkların farkına varmakla başlar..
06.04.2007 - 19:39
Su varsa içinde bir şarkının
Beyaz kokar tüm notalar
Susuz kalırsa eğer bir kadın
Her çalan şarkıda bir damla kanar
06.04.2007 - 19:37
Hayır bu sadece martıların sorunu! Benim değil.' dedi ve ateşe verdi denizi. Bütün deniz kızları bakire öldü ve yandı ahtapotlar.
'Mercanlardan ne istedin..Senin sorunun benimle..' Sesim kısık. Kısık sesim gittikçe daha da yavaşlıyor. Senaryoda tanımımın yapıldığı satıra mürekkep damlamış. Ukala olmam gerekirken her hareketim inadına çekingen.
'Hayır bu sadece ve sadece babamın sorunu.' Annesinin bacak arasına sapladı bıçağı,ve kan; tüm doğmamış çocuklar adına aktı.. Annesi gözleri tavana dikili öldü, kediler kapattı göz kapaklarını..
'Kadının suçu neydi,hesaplaşman gereken benim..' dedim yalvaran bir sesle. Kendimden başka herkes için yalvarıyorum. Radyoda reklamımın yapıldığı saatte, tüm kentte elektrik kesilmiş, tüm radyoların pilleri bitmiş, kulaklar sağır olmuş. Yabancı gibiyim tanınmam gereken her yüzde..
'Hayır bu sadece yazarının sorunu, benim değil! ' diyerek yırtıp attı tüm kutsal kitapları. Gözümün önünde parçalandı tüm ayetler, uçuştu kitapların sayfaları..
'Cehennemde yanacaksın bunun için! Hiç mi korkun yok, kutsal olanla değil ki senin derdin! En basitle. Benimle..' Sesim korkak, hecelerim telaş içinde. Gazetede kuponumun verileceği gün darbe olmuş, kapanmış tüm gazeteler. Şimdi bana sahip olamadı diye ondan özür diliyorum diz çökmüş. Çünkü gözleri, darbeyi yapana değil, sadece bana küsmüş.
'Hayır bu artık benden başka herkesin sorunu.' diye eline aldı tabancayı. Tabancadaki yansımasına bakıp, gözlerinde beni aradı. Çünkü o, en başından beri beni yıldız zanetti, göz bebeklerine beni taktı. Bulamayınca beni göz bebeklerinde, çıldırdı..
'Nasıl izin verebildim gözlerimden gitmene! Nasıl! ! .. Bunu hakettim artık! ' dedi, ne olduğunu hiç birimiz anlamadan kurşunu sol gözüne sıktı..
***
'Sana benim için ağlama demiştim! ..Her akan damlada, bir parçam terk etti gözlerini.. Yine de, değer miydi ölmeye be adam.. Arkanda ne ağlayacak bir anne bıraktın, ne okunacak br kutsal kitap.. Saçılamayacak küllerin denize.. Çok kalabalık gittin buralardan.. Değer miydi benim gibi bi fahişe için ölmeye..'
Cansız bedeninde, son bir kasılma. Ve hep sıkı bir yumruk halinde duran elinden, ölümün açtığı avucundan düşen bir pusula:
Ölmeye de değer,öldürmeye de.
Cehenneme gitmeye de.
06.04.2007 - 19:36
Elinde kırmızı bir ruj, erkeğinin bacaklarını boyuyor kadın. Erkeğin bacakları söz vermiş siyah kalmaya,boya işlemiyor içine. Tutunmuyor tenine.. Ayak parmaklarına gelince vazgeçiyor kadın, pembeyi alıyor eline. Tek tek boyuyor özenle.. Adamın canı sıkılıyor, midesi bulanıyor, kafası karışıyor, içi kararıyor.. Kalkıp gidiyor adam daha fazla sabretmeden..
YILDIZ.
Serçe parmağı boyasız kalıyor.
BAR.
Kırmızıya inat siyah bacaklı, teki hariç pembe parmaklı bir adam giriyor bardan içeri. Yüzünün sadece yarısına makyaj yapmış bir bayan barmen (barwoman?) birahiyi koyuyor adamın önüne. Adam iki eliyle kavrıyor birahiyi, dikiyor tepeye. Tepe taklak oluyor adam, düşüyor birahinin içine. Bulut bulut, köpük köpük biranın içinde bir kaç kulaç atıyor. Genzine kaçan bira onu öksürtmüyor, garip. Serinliği hissediyor. Bira doluyor tüm deliklerinden içeri. Atın ölümü arpadan oluyor mu bilemeyiz, ama pembe parmaklı adamın ölümü arpa suyundan oluyor...
YILDIZ.
Yüzünün yarısı makyajlı kadın bardağı ezberlenmiş bir hareketle tezgahtan kaldırıyor.
BAR.
Barın kapısı açılıyor, biraz eflatun, biraz sarı, biraz yeşil elbiseli bir kadın giriyor içeri. Saçları biraz düz, biraz dalgalı, biraz kıvırcık. Lacivert gözleri var kadının. Malibu diyor. İri göğüslü barmen bardağı veriyor kadına. İyi yıkanmamış bardakta pembe parmaklı adamın menileri duruyor. Ölüm geldiğinde aldığı zevkin son kalıntıları.. Kadın yudum yudum içiyor, gözleri kapalı.. Sonra lacivert gözlerini makyajı yarım, iri göğüslü barmene dikiyor; 'Hadi.'
YILDIZ.
İki kadın el ele çıkıyorlar bardan.
EV.
Tüm boyalarını yere dökmüş, kararsızca bakıyor lacivert gözleriyle. Saçlarının düz tutamları yeşili arıyor, kıvırcık olanlar moru. 'Hadi' diyor barmen kadın, 'bitir şu işi.' Bir gülümseme yayılıyor lacivert gözlü kadının yüzünde. Elinde bordo bir ruj, boyamaya başlıyor kadının yüzünü. Bordo işliyor kadının tenine, garip. Kadın, parlıyor..
06.04.2007 - 19:35
O sabah uyandığımda bulutların aslında pis bir küçük şeytanın çarşafı olduğundan habersizdim. Rengini bulamayan bir seden ve attırdıkça beyazlaşan koyun sürüleri. Arsızca ışıklarıyla beni hedef alan, her yerimi beyaza, aydınlığa boyayan güneş..
Perdeyi kapattım.
Mutfak hala boş ve kendince bir dili var bu evde her objenin. İçeri girdiğimde susuyor herşey ve yine doluyor cezve kaşıklarca kahveyle. Sert olmalı, şekerin beyazını boğmalı. Fincanı çatlatsa kahve, durmadan artsa, boğsa beni telve, tüm deliklerimden içime, en dibe kadar..
Kahvemi alıp bahçeye çıktım.
Bulutlar eskisi kadar sıkı değil, duman duman sanki. Pis küçük bir şeytan tüttürüyor olmalı oralarda bir yerlerde, cigarasını güneşle yakıyor olmalı tüm iblisler bu mevsimde. Görünmezliğini ilan eden aya göz kırpıp çimenlerin üzerine oturum. Kahvenin dudaklarımı yakmasına, dudaklarımdaki çatlaklara, yarıklara dolmasına izin verdim.
Bir sigara yaktım.
Gögsümdeki mektubu çıkarttım.Geceden beri aynı yerde, kavisli bir biçim almış mektubu düzeltip kelimelere bir göz attım. İçinde mutlu harfler taşıyan kelimeleri daha koyu yazdığımı farkettim. Demek ki gece, tüm sarhoşluğuma rağmen ben yine aynı bendim.
Kalemi aldım.
Çimenlerin üzerine koydum kağıdı, kargacık burgacık el yazımla devam ettim yazmaya. Ayinimden söz ettim. Her gece aynı şekilde olup biten, yıldızlardan başka şahidi olmayan ayinimi italik harflerle işledim. Sessizdi etraf, uyuyordu herkez. Uyuyordu tüm bebekler, fahişeler ve çobanlar. Tüm güvercinler, tüm yaşlılar ve oyuncaklar.. Uyanık olan sadece bendim. Tüm sarhoşlar, tüm sokak çocukları ve iblisler adına uyanık olan bendim. Ona sarhoşlardan söz ettim.
Noktayı koydum.
Boş fincanı mutfağa götürüp, çekmeceden jileti aldım. Bahçeye çıktım tekrar, aynı yere oturdum. Gözlerimi kapadım. Vurdum jileti dudaklarıma, hissiz ve sahipsiz dudaklarımda jiletin derin yarıklar açmasına izin verdim. Elime ben hükmetmedim o an, jilet hükmetti parmaklarıma.
Gözlerimi açtım.
Çenemden süzülüp çıplak bacaklarıma damlayan kanı görüp gülümsedim. Şeffaf olduğuna yemin eden beyazın üzerindeki koyu, kıvamlı kanı izledim. Mektubu açtım sonra, her satırı tekrar okuyup, kağıttaki beni gözledim. Kağıdı ağzıma yaklaştırdım sonra.
Kağıdı kanlı dudaklarımla imzaladım.
Güzeldi. Dişi, acı dolu ve inadına kırmızı. Dudaklarımı yaladım. Kağıttaki imzam kuruyunca kağıdı katladım. Mor zarfa yerleştirdim özenle. Ayağa kalktım. Bulutlar artıyordu git gide. Sevişiyordu durmadan koyunlar. Önce olmayan aya gülümsedim, sonra güneşe.
Kağıdı fırlattım.
Rüzgarın mektubu göğe taşıyışını izledim. Yolunu şaşırmadan uçtu mektup hızlı hızlı. Bulutların arasından kırmızı bir şeytanın eli uzandı. Kavradı zarfı.
Söndürdüm dudaklarımın arasındaki külü düşmek üzere olan sigarayı.
Odama gittim.
Kapıyı kilitleyip yatağa uzandığımda, ölümün gelip beni alması arzusuyla yanan bedenime bir şans daha verip, omuzlarımı öptüm. Solmak üzere olan güllere benziyordu omuzlarım. Kalkıp perdeyi açtım, gözlerimi kapadım ve beklemeye başladım ecelimi. İzin verdim gök yüzündeki küçük ayyaşın bunu izlemesine. Gülümsedim..
O sabah uyandığımda bulutların aslında pis bir küçük şeytanın çarşafı olduğundan habersizdim.
06.04.2007 - 19:34
Senin sattığın hayallerimdi..
Pembelerim artık koyu mavi..
...'
Yazıyor eskimiş bir defterin,
eskimiş bir sayfasında..
Kendi el yazımı tanıdığım an,
kendi yaşadıklarımı da tekrarladım adeta.
Ne demeli ki..
Artık her şey koyu mavi..
Pembeler kirlendi..
Yorum (1) :: Yorum yaz! :: Bağlantı
2/2/2007 - Bitti, zor oldu ama bitti..
Öyle aşığım ki, seni her düşündüğümde nefret kaplıyor içimi.
Bana geldiğin her an, gideceğin anı düşünerek
kahrediyorum kendimi.
Oysa yemin etmişti parmaklarımız birbirlerine kenetlendiklerinde 'Bir daha hiç ayrılmayacağız.' diye, değil mi?
Yeminler bozuldu sevgilim, affet beni..
Gidişini engelleyecek kadar sevdiremedim sana kendimi..
Affet beni sevgilim, zamanı geldi..
Kendi taburemi kendim devirip,
ruhumdan ayıracağım şimdi bedenimi..
....
Senin sattığın hayallerimdi..
Pembelerim artık koyu mavi..
...'
Yazıyor eskimiş bir defterin,
eskimiş bir sayfasında..
Kendi el yazımı tanıdığım an,
kendi yaşadıklarımı da tekrarladım adeta.
Ne demeli ki..
Artık her şey koyu mavi..
Pembeler kirlendi..
Yorum (1) :: Yorum yaz! :: Bağlantı
2/2/2007 - Bitti, zor oldu ama bitti..
Öyle aşığım ki, seni her düşündüğümde nefret kaplıyor içimi.
Bana geldiğin her an, gideceğin anı düşünerek
kahrediyorum kendimi.
Oysa yemin etmişti parmaklarımız birbirlerine kenetlendiklerinde 'Bir daha hiç ayrılmayacağız.' diye, değil mi?
Yeminler bozuldu sevgilim, affet beni..
Gidişini engelleyecek kadar sevdiremedim sana kendimi..
Affet beni sevgilim, zamanı geldi..
Kendi taburemi kendim devirip,
ruhumdan ayıracağım şimdi bedenimi..
....
...
..
.
...
..
.
06.04.2007 - 19:33
Çıplak göğsüne düşen gözyaşlarımı parmak uçlarınla yayarken bedenine, benimle sıvanıyordun adeta. Ağlamak bile güzeldi senin yanındayken, yokluğunu düşünüp acıyla sevişiyordum gözlerimin daldığı noktada..
06.04.2007 - 19:32
ADINI YÜREĞIME YAZDIM.SENI YALNIZCA SEVDIMMI SANDIN, BEN SANA TAPTIM.KORKUM SEVMEK DEĞIL, KORKUM SEVIP DE AYRILMAK, KORKUM KURŞUN YEMEK DEĞIL, KORKUM KALLEŞÇE VURULMAK.KORKUM ÖLÜM DEĞIL, KORKUM SENIN TARAFINDAN UNUTULMAK...
06.04.2007 - 19:31
İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.
Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek gövde kazanması zamanın;
Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
Bir şeyin provası yapılıyor sanki.
Kuşlar toplanmış göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
06.04.2007 - 19:31
Bir gül olmak isterdim,
dalımdan koptuğum an
yalnız senin için kopayım
ve yalnız senin avuçlarında solayım diye bir tanem...
Seni ne kadar sevdiğimi öğrenmek istersen yere düşen yağmur damlalarını tutmaya çalış, tutabildiklerin senin sevgin tutamadıklarınsa benim sana olan sevgimdir...
06.04.2007 - 19:30
Yapayalnız bir papatyayım ben
Kar altında soğuktan üşüyen,
Yapayalnız bir papatyayım ben
Güneşe hasret bekliyorum
Yaprağımı hiç dökmeden
Üzülmüyorum,
Beni de bir bekleyen var biliyorum
Bahar gelir, karlar erir
Ve ben;
Çığ altından sağ çıkan bir yiğit edasıyla
Yeni doğan güne dönerim yüzümü
Sabır ekerim toprağa,
Umut alırım
Ve bir sabah;
Hayallerin renkli şavkı vurur gözlerime
Yaralarımı sararım
Kar altında soğuktan üşüyen,
Yapayalnız bir papatyayım ben
Bunu da atlatırım! ......
06.04.2007 - 19:29
İhanetin Kalmasaydı Bari
Bakışların vardı;
Beni alıp götüren,
Baktıkça,derinliğinde yüzdüren.
Bakışlarını severdim,
Bakışların kalsaydı bari..
Sözlerin vardı;
Sessizliğimi bölen,
Söyledikçe,sonsuzluğunda eriten.
Sözlerini severdim,
Sözlerin kalsaydı bari..
Gülüşün vardı;
Gönlüme giren,
Gülümsedikçe,gölgesinde dinlendiren.
Gülüşünü severdim,
Gülüşün kalsaydı bari..
İhanetin vardı;
İnsanlıktan bezdiren,
İhanet ettikçe,iliklerime işleyen,
İhanetini hiç sevmedim ki,
İhanetin kalmasaydı bari..
06.04.2007 - 19:29
SEVERMİSİN
Ansızın cıkacagım karsına,
Sende anlıyamıycaksın ne olup bıttıgını.
Fırtınalar koparacagım kalbınde,
Sende kapılacaksın bu ruzgara.
Alabora olmadan kurtulamazsın...
Egerkı karsı koymazsan allahın bu lutfuna,
Ikımız ıcın bır fıdan dıkecegım sımdı.
Kimsenın gormedıgı,kusların bıle bilmedigi
Ormanın en derınlıklerıne...
Sen ve ben buyutecegız bu fıdanı.
Ne ıstıyosan onu alacak;
Ne ıstıyorsa senden,onu verceksın.
Hissedıyorum...seveceksın.
O masum,tertemız sevgının bana hedıye edeceksın.
Ve bekleyeceksın.
Dudaklarından cıkan her kelıme aşk olacak,
Damlayacak gonlumun yapraklarına.
Yavas yavas hazırlıycaksın benı,bu buyuk sınava.
Gun gectıkce buyuyecegım.
Ve yeserecegım sevdanla...
Sadece sen ve ben olacagız.
Fıdanımız agac,sevdamız destan olacak.
Ve bunun adı aşk olarak kalacak.
Kımse cozemeyecek bu sırrı,
Butun gızemıyle oylece kalakalacak...
Ne dersin?
BENİİİ...BEN OLDUGUM ICIN SEVER MISIN...
Toplam 559 mesaj bulundu