Meltem Balı Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkın ...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 12:49

    En sonunda Bitti...



    En sonunda bitti.. Bittiğine üzülmüyorum ve seni özlemiyorum..

    İlk defa ayrılığı seviyorum.. Senin söylediğin gibi.. En azından içindeki
    ben
    kirlenmeyecek.. İşte bu yüzden bu ayrılığı seviyorum.. Bu yüzden akşamları
    yastığıma sarılıp ağlamıyorum.. Bu yüzden sabahları uyanınca gözlerim
    gözlerini
    aramıyor! ! ! ! Bu yüzden senden vazgeçmek daha kolay.. İçindeki yani
    hayalindeki
    ben gerçek ben ile kirlenmeyecek....

    Bazen kendime nasıl bu hale geldik diye soruyorum; ilişkide neden nasıl gibi
    soruların sorulmaması gerektiğini bilmeme rağmen.. İlişkinin muhasebesi
    yapılır
    mı? Ben ilk defa yaptım.. Ne verdim ne aldım diye düşündüm.. Çok şey almışım
    ama
    hiçbirşey verememişim.. Bu da benim eksikliğim.. Gerçek benin eksikliği..
    Senin
    hayal ettiğin olduğunu düşündüğün insanın değil.. Benim eksikliğim..

    Gece ilerliyor.. Diğer eksikliklerim aklıma geliyor.. Sevdiğimin hayatındaki
    sorunlara ortak dahi olamayan beni düşünüyorum.. Bak gördün mü bu bile
    sendeki
    benden farklı.. Ama diyorum ya ben buyum, ben böyleyim.. Beni tanı..

    Neredeyse sabah oluyor.. Bu seferde en büyük eksikliğim aklıma geliyor..
    Seni
    düşünüyorum..

    Şimdi git.. İçindeki ben daha fazla kirlenmesin..

    Not: Avuçlarında ben, burnunda benim kokum.. Ben seni çoktan unuttum.. Sen
    beni
    unutamayacaksın..

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 12:48

    İşte yine battı güneşim, yine batacak.
    Yaşanmadan yıllarım, yine hüsran olacak.
    Yine bir gidiş, yine bekleyiş.
    Bilirim bu yürek yine yapayalnız kalacak...
    Bir yıldız daha kaydı,
    Haberin var mı.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 12:46

    YALNIZIM

    Şu an dert yüklüyüm hem de katar katar
    Bir dert alır beni, öbürünün kucağına atar
    Dertlerle geçiyor nefes aldığım her bir gün
    Mutluluk çok uzak ve ben mutluluktan sürgün
    Ve garip duygular var içimde
    Yakıp yıkıp eritiyor durmadan
    Her günüm başka biçimde
    Akşam gelir daha sabah olmadan
    Özlerim dostların sesini, telefonda olsada
    Bulunmaz biriymişim? Gelde bul kolaysa
    Ben istersem buluyorum, nasıl olur bilmiyorum
    Nedense bazı dostlarımı bir türlü silmiyorum
    Dostluğun anlamını insanlar anlarsa eğer
    Gerçek bir dost ölüme değer
    Dostlukların tadı vardı, artık eskilerde mi kaldı?
    Şeytan ruhları bu kadar mı satın aldı
    Artık böyle olmuş dünya böyle olmuş gerçekler
    Kim başkasının derdini paylaşıp kendisine ekler?
    Demek ki herkesin hayat kapısı sadece kendisine açık
    Sevilen bir yana artık dostlardanda ayrılık
    Yerim belli yurdum belli ben bulunmaz biriyim
    Ben artık ne ölüyüm ne de diriyim
    Bulmak zordur beni, hatıraların aktığı diyardayım
    Bulunamam kendimde, çünkü ben hep yardayım
    Hiçbirşey koymadı bana, son zamanlarda yaşadıklarım kadar
    Bilmezler ki yüreğim nasıl yanar?
    Seslendiğim insanlar, bu sesimi duyuyor musunuz?
    Saat gecenin dördü, yoksa siz uyuyor musunuz?
    Boş ver be gönül, bu yaşadıklarına baş kaldırma
    Sensin zaten bana istediğimi aratan
    Olmasada isteklerin aldırma gönül aldırma
    Seni sevmektedir YARATAN…

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 12:46

    DÖRT İŞLEM

    Ne zaman düşsen aklıma
    Bir senle daha topluyorum seni
    Ne zaman geçsen gözlerimden
    Bir senle daha katlıyorum seni
    Seni benimle toplasam
    Yüreğimle çarpsam
    Belki seni sıkar ama
    Sana dair bilmediğim işlemler
    Bölme ve çıkarma

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 12:45

    Bir kadını sevmekle baslar her şey ama, bir kadını tanımakla varılır hayatın sırrına. Bir kadını tanımaya soyunmak zor ama keyifli bir yolculuğa çıkmaktır. Dört mevsimi bir yürekte buluşturur, bu yüzden de sürekli şaşırtırlar. Sürprizlerin ardı arkası kesilmez. Zordur anlamak onları. Benzemek gerekir anlayabilmek için belki de! Kendi zekasını hatırlatanları sever, sevgisini göstermekten ürkmeyenleri, sürprizlere hazırlıklı olanları bir de. Muson yağmurları gibi yağarken, Sahra' da çöl fırtınası koparıp ardından güneş olup ısıtabilirler. Dedim ya bir dünyadır kadınlar, yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 12:43

    Saldım Seni Denizlere;

    Nasıl başlayacağımı bilmeden geçtim ekran karşısına, ipin hangi ucundan tutulur bilmem böyle zamanlarda. Hisleri yazıya dökmek hiç bu kadar zor gelmemişti bana ve hiç bu kadar anlamsız bir hayatım olmamıştı son zamanlar... Yanlış zamanları yaşamak ne zor; içimdeki seni bile koruyamadım bak... Kendimi sorguladığım bir vakitti, bana gönderdiklerini okuduğum an... Her bir sevgi sözcüğünden, bir kolye yaptım kendime; hiç çıkarmamak adına ve yüzlerce kolyem var boynumda senden armağan, avuçlarıma doldurduğum gülüşlerinse hala sıcacık; kaybetmek korkutuyor beni: Çünkü bir umuttu bana gülüşlerin; karanlığın ortasına açılan bir ışık, çıkmazlardaysa bir kapı.

    Sen, yeniden sevmeyi öğreten; sen, hayatımın en anlamlı son perdesi...

    İpin hangi ucundan tutulur bilmem böyle zamanlarda; hiç tutabileceğim bir ipim olmadı benim. Ben at üzerinde koştururken, dizginler hep başkalarındaydı... Oysa ne çok sahip olmak istedim, ne çok yön vermek istedim yaşantıma... İpin hangi tarafı daha çok acıtır bilemedim... Hep ucunu gösterdiler bana; ben onları tutmaya odaklanırken ne çok yuvarlandım, ne çok düştüm hayat yolundan; kanayan yaralarımı silen dahi olmadı... Her seferinde fırlattı üzerinden hayat beni... Ne “at” sevebilmişti beni; nede ben kendimi...

    Öyle zamanlarda tanıdım seni, armağan ettiğin kolye hala boynumda, hiç çıkarmadım... Böyle benimsedim sevgini, belki gerçekleşmeyecek bir hayal ürünüydü ama; ben o hayali çok sevdim...

    Şimdiyse biz bizden çok uzakta... Ne kadar istesem de sevdana cevap veremiyorum... İhtiyaç duyduğun anda bile yanında değilim, olamıyorum... Olmak istemediğimden değil bu, dizginleri kavrayamadığımdan, haklıydın oysa; insan sevdiğinin yanında olmalıydı, bu bir sebep değildi, ama binlerce sebep tutuşturdular elime, hangi yola baksam sensizlik, hangi parçayı dinlesem ayrılık, hangi yöne çevirsem gözlerimi; göremiyordum ki seni...Oysa bir gülüşüne binlerce ömür feda etmek isterdim, gözlerindeki bir ışıltıyı yakalamak için, güneşten bile vazgeçerdim...
    Olmuyor be gülüm; olmuyor...! Sen orda bir haber diye üzülüp beklerken, ben burada haber verememenin sıkıntısını yaşıyorum... Sen sesimi duymak isterken, bense gözlerini arıyorum, bütün bunlar yetmezmiş gibi; birde hayatın zorlukları, baskıları biniyor üzerime... Bunları hak etmedin biliyorum, en çok seni üzdüğüm için kendime kızıyorum, hani diyorum ya keşke istemekle olsaydı, inan çektiğin acıları, yalnızlıkları ve hatta tüm sıkıntılarını, yudum yudum içmek isterdim... Sana, içimdeki varolan sevgi selinden bir köprü inşa etmek isterdim... İstemekle olsaydı eğer; sana bu acıları hiç yaşatmamış olmayı isterdim...

    Ama artık seni sana armağan ediyorum... Bunu her ne kadar anlamasan da ve ben bunu ne kadar anlatmaya çalışsam da; bunun ne kadar acı vereceğini bilmiyorum sanma... Benimleyken daha büyük acılar çektiğini görebilecek kadar sağlam gözlerim; içimdeki seni; sensiz yaşatmanın zorluğunu bilerek, kabul ediyorum, oysa Pamuk Prenses ile onu uyandıran Prens misali bitmesini isterdim hikayenin, gözlerimi açtığımda ilk seni görmek isterdim; ama biz Leyla ile Mecnun olabildik ancak; uzaktan sevebildik birbirimizi... Sana daha fazla acı vermek istemiyorum artık... Çıkmazlarla dolu olan hayatıma seni ortak etmek istemiyorum... Ve bunu anlamanı beklemiyorum, henüz ben bile anlamış değilken!

    İsteğim acılarına son vermek ve tek bildiğim zaman geçtikçe bunun daha zor olacağı...

    Gözyaşı değmiş dudaklarınla bana; “bir daha arama” derken, haklıydın aslında... Çok düşündüm bende, kangren olan kolu kesmek mi? Yoksa vücudu kaybetmek mi? Hangisi daha zordu? seninle kalıp seni daha fazla yaralamaktı benim için zor olan...

    Bilsen, ne zor gitmen gerektiğini bile bile 'kal' demek sana... Ne zor, senin için bu dünyadaki mutluluğun beni hayatından silmek olduğunu bilmek... Üzülmeni, incinmeni asla istemediğim halde, bunu sana yaşatmak, mecbur olduğumuzu görmek ve sana bunları söyleyemeden 'arkana bakmadan git ' demek... ' Beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk kavuşacaksın mutluluğa' demek sana bilsen ne zor... Beni çekip alıvermek yüreğinden; Sen hala yüreğimdeyken, ellerimi ellerinden çekmek; sıcaklığın hala tenimdeyken, yokluğuna alışmak ne zor... Beraber yürüdüğümüz yollarda, iki yabancı gibi karşılaşmak ve bakamamak gözlerine bilsen ne zor, senin için çarpan kalbime; sensizliği anlatmak ne zor...

    Senden serenat istemiştim hatırla; hatta “ilan-ı aşk”. Bak işte; ancak “ilan-ı veda” edebiliyorum sana, sevgimi duyurmak isterken milyonlara, düştüğüm bu durumda sadece acılarımı anlatabiliyorum; neden mi? İnan hiç bilmiyorum... Mutluluğumu duyuramadım ama; acımı herkes duysun istiyorum...
    Hak etmediğim bir mutluluktun sen; yıllar geçse de hak edemeyeceğim kadar büyük bir mutluluk olarak kalacaksın içimde... Biliyordum oysa; başka bir lezzet vardı senin tadında; hiç unutamayacağım, ama asla sahip olamayacağım bir mutluluk... Sevdan fazla büyüktü bana; ben içinde ufaldıkça ufaldım, alışkın değildim böyle sevilmeye; süt dökmüş kediye döndüm, bocaladım, şaşkına döndüm sarhoşluktan; oysa içmeyi sevmem, ama iliklerime kadar sarhoştum yanında, belki saçmalamam bu yüzden, bocalamam bu yüzden; işte tek anlayamadığın buydu senin, ya da benim anlatmayı beceremediğim...

    “ Eğer sevdiğin için bir şey yapamıyorsan; bunu yapacak birilerine bırak...” K.M.’nin bir sözünde buldum gerçeği... en büyük fedakarlıktır bu aslında... Sevdiğin için her şeye katlanmak, onun mutlu olabilmesi için salıvermek dünyaya... Ben bunu beceremedim sana karşı; senin gibi ender bulunan bir insanı kırdım; belki de daha fazlasını yaptım, kalbinden yaraladım... Kırık kalbini alıp, sana kalbimi vermek isterdim ama benimki yıllardır kırık...

    İşte balığım, avuçlarımdaydın uzun zamandır, rengin soldu ellerimde, üşüdün belki de, soluksuz kaldın, benimle gülemedinse de, benimle ağladın; ama yinede tüm yüreğini koydun, tüm çaresizliğine rağmen... Bu güzelliğe karşı yapabileceğim tek şey seni sorunlarından (kendimden) arındırabilmek... Şimdi yüzgeçlerinden, hiç doyamadığım gözlerinden öpüyorum seni, hadi ıslat bedenini, soğuk ve engin sularına koş, nefes al yeniden; bu “Derya” yı unut “Deniz” kalsın sadece yüreğinde, ama asla suçlama beni, arada bir kaldır başını, iyi olduğunu haber ver, sıkıldığında dök içindekileri, bende yazıyor olacağım burada hayata dair; ve ellerimde, son çırpınışından kalan birkaç değerli pullarınla avunuyor olacağım... Ve her gün bakmaya doyamadığım gözlerin gelecek bana, ve ben her seferinde öpüp salacağım seni, sonsuz derin okyanuslara...

    Her şeye rağmen bari sen mutlu ol şeker; denizler senin olsun, kocaman yüreğin kadar, kocaman deryalar seni bulsun... Senden son dileğimdir affetmen beni, affet bebeğim, affet bir tanem, lütfen affet; ben kendimi affetmesem de...

    Gün gelecek deniz kadar sevgim okyanus olacak, elbet bebeğim, inci tanem; seni saldığım deniz, mahşerde ikimizin olacak...

    Elveda gül yüzlüm, güzel gözlüm elveda sana, elveda senle gelen tüm güzelliklere...




    “Severken ayrılmak zorunda olanlara ithaf olunur...”


    Zaman durdu şimdi;
    artık atılacak bir tarihte yok,
    geçmişten avuçlarımda kalan;
    akıttığım göz yaşlarımdı
    bak kurudu şimdi;
    bırak göz yaşlarını
    artık gözlerim bile yok...!

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 12:42

    sen bana yalnızlıkların penceresineyken geldin..



    sen bana yalnızlıkların penceresineyken geldin..
    seni hiç görmesemde...
    gözlerine hiç bakmasamda...
    biliyorum ki sende beni benim seni düşündüğüm kadar düşünüyorsun...
    sen öğrettin bana,aradaki mesafelerin
    gerçek dostluklarda öneminin olmadığını,
    sen öğrettin bana,üzüntülerin paylaşıldıkça azaldığını,sevinçlerin ise
    arttığını
    sen öğrettin bana,hayata karşı mücadeleci olmayı
    ve sen öğrettin bana herşeye rağmen hayatın
    güzelliklerle dolu olduğunu ve yaşanması gerektiğini...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 12:41

    ben geldim



    Geldim işte...
    Ben beklediğinim...

    Saçlarını dağıtıp savuran
    hoyrat parmaklar gibiyim.
    Dağların en yücesinden,
    yaban çiçeklerinin
    kokusuyla gelen
    Poyraz yeliyim.

    Ya da;
    Ilık, ilk yaz gecelerinde,
    tenini ürperterek yalayan,
    mavilerden serinlik,
    yakamozlardan ışıltılar getiren
    meltem gibiyim.

    Azgınca akan yaşam ırmağında;
    sulara kapılıp sürüklendiğine inandığında,
    tutunacak bir dal aradığında,
    ya da;
    Sularında gün ışığı oynaşan,
    kıpırtısız bir göle ulaşmayı
    düşündüğün andayım.

    Geldim dedim ya...
    Tut ellerimi,
    bak buradayım
    hemen yanıbaşındayım...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 12:40

    Suya yazdım



    Çocukluğundan beri şiir okumaktan mı, yoksa gözleri her defasında nemlenerek
    izlediği o eski Türk filmlerinden midir bilinmez, gerçek aşka inanırdı o
    kadın. Mitolojik versiyonlarından başlayıp, Leyla ile Mecnun serisine kadar
    içinde aşk geçen ne kadar öykü var ise yüreği ile okurdu. Şiiri ise, aşk’ın
    kelimelere dökemediği mükemmel gizinin ipuçlarını yaşama taşıdığı için
    severdi. Çoğu zaman kimsenin fark edemediği şiirsel bir dünyada gibi
    yaşardı. Adı olmayan, sadece rengi olan bir kadındı o...Mavi bir kadın..

    Kimin gözlerinde aşk’a benzeyen bir ışık görse yumuşardı bakışları.Kimin
    yüreğinin çarptığını duysa,koşardı adımları... Kendi aşk’ını bulamadığından
    belki, başkalarının aşklarına sahip çıktı çoğu kez...Onu seven hiçbir
    insanın gönlünü kırmadı, üzmedi bilerek..Bu yüzden kendi yüreğinde
    başkalarının acılarından yarattığı çentikler açtı durmadan.. Kapanmayan
    yaraları oldu yıllarla..

    Bir zaman sonra gerçekten seven biri çıktı karşısına..Aşk’ a aşık bu kadın
    kapılıp gitti, şiirsel aşkının peşine.. Adam,tuzağa avını çeken bir avcı
    gibi adım adım şiir döktü yollarına...Yaptığı her yanlışa bir doğru buldu
    kadın.. Üstelik aldatılmıştı daha önce, üstelik biliyordu sonunu.. Yine de
    parça parça topladı sevginin kırıntılarını.. Çünkü ekmek kadar kutsaldı onun
    için aşkın her yansıması..

    Şiirler bitti birgün..Kadın güz döktü gözlerinden..Baharı sona vardı..Her
    ağaçtan altın sarısı yapraklar döküldü rüzgarla...Yine de sarındı ruhuna
    kuru yaprakları, aşk’a ağladı bir başına... Yürümekten yorulmuş yüreğini acı
    ile dinlendirdi bir zaman.. Şiirler yeşersin diye bekledi.. Soru işaretleri
    beynine ve yüreğine yazılı şiirler gönderdi..İçinde cevaplar olmayan,
    üstelik şiir de olmayan kelimeler döndü sadece karşılığında.. Düşündü
    kadın... Oysa ne zaman düşünce girse yüreğin içine..Yürek bırakırdı sevginin
    ellerini...

    Yapraklarını döktü kadın...Yürüyüp gitti acının içinden geçerek...

    Adam..
    Şiirlerini başka birine yazıyordu artık...Ama hiçbir dizesi varamadı
    3.şahsın yüreğine..Öksüz kaldı tüm kelimeleri..Geri döndü ağlayarak,
    bıraktığı yerde kadınını bulacağını umarak...Bir yığın ıslak sarı yaprak
    bulabildi sadece..

    Kadın...
    Bir su kenarına varmıştı o sırada...Ya da su,ona akmıştı kimbilir..? Umut
    taşıdı durmadan kadının yaralarına...Yemyeşil bir deniz oldu zamanla...

    Adam...
    Bu kez belki gerçekten aşk ile yazılmış kelimeler verecekti kimbilir..?

    Kadın dedi ki,
    “Aşk’ı herkes yazıyor bir yerlere..Hiçbiri kalmıyor günün birinde
    nasılsa...Ben SUYA YAZDIM bu yüzden”

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 12:39

    Bir ıslık



    Bir ıslık sesiyle yükselen anlam, her zaman bir açelya kadar şımarık
    olmaz....
    Bir ıslık sesi, her zaman huzur değildir.
    Bir ıslık sesi her zaman...
    Bir ıslık sesi her zaman neşe değildir.
    Bir ıslık sesi her zaman sende...
    Bir ıslık sesi...
    Bir ıslık sesi her zaman bendeki sende...
    Bir ıslık sesi...
    Bir ıslık sesi, uzaklardan gelen acım, hüznüm, huzursuzluğum...
    Bir ıslık sesi..
    Bir ıslık sesi takılmış camımım önündeki açelyanın yapraklarına...
    Bir ıslık sesi getirmiş yeniden anılarımızı bana...
    Bir ıslık sesi taa uzaklardan...
    Bir ıslık sesi tam unuttum derken...
    Bir ıslık sesi, yalnızlığım dolu...
    Bir ıslık sesi, suskunluğuma inat...
    Bir ıslık sesi, geçmişe dair...
    Bir ıslık sesi, akan gözyaşlarıma nazire...
    Bir ıslık sesi taa uzaklarda...
    Bir ıslık...
    Bir ıslık dudaklarından dökülse, kollarında benle...
    Bir ıslık...
    Bir ıslık gündoğumunda ellerin de tenimde...
    Bir ıslık...
    Bir...
    Bir ben...
    Bir yalnızlık...
    Bir ıslık...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 12:38

    mavi kağıtlar üzerine koyu mavi mürekkeple yazılmış mektuplar, yırtılmış resimler...

    yazılı sözcükler, verilmiş aptalca sözler... resimler dörde bölünmüş. daha fazlası gerektiğinden fazla özen gösterildiği anlamına gelir; oysaki göstermiyorum. göstermek istemiyorum.

    mutluluk sözleri, itaat sözcükleri... acının adı dahi geçmiyor.

    geçen 'sevgi' köklülerin hepsi fason...

    bunalımların hepsi çocuk....

    çocukların hepsi ölü...

    ölülerin hepsi gülümsüyor...

    gülümsemelerin hepsi çürük...

    çürüklerin hepsi kokuyor.

    mavi kağıtlara mürekkep bulaşmış. ruhu yok. varolan ruhların hepsi üşütük; beynimi pisliyorlar. 'yanılsamalar' yanılsamalardan bahsediyorlar. o kadar aptallar ki...

    mavi kağıtlar koyu mavi makyaj yapmışlar. ağaçları katlediyorlar...

    bir yaz, bir mevsim, bir ay, bir gün, bir saat, bir dakika, bir saniye içinde kandırmaca oynuyor parmaklar, ucube bir beyinden alınıp sinirler boyu yol kateden sinyallerle.

    bir yaprak bir silaha dönüştürülüyor, yasemin kokutuluyor sözcüklerin arası. boğazım yanıyor oyun oynamaktan...

    kapı aralarından, perde civarlarından, tırmanılan çıplak bir kayanın yamacından çocukluğun baktığı iddia ediliyor. mutluluğun köşeye fırlatıldığına; hüznün kolları olup da bembeyaz, yer yer pembeleşmiş, sıvılar - kokan sıvılar - üreten bir tene sarılmak aptallığını gösterdiğine inanmam bekleniyor. oysaki ben, o tenin ortalarına saplanmış; kokan, kaygan, her an içine 'erkeklik' almaya hazır 'kadınlık'ın içine girdiğimde uzak durmaya dikkat ediyorum hüzün tarafından sarıldığı iddia edilen beyazlıktan. o kadar pis ki!

    dışarı fırlıyor sıvılar 'erkeklik' derine indikçe, çıkınca üstündeki plastiğe bulaşıyor beyaz kirler. inlemeler geliyor derinden hızlandıkça. en pisinden 'kadınlık' kokuyor, ter kokuyor... kafası duvara vuruyor, tırnakları duvardaki boyaları söküyor... acele ediyorum...

    boşalmalar iki boyutlu hep... ikincisi yeşilliklerin içine, midemden kaynaklanıp ağzımdan buluyor yolunu.

    mavi kağıtlar üstündeki koyu mavi böceklerle mutluluktan bahsediliyor. 'sevgi'den, tutkudan, unutamamaktan, günlerce akan göz yaşlarından da. ama başka bir erkeğin emrine sunuluyor beden; ağzına, kıçına iliştiriliyor 'erkeklik' beyaz ve yer yer pembeleşmiş bedenin. ama hala ben seviliyorum başka birinin altında, üstünde, yanındayken. sevilen, özlenen 'ben' iken 'içeri' başkası kabul edilebiliyor.

    mavi kağıt üstündeki aptal, sarhoş böcekler bir oraya bir buraya koşuşturuyor, birbirlerine çarpıyor. her yer iltihap, ter, salya kokuyor. defalarca kusuyorum, pislik bulaşıyor tenime. konuşmalar alerji yapıyor sinirlerimde. bütün vücudum hapşırıyor.

    nefret takılıyor, tıkıyor, rahatsız ediyor.

    suratına, tenine savuruyorum kusmuğu...

    nefret takılıyor... veba gibi...

    mavi kağıtları buruşturuyorum üzerlerindeki mavi böcekleri ezerek. milyonlarcası var...

    nefret yakıyor, eritiyor, buharlaştırıyor, yok ediyor...

    kusuyorum...

    susuyorum...'
    sinir nelere kadir.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 12:38

    Bir guzel vardi sevgimi anlatamadigim,



    Bir guzel vardi sevgimi anlatamadigim,
    O guler yuzune bakmaya kiyamadigim,
    Uzulcek diye korktugum,
    Sevmesede onu hep sevdigim,
    Bugun yarin konusacam diye kendimi aldattigim,
    Bir guzel var sevdigim.
    Seviyordum olucesine,
    artik yok o guzel,
    Uzaklara goremeyecegim yerlerde!
    Agliyorum kahrimdan konusamdigimdan,
    Telefonda SEVIYORUM diyemedigime...!
    Korkuyorum bu askin bitecegine,
    Boyle bir sekilde sona ereceginden! ! (

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 12:36

    yazmam yazmayacağımda o kadar önemlide değil.Değer verilene değer verilir bunu bir kez daha anladım.Ama o bu değeri anlayabilecek kadar değerlimi bilöiyorum.)))

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 12:35

    Aşkımın kara rengini pul pul dökeceğim
    Adressiz mektupların buruşuk zarflarına
    Onun sözleri keskin benim sözlerim derin
    O hayat kadar solgun,ben ölüm kadar serin

    Coğrafyası meçhûl adaların yalnızlığında
    Saçlarıma lotus çiçeklerini kurban edeceğim
    Onun saçları kara,benim saçlarım başak sarısı
    O kader kadar zâlim,ben alev kadar yürek yangısı

    Güneşin dik gelen ışıklarına sarınıp
    Her dalganın imbatında oturup ağlayacağım
    Benim gözlerim zümrüt,onun gözleri siyâh
    Ben ölüm kadar ak,o yaşam kadar simsiyah

    Sesimde yankılanıyor okyanus derinlikleri
    Ben tılsımını yitirmiş,mutsuz deniz kızıyım
    Benim sesim billûr,onun sesi hıçkırık
    Ben kristal kadar şeffaf,o cam kadar kırık

    Dilimden ve bakışımdan ne anlarsınız ki
    Birazdan dalacağım berrâk maviliklere
    Bir istiridye kum tanesi,bir batık arya bekler
    Sesimde yankılanıyor okyanus derinlikleri
    Hayaletlerin sessizliği çağırır,gitmeliyim

    Onun yordamı ihanet,benim yordamım meşk
    O yalan kadar pembe,ben gerçek kadar aşk...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 12:34

    Alo.... Vazgeçerdin..

    Alo!
    Merhaba!
    Hayırdır, bir şey mi var?
    Ne oldu yine, neden aradın?
    Bende anlatacak bir hikaye kalmadı
    Anlattım zamanında ama
    Onları da senin gönlün almadı
    Ne çare küskünüm kaderle
    Keşke aramasaydın
    Sormasaydın olmaz mıydı
    Bak! Beğendin mi yaptığını?
    Neyse
    Yoksa başka bir şey kapatalım hadi
    Hiç başlamayanı burda bir kere daha
    Öylece bırakalım yani! .................


    Sormasan neden diye
    Sanki bilmiyorsun olacakları
    Bak gördün mü
    Yine içimde bir şeyler kıpırdıyor
    Kanımı ısıtıyor sesin
    Hadi kapat şu telefonu
    Yoksa şimdi tükenecek nefesim........................

    Dur!
    Deme öyle
    Hiç de düşündüğün gibi değilim
    Bırak söyleme
    Huysuzun biriyim aslında, bilirim
    Boş yere anlatma bana beni
    Sen de biliyorsun
    Ben daha çok bir serseriyim.........................

    Hadi ama!
    Tamam, haklısın
    Aklıma geliyorsun bazan
    Ne var ki bunda
    Ama bak ne gözlerini düşünüyor
    Ne de saçlarının rüzgardaki dansını özlüyorum................



    Yok, yok!
    Hayır, sakın çıkıp gelme
    Aralı kalsada kapım
    Sen en fazla önünde bekle
    Orda olduğunu bilsem yeter
    Ama insafsızlık edip
    Sakın ola içeri girme! ...............................

    Dedim ya! Bırak beni
    Ne bileyim, birazda kuşlardan bahset
    Sen sanki daldaki yapraktan sanırsın beni
    Oysa değilim, hiç olmadım


    Hadi! Dön arkanı
    Vazgeç bendeki topraktan
    Zaten hem dağlık hem kuraktır
    Sırtını döneli çok oldu kader
    O da benim gibi susuz kaldı yıllardır
    Onun üstünde hiç bir şey yeşermez artık
    Sende boş yere sevgi ekersin
    Hele gelip bir görsen beni
    Haklısın dersin, vazgeçersin...........................

    Tamam!
    Aldım merhabanı
    İyiyim ben merak etme
    Aman sen de dikkat et kendine
    Bak soğudu havalar
    Kış yakındır
    Sıkı giyin sakın üşütme..............


    Oysa;
    Yanında olsaydım eğer
    Hasta olsan da bakardım sana
    Sıcak bir çorba yapardım gecende
    Baş ucunda beklerdim sabahı
    Korkmayasın diye ellerinden tutardım
    Terlerdin bi güzel
    Üstünü açardın
    Bende uyanırsın diye ürkerek
    Seni usulca sarardım
    Hatta seyre dalmışken seni
    Dayanamaz, saçlarını koklardım................

    Yo yo;
    Ne diyorum ben!
    Sahi! Neden kapatmadın sen
    Neden susturupta beni
    Usulca bir kenara atmadın hem?

    Bak gördün mü?
    Olmayacak şeylerle yine kendimi avuttum
    Oysa ben bunları yıllar önce unuttum! ..............


    Hadi! Kapat şu telefonu artık!
    Ama hoşçakal deme
    Öylece kapatıver işte
    Mutluluk dileme
    Vedaya değecek ne varki
    İki lafladık şunun şurasında
    Su serptik yüreğe biraz
    Henüz ölmedik dedik
    Teslim olmadık ateşe
    Azıcık umudu hatırladık
    Çoğunu unuttuk derdin
    Biliyorum ki sen bu yolda
    Ben yanında olmasam da
    Dim dik ayakta giderdin............................


    Hadi!
    Bozulmadan büyü git artık
    Düşünme beni, merak etme
    En fazla ellerim titrer ara sıra
    Üşür biraz, yumarım sıkıca
    Birini diğerine dolar
    Sindiririm hasreti
    Ama; sen inat et hayata
    Bul yürekli bir sevda
    Gem vurmadan bir teline
    Dilediğince sev artık..........................


    Asıl ben mahçubum sana
    Yıkılmıştan bir saray yaptın
    Yüreğimdeki damladan öte
    Mas mavi birseraptın..............................


    Ne garip değil mi?
    Alt tarafı bir merhabayla
    Yıkık gönlümüzü avuttuk
    Dünde yaşandı hepsi
    Biz bu günde unuttuk
    Unuttuk değil mi? ..................

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 12:33

    SEN GİTTİN GİDELİ

    Umutlarım yok oldu sen gittin gideli
    Yüreğim koru sönmez sen gittin gideli
    Beni suçlayan sen olma bari
    Her bir gülün soluşu senin hatırandı
    ]][[ Q ]][[ Q ]][[ Q ]][[
    Çaresizlik içinde yanıyormuşum
    Yüreğim söndüremedin
    Hayallerime daldım yok oldum
    Kendimi bulamaz olmuşum
    ]][[ Q ]][[ Q ]][[ Q ]][[
    Yüreğim seni anar anarda alevlenir
    Sen yoksun senin yokluğunda çaresizim
    Dağlar girmiş aramıza yol vermiyormuş
    Senin gidişinle gözyaşlarım kurumuş
    ]][[ Q ]][[ Q ]][[ Q ]][[
    Bu gidişe yüreğim karşıcı kar
    Kadermiş derim yanar,yanar ağlarım
    Benin avutacak kimsem kalmadı
    Senin gidişinle yok oldu benliğim
    ]][[ Q ]][[ Q ]][[ Q ]][[
    28/03/2007
    Saat; 21; 44

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 12:31

    İSTERDİM

    Şimdi yanımda olmanı isterdim aşkım,
    Pamuk ellerinin vücudumun her yerinde dolaşmasını isterdim,
    Bedeninin sıcaklığını hissetmek isterdim,
    Susmak ve hiç konuşmamak,
    Sadece nefesimizin sesiyle anlaşmak,
    Bakışlarımızla birbirimize SEVİYORUM demek,
    Gözlerin içine dalmak orada son nefesimi senin nefesinle vermeyi isterdim,
    Seni hergün,her an,şu an istiyor arzuluyorum,
    Bazen soluduğun nefes olup içine dalmak ve oradan hiç çıkmamak istiyorum,
    Bazen içtigin su olup yüreğine akmak ve orada ömrümün yettiği kadar yaşamak istiyorum,
    Bazense seninle tek bir vücud olmak,Bedeninin sıcaklıgını bedenimde hissetmek,Kalp atışlarımızın hızlandıgnı dinlemek istiyorum,
    En çok neyi istiyorum biliyormusun bebeğim şu kısacık ömrüme seni İSTİYORUM

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 12:29

    DÖN MELEĞİM

    SEVGİ DENEN TEK KELİME,
    YANLIZ SENLE DÜŞTÜ DİLİME
    NE OLUR DÖN MELEĞİM YARALI KALBİME.
    SANA OLAN AŞKIMI TÜM ALEM DUYSUN.
    EĞER BİR GÜN SENDEN BAŞKASINI SEVERSEM,
    BEYAZ TENİNİN BANA KEFENİM OLSUN.

    BİLİYORUM BANA DÖNMEM ZOR,
    AMA İMKANSIZ DEĞİL.
    ZORU BAŞARABİLİRİZ.
    AMA İMKANSIZ ZAMAN ALIR.

    GÖZLER DUDAKLARIN SÖYLEMEYE
    CESARET EDEMEYECEĞİ ŞEYLERİ
    AÇIĞA VURACAK KADAR CESURDUR.
    GÖZLERİNE BAKTIM YA HANİ
    O AN ANLATABİLDİSEM ZATEN ANLAMIŞSINDIR
    .

    BAŞINI KALDIRSAYDIM O CAM GÖZLERİNE DÜŞECEKTİM.
    HANİ BİR AN MÜZİK SONSUZA ÇALIYORDU YA
    BİTMEYECEKMİŞ GİBİSİNE GÖZLERİNİN GÖZLERİME
    ÇAKILDIĞI AN VARYA O AN GÖZLERİMDEN GİRDİN KALBİME
    ŞİMDİ TAHT KURDUN YÜREĞİME
    PRENSİM OLDUN. ŞİMDİ SANA DİYECEĞİM TEK ŞEY KALDI.

    O GECEDEN SESLENİYORUM SANA
    SENİ ÇOK SEVİYORUM
    İMKANSIZ DEĞİLSE PRENSESİN OLABİLİR MİYİM?

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 12:28

    Tılsımını Yitirmiş Denizkızı...



    Aşkımın kara rengini pul pul dökeceğim
    Adressiz mektupların buruşuk zarflarına
    Onun sözleri keskin benim sözlerim derin
    O hayat kadar solgun,ben ölüm kadar serin

    Coğrafyası meçhûl adaların yalnızlığında
    Saçlarıma lotus çiçeklerini kurban edeceğim
    Onun saçları kara,benim saçlarım başak sarısı
    O kader kadar zâlim,ben alev kadar yürek yangısı

    Güneşin dik gelen ışıklarına sarınıp
    Her dalganın imbatında oturup ağlayacağım
    Benim gözlerim zümrüt,onun gözleri siyâh
    Ben ölüm kadar ak,o yaşam kadar simsiyah

    Sesimde yankılanıyor okyanus derinlikleri
    Ben tılsımını yitirmiş,mutsuz deniz kızıyım
    Benim sesim billûr,onun sesi hıçkırık
    Ben kristal kadar şeffaf,o cam kadar kırık

    Dilimden ve bakışımdan ne anlarsınız ki
    Birazdan dalacağım berrâk maviliklere
    Bir istiridye kum tanesi,bir batık arya bekler
    Sesimde yankılanıyor okyanus derinlikleri
    Hayaletlerin sessizliği çağırır,gitmeliyim

    Onun yordamı ihanet,benim yordamım meşk
    O yalan kadar pembe,ben gerçek kadar aşk...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 12:26

    rüzgar



    rüzgar
    yanağına konan kartanesi eriyip dudaklarına indiğinde
    hissettiğin birdamla serinliği benimle paylaşmak istersen.
    yönünü rüzgara dön ben o rüzgardayım

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 12:26

    Benim Olsaydı



    Burda böyle oturmuş seni beklerken ben; en çok da gülüşünü özlüyorum.Verilen sözler gibi,elimde saatlerine uyarak içtiğim sigaram,an be an büyüyen özlemin,gittikçe çoğalarak içime dolan sevgin ve en büyük fırtınalara göğüs gerebilen kararlı gözlerininin ışığıyla yolumu bularak; dibine düştüğüm mağarada bir seni bekliyorum..
    Bir seni..
    Bir tutabilsem ellerini cennetin,bu cehenneme minnettar kalacağım; sırf güzelliklerin aslında gördüğümden kat kat daha göz kamaştırıcı olduğunu bana öğrettiği için.Ateşte eli yanmayan biri baharın serin esintisinin kıymetini ne kadar anlayabilir ki..An geçmiyor ki bir zebani elindeki çatalı ruhuma batırmaya çalışmasın,an içinde seni görüyorum; göz kırpıyorsun,bitecek,az kaldı,birkaç gün içinde cennetime alacağım seni,biraz daha sabır diyorsun..Bense oturmuş dua ediyorum.Bize gerekli olan tek şey..
    Biraz daha sabır..
    Burada böyle oturmuş seni özlerken ben; hayata binbir anlam yüklüyorum.O hayatın içinde sen olana kadar “anlamın” anlamından haberi olmayan,boşlukta bir bayrak gibi sürüklenen zamanlardan farksız,içi boş ve çürük bir ceviz misali yeşilden uzak,nefessiz başıboş dolaşan sele kapılmış bir sandalye gibi giden ömrüm; senli günlere adım attığından beri belki de son nefesini vermekteyken, hayat öpücüğüyle gözlerini açıp, ciğerlerindeki suyu şiir hızında dışarı atarak, yerine oksijen yakıcılığında bir seni doldurdu...
    Bir seni....
    Biliyorum meraktasın,senin özleminle dolu olan saatlerimin dışarıdan bakılınca nelerle oyalandığını,nereye baktığımı,ne yediğimi ne içtiğimi,ne giydiğimi ne gördüğümü önemsiyorsun..Sana açıyorum gözlerimi her sabah,avucuma doldurup yüzüme çarpıyorum seni,üstüm başım seninle ıslanıyor.Sana bakarak seninle tarıyorum saçlarımı.Seni hazırlayıp masalarda seni içiyorum kana kana,sıcaklığın damarlarımda geziyor.Seni okuyorum her satırında sayfaları mis gibi sen kokan kitabımın..Aynı sayfanın sokaklarında dolanıyorum,
    kitap elimde ölüyor her satırından sen doğuyorsun..Her filmin başrolünde seni izliyorum,camdan bakarken dışarıda koşuşturan tüm insanlar sen oluyorsun..Parmaklarım neye dokunsa bir seni hissediyor,havada binlece molekül bir seni haykırıyor.Uyku ile uyanıklık arası bir senin adın dudaklarımda,uykuya dalınca bir senin gözlerinin sevgi dolu ışığı rüyalarımda..Her anımı seninle dolduruyorum..Yaşamın diğer adı senin varlığınsa eğer,ölüm benden çok uzakta bir değer artık..Ben her adımımda yaşanası bir çiçek kokluyorum,yüzümü güneşe dönüp bir seni bekliyorum..
    Bir seni...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 12:25

    DÖN MELEĞİM



    Gel omuzu üşümüş gecelerime
    Sessizce çekilen kadife tüylü
    Yumuşacık bir battaniye ol..
    Sabahları yeni kesilmiş taze
    İç organları gibi kanayan
    Sırılsıklam gözlerime günaydın
    Bitmek bilmeyen anlamsızlığıma
    Giyotin gibi inen cellat ol..
    Koşulsuz zorlamasız ayıpsız
    Rahat ve özgür bir gazete olayım ben de
    Düşünceni okuduğun
    Yokluğundan solgun
    Renkli sayfalarıma dokun
    Kendini bul bende..

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 12:20

    Teşşekkürler güzel melek



    Teşşekkürler güzel melek



    kimi zaman
    beyaz bir bulutun ardında,

    kimi zaman
    beyaz bir güvercin kanadında,
    kimi zaman da
    bembeyaz bir kağıtta saklarız
    bize has
    bize özel düşüncelerimizi.

    oysa ben gizliliğe gizledim bu özel düşüncelerimi.

    dünyaya, insanlığa ve kendime bakışımı yenilememde
    yol gösteren bir melekti bu özel düşüncenin sahibi.

    yıllar geçtikçe
    hafızamdaki yerini alan türlü güzellikler
    canlandırdı hayalimdeki meleği.
    düşünüyorum
    düşler sokağında
    hayata en son sımsıkı sarıldığım zamanı anımsamaya
    çalışıyorum.
    sanki benimle beraber doğmuş,
    sanki benimle beraber yaşamış,
    bana arkadaş,
    bana dost,
    bana sevgili olmuş meleğimi düşünüyorum.
    gizliliğe gizledim meleğimi...
    adına şarkılar söylemeyi
    şiirler yazmayı
    seni seviyorum demeyi ne çok istemiştim.

    oysa
    aynı dünyayı,
    aynı toprakları,
    aynı suyu, aynı havayı
    paylaşıyor olsakta
    hep düşlerde karşılaştım meleğimle.

    aynı yağmur altında farklı yerlerde ıslandık
    aynı soğuk gecelerde üşüyüp farklı şeylere sarıldık.
    onsuz geçen düşlerimde
    hep korktum, hep gizlendim yatağımın bir köşesine.
    ve artık anlıyorum ki
    meleğimle hiç karşılaşmadım gerçek yaşamda.

    bir zamanlar
    geçtiğim düşler sokağında
    artık
    büyük çınar ağaçları yükselmiş göğe doğru
    hem güzellik katmışlar düş sokağıma
    hem de mahrum bırakmışlar kara toprağı
    günden ve güneşten...

    vakit ilerlemiş;
    ama hala gizemini korumuş orada yaşananlar.
    rengarenk çiçekler,
    eşşiz güzellikleriyle gökyüzünü süsleyen kuşlar,
    kelebekler, o masmavi bulutlar
    daima varolmuş o melekler diyarında.

    dünyaya ilk adımlarını atan bebekler gülmeye
    sokaktaki aç insanlar doymaya
    düşmanlar barışmaya
    niyetli değiller ama
    ben nefes aldığım sürece devam edeceğim o meleği
    aramaya...

    belki de zamanın benden alamadığı,
    aksine kazandırdığı güzellik bu
    olsa gerek.


    'insanlar uzaklarda gördüğü bir gülü elde edebilmek uğruna
    hemen yanıbaşında duran kırçiçeklerini ayakları altına
    almaktan çekinmiyorlar...'

    düşünen doğru düşünmüş zamanında. doğrudur.hemde çok
    doğru.

    bazen bir hayal uğruna yanıbaşımızda olan güzellikleri
    görmezlikten geliyoruz bizler.
    yaklaşık sekiz saat önce gördüğüm bir güzel beyefendiği
    bilgisayarımdaki arıza gibi
    beynimde de birşeylerin arızalı olduğunu
    anımsattı bana.

    belki bir delinin hatıra defteri gibi kullandığım bu disketi
    aylar önce yazdığım ve elimde sadece birkaç tane kalan
    şiirimle (en sevdiğim şiir- utanıyorum) süslesemde
    bir anlamı yok sanırım. gözlerdeki anlam ve sadelik, karadeniz
    havasını tenefüs etmiş bir insanla birleşince böyle eşşiz bir
    güzelliğin ortaya çıkması şaşırtıcı olmasa gerek.

    kızgın, sinirli, korkmuş, üzgün olduğum saatler içinde bana
    gülmem gerektiğini anımsatan beyefendiği bir daha
    görememek zor olacak benim için. hem de çok zor.
    cesaretsizlik en büyük sorunlardan birisidir insan için.
    sanıyorum ki bu sorun kemirecek içimi.oysa bir ağaç
    tohumunun toprağı yarıp yeşermeye başlaması için bile
    cesaret gerekir. kırılması için ufak bir rüzgar, ezilmesi için
    bir sıçan darbesi yeterlidir. ama yine de yeşeriyor. inatla ayakta
    duruyor. ve yeni yeni tohumlar serpmek için büyüyor.
    derken bir orman oluveriyor. yaradılış kanunu bu.

    gökyüzünde toplanmaya başlayan bulutlara baktıktan
    sonra, yağmurlu bir güz soğuğunun gelmekte olduğunu tahmin
    edip odun kırmaya başlamak gibi birşey olsa gerek;
    güzel bir insanı daha fazla sinirlendirmeden son satırları
    yazma vakti çoktan geçti sanırım...
    bademlerin çiçek açtığı bir bahar sabahı bayramı karşılamak
    huzurla dolduruyor kalpleri,
    güldürüyor somurtmaya mahkum edilmiş güzel yüzleri...
    dualarım sokakta yatan aç insanlara, dualarım sütüne su
    katılan bebelere, dualarım bayramda tebrikleşecek kimsesi
    olmayanlara..

    sen de dua et olurmu güzel melek. bilirim melekler
    isterlerse düzelir tüm olumsuzluklar.umut oldukça daima
    bir şans vardır insanlar için.

    teşekkürler güzel melek.
    farkında olmadan vesile olduğun güzellikler için.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 12:19

    BEN GELDİM



    Gülüşümü koydum ortaya
    Bir yaz güneşi gibi sıcak
    Bir buz parçası gibi kırılgan
    Mevsimlik şarkıların
    Mevsim dışı melodilerine
    Işık tutmak için
    Çiçekler getirdim

    Gülüşümü koydum ortaya
    Yanaklarımda kızaran tebessüm
    Sana ait

    Unuttuğun bir şeyler vardı
    Getirdim
    Dudaklarımın arasından dökülen
    Yalvarış değil
    UMUT
    Hayallere bulanmış
    Ve içine yakamoz düşmüş
    Sonu görünmeyen okyanuslara
    İsmini yazmaya geldim
    Unuttuğun bir şeyler vardı
    Getirdim

    Ben sana
    Söyleyip de kimselere duyuramadığım
    Kelimeler getirdim
    Kucak dolusu
    Bu ne yalnızlık korkusu
    Ne de hasret acısı
    Gülüşümü koydum ortaya
    Unuttuğun bir şeyler vardı
    Getirdim
    Ben geldim...

Toplam 559 mesaj bulundu