Meltem Balı Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkın ...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 13:38

    ..... ve kendi icimde ikiye bölünüyorum...



    Sensizlik mi yoksa varligin mi? / simdi bunu dusundugum zamanlarimdayim. /
    Birini bir kefeye otekini oteki kefeye koyuyorum! / Peki ya hangisi agir
    basiyor? / Bilinmiyor... / Ikiside asili kaliyor yuregimde... / ve kendi
    icimde ikiye bölünüyorum! / yüregim kal diyor... mantigim git! / Birakip
    gitmek bu acilari cekmekten daha zor geliyor sanki... / Gözlerini özlemekten
    korkuyorum! / Ve ellerine hasretlikten... (ölebilirim sanki...) / yine de
    git diyor bir yanim! / Ama olmuyor... / yüregimin sesini kisip, / hic birsey
    hissetmiyorum gibi yapamiyorum!
    Nasil birsey bu...? / Sana dayanan bu yuregin, / Sensizlige dayanacak gücü
    yok mu? /Tutkulu olmak kötü... ucurumun önüne kadar geliyorum ama atamiyorum
    yuregimi! (yuregimdeki seni)

    Celiskilerime düstün simdi... / oysa tam da güvendim diyordum! / O olmali
    ! .. diyordum.

    Yanlis mi? / Yoksa... dogru mu? / Gercek mi? yalan mi? / hala
    yasanabilecek güzel seyler var mi? / güvenilecek yanlarin kaldi mi hala? /
    Düsündükce batiyorum...

    Her nekadar bu askta mantigimi kullanmak istemesem de, / her seferinde
    mantigimi cikariyorsun karsima / Yine de deymez, bitirilmemeli birseyler!
    / zaten ne zaman bitirmeyi düsünsem; sevgimle karsi karsiya geliyorum! /
    .....................................
    Sana bir sans daha veriyorum. /Yasayip görecegim! / Artik düsünmüyorum
    gecmiste olanlari / Tek yapabildigim; / gelecegin guzel seylerle ‘gelmesi’ni
    dilemek! / Ve dilegimin kabul olmasini ‘seninle’ beklemek...

    Kendi kurallarimdan vazgecerek; sana vazgecilmezligini kanitliyorum! / bir
    kez daha anliyorum seni nasil sevdigimi! / ve bilmeni istiyorum! /
    Risklerden korkmuyorum! / cünkü seni severek hayatimdaki en büyük riski
    aliyorum!

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 13:37

    Yakıyor

    Gözlerin, silahın namlusu gibi
    Soğuk ve kararlı
    Bakışlarınla, dokuzluk mermisin
    Yakıyor değdiğinde, düşlerime nazarın...

    Sevgisizliğin, kızgın çöller gibi
    Sıcak ve bunaltıcı
    Yangınınla, yüreğimi kül eden sebebimsin
    Yakıyor değdiğinde, düşlerime nazarın...

    Gülüşün, aldatıcı serap gibi
    Hayali ve yalan
    Sevgisizliğinle, kötülüğün adısın
    Yakıyor değdiğinde, düşlerime nazarın...

    Sarılışın, sert bir kaya gibi
    Cansız ve acımasız
    Kollarınla, duygusuz kuru dalsın
    Yakıyor değdiğinde, düşlerime nazarın...

    Hasretin, karanlık gece gibi
    Simsiyah ve umutsuz
    Zulmünle, çaresizliğin ortağısın
    Yakıyor değdiğinde, düşlerime nazarın...

    Sözlerin, rüzgarın gazabı gibi
    Hiddetli ve yıkıcı
    Konuştuklarında, yalan ve riyakarsın
    Yakıyor değdiğinde, düşlerime nazarın..

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 13:36

    Ruhumu tüm kötülüklerden koruyan bu aydınlığın diğer adı



    Bir çift ela gözün çimen yeşiline çalan kıvrımlarında gördüm ilk; bir adamın
    bir kadını ancak bu kadar sevebileceğini... Gözlerine yansıyan bakışlarımda,
    bir adamın ancak bu kadar sevilebileceğini gördüğüm gibi...
    Kimse senin gözlerinle bakmamış bana, ben kimsenin gözlerinde yitip, o
    gözlerle seyre dalmamışım dünyayı; senden önce... Aşk; aşk olalı böyle bir
    hal, böyle bir duruş yakalamamış bir çift gözbebeğine cennet bahçelerinin
    gölgesi gibi inen, her biri yüreğimi tam da orta yerinden vuran
    kirpiklerde...
    Kokundan tanıdım seni... Yıllardır arayıp da bulamadığım o koku... Deniz
    kokusu kadar büyülü, yabani leylak kokusu kadar baştan çıkarıcı, bebek
    kokusu kadar saf, taze ekmek kokusu gibi sıcacık. Bir yandan da gibi'si
    olamayacak kadar tanımsız... Başım nasıl dönmez şimdi benim? Önüm sıra alıp
    gitmek varken bu kokuyu, arkamı dönüp de uzaklaşabilir miyim senden? Sana
    karışıp, kaybolmak, seninle bir olmak varken...
    Dudaklarımı yakıyor hasretinin buruk tadı... Ama o hasret ne de güzel
    acıtıyor biliyor musun... Ne de güzel sızlatıyor ince ince. Senin yarin;
    sabır eyliyorsa böylesi bir özlemi, bil ki canından çok seviyor seni. Bil ki
    vaktini saatini bekliyor vuslatların en güzelinin...
    Uykuların en derininde kıpırdanıyordur şimdi dudakların, kimbilir hangi
    ben'li rüyanın en tatlı yerinde belli belirsiz mırıldanıyorsundur sevdiğini.
    Bense uykusuz bir gecenin koynunda dört harf seçmişim alfabeden, ismin diye
    döndürür dururum dilimde. İsmin, susuzluktan ölsem bile içmeye kıyamadığım
    bir damla su...
    Sana kavuşacağım ana dek geçecek tüm saatler, kollarında olacağım zamana
    takvim dokumuş bütün günler nasıl adınla başlıyorsa, içime çektiğim her
    nefes de adınla doluyor bedenime... Verir vermez nefesimi, hızla içime
    çekiyorum yine, ya kaybolursa ismin bu odanın içinde? ! Ya ölürsem; hem de
    sırf bu yüzden? ...
    Güneş, ilk ışıklarını nice alemlerin üzerine yaymak, nice karanlıkları
    aydınlatmak için nazlı nazlı süzülürken ufuktan gökyüzüne doğru, benim güzel
    gözlü meleğim de salacak bakışlarını dünyamın üzerine ki anlayayım gecemin
    güne kavuştuğunu... Yaşamımın en büyük müjdesi, en büyük aşkı, duy bu
    dediklerimi: Her ne geldiyse başıma seni bilene dek; bin beterine razı
    olurdum yine; ödülün yine 'sen' olacağını bilsem. Ben talihsiz sanırken
    kendimi, meğerse ne büyük bir sınavdan geçiyormuşum! Meğerse diyetini en
    başından ödüyormuşum şimdiki mutluluğumun. Çok dua etmişim; bir o kadar da
    almışım demek ki, sevabım günahımdan çokmuş demek ki. Bilmem ki şimdi nasıl
    şükretmeli? ...
    Hem içimdesin; hem dışımdayım. Hem bendesin, hem sendeyim... Ruh ikizim,
    eşim, aşk metalinden bir ferman yazıyor parmağımda; sen diye sevip
    okşadığım... Hani bir gece, gül yaprakları arasında bana sunduğun, taktığım
    gibi parmağıma kazınmış sevda mühürün... Hiç korkmayasın bensiz kalmaktan,
    hiç korkmayasın ellerimi tutmak isteyip de dokunamamaktan. Öyle bir yazgı ki
    bu; öyle bir 'bir' olmak ki, bizi ayırmaya kimsenin gücü yetmez, biri ikiye
    bölmeye kimse cesaret edemez.
    Şu ömür dedikleri rüyanın içinde sen bulmuşsun ya beni, daha ne isterim ki
    hayattan? Başka ne için yaşanabilir ki bundan sonra? Sadece senin için; sen
    diye, seninle... Senin gülüşün, sesin, nefesin, tenin olmadan tutunamam
    artık hayata, çünkü bana kendini tertemiz aşkından süzüp de getirdin sen;
    onca pisliğin arasında can çekişirken bu yorgun dünya... 'İnsan' olan insan
    sevince, sevdası da 'sevda' oluyormuş demek; görmemişim ki senden önce...
    Yalanları, yamalı hırsları, küçük hesapları, sinsiliği; sahte aşkları ile
    kuşatıp her önüne gelene lütufmuşcasına dağıtanlara ibret olsan keşke;
    yüreğinin saflığıyla, dürüstlüğünle... 'Böylesi de varmış' dedirten
    yüreğinle, beni gerçek aşkın güzelliğine inandıran yüreğinle...
    Geçmişin tüm puslu izleri silindi gitti, dün de sensin bugün de. Yarın
    varsa, senin için var. Görür gibiyim gelecek günleri, bembeyaz; kollarında
    yaşlanıp giderken saçlarıma düşecek tel tel aklar gibi... Olmazı 'ol' deyişi
    ile olur kılan yüce tanrım yüzünü bana senin yüzünde göstermiş demek ki...
    Bu yüzden biliyorum ki, ne geri dönüşü vardır bu yolun, ne de sonu...
    Tüm kelimeler, senin dünya üzerindeki varlığını bildiğim gün yeni baştan
    vücut buldular, gerçek anlamlarına o zaman kavuştular. İşte bu yüzden
    'sevgilimsin', işte bu yüzden 'seni seviyorum'... İşte bu yüzden ruhumu tüm
    kötülüklerden koruyan bu aydınlığın diğer adı; 'aşkın sen hali'....

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 13:35

    Hiç Ağladın Mı



    Hiç Ağladın Mı

    Çalan her telefonu ben diye açıp
    Kapattıktan sonra hiç ağladın mı
    Gördüğün her yüzde benden bir parça
    Arayıp yanıldığında hiç ağladın mı

    Umudu bağlayıp kahve falına
    Bez bağladın mı hiç ağaç dalına
    Gelen her gece çıksada sabaha
    Uyanıp yalnızlığına hiç ağladın mı

    Günleri günlere bir bir ekleyip
    Yılları yıllara hiç bağladın mı
    Hasretten saçına düşen akları
    Tel tel sayıpta hiç ağladın mı

    Ne gecen bellolur nede gündüzün
    Hiç farkı yok inan baharla güzün
    Eylül ayında gelen o buruk hüzün
    Bitermi bitmezmi diye hiç ağladdın mı

    Böyle olur aşığın bahtı karası
    Ölene dek sürer gönül yarası
    Ölüm kurtuluştur ondan alası
    Varmı yokmu diye hiç ağladın mı

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 13:34

    Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,çalınan birinin kalbiyse eğer...



    Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
    yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer..

    Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
    beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.....

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 13:34

    Ruhumu tüm kötülüklerden koruyan bu aydınlığın diğer adı



    Bir çift ela gözün çimen yeşiline çalan kıvrımlarında gördüm ilk; bir adamın
    bir kadını ancak bu kadar sevebileceğini... Gözlerine yansıyan bakışlarımda,
    bir adamın ancak bu kadar sevilebileceğini gördüğüm gibi...
    Kimse senin gözlerinle bakmamış bana, ben kimsenin gözlerinde yitip, o
    gözlerle seyre dalmamışım dünyayı; senden önce... Aşk; aşk olalı böyle bir
    hal, böyle bir duruş yakalamamış bir çift gözbebeğine cennet bahçelerinin
    gölgesi gibi inen, her biri yüreğimi tam da orta yerinden vuran
    kirpiklerde...
    Kokundan tanıdım seni... Yıllardır arayıp da bulamadığım o koku... Deniz
    kokusu kadar büyülü, yabani leylak kokusu kadar baştan çıkarıcı, bebek
    kokusu kadar saf, taze ekmek kokusu gibi sıcacık. Bir yandan da gibi'si
    olamayacak kadar tanımsız... Başım nasıl dönmez şimdi benim? Önüm sıra alıp
    gitmek varken bu kokuyu, arkamı dönüp de uzaklaşabilir miyim senden? Sana
    karışıp, kaybolmak, seninle bir olmak varken...
    Dudaklarımı yakıyor hasretinin buruk tadı... Ama o hasret ne de güzel
    acıtıyor biliyor musun... Ne de güzel sızlatıyor ince ince. Senin yarin;
    sabır eyliyorsa böylesi bir özlemi, bil ki canından çok seviyor seni. Bil ki
    vaktini saatini bekliyor vuslatların en güzelinin...
    Uykuların en derininde kıpırdanıyordur şimdi dudakların, kimbilir hangi
    ben'li rüyanın en tatlı yerinde belli belirsiz mırıldanıyorsundur sevdiğini.
    Bense uykusuz bir gecenin koynunda dört harf seçmişim alfabeden, ismin diye
    döndürür dururum dilimde. İsmin, susuzluktan ölsem bile içmeye kıyamadığım
    bir damla su...
    Sana kavuşacağım ana dek geçecek tüm saatler, kollarında olacağım zamana
    takvim dokumuş bütün günler nasıl adınla başlıyorsa, içime çektiğim her
    nefes de adınla doluyor bedenime... Verir vermez nefesimi, hızla içime
    çekiyorum yine, ya kaybolursa ismin bu odanın içinde? ! Ya ölürsem; hem de
    sırf bu yüzden? ...
    Güneş, ilk ışıklarını nice alemlerin üzerine yaymak, nice karanlıkları
    aydınlatmak için nazlı nazlı süzülürken ufuktan gökyüzüne doğru, benim güzel
    gözlü meleğim de salacak bakışlarını dünyamın üzerine ki anlayayım gecemin
    güne kavuştuğunu... Yaşamımın en büyük müjdesi, en büyük aşkı, duy bu
    dediklerimi: Her ne geldiyse başıma seni bilene dek; bin beterine razı
    olurdum yine; ödülün yine 'sen' olacağını bilsem. Ben talihsiz sanırken
    kendimi, meğerse ne büyük bir sınavdan geçiyormuşum! Meğerse diyetini en
    başından ödüyormuşum şimdiki mutluluğumun. Çok dua etmişim; bir o kadar da
    almışım demek ki, sevabım günahımdan çokmuş demek ki. Bilmem ki şimdi nasıl
    şükretmeli? ...
    Hem içimdesin; hem dışımdayım. Hem bendesin, hem sendeyim... Ruh ikizim,
    eşim, aşk metalinden bir ferman yazıyor parmağımda; sen diye sevip
    okşadığım... Hani bir gece, gül yaprakları arasında bana sunduğun, taktığım
    gibi parmağıma kazınmış sevda mühürün... Hiç korkmayasın bensiz kalmaktan,
    hiç korkmayasın ellerimi tutmak isteyip de dokunamamaktan. Öyle bir yazgı ki
    bu; öyle bir 'bir' olmak ki, bizi ayırmaya kimsenin gücü yetmez, biri ikiye
    bölmeye kimse cesaret edemez.
    Şu ömür dedikleri rüyanın içinde sen bulmuşsun ya beni, daha ne isterim ki
    hayattan? Başka ne için yaşanabilir ki bundan sonra? Sadece senin için; sen
    diye, seninle... Senin gülüşün, sesin, nefesin, tenin olmadan tutunamam
    artık hayata, çünkü bana kendini tertemiz aşkından süzüp de getirdin sen;
    onca pisliğin arasında can çekişirken bu yorgun dünya... 'İnsan' olan insan
    sevince, sevdası da 'sevda' oluyormuş demek; görmemişim ki senden önce...
    Yalanları, yamalı hırsları, küçük hesapları, sinsiliği; sahte aşkları ile
    kuşatıp her önüne gelene lütufmuşcasına dağıtanlara ibret olsan keşke;
    yüreğinin saflığıyla, dürüstlüğünle... 'Böylesi de varmış' dedirten
    yüreğinle, beni gerçek aşkın güzelliğine inandıran yüreğinle...
    Geçmişin tüm puslu izleri silindi gitti, dün de sensin bugün de. Yarın
    varsa, senin için var. Görür gibiyim gelecek günleri, bembeyaz; kollarında
    yaşlanıp giderken saçlarıma düşecek tel tel aklar gibi... Olmazı 'ol' deyişi
    ile olur kılan yüce tanrım yüzünü bana senin yüzünde göstermiş demek ki...
    Bu yüzden biliyorum ki, ne geri dönüşü vardır bu yolun, ne de sonu...
    Tüm kelimeler, senin dünya üzerindeki varlığını bildiğim gün yeni baştan
    vücut buldular, gerçek anlamlarına o zaman kavuştular. İşte bu yüzden
    'sevgilimsin', işte bu yüzden 'seni seviyorum'... İşte bu yüzden ruhumu tüm
    kötülüklerden koruyan bu aydınlığın diğer adı; 'aşkın sen hali'....

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 13:33

    OYSA HİÇ SEVMEZDİM DÖKÜLEN YAPRAKLARI.



    SONBAHAR NEŞEYLE GELDİ BU SENE.
    OYSA HİÇ SEVMEZDİM DÖKÜLEN YAPRAKLARI.
    BİR HÜZÜN DUYARDIM BULUTLU GEÇEN GÜNLERDE.
    HAFİFTEN YAĞMUR ÇİSELER ÜZERİNE,
    RÜZGAR KAVURUP GEÇER TENİNİ
    VE TOPRAK KOKAR HAVADA
    OYSA ŞİMDİ HEPSİ BENİM İÇİN AYRI BİR GÜZELLİK.
    KURUYAN YAPRAKLAR BENİ ÜZMÜYOR,
    TEKRAR YEŞERECEĞİNİ BİLDİĞİM İÇİN.
    BULUTLU GÜNLER HİÇ ÖNEMLİ DEĞİL,
    ARKASINDA GÜNEŞ OLDUĞU İÇİN.
    YAĞMURU SEVİYORUM, BEREKET OLDUĞU İÇİN.
    TOPRAĞI SEVİYORUM, TOPRAKTAN OLDUĞUM İÇİN.
    İNAN SENİN İÇİN SEVİYORUM BUNLARI
    VE SENİ TANITTIĞI İÇİN

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 13:32

    gitmek...

    yokoluştur gitmek
    -varolmanın ta kendisi-...
    arkandan dökülür inciler,
    kelebeğin kanadındaki toz misali,
    rüzgarlar savururda,
    güneş açtığında yeller eser yerinde...
    önüne geçilmez bir seldir,
    yakar yıkar heryeri.
    güneş açsa da hep oradadır...

    yaradır gitmek.
    ufacık izi kalsa da iyileşir.
    ölümcüldür yara,
    izi geçsede, izi kalır hep yüreğinde...

    bir bebektir gitmek.
    soluk alır yaşar,yada soluksuz et parçası...

    hayattır gitmek.
    içinde kaybolur,
    yada sen içinde kaybolursun...

    ölümdür gitmek.
    vardığında huzur,
    yada sadece kemik takırtısı...

    şimdi zamanıdır gitmenin.
    demir almak vakti geldiğinde,
    -kalkmak istemese de-
    nice zincirler koparmıştırda,
    yine de ayrılmıştır limandan.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 13:31

    Yürekte esmek



    Yürekte esmek

    Meltem yeli gibi yürekte esmek
    Mehtaba dalarak yar ile sohbet,
    Dünyada yaşarken seninle olmak
    Elveda sevdiğim demeden yaşamak
    Ne güzel şey

    Gönlündeki sevgiyi sunabilmek
    El ele göz göze sahilde yürümek
    Sevgiyi sevenle paylaşabilmek
    Birlikte sonsuza seninle yürümek
    Ne güzel şey

    Seven gözlerinde aşkı hissetmek
    Yürek yangınında ısınabilmek
    Sevda meşalesini birlikte taşımak
    Son nefese kadar yar el ele kalmak
    Ne güzel şey

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 13:31

    Umut


    gözlerimi yumsam...
    havalansa
    kuşlar.
    uçurmalara takılıp
    ebemkuşağı bürünse.
    yerin en görkemli yüzü,
    giyinse pazen kesme
    çiçekli elbisesini.
    bitse bu bam telinden konçerto.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 13:30

    ve ben

    ...
    ve ben sensiz gecen her saniyeye ağlıyorum.
    eminim ki senden haber gelmeyecek bu gecede,
    ve ben her saniye tekrar ağlayacağım.
    ve ben her ağladığımda sana aşık olacağım,
    ben her aşık olduğumda sen ağlayacaksın...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 13:30

    Ağla gülme

    Görünce gülerek baktın yüzüme
    A! hala dargın mısın,neden söyle?
    Yangını suyla söndürecek yerde,
    Niçin? neden körükle geldin yine?

    Yıllardır,duymadı mı feryadımı?
    İsminin harfiyle okudum ağıtımı;
    Her yere her şeye yazdım aşkı mı...
    Şimdi bunu deşmenin zamanı mı?


    Gören kerem sandı düştüm dillere,
    Dolaştım deli dolu belde belde...
    Acıları döktüm kelimelere;
    Ne ulur yanıt verseydin sevgime!


    Ne ettim sana? beni yere serdin,
    Goncadım güldüm, paramparça ettin!
    Katlanamam, onulmaz oldu derdim;
    Yaşadığım bir ömrü sana verdim!

    Yangını suyla söndürecek yerde,
    Niçin körükle geldin yine?
    Hiçmi saygı duymadın bu sevgime...
    Pişman ol yaptığına, ağla gülme...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 13:29

    Yorgun oldugumu anlatmaya çalistim sadece...



    BiLir misin yaLnIzLIkta gokyuzune bakIp agLamayI...

    BiLir misin yagmurda dibine kadar IsLanIp sessiz kaLmayI...

    BiLir misin sogukta usumeden tum hayaLLerinLe IsInmayI...

    BiLir misin sevgi arar gibi herhangi bir oyuncaga sarILmayI...

    Peki, biLir misin sensizLikte sensizLigin sessizLigine mecbur kaLmayI?

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 13:28

    Kalbini ve ruhunu, küçücük bir zarfın içine koymuştu



    Kalbini ve ruhunu, küçücük bir zarfın içine koymuştu,
    Göndermişti genç adama.
    Genç adam yanlış adreste, yanlış yerdeydi,
    Kabul edemedi kadının kalbini,
    Önemsiz görmüştü kadının kendine gelen mektubu,
    Bilmiyordu ki…
    Kadının kalbinin ve ruhunun küçücük zarfta olduğunu,
    Bir küçük, yeşil zarfta…

    Kadının kalbi kırıldı,
    Zaman hep yaptığını yaptı,
    Onardı yaralı kalbi,
    Mevsimler geldi geçti
    Genç adam bir gün tüm cesaretini topladı
    Hep imâ edip kadının anlamasını beklediği şeyi yazdı
    Kadın şaşırdı okuduğu cümlelere
    Konuşurken cesaretli değildi genç adam
    Ama yazarken müthişti.
    Satır aralarına sıkıştırdığı şeyleri işte yazmıştı.
    “Benim başıma saksı düştü,
    tüm gerçekleri kavradım” dedi kadın
    “Umarım, senin başına da saksı düşer”

    Bilmem kaç mevsim daha geçti.
    Kadın yine sevgilisi denizleydi.
    Sahilde yürürken düşünceliydi
    Ayakları acıyordu çakıl taşlarına bastıkça.
    Yürüdü, yürüdü, yürüdü…
    Canı yandıkça yürüdü.
    Yürüdükçe canı yandı.
    Hayat böyleydi galiba.
    Ya da gerçek olandı.
    Yüründükçe can yakan.
    Ama ille de yürünen.

    Denizin bittiği yere baktı kadın.
    Bakışları ufukta asılı kaldı.
    Gökyüzüne kaldırdı başını.
    Gökte dolunay vardı.
    Sandı ki bir şifre gizli dolunayda,
    Tek kendisinin bir de genç adamın bildiği.
    İncecik kumları avuçladı eğilip
    Hepsini avucunda tutamadı.
    Elinden akıp gitti.
    Tutamadığı yaşam gibi.

    Yürüdü yine denizin kıyısında kadın.
    Çakıl taşları ayaklarını acıtıyordu.
    Canı yandıkça yürüdü
    Yürüdükçe canı yandı.
    Yorulana kadar yürümeye karar verdi
    Yürüdü, yürüdü, yürüdü…
    Son gördüğümde hâlâ yürüyordu.
    Bir denizine bir dolunaya bakarak.
    Düşüncelerinin derinine dalarak…

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 13:26

    GÖKKUŞAĞI GİBİ GÜLÜMSE...


    Aşkın bir adı hüzünse, öbür adı mutluluktur.
    Yarısı zorluksa, diğer yarısı rahat bir soluktur.

    Bir gün yüreğin kanadığında, biri ağlar ise 'O' gerçek dostundur.
    Dostlarınla öyle yaşa ki düşman olduğunda hakkında söyleyecek sözleri olmasın.
    Düşmanlarınla öyle yaşa ki dost olduğunda yüzün kızarmasın.

    Kucaklamaya kollarının yetmeyeceği bir ağaç, bir tohumla başlar.
    En uzun yolculuklar bir adımla başlar.
    Gerçek sevgiler ise küçük bir tebessümle başlar.

    Değer verdiğin insan sana değer vermiyorsa, bırak kendi değeriyle kalsın.

    Lüzumsuz şeylerin peşinden koşan, lüzumlu şeyleri kaçırır.

    Gülü öyle bir sevmelisin ki, soranlara 'dikeni yok' diyebilmelisin.

    Dal rüzgarı affetmiştir, ama kırılmıştır bir kere.

    İnsanları çılgına çeviren şey; bugünün deneyimi değil, dün olan bir şey için pişmanlık duymak ve yarının getireceklerinden korku duymaktır.

    Geldiğin zaman boşlukları dolduran değil, gittiğin zaman yeri doldurulamayan ol.

    Dostlar ırmak gibidir: Kimi zaman suyu az, kimileyin çok... Kiminde ellerin ıslanır yalnızca, kiminde ruhun yıkanır boydan boya.

    Hayatın en güzel anı her şeyden vazgeçtiğiniz zaman sizi hayata bağlayan biri olduğunu düşündüğünüz andır.

    Karamsar olmak zor değil. Zor olan çılgın bir fırtınadan sonra gökkuşağı gibi gülümseyebilmektir.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 13:25

    ÖlümÖlüm Dirimde Saklı
    Bir aşk geçti yanık çöllerden
    Şiirim kuma düğümlendi
    Kırık kelimelerin içinden
    Aktı sırılsıklam duygular

    Sılam döküldü kirpiklerden
    Özüm özlemlerde acılı kaldı
    Ağıtları yükledim sırtıma
    Rüyalarım gündüzüme takıldı

    İzlerimde cam kırıkları
    Güneşin iki doğum, iki batışında
    Ortadaki insanlık sallandı
    Çatlamış dudakların yangınında

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 13:24

    Paylaşmak istediklerimden



    Bir gün dostlarım 'sizin dönemin insanını anlatırmısın' dediler..bende yazmıştım beni ve benim gibi düşünen inları..seninle paylaşmak istedim beni tanıman adına.....

    'Hiç kimse birbirinin sesini duymadı,kocaman bir sessizlik yaşamlarımız aslında...kendi sesimizi duyarak dinleyerek büyüdük, yazık ki sesini bize duyuracak olanları ya yanlış zamanlarda tanıdık yada hiç yanlarına bile uğrayamadık....biz sadece inandıklarımız için yürüdük genel doğrulardı onlar sadece biz inanmıştık ama....bu nedenle hep yalnızlığa mahkum ettiler bizi...ve hep kendi sesimizi dinleyerek yaşamaya mahkum edildik...'sesimi duyuyor' dediklerimiz bile aslında çok uzaktı bizlerden....hep en yakınlarda en uzak kalmaya mahkum olduk....'
    ...................................................
    'Hiç varolmayan hayatlardı yaşadıklarımız. Karmakarışık koridorların ucunda görünen ışığa ulaşma çabasıydı hep aklımızı başımızdan alan. Binbir gece masal anlatıp onuncu köye yol almaktı azığımızı sırtlanıp. İnce sızılarımızı ceplerimize doldurup, hangi vapuru yakalayacağımızı hesaplayıp durduk. Vagonlara kilitlediğimiz aşklarımız için ne yürekleri toprağa verdik. Acıları biriktirip büfelere dizdik, dostlarımıza gösterdik. Dokunamadığımız çocukluğumuz, silkeleyemediğimiz tozlarımız oldu hep zamanın aynasında. Gözlerimizin en derinine baktık, en yosunundan sevdaları savurup saçlarımızın arasından hep ışığa yürüdük. Soluklandık arada, geriye dönüp baktık, yutacakmış casına üstümüze gelen karanlığımızdan ürktük defalarca. Biriktirdiğimiz hasretlerin içinde o ışık hep vardı. Dörde katlayıp, boş anıların arasına sıkıştırmıştık hani. Elimize aldığımızda gördük, buruşturup attığımız yaşamın yol haritası olduğunu. Unutulup kalmış bir köşede, sararmış beklerken. Sonra dönüp yüzünü güne açanlar misali, gökkuşağının altından yürüyüp geçmekti oysa yaşamak. Hiç anlamadan yitirip yolumuzu, toprağa verdiğimiz yüreklerin yanına uzandık kaldık, yorulmuştuk…...'

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 13:24

    seni düşünüyorum SENİ



    seni düşünüyorum SENİ
    Oturmuş gecenin karanlığında
    Yine seni düşünüyorum
    Dokunmak,öpmek istiyorum
    Hep ama hep seni istiyorum
    Şarkılar hep seni anlatıyor
    Senin adına şiirler yazıyorum
    Yokluğunla dans ediyorum çoğu geceler
    Sensizlikle kafa çekiyorum
    Hayalinle konuşuyorum,ağlıyorum omzumda
    Göremediğim seni seviyorum
    Hemde delice,çılgınca
    Hep sen,hep sen diye haykırıyorum beni çevreleyen dilsiz duvarlara
    Birtek onlar paylaşıyor benimle sensizliği
    Söylemekten utanıyorum ama
    Sensizliği bile kıskanıyorum
    Paylaşmaya kıyamıyorum o dilsiz duvarlarla
    Oturup gecenin karanlığında
    Hiç kopamadığım seni düşünüyorum..

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 13:23

    Doğum Günü



    Doğum günü hep ilktir.
    Aşık ilk tutulandır.

    Doğum günü sevgidir.
    Aşık delice sevendir.

    Doğum günü yaşlılık içerir.
    Aşık ihtiyarlayıncada gençtir.

    Doğum günü elemdir.
    Aşık hep kederlidir.

    Doğum günü hüzündür.
    Aşık deli divanedir.

    Doğum günü dönencedir.
    Aşık olan pervanedir.

    Doğum günü birlikteliktir.
    Aşık ayrıykende birdir.

    Doğum günü içtenliktir.
    Aşık içten içe bitendir.

    Doğum günü gelip geçer.
    Aşk ebediyete değin sürer.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 13:23

    Ağırdher ır sevmelerim her yürek taşıyamaz, büyüktür umutlarım omuz kaldıramaz, her şey olur da şu kalbim, bir tek sensiz olamaz. Mürekkepten denizler, kağıttan gemiler yaptım. Sonra ismini her yere yazdım. İsmini yazınca seni sevdiğimi sandın, ben seni sevmedim sana taptım! .. Güneşin buz tuttuğu yerde bir alev görürsen, bil ki o yalnız senin için yanan kalbimdir.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 13:21

    NE ZORMUŞ BEKLEMEK SENİ
    AÇARKEN HÜZÜN ÇİÇEKLERİ
    KOPARMAYA KIYAMAZKEN BEN
    ÇALMIŞLAR SEVGİMİN HER ZERRESİNİ

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 13:18

    Sadece Gelsen



    Sadece Gelsen

    Sadece gelsen
    Sadece uzattığın elini versen de
    Tutup seni kanatlanıp uçursam
    Seni senden bile çok uzaklara kaçırsam

    Sadece gelsen sen
    Nereye diye sormasan hiç
    Adımların gittiği yer zor olmasa
    O adımlar sonunda korku bizi bulmasa

    Sen sadece gelsen
    Öylesine ve sadece yürüsen
    Aklımda bir şey yok sen de de olmasa
    Aklıma aklındakiler dolsa ve sen hiç gitmesen

    Sadece gelsen
    Gülümsesen ordan ve
    Yanı başındayken küçücük bir buse
    Uzaklardayken kocaman bir özlem olsan

    Sadece gelsen de hani
    Rüzgarla yan yana olsan savursan
    Sende olanı yedi düvele korkmadan duyursan
    Ve kocaman bir ateş olsan da yaksan kavursan

    Gelsen sadece
    Gül olsan Gülcan olsan
    Güldüğün anda canda olsan
    Canım içinde can olsan da
    Sadece sevsen
    Sadece sevsen
    Sadece sevsen de kendini de sevdirsen

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 13:17

    Şiirçik



    Küçücük gözleri olan,
    Ufacık martıların,
    Minicik kanatlarında
    Kocaman bir hasret gönderdim sana...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 13:16

    Ayrı doğrultularda aynı doğrularız biz...



    Ölüm gibi belirsiz
    Dipsiz kuyular kadar sessiz.

    Ben,
    Tepeden tırnağa sensiz,
    Sen,
    Tüm bunlardan habersiz.

    Yaşamak denirse buna
    Yaşıyoruz işte...

    Anladım ki;
    Ayrı doğrultularda
    Aynı doğrularız biz...

Toplam 559 mesaj bulundu