Sana iki satırdan fazlası olur mu bilmeden Ve Sana senli anların hayalini kurmadan Bende olup biten ne varsa bir diyebilsem
Senden önce boşa yaşanmış saydığım yıllara bakıp Sana Aşka Senin aşkına yabancı kaldığım anlara isyanla Hiç kimseden korkmadığım zamanları hatırlayarak Seni senli olan zamanlardan farklı gördüğüm şu anda Sen diye bir cümle kursam O cümlede seni iki kelimede anlatabilsem
Sen dediğim ilk satırım da takılıp kalsam Ne desem Nasıl desem de anlatsam Bir ucunda beklesen sanki sokağımın Koşşam her anda sana biraz daha yaklaşarak Ama her şeye rağmen aşkla olsan İçte ürperti de olsa baksan da korkarak Sen yine de gelsen Aşkla gelsen Aşk gibi gelsen
Açsan kollarını Sarılmak için hani Sarılıp sımsıkı öpmek için yani Hem Baksan en derinine gönlümün Ve Sadece sana olan satırlardan ibaret şu anımda Sadece sana olsun diye aklıma gelen ilk kelimeleri karalarken Sadece sen diye tatlı bir hayal olur mu bilmezken Sadece sen diye bir rüya görmeyi isterken Aklımda hiç bir şey yokken bile gelmene sebeb olacak halde Sadece sana dair Sadece sana olan bir nazarla Aşkla olsan Aşk gibi olsan Ve sabahımın o ilk anında Tatlı bir buse gibi Gelsen dudağıma............
Geceleyin gök yüzüne bakıp yıldızlarla konuşuyormusun hiç? İçlerinden birine takılıyor mu gözlerin ara sıra? Ve sanki onda bir büyü varmışcasına dilek tutmak geliyor mu içinden?
Sen! Yanlızlığı alabildiğine hissettiğinde içindeki aşkla Sevdiğim gonca gülüm diye bir titreyişle Aklını yitirmek üzreyken bir hayal misali geliyormu aklına aşkına adanmış olan? Aşk bir oyun diye sana kaç kere söylense de Ve bu oyun can yakar deseler de Sen bu oyunu aşkınla oynamayı bırakabilir misin?
Sen ki! Taştan bir duvar örülü dünyanın bir yerinden sızan bir ışık olduğunda ve O ışığın kaynağını merak edip baktığında boşluktan Karşında duran bir kalp atışıydı bilir misin?
Kalbinde bir sızı var mı şu an? İçinde bir titreyiş başladı mı? Sancılşanmıştır belki elin ayağın Sadece sessizliğin var oysa Daha tek kelime etmedin ve aslında konuşda diyen olmadı sana
Ve biliyor musun? Beklentiler seni zora sokmayacak hiç bir zaman Sen aşkınla oradasın Sevdanla hayatta ve hayatta tutansın Verensin kalbinde saklı tuttuğu son damla sevgiyi Son damlasına kadar sunduğun aşkına karşılık gelmedi mi yoksa verdiğim?
Sana: Ömrüm kadar uzun dünyam kadar büyük bir aşkla bağlıyım desem Sana: Hayatında hiç bir çiçekte görmediğin renklerle gelsem beni yine de almazmısın kapından içeri?
Şimdi Susacak bir deli Konuşmaya başlayalı beri dilde dolanan ad seninki Söylenip sorulan ad seninki Merakla beklenen sevda senden gelen
Sen; Diyarında bana hükmeden Sen; Oradaki varlığını buraya söyleten Sen ki dünyanın güzelisin İçtiğim su kadar karışmışsın kanıma Sen; Cansın canıma
Git şimdi gideceksen Ardında koca bir muallak Sensizliğe yalnızlığı da koy Göm beni karanlığa Git şimdi gideceksen!
Evet şimdi gitmelisin Kömür gözlerini de yanında götürmelisin Bu öyle bir gidiş olmalı ki Geriye asla dönmemelisin Sevgimizi gömüp de karanlık kumsallara Umudun bittiği yerden bir daha gelmemelisin Gönlünün güneşini bir daha dermemelisin
Şimdi git gideceksen Ardında koca bir muallak Ben sendeydim de sevgilim; bilmem sen bende misin? Acaba gerçekten dönülmez yerde misin? Hayata bir rest de sen çekemez misin? Yoksa sen de zevk-ü alem içerisinde misin?
Git şimdi gideceksen Söylenecek bir çift sözümüz bile kalmadıysa... Kelimelerin yetersiz kaldığı yerden sesleniyorum sana Artık duysan da olur; duymasan da! Gözüm yok artık çalmayan telefonlarda Sen beni yine böylece bıraksan da Yine de sevgilim gönlün sağolsun! Doyasıya kanamadığım canın sağolsun!
Git şimdi gideceksen yarim! Git! Ama gitmeden bunları bilmelisin; Birkaç satır da benden dinlemelisin Bir sevda uğruna ölecek gönüller var! Bir bakış uğruna kor olan yürekler! Bir çift yüzükle yıkılan ümitler... Ve açmaz her gonca,görünce sıcak yürekler..
Güle hep gam düşer,güle hep hüzün Ahh,vakti geldi yine beyhude güzün Sevgilim git artık,unuttur yüzün Şimdi git! Gideceksen.. GİTMELİYSEN ŞİMDİ GİT...
saçlarını okşar günbatımı akşamlarda... çiçekleri sular akşam güneşliyle.. yüreğini kondurur gün batarken.. sevdaya. yıldızları seçer geceleri.. yüreği gibi parlak olanları şans diler..kayan göktaşalrından.. belki o gelir diye... kırmızıya boyanmış bir dunya.. sevgisini bütün dünyayla paylaşan beyaz gelincileri var yüreğinde. camdan kalplere hayat verir bakışları acı,acı ve acı her acı bir öfke doğurur her öfke nefrete dönüşür.. her nefret bir sevgiyi öldürür sevgi katili olanlardan şikayetçi.... gülerdi gözleri mutluluk adına ne varsa yaşatırdı acıdan geçsede yüreği... masalları vardı hüzün dolu.. kırık aynalarda kendini seyreder.. parçlarını birleştirirdi sevginin.. duyarsız kalmadı hiç bir çiçeğe her çiçeğin bir anlamı vardı yaşadığı acılar gibi.. melek derdi kendine.acıların meleği.. melek derdi kendine hüzünlerin meleği.. melek derdi kendine kovuşamayanların meleği.. feryadı yok dostaları var su gibi berrrak kendini seyreder onların yüreğinde. yüreklerine resimler cizerdi vefadan portler gibi... canda can arar gönülde yar.. sevenlerden haber bekler.. gözleri yaş..duyguları nemli.. ağlamaklı çoğu kez.. fedakarlıkları bitmezken.. vefasızlar diyarında bulur kendini canı candan eden o yarı bakışı gülümseyen gözbebeklerinin içinden içimi yakar güneş batarken boynunu büken çiçek gibi,, kanatsız melekler uyurken diyarlarında. nini olup esen yellerde.. rüyalarından kabusaları kovalar.. acılarını siler..sevgiden masallar okur.. mutlu etmek için kendini...
sayamadığım tüm günbatımlarını, sensiz sırılsıklam olduğum yağmurları ayaz gecelerde yokluğuna titreyişlerimi, nasıl sonlandırıp,af dileyeceksin? ey bahar sandığım zemheri yüzlüm, yüzlerce sevebilme olasılığı varken: binlece fersah uzaklaştın benden, biliyorsun bir ayağımız cukurda artık, sayamadığım baharlar geçip giderken, sanmaki sadece benden yılları çaldın.. bir köşeye çekilip ağlarken utanıyorum, ağlamaktan değil bilesin,hep kaybetmekten.., ah birtanem kaç bahar geçecek böyle, umarsız zindan gecelere mahkumken, yaralayan yüreğine hep isyan mı edeyim zamansız acılar içimi yakıp kavururken bahar sandığım seni mi bekleyeceğim? bu hep son şiirimdir diyorum isyan kokan, her an içimde senle cenk ediyorum, ne ben unutuyorum dört mevsim seni.. nede sen unutturuyorsun kendini, kandırıpta kendimi son şiirim demiyorum, bu sevda yaktıkça yüreğimi ve beni, dört mevsim yazacağım isyanlarımı, taki her mevsim bahara dönene dek.. çünkü seni canımdan çok seviyorum..
Kat gözyaşlarına, kara gözlerinde beni de götür İster öldür, istersen süründür, Razıyım senden gelsin ecel, ister kardeş, istersen sevgili ol istersen yedi yabancı bir el, Koma beni yadellerde, Yalvarırım, al götür, götür beni de, gittiğin, o, uzak iklimlere,
...............................................İster, ...............................................baştan başa bele beni, kanatan dikenlere, ...............................................İstersen yarim ol, ...............................................bele beni, ...............................................o kan kırmızı güllere,
İster ilahi yap, söyleneyim dillerde, bin bir gece, İstersen raks bir şarkı yap, okundukça matem olup düşeyim, kanayan tüm gönüllere,
...............................................Sevdim seni be güzelim, ...............................................elbet, ...............................................bunu allah biliyor, ...............................................Söyle be sevgili, ...............................................bir başka hangi yar sen kadar seviliyor?
Seviyorsam seni ey yar, sanma ki, sanma ki bu gönlüm yetimdir, Ölsem de yalvarmam bil, Bil ki, bil ki aşkım, asaletimdir,
...............................................Bil ki sevgilim, ...............................................Leyla bile sevilmedi sen kadar, ...............................................Söyle sevgili, ...............................................var mı ki sen gibi ölümüne sevilen bir başka yar? ...............................................Sen ki, ...............................................uğruna can alınıp da, can verilensin, ...............................................Sen ki, ...............................................ölümüne sevilensin, ...............................................Söyle sevgili, ...............................................düşmeden toprağa ser'im, ...............................................Bir kerecik olsun, ...............................................bir kerecik olsun sevgilim, ...............................................sen de beni, ...............................................benim seni sevdiğim kadar,SEVEBİLİR Mİ SİN?
ruhumdu ruh eşimdi en keyifli anlarım en doğru kararım yaşadığıma şükrettirendi beni anlayandı bensiz olamayandı bana bir şey olsa canı benden çok yanandı bekleyenim özleyenim kıskançlığımdı aramazsa delirdiğim görmezsem çıldırdığım prensimdi şikayet etmeyenim beni hep beğenenim akıl verenimdi hayat ortağımdı gözleriyle beni mest eden bakışıyla eriten aşk şarkılarını dilime bağlayandı aklımı alanım canıma can katanım yarınım dünüm bugünümdü
vazgeçilmezim herşeyim yarimdi gülüşüyle başımı döndürendi bana yüreğini verendi sevgiyi öğretendi kolumdu kanadımdı her bir yanım attığım adımdı o benim erkeğim o benim nefesimdi ölürcesine sevdiğim uğruna adaklar adadığım dilekler dilediğim tek duamdı yarimdi
suyumdu aşımdı açlığım tokluğum susuzluğumdu uykusuzluğumdu hayallerimdeki tek dünyaydı gününüm aydınlığı hoyrat gecelerimin tek ışığı damarımdaki kanım yüreğimdeki tek hayat atışıydı söylemekten hiç bıkmadığım dilimdeki melodiydi en mutlu rüyalarım en mutlu anlarım en mutlu dünlerimin tek sahibiydi kalbimdeki ince sızım
gerçeğim doğrum herşeyimdi deli deli esen rüzgarım sağnak yağan yağmurum sesim sessizliğim umudumdu hiç bitmeyecek yolumdu öncemdi sonramdı bilinmezim şu anımdı hep yanımda olanımdı korkusuzluğum sonsuzluğum sığınağım tek huzurum yalnız olmadığım tek cansın
seni seviyorum seni özlüyorum seni istiyorum ve artık seni senle başlayan herşeyi hayal ediyorum bu aşkın sonu yok demiştim sana yok sevdiğim bıraktığın yangınında özleminde sonu yok büyüyor sevdan her bir hücremde yüreğine sağlık sevdiğim sevgiyi bana öğrettiğin için
biz kavuşamadık yar kimbilir belki bir gün hayallerimiz kavuşur
YOK EDİCİ SEVDAMSIN! ... Sensizlik mi beni böylesine parçalara bölen... Yoksa seni bulup da sendeyken senden olamamak mı? Beni binlerce bana bölen çok şey var belki. Ve sen o çok şeylerden birisin. Senin yalnızlığın, senin acıların, senin özlemin, senin hasretin, senin sevdaların ve senin kendin... Beni parçalara bölensin. Beni parçalara ayıransın… Parçalarımı alıp götüren kırıntılarını bana bırakansın. Sen benim bir parçamsın! Kahrolası saatlerde bile zamanın durduğunu hissettim, sen olunca… Dakikalarca, saniyenin, belki de yetişemediğimiz anlarında seni yaşadım ben… Zamanı durduran ben miydim, yoksa gelişinle beni okyanuslara sürükleyen sen miydin? Zamanlar karanlıktı, imkansızdı, zamanlar dardı, aykırıydı, zamanlar durmuş ya da kaybolmuştu, zamanlar seninleydi… Sen; seni, seninle ayrılığında, özleminde, hasretinde, tatlısıyla, acısıyla, hüznüyle, neşesiyle, bir küs, bir barışık, uçsuz bucaksız yaşadıklarımdın… Sonuna kadar gelmek istedim. Tutamadın elimden. Daha doğrusu zaten yoktun ki. Olman bile önemli değildi… Ben zaten bir yerlerden sana gelmişim, seni bulmuşum. Senin gönlüne istenmeden de çoktan girmişim bile… Biliyorum sen belki gözlerimde arıyorsun kendini ama ben kalbindeyim be. Kalbe girenin de göze gelme, geriye dönme isteği artık yoktu. Seni sana verdim. Seni sende yaşıyorum artık… Benden kendini istesen de artık ödünç te olsa veremem. Sandın ki cevaplar beklerim senden. Evet' lerle, hayır'ları bile dondurdun dilinde uzun uzadıya konuşmaları saklayıp tükettin onları. Oysa o anda onların söylenmesi gerekiyordu. O anda hayır'la evet arasında bir secim yapmak gerekiyordu… Sense sadece bakıp gözlerime, hatta kaçırırcasına gözlerini suskunluğa vurdun her şeyi. Her şey zamanın da güzel ve zamanın da anlamlı. O ani kaçırdıktan sonra yaşamanın bir anlamı yok ki. Belki de bütün tatlar ilk yudumda gizli. Ve biz ise hep son demlerimizin, son yudumlarımızın güzel ve kalıcı olmasına alıştık sanki… Değil, evet değil… Senden cevaplar değildi aradığım. Senden beni anlamandı, bana bir şeyler vermeni bekleyen biri değildim… Değilim… Senden bir şeyler isteyen bir insan da değilim… Olamam da… Belki, belki bir şeylerin istenmesini bekleyen bir insan olabilirim... Ancak bu kadar işte. Sende yasadığım yoğunlukları sen hep başkalarında arayabilirsin. Sende bulduğumu sen benim dışımdaki yüzlerde de arayabilirsin… İnan kilometrelerce uzaksın ama sen ise yaban eller gibi duruyordun. Tüm bunlar gerçeğin ötesinde değildi ama bunları düş kılan senden başkası da değildi. Evet, yok edici sevdam... Sen artik bende oldun… Benden... Anlıyor musun? Çıkarıp atmak istesem de unutmak istesem de yapamıyorum çünkü nereye dönsem nereye baksam ya seninle ilgili ya da seni hatırlatan ya da senden bir şey mutlaka karşıma çıkıyor… Buna evet gücüm yetmiyor buna… Sevdaya hiç yetmiyor… Sen bende olmasan, sevdayla çizilmeseydin yüreğime, sen içime Allah'ımın eliyle yazılmasaydın, sever miydim seni? İster miydim, bekler, yoluna düşer miydim? İnsanların olmadığı yerde bekliyorum seni hep. Çünkü insanların son bulduğu yerde başlıyordum ben… Ve iste... Anla artık anlayabilirsen! … Sen benim bir parçamsın! ... Yok edici sevdamsın! ... Ama şimdi yoksun işte yok! ...
Hiç görmediğim şehre yazıldı tüm bunlar... Ne şairim ben ne de aşık... Sessiz sedasızım bugün, belki denizsizliğimdendir. Hiç kızmadım şehir sana, köpürecek dalgalarımın yokluğundandır. Sabahları martı sesi, akşamları vapur düdüğü nedir diye sorma, bilmem cahilliğime ver... Simitimi balıklarla paylaşmadım ben hiç, cimriliğimden mi? ..Simitim oldu da balığım var mıydı? Hiç görmediğim şehre yazıldı bunlar, yosun kokusu nedir hiç tanımadan. Okuyarak tanıdım seni, senin el yazınla... Görmeden gönül verdim, densizliğime ver. Hayatımda hiç balıkçılara selam vermişliğim yokken, sana selam vermiş bulundum; hoşgör. Uzak şehir, senin tüm sokakların denize çıkarken, benim tüm sokaklarım sana çıkar oldu... Sen farkında mısın bilmem, farkında olsan da söylemezsin ya... Hiç tekneye binmedim ki ben, ondan mıdır beni hor görmen? Yokluğun, yoksulluğum olmaya başlayınca anladım, hayalinle varlıklıyım. Oysa sen varlığımdan habersiz... Sen bensizlikte kalabalık, ben sensizlikte en tenha. Hiç görmediğim şehre yazıldı bunlar, ne kadar uzakta da olsa hergün daha yakın olduğum... Hiç görmediğim için mi seni böyle 'canımın içi' olman? Söyle ey şehir, hiç görmediğin için mi beni böyle kolay kandırman? Aynanın sırları dökülür mü balık olsam, martı olsam? ... Martı olsam da gelsem omzuna konsam, o zaman bakar mısın gözlerimin içine?
Çok eski bir sevgiliye sırf yüreğinde beni duysun diye..
gidiyordun.. elim kolum bağlıydı daha önce de olduğu gibi sadece sustum konuşacak bişey olmadığından değil söyleyeceklerimi bildiğinden sustum.. benden aldıkların vardı umutlarım,heyecanlarım ve derler ya hani en güzel yıllarım ama üzülmüyorum o güzel yıllar seninle daha da güzel oldular her şeyin bir sonu var biliyorum gitmelisin kal diyemem seviyorum seni evet ama artık tüm geceler sadece benim.. beraber izlediğimiz tüm filmler içimizi sızlatan tüm şarkılar senin olsun sevgilim.. giderken bana öyle bir emanet bıraktın ki taşımak çok zor sen yaparsın diyeceksin biliyorum.. söz verdim bir kez sana başarmak zorundayım bir gün otobüs garları seni bana tekrar getirdiğinde aynı bulacaksın beni söz verdiğim gibi başım hep dik olacak EMANETİN ONURUMDUR BİLİYORUM SENİ SEVİYORUM....
Martı olsam da gelsem omzuna konsam, o zaman bakar mısın gözlerimin içine?
Hiç görmediğim şehre yazıldı tüm bunlar... Ne şairim ben ne de aşık... Sessiz sedasızım bugün, belki denizsizliğimdendir. Hiç kızmadım şehir sana, köpürecek dalgalarımın yokluğundandır. Sabahları martı sesi, akşamları vapur düdüğü nedir diye sorma, bilmem cahilliğime ver... Simitimi balıklarla paylaşmadım ben hiç, cimriliğimden mi? ..Simitim oldu da balığım var mıydı? Hiç görmediğim şehre yazıldı bunlar, yosun kokusu nedir hiç tanımadan. Okuyarak tanıdım seni, senin el yazınla... Görmeden gönül verdim, densizliğime ver. Hayatımda hiç balıkçılara selam vermişliğim yokken, sana selam vermiş bulundum; hoşgör. Uzak şehir, senin tüm sokakların denize çıkarken, benim tüm sokaklarım sana çıkar oldu... Sen farkında mısın bilmem, farkında olsan da söylemezsin ya... Hiç tekneye binmedim ki ben, ondan mıdır beni hor görmen? Yokluğun, yoksulluğum olmaya başlayınca anladım, hayalinle varlıklıyım. Oysa sen varlığımdan habersiz... Sen bensizlikte kalabalık, ben sensizlikte en tenha. Hiç görmediğim şehre yazıldı bunlar, ne kadar uzakta da olsa hergün daha yakın olduğum... Hiç görmediğim için mi seni böyle 'canımın içi' olman? Söyle ey şehir, hiç görmediğin için mi beni böyle kolay kandırman? Aynanın sırları dökülür mü balık olsam, martı olsam? ... Martı olsam da gelsem omzuna konsam, o zaman bakar mısın gözlerimin içine?
Çok eski bir sevgiliye sırf yüreğinde beni duysun diye..SUSTUM:(
Ayrılıklarda gururun, saygının şaşkınım yitişine.. Yaşamdan öğrendiğim, ne olursa olsun bir şey eksiliyorsa, kötü kokular saçıyorsa yok zorlamanın yararı.. Devam edilirse sonuç felaketce bir kopuş... Oysa ayrılıklar da başlangıçlar gibi sessiz olmalı... . Araya ötekiler girdiyse, yalanlarla grileştiyse mavi, üşümeye başlayan ruhların ne ilacı vardır,ne de hekimi... Buz gibi olduysa yürek yararı yoktur geri dönüşün... Bir şans daha denirse de sonuç titreme nöbetleri.. . Niçinlerde dolanmanlar, öfke, kin, intikam büyütmeler, suçlamalarla seslenmeler, daha da yaralar ayrılıkları.... Yaşanmışları güzelliğince, olduğunca bırakmak varken kirletmek neden, niye? ? ? ? Bir zamanlar “sevdiğim, her şeyim” dediğinde kara bir leke kalmak hem de kendinin sürdüğü bir leke verilen bir hak mı kime ve niye? ? ? Yaşanılan, yaşatılan güzel, doyumsuz anlar, bir suçsa, hataysa tek kişilik değildi İşlenirken oysa... . Tükenişe girildiyse vazgeçmek gerek saygıyla bir zamanlar “vazgeçilmezim” denilenden, daha da karartmadan maviyi sunulan güvenle verilmiş imkansızların anısına.... . Yaşam defteri sonlanınca, beden üşüyüp, yorulduğunda, ruh nasıl tertemiz,beyazlar içinde bırakıp onu gidiyorsa, onur, grur zedelenmeden suçlamaya girmeden, lekesiz ve sessizce olmalı ayrılıklar da....
Korkuyordum, Yaralarım diye seni Serseri mayın tesirli sözlerimle… Sınır dışı edilmiş merserize serinliklerimde Titrersin diye, Korkuyordum!
Tek şeritli bir otobanda, Kaza süsü verilmiş bu ilişki Daha fazla sürmezdi Biliyordum…
Bu ten, bu beden yoracaktı Bu coğrafya, bu iklim bozacaktı Bitki örtülerim sarmaşık kılığında boğacaktı elbet seni! Biliyordum başından beri Biliyordum adım gibi…
Yarı ıslak, çırılçıplak küflü bir kırgınlık sızarken gölgemden Biliyordum takvimsel uyuşmazlık Ya da şiddetli betimsizlik bahanesiyle Tedavülden kaldırılmak üzereydi bu ilişki zaten!
Şimdi göğsümde köpüren köprücük sularımda Tüketiyorum ömrünü kelebek yüzmelerin… Küreksizim, nefessizim! Bir körünki kadar ağır adımlarım, Bir sağır kadar dilsizim!
Sanki ikinci sınıf bir oyunun açılmayan perdesinde, Figüranca unutulan repliğin son hecesindeyim! Ya da kılçık kıvamında boğaza düğümlenen Ekmek arası etkisiz bir ünlemim!
Ama biliyordum Çok açıktı, Aşacaktı seni parantez içlerim, Beş bilinmeyenli denklemlerim… Yoracaktı gam küpüyle çözülmeyen formüllerim! İç acılar toplamımı aşmadan yenilgilerim çekip gitmeliydim, Çekip gitmeliydim!
Ekvatora kırk derece eğriydim Yazları kurak, kışları kederliydim, Yer yer parçalıydım, Bulutluydum, Nemliydim! Seni bu iklime hapsedemezdim! İşte bu yüzden Gitmeliydim, Gitmeliydim!
kimi zaman beyaz bir güvercin kanadında, kimi zaman da bembeyaz bir kağıtta saklarız bize has bize özel düşüncelerimizi.
oysa ben gizliliğe gizledim bu özel düşüncelerimi.
dünyaya, insanlığa ve kendime bakışımı yenilememde yol gösteren bir melekti bu özel düşüncenin sahibi.
yıllar geçtikçe hafızamdaki yerini alan türlü güzellikler canlandırdı hayalimdeki meleği. düşünüyorum düşler sokağında hayata en son sımsıkı sarıldığım zamanı anımsamaya çalışıyorum. sanki benimle beraber doğmuş, sanki benimle beraber yaşamış, bana arkadaş, bana dost, bana sevgili olmuş meleğimi düşünüyorum. gizliliğe gizledim meleğimi... adına şarkılar söylemeyi şiirler yazmayı seni seviyorum demeyi ne çok istemiştim.
oysa aynı dünyayı, aynı toprakları, aynı suyu, aynı havayı paylaşıyor olsakta hep düşlerde karşılaştım meleğimle.
aynı yağmur altında farklı yerlerde ıslandık aynı soğuk gecelerde üşüyüp farklı şeylere sarıldık. onsuz geçen düşlerimde hep korktum, hep gizlendim yatağımın bir köşesine. ve artık anlıyorum ki meleğimle hiç karşılaşmadım gerçek yaşamda.
bir zamanlar geçtiğim düşler sokağında artık büyük çınar ağaçları yükselmiş göğe doğru hem güzellik katmışlar düş sokağıma hem de mahrum bırakmışlar kara toprağı günden ve güneşten...
vakit ilerlemiş; ama hala gizemini korumuş orada yaşananlar. rengarenk çiçekler, eşşiz güzellikleriyle gökyüzünü süsleyen kuşlar, kelebekler, o masmavi bulutlar daima varolmuş o melekler diyarında.
dünyaya ilk adımlarını atan bebekler gülmeye sokaktaki aç insanlar doymaya düşmanlar barışmaya niyetli değiller ama ben nefes aldığım sürece devam edeceğim o meleği aramaya...
belki de zamanın benden alamadığı, aksine kazandırdığı güzellik bu olsa gerek.
'insanlar uzaklarda gördüğü bir gülü elde edebilmek uğruna hemen yanıbaşında duran kırçiçeklerini ayakları altına almaktan çekinmiyorlar...'
düşünen doğru düşünmüş zamanında. doğrudur.hemde çok doğru.
bazen bir hayal uğruna yanıbaşımızda olan güzellikleri görmezlikten geliyoruz bizler. yaklaşık sekiz saat önce gördüğüm bir güzel hanımefendi bilgisayarımdaki arıza gibi beynimde de birşeylerin arızalı olduğunu anımsattı bana.
belki bir delinin hatıra defteri gibi kullandığım bu disketi aylar önce yazdığım ve elimde sadece birkaç tane kalan şiirimle (en sevdiğim şiir- utanıyorum) süslesemde bir anlamı yok sanırım. gözlerdeki anlam ve sadelik, karadeniz havasını tenefüs etmiş bir insanla birleşince böyle eşşiz bir güzelliğin ortaya çıkması şaşırtıcı olmasa gerek.
kızgın, sinirli, korkmuş, üzgün olduğum saatler içinde bana gülmem gerektiğini anımsatan hanımefendiyi bir daha görememek zor olacak benim için. hem de çok zor. cesaretsizlik en büyük sorunlardan birisidir insan için. sanıyorum ki bu sorun kemirecek içimi.oysa bir ağaç tohumunun toprağı yarıp yeşermeye başlaması için bile cesaret gerekir. kırılması için ufak bir rüzgar, ezilmesi için bir sıçan darbesi yeterlidir. ama yine de yeşeriyor. inatla ayakta duruyor. ve yeni yeni tohumlar serpmek için büyüyor. derken bir orman oluveriyor. yaradılış kanunu bu.
gökyüzünde toplanmaya başlayan bulutlara baktıktan sonra, yağmurlu bir güz soğuğunun gelmekte olduğunu tahmin edip odun kırmaya başlamak gibi birşey olsa gerek; güzel bir insanı daha fazla sinirlendirmeden son satırları yazma vakti çoktan geçti sanırım... bademlerin çiçek açtığı bir bahar sabahı bayramı karşılamak huzurla dolduruyor kalpleri, güldürüyor somurtmaya mahkum edilmiş güzel yüzleri... dualarım sokakta yatan aç insanlara, dualarım sütüne su katılan bebelere, dualarım bayramda tebrikleşecek kimsesi olmayanlara..
sen de dua et olurmu güzel melek. bilirim melekler isterlerse düzelir tüm olumsuzluklar.umut oldukça daima bir şans vardır insanlar için.
teşekkürler güzel melek. farkında olmadan vesile olduğun güzellikler için.
Yavaşça elini, elime tutuşturdun.Ve ilk defa seni sende hissettim o gün. Gözlerine bakmaya cesaretim yoktu. Senden kaçmak, uzak olmak istedikçe daha çok bağlandım bakışlarına. Ellerimi tuttuğunda zavallı bir kuşun kalp atışlarına karşı hissedercesine titrediğini gördüm. Keşke demekten nefret ederek keşke bitmese bu an dedim içimden.Neden böyle olduğunu bilmiyorum. Ne düşündüğümü bilmiyorum. Gücüm olsaydı da sana o eski deliliğimi anlatabilseydim.Her ne olursa olsun ayaklarımın üzerinde durmayı öğrendim
Gece bulur bizi Sessizliğiyle çoktan çöktü şehre Şimdi gözlerinde uyku Rüya gözlerinde perde Başlasın mutluluk oyunu
Sen yine prens ol Bende senin hizmetkarın Taç olsun saçlarına yıldızlar Hem bak onlar gibi ışıl ışıl zaten Sanki gökten bir nur inmiş Gözlerine konmuşlar Hele o güzel dudaklarına gülücükler Ne de güzel yakışmışlar
Hadi emret prenseim Nedir yüzündeki hüzün Yoksa yolunamı çıktı devler Alıp kılıcımı atılayım mı üstlerine Nasılsa yenerim onları ve Geldikleri yere giderler
Söyle prensim Dile benden canımı Gözünde bir damla olmasın Sen üzülme ne olur Hem bak biliyormusun Bu gece bir yıldız daha kayacak Sen bir gülüversen hele Yıldızlar gözlerini nasılda kıskanacak Sağanak olacak ışıltıları Bir bir saçlarına konacak
Sen benim prensimsin Damarımda kan, aldığım nefesimsin Koca bir saray yaptım gönlüme biliyormusun Ve süsledim bahçesini sevdanın en güzel çiçeğiyle Umutlardan ördüm uçan halını Sihirli lambadan attım cini koydum rüyalarını Okşarsın azcık ve dilediğince yaşarsın hayatını
Hadi be prensim Bir gülücük yetecek sabaha Kıskanacak yıldızlar, kaybolacaklar Neşen rüzgar olacak gülüversen Kara bulutlar ülkenden savrulacak Bak! Güneş bile bekliyor huzuruna çıkmayı Bir gülüversen hele Sabah çiçekleri artık hiç unutmayacak açmayı
Yaz bir ferman prensim De ki doğ güneş De ki ol sabah Atlas olayım yoluna Serilerim ayağına
Hadi prensim Saat dokuz oldu Güneş nerdeyse tepeyi buldu Söylemiyor bak şarkısını bülbül O da benim gibi Gülleri bırakıp pencerene kondu.........
07.04.2007 - 13:57
Bir diyebilsem! ... (Aşk Gibi Gelsen)
Sana iki satırdan fazlası olur mu bilmeden
Ve
Sana senli anların hayalini kurmadan
Bende olup biten ne varsa bir diyebilsem
Senden önce boşa yaşanmış saydığım yıllara bakıp
Sana
Aşka
Senin aşkına yabancı kaldığım anlara isyanla
Hiç kimseden korkmadığım zamanları hatırlayarak
Seni senli olan zamanlardan farklı gördüğüm şu anda
Sen diye bir cümle kursam
O cümlede seni iki kelimede anlatabilsem
Sen dediğim ilk satırım da takılıp kalsam
Ne desem
Nasıl desem de anlatsam
Bir ucunda beklesen sanki sokağımın
Koşşam her anda sana biraz daha yaklaşarak
Ama her şeye rağmen aşkla olsan
İçte ürperti de olsa baksan da korkarak
Sen yine de gelsen
Aşkla gelsen
Aşk gibi gelsen
Açsan kollarını
Sarılmak için hani
Sarılıp sımsıkı öpmek için yani
Hem
Baksan en derinine gönlümün
Ve
Sadece sana olan satırlardan ibaret şu anımda
Sadece sana olsun diye aklıma gelen ilk kelimeleri karalarken
Sadece sen diye tatlı bir hayal olur mu bilmezken
Sadece sen diye bir rüya görmeyi isterken
Aklımda hiç bir şey yokken bile gelmene sebeb olacak halde
Sadece sana dair
Sadece sana olan bir nazarla
Aşkla olsan
Aşk gibi olsan
Ve sabahımın o ilk anında
Tatlı bir buse gibi
Gelsen dudağıma............
07.04.2007 - 13:55
Kimbilir......
Ve seni bir ben tanırım
Ve seni benden sanırım
Aşka kucak açmış derler ya
Aşk sana kucak açmaz sanırım
Ve akla gelende varsın
Azıcık mutluluk desem sana
En çoğunu ararsın ya
Sen bu akla zararsın
Ve demek yetmez bendeki derde
Ve ile söylenmez ki her yerde
Elbet bir gün anlarsın ama
Sendeki aşk yolu kimbilir nerde
07.04.2007 - 13:55
Hiç Ağladın Mı
Çalan her telefonu ben diye açıp
Kapattıktan sonra hiç ağladın mı
Gördüğün her yüzde benden bir parça
Arayıp yanıldığında hiç ağladın mı
Umudu bağlayıp kahve falına
Bez bağladın mı hiç ağaç dalına
Gelen her gece çıksada sabaha
Uyanıp yalnızlığına hiç ağladın mı
Günleri günlere bir bir ekleyip
Yılları yıllara hiç bağladın mı
Hasretten saçına düşen akları
Tel tel sayıpta hiç ağladın mı
Ne gecen bellolur nede gündüzün
Hiç farkı yok inan baharla güzün
Eylül ayında gelen o buruk hüzün
Bitermi bitmezmi diye hiç ağladdın mı
Böyle olur aşığın bahtı karası
Ölene dek sürer gönül yarası
Ölüm kurtuluştur ondan alası
Varmı yokmu diye hiç ağladın mı
07.04.2007 - 13:55
Yıldızlarla Konuşmak! ...
Geceleyin gök yüzüne bakıp yıldızlarla konuşuyormusun hiç?
İçlerinden birine takılıyor mu gözlerin ara sıra?
Ve sanki onda bir büyü varmışcasına dilek tutmak geliyor mu içinden?
Sen!
Yanlızlığı alabildiğine hissettiğinde içindeki aşkla
Sevdiğim gonca gülüm diye bir titreyişle
Aklını yitirmek üzreyken bir hayal misali geliyormu aklına aşkına adanmış olan?
Aşk bir oyun diye sana kaç kere söylense de
Ve bu oyun can yakar deseler de
Sen bu oyunu aşkınla oynamayı bırakabilir misin?
Sen ki!
Taştan bir duvar örülü dünyanın bir yerinden sızan bir ışık olduğunda ve
O ışığın kaynağını merak edip baktığında boşluktan
Karşında duran bir kalp atışıydı bilir misin?
Kalbinde bir sızı var mı şu an?
İçinde bir titreyiş başladı mı?
Sancılşanmıştır belki elin ayağın
Sadece sessizliğin var oysa
Daha tek kelime etmedin ve aslında konuşda diyen olmadı sana
Ve biliyor musun?
Beklentiler seni zora sokmayacak hiç bir zaman
Sen aşkınla oradasın
Sevdanla hayatta ve hayatta tutansın
Verensin kalbinde saklı tuttuğu son damla sevgiyi
Son damlasına kadar sunduğun aşkına karşılık gelmedi mi yoksa verdiğim?
Sana:
Ömrüm kadar uzun dünyam kadar büyük bir aşkla bağlıyım desem
Sana:
Hayatında hiç bir çiçekte görmediğin renklerle gelsem beni yine de almazmısın kapından içeri?
Şimdi
Susacak bir deli
Konuşmaya başlayalı beri dilde dolanan ad seninki
Söylenip sorulan ad seninki
Merakla beklenen sevda senden gelen
Sen;
Diyarında bana hükmeden
Sen;
Oradaki varlığını buraya söyleten
Sen ki dünyanın güzelisin
İçtiğim su kadar karışmışsın kanıma
Sen;
Cansın canıma
07.04.2007 - 13:54
Belki de Şimdi Gitmek Zamanı
Git şimdi gideceksen
Ardında koca bir muallak
Sensizliğe yalnızlığı da koy
Göm beni karanlığa
Git şimdi gideceksen!
Evet şimdi gitmelisin
Kömür gözlerini de yanında götürmelisin
Bu öyle bir gidiş olmalı ki
Geriye asla dönmemelisin
Sevgimizi gömüp de karanlık kumsallara
Umudun bittiği yerden bir daha gelmemelisin
Gönlünün güneşini bir daha dermemelisin
Şimdi git gideceksen
Ardında koca bir muallak
Ben sendeydim de sevgilim; bilmem sen bende misin?
Acaba gerçekten dönülmez yerde misin?
Hayata bir rest de sen çekemez misin?
Yoksa sen de zevk-ü alem içerisinde misin?
Git şimdi gideceksen
Söylenecek bir çift sözümüz bile kalmadıysa...
Kelimelerin yetersiz kaldığı yerden sesleniyorum sana
Artık duysan da olur; duymasan da!
Gözüm yok artık çalmayan telefonlarda
Sen beni yine böylece bıraksan da
Yine de sevgilim gönlün sağolsun!
Doyasıya kanamadığım canın sağolsun!
Git şimdi gideceksen yarim! Git!
Ama gitmeden bunları bilmelisin;
Birkaç satır da benden dinlemelisin
Bir sevda uğruna ölecek gönüller var!
Bir bakış uğruna kor olan yürekler!
Bir çift yüzükle yıkılan ümitler...
Ve açmaz her gonca,görünce sıcak yürekler..
Güle hep gam düşer,güle hep hüzün
Ahh,vakti geldi yine beyhude güzün
Sevgilim git artık,unuttur yüzün
Şimdi git! Gideceksen..
GİTMELİYSEN ŞİMDİ GİT...
07.04.2007 - 13:54
Melek derdi..
saçlarını okşar günbatımı akşamlarda...
çiçekleri sular akşam güneşliyle..
yüreğini kondurur gün batarken.. sevdaya.
yıldızları seçer geceleri..
yüreği gibi parlak olanları
şans diler..kayan göktaşalrından..
belki o gelir diye...
kırmızıya boyanmış bir dunya..
sevgisini bütün dünyayla paylaşan
beyaz gelincileri var yüreğinde.
camdan kalplere hayat verir
bakışları acı,acı ve acı
her acı bir öfke doğurur
her öfke nefrete dönüşür..
her nefret bir sevgiyi öldürür
sevgi katili olanlardan şikayetçi....
gülerdi gözleri mutluluk adına
ne varsa yaşatırdı acıdan geçsede yüreği...
masalları vardı hüzün dolu..
kırık aynalarda kendini seyreder..
parçlarını birleştirirdi sevginin..
duyarsız kalmadı hiç bir çiçeğe
her çiçeğin bir anlamı vardı yaşadığı acılar gibi..
melek derdi kendine.acıların meleği..
melek derdi kendine hüzünlerin meleği..
melek derdi kendine kovuşamayanların meleği..
feryadı yok dostaları var su gibi berrrak
kendini seyreder onların yüreğinde.
yüreklerine resimler cizerdi vefadan portler gibi...
canda can arar gönülde yar..
sevenlerden haber bekler..
gözleri yaş..duyguları nemli..
ağlamaklı çoğu kez..
fedakarlıkları bitmezken..
vefasızlar diyarında bulur kendini
canı candan eden o yarı bakışı
gülümseyen gözbebeklerinin içinden içimi yakar
güneş batarken boynunu büken çiçek gibi,,
kanatsız melekler uyurken diyarlarında.
nini olup esen yellerde..
rüyalarından kabusaları kovalar..
acılarını siler..sevgiden masallar okur..
mutlu etmek için kendini...
07.04.2007 - 13:53
Mahsus Yapıyorsun..............
Yokluğunda kaçıncı gün bu gün?
Sabahları yaşamayı bıraktığımdan mı bilmem
Saymayı da beceremedim günleri
Sahi ne kadar oldu gideli
Kaç gece sensiz buldu sabahı
Ve kaç rüyada bıkmadan terk ettin beni
Yazdığım bir hikaye değil ki ayrılık
Başını ben yazmadım sonunu hiç sorma
Ben cahilliği seçtim hep bilirsin senden yana
Ne olacak şimdi
Söylesene kim açacak telefonu
Ve ben kimin karşısında terleyeceğim bu kez
Bak gördün mü
Nasılda berduşa dönüverdim üç günde
Mahsus yaptın belki perişanlığımı gördün de
Bana acı vermeyi seviyorsun
Saçlarımı çekiştirmek cinsinden olmasa da
Sen beni duvardan duvara vuruyor öldürüyorsun
07.04.2007 - 13:52
Yasak bana
En güzel hayaller içinde
Gitme kal demeni düşlemek
Bin umutla sayarken cümlelerini
Sevgiyle olanını duymak
Işıltısını görmek
Gözümün önünden gitmeyen yüzünün
Dizlerinde uyumak
Yorgun ömrümün ağırlığını atarcasına
Sarılmak kollarınla
Dünyadan kaçarcasına
Sen yoksan
Yaşamak diyorsan
Bu hayat
Yasak bana
07.04.2007 - 13:52
Hüzünbaz Şiirler 3
sayamadığım tüm günbatımlarını,
sensiz sırılsıklam olduğum yağmurları
ayaz gecelerde yokluğuna titreyişlerimi,
nasıl sonlandırıp,af dileyeceksin?
ey bahar sandığım zemheri yüzlüm,
yüzlerce sevebilme olasılığı varken:
binlece fersah uzaklaştın benden,
biliyorsun bir ayağımız cukurda artık,
sayamadığım baharlar geçip giderken,
sanmaki sadece benden yılları çaldın..
bir köşeye çekilip ağlarken utanıyorum,
ağlamaktan değil bilesin,hep kaybetmekten..,
ah birtanem kaç bahar geçecek böyle,
umarsız zindan gecelere mahkumken,
yaralayan yüreğine hep isyan mı edeyim
zamansız acılar içimi yakıp kavururken
bahar sandığım seni mi bekleyeceğim?
bu hep son şiirimdir diyorum isyan kokan,
her an içimde senle cenk ediyorum,
ne ben unutuyorum dört mevsim seni..
nede sen unutturuyorsun kendini,
kandırıpta kendimi son şiirim demiyorum,
bu sevda yaktıkça yüreğimi ve beni,
dört mevsim yazacağım isyanlarımı,
taki her mevsim bahara dönene dek..
çünkü seni canımdan çok seviyorum..
07.04.2007 - 13:51
Sadece Gelsen! ..........
Sadece gelsen
Sadece uzattığın elini versen de
Tutup seni kanatlanıp uçursam
Seni senden bile çok uzaklara kaçırsam
Sadece gelsen sen
Nereye diye sormasan hiç
Adımların gittiği yer zor olmasa
O adımlar sonunda korku bizi bulmasa
Sen sadece gelsen
Öylesine ve sadece yürüsen
Aklımda bir şey yok sen de de olmasa
Aklıma aklındakiler dolsa ve sen hiç gitmesen
Sadece gelsen
Gülümsesen ordan ve
Yanı başındayken küçücük bir buse
Uzaklardayken kocaman bir özlem olsan
Sadece gelsen de hani
Rüzgarla yan yana olsan savursan
Sende olanı yedi düvele korkmadan duyursan
Ve kocaman bir ateş olsan da yaksan kavursan
Gelsen sadece
Sadece sevsen
Sadece sevsen
Sadece sevsen de kendini de sevdirsen
10/03/2007.............................................Saat:13:03
07.04.2007 - 13:50
Kara GÖZLERİNDE BENİDE GÖTÜR
Kat gözyaşlarına,
kara gözlerinde beni de götür
İster öldür,
istersen süründür,
Razıyım senden gelsin ecel,
ister kardeş,
istersen sevgili ol
istersen yedi yabancı bir el,
Koma beni yadellerde,
Yalvarırım,
al götür,
götür beni de,
gittiğin, o, uzak iklimlere,
...............................................İster,
...............................................baştan başa bele beni, kanatan dikenlere,
...............................................İstersen yarim ol,
...............................................bele beni,
...............................................o kan kırmızı güllere,
İster ilahi yap,
söyleneyim dillerde, bin bir gece,
İstersen raks bir şarkı yap,
okundukça matem olup düşeyim,
kanayan tüm gönüllere,
...............................................Sevdim seni be güzelim,
...............................................elbet,
...............................................bunu allah biliyor,
...............................................Söyle be sevgili,
...............................................bir başka hangi yar sen kadar seviliyor?
Seviyorsam seni ey yar,
sanma ki,
sanma ki bu gönlüm yetimdir,
Ölsem de yalvarmam bil,
Bil ki,
bil ki aşkım, asaletimdir,
...............................................Bil ki sevgilim,
...............................................Leyla bile sevilmedi sen kadar,
...............................................Söyle sevgili,
...............................................var mı ki sen gibi ölümüne sevilen bir başka yar?
...............................................Sen ki,
...............................................uğruna can alınıp da, can verilensin,
...............................................Sen ki,
...............................................ölümüne sevilensin,
...............................................Söyle sevgili,
...............................................düşmeden toprağa ser'im,
...............................................Bir kerecik olsun,
...............................................bir kerecik olsun sevgilim,
...............................................sen de beni,
...............................................benim seni sevdiğim kadar,SEVEBİLİR Mİ SİN?
07.04.2007 - 13:48
****Bir S E N****
ruhumdu
ruh eşimdi
en keyifli anlarım
en doğru kararım
yaşadığıma şükrettirendi
beni anlayandı
bensiz olamayandı
bana bir şey olsa
canı benden çok yanandı
bekleyenim
özleyenim
kıskançlığımdı
aramazsa delirdiğim
görmezsem çıldırdığım prensimdi
şikayet etmeyenim
beni hep beğenenim
akıl verenimdi
hayat ortağımdı
gözleriyle beni mest eden
bakışıyla eriten
aşk şarkılarını dilime bağlayandı
aklımı alanım
canıma can katanım
yarınım
dünüm
bugünümdü
vazgeçilmezim
herşeyim
yarimdi
gülüşüyle başımı döndürendi
bana yüreğini verendi
sevgiyi öğretendi
kolumdu
kanadımdı
her bir yanım
attığım adımdı
o benim erkeğim
o benim nefesimdi
ölürcesine sevdiğim
uğruna adaklar adadığım
dilekler dilediğim
tek duamdı yarimdi
suyumdu
aşımdı
açlığım
tokluğum
susuzluğumdu
uykusuzluğumdu
hayallerimdeki tek dünyaydı
gününüm aydınlığı
hoyrat gecelerimin tek ışığı
damarımdaki kanım
yüreğimdeki tek hayat atışıydı
söylemekten hiç bıkmadığım
dilimdeki melodiydi
en mutlu rüyalarım
en mutlu anlarım
en mutlu dünlerimin tek sahibiydi
kalbimdeki ince sızım
gerçeğim
doğrum
herşeyimdi
deli deli esen rüzgarım
sağnak yağan yağmurum
sesim
sessizliğim
umudumdu
hiç bitmeyecek yolumdu
öncemdi
sonramdı
bilinmezim
şu anımdı
hep yanımda olanımdı
korkusuzluğum
sonsuzluğum
sığınağım
tek huzurum
yalnız olmadığım tek cansın
Sen 'Prensim'sin
sen yaşama sebebimsin
20.03.2007 04:18
07.04.2007 - 13:47
Belki Bir Gün
seni seviyorum
seni özlüyorum
seni istiyorum
ve artık seni
senle başlayan herşeyi
hayal ediyorum
bu aşkın sonu yok demiştim sana
yok sevdiğim
bıraktığın yangınında
özleminde
sonu yok
büyüyor sevdan her bir hücremde
yüreğine sağlık sevdiğim
sevgiyi bana öğrettiğin için
biz kavuşamadık yar
kimbilir
belki bir gün
hayallerimiz kavuşur
20.03.2007 02:58
07.04.2007 - 13:47
Bu Şehrin Sokakları
bu şehrin sokakları
sensizken öyle yabancı ki bana
nerdeyim?
kayboluyorum
sensiz bu şehrin sokaklarında
korkuyorum
üşüyorum
sesin çınlıyor kulaklarımda
seni seviyorum
güne hep böyle başlıyorum
içimdeki yangını
söndürmek için
seni arıyorum
yoksun
biliyorum
20.03.2007 03:48
07.04.2007 - 13:46
YOK EDİCİ SEVDAMSIN! ...
Sensizlik mi beni böylesine parçalara bölen...
Yoksa seni bulup da sendeyken senden olamamak mı?
Beni binlerce bana bölen çok şey var belki. Ve sen o çok şeylerden birisin. Senin yalnızlığın, senin acıların, senin özlemin, senin hasretin, senin sevdaların ve senin kendin...
Beni parçalara bölensin. Beni parçalara ayıransın…
Parçalarımı alıp götüren kırıntılarını bana bırakansın. Sen benim bir parçamsın!
Kahrolası saatlerde bile zamanın durduğunu hissettim, sen olunca… Dakikalarca, saniyenin, belki de yetişemediğimiz anlarında seni yaşadım ben… Zamanı durduran ben miydim, yoksa gelişinle beni okyanuslara sürükleyen sen miydin?
Zamanlar karanlıktı, imkansızdı, zamanlar dardı, aykırıydı, zamanlar durmuş ya da kaybolmuştu, zamanlar seninleydi…
Sen; seni, seninle ayrılığında, özleminde, hasretinde, tatlısıyla, acısıyla, hüznüyle, neşesiyle, bir küs, bir barışık, uçsuz bucaksız yaşadıklarımdın…
Sonuna kadar gelmek istedim. Tutamadın elimden. Daha doğrusu zaten yoktun ki. Olman bile önemli değildi…
Ben zaten bir yerlerden sana gelmişim, seni bulmuşum. Senin gönlüne istenmeden de çoktan girmişim bile…
Biliyorum sen belki gözlerimde arıyorsun kendini ama ben kalbindeyim be. Kalbe girenin de göze gelme, geriye dönme isteği artık yoktu. Seni sana verdim. Seni sende yaşıyorum artık…
Benden kendini istesen de artık ödünç te olsa veremem.
Sandın ki cevaplar beklerim senden. Evet' lerle, hayır'ları bile dondurdun dilinde uzun uzadıya konuşmaları saklayıp tükettin onları. Oysa o anda onların söylenmesi gerekiyordu. O anda hayır'la evet arasında bir secim yapmak gerekiyordu…
Sense sadece bakıp gözlerime, hatta kaçırırcasına gözlerini suskunluğa vurdun her şeyi. Her şey zamanın da güzel ve zamanın da anlamlı. O ani kaçırdıktan sonra yaşamanın bir anlamı yok ki. Belki de bütün tatlar ilk yudumda gizli. Ve biz ise hep son demlerimizin, son yudumlarımızın güzel ve kalıcı olmasına alıştık sanki…
Değil, evet değil…
Senden cevaplar değildi aradığım. Senden beni anlamandı, bana bir şeyler vermeni bekleyen biri değildim…
Değilim…
Senden bir şeyler isteyen bir insan da değilim…
Olamam da…
Belki, belki bir şeylerin istenmesini bekleyen bir insan olabilirim...
Ancak bu kadar işte.
Sende yasadığım yoğunlukları sen hep başkalarında arayabilirsin. Sende bulduğumu sen benim dışımdaki yüzlerde de arayabilirsin…
İnan kilometrelerce uzaksın ama sen ise yaban eller gibi duruyordun. Tüm bunlar gerçeğin ötesinde değildi ama bunları düş kılan senden başkası da değildi.
Evet, yok edici sevdam...
Sen artik bende oldun…
Benden...
Anlıyor musun?
Çıkarıp atmak istesem de unutmak istesem de yapamıyorum çünkü nereye dönsem nereye baksam ya seninle ilgili ya da seni hatırlatan ya da senden bir şey mutlaka karşıma çıkıyor…
Buna evet gücüm yetmiyor buna… Sevdaya hiç yetmiyor…
Sen bende olmasan, sevdayla çizilmeseydin yüreğime, sen içime Allah'ımın eliyle yazılmasaydın, sever miydim seni? İster miydim, bekler, yoluna düşer miydim?
İnsanların olmadığı yerde bekliyorum seni hep. Çünkü insanların son bulduğu yerde başlıyordum ben…
Ve iste...
Anla artık anlayabilirsen! …
Sen benim bir parçamsın! ...
Yok edici sevdamsın! ...
Ama şimdi yoksun işte yok! ...
07.04.2007 - 13:45
Hiç görmediğim şehre yazıldı tüm bunlar... Ne şairim ben ne de aşık...
Sessiz sedasızım bugün, belki denizsizliğimdendir. Hiç kızmadım şehir sana,
köpürecek dalgalarımın yokluğundandır. Sabahları martı sesi, akşamları vapur
düdüğü nedir diye sorma, bilmem cahilliğime ver... Simitimi balıklarla
paylaşmadım ben hiç, cimriliğimden mi? ..Simitim oldu da balığım var mıydı?
Hiç görmediğim şehre yazıldı bunlar, yosun kokusu nedir hiç tanımadan.
Okuyarak tanıdım seni, senin el yazınla... Görmeden gönül verdim,
densizliğime ver. Hayatımda hiç balıkçılara selam vermişliğim yokken, sana
selam vermiş bulundum; hoşgör. Uzak şehir, senin tüm sokakların denize
çıkarken, benim tüm sokaklarım sana çıkar oldu... Sen farkında mısın bilmem,
farkında olsan da söylemezsin ya... Hiç tekneye binmedim ki ben, ondan mıdır
beni hor görmen? Yokluğun, yoksulluğum olmaya başlayınca anladım, hayalinle
varlıklıyım. Oysa sen varlığımdan habersiz... Sen bensizlikte kalabalık, ben
sensizlikte en tenha. Hiç görmediğim şehre yazıldı bunlar, ne kadar uzakta
da olsa hergün daha yakın olduğum... Hiç görmediğim için mi seni böyle
'canımın içi' olman? Söyle ey şehir, hiç görmediğin için mi beni böyle kolay
kandırman?
Aynanın sırları dökülür mü balık olsam, martı olsam? ... Martı olsam da
gelsem omzuna konsam, o zaman bakar mısın gözlerimin içine?
07.04.2007 - 13:44
Çok eski bir sevgiliye sırf yüreğinde beni duysun diye..
gidiyordun..
elim kolum bağlıydı
daha önce de olduğu gibi sadece sustum
konuşacak bişey olmadığından değil
söyleyeceklerimi bildiğinden sustum..
benden aldıkların vardı
umutlarım,heyecanlarım ve derler ya hani en güzel yıllarım
ama üzülmüyorum o güzel yıllar seninle daha da güzel oldular
her şeyin bir sonu var biliyorum
gitmelisin kal diyemem
seviyorum seni evet
ama artık tüm geceler sadece benim..
beraber izlediğimiz tüm filmler
içimizi sızlatan tüm şarkılar senin olsun sevgilim..
giderken bana öyle bir emanet bıraktın ki
taşımak çok zor
sen yaparsın diyeceksin biliyorum..
söz verdim bir kez sana
başarmak zorundayım
bir gün otobüs garları seni bana tekrar getirdiğinde
aynı bulacaksın beni
söz verdiğim gibi başım hep dik olacak
EMANETİN ONURUMDUR BİLİYORUM
SENİ SEVİYORUM....
07.04.2007 - 13:44
Martı olsam da gelsem omzuna konsam, o zaman bakar mısın gözlerimin içine?
Hiç görmediğim şehre yazıldı tüm bunlar... Ne şairim ben ne de aşık...
Sessiz sedasızım bugün, belki denizsizliğimdendir. Hiç kızmadım şehir sana,
köpürecek dalgalarımın yokluğundandır. Sabahları martı sesi, akşamları vapur
düdüğü nedir diye sorma, bilmem cahilliğime ver... Simitimi balıklarla
paylaşmadım ben hiç, cimriliğimden mi? ..Simitim oldu da balığım var mıydı?
Hiç görmediğim şehre yazıldı bunlar, yosun kokusu nedir hiç tanımadan.
Okuyarak tanıdım seni, senin el yazınla... Görmeden gönül verdim,
densizliğime ver. Hayatımda hiç balıkçılara selam vermişliğim yokken, sana
selam vermiş bulundum; hoşgör. Uzak şehir, senin tüm sokakların denize
çıkarken, benim tüm sokaklarım sana çıkar oldu... Sen farkında mısın bilmem,
farkında olsan da söylemezsin ya... Hiç tekneye binmedim ki ben, ondan mıdır
beni hor görmen? Yokluğun, yoksulluğum olmaya başlayınca anladım, hayalinle
varlıklıyım. Oysa sen varlığımdan habersiz... Sen bensizlikte kalabalık, ben
sensizlikte en tenha. Hiç görmediğim şehre yazıldı bunlar, ne kadar uzakta
da olsa hergün daha yakın olduğum... Hiç görmediğim için mi seni böyle
'canımın içi' olman? Söyle ey şehir, hiç görmediğin için mi beni böyle kolay
kandırman?
Aynanın sırları dökülür mü balık olsam, martı olsam? ... Martı olsam da
gelsem omzuna konsam, o zaman bakar mısın gözlerimin içine?
07.04.2007 - 13:44
Çok eski bir sevgiliye sırf yüreğinde beni duysun diye..SUSTUM:(
Ayrılıklarda gururun, saygının
şaşkınım yitişine..
Yaşamdan öğrendiğim,
ne olursa olsun
bir şey eksiliyorsa,
kötü kokular saçıyorsa
yok zorlamanın yararı..
Devam edilirse sonuç
felaketce bir kopuş...
Oysa ayrılıklar da
başlangıçlar gibi sessiz olmalı...
.
Araya ötekiler girdiyse,
yalanlarla grileştiyse mavi,
üşümeye başlayan ruhların
ne ilacı vardır,ne de hekimi...
Buz gibi olduysa yürek
yararı yoktur geri dönüşün...
Bir şans daha denirse de
sonuç titreme nöbetleri..
.
Niçinlerde dolanmanlar,
öfke, kin, intikam büyütmeler,
suçlamalarla seslenmeler,
daha da yaralar ayrılıkları....
Yaşanmışları güzelliğince,
olduğunca bırakmak varken
kirletmek neden, niye? ? ? ?
Bir zamanlar
“sevdiğim, her şeyim” dediğinde
kara bir leke kalmak
hem de kendinin sürdüğü bir leke
verilen bir hak mı
kime ve niye? ? ?
Yaşanılan, yaşatılan
güzel, doyumsuz anlar,
bir suçsa, hataysa
tek kişilik değildi
İşlenirken oysa...
.
Tükenişe girildiyse
vazgeçmek gerek saygıyla
bir zamanlar “vazgeçilmezim” denilenden,
daha da karartmadan maviyi
sunulan güvenle verilmiş
imkansızların anısına....
.
Yaşam defteri sonlanınca,
beden üşüyüp, yorulduğunda,
ruh nasıl tertemiz,beyazlar içinde
bırakıp onu gidiyorsa,
onur, grur zedelenmeden
suçlamaya girmeden,
lekesiz ve sessizce
olmalı ayrılıklar da....
07.04.2007 - 13:42
Tutki artık çalan parçalarda ismin geçmesin.
Tutki yazılan şiirler,seni anmasın,
ama olmuyorki....
07.04.2007 - 13:42
Tüketiyorum Ömrünü Kelebek Yüzmelerin...
Korkuyordum,
Yaralarım diye seni
Serseri mayın tesirli sözlerimle…
Sınır dışı edilmiş merserize serinliklerimde
Titrersin diye,
Korkuyordum!
Tek şeritli bir otobanda,
Kaza süsü verilmiş bu ilişki
Daha fazla sürmezdi
Biliyordum…
Bu ten, bu beden yoracaktı
Bu coğrafya, bu iklim bozacaktı
Bitki örtülerim sarmaşık kılığında boğacaktı elbet seni!
Biliyordum başından beri
Biliyordum adım gibi…
Yarı ıslak, çırılçıplak küflü bir kırgınlık sızarken gölgemden
Biliyordum takvimsel uyuşmazlık
Ya da şiddetli betimsizlik bahanesiyle
Tedavülden kaldırılmak üzereydi bu ilişki zaten!
Şimdi göğsümde köpüren köprücük sularımda
Tüketiyorum ömrünü kelebek yüzmelerin…
Küreksizim, nefessizim!
Bir körünki kadar ağır adımlarım,
Bir sağır kadar dilsizim!
Sanki ikinci sınıf bir oyunun açılmayan perdesinde,
Figüranca unutulan repliğin son hecesindeyim!
Ya da kılçık kıvamında boğaza düğümlenen
Ekmek arası etkisiz bir ünlemim!
Ama biliyordum
Çok açıktı,
Aşacaktı seni parantez içlerim,
Beş bilinmeyenli denklemlerim…
Yoracaktı gam küpüyle çözülmeyen formüllerim!
İç acılar toplamımı aşmadan yenilgilerim
çekip gitmeliydim,
Çekip gitmeliydim!
Ekvatora kırk derece eğriydim
Yazları kurak, kışları kederliydim,
Yer yer parçalıydım,
Bulutluydum,
Nemliydim!
Seni bu iklime hapsedemezdim!
İşte bu yüzden
Gitmeliydim,
Gitmeliydim!
07.04.2007 - 13:42
Teşşekkürler güzel melek
kimi zaman
beyaz bir bulutun ardında,
kimi zaman
beyaz bir güvercin kanadında,
kimi zaman da
bembeyaz bir kağıtta saklarız
bize has
bize özel düşüncelerimizi.
oysa ben gizliliğe gizledim bu özel düşüncelerimi.
dünyaya, insanlığa ve kendime bakışımı yenilememde
yol gösteren bir melekti bu özel düşüncenin sahibi.
yıllar geçtikçe
hafızamdaki yerini alan türlü güzellikler
canlandırdı hayalimdeki meleği.
düşünüyorum
düşler sokağında
hayata en son sımsıkı sarıldığım zamanı anımsamaya
çalışıyorum.
sanki benimle beraber doğmuş,
sanki benimle beraber yaşamış,
bana arkadaş,
bana dost,
bana sevgili olmuş meleğimi düşünüyorum.
gizliliğe gizledim meleğimi...
adına şarkılar söylemeyi
şiirler yazmayı
seni seviyorum demeyi ne çok istemiştim.
oysa
aynı dünyayı,
aynı toprakları,
aynı suyu, aynı havayı
paylaşıyor olsakta
hep düşlerde karşılaştım meleğimle.
aynı yağmur altında farklı yerlerde ıslandık
aynı soğuk gecelerde üşüyüp farklı şeylere sarıldık.
onsuz geçen düşlerimde
hep korktum, hep gizlendim yatağımın bir köşesine.
ve artık anlıyorum ki
meleğimle hiç karşılaşmadım gerçek yaşamda.
bir zamanlar
geçtiğim düşler sokağında
artık
büyük çınar ağaçları yükselmiş göğe doğru
hem güzellik katmışlar düş sokağıma
hem de mahrum bırakmışlar kara toprağı
günden ve güneşten...
vakit ilerlemiş;
ama hala gizemini korumuş orada yaşananlar.
rengarenk çiçekler,
eşşiz güzellikleriyle gökyüzünü süsleyen kuşlar,
kelebekler, o masmavi bulutlar
daima varolmuş o melekler diyarında.
dünyaya ilk adımlarını atan bebekler gülmeye
sokaktaki aç insanlar doymaya
düşmanlar barışmaya
niyetli değiller ama
ben nefes aldığım sürece devam edeceğim o meleği
aramaya...
belki de zamanın benden alamadığı,
aksine kazandırdığı güzellik bu
olsa gerek.
'insanlar uzaklarda gördüğü bir gülü elde edebilmek uğruna
hemen yanıbaşında duran kırçiçeklerini ayakları altına
almaktan çekinmiyorlar...'
düşünen doğru düşünmüş zamanında. doğrudur.hemde çok
doğru.
bazen bir hayal uğruna yanıbaşımızda olan güzellikleri
görmezlikten geliyoruz bizler.
yaklaşık sekiz saat önce gördüğüm bir güzel hanımefendi
bilgisayarımdaki arıza gibi
beynimde de birşeylerin arızalı olduğunu
anımsattı bana.
belki bir delinin hatıra defteri gibi kullandığım bu disketi
aylar önce yazdığım ve elimde sadece birkaç tane kalan
şiirimle (en sevdiğim şiir- utanıyorum) süslesemde
bir anlamı yok sanırım. gözlerdeki anlam ve sadelik, karadeniz
havasını tenefüs etmiş bir insanla birleşince böyle eşşiz bir
güzelliğin ortaya çıkması şaşırtıcı olmasa gerek.
kızgın, sinirli, korkmuş, üzgün olduğum saatler içinde bana
gülmem gerektiğini anımsatan hanımefendiyi bir daha
görememek zor olacak benim için. hem de çok zor.
cesaretsizlik en büyük sorunlardan birisidir insan için.
sanıyorum ki bu sorun kemirecek içimi.oysa bir ağaç
tohumunun toprağı yarıp yeşermeye başlaması için bile
cesaret gerekir. kırılması için ufak bir rüzgar, ezilmesi için
bir sıçan darbesi yeterlidir. ama yine de yeşeriyor. inatla ayakta
duruyor. ve yeni yeni tohumlar serpmek için büyüyor.
derken bir orman oluveriyor. yaradılış kanunu bu.
gökyüzünde toplanmaya başlayan bulutlara baktıktan
sonra, yağmurlu bir güz soğuğunun gelmekte olduğunu tahmin
edip odun kırmaya başlamak gibi birşey olsa gerek;
güzel bir insanı daha fazla sinirlendirmeden son satırları
yazma vakti çoktan geçti sanırım...
bademlerin çiçek açtığı bir bahar sabahı bayramı karşılamak
huzurla dolduruyor kalpleri,
güldürüyor somurtmaya mahkum edilmiş güzel yüzleri...
dualarım sokakta yatan aç insanlara, dualarım sütüne su
katılan bebelere, dualarım bayramda tebrikleşecek kimsesi
olmayanlara..
sen de dua et olurmu güzel melek. bilirim melekler
isterlerse düzelir tüm olumsuzluklar.umut oldukça daima
bir şans vardır insanlar için.
teşekkürler güzel melek.
farkında olmadan vesile olduğun güzellikler için.
07.04.2007 - 13:41
Ve ilk defa seni sende hissettim o gün
Yavaşça elini, elime tutuşturdun.Ve ilk defa seni sende hissettim o gün.
Gözlerine bakmaya cesaretim yoktu. Senden kaçmak, uzak olmak istedikçe daha
çok bağlandım bakışlarına. Ellerimi tuttuğunda zavallı bir kuşun kalp
atışlarına karşı hissedercesine titrediğini gördüm. Keşke demekten nefret
ederek keşke bitmese bu an dedim içimden.Neden böyle olduğunu bilmiyorum.
Ne düşündüğümü bilmiyorum. Gücüm olsaydı da sana o eski deliliğimi
anlatabilseydim.Her ne olursa olsun ayaklarımın üzerinde durmayı öğrendim
07.04.2007 - 13:39
Mutluluk Oyunu...
Gece bulur bizi
Sessizliğiyle çoktan çöktü şehre
Şimdi gözlerinde uyku
Rüya gözlerinde perde
Başlasın mutluluk oyunu
Sen yine prens ol
Bende senin hizmetkarın
Taç olsun saçlarına yıldızlar
Hem bak onlar gibi ışıl ışıl zaten
Sanki gökten bir nur inmiş
Gözlerine konmuşlar
Hele o güzel dudaklarına gülücükler
Ne de güzel yakışmışlar
Hadi emret prenseim
Nedir yüzündeki hüzün
Yoksa yolunamı çıktı devler
Alıp kılıcımı atılayım mı üstlerine
Nasılsa yenerim onları ve
Geldikleri yere giderler
Söyle prensim
Dile benden canımı
Gözünde bir damla olmasın
Sen üzülme ne olur
Hem bak biliyormusun
Bu gece bir yıldız daha kayacak
Sen bir gülüversen hele
Yıldızlar gözlerini nasılda kıskanacak
Sağanak olacak ışıltıları
Bir bir saçlarına konacak
Sen benim prensimsin
Damarımda kan, aldığım nefesimsin
Koca bir saray yaptım gönlüme biliyormusun
Ve süsledim bahçesini sevdanın en güzel çiçeğiyle
Umutlardan ördüm uçan halını
Sihirli lambadan attım cini koydum rüyalarını
Okşarsın azcık ve dilediğince yaşarsın hayatını
Hadi be prensim
Bir gülücük yetecek sabaha
Kıskanacak yıldızlar, kaybolacaklar
Neşen rüzgar olacak gülüversen
Kara bulutlar ülkenden savrulacak
Bak! Güneş bile bekliyor huzuruna çıkmayı
Bir gülüversen hele
Sabah çiçekleri artık hiç unutmayacak açmayı
Yaz bir ferman prensim
De ki doğ güneş
De ki ol sabah
Atlas olayım yoluna
Serilerim ayağına
Hadi prensim
Saat dokuz oldu
Güneş nerdeyse tepeyi buldu
Söylemiyor bak şarkısını bülbül
O da benim gibi
Gülleri bırakıp pencerene kondu.........
Toplam 559 mesaj bulundu