Ruhlar sonsuzsa üzülme ben hep senin ruhunda sonsuzluğa kucak açacağım
ben yüreğinin içindeydim hep...bir gün hissedip bulup çıkaracağını bekliyerek geçti saniyeler.dakikalar haftalar hatta yıllar.................belki kocaman bedeninde minicik köşeye atılmış bir hücreydim......belkide hücreninde içine hapsolmuş bir molekül parçasıydım.......ama yüreğinin,aklının belkide beyninin bir köşesinde öylece duruyordum.....sen görmeyi hiç düşünmeden,öylesine saf ve işe yaramazmış bir halde atık bir bakteri gibi bekletiliyordum....günü gelene kadar beklemem gerektiğini bile bilmeden........ama durdum bekledim ve senin içindeydim ben.....yüreğinin kalbinin beyninin içindeydim ben.........farkedilmek arzusu hiç yaşamadan içindeydim yüreğinde.............ortaya çıkacağım anı bile bilmeden senin içindeydim aklının bir köşesinde............özlemenin beklenilmenin o sıcacık saflığını bilmeden senin içindeydim ruhunda vardım.....varlığım hiç bitmeyecek biliyorum çünkü hep var olacağım.....ruhlar ölmeyecek...ruhlar sonsuzsa üzülme ben hep senin ruhunda sonsuzluğa kucak açacağım
Kimdir öteki yüreğin diye sorsalar, tek sözcük dökülür dudaklarımdan; papatyam... Geçmişten bugüne yaşadığım ne varsa bilendir ve bana yüreğindeki her şeyi anlatandır. Bir ben bilirim gözlerindeki hüznün nedenini... Acılarıma, sevinçlerime, hüzünlerime, göz yaşlarıma, kahkahalarıma ortak olandır. Kimi zaman karanlığa gömüldüğümde, Sığınabileceğim tek ışık, tek insandır. Ondan başka kim yaşantıma böylesine içten ortak olabilir? Dört yıl değil, bir ömürdür paylaştığımız... Sözcüklere sığmayan bir yanı var yaşadıklarımızın ve paylaştıklarımızın... Dostluğumuzun temelindeki en önemli şey güvendir, Çünkü biz yaşayarak öğrendik güvenmeden sevemeyeceğimizi.
“ Bu dostluğu yaratabilmek için, birlikte uzun ve keyifli bir yol yürüdük değil mi dostum? Kırgınlıklarımızda bile bağırıp çağırmadık birbirimize. Sessiz bir hüzün sonrasında, sımsıkı sarılıp döktüğümüz gözyaşıyla daha çok bağlandık. Bizi biz yapan dostluğumuzu hiç incitmedik... Bu dünyada birçok şey yalanken ve sahte dostluklarla doluyken etrafımıza biz ‘dostluğumuz gerçek’ diyebiliyorsak bu büyük bir ödüldür bize... Bu dostluk yaşantımızın tek kristalidir.
Dost sözcüğünün yakıştığı senden başka kimse yok benim için. Bazen seni kendim sanıyorum, kendimi sen... Ne güzel şey sana ‘DOSTUM’ diyebilmek... Seni seviyorum öteki yüreğim...”
Korkma..! Sevmek Asla Günah Olmadi...Sadece Yüreginin Elleriyle Dokun Yüregime...!
Yüregindeki sevgi Tek basina tasinamayacak kadar büyük degilmi? Neden hala yardim istememekte kararlisin? Neden?
Neden bu kacis? Neden görmemezlikten gelmen? Neden yüreginin gözünü kör edisin? Kendine aci cektirisin neden? Yoksa hala sana neler oldugunun farkinda degil misin? Yüreginin neden bir kus gibi cirpindigini bilmiyo musun?
Korkma! Sevmek asla günah olmadi Sadece... Yüreginin elleriyle dokun yüregime! Ve birkez bak gözlerime! Ozaman anlayacaksin.
BU ÇOK ÖZEL BİR ARMAĞAN GÖRÜP FAKAT DOKUNAMAYACAĞIN SADECE HİSSEDEBİLECEĞİN, BENDEN SANA BİR ARMAĞAN.
NE ZAMAN KENDİNİ YALNIZ HİSSEDERSEN, NE ZAMAN MUTLULUĞU PAYLAŞMAK İSTERSEN NE ZAMAN BİR DOST ARAYIPTA BULAMASSAN NE ZAMAN UMUTLARINI YİTİRİRSEN........... BU K U T U Y U ELİNDE SIKICA TUT.
LÜTFEN SAKIN ASLA AÇMA.....! ÇÜNKÜ İÇİNDE SANA OLAN S E V G İ M V A R ''''''
Ne söylesem kar yağıyor ellerine, gri yollara vuruyorum kendimi, kaybetmişken saklıyorum kazananın haksız gururunu. Saçlarınla tanıştım dün ve öğrendim ellerimin yazmaktan başka işe yaradığını.Sisli bir gecede buluyorum kendimi ve yürüyorum.Yollar sessiz... yollar yalnız... neye elimi atsam sen oluyor ve ben onun oluyorum.Kendimi ayrıştırıyorum suda bir yanım berrak bir yanım buğulu oluyor ve ben sen oluyorum yine.
Ne söylesem kar yağıyor ellerine, parmaklarını sayıyorum, parmaklarımı sayıyorum, ellerim elllerinde oluyor ve ben sen oluyorum.iki direk arasına gerilmiş ince bir ipten sana doğru yürüyorum, düşsem ölürüm varsam ölürüm. Gözlerimi kapatıyorum sıkıca ve gözlerini görüyorum. Senin gözlerinden bakıyorum kendime ve sen oluyorum.Neredesin... kiminlesin... ben neden burdayım tekrarlıyorum bunları şuursuzca, sana verdiğim adları biriktiriyorum tahta bir kutuda, usulca açıyorum bir tanesini alıyorum, bir tek ben biliyorum bir de sen bilsen diyorum.
Ne söylesem kar yağıyor ellerine, eski defterlerin arasında unutulmuş bir not gibi saklıyorum kendimi, aceleyle ellerime sıkıştırılmış bir aşkın içine koyuyorum sonra. Ellerim terliyor, dörde katlıyorum kendimi ve bir tombala torbasına atıyorum, beni çeken sanki içimdeki acıyıda alacakmış gibi seviniyorum.Ama en son ben kalıyorum torbada, ellerin beni çekiyor ve sekize katlayıp ismini sakladığım tahta kutuya koyuyor, bir tek ben biliyordum şimdi sende biliyorsun diyorum. Yeni bir ad veriyorum kendime, sana verdiğim adlardan biri oluyorum, sen oluyorum...
Ne söylesem kar yağıyor ellerine, bir otobüste buluyorum kendimi, nereye gittiğini bilmediğim bir otobüsde ve yaslayıp başımı cama karanlıkta yansıyan kendime bakıyorum, ağaçlar, evler, arabalar geçiyor suratımdan ve en son sen geçiyorsun ben sen oluyorum yine. Bir şarkı çalıyor fonda bizim şarkımız diyorum ama bir şarkımızın bile olmadığı aklıma geliyor.Kelimelerimi serpiştiriyorum bu aşkın notaları üzerine ve bir şarkımız oluyor bir tek ben biliyorum, bir de sen bilsen diyorum. Duymuyorsun beni bu defa, tahta kutumu özlüyorum açıp bir ad daha vermek için. Onu nerde unuttum, unuttum,unuttum. Otobüs duruyor ve ben iniyorum sana verdiğim son adı bağırıyorum uzayan yollara. Senin adın aşk oluyor,ben sen oluyorum.
YALNIZLIK Yalnızlık en büyük payım. Ömrüme düşen zaman parçasının içine işleyen yalnızlığım. akreple yelkovanın arka arkaya takibinden kışın baharı takibi,bir enstrümanın notaları takip etmesi gibi hayatımın her anının gölgesi yalnızlığım… Yaşadığım mutluluklar güneş olsa bir şemsiye olup beni koruyan yalnızlığım. Dost sevgili arkadaş olup çalmasını istediğim her telefon melodisi olan yalnızlığım… Kalemim olup, hislerimi döktüğüm kâğıtlardasın. Şarkı olup ağladığım nakaratlardasın. Bıktığım, usandığım peşimi bırakmayan yeri geldiğinde acımı canıma katan can parçamsın… Yalızlığım; ettiğim tüm dualarımda kurtulamadığımsın. Umutsuzluğumun umudusun kimi zaman… Kahve fallarında kısmet olup mutluluğa dönüşecek telvelerimdesin… Yalnızlığım… Kantin sıralarında ders çalışır gibi yapıp nedenini anlamaya çalıştığım sorularımsın… Kimi zaman rastlantısız sürprizlerdesin karşıma çıkan. Beklediğim anlarda gerçekleşmeyen kalabalığımsın. Her beklediğim anda da yanımdan ayrılmayan kara yazımsın… İçimden sen diye akıttığım gözyaşlarımdasın. Ağlamalarımın yarısısın, ayrılıklarımın yarasısın. Yalnızlık en büyük yanılgım… Aşkta yanlışlarımsın. Her gidenin arkasından bıraktıkları mirassın. Gururumun kırılmadığı birçok olaysın… Yalnızlık her yerde… Yalnızlık her şeyde… Yalnızlığım… Artık benim kalp atışlarımsın…
Sevmek ve sevilmek coşkusunu paylaşabilecek, bunda da bireysel ve toplumsal değerleri görmemezlikten gelmeyecek, işlerimi yapsın ben de onun işlerine yardım ederim değil sevinci ve yaşamı paylaşelım diyecek..
Bir guzel vardi sevgimi anlatamadigim, O guler yuzune bakmaya kiyamadigim, Uzulcek diye korktugum, Sevmesede onu hep sevdigim, Bugun yarin konusacam diye kendimi aldattigim, Bir guzel var sevdigim. Seviyordum olucesine, artik yok o guzel, Uzaklara goremeyecegim yerlerde! Agliyorum kahrimdan konusamdigimdan, Telefonda SEVIYORUM diyemedigime...! Korkuyorum bu askin bitecegine, Boyle bir sekilde sona ereceginden! ! (
Sana bir şiir yazsam beni anlar mısın? Yazdığım her kelimede benden bir parça olsa Her satırında bir anı koksa Ve kelime aralarına sıkıştırdığım özlem seni bulsa Onu alır da sinende saklar mısın?
Sana bir şiir yazsam beni duyar mısın? Seslensem kaf dağının ardından Masal olsam bir satırında yani ve Bir sonrakinde küçük bir öykü gibi sokulsam Ruyalarına girecek bir çiçek olsam bir satırında Bir satırında zümrüd-ü anka olsam kanatlansam Uçsam da gelsem bir satırında yanına Ve girsem bir satırında koynuna O satırdan hemen sonra beni Sıcağınla sarar mısın?
Sana bir şiir yazsam bana bakar mısın? Bakar da o kaf dağının ardındaki beni görür müsün? Gördüğün yüzde bir damla acı görecek olsan O acıyla sende benim için ve benim gibi üzülür müsün?
Ne zaman kendimi yalnız hissetsem, ne zaman moralim çok bozuksa, ne zaman bir seyleri çok özlemişsem, ne zaman herkesten her şeyden kaçmak istesem hep o hayali kurarım.
Kimsenin kimsenin olmadığını düşlediğim her şeyi baştan keşfedeceğim, hayata yeniden başlayacağım o mavi adayı.
Her insan da vardır biliyorum. Bugüne kadar tanıyıpta sohbet etme imkanı bulduğum kim varsa bir kere bu adayı konuşmuşuzdur. Bazı arkadaşlarımla adaya gidersek yanımıza ne alacağımızdan, bazı arkadaşlarımla böyle bir şey gerçekleşirse neler hissedeceğimizden, bazısı ile de o adaya gitmeye kalktığımız da yaşam düşlediğimiz kişi kim olur diye hayaller kurarız. Sonrasında da hani o adada kimse olmayacaktı sadece biz keşfedecektik diye düşünür, gülüşür ve yorumlar yaparız.
Yalnızlık içsel dünyaya açılan bir kapı sadece. Yaşadığımız çevreye bir bakalım; insanların çoğunun sadece kendilerinin dışındaki dünyaya bakarak yaşadıklarını göreceksiniz. Halbuki bizim dışımızda kalan dünyayı biçimlendiren kendi içimizdeki dünya, düşüncelerimiz, duygularımız, ümit ve ümitsizliklerimiz. Bu kapıyı açıp içeri girdiğimizde farklı farklı duygularla karşılaşılaşırız. Süreç baslamıştır artık.
Aslında çözüm çok yakın, bizde içimizde. Sadece ne istediğimizi bilmek neye karar veriyorsak ne yapmak istiyorsak hemen yapmak ve acaba duygusunu atmak? Çünkü deneyimlerimiz, yaşadıklarımız, belki de kavgalarımız içsel dünyamızın verdiği tepkilerden oluşmuyor mu? Ne dersiniz? Sonuçta ortaya çıkan bilinçaltı ve biz. Baskası yok. Bu yüzden kendimiz kendimizin odak noktası olmali ve yapıyorsam istiyorsam yalnızlığım için yapıyorum diyebilmek.
Haklısınız adayla ne alakası var seslerini duyar gibiyim. Alakası var çünkü hep hayallerimiz ıssız adaya düşersen yanına alacağın şey nedir sorusu üzerine döndü durdu. Oysa içimizdeki ıssız ada uzun zamandır keşfedilmeyi bekliyor. Yapılması gereken şeyleri yapmak için önce yapılmaması gerekenlerden kurtulmayı bilmeliyiz. Baskılardan kaçmayı isterken bunu o an için mi yoksa gerçekten isteyip istemediğimizi düşünmeliyiz. Eğer zorlama sonucu bu oluşuyorsa bunun kalıcı olacağını bir yana bırakmak gerek. Hiç aklınıza gelir mi bilmem; lise yılları... Zorlandığınız dersi düşünün Ya o dersten geçmişsinizdir ve o an öğrenmişsinizdir ama şimdi. Hiç sadece hiç...Akılda kalan ya da yok olan. Değişim için adamız için harcadığımız istek zorlanmadan olmalı kanımca.
Bir yerlerde okumuştum 'Bir Düsünceye Ne Kadar Uzun Süre Inanırsanız, O Kadar Gerçektir ' kendime uygun buldum. İçimdeki adayı seviyorum, keşif başladı, paylaşımlar zamanla...
Bir zamanlar kralın biri huzurun en güzel resmini çizen artiste çok bir ödül vereceğini açıklamış.Pek çok artist denemiş ve kral bütün resimlere baktıktan sonra ikisini çok sevmiş birini seçmeye karar vermiş.Resmin biri duru biri göl.Etrafında yükselen yemyeşil dağlar ayna gibi yansıyormuş göle...Masmavi bir gökyüzüyle kaplı resme bakan herkes huzuru ifade eden mükemmel bir resim olduğunu düşünmüş...İkinci resimde de dağlar varmış.Ancak çıplak ve engebeli...Kapkara gökyüzünden yağmur yağıyor ve dağın kenarından aşağı doğru köpürerek dökülen bir şelale.Huzurla hiç alakası yok.Ancak kral resme baktığında şelalenin arkasında kayanın yarığından küçük,yemyeşil bir çalılığın çıktığını görmüş.Çalının içinde de bir kuş yuva yapmış.Anne kuş yavrusuyla beraber yuvasında oturuyormuş.Dışarıdaki kargaşadan etkilenmeden...Hangi resim ödül aldı zannediyorsunuz? Tabi ki ikincisi.Çünkü huzur gürültüsüz,problemsiz ve çalışmanın olmadığı yerde olmak demek değil,tüm bu kargaşanın içinde dahi kalbinin sakin olması,kendinle olabilmendir.İşte huzurun gerçek tanımı budur.
çok şairin şiirlerinde varsın çok şiirin imgelerinde an an heceler sana açılır kelimeler dile gelir gizeminde sesin içtenliğinin derinliklerinde büyüdür uyuyan yüreklere
ipek böceği dokur dudağında kelimeler kozasını yırtar gecenin şafak gözlerim parlar yıldız yıldız kapılarım sonuna kadar açılır soğuk pınarların duru suyudur senle uyanan sabah
saklanbaç oynar yüreğim onbeş yaşındadır sevgilerim hap taze hep yenilenen bahar kırkikindi yağmurlarıyla yağan sarmaş dolaş ve her gün çoğalarak şehri cennettir vatanın
izini süren yüreklerin yoksul gönüllerinde yaşarsın can üşüme durumunda bile sen kendinden öte varsın kimbilir kaç yürekte yaşar kaç yürekte konaklarsın
kimi zaman ana, sevgili, yar kimi zaman kurtarıcı melek ve dost gönüllere ilah sevgilerin evrensel vazgeçilmez sihiri yaşamın sensin sevgi dağıtan kadın
Bir sıcak iklimdir Ankara, duman altı sokakların arasında kaybolmadan yaşayan gençlik heveslerimde Bir kör kuyunun dibinde ışıktır Ankara, inadına tuttuğum dileğimde Ve bir başka güzeldir Ankara senden doğmuş sevda sözlerinin vaadkar büyüsünde Beni Ankara'dan uzak koyma, beni sensiz zamanlarda bırakıp Beni Ankara'dan ayrı koyma Beni senli olandan Beni seninle olandan Beni senden Ben seninle ve Ankara'nın büyüsüyle bir başka bakarken hayata hüsrana uğradım demeyim ne olur Beni Ankara gibi sev yeter Ayazında bile soluk alınır ya hani o cinsten işte Beni Ankara gibi bil yeter Kükürt kokan kışında bile havası başkadır denir ya o biçim işte Beni Ankara gibi gör yeter Sokaklarında puslu insan telaşı içinde bir başka canlıdır ya o şekil işte Beni Ankara ile düşün olur mu Beni benli Ankara gibi Beni bizimle olan ankara gibi Başka dileğim yok inan
Ah; kırık dökük hayeller, kaldırım taşı gibi ezilen, horlanan,dışlanan seven.
Ah; it misali kapıdan kovulan sevdalı, yar koynu yerine,eşikte yatan sadakat, derman yerine,zehir içirilen aşık.
Ah; değirmen taşı gibi,başı döndürülen garip, Çocuk avutulur gibi,yalan masalları dinletilen ozan, Bir heves uğruna,ağzına bal sürülen şaşkın.
Ah; hayırsızın elinde,oyuncak olan bahtsız, umut ile aldatılan mecnun, gülmeyi,güldürmeyi unutturulan mutsuz.
Ah sevdam; sen hala aynı yerdemisin? Artık bu sevdanın nabzı atmıyor,o senin için öldü, sen hala o benim olmazsa,ben toprağın olurummu dersin? ben onu saramazsam,toprak beni sarsınmı dersin? Benim koynumda yatmazsa,ben toprağın koynunda yatarımmı dersin.
Ah sevdam; o bana gelinlik ile gelmezse,ben gelinlik giyer toprağa giderimmi dersin? Ah sevdam ah; çileli sevdam,yaralı sevdam,dünyada mutluluk tadamayan,bir güzel gün görmeyen sevdam,yar elinden bade içemeyen sevdam,günleri geceye,baharı kışa,yazı hazana döndürülen sevdam,eller güler oynarken,için için ağlayan,ağlatlan sevdam.
Ah canından bezdirilen,yüzü güldürülmeyen sevdam, aşkın işgence mengenesinde,günbe gün anbe an canı- acıtılan sevdam,unut artık onu,unut unut! ! !
Canım ne istiyor biliyor musun? Bir sessizlik denizinin tam ortasında Yıldızlara bakmak Sırt üstü uzanıp hani Ellerini tutmuş ve Yanımda sen olduğun halde Öylece seyretmek uzaydaki yansımamızı
Canım ne istiyor biliyor musun? Arada bir bakmak yüzüne Gözlerinde görmek şefkati Sarılası hissetmek ve Sarılmaya çekinirken ben Senin bana yaslanmanı izlemek hayalimde
Canım ne istiyor biliyor musun? Denizin kenarında hani Dalgaların vurduğu kumların üstüne Rast gele adımlarla bir resim yapmak Ortaya çıkan karmaşık şekillerde bile Bir hayali vucud anlam aramak
Canım ne istiyor biliyor musun? Gelmek bin kere sana Gelmek hep ve hiç gitmemek Saklı tuttuğun bir hazine olduğu duymak Onu arayıp sabırsızca En sonunda ve Sendeki en derin karanlıkta bulmak
Canım ne istiyor biliyor musun? Duymayı adımı dudaklarında Fısıltı gibi değil hani Haykırır ya insan delicesine bazan Seslenişi yankılanır ya kayalıklarda O şekil bir seslenişin sonunda adım olsa O ses gelip beni bulsa Ve ben kanat takmış gibi gelirken sana Sarılışınla bu yürek durulsa Ne var sanki! ...
07.04.2007 - 14:33
Ruhlar sonsuzsa üzülme ben hep senin ruhunda sonsuzluğa kucak açacağım
ben yüreğinin içindeydim hep...bir gün hissedip bulup çıkaracağını
bekliyerek geçti saniyeler.dakikalar haftalar hatta
yıllar.................belki kocaman bedeninde minicik köşeye atılmış bir
hücreydim......belkide hücreninde içine hapsolmuş bir molekül
parçasıydım.......ama yüreğinin,aklının belkide beyninin bir köşesinde
öylece duruyordum.....sen görmeyi hiç düşünmeden,öylesine saf ve işe
yaramazmış bir halde atık bir bakteri gibi bekletiliyordum....günü gelene
kadar beklemem gerektiğini bile bilmeden........ama durdum bekledim ve senin
içindeydim ben.....yüreğinin kalbinin beyninin içindeydim
ben.........farkedilmek arzusu hiç yaşamadan içindeydim
yüreğinde.............ortaya çıkacağım anı bile bilmeden senin içindeydim
aklının bir köşesinde............özlemenin beklenilmenin o sıcacık saflığını
bilmeden senin içindeydim ruhunda vardım.....varlığım hiç bitmeyecek
biliyorum çünkü hep var olacağım.....ruhlar ölmeyecek...ruhlar sonsuzsa
üzülme ben hep senin ruhunda sonsuzluğa kucak açacağım
07.04.2007 - 14:33
Sessizdir Çığlıkların En İçten Kopanı..
Öpücüklerimi rüzgara,
Sevgimi martılara,
Kalbimi yağmurlara
Emanet ettim;
Sana getirsinler diye.
Ve aşkımı zaman`a..
Haydi es rüzgar! Delilerce.
Kanat çırpın martılar! Sevdiğime.
Yağmurlar çıldırın kalbimle.
Ve zaman!
Şimdi! Böylece dur,
durabildiğince.
07.04.2007 - 14:32
İHANET
Az vvel basıldı evim
Yakalandı üstünde dilim
Altımızda köhne bir kilim
Senden saklı okudum kitabını
Nasıl kıskandım bilemezsin
07.04.2007 - 14:31
Öteki yüreğim seni seviyorum
Kimdir öteki yüreğin diye sorsalar, tek sözcük dökülür dudaklarımdan;
papatyam...
Geçmişten bugüne yaşadığım ne varsa bilendir ve
bana yüreğindeki her şeyi anlatandır.
Bir ben bilirim gözlerindeki hüznün nedenini...
Acılarıma, sevinçlerime, hüzünlerime, göz yaşlarıma,
kahkahalarıma ortak olandır.
Kimi zaman karanlığa gömüldüğümde, Sığınabileceğim tek ışık, tek insandır.
Ondan başka kim yaşantıma böylesine içten ortak olabilir?
Dört yıl değil, bir ömürdür paylaştığımız...
Sözcüklere sığmayan bir yanı var yaşadıklarımızın ve paylaştıklarımızın...
Dostluğumuzun temelindeki en önemli şey güvendir,
Çünkü biz yaşayarak öğrendik güvenmeden sevemeyeceğimizi.
“ Bu dostluğu yaratabilmek için,
birlikte uzun ve keyifli bir yol yürüdük değil mi dostum?
Kırgınlıklarımızda bile bağırıp çağırmadık birbirimize.
Sessiz bir hüzün sonrasında,
sımsıkı sarılıp döktüğümüz gözyaşıyla daha çok bağlandık.
Bizi biz yapan dostluğumuzu hiç incitmedik...
Bu dünyada birçok şey yalanken ve sahte dostluklarla doluyken etrafımıza
biz ‘dostluğumuz gerçek’ diyebiliyorsak bu büyük bir ödüldür bize...
Bu dostluk yaşantımızın tek kristalidir.
Dost sözcüğünün yakıştığı senden başka kimse yok benim için.
Bazen seni kendim sanıyorum, kendimi sen...
Ne güzel şey sana ‘DOSTUM’ diyebilmek...
Seni seviyorum öteki yüreğim...”
07.04.2007 - 14:31
Kim Bilir? ...
Ve seni bir ben tanırım
Ve seni benden sanırım
Aşka kucak açmış derler ya
Aşk sana kucak açmaz sanırım
Ve akla gelende varsın
Azıcık mutluluk desem sana
En çoğunu ararsın ya
Sen bu akla zararsın
Ve demek yetmez bendeki derde
Ve ile söylenmez ki her yerde
Elbet bir gün anlarsın ama
Sendeki aşk yolu kimbilir nerde
07.04.2007 - 14:30
Dokun yüreğime.
Korkma..! Sevmek Asla Günah Olmadi...Sadece Yüreginin Elleriyle Dokun
Yüregime...!
Yüregindeki sevgi
Tek basina tasinamayacak kadar büyük degilmi?
Neden hala yardim istememekte kararlisin?
Neden?
Neden bu kacis?
Neden görmemezlikten gelmen?
Neden yüreginin gözünü kör edisin?
Kendine aci cektirisin neden?
Yoksa hala sana neler oldugunun farkinda degil misin?
Yüreginin neden bir kus gibi cirpindigini bilmiyo musun?
Korkma!
Sevmek asla günah olmadi
Sadece...
Yüreginin elleriyle dokun yüregime!
Ve birkez bak gözlerime!
Ozaman anlayacaksin.
07.04.2007 - 14:25
SAKIN AÇMAYINIZ!
BU ÇOK ÖZEL BİR ARMAĞAN
GÖRÜP FAKAT DOKUNAMAYACAĞIN
SADECE HİSSEDEBİLECEĞİN,
BENDEN SANA BİR ARMAĞAN.
NE ZAMAN KENDİNİ YALNIZ HİSSEDERSEN,
NE ZAMAN MUTLULUĞU PAYLAŞMAK İSTERSEN
NE ZAMAN BİR DOST ARAYIPTA BULAMASSAN
NE ZAMAN UMUTLARINI YİTİRİRSEN...........
BU K U T U Y U ELİNDE SIKICA TUT.
LÜTFEN SAKIN ASLA AÇMA.....!
ÇÜNKÜ İÇİNDE SANA OLAN S E V G İ M V A R ''''''
07.04.2007 - 14:24
Ama kar yağıyor ellerime
Ne söylesem kar yağıyor ellerine, gri yollara vuruyorum kendimi,
kaybetmişken saklıyorum kazananın haksız gururunu. Saçlarınla tanıştım dün
ve öğrendim ellerimin yazmaktan başka işe yaradığını.Sisli bir gecede
buluyorum kendimi ve yürüyorum.Yollar sessiz... yollar yalnız... neye
elimi atsam sen oluyor ve ben onun oluyorum.Kendimi ayrıştırıyorum suda bir
yanım berrak bir yanım buğulu oluyor ve ben sen oluyorum yine.
Ne söylesem kar yağıyor ellerine, parmaklarını sayıyorum, parmaklarımı
sayıyorum, ellerim elllerinde oluyor ve ben sen oluyorum.iki direk arasına
gerilmiş ince bir ipten sana doğru yürüyorum, düşsem ölürüm varsam ölürüm.
Gözlerimi kapatıyorum sıkıca ve gözlerini görüyorum. Senin gözlerinden
bakıyorum kendime ve sen oluyorum.Neredesin... kiminlesin... ben neden
burdayım tekrarlıyorum bunları şuursuzca, sana verdiğim adları
biriktiriyorum tahta bir kutuda, usulca açıyorum bir tanesini alıyorum, bir
tek ben biliyorum bir de sen bilsen diyorum.
Ne söylesem kar yağıyor ellerine, eski defterlerin arasında unutulmuş bir
not gibi saklıyorum kendimi, aceleyle ellerime sıkıştırılmış bir aşkın
içine koyuyorum sonra. Ellerim terliyor, dörde katlıyorum kendimi ve bir
tombala torbasına atıyorum, beni çeken sanki içimdeki acıyıda alacakmış
gibi seviniyorum.Ama en son ben kalıyorum torbada, ellerin beni çekiyor ve
sekize katlayıp ismini sakladığım tahta kutuya koyuyor, bir tek ben
biliyordum şimdi sende biliyorsun diyorum.
Yeni bir ad veriyorum kendime, sana verdiğim adlardan biri oluyorum, sen
oluyorum...
Ne söylesem kar yağıyor ellerine, bir otobüste buluyorum kendimi, nereye
gittiğini bilmediğim bir otobüsde ve yaslayıp başımı cama karanlıkta
yansıyan kendime bakıyorum, ağaçlar, evler, arabalar geçiyor suratımdan ve
en son sen geçiyorsun ben sen oluyorum yine. Bir şarkı çalıyor fonda bizim
şarkımız diyorum ama bir şarkımızın bile olmadığı aklıma
geliyor.Kelimelerimi serpiştiriyorum bu aşkın notaları üzerine ve bir
şarkımız oluyor bir tek ben biliyorum, bir de sen bilsen diyorum.
Duymuyorsun beni bu defa, tahta kutumu özlüyorum açıp bir ad daha vermek
için. Onu nerde unuttum, unuttum,unuttum. Otobüs duruyor ve ben iniyorum
sana verdiğim son adı bağırıyorum uzayan yollara. Senin adın aşk oluyor,ben
sen oluyorum.
Ama kar yağıyor ellerine
07.04.2007 - 14:22
Yüreğimi kaybettim..yapayalnızım..
Gülüşlerimi
bir Gül'ün
gölgesinde
..........sakladım
sevinçlerimi
bir sümbül'ün
dallarında
............sarmaladım
gözyaşlarımı
bir yağmurun
damlalarına
............iliştirdim
acılarımı
bir sevda'nın
gözlerine
...........hapsettim
birgün;
bir papatya tarlasında
papatyalar arasında kayboldu yüreğim,
yüreğimi ararken yüreğini buldum!
..........................
yüreğin benimle
ya benim yüreğim nerede?
.......................
...............................
yüreğimi o sevda'nın
ellerinde
..........kaybettim
şimdi yapayalnızım! ! !
07.04.2007 - 14:21
YALNIZLIK
Yalnızlık en büyük payım. Ömrüme düşen zaman parçasının içine işleyen yalnızlığım. akreple yelkovanın arka arkaya takibinden kışın baharı takibi,bir enstrümanın notaları takip etmesi gibi hayatımın her anının gölgesi yalnızlığım…
Yaşadığım mutluluklar güneş olsa bir şemsiye olup beni koruyan yalnızlığım. Dost sevgili arkadaş olup çalmasını istediğim her telefon melodisi olan yalnızlığım…
Kalemim olup, hislerimi döktüğüm kâğıtlardasın. Şarkı olup ağladığım nakaratlardasın. Bıktığım, usandığım peşimi bırakmayan yeri geldiğinde acımı canıma katan can parçamsın…
Yalızlığım; ettiğim tüm dualarımda kurtulamadığımsın. Umutsuzluğumun umudusun kimi zaman… Kahve fallarında kısmet olup mutluluğa dönüşecek telvelerimdesin… Yalnızlığım…
Kantin sıralarında ders çalışır gibi yapıp nedenini anlamaya çalıştığım sorularımsın… Kimi zaman rastlantısız sürprizlerdesin karşıma çıkan. Beklediğim anlarda gerçekleşmeyen kalabalığımsın. Her beklediğim anda da yanımdan ayrılmayan kara yazımsın…
İçimden sen diye akıttığım gözyaşlarımdasın. Ağlamalarımın yarısısın, ayrılıklarımın yarasısın. Yalnızlık en büyük yanılgım… Aşkta yanlışlarımsın. Her gidenin arkasından bıraktıkları mirassın. Gururumun kırılmadığı birçok olaysın… Yalnızlık her yerde… Yalnızlık her şeyde…
Yalnızlığım… Artık benim kalp atışlarımsın…
07.04.2007 - 14:17
Sevmek ve sevilmek coşkusunu paylaşabilecek, bunda da bireysel ve toplumsal değerleri görmemezlikten gelmeyecek, işlerimi yapsın ben de onun işlerine yardım ederim değil sevinci ve yaşamı paylaşelım diyecek..
07.04.2007 - 14:15
KOLAY OLMAMALI MUCİZE
Yüreğin yüreğime değmeli
Sözlerin zamanı yenmeli
Ve kolay olmamalı,
Hiçbir mucize,
Eğer aşksa getireceği…
07.04.2007 - 14:15
Bir guzel vardi sevgimi anlatamadigim,
O guler yuzune bakmaya kiyamadigim,
Uzulcek diye korktugum,
Sevmesede onu hep sevdigim,
Bugun yarin konusacam diye kendimi aldattigim,
Bir guzel var sevdigim.
Seviyordum olucesine,
artik yok o guzel,
Uzaklara goremeyecegim yerlerde!
Agliyorum kahrimdan konusamdigimdan,
Telefonda SEVIYORUM diyemedigime...!
Korkuyorum bu askin bitecegine,
Boyle bir sekilde sona ereceginden! ! (
07.04.2007 - 14:14
Sana bir şiir yazsam beni anlar mısın?
Sana bir şiir yazsam beni anlar mısın?
Yazdığım her kelimede benden bir parça olsa
Her satırında bir anı koksa
Ve kelime aralarına sıkıştırdığım özlem seni bulsa
Onu alır da sinende saklar mısın?
Sana bir şiir yazsam beni duyar mısın?
Seslensem kaf dağının ardından
Masal olsam bir satırında yani ve
Bir sonrakinde küçük bir öykü gibi sokulsam
Ruyalarına girecek bir çiçek olsam bir satırında
Bir satırında zümrüd-ü anka olsam kanatlansam
Uçsam da gelsem bir satırında yanına
Ve girsem bir satırında koynuna
O satırdan hemen sonra beni
Sıcağınla sarar mısın?
Sana bir şiir yazsam bana bakar mısın?
Bakar da o kaf dağının ardındaki beni görür müsün?
Gördüğün yüzde bir damla acı görecek olsan
O acıyla sende benim için ve benim gibi üzülür müsün?
Sana bir şiir yazsam beni anlar mısın?
Ali Akar
07.04.2007 - 14:12
Mavi ada
Ne zaman kendimi yalnız hissetsem, ne zaman moralim çok bozuksa, ne zaman
bir seyleri çok özlemişsem, ne zaman herkesten her şeyden kaçmak istesem hep
o hayali kurarım.
Kimsenin kimsenin olmadığını düşlediğim her şeyi baştan keşfedeceğim, hayata
yeniden başlayacağım o mavi adayı.
Her insan da vardır biliyorum. Bugüne kadar tanıyıpta sohbet etme imkanı
bulduğum kim varsa bir kere bu adayı konuşmuşuzdur. Bazı arkadaşlarımla
adaya gidersek yanımıza ne alacağımızdan, bazı arkadaşlarımla böyle bir şey
gerçekleşirse neler hissedeceğimizden, bazısı ile de o adaya gitmeye
kalktığımız da yaşam düşlediğimiz kişi kim olur diye hayaller kurarız.
Sonrasında da hani o adada kimse olmayacaktı sadece biz keşfedecektik diye
düşünür, gülüşür ve yorumlar yaparız.
Yalnızlık içsel dünyaya açılan bir kapı sadece. Yaşadığımız çevreye bir
bakalım; insanların çoğunun sadece kendilerinin dışındaki dünyaya bakarak
yaşadıklarını göreceksiniz. Halbuki bizim dışımızda kalan dünyayı
biçimlendiren kendi içimizdeki dünya, düşüncelerimiz, duygularımız, ümit ve
ümitsizliklerimiz. Bu kapıyı açıp içeri girdiğimizde farklı farklı
duygularla karşılaşılaşırız. Süreç baslamıştır artık.
Aslında çözüm çok yakın, bizde içimizde. Sadece ne istediğimizi bilmek neye
karar veriyorsak ne yapmak istiyorsak hemen yapmak ve acaba duygusunu atmak?
Çünkü deneyimlerimiz, yaşadıklarımız, belki de kavgalarımız içsel dünyamızın
verdiği tepkilerden oluşmuyor mu? Ne dersiniz? Sonuçta ortaya çıkan
bilinçaltı ve biz. Baskası yok. Bu yüzden kendimiz kendimizin odak noktası
olmali ve yapıyorsam istiyorsam yalnızlığım için yapıyorum diyebilmek.
Haklısınız adayla ne alakası var seslerini duyar gibiyim. Alakası var çünkü
hep hayallerimiz ıssız adaya düşersen yanına alacağın şey nedir sorusu
üzerine döndü durdu. Oysa içimizdeki ıssız ada uzun zamandır keşfedilmeyi
bekliyor. Yapılması gereken şeyleri yapmak için önce yapılmaması
gerekenlerden kurtulmayı bilmeliyiz. Baskılardan kaçmayı isterken bunu o an
için mi yoksa gerçekten isteyip istemediğimizi düşünmeliyiz. Eğer zorlama
sonucu bu oluşuyorsa bunun kalıcı olacağını bir yana bırakmak gerek. Hiç
aklınıza gelir mi bilmem; lise yılları... Zorlandığınız dersi düşünün Ya o
dersten geçmişsinizdir ve o an öğrenmişsinizdir ama şimdi. Hiç sadece
hiç...Akılda kalan ya da yok olan. Değişim için adamız için harcadığımız
istek zorlanmadan olmalı kanımca.
Bir yerlerde okumuştum 'Bir Düsünceye Ne Kadar Uzun Süre Inanırsanız, O
Kadar Gerçektir ' kendime uygun buldum. İçimdeki adayı seviyorum, keşif
başladı, paylaşımlar zamanla...
07.04.2007 - 14:11
Mutluluğu hissedebiliyorum
Mutluluğu hissedebiliyorum
Acı içinde kıvranışımı
Ve sonu
Beni bekleyen
Duyabiliyorum sözcükleri
İğneleyen
Biliyorum
Gerekeni
Gerekmemesi gerekeni
Olmaması gerekmekte olanı
Olacakları
Aitlik
Kendini..hissetmemek
Nasıl
Bırakmak
Nereye
Neyle
Zaman doldu
Geriye..
Dönüş..
Başladı..
07.04.2007 - 14:09
huzur mu?
Bir zamanlar kralın biri huzurun en güzel resmini çizen artiste çok bir ödül vereceğini açıklamış.Pek çok artist denemiş ve kral bütün resimlere baktıktan sonra ikisini çok sevmiş birini seçmeye karar vermiş.Resmin biri duru biri göl.Etrafında yükselen yemyeşil dağlar ayna gibi yansıyormuş göle...Masmavi bir gökyüzüyle kaplı resme bakan herkes huzuru ifade eden mükemmel bir resim olduğunu düşünmüş...İkinci resimde de dağlar varmış.Ancak çıplak ve engebeli...Kapkara gökyüzünden yağmur yağıyor ve dağın kenarından aşağı doğru köpürerek dökülen bir şelale.Huzurla hiç alakası yok.Ancak kral resme baktığında şelalenin arkasında kayanın yarığından küçük,yemyeşil bir çalılığın çıktığını görmüş.Çalının içinde de bir kuş yuva yapmış.Anne kuş yavrusuyla beraber yuvasında oturuyormuş.Dışarıdaki kargaşadan etkilenmeden...Hangi resim ödül aldı zannediyorsunuz? Tabi ki ikincisi.Çünkü huzur gürültüsüz,problemsiz ve çalışmanın olmadığı yerde olmak demek değil,tüm bu kargaşanın içinde dahi kalbinin sakin olması,kendinle olabilmendir.İşte huzurun gerçek tanımı budur.
07.04.2007 - 14:09
Şarkımı deniz kızları söylese sadece
Bir şiir yazsam
İçinde acım olsa
Ama bir ben bilsem içindeki acımı
Okuyanlar mutlu dizeler görse
Bir hikaye yazsam
İçinde aşkım olsa
Ama kimse aşkımı tanımasa
Bir ben bilsem adını
Bir söz söylesem
İçinde özüm olsa
Sözümün gittiği yeri ben bile bilmesem
Ama herkes bilse
Bir kere daha baksam gözlerine
Gözlerimde muhabbet olsa
Ama o anlamasa
Şaşkın şaşkın baksa bana
Bir resim çizsem
İçinde sonbahar olsa
Ama aylardan Eylül olmasa
Pembe boyasam tüm sonbaharı
Bir şarkı besteleyebilsem
İçinde dostum olsa
Ama dostum hiç duymasa bu şarkıyı
Şarkımı deniz kızları söylese sadece
Gözlerim dolu dolu olsa
İçimden ağlamak gelse
Ama yalnız olsam
Doya doya, odalar dolusu ağlasam
07.04.2007 - 14:08
Sensin Sevgi Dağıtan Kadın
çok şairin şiirlerinde varsın
çok şiirin imgelerinde
an an heceler sana açılır
kelimeler dile gelir gizeminde
sesin içtenliğinin derinliklerinde
büyüdür uyuyan yüreklere
ipek böceği dokur dudağında kelimeler
kozasını yırtar gecenin şafak
gözlerim parlar yıldız yıldız
kapılarım sonuna kadar açılır
soğuk pınarların duru suyudur
senle uyanan sabah
saklanbaç oynar yüreğim
onbeş yaşındadır sevgilerim
hap taze hep yenilenen bahar
kırkikindi yağmurlarıyla yağan
sarmaş dolaş ve her gün çoğalarak
şehri cennettir vatanın
izini süren yüreklerin
yoksul gönüllerinde yaşarsın
can üşüme durumunda bile
sen kendinden öte varsın
kimbilir kaç yürekte yaşar
kaç yürekte konaklarsın
kimi zaman ana, sevgili, yar
kimi zaman kurtarıcı melek
ve dost gönüllere ilah
sevgilerin evrensel
vazgeçilmez sihiri yaşamın
sensin sevgi dağıtan kadın
Cemal Karsavran
07.04.2007 - 14:02
Bu Aşk İkimiz İçindi..
Bir yağlı boya tablosunda / El-ele tutuşamayan / İki sevgili resmiydik
Bu aşkın içinde
Güvercinler gizliydi.
Bu aşk mutlaka
Sonsuza dek gitmeliydi.
Bir yağlı boya tablosunda
El-ele tutuşamayan
İki sevgili resmiydik.
Bir porte çizgisinde
Sen kalın do,
Ben ince mi
Uzaktık birlikte söylenirken bile.
Aynı heykeltıraşın ellerinde
Farklı hallerde şekillendik.
Didindik yakın yaşamak için
Ve ayrıldık
Bir satıcının elleriyle.
Bu aşkın içinde
Zeytin dalları gizliydi.
Bu aşk;
Başkalarınca yaşanır gibi değil,
Yalnızca
Seninle benim içindi
07.04.2007 - 14:02
Beni Ankara Gibi Sev
Bir sıcak iklimdir Ankara, duman altı sokakların arasında kaybolmadan yaşayan gençlik heveslerimde
Bir kör kuyunun dibinde ışıktır Ankara, inadına tuttuğum dileğimde
Ve bir başka güzeldir Ankara senden doğmuş sevda sözlerinin vaadkar büyüsünde
Beni Ankara'dan uzak koyma, beni sensiz zamanlarda bırakıp
Beni Ankara'dan ayrı koyma
Beni senli olandan
Beni seninle olandan
Beni senden
Ben seninle ve Ankara'nın büyüsüyle bir başka bakarken hayata hüsrana uğradım demeyim ne olur
Beni Ankara gibi sev yeter
Ayazında bile soluk alınır ya hani o cinsten işte
Beni Ankara gibi bil yeter
Kükürt kokan kışında bile havası başkadır denir ya o biçim işte
Beni Ankara gibi gör yeter
Sokaklarında puslu insan telaşı içinde bir başka canlıdır ya o şekil işte
Beni Ankara ile düşün olur mu
Beni benli Ankara gibi
Beni bizimle olan ankara gibi
Başka dileğim yok inan
07.04.2007 - 14:00
Üzgünüm Yağmur
Üzgünüm yağmur
Kıymetini bilecek halde değilim bu akşam
Cama vuran halini al da git gözümden
Bir yerimde üşümek kalsın serinliğinden
Üzgünüm yağmur
Toprağım kurak kalmalı bu akşam
Çiçekleri açtırma git bahçemden
Bırakma kapıma selamı yoksam ben
Üzgünüm yağmur
Sırası değil yaşlara bürünmenin bu akşam
Taşmak üzre isyan gözümün nehrinden
Selini yarınlara sakla taşma bendimden
Üzgünüm yağmur
Bir veda çaldı kapımı bu akşam
Korku doluyum anla gözümden
Veda benim değil aşkın sözünden
07.04.2007 - 13:58
Ah Sevdam Ah
Ah; umuda yelken açan duygular,
hedefini bulamayan sevgiler,
Kadrini bilemeyen sevilen.
Ah; kırık dökük hayeller,
kaldırım taşı gibi ezilen,
horlanan,dışlanan seven.
Ah; it misali kapıdan kovulan sevdalı,
yar koynu yerine,eşikte yatan sadakat,
derman yerine,zehir içirilen aşık.
Ah; değirmen taşı gibi,başı döndürülen garip,
Çocuk avutulur gibi,yalan masalları dinletilen ozan,
Bir heves uğruna,ağzına bal sürülen şaşkın.
Ah; hayırsızın elinde,oyuncak olan bahtsız,
umut ile aldatılan mecnun,
gülmeyi,güldürmeyi unutturulan mutsuz.
Ah sevdam; sen hala aynı yerdemisin?
Artık bu sevdanın nabzı atmıyor,o senin için öldü,
sen hala o benim olmazsa,ben toprağın olurummu dersin?
ben onu saramazsam,toprak beni sarsınmı dersin?
Benim koynumda yatmazsa,ben toprağın koynunda yatarımmı dersin.
Ah sevdam; o bana gelinlik ile gelmezse,ben gelinlik giyer toprağa giderimmi dersin?
Ah sevdam ah; çileli sevdam,yaralı sevdam,dünyada mutluluk tadamayan,bir güzel gün görmeyen sevdam,yar elinden bade içemeyen sevdam,günleri geceye,baharı kışa,yazı hazana döndürülen sevdam,eller güler oynarken,için için ağlayan,ağlatlan sevdam.
Ah canından bezdirilen,yüzü güldürülmeyen sevdam,
aşkın işgence mengenesinde,günbe gün anbe an canı-
acıtılan sevdam,unut artık onu,unut unut! ! !
07.04.2007 - 13:57
Canım Ne İstiyor Biliyor musun? ...
Canım ne istiyor biliyor musun?
Bir sessizlik denizinin tam ortasında
Yıldızlara bakmak
Sırt üstü uzanıp hani
Ellerini tutmuş ve
Yanımda sen olduğun halde
Öylece seyretmek uzaydaki yansımamızı
Canım ne istiyor biliyor musun?
Arada bir bakmak yüzüne
Gözlerinde görmek şefkati
Sarılası hissetmek ve
Sarılmaya çekinirken ben
Senin bana yaslanmanı izlemek hayalimde
Canım ne istiyor biliyor musun?
Denizin kenarında hani
Dalgaların vurduğu kumların üstüne
Rast gele adımlarla bir resim yapmak
Ortaya çıkan karmaşık şekillerde bile
Bir hayali vucud anlam aramak
Canım ne istiyor biliyor musun?
Gelmek bin kere sana
Gelmek hep ve hiç gitmemek
Saklı tuttuğun bir hazine olduğu duymak
Onu arayıp sabırsızca
En sonunda ve
Sendeki en derin karanlıkta bulmak
Canım ne istiyor biliyor musun?
Duymayı adımı dudaklarında
Fısıltı gibi değil hani
Haykırır ya insan delicesine bazan
Seslenişi yankılanır ya kayalıklarda
O şekil bir seslenişin sonunda adım olsa
O ses gelip beni bulsa
Ve ben kanat takmış gibi gelirken sana
Sarılışınla bu yürek durulsa
Ne var sanki! ...
Toplam 559 mesaj bulundu