Meltem Balı Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkın ...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 14:51

    Eksik kalan neyim varsa tamamladın



    Ben seni kocaman bir yürekle sevdim.Gözlerim degil, yüregimdi seni gören.
    Sen damarlarimdaki kana karisip, geldin oturdun yüregime. Bir baska yerde
    olamazdin zaten. Sen, benim en degerli yerimde, yüregimde olmaliydin, orada
    kalmaliydin.çok aska ev sahipligi yapan bu yürek, ilk kez bu kadar kolay
    kabullendi seni. Her hangi bir konuk degildin artik.Bu yüzden ne agirlama
    fasli vardi, ne de ugurlama.O yüregin gerçek sahibiydin. Simdi sonbahar,
    kisa giriyoruz ya.Ben dört mevsim bahari yasadim seninle.çicek çiçek açtin
    yüregimde.Gökkusagi zayif kaldi,senin renklerin karsisinda.Taze bir yaprak
    gibi yesildin.Açelyaydin pembeliginle.Üzerine çig taneleri düsmüs sari
    güldün.Kirmiziydin bir ates gibi.Ve maviydin... En cok bu renkle anmayi
    sevdim seni.Denize tutkundum, denizi sensiz, seni de denizsiz
    düsünemedim.Seni severken dünyayi da sevdim ben, insanlari da.Kendime bile
    dar gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatin sahibiydim artik.En
    kizgin,en tahammülsüz oldugum anlarda bile, seni düsünmek yetti
    bana.Içimdeki sevinç yüzüme yansidi,güldüm.Beni öylesine güldüren senin
    sevgindi ve ben kaygisiz, içten gülüsün ne demek oldugunu, nasil güzel bir
    sey oldugunu anladim seninle..Her seye ragmen sevdim seni. Güçlüydüm ve
    asamayacagim hiçbir zorluk yoktu.Koca bir kente, koca bir ülkeye kafa
    tutabilirdim.Sen elimden tuttugunda, patlamaya hazir bir volkan gibi
    hissederdim kendimi.Menzil sendin ve ben o menzile ulasmak için önüme çikan
    her seyi yok edebilirdim.Sana ulasmami engelleyecek her seyi eritirdim,kul
    ederdim.Sana ulastigimdaysa sakin bir göle dönüsürdüm.Ve o göle bir tek sen
    girebilirdin...Sevdim ve hayrandim da.Her halin çekti
    beni.Durusunu,uyumani,gülmeni,kizmani,saskinligini,
    safligini,kurnazligini,çocuklugunu,olgunlugunu sevdim.Sesini de sevdim
    suskunlugunu da.Küçük oyunlarini,kaprislerini, sitemlerini,korkularini
    sevdim.Seni ve o doyumsuz sevdani,uçari sevdani anlatacak kelime bulamadim
    çogu zaman.Sigmadin cümlelere ve hiç bir cümle seni yeterince tarif edecek
    kadar derin olmadi.Seni severken yorulmadim.çünkü sen yasam kaynagiydin.Her
    gün yenilendim.Seninle çogaldim,büyüdüm. Eksik kalan neyim varsa
    tamamladin.Ölmeyecektim çünkü sen ölmezligin ta kendisiydin!

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 14:51

    Melekler gibi uçmak istiyorum sana



    hep böylemi bakar gözlerinin içi senin?
    hep böyle mi sevdiğini söylersin bana?
    içinde biryerlerde uçan martılar
    gözlerinde bilmediğim pırıltılarla,
    'seni seviyorum' deme bana!
    içim bi tuhaf oluyor
    dokunmak istiyorum ellerine sonra,
    büyüttüğün kuşlara ekmek atmak birde
    güle-oynaya...

    'seni seviyorum' deme işte bana...
    alıp başımı gitmek istiyorum, çok uzaklara
    ya da senin yanına! ..
    gelsene hadi,
    al beni buralardan...
    bırakma bir başına....
    acıyor biryerlerim sen olmayınca
    'seni seviyorum' deme bana...
    unutuyorum kanatsız olduğumu,
    melekler gibi uçmak istiyorum sonra...

    tarifsiz boşluklar var, tarifsiz korkular
    sen yine sevdiğini söyleme bana...
    sarılma öyle hemen...
    ellerim üşüyormuş - ' kaç yazar? '
    Ödünç istemem ellerini...
    Sıcak elleri bırakmak zordur bilirim.....
    En iyisi al bendeki emaneti
    Gökkuşağının 8.rengi olma hayallerini
    'seni seviyorum' deme bana
    gitmek istemiyorum sonra...
    oysa biliyorsun
    gitmem gerektiğini
    ilk ben söylemiştim.......
    gözyaşlarım burnumda
    'seni seviyorum' deme bana...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 14:47

    CanıM SevgiliM

    Bir filmde izledim az evvel
    Kurulmuş bir düzen bozuluyordu
    Hayatın kendisi aşka bir engel
    Koskoca bir sevda yıkılıyordu

    Sen geldin aklıma telaşlandım
    Onlar evli sen sadece sevgilim
    İçime kurt düştü meraklandım
    Kendine dikkat et canım sevgilim

    Seni üzülmek için mi düşünüyorum
    Sanmaki ben boş yere üzülüyorum
    Bin merak bir telaş kahroluyorum
    Ben garip sen telaşım canım sevgilim

    Günü gelince ellerin ellerimde
    Kötü kadere yine karşı çıkarız
    Aşkı tatmışken gözlerin gözlerimde
    Kara geceyi bile sabah yaparız

    Söz verdik unutanlardan olmayacağız
    Andımız var ayrılığı tatmayacağız
    Hayat oyun oynuyor biz kanmayacağız
    Sen benim her şeyim CANIM SEVGİLİM

    Ali Akar

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 14:46

    Söyleyin ona



    güvercinim söyle Ona
    değmedi başka elerin eli eline de.
    rüzgar söyle Ona
    söylemedi başka isim dudakları
    iki hece adın gece gündüz dilinde de.
    dağlar söyle Ona
    siz kadar olan özlemimi
    çok özledi, çok özledi, çok özledi de.
    ay söyle ona
    yıldızların bekçisi oldu gözleri
    her kayanda seni diledi de.
    pencere önü çiçeğim söyle ona
    bu günde pencerede seni bekledik de.
    güneş söyle ona
    gittin diye kırgın değil,
    ben gibi dönüp geleceksin diye bekliyor de.
    yalancı baharım sonbaharım söyle ona
    eylül kokunca, yapraklar sararınca
    dolacaksın ben gibi içine de.
    yalnızlığım söyle ona
    uykularından uyanıp ağlıyor ben yüzünden
    sensizliğim ben onun için sen dönersen ben gideceğim de.
    şiirim söyle ona
    bu çağrı, bu feryat, bu bir yalvarış
    geri dönmen uğruna vazgeçiyor gururundan de
    yağmur söyle ona,
    söndüremediğin hasretimi
    toprak kokusu kadar sevdiğimi söyle.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 14:46

    Belki bir Merhabay`la aydınlanır günün
    Belki bir kelimeyle çoğalır gülüşün
    Bir parça mutluluk takılır belki gözlerine
    Belki bir başka açarsın defterini bugün
    Başka türlü bakarsın yaşamın tadına
    Bir başka gülücük yansır dudaklarına
    Umuda hoşgeldin derken...
    Hiç bilmediğin o duyguyu yaşarken
    Yaşamın reset düğmesine basıp
    yeniden basladığın,
    O gün bugün olsun..

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 14:45

    Hayatın anlamını buldum



    Sakin sakin durup birden kabaran o masmavi dalgalarda buldum hayatın anlamını!
    Onun ılık sesine hasret kaldıgımda, hasretinden yüregim yanarken,gözümden akan yaşlarda buldum ben hayatın anlamını!
    O tertemiz dogaya,uçan kuşlara gözlerimle sevdayı anlatırken buldum hayatın anlammını!
    Hiç dertsiz, kedersiz, gelecek yıllardan, acılardan habersiz, melek yüzlü çocuklara bakarken buldum ben hayatın anlamını!
    Acıdan hasretden kıvrandıgım anlarda bile,yaşama gülerken buldum ben hayatın anlamını!
    O tozpembe hayallerden uyanınca,acı dolu sensizlik dolu gerçekleri gördügümde buldum hayatın anlamını!
    Tam senden vazgeçtigimde, yanına gelip boynuna sarılarak aglamayı arzularken buldum hayatın anlamını!
    En umutsuz anlarda bile içimdeki vuslat kıvılcımlarına kendimi inandırarak teselli budugumda, buldum,gördüm ve yaşadım ben hayatın anlamını! ! !

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 14:45

    Oysa sen bilmiyorsun



    Üşümeyi severim ben,
    Üşüdüğüm zaman yorganım daha güzel!

    Yorulmayı da severim,
    Yorulunca uyumak bir başka güzel!

    Açlığı da severim, susuzluğu da hatta!
    O zaman daha tatlı gelir su içmek kana kana!

    Ve ondandır ayrılığımızı seviyor olduğum,
    İki adım ötedeyken de engeller koyduğum araya

    Kalbimdeki sızıyı da seviyorum,
    Gözümdeki yaşı da senden olunca
    Kavuşamamayı bile sever oldum sonunda
    'Neler severim, nasıl severim? ' bilmiyorsun halâ

    Saçlarını severim, kısacık
    Ellerim deli olur okşamak için
    Dudaklarını severim, yumuşacık
    Durup durup öpesim gelir pembeliğini
    Ellerini severim bir de hamarat, çalışkan ellerini
    Ellerindir benim için evin en sıcak yeri

    Ve eğer aşıksam o dem
    Doyamam seyretmeye güzelliğini
    Şimdi sana doyamadığım gibi

    Oysa sen bilmiyorsun
    Ahh doyamadığım hiç sormadın ki!

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 14:44

    Teşşekkürler güzel melek



    kimi zaman
    beyaz bir bulutun ardında,

    kimi zaman
    beyaz bir güvercin kanadında,
    kimi zaman da
    bembeyaz bir kağıtta saklarız
    bize has
    bize özel düşüncelerimizi.

    oysa ben gizliliğe gizledim bu özel düşüncelerimi.

    dünyaya, insanlığa ve kendime bakışımı yenilememde
    yol gösteren bir melekti bu özel düşüncenin sahibi.

    yıllar geçtikçe
    hafızamdaki yerini alan türlü güzellikler
    canlandırdı hayalimdeki meleği.
    düşünüyorum
    düşler sokağında
    hayata en son sımsıkı sarıldığım zamanı anımsamaya
    çalışıyorum.
    sanki benimle beraber doğmuş,
    sanki benimle beraber yaşamış,
    bana arkadaş,
    bana dost,
    bana sevgili olmuş meleğimi düşünüyorum.
    gizliliğe gizledim meleğimi...
    adına şarkılar söylemeyi
    şiirler yazmayı
    seni seviyorum demeyi ne çok istemiştim.

    oysa
    aynı dünyayı,
    aynı toprakları,
    aynı suyu, aynı havayı
    paylaşıyor olsakta
    hep düşlerde karşılaştım meleğimle.

    aynı yağmur altında farklı yerlerde ıslandık
    aynı soğuk gecelerde üşüyüp farklı şeylere sarıldık.
    onsuz geçen düşlerimde
    hep korktum, hep gizlendim yatağımın bir köşesine.
    ve artık anlıyorum ki
    meleğimle hiç karşılaşmadım gerçek yaşamda.

    bir zamanlar
    geçtiğim düşler sokağında
    artık
    büyük çınar ağaçları yükselmiş göğe doğru
    hem güzellik katmışlar düş sokağıma
    hem de mahrum bırakmışlar kara toprağı
    günden ve güneşten...

    vakit ilerlemiş;
    ama hala gizemini korumuş orada yaşananlar.
    rengarenk çiçekler,
    eşşiz güzellikleriyle gökyüzünü süsleyen kuşlar,
    kelebekler, o masmavi bulutlar
    daima varolmuş o melekler diyarında.

    dünyaya ilk adımlarını atan bebekler gülmeye
    sokaktaki aç insanlar doymaya
    düşmanlar barışmaya
    niyetli değiller ama
    ben nefes aldığım sürece devam edeceğim o meleği
    aramaya...

    belki de zamanın benden alamadığı,
    aksine kazandırdığı güzellik bu
    olsa gerek.


    'insanlar uzaklarda gördüğü bir gülü elde edebilmek uğruna
    hemen yanıbaşında duran kırçiçeklerini ayakları altına
    almaktan çekinmiyorlar...'

    düşünen doğru düşünmüş zamanında. doğrudur.hemde çok
    doğru.

    bazen bir hayal uğruna yanıbaşımızda olan güzellikleri
    görmezlikten geliyoruz bizler.
    yaklaşık sekiz saat önce gördüğüm bir güzel hanımefendi
    bilgisayarımdaki arıza gibi
    beynimde de birşeylerin arızalı olduğunu
    anımsattı bana.

    belki bir delinin hatıra defteri gibi kullandığım bu disketi
    aylar önce yazdığım ve elimde sadece birkaç tane kalan
    şiirimle (en sevdiğim şiir- utanıyorum) süslesemde
    bir anlamı yok sanırım. gözlerdeki anlam ve sadelik, karadeniz
    havasını tenefüs etmiş bir insanla birleşince böyle eşşiz bir
    güzelliğin ortaya çıkması şaşırtıcı olmasa gerek.

    kızgın, sinirli, korkmuş, üzgün olduğum saatler içinde bana
    gülmem gerektiğini anımsatan hanımefendiyi bir daha
    görememek zor olacak benim için. hem de çok zor.
    cesaretsizlik en büyük sorunlardan birisidir insan için.
    sanıyorum ki bu sorun kemirecek içimi.oysa bir ağaç
    tohumunun toprağı yarıp yeşermeye başlaması için bile
    cesaret gerekir. kırılması için ufak bir rüzgar, ezilmesi için
    bir sıçan darbesi yeterlidir. ama yine de yeşeriyor. inatla ayakta
    duruyor. ve yeni yeni tohumlar serpmek için büyüyor.
    derken bir orman oluveriyor. yaradılış kanunu bu.

    gökyüzünde toplanmaya başlayan bulutlara baktıktan
    sonra, yağmurlu bir güz soğuğunun gelmekte olduğunu tahmin
    edip odun kırmaya başlamak gibi birşey olsa gerek;
    güzel bir insanı daha fazla sinirlendirmeden son satırları
    yazma vakti çoktan geçti sanırım...
    bademlerin çiçek açtığı bir bahar sabahı bayramı karşılamak
    huzurla dolduruyor kalpleri,
    güldürüyor somurtmaya mahkum edilmiş güzel yüzleri...
    dualarım sokakta yatan aç insanlara, dualarım sütüne su
    katılan bebelere, dualarım bayramda tebrikleşecek kimsesi
    olmayanlara..

    sen de dua et olurmu güzel melek. bilirim melekler
    isterlerse düzelir tüm olumsuzluklar.umut oldukça daima
    bir şans vardır insanlar için.

    teşekkürler güzel melek.
    farkında olmadan vesile olduğun güzellikler için.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 14:43

    Hayat Ne Tuhaf Değil Mi


    'Hayat ne tuhaf değil mi? ' Çoğu zaman içini dökmeye bu cümleyle başlarsın. Duygu dünyanın kapıları aralanır,cümleler ardı sıra gelmeye başlar. Bazen haykırmak istersin bir imdat dilersin; ve nasıl başlayacağını bilemediğin anlarda bu cümle imdadına yetişir.



    Bazen bir tebessüm, tatlı bir bakış ve dokunuştur aradığın; bir omuza yaslanıp, kendini salıvermenin arzusudur. İstediğin çok bir şey değildir aslında; gözlerinde kaybolmak, gidivermek başka alemlere...



    Bazen rüzgarın önüne kapılıp giden bir yaprak olmak istersin bazen de o rüzgara direnen bir vücut. Ama çoğu zaman nafiledir direnmen. Hayat yolunu çizmiştir bir kere ve rüzgarın yönünü değiştiremezsin. Teselliyi bulmak istediğin dudaklar çoğu zaman soğuktur. Üşütür içini. Sense titrersin; göz yaşlarınla ısıtırsın kendini, için için ağlayarak..
    Kendini soğuk bir kış gününde çıplak ve yalnız hissedersin, ısıtsın diye yalnızlığına sarılırsın, gözlerin güneşi arayarak. İstediğin çok bir şey değildir aslında; sıcak bir tebessüm tatlı bir gülüş ve dokunuş.



    Kendi kendine söylenirsin; acaba çok mu şey istiyorum diye. Sonra da takma kafaya diyerek kaçıverirsin oradan. Bir teselli istersin, ufak bir teselli. karşılaştığın şey ise kapalı kapılardır. Duvar gibi önünde duran kapıyı bir türlü kıramazsın. Sonra o duvarı kaleminle yıkarsın. Cümlelerindedir savaşın. Yırtınırsın, kendini paralarsın. Mağlup olmak üzereyken zaferi yaşarsın. İçindeki fırtına dinmiştir artık.



    'Hayat ne tuhaf değil mi? ' Kendi iç savaşında mağlubiyeti de yaşarsın zaferi de; ama bu zaferi tek başına kazanmamışsındır. Seni sevdiğine inandığın insanlar hep yanındadır ve yanında olacaktır. O insanları kaybetme. Onlara verebileceğin en değerli hediyeyi ver; sevgini.



    İçinde filizlenen renk renk çiçeklerin olsun.onlara itinayla bak, asla incitme. Karşında dimdik ayakta olsunlar, senin gibi ve bırak sarsınlar etrafını; içlerinde kaybolmanın doyumsuz keyfini yaşa.



    Unutma sen sevdiklerinle varsın. Yalnızlık Allah'a mahsustur. Yanında her zaman seni seven birilerinin olduğunu anımsa ve o güvenle dal hayatın içine. Bırak, yere düşsende kaldıracak birileri var nasıl olsa...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 14:41

    Ve ilk defa seni sende hissettim o gün



    Yavaşça elini, elime tutuşturdun.Ve ilk defa seni sende hissettim o gün.
    Gözlerine bakmaya cesaretim yoktu. Senden kaçmak, uzak olmak istedikçe daha
    çok bağlandım bakışlarına. Ellerimi tuttuğunda zavallı bir kuşun kalp
    atışlarına karşı hissedercesine titrediğini gördüm. Keşke demekten nefret
    ederek keşke bitmese bu an dedim içimden.Neden böyle olduğunu bilmiyorum.
    Ne düşündüğümü bilmiyorum. Gücüm olsaydı da sana o eski deliliğimi
    anlatabilseydim.Her ne olursa olsun ayaklarımın üzerinde durmayı öğrendim

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 14:40

    Belki



    Sararmış yaprakların üstündeyim
    Ve yağmurun altında.
    Yürüyorum okyanusta;
    Belki uyanırım diye.


    Denizaltıların üstündeyim
    Ve dalgaların altında.
    Balıklarla koşuyorum ormanda;
    Belki uyanırım diye.


    Gökyüzünün üstündeyim
    Ve sonsuzun altında.
    Yüzüyorum kuşlarla;
    Belki uyanırım diye.


    Düşlerimin üstündeyim
    Ve kalbimin altında.
    Koyunları sondan başa doğru sayıyorum;
    Belki uyanırım diye.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 14:39

    Maviliklere bakarak havadan sudan konuşsak...



    Nasıl bişey biliyor musun? Hiç tanımadan, ortak bir geçmiş paylaşmadan ve
    dahası vedalaşıp ayrılmadan birisini özlemek... Hem çok hoş, hem ürkütücü,
    hem mutluluk verici, hem heyecanlı, hem tehlikeli, hemde bana özel...

    Belki tanıdığım hiçkimseye benzemiyorsun. Belkide çok tanıdık birisin!
    Hakkında çok fazla fikrim olmamasına rağmen içimde seni uzun zamandır
    tanıyormuşum gibi bir his var. Dediğin gibi paralel bir yaşam sürmemiz
    belkide böyle düşündürüyor beni. Bu satırları okumayacağını bile bile, yine
    de sana yazıyorum görüyorsun. Hani demiştin ya'yazanlar çoğu zaman kendileri
    için yazarlar, kimsenin okumayacağını bilseler bile... ' Bak ben bu kez
    kendim için yazmıyorum, herkesle paylaşıyorum. Sırf seni yalancı çıkarmak
    için.

    Başımın ağırlığı vücuduma fazla geldiğinde, şakaklarım zonkladığında davet
    etmeden geliyorsun nedense. Nedense kendimi yalnız hissettiğimde, dertlerimi
    taşıyamadığımda geliyorsun, oturuyorsun yanıma. Tonunu bilmediğim kahverengi
    gözlerinle bakıyorsun bana, hiç kırpmadan! Ağzın konuşmuyor ama çok şey
    söylüyor gözlerin. Biliyorum, tek yalnız ben değilim. Yine sık sık
    söylediğin gibi 'herkes kadar yalnızım' belkide...

    Bazı anlarda nasılda sesini duymak, saatlerce seninle konuşmak istiyorum
    bilemezsin. Sakin bir hava olsa dışarıda... Otursak deniz kenarında bir
    banka... Maviliklere bakarak havadan sudan konuşsak... Saatlerce... Zaman
    kavramı ortadan kalksa... Hiçbirşey düşünmesek... Ama var ya, sesini duyunca
    seni daha çok özlüyorum. Bir hüzün yayılıyor tüm benliğime. Saçmalıyorsun
    diyor mantığım. Ama gel gör ki ruhum söz dinlemiyor. Boş veriyor herşeyi...

    Seni özlemek... Enteresan! Çok özlüyorum işte. Nasıl bir özlem bu?
    Bilmiyorum. Bak görüyorsun tüm soruların yanıtını bilmiyormuşum!
    Önemsemiyorum da aslında. Önemsemelimiyim? Onuda bilmiyorum. Sıkıntılı
    anlarımda bir dayanak, bir kaçış noktası, seninle olmak.

    Yanıtlarını bilmek istemediğim bir sürü soru var kafamda. Şimdilik sahip
    olduklarım bana huzur veriyor. Biliyorum, öyle bir an gelecek yetmeyecek
    bunlar bana. Ama ne zaman? Onuda bilmiyorum. Tek bildiğim seni özlediğim
    arkadaşım. Yalnızlığımın şahidi seni özledim. Seni çok özledim...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 14:39

    BİZ BİTERKEN



    seni beklerken..
    anladım aslında zamanın geçtiğini.
    yokluğunda hissettim başkalaşan heyecanımı
    önce sana.. sonra soğuğa karşı..
    biten bişeyler var.
    gülmek önceleri yanlız başına
    umrunda olmadan dünya
    yada gelirken sana..
    sıklaşan adımlarımla
    garip bir istek...
    uçmak eve giderken
    izlemek insanları yukarıdan
    gelince sarılmak boynuna..
    seni beklerken....
    hatırladım ilk nefes alışımı
    ağlıyordum korkudan...
    gözlerimi alan bi ışık
    ilk tanıştığımızdaki gibi..
    ama farklı
    birini hala görüyorum
    biriyse zaman aşımına uğrayıp
    sönüyor yavaşça...
    seni beklerken..
    anladım uzun zaman olmuş üşümeyeli..
    bir mevsim daha varmış arada...
    unuttuğum...
    ve başka insanlar varmış dünyada..
    görmeden ölmemem gereken
    ben varmışım biz olmayan....
    sokaklar varmış
    hergün geçip aylardır görmediğim..
    müzik varmış
    senin olmadığın....
    ailem varmış bide..
    kızmam gereken durumlarda güldüğüm...
    seni beklerken....
    düşündüm yapmam gereken şeyler varmış
    seni beklememek.
    ve bu yüzden
    hoşçakal sevgilim...
    belki sen eski yalanlarına döndüğünde
    yada benim unuttuğum doğrularım değiştiğinde...
    görüşmek üzere...ki!
    asla olmasada üzülme
    biz tükendik..
    geriye yaşanması gerekenler kaldığından belkide...
    herşey bitmek zorunda değildir
    senin sonsuzluğunu almamam için...
    ve kaybettiğimiz için...
    çıkmam gereken hayatından
    sönmicek ışıklara gidiyorum...
    sadece aşkın için teşekkür ediyorum..
    seninkini bekleyemesemde.....

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 14:39

    itiraf ediyorum



    Aslında...dün gece gitarını çok kıskandım,
    Benim için çalmış olsan bile..
    Ellerini başka birşeyin üzerinde,
    Bu kadar meşgul etmene dayanamadım...

    Sabah, sıcacık kollarını bırakıp yorganına,
    İşe gelmeyi hiç istemedi canım...
    Kokun, dokunuşun, tadın, üzerimde hala..
    Kırmızı şarap kıvamındaydın, bütün gece içtim...ama doyamadım..

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 14:37

    Alo.... Vazgeçerdin..

    Alo!
    Merhaba!
    Hayırdır, bir şey mi var?
    Ne oldu yine, neden aradın?
    Bende anlatacak bir hikaye kalmadı
    Anlattım zamanında ama
    Onları da senin gönlün almadı
    Ne çare küskünüm kaderle
    Keşke aramasaydın
    Sormasaydın olmaz mıydı
    Bak! Beğendin mi yaptığını?
    Neyse
    Yoksa başka bir şey kapatalım hadi
    Hiç başlamayanı burda bir kere daha
    Öylece bırakalım yani! .................


    Sormasan neden diye
    Sanki bilmiyorsun olacakları
    Bak gördün mü
    Yine içimde bir şeyler kıpırdıyor
    Kanımı ısıtıyor sesin
    Hadi kapat şu telefonu
    Yoksa şimdi tükenecek nefesim........................

    Dur!
    Deme öyle
    Hiç de düşündüğün gibi değilim
    Bırak söyleme
    Huysuzun biriyim aslında, bilirim
    Boş yere anlatma bana beni
    Sen de biliyorsun
    Ben daha çok bir serseriyim.........................

    Hadi ama!
    Tamam, haklısın
    Aklıma geliyorsun bazan
    Ne var ki bunda
    Ama bak ne gözlerini düşünüyor
    Ne de saçlarının rüzgardaki dansını özlüyorum................



    Yok, yok!
    Hayır, sakın çıkıp gelme
    Aralı kalsada kapım
    Sen en fazla önünde bekle
    Orda olduğunu bilsem yeter
    Ama insafsızlık edip
    Sakın ola içeri girme! ...............................

    Dedim ya! Bırak beni
    Ne bileyim, birazda kuşlardan bahset
    Sen sanki daldaki yapraktan sanırsın beni
    Oysa değilim, hiç olmadım


    Hadi! Dön arkanı
    Vazgeç bendeki topraktan
    Zaten hem dağlık hem kuraktır
    Sırtını döneli çok oldu kader
    O da benim gibi susuz kaldı yıllardır
    Onun üstünde hiç bir şey yeşermez artık
    Sende boş yere sevgi ekersin
    Hele gelip bir görsen beni
    Haklısın dersin, vazgeçersin...........................

    Tamam!
    Aldım merhabanı
    İyiyim ben merak etme
    Aman sen de dikkat et kendine
    Bak soğudu havalar
    Kış yakındır
    Sıkı giyin sakın üşütme..............


    Oysa;
    Yanında olsaydım eğer
    Hasta olsan da bakardım sana
    Sıcak bir çorba yapardım gecende
    Baş ucunda beklerdim sabahı
    Korkmayasın diye ellerinden tutardım
    Terlerdin bi güzel
    Üstünü açardın
    Bende uyanırsın diye ürkerek
    Seni usulca sarardım
    Hatta seyre dalmışken seni
    Dayanamaz, saçlarını koklardım................

    Yo yo;
    Ne diyorum ben!
    Sahi! Neden kapatmadın sen
    Neden susturupta beni
    Usulca bir kenara atmadın hem?

    Bak gördün mü?
    Olmayacak şeylerle yine kendimi avuttum
    Oysa ben bunları yıllar önce unuttum! ..............


    Hadi! Kapat şu telefonu artık!
    Ama hoşçakal deme
    Öylece kapatıver işte
    Mutluluk dileme
    Vedaya değecek ne varki
    İki lafladık şunun şurasında
    Su serptik yüreğe biraz
    Henüz ölmedik dedik
    Teslim olmadık ateşe
    Azıcık umudu hatırladık
    Çoğunu unuttuk derdin
    Biliyorum ki sen bu yolda
    Ben yanında olmasam da
    Dim dik ayakta giderdin............................


    Hadi!
    Bozulmadan büyü git artık
    Düşünme beni, merak etme
    En fazla ellerim titrer ara sıra
    Üşür biraz, yumarım sıkıca
    Birini diğerine dolar
    Sindiririm hasreti
    Ama; sen inat et hayata
    Bul yürekli bir sevda
    Gem vurmadan bir teline
    Dilediğince sev artık..........................


    Asıl ben mahçubum sana
    Yıkılmıştan bir saray yaptın
    Yüreğimdeki damladan öte
    Mas mavi birseraptın..............................


    Ne garip değil mi?
    Alt tarafı bir merhabayla
    Yıkık gönlümüzü avuttuk
    Dünde yaşandı hepsi
    Biz bu günde unuttuk
    Unuttuk değil mi? ..................

    Ali Akar

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 14:37

    Bu aşk sana bir beden büyük küçük kız..



    Bu aşk sana bir beden büyük küçük kız... Uğraşma, sana bu renk yakışmıyor...
    Sen kırmızının en çok yakıştığı dudaklara sahipsin, bak, sana siyah
    öpücükler veriyorlar... Sen, sevildiğini duymanın en çok yakıştığı kulaklara
    sahipsin, bak, sana susuyorlar...


    Her yeni yolculuğun başladığı an bir kez daha bilirdim öncekilerden daha çok
    acıtacağını... Her dalgadan biraz daha fazla ürkerdim, biraz daha fazla
    korkardım her sarsıntıda gemilerimin alabora olmasından... Ve her fırtına
    biraz daha fazla üşütürdü içimi, her yeni esintide daha fazla diken diken
    olurdu tüylerim... Korkularım her yolculukta karabasanlara dönüşmeye
    başlardı... Alışmıştım buna... Ne kadar gariptir değil mi alışmışlık...
    Korkuya alışıp; içinde minicik şüpheleri bile barındırmayan sevdalarda ne
    yapacağını bilememek... Yalnızlığa alışıp, “bak ben yanındayım”lı cümlelerde
    kendini zavallı hissetmek... “Yolcu”luğa alışıp “yanımda kal”ların değerini
    bilememek ya da...

    Unutulmuşluklara aşk adını koyar olduktan sonra değişmeye başlar her şey...
    Artık acıyla kavrulur yüreğin ve kimse ellerine alıp üflemez ona, bir kış
    akşamında aşıkların kestanelere yaptıkları gibi... Hiçbir serzeniş duyuramaz
    sesini... Hiçbir bekleyişte sıkılmazsın, asla gelmeyeceğini bilsen bile...
    Aşıksındır artık, kandırılmışsındır... Zaten yalnızlığının söylediği en
    büyük yalan değil midir aşk? İnanırsın sonuna dek... İnanırsın yalnızlığın
    son bulana dek...
    Sözlerim sana küçük kız... Yüzüme bak... Ve bana onu sevdiğini söyle... Ona
    her hayal kırıklığında daha fazla bağlandığını... Onu her nefretinde daha
    fazla arzuladığını... Onu her terkedilmişlikte daha fazla özlediğini...
    Durma söyle... Hem de bana söyle, “yolcu”ya... Kaptanın özlemini kim daha
    iyi anlayabilir ki tayfalarından başka... Küçücük yüreklerden daha iyi kim
    hissedebilir ki kocaman sevdaların acısını...

    Bu aşk sana bir beden büyük küçük kız... Uğraşma, sana bu renk yakışmıyor...
    Sen kırmızının en çok yakıştığı dudaklara sahipsin, bak, sana siyah
    öpücükler veriyorlar... Sen, sevildiğini duymanın en çok yakıştığı kulaklara
    sahipsin, bak, sana susuyorlar... Sen her şarkıda hatırlanmanın en çok
    yakıştığı isme sahipsin, bak unutuyorlar... “Yüzünü dökme küçük kız (1) ”,
    diyor birileri, “bir tek sen misin unutulan sevilmeyi (1) ? ”...

    Sen de geçmişim saklı küçük kız... Sende kandırılmışlıklarım, sen de
    acıtılmışlıklarım, sen de tüm kaybolmuşluklarıma sebep olan meçhule giden
    yolculuklarım... Bak dünyanın ucuna geldin... Birazdan aşağıya düşeceksin,
    birazdan kaybolacaksın sonsuzlukta... O zaman kimse hatırlamayacak seni ruh
    ikizinden başka... Kimsenin kolu uzanmayacak boşluktan seni kurtarmak için
    ve kimse atmayacak kendini o meçhul karanlığa seni bulabilmek umuduyla...
    Yalnızca ben olacağım... Önce seyredeceğim düşüşünü acıyla... Sonra yenik
    düşecek “onsuz da yaşanır”larım... Birden bırakacağım kendimi... Ölümüm
    olacaksın o zaman, bir kenarda unutulmuşluğum... Ta ki yeni bedenlerde can
    bulana dek... Sonra seveceksin beni çünkü anlayacaksın yokluğunu
    paylaşabildiğimi... Sonra aşık olacaksın bana çünkü anlayacaksın dökük
    yüzündeki solgun bakışları en iyi benim anlayabildiğimi... Sonra unutacaksın
    beni, fark edince seni “yolcu”luğumdan daha fazla istediğimi... Sonra sonsuz
    bir uykuya dalacaksın onun omzunda... Sonra acıyacaksın onun
    suskunluğunda... Sonra yeniden dökeceksin yüzünü, dünyanın ucunda yalnız
    kaldığında...

    Aşk tatlı bir sarhoşluk... Bazen ufak bir yudumu yeter başını döndürmeye;
    bazen kadehler dolusu etkilemez seni... Çözüm doğru zamanda doğru içkiyi
    bulabilmekte... Ve sen önündeki boş şişeler dolusu içmişliğin arasında
    kendinde olacaksın, benden bir yudum almadığın için...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 14:36

    Bugün yağmur yağdı şehre... Ve döküldü sen taneleri son kez içime...



    Bana bir kez olsun söylemedin beni sevdiğini... En huzurlu sarılışlarda, en
    duygulu bakışlar da bile... Düşünmek akıl işiydi sevmek benim işim... Sen
    akıllıydın, ben sevgili...


    Bugün yağmur yağdı şehre... Uzun bekleyişlerin sessiz sonu gibi... Bekledim
    uzun bir yazı, ne kadar çabuk geçti değil mi, upuzun, kocaman bir
    yaz...Sonbahar sendin benim için ve sevindim sen geldin diye. Sen geldin
    tekrar düşlerime dökülen yağmur taneleriyle... Ama çıkmadım sokağa,
    ıslanmadım düşen sen taneleriyle... Özlememiş miyim yağmuru ya da seni yani
    sonbaharı? Belki de o kadar alışmışım ki yokluğuna geldiğini kabullenmek zor
    geldi...

    Bugün yağmur yağdı şehre... Hiç düşündün mü ıslandım mı diye... Ya da hiç
    düşündün mü kimler yağmura apansız yakalandı bugün ve kimler penceresinden
    gördü yağmuru ve atıldılar birkaç ıslak ama umutlu tanenin altına... Kimler
    apansız yakalandı bugün aşka ya da kimler pencerelerini kırıp atladılar
    aşkın üşüten ıslak damlalarının altına...

    Bugün yağmur yağdı şehre... İlk kez hem de... Ne yapmalıyım diye düşündüm
    bir an... Çıkmalı mıydım sokağa ve izin vermeli miydim sen tanelerinin
    altında ıslanmayı özlemiş benliğime... Yoksa evde kalmalı ve yaşatmamalı
    mıydım sen tanelerine seni hala sevdiğimi bilmenin kendini beğenmiş
    mutluluğunu...

    Bugün yağmur yağdı şehre... Ne yapmalıyım diye düşündüm bir an... Eskiden
    düşünmezdim hatırlıyor musun? Seni sevdiğimi söylemek için bir kez olsun
    düşünmedim ben... Ama sen... Ama sen bir kez bile kurtulamadın sonu asla
    yüreğinin sesiyle bitmeyen düşüncelerden... Bana bir kez olsun söylemedin
    beni sevdiğini... En huzurlu sarılışlarda, en duygulu bakışlar da bile...
    Düşünmek akıl işiydi sevmek benim işim... Sen akıllıydın, ben sevgili...

    Bugün yağmur yağdı şehre... Hiçbir şey hissetmedim sana dair... Düşünmeyi
    öğrendim belki de... Büyük savaşları kaybetmektense küçük olanları kazanmayı
    seçer oldum senin gibi... Ama kazandığın şey sendin kaybettiğin ben, bunu
    hiç bilemedin.. Sen susmayı bilmeden konuşmaya çalışanlardandın,
    başaramadın... Bense ikisini de bilirken seçim yapma zorunluluğu
    taşımadığıma inandım sadece... Bense seni bu kadar çok severken bu yükü
    içimde taşıma zorunluluğu taşımadığıma inandım sadece...

    Bugün yağmur yağdı şehre... Ve ben durdum, pencereden sana baktım... O an
    beni değil kendini ıslatıyordun... Ben seni neden ve ne kadar sevdiğimi
    bilirken, sen neden yanımda olduğuna bile karar veremedin... Islattın ve
    kazandın önceleri... Islanıyor ve kaybediyorsun şimdi... Üstelik neyi
    kaybettiğini bile anlayamadan...

    Bugün yağmur yağdı şehre... Uzun bekleyişlerin sessiz sonu gibi...
    Bugün yağmur yağdı şehre... Uzun bekleyişlerin sensiz sonu gibi...
    Bugün yağmur yağdı şehre... Herkes ıslandı ben uslandım...
    Bugün yağmur yağdı şehre... Ve döküldü sen taneleri son kez içime...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 14:36

    RÜYAM



    SEVDA SANDALINA BİNİP,
    MUTLULUK DENİZİNE AÇILMIŞIZ..
    MARTILAR AŞK ŞARKILARI SÖYLERKEN,
    BALIKLAR SEVGİ ŞİİRLERİ MIRILDANIYOR..
    BEN BİR DENİZ YILDIZINI ALIP SAÇLARINA TAKIYORUM..
    SEN YÜREĞİNİ AVUÇLARIMA BIRAKIYORSUN..
    YAKAMOZLAR BİZE GÖZ KIRPIYOR,
    DALGALAR BİZİ KISKANIYOR..
    ELLERİMİZ,GÖZLERİMİZ KENETLENMİŞ..
    SEN BENİM OLMUŞSUN BENDE SENİN..
    ÖYLECE OKYANUSLARDA KAYBOLMUŞUZ...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 14:35

    insan olabilmek ve mutluluk dugusu



    Öğrendikçe Nefret Ediyoruz Hayattan

    Okul sıralarında başlıyor savaş. Leyla ile mecnun aşkı örnek gösteriliyor. Kavuşamayıp acı çeken sevgililer yaşamımızda bir yer ediniyor. Yada büyük bir komutanın zaferlerinden bahsediliyor. Öldür emri verdikçe ve öldürdükçe rütbe alıyor.yeni ölümlerin önü açılıyor...Bir film seyrediyoruz mesela.Başlarken,İlk aklımıza gelen ' acaba katil kim? '.Katil insan öldürdüğü için katil,Onu yakalayan ise katili öldürdüğü için kahraman! Ne tuhaf bir hayat bu
    Asırlar önce krallık dönemleri vardı.Halk kral için çalışır,onu mutlu etmek için uğraşırdı.Yüzlerce,binlerce insan sadece bir kişinin mutluluğu için yaşardı...Biz kendi başımıza mutlu olamaz mıydık? yada mutluluk çok mu zor bir şeydi de,sadece birini seçip,yüzlerce insan, seçilen kişinin mutluluğu için yaşardık? ! .mutlu olmak için kaç kişi gerek? kaç ölüm,kaç zulüm? ...Şimdilerde etrafımıza baktığımızda mutlu olan birisi varsa,Onun mutluluğu yüzünden acı çeken birileri daha var...İnsanlar çok akıllıca bir sistem geliştirmişler.Buna ' silahsız soygun 'da diyebiliriz.Ortada kesici,delici aletler yok ama bir o kadar etkili beyinler var.Zeki olan ayakta kalıyor.Buna da beyin ölümü diyebiliriz...Kazandığımızda birileri kaybediyorsa,Bu mutluluğun gerçek adı ne? Bundan neden mutlu oluyoruz? Hani bizler hayvanlardan farklıydık! Hani bizim beyinlerimiz vardı! ...Isırarak değilde,aç bırakarak zulüm ederek öldürdüğümüzde bunun adına insanlık mı diyoruz? .Öyleyse ben insan olmak istemiyorum...Bana geçici mutluluk nedir diye soran olursa,Güneşin batışı derim.Gün boyu savaşmaktan yorgun düşen beyinler,en azından dinlenmek için akşam vaktini beklediklerinde ve o an geldiğinde mutlu oluyorum...Keşke herkes uykuya daldığı an kadar gerçek ve zararsız olsa.Doğduğumuz an kadar akıllı olmayacakmıyız bizler? ...Keşke herşeye yeniden başlasak.Mesela bir öğretmenimiz olsa ama bize hiçbir şey öğretmese.! Hep saf kalpli yaşasak.Ne olduğunu bilmediğimiz halde ısrarla ' ben büyüyünce doktor olacağım ' desek ve büyüyünce o doktorun ne iş yaptığını yine bilmesek...Kıymanın,etin,elmanın,armudun kilosunun kaç para olduğu bizi ilgilendirmese.Önümüze yüzlerce şeker almaya yetecek kadar para ve de sadece bir şeker koyup ' seç ' deseler,bizde o tek şekeri seçsek...Ana haber bültenleri yerine çizgi film seyretsek.Açık oturumlarda ilk okul aşklarımızdan bahsetseler...Kısacası yaşımız ilerlese de hep çocuk kalabilsek...Ne garip bir çelişki! Ben mutluluğun nerede gizli olduğunu öğrendim.(Mutluluk öğrenmemektir) Fakat bunun içinde yaşayıp öğrenmemiz gerekiyorsa, demekki bizler hiçbir zaman mutlu olamayacağız.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 14:35

    Şiirçik



    Küçücük gözleri olan,
    Ufacık martıların,
    Minicik kanatlarında
    Kocaman bir hasret gönderdim sana...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 14:35

    Akıp Gider.....(Yaşamak)



    Akıp Gider.....(Yaşamak)

    akıp gider
    yol uzundur sürer
    bir adım bir adım daha derken bazen
    bir sonraki günü hesap etmezken ve
    bir bakışın ardında bir kalp atışı ararken
    bir anda sonuna geliveririz

    oysa hayat
    bazen sadece o anda duymak istediğini kendi kendine fısıldarken
    bazen sadece bir anlık olduğunu bile bile bir buseyi ortaya atarken
    ve bazende
    her şeye inat bir çınar gibi kök salarak
    kaldığı her anında yerinde biraz daha ağırlaşarak
    her santimini ezberlediğin teninin bir zerresinde
    bin kere yeniden doğarak yaşamaktır

    sadece onda olmayı sevdiğin için
    ve sevildiğin için olmayı
    sevdalı kalarak
    sevdayla bakarak
    orda olmak güzeldi dediğin günlerin
    bir sonrakinde de sürmesini dileyerek paylaşmaktır

    sadece nerede olduğunun önemi vardır
    ve nasıl olduğunu düşünmek fedakarlıktan kaçmaktır
    ama
    her şey bir yana aslında
    sadece yaşamaktır işin aslı
    doyunca ve hür
    ki insan sadece kendinde özgür

    Ali Akar

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 14:34

    Kalbini ve ruhunu, küçücük bir zarfın içine koymuştu



    Kalbini ve ruhunu, küçücük bir zarfın içine koymuştu,
    Göndermişti genç adama.
    Genç adam yanlış adreste, yanlış yerdeydi,
    Kabul edemedi kadının kalbini,
    Önemsiz görmüştü kadının kendine gelen mektubu,
    Bilmiyordu ki…
    Kadının kalbinin ve ruhunun küçücük zarfta olduğunu,
    Bir küçük, yeşil zarfta…

    Kadının kalbi kırıldı,
    Zaman hep yaptığını yaptı,
    Onardı yaralı kalbi,
    Mevsimler geldi geçti
    Genç adam bir gün tüm cesaretini topladı
    Hep imâ edip kadının anlamasını beklediği şeyi yazdı
    Kadın şaşırdı okuduğu cümlelere
    Konuşurken cesaretli değildi genç adam
    Ama yazarken müthişti.
    Satır aralarına sıkıştırdığı şeyleri işte yazmıştı.
    “Benim başıma saksı düştü,
    tüm gerçekleri kavradım” dedi kadın
    “Umarım, senin başına da saksı düşer”

    Bilmem kaç mevsim daha geçti.
    Kadın yine sevgilisi denizleydi.
    Sahilde yürürken düşünceliydi
    Ayakları acıyordu çakıl taşlarına bastıkça.
    Yürüdü, yürüdü, yürüdü…
    Canı yandıkça yürüdü.
    Yürüdükçe canı yandı.
    Hayat böyleydi galiba.
    Ya da gerçek olandı.
    Yüründükçe can yakan.
    Ama ille de yürünen.

    Denizin bittiği yere baktı kadın.
    Bakışları ufukta asılı kaldı.
    Gökyüzüne kaldırdı başını.
    Gökte dolunay vardı.
    Sandı ki bir şifre gizli dolunayda,
    Tek kendisinin bir de genç adamın bildiği.
    İncecik kumları avuçladı eğilip
    Hepsini avucunda tutamadı.
    Elinden akıp gitti.
    Tutamadığı yaşam gibi.

    Yürüdü yine denizin kıyısında kadın.
    Çakıl taşları ayaklarını acıtıyordu.
    Canı yandıkça yürüdü
    Yürüdükçe canı yandı.
    Yorulana kadar yürümeye karar verdi
    Yürüdü, yürüdü, yürüdü…
    Son gördüğümde hâlâ yürüyordu.
    Bir denizine bir dolunaya bakarak.
    Düşüncelerinin derinine dalarak…

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 14:34

    Yorgun oldugumu anlatmaya çalistim sadece...



    BiLir misin yaLnIzLIkta gokyuzune bakIp agLamayI...

    BiLir misin yagmurda dibine kadar IsLanIp sessiz kaLmayI...

    BiLir misin sogukta usumeden tum hayaLLerinLe IsInmayI...

    BiLir misin sevgi arar gibi herhangi bir oyuncaga sarILmayI...

    Peki, biLir misin sensizLikte sensizLigin sessizLigine mecbur kaLmayI?


    -

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    07.04.2007 - 14:33

    Aşk Sende Benim



    Aşk Sende Benim

    Yakınında duracaksa olmaz
    Uzaklarda da hissetmemeli
    Eller ayrılır arada
    Eller nerde durduğunu bilmeli

    Zamansızdı bizimki
    Zamanın darlığına girmedi
    En çok gece mavisinde duruşunu sevdim
    En çok gece ülkesinde gezdim
    Sen diye başlayan mısralardan
    Kendi şarkımı sende besteledim

    Ayrıydık bilirsin
    Belki benden de çok seversin
    Dudaklarının kuruduğu anları bilirim
    Sen de hep o anlara denk gelirsin

    Ol sende şimdi baş ucumda bebeğim
    Sen nerede istersen ben ruhumu vereyim
    Aklımda koca dünyan kaldı içinde sadece ben
    Sen yakınında dur aşkın aşk sende benim ben

    Ali Akar

Toplam 559 mesaj bulundu