Adım Adım Aşk bir gizemdi bakışların soru işaretleri yüklenmiş kırılmış köprünün ayağı yol kapanmış belki iyot kokusu takıldı soru işareti çengeline düştü suya bir rüzgar öpüşü bir dalga teninde
kanatlandı sözcüklerim deniz feneri ışığı ayaklandı kıpırdadı süt limanlığı dinginliğimin,ağırdan elin eridi elimde uyuştum soluk alışlarında gözlerinde şiirsellik mutlu gemiler yanaştı limana anlamlı imgeler aktı dudaklarının kıvrımından bana
kahve gözlerin kısıldı bir köz düştü bahtiyarlığıma pembelere büründü ağaçlar köpük köpüktü bir hırka,bir çatal çaldı beni art arda vuruldum çoğaldın tümcelerimde
sarmalandım an be an hırsızlar çaldı uykularımı ben yıldızları sayarken en parlağı sendin kayboldum sende yok oldum tükendim şafakla yavaş ya va ş .
Benim hiç canım yanmadı anne, Hep sen sardın beni Hep sen sakındın… İşte büyüdüm,acı çekiyorum Adı sevdaymış bu acının Hep bendim kandırılan Bana kandırmayı öğretmedin ki….
Gözlerime bak şimdi söndü artık feri… İnsanlar hep beni yok etti anne Sen hiç bana yok etmeyi öğretmedin ki…. Hak etmedim be anne hak etmedim..
Sevgi bu mu? Tutku bu mu? Ömür bu mu? Neden sen yoksun Neden sarmıyor,sakınmıyorsun beni? Hep çocuk olmayı istedim Ama herseferin de acımasızca büyüdüm
Adı da Kendisi de Aşk Olmalı Sonrası yoktur aşkın; Bir gece geç zamanda, Olmayacak bir anda, Uzanmış, O'nun ateşiyle sarmalanmış, Gözler kapanıp, Dünya değişmeli. Ah olsaydı, keşke......yerine, 'Seni İstiyorum' diyebilmeli.
Yollar erimeli, Tüm diriliğiyle çıkagelmeli. Sarılıp sımsıkı, Doyasıya öpmeli, Dudaklar morarmalı, Bakışlar baygınlaşıp, Zaman durmalı. Korları ruhun, Evreni yakmalı. Ten kokusu, Ter kokusu basmalı, Nefesler tutuşmalı, Titremeli baştan sona, Beden ve ruhun tekliğinde, Ah'lar, keşkeler terkederken odayı.
Adı da, kendisi de aşk olmalı..
Mazereti yoktur aşkın; Başına vurduğunda, Sevgilinin kollarında, Doruklarda..
Açsam Rüzgara Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş Mavilerde sefer etmek! Bir sahilden çözülüp gitmek Düşünceler gibi başıboş. Açsam rüzgara yelkenimi; Dolaşsam ben de deniz deniz Ve bir sabah vakti, kimsesiz Bir limanda bulsam kendimi. Bir limanda, büyük ve beyaz... Mercan adalarda bir liman.. Beyaz bulutların ardından Gelse altın ışıklı bir yaz. Doldursa içimi orada Baygın kokusu iğdelerin. Bilmese tadını kederin Bu her alemden uzak ada. Konsa rüya dolu köşkümün Çiçekli dalına serçeler. Renklerle çözülse geceler, Nar bahçelerinde geçse gün. Her gün aheste mavnaların Görsem açıktan geçişini Ve her akşam dizilişini Ufukta mermer adaların. Ne hoş. ey Tanrım, ne hoş, İller, göller, kıtalar aşmak. Ne hoş deniz deniz dolaşmak Düşünceler gibi başıboş. Versem kendimi bütün bütün Bir yelkenli olup engine; Kansam bir an güzelliğine Kuşlar gibi serseri ömrün.
Bahar Sevdalarında Üşürsün sönen bir ufkun aydınlığında beyaz sevda esintileri gelirken yüreğine, son vapurun kalkacağı rıhtımda,görmeden sevda güneşini, gidecekmisin sen. seni görmek için gelirim istersen,son kez sana sevda pınarlarından, bana ancak benden çok sen yetersin,anlarsan eger yüregimin avuçlarında. sevdanın her hecesi aşktır bana,ismine sevgiler yazıldı, ölümü olmayan, kirpiklerim örtsede gözlerimi,vuram vuram yıllar gelir,usanmaz beklerim seni. bahar sevdalarında sevdamla üşürsün bedenin titrer,bensizliğe sarılırken, ağıtlarımı koynumda gizledim,ağladığımı görme sakın,hüzün akşamlarında.....
Bahar Bir bahar sabahı beni terk edip gittin Hiç acımadan, gözyaşlarımı hesaba katmadan Merak ediyorum bunu neden yaptın Oysa ben, sen yanımdayken Bayramlıklarını giymiş öksüz çocuk gibi sevinirdim Gök yüzündeki yıldızları yeryüzüne indirirdim Sensiz olduğum anlardaysa Bilir misin sensiz yatağımda seni düşlerdim Yağmurlu gecelerde üşürdüm Senin yerine yastığıma sarılırdım Kar yağdığında çocuklar gibi sevinir, kıpır kıpır olurdu içim Mevsimlerden en fazla kış mevsimini severdim Sormuyorsun neden kış mevsimini sevdiğimi Çünkü kış geceleri soğuk ama gündüzleri ağaçlar gelinlik giymiş gibi olurlar Ve ben seni düşlerim gelinliğimle beraber Kıştan sonra bahar gelir Sana kavuşma mevsimidir bahar, aynı zamanda terk edip gittiğin mevsimdir Ve yaz geceleri aşkın gibi yakar içimi Güzün gelmesiyle yapraklar sararıp dökülür Ben de onlar gibi solarım Yine mevsimlerden kış Eskisi gibi sevmiyorum kış mevsimini artık Çünkü ardından gelen bahar Ve de sensiz gelen bu kaçıncı bahar.
Bakışların güzeldi onları sevmiştim ben Bir bakardın başkalaşırdı her şey Anlamı vardı sanki her bir bakışının Yorulmadan bakmak isterdim hep Ama her defasında yorgun düşerdim Erirdim, nefesim kesilirdi, ölürdüm her defasında Rüya gibi gelirdi geçen her dakika Rüyaydı, farkındaydım Ömrümü uzatırdı bakışların Sorgusuz sualsiz yaşardım Di'li geçmiş zamanların öncüsü kaldın şimdi Aklıma geliyorsun; ama artık heyecan getirmiyorsun ki Diyorum ki; bendeydi hata, Diyorum ki; rüyaydı öyle kabullenmiştim başını Diyorum ki; iyi ki uyanmışım.
Dalgın dalgın yürürken Yine hayalde gördüm seni O zaman hatırlattın Sen bana sensiz beni Mihrap yaptım kendime Seni hayallerimde Sevdim okşadım seni Hep hayal ellerimle Seni hissetmek istedim Ta içimde iliklerimde Bir tadımlık şarabı İçemedik birlikte
aşk başkadır bambaşka ayakları yerden kesilir insanın bulutlara çıkar kimseleri görmez gözü bir vardır dünyasında yalnızca bir başka hiç bir şey yoktur ama o bir bir başkası için düşünüyorsa bir diye nasıl dağılır bulutlar nasıl düşer aşağı hızla insan düşerde yerlere hızla kaldıramaz kimse kimseler tesellisi zordur unutması sevilmemek acısı ölmek ister o zaman çoğu ama kolay mı kolay mı öyle ölmek yaşamak dururken izler kalır yara küllenir yaşam devam eder devam eder ama nasıl
Bir çocuk vardı; Onu tanıdığımda 17 yaşında olan. Sevmeyi, sevilmeyi isteyen bir çocuk.
Bir çocuk vardı; Ayrılık acısını bilmeyen. Onu gördüm. Mutluydu. Seviyordu, seviliyordu. Günleri huzurlu ve sevinçli geçiyordu. Ama ayrılık acısını bilmiyordu.
Bir çocuk vardı; Hafta sonu 2'de Kadıköy'e gidip sahile inen. Sevgilisiyle birlikte sevinç içinde.
Bir çocuk vardı; Hafta sonu 2'de Kadıköy'e gidip sahile inen. Bu sefer başı önde, omzunda gitar. Onu gördüm. İçiyordu, ağlıyordu. Mektuplara sarılmış. Gitar ise yanında.
Bir çocuk vardı; Hayatı bitmiş,kimseyle konuşmayan. İçen, ağlayan. Bir gün el sürmediği gitarını alıp çalmaya başladı. İnsanlar etrafında. Gülüyordu! . Çaldı,çaldı,çaldı... Sonra sustu. Elveda dedi. Ebediyete...
Bir çocuk vardı; Artık ayrılık acısını tatmıştı... Gülüyordu.
Bir çocuk vardı; Onu tanıdığımda henüz 17 yaşında olan. Bir elinde gitar,diğerinde mektuplar. Kollarını açmıştı. Rüzgara, Beşiktaş'a...
Bir çocuk vardı; Kendisini boşluğa bırakırken 'SENİ SEVİYORUM! ' diye bağıran...
Sana nasıl anlatsam nasıl söylesem Seni nasıl sevdiğimi nasıl özlediğimi Yağmura hasret çöller mi desem Güneşe hasret göller mi Yıldıza hasret geceler mi desem Şiire hasret heceler mi Çocuk bekleyen analar mı desem Memeye hasret bebeler mi Ateşi bekleyen ocak mı desem Hasretle açılan kucak mı Sana nasıl anlatsam nasıl söylesem Seni nasıl sevdiğimi nasıl özlediğimi Anlar mısın sensizlikte neler çektiğimi
Haksızlık Önünde Egilmem Çünkü HakkımLa ßeraßer Gururumuda Kaybetmiş Olurum..ßen Tekim ßenim ßeyaz Sayfamda Kalemimde Silgimde SevdikLerimin dostlarımın ELinde.. Bir gün nefesim tükensede ruhum bedenimden ayrılsada hiç konuşa masamdan ben susacağım o zaman ışıklar sönecek karanlıklarda sadece ve sadece bir ışık görünecek dünyada kalbimde taşıdığım sevgi ve kurduğum dostluklar yalansız riyasız menfaatsiz kurduğum dostluklar karanlıklarımda aydınlığım olacak zaten dünyada aslında yaşarken karanlıkta değimliyiz ve sevgisizleşen dünyamızda menfaate dayanan dostluklarla kirlenmedi mi gel o zaman sanalda olsa daha yaşam bitmeden sevgiyi yayalım tüm insanlara yunusun, Mevlana nın yaktığı sevgi ateşini sönmesine izin vermeyelim dostluk şerbetinden içelim kanana kadar ne dersin sende benim gibi düşünüyorsan gerçekten bu sevgiyi ferdi olarak dünyaya yayabileceğini düşünüyorsan ve her insan bir filizdir diye düşünüyorsan beklerim...............
sen yoktun burada elimden ne gelir denizve martılar küçük bir kotra ve sen. neler geçer gönlümden kim bilebilir sana ulaşmak ne kadar zor olsada seni hayal etmek beni sevindirir
dayanamazsa bana bakmaya gözlerin kapa görme beni ama bil seni sevdiğimi hisset,duy, unutma seni özlediğimi istemezsen duymayı dinleme sesimi kapat kulaklarını hisset,anlamaya çalış seni nasıl sevdiğimi istemezsen yüzüne bakmamı gösterme hiç kendini bana ama hisset hissetmeye çalış seni nasıl sevdiğimi
Sevdam ürküttü seni Sen de korktun benden Nasıl da yorulmuştum Aşk peşinde koşmaktan Hırçın dalgalı denizlerde Dolaştım hiç bıkmadan Aradım sakin liman Buldum sandım Yanaşacaktım tam Baktım benden fırtınalı Denizlerdesin sen Sakin limanın olsam Yanaşır mısın bana Yoksa yine boğuşacak mısın Hırçın dalgalarla Bilinmez azgın sularla
Yağmurum ol yağ üstüme Islat beni iliklerime kadar İçimde bağrımda hissedeyim seni Sar her yanımı sırıl sıklam et beni Düşeyim ıslak kollarına Beraberce sürüklenelim Benide götür özlediğin denize
her gün her gün insanlar ölüyor hayatlar ölüyor böyle dünya bu tam sağımı solumu ayırdık diyoruz ya kara bir bulutla yitiyor neleeer neler...
kaç yıldır bilmem ufala kırıla aşına aşına tutunacak kendi sesinden başka bir sese ulaşamamış şu çakıl taşlarını biraz da bize benzeyen yanıyla yüreğimde duyarak avuçluyorum bir otun bile bitmediği yerde sesim diye sunuyorum o çakıl taşını bir insana yıldızlar çoğaltıyorum yüreğimde sonra çakıl taşlarına dağıtmak istiyorum o yıldızları teek tek yani ormanı görmeye çalışırken farketmediğimiz ya da bakmadığımız ağaçlara uzanabilmek çoşkusuyla kabarıyor yüreğim işte öyle yürekle henüz yağmamış yağmurları biriktiriyorum içimde çalıyorum kapısını yüreklerin
elleri temkinli elleri tedirgin şişmiş bir solungaç gibi elleri bilmem hangi sularda perdeleri çekili ışıkları sönük kapıları sürgülü
evet siz alnını avuçlarına almış bir geceydiniz biraz da suçluca utangaç kendinizle çelişkideydiniz bir ırmak ağırlığını taşıyordunuz rahiminizde her biriniz ayrı yorgun ayrı bilmeceydiniz bütün bilimlerin çok bilinmeyenli denklemlerinde
terkisine atlayıp zamanın vurdum hayata soluğumu düşünmeden nefes alacak tanrısız boyutlar aradım küstürülmüş kapılara çarptım görünmez duvarlara bir avuç su buldumsa bir kuytuda onu hesapsız sonsuzluklara vurdum okyanussal boyutlara
onlar insanı sevmek yerine tanrılarına tapınmaktaydılar duvarlarını zorluyorlar alkol yalazlarıyla camlarında boyutsuz zamanın pusuna bakıyorlar zamansız sorular soruyorlar boğuyorlar elleriyle martı çığlıklarını uzattığım yüreğime tanrılarını dolduruyorlar ucuz yargılarını güncel hesaplarını adımlarını killi sularda yürür gibi atıyorlar içsel eksenlerinde
bir insanı sevmek daha zordur tanrıyı sevmekten bu yüzden tanrılar alıyorum eskici çığlıklarıyla onlar üç beş tanrı verip daha yenilerini alıyorlar çünkü korkuyorlar yaşamaktan korkuyorlar
hayatlarımızı düşünüyorum hayatımızın her çelişkisini ince su yoğunluğundaki gülüşünün serpiştiği her yanda sürüp giden tablo gibi
evet sevgiler ölüyor gözler önünde ne bir yaprak oynuyor ne bir yürek ne de bir el kımıldıyor ince sudan gülücüğün şimdi hemen şimdi bize ve daima o gülücüğün gerek....
hatirlar misin nasil mutluyduk bir zamanlar elim eline degse titrerdik alişmamiz uzun sürmedi ellerimizin yüzümüzü kizartmasina önce utangaç bakişlar atardik gözüm gözüne yakalansa ikimiz de yerle aşina olurduk hatirlar misin nasil mutluyduk bir zamanlar ayni türküyle aglardik ayni olaya gülerdik bak şimdi yillar geçti ben hatirliyorum o güzelim yillari nasil özlüyorum bir bilsen dizine yatip uyuklamayi sirlarimi senle paylaşmayi sabahlari kalkmani akşamlari penceren dibinde sabahlamayi özledim seni aşkim özledim nasil huzur doluydum seninle ve şimdi nasil huzursuzum sen gittin gideli kapi çalar arasira sen geldin sanirim sonra, gelen gidince aglarim hatirlar misin nasil mutluyduk bir zamanlar bak şimdi benden eser yok yaşanmiş iyi ya da kötülerle avunuyorum bekliyorum derya'm ben biraktigin yerde bekliyorum ansizin dönmeni bekliyorum
Seni gördüm dün gece rüyamda gülüm Sevecen bakıyordun bana mutluydum Sen yanımda Sen karşımda Sen benimle Sevgiyle uzattın elini bana Sevgiyle tuttum elini Sevgiyle koklayarak öptüm Solgun renkli yanağını Solgundu yüzün hüzünlü nedendir bilemedim Sessizce yasladım Seni göğsüme kokladım kokunu Soludum soluğunu Sıcacıktı nefesin Sevecen kokuyordu Saçların ellerimle taradım Saçların ipek gibi Siyahtı bahtım kadar Sonra gözlerine bakabildim Sonsuzluk vardı gözlerinde Sevgi gördüm bana diye umutlandım Sevdalandım bir daha bir daha Sevginle yandım ellerim terledi Senin ellerin elimde ter içinde kaldı Sonra çıktık beraberce Sokaklara girdin koluma Sokuldun bana iyice Soğuktu dışarısı gerçek soğuk Soğuğa aldırmadım yanıyordum Sıkıca sarıldım kolumdaki eline Sararmış yapraklar arasında Sarmaş dolaş yürüdük Sevgi ısıtıyordu bizi Sabırsızdık ikimizde bir parka gidip Sarılmak için birbirimize daha da Sıkıca ve sevgiyle dudaklarımız birleşti Seyredenlere bakanlara aldırmadan Sağanak bir yağmur başladı birden Sığındık bir saçak altına Soluklarımız karıştı birbirine yeniden Saadet ten ölebileceğimi düşündüm Saat çaldı birden uyandım Soluğunun sıcaklığı dudağının ıslak tadı Dudağımdaydı hala
Sabah ol Hayat gözlerinde aydınlansın Bahardan kalan son kuş Aşkı çığırsın Akşamdan topladığım yıldızları Tek tek fırlat denizlere Gece sulara dalsın.
Sabah ol Çiğ tanesinde serilsin gün üzerine Serin ve bakir Güneş sen ol Vur sevdayı perdeleri aralayan her yüze
Sabah ol Düşlerime sakladığım deniz gözleri Görmemeleri için Saklan tepelerin ardına Denizle göğün birleştiği yerde Göz kırp sevdaya Bakan anlamasın Denizmisin bulutmusun
Sabah ol Yalnızlığıma yoldaş olma dolunayda Yakamozlar eşlik ediyor sen yoksan Gece seriliyor sevdama Acıları boğmak için Sen güneş ol ben beklerim karanlıkları.
Dün gece seni gördüm rüyamda Elim omuzunda seninki de belimde Dolaştık sahilde beraberce Balık tutanlara baktık boğazda Sandallara yatlara gemilere Yalılara baktık hayaller kurduk Hayallerimizin üstünde yükseldik bulutlara Yıldızlar donattı her yanımızı Ay daha bir parladı bizim için Bulutlardan seyrettik dünyayı Ne kadar temiz ne kadar mavi yeşil Neşeli şarkılar söyledik Koştuk eylendik bir de baktık vakit gelmiş Rüyadan çıkma vakti Sen boynunu büktün bir yana Ben de bir yana sonra baktık tekrar birbirimize Ne senin gözünde bir damla yaş vardı ne de benim Sarıldık sıkıca birbirimize kenetlendik Yetmişti bu mutluluk bize Tekrar buluşmak için sözleştik Sabah bulutlar gözyaşı döküyordu Bizim yerimize bulutları ağlattık
06.04.2007 - 16:28
Adım Adım Aşk
bir gizemdi bakışların
soru işaretleri yüklenmiş
kırılmış köprünün ayağı
yol kapanmış belki
iyot kokusu takıldı
soru işareti çengeline
düştü suya
bir rüzgar öpüşü
bir dalga teninde
kanatlandı sözcüklerim
deniz feneri ışığı ayaklandı
kıpırdadı süt limanlığı
dinginliğimin,ağırdan
elin eridi elimde
uyuştum soluk alışlarında
gözlerinde şiirsellik
mutlu gemiler yanaştı limana
anlamlı imgeler aktı
dudaklarının kıvrımından bana
kahve gözlerin kısıldı
bir köz düştü bahtiyarlığıma
pembelere büründü ağaçlar
köpük köpüktü
bir hırka,bir çatal çaldı beni
art arda vuruldum
çoğaldın tümcelerimde
sarmalandım an be an
hırsızlar çaldı uykularımı
ben yıldızları sayarken
en parlağı sendin
kayboldum sende
yok oldum
tükendim
şafakla
yavaş
ya
va
ş
.
06.04.2007 - 16:27
Adı Yok Yaşanılanların Ötesinde
Zaman tüketir içinde seni
Sen zamanı içersin
Sonsuz hayal çeşmelerinden.
Hayatın pelerini
Durgun sularında serili
Ellerin
O narin, pamuk ellerin
Kanatır düşlerini
Tanımaz kimseler seni.
Yüzünde dinlenen yorgun güneş
Sarhoş bir yıldızın ayıklığına direnir
Oysa
Bulutları kaçıran aynı yağmurdu
Islanan sokaklarda
Sen de öyle.
Çocuksu düşlerini kovaladığın
Mevsimsiz sancıların tekrarıdır
Yaşadığın hayatın kırıntıları.
06.04.2007 - 16:26
Adı Sevdaymış
Benim hiç canım yanmadı anne,
Hep sen sardın beni
Hep sen sakındın…
İşte büyüdüm,acı çekiyorum
Adı sevdaymış bu acının
Hep bendim kandırılan
Bana kandırmayı öğretmedin ki….
Gözlerime bak şimdi söndü artık feri…
İnsanlar hep beni yok etti anne
Sen hiç bana yok etmeyi öğretmedin ki….
Hak etmedim be anne hak etmedim..
Sevgi bu mu?
Tutku bu mu?
Ömür bu mu?
Neden sen yoksun
Neden sarmıyor,sakınmıyorsun beni?
Hep çocuk olmayı istedim
Ama herseferin de acımasızca büyüdüm
06.04.2007 - 16:26
Adı da Kendisi de Aşk Olmalı
Sonrası yoktur aşkın;
Bir gece geç zamanda,
Olmayacak bir anda,
Uzanmış,
O'nun ateşiyle sarmalanmış,
Gözler kapanıp,
Dünya değişmeli.
Ah olsaydı, keşke......yerine,
'Seni İstiyorum' diyebilmeli.
Yollar erimeli,
Tüm diriliğiyle çıkagelmeli.
Sarılıp sımsıkı,
Doyasıya öpmeli,
Dudaklar morarmalı,
Bakışlar baygınlaşıp,
Zaman durmalı.
Korları ruhun,
Evreni yakmalı.
Ten kokusu,
Ter kokusu basmalı,
Nefesler tutuşmalı,
Titremeli baştan sona,
Beden ve ruhun tekliğinde,
Ah'lar, keşkeler terkederken odayı.
Adı da, kendisi de aşk olmalı..
Mazereti yoktur aşkın;
Başına vurduğunda,
Sevgilinin kollarında,
Doruklarda..
06.04.2007 - 16:25
Adı (mut) suzluk
Masalı dinlenmeyen geceler içindeyim,
Tılsımı tutmayan düşlerle, /Deşilmemiş yaralarım henüz,
Terkedilmiş bir manastır hüznü gözlerim,
Rüzgarlı yalnızlıklarda başıboş dokunuşlar,
Körlenen bir ressamın, /Körelen elleri ellerim..
Çiziliyorum beyazdan, /Bakışlarım sessizlik,
Mevsim öğüten kuşlar gibi, /Yapım ekinde susuzluk..
Köşesi kıvrılan defterlere düşüyor öpüşlerim,
Telafisiz,
Adı (mut) suzluk...
06.04.2007 - 16:24
Açsam Rüzgara
Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş
Mavilerde sefer etmek!
Bir sahilden çözülüp gitmek
Düşünceler gibi başıboş.
Açsam rüzgara yelkenimi;
Dolaşsam ben de deniz deniz
Ve bir sabah vakti, kimsesiz
Bir limanda bulsam kendimi.
Bir limanda, büyük ve beyaz...
Mercan adalarda bir liman..
Beyaz bulutların ardından
Gelse altın ışıklı bir yaz.
Doldursa içimi orada
Baygın kokusu iğdelerin.
Bilmese tadını kederin
Bu her alemden uzak ada.
Konsa rüya dolu köşkümün
Çiçekli dalına serçeler.
Renklerle çözülse geceler,
Nar bahçelerinde geçse gün.
Her gün aheste mavnaların
Görsem açıktan geçişini
Ve her akşam dizilişini
Ufukta mermer adaların.
Ne hoş. ey Tanrım, ne hoş,
İller, göller, kıtalar aşmak.
Ne hoş deniz deniz dolaşmak
Düşünceler gibi başıboş.
Versem kendimi bütün bütün
Bir yelkenli olup engine;
Kansam bir an güzelliğine
Kuşlar gibi serseri ömrün.
Orhan Veli Kanık
06.04.2007 - 16:23
Bahar Sevdalarında Üşürsün
sönen bir ufkun aydınlığında beyaz sevda
esintileri gelirken yüreğine,
son vapurun kalkacağı rıhtımda,görmeden
sevda güneşini, gidecekmisin sen.
seni görmek için gelirim istersen,son kez
sana sevda pınarlarından,
bana ancak benden çok sen yetersin,anlarsan
eger yüregimin avuçlarında.
sevdanın her hecesi aşktır bana,ismine
sevgiler yazıldı, ölümü olmayan,
kirpiklerim örtsede gözlerimi,vuram
vuram yıllar gelir,usanmaz beklerim seni.
bahar sevdalarında sevdamla üşürsün
bedenin titrer,bensizliğe sarılırken,
ağıtlarımı koynumda gizledim,ağladığımı
görme sakın,hüzün akşamlarında.....
06.04.2007 - 16:22
Bahar
Bir bahar sabahı beni terk edip gittin
Hiç acımadan, gözyaşlarımı hesaba katmadan
Merak ediyorum bunu neden yaptın
Oysa ben, sen yanımdayken
Bayramlıklarını giymiş öksüz çocuk gibi sevinirdim
Gök yüzündeki yıldızları yeryüzüne indirirdim
Sensiz olduğum anlardaysa
Bilir misin sensiz yatağımda seni düşlerdim
Yağmurlu gecelerde üşürdüm
Senin yerine yastığıma sarılırdım
Kar yağdığında çocuklar gibi sevinir, kıpır kıpır olurdu içim
Mevsimlerden en fazla kış mevsimini severdim
Sormuyorsun neden kış mevsimini sevdiğimi
Çünkü kış geceleri soğuk ama gündüzleri ağaçlar gelinlik giymiş gibi olurlar
Ve ben seni düşlerim gelinliğimle beraber
Kıştan sonra bahar gelir
Sana kavuşma mevsimidir bahar, aynı zamanda terk edip gittiğin mevsimdir
Ve yaz geceleri aşkın gibi yakar içimi
Güzün gelmesiyle yapraklar sararıp dökülür
Ben de onlar gibi solarım
Yine mevsimlerden kış
Eskisi gibi sevmiyorum kış mevsimini artık
Çünkü ardından gelen bahar
Ve de sensiz gelen bu kaçıncı bahar.
06.04.2007 - 16:20
Bakışların Güzeldi
Bakışların güzeldi onları sevmiştim ben
Bir bakardın başkalaşırdı her şey
Anlamı vardı sanki her bir bakışının
Yorulmadan bakmak isterdim hep
Ama her defasında yorgun düşerdim
Erirdim, nefesim kesilirdi, ölürdüm her defasında
Rüya gibi gelirdi geçen her dakika
Rüyaydı, farkındaydım
Ömrümü uzatırdı bakışların
Sorgusuz sualsiz yaşardım
Di'li geçmiş zamanların öncüsü kaldın şimdi
Aklıma geliyorsun; ama artık heyecan getirmiyorsun ki
Diyorum ki; bendeydi hata,
Diyorum ki; rüyaydı öyle kabullenmiştim başını
Diyorum ki; iyi ki uyanmışım.
06.04.2007 - 16:19
Aşk Şarabı
Dalgın dalgın yürürken
Yine hayalde gördüm seni
O zaman hatırlattın
Sen bana sensiz beni
Mihrap yaptım kendime
Seni hayallerimde
Sevdim okşadım seni
Hep hayal ellerimle
Seni hissetmek istedim
Ta içimde iliklerimde
Bir tadımlık şarabı
İçemedik birlikte
06.04.2007 - 16:19
Bir Sevda Bu
aşk başkadır bambaşka
ayakları yerden kesilir insanın
bulutlara çıkar
kimseleri görmez gözü
bir vardır dünyasında
yalnızca bir
başka hiç bir şey yoktur
ama o bir
bir başkası için düşünüyorsa bir diye
nasıl dağılır bulutlar
nasıl düşer aşağı hızla insan
düşerde yerlere hızla
kaldıramaz kimse
kimseler
tesellisi zordur
unutması sevilmemek acısı
ölmek ister o zaman çoğu
ama kolay mı
kolay mı öyle ölmek
yaşamak dururken
izler kalır yara küllenir
yaşam devam eder
devam eder ama nasıl
06.04.2007 - 16:18
Bir çocuk vardı;
Bir çocuk vardı;
Onu tanıdığımda 17 yaşında olan.
Sevmeyi, sevilmeyi isteyen bir çocuk.
Bir çocuk vardı;
Ayrılık acısını bilmeyen.
Onu gördüm.
Mutluydu. Seviyordu, seviliyordu.
Günleri huzurlu ve sevinçli geçiyordu.
Ama ayrılık acısını bilmiyordu.
Bir çocuk vardı;
Hafta sonu 2'de Kadıköy'e gidip sahile inen.
Sevgilisiyle birlikte sevinç içinde.
Bir çocuk vardı;
Hafta sonu 2'de Kadıköy'e gidip sahile inen.
Bu sefer başı önde, omzunda gitar.
Onu gördüm.
İçiyordu, ağlıyordu.
Mektuplara sarılmış. Gitar ise yanında.
Bir çocuk vardı;
Hayatı bitmiş,kimseyle konuşmayan.
İçen, ağlayan.
Bir gün el sürmediği gitarını alıp çalmaya başladı.
İnsanlar etrafında. Gülüyordu! .
Çaldı,çaldı,çaldı...
Sonra sustu.
Elveda dedi.
Ebediyete...
Bir çocuk vardı;
Artık ayrılık acısını tatmıştı... Gülüyordu.
Bir çocuk vardı;
Onu tanıdığımda henüz 17 yaşında olan.
Bir elinde gitar,diğerinde mektuplar.
Kollarını açmıştı. Rüzgara, Beşiktaş'a...
Bir çocuk vardı;
Kendisini boşluğa bırakırken 'SENİ SEVİYORUM! ' diye bağıran...
06.04.2007 - 10:40
Gel Gidelim
Oya gibi işledin sözlerini kalbime
Rastlamadın biliyorum sende dengine
Gel gidelim sevdiceğim seninle
Kaçalım buradan açılalım engine
Hayatın anlamını anlatma bana
Gel hayatı yaşayalım diyorum sana
Yaşamak istersen katlanırsan bana
Bil ki mabedimsin aşığım sana
06.04.2007 - 10:40
Nasıl Anlatsam
Sana nasıl anlatsam nasıl söylesem
Seni nasıl sevdiğimi nasıl özlediğimi
Yağmura hasret çöller mi desem
Güneşe hasret göller mi
Yıldıza hasret geceler mi desem
Şiire hasret heceler mi
Çocuk bekleyen analar mı desem
Memeye hasret bebeler mi
Ateşi bekleyen ocak mı desem
Hasretle açılan kucak mı
Sana nasıl anlatsam nasıl söylesem
Seni nasıl sevdiğimi nasıl özlediğimi
Anlar mısın sensizlikte neler çektiğimi
06.04.2007 - 10:39
Haksızlık Önünde Egilmem Çünkü HakkımLa ßeraßer Gururumuda Kaybetmiş Olurum..ßen Tekim ßenim ßeyaz Sayfamda Kalemimde Silgimde SevdikLerimin dostlarımın ELinde..
Bir gün nefesim tükensede ruhum bedenimden ayrılsada hiç konuşa masamdan ben susacağım o zaman ışıklar sönecek karanlıklarda sadece ve sadece bir ışık görünecek dünyada kalbimde taşıdığım sevgi ve kurduğum dostluklar yalansız riyasız menfaatsiz kurduğum dostluklar karanlıklarımda aydınlığım olacak zaten dünyada aslında yaşarken karanlıkta değimliyiz ve sevgisizleşen dünyamızda menfaate dayanan dostluklarla kirlenmedi mi gel o zaman sanalda olsa daha yaşam bitmeden sevgiyi yayalım tüm insanlara yunusun, Mevlana nın yaktığı sevgi ateşini sönmesine izin vermeyelim dostluk şerbetinden içelim kanana kadar ne dersin sende benim gibi düşünüyorsan gerçekten bu sevgiyi ferdi olarak dünyaya yayabileceğini düşünüyorsan ve her insan bir filizdir diye düşünüyorsan beklerim...............
06.04.2007 - 10:38
Sen Yine Yoksun
sen yoktun burada elimden ne gelir
denizve martılar küçük bir kotra ve sen.
neler geçer gönlümden kim bilebilir
sana ulaşmak ne kadar zor olsada
seni hayal etmek beni sevindirir
06.04.2007 - 10:37
Yüreğinde Hisset
dayanamazsa bana
bakmaya gözlerin
kapa görme beni
ama bil seni sevdiğimi
hisset,duy, unutma
seni özlediğimi
istemezsen duymayı
dinleme sesimi
kapat kulaklarını
hisset,anlamaya çalış
seni nasıl sevdiğimi
istemezsen yüzüne bakmamı
gösterme hiç kendini bana
ama hisset hissetmeye çalış
seni nasıl sevdiğimi
06.04.2007 - 10:36
Sakin Liman
Sevdam ürküttü seni
Sen de korktun benden
Nasıl da yorulmuştum
Aşk peşinde koşmaktan
Hırçın dalgalı denizlerde
Dolaştım hiç bıkmadan
Aradım sakin liman
Buldum sandım
Yanaşacaktım tam
Baktım benden fırtınalı
Denizlerdesin sen
Sakin limanın olsam
Yanaşır mısın bana
Yoksa yine boğuşacak mısın
Hırçın dalgalarla
Bilinmez azgın sularla
06.04.2007 - 10:35
Yağmurum Ol
Yağmurum ol yağ üstüme
Islat beni iliklerime kadar
İçimde bağrımda hissedeyim seni
Sar her yanımı sırıl sıklam et beni
Düşeyim ıslak kollarına
Beraberce sürüklenelim
Benide götür özlediğin denize
06.04.2007 - 10:34
Gülücüğün
her gün her gün insanlar ölüyor
hayatlar ölüyor
böyle dünya bu
tam sağımı solumu ayırdık diyoruz ya
kara bir bulutla yitiyor neleeer neler...
kaç yıldır bilmem ufala kırıla
aşına aşına
tutunacak kendi sesinden başka bir sese ulaşamamış
şu çakıl taşlarını
biraz da bize benzeyen yanıyla yüreğimde duyarak
avuçluyorum
bir otun bile bitmediği yerde
sesim diye sunuyorum o çakıl taşını bir insana
yıldızlar çoğaltıyorum yüreğimde sonra
çakıl taşlarına dağıtmak istiyorum o yıldızları teek tek
yani ormanı görmeye çalışırken farketmediğimiz
ya da bakmadığımız ağaçlara uzanabilmek çoşkusuyla kabarıyor
yüreğim
işte öyle yürekle henüz yağmamış yağmurları biriktiriyorum içimde
çalıyorum kapısını yüreklerin
elleri temkinli
elleri tedirgin
şişmiş bir solungaç gibi elleri
bilmem hangi sularda
perdeleri çekili ışıkları sönük
kapıları sürgülü
evet siz
alnını avuçlarına almış bir geceydiniz
biraz da suçluca utangaç kendinizle çelişkideydiniz
bir ırmak ağırlığını taşıyordunuz rahiminizde
her biriniz ayrı yorgun ayrı bilmeceydiniz
bütün bilimlerin çok bilinmeyenli denklemlerinde
terkisine atlayıp zamanın vurdum hayata soluğumu
düşünmeden
nefes alacak tanrısız boyutlar aradım
küstürülmüş kapılara çarptım görünmez duvarlara
bir avuç su buldumsa bir kuytuda onu hesapsız sonsuzluklara vurdum
okyanussal boyutlara
onlar
insanı sevmek yerine tanrılarına tapınmaktaydılar
duvarlarını zorluyorlar alkol yalazlarıyla
camlarında boyutsuz zamanın pusuna bakıyorlar
zamansız sorular soruyorlar boğuyorlar elleriyle martı çığlıklarını
uzattığım yüreğime tanrılarını dolduruyorlar
ucuz yargılarını güncel hesaplarını
adımlarını killi sularda yürür gibi atıyorlar içsel eksenlerinde
bir insanı sevmek daha zordur
tanrıyı sevmekten
bu yüzden tanrılar alıyorum
eskici çığlıklarıyla
onlar
üç beş tanrı verip
daha yenilerini alıyorlar
çünkü korkuyorlar
yaşamaktan korkuyorlar
hayatlarımızı düşünüyorum
hayatımızın her çelişkisini
ince su yoğunluğundaki gülüşünün serpiştiği
her yanda
sürüp giden tablo gibi
evet
sevgiler ölüyor gözler önünde
ne bir yaprak oynuyor ne bir yürek
ne de bir el kımıldıyor
ince sudan gülücüğün
şimdi
hemen şimdi bize
ve daima o gülücüğün gerek....
MUSTAFA ŞAHİN
06.04.2007 - 10:33
hatirlar misin nasil mutluyduk
bir zamanlar
elim eline degse titrerdik
alişmamiz uzun sürmedi
ellerimizin yüzümüzü kizartmasina
önce utangaç bakişlar atardik
gözüm gözüne yakalansa
ikimiz de yerle aşina olurduk
hatirlar misin nasil mutluyduk
bir zamanlar
ayni türküyle aglardik
ayni olaya gülerdik
bak şimdi yillar geçti
ben hatirliyorum
o güzelim yillari
nasil özlüyorum bir bilsen
dizine yatip uyuklamayi
sirlarimi senle paylaşmayi
sabahlari kalkmani
akşamlari penceren dibinde sabahlamayi
özledim seni aşkim
özledim
nasil huzur doluydum seninle
ve şimdi nasil huzursuzum
sen gittin gideli
kapi çalar arasira
sen geldin sanirim
sonra,
gelen gidince aglarim
hatirlar misin nasil mutluyduk
bir zamanlar
bak şimdi benden eser yok
yaşanmiş iyi ya da kötülerle avunuyorum
bekliyorum derya'm
ben biraktigin yerde bekliyorum
ansizin dönmeni bekliyorum
05.04.2007 - 18:29
Sen Rüyasın
Seni gördüm dün gece rüyamda gülüm
Sevecen bakıyordun bana mutluydum
Sen yanımda
Sen karşımda
Sen benimle
Sevgiyle uzattın elini bana
Sevgiyle tuttum elini
Sevgiyle koklayarak öptüm
Solgun renkli yanağını
Solgundu yüzün hüzünlü nedendir bilemedim
Sessizce yasladım
Seni göğsüme kokladım kokunu
Soludum soluğunu
Sıcacıktı nefesin
Sevecen kokuyordu
Saçların ellerimle taradım
Saçların ipek gibi
Siyahtı bahtım kadar
Sonra gözlerine bakabildim
Sonsuzluk vardı gözlerinde
Sevgi gördüm bana diye umutlandım
Sevdalandım bir daha bir daha
Sevginle yandım ellerim terledi
Senin ellerin elimde ter içinde kaldı
Sonra çıktık beraberce
Sokaklara girdin koluma
Sokuldun bana iyice
Soğuktu dışarısı gerçek soğuk
Soğuğa aldırmadım yanıyordum
Sıkıca sarıldım kolumdaki eline
Sararmış yapraklar arasında
Sarmaş dolaş yürüdük
Sevgi ısıtıyordu bizi
Sabırsızdık ikimizde bir parka gidip
Sarılmak için birbirimize daha da
Sıkıca ve sevgiyle dudaklarımız birleşti
Seyredenlere bakanlara aldırmadan
Sağanak bir yağmur başladı birden
Sığındık bir saçak altına
Soluklarımız karıştı birbirine yeniden
Saadet ten ölebileceğimi düşündüm
Saat çaldı birden uyandım
Soluğunun sıcaklığı dudağının ıslak tadı
Dudağımdaydı hala
05.04.2007 - 16:16
Sabah ol
Hayat gözlerinde aydınlansın
Bahardan kalan son kuş
Aşkı çığırsın
Akşamdan topladığım yıldızları
Tek tek fırlat denizlere
Gece sulara dalsın.
Sabah ol
Çiğ tanesinde serilsin gün üzerine
Serin ve bakir
Güneş sen ol
Vur sevdayı perdeleri aralayan her yüze
Sabah ol
Düşlerime sakladığım deniz gözleri
Görmemeleri için
Saklan tepelerin ardına
Denizle göğün birleştiği yerde
Göz kırp sevdaya
Bakan anlamasın
Denizmisin bulutmusun
Sabah ol
Yalnızlığıma yoldaş olma dolunayda
Yakamozlar eşlik ediyor sen yoksan
Gece seriliyor sevdama
Acıları boğmak için
Sen güneş ol ben beklerim karanlıkları.
05.04.2007 - 16:14
Tatlı Rüya
Dün gece seni gördüm rüyamda
Elim omuzunda seninki de belimde
Dolaştık sahilde beraberce
Balık tutanlara baktık boğazda
Sandallara yatlara gemilere
Yalılara baktık hayaller kurduk
Hayallerimizin üstünde yükseldik bulutlara
Yıldızlar donattı her yanımızı
Ay daha bir parladı bizim için
Bulutlardan seyrettik dünyayı
Ne kadar temiz ne kadar mavi yeşil
Neşeli şarkılar söyledik
Koştuk eylendik bir de baktık vakit gelmiş
Rüyadan çıkma vakti
Sen boynunu büktün bir yana
Ben de bir yana sonra baktık tekrar birbirimize
Ne senin gözünde bir damla yaş vardı ne de benim
Sarıldık sıkıca birbirimize kenetlendik
Yetmişti bu mutluluk bize
Tekrar buluşmak için sözleştik
Sabah bulutlar gözyaşı döküyordu
Bizim yerimize bulutları ağlattık
Toplam 559 mesaj bulundu