SENİ ANLATMAK İÇİN sakladım bir yığın kederi,zulamda açmaya cesaret edecek gençlik yok yaktım,uğruna feda edebileceğim her şeyi var olmaya mecal bulacak nesne yok
ben seni yüreğimle büyüttüm yıllarca yaşertecek yağmur bulmaya,mevsim yok seni anlatmak için ölümü kaleme saldım yaşarken ölümü kabullenecek beden yok
kirpiklerim neme bulanmış,uykusuzken seni karanlıkta anlatacak hayal yok içimin titrediği gölgen altında yaşarken üşüten yorgunluğu ısıtacak yangın yok
yarım kalıştı bu can,sen yokken varlığa gölgeyi neden kılacak sevda yok her nefeste özlem,çığır açarken yürekte zamana dur diyecek,dilde,cümle yok
ben seni bir ömür sevecek kadar sevdim bu ömre sığacak başka sevda yok ölüm ayırsa bile,toprak kefenimizdir bizi ayırabilecek topraktan ötesi yok...
Günaydın aşkım, Dün gece düşündüm de, Biz seninle harika bişey başardık. Kurumuş bir dala konduk önce, Yeşerttik onu umutlarımızla, Sonra bi tomurcuk yaptık onu, Aşk kokularıyla patlattık. Öyle bi çiçek açtıki o tomurcuk, Geceleri bile pırıl pırıldı renkleri, Yıldızları bile şaşırttık...
Başımı kaldırıp baktığımda Diğer dairenin camında durmuş Yeni açan bi çiçekti önceleri Gözlerini dikmiş etrafı seyrediyordu İkinci katta camın önünde Bir karanfil hikmetiyle ne güzel de duruyordu
Başını biraz öne eğmiş elleri bağlıydı Bazen bana bakıp gülümsüyordu Benimde ona baktığımı görünce Bir kuş gibi kalbi atmış utanmıştı sanki
Gözlerindeki o masumluğu gördüğümde Varlığını hiç hissetmediğim bu kalbim Onun kalbindeki kuş olmuş Hayallere bırakmıştı kendini.
Ne adını biliyordum ne kim olduğunu Ne beni düşündüğünü hissediyordum Ne de beni biraz olsun sevdiğini Sadece geceleri yıldızları izler gibi O masum gözlerini izliyordum
Hiç bir karşılık beklemeden Tek bir söz bile istemeden Sadece seyrediyordum Karşılıksizdı biliyordum sevgim Ama bu kuş kalbimi engellemem imkansızdı
yanına gittim ellerini tuttum ve artık bu kalbim atmıyor gözlerindeki gözlerim gözyaşıyla ağlıyordu…
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı? Dudaklar gülerken,insan ağlayamaz mı? Sevmek için güzele mi bakmalı? Çirkin bir tende güzel bir ruh,kalbi bağlayamaz mı? Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır? Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı? Hırsızlık; para,mal mı çalmaktır? Saadet çalmak hırsızlık olamaz mı? Solması için gülü dalından mı koparmalı? Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı? Öldürmek için silah,hançer mi olmalı? Saçlar bağ,gözler silah,gülüş,kurşun olamaz mı?
Bir dilin tüm sözcüklerini kullamsam Seni tarif edemeyeceğimi biliyorum Ulasılmaz oldun hep Dokunmak, hissetmek ve dolu dolu yaşamak isterken seni Kocaman bir yalnızlıktı payıma düşen Payıma düşen herşeyi erteledim ama Erteleyemediğim bir şey vardı 'SENDİN' Su olsan dokunduğunda bozulurdun Bozulmayan bir şeydin Seni düşündükce yoruluyorum desem Dünyanın en büyük yalanı olur Yalanım yok Uzaksın, yakınsın, özlenensin ama Bügün değil, yarın gibi bişeysin Gecenin en karanlık yerinde Küçük bir ışık olsanda yine istiyorum seni Sensiz geçen hergün biraz daha ölürken Seni düşündükce hayata dönüyorum yeniden Bir kentin ortasında tek başıma kalsamda Haykırarak söylerim 'seni sevdiğimi' Sensiz dallarını yitirmiş bir ağaç gibi Yapayalnız olurum karanlığın ortasında bile Fırtınalı bir denizin en sakin limanı gibi biseysin O limandaki tek yolcu 'BEN'
Düşünüyorum da, Sanırım en büyük korkumuz olduğumuz gibi görünmek. Yumuşacık kalbimizin fark edilmesi, Naif yönlerimizin keşfedilmesi, Cesaretsizliğimizin anlaşılması, Korkularımızın paylaşılması, Sanki zarar göreceğimizin en büyük işareti.
Kabuklarımızın altında kendimizi saklamakta ne kadar da ustayız. Ve ne kadar güçlü korunuyoruz, kalkanlarımızın ardında. Hissedilmeden, el değmeden, sevgimizi göstermeden. Deniz minareleri, midyeler, Kirpiler ve kaplumbağalar gibi.
Sahi koruyor mu bizi çatlamamış sert kabuk? Kimse incitemiyor mu duygularımızı, inançlarımızı, benliğimizi? Yoksa zarar mı veriyor bu ürkeklik, bu kabuk bize? Hissettiklerimizi gölgeliyor, yansıtmıyor mu gerçek kimliğimizi? Duygularımızı bastırıyor, el ele tutuşmamızı engelliyor mu? Eğer bir yıldız gibi ışıl ışılsam ve bir yıldız kadar parlak, Ne çıkar ateşböceği sansalar beni? Belki en hoyrat yürek bile ateşböceğinin O uçucu, masum, sevimli çocuksuluğuna el kaldırmaya kıyamaz.
Güçlü kapıların arkasına kilitlemesem kendimi, Korkaklığımı, sevgi isteğimi En insani yönlerimi kayıtsızca sunabilsem, Bu sert kabuğun ağırlığından kurtulup Bir kuş gibi uçacağım özgürce. Anlaşılacağım ve bir ayna gibi yansıyacağım karşımdakine. O da çözülecek belki. Samimi ve güvenliksiz, silahız biriyle göz göze gelince.
Oysa bir görebilsek bunu. Kalmadı böyle insanlar demesek. Güven duygusuna bu kadar muhtaç olmasak. Kırılmaktan korkmasak. Yaralansak... Ne olur bir darbe daha alsak. Yeniden açsak kendimizi, atabilsek kabuğu. Denesek. Risk alsak. Yanılsak. Fark etmez. Tekrar, tekrar bıkmadan denesek. Ve kucaklaşsak yeniden. Tıpkı eskisi gibi. Ne olduğunu anlayamadığımız o 15 yıldan öncesi gibi.
O zaman fark edeceğiz. Ne kadar özlediğimizi birbirimizi. Neler biriktirdiğimizi, kaybolan değerlerimizi ne kadar özlediğimizi. Beraber geldik beraber gidiyoruz oysa. Vakit az, paylaşmak, sarılmak için. Yaşadığımız coğrafya zor, şartları ağır. Yüreği daha fazla küstürmemek lazım. Sırtımızda ağır küfeler, her gün katlanan. Ve koşullar bir türlü düzelmeyen. Sevgiye çok ihtiyacımız var. Ufukta kara bir kış görünüyor. Ancak birbirimize sokularak atlatırız o günleri. Kırın o sert, o ağır kabuklarınızı. Kurtulun bu yükten. Korumuyor o kabuklar, aksine zarar veriyor bize. Yalnızlığa mahkum ediyor bizleri. Hem hepimiz bir yıldızız. Ne çıkar ateşböceği sansalar bizi.
Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi Geceleyin ateşler içinde uyanarak Ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi, Ağır posta paketini, neyin nesi belirsiz, Telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi. Seviyorum seni denizi ilk defa uçakla geçer gibi. İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık İçimde kımıldanan birşeyler gibi Seviyorum seni yaşıyoruz çok şükür' der gibi
Gözlerde bitmek isterdim Mum misali eriyip Seni hissedeyim Sevgiyi bileyim ki Bir işik olabileyim sana Süzülsen ruhuma Her gece Her gece Gökyüzünde kalacak gözlerin Yildizlarin meyvelerini üretir ama Bir yerlerde kalirim Ay işigi gibi Geceye süzülürüm Sevileceksem sev Sinir tanimadan ama Göreceksem gör beni Fakat başin yükseklerde olsun Bir-iki derken şiirler çogaldi Sadece senin içindi Çirkin ya da güzel oldu.
gitarımın içinde bir cin var onundur duyduğun tüm şarkılar çenesi düşüyor bazen soruyor öyle olurolmaz sorular seni sordu bitti dedim bırakıpta gitti dedim sana bir şarkı yazmak istedi içim yanar söyleyemem dedim bir hüzün sardı gecelerimi düşünürken gözlerini bir hayal kurdum ikimiz için aldım yanıma gitarımı cinimi gözlerinde saman yolu yağdı gözlerime doğru cinimin en son şarkısı bu ikimizin olsun bir ömür boyu ne betermiş öyle sen uzakta ben uzakta hasretine yanmak kahroldum bir plakta koralev keman soloya dalmak hakir görme çok aşığım ben ağladığım buymuş yüzünden nakaratta ismin geçerse akacak yaşlar gözümden
Sen..! Gelirsen eğer; en sevdiğin kıyafetleri giy; yanaklarında aşk, dudaklarında arzu, boynunda utanç, alnında masumiyet, ve yüreğinde hasretle gel.... Çünkü saat sensizliği çok geçiyor...!
Hani gülü koklayınca kokusu kalır ya teninde İşte öyle bir şeydir seni sevmek Çekersin ya hani bir cigarayı içine Yakar kavurur bedenini Boğar ciğerlerini ya hani İşte, işte öyle bir şeydir seni sevmek
Memleket, hasret, gurbet... Nasıl diner ya kavuşunca sarılınca toprağa Anaya, sevgiliye, evlada... İşte onun gibi bir şeydir seni sevmek...
Hani öğretmenden öğrenince ilk harfi İçin içine sığmaz ya Mutluluktan yeri göğü inletirsin ya... Titrer bütün alem senin karşında ya hani İşte öyle mutlu bir şeydir seni sevmek...
Türküler gelir ya uzaktan Yanına yaklaşınca buram buram sen kokar ya... Hani bütün türküler seni anlatır ya... Hani bir yar sevdim el aldı vardır ya... İşte öyle bir türküdür seni sevmek...
Yağmur yağınca toprak coşar... Buram buram meyveye kesilir ya hani... Ve hepsi senin için tat bulur ya... Senin için rahmet damlar ya özüne... İşte öyle muhteşem birşeydir seni sevmek..
Hani zehir geçer ya damarlardan... Usul usul dokunur ya beynime... Ve boynuma bir yağlı ilmik dolanınca... Kalbin hırçın bir kurşun olur ya... İşte öyle patlamaya hazırdır seni sevmek...
Bir erguvan kokusudur seni sevmek.. Bir mutluluk iksiri.. Bir abı-hayat denizi. İşte öyle Allah'ın bir hikmetidir seni sevmek
Biliyorum dedim, baktım, baktınız Zaman hiç geçmez mi Sordum, sorguladınız Camlara yapışmış çiçek ölüleri Yüzleriniz Sokaklar boydanboya Adresimi sildiniz
Beklemek böyle bir şey Islıkla bir korkuyu geri çevirmek Ucu keskin bıçakla Bir bulutu kesmek Duman gibiydi, kadın gibiydi bulut Gölün üstüne dağıldı Yarasında koyu bir gece Ağdı suya Üstüne fotoğraflar çektiniz Unutulmus kadınlarin dalgın ve agırdır Anıları Sevmeyi bilseydiniz
Define avcısıydım Bundan önceleri Haritasız dedektörsüz Pusulam yosun tutmus Ağaç gövdesi..
Gizli dehlizlerden geçmek kolay Toprak kökleri Bir geyik çalımıyla biçmişim Kendim soymuşum gizlerini En büyük aşk orda gömülü Toprağı elemişim Bedelini ödeyemezsiniz Üste bir ömür sürdüm Ödüllü bir yalnızlık benimkisi
Var varanın Git gidenin Bir rüyayi getirenin Nereye kadardır becerisi Aralıktan rüzgar giriyor Ya tam açın Ya kapatın artık pencerenizi
GÖNLÜMÜN SEVGİLİSİ Gönlümden yüreğime aktın bir kere sevdim de sevgimi sana veremedim. Neyazık ki ben yolu yarılamıştım sense yolun başındaydın. Olmazı aşkı yaşamıştım ben sende. Oysa o kadar istedimki seni seninle yaşamayı. Kimin ne dediğini duymadan aldırmadan seni seninle yaşamayı. Ama sen bende hiç olmadın ki. Hep bir adım uzaktın bana biliyordum kalbimin kapılarına zincir vurmuştum. Benim sevgim yetmedi yetemedi kalbini sevgiyle doldurmaya yada istemedin yada korktun sevdiğim beni sevmeye. Haklısın belki ya ben çok bencildim ya da çok sevdim. Biliyordum ki Yanlış bir zaman dilimindeydik ikimizde
AYIŞIĞI Ay ışığı kutsal sevgilim Fısıltıların yumuşak toprakta Ayak izlerime doluyor Sen de terkedip gitme Sularla oynaşmaya Doğur beni ışığınla Lekeli yüzüne Bulaşmış gibi yeni bir iz Şarkımızı çalıyor dağlar Haydi dans edelim özlemle Çakışsın bedenlerimizdeki giz Mırıl mırıl büyüsün başaklar Barış içinde çoğalsın sevgimiz.
RÜZGARDA VAR Bütün rüzgarlara açıl Sana dokunan aşklar savrulsun Çölün kum tepelerine Yüreğinle uç Ve uçur dostlarını Göğün derinliğine Ara verme durmasın duygular Kanatlı beyaz at Aşsın bulutları birer birer Yitik değil yaşam Orada düşüncelerinde her şey var
Mavisi silindi gökyüzünün ırmağın ötesinde hızlı adımlarla el sallayamadım dudaklarına seni bıraktığım kente kızıyorum şimdi ay ışığında yürüyemediğimiz kale kapılarına.
Sahne: korkuyorum göğüslerini emerken şiirin.
İmgeler duyun terk ediyorum kenti yaratmak için en büyük kalabalığı menekşe çoğaltıyorum martı seslerinde yeniden maviye boyuyorum göğü.
Sahne: göğüslerini emerken şiirin korkuyorum.
İçiyor geçmişin kuyusu seni de aşka dönüyorum o en büyük şiire yalnızlık bin damla kumsala düşen su eski bir yosun göçmen gölgede.
Bak şehrin ışıklarını kapatmışlar, Sokak lambalarının bir tanesini açık bırakmışlar, Ay ışığında tam takır boş sokaklar, Efkarlı gecelerden bir dahalar, Sokakta dolaşan aşk sarhoşları, Aşk acısı var her adım atışları, Ay ışığında bir başkadır muhabbet telaşları, Sanki gündüzündeki güneşi gecede unutmuşlar, Her ferde bir yıldızı gökyüzüne bırakmışlar, Ay ışığında cümbüş de denizde martılar, Gök yüzüne varırcasına kanat çırparlar, Sanki denizdeki dalgalarla yarış dadırlar, Ay ışığının denize iz düşümleri, En dipteki yosunları kucaklar, Bir başka renklilikte dans eder balıklar, Tam yanı başındadır ay ışığı ve yıldızlar, Gökyüzüne kanat çırpar denizdeki martılar, Ay ışığında deniz uçlarını,köşe başlarını, Mesken tutmuş aşıklar, Sessiz denize olta atıyor balıkçı tayfaları, devamlı kulakları öpüyor ayışığı kelebekleri, Issız gecede gökyüzüne dikleniyor, Taşlı tarladan cılız buğday başakları, Ayışığında toprak işleyen ırgat kadınlar, Gözleri öpüyor yıldızlar iri cüsseli aya inat, Filizlenme devresinde ana yemi bekleyen, Ay ışığı cümbüşünde tüy döken kara guguk, Gecenin derinliklerinde tabiata baş kaldıran, İştahlandıkça iştahlanan mor sümbül,yaban gülü Hep ısıtırsın baharın karanlık gecelerini Dağılır sıkıntıları,sevda ışınla tatlanır Durgun deniz ışığınla parlar, Gündüz gibi öter kuşlar ayışığında, Sende mutluluğu ta o zaman gördüm, Denizi ayna yapıp güldüğünde, Durgun denize ay ışığı, Şekli güzelliğin iz düşümünde.
Bu şiir ister istemez Açık saçık olacak Açık diyecek ne diyecekse Niçin diye sorma hocam Dünya güzeli bir coğrafyanın En kapalı bölgelerini Görüntüye getirecek Ahlak notumu kırma hocam
Şair nikahıyla evlenmiş Karnı burnunda sözcükler Kim ne desin Bana sorarsanız eğer Diyeceğini dedi şiir Yapacağını yaptı bile Güzeli yaratmak için Dişilik aşıladı dile
Bir damla gözyaşım olsaydı yüreğinde Beni biraz olsun anlayabilseydin keşke Seni yazıyor,seni anlatıyorum kalemimle Mutluluğum oldun inan bu yüreğimde
Her gece seni,rüyamda görür oldum Issız gecelerimin,umut ışığı oldun Mutlu oluyorum inan mutlu İsmin dilimde,kalemim elimde
Nasıl oldu,sana olan bu sevdam bilinmez Seni sayfalarca yazsam,aşkım tükenmez Şiirler yazıyorum şimdi,seni seni,anlatan Yokluğun acı veriyor,can çekişiyor şimdi sensiz bu beden...
06.04.2007 - 19:28
SENİ ANLATMAK İÇİN
sakladım bir yığın kederi,zulamda
açmaya cesaret edecek gençlik yok
yaktım,uğruna feda edebileceğim her şeyi
var olmaya mecal bulacak nesne yok
ben seni yüreğimle büyüttüm yıllarca
yaşertecek yağmur bulmaya,mevsim yok
seni anlatmak için ölümü kaleme saldım
yaşarken ölümü kabullenecek beden yok
kirpiklerim neme bulanmış,uykusuzken
seni karanlıkta anlatacak hayal yok
içimin titrediği gölgen altında yaşarken
üşüten yorgunluğu ısıtacak yangın yok
yarım kalıştı bu can,sen yokken
varlığa gölgeyi neden kılacak sevda yok
her nefeste özlem,çığır açarken yürekte
zamana dur diyecek,dilde,cümle yok
ben seni bir ömür sevecek kadar sevdim
bu ömre sığacak başka sevda yok
ölüm ayırsa bile,toprak kefenimizdir
bizi ayırabilecek topraktan ötesi yok...
06.04.2007 - 19:27
Günaydın aşkım,
Günaydın aşkım,
Dün gece düşündüm de,
Biz seninle harika bişey başardık.
Kurumuş bir dala konduk önce,
Yeşerttik onu umutlarımızla,
Sonra bi tomurcuk yaptık onu,
Aşk kokularıyla patlattık.
Öyle bi çiçek açtıki o tomurcuk,
Geceleri bile pırıl pırıldı renkleri,
Yıldızları bile şaşırttık...
06.04.2007 - 19:27
adını sen yazrmısın
Başımı kaldırıp baktığımda
Diğer dairenin camında durmuş
Yeni açan bi çiçekti önceleri
Gözlerini dikmiş etrafı seyrediyordu
İkinci katta camın önünde
Bir karanfil hikmetiyle ne güzel de duruyordu
Başını biraz öne eğmiş elleri bağlıydı
Bazen bana bakıp gülümsüyordu
Benimde ona baktığımı görünce
Bir kuş gibi kalbi atmış utanmıştı sanki
Gözlerindeki o masumluğu gördüğümde
Varlığını hiç hissetmediğim bu kalbim
Onun kalbindeki kuş olmuş
Hayallere bırakmıştı kendini.
Ne adını biliyordum ne kim olduğunu
Ne beni düşündüğünü hissediyordum
Ne de beni biraz olsun sevdiğini
Sadece geceleri yıldızları izler gibi
O masum gözlerini izliyordum
Hiç bir karşılık beklemeden
Tek bir söz bile istemeden
Sadece seyrediyordum
Karşılıksizdı biliyordum sevgim
Ama bu kuş kalbimi engellemem imkansızdı
yanına gittim ellerini tuttum
ve artık bu kalbim atmıyor
gözlerindeki gözlerim gözyaşıyla
ağlıyordu…
06.04.2007 - 19:26
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken,insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh,kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para,mal mı çalmaktır?
Saadet çalmak hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah,hançer mi olmalı?
Saçlar bağ,gözler silah,gülüş,kurşun olamaz mı?
06.04.2007 - 19:25
-BEN -
Bir dilin tüm sözcüklerini kullamsam
Seni tarif edemeyeceğimi biliyorum
Ulasılmaz oldun hep
Dokunmak, hissetmek ve dolu dolu yaşamak isterken seni
Kocaman bir yalnızlıktı payıma düşen
Payıma düşen herşeyi erteledim ama
Erteleyemediğim bir şey vardı 'SENDİN'
Su olsan dokunduğunda bozulurdun
Bozulmayan bir şeydin
Seni düşündükce yoruluyorum desem
Dünyanın en büyük yalanı olur
Yalanım yok
Uzaksın, yakınsın, özlenensin ama
Bügün değil, yarın gibi bişeysin
Gecenin en karanlık yerinde
Küçük bir ışık olsanda yine istiyorum seni
Sensiz geçen hergün biraz daha ölürken
Seni düşündükce hayata dönüyorum yeniden
Bir kentin ortasında tek başıma kalsamda
Haykırarak söylerim 'seni sevdiğimi'
Sensiz dallarını yitirmiş bir ağaç gibi
Yapayalnız olurum karanlığın ortasında bile
Fırtınalı bir denizin en sakin limanı gibi biseysin
O limandaki tek yolcu 'BEN'
06.04.2007 - 19:24
Ne çıkar ateş böceği sansalar bizi
Ne çıkar ateşböceği sansalar bizi....
Düşünüyorum da,
Sanırım en büyük korkumuz olduğumuz gibi görünmek.
Yumuşacık kalbimizin fark edilmesi,
Naif yönlerimizin keşfedilmesi,
Cesaretsizliğimizin anlaşılması,
Korkularımızın paylaşılması,
Sanki zarar göreceğimizin en büyük işareti.
Kabuklarımızın altında kendimizi saklamakta ne kadar da ustayız.
Ve ne kadar güçlü korunuyoruz, kalkanlarımızın ardında.
Hissedilmeden, el değmeden, sevgimizi göstermeden.
Deniz minareleri, midyeler,
Kirpiler ve kaplumbağalar gibi.
Sahi koruyor mu bizi çatlamamış sert kabuk?
Kimse incitemiyor mu duygularımızı, inançlarımızı, benliğimizi?
Yoksa zarar mı veriyor bu ürkeklik, bu kabuk bize?
Hissettiklerimizi gölgeliyor, yansıtmıyor mu gerçek kimliğimizi?
Duygularımızı bastırıyor, el ele tutuşmamızı engelliyor mu?
Eğer bir yıldız gibi ışıl ışılsam ve bir yıldız kadar parlak,
Ne çıkar ateşböceği sansalar beni?
Belki en hoyrat yürek bile ateşböceğinin
O uçucu, masum, sevimli çocuksuluğuna el kaldırmaya kıyamaz.
Güçlü kapıların arkasına kilitlemesem kendimi,
Korkaklığımı, sevgi isteğimi
En insani yönlerimi kayıtsızca sunabilsem,
Bu sert kabuğun ağırlığından kurtulup
Bir kuş gibi uçacağım özgürce.
Anlaşılacağım ve bir ayna gibi yansıyacağım karşımdakine.
O da çözülecek belki.
Samimi ve güvenliksiz, silahız biriyle göz göze gelince.
Oysa bir görebilsek bunu.
Kalmadı böyle insanlar demesek.
Güven duygusuna bu kadar muhtaç olmasak.
Kırılmaktan korkmasak. Yaralansak...
Ne olur bir darbe daha alsak.
Yeniden açsak kendimizi, atabilsek kabuğu.
Denesek.
Risk alsak.
Yanılsak.
Fark etmez.
Tekrar, tekrar bıkmadan denesek.
Ve kucaklaşsak yeniden.
Tıpkı eskisi gibi.
Ne olduğunu anlayamadığımız o 15 yıldan öncesi gibi.
O zaman fark edeceğiz.
Ne kadar özlediğimizi birbirimizi.
Neler biriktirdiğimizi,
kaybolan değerlerimizi ne kadar özlediğimizi.
Beraber geldik beraber gidiyoruz oysa.
Vakit az, paylaşmak, sarılmak için.
Yaşadığımız coğrafya zor, şartları ağır.
Yüreği daha fazla küstürmemek lazım.
Sırtımızda ağır küfeler, her gün katlanan.
Ve koşullar bir türlü düzelmeyen.
Sevgiye çok ihtiyacımız var.
Ufukta kara bir kış görünüyor.
Ancak birbirimize sokularak atlatırız o günleri.
Kırın o sert, o ağır kabuklarınızı.
Kurtulun bu yükten.
Korumuyor o kabuklar, aksine zarar veriyor bize.
Yalnızlığa mahkum ediyor bizleri.
Hem hepimiz bir yıldızız.
Ne çıkar ateşböceği sansalar bizi.
06.04.2007 - 19:08
KARdan adamım
KARım
KARdan adamım
güneşin oyununa düşme!
sana söz, doğar gece.
en sert kış olur rüzgar.
donarsın...
titrerim seninle.
üşüdükçe ısınır için
06.04.2007 - 19:08
Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan,
Güneş kucağındadır, bilemezsin.
Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür,
Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın.
Uçar gider, koşsan da tutamazsın...
06.04.2007 - 19:07
Üşüyorum
İsa aşkına
Sarıl bana
Dışarıda
Güzeller mum alevinde
Can veriyor
Buda çiçeğiyle süsle beni
Buda çiçeği de olur mu diye
Sorma
Oluyor işte.
Artık zemheri bakışların bile
Şu yürek yangının
Ne kadar
Yalnız olduğunu
Anlatmaya yetmiyor.
O eskidendi
Gülüşlerin bir şiirin
Tenha sessizliği
Kadar
Güzelliği.
06.04.2007 - 19:06
Seviyorum Seni
Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
Ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi,
Ağır posta paketini, neyin nesi belirsiz,
Telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi.
Seviyorum seni denizi ilk defa uçakla geçer gibi.
İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
İçimde kımıldanan birşeyler gibi
Seviyorum seni yaşıyoruz çok şükür' der gibi
06.04.2007 - 19:06
ÖĞRENMELİ AŞKI
Doyulupta bitmez denilen hazzın
Tarifini en güzel yere yazın
Okutulsun her yerde uzun uzun
Öğrenmeli aşkı şu dünya alem
İçinde keskin çizgidir kaderin
Duygudan üstün o büyük değerin
Tek tek herkese heberini verin
Öğrenmeli aşkı şu dünya alem
Gayesine ulaşmak için neler,
Neler harcanmamış ki, gerçi değer
Sevinçlerin en güzeliymiş meğer
Öğrenmeli aşkı şu dünya alem
06.04.2007 - 19:05
Ay işigi gibi
Gözlerde bitmek isterdim
Mum misali eriyip
Seni hissedeyim
Sevgiyi bileyim ki
Bir işik olabileyim sana
Süzülsen ruhuma
Her gece
Her gece
Gökyüzünde kalacak gözlerin
Yildizlarin meyvelerini üretir ama
Bir yerlerde kalirim
Ay işigi gibi
Geceye süzülürüm
Sevileceksem sev
Sinir tanimadan ama
Göreceksem gör beni
Fakat başin yükseklerde olsun
Bir-iki derken şiirler çogaldi
Sadece senin içindi
Çirkin ya da güzel oldu.
06.04.2007 - 19:04
gitarımda bir cin var
gitarımın içinde bir cin var
onundur duyduğun tüm şarkılar
çenesi düşüyor bazen
soruyor öyle olurolmaz sorular
seni sordu bitti dedim
bırakıpta gitti dedim
sana bir şarkı yazmak istedi
içim yanar söyleyemem dedim
bir hüzün sardı gecelerimi
düşünürken gözlerini
bir hayal kurdum ikimiz için
aldım yanıma gitarımı cinimi
gözlerinde saman yolu
yağdı gözlerime doğru
cinimin en son şarkısı bu
ikimizin olsun bir ömür boyu
ne betermiş öyle sen uzakta
ben uzakta hasretine yanmak
kahroldum bir plakta
koralev keman soloya dalmak
hakir görme çok aşığım ben
ağladığım buymuş yüzünden
nakaratta ismin geçerse
akacak yaşlar gözümden
06.04.2007 - 19:02
Geleceğim
Sen..!
Gelirsen eğer;
en sevdiğin kıyafetleri giy;
yanaklarında aşk,
dudaklarında arzu,
boynunda utanç,
alnında masumiyet,
ve yüreğinde hasretle gel....
Çünkü saat sensizliği çok geçiyor...!
06.04.2007 - 19:02
Seni sevmek
Seni sevmek
Hani gülü koklayınca kokusu kalır ya teninde
İşte öyle bir şeydir seni sevmek
Çekersin ya hani bir cigarayı içine
Yakar kavurur bedenini
Boğar ciğerlerini ya hani
İşte, işte öyle bir şeydir seni sevmek
Memleket, hasret, gurbet...
Nasıl diner ya kavuşunca sarılınca toprağa
Anaya, sevgiliye, evlada...
İşte onun gibi bir şeydir seni sevmek...
Hani öğretmenden öğrenince ilk harfi
İçin içine sığmaz ya
Mutluluktan yeri göğü inletirsin ya...
Titrer bütün alem senin karşında ya hani
İşte öyle mutlu bir şeydir seni sevmek...
Türküler gelir ya uzaktan
Yanına yaklaşınca buram buram sen kokar ya...
Hani bütün türküler seni anlatır ya...
Hani bir yar sevdim el aldı vardır ya...
İşte öyle bir türküdür seni sevmek...
Yağmur yağınca toprak coşar...
Buram buram meyveye kesilir ya hani...
Ve hepsi senin için tat bulur ya...
Senin için rahmet damlar ya özüne...
İşte öyle muhteşem birşeydir seni sevmek..
Hani zehir geçer ya damarlardan...
Usul usul dokunur ya beynime...
Ve boynuma bir yağlı ilmik dolanınca...
Kalbin hırçın bir kurşun olur ya...
İşte öyle patlamaya hazırdır seni sevmek...
Bir erguvan kokusudur seni sevmek..
Bir mutluluk iksiri..
Bir abı-hayat denizi.
İşte öyle Allah'ın bir hikmetidir seni sevmek
06.04.2007 - 19:01
ÇAPRAZ
Biliyorum dedim, baktım, baktınız
Zaman hiç geçmez mi
Sordum, sorguladınız
Camlara yapışmış çiçek ölüleri
Yüzleriniz
Sokaklar boydanboya
Adresimi sildiniz
Beklemek böyle bir şey
Islıkla bir korkuyu geri çevirmek
Ucu keskin bıçakla
Bir bulutu kesmek
Duman gibiydi, kadın gibiydi bulut
Gölün üstüne dağıldı
Yarasında koyu bir gece
Ağdı suya
Üstüne fotoğraflar çektiniz
Unutulmus kadınlarin dalgın ve agırdır
Anıları
Sevmeyi bilseydiniz
Define avcısıydım
Bundan önceleri
Haritasız dedektörsüz
Pusulam yosun tutmus
Ağaç gövdesi..
Gizli dehlizlerden geçmek kolay
Toprak kökleri
Bir geyik çalımıyla biçmişim
Kendim soymuşum gizlerini
En büyük aşk orda gömülü
Toprağı elemişim
Bedelini ödeyemezsiniz
Üste bir ömür sürdüm
Ödüllü bir yalnızlık benimkisi
Var varanın
Git gidenin
Bir rüyayi getirenin
Nereye kadardır becerisi
Aralıktan rüzgar giriyor
Ya tam açın
Ya kapatın artık pencerenizi
06.04.2007 - 19:00
GÖNLÜMÜN SEVGİLİSİ
Gönlümden yüreğime aktın bir kere sevdim de sevgimi sana veremedim.
Neyazık ki ben yolu yarılamıştım sense yolun başındaydın.
Olmazı aşkı yaşamıştım ben sende.
Oysa o kadar istedimki seni seninle yaşamayı.
Kimin ne dediğini duymadan aldırmadan seni seninle yaşamayı.
Ama sen bende hiç olmadın ki.
Hep bir adım uzaktın bana biliyordum kalbimin kapılarına zincir vurmuştum.
Benim sevgim yetmedi yetemedi kalbini sevgiyle doldurmaya yada istemedin yada korktun sevdiğim beni sevmeye.
Haklısın belki ya ben çok bencildim ya da çok sevdim.
Biliyordum ki
Yanlış bir zaman
dilimindeydik ikimizde
06.04.2007 - 18:59
AYIŞIĞI
Ay ışığı kutsal sevgilim
Fısıltıların yumuşak toprakta
Ayak izlerime doluyor
Sen de terkedip gitme
Sularla oynaşmaya
Doğur beni ışığınla
Lekeli yüzüne
Bulaşmış gibi yeni bir iz
Şarkımızı çalıyor dağlar
Haydi dans edelim özlemle
Çakışsın bedenlerimizdeki giz
Mırıl mırıl büyüsün başaklar
Barış içinde çoğalsın sevgimiz.
06.04.2007 - 18:58
TUTSAĞIN OLMAZSAM
-Özgürlük için-
Tutsağın olmazsam senin
bu gece de tüm geceler gibi
kıyısız okyanuslara düşerim
dalgasız denizlere.
tutsağın olmazsam senin
kanayan kanatlarımla
enlemsiz boylamsız gezerim
ülkesiz atlaslarda.
Tutsağın olmazsam senin
yaşadığım uçlar arasında
çılgınlığı ararım
sığamam küçük kalıplara.
Tutsağın olmazsam senin
çıktığım yazılarda
ismini ve ismimi kazırım
duvarlara yanyana.
Tutsağın olmazsam senin
yaşayamam
tutsak et beni
yoksa savaşamam.
06.04.2007 - 18:58
RÜZGARDA VAR
Bütün rüzgarlara açıl
Sana dokunan aşklar savrulsun
Çölün kum tepelerine
Yüreğinle uç
Ve uçur dostlarını
Göğün derinliğine
Ara verme durmasın duygular
Kanatlı beyaz at
Aşsın bulutları birer birer
Yitik değil yaşam
Orada düşüncelerinde her şey var
06.04.2007 - 18:57
ŞİİRİN GÖĞÜSLERİ
Korkuyorum şiirin göğüslerini emerken.
Mavisi silindi gökyüzünün ırmağın ötesinde
hızlı adımlarla el sallayamadım dudaklarına
seni bıraktığım kente kızıyorum şimdi
ay ışığında yürüyemediğimiz kale kapılarına.
Sahne:
korkuyorum göğüslerini emerken şiirin.
İmgeler duyun terk ediyorum kenti
yaratmak için en büyük kalabalığı
menekşe çoğaltıyorum martı seslerinde
yeniden maviye boyuyorum göğü.
Sahne:
göğüslerini emerken şiirin korkuyorum.
İçiyor geçmişin kuyusu seni de
aşka dönüyorum o en büyük şiire
yalnızlık bin damla kumsala düşen
su eski bir yosun göçmen gölgede.
Perde:
şiirin göğüslerini emerken korkuyorum
06.04.2007 - 18:57
A Y I Ş I Ğ I N D A
Bak şehrin ışıklarını kapatmışlar,
Sokak lambalarının bir tanesini açık bırakmışlar,
Ay ışığında tam takır boş sokaklar,
Efkarlı gecelerden bir dahalar,
Sokakta dolaşan aşk sarhoşları,
Aşk acısı var her adım atışları,
Ay ışığında bir başkadır muhabbet telaşları,
Sanki gündüzündeki güneşi gecede unutmuşlar,
Her ferde bir yıldızı gökyüzüne bırakmışlar,
Ay ışığında cümbüş de denizde martılar,
Gök yüzüne varırcasına kanat çırparlar,
Sanki denizdeki dalgalarla yarış dadırlar,
Ay ışığının denize iz düşümleri,
En dipteki yosunları kucaklar,
Bir başka renklilikte dans eder balıklar,
Tam yanı başındadır ay ışığı ve yıldızlar,
Gökyüzüne kanat çırpar denizdeki martılar,
Ay ışığında deniz uçlarını,köşe başlarını,
Mesken tutmuş aşıklar,
Sessiz denize olta atıyor balıkçı tayfaları,
devamlı kulakları öpüyor ayışığı kelebekleri,
Issız gecede gökyüzüne dikleniyor,
Taşlı tarladan cılız buğday başakları,
Ayışığında toprak işleyen ırgat kadınlar,
Gözleri öpüyor yıldızlar iri cüsseli aya inat,
Filizlenme devresinde ana yemi bekleyen,
Ay ışığı cümbüşünde tüy döken kara guguk,
Gecenin derinliklerinde tabiata baş kaldıran,
İştahlandıkça iştahlanan mor sümbül,yaban gülü
Hep ısıtırsın baharın karanlık gecelerini
Dağılır sıkıntıları,sevda ışınla tatlanır
Durgun deniz ışığınla parlar,
Gündüz gibi öter kuşlar ayışığında,
Sende mutluluğu ta o zaman gördüm,
Denizi ayna yapıp güldüğünde,
Durgun denize ay ışığı,
Şekli güzelliğin iz düşümünde.
06.04.2007 - 18:56
AÇIK SAÇIK ŞİİR
Bu şiir ister istemez
Açık saçık olacak
Açık diyecek ne diyecekse
Niçin diye sorma hocam
Dünya güzeli bir coğrafyanın
En kapalı bölgelerini
Görüntüye getirecek
Ahlak notumu kırma hocam
Şair nikahıyla evlenmiş
Karnı burnunda sözcükler
Kim ne desin
Bana sorarsanız eğer
Diyeceğini dedi şiir
Yapacağını yaptı bile
Güzeli yaratmak için
Dişilik aşıladı dile
06.04.2007 - 18:55
Bitmez sana olan sevdam
Bir damla gözyaşım olsaydı yüreğinde
Beni biraz olsun anlayabilseydin keşke
Seni yazıyor,seni anlatıyorum kalemimle
Mutluluğum oldun inan bu yüreğimde
Her gece seni,rüyamda görür oldum
Issız gecelerimin,umut ışığı oldun
Mutlu oluyorum inan mutlu
İsmin dilimde,kalemim elimde
Nasıl oldu,sana olan bu sevdam bilinmez
Seni sayfalarca yazsam,aşkım tükenmez
Şiirler yazıyorum şimdi,seni seni,anlatan
Yokluğun acı veriyor,can çekişiyor şimdi
sensiz bu beden...
Toplam 559 mesaj bulundu