... ve ben sensiz gecen her saniyeye ağlıyorum. eminim ki senden haber gelmeyecek bu gecede, ve ben her saniye tekrar ağlayacağım. ve ben her ağladığımda sana aşık olacağım, ben her aşık olduğumda sen ağlayacaksın...
yokoluştur gitmek -varolmanın ta kendisi-... arkandan dökülür inciler, kelebeğin kanadındaki toz misali, rüzgarlar savururda, güneş açtığında yeller eser yerinde... önüne geçilmez bir seldir, yakar yıkar heryeri. güneş açsa da hep oradadır...
yaradır gitmek. ufacık izi kalsa da iyileşir. ölümcüldür yara, izi geçsede, izi kalır hep yüreğinde...
bir bebektir gitmek. soluk alır yaşar,yada soluksuz et parçası...
hayattır gitmek. içinde kaybolur, yada sen içinde kaybolursun...
ölümdür gitmek. vardığında huzur, yada sadece kemik takırtısı...
şimdi zamanıdır gitmenin. demir almak vakti geldiğinde, -kalkmak istemese de- nice zincirler koparmıştırda, yine de ayrılmıştır limandan.
Ruhumu tüm kötülüklerden koruyan bu aydınlığın diğer adı
Bir çift ela gözün çimen yeşiline çalan kıvrımlarında gördüm ilk; bir adamın bir kadını ancak bu kadar sevebileceğini... Gözlerine yansıyan bakışlarımda, bir adamın ancak bu kadar sevilebileceğini gördüğüm gibi... Kimse senin gözlerinle bakmamış bana, ben kimsenin gözlerinde yitip, o gözlerle seyre dalmamışım dünyayı; senden önce... Aşk; aşk olalı böyle bir hal, böyle bir duruş yakalamamış bir çift gözbebeğine cennet bahçelerinin gölgesi gibi inen, her biri yüreğimi tam da orta yerinden vuran kirpiklerde... Kokundan tanıdım seni... Yıllardır arayıp da bulamadığım o koku... Deniz kokusu kadar büyülü, yabani leylak kokusu kadar baştan çıkarıcı, bebek kokusu kadar saf, taze ekmek kokusu gibi sıcacık. Bir yandan da gibi'si olamayacak kadar tanımsız... Başım nasıl dönmez şimdi benim? Önüm sıra alıp gitmek varken bu kokuyu, arkamı dönüp de uzaklaşabilir miyim senden? Sana karışıp, kaybolmak, seninle bir olmak varken... Dudaklarımı yakıyor hasretinin buruk tadı... Ama o hasret ne de güzel acıtıyor biliyor musun... Ne de güzel sızlatıyor ince ince. Senin yarin; sabır eyliyorsa böylesi bir özlemi, bil ki canından çok seviyor seni. Bil ki vaktini saatini bekliyor vuslatların en güzelinin... Uykuların en derininde kıpırdanıyordur şimdi dudakların, kimbilir hangi ben'li rüyanın en tatlı yerinde belli belirsiz mırıldanıyorsundur sevdiğini. Bense uykusuz bir gecenin koynunda dört harf seçmişim alfabeden, ismin diye döndürür dururum dilimde. İsmin, susuzluktan ölsem bile içmeye kıyamadığım bir damla su... Sana kavuşacağım ana dek geçecek tüm saatler, kollarında olacağım zamana takvim dokumuş bütün günler nasıl adınla başlıyorsa, içime çektiğim her nefes de adınla doluyor bedenime... Verir vermez nefesimi, hızla içime çekiyorum yine, ya kaybolursa ismin bu odanın içinde? ! Ya ölürsem; hem de sırf bu yüzden? ... Güneş, ilk ışıklarını nice alemlerin üzerine yaymak, nice karanlıkları aydınlatmak için nazlı nazlı süzülürken ufuktan gökyüzüne doğru, benim güzel gözlü meleğim de salacak bakışlarını dünyamın üzerine ki anlayayım gecemin güne kavuştuğunu... Yaşamımın en büyük müjdesi, en büyük aşkı, duy bu dediklerimi: Her ne geldiyse başıma seni bilene dek; bin beterine razı olurdum yine; ödülün yine 'sen' olacağını bilsem. Ben talihsiz sanırken kendimi, meğerse ne büyük bir sınavdan geçiyormuşum! Meğerse diyetini en başından ödüyormuşum şimdiki mutluluğumun. Çok dua etmişim; bir o kadar da almışım demek ki, sevabım günahımdan çokmuş demek ki. Bilmem ki şimdi nasıl şükretmeli? ... Hem içimdesin; hem dışımdayım. Hem bendesin, hem sendeyim... Ruh ikizim, eşim, aşk metalinden bir ferman yazıyor parmağımda; sen diye sevip okşadığım... Hani bir gece, gül yaprakları arasında bana sunduğun, taktığım gibi parmağıma kazınmış sevda mühürün... Hiç korkmayasın bensiz kalmaktan, hiç korkmayasın ellerimi tutmak isteyip de dokunamamaktan. Öyle bir yazgı ki bu; öyle bir 'bir' olmak ki, bizi ayırmaya kimsenin gücü yetmez, biri ikiye bölmeye kimse cesaret edemez. Şu ömür dedikleri rüyanın içinde sen bulmuşsun ya beni, daha ne isterim ki hayattan? Başka ne için yaşanabilir ki bundan sonra? Sadece senin için; sen diye, seninle... Senin gülüşün, sesin, nefesin, tenin olmadan tutunamam artık hayata, çünkü bana kendini tertemiz aşkından süzüp de getirdin sen; onca pisliğin arasında can çekişirken bu yorgun dünya... 'İnsan' olan insan sevince, sevdası da 'sevda' oluyormuş demek; görmemişim ki senden önce... Yalanları, yamalı hırsları, küçük hesapları, sinsiliği; sahte aşkları ile kuşatıp her önüne gelene lütufmuşcasına dağıtanlara ibret olsan keşke; yüreğinin saflığıyla, dürüstlüğünle... 'Böylesi de varmış' dedirten yüreğinle, beni gerçek aşkın güzelliğine inandıran yüreğinle... Geçmişin tüm puslu izleri silindi gitti, dün de sensin bugün de. Yarın varsa, senin için var. Görür gibiyim gelecek günleri, bembeyaz; kollarında yaşlanıp giderken saçlarıma düşecek tel tel aklar gibi... Olmazı 'ol' deyişi ile olur kılan yüce tanrım yüzünü bana senin yüzünde göstermiş demek ki... Bu yüzden biliyorum ki, ne geri dönüşü vardır bu yolun, ne de sonu... Tüm kelimeler, senin dünya üzerindeki varlığını bildiğim gün yeni baştan vücut buldular, gerçek anlamlarına o zaman kavuştular. İşte bu yüzden 'sevgilimsin', işte bu yüzden 'seni seviyorum'... İşte bu yüzden ruhumu tüm kötülüklerden koruyan bu aydınlığın diğer adı; 'aşkın sen hali'....
Sensizlik mi yoksa varligin mi? / simdi bunu dusundugum zamanlarimdayim. / Birini bir kefeye otekini oteki kefeye koyuyorum! / Peki ya hangisi agir basiyor? / Bilinmiyor... / Ikiside asili kaliyor yuregimde... / ve kendi icimde ikiye bölünüyorum! / yüregim kal diyor... mantigim git! / Birakip gitmek bu acilari cekmekten daha zor geliyor sanki... / Gözlerini özlemekten korkuyorum! / Ve ellerine hasretlikten... (ölebilirim sanki...) / yine de git diyor bir yanim! / Ama olmuyor... / yüregimin sesini kisip, / hic birsey hissetmiyorum gibi yapamiyorum! Nasil birsey bu...? / Sana dayanan bu yuregin, / Sensizlige dayanacak gücü yok mu? /Tutkulu olmak kötü... ucurumun önüne kadar geliyorum ama atamiyorum yuregimi! (yuregimdeki seni)
Celiskilerime düstün simdi... / oysa tam da güvendim diyordum! / O olmali ! .. diyordum.
Yanlis mi? / Yoksa... dogru mu? / Gercek mi? yalan mi? / hala yasanabilecek güzel seyler var mi? / güvenilecek yanlarin kaldi mi hala? / Düsündükce batiyorum...
Her nekadar bu askta mantigimi kullanmak istemesem de, / her seferinde mantigimi cikariyorsun karsima / Yine de deymez, bitirilmemeli birseyler! / zaten ne zaman bitirmeyi düsünsem; sevgimle karsi karsiya geliyorum! / ..................................... Sana bir sans daha veriyorum. /Yasayip görecegim! / Artik düsünmüyorum gecmiste olanlari / Tek yapabildigim; / gelecegin guzel seylerle ‘gelmesi’ni dilemek! / Ve dilegimin kabul olmasini ‘seninle’ beklemek...
Kendi kurallarimdan vazgecerek; sana vazgecilmezligini kanitliyorum! / bir kez daha anliyorum seni nasil sevdigimi! / ve bilmeni istiyorum! / Risklerden korkmuyorum! / cünkü seni severek hayatimdaki en büyük riski aliyorum!
Gece bulur bizi Sessizliğiyle çoktan çöktü şehre Şimdi gözlerinde uyku Rüya gözlerinde perde Başlasın mutluluk oyunu
Sen yine prens ol Bende senin hizmetkarın Taç olsun saçlarına yıldızlar Hem bak onlar gibi ışıl ışıl zaten Sanki gökten bir nur inmiş Gözlerine konmuşlar Hele o güzel dudaklarına gülücükler Ne de güzel yakışmışlar
Hadi emret prenseim Nedir yüzündeki hüzün Yoksa yolunamı çıktı devler Alıp kılıcımı atılayım mı üstlerine Nasılsa yenerim onları ve Geldikleri yere giderler
Söyle prensim Dile benden canımı Gözünde bir damla olmasın Sen üzülme ne olur Hem bak biliyormusun Bu gece bir yıldız daha kayacak Sen bir gülüversen hele Yıldızlar gözlerini nasılda kıskanacak Sağanak olacak ışıltıları Bir bir saçlarına konacak
Sen benim prensimsin Damarımda kan, aldığım nefesimsin Koca bir saray yaptım gönlüme biliyormusun Ve süsledim bahçesini sevdanın en güzel çiçeğiyle Umutlardan ördüm uçan halını Sihirli lambadan attım cini koydum rüyalarını Okşarsın azcık ve dilediğince yaşarsın hayatını
Hadi be prensim Bir gülücük yetecek sabaha Kıskanacak yıldızlar, kaybolacaklar Neşen rüzgar olacak gülüversen Kara bulutlar ülkenden savrulacak Bak! Güneş bile bekliyor huzuruna çıkmayı Bir gülüversen hele Sabah çiçekleri artık hiç unutmayacak açmayı
Yaz bir ferman prensim De ki doğ güneş De ki ol sabah Atlas olayım yoluna Serilerim ayağına
Hadi prensim Saat dokuz oldu Güneş nerdeyse tepeyi buldu Söylemiyor bak şarkısını bülbül O da benim gibi Gülleri bırakıp pencerene kondu.........
Çok eski bir sevgiliye sırf yüreğinde beni duysun diye..SUSTUM:(
Ayrılıklarda gururun, saygının şaşkınım yitişine.. Yaşamdan öğrendiğim, ne olursa olsun bir şey eksiliyorsa, kötü kokular saçıyorsa yok zorlamanın yararı.. Devam edilirse sonuç felaketce bir kopuş... Oysa ayrılıklar da başlangıçlar gibi sessiz olmalı... . Araya ötekiler girdiyse, yalanlarla grileştiyse mavi, üşümeye başlayan ruhların ne ilacı vardır,ne de hekimi... Buz gibi olduysa yürek yararı yoktur geri dönüşün... Bir şans daha denirse de sonuç titreme nöbetleri.. . Niçinlerde dolanmanlar, öfke, kin, intikam büyütmeler, suçlamalarla seslenmeler, daha da yaralar ayrılıkları.... Yaşanmışları güzelliğince, olduğunca bırakmak varken kirletmek neden, niye? ? ? ? Bir zamanlar “sevdiğim, her şeyim” dediğinde kara bir leke kalmak hem de kendinin sürdüğü bir leke verilen bir hak mı kime ve niye? ? ? Yaşanılan, yaşatılan güzel, doyumsuz anlar, bir suçsa, hataysa tek kişilik değildi İşlenirken oysa... . Tükenişe girildiyse vazgeçmek gerek saygıyla bir zamanlar “vazgeçilmezim” denilenden, daha da karartmadan maviyi sunulan güvenle verilmiş imkansızların anısına.... . Yaşam defteri sonlanınca, beden üşüyüp, yorulduğunda, ruh nasıl tertemiz,beyazlar içinde bırakıp onu gidiyorsa, onur, grur zedelenmeden suçlamaya girmeden, lekesiz ve sessizce olmalı ayrılıklar da....
Martı olsam da gelsem omzuna konsam, o zaman bakar mısın gözlerimin içine?
Hiç görmediğim şehre yazıldı tüm bunlar... Ne şairim ben ne de aşık... Sessiz sedasızım bugün, belki denizsizliğimdendir. Hiç kızmadım şehir sana, köpürecek dalgalarımın yokluğundandır. Sabahları martı sesi, akşamları vapur düdüğü nedir diye sorma, bilmem cahilliğime ver... Simitimi balıklarla paylaşmadım ben hiç, cimriliğimden mi? ..Simitim oldu da balığım var mıydı? Hiç görmediğim şehre yazıldı bunlar, yosun kokusu nedir hiç tanımadan. Okuyarak tanıdım seni, senin el yazınla... Görmeden gönül verdim, densizliğime ver. Hayatımda hiç balıkçılara selam vermişliğim yokken, sana selam vermiş bulundum; hoşgör. Uzak şehir, senin tüm sokakların denize çıkarken, benim tüm sokaklarım sana çıkar oldu... Sen farkında mısın bilmem, farkında olsan da söylemezsin ya... Hiç tekneye binmedim ki ben, ondan mıdır beni hor görmen? Yokluğun, yoksulluğum olmaya başlayınca anladım, hayalinle varlıklıyım. Oysa sen varlığımdan habersiz... Sen bensizlikte kalabalık, ben sensizlikte en tenha. Hiç görmediğim şehre yazıldı bunlar, ne kadar uzakta da olsa hergün daha yakın olduğum... Hiç görmediğim için mi seni böyle 'canımın içi' olman? Söyle ey şehir, hiç görmediğin için mi beni böyle kolay kandırman? Aynanın sırları dökülür mü balık olsam, martı olsam? ... Martı olsam da gelsem omzuna konsam, o zaman bakar mısın gözlerimin içine?
Çok eski bir sevgiliye sırf yüreğinde beni duysun diye..
gidiyordun.. elim kolum bağlıydı daha önce de olduğu gibi sadece sustum konuşacak bişey olmadığından değil söyleyeceklerimi bildiğinden sustum.. benden aldıkların vardı umutlarım,heyecanlarım ve derler ya hani en güzel yıllarım ama üzülmüyorum o güzel yıllar seninle daha da güzel oldular her şeyin bir sonu var biliyorum gitmelisin kal diyemem seviyorum seni evet ama artık tüm geceler sadece benim.. beraber izlediğimiz tüm filmler içimizi sızlatan tüm şarkılar senin olsun sevgilim.. giderken bana öyle bir emanet bıraktın ki taşımak çok zor sen yaparsın diyeceksin biliyorum.. söz verdim bir kez sana başarmak zorundayım bir gün otobüs garları seni bana tekrar getirdiğinde aynı bulacaksın beni söz verdiğim gibi başım hep dik olacak EMANETİN ONURUMDUR BİLİYORUM SENİ SEVİYORUM....
Hiç görmediğim şehre yazıldı tüm bunlar... Ne şairim ben ne de aşık... Sessiz sedasızım bugün, belki denizsizliğimdendir. Hiç kızmadım şehir sana, köpürecek dalgalarımın yokluğundandır. Sabahları martı sesi, akşamları vapur düdüğü nedir diye sorma, bilmem cahilliğime ver... Simitimi balıklarla paylaşmadım ben hiç, cimriliğimden mi? ..Simitim oldu da balığım var mıydı? Hiç görmediğim şehre yazıldı bunlar, yosun kokusu nedir hiç tanımadan. Okuyarak tanıdım seni, senin el yazınla... Görmeden gönül verdim, densizliğime ver. Hayatımda hiç balıkçılara selam vermişliğim yokken, sana selam vermiş bulundum; hoşgör. Uzak şehir, senin tüm sokakların denize çıkarken, benim tüm sokaklarım sana çıkar oldu... Sen farkında mısın bilmem, farkında olsan da söylemezsin ya... Hiç tekneye binmedim ki ben, ondan mıdır beni hor görmen? Yokluğun, yoksulluğum olmaya başlayınca anladım, hayalinle varlıklıyım. Oysa sen varlığımdan habersiz... Sen bensizlikte kalabalık, ben sensizlikte en tenha. Hiç görmediğim şehre yazıldı bunlar, ne kadar uzakta da olsa hergün daha yakın olduğum... Hiç görmediğim için mi seni böyle 'canımın içi' olman? Söyle ey şehir, hiç görmediğin için mi beni böyle kolay kandırman? Aynanın sırları dökülür mü balık olsam, martı olsam? ... Martı olsam da gelsem omzuna konsam, o zaman bakar mısın gözlerimin içine?
YOK EDİCİ SEVDAMSIN! ... Sensizlik mi beni böylesine parçalara bölen... Yoksa seni bulup da sendeyken senden olamamak mı? Beni binlerce bana bölen çok şey var belki. Ve sen o çok şeylerden birisin. Senin yalnızlığın, senin acıların, senin özlemin, senin hasretin, senin sevdaların ve senin kendin... Beni parçalara bölensin. Beni parçalara ayıransın… Parçalarımı alıp götüren kırıntılarını bana bırakansın. Sen benim bir parçamsın! Kahrolası saatlerde bile zamanın durduğunu hissettim, sen olunca… Dakikalarca, saniyenin, belki de yetişemediğimiz anlarında seni yaşadım ben… Zamanı durduran ben miydim, yoksa gelişinle beni okyanuslara sürükleyen sen miydin? Zamanlar karanlıktı, imkansızdı, zamanlar dardı, aykırıydı, zamanlar durmuş ya da kaybolmuştu, zamanlar seninleydi… Sen; seni, seninle ayrılığında, özleminde, hasretinde, tatlısıyla, acısıyla, hüznüyle, neşesiyle, bir küs, bir barışık, uçsuz bucaksız yaşadıklarımdın… Sonuna kadar gelmek istedim. Tutamadın elimden. Daha doğrusu zaten yoktun ki. Olman bile önemli değildi… Ben zaten bir yerlerden sana gelmişim, seni bulmuşum. Senin gönlüne istenmeden de çoktan girmişim bile… Biliyorum sen belki gözlerimde arıyorsun kendini ama ben kalbindeyim be. Kalbe girenin de göze gelme, geriye dönme isteği artık yoktu. Seni sana verdim. Seni sende yaşıyorum artık… Benden kendini istesen de artık ödünç te olsa veremem. Sandın ki cevaplar beklerim senden. Evet' lerle, hayır'ları bile dondurdun dilinde uzun uzadıya konuşmaları saklayıp tükettin onları. Oysa o anda onların söylenmesi gerekiyordu. O anda hayır'la evet arasında bir secim yapmak gerekiyordu… Sense sadece bakıp gözlerime, hatta kaçırırcasına gözlerini suskunluğa vurdun her şeyi. Her şey zamanın da güzel ve zamanın da anlamlı. O ani kaçırdıktan sonra yaşamanın bir anlamı yok ki. Belki de bütün tatlar ilk yudumda gizli. Ve biz ise hep son demlerimizin, son yudumlarımızın güzel ve kalıcı olmasına alıştık sanki… Değil, evet değil… Senden cevaplar değildi aradığım. Senden beni anlamandı, bana bir şeyler vermeni bekleyen biri değildim… Değilim… Senden bir şeyler isteyen bir insan da değilim… Olamam da… Belki, belki bir şeylerin istenmesini bekleyen bir insan olabilirim... Ancak bu kadar işte. Sende yasadığım yoğunlukları sen hep başkalarında arayabilirsin. Sende bulduğumu sen benim dışımdaki yüzlerde de arayabilirsin… İnan kilometrelerce uzaksın ama sen ise yaban eller gibi duruyordun. Tüm bunlar gerçeğin ötesinde değildi ama bunları düş kılan senden başkası da değildi. Evet, yok edici sevdam... Sen artik bende oldun… Benden... Anlıyor musun? Çıkarıp atmak istesem de unutmak istesem de yapamıyorum çünkü nereye dönsem nereye baksam ya seninle ilgili ya da seni hatırlatan ya da senden bir şey mutlaka karşıma çıkıyor… Buna evet gücüm yetmiyor buna… Sevdaya hiç yetmiyor… Sen bende olmasan, sevdayla çizilmeseydin yüreğime, sen içime Allah'ımın eliyle yazılmasaydın, sever miydim seni? İster miydim, bekler, yoluna düşer miydim? İnsanların olmadığı yerde bekliyorum seni hep. Çünkü insanların son bulduğu yerde başlıyordum ben… Ve iste... Anla artık anlayabilirsen! … Sen benim bir parçamsın! ... Yok edici sevdamsın! ... Ama şimdi yoksun işte yok! ...
seni seviyorum seni özlüyorum seni istiyorum ve artık seni senle başlayan herşeyi hayal ediyorum bu aşkın sonu yok demiştim sana yok sevdiğim bıraktığın yangınında özleminde sonu yok büyüyor sevdan her bir hücremde yüreğine sağlık sevdiğim sevgiyi bana öğrettiğin için
biz kavuşamadık yar kimbilir belki bir gün hayallerimiz kavuşur
ruhumdu ruh eşimdi en keyifli anlarım en doğru kararım yaşadığıma şükrettirendi beni anlayandı bensiz olamayandı bana bir şey olsa canı benden çok yanandı bekleyenim özleyenim kıskançlığımdı aramazsa delirdiğim görmezsem çıldırdığım prensimdi şikayet etmeyenim beni hep beğenenim akıl verenimdi hayat ortağımdı gözleriyle beni mest eden bakışıyla eriten aşk şarkılarını dilime bağlayandı aklımı alanım canıma can katanım yarınım dünüm bugünümdü
vazgeçilmezim herşeyim yarimdi gülüşüyle başımı döndürendi bana yüreğini verendi sevgiyi öğretendi kolumdu kanadımdı her bir yanım attığım adımdı o benim erkeğim o benim nefesimdi ölürcesine sevdiğim uğruna adaklar adadığım dilekler dilediğim tek duamdı yarimdi
suyumdu aşımdı açlığım tokluğum susuzluğumdu uykusuzluğumdu hayallerimdeki tek dünyaydı gününüm aydınlığı hoyrat gecelerimin tek ışığı damarımdaki kanım yüreğimdeki tek hayat atışıydı söylemekten hiç bıkmadığım dilimdeki melodiydi en mutlu rüyalarım en mutlu anlarım en mutlu dünlerimin tek sahibiydi kalbimdeki ince sızım
gerçeğim doğrum herşeyimdi deli deli esen rüzgarım sağnak yağan yağmurum sesim sessizliğim umudumdu hiç bitmeyecek yolumdu öncemdi sonramdı bilinmezim şu anımdı hep yanımda olanımdı korkusuzluğum sonsuzluğum sığınağım tek huzurum yalnız olmadığım tek cansın
Kat gözyaşlarına, kara gözlerinde beni de götür İster öldür, istersen süründür, Razıyım senden gelsin ecel, ister kardeş, istersen sevgili ol istersen yedi yabancı bir el, Koma beni yadellerde, Yalvarırım, al götür, götür beni de, gittiğin, o, uzak iklimlere,
...............................................İster, ...............................................baştan başa bele beni, kanatan dikenlere, ...............................................İstersen yarim ol, ...............................................bele beni, ...............................................o kan kırmızı güllere,
İster ilahi yap, söyleneyim dillerde, bin bir gece, İstersen raks bir şarkı yap, okundukça matem olup düşeyim, kanayan tüm gönüllere,
...............................................Sevdim seni be güzelim, ...............................................elbet, ...............................................bunu allah biliyor, ...............................................Söyle be sevgili, ...............................................bir başka hangi yar sen kadar seviliyor?
Seviyorsam seni ey yar, sanma ki, sanma ki bu gönlüm yetimdir, Ölsem de yalvarmam bil, Bil ki, bil ki aşkım, asaletimdir,
...............................................Bil ki sevgilim, ...............................................Leyla bile sevilmedi sen kadar, ...............................................Söyle sevgili, ...............................................var mı ki sen gibi ölümüne sevilen bir başka yar? ...............................................Sen ki, ...............................................uğruna can alınıp da, can verilensin, ...............................................Sen ki, ...............................................ölümüne sevilensin, ...............................................Söyle sevgili, ...............................................düşmeden toprağa ser'im, ...............................................Bir kerecik olsun, ...............................................bir kerecik olsun sevgilim, ...............................................sen de beni, ...............................................benim seni sevdiğim kadar,SEVEBİLİR Mİ SİN?
sayamadığım tüm günbatımlarını, sensiz sırılsıklam olduğum yağmurları ayaz gecelerde yokluğuna titreyişlerimi, nasıl sonlandırıp,af dileyeceksin? ey bahar sandığım zemheri yüzlüm, yüzlerce sevebilme olasılığı varken: binlece fersah uzaklaştın benden, biliyorsun bir ayağımız cukurda artık, sayamadığım baharlar geçip giderken, sanmaki sadece benden yılları çaldın.. bir köşeye çekilip ağlarken utanıyorum, ağlamaktan değil bilesin,hep kaybetmekten.., ah birtanem kaç bahar geçecek böyle, umarsız zindan gecelere mahkumken, yaralayan yüreğine hep isyan mı edeyim zamansız acılar içimi yakıp kavururken bahar sandığım seni mi bekleyeceğim? bu hep son şiirimdir diyorum isyan kokan, her an içimde senle cenk ediyorum, ne ben unutuyorum dört mevsim seni.. nede sen unutturuyorsun kendini, kandırıpta kendimi son şiirim demiyorum, bu sevda yaktıkça yüreğimi ve beni, dört mevsim yazacağım isyanlarımı, taki her mevsim bahara dönene dek.. çünkü seni canımdan çok seviyorum..
10.04.2007 - 14:42
ve ben
...
ve ben sensiz gecen her saniyeye ağlıyorum.
eminim ki senden haber gelmeyecek bu gecede,
ve ben her saniye tekrar ağlayacağım.
ve ben her ağladığımda sana aşık olacağım,
ben her aşık olduğumda sen ağlayacaksın...
10.04.2007 - 14:42
Umut
gözlerimi yumsam...
havalansa
kuşlar.
uçurmalara takılıp
ebemkuşağı bürünse.
yerin en görkemli yüzü,
giyinse pazen kesme
çiçekli elbisesini.
bitse bu bam telinden konçerto.
10.04.2007 - 14:42
Yürekte esmek
Meltem yeli gibi yürekte esmek
Mehtaba dalarak yar ile sohbet,
Dünyada yaşarken seninle olmak
Elveda sevdiğim demeden yaşamak
Ne güzel şey
Gönlündeki sevgiyi sunabilmek
El ele göz göze sahilde yürümek
Sevgiyi sevenle paylaşabilmek
Birlikte sonsuza seninle yürümek
Ne güzel şey
Seven gözlerinde aşkı hissetmek
Yürek yangınında ısınabilmek
Sevda meşalesini birlikte taşımak
Son nefese kadar yar el ele kalmak
Ne güzel şey
10.04.2007 - 14:42
gitmek...
yokoluştur gitmek
-varolmanın ta kendisi-...
arkandan dökülür inciler,
kelebeğin kanadındaki toz misali,
rüzgarlar savururda,
güneş açtığında yeller eser yerinde...
önüne geçilmez bir seldir,
yakar yıkar heryeri.
güneş açsa da hep oradadır...
yaradır gitmek.
ufacık izi kalsa da iyileşir.
ölümcüldür yara,
izi geçsede, izi kalır hep yüreğinde...
bir bebektir gitmek.
soluk alır yaşar,yada soluksuz et parçası...
hayattır gitmek.
içinde kaybolur,
yada sen içinde kaybolursun...
ölümdür gitmek.
vardığında huzur,
yada sadece kemik takırtısı...
şimdi zamanıdır gitmenin.
demir almak vakti geldiğinde,
-kalkmak istemese de-
nice zincirler koparmıştırda,
yine de ayrılmıştır limandan.
10.04.2007 - 14:41
OYSA HİÇ SEVMEZDİM DÖKÜLEN YAPRAKLARI.
SONBAHAR NEŞEYLE GELDİ BU SENE.
OYSA HİÇ SEVMEZDİM DÖKÜLEN YAPRAKLARI.
BİR HÜZÜN DUYARDIM BULUTLU GEÇEN GÜNLERDE.
HAFİFTEN YAĞMUR ÇİSELER ÜZERİNE,
RÜZGAR KAVURUP GEÇER TENİNİ
VE TOPRAK KOKAR HAVADA
OYSA ŞİMDİ HEPSİ BENİM İÇİN AYRI BİR GÜZELLİK.
KURUYAN YAPRAKLAR BENİ ÜZMÜYOR,
TEKRAR YEŞERECEĞİNİ BİLDİĞİM İÇİN.
BULUTLU GÜNLER HİÇ ÖNEMLİ DEĞİL,
ARKASINDA GÜNEŞ OLDUĞU İÇİN.
YAĞMURU SEVİYORUM, BEREKET OLDUĞU İÇİN.
TOPRAĞI SEVİYORUM, TOPRAKTAN OLDUĞUM İÇİN.
İNAN SENİN İÇİN SEVİYORUM BUNLARI
VE SENİ TANITTIĞI İÇİN
10.04.2007 - 14:40
Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,çalınan birinin kalbiyse eğer...
Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer..
Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.....
10.04.2007 - 14:39
Hiç Ağladın Mı
Hiç Ağladın Mı
Çalan her telefonu ben diye açıp
Kapattıktan sonra hiç ağladın mı
Gördüğün her yüzde benden bir parça
Arayıp yanıldığında hiç ağladın mı
Umudu bağlayıp kahve falına
Bez bağladın mı hiç ağaç dalına
Gelen her gece çıksada sabaha
Uyanıp yalnızlığına hiç ağladın mı
Günleri günlere bir bir ekleyip
Yılları yıllara hiç bağladın mı
Hasretten saçına düşen akları
Tel tel sayıpta hiç ağladın mı
Ne gecen bellolur nede gündüzün
Hiç farkı yok inan baharla güzün
Eylül ayında gelen o buruk hüzün
Bitermi bitmezmi diye hiç ağladdın mı
Böyle olur aşığın bahtı karası
Ölene dek sürer gönül yarası
Ölüm kurtuluştur ondan alası
Varmı yokmu diye hiç ağladın mı
10.04.2007 - 14:39
Ruhumu tüm kötülüklerden koruyan bu aydınlığın diğer adı
Bir çift ela gözün çimen yeşiline çalan kıvrımlarında gördüm ilk; bir adamın
bir kadını ancak bu kadar sevebileceğini... Gözlerine yansıyan bakışlarımda,
bir adamın ancak bu kadar sevilebileceğini gördüğüm gibi...
Kimse senin gözlerinle bakmamış bana, ben kimsenin gözlerinde yitip, o
gözlerle seyre dalmamışım dünyayı; senden önce... Aşk; aşk olalı böyle bir
hal, böyle bir duruş yakalamamış bir çift gözbebeğine cennet bahçelerinin
gölgesi gibi inen, her biri yüreğimi tam da orta yerinden vuran
kirpiklerde...
Kokundan tanıdım seni... Yıllardır arayıp da bulamadığım o koku... Deniz
kokusu kadar büyülü, yabani leylak kokusu kadar baştan çıkarıcı, bebek
kokusu kadar saf, taze ekmek kokusu gibi sıcacık. Bir yandan da gibi'si
olamayacak kadar tanımsız... Başım nasıl dönmez şimdi benim? Önüm sıra alıp
gitmek varken bu kokuyu, arkamı dönüp de uzaklaşabilir miyim senden? Sana
karışıp, kaybolmak, seninle bir olmak varken...
Dudaklarımı yakıyor hasretinin buruk tadı... Ama o hasret ne de güzel
acıtıyor biliyor musun... Ne de güzel sızlatıyor ince ince. Senin yarin;
sabır eyliyorsa böylesi bir özlemi, bil ki canından çok seviyor seni. Bil ki
vaktini saatini bekliyor vuslatların en güzelinin...
Uykuların en derininde kıpırdanıyordur şimdi dudakların, kimbilir hangi
ben'li rüyanın en tatlı yerinde belli belirsiz mırıldanıyorsundur sevdiğini.
Bense uykusuz bir gecenin koynunda dört harf seçmişim alfabeden, ismin diye
döndürür dururum dilimde. İsmin, susuzluktan ölsem bile içmeye kıyamadığım
bir damla su...
Sana kavuşacağım ana dek geçecek tüm saatler, kollarında olacağım zamana
takvim dokumuş bütün günler nasıl adınla başlıyorsa, içime çektiğim her
nefes de adınla doluyor bedenime... Verir vermez nefesimi, hızla içime
çekiyorum yine, ya kaybolursa ismin bu odanın içinde? ! Ya ölürsem; hem de
sırf bu yüzden? ...
Güneş, ilk ışıklarını nice alemlerin üzerine yaymak, nice karanlıkları
aydınlatmak için nazlı nazlı süzülürken ufuktan gökyüzüne doğru, benim güzel
gözlü meleğim de salacak bakışlarını dünyamın üzerine ki anlayayım gecemin
güne kavuştuğunu... Yaşamımın en büyük müjdesi, en büyük aşkı, duy bu
dediklerimi: Her ne geldiyse başıma seni bilene dek; bin beterine razı
olurdum yine; ödülün yine 'sen' olacağını bilsem. Ben talihsiz sanırken
kendimi, meğerse ne büyük bir sınavdan geçiyormuşum! Meğerse diyetini en
başından ödüyormuşum şimdiki mutluluğumun. Çok dua etmişim; bir o kadar da
almışım demek ki, sevabım günahımdan çokmuş demek ki. Bilmem ki şimdi nasıl
şükretmeli? ...
Hem içimdesin; hem dışımdayım. Hem bendesin, hem sendeyim... Ruh ikizim,
eşim, aşk metalinden bir ferman yazıyor parmağımda; sen diye sevip
okşadığım... Hani bir gece, gül yaprakları arasında bana sunduğun, taktığım
gibi parmağıma kazınmış sevda mühürün... Hiç korkmayasın bensiz kalmaktan,
hiç korkmayasın ellerimi tutmak isteyip de dokunamamaktan. Öyle bir yazgı ki
bu; öyle bir 'bir' olmak ki, bizi ayırmaya kimsenin gücü yetmez, biri ikiye
bölmeye kimse cesaret edemez.
Şu ömür dedikleri rüyanın içinde sen bulmuşsun ya beni, daha ne isterim ki
hayattan? Başka ne için yaşanabilir ki bundan sonra? Sadece senin için; sen
diye, seninle... Senin gülüşün, sesin, nefesin, tenin olmadan tutunamam
artık hayata, çünkü bana kendini tertemiz aşkından süzüp de getirdin sen;
onca pisliğin arasında can çekişirken bu yorgun dünya... 'İnsan' olan insan
sevince, sevdası da 'sevda' oluyormuş demek; görmemişim ki senden önce...
Yalanları, yamalı hırsları, küçük hesapları, sinsiliği; sahte aşkları ile
kuşatıp her önüne gelene lütufmuşcasına dağıtanlara ibret olsan keşke;
yüreğinin saflığıyla, dürüstlüğünle... 'Böylesi de varmış' dedirten
yüreğinle, beni gerçek aşkın güzelliğine inandıran yüreğinle...
Geçmişin tüm puslu izleri silindi gitti, dün de sensin bugün de. Yarın
varsa, senin için var. Görür gibiyim gelecek günleri, bembeyaz; kollarında
yaşlanıp giderken saçlarıma düşecek tel tel aklar gibi... Olmazı 'ol' deyişi
ile olur kılan yüce tanrım yüzünü bana senin yüzünde göstermiş demek ki...
Bu yüzden biliyorum ki, ne geri dönüşü vardır bu yolun, ne de sonu...
Tüm kelimeler, senin dünya üzerindeki varlığını bildiğim gün yeni baştan
vücut buldular, gerçek anlamlarına o zaman kavuştular. İşte bu yüzden
'sevgilimsin', işte bu yüzden 'seni seviyorum'... İşte bu yüzden ruhumu tüm
kötülüklerden koruyan bu aydınlığın diğer adı; 'aşkın sen hali'....
10.04.2007 - 14:39
Yakıyor
Gözlerin, silahın namlusu gibi
Soğuk ve kararlı
Bakışlarınla, dokuzluk mermisin
Yakıyor değdiğinde, düşlerime nazarın...
Sevgisizliğin, kızgın çöller gibi
Sıcak ve bunaltıcı
Yangınınla, yüreğimi kül eden sebebimsin
Yakıyor değdiğinde, düşlerime nazarın...
Gülüşün, aldatıcı serap gibi
Hayali ve yalan
Sevgisizliğinle, kötülüğün adısın
Yakıyor değdiğinde, düşlerime nazarın...
Sarılışın, sert bir kaya gibi
Cansız ve acımasız
Kollarınla, duygusuz kuru dalsın
Yakıyor değdiğinde, düşlerime nazarın...
Hasretin, karanlık gece gibi
Simsiyah ve umutsuz
Zulmünle, çaresizliğin ortağısın
Yakıyor değdiğinde, düşlerime nazarın...
Sözlerin, rüzgarın gazabı gibi
Hiddetli ve yıkıcı
Konuştuklarında, yalan ve riyakarsın
Yakıyor değdiğinde, düşlerime nazarın..
10.04.2007 - 14:39
..... ve kendi icimde ikiye bölünüyorum...
Sensizlik mi yoksa varligin mi? / simdi bunu dusundugum zamanlarimdayim. /
Birini bir kefeye otekini oteki kefeye koyuyorum! / Peki ya hangisi agir
basiyor? / Bilinmiyor... / Ikiside asili kaliyor yuregimde... / ve kendi
icimde ikiye bölünüyorum! / yüregim kal diyor... mantigim git! / Birakip
gitmek bu acilari cekmekten daha zor geliyor sanki... / Gözlerini özlemekten
korkuyorum! / Ve ellerine hasretlikten... (ölebilirim sanki...) / yine de
git diyor bir yanim! / Ama olmuyor... / yüregimin sesini kisip, / hic birsey
hissetmiyorum gibi yapamiyorum!
Nasil birsey bu...? / Sana dayanan bu yuregin, / Sensizlige dayanacak gücü
yok mu? /Tutkulu olmak kötü... ucurumun önüne kadar geliyorum ama atamiyorum
yuregimi! (yuregimdeki seni)
Celiskilerime düstün simdi... / oysa tam da güvendim diyordum! / O olmali
! .. diyordum.
Yanlis mi? / Yoksa... dogru mu? / Gercek mi? yalan mi? / hala
yasanabilecek güzel seyler var mi? / güvenilecek yanlarin kaldi mi hala? /
Düsündükce batiyorum...
Her nekadar bu askta mantigimi kullanmak istemesem de, / her seferinde
mantigimi cikariyorsun karsima / Yine de deymez, bitirilmemeli birseyler!
/ zaten ne zaman bitirmeyi düsünsem; sevgimle karsi karsiya geliyorum! /
.....................................
Sana bir sans daha veriyorum. /Yasayip görecegim! / Artik düsünmüyorum
gecmiste olanlari / Tek yapabildigim; / gelecegin guzel seylerle ‘gelmesi’ni
dilemek! / Ve dilegimin kabul olmasini ‘seninle’ beklemek...
Kendi kurallarimdan vazgecerek; sana vazgecilmezligini kanitliyorum! / bir
kez daha anliyorum seni nasil sevdigimi! / ve bilmeni istiyorum! /
Risklerden korkmuyorum! / cünkü seni severek hayatimdaki en büyük riski
aliyorum!
10.04.2007 - 14:38
Mutluluk Oyunu...
Gece bulur bizi
Sessizliğiyle çoktan çöktü şehre
Şimdi gözlerinde uyku
Rüya gözlerinde perde
Başlasın mutluluk oyunu
Sen yine prens ol
Bende senin hizmetkarın
Taç olsun saçlarına yıldızlar
Hem bak onlar gibi ışıl ışıl zaten
Sanki gökten bir nur inmiş
Gözlerine konmuşlar
Hele o güzel dudaklarına gülücükler
Ne de güzel yakışmışlar
Hadi emret prenseim
Nedir yüzündeki hüzün
Yoksa yolunamı çıktı devler
Alıp kılıcımı atılayım mı üstlerine
Nasılsa yenerim onları ve
Geldikleri yere giderler
Söyle prensim
Dile benden canımı
Gözünde bir damla olmasın
Sen üzülme ne olur
Hem bak biliyormusun
Bu gece bir yıldız daha kayacak
Sen bir gülüversen hele
Yıldızlar gözlerini nasılda kıskanacak
Sağanak olacak ışıltıları
Bir bir saçlarına konacak
Sen benim prensimsin
Damarımda kan, aldığım nefesimsin
Koca bir saray yaptım gönlüme biliyormusun
Ve süsledim bahçesini sevdanın en güzel çiçeğiyle
Umutlardan ördüm uçan halını
Sihirli lambadan attım cini koydum rüyalarını
Okşarsın azcık ve dilediğince yaşarsın hayatını
Hadi be prensim
Bir gülücük yetecek sabaha
Kıskanacak yıldızlar, kaybolacaklar
Neşen rüzgar olacak gülüversen
Kara bulutlar ülkenden savrulacak
Bak! Güneş bile bekliyor huzuruna çıkmayı
Bir gülüversen hele
Sabah çiçekleri artık hiç unutmayacak açmayı
Yaz bir ferman prensim
De ki doğ güneş
De ki ol sabah
Atlas olayım yoluna
Serilerim ayağına
Hadi prensim
Saat dokuz oldu
Güneş nerdeyse tepeyi buldu
Söylemiyor bak şarkısını bülbül
O da benim gibi
Gülleri bırakıp pencerene kondu.........
10.04.2007 - 14:34
Tutki artık çalan parçalarda ismin geçmesin.
Tutki yazılan şiirler,seni anmasın,
ama olmuyorki....
10.04.2007 - 14:33
Çok eski bir sevgiliye sırf yüreğinde beni duysun diye..SUSTUM:(
Ayrılıklarda gururun, saygının
şaşkınım yitişine..
Yaşamdan öğrendiğim,
ne olursa olsun
bir şey eksiliyorsa,
kötü kokular saçıyorsa
yok zorlamanın yararı..
Devam edilirse sonuç
felaketce bir kopuş...
Oysa ayrılıklar da
başlangıçlar gibi sessiz olmalı...
.
Araya ötekiler girdiyse,
yalanlarla grileştiyse mavi,
üşümeye başlayan ruhların
ne ilacı vardır,ne de hekimi...
Buz gibi olduysa yürek
yararı yoktur geri dönüşün...
Bir şans daha denirse de
sonuç titreme nöbetleri..
.
Niçinlerde dolanmanlar,
öfke, kin, intikam büyütmeler,
suçlamalarla seslenmeler,
daha da yaralar ayrılıkları....
Yaşanmışları güzelliğince,
olduğunca bırakmak varken
kirletmek neden, niye? ? ? ?
Bir zamanlar
“sevdiğim, her şeyim” dediğinde
kara bir leke kalmak
hem de kendinin sürdüğü bir leke
verilen bir hak mı
kime ve niye? ? ?
Yaşanılan, yaşatılan
güzel, doyumsuz anlar,
bir suçsa, hataysa
tek kişilik değildi
İşlenirken oysa...
.
Tükenişe girildiyse
vazgeçmek gerek saygıyla
bir zamanlar “vazgeçilmezim” denilenden,
daha da karartmadan maviyi
sunulan güvenle verilmiş
imkansızların anısına....
.
Yaşam defteri sonlanınca,
beden üşüyüp, yorulduğunda,
ruh nasıl tertemiz,beyazlar içinde
bırakıp onu gidiyorsa,
onur, grur zedelenmeden
suçlamaya girmeden,
lekesiz ve sessizce
olmalı ayrılıklar da....
10.04.2007 - 14:33
Martı olsam da gelsem omzuna konsam, o zaman bakar mısın gözlerimin içine?
Hiç görmediğim şehre yazıldı tüm bunlar... Ne şairim ben ne de aşık...
Sessiz sedasızım bugün, belki denizsizliğimdendir. Hiç kızmadım şehir sana,
köpürecek dalgalarımın yokluğundandır. Sabahları martı sesi, akşamları vapur
düdüğü nedir diye sorma, bilmem cahilliğime ver... Simitimi balıklarla
paylaşmadım ben hiç, cimriliğimden mi? ..Simitim oldu da balığım var mıydı?
Hiç görmediğim şehre yazıldı bunlar, yosun kokusu nedir hiç tanımadan.
Okuyarak tanıdım seni, senin el yazınla... Görmeden gönül verdim,
densizliğime ver. Hayatımda hiç balıkçılara selam vermişliğim yokken, sana
selam vermiş bulundum; hoşgör. Uzak şehir, senin tüm sokakların denize
çıkarken, benim tüm sokaklarım sana çıkar oldu... Sen farkında mısın bilmem,
farkında olsan da söylemezsin ya... Hiç tekneye binmedim ki ben, ondan mıdır
beni hor görmen? Yokluğun, yoksulluğum olmaya başlayınca anladım, hayalinle
varlıklıyım. Oysa sen varlığımdan habersiz... Sen bensizlikte kalabalık, ben
sensizlikte en tenha. Hiç görmediğim şehre yazıldı bunlar, ne kadar uzakta
da olsa hergün daha yakın olduğum... Hiç görmediğim için mi seni böyle
'canımın içi' olman? Söyle ey şehir, hiç görmediğin için mi beni böyle kolay
kandırman?
Aynanın sırları dökülür mü balık olsam, martı olsam? ... Martı olsam da
gelsem omzuna konsam, o zaman bakar mısın gözlerimin içine?
10.04.2007 - 14:32
Çok eski bir sevgiliye sırf yüreğinde beni duysun diye..
gidiyordun..
elim kolum bağlıydı
daha önce de olduğu gibi sadece sustum
konuşacak bişey olmadığından değil
söyleyeceklerimi bildiğinden sustum..
benden aldıkların vardı
umutlarım,heyecanlarım ve derler ya hani en güzel yıllarım
ama üzülmüyorum o güzel yıllar seninle daha da güzel oldular
her şeyin bir sonu var biliyorum
gitmelisin kal diyemem
seviyorum seni evet
ama artık tüm geceler sadece benim..
beraber izlediğimiz tüm filmler
içimizi sızlatan tüm şarkılar senin olsun sevgilim..
giderken bana öyle bir emanet bıraktın ki
taşımak çok zor
sen yaparsın diyeceksin biliyorum..
söz verdim bir kez sana
başarmak zorundayım
bir gün otobüs garları seni bana tekrar getirdiğinde
aynı bulacaksın beni
söz verdiğim gibi başım hep dik olacak
EMANETİN ONURUMDUR BİLİYORUM
SENİ SEVİYORUM....
10.04.2007 - 14:32
Hiç görmediğim şehre yazıldı tüm bunlar... Ne şairim ben ne de aşık...
Sessiz sedasızım bugün, belki denizsizliğimdendir. Hiç kızmadım şehir sana,
köpürecek dalgalarımın yokluğundandır. Sabahları martı sesi, akşamları vapur
düdüğü nedir diye sorma, bilmem cahilliğime ver... Simitimi balıklarla
paylaşmadım ben hiç, cimriliğimden mi? ..Simitim oldu da balığım var mıydı?
Hiç görmediğim şehre yazıldı bunlar, yosun kokusu nedir hiç tanımadan.
Okuyarak tanıdım seni, senin el yazınla... Görmeden gönül verdim,
densizliğime ver. Hayatımda hiç balıkçılara selam vermişliğim yokken, sana
selam vermiş bulundum; hoşgör. Uzak şehir, senin tüm sokakların denize
çıkarken, benim tüm sokaklarım sana çıkar oldu... Sen farkında mısın bilmem,
farkında olsan da söylemezsin ya... Hiç tekneye binmedim ki ben, ondan mıdır
beni hor görmen? Yokluğun, yoksulluğum olmaya başlayınca anladım, hayalinle
varlıklıyım. Oysa sen varlığımdan habersiz... Sen bensizlikte kalabalık, ben
sensizlikte en tenha. Hiç görmediğim şehre yazıldı bunlar, ne kadar uzakta
da olsa hergün daha yakın olduğum... Hiç görmediğim için mi seni böyle
'canımın içi' olman? Söyle ey şehir, hiç görmediğin için mi beni böyle kolay
kandırman?
Aynanın sırları dökülür mü balık olsam, martı olsam? ... Martı olsam da
gelsem omzuna konsam, o zaman bakar mısın gözlerimin içine?
10.04.2007 - 14:32
YOK EDİCİ SEVDAMSIN! ...
Sensizlik mi beni böylesine parçalara bölen...
Yoksa seni bulup da sendeyken senden olamamak mı?
Beni binlerce bana bölen çok şey var belki. Ve sen o çok şeylerden birisin. Senin yalnızlığın, senin acıların, senin özlemin, senin hasretin, senin sevdaların ve senin kendin...
Beni parçalara bölensin. Beni parçalara ayıransın…
Parçalarımı alıp götüren kırıntılarını bana bırakansın. Sen benim bir parçamsın!
Kahrolası saatlerde bile zamanın durduğunu hissettim, sen olunca… Dakikalarca, saniyenin, belki de yetişemediğimiz anlarında seni yaşadım ben… Zamanı durduran ben miydim, yoksa gelişinle beni okyanuslara sürükleyen sen miydin?
Zamanlar karanlıktı, imkansızdı, zamanlar dardı, aykırıydı, zamanlar durmuş ya da kaybolmuştu, zamanlar seninleydi…
Sen; seni, seninle ayrılığında, özleminde, hasretinde, tatlısıyla, acısıyla, hüznüyle, neşesiyle, bir küs, bir barışık, uçsuz bucaksız yaşadıklarımdın…
Sonuna kadar gelmek istedim. Tutamadın elimden. Daha doğrusu zaten yoktun ki. Olman bile önemli değildi…
Ben zaten bir yerlerden sana gelmişim, seni bulmuşum. Senin gönlüne istenmeden de çoktan girmişim bile…
Biliyorum sen belki gözlerimde arıyorsun kendini ama ben kalbindeyim be. Kalbe girenin de göze gelme, geriye dönme isteği artık yoktu. Seni sana verdim. Seni sende yaşıyorum artık…
Benden kendini istesen de artık ödünç te olsa veremem.
Sandın ki cevaplar beklerim senden. Evet' lerle, hayır'ları bile dondurdun dilinde uzun uzadıya konuşmaları saklayıp tükettin onları. Oysa o anda onların söylenmesi gerekiyordu. O anda hayır'la evet arasında bir secim yapmak gerekiyordu…
Sense sadece bakıp gözlerime, hatta kaçırırcasına gözlerini suskunluğa vurdun her şeyi. Her şey zamanın da güzel ve zamanın da anlamlı. O ani kaçırdıktan sonra yaşamanın bir anlamı yok ki. Belki de bütün tatlar ilk yudumda gizli. Ve biz ise hep son demlerimizin, son yudumlarımızın güzel ve kalıcı olmasına alıştık sanki…
Değil, evet değil…
Senden cevaplar değildi aradığım. Senden beni anlamandı, bana bir şeyler vermeni bekleyen biri değildim…
Değilim…
Senden bir şeyler isteyen bir insan da değilim…
Olamam da…
Belki, belki bir şeylerin istenmesini bekleyen bir insan olabilirim...
Ancak bu kadar işte.
Sende yasadığım yoğunlukları sen hep başkalarında arayabilirsin. Sende bulduğumu sen benim dışımdaki yüzlerde de arayabilirsin…
İnan kilometrelerce uzaksın ama sen ise yaban eller gibi duruyordun. Tüm bunlar gerçeğin ötesinde değildi ama bunları düş kılan senden başkası da değildi.
Evet, yok edici sevdam...
Sen artik bende oldun…
Benden...
Anlıyor musun?
Çıkarıp atmak istesem de unutmak istesem de yapamıyorum çünkü nereye dönsem nereye baksam ya seninle ilgili ya da seni hatırlatan ya da senden bir şey mutlaka karşıma çıkıyor…
Buna evet gücüm yetmiyor buna… Sevdaya hiç yetmiyor…
Sen bende olmasan, sevdayla çizilmeseydin yüreğime, sen içime Allah'ımın eliyle yazılmasaydın, sever miydim seni? İster miydim, bekler, yoluna düşer miydim?
İnsanların olmadığı yerde bekliyorum seni hep. Çünkü insanların son bulduğu yerde başlıyordum ben…
Ve iste...
Anla artık anlayabilirsen! …
Sen benim bir parçamsın! ...
Yok edici sevdamsın! ...
Ama şimdi yoksun işte yok! ...
10.04.2007 - 14:32
Bu Şehrin Sokakları
bu şehrin sokakları
sensizken öyle yabancı ki bana
nerdeyim?
kayboluyorum
sensiz bu şehrin sokaklarında
korkuyorum
üşüyorum
sesin çınlıyor kulaklarımda
seni seviyorum
güne hep böyle başlıyorum
içimdeki yangını
söndürmek için
seni arıyorum
yoksun
biliyorum
20.03.2007 03:48
10.04.2007 - 14:31
Belki Bir Gün
seni seviyorum
seni özlüyorum
seni istiyorum
ve artık seni
senle başlayan herşeyi
hayal ediyorum
bu aşkın sonu yok demiştim sana
yok sevdiğim
bıraktığın yangınında
özleminde
sonu yok
büyüyor sevdan her bir hücremde
yüreğine sağlık sevdiğim
sevgiyi bana öğrettiğin için
biz kavuşamadık yar
kimbilir
belki bir gün
hayallerimiz kavuşur
20.03.2007 02:58
10.04.2007 - 14:31
****Bir S E N****
ruhumdu
ruh eşimdi
en keyifli anlarım
en doğru kararım
yaşadığıma şükrettirendi
beni anlayandı
bensiz olamayandı
bana bir şey olsa
canı benden çok yanandı
bekleyenim
özleyenim
kıskançlığımdı
aramazsa delirdiğim
görmezsem çıldırdığım prensimdi
şikayet etmeyenim
beni hep beğenenim
akıl verenimdi
hayat ortağımdı
gözleriyle beni mest eden
bakışıyla eriten
aşk şarkılarını dilime bağlayandı
aklımı alanım
canıma can katanım
yarınım
dünüm
bugünümdü
vazgeçilmezim
herşeyim
yarimdi
gülüşüyle başımı döndürendi
bana yüreğini verendi
sevgiyi öğretendi
kolumdu
kanadımdı
her bir yanım
attığım adımdı
o benim erkeğim
o benim nefesimdi
ölürcesine sevdiğim
uğruna adaklar adadığım
dilekler dilediğim
tek duamdı yarimdi
suyumdu
aşımdı
açlığım
tokluğum
susuzluğumdu
uykusuzluğumdu
hayallerimdeki tek dünyaydı
gününüm aydınlığı
hoyrat gecelerimin tek ışığı
damarımdaki kanım
yüreğimdeki tek hayat atışıydı
söylemekten hiç bıkmadığım
dilimdeki melodiydi
en mutlu rüyalarım
en mutlu anlarım
en mutlu dünlerimin tek sahibiydi
kalbimdeki ince sızım
gerçeğim
doğrum
herşeyimdi
deli deli esen rüzgarım
sağnak yağan yağmurum
sesim
sessizliğim
umudumdu
hiç bitmeyecek yolumdu
öncemdi
sonramdı
bilinmezim
şu anımdı
hep yanımda olanımdı
korkusuzluğum
sonsuzluğum
sığınağım
tek huzurum
yalnız olmadığım tek cansın
Sen 'Prensim'sin
sen yaşama sebebimsin
20.03.2007 04:18
10.04.2007 - 14:31
Kara GÖZLERİNDE BENİDE GÖTÜR
Kat gözyaşlarına,
kara gözlerinde beni de götür
İster öldür,
istersen süründür,
Razıyım senden gelsin ecel,
ister kardeş,
istersen sevgili ol
istersen yedi yabancı bir el,
Koma beni yadellerde,
Yalvarırım,
al götür,
götür beni de,
gittiğin, o, uzak iklimlere,
...............................................İster,
...............................................baştan başa bele beni, kanatan dikenlere,
...............................................İstersen yarim ol,
...............................................bele beni,
...............................................o kan kırmızı güllere,
İster ilahi yap,
söyleneyim dillerde, bin bir gece,
İstersen raks bir şarkı yap,
okundukça matem olup düşeyim,
kanayan tüm gönüllere,
...............................................Sevdim seni be güzelim,
...............................................elbet,
...............................................bunu allah biliyor,
...............................................Söyle be sevgili,
...............................................bir başka hangi yar sen kadar seviliyor?
Seviyorsam seni ey yar,
sanma ki,
sanma ki bu gönlüm yetimdir,
Ölsem de yalvarmam bil,
Bil ki,
bil ki aşkım, asaletimdir,
...............................................Bil ki sevgilim,
...............................................Leyla bile sevilmedi sen kadar,
...............................................Söyle sevgili,
...............................................var mı ki sen gibi ölümüne sevilen bir başka yar?
...............................................Sen ki,
...............................................uğruna can alınıp da, can verilensin,
...............................................Sen ki,
...............................................ölümüne sevilensin,
...............................................Söyle sevgili,
...............................................düşmeden toprağa ser'im,
...............................................Bir kerecik olsun,
...............................................bir kerecik olsun sevgilim,
...............................................sen de beni,
...............................................benim seni sevdiğim kadar,SEVEBİLİR Mİ SİN?
10.04.2007 - 14:30
Sadece Gelsen! ..........
Sadece gelsen
Sadece uzattığın elini versen de
Tutup seni kanatlanıp uçursam
Seni senden bile çok uzaklara kaçırsam
Sadece gelsen sen
Nereye diye sormasan hiç
Adımların gittiği yer zor olmasa
O adımlar sonunda korku bizi bulmasa
Sen sadece gelsen
Öylesine ve sadece yürüsen
Aklımda bir şey yok sen de de olmasa
Aklıma aklındakiler dolsa ve sen hiç gitmesen
Sadece gelsen
Gülümsesen ordan ve
Yanı başındayken küçücük bir buse
Uzaklardayken kocaman bir özlem olsan
Sadece gelsen de hani
Rüzgarla yan yana olsan savursan
Sende olanı yedi düvele korkmadan duyursan
Ve kocaman bir ateş olsan da yaksan kavursan
Gelsen sadece
Sadece sevsen
Sadece sevsen
Sadece sevsen de kendini de sevdirsen
10/03/2007.............................................Saat:13:03
10.04.2007 - 14:30
Hüzünbaz Şiirler 3
sayamadığım tüm günbatımlarını,
sensiz sırılsıklam olduğum yağmurları
ayaz gecelerde yokluğuna titreyişlerimi,
nasıl sonlandırıp,af dileyeceksin?
ey bahar sandığım zemheri yüzlüm,
yüzlerce sevebilme olasılığı varken:
binlece fersah uzaklaştın benden,
biliyorsun bir ayağımız cukurda artık,
sayamadığım baharlar geçip giderken,
sanmaki sadece benden yılları çaldın..
bir köşeye çekilip ağlarken utanıyorum,
ağlamaktan değil bilesin,hep kaybetmekten..,
ah birtanem kaç bahar geçecek böyle,
umarsız zindan gecelere mahkumken,
yaralayan yüreğine hep isyan mı edeyim
zamansız acılar içimi yakıp kavururken
bahar sandığım seni mi bekleyeceğim?
bu hep son şiirimdir diyorum isyan kokan,
her an içimde senle cenk ediyorum,
ne ben unutuyorum dört mevsim seni..
nede sen unutturuyorsun kendini,
kandırıpta kendimi son şiirim demiyorum,
bu sevda yaktıkça yüreğimi ve beni,
dört mevsim yazacağım isyanlarımı,
taki her mevsim bahara dönene dek..
çünkü seni canımdan çok seviyorum..
10.04.2007 - 14:30
Yasak bana
En güzel hayaller içinde
Gitme kal demeni düşlemek
Bin umutla sayarken cümlelerini
Sevgiyle olanını duymak
Işıltısını görmek
Gözümün önünden gitmeyen yüzünün
Dizlerinde uyumak
Yorgun ömrümün ağırlığını atarcasına
Sarılmak kollarınla
Dünyadan kaçarcasına
Sen yoksan
Yaşamak diyorsan
Bu hayat
Yasak bana
Toplam 1039 mesaj bulundu