Bir güneş yanaşıyor ufuklarıma Açıyor kapılarını İniyor yolcuları tek tek ışıl ışıl Bir tek sen olmuyorsun içlerinde Benim beklediğim sen.. İşte o an ben, Henüz hareket etmiş olan gecenin arkasına asılıp Seni özlemeye gidiyorum....
Bir bulut yanaşıyor gözlerime Açıyor kapılarını İniyor yolcuları tek tek damla damla Bir tek sen olmuyorsun içlerinde Benim beklediğim sen.. İşte o an ben hüzün gemilerine binip Senı özlemeye gidiyorum....
Bir rüzgar yanaşıyor yüreğime Açıyor kapılarını İniyor yolcuları tek tek efil efil Bir tek sen olmuyorsun içlerinde Benim beklediğim sen.. İşte o an ben içimdeki fırtınaya tutunup Seni özlemeye gidiyorum....
Bir gece yanaşıyor düşlerime Açıyor kapılarını İniyor yolcuları tek tek renk renk Bir tek sen olmuyorsun içlerinde Benim beklediğim sen.. İşte o an ben, kabusların içine karışıp Seni özlemeye gidiyorum....
Geldiğinde yoksam eğer İnmiyorsam ellerine yanaşan dokunuşlardan Bil ki seni özlemeye gitmişim....
Ne çok ağlamıştım o gece, neye ağladığımı bilmeden hem de. Sensizliğe akan bir nehire bıraktığın kağıt saldım. Sen arkasına bile bakmadan giden zamandın. Katlanıp çekmece de saklanacak birkaç satır değildin, değildim. Sen katlayıp sulara bıraktın. Bilinmezliğe dökülmedi hiç kanım, bilinenlerin kapısına bıraktığın geceyse, artık bir dilenci gibi elleri açık kayıptım. Ve hala kayıplar arasında geçiyor adım. Nehrin canı işliyor hamuruma, mavi yazılara su düşüyor, ebru oluyor; ne yazık ki sensizliğin üzerinde açıyor. Zamanın ellerinde pul pul ten olup toprağına düşüyor. Ne çok ağlamıştım o gece. Geçmişe, geleceğe kalkmıştı kadehler ve kan kırmızısı şarap rengindeydi nehirler. Ben nehre doğru akıyordum, nehir benden doğuyordu. Yıllar olup geçtin üstünden ve ben hala geceyle gündüz arasındaki bir yerde ceplerinden düşenleri toplar, kalbime katık yapar yaşarım. O geceden sonra değişen bir şey olmadı. Hala nehirler aynı renk, su hala aynı, kağıt ve sandallarda, kendinden bi haber yani. O geceden sonra değişen çok şey oldu. Olanlardan da ben bi haberim tabi bunları da sen anlatamazsın bana. Az önce iki yıl öncesine bir mektup yazdım, kırmızı bir gülle bağlayıp sandaldan sulara attım. Kadeh kaldırdım ardından, dudaklarımda duyduğun binlerce söz biriktirdim, her kelimenin ardında kayıp adımı aradım. Ne sana ne de bana dokunamadım. Bıraktığın yerden ötelerde ama hep aynı şehirde birkaç satır bıraktım. Ömrüme biçilen tüm payı sana bağışladım.
Bir uçruma düştüm, canım yandı, kanadı her yerim... Gel ki, uzak dağyollarında küçük bir su olup, sevda pınarı gönlüne akayım… Ürkek ceylanlar gibi sokulayım yanına.
Gel koru beni zamanın zulmünden, merhametinin gölgesine al… Kucakla beni şefkatinle, yüreğine bıraktığım o kutsal aşk için kucakla… Her gece ismini anarım gecenin en ıssız saatlerinde. Korkuyorum senden uzaklarda sensiz, yüreğim sensiz dağbaşı ıssızlığı, yüreğim sensiz en karanlık gece... Sana doğru kayıyor gönlümün bütün yıldızları, sana doğru akıyor gönlümün ırmakları… Uykusuzum her gece böyle, yorgunum sensiz.
Hani diyorum bir gece hasretini yüklenerek çıkıp gelsen, ısınsa üşüyen duygularım. Sonra başımı koysam dizlerine kapansa kirpiklerim; birdaha hiç uyanmasam…
Gel, zamansız da olsa, kimseciklere görünmeden, bir gölge gibi, sır gibi, rüya gibi, rüzgar gibi, meltem gibi...
Bir hüzün içimde… Yerini tam olarak bilemediğim, kafamla ile gövdemin arasında gezinip duran ve içimi burum burum buran bir hüzün…
Belki geç kalmanın, hakkını verememenin, elinden kaçırmanın verdiği utancı gölgesinde gizleyen bir hüzün… Belki itiraf etmeliyim en başta; beni bu kadar terk edeceğini bilmiyordum, zamanın bu kadar hızla akacağına aklım hiç eremedi, zihnim algılayamadan topladın pılını pırtını, sana dair ne varsa derdest ettin işte…
Ve gidiyorsun…
Şimdi geriye dönüp baktığımda hatırlıyorum da, gidişlerin hep böyle olmuştu; ama bu sefer nedense daha çabuk ve daha hüzünlü geldi ayrılık sanki...
Şeffaf parmaklarında okşadığın saçlarımın, minik bir çocukken yüzüme gecenin serin ılgımını üflerdin nefesinle… Akşamları bir uçkun hasrete dönüştürürdün kendini… Ve bir itiraf daha; senle vuslatın hazzını tam olarak yaşayabilen bahtlılardan olamadım hiç.
Biliyorum acınası bir durum; ama farkına varamıyordu bu zavallı, gelişinle getirdiğin değişimi, dönüşümü, mutluluğu, hazzı ve buram buram cennet esintisini...
Düşünüyorum da, senle en büyük sevdaları çocukken mi yaşadık biz? Yaşımız büyüdükçe azaldı mı tutkumuz? Yoksa kalp denen et parçası büyüdükçe küçülüyor mu sevdalar? Minik avuçların kuşattığı dualar, aminler kocaman kemikli parmaklardan çok daha mı fazlaydı?
Ya da…
Bizim sevdamız tersine bir çan eğrisi gibi mi? Çocukken yaşadığımız tutkulu beraberliği, yaşlanınca yine yaşama ihtimalimiz olabilir mi?
Biliyorum şimdi sen, böyle toparlanmış gitmeye hazırlanırken, kapı aralığında bunları fısıldamak utanç verici itiraflar… Ama içimden el sallamak gelmiyor arkandan daha ne diyeyim? Ve biliyorum ki gideceksin, sözün var tıpkı yine geleceğini bildiğim gibi gideceksin…
İçimde seninle yaşanabilecek o büyük aşkları yaşayamamanın verdiği kocaman bir yumruk gibi yutkunma hissi bırakarak gideceksin!
Hatırlıyor musun? Geçen gidişinde 'tekrar döndüğün zaman, burada olmazsam eğer, seninle son vuslatı değerlendirememenin acısı bana cehennemden bile beter' diye fısıldamıştım sana. Şimdi gidiyorsun, kararlısın biliyorum. Ne kadar yapışsam da eteklerine, ne kadar ah vah edip gözyaşı döksem de sadece tebessüm ederek bana sessizce gideceksin. Usulca döneceksin köşeden, arkana bakarak, 'O kadar da fena değildi, nankörlük etme' diyen bakışını fırlatacaksın belki; ama her beni bırakıp gidişinde yaşadığım o pişmanlık bu sefer daha fena sarsacak beni çok iyi biliyorum…
Bahtsızlardan bahtsız, pis bir pişmanlık, balçık bir ıskalamışlık hissiyle içim burulacak çok iyi biliyorum. Belki zamanla unutacağım bu hissi; ama en azından beni terk ettiğin birkaç gün içinde coşkuyu yaşarken yine senin isteğinle, içimde hep bir burukluk, bir kırıklık olacak…
Oysa ne çok şeyler yapmak isterdim senle! Gece yarıları uyanmak, fısıltıyla dertleşmek, başımı o sonsuz kucağına yaslayıp halimi sana aktarmak, içimi dışıma çıkarıp yaralarımı göstermek, tedavi etmeni dilemek isterdim…
İsterdim ki benimleyken sen, neye sahip olduğumun farkına varayım ve bir taç gibi başımda taşıyayım seni.
İsterdim ki, o dokunmaya kıyamayacağım ellerine sımsıkı tutunayım ve bilmediğim diyarlara, keşfetmediğim tepelere götür beni…
Görüyorsun işte, ne kadar da aciz ve bahtsızım!
Veda vaktinin geldiğini de çok iyi anlıyorum…
Bu pişmanlıklar içimi kavurup dururken en azından şu talepte bulunmak isterim; burada âşıklarından bir âşık var. Belki sevdası küçük, belki yüreği senden başka binlerce sevgiyi hak etmeyin pis paçavralarla dolu; ama senin sevdan büyük ve sınırsız.
Hiç olmazsa tek taraflı olarak bonkörce ver sevdanı bir dahaki gelişinde. İlk günden itibaren sana layık olarak karşılayayım ki, vedan bu kadar ağır gelmesin bana.. Ve daha coşkuyla gireyim bayramlara…
Şu anda aklıma gelen pek bir şey yok sana dair Kelimelerle aram bozuk diye değil yazamayışım Aklıma gelenlerin içinde bir kaç kelime zahir Koyacak yer bırakmadığındandır bulamayışım
Şu anda senin için atan bir kalp yok içimde En tatlı halinle vardın hani sen daha dünümde Ellerinle parçaladığın kaderin bana kalan yerinde Tutunacak bir umut bırakmadığındandır duramayışım
Şu anda ne desem de boş olacak biliyorum aşk ile sana En nadide çiçeklerle bezerdim gönlü hani köşk ola sana Seve seve verirdim ruhumu hem gül oyna meşk ile sana Kapına kul sana köle kılmandandır yanına pir olamayışım
Şu anda kimse anlamaz beni bilirim anlam sendin nihayetsin Senden sonrasını düşünmedim hiç sen benim için hidayetsin Yıllar evvel gördüğüm rüya kalbimde yaşayan gül kehanetsin Sırlar içinde sır kalmandandır sende seni bulamayışım....
yaşamın renklerini sevdim... yaşanılan tüm duyguları tablolara döktüğü için...
bir şeylere inanmanın mutluluğunu sevdim... kendimi iyi duyumsadığımda, yanımda olacak insanların varlığını bildiğim için...
her ne olursa olsun bir şeyin bittiği için üzülmek yerine yaşandığı için sevinmeyi sevdim... üzüntülere liman olursak, mutluluğun başka yerlere demir atacağını bildiğim için...
sevmekten ve sevilmekten korkmayan insanları sevdim... sevme ve sevilmenin yapaylıktan değil, doğallıktan geldiğini bildikleri için...
arkadaşlarımla geçirdiğim zamanları sevdim... içten bir sohbetin, tüm ağrılara iyi geldiğini bildiğim için...
ve sevdiklerimin ellerini tutmayı sevdim... avcumun içine bıraktığım yüreğime dokundukları için...
Ben birkaç dörtlükle seslenmek istiyorum yüreği pırıl pırıl sevgiyi temel edinmiş saygı ve dostluk hayranı güzel yürekli bir insan saygılarımı sun uyorum bu şiirim armağanımdır
Gönülde sevgiyle harmanlanmış Bir dost selamını almazmısınız Bu dost yürekten sizi anmış Bir dost selamını almazmısınız
Güneş battı hava karanlık Rüzgar eser yürekte bir anlık Muhtaçtır sevgiye bütün insanlık Bir dost selamını almazmısınız
Coşkunoğlu gönlünde olmasın zar Dağın etrafı çiçek başındada kar Nerde kaldı esmedi ılık rüzgar Bir dost selamını almazmısınız
Martı olsam da gelsem omzuna konsam, o zaman bakar mısın gözlerimin içine?
Hiç görmediğim şehre yazıldı tüm bunlar... Ne şairim ben ne de aşık...Sessiz sedasızım bugün, belki denizsizliğimdendir. Hiç kızmadım şehir sana,köpürecek dalgalarımın yokluğundandır. Sabahları martı sesi, akşamları vapurdüdüğü nedir diye sorma, bilmem cahilliğime ver... Simitimi balıklarlapaylaşmadım ben hiç, cimriliğimden mi? ..Simitim oldu da balığım var mıydı? Hiç görmediğim şehre yazıldı bunlar, yosun kokusu nedir hiç tanımadan.Okuyarak tanıdım seni, senin el yazınla... Görmeden gönül verdim,densizliğime ver. Hayatımda hiç balıkçılara selam vermişliğim yokken, sanaselam vermiş bulundum; hoşgör. Uzak şehir, senin tüm sokakların denizeçıkarken, benim tüm sokaklarım sana çıkar oldu... Sen farkında mısın bilmem,farkında olsan da söylemezsin ya... Hiç tekneye binmedim ki ben, ondan mıdırbeni hor görmen? Yokluğun, yoksulluğum olmaya başlayınca anladım, hayalinlevarlıklıyım. Oysa sen varlığımdan habersiz... Sen bensizlikte kalabalık, bensensizlikte en tenha. Hiç görmediğim şehre yazıldı bunlar, ne kadar uzaktada olsa hergün daha yakın olduğum... Hiç görmediğim için mi seni böyle'canımın içi' olman? Söyle ey şehir, hiç görmediğin için mi beni böyle kolaykandırman? Aynanın sırları dökülür mü balık olsam, martı olsam? ... Martı olsam dagelsem omzuna konsam, o zaman bakar mısın gözlerimin içine?
Çok eski bir sevgiliye sırf yüreğinde beni duysun diye.. gidiyordun..elim kolum bağlıydıdaha önce de olduğu gibi sadece sustumkonuşacak bişey olmadığından değilsöyleyeceklerimi bildiğinden sustum..benden aldıkların vardıumutlarım,heyecanlarım ve derler ya hani en güzel yıllarımama üzülmüyorum o güzel yıllar seninle daha da güzel oldularher şeyin bir sonu var biliyorumgitmelisin kal diyememseviyorum seni evetama artık tüm geceler sadece benim..beraber izlediğimiz tüm filmleriçimizi sızlatan tüm şarkılar senin olsun sevgilim..giderken bana öyle bir emanet bıraktın kitaşımak çok zorsen yaparsın diyeceksin biliyorum..söz verdim bir kez sanabaşarmak zorundayımbir gün otobüs garları seni bana tekrar getirdiğindeaynı bulacaksın benisöz verdiğim gibi başım hep dik olacakEMANETİN ONURUMDUR BİLİYORUMSENİ SEVİYORUM....
kanatlarım var benimbiliyor musun? geceleri rüyamdayanına uçmak için kullandığım bir sürü güneş parçam var benimbiliyor musun? seni ısıtmak,geceni gündüz etmek için sana doğrulttuğum çeşit çeşit taşlarım var benimbiliyor musun? bana ‘seni sevmiyorum’ dediğindebağrıma bastığım gökyüzünde yıldızlarım var benimbiliyor musun? hani bir an efkarlanıp yıldızları izlemeye dalarsın dabelki onlar beni sana hatırlatır diye bulutlarım var benimbiliyor musun? böyle bir yatıp üstlerineher şeyi unutmak için beklettiğim bir dünyam var benimbiliyor musun? içinde ikimizin birlikteyaşaması için uğraştığım bir kalbim var benimbiliyor musun? sırf senin için beni yaşataniçinde seni sakladığım...
Ayrılıklarda gururun, saygınınşaşkınım yitişine..Yaşamdan öğrendiğim,ne olursa olsunbir şey eksiliyorsa,kötü kokular saçıyorsayok zorlamanın yararı..Devam edilirse sonuçfelaketce bir kopuş...Oysa ayrılıklar dabaşlangıçlar gibi sessiz olmalı....Araya ötekiler girdiyse,yalanlarla grileştiyse mavi,üşümeye başlayan ruhlarınne ilacı vardır,ne de hekimi...Buz gibi olduysa yürekyararı yoktur geri dönüşün...Bir şans daha denirse desonuç titreme nöbetleri...Niçinlerde dolanmanlar,öfke, kin, intikam büyütmeler,suçlamalarla seslenmeler,daha da yaralar ayrılıkları....Yaşanmışları güzelliğince,olduğunca bırakmak varkenkirletmek neden, niye? ? ? ? Bir zamanlar“sevdiğim, her şeyim” dediğindekara bir leke kalmakhem de kendinin sürdüğü bir lekeverilen bir hak mıkime ve niye? ? ? Yaşanılan, yaşatılangüzel, doyumsuz anlar,bir suçsa, hataysatek kişilik değildiİşlenirken oysa....Tükenişe girildiysevazgeçmek gerek saygıylabir zamanlar “vazgeçilmezim” denilenden,daha da karartmadan maviyisunulan güvenle verilmişimkansızların anısına.....Yaşam defteri sonlanınca,beden üşüyüp, yorulduğunda,ruh nasıl tertemiz,beyazlar içindebırakıp onu gidiyorsa,onur, grur zedelenmedensuçlamaya girmeden,lekesiz ve sessizceolmalı ayrılıklar da....
BİR ZAMAN VAR UZAKTASAYILARINI GÖREMEDİĞİMBİRİ VAR GELECEKTEONUN İÇİN BURDA DERBEDERLİĞİM..SINIRSIZ ÖZGÜRLÜKTE ANLAYIŞLI BİRİ VAR UZAKTABENİ BEKLEMEKTE BEDENİONU BEKLEMEKTE RUHUMNERDESİNGEL ARTIKBU ÇARESİZLİKBUKADAR KOMAMIŞTI...
Keşke bana beni bir kez sevdiğini söyleseydi 10. Sınıf İngilizce dersinde yanımda bir kız oturuyordu onun için 'benim en iyiarkadaşım' diyordum... ama ben onun ipek gibi saçlarına bakıp onun benimolmasını istiyordum... Ama o bana benim ona baktığım gözle bakmıyordu bunubiliyordum, dersten sonra kalktı ve geçen gün sınıfta olmadığı için o gününnotlarını istedi ona notları verirken bana teşekkür etti ve yanağımdan öptü.Onu sadece arkadaş olarak istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çokseviyordum ama söyleyemiyordum nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum... 11. Sınıf Telefonum çaldı, arayan oydu ve ağlıyordu bana aşkın nasıl kalbini kırdığınıanlattı, beni evine çağırdı, yalnız kalmak istemediğini söyledi, bendetabiki gittim, koltuğa, onun yanına oturdum, güzel gözlerine bakmayabaşladım ve onun benim olmasını diledim, 2 saat sonra Drew Barrymore'un birfilmi başladı ve onu izledik filmi izledikten sonra uyumaya karar verdi,bana her şey için teşekkür etti ve yanağımdan öptü. Onu sadece arkadaşolarak istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum amasöyleyemiyordum nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum... Son Sınıf Mezuniyet balosundan bir gün önce yanıma geldi ve 'çıktığım çocuk hasta vepartiye gelemeyecek' dedi, benimde çıktığım biri yoktu ve 7. sınıftabirbirimize söz vermiştik eğer çıktığımız biri olmazsa partilere birliktegidecektik, 'en iyi arkadaş' olarak. Ve partiye birlikte gittik, o akşam çokgüzeldi, her şey yolunda gitti, partiden sonra onu evine kapısının önünekadar bıraktım, kapının önünde ona baktım o da bana o güzel gözleriylegülümseyerek baktı. Onun benim olmasını istiyordum... Ama o bana benim onabaktığım gözle bakmıyordu bunu biliyordum, bana 'hayatımın en güzel zamanınıgeçirdiğini' söyledi ve yanağımdan öptü. Onu sadece arkadaş olarakistemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordumnedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum... Günler, haftalar, aylar geçti ve mezuniyet günü geldi çattı... Sürekli onu izledim onun mükemmel vücudunu seyrettim. Diplomasini almak içinsahneye çıkarken sanki havada süzülen bir melek gibiydi. Onun benim olmasınıistiyordum... Ama o bana benim ona baktığım gözle bakmıyordu bunubiliyordum. Herkes evine gitmeden önce yanıma geldi ve ağlayarak banasarıldı sonra başını omzuma koydu ve 'sen benim en iyi arkadaşımsın,teşekkürler' deyip yanağımdan öptü. Onu sadece arkadaş olarak istemediğimibilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum nedeninibilmiyorum ama çok utanıyordum... Aradan yıllar geçti... Bir kilisedeyim ve o kızın nikahını izliyorum... evet artık evleniyordu,onun 'evet, kabul ediyorum' demesini, yeni hayatına girmesini izledim, başkabir adamla evli olarak. Onun benim olmasını istiyordum... Ama o bana benimona baktığım gözle bakmıyordu bunu biliyordum. Yeni hayatına girmeden önceyanıma geldi ve 'nikahıma geldin teşekkürler' deyip yanağımdan öptü. Onusadece arkadaş olarak istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordumama söyleyemiyordum nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum... Yıllar çok çabuk geçti... Şu an benim bir zamanlar en iyi arkadaşım olan kızın tabutuna bakıyorum,eşyaları toplanırken lise yıllarında yazdığı günlüğü ortaya çıktı... Hemengünlüğünü aldım ve günlükte okuduğum satırlar şöyleydi... 'Onun gözlerine bakarak onun benim olmasını diledim... Ama o bana benim onabaktığım gözle bakmıyordu bunu biliyordum. Onu sadece arkadaş olarakistemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordumnedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum... Keşke bana beni bir kez sevdiğinisöyleseydi...
YANLIZ SEN軳 LE EN GUZEL DUYGULARI VE SONSUZA DEK BU HAYATI ICIMDEKI BOSLUGUYANLIZ SENINLE TAMAMLAMAK ISTIYORUM OLUR,OLMAZ DIYE DUSUNMEDEN RESIMDEKISENI DEGIL SENDEKI SENI SEVMEK ISTIYORUM GECELERI YATMADAN ONCE VE SENI HERDUSUNMEMDE YUREGIMLE BERABER BIR HAYAT SURMENIN MUMKUN OLMAYACAGINI BILSEMBILE SIRF SENI SEVECEGIM
......kırık bir aşk.............hikayesi bu.....umutsuzluklarla..........ve hüzünle dolu...güneşinden yoksun; umut, bulutlar ardındagökyüzü kapkaranlık ve biz burada ışıksızızyollar aşılamaz türden, ufuklar bizden uzak.bugünler mutsuz ve yarınlar çok umutsuz...amaçlar belirsiz ve araçlar çok yetersiz.....görüşebilmek zor, görüşmemek zor..........sevebilmek ve de sevilebilmek,............ne kadar mümkün sence? ...............ne kadar olası bu düş? ..................birleşebilir miyiz? .......................sen-ve-ben.........................bir gün! ...........................? ?
Avuçlarında ben, burnunda benim kokum.. Ben seni çoktan unuttum.
En sonunda Bitti... En sonunda bitti.. Bittiğine üzülmüyorum ve seni özlemiyorum.. İlk defa ayrılığı seviyorum.. Senin söylediğin gibi.. En azından içindekibenkirlenmeyecek.. İşte bu yüzden bu ayrılığı seviyorum.. Bu yüzden akşamlarıyastığıma sarılıp ağlamıyorum.. Bu yüzden sabahları uyanınca gözlerimgözleriniaramıyor! ! ! ! Bu yüzden senden vazgeçmek daha kolay.. İçindeki yanihayalindekiben gerçek ben ile kirlenmeyecek.... Bazen kendime nasıl bu hale geldik diye soruyorum; ilişkide neden nasıl gibisoruların sorulmaması gerektiğini bilmeme rağmen.. İlişkinin muhasebesiyapılırmı? Ben ilk defa yaptım.. Ne verdim ne aldım diye düşündüm.. Çok şey almışımamahiçbirşey verememişim.. Bu da benim eksikliğim.. Gerçek benin eksikliği..Seninhayal ettiğin olduğunu düşündüğün insanın değil.. Benim eksikliğim.. Gece ilerliyor.. Diğer eksikliklerim aklıma geliyor.. Sevdiğimin hayatındakisorunlara ortak dahi olamayan beni düşünüyorum.. Bak gördün mü bu bilesendekibenden farklı.. Ama diyorum ya ben buyum, ben böyleyim.. Beni tanı.. Neredeyse sabah oluyor.. Bu seferde en büyük eksikliğim aklıma geliyor..Senidüşünüyorum.. Şimdi git.. İçindeki ben daha fazla kirlenmesin.. Not: Avuçlarında ben, burnunda benim kokum.. Ben seni çoktan unuttum.. Senbeniunutamayacaksın..
sen bana yalnızlıkların penceresineyken geldin..seni hiç görmesemde...gözlerine hiç bakmasamda...biliyorum ki sende beni benim seni düşündüğüm kadar düşünüyorsun...sen öğrettin bana,aradaki mesafeleringerçek dostluklarda öneminin olmadığını,sen öğrettin bana,üzüntülerin paylaşıldıkça azaldığını,sevinçlerin isearttığınısen öğrettin bana,hayata karşı mücadeleci olmayıve sen öğrettin bana herşeye rağmen hayatıngüzelliklerle dolu olduğunu ve yaşanması gerektiğini...
SENİ SEVMEK ÖYLESİNE GÜZEL ÖYLESİNE MUTLU GÜNEŞ BİR BAŞKA DOĞAR O GÜN SEN YANIMDAYSAN VE AY DAHA PARLAKTIR GECELERİ GÖZLERİNE BAKIYORSAM DÜNYA SUSAR BENİM İÇİN SEN KONUŞUYORSAN VE BEKLEMEK ACI VERMEZ SENİ BEKLİYORSAM...
YILDIZLAR ELLERİNDE Yalnız bir sır gibiYol aldım günlerceHayaller ve martılarYardım etti sessizceSessiz bir kurşun gibiAtıldım birden göğe Yıldızlar ellerinde- sevgilimDenizler gözlerinde- seninGökyüzü dizlerinde- seninTüm dünya seninle- sevgilim Aşkı hiç bilmeyenSoğuk ıssız bir yereKüçük bir kuş gibiUçtum geceler boyuncaYa daSıcaklığı iyi bilenYemyeşil diyarlaraBir umut bir haber için yüzümü göğe çevirdimBir sevgi yada aşk için kendimi sana getirdimİşte o an.. Yıldızlar ellerinde- sevgilimDenizler gözlerinde- seninGökyüzü dizlerinde- seninTüm dünya seninle- sevgilim
Kar altında soğuktan üşüyen,Yapayalnız bir papatyayım benGüneşe hasret bekliyorumYaprağımı hiç dökmedenÜzülmüyorum,Beni de bir bekleyen var biliyorumBahar gelir, karlar erirVe ben; Çığ altından sağ çıkan bir yiğit edasıylaYeni doğan güne dönerim yüzümüSabır ekerim toprağa,Umut alırımVe bir sabah; Hayallerin renkli şavkı vurur gözlerimeYaralarımı sararımKar altında soğuktan üşüyen,Yapayalnız bir papatyayım benBunu da atlatırım! ......
yeniden çocuk olsam,bir kibrit kutusu için hiç düsünmedem aglasam,yan komsunun bahçesinden elma çalsambiraz daha büyüyünce.ip atlasam yedinci yasima bastigimdayan mahallenin kizlariylatenefüs zilini yeniden duysam,üç kisilik siralarda oturupyerli mali haftasini kutlasam.siirler okusam resmi bayramlardaatami ansam her sabah gururla.on üçünde asik olsam,ilk siirimi yazsamonu görünce heyecandan ölsemayaklarim titresegeceleri yatagimda aglasam sessizcekavgaya tutussam lise birdeve daha on besinde,sirf ilk göz agrima bakti diyebir alt siniftaki kizla.ayaklarim yine yerden kesilselise üçte, küçük daglari ben yarattim desem,dünyaya satasiptehlikeli siirler okusamon yedisindeki gibi.ve birdenhayata atilsam,ankara’nin tam orta yerindesihhiyedekimsesiz ve sahipsiz.ilk efkar cigarasini tüttürsem.anfi anfi kostursamsinav günü gelince,arada sizlasa yine kalbim,on bes senenin ardindandiploma verseler bir daha elime.günesi görsem yeniden istanbul’daiki ekim bin dokuzyüz doksen yedininsaat ikisinde,sonra bu kez yenilmemekavgasinin ortasinda kalsam tekrar,gerçek dostlarla tanissam,sirtimdan vurulsam çogu zaman,hem askta, hem isteama yine yenilmesem,yer degistirsem sonrabi isten baska bi isebi sehirden bi sehireyine yaralansam,yine sevdalansam gün içinde.sonra bir kis günü JULYEN ile tanissam,ve çocuk tadinda sevsem.yine severdim özlem tadinda...ASLI.........
aşk Bir kadın içten ve bir o kadar yalnız. Bir cenin kadar küçük, bir martıkadar özgür. Kırmızı gibi parlak, gri gibi donuk. Bir erkek yalın ve bir okadar uzak. Bir kaya kadar sert, bir hasta kadar tutsak. Hayat gibi dar,dünya gibi yuvarlak.Eller birleşti bir kuytuda. Kadın özgürlüğünü verdi erkeğe. Erkek iseyalınlığını... Tenler birleşti. Özgür ve yalın bir martıya dönüştü. Sperm,yumurtalığa sevdalandı. Sevdasından küçük martı doğdu. Martı göğe bağlandı.Ayrılamadı. Uçtu ve öptü güneşin sıcak yanaklarından. Bu sıcaklığı alıpgötürdü aya. Ay sevdalandı güneşe. Tan yerinde buluştular. Gizli gizliseviştiler. Sabah oldu, ay koptu, güneş doğdu. Tan yeri gizlediği aşkı döktüortaya. Ay ile güneş biraraya geldiler. Gece, gündüz seviştiler. Ve doğdugün.
Bir çocuk vardı; Onu tanıdığımda 17 yaşında olan.Sevmeyi, sevilmeyi isteyen bir çocuk. Bir çocuk vardı; Ayrılık acısını bilmeyen.Onu gördüm.Mutluydu. Seviyordu, seviliyordu.Günleri huzurlu ve sevinçli geçiyordu.Ama ayrılık acısını bilmiyordu. Bir çocuk vardı; Hafta sonu 2'de Kadıköy'e gidip sahile inen.Sevgilisiyle birlikte sevinç içinde. Bir çocuk vardı; Hafta sonu 2'de Kadıköy'e gidip sahile inen.Bu sefer başı önde, omzunda gitar.Onu gördüm.İçiyordu, ağlıyordu.Mektuplara sarılmış. Gitar ise yanında. Bir çocuk vardı; Hayatı bitmiş,kimseyle konuşmayan.İçen, ağlayan.Bir gün el sürmediği gitarını alıp çalmaya başladı.İnsanlar etrafında. Gülüyordu! .Çaldı,çaldı,çaldı...Sonra sustu.Elveda dedi.Ebediyete... Bir çocuk vardı; Artık ayrılık acısını tatmıştı... Gülüyordu. Bir çocuk vardı; Onu tanıdığımda henüz 17 yaşında olan.Bir elinde gitar,diğerinde mektuplar.Kollarını açmıştı. Rüzgara, Beşiktaş'a... Bir çocuk vardı; Kendisini boşluğa bırakırken 'SENİ SEVİYORUM! ' diye bağıran...
03.10.2007 - 17:39
Seni Özlemeye Gidiyorum
Bir güneş yanaşıyor ufuklarıma
Açıyor kapılarını
İniyor yolcuları tek tek ışıl ışıl
Bir tek sen olmuyorsun içlerinde
Benim beklediğim sen..
İşte o an ben,
Henüz hareket etmiş olan gecenin arkasına asılıp
Seni özlemeye gidiyorum....
Bir bulut yanaşıyor gözlerime
Açıyor kapılarını
İniyor yolcuları tek tek damla damla
Bir tek sen olmuyorsun içlerinde
Benim beklediğim sen..
İşte o an ben hüzün gemilerine binip
Senı özlemeye gidiyorum....
Bir rüzgar yanaşıyor yüreğime
Açıyor kapılarını
İniyor yolcuları tek tek efil efil
Bir tek sen olmuyorsun içlerinde
Benim beklediğim sen..
İşte o an ben içimdeki fırtınaya tutunup
Seni özlemeye gidiyorum....
Bir gece yanaşıyor düşlerime
Açıyor kapılarını
İniyor yolcuları tek tek renk renk
Bir tek sen olmuyorsun içlerinde
Benim beklediğim sen..
İşte o an ben, kabusların içine karışıp
Seni özlemeye gidiyorum....
Geldiğinde yoksam eğer
İnmiyorsam ellerine yanaşan dokunuşlardan
Bil ki
seni özlemeye gitmişim....
01.10.2007 - 16:37
Zamana Kadeh Kaldırıyorum...
Ne çok ağlamıştım o gece, neye ağladığımı bilmeden hem de. Sensizliğe akan bir nehire bıraktığın kağıt saldım. Sen arkasına bile bakmadan giden zamandın. Katlanıp çekmece de saklanacak birkaç satır değildin, değildim. Sen katlayıp sulara bıraktın. Bilinmezliğe dökülmedi hiç kanım, bilinenlerin kapısına bıraktığın geceyse, artık bir dilenci gibi elleri açık kayıptım. Ve hala kayıplar arasında geçiyor adım.
Nehrin canı işliyor hamuruma, mavi yazılara su düşüyor, ebru oluyor; ne yazık ki sensizliğin üzerinde açıyor. Zamanın ellerinde pul pul ten olup toprağına düşüyor.
Ne çok ağlamıştım o gece. Geçmişe, geleceğe kalkmıştı kadehler ve kan kırmızısı şarap rengindeydi nehirler. Ben nehre doğru akıyordum, nehir benden doğuyordu. Yıllar olup geçtin üstünden ve ben hala geceyle gündüz arasındaki bir yerde ceplerinden düşenleri toplar, kalbime katık yapar yaşarım.
O geceden sonra değişen bir şey olmadı. Hala nehirler aynı renk, su hala aynı, kağıt ve sandallarda, kendinden bi haber yani. O geceden sonra değişen çok şey oldu. Olanlardan da ben bi haberim tabi bunları da sen anlatamazsın bana. Az önce iki yıl öncesine bir mektup yazdım, kırmızı bir gülle bağlayıp sandaldan sulara attım. Kadeh kaldırdım ardından, dudaklarımda duyduğun binlerce söz biriktirdim, her kelimenin ardında kayıp adımı aradım. Ne sana ne de bana dokunamadım. Bıraktığın yerden ötelerde ama hep aynı şehirde birkaç satır bıraktım.
Ömrüme biçilen tüm payı sana bağışladım.
17.09.2007 - 14:27
Bir uçruma düştüm, canım yandı, kanadı her yerim...
Gel ki, uzak dağyollarında küçük bir su olup, sevda pınarı gönlüne akayım… Ürkek ceylanlar gibi sokulayım yanına.
Gel koru beni zamanın zulmünden, merhametinin gölgesine al… Kucakla beni şefkatinle, yüreğine bıraktığım o kutsal aşk için kucakla… Her gece ismini anarım gecenin en ıssız saatlerinde. Korkuyorum senden uzaklarda sensiz, yüreğim sensiz dağbaşı ıssızlığı, yüreğim sensiz en karanlık gece... Sana doğru kayıyor gönlümün bütün yıldızları, sana doğru akıyor gönlümün ırmakları… Uykusuzum her gece böyle, yorgunum sensiz.
Hani diyorum bir gece hasretini yüklenerek çıkıp gelsen, ısınsa üşüyen duygularım. Sonra başımı koysam dizlerine kapansa kirpiklerim; birdaha hiç uyanmasam…
Gel, zamansız da olsa, kimseciklere görünmeden, bir gölge gibi, sır gibi, rüya gibi, rüzgar gibi, meltem gibi...
Gel... Bir daha gitme…
17.09.2007 - 14:25
Bir Veda SayıkLaması..
Bir hüzün içimde… Yerini tam olarak bilemediğim, kafamla ile gövdemin arasında gezinip duran ve içimi burum burum buran bir hüzün…
Belki geç kalmanın, hakkını verememenin, elinden kaçırmanın verdiği utancı gölgesinde gizleyen bir hüzün…
Belki itiraf etmeliyim en başta; beni bu kadar terk edeceğini bilmiyordum, zamanın bu kadar hızla akacağına aklım hiç eremedi, zihnim algılayamadan topladın pılını pırtını, sana dair ne varsa derdest ettin işte…
Ve gidiyorsun…
Şimdi geriye dönüp baktığımda hatırlıyorum da, gidişlerin hep böyle olmuştu; ama bu sefer nedense daha çabuk ve daha hüzünlü geldi ayrılık sanki...
Şeffaf parmaklarında okşadığın saçlarımın, minik bir çocukken yüzüme gecenin serin ılgımını üflerdin nefesinle…
Akşamları bir uçkun hasrete dönüştürürdün kendini… Ve bir itiraf daha; senle vuslatın hazzını tam olarak yaşayabilen bahtlılardan olamadım hiç.
Biliyorum acınası bir durum; ama farkına varamıyordu bu zavallı, gelişinle getirdiğin değişimi, dönüşümü, mutluluğu, hazzı ve buram buram cennet esintisini...
Düşünüyorum da, senle en büyük sevdaları çocukken mi yaşadık biz? Yaşımız büyüdükçe azaldı mı tutkumuz? Yoksa kalp denen et parçası büyüdükçe küçülüyor mu sevdalar? Minik avuçların kuşattığı dualar, aminler kocaman kemikli parmaklardan çok daha mı fazlaydı?
Ya da…
Bizim sevdamız tersine bir çan eğrisi gibi mi? Çocukken yaşadığımız tutkulu beraberliği, yaşlanınca yine yaşama ihtimalimiz olabilir mi?
Biliyorum şimdi sen, böyle toparlanmış gitmeye hazırlanırken, kapı aralığında bunları fısıldamak utanç verici itiraflar… Ama içimden el sallamak gelmiyor arkandan daha ne diyeyim? Ve biliyorum ki gideceksin, sözün var tıpkı yine geleceğini bildiğim gibi gideceksin…
İçimde seninle yaşanabilecek o büyük aşkları yaşayamamanın verdiği kocaman bir yumruk gibi yutkunma hissi bırakarak gideceksin!
Hatırlıyor musun? Geçen gidişinde 'tekrar döndüğün zaman, burada olmazsam eğer, seninle son vuslatı değerlendirememenin acısı bana cehennemden bile beter' diye fısıldamıştım sana. Şimdi gidiyorsun, kararlısın biliyorum. Ne kadar yapışsam da eteklerine, ne kadar ah vah edip gözyaşı döksem de sadece tebessüm ederek bana sessizce gideceksin. Usulca döneceksin köşeden, arkana bakarak, 'O kadar da fena değildi, nankörlük etme' diyen bakışını fırlatacaksın belki; ama her beni bırakıp gidişinde yaşadığım o pişmanlık bu sefer daha fena sarsacak beni çok iyi biliyorum…
Bahtsızlardan bahtsız, pis bir pişmanlık, balçık bir ıskalamışlık hissiyle içim burulacak çok iyi biliyorum. Belki zamanla unutacağım bu hissi; ama en azından beni terk ettiğin birkaç gün içinde coşkuyu yaşarken yine senin isteğinle, içimde hep bir burukluk, bir kırıklık olacak…
Oysa ne çok şeyler yapmak isterdim senle!
Gece yarıları uyanmak, fısıltıyla dertleşmek, başımı o sonsuz kucağına yaslayıp halimi sana aktarmak, içimi dışıma çıkarıp yaralarımı göstermek, tedavi etmeni dilemek isterdim…
İsterdim ki benimleyken sen, neye sahip olduğumun farkına varayım ve bir taç gibi başımda taşıyayım seni.
İsterdim ki, o dokunmaya kıyamayacağım ellerine sımsıkı tutunayım ve bilmediğim diyarlara, keşfetmediğim tepelere götür beni…
Görüyorsun işte, ne kadar da aciz ve bahtsızım!
Veda vaktinin geldiğini de çok iyi anlıyorum…
Bu pişmanlıklar içimi kavurup dururken en azından şu talepte bulunmak isterim; burada âşıklarından bir âşık var. Belki sevdası küçük, belki yüreği senden başka binlerce sevgiyi hak etmeyin pis paçavralarla dolu; ama senin sevdan büyük ve sınırsız.
Hiç olmazsa tek taraflı olarak bonkörce ver sevdanı bir dahaki gelişinde. İlk günden itibaren sana layık olarak karşılayayım ki, vedan bu kadar ağır gelmesin bana.. Ve daha coşkuyla gireyim bayramlara…
Güle güle gözümün nuru...
Güle güle yitik sevdam...
Güle güle...
17.09.2007 - 14:23
Şu Anda
Şu anda aklıma gelen pek bir şey yok sana dair
Kelimelerle aram bozuk diye değil yazamayışım
Aklıma gelenlerin içinde bir kaç kelime zahir
Koyacak yer bırakmadığındandır bulamayışım
Şu anda senin için atan bir kalp yok içimde
En tatlı halinle vardın hani sen daha dünümde
Ellerinle parçaladığın kaderin bana kalan yerinde
Tutunacak bir umut bırakmadığındandır duramayışım
Şu anda ne desem de boş olacak biliyorum aşk ile sana
En nadide çiçeklerle bezerdim gönlü hani köşk ola sana
Seve seve verirdim ruhumu hem gül oyna meşk ile sana
Kapına kul sana köle kılmandandır yanına pir olamayışım
Şu anda kimse anlamaz beni bilirim anlam sendin nihayetsin
Senden sonrasını düşünmedim hiç sen benim için hidayetsin
Yıllar evvel gördüğüm rüya kalbimde yaşayan gül kehanetsin
Sırlar içinde sır kalmandandır sende seni bulamayışım....
17.09.2007 - 14:20
öyle çok “sevdiğim” var ki...
çocukların gözlerini sevdim... içimde huzuru, mutluluğu yaşattığı için...
dinmeyecek sanılan fırtınaları sevdim... yaşamın her döneminde, savaşmam gerektiğini öğrettiği için...
başarısızlıkları sevdim... başarıya giden yolu gösterdikleri için...
geceleri sevdim... tüm günümü nasıl geçirdiğimi değerlendirme olanağı verdiği için...
insanların sorunlarını dinlemeyi sevdim... yaşamın gerçeklerini görüp, daha olgun insan olacağımı bildiğim için...
duyulan eksiklikleri sevdim... her şeye sahip olmanın, insanı ne kadar mutsuz ettiğini bildiğim için...
sabahın erken saatlerinde çalan çalar saatimin sesini sevdim... bana bugün de yaşama olanağı verildiğini gördüğüm için...
buzlu yollarda yürümeyi sevdim... yaşamda da atılan yanlış bir adımın, insana ne denli acı vereceğini anımsattığı için...
uzaklıkları sevdim... özlemlerin duyguları pekiştirdiğini bildiğim için...
yaşamın renklerini sevdim... yaşanılan tüm duyguları tablolara döktüğü için...
bir şeylere inanmanın mutluluğunu sevdim... kendimi iyi duyumsadığımda, yanımda olacak insanların varlığını bildiğim için...
her ne olursa olsun bir şeyin bittiği için üzülmek yerine yaşandığı için sevinmeyi sevdim... üzüntülere liman olursak,
mutluluğun başka yerlere demir atacağını bildiğim için...
sevmekten ve sevilmekten korkmayan insanları sevdim... sevme ve sevilmenin yapaylıktan değil, doğallıktan geldiğini bildikleri için...
arkadaşlarımla geçirdiğim zamanları sevdim... içten bir sohbetin, tüm ağrılara iyi geldiğini bildiğim için...
ve sevdiklerimin ellerini tutmayı sevdim... avcumun içine bıraktığım yüreğime dokundukları için...
30.08.2007 - 13:10
Ben birkaç dörtlükle seslenmek istiyorum yüreği pırıl pırıl sevgiyi temel edinmiş saygı ve dostluk hayranı güzel yürekli bir insan saygılarımı sun uyorum bu şiirim armağanımdır
Gönülde sevgiyle harmanlanmış
Bir dost selamını almazmısınız
Bu dost yürekten sizi anmış
Bir dost selamını almazmısınız
Güneş battı hava karanlık
Rüzgar eser yürekte bir anlık
Muhtaçtır sevgiye bütün insanlık
Bir dost selamını almazmısınız
Coşkunoğlu gönlünde olmasın zar
Dağın etrafı çiçek başındada kar
Nerde kaldı esmedi ılık rüzgar
Bir dost selamını almazmısınız
29.08.2007 - 23:06
Martı olsam da gelsem omzuna konsam, o zaman bakar mısın gözlerimin içine?
Hiç görmediğim şehre yazıldı tüm bunlar... Ne şairim ben ne de aşık...Sessiz sedasızım bugün, belki denizsizliğimdendir. Hiç kızmadım şehir sana,köpürecek dalgalarımın yokluğundandır. Sabahları martı sesi, akşamları vapurdüdüğü nedir diye sorma, bilmem cahilliğime ver... Simitimi balıklarlapaylaşmadım ben hiç, cimriliğimden mi? ..Simitim oldu da balığım var mıydı? Hiç görmediğim şehre yazıldı bunlar, yosun kokusu nedir hiç tanımadan.Okuyarak tanıdım seni, senin el yazınla... Görmeden gönül verdim,densizliğime ver. Hayatımda hiç balıkçılara selam vermişliğim yokken, sanaselam vermiş bulundum; hoşgör. Uzak şehir, senin tüm sokakların denizeçıkarken, benim tüm sokaklarım sana çıkar oldu... Sen farkında mısın bilmem,farkında olsan da söylemezsin ya... Hiç tekneye binmedim ki ben, ondan mıdırbeni hor görmen? Yokluğun, yoksulluğum olmaya başlayınca anladım, hayalinlevarlıklıyım. Oysa sen varlığımdan habersiz... Sen bensizlikte kalabalık, bensensizlikte en tenha. Hiç görmediğim şehre yazıldı bunlar, ne kadar uzaktada olsa hergün daha yakın olduğum... Hiç görmediğim için mi seni böyle'canımın içi' olman? Söyle ey şehir, hiç görmediğin için mi beni böyle kolaykandırman? Aynanın sırları dökülür mü balık olsam, martı olsam? ... Martı olsam dagelsem omzuna konsam, o zaman bakar mısın gözlerimin içine?
29.08.2007 - 23:06
Çok eski bir sevgiliye sırf yüreğinde beni duysun diye..
gidiyordun..elim kolum bağlıydıdaha önce de olduğu gibi sadece sustumkonuşacak bişey olmadığından değilsöyleyeceklerimi bildiğinden sustum..benden aldıkların vardıumutlarım,heyecanlarım ve derler ya hani en güzel yıllarımama üzülmüyorum o güzel yıllar seninle daha da güzel oldularher şeyin bir sonu var biliyorumgitmelisin kal diyememseviyorum seni evetama artık tüm geceler sadece benim..beraber izlediğimiz tüm filmleriçimizi sızlatan tüm şarkılar senin olsun sevgilim..giderken bana öyle bir emanet bıraktın kitaşımak çok zorsen yaparsın diyeceksin biliyorum..söz verdim bir kez sanabaşarmak zorundayımbir gün otobüs garları seni bana tekrar getirdiğindeaynı bulacaksın benisöz verdiğim gibi başım hep dik olacakEMANETİN ONURUMDUR BİLİYORUMSENİ SEVİYORUM....
29.08.2007 - 23:03
Biliyor musun?
kanatlarım var benimbiliyor musun? geceleri rüyamdayanına uçmak için kullandığım bir sürü güneş parçam var benimbiliyor musun? seni ısıtmak,geceni gündüz etmek için sana doğrulttuğum çeşit çeşit taşlarım var benimbiliyor musun? bana ‘seni sevmiyorum’ dediğindebağrıma bastığım gökyüzünde yıldızlarım var benimbiliyor musun? hani bir an efkarlanıp yıldızları izlemeye dalarsın dabelki onlar beni sana hatırlatır diye bulutlarım var benimbiliyor musun? böyle bir yatıp üstlerineher şeyi unutmak için beklettiğim bir dünyam var benimbiliyor musun? içinde ikimizin birlikteyaşaması için uğraştığım bir kalbim var benimbiliyor musun? sırf senin için beni yaşataniçinde seni sakladığım...
29.08.2007 - 23:03
Lekesiz Olmalı Ayrılıklar da
Ayrılıklarda gururun, saygınınşaşkınım yitişine..Yaşamdan öğrendiğim,ne olursa olsunbir şey eksiliyorsa,kötü kokular saçıyorsayok zorlamanın yararı..Devam edilirse sonuçfelaketce bir kopuş...Oysa ayrılıklar dabaşlangıçlar gibi sessiz olmalı....Araya ötekiler girdiyse,yalanlarla grileştiyse mavi,üşümeye başlayan ruhlarınne ilacı vardır,ne de hekimi...Buz gibi olduysa yürekyararı yoktur geri dönüşün...Bir şans daha denirse desonuç titreme nöbetleri...Niçinlerde dolanmanlar,öfke, kin, intikam büyütmeler,suçlamalarla seslenmeler,daha da yaralar ayrılıkları....Yaşanmışları güzelliğince,olduğunca bırakmak varkenkirletmek neden, niye? ? ? ? Bir zamanlar“sevdiğim, her şeyim” dediğindekara bir leke kalmakhem de kendinin sürdüğü bir lekeverilen bir hak mıkime ve niye? ? ? Yaşanılan, yaşatılangüzel, doyumsuz anlar,bir suçsa, hataysatek kişilik değildiİşlenirken oysa....Tükenişe girildiysevazgeçmek gerek saygıylabir zamanlar “vazgeçilmezim” denilenden,daha da karartmadan maviyisunulan güvenle verilmişimkansızların anısına.....Yaşam defteri sonlanınca,beden üşüyüp, yorulduğunda,ruh nasıl tertemiz,beyazlar içindebırakıp onu gidiyorsa,onur, grur zedelenmedensuçlamaya girmeden,lekesiz ve sessizceolmalı ayrılıklar da....
29.08.2007 - 23:02
Gel artık
BİR ZAMAN VAR UZAKTASAYILARINI GÖREMEDİĞİMBİRİ VAR GELECEKTEONUN İÇİN BURDA DERBEDERLİĞİM..SINIRSIZ ÖZGÜRLÜKTE ANLAYIŞLI BİRİ VAR UZAKTABENİ BEKLEMEKTE BEDENİONU BEKLEMEKTE RUHUMNERDESİNGEL ARTIKBU ÇARESİZLİKBUKADAR KOMAMIŞTI...
29.08.2007 - 23:01
Keşke bana beni bir kez sevdiğini söyleseydi
10. Sınıf İngilizce dersinde yanımda bir kız oturuyordu onun için 'benim en iyiarkadaşım' diyordum... ama ben onun ipek gibi saçlarına bakıp onun benimolmasını istiyordum... Ama o bana benim ona baktığım gözle bakmıyordu bunubiliyordum, dersten sonra kalktı ve geçen gün sınıfta olmadığı için o gününnotlarını istedi ona notları verirken bana teşekkür etti ve yanağımdan öptü.Onu sadece arkadaş olarak istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çokseviyordum ama söyleyemiyordum nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum... 11. Sınıf Telefonum çaldı, arayan oydu ve ağlıyordu bana aşkın nasıl kalbini kırdığınıanlattı, beni evine çağırdı, yalnız kalmak istemediğini söyledi, bendetabiki gittim, koltuğa, onun yanına oturdum, güzel gözlerine bakmayabaşladım ve onun benim olmasını diledim, 2 saat sonra Drew Barrymore'un birfilmi başladı ve onu izledik filmi izledikten sonra uyumaya karar verdi,bana her şey için teşekkür etti ve yanağımdan öptü. Onu sadece arkadaşolarak istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum amasöyleyemiyordum nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum... Son Sınıf Mezuniyet balosundan bir gün önce yanıma geldi ve 'çıktığım çocuk hasta vepartiye gelemeyecek' dedi, benimde çıktığım biri yoktu ve 7. sınıftabirbirimize söz vermiştik eğer çıktığımız biri olmazsa partilere birliktegidecektik, 'en iyi arkadaş' olarak. Ve partiye birlikte gittik, o akşam çokgüzeldi, her şey yolunda gitti, partiden sonra onu evine kapısının önünekadar bıraktım, kapının önünde ona baktım o da bana o güzel gözleriylegülümseyerek baktı. Onun benim olmasını istiyordum... Ama o bana benim onabaktığım gözle bakmıyordu bunu biliyordum, bana 'hayatımın en güzel zamanınıgeçirdiğini' söyledi ve yanağımdan öptü. Onu sadece arkadaş olarakistemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordumnedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum... Günler, haftalar, aylar geçti ve mezuniyet günü geldi çattı... Sürekli onu izledim onun mükemmel vücudunu seyrettim. Diplomasini almak içinsahneye çıkarken sanki havada süzülen bir melek gibiydi. Onun benim olmasınıistiyordum... Ama o bana benim ona baktığım gözle bakmıyordu bunubiliyordum. Herkes evine gitmeden önce yanıma geldi ve ağlayarak banasarıldı sonra başını omzuma koydu ve 'sen benim en iyi arkadaşımsın,teşekkürler' deyip yanağımdan öptü. Onu sadece arkadaş olarak istemediğimibilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum nedeninibilmiyorum ama çok utanıyordum... Aradan yıllar geçti... Bir kilisedeyim ve o kızın nikahını izliyorum... evet artık evleniyordu,onun 'evet, kabul ediyorum' demesini, yeni hayatına girmesini izledim, başkabir adamla evli olarak. Onun benim olmasını istiyordum... Ama o bana benimona baktığım gözle bakmıyordu bunu biliyordum. Yeni hayatına girmeden önceyanıma geldi ve 'nikahıma geldin teşekkürler' deyip yanağımdan öptü. Onusadece arkadaş olarak istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordumama söyleyemiyordum nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum... Yıllar çok çabuk geçti... Şu an benim bir zamanlar en iyi arkadaşım olan kızın tabutuna bakıyorum,eşyaları toplanırken lise yıllarında yazdığı günlüğü ortaya çıktı... Hemengünlüğünü aldım ve günlükte okuduğum satırlar şöyleydi... 'Onun gözlerine bakarak onun benim olmasını diledim... Ama o bana benim onabaktığım gözle bakmıyordu bunu biliyordum. Onu sadece arkadaş olarakistemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordumnedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum... Keşke bana beni bir kez sevdiğinisöyleseydi...
29.08.2007 - 22:59
YANLIZ SEN軳 LE EN GUZEL DUYGULARI VE SONSUZA DEK BU HAYATI ICIMDEKI BOSLUGUYANLIZ SENINLE TAMAMLAMAK ISTIYORUM OLUR,OLMAZ DIYE DUSUNMEDEN RESIMDEKISENI DEGIL SENDEKI SENI SEVMEK ISTIYORUM GECELERI YATMADAN ONCE VE SENI HERDUSUNMEMDE YUREGIMLE BERABER BIR HAYAT SURMENIN MUMKUN OLMAYACAGINI BILSEMBILE SIRF SENI SEVECEGIM
29.08.2007 - 22:58
Kırık bir aşk
......kırık bir aşk.............hikayesi bu.....umutsuzluklarla..........ve hüzünle dolu...güneşinden yoksun; umut, bulutlar ardındagökyüzü kapkaranlık ve biz burada ışıksızızyollar aşılamaz türden, ufuklar bizden uzak.bugünler mutsuz ve yarınlar çok umutsuz...amaçlar belirsiz ve araçlar çok yetersiz.....görüşebilmek zor, görüşmemek zor..........sevebilmek ve de sevilebilmek,............ne kadar mümkün sence? ...............ne kadar olası bu düş? ..................birleşebilir miyiz? .......................sen-ve-ben.........................bir gün! ...........................? ?
29.08.2007 - 22:57
Avuçlarında ben, burnunda benim kokum.. Ben seni çoktan unuttum.
En sonunda Bitti... En sonunda bitti.. Bittiğine üzülmüyorum ve seni özlemiyorum.. İlk defa ayrılığı seviyorum.. Senin söylediğin gibi.. En azından içindekibenkirlenmeyecek.. İşte bu yüzden bu ayrılığı seviyorum.. Bu yüzden akşamlarıyastığıma sarılıp ağlamıyorum.. Bu yüzden sabahları uyanınca gözlerimgözleriniaramıyor! ! ! ! Bu yüzden senden vazgeçmek daha kolay.. İçindeki yanihayalindekiben gerçek ben ile kirlenmeyecek.... Bazen kendime nasıl bu hale geldik diye soruyorum; ilişkide neden nasıl gibisoruların sorulmaması gerektiğini bilmeme rağmen.. İlişkinin muhasebesiyapılırmı? Ben ilk defa yaptım.. Ne verdim ne aldım diye düşündüm.. Çok şey almışımamahiçbirşey verememişim.. Bu da benim eksikliğim.. Gerçek benin eksikliği..Seninhayal ettiğin olduğunu düşündüğün insanın değil.. Benim eksikliğim.. Gece ilerliyor.. Diğer eksikliklerim aklıma geliyor.. Sevdiğimin hayatındakisorunlara ortak dahi olamayan beni düşünüyorum.. Bak gördün mü bu bilesendekibenden farklı.. Ama diyorum ya ben buyum, ben böyleyim.. Beni tanı.. Neredeyse sabah oluyor.. Bu seferde en büyük eksikliğim aklıma geliyor..Senidüşünüyorum.. Şimdi git.. İçindeki ben daha fazla kirlenmesin.. Not: Avuçlarında ben, burnunda benim kokum.. Ben seni çoktan unuttum.. Senbeniunutamayacaksın..
29.08.2007 - 22:57
sen bana yalnızlıkların penceresineyken geldin..
sen bana yalnızlıkların penceresineyken geldin..seni hiç görmesemde...gözlerine hiç bakmasamda...biliyorum ki sende beni benim seni düşündüğüm kadar düşünüyorsun...sen öğrettin bana,aradaki mesafeleringerçek dostluklarda öneminin olmadığını,sen öğrettin bana,üzüntülerin paylaşıldıkça azaldığını,sevinçlerin isearttığınısen öğrettin bana,hayata karşı mücadeleci olmayıve sen öğrettin bana herşeye rağmen hayatıngüzelliklerle dolu olduğunu ve yaşanması gerektiğini...
29.08.2007 - 22:54
SENİ SEVMEK ÖYLESİNE GÜZEL ÖYLESİNE MUTLU GÜNEŞ BİR BAŞKA DOĞAR O GÜN SEN YANIMDAYSAN VE AY DAHA PARLAKTIR GECELERİ GÖZLERİNE BAKIYORSAM DÜNYA SUSAR BENİM İÇİN SEN KONUŞUYORSAN VE BEKLEMEK ACI VERMEZ SENİ BEKLİYORSAM...
29.08.2007 - 22:54
YILDIZLAR ELLERİNDE Yalnız bir sır gibiYol aldım günlerceHayaller ve martılarYardım etti sessizceSessiz bir kurşun gibiAtıldım birden göğe Yıldızlar ellerinde- sevgilimDenizler gözlerinde- seninGökyüzü dizlerinde- seninTüm dünya seninle- sevgilim Aşkı hiç bilmeyenSoğuk ıssız bir yereKüçük bir kuş gibiUçtum geceler boyuncaYa daSıcaklığı iyi bilenYemyeşil diyarlaraBir umut bir haber için yüzümü göğe çevirdimBir sevgi yada aşk için kendimi sana getirdimİşte o an.. Yıldızlar ellerinde- sevgilimDenizler gözlerinde- seninGökyüzü dizlerinde- seninTüm dünya seninle- sevgilim
29.08.2007 - 22:53
Yapayalnız bir papatyayım ben
Kar altında soğuktan üşüyen,Yapayalnız bir papatyayım benGüneşe hasret bekliyorumYaprağımı hiç dökmedenÜzülmüyorum,Beni de bir bekleyen var biliyorumBahar gelir, karlar erirVe ben; Çığ altından sağ çıkan bir yiğit edasıylaYeni doğan güne dönerim yüzümüSabır ekerim toprağa,Umut alırımVe bir sabah; Hayallerin renkli şavkı vurur gözlerimeYaralarımı sararımKar altında soğuktan üşüyen,Yapayalnız bir papatyayım benBunu da atlatırım! ......
29.08.2007 - 22:53
yeniden çocuk olsam
yeniden çocuk olsam,bir kibrit kutusu için hiç düsünmedem aglasam,yan komsunun bahçesinden elma çalsambiraz daha büyüyünce.ip atlasam yedinci yasima bastigimdayan mahallenin kizlariylatenefüs zilini yeniden duysam,üç kisilik siralarda oturupyerli mali haftasini kutlasam.siirler okusam resmi bayramlardaatami ansam her sabah gururla.on üçünde asik olsam,ilk siirimi yazsamonu görünce heyecandan ölsemayaklarim titresegeceleri yatagimda aglasam sessizcekavgaya tutussam lise birdeve daha on besinde,sirf ilk göz agrima bakti diyebir alt siniftaki kizla.ayaklarim yine yerden kesilselise üçte, küçük daglari ben yarattim desem,dünyaya satasiptehlikeli siirler okusamon yedisindeki gibi.ve birdenhayata atilsam,ankara’nin tam orta yerindesihhiyedekimsesiz ve sahipsiz.ilk efkar cigarasini tüttürsem.anfi anfi kostursamsinav günü gelince,arada sizlasa yine kalbim,on bes senenin ardindandiploma verseler bir daha elime.günesi görsem yeniden istanbul’daiki ekim bin dokuzyüz doksen yedininsaat ikisinde,sonra bu kez yenilmemekavgasinin ortasinda kalsam tekrar,gerçek dostlarla tanissam,sirtimdan vurulsam çogu zaman,hem askta, hem isteama yine yenilmesem,yer degistirsem sonrabi isten baska bi isebi sehirden bi sehireyine yaralansam,yine sevdalansam gün içinde.sonra bir kis günü JULYEN ile tanissam,ve çocuk tadinda sevsem.yine severdim özlem tadinda...ASLI.........
29.08.2007 - 22:51
Gün
aşk Bir kadın içten ve bir o kadar yalnız. Bir cenin kadar küçük, bir martıkadar özgür. Kırmızı gibi parlak, gri gibi donuk. Bir erkek yalın ve bir okadar uzak. Bir kaya kadar sert, bir hasta kadar tutsak. Hayat gibi dar,dünya gibi yuvarlak.Eller birleşti bir kuytuda. Kadın özgürlüğünü verdi erkeğe. Erkek iseyalınlığını... Tenler birleşti. Özgür ve yalın bir martıya dönüştü. Sperm,yumurtalığa sevdalandı. Sevdasından küçük martı doğdu. Martı göğe bağlandı.Ayrılamadı. Uçtu ve öptü güneşin sıcak yanaklarından. Bu sıcaklığı alıpgötürdü aya. Ay sevdalandı güneşe. Tan yerinde buluştular. Gizli gizliseviştiler. Sabah oldu, ay koptu, güneş doğdu. Tan yeri gizlediği aşkı döktüortaya. Ay ile güneş biraraya geldiler. Gece, gündüz seviştiler. Ve doğdugün.
29.08.2007 - 22:51
Bir çocuk vardı
Bir çocuk vardı; Onu tanıdığımda 17 yaşında olan.Sevmeyi, sevilmeyi isteyen bir çocuk. Bir çocuk vardı; Ayrılık acısını bilmeyen.Onu gördüm.Mutluydu. Seviyordu, seviliyordu.Günleri huzurlu ve sevinçli geçiyordu.Ama ayrılık acısını bilmiyordu. Bir çocuk vardı; Hafta sonu 2'de Kadıköy'e gidip sahile inen.Sevgilisiyle birlikte sevinç içinde. Bir çocuk vardı; Hafta sonu 2'de Kadıköy'e gidip sahile inen.Bu sefer başı önde, omzunda gitar.Onu gördüm.İçiyordu, ağlıyordu.Mektuplara sarılmış. Gitar ise yanında. Bir çocuk vardı; Hayatı bitmiş,kimseyle konuşmayan.İçen, ağlayan.Bir gün el sürmediği gitarını alıp çalmaya başladı.İnsanlar etrafında. Gülüyordu! .Çaldı,çaldı,çaldı...Sonra sustu.Elveda dedi.Ebediyete... Bir çocuk vardı; Artık ayrılık acısını tatmıştı... Gülüyordu. Bir çocuk vardı; Onu tanıdığımda henüz 17 yaşında olan.Bir elinde gitar,diğerinde mektuplar.Kollarını açmıştı. Rüzgara, Beşiktaş'a... Bir çocuk vardı; Kendisini boşluğa bırakırken 'SENİ SEVİYORUM! ' diye bağıran...
29.08.2007 - 22:49
hayaL kıRıkLıkLaRı...
Çocuk selam verdi,kız karşılık verdi.Çocuk anlattı,kız dinledi.Çocuk güldürdü,kız güldü.Çocuk sevindirdi,kız sevindi.Çocuk üzüldü,kız üzüldü.Çocuk yanaştı,kız yakınlaştı.Çocuk hoşlandı,kız hoşlandı.Çocuk sözler verdi,kız inandı.Çocuk düşler yarattı,kız içinde yaşadı.Çocuk sevdiğini söyledi,kız sevdiğini söyledi.Çocuk üzmeyecekti,kız üzüldü.Çocuk çok sevdiğini söyledi,kız çok sevdi.Çocuk gelecekti,kız bekledi.Çocuk sabırsızdı,kız sabretti.Çocuk deliler gibi sevdiğini söyledi,kız deliler gibi sevdi.Çocuk geldi,kız gördü.Çocuk uzaklaştı,kız yakındı.Çocuk hiç bırakmayacaktı,kız yalnız kaldı.Çocuk ağlattı,kız ağladı.Çocuk söyledi,kız bitirdi.Çocuk gitti,kız bitti.Çocuk kalp kanattı,kızın kalbi kanadı.Çocuk satırları sildi,kız sayfayı kopardı.Çocuk yalandı,kız gerçek...
Toplam 1039 mesaj bulundu