Meltem Balı Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkın ...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    10.04.2007 - 15:13

    Teşşekkürler güzel melek



    Teşşekkürler güzel melek



    kimi zaman
    beyaz bir bulutun ardında,

    kimi zaman
    beyaz bir güvercin kanadında,
    kimi zaman da
    bembeyaz bir kağıtta saklarız
    bize has
    bize özel düşüncelerimizi.

    oysa ben gizliliğe gizledim bu özel düşüncelerimi.

    dünyaya, insanlığa ve kendime bakışımı yenilememde
    yol gösteren bir melekti bu özel düşüncenin sahibi.

    yıllar geçtikçe
    hafızamdaki yerini alan türlü güzellikler
    canlandırdı hayalimdeki meleği.
    düşünüyorum
    düşler sokağında
    hayata en son sımsıkı sarıldığım zamanı anımsamaya
    çalışıyorum.
    sanki benimle beraber doğmuş,
    sanki benimle beraber yaşamış,
    bana arkadaş,
    bana dost,
    bana sevgili olmuş meleğimi düşünüyorum.
    gizliliğe gizledim meleğimi...
    adına şarkılar söylemeyi
    şiirler yazmayı
    seni seviyorum demeyi ne çok istemiştim.

    oysa
    aynı dünyayı,
    aynı toprakları,
    aynı suyu, aynı havayı
    paylaşıyor olsakta
    hep düşlerde karşılaştım meleğimle.

    aynı yağmur altında farklı yerlerde ıslandık
    aynı soğuk gecelerde üşüyüp farklı şeylere sarıldık.
    onsuz geçen düşlerimde
    hep korktum, hep gizlendim yatağımın bir köşesine.
    ve artık anlıyorum ki
    meleğimle hiç karşılaşmadım gerçek yaşamda.

    bir zamanlar
    geçtiğim düşler sokağında
    artık
    büyük çınar ağaçları yükselmiş göğe doğru
    hem güzellik katmışlar düş sokağıma
    hem de mahrum bırakmışlar kara toprağı
    günden ve güneşten...

    vakit ilerlemiş;
    ama hala gizemini korumuş orada yaşananlar.
    rengarenk çiçekler,
    eşşiz güzellikleriyle gökyüzünü süsleyen kuşlar,
    kelebekler, o masmavi bulutlar
    daima varolmuş o melekler diyarında.

    dünyaya ilk adımlarını atan bebekler gülmeye
    sokaktaki aç insanlar doymaya
    düşmanlar barışmaya
    niyetli değiller ama
    ben nefes aldığım sürece devam edeceğim o meleği
    aramaya...

    belki de zamanın benden alamadığı,
    aksine kazandırdığı güzellik bu
    olsa gerek.


    'insanlar uzaklarda gördüğü bir gülü elde edebilmek uğruna
    hemen yanıbaşında duran kırçiçeklerini ayakları altına
    almaktan çekinmiyorlar...'

    düşünen doğru düşünmüş zamanında. doğrudur.hemde çok
    doğru.

    bazen bir hayal uğruna yanıbaşımızda olan güzellikleri
    görmezlikten geliyoruz bizler.
    yaklaşık sekiz saat önce gördüğüm bir güzel beyefendiği
    bilgisayarımdaki arıza gibi
    beynimde de birşeylerin arızalı olduğunu
    anımsattı bana.

    belki bir delinin hatıra defteri gibi kullandığım bu disketi
    aylar önce yazdığım ve elimde sadece birkaç tane kalan
    şiirimle (en sevdiğim şiir- utanıyorum) süslesemde
    bir anlamı yok sanırım. gözlerdeki anlam ve sadelik, karadeniz
    havasını tenefüs etmiş bir insanla birleşince böyle eşşiz bir
    güzelliğin ortaya çıkması şaşırtıcı olmasa gerek.

    kızgın, sinirli, korkmuş, üzgün olduğum saatler içinde bana
    gülmem gerektiğini anımsatan beyefendiği bir daha
    görememek zor olacak benim için. hem de çok zor.
    cesaretsizlik en büyük sorunlardan birisidir insan için.
    sanıyorum ki bu sorun kemirecek içimi.oysa bir ağaç
    tohumunun toprağı yarıp yeşermeye başlaması için bile
    cesaret gerekir. kırılması için ufak bir rüzgar, ezilmesi için
    bir sıçan darbesi yeterlidir. ama yine de yeşeriyor. inatla ayakta
    duruyor. ve yeni yeni tohumlar serpmek için büyüyor.
    derken bir orman oluveriyor. yaradılış kanunu bu.

    gökyüzünde toplanmaya başlayan bulutlara baktıktan
    sonra, yağmurlu bir güz soğuğunun gelmekte olduğunu tahmin
    edip odun kırmaya başlamak gibi birşey olsa gerek;
    güzel bir insanı daha fazla sinirlendirmeden son satırları
    yazma vakti çoktan geçti sanırım...
    bademlerin çiçek açtığı bir bahar sabahı bayramı karşılamak
    huzurla dolduruyor kalpleri,
    güldürüyor somurtmaya mahkum edilmiş güzel yüzleri...
    dualarım sokakta yatan aç insanlara, dualarım sütüne su
    katılan bebelere, dualarım bayramda tebrikleşecek kimsesi
    olmayanlara..

    sen de dua et olurmu güzel melek. bilirim melekler
    isterlerse düzelir tüm olumsuzluklar.umut oldukça daima
    bir şans vardır insanlar için.

    teşekkürler güzel melek.
    farkında olmadan vesile olduğun güzellikler için.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    10.04.2007 - 15:06

    DÖN MELEĞİM

    SEVGİ DENEN TEK KELİME,
    YANLIZ SENLE DÜŞTÜ DİLİME
    NE OLUR DÖN MELEĞİM YARALI KALBİME.
    SANA OLAN AŞKIMI TÜM ALEM DUYSUN.
    EĞER BİR GÜN SENDEN BAŞKASINI SEVERSEM,
    BEYAZ TENİNİN BANA KEFENİM OLSUN.

    BİLİYORUM BANA DÖNMEM ZOR,
    AMA İMKANSIZ DEĞİL.
    ZORU BAŞARABİLİRİZ.
    AMA İMKANSIZ ZAMAN ALIR.

    GÖZLER DUDAKLARIN SÖYLEMEYE
    CESARET EDEMEYECEĞİ ŞEYLERİ
    AÇIĞA VURACAK KADAR CESURDUR.
    GÖZLERİNE BAKTIM YA HANİ
    O AN ANLATABİLDİSEM ZATEN ANLAMIŞSINDIR
    .

    BAŞINI KALDIRSAYDIM O CAM GÖZLERİNE DÜŞECEKTİM.
    HANİ BİR AN MÜZİK SONSUZA ÇALIYORDU YA
    BİTMEYECEKMİŞ GİBİSİNE GÖZLERİNİN GÖZLERİME
    ÇAKILDIĞI AN VARYA O AN GÖZLERİMDEN GİRDİN KALBİME
    ŞİMDİ TAHT KURDUN YÜREĞİME
    PRENSİM OLDUN. ŞİMDİ SANA DİYECEĞİM TEK ŞEY KALDI.

    O GECEDEN SESLENİYORUM SANA
    SENİ ÇOK SEVİYORUM
    İMKANSIZ DEĞİLSE PRENSESİN OLABİLİR MİYİM?

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    10.04.2007 - 15:06

    İSTERDİM

    Şimdi yanımda olmanı isterdim aşkım,
    Pamuk ellerinin vücudumun her yerinde dolaşmasını isterdim,
    Bedeninin sıcaklığını hissetmek isterdim,
    Susmak ve hiç konuşmamak,
    Sadece nefesimizin sesiyle anlaşmak,
    Bakışlarımızla birbirimize SEVİYORUM demek,
    Gözlerin içine dalmak orada son nefesimi senin nefesinle vermeyi isterdim,
    Seni hergün,her an,şu an istiyor arzuluyorum,
    Bazen soluduğun nefes olup içine dalmak ve oradan hiç çıkmamak istiyorum,
    Bazen içtigin su olup yüreğine akmak ve orada ömrümün yettiği kadar yaşamak istiyorum,
    Bazense seninle tek bir vücud olmak,Bedeninin sıcaklıgını bedenimde hissetmek,Kalp atışlarımızın hızlandıgnı dinlemek istiyorum,
    En çok neyi istiyorum biliyormusun bebeğim şu kısacık ömrüme seni İSTİYORUM

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    10.04.2007 - 15:06

    SEN GİTTİN GİDELİ

    Umutlarım yok oldu sen gittin gideli
    Yüreğim koru sönmez sen gittin gideli
    Beni suçlayan sen olma bari
    Her bir gülün soluşu senin hatırandı
    ]][[ Q ]][[ Q ]][[ Q ]][[
    Çaresizlik içinde yanıyormuşum
    Yüreğim söndüremedin
    Hayallerime daldım yok oldum
    Kendimi bulamaz olmuşum
    ]][[ Q ]][[ Q ]][[ Q ]][[
    Yüreğim seni anar anarda alevlenir
    Sen yoksun senin yokluğunda çaresizim
    Dağlar girmiş aramıza yol vermiyormuş
    Senin gidişinle gözyaşlarım kurumuş
    ]][[ Q ]][[ Q ]][[ Q ]][[
    Bu gidişe yüreğim karşıcı kar
    Kadermiş derim yanar,yanar ağlarım
    Benin avutacak kimsem kalmadı
    Senin gidişinle yok oldu benliğim
    ]][[ Q ]][[ Q ]][[ Q ]][[
    28/03/2007
    Saat; 21; 44

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    10.04.2007 - 15:05

    Alo.... Vazgeçerdin..

    Alo!
    Merhaba!
    Hayırdır, bir şey mi var?
    Ne oldu yine, neden aradın?
    Bende anlatacak bir hikaye kalmadı
    Anlattım zamanında ama
    Onları da senin gönlün almadı
    Ne çare küskünüm kaderle
    Keşke aramasaydın
    Sormasaydın olmaz mıydı
    Bak! Beğendin mi yaptığını?
    Neyse
    Yoksa başka bir şey kapatalım hadi
    Hiç başlamayanı burda bir kere daha
    Öylece bırakalım yani! .................


    Sormasan neden diye
    Sanki bilmiyorsun olacakları
    Bak gördün mü
    Yine içimde bir şeyler kıpırdıyor
    Kanımı ısıtıyor sesin
    Hadi kapat şu telefonu
    Yoksa şimdi tükenecek nefesim........................

    Dur!
    Deme öyle
    Hiç de düşündüğün gibi değilim
    Bırak söyleme
    Huysuzun biriyim aslında, bilirim
    Boş yere anlatma bana beni
    Sen de biliyorsun
    Ben daha çok bir serseriyim.........................

    Hadi ama!
    Tamam, haklısın
    Aklıma geliyorsun bazan
    Ne var ki bunda
    Ama bak ne gözlerini düşünüyor
    Ne de saçlarının rüzgardaki dansını özlüyorum................



    Yok, yok!
    Hayır, sakın çıkıp gelme
    Aralı kalsada kapım
    Sen en fazla önünde bekle
    Orda olduğunu bilsem yeter
    Ama insafsızlık edip
    Sakın ola içeri girme! ...............................

    Dedim ya! Bırak beni
    Ne bileyim, birazda kuşlardan bahset
    Sen sanki daldaki yapraktan sanırsın beni
    Oysa değilim, hiç olmadım


    Hadi! Dön arkanı
    Vazgeç bendeki topraktan
    Zaten hem dağlık hem kuraktır
    Sırtını döneli çok oldu kader
    O da benim gibi susuz kaldı yıllardır
    Onun üstünde hiç bir şey yeşermez artık
    Sende boş yere sevgi ekersin
    Hele gelip bir görsen beni
    Haklısın dersin, vazgeçersin...........................

    Tamam!
    Aldım merhabanı
    İyiyim ben merak etme
    Aman sen de dikkat et kendine
    Bak soğudu havalar
    Kış yakındır
    Sıkı giyin sakın üşütme..............


    Oysa;
    Yanında olsaydım eğer
    Hasta olsan da bakardım sana
    Sıcak bir çorba yapardım gecende
    Baş ucunda beklerdim sabahı
    Korkmayasın diye ellerinden tutardım
    Terlerdin bi güzel
    Üstünü açardın
    Bende uyanırsın diye ürkerek
    Seni usulca sarardım
    Hatta seyre dalmışken seni
    Dayanamaz, saçlarını koklardım................

    Yo yo;
    Ne diyorum ben!
    Sahi! Neden kapatmadın sen
    Neden susturupta beni
    Usulca bir kenara atmadın hem?

    Bak gördün mü?
    Olmayacak şeylerle yine kendimi avuttum
    Oysa ben bunları yıllar önce unuttum! ..............


    Hadi! Kapat şu telefonu artık!
    Ama hoşçakal deme
    Öylece kapatıver işte
    Mutluluk dileme
    Vedaya değecek ne varki
    İki lafladık şunun şurasında
    Su serptik yüreğe biraz
    Henüz ölmedik dedik
    Teslim olmadık ateşe
    Azıcık umudu hatırladık
    Çoğunu unuttuk derdin
    Biliyorum ki sen bu yolda
    Ben yanında olmasam da
    Dim dik ayakta giderdin............................


    Hadi!
    Bozulmadan büyü git artık
    Düşünme beni, merak etme
    En fazla ellerim titrer ara sıra
    Üşür biraz, yumarım sıkıca
    Birini diğerine dolar
    Sindiririm hasreti
    Ama; sen inat et hayata
    Bul yürekli bir sevda
    Gem vurmadan bir teline
    Dilediğince sev artık..........................


    Asıl ben mahçubum sana
    Yıkılmıştan bir saray yaptın
    Yüreğimdeki damladan öte
    Mas mavi birseraptın..............................


    Ne garip değil mi?
    Alt tarafı bir merhabayla
    Yıkık gönlümüzü avuttuk
    Dünde yaşandı hepsi
    Biz bu günde unuttuk
    Unuttuk değil mi? ..................

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    10.04.2007 - 15:05

    Aşkımın kara rengini pul pul dökeceğim
    Adressiz mektupların buruşuk zarflarına
    Onun sözleri keskin benim sözlerim derin
    O hayat kadar solgun,ben ölüm kadar serin

    Coğrafyası meçhûl adaların yalnızlığında
    Saçlarıma lotus çiçeklerini kurban edeceğim
    Onun saçları kara,benim saçlarım başak sarısı
    O kader kadar zâlim,ben alev kadar yürek yangısı

    Güneşin dik gelen ışıklarına sarınıp
    Her dalganın imbatında oturup ağlayacağım
    Benim gözlerim zümrüt,onun gözleri siyâh
    Ben ölüm kadar ak,o yaşam kadar simsiyah

    Sesimde yankılanıyor okyanus derinlikleri
    Ben tılsımını yitirmiş,mutsuz deniz kızıyım
    Benim sesim billûr,onun sesi hıçkırık
    Ben kristal kadar şeffaf,o cam kadar kırık

    Dilimden ve bakışımdan ne anlarsınız ki
    Birazdan dalacağım berrâk maviliklere
    Bir istiridye kum tanesi,bir batık arya bekler
    Sesimde yankılanıyor okyanus derinlikleri
    Hayaletlerin sessizliği çağırır,gitmeliyim

    Onun yordamı ihanet,benim yordamım meşk
    O yalan kadar pembe,ben gerçek kadar aşk...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    10.04.2007 - 15:05

    yazmam yazmayacağımda o kadar önemlide değil.Değer verilene değer verilir bunu bir kez daha anladım.Ama o bu değeri anlayabilecek kadar değerlimi bilöiyorum.)))

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    10.04.2007 - 15:04

    Bir guzel vardi sevgimi anlatamadigim,



    Bir guzel vardi sevgimi anlatamadigim,
    O guler yuzune bakmaya kiyamadigim,
    Uzulcek diye korktugum,
    Sevmesede onu hep sevdigim,
    Bugun yarin konusacam diye kendimi aldattigim,
    Bir guzel var sevdigim.
    Seviyordum olucesine,
    artik yok o guzel,
    Uzaklara goremeyecegim yerlerde!
    Agliyorum kahrimdan konusamdigimdan,
    Telefonda SEVIYORUM diyemedigime...!
    Korkuyorum bu askin bitecegine,
    Boyle bir sekilde sona ereceginden! ! (

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    10.04.2007 - 15:04

    mavi kağıtlar üzerine koyu mavi mürekkeple yazılmış mektuplar, yırtılmış resimler...

    yazılı sözcükler, verilmiş aptalca sözler... resimler dörde bölünmüş. daha fazlası gerektiğinden fazla özen gösterildiği anlamına gelir; oysaki göstermiyorum. göstermek istemiyorum.

    mutluluk sözleri, itaat sözcükleri... acının adı dahi geçmiyor.

    geçen 'sevgi' köklülerin hepsi fason...

    bunalımların hepsi çocuk....

    çocukların hepsi ölü...

    ölülerin hepsi gülümsüyor...

    gülümsemelerin hepsi çürük...

    çürüklerin hepsi kokuyor.

    mavi kağıtlara mürekkep bulaşmış. ruhu yok. varolan ruhların hepsi üşütük; beynimi pisliyorlar. 'yanılsamalar' yanılsamalardan bahsediyorlar. o kadar aptallar ki...

    mavi kağıtlar koyu mavi makyaj yapmışlar. ağaçları katlediyorlar...

    bir yaz, bir mevsim, bir ay, bir gün, bir saat, bir dakika, bir saniye içinde kandırmaca oynuyor parmaklar, ucube bir beyinden alınıp sinirler boyu yol kateden sinyallerle.

    bir yaprak bir silaha dönüştürülüyor, yasemin kokutuluyor sözcüklerin arası. boğazım yanıyor oyun oynamaktan...

    kapı aralarından, perde civarlarından, tırmanılan çıplak bir kayanın yamacından çocukluğun baktığı iddia ediliyor. mutluluğun köşeye fırlatıldığına; hüznün kolları olup da bembeyaz, yer yer pembeleşmiş, sıvılar - kokan sıvılar - üreten bir tene sarılmak aptallığını gösterdiğine inanmam bekleniyor. oysaki ben, o tenin ortalarına saplanmış; kokan, kaygan, her an içine 'erkeklik' almaya hazır 'kadınlık'ın içine girdiğimde uzak durmaya dikkat ediyorum hüzün tarafından sarıldığı iddia edilen beyazlıktan. o kadar pis ki!

    dışarı fırlıyor sıvılar 'erkeklik' derine indikçe, çıkınca üstündeki plastiğe bulaşıyor beyaz kirler. inlemeler geliyor derinden hızlandıkça. en pisinden 'kadınlık' kokuyor, ter kokuyor... kafası duvara vuruyor, tırnakları duvardaki boyaları söküyor... acele ediyorum...

    boşalmalar iki boyutlu hep... ikincisi yeşilliklerin içine, midemden kaynaklanıp ağzımdan buluyor yolunu.

    mavi kağıtlar üstündeki koyu mavi böceklerle mutluluktan bahsediliyor. 'sevgi'den, tutkudan, unutamamaktan, günlerce akan göz yaşlarından da. ama başka bir erkeğin emrine sunuluyor beden; ağzına, kıçına iliştiriliyor 'erkeklik' beyaz ve yer yer pembeleşmiş bedenin. ama hala ben seviliyorum başka birinin altında, üstünde, yanındayken. sevilen, özlenen 'ben' iken 'içeri' başkası kabul edilebiliyor.

    mavi kağıt üstündeki aptal, sarhoş böcekler bir oraya bir buraya koşuşturuyor, birbirlerine çarpıyor. her yer iltihap, ter, salya kokuyor. defalarca kusuyorum, pislik bulaşıyor tenime. konuşmalar alerji yapıyor sinirlerimde. bütün vücudum hapşırıyor.

    nefret takılıyor, tıkıyor, rahatsız ediyor.

    suratına, tenine savuruyorum kusmuğu...

    nefret takılıyor... veba gibi...

    mavi kağıtları buruşturuyorum üzerlerindeki mavi böcekleri ezerek. milyonlarcası var...

    nefret yakıyor, eritiyor, buharlaştırıyor, yok ediyor...

    kusuyorum...

    susuyorum...'
    sinir nelere kadir.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    10.04.2007 - 15:03

    ben geldim



    Geldim işte...
    Ben beklediğinim...

    Saçlarını dağıtıp savuran
    hoyrat parmaklar gibiyim.
    Dağların en yücesinden,
    yaban çiçeklerinin
    kokusuyla gelen
    Poyraz yeliyim.

    Ya da;
    Ilık, ilk yaz gecelerinde,
    tenini ürperterek yalayan,
    mavilerden serinlik,
    yakamozlardan ışıltılar getiren
    meltem gibiyim.

    Azgınca akan yaşam ırmağında;
    sulara kapılıp sürüklendiğine inandığında,
    tutunacak bir dal aradığında,
    ya da;
    Sularında gün ışığı oynaşan,
    kıpırtısız bir göle ulaşmayı
    düşündüğün andayım.

    Geldim dedim ya...
    Tut ellerimi,
    bak buradayım
    hemen yanıbaşındayım...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    10.04.2007 - 15:03

    sen bana yalnızlıkların penceresineyken geldin..



    sen bana yalnızlıkların penceresineyken geldin..
    seni hiç görmesemde...
    gözlerine hiç bakmasamda...
    biliyorum ki sende beni benim seni düşündüğüm kadar düşünüyorsun...
    sen öğrettin bana,aradaki mesafelerin
    gerçek dostluklarda öneminin olmadığını,
    sen öğrettin bana,üzüntülerin paylaşıldıkça azaldığını,sevinçlerin ise
    arttığını
    sen öğrettin bana,hayata karşı mücadeleci olmayı
    ve sen öğrettin bana herşeye rağmen hayatın
    güzelliklerle dolu olduğunu ve yaşanması gerektiğini...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    10.04.2007 - 15:03

    Saldım Seni Denizlere;

    Nasıl başlayacağımı bilmeden geçtim ekran karşısına, ipin hangi ucundan tutulur bilmem böyle zamanlarda. Hisleri yazıya dökmek hiç bu kadar zor gelmemişti bana ve hiç bu kadar anlamsız bir hayatım olmamıştı son zamanlar... Yanlış zamanları yaşamak ne zor; içimdeki seni bile koruyamadım bak... Kendimi sorguladığım bir vakitti, bana gönderdiklerini okuduğum an... Her bir sevgi sözcüğünden, bir kolye yaptım kendime; hiç çıkarmamak adına ve yüzlerce kolyem var boynumda senden armağan, avuçlarıma doldurduğum gülüşlerinse hala sıcacık; kaybetmek korkutuyor beni: Çünkü bir umuttu bana gülüşlerin; karanlığın ortasına açılan bir ışık, çıkmazlardaysa bir kapı.

    Sen, yeniden sevmeyi öğreten; sen, hayatımın en anlamlı son perdesi...

    İpin hangi ucundan tutulur bilmem böyle zamanlarda; hiç tutabileceğim bir ipim olmadı benim. Ben at üzerinde koştururken, dizginler hep başkalarındaydı... Oysa ne çok sahip olmak istedim, ne çok yön vermek istedim yaşantıma... İpin hangi tarafı daha çok acıtır bilemedim... Hep ucunu gösterdiler bana; ben onları tutmaya odaklanırken ne çok yuvarlandım, ne çok düştüm hayat yolundan; kanayan yaralarımı silen dahi olmadı... Her seferinde fırlattı üzerinden hayat beni... Ne “at” sevebilmişti beni; nede ben kendimi...

    Öyle zamanlarda tanıdım seni, armağan ettiğin kolye hala boynumda, hiç çıkarmadım... Böyle benimsedim sevgini, belki gerçekleşmeyecek bir hayal ürünüydü ama; ben o hayali çok sevdim...

    Şimdiyse biz bizden çok uzakta... Ne kadar istesem de sevdana cevap veremiyorum... İhtiyaç duyduğun anda bile yanında değilim, olamıyorum... Olmak istemediğimden değil bu, dizginleri kavrayamadığımdan, haklıydın oysa; insan sevdiğinin yanında olmalıydı, bu bir sebep değildi, ama binlerce sebep tutuşturdular elime, hangi yola baksam sensizlik, hangi parçayı dinlesem ayrılık, hangi yöne çevirsem gözlerimi; göremiyordum ki seni...Oysa bir gülüşüne binlerce ömür feda etmek isterdim, gözlerindeki bir ışıltıyı yakalamak için, güneşten bile vazgeçerdim...
    Olmuyor be gülüm; olmuyor...! Sen orda bir haber diye üzülüp beklerken, ben burada haber verememenin sıkıntısını yaşıyorum... Sen sesimi duymak isterken, bense gözlerini arıyorum, bütün bunlar yetmezmiş gibi; birde hayatın zorlukları, baskıları biniyor üzerime... Bunları hak etmedin biliyorum, en çok seni üzdüğüm için kendime kızıyorum, hani diyorum ya keşke istemekle olsaydı, inan çektiğin acıları, yalnızlıkları ve hatta tüm sıkıntılarını, yudum yudum içmek isterdim... Sana, içimdeki varolan sevgi selinden bir köprü inşa etmek isterdim... İstemekle olsaydı eğer; sana bu acıları hiç yaşatmamış olmayı isterdim...

    Ama artık seni sana armağan ediyorum... Bunu her ne kadar anlamasan da ve ben bunu ne kadar anlatmaya çalışsam da; bunun ne kadar acı vereceğini bilmiyorum sanma... Benimleyken daha büyük acılar çektiğini görebilecek kadar sağlam gözlerim; içimdeki seni; sensiz yaşatmanın zorluğunu bilerek, kabul ediyorum, oysa Pamuk Prenses ile onu uyandıran Prens misali bitmesini isterdim hikayenin, gözlerimi açtığımda ilk seni görmek isterdim; ama biz Leyla ile Mecnun olabildik ancak; uzaktan sevebildik birbirimizi... Sana daha fazla acı vermek istemiyorum artık... Çıkmazlarla dolu olan hayatıma seni ortak etmek istemiyorum... Ve bunu anlamanı beklemiyorum, henüz ben bile anlamış değilken!

    İsteğim acılarına son vermek ve tek bildiğim zaman geçtikçe bunun daha zor olacağı...

    Gözyaşı değmiş dudaklarınla bana; “bir daha arama” derken, haklıydın aslında... Çok düşündüm bende, kangren olan kolu kesmek mi? Yoksa vücudu kaybetmek mi? Hangisi daha zordu? seninle kalıp seni daha fazla yaralamaktı benim için zor olan...

    Bilsen, ne zor gitmen gerektiğini bile bile 'kal' demek sana... Ne zor, senin için bu dünyadaki mutluluğun beni hayatından silmek olduğunu bilmek... Üzülmeni, incinmeni asla istemediğim halde, bunu sana yaşatmak, mecbur olduğumuzu görmek ve sana bunları söyleyemeden 'arkana bakmadan git ' demek... ' Beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk kavuşacaksın mutluluğa' demek sana bilsen ne zor... Beni çekip alıvermek yüreğinden; Sen hala yüreğimdeyken, ellerimi ellerinden çekmek; sıcaklığın hala tenimdeyken, yokluğuna alışmak ne zor... Beraber yürüdüğümüz yollarda, iki yabancı gibi karşılaşmak ve bakamamak gözlerine bilsen ne zor, senin için çarpan kalbime; sensizliği anlatmak ne zor...

    Senden serenat istemiştim hatırla; hatta “ilan-ı aşk”. Bak işte; ancak “ilan-ı veda” edebiliyorum sana, sevgimi duyurmak isterken milyonlara, düştüğüm bu durumda sadece acılarımı anlatabiliyorum; neden mi? İnan hiç bilmiyorum... Mutluluğumu duyuramadım ama; acımı herkes duysun istiyorum...
    Hak etmediğim bir mutluluktun sen; yıllar geçse de hak edemeyeceğim kadar büyük bir mutluluk olarak kalacaksın içimde... Biliyordum oysa; başka bir lezzet vardı senin tadında; hiç unutamayacağım, ama asla sahip olamayacağım bir mutluluk... Sevdan fazla büyüktü bana; ben içinde ufaldıkça ufaldım, alışkın değildim böyle sevilmeye; süt dökmüş kediye döndüm, bocaladım, şaşkına döndüm sarhoşluktan; oysa içmeyi sevmem, ama iliklerime kadar sarhoştum yanında, belki saçmalamam bu yüzden, bocalamam bu yüzden; işte tek anlayamadığın buydu senin, ya da benim anlatmayı beceremediğim...

    “ Eğer sevdiğin için bir şey yapamıyorsan; bunu yapacak birilerine bırak...” K.M.’nin bir sözünde buldum gerçeği... en büyük fedakarlıktır bu aslında... Sevdiğin için her şeye katlanmak, onun mutlu olabilmesi için salıvermek dünyaya... Ben bunu beceremedim sana karşı; senin gibi ender bulunan bir insanı kırdım; belki de daha fazlasını yaptım, kalbinden yaraladım... Kırık kalbini alıp, sana kalbimi vermek isterdim ama benimki yıllardır kırık...

    İşte balığım, avuçlarımdaydın uzun zamandır, rengin soldu ellerimde, üşüdün belki de, soluksuz kaldın, benimle gülemedinse de, benimle ağladın; ama yinede tüm yüreğini koydun, tüm çaresizliğine rağmen... Bu güzelliğe karşı yapabileceğim tek şey seni sorunlarından (kendimden) arındırabilmek... Şimdi yüzgeçlerinden, hiç doyamadığım gözlerinden öpüyorum seni, hadi ıslat bedenini, soğuk ve engin sularına koş, nefes al yeniden; bu “Derya” yı unut “Deniz” kalsın sadece yüreğinde, ama asla suçlama beni, arada bir kaldır başını, iyi olduğunu haber ver, sıkıldığında dök içindekileri, bende yazıyor olacağım burada hayata dair; ve ellerimde, son çırpınışından kalan birkaç değerli pullarınla avunuyor olacağım... Ve her gün bakmaya doyamadığım gözlerin gelecek bana, ve ben her seferinde öpüp salacağım seni, sonsuz derin okyanuslara...

    Her şeye rağmen bari sen mutlu ol şeker; denizler senin olsun, kocaman yüreğin kadar, kocaman deryalar seni bulsun... Senden son dileğimdir affetmen beni, affet bebeğim, affet bir tanem, lütfen affet; ben kendimi affetmesem de...

    Gün gelecek deniz kadar sevgim okyanus olacak, elbet bebeğim, inci tanem; seni saldığım deniz, mahşerde ikimizin olacak...

    Elveda gül yüzlüm, güzel gözlüm elveda sana, elveda senle gelen tüm güzelliklere...




    “Severken ayrılmak zorunda olanlara ithaf olunur...”


    Zaman durdu şimdi;
    artık atılacak bir tarihte yok,
    geçmişten avuçlarımda kalan;
    akıttığım göz yaşlarımdı
    bak kurudu şimdi;
    bırak göz yaşlarını
    artık gözlerim bile yok...!

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    10.04.2007 - 15:02

    Bir kadını sevmekle baslar her şey ama, bir kadını tanımakla varılır hayatın sırrına. Bir kadını tanımaya soyunmak zor ama keyifli bir yolculuğa çıkmaktır. Dört mevsimi bir yürekte buluşturur, bu yüzden de sürekli şaşırtırlar. Sürprizlerin ardı arkası kesilmez. Zordur anlamak onları. Benzemek gerekir anlayabilmek için belki de! Kendi zekasını hatırlatanları sever, sevgisini göstermekten ürkmeyenleri, sürprizlere hazırlıklı olanları bir de. Muson yağmurları gibi yağarken, Sahra' da çöl fırtınası koparıp ardından güneş olup ısıtabilirler. Dedim ya bir dünyadır kadınlar, yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    10.04.2007 - 15:01

    DÖRT İŞLEM

    Ne zaman düşsen aklıma
    Bir senle daha topluyorum seni
    Ne zaman geçsen gözlerimden
    Bir senle daha katlıyorum seni
    Seni benimle toplasam
    Yüreğimle çarpsam
    Belki seni sıkar ama
    Sana dair bilmediğim işlemler
    Bölme ve çıkarma

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    10.04.2007 - 15:01

    YALNIZIM

    Şu an dert yüklüyüm hem de katar katar
    Bir dert alır beni, öbürünün kucağına atar
    Dertlerle geçiyor nefes aldığım her bir gün
    Mutluluk çok uzak ve ben mutluluktan sürgün
    Ve garip duygular var içimde
    Yakıp yıkıp eritiyor durmadan
    Her günüm başka biçimde
    Akşam gelir daha sabah olmadan
    Özlerim dostların sesini, telefonda olsada
    Bulunmaz biriymişim? Gelde bul kolaysa
    Ben istersem buluyorum, nasıl olur bilmiyorum
    Nedense bazı dostlarımı bir türlü silmiyorum
    Dostluğun anlamını insanlar anlarsa eğer
    Gerçek bir dost ölüme değer
    Dostlukların tadı vardı, artık eskilerde mi kaldı?
    Şeytan ruhları bu kadar mı satın aldı
    Artık böyle olmuş dünya böyle olmuş gerçekler
    Kim başkasının derdini paylaşıp kendisine ekler?
    Demek ki herkesin hayat kapısı sadece kendisine açık
    Sevilen bir yana artık dostlardanda ayrılık
    Yerim belli yurdum belli ben bulunmaz biriyim
    Ben artık ne ölüyüm ne de diriyim
    Bulmak zordur beni, hatıraların aktığı diyardayım
    Bulunamam kendimde, çünkü ben hep yardayım
    Hiçbirşey koymadı bana, son zamanlarda yaşadıklarım kadar
    Bilmezler ki yüreğim nasıl yanar?
    Seslendiğim insanlar, bu sesimi duyuyor musunuz?
    Saat gecenin dördü, yoksa siz uyuyor musunuz?
    Boş ver be gönül, bu yaşadıklarına baş kaldırma
    Sensin zaten bana istediğimi aratan
    Olmasada isteklerin aldırma gönül aldırma
    Seni sevmektedir YARATAN…

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    10.04.2007 - 15:01

    İşte yine battı güneşim, yine batacak.
    Yaşanmadan yıllarım, yine hüsran olacak.
    Yine bir gidiş, yine bekleyiş.
    Bilirim bu yürek yine yapayalnız kalacak...
    Bir yıldız daha kaydı,
    Haberin var mı.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    10.04.2007 - 15:00

    En sonunda Bitti...



    En sonunda bitti.. Bittiğine üzülmüyorum ve seni özlemiyorum..

    İlk defa ayrılığı seviyorum.. Senin söylediğin gibi.. En azından içindeki
    ben
    kirlenmeyecek.. İşte bu yüzden bu ayrılığı seviyorum.. Bu yüzden akşamları
    yastığıma sarılıp ağlamıyorum.. Bu yüzden sabahları uyanınca gözlerim
    gözlerini
    aramıyor! ! ! ! Bu yüzden senden vazgeçmek daha kolay.. İçindeki yani
    hayalindeki
    ben gerçek ben ile kirlenmeyecek....

    Bazen kendime nasıl bu hale geldik diye soruyorum; ilişkide neden nasıl gibi
    soruların sorulmaması gerektiğini bilmeme rağmen.. İlişkinin muhasebesi
    yapılır
    mı? Ben ilk defa yaptım.. Ne verdim ne aldım diye düşündüm.. Çok şey almışım
    ama
    hiçbirşey verememişim.. Bu da benim eksikliğim.. Gerçek benin eksikliği..
    Senin
    hayal ettiğin olduğunu düşündüğün insanın değil.. Benim eksikliğim..

    Gece ilerliyor.. Diğer eksikliklerim aklıma geliyor.. Sevdiğimin hayatındaki
    sorunlara ortak dahi olamayan beni düşünüyorum.. Bak gördün mü bu bile
    sendeki
    benden farklı.. Ama diyorum ya ben buyum, ben böyleyim.. Beni tanı..

    Neredeyse sabah oluyor.. Bu seferde en büyük eksikliğim aklıma geliyor..
    Seni
    düşünüyorum..

    Şimdi git.. İçindeki ben daha fazla kirlenmesin..

    Not: Avuçlarında ben, burnunda benim kokum.. Ben seni çoktan unuttum.. Sen
    beni
    unutamayacaksın..

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    10.04.2007 - 15:00

    O Ve Ben



    Yapamam,onsuz edemem.
    Bana su, bana ekmek, bana zehir;
    Bana tad, bana uyku
    Gibi gelen çirkin kızım
    Sensiz edemem.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    10.04.2007 - 14:57

    AÇSAM RÜZGARA



    Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş
    Mavillerde sefer etmek!
    Bir sahilden çözülüp gitmek
    Düşünceler gibi başıboş.

    Açsam rüzgara yelkenimi;
    Dolaşsam ben de deniz deniz
    Ve bir sabah vakti, kimsesiz
    Bir limanda bulsam kendimi.

    Bir limanda, büyük ve beyaz...
    Mercan adalarda bir liman...
    Beyaz bulutların ardından
    Gelse altın ışıklı bir yaz.

    Doldursa içimi orada
    Baygın kokusu iğdelerin.
    Bilmese tadını kederin
    Bu her alemden uzak ada.

    Konsa rüya dolu köşkümün
    Çiçekli dalına serçeler.
    Renklerle çözülse geceler,
    Nar bahçelerinde geçse gün.

    Her gün aheste mavnaların
    Görsem açıktan geçişini
    Ve her akşam dizilişini
    Ufukta mermer adaların.

    Ne hoş. ey Tanrım, ne hoş!
    İller, göller, kıtalar aşmak.
    Ne hoş deniz deniz dolaşmak
    Düşünceler gibi başıboş.

    Versem kendimi bütün bütün
    Bir yelkenli olup engine;
    Kansam bir an güzelliğine
    Kuşlar gibi serseri ömrün.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    10.04.2007 - 14:57

    Dosta Sitem



    Senin uğrunda akıttığım terim vardı
    Senin uğrunda akıtacak kanım vardı
    Uğrunda, verebileceğim canım vardı
    Sana dağlar gibi hüsnüzannım vardı

    Yıktın ummanlar gibi olan hüsnüzannımı
    Verdiğin o cevabınla, dondurdun kanımı
    Daha Azrail’den önce aldın sanki canımı
    Bugün gerekse vermem ki damla kanımı

    Kıssalarınızdan, çok mu çok hisse aldım
    Dost bildiklerime, derdimi anlatamadım
    Ne edem, seni hakiki dostum sanmıştım
    Belki, derde derman olursun sanmıştım

    Bu aşkla çok derin ümit deryasına daldım
    Ah bir bilseniz, ne hayaller kurup durdum
    Ulaşmak için, kuşlar gibi çırpınıp durdum
    Ama şimdi de bir ayçiçeği gibi burkuldum

    Sözlerin jilet gibi bileklerimi kesti benim
    Ümitlerim pare pare olup yok oldu benim
    Zonk zonk atıyor başım, titriyor bedenim
    Yoktur ki, halimden anlayan bir sevenim

    Çok oldu iş işten geçince nasihat edenlerim
    Bir iyilik için kırk dereden su getirtenlerim
    Sağolsunlar merhem için ipe un serenlerim
    Ah nerede benim hakiki candan sevenlerim

    Eğer ki gülüyorsam elbet bir güldüren vardır
    Eğer ki ağlıyorsam elbette bir ağlatan vardır
    Böyle yazıyorsam elbette bir yazdıran vardır
    Her ademoğlunun, dost ve düşmanları vardır

    Yazacaklarımı tam yazamadım, kalemim tutuldu
    Söyleyeceğimi tam söyleyemedim, dilim tutuldu
    O ret cevabınız karşısında elim, ayağım tutuldu
    Zaten bu yetim şairin elinden ne zaman tutuldu

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    10.04.2007 - 14:57

    Günaydın



    Bugün sensizliğin ilk günü
    Ayrılığın ilk akşamı
    Dolaşıyorum ıslak kaldırımlarda
    Yolunu kaybetmiş bir garip gibi
    Bir o tarafa,bir bu tarafa
    Sensizliğin ilk akşamında
    Hasret yağıyor omuzlarıma
    Bu yalnızlık akşamında
    Islak kaldırımlarında sensiz...

    Esen rüzgara bıraktım kendimi
    Beni sana götürsün diye
    Ama ne çare
    Yağmur benzin,yıldırım çakmak
    Rüzgar körük
    Yakıyor bedenimi
    Sensizliğin ilk akşamında.......

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    10.04.2007 - 14:56

    En sonunda Bitti...

    En sonunda bitti.. Bittiğine üzülmüyorum ve seni özlemiyorum..

    İlk defa ayrılığı seviyorum.. Senin söylediğin gibi.. En azından içindeki
    ben
    kirlenmeyecek.. İşte bu yüzden bu ayrılığı seviyorum.. Bu yüzden akşamları
    yastığıma sarılıp ağlamıyorum.. Bu yüzden sabahları uyanınca gözlerim
    gözlerini
    aramıyor! ! ! ! Bu yüzden senden vazgeçmek daha kolay.. İçindeki yani
    hayalindeki
    ben gerçek ben ile kirlenmeyecek....

    Bazen kendime nasıl bu hale geldik diye soruyorum; ilişkide neden nasıl gibi
    soruların sorulmaması gerektiğini bilmeme rağmen.. İlişkinin muhasebesi
    yapılır
    mı? Ben ilk defa yaptım.. Ne verdim ne aldım diye düşündüm.. Çok şey almışım
    ama
    hiçbirşey verememişim.. Bu da benim eksikliğim.. Gerçek benin eksikliği..
    Senin
    hayal ettiğin olduğunu düşündüğün insanın değil.. Benim eksikliğim..

    Gece ilerliyor.. Diğer eksikliklerim aklıma geliyor.. Sevdiğimin hayatındaki
    sorunlara ortak dahi olamayan beni düşünüyorum.. Bak gördün mü bu bile
    sendeki
    benden farklı.. Ama diyorum ya ben buyum, ben böyleyim.. Beni tanı..

    Neredeyse sabah oluyor.. Bu seferde en büyük eksikliğim aklıma geliyor..
    Seni
    düşünüyorum..

    Şimdi git.. İçindeki ben daha fazla kirlenmesin..

    Not: Avuçlarında ben, burnunda benim kokum.. Ben seni çoktan unuttum.. Sen
    beni
    unutamayacaksın..

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    10.04.2007 - 14:56

    günaydın



    Sabahın ilk açan papatyalarını topladım
    Biraz gece kokuyor
    Vazona bıraktım tüm suskunluğumla

    Rengini verdim sevişlerin gelinciklere
    Onları koparamadım gözbebeğim
    Sen gibi baktılar bana

    Aç gözlerini
    Perdeyi arala
    Tüm pıtırcık veren ağaçları dizdim bahçene
    Göğsüne çek tüm günü
    Kucak kucak bahar getirdim sana
    Dolu dolu sevdamla...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    10.04.2007 - 14:55

    SENİ SEVİYORUM...ÖTESİ YOK BUNUN...



    1-
    Ayın karanlığına sakladım düşlerimi.Bir sevdanın yollarında berduşça geziyorum şimdi ve sen beni sevmeme ihtimalinle buz gibi duruyorsun karşımda.Gerçeği duymaktan, ilk kez bu kadar çok korkuyorum.Söylediğin her söz diken gibi batıyor yüreğime.Tanrım, içim acıyor içim acıyor…
    “Güneşin donuk sarı gölgelerinin altından”bakıyorsun bana.Gözlerine baktıkça terk edilmiş bir ülkenin uçsuz bucaksız, insansız topraklarını görüyorum.Bir çiçek
    olmalı, açmaya yüz tutmuş.Bir çiçek, bin umuda yeter ama yok.Umutsuzluk ne sana
    ne bana yakışıyor.Yakışmayanı taşıyoruz üzerimizde, ne garip…
    Ne kadar yakınsan o kadar uzaksın bana.”Kıyısız bir denizin uzaklığı”bu…
    Dalgalarının kayalara vurup parça parça olmasını istemediğin için mi küstün sahillere¿ Hangi gemi barınacak o denizde söylesene¿ Hangi gemi batmadan kalacak su yüzünde¿Bütün fırtınaları göze almışken ben, şimdi neden yelken basamıyorum sendeki o sonsuz maviliğe¿Senin görmediğin o sahilde demir atmış bekliyorum öylece…Ne zaman”İskele alabanda”diyeceksin¿
    Böyle donuk baktıkça sen, yapraklarını dökmüş asırlık bir çınarın kovuğuna yerleştirdiğim hüzünler bir bir çıkıyor ortaya.Derinden soluyorum acıları…Hep kal
    istiyorum, benimle kal…Hüzünler de o asırlık çınarın kovuğunda kalsın, böyle yaşayıp gidelim birlikte…Sonra yine gözlerin dikiliyor karşıma, donuyorum…
    Zamanda kaybolmuş iki yüreği yeniden bir araya getirmenin çabası benimkisi.
    Küllenmediğine inandığım bir alevi, yüreğimle yeniden canlandırmaya çalışmak…
    Yorgunsan en az senin yorgunum bende…Her şeye rağmen bir güne bakan doğuyor
    içimde ayın karanlığına sakladığım düşlere inat.
    Şimdi sen aşk çiçeğim, bana en yakın haline bürün, yüreğine koy ellerini ve sadece
    Yüreğinin söylediği sözleri dinle.Bir kez yakından bak bana, en yakından, gözlerimde
    Kendini gör.Değiştir çirkin anıları en güzelleriyle.Aşk savaş değildir, bu yüzden yenilmedin hiç.Hoyrat eller yok karşında seni incitecek.Ben yaşatacağım seni, ölmene izin veremem bundan böyle.Sende kapılma ölümün soğukluğuna
    2-
    Hiç oldu mu sana da böyle?
    Eğer yaşadıysan, bana yardım et ne olursun...
    İçimde koskoca bir çark var sanki..
    Tam göğsümde durduramadığım...
    Bazen hızlanan, bazen yavaşlayan, hiç ama hiç durmayan...

    Canım yanıyor o döndükçe sanki çevresindeki her bir şeyi koparıp götürüyor beni, içimi parçalıyor...
    Nedenini bilemediğim bir şekilde parça parça içime yayılıyorum...

    Üşüyorum, İçimde bir uçurum var sanki onunu göremediğim..
    Sanki her şeyin saçmalığını almışım da içime,
    Sanki dünyadaki her şeyin en uç noktası gelip sığmış da içime,
    Bana yer kalmamış çıkmak istiyorum...
    Herşey bitsin istiyorum, Ne varsa olan...

    En çok da neyi düşünüyorum biliyormusun?
    Öyle bir şey yazmalıyım ki, öyle bir şekilde anlatmalıyım ki Yasadıklarımı, kağıda döküldüğünde teker teker bitsinler..
    Teker teker yok olup huzurumu geri getirsinler...

    Ama olmuyor işte yazamıyorum..
    Her yazının sonunda koskoca bir boşluk görüyorum kağıtta..
    Bütün yazılarım siliniyor, içindeki hersey gelip yine içime yerleşiyor..
    Çarkım dönmeye başlıyor...
    Uçurumum derinleşiyor...

    3-
    Unutmadım seni! 'Ey Yalnızlık...'.:.
    Ne yazilmali ki silinip gitmesin, ne söylenmeli ki unutulup bitmesin. Sessizlikle bağlayan bir hikaye bu. Eger bagladigi gibi bitecekse sonu, yasanan her ne varsa sil, gitsin.Hayallerde gerçek gibi yasarken seni, umutlarda bitti bir zaman, sevgiler de. Seni seviyorum çünkü ne zaman siir okusam, misralarindan sen akiyorsun, gözlerimden yaslar süzülüp resmine damliyor, sessizlik sarariyor içimde, susuyorum. Tam buldum dedigin anda kaybetmek nedir bilir misin? Atilmisligi hissettigin oldu mu? Hayaliyle yasamayi ezberledin mi? Delicesine sevdigin ama onun seni sevmedigini ögrendigin o ani hiç yasadin mi? Onun eksik yanlarini bile sevebildin mi? Terkedilice ilk defa görüyormus gibi baktinmi? Elvedasiz ayriliklar acitti mi içini? Göz kapaklarina inat, uyumadigin oldu mu gecelerce? Sadece mum isiginin aydinlattigi odanda onu düsündügün oldu mu saatlerce? Ellerin onsuz kaldiginda üsüdün mü? Duyuyorum susuyorsun, yine susuyorsun, tipki o zamanki gibi söylemiyorsun. Seni seviyorum çünkü hergün biraz daha tükenirken hersey, benligim sesizce inliyor ben susuyorum. Bir an elinden tutuyorum, biran sonra belkide tamamen elimden kayip gitmis oluyorsun, anlayamiyorum.Yine sensiz kaliyor kollarim, yine islaniyor gözlerim. Yasamam için tek nedenimdin sen. Fakat binlerce sebep vardi seni sevmem için. Seni seviyorum çünkü yasanacak bütün imkansizliklarda sen varsin. Biryerlerim aciyor durmaksizin. Sessizligin çok sey söylese de bazen susmanda incitir beni. Bilirim, belkide en iyi ben bilirim ki, susmasini bilmek, bildigini söylemekten daha zor. Bir uçurum gibi derinlesen sessizlik, bizi birbirimizden ayirdi bile. Yenildik dostlugumuza, zamana, yalnizliga, yenildik iste! Sinsice sardi sessizlik, böyle birdenbire, ansizin... ve ben hala unutmam gerektigini söyleyenlere inanmiyorum. Hissettiklerimi söylemektense dost kalmayi, seni sensiz yasamaktansa susmayi tercih ederim. Senin beni sevme fikri bile beni mutlu edebilecek kadar güzel ve asil! Seni seviyorum çünkü sen benim siyah beyaz dünyami renklendiren o çok az seyden birisin. Sensiz her andan korktum, korkuyorum. Alip gitme ellerini, alip gitme gülüslerimi, götürme düslerimi. Sen benden gittin gideli öyle biktim ki sensiz kendimden. Seni seviyorum çünkü hala birseyler var vazgeçemedigim. Ben herkes için siir yazmazdim, bu hep tuhaf gelmisti. Fakat simdi senin için siir yazmamak tuhaf geliyor. Bu yillarca sürecek ve de hiç dinmeyecekmis gibi düsünürken görüyorum ki anlamini yitiren birseyler var aramizda. Seni seviyorum çünkü tam herseyden vazgeçmistim ki, karanligimin perdesini yirtti ellerin. Ama yine direndik sessizlige, hala konusulmadan kalan öyle çok sey varki! 'Sustugun yerde birseyler kiriliyor' Nasil söyleyecegini sende bilmiyorsun besbelli.. Susman gerekiyor diye susuyorsun belkide, dostlugumuz için.. Kalbim sendeyken her adimda, aklim sendeyken her dakika, unutmadim, unutamadim iste!
    4-
    Kimsenin yokluğu bu kadar korkutmazdı beni. Kendimi zor günlerin adamı görürdüm ya, hiçbir güçlüğün beni, bırak yıkmayı sendeletmeyeceğini bile düşünürdüm.

    Oysa şimdi yarımım. Ve sen böylesine uzakken benden, hiçbir zaman tam olamayacağımı da biliyorum.

    'Tasalanma' diyeceksin, tasalanmayayım ama kendime bakıyorum da bir kaç umut kırıntısı dışında hiç bir şey göremiyorum.

    Nerede olduğunu bilmek ya da döneceğin umuduyla yaşamak da kandırmıyor beni.

    Her sabah sensiz uyanmaktan, her günün sensiz geçmesinden korkuyorum artık. Bu yüzden uyanmak istemiyorum 'uyuduğum uykuları'...

    Ve geceler... ne yıldızları görüyorum ne gecenin sesini duyabiliyorum. Saniyelerin ne kadar uzun, ne kadar bitmez olduğunu görüp şaşırıyorum. Zamanı bu kadar geçmez kılan sensizliği lanetliyorum. Bir maraton koşucusu gibiyim. Ama finişe ulaşamıyorum bir türlü.

    Bildiğim bütün hasret şarkılarını ard arda ekleyip söylüyorum. Sesimi kendim bile duymuyorum. Ertesi gece bir kez daha... Her gece aynı hüzün...

    Senden bir iz göreceğim diye sokaklara çıkmıyorum artık. Bu kentin her yerinde sen varsın biliyorum. Ve hiçbir köşe başından çıkmayacaksın üstelik.

    Yaşamaksa yaşıyorum elbette. Şairin dediği gibi 'senden uzak olduktan sonra nerde olsa yaşıyor insan.'

    Yokluğunu kabul etmek böylesine zorken hiç olmama ihtimalini düşünemiyorum bile.



    Bekleyeceğim seni. Zor olacak, çok zor olacak ama bekleyeceğim.

    Bu yarım yüreğin diğer yarısı, yani sen....

    Geleceksin değil mi?

    5-
    Konuşacak ne çok şeyimiz var, paylaşacak ne çok şeyimiz var…Tanrım ömrümüz
    yetecek mi hepsini yapmaya¿
    Sana ne söylesem, yüreğimin sesiyle konuşuyorum inan.Hangi sözcük dökülüyorsa dudaklarımdan, bil ki yüreğimin söyledikleri onlar…Yanlış anlaşılabileceğime dair en ufak bir kaygım yok.Zaten aşk kaygılarından arınmış olmayı gerektirmez mi¿ Kaygın varsa eğer aşkı nasıl yaşayabilirsin ki¿
    Sen olduğundan beri hayata ve insanlara dair bütün kırgınlıklarımı kaldırıp
    attım bir tarafa.Uzadı cümlelerim farkında mısın¿ “Evet” ya da “Hayır”dan oluşan
    tek kelimelik cümleleri kullanmıyorum artık.Çocuk gibiyim çocuk…Başkalarına saçma
    gelebilecek her şey mutlu ediyor beni.Sanki her şeyi ilk kez görüyorum.Dün gece
    perdeyi çekip camdan bembeyaz karın yağışını izledim.Bunu yapmayalı ne kadar uzun zaman olmuş…Bir mucize bu biliyor musun¿ Bilimsel açıklaması ne olursa olsun
    umurumda değil.Bir mucize bu…
    Meğer ne çok şarkı bilirmişim ben, ne çok şarkı ’en çok sevdiğim şarkı’ymış…
    Nereye gitti hüzün şarkıları¿ Yoksa ben mi duymuyorum¿ Her şarkı içimi okşuyor,
    her şarkı aşkı anlatıyor.Eşlik ediyorum, bağıra bağıra söylüyorum, coştukça söylüyorum.
    Senin yanında nasılsam sen yokken de öyleyim.Varmışsın gibi yani…İmkansız
    Hiçbir şey yok bize.Aşk sevmez imkansızlığı bilirsin.Yanımda olmayışın seni yaşa-
    mama engel değil.Sana sarıldığımı, kokunu içime çektiğimi, tenini ateşini düşünüyo-
    rum, ne güzel…
    Bir iddiam var bu aşkta.Her şeyin olmak istiyorum.Sevincin, isyanın, kızgınlığın,
    hüznün, aldırmazlığın, çocukluğun, yalnızlığın, yorgunluğun, enerjin, gözyaşın, gülüşün,
    korkuların, cesaretin, alınganlığın…Ben sana ait olmayan ne varsa çıkardım hayatımdan.Senin olanı yaşamak istiyorum.Sana dair hiçbir korkum yok, yüreğim senden
    gelecek her şeye sonuna kadar açık.Bir tek kaçışlara, gidişlere kapadım yüreğimi…
    Bak yine bastırdı kar, mucize boyanıyor gökyüzünden.Nasıl da beyaza boyanıyor
    ortalık.İlk defa sever oldum kış mevsimini.Zaten mevsimlik bir aşk değil bizimkisi.
    Yaşayacak öyle çok yaz öyle çok bahar var ki…Dedim ya, ömrümüz yetecek mi bunları yaşamaya¿

    6-
    Caddelerde sisli, puslu bir kış ikindisi. Ağaçlarda salkım salkım eski zamanlardan kalma anılar... Yapraklarda yere düşmeye hazırlanan yağmur damlaları... Bir yaprak kıpırdıyor işte, gümüşi bir damla usulca yere düşüyor. Sen sanki, yaprakların arasından bana müzipçe gülüyorsun. Beni her zaman şaşırtırsın zaten. Beni her zaman güldürmeyi bilirsin. Farkına bile varmadan bir şarkı dökülüyor dudaklarımdan 'Caddelerde rüzgâr, aklımda aşk var.'

    Rüzgâr keskin ıslığı ile şarkıma eşlik ediyor. İstasyon Caddesi'nin tenhalığı nedense ilk defa içime dokunuyor. Arabaya binsem ve birlikte gezdiğimiz yerlere gitsem, evimde şiirler okuyarak telefonunu beklesem, telefonunun gelmediği zaman seni başka yerlerde arasam. Sonra sen gelsen yanıma, yine 'seviyorum' desen, ben yine senin gözlerinde sonsuzluğa mahkum edilen aşkımı görsem. Ayrıca şarkılar gerçek oldu bu kez. Caddelerde rüzgâr, aklımda aşk var.

    Yalnızım, üşüyorum, özlediğimse çok uzaklarda. Bahçeme melekler yağıyor, hepsi de tanıdık. Senden doğan, gözlerinde hayat bulan, bizi koruyan, kollayan ve en önemlisi ikimizi bir araya getiren melekler... Son kez yine seninle gezmiştik oraları. Sen kimbilir belki de, uzak bir kıtanın, uzak bir şehrindesin şimdi.

    Benimse herşeyim aynı. Geceleri bodrum katlarına yağmur daha çok yağıyormuş, bugünlerde bir tek bunu ögrendim. Bir de geceleri daha uzun sanki, bitmek bilmiyor. Bana anlatmak için neler biriktirdin içinde? Benim sana anlatacağım yeni birşeyler yok. Dedim ya, her şey aynı. Ama sanki biraz mahsunluk çöktü üzerime, bir de gülüşlerim sanki biraz azaldı. Sen olsaydın hemen anlardın. Sen benim herşeyimdin. Arkadaşım, dostum, öğretmenim, talebem, sevdiğim.

    Koşulsuz bir sevgiyle sevdim seni, bağlandım. Sen kimbilir belki de, uzak bir kıtanın, Uzak bir şehrindesin şimdi. Benimse içimde kocaman bir boşluk var. Hayır, Üzülmüyorum, içimdeki boşlukta birtek özlemin yankılanıyor. Hayır, sana anlatmak için yeni şeyler biriktirmiyorum içimde, çok istesen hikayeler uydururum. Ama hikayelerimden önce itiraflarım olacak. Kendimden bile gizlediğim duygularımın itirafları. Sana aşık olmaktan delice korktuğumu, sana bakarken içimin titrediğini. Daha pek çok, sırrımı anlatacağım sana.

    Gerçi anlatmama gerek yok, sen zaten hepsinin çoktan farkındasın... Sen kimbilir, belki de uzak bir kıtanın, uzak bir şehrindesin şimdi.

    Bense odamda senden uzak. Hayır beni merak etme, üzülmüyorum. Biliyorum, ikimizde yoktuk bu aşk başladığında ve çok iyi biliyorum, sonsuzluğa mahkum edildi bizim aşkımız. Dedim ya, beni merak etme. Üzülmüyorum. Yalnızca biraz, biraz üşüyorum...

    7-
    Bu günlerde bi başka havalar...Yağmura inat güneşliyim ben...Daha bi değişik soluyorum...Değişti sanki nefes alıp vermem...Seni düşünmekle
    geçiyor her anım...Senin hayalinle...Çok kısa da olsa aklımdan çıkmayan cümlelerinle...Tarif edilemez,anlatılamaz gözlerinle...Hep sen varsın gönlümde...
    Geceleri uyuyamaz,gündüzlere uyanamaz oldu gözlerim...Ne yaptığını bilmeden,neden yaptığını bilmeden boğuşuyor kalbim sensizliğiyle...Çıkar mı sabahlara,
    erer mi yüreğim...Bilmiyorum...Nedeni yok bu sevginin...
    Sıradan sevgilerden...Sıradan aşklardan değil benimkisi...Yüreğini senden başka herkese kapatacak kadar asil...Gönlüne bir dert düşse her yeri
    yakacak adar asi...Duygularını bastırıp zavallı kalbine,susacak...Gün gelir ki sen istersen,kalbini sana açacak...Bütün sevgisini anlatacak kadar gizli...Fırtınalar
    koparcak kadar isyankar...Akıp giden zamana inat bitmeyecek kadar sonsuz benim kisi...Nedeni yok bu sevginin...
    Gün geçmez ki sensiz,bi anım geçmiyo özlemsiz...Seni düşünüyorum çaresiz...Yokluğunla geçiyor her anım...Bir daha seni görebilme ihtimaliyle...
    Bir daha sesibi duyabilmeye bile razı biçare düşüncelerimle...Geceleri yıldızlara uzak,gündüzleri güneşsiz günlerimle...Buğulu camlara yazıp adını,bir şarkı
    tutturmak yokluğuna delice...İsimsiz sokaklarda aramak seni gelmeyeceğini bile bile...Tarifi olmayan biçimsiz duygu sellerinde boğulmak bir daha dönmezcesine...
    Kendini dipsiz kör kuyulara atmak sonunu görmeyecesine...Öyle bi sevgi benimkisi işte...Nedeni yok bu sevginin...
    Bitmek tükenmeyen dertlere salıp yüreğimi yine de...İnat la yaşıyorum sensizliği de...Yokluğuna da alıştım...Hasretine de...Var olduğunu bilmek
    bile yetiyor bana...Düşüncen de güzel...Düşünde...Aklımdan hiç çıkmayan gülüşünde...Sensizliğe yenik düşsem de seninleyim...Nedeni yok bu sevginin...
    Anlatsam kimsenin anlamayacağı kadar çok...Sussam içinde kaybolacağım kadar belirsiz...Denizin renginden uzak...Güneş kadar sıcak...
    Sonsuzluk kadar tanımlanamaz...Ay kadar parlak...Yıldızlar kadar derin...Geceler kadar uzun...Sevgisizlikten yoksun...Gözlerin kadar mavi...Benim kadar asi...
    SENİ SEVİYORUM...ÖTESİ YOK BUNUN...

Toplam 1039 mesaj bulundu