Sensizlik vuruyor gönlüme Bir sana dayanamam birde o tatlı gülüşüne Şimdiyse yokluğuna mahkum bu bahar günü Rüzgar esiyor gönlüme Başka acı var mı aşktan öte Sensizlik yakar gönlümü Yorulmuş kalbim ağlar halime Bu ne hayal nede masal Sensizlik öldürür beni Simdiyse sensizliğe mahkum bu bahar günü Bitmişse her şey unut beni İşte veda ediyorum sana Bir çift beyaz kanatla Acı içinde Bir sana dayanamam bide o tatlı gülüşüne Tıpkı kalbimin attığı su saniyede bile
Canım yalnızca sevmek istiyor seni.Öncesinin ve sonrasının arasına alıp değil,alışılmış bir tören gibi değil.Hiç dokunmadan,belki de gözlerine bakmadan,konuşmadan belki belki de her zaman yaptığımız gibi değil..
Canım yalnızca sevmek istiyor seni.Unutup,tekrar hatırladığım çok sevdiğim bir şarkıyı hiç bıkmadan defalarca ara vermeden içten içe mırıldanıp zamandan koparıp alır gibi..
Canım yalnızca sevmek istiyor seni.Saçlarını yüzünden ayırıp,gözlerini kirpiklerinden, ellerini bileklerinden,ismini bedeninden ayırıp,ayrı ayrı bir evin odalarını gezer gibi,keşfeder gibi, ilk kez ve merakla ve hayranlıkla,bir kırmızının detayında dakikalarca takılıp bakar gibi canım yalnızca sevmek istiyor seni..
Canım yalnızca sevmek istiyor seni,nereye varacağını bilmediğim bir kaçamak yolculuğa,sırf aklıma esti diye,sevdiğim hiçbir eşyayı almadan yanıma çıkar gibi..Süregelen bir sevgiyle değil,öğretilmemiş,bilmediğimiz biçimlerde,kuşların kanatlarını açıp,özgürlüğe süzülmesine yarayan içgüdüleriyle,içimden geldiği gibi canım yalnızca sevmek istiyor seni.Tarifsiz bir hisle sevmek istiyorum seni. Tatlı,ekşi ya da tuzlu değil,bilmediğim bir tatla,bir duyguyla.Öyle,bir meyvenin tadını alır,bir kitabın adını okur gibi değil; bir yaz günü tenine vuran sıcaklığı gibi güneşin,serin bir akşamın denizden esen rüzgarıyla içine işlediği yosun kokuları gibi,anlatamadığın ama bırakmak istemediğin,bitmesini istemedigin bir hisle..
CANIM YALNIZCA SEVMEK İSTİYOR SENİ.. NE UMUT ETMEK,NE DE BEKLEMEK..BASKA HİÇBİR ŞEY..
Hiç gitmeyecek hep benim olacağını sandım Düşerken ellerimi tutup yanaklarıma bir buse konduracağını Sonbaharda yazı yaşatacağını Beni bir ömür boyu seveceğini Ne yazık ki ben kalbini benim sanmışım
Bu sevinçle yaşarken rüzgarlar çarptı göğüsüme Yavaştan soğukluğunu hissettirdi Ama sustu kalbim inim inim inlesede Sözcüklerde anlatmadı ne gideceğini Ne de benim olmaktan vazgectiğini
Mürekkep sayfanın beyazlığında kayboluyor Yokluyorum cebimi hala gülen bir resmin var Tebessüm ederken resmine çekip gittiğin gün aklıma geliyor O zaman resmini ait olan yere kalbime gömüyorum Olurda bir gün resimlerde masum gülen bir kızı ararsan Mezarıma gel o resimden bir tek bende var....
Beni unuttuğunu biliyorum... Bak bunu unutmadığına eminim. Hani beni de sen alıştırmıştın halka tatlıya... Halka tatlı yemeye giderdik... Bir sen ısmarlardın, bir ben... Bazen sen bana alırdın, ben de sana... Tatlı yer, tatlı tatlı da konuşurduk, Az da uğraşmamıştın hani beni alıştırmak için... En az senin kadar tatlıydı halka tatlılar.. Şimdi ben tek başıma gidiyorum... Ama bilmiyorsun... Tatlı yemek için değil, geleceğini umarak... Nafile, yoksun, Gelmiyorsun... Belki de hiç gelmeyeceksin... Bense hep oradayım gidişinden sonra... Geçmiyor boğazımdan sen olmayınca tatlılar... Hadi bensizliğe alıştın... Halka tatlısız yapamazsın ki sen... Yoksa yeni bir sevgili yanında bir de yeni tatlıcı mı buldun? Geçenlerde tatlı satan çocuk bana ne dedi biliyor musun? Otuzbeş gün oldu. Halka tatlıyı iki tane alıyorsun ama YALNIZSIN! ! ! Abi AŞKIN nerde? Hani el ele gezdiğin, gözlerine bakarken kaç tatlı yediğini hatırlayamadığın, O güzel abla nerde?
Ahhh be kardeşim, sorulur mu böyle soru... Canımı alsaydın bari... Hoş ne kadar canım kaldı ki... Dondum... Buz kestim galiba... Ne demeliyim ben.... Aşkımızı bitirdiğini, beni terk edip gittiğini nasıl anlatırım ben... Hadi anlatayım da, çocuk anlar mı benim çektiklerimi... Senin ne kadar acımasız olduğunu bu çocuğa nasıl söyleyeyim... Allahım! ! ! ! Nasıl bir cevap vermeliyim.... .......
Herkes gibi davranma bana, Yanlış yaparsın, ama anlayamazsın. Anlam veremezsin, tepkisiz tepkilerime. Çünkü ben farklı denizlerde yüzmeyi severim.
Farka, fark atmayı severim. Anlamsızca bakmanı isterim yüzüme. Sevmem tanınmayı, kıyıda yalnız başıma, Yalnızca seninle kalmak isterim her fırsatta...
Herkes gibi davranma bana, Bilmessin, sana nasıl şekil verdiğimi. Daha önce aldığın, sonuçları alamazsın, Tabu olmuş, basit ve sıradan hareketlerden.
Tabuları, yıkmayı severim... Çünkü bilirsin sevmem sıradan olmayı. Akıl alma, beni benden başka kimse bilmez, Dedim ya! sevmem tanınmayı, severim yalnızlığı..
Herkes gibi davranma bana, Ben daha öncekilerden farklıyım. Dedim ya! herkes gibi davranma bana,sevmeyi severim, Ben herkes değilim güzelim, ben bir yabancıyım,ben hiçkimseyim...
Canım yalnızca sevmek istiyor seni.Unutup,tekrar hatırladığım çok sevdiğim bir şarkıyı hiç bıkmadan defalarca ara vermeden içten içe mırıldanıp zamandan koparıp alır gibi..
Gülleri sana bırakıp dikenlere gidiyorum Gidiyorum bütün acılarımı vurup sırtıma umutları bırakıp başucuna ıtırları, menekşeleri, kırgüllerini bırakıp şiirlerimi sarıp bohçama yüreğimin yangınına gidiyorum hoşca kal usulboylum, güzel gözlüm hoşca kal.
Gidiyorum gözyaşlarımı papatya diye saçlarına takıp yüreğimdeki yağmurlarla bir ırmağa akmaya gidiyorum içimde yeşerttiğim tüm çimenler sana kalsın sana kalsın baharçiğdemleri, kırgelincikleri, kırkkanatlılar gülleri sana bırakıp dikenlere gidiyorum.
Gidiyorum başımda gam, gözlerimde nem bütün hatıraları bırakıp geride usulca çekip kapıyı ardımdan alıp başımı gidiyorum buralardan şafak sökmeden kimseler görmeden yağmurun yağmadığı çöllere gidiyorum sevgi dolu yüreğimi bir ıssızda yakmak için.
Hoşça kal suyundan çimdiğim dere kana kana içtiğim pınar say ki yaşamadım bu yerlerde nazlı çiçeklerini okşamadım baharın bozguna uğramış bir bostanın hüznüyle bir yaprağın ürpertisine yazıp ömrümü çekip gidiyorum buralardan.
Gidiyorum bir bilinmeze doğru hem yol, hem yolcu olmaya acılarımla başbaşa kalmaya gidiyorum bütün yıldızları takıp kanatlarıma bir kelebek gibi özgür olmaya gidiyorum.
Yüreğimin sızılarında damıttığım her şiiri bin kez öperek ve sökerek sevgiden yana ne varsa göğsümde gecelerin zifiri saçlarında kaybolmaya bir ceylanın gözlerinde ağlamaya gidiyorum.
Bütün borçlarımı ödedim alacaklarımı erteledim artık ne diyecek bir sözüm kaldı sevdiklerime ne okuyacak bir şiirim gözlerimin içindeki iki damla gözyaşı gibi bakmadan ardımdaki uçurumlara alıp götürüyorum yüreğimdekileri de hoşca kal usulboylum, güzel gözlüm hoşca kal.
Asla değiştiremeyeceğin şeyler için üzülme. Değiştirebileceğin ama istediğin halde değiştiremediğin şeyler için mutsuz ol veya asla asla bir daha sevmeyeceğim deme.. Mahcup olursun... Asla sevgiyi arama çünkü sen aradıkça o saklanır kapı arkalarına.. Sevgi seni istedi mi bulur.. Zamanı vardır..tıpkı baharı kışta arayıp da bulamayacağın gibi... Ya da bulsan da asla onun gerçek bir bahar olmadığını kabul etmek zorunda olacağın gibi.. O bulduğun sadece bir aldanmışlıktır.. Aldanırsan,tıpkı kış ortasında Çiçek açan erik ağaçlarına dönersin.. Kisin ortasında sevinçten çiçek açarsın.. Kış gerçek yüzünü gösterince de donarsın, Anlarsın ki yaşadığın bahar kış ortasında yaşanan yalancı bir baharmış.... Erik ağacı gibi donarsın O zaman ve o yaz boşa geçer..meyvesiz kimsesiz Sevgi aranmaz..Sevgi istedi mi seni bulur. Hiç ummadığın bir anda arkanda beliren bir dost olur bu bazen.. Vapurda ensende hissettiğin bir nefes alır götürür seni sevgiye, Bir tesadüf sana sevgiyi taşır.. Sen sevgiyi aramamışsındır. Tıpkı gecikse de gelen ve geleceğinden emin olduğun bahar gibi....... Tıpkı bir sabah kalktığında baharın pürüssüz yüzü ile karşılaşman gibi bulmuştur seni sevgi............ Sevgiyi Kaybederken de cesur olmalısın.. Yüreğin dolu olmalı sabır ve güçle Her kaybedilen kazanılan bir derstir zaten Sevgi çok şey öğretir severken ve kaybederken Sevgiyi kaybederken Sevgiliyi kaybetmenin ne zor olduğunu öğrenirsin Sevgiyi kaybederken Aslında onu hiç kaybetmek istemediğini öğrenirsin Sevgiyi kaybederken Onu kaybetmenin, bulmak kadar güç olmadığını Ama acısına katlanmanın ne güç olduğunu öğrenirsin Sahipken sevgiye hep yanında olacakmış gibi Onu hoyratça harcamışsındır.. Kaybettiğinde ise her an yanında olacağına inanmakla Ne büyük yanlış yaptığını anlarsın Ve bir daha ki sevginde daha temkinlisindir.. Hem severken, hem kaybederken Bir önceki sevgi öğretmiştir bunu sana.. Her kayıp bir derstir almam gereken Çünkü hiçbir sevgi tek başına var olamaz.. Ayrılamaz daha öncekilerden...
Kalsın geride bu aşk, anma adımı Eğdirme başımı, yar sana ben kendim kurban edeyim Mal etme özümü, sevdamı sineme gömüp giderim Beden ayazda karda, yürek ağrıda harda Ah...tam da gelmişken sevdalı, baharda olur mu veda Ah...tam da gelmişken sevdalı, baharda olur mu veda Bilmez bi vefa
Sönsün ateşim, ele yak aşk odunu Savur at külümü yellere karışıp tufan edeyim Sürmeden yüzümü ben sana uzaktan iman edeyim Beden ayazda karda, yürek ağrıda harda Ah...tam da gelmişken sevdalı, baharda olur mu veda Ah...tam da gelmişken sevdalı, baharda olur mu veda Bilmez bi vefa
*Seni Yağmurdan Sonra Seveceğim...* ***Şimdi git... Say ki, seninle içinden sevda geçen bir türkü söylemedik. Say ki, gece mektuplarının en güzel aşk şiirlerini beraber ezberlemedik. Say ki, sevda trenini kaçırdığım durakta bir süre beraber bekledik. Sen git... Ben gelemem bu yürekle... Ya da kal... Eylül yağmurlarını bekle. Seni yağmurdan sonra seveceğim Saçlarıma ak düşmemiş halimle Sen yaşlardayken onsekizimde-yirmimde...
Seni yağmurdan sonra seveceğim Kaldırımların ıslak ve temiz haliyle Yaşlı yüzüm delikanlı yüreğimle.
Seni yağmurdan sonra seveceğim Aşksız geçen onca yılı yakacağım Sevda aleminde kendi ellerimle. Şimdi git... Say ki, seninle sahildeki çardakta hiç dondurma yemedik. Say ki, oturupda konuştuğun yaşlı ve yabancı bir adamdı. Ve sevdadan hiç söz etmedik. Say ki, hiç gülmedik Aynı şeyleri sevmedik Ve yağmurdan sonra beraber yürümedik.
Seni yağmurdan sonra seveceğim Kimse bilmeyecek, herkesden gizleyeceğim Yağmurdan sonraki toprak kokusu olacak havada Seninle gökkuşağının altından geçeceğim.
Seni yağmurdan sonra seveceğim. Ve seni sevdiğimi kimseye söylemeyeceğim Belki bu dünya gözüyle gördüğüm son yağmur olacak Islak kaldırımlarda sırıl sıklam yürüyeceğim Ben seni yağmurdan sonra seveceğim Ve bir gün yeşil gözlerinde öleceğim.*
Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya 'Konuş konuş konuş' derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa...? *
*Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşkın şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi.*
*Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan, Sanki benim hiç senim olmamış gibi...*
Ben hiç gitmedim senden gidemezdim, ben sendim Ben, her yeni güne merhaba diyen beyaz bir güvercin oldum sevginle Sevdigine öylesine inanmak istedim yeşerdim, çiçek açtım Gerçekten sevdin mi, hala şüphesi hançer yüreğimde Ama ben öylesine sevdim ki, hiç bilemedin Belki de sevgime kendini layık göremedin Ben mi geç kalmıştım yoksa sevilmeye Giden sendin toplayıp herşeyini Alamadığın, tek gözlerin kaldı bende Hayalimde yaşattığım Derinliklerinde kaybolmayi en çok arzu ettiğim gözlerin Boynum bükük içimde herşeyinle sen, ardına bakmadan giderken Gitme kal, seni çok seviyorum diye haykıramadım Tutmadın ellerimi, oysa ki bir dokunuşun eritecekti beni Ben seni içimden hiç atamadım Hergün, geleceksin umuduyla yaşadım Sen hiç sevmediysen, sevmiyorsan, sevemiyeceksen Ben seni öylesine sevdim ki Sen yüreğimde, ben düşüncelerinde Hiç istemesen de Sana söz, kendime söz Aldığım nefes kadar yaşayacaksın bende...*
Ne çok şey anlatır gözyaşları...Bazen söylenemeyen sözlerin sesi, bazen bir pişmanlığın diyeti,bazen de bir sevda nefesi...Sessizliğin çığlıklarıdır aslında gözyaşları...Anlatılamayanı anlatmak ister karşısındakine...Eğer anlayabilirse...
İnsanoğlu bi garip...Sevinir ağlar, üzülür ağlar, hasret çeker ağlar, kavuşur yine ağlar. Kelimeler kifayetsiz kaldığında, gözyaşları görev başındadır. Aslında ağlayabilmek büyük bir nimet...Ve ağlamak taş kalpli olmadığımızı gösteriyor. Hala insan olduğumuzu, hissettiğimizi, DUYGUSUZ olmadığımızı...
Ama bazen gözpınarlarından aşağı süzülemez gözyaşları...Onlar dışa akıp ziyan etmezler kendilerini...Çünkü çok daha önemli bir görevleri vardır. İçteki bir yangını söndürmek isterler. Göz kapaklarınızın alev alev yandığı, boğazınıza bir şeylerin düğümlendiği, burnunuzun direğinini sızladığı oldu mu hiç? Dikkat ettiniz mi o anlarda gözyaşlarınızın istikameti neresi? En zor olanı bu belki de...
Ağlamak zayıflık mı? Neden ağlamamız gereken anlarda; yumruklarımızı, tırnaklarımız avuçlarımızı kanatıncaya kadar sıkar, boğazımızdaki düğümleri yutkunarak gidermeye çalışırız? Neden kaçırırız buğulanan gözlerimizi başkalarından?
Bakın ağlıyorum işte! Utanmıyorum kimseden...O kadar içime akıttım ki gözyaşlarımı! ...Artık zapdedemiyorum içimdeki çağlayanı....
Ağlıyorum dostlarımın vefasızlığı için Ağlıyorum Yaradana vefasızlığım için Ağlıyorum özlediklerim için Ağlıyorum özleyip de kavuşamadıklarım için Ağlıyorum içimi acıtan kalp kırıklıklarım için Ağlıyorum istemeden de olsa kalbini kırdıklarım için Ağlıyorum unutulmaması gerekenleri unuttuğum için Ağlıyorum.........unutamadığım için Ağlıyorum yaklaştıkça uzaklaştıklarıma Ağlıyorum tanıdıkça çirkinleşenlere Ağlıyorum kıymetini bilemediklerime Ağlıyorum sevsem de yüz bulamadıklarıma Ağlıyorum ziyan olan yıllarıma Ağlıyorum bir ömür ağlayamadıklarıma
Burda böyle oturmuş seni beklerken ben; en çok da gülüşünü özlüyorum.Verilen sözler gibi,elimde saatlerine uyarak içtiğim sigaram,an be an büyüyen özlemin,gittikçe çoğalarak içime dolan sevgin ve en büyük fırtınalara göğüs gerebilen kararlı gözlerininin ışığıyla yolumu bularak; dibine düştüğüm mağarada bir seni bekliyorum.. Bir seni.. Bir tutabilsem ellerini cennetin,bu cehenneme minnettar kalacağım; sırf güzelliklerin aslında gördüğümden kat kat daha göz kamaştırıcı olduğunu bana öğrettiği için.Ateşte eli yanmayan biri baharın serin esintisinin kıymetini ne kadar anlayabilir ki..An geçmiyor ki bir zebani elindeki çatalı ruhuma batırmaya çalışmasın,an içinde seni görüyorum; göz kırpıyorsun,bitecek,az kaldı,birkaç gün içinde cennetime alacağım seni,biraz daha sabır diyorsun..Bense oturmuş dua ediyorum.Bize gerekli olan tek şey.. Biraz daha sabır.. Burada böyle oturmuş seni özlerken ben; hayata binbir anlam yüklüyorum.O hayatın içinde sen olana kadar “anlamın” anlamından haberi olmayan,boşlukta bir bayrak gibi sürüklenen zamanlardan farksız,içi boş ve çürük bir ceviz misali yeşilden uzak,nefessiz başıboş dolaşan sele kapılmış bir sandalye gibi giden ömrüm; senli günlere adım attığından beri belki de son nefesini vermekteyken, hayat öpücüğüyle gözlerini açıp, ciğerlerindeki suyu şiir hızında dışarı atarak, yerine oksijen yakıcılığında bir seni doldurdu... Bir seni.... Biliyorum meraktasın,senin özleminle dolu olan saatlerimin dışarıdan bakılınca nelerle oyalandığını,nereye baktığımı,ne yediğimi ne içtiğimi,ne giydiğimi ne gördüğümü önemsiyorsun..Sana açıyorum gözlerimi her sabah,avucuma doldurup yüzüme çarpıyorum seni,üstüm başım seninle ıslanıyor.Sana bakarak seninle tarıyorum saçlarımı.Seni hazırlayıp masalarda seni içiyorum kana kana,sıcaklığın damarlarımda geziyor.Seni okuyorum her satırında sayfaları mis gibi sen kokan kitabımın..Aynı sayfanın sokaklarında dolanıyorum, kitap elimde ölüyor her satırından sen doğuyorsun..Her filmin başrolünde seni izliyorum,camdan bakarken dışarıda koşuşturan tüm insanlar sen oluyorsun..Parmaklarım neye dokunsa bir seni hissediyor,havada binlece molekül bir seni haykırıyor.Uyku ile uyanıklık arası bir senin adın dudaklarımda,uykuya dalınca bir senin gözlerinin sevgi dolu ışığı rüyalarımda..Her anımı seninle dolduruyorum..Yaşamın diğer adı senin varlığınsa eğer,ölüm benden çok uzakta bir değer artık..Ben her adımımda yaşanası bir çiçek kokluyorum,yüzümü güneşe dönüp bir seni bekliyorum.. Bir seni...
Kucağıma çektiğim dizlerim tesellisi yokluğunun Ve badem gözlerin yerine bir boşluk yakalar gözlerimi Ellerim bir kış mevsimi rüzgarı Sen yoksun Gökkuşağı unutmuş renklerini.. Şimdi heryere ve herşeye hakim gri Bir fırçanın ucunda Tüm dünyayı Acımadan Hasretine boyuyor...
Az önce sensizliğin saldırısına uğradım Kalbim kanıyor bak ama sakın korkma Arkamda sakladığım birkaç küçük zaman Dilimleyip sepete koydum biraz hasretle karışık Biraz çaresizlikle.. Şelaleye çıkıyor bu nehir sandala gerek yok Tutun omzuma olması gerektiği gibi Söğüt dalı niyetine..
Soğuk düşlerinin kapısını aralayan benim Aç gözlerini alabildiğine aç ama Kulak ver mırıltıdaki ninniye Sevdayı tekrarlıyor ve güveni Uykunun kucağındaki Masum bebişe..
Az önce verdiğim sözü hatırladım Kağıdı buruşturup saklama huyum gibi Yüzünü saklayışım uykunda Ve severken saçlarını Bir aynada Aksi gülen yüzünün..
Gel omuzu üşümüş gecelerime Sessizce çekilen kadife tüylü Yumuşacık bir battaniye ol.. Sabahları yeni kesilmiş taze İç organları gibi kanayan Sırılsıklam gözlerime günaydın Bitmek bilmeyen anlamsızlığıma Giyotin gibi inen cellat ol.. Koşulsuz zorlamasız ayıpsız Rahat ve özgür bir gazete olayım ben de Düşünceni okuduğun Yokluğundan solgun Renkli sayfalarıma dokun Kendini bul bende..
Bebeklerim el emeği göz nuruydu benim, ellerimle emekler, gözlerimle nurlandırırdım... Yalnızdım alabildiğine engindi yalnızlığım.. Kirpiksiz bebeklerim olmalıydı, saçsız, ayakkabısız, bir denizkızına benzemeliydi bebeklerim; denizkızları özgürdü çünkü, küçük kırmızı valizlerine doldurdular mı inci tanelerini, gidebilirlerdi okyanuslarca, mutluluğun saklı olduğu o kovukları aramaya...
Bebeklerle bitmiyordu ki iş... Nazar boncuklu bir bilekliğin olmalıydı,gülen gözlerin.. Gülmesi ne zordur bilir misin o gözlerin.. Ailen gelir oturur gırtlağının üzerine.. Mutfakta elma sepetine girmiş ağlamaktasındır, Bugün daha az kavga etsinler diye sana öğretilmemiş duaları sıralarsın ardı ardına.. Küfredersin çocukluğuna.. Duygularına önem verilmeyen her çocuk gibi, yaşa bakalım sen de seninkini.... Bak fotoğrafın çekiliyor... Haydi,umuda el salla...
Ben farklı olacağım.. Ben gerçekten inanıyorum,inanılması insanlıkça zor olana... ben vereceğim canımı onların hepsine de göstereceğim olabilirliğini inancımın.. Sana dayanmadan hem de.. bak Allah güzel olanı erken alırsa yanına O'na sözüm yok ama, O da almasın beni senden biraz da korkuyorum bu baş dönmelerinden... Melankoliğim, biraz belki de komedyen, sen bakma bu şaşkın deli palyaçonun her lafına...
Düşlerinde bir orman yeşilinin en canlısı Hani o yüzüne yayılıveren gülüşün en tatlısı Kollarıma dolan sevginin sardıkça sarmalanası en mutlu günlere basım yapan davetiyenin matbaası herşeyin olmak için cebinde yaşayan bir yaramaz sincapsa adım küçük zincirimi dola eline sonra sor bakalım yüreğine Çatılmış kaşlarının kalp krizinde mi kaldım Gülen kirpiklerinden gülyüzüne mi aktım...
Gerçek olan birşey varsa ve bildiğim Seni deli gibi sevdiğimdir.. Ve kelimelerin bile az geldiği yerde ölüm gibi birşeyken hasretin Gülümseyebilmektir erdemin gölgesi... Kendisine lafım yok Yaptırımı deli ediyor özleminin.. Yankısı sağır eden bir vadiye Çığlık çığlığa düşen yokluk Virajı alabilirsem ne ala Alamazsam..
Bugün sardunyalarım da açmadı Belki de küskün renklere Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım Sensiz soluyorum anlayacağın Mavi mavi ölüyorum Duyuyor musun, orada mısın, Var mısın, yok musun? Bir tek şeyi unutma!
Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa …? Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşk(ın) şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, bende yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan, Sanki benim hiç senim olmamış gibi…
12.04.2007 - 16:04
Bahar günü.....
Sensizlik vuruyor gönlüme
Bir sana dayanamam birde o tatlı gülüşüne
Şimdiyse yokluğuna mahkum bu bahar günü
Rüzgar esiyor gönlüme
Başka acı var mı aşktan öte
Sensizlik yakar gönlümü
Yorulmuş kalbim ağlar halime
Bu ne hayal nede masal
Sensizlik öldürür beni
Simdiyse sensizliğe mahkum bu bahar günü
Bitmişse her şey unut beni
İşte veda ediyorum sana
Bir çift beyaz kanatla
Acı içinde
Bir sana dayanamam bide o tatlı gülüşüne
Tıpkı kalbimin attığı su saniyede bile
12.04.2007 - 16:03
Canım Yalnızca Sevmek İstiyor Seni...
Canım yalnızca sevmek istiyor seni.Öncesinin ve sonrasının arasına alıp değil,alışılmış bir tören gibi değil.Hiç dokunmadan,belki de gözlerine bakmadan,konuşmadan belki belki de her zaman yaptığımız gibi değil..
Canım yalnızca sevmek istiyor seni.Unutup,tekrar hatırladığım çok sevdiğim bir şarkıyı hiç bıkmadan defalarca ara vermeden içten içe mırıldanıp zamandan koparıp alır gibi..
Canım yalnızca sevmek istiyor seni.Saçlarını yüzünden ayırıp,gözlerini kirpiklerinden, ellerini bileklerinden,ismini bedeninden ayırıp,ayrı ayrı bir evin odalarını gezer gibi,keşfeder gibi, ilk kez ve merakla ve hayranlıkla,bir kırmızının detayında dakikalarca takılıp bakar gibi canım yalnızca sevmek istiyor seni..
Canım yalnızca sevmek istiyor seni,nereye varacağını bilmediğim bir kaçamak yolculuğa,sırf aklıma esti diye,sevdiğim hiçbir eşyayı almadan yanıma çıkar gibi..Süregelen bir sevgiyle değil,öğretilmemiş,bilmediğimiz biçimlerde,kuşların kanatlarını açıp,özgürlüğe süzülmesine yarayan içgüdüleriyle,içimden geldiği gibi canım yalnızca sevmek istiyor seni.Tarifsiz bir hisle sevmek istiyorum seni.
Tatlı,ekşi ya da tuzlu değil,bilmediğim bir tatla,bir duyguyla.Öyle,bir meyvenin tadını alır,bir kitabın adını okur gibi değil; bir yaz günü tenine vuran sıcaklığı gibi güneşin,serin bir akşamın denizden esen rüzgarıyla içine işlediği yosun kokuları gibi,anlatamadığın ama bırakmak istemediğin,bitmesini istemedigin bir hisle..
CANIM YALNIZCA SEVMEK İSTİYOR SENİ..
NE UMUT ETMEK,NE DE BEKLEMEK..BASKA HİÇBİR ŞEY..
12.04.2007 - 16:01
Masum Resmin Bir Tek Bende Var
Hiç gitmeyecek hep benim olacağını sandım
Düşerken ellerimi tutup yanaklarıma bir buse konduracağını
Sonbaharda yazı yaşatacağını
Beni bir ömür boyu seveceğini
Ne yazık ki ben kalbini benim sanmışım
Bu sevinçle yaşarken rüzgarlar çarptı göğüsüme
Yavaştan soğukluğunu hissettirdi
Ama sustu kalbim inim inim inlesede
Sözcüklerde anlatmadı ne gideceğini
Ne de benim olmaktan vazgectiğini
Mürekkep sayfanın beyazlığında kayboluyor
Yokluyorum cebimi hala gülen bir resmin var
Tebessüm ederken resmine çekip gittiğin gün aklıma geliyor
O zaman resmini ait olan yere kalbime gömüyorum
Olurda bir gün resimlerde masum gülen bir kızı ararsan
Mezarıma gel o resimden bir tek bende var....
12.04.2007 - 12:12
Geçmiyor boğazımdan sen olmayınca TATLILAR...
Beni unuttuğunu biliyorum...
Bak bunu unutmadığına eminim.
Hani beni de sen alıştırmıştın halka tatlıya...
Halka tatlı yemeye giderdik...
Bir sen ısmarlardın, bir ben...
Bazen sen bana alırdın, ben de sana...
Tatlı yer, tatlı tatlı da konuşurduk,
Az da uğraşmamıştın hani beni alıştırmak için...
En az senin kadar tatlıydı halka tatlılar..
Şimdi ben tek başıma gidiyorum...
Ama bilmiyorsun...
Tatlı yemek için değil, geleceğini umarak...
Nafile, yoksun,
Gelmiyorsun...
Belki de hiç gelmeyeceksin...
Bense hep oradayım gidişinden sonra...
Geçmiyor boğazımdan sen olmayınca tatlılar...
Hadi bensizliğe alıştın...
Halka tatlısız yapamazsın ki sen...
Yoksa yeni bir sevgili yanında bir de yeni tatlıcı mı buldun?
Geçenlerde tatlı satan çocuk bana ne dedi biliyor musun?
Otuzbeş gün oldu.
Halka tatlıyı iki tane alıyorsun ama YALNIZSIN! ! !
Abi AŞKIN nerde?
Hani el ele gezdiğin, gözlerine bakarken kaç tatlı yediğini hatırlayamadığın,
O güzel abla nerde?
Ahhh be kardeşim, sorulur mu böyle soru...
Canımı alsaydın bari...
Hoş ne kadar canım kaldı ki...
Dondum...
Buz kestim galiba...
Ne demeliyim ben....
Aşkımızı bitirdiğini, beni terk edip gittiğini nasıl anlatırım ben...
Hadi anlatayım da, çocuk anlar mı benim çektiklerimi...
Senin ne kadar acımasız olduğunu bu çocuğa nasıl söyleyeyim...
Allahım! ! ! !
Nasıl bir cevap vermeliyim....
.......
12.04.2007 - 12:09
Ben Bir Yabancıyım
Herkes gibi davranma bana,
Yanlış yaparsın, ama anlayamazsın.
Anlam veremezsin, tepkisiz tepkilerime.
Çünkü ben farklı denizlerde yüzmeyi severim.
Farka, fark atmayı severim.
Anlamsızca bakmanı isterim yüzüme.
Sevmem tanınmayı, kıyıda yalnız başıma,
Yalnızca seninle kalmak isterim her fırsatta...
Herkes gibi davranma bana,
Bilmessin, sana nasıl şekil verdiğimi.
Daha önce aldığın, sonuçları alamazsın,
Tabu olmuş, basit ve sıradan hareketlerden.
Tabuları, yıkmayı severim...
Çünkü bilirsin sevmem sıradan olmayı.
Akıl alma, beni benden başka kimse bilmez,
Dedim ya! sevmem tanınmayı, severim yalnızlığı..
Herkes gibi davranma bana,
Ben daha öncekilerden farklıyım.
Dedim ya! herkes gibi davranma bana,sevmeyi severim,
Ben herkes değilim güzelim, ben bir yabancıyım,ben hiçkimseyim...
12.04.2007 - 12:08
Canım Yalnızca Sevmek İstiyor Seni...
Canım yalnızca sevmek istiyor seni.Unutup,tekrar hatırladığım çok sevdiğim bir şarkıyı hiç bıkmadan defalarca ara vermeden içten içe mırıldanıp zamandan koparıp alır gibi..
12.04.2007 - 12:08
TAM GİT.....
Gülleri sana bırakıp dikenlere gidiyorum
Gidiyorum
bütün acılarımı vurup sırtıma
umutları bırakıp başucuna
ıtırları, menekşeleri, kırgüllerini bırakıp
şiirlerimi sarıp bohçama
yüreğimin yangınına gidiyorum
hoşca kal usulboylum, güzel gözlüm hoşca kal.
Gidiyorum
gözyaşlarımı papatya diye saçlarına takıp
yüreğimdeki yağmurlarla bir ırmağa akmaya gidiyorum
içimde yeşerttiğim tüm çimenler sana kalsın
sana kalsın baharçiğdemleri, kırgelincikleri, kırkkanatlılar
gülleri sana bırakıp dikenlere gidiyorum.
Gidiyorum
başımda gam, gözlerimde nem
bütün hatıraları bırakıp geride
usulca çekip kapıyı ardımdan
alıp başımı gidiyorum buralardan
şafak sökmeden kimseler görmeden
yağmurun yağmadığı çöllere gidiyorum
sevgi dolu yüreğimi bir ıssızda yakmak için.
Hoşça kal suyundan çimdiğim dere
kana kana içtiğim pınar
say ki yaşamadım bu yerlerde
nazlı çiçeklerini okşamadım baharın
bozguna uğramış bir bostanın hüznüyle
bir yaprağın ürpertisine yazıp ömrümü
çekip gidiyorum buralardan.
Gidiyorum
bir bilinmeze doğru
hem yol, hem yolcu olmaya
acılarımla başbaşa kalmaya gidiyorum
bütün yıldızları takıp kanatlarıma
bir kelebek gibi özgür olmaya gidiyorum.
Yüreğimin sızılarında damıttığım her şiiri bin kez öperek
ve sökerek sevgiden yana ne varsa göğsümde
gecelerin zifiri saçlarında kaybolmaya
bir ceylanın gözlerinde ağlamaya gidiyorum.
Bütün borçlarımı ödedim alacaklarımı erteledim
artık ne diyecek bir sözüm kaldı sevdiklerime
ne okuyacak bir şiirim
gözlerimin içindeki iki damla gözyaşı gibi
bakmadan ardımdaki uçurumlara
alıp götürüyorum yüreğimdekileri de
hoşca kal usulboylum, güzel gözlüm hoşca kal.
Nuri CAN
12.04.2007 - 12:06
Deli Gönül
Nerden çıktın karşıma deli gönül
Laf anlamazsın söz anlamazsın
Ben kaçtıkça kovalarsın
Başımın belasımısın sen
.
Deli gönül
Kalbim kapalı sevgiye
Anahtarı en derin köşede
Arama bulamazsın boşuna
Başımın belasımısın sen
.
Deli gönül
Sevgini anlattın zalim olduk
Gönüllere mutsuzluk verdik
Ben sen olmuşum bunu anladım
Başımın belasımısın sen
.
Ah deli gönül…
Mehtap Onan
12.04.2007 - 11:53
bulmak ama görmemek
Asla değiştiremeyeceğin şeyler için üzülme.
Değiştirebileceğin ama istediğin halde değiştiremediğin şeyler için
mutsuz ol veya asla asla bir daha sevmeyeceğim deme..
Mahcup olursun...
Asla sevgiyi arama çünkü sen aradıkça o saklanır kapı arkalarına..
Sevgi seni istedi mi bulur..
Zamanı vardır..tıpkı baharı kışta arayıp da bulamayacağın gibi...
Ya da bulsan da asla onun gerçek bir bahar olmadığını kabul etmek
zorunda olacağın gibi..
O bulduğun sadece bir aldanmışlıktır..
Aldanırsan,tıpkı kış ortasında
Çiçek açan erik ağaçlarına dönersin..
Kisin ortasında sevinçten çiçek açarsın..
Kış gerçek yüzünü gösterince de donarsın,
Anlarsın ki yaşadığın bahar kış ortasında yaşanan yalancı bir baharmış....
Erik ağacı gibi donarsın
O zaman ve o yaz boşa geçer..meyvesiz kimsesiz
Sevgi aranmaz..Sevgi istedi mi seni bulur.
Hiç ummadığın bir anda arkanda beliren bir dost olur bu bazen..
Vapurda ensende hissettiğin bir nefes alır götürür seni sevgiye,
Bir tesadüf sana sevgiyi taşır..
Sen sevgiyi aramamışsındır.
Tıpkı gecikse de gelen ve geleceğinden emin olduğun bahar gibi.......
Tıpkı bir sabah kalktığında baharın pürüssüz yüzü ile karşılaşman gibi
bulmuştur seni sevgi............
Sevgiyi Kaybederken de cesur olmalısın..
Yüreğin dolu olmalı sabır ve güçle
Her kaybedilen kazanılan bir derstir zaten
Sevgi çok şey öğretir severken ve kaybederken
Sevgiyi kaybederken
Sevgiliyi kaybetmenin ne zor olduğunu öğrenirsin
Sevgiyi kaybederken
Aslında onu hiç kaybetmek istemediğini öğrenirsin
Sevgiyi kaybederken
Onu kaybetmenin, bulmak kadar güç olmadığını
Ama acısına katlanmanın ne güç olduğunu öğrenirsin
Sahipken sevgiye hep yanında olacakmış gibi
Onu hoyratça harcamışsındır..
Kaybettiğinde ise her an yanında olacağına inanmakla
Ne büyük yanlış yaptığını anlarsın
Ve bir daha ki sevginde daha temkinlisindir..
Hem severken, hem kaybederken
Bir önceki sevgi öğretmiştir bunu sana..
Her kayıp bir derstir almam gereken
Çünkü hiçbir sevgi tek başına var olamaz..
Ayrılamaz daha öncekilerden...
12.04.2007 - 11:49
kalanların ardından..............
Kalanların ardından...
Kalsın geride bu aşk, anma adımı
Eğdirme başımı, yar sana ben kendim kurban edeyim
Mal etme özümü, sevdamı sineme gömüp giderim
Beden ayazda karda, yürek ağrıda harda
Ah...tam da gelmişken sevdalı, baharda olur mu veda
Ah...tam da gelmişken sevdalı, baharda olur mu veda
Bilmez bi vefa
Sönsün ateşim, ele yak aşk odunu
Savur at külümü yellere karışıp tufan edeyim
Sürmeden yüzümü ben sana uzaktan iman edeyim
Beden ayazda karda, yürek ağrıda harda
Ah...tam da gelmişken sevdalı, baharda olur mu veda
Ah...tam da gelmişken sevdalı, baharda olur mu veda
Bilmez bi vefa
12.04.2007 - 11:48
YALNIZCA GİT YETER
BAZEN ZARİF BİR SÖZ
UNUTTURUR HERŞEYİ
DÜŞÜNMEDEN SÖYLEDİM
EN ACI SÖZLERİ
İSTEMEZDİM ASLINDA
KALBİNİ KIRMAYI
BU MASUM GÖZLERİ
YENİDEN AĞLATMAYI
SAVAŞDIK OLMADI
UMUDUM KALMADI
YARALANDIK YAZIK
BİZE HİÇBİR İHTİMAL KALMADI
SAVAŞDIK OLMADI
UMUDUM KALMADI
YARALANDIK YAZIK YİNE AŞK
BİZE HİÇBİR İHTİMAL BIRAKMADI
İNSANOĞLU YALNIZ GELİR
BU DÜNYADAN YALNIZ GÖÇER
BEN SENİNLE GELMİŞİM
YA SENSİZ ÖLEMEM
İÇİN GARİP OLUR YA DAMLALAR DÜŞER
BİRER BİRER
SEN BENİ ANLAMAZSIN YALNIZCA GİT YETER*
12.04.2007 - 11:47
Seni yağmurdan sonra seveceğim
*Seni Yağmurdan Sonra Seveceğim...* ***Şimdi git...
Say ki, seninle içinden sevda geçen bir türkü söylemedik.
Say ki, gece mektuplarının en güzel aşk şiirlerini beraber ezberlemedik.
Say ki, sevda trenini kaçırdığım durakta bir süre beraber bekledik.
Sen git...
Ben gelemem bu yürekle...
Ya da kal...
Eylül yağmurlarını bekle.
Seni yağmurdan sonra seveceğim
Saçlarıma ak düşmemiş halimle
Sen yaşlardayken onsekizimde-yirmimde...
Seni yağmurdan sonra seveceğim
Kaldırımların ıslak ve temiz haliyle
Yaşlı yüzüm delikanlı yüreğimle.
Seni yağmurdan sonra seveceğim
Aşksız geçen onca yılı yakacağım
Sevda aleminde kendi ellerimle.
Şimdi git...
Say ki, seninle sahildeki çardakta hiç dondurma yemedik.
Say ki, oturupda konuştuğun yaşlı ve yabancı bir adamdı.
Ve sevdadan hiç söz etmedik.
Say ki, hiç gülmedik
Aynı şeyleri sevmedik
Ve yağmurdan sonra beraber yürümedik.
Seni yağmurdan sonra seveceğim
Kimse bilmeyecek, herkesden gizleyeceğim
Yağmurdan sonraki toprak kokusu olacak havada
Seninle gökkuşağının altından geçeceğim.
Seni yağmurdan sonra seveceğim.
Ve seni sevdiğimi kimseye söylemeyeceğim
Belki bu dünya gözüyle gördüğüm son yağmur olacak
Islak kaldırımlarda sırıl sıklam yürüyeceğim
Ben seni yağmurdan sonra seveceğim
Ve bir gün yeşil gözlerinde öleceğim.*
12.04.2007 - 11:45
BENİM HİÇ SENİM OLMAMIŞ GİBİ!
Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık,
sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak
aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç
satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak,
boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim.
Hani hep kızardın ya 'Konuş konuş konuş' derdin,
haykırabilir miyim şimdi korkaklığını.
Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı,
artık sahiplenilmeyecek olmanın
burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin,
susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa...? *
*Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin,
dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı.
Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim.
Var olduğum her yer aşkın şehri olmalı artık,
yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer,
zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için.
Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni
yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan
her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına.
Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı,
yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım.
Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim.
Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı
hatta sana hak verebilmeliyim.
Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni
ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için.
Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış,
sanki bizi hiç yaşamamışız,
sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış
ve sonra yarım bırakmışız gibi.*
*Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti,
Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan,
Sanki benim hiç senim olmamış gibi...*
12.04.2007 - 11:44
Ben Seni Öylesine Sevdimki
Ben hiç gitmedim senden gidemezdim, ben sendim
Ben, her yeni güne merhaba diyen beyaz bir güvercin oldum sevginle
Sevdigine öylesine inanmak istedim yeşerdim, çiçek açtım
Gerçekten sevdin mi, hala şüphesi hançer yüreğimde
Ama ben öylesine sevdim ki, hiç bilemedin
Belki de sevgime kendini layık göremedin
Ben mi geç kalmıştım yoksa sevilmeye
Giden sendin toplayıp herşeyini
Alamadığın, tek gözlerin kaldı bende
Hayalimde yaşattığım
Derinliklerinde kaybolmayi en çok arzu ettiğim gözlerin
Boynum bükük içimde herşeyinle sen, ardına bakmadan giderken
Gitme kal, seni çok seviyorum diye haykıramadım
Tutmadın ellerimi, oysa ki bir dokunuşun eritecekti beni
Ben seni içimden hiç atamadım
Hergün, geleceksin umuduyla yaşadım
Sen hiç sevmediysen, sevmiyorsan, sevemiyeceksen
Ben seni öylesine sevdim ki
Sen yüreğimde, ben düşüncelerinde
Hiç istemesen de
Sana söz, kendime söz
Aldığım nefes kadar yaşayacaksın bende...*
12.04.2007 - 11:43
Ne çok şey anlatır gözyaşları...Bazen söylenemeyen sözlerin sesi, bazen bir
pişmanlığın diyeti,bazen de bir sevda nefesi...Sessizliğin çığlıklarıdır
aslında gözyaşları...Anlatılamayanı anlatmak ister karşısındakine...Eğer
anlayabilirse...
İnsanoğlu bi garip...Sevinir ağlar, üzülür ağlar, hasret çeker ağlar,
kavuşur yine ağlar. Kelimeler kifayetsiz kaldığında, gözyaşları görev
başındadır. Aslında ağlayabilmek büyük bir nimet...Ve ağlamak taş kalpli
olmadığımızı gösteriyor. Hala insan olduğumuzu, hissettiğimizi, DUYGUSUZ
olmadığımızı...
Ama bazen gözpınarlarından aşağı süzülemez gözyaşları...Onlar dışa akıp
ziyan etmezler kendilerini...Çünkü çok daha önemli bir görevleri vardır.
İçteki bir yangını söndürmek isterler. Göz kapaklarınızın alev alev yandığı,
boğazınıza bir şeylerin düğümlendiği, burnunuzun direğinini sızladığı oldu
mu hiç? Dikkat ettiniz mi o anlarda gözyaşlarınızın istikameti neresi? En
zor olanı bu belki de...
Ağlamak zayıflık mı? Neden ağlamamız gereken anlarda; yumruklarımızı,
tırnaklarımız avuçlarımızı kanatıncaya kadar sıkar, boğazımızdaki düğümleri
yutkunarak gidermeye çalışırız? Neden kaçırırız buğulanan gözlerimizi
başkalarından?
Bakın ağlıyorum işte! Utanmıyorum kimseden...O kadar içime akıttım ki
gözyaşlarımı! ...Artık zapdedemiyorum içimdeki çağlayanı....
Ağlıyorum dostlarımın vefasızlığı için
Ağlıyorum Yaradana vefasızlığım için
Ağlıyorum özlediklerim için
Ağlıyorum özleyip de kavuşamadıklarım için
Ağlıyorum içimi acıtan kalp kırıklıklarım için
Ağlıyorum istemeden de olsa kalbini kırdıklarım için
Ağlıyorum unutulmaması gerekenleri unuttuğum için
Ağlıyorum.........unutamadığım için
Ağlıyorum yaklaştıkça uzaklaştıklarıma
Ağlıyorum tanıdıkça çirkinleşenlere
Ağlıyorum kıymetini bilemediklerime
Ağlıyorum sevsem de yüz bulamadıklarıma
Ağlıyorum ziyan olan yıllarıma
Ağlıyorum bir ömür ağlayamadıklarıma
11.04.2007 - 13:26
Burda böyle oturmuş seni beklerken ben; en çok da gülüşünü özlüyorum.Verilen sözler gibi,elimde saatlerine uyarak içtiğim sigaram,an be an büyüyen özlemin,gittikçe çoğalarak içime dolan sevgin ve en büyük fırtınalara göğüs gerebilen kararlı gözlerininin ışığıyla yolumu bularak; dibine düştüğüm mağarada bir seni bekliyorum..
Bir seni..
Bir tutabilsem ellerini cennetin,bu cehenneme minnettar kalacağım; sırf güzelliklerin aslında gördüğümden kat kat daha göz kamaştırıcı olduğunu bana öğrettiği için.Ateşte eli yanmayan biri baharın serin esintisinin kıymetini ne kadar anlayabilir ki..An geçmiyor ki bir zebani elindeki çatalı ruhuma batırmaya çalışmasın,an içinde seni görüyorum; göz kırpıyorsun,bitecek,az kaldı,birkaç gün içinde cennetime alacağım seni,biraz daha sabır diyorsun..Bense oturmuş dua ediyorum.Bize gerekli olan tek şey..
Biraz daha sabır..
Burada böyle oturmuş seni özlerken ben; hayata binbir anlam yüklüyorum.O hayatın içinde sen olana kadar “anlamın” anlamından haberi olmayan,boşlukta bir bayrak gibi sürüklenen zamanlardan farksız,içi boş ve çürük bir ceviz misali yeşilden uzak,nefessiz başıboş dolaşan sele kapılmış bir sandalye gibi giden ömrüm; senli günlere adım attığından beri belki de son nefesini vermekteyken, hayat öpücüğüyle gözlerini açıp, ciğerlerindeki suyu şiir hızında dışarı atarak, yerine oksijen yakıcılığında bir seni doldurdu...
Bir seni....
Biliyorum meraktasın,senin özleminle dolu olan saatlerimin dışarıdan bakılınca nelerle oyalandığını,nereye baktığımı,ne yediğimi ne içtiğimi,ne giydiğimi ne gördüğümü önemsiyorsun..Sana açıyorum gözlerimi her sabah,avucuma doldurup yüzüme çarpıyorum seni,üstüm başım seninle ıslanıyor.Sana bakarak seninle tarıyorum saçlarımı.Seni hazırlayıp masalarda seni içiyorum kana kana,sıcaklığın damarlarımda geziyor.Seni okuyorum her satırında sayfaları mis gibi sen kokan kitabımın..Aynı sayfanın sokaklarında dolanıyorum,
kitap elimde ölüyor her satırından sen doğuyorsun..Her filmin başrolünde seni izliyorum,camdan bakarken dışarıda koşuşturan tüm insanlar sen oluyorsun..Parmaklarım neye dokunsa bir seni hissediyor,havada binlece molekül bir seni haykırıyor.Uyku ile uyanıklık arası bir senin adın dudaklarımda,uykuya dalınca bir senin gözlerinin sevgi dolu ışığı rüyalarımda..Her anımı seninle dolduruyorum..Yaşamın diğer adı senin varlığınsa eğer,ölüm benden çok uzakta bir değer artık..Ben her adımımda yaşanası bir çiçek kokluyorum,yüzümü güneşe dönüp bir seni bekliyorum..
Bir seni...
11.04.2007 - 13:25
Kucağıma çektiğim dizlerim tesellisi yokluğunun
Ve badem gözlerin yerine bir boşluk yakalar gözlerimi
Ellerim bir kış mevsimi rüzgarı
Sen yoksun
Gökkuşağı unutmuş renklerini..
Şimdi heryere ve herşeye hakim gri
Bir fırçanın ucunda
Tüm dünyayı
Acımadan
Hasretine boyuyor...
11.04.2007 - 13:25
Az önce sensizliğin saldırısına uğradım
Kalbim kanıyor bak ama sakın korkma
Arkamda sakladığım birkaç küçük zaman
Dilimleyip sepete koydum biraz hasretle karışık
Biraz çaresizlikle..
Şelaleye çıkıyor bu nehir sandala gerek yok
Tutun omzuma olması gerektiği gibi
Söğüt dalı niyetine..
Soğuk düşlerinin kapısını aralayan benim
Aç gözlerini alabildiğine aç ama
Kulak ver mırıltıdaki ninniye
Sevdayı tekrarlıyor ve güveni
Uykunun kucağındaki
Masum bebişe..
Az önce verdiğim sözü hatırladım
Kağıdı buruşturup saklama huyum gibi
Yüzünü saklayışım uykunda
Ve severken saçlarını
Bir aynada
Aksi gülen yüzünün..
11.04.2007 - 13:24
Gel omuzu üşümüş gecelerime
Sessizce çekilen kadife tüylü
Yumuşacık bir battaniye ol..
Sabahları yeni kesilmiş taze
İç organları gibi kanayan
Sırılsıklam gözlerime günaydın
Bitmek bilmeyen anlamsızlığıma
Giyotin gibi inen cellat ol..
Koşulsuz zorlamasız ayıpsız
Rahat ve özgür bir gazete olayım ben de
Düşünceni okuduğun
Yokluğundan solgun
Renkli sayfalarıma dokun
Kendini bul bende..
11.04.2007 - 13:24
Kuşlar vardır,cana benzer havalarda
Soğuksa kar,baharsa yaprak;
Bir başına büyür toprakta ömrümüz,
Güneşle yeşil elleriyle çıplak;
-Uslu ayaklarla başlamış yolculuk-
Yürünmez öyle,bazen durulur,
Ve iner erenler katına yorgunluk;
Kapanır sükun üzre kitaplar.
Nefeslerle sürüp giden yaşamımız
Bir su kenarına gelir durur;
Ekmekten,saraptan öte nimetler vardır;
Yürünmez öyle hep,bazen susulur
11.04.2007 - 13:22
Bebeklerim el emeği göz nuruydu benim,
ellerimle emekler, gözlerimle nurlandırırdım...
Yalnızdım alabildiğine engindi yalnızlığım..
Kirpiksiz bebeklerim olmalıydı,
saçsız, ayakkabısız, bir denizkızına benzemeliydi bebeklerim;
denizkızları özgürdü çünkü,
küçük kırmızı valizlerine doldurdular mı inci tanelerini,
gidebilirlerdi okyanuslarca,
mutluluğun saklı olduğu o kovukları aramaya...
Bebeklerle bitmiyordu ki iş...
Nazar boncuklu bir bilekliğin olmalıydı,gülen gözlerin..
Gülmesi ne zordur bilir misin o gözlerin..
Ailen gelir oturur gırtlağının üzerine..
Mutfakta elma sepetine girmiş ağlamaktasındır,
Bugün daha az kavga etsinler diye
sana öğretilmemiş duaları sıralarsın ardı ardına..
Küfredersin çocukluğuna..
Duygularına önem verilmeyen her çocuk gibi,
yaşa bakalım sen de seninkini....
Bak fotoğrafın çekiliyor...
Haydi,umuda el salla...
Ben farklı olacağım..
Ben gerçekten inanıyorum,inanılması insanlıkça zor olana...
ben vereceğim canımı onların hepsine de göstereceğim olabilirliğini inancımın..
Sana dayanmadan hem de..
bak Allah güzel olanı erken alırsa yanına O'na sözüm yok ama,
O da almasın beni senden
biraz da korkuyorum bu baş dönmelerinden...
Melankoliğim, biraz belki de komedyen,
sen bakma bu şaşkın deli palyaçonun her lafına...
Düşlerinde bir orman yeşilinin en canlısı
Hani o yüzüne yayılıveren gülüşün en tatlısı
Kollarıma dolan sevginin sardıkça sarmalanası
en mutlu günlere basım yapan davetiyenin matbaası
herşeyin olmak için
cebinde yaşayan bir yaramaz sincapsa adım
küçük zincirimi dola eline sonra sor bakalım yüreğine
Çatılmış kaşlarının kalp krizinde mi kaldım
Gülen kirpiklerinden gülyüzüne mi aktım...
Gerçek olan birşey varsa ve bildiğim
Seni deli gibi sevdiğimdir..
Ve kelimelerin bile az geldiği yerde ölüm gibi birşeyken hasretin
Gülümseyebilmektir erdemin gölgesi...
Kendisine lafım yok
Yaptırımı deli ediyor özleminin..
Yankısı sağır eden bir vadiye
Çığlık çığlığa düşen yokluk
Virajı alabilirsem ne ala
Alamazsam..
Aaaaşkıım papucu yarııım...
Çık dışarıııyaaa oynayalııım....
11.04.2007 - 13:20
Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma
Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.
Bugün sardunyalarım da açmadı
Belki de küskün renklere
Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım
Sensiz soluyorum anlayacağın
Mavi mavi ölüyorum
Duyuyor musun, orada mısın,
Var mısın, yok musun?
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Yanarak, yıkılarak
Aklıma her geldiğinde ağlayarak....
11.04.2007 - 13:20
Aşk benim hiç Senim olmamış
Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa …?
Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşk(ın) şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, bende yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan,
Sanki benim hiç senim olmamış gibi…
11.04.2007 - 13:18
Dün Gece
Çelik testereyle kestim suları
Yıkadım duvara astım suları...
Düşümde düşüme girdim dün gece
Buluta yaslandım ışığı tuttum.
Seni hatırladım, seni unuttum
Kendimi kendime sordum dün gece
Topladım yolları eyledim yumak
Musalladan gayri görmedim durak...
Durmadan düşünüp durdum dün gece
Toprağı boyadım otlar ağladı
Oturdum kalkmadım atlar ağladı...
Tuttum yorgunluğu yordum dün gece
Dertler gecikince gidip yokladım
Yırtık bohçalarda umut sakladım
Kırgınlık bağını kırdım dün gece
Şişelerde mahkum çiçek kokusu
Yağdı yüreğime renk renk korkusu...
Yok yere yokluğu vurdum dün gece
Ay doğdu gölgeler çöktü üstüme
Hicran alev alev aktı üstüme.
Gözümü yollarda gördüm dün gece
Aydınlığa koştum karanlık çıktı
Her sevgi, her vefa bir anlık çıktı...
Güç-bela ben bana vardım dün gece
Dosta şiir yazdım 'hatıra' dedim
Belki bir dost gele otura dedim
Gönlümü toprağa serdim dün gece
Toplam 1039 mesaj bulundu