Küçücük şeylerden mutlu olabilen biz, göremez olduk yüzlerimizi aynalardan.Özlemlerim, sevgilerim yıllar öncesinden kalan.Kokuna hasret gülüşüne karanfiller dağıtan vazgeçtiğim hayata…Sevda yüklü trenler geçerken gözlerimden el sallayacakmışsın gibi şaşkın bakan yüzlerle çakışmak ve her biri senden farklı…Küçücük, minicik bir umuttu benimki… Hüznü, sevgiyi, dostluğu, fedakarlığı içine alan o yürekteydi ellerim…Düştü kırıldı güzellikler bana kalan acı! Şimdi nefretin yakışmadığı bir çehre arkamda…Sesini duymak için bin bir bahane bulan, senin fark edemediğin, kirlettiğin tertemiz bir kalp avuçlarımda...kan ağlayan bir bebek gördün mü hiç? Annesini arayan, arayan….bulamayan, karalara bürünmüş bi bebek…Ağlayan sevda yüklü bi bulut.Şimdi ben bir bulut göklerde, giden günlerin ağırlığı üzerimde ama yitirmediğim bir sevgi o mavilikte…özlüyorum ve o özlenene ağlıyorum.Kaldır başını bak bir kez.Allah aşkına, göreceksin ıslanacak gözlerin benim için olmasa da benimle..Ama sen ağlama, sakın ağlama…. - Ne yapsam rüzgar saçlarımı karıştırıyor Alnıma çizgiler koyuyor her yaşanmışlık İtirazsız titriyor bedenim gecenin karanlığında Uykularım kör kuyularda sancılı Sığmıyor hiçbir yere yüreğim Hayat sarhoş yıkılıyor üstüme Pusatsız, yalın yürüyüşüme Hain bir bıçak gibi saplanıyor yiten gün yüzü Uzak bir ihtimal gülüşüm Anlamsız kelimeler çöplüğüne dönüyor yüzüm Bir çare geçmiş zamanlardan geleceğe Vurgun yemiş kahpe bakışlar arasında Oyasız, işlenmemiş sade bir mendile kanar burnum Nankör bıçaklara inat suskundur yürüyüşüm Ne yapsam rüzgar saçlarımı karıştırıyor El vermiyor ihanete güneşin umudu Kör düğümlere bağlandı gözlerimin maviliği Sıksam, yumruklarım yere düşer Mahşere döner sokaklar Belirsiz soygun yerine döner yurdum İsyan günlüğüme suskunluğu derkenar etti bakışlar Ne yapsam rüzgar saçlarımı karıştırıyor Bir yıldız akar bin yıldızlı geceden saçlarıma Kötümser bir matematik işlemi gibi bakışlarım kaba İyileşmiş sanrıların doruğunda Bombalanmış ya pıtların arasında can verir papatya İhanet yalnızlığını kuşanmış, küstah Çapaksız bir bakışım olsun isterim Eylemsizlik bildirgesi sunsun tüm günahlar Gürlesin bulutların nemi humuslu toprağa İsimsiz babaların irinleri kirletmeden uyansın sabah Ne yapsam rüzgar saçlarımı karıştırıyor Her yalnızlık farklı bir düş olarak çıkar karşıma Sokaklara iner sesim korkusuz ve gümrah Ne yapsam rüzgar saçlarımı karıştırıyor Telaş vakti sunulan kavgaları sunalara verdim / göç vaktidir Ey baharın kapısı olan çiçekler Taze bir ölüyü kokunuzla diriltin bu sabah. - Ve gittin... Öncesini düşünmek istemedigim sonrası ise meçhul bir aşktı yaşadığımız... Ve aşk bitti... Giderken geride bıraktığın,içinden seni de almayı unttuğun bir kalp... Biraz hasarlı,ürkek,bi o kadar da beceriksiz... Seni unutmayı bile beceremedi bu kalp... Aşk bitti... Sensiz uyuyamadığım geceler,karanlıktan korktuğumda çevirdigim numara,sabah kalktıgımda huzur verici sesin yok,gözlerin yok... Dedim ya gittin... Sen gittin gideli bu ilk ve son mektubum sana... Artık seninleyken yazdığım şiir ve mektupları düzeltiyorum ve düzeltecegim... Seni seviyorumları 'seni ne cok sevdim' yaptım,meğer ne çok seni seviyorum yazmışım,seni öpüyorumları 'seni özlüyorum ' yaptım... Yaptım da bir 'seni unuttum' yapamadım... 'Seni unutmalıyım'da kaldı hep... Seni unutmalıyım...! ! ! Ve gittin... Sadece bitti dedin... Fazlasına gerek yoktu zaten... Herkes anlamak istediğini anlardı degil mi... Ama inan hiçbir şey anlamıyorum... Sana lanetlermi yağdırmalıyım,yoksa yolun açık olsun mu demeliyim... Yok bu çok fazla,dilerim Allah'tan bensiz gittiğin hiç bir yol açık olmasın...! ! ! Sensiz aldığım nefes nefes değilken,bensiz aldığın nefes nefes olmasın... Yok bu da çok fazla... Ben kıyamam ki sana... Ben sadece geride bıraktıgın bu beceriksiz kalp için yalvarıyorum... GEL UNUTTUR BANA SENİ...
denizlerin en güzeli duygu denizi kumsalların en sıcağı tenin güneşlerin en parlağı gözlerindeki ışıltı dalgaların en güzeli saçlarındaki kıvrımlar en güzel deniz yıldızı ellerin ve parmakların
Seni ne çok sevdim ben. Ne çok gözyaşı döktüm senin için. Geceleri sen yatağında meleklerin kanatlarıyla uçarken ben penceremin önünde senin rüyana girmek için dua ederdim. Bir bakışına, bir dudak kıvrımında titreşen gülüşüne ulaşmak için dünyanın bütün çiçeklerini önüne sererdim.
Şiirler, şarkılar, sevgiler içimde tutuşan bir ateş, onun yangınında senin için kül kesildim. Ağır hastalar geceyi zor geçirir. Sabahı bekler kırgın yürekler, hasta umutlar, yalnız ruhlar. Yalnızdı gecelerim. Hastaydı gecelerim. Kan kaybından giden bir yaralı gibi umarsızdı gecelerim. Bir uçurumun kenarına beni taşıyan karabasandı gecelerim. Adına yalnızlık dedim. Sensizlik dedim.. Sen beni bilmedin, beni tanımadın, beni sevmedin.. Bu bir ölümdü, bu bir fermandı.. Bıçak kesmez artık beni, ip asmaz, çeküller yüreğimi taşımaz. Yaşamak mümkün değil, yalnızlık karanlık kapılarıyla üstüme kapandı. Amansız acılar içindeyim.
Ey Sevdiğim.. Ben seni ne çok sevdim. Dünya bildi, bir sen bilmedin. Yalnızlığın diğer adı aşka karşılık almamaktır. Kaçılamayacak kadar yakın, tutulamayacak kadar uzak bir yerdesin.. Benim aşkıma yalnızlık kucak açtı. Senin yokluğuna dokundum, içim yandı. Odamın çıldırtan sessizliğinde sana seslendim. Yankısı döndü dolaştı, senin kapıların bana kapalı. Kendi sesim yine bana ulaştı. Anladım ki beni hiç duymayacaksın.
Sana sitem edemem. Sana kırılamam. Bir tek dileğim var senden, son bir tek isteğim. O da MUTLU OLMAN.
MUTLU OL SEVDİĞİM.. BİRİCİĞİM.. AŞKIM. NEREYE, KİME GİDERSEN GİT YETER Kİ SEN MUTLU OL...
Daha kaç geceler böyle sessiz, böyle sensiz yaşayacağım? Bilmiyor musun ki ey yar, beni ne çok mahvediyor uzaklığın, ne çok bölüyor kalbimi kalbin...
Bir gece daha başlıyor... Önümde upuzun yaşayacağım bir gecem, bir karanlığım daha var. Saatlere, saniyelere gireceğin; damarımdaki kanıma kadar işleyeceğin bir gecem daha başlıyor... Bir gecem, bir sevdam daha başlıyor ama yazık ki gözyaşları ma giren olmayacaksın yinede.
Beni artık acılarımla baş başa bıraktı ağlamalarım. Gözyaşlarım bile beni terketti.Sen geldiğinden, sen olduğundan beri tüm herşey beni terketti. Ben de tükettim onları zaten. Evet artık geceleri uyuyamıyorum. Karanlıklar başlar başlamaz başlıyor kalbimin aglamaları.Önceleri onları dinlemeye, onlara ses vermeye çalışıyordum. Farketmiyormuşum gibi davranıyordum. Sırf o karanlık geceyle yüz yüze gelmemek için.
Biliyordum o yalnızlığı yaşamam gerekiyordu. Bir insan arıyordum yanımda, geceyi bana unutturacak.
Onun iyi, güzel ve çirkin olması da önem taşımıyordu. Yeter ki olsun yanımda. Olsun ki gece üzerime üzerime gelmesin. Yanımda birini görüp vazgeçsin benden.Veya yanımda birileri olsun da unutayım istiyordum SENİ. Biliyordum ki geceyle yüz yüze kaldığım zaman Sevda dışında bir şey olmayacaktım. Sonra, sonra bu dönem de kayboldu. Yalnızlığı arayan, yalnızlığa özlem duyan oldum.O karanlık gecelerin ıssızlığına gömülmekten kaçamaz oldum. Çünkü onlar da seni buluyordum. Çünkü bana gündüzlerin veremediğini veriyordu geceler SENİ...
Gündüzlerde yoktun, aydınlarda yanımda yürüyen değildin. Ama geceleri öyle miydi? Geceleri yüreğimde yürüyordun ve ben adımlarında yaşayandım. Artık uyuyamıyorum. Hem de hiç mi hiç Ne kadar çabalasam da olmuyor. Bir garip ağırlıkla kah seni bekleyerek kah gelmeyeceğinden emin olarak geçiriyordum saatleri.
Seni yaşıyordum. Gecelerde yüz yüze kalıyorduk seninle.Gece vefalı, fedakar bir anne gibi kucağına alıyor beni sabaha kadar götürüyordu. Zaman akıyormuydu, geçiyor muydu bilen değilim. Hiçbir zaman da bilen olmadım. Bu yaralarla, bu kanıma işleyen aşk yangınlarıyla sabaha nasıl kül olmadan varabiliyordum? Bilmiyorum gerçekten. Yanmaktan ateş olduğum bu gecelerde beni tüketmeyen neydi? Sevgin mi? Beni evirip çevirip kora getiren söndürmeyen neydi? Bağrımdaki yangından neden yok olmuyordum? Beni sabaha vardıran geceler miydi yoksa?
Geceler Benim gecelerim.... Senin gecelerin... Seni yaşadığım Geceler. Gönlümde bir derin yarasın sen! Bu gecelerde de çok şey istedim bir şeyler yapabilmeyi. Elime çoğu kez kalem kağıt alıp seni yazmayı istedim. Olmadı ama.Kalbim seninle öylesine doluydu ki her hareketim sönük kalıyordu. Ben çaresizliği kapılıp gidiyordum. Ne yaptığımı bilmiyordum. Saatlerce, saatlerce oturup seni düşünüyordum. Kalbimde bastırmaya çalıştığım duygularıma ilk olarak geceleri yaşama hakkı veriyordum. Herkesten gizlemeye çalıştığım o korları gecelere çıkartıyordum sanki. Gecelerden saklamıyordum hiçbirşeyi. Gecelerle paylaşıyordum, ve geceler sarıyordu beni. Beni alıp sensizliğin okyanusunda boğmuyordu. Beni sensizliğin zirvesinde, en uç noktasında aşkın sonsuzluğuna götürüyordu.
Artık bu geceleri sevmeye başlıyorum. Bana seni getiren geceler...Benim gecelerim onlar...Benim senlerim benim yalnızlıklarım, benim aşklarım diyebildiğim gecelerim.Evet artık uyuyamayan, ağlayamayan gözlerime ağlamıyorum. Gecelerimi de feda ediyorum sana. Gündüzlerde söyleyemediklerimi gecelerde haykırıyorum. Ve uçsuz bucaksız seviyorum seviyorum SEVİYORUM.
Artık uyuyamıyorum, evet. Uykular haram oldu bana senden sonra. Hem nasıl uyuyabilirim ki? Gözlerin var artık gecelerimde, senin gözlerin senin karanlık gözlerin.. Hiç görmediğim gözlerin.... Sanıyorum ki artık sana yalnız ben değil, geceler de vurgun! Beni böylesine koynuna alışı, karanlığında bunca aydınlatması neden? Evet sen öyle güzel, öyle güzelsin ki, geceler de seni sevdi.Öyle ki sana ihanet edip de seni yaşamıyormuşçasına uyumaya, gözlerimi yummaya çalıştığım zaman hemen giriveriyorlar içime ve seni getiriyorlar bana. Gözlerimi öyle bir açıyorlar ki bir dahasına kapayamıyorum bile...
Ve ağlayabilmeyi diliyorum bazı geceler. Bunu gecelerden sonsuza diliyorum. Ağlasam, doyasıya hıçkırırcasına ağlasam belki seni bir parçacık olsa unutur ve kendi içime gömülür birazcık gözlerimi yumabilirim diye düşünüyorum. Sabahları uykuda yakalayan olmaktan çıkıp, sabahları uykuda bulunan olmak istiyorum. Bunun için istiyorum ağlayabilmeyi. Sana olan özlemimi, içimde bir dağ kadar ululaşmış hasretini belki bir parça dindirebilirim diye düşünüyorum. Belki seni birazcık gömebilirim de yüreğime, rahatlarım diye umuyorum olmuyor.
Ağlamaya çalışıyorum, ağlamalarım bana isyanlar ediyor. Geceler bana bu isteğimi vermiyor. Ne zaman ağlasam yalnızca ve yalnızca bir iki gözyaşı olup kalıyorsun gözlerimlde. Gözlerimde donan birkaç damla yaş oluyorsun, o yaşları da sarıyor geceler. O yaşlarla birlikte alıyor yanına geceler beni... Geceler unutmamı istemiyor seni, geceler bana ihanet ediyor. Geceler senden yana sevdiğim, geceler seni yaşamamı istiyor. Sözümü dinlemiyor....
Güneşi özlediğim oluyor arada bir. Yeter diyorum bunca yıldızla arkadaş olduğum. Seni unutup da yıldızları gördüğüm anlar olursa tabii. Beni böyle gördükleri zaman anlamıyor insanlar. Nasıl böyle saatlerce kalabildiğimi sorup duruyorlar. Böyle tüm dünya uyku içindeyken benim nasıl karanlığın içinde bakışlarımı dayattığımın sırrını anlamıyorlar. Ve onlar bilmiyorlar ki içim bir kordur...Tüm dünya, tüm tabiat susmalarda ve uykulardadır belki ama benim yüreğimde gizlenmektedir tüm dünya... Ben içime tüm insanları,,, tüm milyarları almışım. Farkında değiller. Herkesi ve herşeyleri sığdırmışım içime. Bir sen sığmıyorsun, bir seni sığdıramıyorum kalbime, bilmiyorlar...Ve senin uzaklığın, ve senin gece kadar olan uzaklığın... Bana öyle uzak öyle yabancısın ki sevdiğim, seni senden istemeye korkuyorum. Geceleri bu yüzden seviyorum. Seni sevmeme engel olmuyor, seni bana getiriyor... ve seni gecenin karanlığında buluşumdandır seni gündüzleri istemeyişim. Evet sevdiğim bana her şeyden ve herkesten uzaksın. Herkesin yaşamına giriyor, her şeyi paylaşıyorsun insanlarla... Ama bana gelmiyorsun. Ama ama sitem bile etmiyorum... Sana söyleyecek söz bulamıyorum. Söyleyecek bir şeyler arasam ve bulsam biliyorum geceler alır onu elimden, dilimden de. Sana söyleyeceklerimin hesabını yapsam sabahlar buna izin vermez. Ve ben seni yaşıyorum. Olsa olsa sana BU SEVGİYİ YAŞA diyebilirim.Gel birlikte yaşayalım demeye dilim varmaz. Geceler bunu bırakmaz yanına. Kaybettiğim değilsin. Ben seni hiç yitirmedim. Çünkü içimde taşıdığımdın hep. Benden bir parça oldun sen. Ben kendimi yitirmediğim sürece sen de kaybolmayacaksın.
Evet, seni anlamakla, seni yaşamakla, seni sevmekle geçirdiğim bu gecelerde, sabahladığım bu gecelerde, benden çok uzaklarda bulunan sana uykularında bir rahatlık veriyorsa sevdam, ne mutlu bana. Gecelerim...Sarın yaralarımı geceler demiş bir şair.. Beni bu geceler mahvetti desem haksızlık mı ederim onlara. Beni sen mahvettim desem yalan olur bu. Ama beni bu geceler, geceleri de bana musallat eden sensin. Senin sevdanla başladı gecelere sevda yazmam. Sevda masalı okumam bundandı. Ben bu gecelerde tüm karanlıkları dağıtabilirim. Bana hüzünlerini, bana acılarını ver sevdiğim. Ver ki senin acılarını da ortak edeyim gecelerime. Ver ki gecelerle kavgalı olayım. Şimdi seni getirdikleri için onlara ses bile çıkarmıyorum. Sen yaşadığımsın, yaşatanımsın. Sevdamsın sen... Belki ben anlatamıyorum ama geceler bu sevdaya şahittir. Çünkü artık onlarda bu aşka ortak oldular. Belki benden bile çok seviyorlar seni. Ben seni hiç mi hiç gözlerimle bitirmek istemedim. Ve gecelerin içinde, gecelerle birlikte hep sevdim seni...VE HEP SEVECEĞİM...
Ne kadar birlikte olamayacağımızı bilsem de Ben ve Gecelerim Hep seveceğiz seni...
Aramızda, ayrılık sadece bir kelime, neden terk etmiyorsun beni bir türlü, söyle!
Annemin saçlarımı taradığı günler gibi aklımdan hiç çıkmıyorsun, neden insan hafızasından bazı şeyleri silemiyor acaba...
Ruhuna kazınmaya görsün bir an, çakılıp kalıyor içine sonra çıkartabilene aşk olsun.
Bir şeyler esir alıyor ruhunu ve seni terk etmiyor asla.
Sonra oyalanıyorsun orada, burada benim gibiysen çoğu zaman kitaplarda...
Kimi başucumda, kimi salondaki sehpalara dağılmış kitaplarım, sayfalarının arasına işaret koyduğum, nerede kaldıysam oradan devam ettiğim kitaplarım artık beni oyalamıyor, ne yalan söyleyeyim bıktım okumaktan çünkü hiç biri seni anlatmıyor.
Seni en fazla hiç tanımadığımız insanlar anlatıyor gözümün bebeği. Hepsinin yaşadıklarındasın. Galiba aşk, bir adamı bin insanda görmek.
Salı pazarında dolaştım gene, baş parmaklarının uçları bıçak kesiği kadınlar ellerinde torbaları karınca misali yuvalarına bir şeyler taşıyan kadınların pazarı.
Herkes tanıdık, herkesin yamalı bohça gibi hayatı yanında, öyle ortak yanlar var ki şaşırıyorum baktıkça kadınlara. Hepsi biraz benim, satıcıların öfkesinde biraz sen. Çınlıyor sesin ekmek parası derdinde, ve her tezgah kendinin ağası. Kadınlar, parfüm satan tezgahın önünde mutlaka duruyorlar, bakıyor, kokluyor ve çoğu kez almıyorlar, öyle ya o paraya çocuğa eşofman alınır, yani o paraya, ne beğendiyse yerine neler alınır diye hesap yapan kadınlar var her tezgahta.
İşittikleri son sevgi sözcüğü neydi acaba, biri ortada kurulmuş çay ocağında yanıma oturuyor. Çoğu konuşmaz, konuşkan değildir Salı Pazarı kadınları ama pek sıkılmış belli bana askerdeki oğlundan söz ediyor, çok özlemiş, hangi sebzeye baksa, oğlunun sevdiği yemek aklına gelmiş anlatıyor ve gözleri doluyor.
Savaş çıkmaz değil mi diye soruyor, bilmem diyorum; savaşlara karar verenler askerlik yaşı geçmiş erkekler, ne yapacakları belli mi olur, bekliyoruz hangi namluda öfkeleri durulur diye.
Sağ kalmayı becerdikse, hani bizi de yaşarken öldürmelerine sustuğumuz içindir.
Doğru diyor kadın, dikleşiyor yorgun vücudu bıraksalar koskoca bir orduyu haklar bir oğul uğruna.
İşte böyle bir şey kadın olmak, annelik var ucunda, elinde file, torba, üst baş pejmürde ama oğlu düşünce aklına kafa tutuyor dünyaya.
Neye baksam Salı Pazarı’nda seni anlatıyor bana, arkamdan konuştuklarında utanmamalıyım diye yaşadığım hayatım, sana anlatamadıklarım, yarım kalan ne varsa aramızda aşk oluyor Salı Pazarı’nda, herkesin alabileceği kadar ucuz bir aşk.
Affediyorum bugün ne varsa beni inciten sırf intikam olsun diye. Telefon çalıyor, beni arıyorsun birden sesler kesiliyor, duyacaklar diye ürküyorum ondan bir an sessiz kalışım.
Ama tabii sen bunları bilmiyorsun, Telefonda neredesin diyorsun Bıraktığın yerdeyim.
Yeryüzüne düşen ilk yağmur tanesi vardı avuçlarımda o gece... Hayallerim gözümün önünde dans etti...Düşlerimdi gökyüzünden bana göz kırpan, yıldızlar değil; yalnızlığımda...Oysa aşk iki kişilikti...
Çayım vardı; bir kupa elimde, diğer elimde ise o gece yeryüzüne düşen ilk yağmur tanesi... Çiseleyen yağmur bile ürpertemedi bedenimi; hayalin gibi... Bense yalnızdım; yokluğunda... Sadece yalnızdım işte bu aşkta, oysa aşk iki kişilikti...
Denizin dalgalarımıydı azan; içimde ki volkanlar misali... Oysa içim azdıkca, sustu dudaklarım... Ben sustum, bulutlar haykırdı isyanımı... Şimşekler vardı yüreğimde ürkütücü! .. Korkutan... Sadece ben duydum, ben hissetim içimdeki yalnızlığın sesini... Dudaklarım suskun, gözlerimde yaş... Sen ise sadece yoktun! .. Sadece yok! ! ! Oysa ölümdü tek başına yaşanan, aşk iki kişilikti...
Gökyüzü bir kızardı, bir kapkara oldu saçların gibi... Bak, o bile seni hatırlattı bana, gözlerinin karası gibi... Gözlerin gibi öfkeliydi yıldırımlar o gece... Yeryüzüne düşen ilk yağmur tanesiydi elimdeki, elimde hayallerim bile yitmişti... Umutlarımdı yanımda olan nicedir, hayallerim ve düşlerim... Ne zaman terk ettiler beni, hiç bilemedim... Sense sadece yoktun, SADECE YOK! ! ! ... Oysa, yalnızlıktı tek başına yaşanan, aşk iki kişilikti...
Ellerimdeki yağmur tanesini bıraktım denize, özgürlüğüne kavuşsun diye... Büyüdü, büyüdü deniz oldu... Sonra deniz büyüdü büyüdü okyanus oldu... Okyanuslar geçilmez, dağları aşılmazdı ve kırılmış kalbim bir düşman gibi seni andı... Sense sadece yoktun... Sadece yok! ! !
Bıraktım kalan son hayallerimi de özgürce gökyüzüne... Özgürce döndüler önce başımın üstünde sonra uçtular semaya... Bir öpücük kondurdum her birine, kokumu sana taşısınlar diye... Duydun mu?
Sen ise sadece yoktun bu aşkta, sadece yok...Bense, iki kişilik yaşadım bu aşkı, yorgun bir kambur gibi üzerimde, BİR BASIMA KATRAN GECELERDE! .. Senden kalan son hatıraydı, yüreğimdeki AŞKIM; onu da semaya bıraktım... ÖZGÜRCE! Geriye kalan sadece CAN kırıkları! ..
HANİ, ÖLÜMDÜ BİR BAŞINA YAŞANAN, AŞK İKİ KİŞİLİKTİ? ? ?
Sevgileri Yarınlara Bıraktınız 'Kalbinizi dolduran duygular kalbinizde kaldı.' Yaşamak ve sevmek için hep bilinmeyen bir zamanı bekleriz. Önce diploma almalıyızdır. Sonra iş, güç sahibi olmalıyızdır. Sonra ev, araba ve tüm eşyaları almalıyızdır. Sonra çocukları evlendirmek ve günlük hırslara boğulan hayatlarımızı papatyalar gibi koparıp vazoda yaşatmaya çalışırız. Yaprakları solmuş ve suyu pis kokan o vazo, yaşamın gizli saklı hainliklerine yataklık eder. Artık birbirimize dokunmadan, ellemeden yemekle yatak odası arasında geçer gider en değerli zaman, hayatımız.Biz hiç ölmeyecekmiş gibi sonsuzluk duygusu içinde gaflet uykularında kana bulanırız. Kan çiçekleri derleriz düşlerimizde, ölümlü hayatlarla örülü hayatlarımızın ölmüş sevdalarına ağıtlar yakarız düşlerimizde sessizce. Onları hep daha iyi bir zaman ve başka günlere bırakırız, yaşanacak ne varsa.Gizli bahçemizde açan çiçekleri tek tek yolup dökülen saçlarımızın yanına koyarız.Telaşla koşarken eve yetişip yemek yapmak için ya da iş toplantılarının tekdüze vurgusuna ayak uydururken verilecek taksitlerden daha önemli olmaz hiç sevgiyle dokunmak birine. Dokunmak, yaşamın en kutsal büyüsü kızıl akşam üstlerden koşarak gelen ve avucumuza yanar bir top gibi düşen.Dokunmak birine içten ve sevinerek bir çoçuk gibi varolduğuna şükrederek.Dokunmak, insanın insanla zenginleşen biricik yaratık olduğunun en güzel kanıtı.Oysa dokunmadan geçip gideriz en yakınlarımızda salınan yalamln kıyısından, lağım akan kanallarda boğuluruz küçücük hırslarla birgün bize hiç lazım olmayacak. Vakit olmaz yaşamak için. Vakit kalmaz yaşamak için beni unutma çiçeklerinden taçlar yapmaya aşkın başına.Öpüp koklamadan bir tenin yumuşaklığını, incir çekirdeğini doldurmaz kavgalarda tükenir nefesler. Kutsal nefeslerimizi en çirkin sözcüklere harcarız da düşünmeden, sevda sözcüklerine yer kalmaz koskoca mekanlarda.Dünyayı dar ederiz de herkeslere nedense yalnız gecelerde gözyaşlarımız bizi affetmez. Kavgalarda ve ağız dalaşlarında tüketiriz sevgilerimizi de aşklara hiç ümit vaad edilmez çorak topraklarda.Devedikenleri bile kururken bahçelerimizde baharın gelip geçtiğini görmeden kapanır gönül gözü. Gönül gözü kapalı olanın yiyeceği taş duvarlardır ev niyetine ve altın bilezikleridir sarılacak sevdalar yerine. Denizler uzak düşlerin maviliklerine saklanır da bir çocuk gibi, hiç selam etmez bize bilinmeyenin gizli sırlarından.Geniş zamanlar umarız bir gün sevgimizi söylemek için. Hiçbir gün gelmeyecek o günün hatırına harcarız hovardaca bir ömrü.Kanat çırpan aşklar bir kuş misali salınırken etrafımızda ya elimizde sıkıp öldürürüz onları ya da kaçırırız uzak ülkelere geri dönülmeyen. Aşk dokunmak ve sözden üretilen bir misk-u amberdir ki kokusu cihanı tutan. Sözlerden kolyeler takıp ak gerdanlara dokunuşun sarı güllerini dermek yaşamın hecelerini yanyana dizer.Yüreğinin surları yalçın kayalarla desteklenmiş insan nasıl ulaşsın sözcüklere? Bir kelebek misali yorulur kanatcıkları düşer yarı yolda boz toprak üstüne söz.Gecelere düğümlenmiş tutkuların yaşama ipek bir yorgan gibi serildiği günlerin özlemi fırtınalara yataklık eder ancak. Bırak! Ruhun öldüğü anlaışlsın.Bırak! Zaman sana hizmet etsin bıkıp usanmadan. Savaşın acımasız rüzgarına emanet yaşamlar, emanet yaşamlar kadar hain, sevgisiz ilişkilerin saldırısına uğrayan insan, karanlık yandaşlarına çevirirken yüzünü, unutur gider yaşamın kutsallığına türkü yakan dilleri. Kader değildir sevgisiz yaşamak. Ölüler yüzerken etrafımızda nehirden su içmek zor gelebilir insana ama yine de kutsaldır Ganj. Zeytin yaprağının gümüş bakışında açılır kapılar aşka.İçimize ılık zeytinyağı gibi akar sevdalar ve Akdeniz’in ruhu çırpınır beyaz köpükleriyle yüreğimizde.
Eğer zaman varsa yaşanacak. Her akşam seninle Yeşil bir zeytin tanesi Bir parça mavi deniz Alır beni Seni düşündükçe Gül dikiyorum ellerimin değdiği yere.
Aşk dokunmaktır gül yaprağı tene, söz ise yarin attığı bir güldür taş niyetine
Bir hayalldi benimkisi, bir rüyaydi belki gördügüm... bu kadar cabuk uyanmak zorunda kalmam, belki buna inanmam di en büyük hatam... Seni ne kadar sevdigimin tarifini bile yapamazken bu hayatta, sen yasattirdin bu cekilmez aciyi bana... Inan sendin benim tek bekledigim. Sendin tek benim sevdigim... Benim yasadiklarimi ne sen anlayabilirsin nede bir baskasi, Senden baskasi bana haramdi... Ummut kalmadi artik bende, hayallerim tükendi seninle, uyanmak istemedigim bu rüyam, sonunda kabuslara döndü benim en büyük duam.. herzaman ellerimi actigimda istedigim sendin... dualarlan gönlümde dolan birtek sendin... tüm kalbimle istedim seni, sense terk edip gittin simdi beni... Ömrümde ilk defa bu kadar büyük bir hatta yaptim, sana bu cocuksu, bu sevgi dolu yürregimle kandim... Ama sen benimle sadece bir oyuncak gibi oynadin... Benim duygularimi hicce saydin, hic birsdey yasanmamis gibi birden bire gittin, ve beni böylece sensiz tek basima caresiz bir sekilde biraktin.. Hakketmedim ben bunu, Günhaim sadec seni sevmekdi,sana kalbimi vermemdi Bir rüyya inanip bu duruma gelmemdi… Ben sadece seni sevdim ve seni istedim bitanem… Artik sen bana harram olsanda, baska ellerde olsanda, Sevgimden vazgecmem ASLA.....! ! ! ! ! ! ! Seni cok seviyorum
***yeniden doğmak*** Sevginin gözyaşları damla damla olup.. Gökyüzüne doğru kaybolup giderler... Ve gökyüzünün güzelliğine güzellik katan.. Milyonlarca yıldızlardan biri olurlar.. Ve bu gözyaşları bir çok sevgilinin sevgi bağını arttırır... Ama bilmezler ki kendilerine bu gücü veren.. Sevipte ayrılanların gözyaşlarıdır.. Ve bu gözyaşları gökyüzünden tıpkı bir yıldız gibi kayar... İşte o anlarda bir çok dilek tutulur.. İşte o anlarda bir çok kalp yanar.. İşte o anlarda tatlı tatlı gülümsenir.. işte o anlarda yağmur çiseler.. İşte o anlarda yeni bir güneş açarmış.....
Bugün kederliyim, beterim bugün Sesime ses değse çığlık oluyor Üşüyor toprak, taşlar üşüyor Vuslatı yakın eden yollar üşüyor
Yumma gözlerini uyuma bugün Bütün gölgeler akşam oluyor Üşüyor yaprak dallar üşüyor Savrulup yırtılan rüzgar üşüyor (İçimde kış gibi bir mevsim üşüyor)
Oysa ben senden neler neler isterdim Senli sevdalarda doğmak isterdim Sabahlar isterdin asi ve mavi Büyüsün isterdim ışığın rengi Ama gel gör ki kötüyüm bugün
kardelenin öyküsü bu biraz ürkek biraz çocuk gökyüzüne sevdalı aşkı arıyordu en son bulamadıysa eğer ağlıyor olmalı...
gözlerimin içine bakardı tüm saflığınla.. ne desem yüzünden yaş akardı bir gün koptu benden şiir yazdım ona okuyor olmalı...
gerçekler ona göre değil düşlerde gezinirdi gece yarıları.. bir gün o da uyanacak ayrılıklara belki ağlayacak sabaha karşı ama şimdi.. şu an uyuyor olmalı...
durup durup kaçardı benden bir köşeye saklanırdı cesaretin varsa sev derdi hep ki o benim gökyüzümdü anlamadı...
Sadece gelsen Sadece uzattığın elini versen de Tutup seni kanatlanıp uçursam Seni senden bile çok uzaklara kaçırsam
Sadece gelsen sen Nereye diye sormasan hiç Adımların gittiği yer zor olmasa O adımlar sonunda korku bizi bulmasa
Sen sadece gelsen Öylesine ve sadece yürüsen Aklımda bir şey yok sen de de olmasa Aklıma aklındakiler dolsa ve sen hiç gitmesen
Sadece gelsen Gülümsesen ordan ve Yanı başındayken küçücük bir buse Uzaklardayken kocaman bir özlem olsan
Sadece gelsen de hani Rüzgarla yan yana olsan savursan Sende olanı yedi düvele korkmadan duyursan Ve kocaman bir ateş olsan da yaksan kavursan
Gelsen sadece Gül olsan Gülcan olsan Güldüğün anda canda olsan Canım içinde can olsan da Sadece sevsen Sadece sevsen Sadece sevsen de kendini de sevdirsen
Bu yazdigim ne bir siir ne bir sarki Asla bilmeyecek kimse bu satirlari sana yazdigmi Belki sende bilmeyeceksin, okumayacaksin, görmeyeceksin Hayalimde sen hep bir hayal olarak kalacaksin Her aksam dinmeyen hasretinle dagiliyorum Bunun adina ask mi derler bilemiyorum
Haziran sicaginin ortasinda kar'in yagmasi imkansiz gelir ya insana Böyle imkansiz bizim askimiz bu dünya da Yalniz deniz ve daglara haykirabildim bu imkansiz aski Baska türlü olamaz çünkü bu ask sakincali, yasakli, zararli..
Daglar topraklara, deniz de sulara fisildamis olani biteni Bulutlar bile anlamis ve akitmis ikimiz için gözyaslarini sel gibi Yazilani silip, kaderi degistiremeyiz biz Ne faydasi olacak ki desem sana aski çiz Sadece boynumuzu kadere eyip yürümek Sevgimizi kalbimizden baska kimseye söylememek gerek
Ikimizde ayri yerlerde, belki yorgun, belki durgun mutlu olamiyacagiz Ama ben sana söz veriyorum mühürlü kaderim bunu yasatacagiz Bu imkansiz ask ben yasadikca benle yasayacak Ben olmayinca da bu iki çift göz hep sana bakip koruyacak
Ask' a inanmazdim, imkansiz dedikleri seylere gülüp geçerdim Sen bana askki ögrettin, imkansiz olsada Asil gerçek ask bizim imkansiz askimizdir, bunu hiç unutma...
Bir gece dilim tutulmalı Ay gökteyken, Girdabına düşmeliyim yalnızlığın İhanetin adını bilmemeliyim Ya da uğramamalı yalanlar beynime. Zindandan mektuplar yazmalıyım Penceremde bir karanfil solmalı, İçimde tebessümler.. Bir yakın iklim olmalısın bana. Ah ederken, Gün görmemiş bir yıldız kaymalı. Seveceksem böyle sevmeliyim Yaşayacaksam böyle.. Başucumda kara bır kıtap bulunmalı Her sayfaya adımı yazmalıyım. Hayallerim gökte yıldızlaşırken, Lanet etmeliyim şansıma, tutunamayışıma Aklıma geldiğin anlardaki kahroluşuma Seveceksem böyle sevmeliyim, Kahrolacaksam böyle.. Bir başkası dediğinde dik olmalıyım Ya da yabancı birisi, senin için İçimin kan revanını görmemelisin. Fırtınalar koparken içimde, Dudaklarım süt liman olmalı Bilmemelisin yüreğimin ezikliğini Sevgimi darağacına asarken, Ellerim titrememeli Seveceksem böyle sevmeliyim
Bu Gece Sensiz Sabahlayacağım Bu gece sensiz sabahlayacağım Yine sensizlikte sesini duyacağım Belki sessiz olacak gürültüsüz olacak Ama ben sana ağlayacağım Belki ellerim ellerini arayacak Yorgun gözlerim sabağı sensiz bulacak Belki elimde sigaram masamda içkim Senin hayalini yudumlayacağım Belki teninin hasreti bir kibrit alevi gibi yakarken bedenimi Göğsümden dudaklarıma bir isyan kabaracak Düşüncelerim bir bir yargılayacak benliğimi Belki sensiz uyurken ben Kendi kalemimim kendim kıracağım idamlık bir mahküm gibi Belki çaresizce bekleyeceğim O an ölümün soğuk nefesini duyacaksın dudaklarında Belki bir masum göz yaşı olacağım yanaklarında Hasretin açısı küstürsede türküleri Dilinden düşmeyen söz olacağım Sen tatlı rüyalar görürken Belki ben son nefesimi vereceğim vermiş olacağım
Nefret ediyorum senden,seviyorum seni ben NEDEN? - bunu söyliyemicegim cüklü aglamaya basliyorum hemen! Dikkat etmeden ask yoluna düsersen kalbin i benim gibi kayip edersen, mergersem ask bir oyunmus oyunda senin gibi kazanan yokmus benim gibi kayip eden colmussssssss........... Göremiyorum,duyamiyorum,hisedemiyorum,baskasini sevemiyorum hergün yeniden senin dönmeni umuyorum.Sensiz bir hayata cesaret edemiyorum seni cilginca seviyorum sensizlikten cok korkuyorum! Lanet ediyorum ediyorum beni biraktin o güne sevioyrum,seviyorum ölesiyeeeeeeee mutlu,usun simdi DERYANIN´elerinde? ? ? sevebilir mi o seni benim gibi delicesine,mutlumusun ona askim,bebegim,melegim dedin´de? Koydun onu demek benim yerine,kalbini en derin yerine.... bense SEVIORUM koyamiyorum baskasini senin yaerine,seni bekliyor o zavali yüregim terk edilmis kalbim,aglayan su gözlerim. küstüm artik kaderime,dostluk ediyorum ecelimle geri dön bana birakmadan kenimi kara kuyulara ne olur dön,dön bana,dönnnnnnnnnnnnnnnnnn bebegim ben hep seni SEVECEGIMMM ÖLÜMÜNE KAFDAR SENI BAKLEYECEGIMMMMMMMMMM
Bir daha seni dusunup, aglamayacagim.... Yanmayacagim sensizliyime.. Acitmayacagim kalbimi....... Alisacagim.......Soz verdim kendi-kendime. Senli anilarimla doldurup sensiz gunlerimi, sen varmissin gibi devam edecegim her seye. Hayellerim yoklugunu tamamlamayacak biliyorum. Aslinda soz verirken kendi-kendime, kendi-kendimi aldattigimi da biliyorum. Inan ki, beceremiyorum. Beynime hukum veren yuregime soz geciremiyorum. Seni unutmak kendi varligimi yok saymak gibi. Cunki, sen bendesin. Aglayan gozlerimde, gulen dudaklarimda, Sizlayan kalbimde - her seyimde sen varsin. Unuttukca seni degil, sensizliyi unutuyorum...! ! ! Belki sen de uzuluyorsun bilmem ama, bu ayriligi sen istedin. Bana sadece kabul etmek dustu. Imkansiz sandigim sensizliyi yasiyorum simdi. En garibi de ne biliyormusun? Seni seninle yasamadan, sensizliyi yasiyorum. Tipki yasamadan, olume gider gibi...! ! ! Bende kalan saf duygularla yasattigim bu sevgimi parcalanmis yuregimin sizlayan yarisinda saklayacagim. Biliyorum donmeyeceksin... Belki gelirsin diye yine umit baglarim...! ! !
YINE YAGMUR VAR DISARDA VE YINE SOKAKLAR BOMBOS YINE IZLIYORUM CAMDAN YAGMURU,KARANLIGI VE YANLIZLIGI.. AMA BU DEFA SEVEREK SEVILEREK DAHA BIR BASKA BAKIYORUM INSANLARA SENI SEVIYORUM,SENI COK SEVIYORUM...
YINE YAGMUR VAR DISARDA VE BENIM YÜREGIMDE COK YAKINIMDASIN BILIYORUM.. CARESIZ YÜREGIMIN EN DERININDESIN FAKAT BAGIRSAM SESIMI DUYARMISIN BILMIYORUM.. ARAMIZDA DAGLAR VE BITIP TÜKENMEYEN YOLLAR VARKEN; DUYARMISIN BENI SEVDIGIM..?
YINE YAGMUR VAR DISARDA VE BENIM GÖZLERIMDE BU DEFA NE ICIN AGLADIGIMI BILIYORUM DEMEK INSAN GÖNÜLDEN SEVINCE BÖYLE OLURMUS DIYORUM CÜNKÜ BU DEFA SENIN ICIN DAHA BIR BASKA AGLIYORUM..
YINE YAGMUR VAR DISARDA VE YINE ICIMDE FIRTINA BU DEFA SENIN ICIN KOPARTIYORUM FIRTINALARI SENI SEVDIGIM ICIN HAYATTA BANA VERILMIS EN GÜZEL ARMAGAN OLDUGUN ICIN BENIM OLDUGUN ICIN DAHA BIR BASKA YASIYORUM HAYATI SENIN ICIN BU HAYATIMDA EGER YASANMAYA DEGIYORSA BILKI HERSEY SENIN UGRUNA,SEVDIGIM
Rabbim Bir insan koy kalbime Ama o insan senin de sevdigin olsun
Ve bana öyle bir insan sevdir ki O insanin kalbi Seninle sevisen bir mabed olsun. Beni öyle bir insanla bulustur ki benden önce Onunla bulusmus olan sen olasin
Onunla el ele tutustugumuzda Ikimizin uzerinde Senin elin olsun
Bana öyle gözler göster ki Ben o gözlerden sana bakayim
Bana öyle bir sevgili ver ki O gözler cennete acilan iki pencere olsun
Onunla oyle bir yolda yürüyelim ki Kilavuzumuz sen olasin ey Rabbim
Oyle bir sevgili verki bana Ona sarildigimda kainat bize baksin Birbirine sarilsin
Sevgimiz kurtla kuzulari baristirsin Bize bakip seytan Adem'e secde etsin Günah sevap ugruna kendini feda etsin Olüler birer birer uyansin sevgimizle
Bize öyle bir sevgili ver ki Rabbim! Sevgimizde Muhammed sevilsin
Oyle sevelimki birbirimizi Hz. Hatice göklerden bize seslensin Ve desin ki
'Bak ya Muhammed bak su sevgililere onlar bizde... bizde onlardayiz.
Bak Askimiz birkez daha yasaniyor yer yüzünde.. Allah Askimizi öyLe cok seviyorki binlerce insana yasatiyor
Adı Gül'dü Gülleri severdi en çok Güldü mü güller açardı gül yüzünde Güllerle bölüşürdü yalnızlığını Hep gül beklerdi sevdiğinden Bir de 'gül mevsimini' takvimlerden Bir gül kokusuna Bir de 'gül reçeline' dayanamazdı Hep güller kurutmuştu Hayatının en hazin sayfalarında Hep gülerek büyütmüştü sevdasını Ve her sabah Bir gül gibi bırakırdı tebessümünü sofraya Tıpkı sımsıcak bir ekmek gibi Ahşap bir evin avlusunda Mis kokulu gülleri derlerdi Ve bütün sırlarını sadece güllere söylerdi Ne zaman bir haksızlık görse Kanayan bir gül gibi Ahh bu dünyada Gülü gülle tartsalar derdi
Ne okur ne yazardı Ağlasa gülleri sular Gülse gülleri okşardı Ama ne zaman içli bir şarkı duysa Güllere bakar uzun uzun dalardı
İşte öyle bir çiçekti Şiirimin ucunda gülden bir kalemdi İşte o kadın Benim annemdi.
Bir bilseniz Ne güller yeşertti hayatın dikenlerinden Dökerek gözyaşını Ve şimdi O güller süslüyor onun mezar taşını...
Genç kız yine acılar içinde odasında yatıyordu. Henuz hayatının baharında ölümle yüz yüzeydi. Babası onu kurtarmak için gazetelere ilan vermiş, para teklif etmişti. Ama onun kalbinin teklemesi değil, kalbinin içindeki sızı ilgilendiriyordu. Sevdiği aklına geldi bir damla yaş daha döküldü gözlerinden. Ayrıldıklarından beri tam beş çile dolu yıl geçmişti. Aslında sevgilerinin arasına o kahrolası para girmişti. Hatırlıyorduda sevdiği ona birkeresinde: - Ben zengin değilim belki ama seni seven bir kalbim var. Sana sadece onu verebilirim, demişti.
Zaten sevgiye muhtaç birisi başka ne isteyebilirdiki. Kendisini sevmesi yeterdi.O en çok Saçlarının dökülmesine üzülüyordu. Çünkü sevdiği öpmüş koklamıştı saçlarını. Her dökülen saç yüreğine bir hançer olup saplanıyordu. Şimdi tek isteği sevdiğinin son anlarında yanında olmasıydı. Ne olurdu onu birkez daha görebilse, onu birkez daha koklayabilse.Bu düşünceler arasında uykuya daldı.
Babası heyecanlı bir şekilde kızının odasına girdi. ' Müjde kızım,kalp bulundu ' dediğinde kızının bir peri güzellliğinde, sevdiğinin özleminden ıslanmış yüzüne baktı ve çıktı odadan...
Genç kız, bir hafta sonra kendine geldiğinde sanki başka bir dünyadaydı. İçinde acaip bir his vardı. Sanki bu dünya ona çok farklı gelmişti. Aklına yine sevdiği geldi. Kalbi eskisinden daha hızlı atmaya başladı. Kalbi değişmişti ama sevdiğini eskisinden daha çok sever olmuştu.
Bir gece ansızın uyandı uykusundan kalbi çok hızlı atıyordu. Bu durum sürekli böyle devam etti.Doktora gitti, durumunu anlattı. doktor: - Bir aya kalmaz geçer, demişti. Ama aradan aylar geçmesine rağmen durum aynıydı.
Birgün bahçeye çıktı Çiçekleri seviyordu. Kırmızı güllerin yanına gitti. Kalbi hızlı hızlı atmaya başladı. En çok kırmızı gülleri severdi. Çünkü sevdiği ona benzediğini söylerdi hep. Birden kapı çaldı. Kapıyı açtı kimse yoktu. Yere baktı bir mektup vardı ve onaydı. Mektubu açtı ve kalbi hızlı hızlı atmaya başladı. Bu onun kokusuydu. Koltuğuna zarzor oturabildi. Zarfın içinden mektubu titreyen ellerle çıkardı ve okumaya başladı: ' Sevdiğim, bugün sevdamızın altıncı yılı. Seni hep sevdim. Seninle ayrılmak zorunda kaldığımızdan beri, bir kalbe iki sevginin sığmayacağını bildiğimden ne birini sevdim ne de evlendim. Her günüm çile ve azapla geçti. Hergün sana şiirler yazdım, hergün şiirlerimi okudum ve hergün ağladım. Tam beş yıl boyunca hergün yazdım, okudum, ağladım. Birgün önüme bir fırsat çıktı. Bu fırsatı reddedip kendime daha fazla haksızlık edemezdim. Belki seni unuturum diye senden çok uzaklara gittim. Ama şimdi seni daha çok özlüyorum. Her gece yanına geliyorum o masum yüzünü okşuyor yanaklarına öpücükler konduruyorum, sen uyanıyorsun benim geldiğimi anladığını sanıyorum ama sen o tatlı uykuna geri dönüyorsun. Sevdiğim hep ben geldim senin yanına artık sen gel olurmu. Kırmızı güllerimize iyi bak. Ve artık unutma içinde seni senden daha çok seven bir kalbin var artık. Ona iyi bak olurmu. Kırmızı güllere ve kalbimize iyi bak. Seni yanıma gelene kadar bekleyeceğim sevdiğim Hoşçakal...'
Bir insani hayatindan sonsuza kadar cikartmak zorunda kaldin mi hic? Hani ölmüs gibi, hani uzatsan da elini tutamayacagini bilmek gibi, her an kapindan iceri gülümseyerek girecegini bekleyip ama aslinda hic gelemeyecegini de bilmen gibi. Ne zor sey degil mi ölmedigini bilmek, ama ölmüs gibi ulasilmaz olmasi artik o insanin sana, ne kadar katlanilmaz bir gercek degil mi sen hala bu kadar sevgili iken? Özlemek, bu kadar özlemek,etini kemigini yakarcasina özlemek. Cok kötü degil mi? Bu kadar özleyip onu görememek, ona dokunamamak, onu isitememek, artik sonunun 'Pi' hali degil mi? Biliyorsun degil mi? Ne kadar umutsuz bir arayistir o, kalabalik caddede gecen binlerce yüze bakmak belki bir kez daha görebilmek icin o yüzü, belki biraz önce gecti bu kaldirimdan diye düsünmek, belki su an arkamda yürüyen insanlarin icinde bir yerde demek, belki su an üzerimdedir gözleri diye paranoyalar yasamak ne zordur degil mi? Ne kadar eritir insani fark etmeden. Sende biliyorsun degil mi bunlari.? Bir sinema koltugunda sende iki kisi gibi oturdun mu hic? Hic iki kisi gibi zevk aldin mi bir konserden yalniz basina. Güzel bir kafe kesfettiginde, güzel bir film seyrettiginde, güzel bir sarki dinlediginde güzellikleri oranynda eksik kaldıklarını hissettin mi paylasamadigin icin onunla. Bir barin kalabaliginda hic yarim vücudunla sallandin mi ortada? Hic iki kisilik beyninle yarim insan olabildin mi? Baktiginda aynana sadece yüzünün bir yarisini gördügün oldu mu hic? Sana hayatindaki en büyük yoksunlugu yasatandan nefret edemedigin zamanlar oldu mu hic? Gözünün icine baka baka kolunu bacagini kesen bir insanin yüzüne sevgi dolu bir gülümseme ile bakabildigin zamanlar oldu mu hic? Hayatta inanligin bütün degerlerini altüst eden birisine ask siirleri yazabildin mi? Onu icinde korumanin seni yok etmek oldugu zamanlara feda oldun mu hic? Icinde aglayan cocuga umut sarkilari söyleyemedi? in, özlemini, susuzluğunu, açlığını gideremedigin zamanlar oldu mu hic? Kanayan yarasini gördügün ama merhem olamadigin zamanlar. Gücünün, hani o tanrisal gücünün bir cocugun aglamasini susturamayacak kadar oldugunu gördügün zamanlar oldu mu hic? Hiiiiiiic.... Hiic
Zamanın birinde bir oduncu, ormanda odun keserken çalı arasında bir yılana raslamis. Elindeki baltayı kaldırıp yılanın başını vurmak üzereyken bir an göz göze gelmiş. Yaradana olan aşkı -yılan bile olsa- yaratılana yansımış ve yılanı vurmaya kıyamamış. Yılan da duygulanmış, dile gelmiş.Ey insanoğlu, sen bana kıyamadın, ben de sana bir iyilik edeceğim demiş.Bir kör kuyuya dalmış ve kaybolmuş. Biraz sonra ağzında bir altın lira ile dönmüş ve oduncuya uzatmış. 'Bundan böyle ömür boyu sana her gün bir altın lira vereceğim.' Oduncu altını bozdurmuş ve evinde o gün şenlik olmuş. Hiç kimseye olan biteni anlatmamış, ailesi dahil.Herkes sadece oduncunun çok çalıştığı için durumunun düzeldiğini zannetmiş.Yıllar boyu her gün o kör kuyunun başına gitmiş, yılan ile bulusmuş ve altınını almış. Gel zaman git zaman, oduncu ağır hastalanmış. Kuyunun başına gidemez olmuş. Bir kaç gün geçince bolluğa alışmış evinde darlık başlamış. Oduncu oğlunu yanına çağırmış ve yılanın sırrını anlatmış. 'Git kör kuyunun başına ve oğlum olduğunu söyle, yılan sana altın verecek' demiş. Oğlu inanmamış ama gitmiş, yılan önce saklanmış, sonra ortaya çıkmış. Onun oduncunun oğlu olduğuna iyice kanaat getirince de kuyuya inip bir altın getirmiş. Oğlan önce inanmadığı hikayenin gerçek olduğunu görünce hırsa kapılmış, kimbilir daha ne kadar altın var kuyudan içeride demiş....Hırsla yılanı öldürmek için bir hamle yapmış, ıskalamış ama yılanın kuyruğunu koparmış. Yılan da can havliyle dönüp oğlanı sokmuş ve öldürmüş. Akşam yaklaşıp da oğlu gelmeyince oduncu iyice endişelenmiş. Hasta yatağından sürünerek bile olsa kalkmış. Kuyunun başına gitmiş ki oğlu cansız yatıyor. Yılan o arada görünmüş ki, kuyruğu yok ve kanlar içinde.. Oduncu durumu anlamış ve çok üzülmüş. Canının parçası oğlu yerde cansız, yıllardır velinimeti olan yılan yaralı... Hatalı olan oğlum olmalı demiş ve yılandan özür dilemiş. Tekrar dost olalım demiş... Yılan ise acı acı gülümsemiş. Çok isterdim ama...Sende bu evlat acısı..bende de bu kuyruk acısı varken biz artık dost olamayız
12.04.2007 - 21:24
Ve Gittin...
Küçücük şeylerden mutlu olabilen biz, göremez olduk yüzlerimizi aynalardan.Özlemlerim, sevgilerim yıllar öncesinden kalan.Kokuna hasret gülüşüne karanfiller dağıtan vazgeçtiğim hayata…Sevda yüklü trenler geçerken gözlerimden el sallayacakmışsın gibi şaşkın bakan yüzlerle çakışmak ve her biri senden farklı…Küçücük, minicik bir umuttu benimki…
Hüznü, sevgiyi, dostluğu, fedakarlığı içine alan o yürekteydi ellerim…Düştü kırıldı güzellikler bana kalan acı! Şimdi nefretin yakışmadığı bir çehre arkamda…Sesini duymak için bin bir bahane bulan, senin fark edemediğin, kirlettiğin tertemiz bir kalp avuçlarımda...kan ağlayan bir bebek gördün mü hiç? Annesini arayan, arayan….bulamayan, karalara bürünmüş bi bebek…Ağlayan sevda yüklü bi bulut.Şimdi ben bir bulut göklerde, giden günlerin ağırlığı üzerimde ama yitirmediğim bir sevgi o mavilikte…özlüyorum ve o özlenene ağlıyorum.Kaldır başını bak bir kez.Allah aşkına, göreceksin ıslanacak gözlerin benim için olmasa da benimle..Ama sen ağlama, sakın ağlama….
-
Ne yapsam rüzgar saçlarımı karıştırıyor Alnıma çizgiler koyuyor her yaşanmışlık İtirazsız titriyor bedenim gecenin karanlığında Uykularım kör kuyularda sancılı Sığmıyor hiçbir yere yüreğim Hayat sarhoş yıkılıyor üstüme Pusatsız, yalın yürüyüşüme Hain bir bıçak gibi saplanıyor yiten gün yüzü
Uzak bir ihtimal gülüşüm Anlamsız kelimeler çöplüğüne dönüyor yüzüm Bir çare geçmiş zamanlardan geleceğe
Vurgun yemiş kahpe bakışlar arasında Oyasız, işlenmemiş sade bir mendile kanar burnum Nankör bıçaklara inat suskundur yürüyüşüm Ne yapsam rüzgar saçlarımı karıştırıyor
El vermiyor ihanete güneşin umudu Kör düğümlere bağlandı gözlerimin maviliği Sıksam, yumruklarım yere düşer Mahşere döner sokaklar Belirsiz soygun yerine döner yurdum
İsyan günlüğüme suskunluğu derkenar etti bakışlar
Ne yapsam rüzgar saçlarımı karıştırıyor Bir yıldız akar bin yıldızlı geceden saçlarıma Kötümser bir matematik işlemi gibi bakışlarım kaba İyileşmiş sanrıların doruğunda
Bombalanmış ya pıtların arasında can verir papatya
İhanet yalnızlığını kuşanmış, küstah Çapaksız bir bakışım olsun isterim Eylemsizlik bildirgesi sunsun tüm günahlar
Gürlesin bulutların nemi humuslu toprağa İsimsiz babaların irinleri kirletmeden uyansın sabah Ne yapsam rüzgar saçlarımı karıştırıyor Her yalnızlık farklı bir düş olarak çıkar karşıma Sokaklara iner sesim korkusuz ve gümrah
Ne yapsam rüzgar saçlarımı karıştırıyor Telaş vakti sunulan kavgaları sunalara verdim / göç vaktidir Ey baharın kapısı olan çiçekler Taze bir ölüyü kokunuzla diriltin bu sabah.
-
Ve gittin...
Öncesini düşünmek istemedigim sonrası ise meçhul bir aşktı yaşadığımız...
Ve aşk bitti...
Giderken geride bıraktığın,içinden seni de almayı unttuğun bir kalp...
Biraz hasarlı,ürkek,bi o kadar da beceriksiz...
Seni unutmayı bile beceremedi bu kalp...
Aşk bitti...
Sensiz uyuyamadığım geceler,karanlıktan korktuğumda çevirdigim numara,sabah kalktıgımda huzur verici sesin yok,gözlerin yok...
Dedim ya gittin...
Sen gittin gideli bu ilk ve son mektubum sana...
Artık seninleyken yazdığım şiir ve mektupları düzeltiyorum ve düzeltecegim...
Seni seviyorumları 'seni ne cok sevdim' yaptım,meğer ne çok seni seviyorum yazmışım,seni öpüyorumları 'seni özlüyorum ' yaptım...
Yaptım da bir 'seni unuttum' yapamadım...
'Seni unutmalıyım'da kaldı hep...
Seni unutmalıyım...! ! !
Ve gittin...
Sadece bitti dedin...
Fazlasına gerek yoktu zaten...
Herkes anlamak istediğini anlardı degil mi...
Ama inan hiçbir şey anlamıyorum...
Sana lanetlermi yağdırmalıyım,yoksa yolun açık olsun mu demeliyim...
Yok bu çok fazla,dilerim Allah'tan bensiz gittiğin hiç bir yol açık olmasın...! ! !
Sensiz aldığım nefes nefes değilken,bensiz aldığın nefes nefes olmasın...
Yok bu da çok fazla...
Ben kıyamam ki sana...
Ben sadece geride bıraktıgın bu beceriksiz kalp için yalvarıyorum...
GEL UNUTTUR BANA SENİ...
12.04.2007 - 21:23
En güzel deniz yıldızı ellerin ve parmakların
denizlerin en güzeli duygu denizi
kumsalların en sıcağı tenin
güneşlerin en parlağı gözlerindeki ışıltı
dalgaların en güzeli saçlarındaki kıvrımlar
en güzel deniz yıldızı ellerin ve parmakların
12.04.2007 - 21:23
Seni ne çok sevdim ben. Ne çok gözyaşı döktüm senin için. Geceleri sen yatağında meleklerin kanatlarıyla uçarken ben penceremin önünde senin rüyana girmek için dua ederdim. Bir bakışına, bir dudak kıvrımında titreşen gülüşüne ulaşmak için dünyanın bütün çiçeklerini önüne sererdim.
Şiirler, şarkılar, sevgiler içimde tutuşan bir ateş, onun yangınında senin için kül kesildim. Ağır hastalar geceyi zor geçirir. Sabahı bekler kırgın yürekler, hasta umutlar, yalnız ruhlar. Yalnızdı gecelerim. Hastaydı gecelerim. Kan kaybından giden bir yaralı gibi umarsızdı gecelerim. Bir uçurumun kenarına beni taşıyan karabasandı gecelerim. Adına yalnızlık dedim. Sensizlik dedim.. Sen beni bilmedin, beni tanımadın, beni sevmedin.. Bu bir ölümdü, bu bir fermandı.. Bıçak kesmez artık beni, ip asmaz, çeküller yüreğimi taşımaz. Yaşamak mümkün değil, yalnızlık karanlık kapılarıyla üstüme kapandı. Amansız acılar içindeyim.
Ey Sevdiğim.. Ben seni ne çok sevdim. Dünya bildi, bir sen bilmedin. Yalnızlığın diğer adı aşka karşılık almamaktır. Kaçılamayacak kadar yakın, tutulamayacak kadar uzak bir yerdesin.. Benim aşkıma yalnızlık kucak açtı. Senin yokluğuna dokundum, içim yandı. Odamın çıldırtan sessizliğinde sana seslendim. Yankısı döndü dolaştı, senin kapıların bana kapalı. Kendi sesim yine bana ulaştı. Anladım ki beni hiç duymayacaksın.
Sana sitem edemem. Sana kırılamam. Bir tek dileğim var senden, son bir tek isteğim. O da MUTLU OLMAN.
MUTLU OL SEVDİĞİM.. BİRİCİĞİM.. AŞKIM. NEREYE, KİME GİDERSEN GİT YETER Kİ SEN MUTLU OL...
12.04.2007 - 21:22
Daha kaç geceler böyle sessiz, böyle sensiz yaşayacağım? Bilmiyor musun ki ey yar, beni ne çok mahvediyor uzaklığın, ne çok bölüyor kalbimi kalbin...
Bir gece daha başlıyor... Önümde upuzun yaşayacağım bir gecem, bir karanlığım daha var. Saatlere, saniyelere gireceğin; damarımdaki kanıma kadar işleyeceğin bir gecem daha başlıyor... Bir gecem, bir sevdam daha başlıyor ama yazık ki gözyaşları ma giren olmayacaksın yinede.
Beni artık acılarımla baş başa bıraktı ağlamalarım. Gözyaşlarım bile beni terketti.Sen geldiğinden, sen olduğundan beri tüm herşey beni terketti. Ben de tükettim onları zaten. Evet artık geceleri uyuyamıyorum. Karanlıklar başlar başlamaz başlıyor kalbimin aglamaları.Önceleri onları dinlemeye, onlara ses vermeye çalışıyordum. Farketmiyormuşum gibi davranıyordum. Sırf o
karanlık geceyle yüz yüze gelmemek için.
Biliyordum o yalnızlığı yaşamam gerekiyordu. Bir insan arıyordum yanımda, geceyi bana unutturacak.
Onun iyi, güzel ve çirkin olması da önem taşımıyordu. Yeter ki olsun yanımda. Olsun ki gece üzerime üzerime gelmesin. Yanımda birini görüp vazgeçsin benden.Veya yanımda birileri olsun da unutayım istiyordum SENİ. Biliyordum ki geceyle yüz yüze kaldığım zaman Sevda dışında bir şey olmayacaktım. Sonra, sonra bu dönem de kayboldu. Yalnızlığı arayan, yalnızlığa özlem duyan oldum.O karanlık gecelerin ıssızlığına gömülmekten kaçamaz oldum. Çünkü onlar da seni buluyordum. Çünkü bana gündüzlerin veremediğini veriyordu geceler SENİ...
Gündüzlerde yoktun, aydınlarda yanımda yürüyen değildin. Ama geceleri öyle miydi? Geceleri yüreğimde yürüyordun ve ben adımlarında yaşayandım. Artık uyuyamıyorum. Hem de hiç mi hiç Ne kadar çabalasam da olmuyor. Bir garip ağırlıkla kah seni bekleyerek kah gelmeyeceğinden emin olarak geçiriyordum saatleri.
Seni yaşıyordum. Gecelerde yüz yüze kalıyorduk seninle.Gece vefalı, fedakar bir anne gibi kucağına alıyor beni sabaha kadar götürüyordu. Zaman akıyormuydu, geçiyor muydu bilen değilim. Hiçbir zaman da bilen olmadım. Bu yaralarla, bu kanıma işleyen aşk yangınlarıyla sabaha nasıl kül olmadan varabiliyordum? Bilmiyorum gerçekten. Yanmaktan ateş olduğum bu gecelerde beni tüketmeyen neydi? Sevgin mi? Beni evirip çevirip kora getiren söndürmeyen neydi? Bağrımdaki yangından neden yok olmuyordum? Beni sabaha vardıran geceler miydi yoksa?
Geceler Benim gecelerim.... Senin gecelerin... Seni yaşadığım Geceler. Gönlümde bir derin yarasın sen! Bu gecelerde de çok şey istedim bir şeyler yapabilmeyi. Elime çoğu kez kalem kağıt alıp seni yazmayı istedim. Olmadı ama.Kalbim seninle öylesine doluydu ki her hareketim sönük kalıyordu. Ben çaresizliği kapılıp gidiyordum. Ne yaptığımı bilmiyordum. Saatlerce, saatlerce oturup seni düşünüyordum. Kalbimde bastırmaya çalıştığım duygularıma ilk olarak geceleri yaşama hakkı veriyordum. Herkesten gizlemeye çalıştığım o korları gecelere çıkartıyordum sanki. Gecelerden saklamıyordum hiçbirşeyi. Gecelerle paylaşıyordum, ve geceler sarıyordu beni. Beni alıp sensizliğin okyanusunda boğmuyordu. Beni sensizliğin zirvesinde, en uç noktasında aşkın sonsuzluğuna götürüyordu.
Artık bu geceleri sevmeye başlıyorum. Bana seni getiren geceler...Benim gecelerim onlar...Benim senlerim benim yalnızlıklarım, benim aşklarım diyebildiğim gecelerim.Evet artık uyuyamayan, ağlayamayan gözlerime ağlamıyorum. Gecelerimi de feda ediyorum sana. Gündüzlerde söyleyemediklerimi gecelerde haykırıyorum. Ve uçsuz bucaksız seviyorum seviyorum SEVİYORUM.
Artık uyuyamıyorum, evet. Uykular haram oldu bana senden sonra. Hem nasıl uyuyabilirim ki? Gözlerin var artık gecelerimde, senin gözlerin senin karanlık gözlerin.. Hiç görmediğim gözlerin.... Sanıyorum ki artık sana yalnız ben değil, geceler de vurgun! Beni böylesine koynuna alışı, karanlığında bunca aydınlatması neden? Evet sen öyle güzel, öyle güzelsin ki, geceler de seni sevdi.Öyle ki sana ihanet edip de seni yaşamıyormuşçasına uyumaya, gözlerimi yummaya çalıştığım zaman hemen giriveriyorlar içime ve seni getiriyorlar bana. Gözlerimi öyle bir açıyorlar ki bir dahasına kapayamıyorum bile...
Ve ağlayabilmeyi diliyorum bazı geceler. Bunu gecelerden sonsuza diliyorum. Ağlasam, doyasıya hıçkırırcasına ağlasam belki seni bir parçacık olsa unutur ve kendi içime gömülür birazcık gözlerimi yumabilirim diye düşünüyorum. Sabahları uykuda yakalayan olmaktan çıkıp, sabahları uykuda bulunan olmak istiyorum. Bunun için istiyorum ağlayabilmeyi. Sana olan özlemimi, içimde bir dağ kadar ululaşmış hasretini belki bir parça dindirebilirim diye düşünüyorum. Belki seni birazcık gömebilirim de yüreğime, rahatlarım diye umuyorum olmuyor.
Ağlamaya çalışıyorum, ağlamalarım bana isyanlar ediyor. Geceler bana bu isteğimi vermiyor. Ne zaman ağlasam yalnızca ve yalnızca bir iki gözyaşı olup kalıyorsun gözlerimlde. Gözlerimde donan birkaç damla yaş oluyorsun, o yaşları da sarıyor geceler. O yaşlarla birlikte alıyor yanına geceler beni... Geceler unutmamı istemiyor seni, geceler bana ihanet ediyor. Geceler senden yana sevdiğim, geceler seni yaşamamı istiyor. Sözümü dinlemiyor....
Güneşi özlediğim oluyor arada bir. Yeter diyorum bunca yıldızla arkadaş olduğum. Seni unutup da yıldızları gördüğüm anlar olursa tabii. Beni böyle gördükleri zaman anlamıyor insanlar. Nasıl böyle saatlerce kalabildiğimi sorup duruyorlar. Böyle tüm dünya uyku içindeyken benim nasıl karanlığın içinde bakışlarımı dayattığımın sırrını anlamıyorlar. Ve onlar bilmiyorlar ki içim bir kordur...Tüm dünya, tüm tabiat susmalarda ve uykulardadır belki ama benim yüreğimde gizlenmektedir tüm dünya... Ben içime tüm insanları,,, tüm milyarları almışım. Farkında değiller. Herkesi ve herşeyleri sığdırmışım içime. Bir sen sığmıyorsun, bir seni sığdıramıyorum kalbime, bilmiyorlar...Ve senin uzaklığın, ve senin gece kadar olan uzaklığın... Bana öyle uzak öyle yabancısın ki sevdiğim, seni senden istemeye korkuyorum. Geceleri bu yüzden seviyorum. Seni sevmeme engel olmuyor, seni bana getiriyor... ve seni gecenin karanlığında buluşumdandır seni gündüzleri istemeyişim. Evet sevdiğim bana her şeyden ve herkesten uzaksın. Herkesin yaşamına giriyor, her şeyi paylaşıyorsun insanlarla... Ama bana gelmiyorsun. Ama ama sitem bile etmiyorum... Sana söyleyecek söz bulamıyorum. Söyleyecek bir şeyler arasam ve bulsam biliyorum geceler alır onu elimden, dilimden de. Sana söyleyeceklerimin hesabını yapsam sabahlar buna izin vermez. Ve ben seni yaşıyorum. Olsa olsa sana BU SEVGİYİ YAŞA diyebilirim.Gel birlikte yaşayalım demeye dilim varmaz. Geceler bunu bırakmaz yanına. Kaybettiğim değilsin. Ben seni hiç yitirmedim. Çünkü içimde taşıdığımdın hep. Benden bir parça oldun sen. Ben kendimi yitirmediğim sürece sen de kaybolmayacaksın.
Evet, seni anlamakla, seni yaşamakla, seni sevmekle geçirdiğim bu gecelerde, sabahladığım bu gecelerde, benden çok uzaklarda bulunan sana uykularında bir rahatlık veriyorsa sevdam, ne mutlu bana. Gecelerim...Sarın yaralarımı geceler demiş bir şair.. Beni bu geceler mahvetti desem haksızlık mı ederim onlara. Beni sen mahvettim desem yalan olur bu. Ama beni bu geceler, geceleri de bana musallat eden sensin. Senin sevdanla başladı gecelere sevda yazmam. Sevda masalı okumam bundandı. Ben bu gecelerde tüm karanlıkları dağıtabilirim. Bana hüzünlerini, bana acılarını ver sevdiğim. Ver ki senin acılarını da ortak edeyim gecelerime. Ver ki gecelerle kavgalı olayım. Şimdi seni getirdikleri için onlara ses bile çıkarmıyorum. Sen yaşadığımsın, yaşatanımsın. Sevdamsın sen... Belki ben anlatamıyorum ama geceler bu sevdaya şahittir. Çünkü artık onlarda bu aşka ortak oldular. Belki benden bile çok seviyorlar seni. Ben seni hiç mi hiç gözlerimle bitirmek istemedim. Ve gecelerin içinde, gecelerle birlikte hep sevdim seni...VE HEP SEVECEĞİM...
Ne kadar birlikte olamayacağımızı bilsem de Ben ve Gecelerim Hep seveceğiz seni...
12.04.2007 - 21:22
Aramızda, ayrılık sadece bir kelime, neden terk etmiyorsun beni bir türlü,
söyle!
Annemin saçlarımı taradığı günler gibi aklımdan hiç çıkmıyorsun, neden insan
hafızasından bazı şeyleri silemiyor acaba...
Ruhuna kazınmaya görsün bir an, çakılıp kalıyor içine sonra çıkartabilene
aşk olsun.
Bir şeyler esir alıyor ruhunu ve seni terk etmiyor asla.
Sonra oyalanıyorsun orada, burada benim gibiysen çoğu zaman kitaplarda...
Kimi başucumda, kimi salondaki sehpalara dağılmış kitaplarım, sayfalarının
arasına işaret koyduğum, nerede kaldıysam oradan devam ettiğim kitaplarım
artık beni oyalamıyor, ne yalan söyleyeyim bıktım okumaktan çünkü hiç biri
seni anlatmıyor.
Seni en fazla hiç tanımadığımız insanlar anlatıyor gözümün bebeği. Hepsinin
yaşadıklarındasın. Galiba aşk, bir adamı bin insanda görmek.
Salı pazarında dolaştım gene, baş parmaklarının uçları bıçak kesiği kadınlar
ellerinde torbaları karınca misali yuvalarına bir şeyler taşıyan kadınların
pazarı.
Herkes tanıdık, herkesin yamalı bohça gibi hayatı yanında, öyle ortak yanlar
var ki şaşırıyorum baktıkça kadınlara. Hepsi biraz benim, satıcıların
öfkesinde biraz sen. Çınlıyor sesin ekmek parası derdinde, ve her tezgah
kendinin ağası. Kadınlar, parfüm satan tezgahın önünde mutlaka duruyorlar,
bakıyor, kokluyor ve çoğu kez almıyorlar, öyle ya o paraya çocuğa eşofman
alınır, yani o paraya, ne beğendiyse yerine neler alınır diye hesap yapan
kadınlar var her tezgahta.
İşittikleri son sevgi sözcüğü neydi acaba, biri ortada kurulmuş çay ocağında
yanıma oturuyor. Çoğu konuşmaz, konuşkan değildir Salı Pazarı kadınları ama
pek sıkılmış belli bana askerdeki oğlundan söz ediyor, çok özlemiş, hangi
sebzeye baksa, oğlunun sevdiği yemek aklına gelmiş anlatıyor ve gözleri
doluyor.
Savaş çıkmaz değil mi diye soruyor, bilmem diyorum; savaşlara karar verenler
askerlik yaşı geçmiş erkekler, ne yapacakları belli mi olur, bekliyoruz
hangi namluda öfkeleri durulur diye.
Sağ kalmayı becerdikse, hani bizi de yaşarken öldürmelerine sustuğumuz
içindir.
Doğru diyor kadın, dikleşiyor yorgun vücudu bıraksalar koskoca bir orduyu
haklar bir oğul uğruna.
İşte böyle bir şey kadın olmak, annelik var ucunda, elinde file, torba, üst
baş pejmürde ama oğlu düşünce aklına kafa tutuyor dünyaya.
Neye baksam Salı Pazarı’nda seni anlatıyor bana, arkamdan konuştuklarında
utanmamalıyım diye yaşadığım hayatım, sana anlatamadıklarım, yarım kalan ne
varsa aramızda aşk oluyor Salı Pazarı’nda, herkesin alabileceği kadar ucuz
bir aşk.
Affediyorum bugün ne varsa beni inciten sırf intikam olsun diye. Telefon
çalıyor, beni arıyorsun birden sesler kesiliyor, duyacaklar diye ürküyorum
ondan bir an sessiz kalışım.
Ama tabii sen bunları bilmiyorsun,
Telefonda neredesin diyorsun
Bıraktığın yerdeyim.
Salı Pazarı’nın ortasında
Denizi seyrediyorum
Ya da bir yürüyüşte
bir toplantıda
Ne derlerse yapıyorum.
Ne kadar zaman oldu görmeyeli seni
Diye soruyorsun
Zaman artık yok ki bilmiyorum
Neyse ki
Ellerim hep benimle
Sana dokunmayan
Durmadan içinde senin olduğun şiirler yazan.
Tarih
Sabahları seni özlemiş kalktığım
Kahve vakitleri
Şimdi telvelerden medet umma günleri
Her yalana razı geldiğim
Kahve falları.
Peki sen hatırlıyor musun beni,
Çantasında mutlaka kitap gezdiren bir kadın
Ve küçük bir kolonya şişesi, bir de kalp ilacı.
Ne zaman mı,
Sağır zaman, çıt yok.
Salı Pazarı’nda durduğuma bakma
Çoktan çekip gittim başka diyarlardayım.
Aramızda, ayrılık sadece bir kelime
Neden terk etmiyorsun beni bir türlü, söyle!
12.04.2007 - 21:22
Yeryüzüne düşen ilk yağmur tanesi vardı avuçlarımda o gece... Hayallerim gözümün önünde dans etti...Düşlerimdi gökyüzünden bana göz kırpan, yıldızlar değil; yalnızlığımda...Oysa aşk iki kişilikti...
Çayım vardı; bir kupa elimde, diğer elimde ise o gece yeryüzüne düşen ilk yağmur tanesi... Çiseleyen yağmur bile ürpertemedi bedenimi; hayalin gibi... Bense yalnızdım; yokluğunda... Sadece yalnızdım işte bu aşkta, oysa aşk iki kişilikti...
Denizin dalgalarımıydı azan; içimde ki volkanlar misali... Oysa içim azdıkca, sustu dudaklarım... Ben sustum, bulutlar haykırdı isyanımı... Şimşekler vardı yüreğimde ürkütücü! .. Korkutan... Sadece ben duydum, ben hissetim içimdeki yalnızlığın sesini... Dudaklarım suskun, gözlerimde yaş... Sen ise sadece yoktun! .. Sadece yok! ! ! Oysa ölümdü tek başına yaşanan, aşk iki kişilikti...
Gökyüzü bir kızardı, bir kapkara oldu saçların gibi... Bak, o bile seni hatırlattı bana, gözlerinin karası gibi... Gözlerin gibi öfkeliydi yıldırımlar o gece... Yeryüzüne düşen ilk yağmur tanesiydi elimdeki, elimde hayallerim bile yitmişti... Umutlarımdı yanımda olan nicedir, hayallerim ve düşlerim... Ne zaman terk ettiler beni, hiç bilemedim... Sense sadece yoktun, SADECE YOK! ! ! ... Oysa, yalnızlıktı tek başına yaşanan, aşk iki kişilikti...
Ellerimdeki yağmur tanesini bıraktım denize, özgürlüğüne kavuşsun diye... Büyüdü, büyüdü deniz oldu... Sonra deniz büyüdü büyüdü okyanus oldu... Okyanuslar geçilmez, dağları aşılmazdı ve kırılmış kalbim bir düşman gibi seni andı... Sense sadece yoktun... Sadece yok! ! !
Bıraktım kalan son hayallerimi de özgürce gökyüzüne... Özgürce döndüler önce başımın üstünde sonra uçtular semaya... Bir öpücük kondurdum her birine, kokumu sana taşısınlar diye... Duydun mu?
Sen ise sadece yoktun bu aşkta, sadece yok...Bense, iki kişilik yaşadım bu aşkı, yorgun bir kambur gibi üzerimde, BİR BASIMA KATRAN GECELERDE! .. Senden kalan son hatıraydı, yüreğimdeki AŞKIM; onu da semaya bıraktım... ÖZGÜRCE! Geriye kalan sadece CAN kırıkları! ..
HANİ, ÖLÜMDÜ BİR BAŞINA YAŞANAN, AŞK İKİ KİŞİLİKTİ? ? ?
12.04.2007 - 21:21
Sevgileri Yarınlara Bıraktınız
'Kalbinizi dolduran duygular kalbinizde kaldı.' Yaşamak ve sevmek için hep bilinmeyen bir zamanı bekleriz. Önce diploma almalıyızdır. Sonra iş, güç sahibi olmalıyızdır. Sonra ev, araba ve tüm eşyaları almalıyızdır. Sonra çocukları evlendirmek ve günlük hırslara boğulan hayatlarımızı papatyalar gibi koparıp vazoda yaşatmaya çalışırız. Yaprakları solmuş ve suyu pis kokan o vazo, yaşamın gizli saklı hainliklerine yataklık eder. Artık birbirimize dokunmadan, ellemeden yemekle yatak odası arasında geçer gider en değerli zaman, hayatımız.Biz hiç ölmeyecekmiş gibi sonsuzluk duygusu içinde gaflet uykularında kana bulanırız. Kan çiçekleri derleriz düşlerimizde, ölümlü hayatlarla örülü hayatlarımızın ölmüş sevdalarına ağıtlar yakarız düşlerimizde sessizce. Onları hep daha iyi bir zaman ve başka günlere bırakırız, yaşanacak ne varsa.Gizli bahçemizde açan çiçekleri tek tek yolup dökülen saçlarımızın yanına koyarız.Telaşla koşarken eve yetişip yemek yapmak için ya da iş toplantılarının tekdüze vurgusuna ayak uydururken verilecek taksitlerden daha önemli olmaz hiç sevgiyle dokunmak birine. Dokunmak, yaşamın en kutsal büyüsü kızıl akşam üstlerden koşarak gelen ve avucumuza yanar bir top gibi düşen.Dokunmak birine içten ve sevinerek bir çoçuk gibi varolduğuna şükrederek.Dokunmak, insanın insanla zenginleşen biricik yaratık olduğunun en güzel kanıtı.Oysa dokunmadan geçip gideriz en yakınlarımızda salınan yalamln kıyısından, lağım akan kanallarda boğuluruz küçücük hırslarla birgün bize hiç lazım olmayacak. Vakit olmaz yaşamak için. Vakit kalmaz yaşamak için beni unutma çiçeklerinden taçlar yapmaya aşkın başına.Öpüp koklamadan bir tenin yumuşaklığını, incir çekirdeğini doldurmaz kavgalarda tükenir nefesler. Kutsal nefeslerimizi en çirkin sözcüklere harcarız da düşünmeden, sevda sözcüklerine yer kalmaz koskoca mekanlarda.Dünyayı dar ederiz de herkeslere nedense yalnız gecelerde gözyaşlarımız bizi affetmez. Kavgalarda ve ağız dalaşlarında tüketiriz sevgilerimizi de aşklara hiç ümit vaad edilmez çorak topraklarda.Devedikenleri bile kururken bahçelerimizde baharın gelip geçtiğini görmeden kapanır gönül gözü. Gönül gözü kapalı olanın yiyeceği taş duvarlardır ev niyetine ve altın bilezikleridir sarılacak sevdalar yerine. Denizler uzak düşlerin maviliklerine saklanır da bir çocuk gibi, hiç selam etmez bize bilinmeyenin gizli sırlarından.Geniş zamanlar umarız bir gün sevgimizi söylemek için. Hiçbir gün gelmeyecek o günün hatırına harcarız hovardaca bir ömrü.Kanat çırpan aşklar bir kuş misali salınırken etrafımızda ya elimizde sıkıp öldürürüz onları ya da kaçırırız uzak ülkelere geri dönülmeyen. Aşk dokunmak ve sözden üretilen bir misk-u amberdir ki kokusu cihanı tutan. Sözlerden kolyeler takıp ak gerdanlara dokunuşun sarı güllerini dermek yaşamın hecelerini yanyana dizer.Yüreğinin surları yalçın kayalarla desteklenmiş insan nasıl ulaşsın sözcüklere? Bir kelebek misali yorulur kanatcıkları düşer yarı yolda boz toprak üstüne söz.Gecelere düğümlenmiş tutkuların yaşama ipek bir yorgan gibi serildiği günlerin özlemi fırtınalara yataklık eder ancak. Bırak! Ruhun öldüğü anlaışlsın.Bırak! Zaman sana hizmet etsin bıkıp usanmadan. Savaşın acımasız rüzgarına emanet yaşamlar, emanet yaşamlar kadar hain, sevgisiz ilişkilerin saldırısına uğrayan insan, karanlık yandaşlarına çevirirken yüzünü, unutur gider yaşamın kutsallığına türkü yakan dilleri. Kader değildir sevgisiz yaşamak. Ölüler yüzerken etrafımızda nehirden su içmek zor gelebilir insana ama yine de kutsaldır Ganj. Zeytin yaprağının gümüş bakışında açılır kapılar aşka.İçimize ılık zeytinyağı gibi akar sevdalar ve Akdeniz’in ruhu çırpınır beyaz köpükleriyle yüreğimizde.
Eğer zaman varsa yaşanacak.
Her akşam seninle
Yeşil bir zeytin tanesi
Bir parça mavi deniz
Alır beni
Seni düşündükçe
Gül dikiyorum ellerimin değdiği yere.
Aşk dokunmaktır gül yaprağı tene, söz ise yarin attığı bir güldür taş niyetine
12.04.2007 - 21:21
SADECE SENI SEVDIM
Bir hayalldi benimkisi,
bir rüyaydi belki gördügüm...
bu kadar cabuk uyanmak zorunda kalmam,
belki buna inanmam di en büyük hatam...
Seni ne kadar sevdigimin tarifini bile yapamazken bu hayatta,
sen yasattirdin bu cekilmez aciyi bana...
Inan sendin benim tek bekledigim.
Sendin tek benim sevdigim...
Benim yasadiklarimi ne sen anlayabilirsin nede bir baskasi,
Senden baskasi bana haramdi...
Ummut kalmadi artik bende,
hayallerim tükendi seninle,
uyanmak istemedigim bu rüyam,
sonunda kabuslara döndü benim en büyük duam..
herzaman ellerimi actigimda istedigim sendin...
dualarlan gönlümde dolan birtek sendin...
tüm kalbimle istedim seni,
sense terk edip gittin simdi beni...
Ömrümde ilk defa bu kadar büyük bir hatta yaptim,
sana bu cocuksu, bu sevgi dolu yürregimle kandim...
Ama sen benimle sadece bir oyuncak gibi oynadin...
Benim duygularimi hicce saydin,
hic birsdey yasanmamis gibi birden bire gittin,
ve beni böylece sensiz tek basima caresiz bir sekilde biraktin..
Hakketmedim ben bunu,
Günhaim sadec seni sevmekdi,sana kalbimi vermemdi
Bir rüyya inanip bu duruma gelmemdi…
Ben sadece seni sevdim ve seni istedim bitanem…
Artik sen bana harram olsanda,
baska ellerde olsanda,
Sevgimden vazgecmem ASLA.....! ! ! ! ! ! !
Seni cok seviyorum
12.04.2007 - 21:20
***yeniden doğmak***
Sevginin gözyaşları damla damla olup..
Gökyüzüne doğru kaybolup giderler...
Ve gökyüzünün güzelliğine güzellik katan..
Milyonlarca yıldızlardan biri olurlar..
Ve bu gözyaşları bir çok sevgilinin sevgi bağını arttırır...
Ama bilmezler ki kendilerine bu gücü veren..
Sevipte ayrılanların gözyaşlarıdır..
Ve bu gözyaşları gökyüzünden tıpkı bir yıldız gibi kayar...
İşte o anlarda bir çok dilek tutulur..
İşte o anlarda bir çok kalp yanar..
İşte o anlarda tatlı tatlı gülümsenir..
işte o anlarda yağmur çiseler..
İşte o anlarda yeni bir güneş açarmış.....
12.04.2007 - 21:20
Umudum Olur musun?
Ben, sen gibiyim. Ya sen, ben olur musun?
Ben, durulmak istemeyen bir nehir.
Sen, üzerimdeki virane sal olur musun?
Açsam diyorum, yüregimin
Tüm kapılarını sana.
Sen, içeri süzülen sevdam olur musun?
Darbe üstüne bir büyügü daha!
Ama ben uslanmadım.
Ben, sen gibi karanlıkta gün’ü yasadım.
Bir dilenci misali soruyorum: Gün’ümdeki
karanlıgı yırtan umudum olur musun?
12.04.2007 - 21:20
ASİ VE MAVİ
Bugün kederliyim, beterim bugün
Sesime ses değse çığlık oluyor
Üşüyor toprak, taşlar üşüyor
Vuslatı yakın eden yollar üşüyor
Yumma gözlerini uyuma bugün
Bütün gölgeler akşam oluyor
Üşüyor yaprak dallar üşüyor
Savrulup yırtılan rüzgar üşüyor
(İçimde kış gibi bir mevsim üşüyor)
Oysa ben senden neler neler isterdim
Senli sevdalarda doğmak isterdim
Sabahlar isterdin asi ve mavi
Büyüsün isterdim ışığın rengi
Ama gel gör ki kötüyüm bugün
12.04.2007 - 21:20
Kardelenin Öyküsü
kardelenin öyküsü bu
biraz ürkek
biraz çocuk
gökyüzüne sevdalı
aşkı arıyordu en son
bulamadıysa eğer
ağlıyor olmalı...
gözlerimin içine bakardı
tüm saflığınla..
ne desem yüzünden yaş akardı
bir gün koptu benden
şiir yazdım ona
okuyor olmalı...
gerçekler ona göre değil
düşlerde gezinirdi gece yarıları..
bir gün o da uyanacak ayrılıklara
belki ağlayacak sabaha karşı
ama şimdi.. şu an
uyuyor olmalı...
durup durup kaçardı benden
bir köşeye saklanırdı
cesaretin varsa sev derdi hep
ki o benim gökyüzümdü
anlamadı...
12.04.2007 - 21:19
Sadece Gelsen
Sadece gelsen
Sadece uzattığın elini versen de
Tutup seni kanatlanıp uçursam
Seni senden bile çok uzaklara kaçırsam
Sadece gelsen sen
Nereye diye sormasan hiç
Adımların gittiği yer zor olmasa
O adımlar sonunda korku bizi bulmasa
Sen sadece gelsen
Öylesine ve sadece yürüsen
Aklımda bir şey yok sen de de olmasa
Aklıma aklındakiler dolsa ve sen hiç gitmesen
Sadece gelsen
Gülümsesen ordan ve
Yanı başındayken küçücük bir buse
Uzaklardayken kocaman bir özlem olsan
Sadece gelsen de hani
Rüzgarla yan yana olsan savursan
Sende olanı yedi düvele korkmadan duyursan
Ve kocaman bir ateş olsan da yaksan kavursan
Gelsen sadece
Gül olsan Gülcan olsan
Güldüğün anda canda olsan
Canım içinde can olsan da
Sadece sevsen
Sadece sevsen
Sadece sevsen de kendini de sevdirsen
12.04.2007 - 21:19
imkansiz Ask
Bu yazdigim ne bir siir ne bir sarki
Asla bilmeyecek kimse bu satirlari sana yazdigmi
Belki sende bilmeyeceksin, okumayacaksin, görmeyeceksin
Hayalimde sen hep bir hayal olarak kalacaksin
Her aksam dinmeyen hasretinle dagiliyorum
Bunun adina ask mi derler bilemiyorum
Haziran sicaginin ortasinda kar'in yagmasi imkansiz gelir ya insana
Böyle imkansiz bizim askimiz bu dünya da
Yalniz deniz ve daglara haykirabildim bu imkansiz aski
Baska türlü olamaz çünkü bu ask sakincali, yasakli, zararli..
Daglar topraklara, deniz de sulara fisildamis olani biteni
Bulutlar bile anlamis ve akitmis ikimiz için gözyaslarini sel gibi
Yazilani silip, kaderi degistiremeyiz biz
Ne faydasi olacak ki desem sana aski çiz
Sadece boynumuzu kadere eyip yürümek
Sevgimizi kalbimizden baska kimseye söylememek gerek
Ikimizde ayri yerlerde, belki yorgun, belki durgun mutlu olamiyacagiz
Ama ben sana söz veriyorum mühürlü kaderim bunu yasatacagiz
Bu imkansiz ask ben yasadikca benle yasayacak
Ben olmayinca da bu iki çift göz hep sana bakip koruyacak
Ask' a inanmazdim, imkansiz dedikleri seylere gülüp geçerdim
Sen bana askki ögrettin, imkansiz olsada
Asil gerçek ask bizim imkansiz askimizdir, bunu hiç unutma...
12.04.2007 - 21:19
SeveCekSem Boyle Sevmeliyim!
Bir gece dilim tutulmalı
Ay gökteyken,
Girdabına düşmeliyim yalnızlığın
İhanetin adını bilmemeliyim
Ya da uğramamalı yalanlar beynime.
Zindandan mektuplar yazmalıyım
Penceremde bir karanfil solmalı,
İçimde tebessümler..
Bir yakın iklim olmalısın bana.
Ah ederken,
Gün görmemiş bir yıldız kaymalı.
Seveceksem böyle sevmeliyim
Yaşayacaksam böyle..
Başucumda kara bır kıtap bulunmalı
Her sayfaya adımı yazmalıyım.
Hayallerim gökte yıldızlaşırken,
Lanet etmeliyim şansıma, tutunamayışıma
Aklıma geldiğin anlardaki kahroluşuma
Seveceksem böyle sevmeliyim,
Kahrolacaksam böyle..
Bir başkası dediğinde dik olmalıyım
Ya da yabancı birisi, senin için
İçimin kan revanını görmemelisin.
Fırtınalar koparken içimde,
Dudaklarım süt liman olmalı
Bilmemelisin yüreğimin ezikliğini
Sevgimi darağacına asarken,
Ellerim titrememeli
Seveceksem böyle sevmeliyim
12.04.2007 - 21:18
Bu Gece Sensiz Sabahlayacağım
Bu gece sensiz sabahlayacağım
Yine sensizlikte sesini duyacağım
Belki sessiz olacak gürültüsüz olacak
Ama ben sana ağlayacağım
Belki ellerim ellerini arayacak
Yorgun gözlerim sabağı sensiz bulacak
Belki elimde sigaram masamda içkim
Senin hayalini yudumlayacağım
Belki teninin hasreti bir kibrit alevi gibi yakarken bedenimi
Göğsümden dudaklarıma bir isyan kabaracak
Düşüncelerim bir bir yargılayacak benliğimi
Belki sensiz uyurken ben
Kendi kalemimim kendim kıracağım idamlık bir mahküm gibi
Belki çaresizce bekleyeceğim
O an ölümün soğuk nefesini duyacaksın dudaklarında
Belki bir masum göz yaşı olacağım yanaklarında
Hasretin açısı küstürsede türküleri
Dilinden düşmeyen söz olacağım
Sen tatlı rüyalar görürken
Belki ben son nefesimi vereceğim vermiş olacağım
12.04.2007 - 21:18
DÖN BEBEGİM
Nefret ediyorum senden,seviyorum seni ben NEDEN?
- bunu söyliyemicegim cüklü aglamaya basliyorum hemen! Dikkat etmeden ask
yoluna düsersen kalbin i benim gibi kayip edersen, mergersem ask bir oyunmus
oyunda senin gibi kazanan yokmus benim gibi kayip eden
colmussssssss...........
Göremiyorum,duyamiyorum,hisedemiyorum,baskasini sevemiyorum hergün yeniden
senin dönmeni umuyorum.Sensiz bir hayata cesaret edemiyorum seni cilginca
seviyorum sensizlikten cok korkuyorum!
Lanet ediyorum ediyorum beni biraktin o güne sevioyrum,seviyorum
ölesiyeeeeeeee
mutlu,usun simdi DERYANIN´elerinde? ? ?
sevebilir mi o seni benim gibi delicesine,mutlumusun ona
askim,bebegim,melegim dedin´de?
Koydun onu demek benim yerine,kalbini en derin yerine....
bense SEVIORUM koyamiyorum baskasini senin yaerine,seni bekliyor o zavali
yüregim terk edilmis kalbim,aglayan su gözlerim.
küstüm artik kaderime,dostluk ediyorum ecelimle geri dön bana birakmadan
kenimi kara kuyulara ne olur dön,dön bana,dönnnnnnnnnnnnnnnnnn bebegim ben
hep seni SEVECEGIMMM ÖLÜMÜNE KAFDAR SENI BAKLEYECEGIMMMMMMMMMM
12.04.2007 - 21:18
Bu seni anarak yazdigim son satirlarim.! ! ! ! !
Bir daha seni dusunup, aglamayacagim.... Yanmayacagim sensizliyime..
Acitmayacagim kalbimi....... Alisacagim.......Soz verdim kendi-kendime.
Senli anilarimla doldurup sensiz gunlerimi,
sen varmissin gibi devam edecegim her seye.
Hayellerim yoklugunu tamamlamayacak biliyorum.
Aslinda soz verirken kendi-kendime, kendi-kendimi aldattigimi da biliyorum.
Inan ki, beceremiyorum. Beynime hukum veren yuregime soz geciremiyorum.
Seni unutmak kendi varligimi yok saymak gibi.
Cunki, sen bendesin. Aglayan gozlerimde, gulen dudaklarimda,
Sizlayan kalbimde - her seyimde sen varsin.
Unuttukca seni degil, sensizliyi unutuyorum...! ! !
Belki sen de uzuluyorsun bilmem ama, bu ayriligi sen istedin.
Bana sadece kabul etmek dustu. Imkansiz sandigim sensizliyi yasiyorum simdi.
En garibi de ne biliyormusun?
Seni seninle yasamadan, sensizliyi yasiyorum.
Tipki yasamadan, olume gider gibi...! ! !
Bende kalan saf duygularla yasattigim bu sevgimi
parcalanmis yuregimin sizlayan yarisinda saklayacagim.
Biliyorum donmeyeceksin...
Belki gelirsin diye yine umit baglarim...! ! !
12.04.2007 - 21:18
SENIN ICIN..
YINE YAGMUR VAR DISARDA
VE YINE SOKAKLAR BOMBOS
YINE IZLIYORUM CAMDAN YAGMURU,KARANLIGI
VE YANLIZLIGI..
AMA BU DEFA SEVEREK SEVILEREK
DAHA BIR BASKA BAKIYORUM INSANLARA
SENI SEVIYORUM,SENI COK SEVIYORUM...
YINE YAGMUR VAR DISARDA
VE BENIM YÜREGIMDE
COK YAKINIMDASIN BILIYORUM..
CARESIZ YÜREGIMIN EN DERININDESIN FAKAT BAGIRSAM SESIMI DUYARMISIN BILMIYORUM..
ARAMIZDA DAGLAR VE BITIP TÜKENMEYEN YOLLAR VARKEN; DUYARMISIN BENI SEVDIGIM..?
YINE YAGMUR VAR DISARDA
VE BENIM GÖZLERIMDE
BU DEFA NE ICIN AGLADIGIMI BILIYORUM
DEMEK INSAN GÖNÜLDEN SEVINCE
BÖYLE OLURMUS DIYORUM
CÜNKÜ BU DEFA SENIN ICIN
DAHA BIR BASKA AGLIYORUM..
YINE YAGMUR VAR DISARDA
VE YINE ICIMDE FIRTINA
BU DEFA SENIN ICIN KOPARTIYORUM FIRTINALARI
SENI SEVDIGIM ICIN
HAYATTA BANA VERILMIS EN GÜZEL ARMAGAN
OLDUGUN ICIN
BENIM OLDUGUN ICIN
DAHA BIR BASKA YASIYORUM HAYATI
SENIN ICIN
BU HAYATIMDA EGER YASANMAYA DEGIYORSA BILKI HERSEY SENIN UGRUNA,SEVDIGIM
12.04.2007 - 21:17
Aşk Duası
Rabbim
Bir insan koy kalbime
Ama o insan senin de
sevdigin olsun
Ve bana öyle bir insan sevdir ki
O insanin kalbi Seninle sevisen bir mabed olsun.
Beni öyle bir insanla bulustur ki benden önce
Onunla bulusmus olan sen olasin
Onunla el ele tutustugumuzda
Ikimizin uzerinde Senin elin olsun
Bana öyle gözler göster ki
Ben o gözlerden sana bakayim
Bana öyle bir sevgili ver ki
O gözler cennete acilan iki pencere olsun
Onunla oyle bir yolda yürüyelim ki
Kilavuzumuz sen olasin ey Rabbim
Oyle bir sevgili verki bana
Ona sarildigimda kainat bize baksin
Birbirine sarilsin
Sevgimiz kurtla kuzulari baristirsin
Bize bakip seytan Adem'e secde etsin
Günah sevap ugruna kendini feda etsin
Olüler birer birer uyansin sevgimizle
Bize öyle bir sevgili ver ki Rabbim!
Sevgimizde Muhammed sevilsin
Oyle sevelimki birbirimizi
Hz. Hatice göklerden bize seslensin
Ve desin ki
'Bak ya Muhammed bak su sevgililere onlar bizde... bizde onlardayiz.
Bak Askimiz birkez daha yasaniyor yer yüzünde..
Allah Askimizi öyLe cok seviyorki binlerce insana yasatiyor
12.04.2007 - 21:17
ADI GÜL'DÜ!
Adı Gül'dü
Gülleri severdi en çok
Güldü mü güller açardı gül yüzünde
Güllerle bölüşürdü yalnızlığını
Hep gül beklerdi sevdiğinden
Bir de 'gül mevsimini' takvimlerden
Bir gül kokusuna
Bir de 'gül reçeline' dayanamazdı
Hep güller kurutmuştu
Hayatının en hazin sayfalarında
Hep gülerek büyütmüştü sevdasını
Ve her sabah
Bir gül gibi bırakırdı tebessümünü sofraya
Tıpkı sımsıcak bir ekmek gibi
Ahşap bir evin avlusunda
Mis kokulu gülleri derlerdi
Ve bütün sırlarını sadece güllere söylerdi
Ne zaman bir haksızlık görse
Kanayan bir gül gibi
Ahh bu dünyada
Gülü gülle tartsalar derdi
Ne okur ne yazardı
Ağlasa gülleri sular
Gülse gülleri okşardı
Ama ne zaman içli bir şarkı duysa
Güllere bakar uzun uzun dalardı
İşte öyle bir çiçekti
Şiirimin ucunda gülden bir kalemdi
İşte o kadın
Benim annemdi.
Bir bilseniz
Ne güller yeşertti hayatın dikenlerinden
Dökerek gözyaşını
Ve şimdi
O güller süslüyor onun mezar taşını...
12.04.2007 - 21:17
ÖLÜMSÜZ AŞK
Genç kız yine acılar içinde odasında yatıyordu. Henuz hayatının baharında ölümle yüz yüzeydi. Babası onu kurtarmak için gazetelere ilan vermiş, para teklif etmişti. Ama onun kalbinin teklemesi değil, kalbinin içindeki sızı ilgilendiriyordu. Sevdiği aklına geldi bir damla yaş daha döküldü gözlerinden. Ayrıldıklarından beri tam beş çile dolu yıl geçmişti. Aslında sevgilerinin arasına o kahrolası para girmişti. Hatırlıyorduda sevdiği ona birkeresinde:
- Ben zengin değilim belki ama seni seven bir kalbim var. Sana sadece onu verebilirim, demişti.
Zaten sevgiye muhtaç birisi başka ne isteyebilirdiki. Kendisini sevmesi yeterdi.O en çok Saçlarının dökülmesine üzülüyordu. Çünkü sevdiği öpmüş koklamıştı saçlarını. Her dökülen saç yüreğine bir hançer olup saplanıyordu. Şimdi tek isteği sevdiğinin son anlarında yanında olmasıydı. Ne olurdu onu birkez daha görebilse, onu birkez daha koklayabilse.Bu düşünceler arasında uykuya daldı.
Babası heyecanlı bir şekilde kızının odasına girdi. ' Müjde kızım,kalp bulundu ' dediğinde kızının bir peri güzellliğinde, sevdiğinin özleminden ıslanmış yüzüne baktı ve çıktı odadan...
Genç kız, bir hafta sonra kendine geldiğinde sanki başka bir dünyadaydı. İçinde acaip bir his vardı. Sanki bu dünya ona çok farklı gelmişti. Aklına yine sevdiği geldi. Kalbi eskisinden daha hızlı atmaya başladı. Kalbi değişmişti ama sevdiğini eskisinden daha çok sever olmuştu.
Bir gece ansızın uyandı uykusundan kalbi çok hızlı atıyordu. Bu durum sürekli böyle devam etti.Doktora gitti, durumunu anlattı. doktor:
- Bir aya kalmaz geçer, demişti.
Ama aradan aylar geçmesine rağmen durum aynıydı.
Birgün bahçeye çıktı Çiçekleri seviyordu. Kırmızı güllerin yanına gitti. Kalbi hızlı hızlı atmaya başladı. En çok kırmızı gülleri severdi. Çünkü sevdiği ona benzediğini söylerdi hep. Birden kapı çaldı. Kapıyı açtı kimse yoktu. Yere baktı bir mektup vardı ve onaydı. Mektubu açtı ve kalbi hızlı hızlı atmaya başladı. Bu onun kokusuydu. Koltuğuna zarzor oturabildi. Zarfın içinden mektubu titreyen ellerle çıkardı ve okumaya başladı:
' Sevdiğim, bugün sevdamızın altıncı yılı. Seni hep sevdim. Seninle ayrılmak zorunda kaldığımızdan beri, bir kalbe iki sevginin sığmayacağını bildiğimden ne birini sevdim ne de evlendim. Her günüm çile ve azapla geçti. Hergün sana şiirler yazdım, hergün şiirlerimi okudum ve hergün ağladım. Tam beş yıl boyunca hergün yazdım, okudum, ağladım. Birgün önüme bir fırsat çıktı. Bu fırsatı reddedip kendime daha fazla haksızlık edemezdim. Belki seni unuturum diye senden çok uzaklara gittim. Ama şimdi seni daha çok özlüyorum. Her gece yanına geliyorum o masum yüzünü okşuyor yanaklarına öpücükler konduruyorum, sen uyanıyorsun benim geldiğimi anladığını sanıyorum ama sen o tatlı uykuna geri dönüyorsun. Sevdiğim hep ben geldim senin yanına artık sen gel olurmu. Kırmızı güllerimize iyi bak. Ve artık unutma içinde seni senden daha çok seven bir kalbin var artık. Ona iyi bak olurmu. Kırmızı güllere ve kalbimize iyi bak. Seni yanıma gelene kadar bekleyeceğim sevdiğim Hoşçakal...'
12.04.2007 - 21:16
Hiçç Hiçç? ?
Bir insani hayatindan sonsuza kadar cikartmak zorunda kaldin mi hic?
Hani ölmüs gibi, hani uzatsan da elini tutamayacagini bilmek gibi,
her an kapindan iceri gülümseyerek girecegini bekleyip ama aslinda hic gelemeyecegini de bilmen gibi. Ne zor sey degil mi ölmedigini bilmek, ama ölmüs gibi ulasilmaz olmasi artik o insanin sana, ne kadar katlanilmaz bir gercek degil mi
sen hala bu kadar sevgili iken? Özlemek, bu kadar özlemek,etini kemigini yakarcasina özlemek. Cok kötü degil mi? Bu kadar özleyip onu görememek, ona dokunamamak, onu isitememek, artik sonunun 'Pi' hali degil mi? Biliyorsun degil mi? Ne kadar umutsuz bir arayistir o, kalabalik caddede gecen binlerce yüze bakmak belki bir kez daha görebilmek icin o yüzü, belki biraz önce gecti bu kaldirimdan diye düsünmek,
belki su an arkamda yürüyen insanlarin icinde bir yerde demek, belki su an üzerimdedir gözleri diye paranoyalar yasamak ne zordur degil mi?
Ne kadar eritir insani fark etmeden. Sende biliyorsun degil mi bunlari.?
Bir sinema koltugunda sende iki kisi gibi oturdun mu hic? Hic iki kisi gibi zevk aldin mi bir konserden yalniz basina. Güzel bir kafe kesfettiginde, güzel bir film seyrettiginde, güzel bir sarki dinlediginde güzellikleri oranynda eksik kaldıklarını hissettin mi paylasamadigin icin onunla. Bir barin kalabaliginda hic yarim vücudunla sallandin mi ortada? Hic iki kisilik beyninle yarim insan olabildin mi? Baktiginda aynana sadece yüzünün bir yarisini gördügün oldu mu hic? Sana hayatindaki en büyük yoksunlugu yasatandan nefret edemedigin zamanlar oldu mu hic? Gözünün icine baka baka kolunu bacagini kesen bir insanin yüzüne sevgi dolu bir gülümseme ile bakabildigin zamanlar oldu mu hic? Hayatta inanligin bütün degerlerini altüst eden birisine ask siirleri yazabildin mi? Onu icinde korumanin seni yok etmek oldugu zamanlara feda oldun mu hic? Icinde aglayan cocuga umut sarkilari söyleyemedi? in, özlemini, susuzluğunu, açlığını gideremedigin zamanlar oldu mu hic? Kanayan yarasini gördügün ama merhem olamadigin zamanlar. Gücünün, hani o tanrisal gücünün bir cocugun aglamasini susturamayacak kadar oldugunu gördügün zamanlar oldu mu hic?
Hiiiiiiic.... Hiic
12.04.2007 - 21:16
Acılar..
Zamanın birinde bir oduncu, ormanda odun keserken çalı arasında bir yılana
raslamis. Elindeki baltayı kaldırıp yılanın başını vurmak üzereyken bir an
göz göze gelmiş. Yaradana olan aşkı -yılan bile olsa- yaratılana yansımış ve yılanı vurmaya kıyamamış. Yılan da duygulanmış, dile gelmiş.Ey insanoğlu, sen bana kıyamadın, ben de sana bir iyilik edeceğim demiş.Bir kör kuyuya dalmış ve kaybolmuş.
Biraz sonra ağzında bir altın lira ile dönmüş ve oduncuya uzatmış.
'Bundan böyle ömür boyu sana her gün bir altın lira vereceğim.'
Oduncu altını bozdurmuş ve evinde o gün şenlik olmuş. Hiç kimseye olan biteni anlatmamış, ailesi dahil.Herkes sadece oduncunun çok çalıştığı için durumunun düzeldiğini zannetmiş.Yıllar boyu her gün o kör kuyunun başına gitmiş, yılan ile bulusmuş ve altınını almış.
Gel zaman git zaman, oduncu ağır hastalanmış. Kuyunun başına gidemez olmuş. Bir kaç gün geçince bolluğa alışmış evinde darlık başlamış. Oduncu oğlunu yanına çağırmış ve yılanın sırrını anlatmış.
'Git kör kuyunun başına ve oğlum olduğunu söyle, yılan sana altın verecek'
demiş. Oğlu inanmamış ama gitmiş, yılan önce saklanmış, sonra ortaya çıkmış.
Onun oduncunun oğlu olduğuna iyice kanaat getirince de kuyuya inip bir altın
getirmiş. Oğlan önce inanmadığı hikayenin gerçek olduğunu görünce hırsa kapılmış, kimbilir daha ne kadar altın var kuyudan içeride demiş....Hırsla yılanı öldürmek için bir hamle yapmış, ıskalamış ama yılanın kuyruğunu koparmış. Yılan da can havliyle dönüp oğlanı sokmuş ve öldürmüş.
Akşam yaklaşıp da oğlu gelmeyince oduncu iyice endişelenmiş. Hasta yatağından sürünerek bile olsa kalkmış.
Kuyunun başına gitmiş ki oğlu cansız yatıyor. Yılan o arada görünmüş ki, kuyruğu yok ve kanlar içinde..
Oduncu durumu anlamış ve çok üzülmüş. Canının parçası oğlu yerde cansız, yıllardır velinimeti olan yılan yaralı...
Hatalı olan oğlum olmalı demiş ve yılandan özür dilemiş. Tekrar dost olalım
demiş...
Yılan ise acı acı gülümsemiş. Çok isterdim ama...Sende bu evlat acısı..bende de bu kuyruk acısı varken biz artık dost olamayız
Toplam 1039 mesaj bulundu