Öyle bir yer kanıyor ki içimde,seninle aldığım nefesleri vermedim daha
*Tadın damağımda,acın içimde...Ne için ağlasam gözlerimden akan,sen gittikten sonra biriktirdiğim yaşlar...Öyle bir bittik ki biz..Ama unutulmuyor işte...Ellerinin dokunulmazlığı,gözlerinin bakılmazlığı,gülüşünün dayanılmazlığı ve seninle geçen her anın başa alınmazlığı unutulmuyor...Nice sevdalar bekliyor da gitmeye yürek mi kaldı söylesene gözlerinde içimi törpülediğim adamım? Şimdi insanlara bakıyorum,çocuğunu bekleyeni,ömrüne bir ömür daha ekleyeni var! Diyorlar ki küsme aşka..daha kimler gelecek,kimler geçecek..Oysa bilmiyorlar ki en son giden sen herşeyimi götürdü..Oysa bilmiyorlar ki en son giden sen,daha sonra gelecekleri bile götürdü...Şimdi ben bu eskitilmiş gençliğimle,yaşımı tersten yazıp öylece giden bir senin ardından,kime hangi sevgimi vaadedeceğim söylesene silinmiş harfim benim...Ellerimi tutana bulaşacak kokun,soluğumu paylaşan harflerini yutacak..Oysa ben yutkunamayacağım bile...Kurudu boğazım sen gideli..ki aldıgın son çiçek bile kurumamıştır daha...Gözle görülmez darbeleri gidişinin...Öyle bir yer kanıyor ki içimde,seninle aldığım nefesleri vermedim daha...Seninle aldıklarımı sensiz verdiklerimle sıvamaya çalışıyorum! Tıkanıyorum,soluğum kesiliyor...*
Hani olmaz ya, olsun istiyorum! ! ! Çık gel, istiyorum! ! ! Onca acıyı,onca sızıyı,bu anı görmek için mi yaşadın demeni istiyorum! ! ! ... Ansızın öyle bir gel ki, hasretinle deli olmadan, seni gördüğüm an delireyim istiyorum! ... Delirmemin bile senli bir sebebi olsun istiyorum! ... Anladın mı, Senli bir sebebi...
Nasıl özlemektir ki bu, aynadaki gözlerimde bile senin gözlerini görüyorum...
Mevsim ne olursa olsun, her sağanak yağmurda, sana koşuyorum ben, yalın ayak bir çocuk masumluğunda...
Yüreğime sığmayan aşkını, beynim almıyor! ... Geçen bunca zamana rağmen, içimde küllenmeyen aşkın! ! ! Seni görsem, seni duysam, bunca özleminle hasretinle doluyken, olduğum yere düşer bayılırım herhalde! ...
Sen bilirsin yüreğimin kumdan kalelerini! ! ! Güçlü gözüken ama bir o kadar da duygusal yürek kalelerim...
Özgürlük diye satır satır bağırırken, ömrümün en büyük esaretini senin aşkınla giyinmişim üzerime! ! ! Hasretin çekilecek dert değil, Sevgiliiiiiiiiii! ! ! ...
Rüzgarlar kokunu getiriyor burnuma, hasret kilitliyor kalp kapılarımı...
Dağ tepesinde kekik kokusu, gün ortasında yağmurla gelen toprak kokusu, geceleri parmaklarıma sinmiş sigara kokusu oluyor kokun! ! !
Hasretin beyaz sayfalardaki mürekkep izi, gözümden akıp ağzıma gelen gözyaşlarımın tuzlu tadı oluyor! ...
Sen geliyorsun rüyalarıma,Eşkiya urbalarınla...
Hasretin düşüyor, en yıldızsız gecedeki dolunayın gözlerine... Sesin geliyor kulaklarıma... Gecenin en sessizliğinde, yüreğimi delip geçen bir mermiye benzeyen sesin...
Kulağıma gelen senin sesin mi yoksa, hasretinle yüreğimde kopan fırtınaların sesi mi, inan bilmiyorum! ! !
Gözlerini görüyorum, gözbebeklerimde... Hasretinle baştan ayağı sen olmuş hallerimde!
Hani olmaz ya, olsun istiyorum! ! ! Çık gel, istiyorum! ! !
Onca acıyı,onca sızıyı,bu anı görmek için mi yaşadın demeni istiyorum! ! ! ...
Ansızın öyle bir gel ki, hasretinle deli olmadan, seni gördüğüm an delireyim istiyorum! ...
Delirmemin bile senli bir sebebi olsun istiyorum! ...
**sık sık gülen insanlar, ***kalplerinde en çok acıyı taşıyanlardır ****hatta bazen öyle sesli gülerler ki, *****hıçkırıklarının sesi bile duyulmaz......
Martı olsam da gelsem omzuna konsam, o zaman bakar mısın gözlerimin içine?
Hiç görmediğim şehre yazıldı tüm bunlar... Ne şairim ben ne de aşık... Sessiz sedasızım bugün, belki denizsizliğimdendir. Hiç kızmadım şehir sana, köpürecek dalgalarımın yokluğundandır. Sabahları martı sesi, akşamları vapur düdüğü nedir diye sorma, bilmem cahilliğime ver... Simitimi balıklarla paylaşmadım ben hiç, cimriliğimden mi? ..Simitim oldu da balığım var mıydı? Hiç görmediğim şehre yazıldı bunlar, yosun kokusu nedir hiç tanımadan. Okuyarak tanıdım seni, senin el yazınla... Görmeden gönül verdim, densizliğime ver. Hayatımda hiç balıkçılara selam vermişliğim yokken, sana selam vermiş bulundum; hoşgör. Uzak şehir, senin tüm sokakların denize çıkarken, benim tüm sokaklarım sana çıkar oldu... Sen farkında mısın bilmem, farkında olsan da söylemezsin ya... Hiç tekneye binmedim ki ben, ondan mıdır beni hor görmen? Yokluğun, yoksulluğum olmaya başlayınca anladım, hayalinle varlıklıyım. Oysa sen varlığımdan habersiz... Sen bensizlikte kalabalık, ben sensizlikte en tenha. Hiç görmediğim şehre yazıldı bunlar, ne kadar uzakta da olsa hergün daha yakın olduğum... Hiç görmediğim için mi seni böyle 'canımın içi' olman? Söyle ey şehir, hiç görmediğin için mi beni böyle kolay kandırman? Aynanın sırları dökülür mü balık olsam, martı olsam? ... Martı olsam da gelsem omzuna konsam, o zaman bakar mısın gözlerimin içine?
Çok eski bir sevgiliye sırf yüreğinde beni duysun diye..
gidiyordun.. elim kolum bağlıydı daha önce de olduğu gibi sadece sustum konuşacak bişey olmadığından değil söyleyeceklerimi bildiğinden sustum.. benden aldıkların vardı umutlarım,heyecanlarım ve derler ya hani en güzel yıllarım ama üzülmüyorum o güzel yıllar seninle daha da güzel oldular her şeyin bir sonu var biliyorum gitmelisin kal diyemem seviyorum seni evet ama artık tüm geceler sadece benim.. beraber izlediğimiz tüm filmler içimizi sızlatan tüm şarkılar senin olsun sevgilim.. giderken bana öyle bir emanet bıraktın ki taşımak çok zor sen yaparsın diyeceksin biliyorum.. söz verdim bir kez sana başarmak zorundayım bir gün otobüs garları seni bana tekrar getirdiğinde aynı bulacaksın beni söz verdiğim gibi başım hep dik olacak EMANETİN ONURUMDUR BİLİYORUM SENİ SEVİYORUM....
Daha dokunmadan kurudu irem çöllere bir türlü yağamıyorum yeni bir koşunun başlangıcında biraz deprem sonrası biraz şehir hülyası bir kalp yangınından geriye kalan kahve gözlerine beni de götür artık bu yerlere sığamıyorum.
Pembe uçurtmalar yolladığından beri sarardı tiryaki menekşeleri sonbaharın tozlu kafeslerinde sevgi turnaları yakalıyorum turnalar gidiyor; ben kalıyorum avareyim, asudeyim, yorgunum bilmiyorum neden sana vurgunum yitik düşlerimi kovalıyorum gölgeler gidiyor; ben kalıyorum.
Binbir türlü kokuyorsa yaylalar kahve gözlerine beni de götür baharın koynundan koparıp sana ipek bir mendile sardığım yüreğimle şehzade gülleri gönderiyorum
Bütün yelkenlileri, deniz fenerlerini kaptanları sorgulayan yanından geçen küheylanların korku tufanına yakalandığı kahve gözlerine beni de götür güneş ülkesinden gelen yiğitler benzeri olmayan bir dünya kursun cellat, ayrılığın boynunu vursun.
Usul usul intizarı çürüten bu hercai diken, bu çılgın arzu sürüklüyor imkansız muştuların eşiğine gönül vadilerini bir ağaçtan düşen yapraklar gibi düşüyorum yüreğine
ya topla yaralı kırlangıçları ya da bu vefasız şarkıyı bitir özgürlüğe giden tutsaklar gibi kahve gözlerine beni de götür..
Bu kısalığına rağmen uzun geçen yaşamımda anladıklarım...yaşama dair..acıya dair..belkide sana dair..ANLADIM Kİ, KALABALIKLAR İNSANI YALNIZLAŞTIRIYORMUŞ..
Anladım ki, güzel olan herşey birgün ansızın bitermiş. Anladım ki, çok çalışmak, çok kazanmakla aynı değilmiş. Anladım ki, öğrendiğin her bilgi sana bir depresyon nedeni olarak geri dönüyormuş. Anladım ki, her labirentin görünmezde olsa bir çıkışı varmış. Anladım ki, zaman acımasız, mekan riyakarmış. Anladım ki, her akşam gökyüzünü görmek büyük bir ayrıcalıkmış. Anladım ki, insan yıkıldım dediği anda bile hala ayaktaymış. Anladım ki, çok konuşan çok bilmiyormuş, cok susanda cahil değilmiş. Anladım ki, her insanın derinlerinde bir filazof yatıyormuş. Anladım ki, sevmek için neden aranmıyormuş.nedensiz sevmediğimiz gibi... Anladım ki insan korkularından asla kaçamıyormuş. anladım ki üzülmek için bahane bulmak çok kolaymış
ruhumdu ruh eşimdi en keyifli anlarım en doğru kararım yaşadığıma şükrettirendi beni anlayandı bensiz olamayandı bana bir şey olsa canı benden çok yanandı bekleyenim özleyenim kıskançlığımdı aramazsa delirdiğim görmezsem çıldırdığım prensimdi şikayet etmeyenim beni hep beğenenim akıl verenimdi hayat ortağımdı gözleriyle beni mest eden bakışıyla eriten aşk şarkılarını dilime bağlayandı aklımı alanım canıma can katanım yarınım dünüm bugünümdü
vazgeçilmezim herşeyim yarimdi gülüşüyle başımı döndürendi bana yüreğini verendi sevgiyi öğretendi kolumdu kanadımdı her bir yanım attığım adımdı o benim erkeğim o benim nefesimdi ölürcesine sevdiğim uğruna adaklar adadığım dilekler dilediğim tek duamdı yarimdi
suyumdu aşımdı açlığım tokluğum susuzluğumdu uykusuzluğumdu hayallerimdeki tek dünyaydı gününüm aydınlığı hoyrat gecelerimin tek ışığı damarımdaki kanım yüreğimdeki tek hayat atışıydı söylemekten hiç bıkmadığım dilimdeki melodiydi en mutlu rüyalarım en mutlu anlarım en mutlu dünlerimin tek sahibiydi kalbimdeki ince sızım
gerçeğim doğrum herşeyimdi deli deli esen rüzgarım sağnak yağan yağmurum sesim sessizliğim umudumdu hiç bitmeyecek yolumdu öncemdi sonramdı bilinmezim şu anımdı hep yanımda olanımdı korkusuzluğum sonsuzluğum sığınağım tek huzurum yalnız olmadığım tek cansın
Ayrılıklarda gururun, saygının şaşkınım yitişine.. Yaşamdan öğrendiğim, ne olursa olsun bir şey eksiliyorsa, kötü kokular saçıyorsa yok zorlamanın yararı.. Devam edilirse sonuç felaketce bir kopuş... Oysa ayrılıklar da başlangıçlar gibi sessiz olmalı... . Araya ötekiler girdiyse, yalanlarla grileştiyse mavi, üşümeye başlayan ruhların ne ilacı vardır,ne de hekimi... Buz gibi olduysa yürek yararı yoktur geri dönüşün... Bir şans daha denirse de sonuç titreme nöbetleri.. . Niçinlerde dolanmanlar, öfke, kin, intikam büyütmeler, suçlamalarla seslenmeler, daha da yaralar ayrılıkları.... Yaşanmışları güzelliğince, olduğunca bırakmak varken kirletmek neden, niye? ? ? ? Bir zamanlar “sevdiğim, her şeyim” dediğinde kara bir leke kalmak hem de kendinin sürdüğü bir leke verilen bir hak mı kime ve niye? ? ? Yaşanılan, yaşatılan güzel, doyumsuz anlar, bir suçsa, hataysa tek kişilik değildi İşlenirken oysa... . Tükenişe girildiyse vazgeçmek gerek saygıyla bir zamanlar “vazgeçilmezim” denilenden, daha da karartmadan maviyi sunulan güvenle verilmiş imkansızların anısına.... . Yaşam defteri sonlanınca, beden üşüyüp, yorulduğunda, ruh nasıl tertemiz,beyazlar içinde bırakıp onu gidiyorsa, onur, grur zedelenmeden suçlamaya girmeden, lekesiz ve sessizce olmalı ayrılıklar da....
Bilirmisin Gel hüzün çiçeğim....... Gül rengi akşamların bitimsiz rengi Sevginin hüzünle buluştuğu çizgi Aşka yakılan ağıt, Gel tut ellerimden artık Beni unutma........ Katlanıp atılmaya layık Karalanmış bir kağıt ol samda Unutma beni, Rüzgarda ufalanıp savrulmuş Bir kalbim varsa da, Kuruyup ayaklarının dibine düşen Bir yaprak ol samda Beni unutma........
Karanlıkta fark edilecek, Bir parıltım yok ama; Sen bu kurumuş gülü yinede unutma. Işığım yok,güneşim yok ama; Birde sen beni yok sayma.
Yüreğinden kovuldum,sokaklarda uyudum, Yusuf oldum kuyulara atıldım, Ateşlerde soğudum,İbrahim'i buldum; İsmail oldum,ıssız çöllere bırakıldım Unutuldum ama kimseyi unutmadım.
Söyle bir tanem; Hiç soğuk akar mı gözyaşları........ Hiç dile gelir mi yürek acıları....... yağmurlara kim ağlar?
GEL ARTIK BİR ZAMAN VAR UZAKTA SAYILARINI GÖREMEDİĞİM BİRİ VAR GELECEKTE ONUN İÇİN BURDA DERBEDERLİĞİM.. SINIRSIZ ÖZGÜRLÜKTE ANLAYIŞLI BİRİ VAR UZAKTA BENİ BEKLEMEKTE BEDENİ ONU BEKLEMEKTE RUHUM NERDESİN GEL ARTIK BU ÇARESİZLİK BUKADAR KOMAMIŞTI...
Ayrılıklarda gururun, saygının şaşkınım yitişine.. Yaşamdan öğrendiğim, ne olursa olsun bir şey eksiliyorsa, kötü kokular saçıyorsa yok zorlamanın yararı.. Devam edilirse sonuç felaketce bir kopuş... Oysa ayrılıklar da başlangıçlar gibi sessiz olmalı... . Araya ötekiler girdiyse, yalanlarla grileştiyse mavi, üşümeye başlayan ruhların ne ilacı vardır,ne de hekimi... Buz gibi olduysa yürek yararı yoktur geri dönüşün... Bir şans daha denirse de sonuç titreme nöbetleri.. . Niçinlerde dolanmanlar, öfke, kin, intikam büyütmeler, suçlamalarla seslenmeler, daha da yaralar ayrılıkları.... Yaşanmışları güzelliğince, olduğunca bırakmak varken kirletmek neden, niye? ? ? ? Bir zamanlar “sevdiğim, her şeyim” dediğinde kara bir leke kalmak hem de kendinin sürdüğü bir leke verilen bir hak mı kime ve niye? ? ? Yaşanılan, yaşatılan güzel, doyumsuz anlar, bir suçsa, hataysa tek kişilik değildi İşlenirken oysa... . Tükenişe girildiyse vazgeçmek gerek saygıyla bir zamanlar “vazgeçilmezim” denilenden, daha da karartmadan maviyi sunulan güvenle verilmiş imkansızların anısına.... . Yaşam defteri sonlanınca, beden üşüyüp, yorulduğunda, ruh nasıl tertemiz,beyazlar içinde bırakıp onu gidiyorsa, onur, grur zedelenmeden suçlamaya girmeden, lekesiz ve sessizce olmalı ayrılıklar da....
Aşk bitti Elimden sanki minik bir balık kayıp gitti Aşk bitti İçimden sanki bir şeyler kopup gitti Aşk hiç biter mi Hiç bir şey olmamış gibi Boşlukta kaybolup gider mi Aşk hiç biter mi
Kalır adımızla Bir sokak duvarında Bir ağaç kabuğunda Bir takvim kenarında Kalır bir çiçekte Bir defter arasında Bir tırnak yarasında Bir dolmuş sırasında Kalır bir odada Bir yastık oyasında Bir mum ışığında Bir yer yatağında Aşk hiç biter mi
Kalır dilimizde Yinelenen bir şarkıda Bir okul çıkışında Bir çocuk bakışında Kalır bir kitapta Bir masal perisinde Bir hasta odasında Bir gece yarısında Kalır bir durakta Yırtık bir afişte Buruk bir gülüşte Dağılmış yürüyüşte Aşk hiç biter mi
Kalır bir sokakta Bir genel telefonda Bir soru yanıtında Bir komşu suratında Kalır bir pazarda Bir kahve kokusunda Bir tavşan niyetinde Bir çorap fiyatında Kalır bir yosunda Bir deniz kıyısında Bir martı kanadında Bir vapur bacasında Aşk hiç biter mi
Karıştığın zaman hayata arkadaşların olacak,güzel anların paylaştığın..şanslıysan eğer dostluğu öğreneceksin.. Başka birisi için düşünmeyi üzülmeyi öğreneceksin acıyacaksın bi dolu anlamsızlığa hayatını adamış insanlara.. Anlayacaksın ama anlatamayacaksın gün gelecek biriyle tanışacaksın eğer öğrenmişsen bu dünyada saklanmayacak tek şeyin sevgi olduğunu v sevmekten gurur duyabilmeyi..düşünmeden hiçbir şeyi konuşma sırasını yüreğine devredeceksin.. Hayır derse eğer sevginle mutlu olma vakti demektir kızmadan hiçbirşeye ve hiçkimseye kabul ederse işte ozaman hayat tüm servetini sunmuştur sana her anında onla olacaksın. Ne birlikte olmak yetecek sana ne ayrı olmak en güzel yalanları onla paylaşacaksın her seferinde doğru olduğuna inandığın ve öyle olması gereken yalanları beni hiç bırakma diyecek sana bunun imkansızlığına inandırmaya çalışırken onu ve sen de inanmışken hiç ayrılmayacağınıza birkaç veda sözcüğü duyacaksın onun ağzından.. Hayatında duyduğun en berbat sözcükler olacak bunlar anlamayacaksın nedenini sözcüklerin tükendiğini hissedeceksin ve nefes almanın zorlaştığını gözyaşların akmak için yalvaracak sana.. Kalbin her seferinde tonlarca yükü kaldırıyormuşcasına atacak telefona bakacaksın elin uzamanacak tuşlara arayamayacaksın,aramayacak... Kederlerin olacak umutların her yapmayı planladığın aklına geldiğinde bir ağrı duyacaksın göğsünde.. Ne olursa olsun unutmaya çalışma sakın çünki unutmaya çalıştıklarındır bu hayatı yaşanabilir kılann.. GÜLÜMSE.. ve yaşadıkların için haz duydukların için sevdiğin için sevildiğin için.. Mutlu olmayı da öğrenmek gerektiğini öğretiyor hayat akılda kalması gereken tek şey ne şartta olursa olsun mazi de olsa bende sevildim diyebilmek...
Sana mucizeler vaat edemem ama, mucize aratmayacak kadar çok sevebilirim seni” Bir sevda masalı bu... Yazmaya henüz başlamadım... İnsan yaşarken yazamıyor bazı şeyleri, aynı kelimelerin arasında gidip geliyor.... Ne zaman yazmaya kalksam hep aynı cümleler... Onun için, yazmaya başlamadım daha...Ama bu bir masal... Bu bir sevda... Ben seni sevdiğimde, aklım hür bir çocuktu... Ne istersem yapabileceğimi, ol dersem olabileceğini, dünyanın ekseninde ömrümü geçireceğimi sanıyordum... Ben seni sevdiğimde en çok kendimi seviyordum...Şimdiyse, seni... Sana dair ilk cümlem “korkuyorum senden” di... O anki gülüşün hala aklımda... Anlayamayan, hoşuna gitmiş, kafası karışmış bir gülüş... “masalları sever misin? ” demiştin bana, sonra da küçük kızının masal kitabından bir masal okumaya başlamıştın... Ben de bu sevda masalını yaşamaya... Masalları severdim, evet... Ama bunu sana söyleyemedim. Korkuyordum senden... Şimdiyse, seni kaybetmekten... Konuşamıyordum, anlatamıyordum, dinleyemiyordum, dizginleyemiyordum duygularımı, içimde deli bir nehir gibi çağlayan aşkı tutamıyordum... Yapamadığım çok şey vardı... Ama sevdim seni... Sana mucizeler vaat etmedim... Ama sen, mucizenin ta kendisiydin... (alıntı)
Kadın Her şeye ama her şeye rağmen çok sevmişti adamı Adam Bir gün bile umursamadı kadını Olsun dedi kadın buna da razı oldu buna da katlandı Kadın senelerce ağladı Adam Bir kez olsun silmedi gözyaşlarını Yine de vazgeçmedi kadın buna da dayandı Kadın Hiçe sayıp gururunu adamın ayaklarına kapandı Adam Eski bir eşya gibi sirkeleyip attı kadını ayaklarının dibinden Asla şikayet etmedi kadın bunu da affetti Sonunda adam gidip bir başkasına gönül verdi Hiçe sayıp kadının onun için heba olan yıllarını Kendine bir başkasıyla yeni bir hayat seçti İşte buna dayanamadı kadın Bunu affedemedi Ve kadın Nefretiyle boğdu adamı ve ona olan aşkını
Sevdalar yalandırrr.
Prensiplerim yoktur AMA Seviyesiz değilim Kinci değilim AMA unutmam Şevkat gösteririm AMA şımartmam Kendimle çelişebilirim AMA kafama takmam Ciddiye alırım AMA kapılmam Huzur veririm AMA SÖZ vermem Sahip olurum AMAAAAA ait OLMAM
ne acı değil mi? her biten günün ardından takvimden bir yaprak daha koparıp atıyoruz geçip giden günlerimize doymadan ve hiç acımadan,
oysa yüreğimin defterinde seninle ilgili bir yaprak bile düşmedi aksine her gün için seninle dopdolu bir yaprak daha ekledim artık yüreğim bu yaprakları taşıyamaz oldu... ne güzel değil mi?
Aç yelkenini sularıma Dalga dalga uçurayım seni Buz kadar soğuk sularım İliklerine dek titreteyim seni Sal kanatlarını rüzgarıma Diyar diyar estireyim seni Dört mevsim durmak bilmem ben Gel hadi, kaçırayım seni Bırak kendini cennetime Bahçe bahçe gezdireyim seni Sıkılırsan bir gün döneriz şu cehenneme Biliyorum, hiç dönmeyeceğiz geri...
gittiğin yerde güneşle ay-(ın) denize düştüğünü görürsen hisset beni yum gözlerini saçlarını dağıtan ılık bir esinti ayaklarını ıslatan küçük dalgalar ve sesini duyduğun beyaz martılar çaresiz suskunluğumdu buralarda korkma seni oralarda sarar
bakma artık kusuruma bakma ağırlayamadım kalbimde seni belki yıldızlardı bana söyleyen gerçeği ne söylesem boş gelir belki de doldurmaz içini alnıma yazdığım sevdayı bebeğim kendi dilinle değil deniz diliyle oku emi söyleyecektir sana aşkın dili seviyorum seni
12.04.2007 - 21:41
Doyumsuz Anlar Düş
duygular akarken yürekten yüreğe
şiirler okundu kulaktan kulağa
buluşma noktası kırıldı sohbetin
dolunay kızlık evresinde
yıldızları öptü dudaklarından
koştu gecenin alaca karanlığında
gözler sevişti hislerle durağan
ağaçların arasında buldular gölgelerini
yakaladım yakalayacağım derken
çalılıklar takıldı ayaklarına düştüler
bir yanda olgunlaşmış meyveler
bir yanda yosunlaşmış su gözesi
keşfedilmemiş bir doğa harikası
ilerleyen zamanın ötesinde
kimliğini arıyordu gece
çok geçmeden soyundu anadan üryan
her nokta her lokma damak tadı
şehvetin kollarında inlerken
kazan kaldırdı geceye varoluş
doyumsuz anlar düş
12.04.2007 - 21:41
TUTSAK SEVDA
Sevgiye uzak bir diyarda sevgi ekmeyi öğrendim kurak topraklara,
Aldığım nefestin sen nasıl uzak durulur ki yaşama,
Her şeyde biraz sen varsın, bir şey dışında; umutlarım, çünkü umutlarımın tümünde sen varsın….
Seni tanıdım tanıyalı umutlara sevdalı yüreğim
Sensizliğimde seni yaşamak o kadar zor ki,
Büyük bir suskunluk gibi içimde kanayan bu yara,
Bakışlara yüklediğim o anlam yok artık gözlerimde,
Kelimelerin anlamını yitirdiği bir gecenin yalnız bir saatini yazıyorum,
Zaman sanki yokluğuna inat bekliyor gecenin sessizliğini,
Derin bir haykırış, büyük bir isyan olsa da karanlıkla paylaştıklarım,
Sana olan sevgimdir, hasretimdir suskun satırlara anlattıklarım,
Sensizliği düşündüğümde derin bir sızı çöküyor yüreğime,
Biliyor musun adını oluşturan her harf daha anlamlı geliyor artık,
Yokluğunda karar vermek o kadar zor ki!
Ellerinin mi yoksa bakışlarının sıcaklığımıydı yüreğimi ısıtan?
Sessizlikle dost olmayı öğreniyorum karanlık akşamlarda,
Bir demet çiçek saklıyorum sana sevgimin sıcaklığında,
Gözlerini düşünerek uyuyorum başımı yastığa her koyduğumda,
Firari bir hükümlü gibi saklamaya çalışıyorum yaşadıklarımı,
Galiba tutsak sevdamın gardiyanısın sen,
Kaçmaya çalıştığım tüm çıkışlarda sen varsın
12.04.2007 - 21:40
Öyle bir yer kanıyor ki içimde,seninle aldığım nefesleri vermedim daha
*Tadın damağımda,acın içimde...Ne için ağlasam gözlerimden akan,sen
gittikten sonra biriktirdiğim yaşlar...Öyle bir bittik ki biz..Ama
unutulmuyor işte...Ellerinin dokunulmazlığı,gözlerinin
bakılmazlığı,gülüşünün dayanılmazlığı ve seninle geçen her anın başa
alınmazlığı unutulmuyor...Nice sevdalar bekliyor da gitmeye yürek mi kaldı
söylesene gözlerinde içimi törpülediğim adamım?
Şimdi insanlara bakıyorum,çocuğunu bekleyeni,ömrüne bir ömür daha ekleyeni
var! Diyorlar ki küsme aşka..daha kimler gelecek,kimler geçecek..Oysa
bilmiyorlar ki en son giden sen herşeyimi götürdü..Oysa bilmiyorlar ki en
son giden sen,daha sonra gelecekleri bile götürdü...Şimdi ben bu eskitilmiş
gençliğimle,yaşımı tersten yazıp öylece giden bir senin ardından,kime hangi
sevgimi vaadedeceğim söylesene silinmiş harfim benim...Ellerimi tutana
bulaşacak kokun,soluğumu paylaşan harflerini yutacak..Oysa ben
yutkunamayacağım bile...Kurudu boğazım sen gideli..ki aldıgın son çiçek bile
kurumamıştır daha...Gözle görülmez darbeleri gidişinin...Öyle bir yer
kanıyor ki içimde,seninle aldığım nefesleri vermedim daha...Seninle
aldıklarımı sensiz verdiklerimle sıvamaya çalışıyorum! Tıkanıyorum,soluğum
kesiliyor...*
12.04.2007 - 21:40
hani olmaz ya.......
Hani olmaz ya, olsun istiyorum! ! ! Çık gel, istiyorum! ! ! Onca acıyı,onca
sızıyı,bu anı görmek için mi yaşadın demeni istiyorum! ! ! ... Ansızın öyle bir
gel ki, hasretinle deli olmadan, seni gördüğüm an delireyim istiyorum! ...
Delirmemin bile senli bir sebebi olsun istiyorum! ... Anladın mı, Senli bir
sebebi...
Nasıl özlemektir ki bu, aynadaki gözlerimde bile senin gözlerini
görüyorum...
Mevsim ne olursa olsun, her sağanak yağmurda, sana koşuyorum ben, yalın ayak
bir çocuk masumluğunda...
Yüreğime sığmayan aşkını, beynim almıyor! ... Geçen bunca zamana rağmen,
içimde küllenmeyen aşkın! ! ! Seni görsem, seni duysam, bunca özleminle
hasretinle doluyken, olduğum yere düşer bayılırım herhalde! ...
Sen bilirsin yüreğimin kumdan kalelerini! ! ! Güçlü gözüken ama bir o kadar da
duygusal yürek kalelerim...
Özgürlük diye satır satır bağırırken, ömrümün en büyük esaretini senin
aşkınla giyinmişim üzerime! ! ! Hasretin çekilecek dert değil,
Sevgiliiiiiiiiii! ! ! ...
Rüzgarlar kokunu getiriyor burnuma, hasret kilitliyor kalp kapılarımı...
Dağ tepesinde kekik kokusu, gün ortasında yağmurla gelen toprak kokusu,
geceleri parmaklarıma sinmiş sigara kokusu oluyor kokun! ! !
Hasretin beyaz sayfalardaki mürekkep izi, gözümden akıp ağzıma gelen
gözyaşlarımın tuzlu tadı oluyor! ...
Sen geliyorsun rüyalarıma,Eşkiya urbalarınla...
Hasretin düşüyor, en yıldızsız gecedeki dolunayın gözlerine... Sesin geliyor
kulaklarıma... Gecenin en sessizliğinde, yüreğimi delip geçen bir mermiye
benzeyen sesin...
Kulağıma gelen senin sesin mi yoksa, hasretinle yüreğimde kopan fırtınaların
sesi mi, inan bilmiyorum! ! !
Gözlerini görüyorum, gözbebeklerimde... Hasretinle baştan ayağı sen olmuş
hallerimde!
Hani olmaz ya, olsun istiyorum! ! ! Çık gel, istiyorum! ! !
Onca acıyı,onca sızıyı,bu anı görmek için mi yaşadın demeni istiyorum! ! ! ...
Ansızın öyle bir gel ki, hasretinle deli olmadan, seni gördüğüm an delireyim
istiyorum! ...
Delirmemin bile senli bir sebebi olsun istiyorum! ...
Anladın mı, Senli bir sebebi...
alıntı.....
12.04.2007 - 21:39
tıpkı ben gibi........
**sık sık gülen insanlar,
***kalplerinde en çok acıyı taşıyanlardır
****hatta bazen öyle sesli gülerler ki,
*****hıçkırıklarının sesi bile duyulmaz......
12.04.2007 - 21:39
Martı olsam da gelsem omzuna konsam, o zaman bakar mısın gözlerimin içine?
Hiç görmediğim şehre yazıldı tüm bunlar... Ne şairim ben ne de aşık...
Sessiz sedasızım bugün, belki denizsizliğimdendir. Hiç kızmadım şehir sana,
köpürecek dalgalarımın yokluğundandır. Sabahları martı sesi, akşamları vapur
düdüğü nedir diye sorma, bilmem cahilliğime ver... Simitimi balıklarla
paylaşmadım ben hiç, cimriliğimden mi? ..Simitim oldu da balığım var mıydı?
Hiç görmediğim şehre yazıldı bunlar, yosun kokusu nedir hiç tanımadan.
Okuyarak tanıdım seni, senin el yazınla... Görmeden gönül verdim,
densizliğime ver. Hayatımda hiç balıkçılara selam vermişliğim yokken, sana
selam vermiş bulundum; hoşgör. Uzak şehir, senin tüm sokakların denize
çıkarken, benim tüm sokaklarım sana çıkar oldu... Sen farkında mısın bilmem,
farkında olsan da söylemezsin ya... Hiç tekneye binmedim ki ben, ondan mıdır
beni hor görmen? Yokluğun, yoksulluğum olmaya başlayınca anladım, hayalinle
varlıklıyım. Oysa sen varlığımdan habersiz... Sen bensizlikte kalabalık, ben
sensizlikte en tenha. Hiç görmediğim şehre yazıldı bunlar, ne kadar uzakta
da olsa hergün daha yakın olduğum... Hiç görmediğim için mi seni böyle
'canımın içi' olman? Söyle ey şehir, hiç görmediğin için mi beni böyle kolay
kandırman?
Aynanın sırları dökülür mü balık olsam, martı olsam? ... Martı olsam da
gelsem omzuna konsam, o zaman bakar mısın gözlerimin içine?
12.04.2007 - 21:38
Çok eski bir sevgiliye sırf yüreğinde beni duysun diye..
gidiyordun..
elim kolum bağlıydı
daha önce de olduğu gibi sadece sustum
konuşacak bişey olmadığından değil
söyleyeceklerimi bildiğinden sustum..
benden aldıkların vardı
umutlarım,heyecanlarım ve derler ya hani en güzel yıllarım
ama üzülmüyorum o güzel yıllar seninle daha da güzel oldular
her şeyin bir sonu var biliyorum
gitmelisin kal diyemem
seviyorum seni evet
ama artık tüm geceler sadece benim..
beraber izlediğimiz tüm filmler
içimizi sızlatan tüm şarkılar senin olsun sevgilim..
giderken bana öyle bir emanet bıraktın ki
taşımak çok zor
sen yaparsın diyeceksin biliyorum..
söz verdim bir kez sana
başarmak zorundayım
bir gün otobüs garları seni bana tekrar getirdiğinde
aynı bulacaksın beni
söz verdiğim gibi başım hep dik olacak
EMANETİN ONURUMDUR BİLİYORUM
SENİ SEVİYORUM....
12.04.2007 - 21:38
Daha dokunmadan kurudu irem
çöllere bir türlü yağamıyorum
yeni bir koşunun başlangıcında
biraz deprem sonrası
biraz şehir hülyası
bir kalp yangınından geriye kalan
kahve gözlerine beni de götür
artık bu yerlere sığamıyorum.
Pembe uçurtmalar yolladığından beri
sarardı tiryaki menekşeleri
sonbaharın tozlu kafeslerinde
sevgi turnaları yakalıyorum
turnalar gidiyor; ben kalıyorum
avareyim, asudeyim, yorgunum
bilmiyorum neden sana vurgunum
yitik düşlerimi kovalıyorum
gölgeler gidiyor; ben kalıyorum.
Binbir türlü kokuyorsa yaylalar
kahve gözlerine beni de götür
baharın koynundan koparıp sana
ipek bir mendile sardığım yüreğimle
şehzade gülleri gönderiyorum
Bütün yelkenlileri, deniz fenerlerini
kaptanları sorgulayan
yanından geçen küheylanların
korku tufanına yakalandığı
kahve gözlerine beni de götür
güneş ülkesinden gelen yiğitler
benzeri olmayan bir dünya kursun
cellat, ayrılığın boynunu vursun.
Usul usul intizarı çürüten
bu hercai diken, bu çılgın arzu
sürüklüyor imkansız muştuların
eşiğine gönül vadilerini
bir ağaçtan düşen yapraklar gibi
düşüyorum yüreğine
ya topla yaralı kırlangıçları
ya da bu vefasız şarkıyı bitir
özgürlüğe giden tutsaklar gibi
kahve gözlerine beni de götür..
12.04.2007 - 21:38
ANLAMALMIYDIM
Bu kısalığına rağmen uzun geçen yaşamımda anladıklarım...yaşama dair..acıya
dair..belkide sana dair..ANLADIM Kİ, KALABALIKLAR İNSANI
YALNIZLAŞTIRIYORMUŞ..
Anladım ki, güzel olan herşey birgün ansızın bitermiş.
Anladım ki, çok çalışmak, çok kazanmakla aynı değilmiş.
Anladım ki, öğrendiğin her bilgi sana bir depresyon nedeni olarak geri
dönüyormuş.
Anladım ki, her labirentin görünmezde olsa bir çıkışı varmış.
Anladım ki, zaman acımasız, mekan riyakarmış.
Anladım ki, her akşam gökyüzünü görmek büyük bir ayrıcalıkmış.
Anladım ki, insan yıkıldım dediği anda bile hala ayaktaymış.
Anladım ki, çok konuşan çok bilmiyormuş, cok susanda cahil değilmiş.
Anladım ki, her insanın derinlerinde bir filazof yatıyormuş.
Anladım ki, sevmek için neden aranmıyormuş.nedensiz sevmediğimiz gibi...
Anladım ki insan korkularından asla kaçamıyormuş.
anladım ki üzülmek için bahane bulmak çok kolaymış
12.04.2007 - 21:38
****Bir S E N****
ruhumdu
ruh eşimdi
en keyifli anlarım
en doğru kararım
yaşadığıma şükrettirendi
beni anlayandı
bensiz olamayandı
bana bir şey olsa
canı benden çok yanandı
bekleyenim
özleyenim
kıskançlığımdı
aramazsa delirdiğim
görmezsem çıldırdığım prensimdi
şikayet etmeyenim
beni hep beğenenim
akıl verenimdi
hayat ortağımdı
gözleriyle beni mest eden
bakışıyla eriten
aşk şarkılarını dilime bağlayandı
aklımı alanım
canıma can katanım
yarınım
dünüm
bugünümdü
vazgeçilmezim
herşeyim
yarimdi
gülüşüyle başımı döndürendi
bana yüreğini verendi
sevgiyi öğretendi
kolumdu
kanadımdı
her bir yanım
attığım adımdı
o benim erkeğim
o benim nefesimdi
ölürcesine sevdiğim
uğruna adaklar adadığım
dilekler dilediğim
tek duamdı yarimdi
suyumdu
aşımdı
açlığım
tokluğum
susuzluğumdu
uykusuzluğumdu
hayallerimdeki tek dünyaydı
gününüm aydınlığı
hoyrat gecelerimin tek ışığı
damarımdaki kanım
yüreğimdeki tek hayat atışıydı
söylemekten hiç bıkmadığım
dilimdeki melodiydi
en mutlu rüyalarım
en mutlu anlarım
en mutlu dünlerimin tek sahibiydi
kalbimdeki ince sızım
gerçeğim
doğrum
herşeyimdi
deli deli esen rüzgarım
sağnak yağan yağmurum
sesim
sessizliğim
umudumdu
hiç bitmeyecek yolumdu
öncemdi
sonramdı
bilinmezim
şu anımdı
hep yanımda olanımdı
korkusuzluğum
sonsuzluğum
sığınağım
tek huzurum
yalnız olmadığım tek cansın
Sen 'Prensim'sin
sen yaşama sebebimsin
12.04.2007 - 21:37
Lekesiz Olmalı Ayrılıklar da
Ayrılıklarda gururun, saygının
şaşkınım yitişine..
Yaşamdan öğrendiğim,
ne olursa olsun
bir şey eksiliyorsa,
kötü kokular saçıyorsa
yok zorlamanın yararı..
Devam edilirse sonuç
felaketce bir kopuş...
Oysa ayrılıklar da
başlangıçlar gibi sessiz olmalı...
.
Araya ötekiler girdiyse,
yalanlarla grileştiyse mavi,
üşümeye başlayan ruhların
ne ilacı vardır,ne de hekimi...
Buz gibi olduysa yürek
yararı yoktur geri dönüşün...
Bir şans daha denirse de
sonuç titreme nöbetleri..
.
Niçinlerde dolanmanlar,
öfke, kin, intikam büyütmeler,
suçlamalarla seslenmeler,
daha da yaralar ayrılıkları....
Yaşanmışları güzelliğince,
olduğunca bırakmak varken
kirletmek neden, niye? ? ? ?
Bir zamanlar
“sevdiğim, her şeyim” dediğinde
kara bir leke kalmak
hem de kendinin sürdüğü bir leke
verilen bir hak mı
kime ve niye? ? ?
Yaşanılan, yaşatılan
güzel, doyumsuz anlar,
bir suçsa, hataysa
tek kişilik değildi
İşlenirken oysa...
.
Tükenişe girildiyse
vazgeçmek gerek saygıyla
bir zamanlar “vazgeçilmezim” denilenden,
daha da karartmadan maviyi
sunulan güvenle verilmiş
imkansızların anısına....
.
Yaşam defteri sonlanınca,
beden üşüyüp, yorulduğunda,
ruh nasıl tertemiz,beyazlar içinde
bırakıp onu gidiyorsa,
onur, grur zedelenmeden
suçlamaya girmeden,
lekesiz ve sessizce
olmalı ayrılıklar da....
12.04.2007 - 21:36
Bilirmisin
Gel hüzün çiçeğim.......
Gül rengi akşamların bitimsiz rengi
Sevginin hüzünle buluştuğu çizgi
Aşka yakılan ağıt,
Gel tut ellerimden artık
Beni unutma........
Katlanıp atılmaya layık
Karalanmış bir kağıt ol samda
Unutma beni,
Rüzgarda ufalanıp savrulmuş
Bir kalbim varsa da,
Kuruyup ayaklarının dibine düşen
Bir yaprak ol samda
Beni unutma........
Karanlıkta fark edilecek,
Bir parıltım yok ama;
Sen bu kurumuş gülü yinede unutma.
Işığım yok,güneşim yok ama;
Birde sen beni yok sayma.
Yüreğinden kovuldum,sokaklarda uyudum,
Yusuf oldum kuyulara atıldım,
Ateşlerde soğudum,İbrahim'i buldum;
İsmail oldum,ıssız çöllere bırakıldım
Unutuldum ama kimseyi unutmadım.
Söyle bir tanem;
Hiç soğuk akar mı gözyaşları........
Hiç dile gelir mi yürek acıları.......
yağmurlara kim ağlar?
12.04.2007 - 21:36
GEL ARTIK
BİR ZAMAN VAR UZAKTA
SAYILARINI GÖREMEDİĞİM
BİRİ VAR GELECEKTE
ONUN İÇİN BURDA DERBEDERLİĞİM..
SINIRSIZ ÖZGÜRLÜKTE ANLAYIŞLI BİRİ VAR UZAKTA
BENİ BEKLEMEKTE BEDENİ
ONU BEKLEMEKTE RUHUM
NERDESİN
GEL ARTIK
BU ÇARESİZLİK
BUKADAR KOMAMIŞTI...
12.04.2007 - 21:36
BİLİYOR MUSUN?
kanatlarım var benim
biliyor musun?
geceleri rüyamda
yanına uçmak için kullandığım
bir sürü güneş parçam var benim
biliyor musun?
seni ısıtmak,
geceni gündüz etmek için sana doğrulttuğum
çeşit çeşit taşlarım var benim
biliyor musun?
bana ‘seni sevmiyorum’ dediğinde
bağrıma bastığım
gökyüzünde yıldızlarım var benim
biliyor musun?
hani bir an efkarlanıp yıldızları izlemeye dalarsın da
belki onlar beni sana hatırlatır diye
bulutlarım var benim
biliyor musun?
böyle bir yatıp üstlerine
her şeyi unutmak için beklettiğim
bir dünyam var benim
biliyor musun?
içinde ikimizin birlikte
yaşaması için uğraştığım
bir kalbim var benim
biliyor musun?
sırf senin için beni yaşatan
içinde seni sakladığım...
12.04.2007 - 21:35
Lekesiz Olmalı Ayrılıklar da
Ayrılıklarda gururun, saygının
şaşkınım yitişine..
Yaşamdan öğrendiğim,
ne olursa olsun
bir şey eksiliyorsa,
kötü kokular saçıyorsa
yok zorlamanın yararı..
Devam edilirse sonuç
felaketce bir kopuş...
Oysa ayrılıklar da
başlangıçlar gibi sessiz olmalı...
.
Araya ötekiler girdiyse,
yalanlarla grileştiyse mavi,
üşümeye başlayan ruhların
ne ilacı vardır,ne de hekimi...
Buz gibi olduysa yürek
yararı yoktur geri dönüşün...
Bir şans daha denirse de
sonuç titreme nöbetleri..
.
Niçinlerde dolanmanlar,
öfke, kin, intikam büyütmeler,
suçlamalarla seslenmeler,
daha da yaralar ayrılıkları....
Yaşanmışları güzelliğince,
olduğunca bırakmak varken
kirletmek neden, niye? ? ? ?
Bir zamanlar
“sevdiğim, her şeyim” dediğinde
kara bir leke kalmak
hem de kendinin sürdüğü bir leke
verilen bir hak mı
kime ve niye? ? ?
Yaşanılan, yaşatılan
güzel, doyumsuz anlar,
bir suçsa, hataysa
tek kişilik değildi
İşlenirken oysa...
.
Tükenişe girildiyse
vazgeçmek gerek saygıyla
bir zamanlar “vazgeçilmezim” denilenden,
daha da karartmadan maviyi
sunulan güvenle verilmiş
imkansızların anısına....
.
Yaşam defteri sonlanınca,
beden üşüyüp, yorulduğunda,
ruh nasıl tertemiz,beyazlar içinde
bırakıp onu gidiyorsa,
onur, grur zedelenmeden
suçlamaya girmeden,
lekesiz ve sessizce
olmalı ayrılıklar da....
12.04.2007 - 21:35
Aşk bitti
Elimden sanki minik bir balık kayıp gitti
Aşk bitti
İçimden sanki bir şeyler kopup gitti
Aşk hiç biter mi
Hiç bir şey olmamış gibi
Boşlukta kaybolup gider mi
Aşk hiç biter mi
Kalır adımızla
Bir sokak duvarında
Bir ağaç kabuğunda
Bir takvim kenarında
Kalır bir çiçekte
Bir defter arasında
Bir tırnak yarasında
Bir dolmuş sırasında
Kalır bir odada
Bir yastık oyasında
Bir mum ışığında
Bir yer yatağında
Aşk hiç biter mi
Kalır dilimizde
Yinelenen bir şarkıda
Bir okul çıkışında
Bir çocuk bakışında
Kalır bir kitapta
Bir masal perisinde
Bir hasta odasında
Bir gece yarısında
Kalır bir durakta
Yırtık bir afişte
Buruk bir gülüşte
Dağılmış yürüyüşte
Aşk hiç biter mi
Kalır bir sokakta
Bir genel telefonda
Bir soru yanıtında
Bir komşu suratında
Kalır bir pazarda
Bir kahve kokusunda
Bir tavşan niyetinde
Bir çorap fiyatında
Kalır bir yosunda
Bir deniz kıyısında
Bir martı kanadında
Bir vapur bacasında
Aşk hiç biter mi
12.04.2007 - 21:35
Karıştığın zaman hayata arkadaşların olacak,güzel anların paylaştığın..şanslıysan eğer dostluğu öğreneceksin..
Başka birisi için düşünmeyi üzülmeyi öğreneceksin acıyacaksın bi dolu anlamsızlığa hayatını adamış insanlara..
Anlayacaksın ama anlatamayacaksın gün gelecek biriyle tanışacaksın eğer öğrenmişsen bu dünyada saklanmayacak tek şeyin sevgi olduğunu v sevmekten gurur duyabilmeyi..düşünmeden hiçbir şeyi konuşma sırasını yüreğine devredeceksin..
Hayır derse eğer sevginle mutlu olma vakti demektir kızmadan hiçbirşeye ve hiçkimseye kabul ederse işte ozaman hayat tüm servetini sunmuştur sana her anında onla olacaksın.
Ne birlikte olmak yetecek sana ne ayrı olmak en güzel yalanları onla paylaşacaksın her seferinde doğru olduğuna inandığın ve öyle olması gereken yalanları beni hiç bırakma diyecek sana bunun imkansızlığına inandırmaya çalışırken onu ve sen de inanmışken hiç ayrılmayacağınıza birkaç veda sözcüğü duyacaksın onun ağzından..
Hayatında duyduğun en berbat sözcükler olacak bunlar anlamayacaksın nedenini sözcüklerin tükendiğini hissedeceksin ve nefes almanın zorlaştığını gözyaşların akmak için yalvaracak sana..
Kalbin her seferinde tonlarca yükü kaldırıyormuşcasına atacak telefona bakacaksın elin uzamanacak tuşlara arayamayacaksın,aramayacak...
Kederlerin olacak umutların her yapmayı planladığın aklına geldiğinde bir ağrı duyacaksın göğsünde..
Ne olursa olsun unutmaya çalışma sakın çünki unutmaya çalıştıklarındır bu hayatı yaşanabilir kılann.. GÜLÜMSE.. ve yaşadıkların için haz duydukların için sevdiğin için sevildiğin için.. Mutlu olmayı da öğrenmek gerektiğini öğretiyor hayat akılda kalması gereken tek şey ne şartta olursa olsun mazi de olsa bende sevildim diyebilmek...
12.04.2007 - 21:34
Sana mucizeler vaat edemem ama, mucize aratmayacak kadar çok sevebilirim seni”
Bir sevda masalı bu... Yazmaya henüz başlamadım... İnsan yaşarken yazamıyor bazı şeyleri, aynı kelimelerin arasında gidip geliyor.... Ne zaman yazmaya kalksam hep aynı cümleler... Onun için, yazmaya başlamadım daha...Ama bu bir masal... Bu bir sevda...
Ben seni sevdiğimde, aklım hür bir çocuktu... Ne istersem yapabileceğimi, ol dersem olabileceğini, dünyanın ekseninde ömrümü geçireceğimi sanıyordum... Ben seni sevdiğimde en çok kendimi seviyordum...Şimdiyse, seni...
Sana dair ilk cümlem “korkuyorum senden” di... O anki gülüşün hala aklımda... Anlayamayan, hoşuna gitmiş, kafası karışmış bir gülüş... “masalları sever misin? ” demiştin bana, sonra da küçük kızının masal kitabından bir masal okumaya başlamıştın... Ben de bu sevda masalını yaşamaya... Masalları severdim, evet... Ama bunu sana söyleyemedim. Korkuyordum senden... Şimdiyse, seni kaybetmekten...
Konuşamıyordum, anlatamıyordum, dinleyemiyordum, dizginleyemiyordum duygularımı, içimde deli bir nehir gibi çağlayan aşkı tutamıyordum...
Yapamadığım çok şey vardı... Ama sevdim seni...
Sana mucizeler vaat etmedim...
Ama sen, mucizenin ta kendisiydin...
(alıntı)
12.04.2007 - 21:34
GÖZLERİN KAL DİYOR
Bu nasıl ayrılık, bu nasıl veda
Gözlerin kal diyor dudakların git
Bakışın anahtar, gözlerin kilit
Ellerin aç diyor, dudakların git.
Ayrılık; dönüşü olmayan nehir
Yalnızlık; yıkılmış bomboş bir şehir
Kaç sevda kül oldu böyle kimbilir
Gözyaşın kal diyor, dudakların git.
Gidersem, bir daha dönmeyeceğim
Kalırsam, kalbime yenileceğim
Çözemedim seni delireceğim
Gözlerin kal diyor, dudakların git.
Duvardan insin mi resimlerimiz,
Yabancı olsun mu isimlerimiz?
Ya o, deli dolu gecelerimiz
Anılar kal diyor, dudakların git.
Bu roman da biter belki birazdan
Ne aşklar yıkıldı gururdan, nazdan
Ağlıyor besteler yine hicâzdan
Şarkılar kal diyor, dudaklar git...
Ahmet Selçuk İLKAN
12.04.2007 - 21:33
Kadın
Her şeye ama her şeye rağmen çok sevmişti adamı
Adam
Bir gün bile umursamadı kadını
Olsun dedi kadın buna da razı oldu buna da katlandı
Kadın senelerce ağladı
Adam
Bir kez olsun silmedi gözyaşlarını
Yine de vazgeçmedi kadın buna da dayandı
Kadın
Hiçe sayıp gururunu adamın ayaklarına kapandı
Adam
Eski bir eşya gibi sirkeleyip attı kadını ayaklarının dibinden
Asla şikayet etmedi kadın bunu da affetti
Sonunda adam gidip bir başkasına gönül verdi
Hiçe sayıp kadının onun için heba olan yıllarını
Kendine bir başkasıyla yeni bir hayat seçti
İşte buna dayanamadı kadın
Bunu affedemedi
Ve kadın
Nefretiyle boğdu adamı ve ona olan aşkını
Sevdalar yalandırrr.
Prensiplerim yoktur AMA
Seviyesiz değilim
Kinci değilim AMA unutmam
Şevkat gösteririm AMA şımartmam
Kendimle çelişebilirim AMA kafama takmam
Ciddiye alırım AMA kapılmam
Huzur veririm AMA SÖZ vermem
Sahip olurum AMAAAAA ait OLMAM
sevdalar yalandırrr................
12.04.2007 - 21:33
Ah Yapraklar
ne acı değil mi?
her biten günün ardından takvimden bir yaprak daha koparıp atıyoruz
geçip giden günlerimize doymadan ve hiç acımadan,
oysa yüreğimin defterinde seninle ilgili bir yaprak bile düşmedi
aksine her gün için seninle dopdolu bir yaprak daha ekledim
artık yüreğim bu yaprakları taşıyamaz oldu...
ne güzel değil mi?
12.04.2007 - 21:32
Büyüme Bebek
Büyüme bebek
Hayat seni de harcar
Büyürsen senide dert tiryakisi yapar
Katar önüne diyardan diyara atar
Büyüme bebek
Gözyaşların sel gibi akar....
12.04.2007 - 21:32
Suya Dokunan...
Aç yelkenini sularıma
Dalga dalga uçurayım seni
Buz kadar soğuk sularım
İliklerine dek titreteyim seni
Sal kanatlarını rüzgarıma
Diyar diyar estireyim seni
Dört mevsim durmak bilmem ben
Gel hadi, kaçırayım seni
Bırak kendini cennetime
Bahçe bahçe gezdireyim seni
Sıkılırsan bir gün döneriz şu cehenneme
Biliyorum, hiç dönmeyeceğiz geri...
12.04.2007 - 21:32
Ağırlayamadım Kalbimde Seni
gittiğin yerde
güneşle ay-(ın)
denize düştüğünü görürsen
hisset beni
yum gözlerini
saçlarını dağıtan
ılık bir esinti
ayaklarını ıslatan
küçük dalgalar
ve sesini duyduğun
beyaz martılar
çaresiz suskunluğumdu buralarda
korkma seni oralarda sarar
bakma artık
kusuruma bakma
ağırlayamadım kalbimde seni
belki yıldızlardı bana söyleyen gerçeği
ne söylesem boş gelir
belki de doldurmaz içini
alnıma yazdığım sevdayı bebeğim
kendi dilinle değil
deniz diliyle oku emi
söyleyecektir sana
aşkın dili
seviyorum seni
Toplam 1039 mesaj bulundu