Meltem Balı Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkın ...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    12.04.2007 - 22:02

    SEN GİTTİN GİDELİ

    Umutlarım yok oldu sen gittin gideli
    Yüreğim koru sönmez sen gittin gideli
    Beni suçlayan sen olma bari
    Her bir gülün soluşu senin hatırandı
    ]][[ Q ]][[ Q ]][[ Q ]][[
    Çaresizlik içinde yanıyormuşum
    Yüreğim söndüremedin
    Hayallerime daldım yok oldum
    Kendimi bulamaz olmuşum
    ]][[ Q ]][[ Q ]][[ Q ]][[
    Yüreğim seni anar anarda alevlenir
    Sen yoksun senin yokluğunda çaresizim
    Dağlar girmiş aramıza yol vermiyormuş
    Senin gidişinle gözyaşlarım kurumuş
    ]][[ Q ]][[ Q ]][[ Q ]][[
    Bu gidişe yüreğim karşıcı kar
    Kadermiş derim yanar,yanar ağlarım
    Benin avutacak kimsem kalmadı
    Senin gidişinle yok oldu benliğim
    ]][[ Q ]][[ Q ]][[ Q ]][[
    28/03/2007
    Saat; 21; 44

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    12.04.2007 - 22:01

    YAĞMURLAR YAGIYOR YÜREĞİNE

    HAYAT ACILARA TUTUNMAKTIR GİZLİCE
    SAKLAYAMAZSIN DUYGULARINI
    AĞLAYAMAZSIN ÇIRPINIRCASINA
    AVUÇLARINI AÇARSIN ĞÖGE DOĞRU
    GÖZLERİN YAŞLANMIŞTIR ARTIK
    SAVURAMAZSIN DUYURAMAZSIN KENDİNİ
    ÖYLECE KALIVERİRSİN
    GÜN GELİR GÜLMEYİDE UNUTURSUN
    SAHTE GÜLÜCÜKLERİN ALTINDA
    KALIVERİRSİN ÖYLECE
    HAYAT SENİN İŞTE KOŞ KOŞ
    YAĞMURLAR YAGIYOR YÜREĞİNE
    DURDUR İÇİNDEKİ FERYADI AMA,
    SIMSICAK HAYALLERLE,,,,,,,,,,,,,

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    12.04.2007 - 22:01

    DÖN MELEĞİM

    SEVGİ DENEN TEK KELİME,
    YANLIZ SENLE DÜŞTÜ DİLİME
    NE OLUR DÖN MELEĞİM YARALI KALBİME.
    SANA OLAN AŞKIMI TÜM ALEM DUYSUN.
    EĞER BİR GÜN SENDEN BAŞKASINI SEVERSEM,
    BEYAZ TENİNİN BANA KEFENİM OLSUN.

    BİLİYORUM BANA DÖNMEM ZOR,
    AMA İMKANSIZ DEĞİL.
    ZORU BAŞARABİLİRİZ.
    AMA İMKANSIZ ZAMAN ALIR.

    GÖZLER DUDAKLARIN SÖYLEMEYE
    CESARET EDEMEYECEĞİ ŞEYLERİ
    AÇIĞA VURACAK KADAR CESURDUR.
    GÖZLERİNE BAKTIM YA HANİ
    O AN ANLATABİLDİSEM ZATEN ANLAMIŞSINDIR
    .

    BAŞINI KALDIRSAYDIM O CAM GÖZLERİNE DÜŞECEKTİM.
    HANİ BİR AN MÜZİK SONSUZA ÇALIYORDU YA
    BİTMEYECEKMİŞ GİBİSİNE GÖZLERİNİN GÖZLERİME
    ÇAKILDIĞI AN VARYA O AN GÖZLERİMDEN GİRDİN KALBİME
    ŞİMDİ TAHT KURDUN YÜREĞİME
    PRENSİM OLDUN. ŞİMDİ SANA DİYECEĞİM TEK ŞEY KALDI.

    O GECEDEN SESLENİYORUM SANA
    SENİ ÇOK SEVİYORUM
    İMKANSIZ DEĞİLSE PRENSESİN OLABİLİR MİYİM?
    ILIK RÜZGAR (İstanbul, Bayan, 39)
    30.3.2007 12:33


    İSTERDİM

    Şimdi yanımda olmanı isterdim aşkım,
    Pamuk ellerinin vücudumun her yerinde dolaşmasını isterdim,
    Bedeninin sıcaklığını hissetmek isterdim,
    Susmak ve hiç konuşmamak,
    Sadece nefesimizin sesiyle anlaşmak,
    Bakışlarımızla birbirimize SEVİYORUM demek,
    Gözlerin içine dalmak orada son nefesimi senin nefesinle vermeyi isterdim,
    Seni hergün,her an,şu an istiyor arzuluyorum,
    Bazen soluduğun nefes olup içine dalmak ve oradan hiç çıkmamak istiyorum,
    Bazen içtigin su olup yüreğine akmak ve orada ömrümün yettiği kadar yaşamak istiyorum,
    Bazense seninle tek bir vücud olmak,Bedeninin sıcaklıgını bedenimde hissetmek,Kalp atışlarımızın hızlandıgnı dinlemek istiyorum,
    En çok neyi istiyorum biliyormusun bebeğim şu kısacık ömrüme seni İSTİYORUM

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    12.04.2007 - 22:01

    Beni Unutmak Kolay Değil

    Şafaklarda güneş olur, doğarım saçlarına,
    kızıl sarısı renklerimle okşarım tel tel.
    sabahın ilk rüzgarlarına biner gelirimde,
    tenine siner ürpertirim bedenini ılgıt ılgıt.
    günaydın derim sana,pencerene konan serçelerden,
    şarkılar fısıldarım aşka dair, anlamasan da sen;
    beni unutmak kolay değil...ben unutmadıkça!

    Yollarına taş olurum, toprak olurum; utanmam,
    toz duman olur yapışırımda gidemezsin bensiz bir yere.
    sofrana ekmek olurum, bardağında su! ! ! fark etmez,
    yağmur olur ıslatırım seni; sindirerek içime.
    damla damla sevişirim, sen hissetmesen de,
    kaçtıkça benden,daha çok yaklaşırım ben sana!
    beni unutmak kolay değil...ben yaşadıkça.

    Gecelerine örtü olurum incecik,sararım seni!
    dolunayda gülerim, yıldızlarda öperim; bilmesen de?
    uykularında rüya, rüyalarında yine ben..hep ben...
    alaca karanlıklarda ferin olur yanarımda görürsün,
    yere serdiğin döşek, başını koyduğun yastıktır sevdam.
    uyusanda,uyansanda gözbebeklerinde yüreğim; nöbetçin,
    beni unutmak kolay değil....ben ölmedikçe

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    12.04.2007 - 22:00

    Bir şeyler oluyor, bir şeyler var şimdi gecenin sakladığı benim bilemediğim bilmek
    istemediğim. Saklanıp oralarda, o saklandıkları yerlerde kalanlar, korkanlar ortalığa
    çıkmaya, bana gözükmeye. Beni kahredenler de dolu bunların arasında benim
    umursamadıklarım da bir o kadar. Boş sayfalar çeviriyorum şimdi elimin altında, boş
    sayfalara yazılmış boş satırlar sayfalar boyunca, sayfalar dolusu. Kimin umurunda, kim
    görecek ya da kim ne kadarını bilecek. Elimin altından kayıp giden bir dünya varmış
    gibi şimdi, sanki her şey ama her şey görünmemek için siyahlarını giyinmiş, boşluk dahi
    beyaz olmaktan uzaklarda, siyahtan daha koyu bir kara. Gözlerimi yummak istiyorum,
    gözlerimi yumup bir süreliğine açmamak tehlike geçinceye kadar en azından; ama ya
    tehlike asıl zihnimde ise ve ya ben gözlerimi kapattığımda artık ve sessizlikte zihnimden
    başka bir şeyle ya da başka bir kimse ile yüz yüze kalmayacaksam, o vakit kendimi
    aslında tam da tehlikenin kucağına atmış olmuyor muyum! Kime ne soruyorum da cevabını bekliyorum, canım yanıyor bir onu biliyorum. Bir şeyler
    oluyor benden uzaklarda, olanları benden uzaklarda ve benimle ilgili hissediyorum.
    Bana dair olan, benim olan, bende olan ama acıyan bir yan. Benim bir parçam, hatta
    parçam olmaktan öte: ben. Tam olarak, bir bütün. Ellerimi kavuşturup değil de
    içimden yalvarır gibi Tanrıma şimdi bu dua edemeyişlerim niye... Bırakıp gitti diye mi
    düşünüyorum beni yoksa ilgilenecek başka kimseleri mi var Tanrımın. Aslında istemiyorum da yazmayı ama yazmazsam biliyorum ki kendimi belirsizliğimi
    akıtamayacağım kendimden başka bir yere. Çamur olmuş şimdi duvarlardan aşağı
    süzülüyor duvarlara sıvanmış çamur öbeklerim.
    O anların nasıl olup da önceden geleceğini bilemem ama bazı zamanlar kendimi 'kör bir
    çocuk' gibi duyumsuyorum. Yetişkin değil; çünkü eğer yetişkin olsaydım ve
    göremeseydim etrafımda neyin varolup varolmadığını o vakit muhtemelen kollarımı
    birbirine kavuşturup bulunduğum noktaya otururdum: oradan daha güvenli bir yer
    olmayacağını düşünerekten benim için. Korkardım çünkü ona ya da buna çarpmaktan,
    kendime zarar vermekten. Ama çocuk olduğum vakit bunu düşünmeden hareket ederdim.
    Kendimde etrafımda gözlerimin gördüğü, görebileceği her şeyin göremediği o boşluk
    alanından ibaret olmadığını kendime kanıtlamak için güç, inanç bulurdum. Zaman nasıl oluyor da sulara taş dolduruyor ve de su yollarını kapatabiliyor... Aslında
    ne kadar da basit bir şeyleri olduğu halinden alıp tersine çevirivermek. Kimi zaman tek
    bir kelime, kimi zamansa bir cümle yeterli oluyor. Sessizlik ise çok soğuk sular gibi etki
    edebiliyor o anlarda kendini içine bıraktığında. Bedenini bir süreliğine suyun altında
    hareketsiz tuttuğun vakit öncelikle nabzın yavaşlıyor, hissediyorsun. Bir süre sonra da
    nefesinin tamamen tükenmesine izin vermeden kimi zaman kalbin duruyor. Her şey bir ana bağlı. Yarın olacaklar, yıllar ve hatta yollar. İzin verilmeyen
    yoldaşlıklar. Uykusuz geçen, geçecek olan zaman aralıklarının da nedeni kimi zaman
    sadece tek bir cümle olabiliyor. Düşünme yetisine sahip olmak başına bela oluyor. Veda ederken birkaç satır da olsa karalayamayacak kadar eline kalem almaktan aciz
    insan... O, ben olamam! Ama işte o vakit geldiğinde kalemi eline alıp kağıdın üzerinde
    dokundurduğunda yazacak bir şey bulamadığından değil de yazmak istedikleri içinde
    onları yaşayarak derinlerine doğru bir yolculuğa çıktığından bir şey yazamayan bir süre
    ... O, ben olabilirim. Geri dönüp hala kağıdının başında kalemimle oturduğumun farkına
    varırsam bu defa hiç olmazsa birkaç bir şey yazmak ister ama bu konudaki tüm açlığımı o
    yazmak istediklerimi yaşarken giderdiğim, hatta yemeği biraz da fazla kaçırdığım için
    üzerime çöken o ağırlıkla kağıdın üzerine bırakıveririm kendimi. Beni her kim bulacak ise masamın başında: elimde kalem, bedenimin bir kısmı elimdeki
    o kalemle veda etmek adına birkaç satır yazacağım beyaz çizgisiz kağıdın üzerinde ve
    kağıdın bir noktasında bir damla kan ile veda ederken söylemiş olduğumun farkına
    varacak (?) . Belki de bir önemi olmayacak o sahnenin, belki de ileride hatırlandığında
    sadece o an geçirdiği şoku hatırlatacak ona. Ya da...Bilinmedik öylesine çok şey var ki ve belki de bizim bu bilinemezliklerde sürünüşümüzün
    nedeni onların öyle kalmak istemeleri. Yalvarışlarımız daima çaresizliklerimizin
    göstergesi peki neden bunun tam tersi olmuyor: neden yalvarışlarımız güçlü olduğumuzu
    simgelemiyor? Bu, bende can bulsa da neden karşımdakinde yansımasını göremiyorum
    ? Sorgulamayı bırak artık. Son demine gelmişsin de düşünecek ahiret konuların yokmuş
    gibi sen hala nelerin peşine takılıp nerelere sürükleniyorsun! Nizamülmülk gibi
    hissediyorsan kendini... Belki arkamda beyaz sayfa üzerine bir kırmızı damladan daha
    fazla şey bırakabilmeyi denemeli... Son ayında yaşamının 'Siyasetname'sini yazan yaşını
    başına almış adamı örnek almalı. Ve belki ölümünü de, kim bilir; hatta neden olmasın.
    O vakit ertelemeli veda etmeyi şimdi, kalkıp kendimi uykusuz gecelerin koynuna vermeli
    ve kalemimin bakireliğini kağıtlara sunmalı. Sanki ömrümün son ayı imiş gibi bundan
    haz almalı. Öbür yanını çizginin görmeden korkmak neymiş! Neden korkulacak hem! Kokum
    buradaki benden. Cennet de bende Cehennem de!

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    12.04.2007 - 21:59

    vapura binmeyi unutma, kenar kısmına otur...
    hani banklar varya oraya ve ayaklarını vapurun parmaklık demirlerine daya ve denizi seyret benim için...
    otobüse bin en arkaya otur ve dışarıyı seyret her şeyi unutarak....

    satıcı kadınlardan bilmediğin ve hiç içmediğin yabancı kaçak bir sigara al sohbet ederek ayrıl ona teşekkür etmeyi unutmadan....

    istiklal caddesindeki kalabalığa at kendini, yürümeye çalış kimseye çarpmadan kıvrılarak...
    sinema afişlerine bakmayı unutmadan.

    selam götür herkese dolu dolu gülmeyi ve çocukların saçlarını okşamayı hele sakın unutma, nerede olursan ol....

    karşıdan karşıya geçerken sakın hayallerinle geçme, dikkatli geç...

    tek başına dolaşma bilmediğin yerlerde ki dolaşırsan acelen varmış gibi öfkeli ol zararlı çıkmazsın....

    sakın ne düşündüğünü, tedirginliğini ve korku gibi kötü düşüncelerini belli etme gayet sıcak sevecen ol o zaman anlarsın....

    her şeyi de biliyorsun ya olsun sonra demedi diye kızamazsın bana.......
    ILIK RÜZGAR (İstanbul, Bayan, 39)
    30.3.2007 10:43


    bütün ayrılıklarda güzellik vardır desem de inanma bana..
    belki de bir uzak memleket hasreti gibi..
    bir yok değil elbette, bilirim.
    oraların sokaklarını, yürüyüşündeki coşkunluğu da.
    o yüzdendir yürüyüşüne dikkat et demem..

    artık büyüyorum istemediğim kadar gidişinden sonra. gözlerim yok sanki, yüreğim sadece gerekli rolleri üstlendi
    biliyor musun neden?
    beklemeye kaldı gözlerim, gülüşüm herşey için belki de yani yeniden başlamak için dinleniyor bütün benliğim. çünkü seni yeniden görebilmek için hazırlanıyor.

    gökyüzünü unutma. hep o durgun ve derin deniz gibi gözlerinle bak her şeye.
    sakın çatma kaşlarını ne yaşarsan yaşa..gökyüzüne bakarken kollarını kaldır yukarı başının üzerine koy, iki kişi için gökyüzünü seyrederken. gördüğün herşeyi aklında tut sonradan bana anlatmak için. üzüntülerini de, sevinçlerini de unutma!

    sakın hiçbir şeyden korkma, küçümse bütün korkularını. sonra yine gökyüzüne bak ırmak gibi akan gözlerinle. bak gökyüzüne bize bakar gibi... ağlamak gibi bak, sonra gülmek gibi bak. bu yetmezse sana dur öyle. hiçbir şey yokmuş gibi. düşler kurarak...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    12.04.2007 - 21:59

    güneşli ve rüzgârlı bir havada, kaçınılmaz olanın yaşandığı esnada, bir nazarin bir taşı delip geçtiği yerde, bırakılmış veda notu:

    ' mavi bir ateş bu, içine atılan şarkıların büyüttüğü, durak beklentilerinin harladığı, köşeye sinmiş bir kız çocuğunun kendini içine attığı, sönmeyecek olsa da bir daha asla dile gelmeyeceği...'

    bir şair geliyor ve sokağın ortasına tebeşirle şöyle yazıyor ateşin karşısına oturup:

    ' gelmeyeceğini, gelsen de benim olmayacağını....'

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    12.04.2007 - 21:59

    mavi kağıtlar üzerine koyu mavi mürekkeple yazılmış mektuplar, yırtılmış resimler...

    yazılı sözcükler, verilmiş aptalca sözler... resimler dörde bölünmüş. daha fazlası gerektiğinden fazla özen gösterildiği anlamına gelir; oysaki göstermiyorum. göstermek istemiyorum.

    mutluluk sözleri, itaat sözcükleri... acının adı dahi geçmiyor.

    geçen 'sevgi' köklülerin hepsi fason...

    bunalımların hepsi çocuk....

    çocukların hepsi ölü...

    ölülerin hepsi gülümsüyor...

    gülümsemelerin hepsi çürük...

    çürüklerin hepsi kokuyor.

    mavi kağıtlara mürekkep bulaşmış. ruhu yok. varolan ruhların hepsi üşütük; beynimi pisliyorlar. 'yanılsamalar' yanılsamalardan bahsediyorlar. o kadar aptallar ki...

    mavi kağıtlar koyu mavi makyaj yapmışlar. ağaçları katlediyorlar...

    bir yaz, bir mevsim, bir ay, bir gün, bir saat, bir dakika, bir saniye içinde kandırmaca oynuyor parmaklar, ucube bir beyinden alınıp sinirler boyu yol kateden sinyallerle.

    bir yaprak bir silaha dönüştürülüyor, yasemin kokutuluyor sözcüklerin arası. boğazım yanıyor oyun oynamaktan...

    kapı aralarından, perde civarlarından, tırmanılan çıplak bir kayanın yamacından çocukluğun baktığı iddia ediliyor. mutluluğun köşeye fırlatıldığına; hüznün kolları olup da bembeyaz, yer yer pembeleşmiş, sıvılar - kokan sıvılar - üreten bir tene sarılmak aptallığını gösterdiğine inanmam bekleniyor. oysaki ben, o tenin ortalarına saplanmış; kokan, kaygan, her an içine 'erkeklik' almaya hazır 'kadınlık'ın içine girdiğimde uzak durmaya dikkat ediyorum hüzün tarafından sarıldığı iddia edilen beyazlıktan. o kadar pis ki!

    dışarı fırlıyor sıvılar 'erkeklik' derine indikçe, çıkınca üstündeki plastiğe bulaşıyor beyaz kirler. inlemeler geliyor derinden hızlandıkça. en pisinden 'kadınlık' kokuyor, ter kokuyor... kafası duvara vuruyor, tırnakları duvardaki boyaları söküyor... acele ediyorum...

    boşalmalar iki boyutlu hep... ikincisi yeşilliklerin içine, midemden kaynaklanıp ağzımdan buluyor yolunu.

    mavi kağıtlar üstündeki koyu mavi böceklerle mutluluktan bahsediliyor. 'sevgi'den, tutkudan, unutamamaktan, günlerce akan göz yaşlarından da. ama başka bir erkeğin emrine sunuluyor beden; ağzına, kıçına iliştiriliyor 'erkeklik' beyaz ve yer yer pembeleşmiş bedenin. ama hala ben seviliyorum başka birinin altında, üstünde, yanındayken. sevilen, özlenen 'ben' iken 'içeri' başkası kabul edilebiliyor.

    mavi kağıt üstündeki aptal, sarhoş böcekler bir oraya bir buraya koşuşturuyor, birbirlerine çarpıyor. her yer iltihap, ter, salya kokuyor. defalarca kusuyorum, pislik bulaşıyor tenime. konuşmalar alerji yapıyor sinirlerimde. bütün vücudum hapşırıyor.

    nefret takılıyor, tıkıyor, rahatsız ediyor.

    suratına, tenine savuruyorum kusmuğu...

    nefret takılıyor... veba gibi...

    mavi kağıtları buruşturuyorum üzerlerindeki mavi böcekleri ezerek. milyonlarcası var...

    nefret yakıyor, eritiyor, buharlaştırıyor, yok ediyor...

    kusuyorum...

    susuyorum...'

    edit: sinir nelere kadir.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    12.04.2007 - 21:58

    ÖLÜMÜN TADI

    Sevilen anlamıyor
    Dertleri sonlamıyor
    Canıma kastın niye?
    Düşünmeden astın yine
    Sevilirsin candan öte
    Varlığın rüyadan öte
    Ağlayan yüreğe
    İlaç yok mu senden?
    Kaybolan benliğe
    Bir şey gelmiyor elden
    Senden beklediğim
    Bir çare, bir çıkış, bir kurtuluş
    Senin verdiğin
    Bir yare, bir yıkış, bir yokoluş
    Geleceksen gel artık
    Vakit geçmeden erkence
    Bitecekse bitsin artık
    Bu çekilmez işkence
    Ben seni sevme tadındayken
    Sen acı verme makamındasın
    Sen yakma amacındayken
    Ben yas tutma faslındayım
    Gözlerdeki bakışlar
    Yürekteki duygular
    Gönüldeki arzular
    Özlüyorlar seni
    Hisler yargılar
    Acı hasreti
    Kendime bile dargınım
    Ey yar çok kırgınım
    Ruhum içim acıyor
    Günler dert katıyor
    Ölüm olsanda gel
    Gülüm solsanda gel
    Şu an çektiklerim belki yar inadı
    Şu an yaşadıklarım sanki ölümün tadı….

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    12.04.2007 - 21:58

    HAKTAN BAŞKA DOST ARAMA

    Haktan başka dost arama
    Merhem olmaz kimse yarana
    Bugün dosttur, sen bak yarına
    Hiçbirşey kimsenin kalmaz yanına
    Heyhat ne devir, insanlara güvenilmez
    El vermeyi bırak, parmak ucu verilmez
    Hani doğrular? Doğrular boş verilmez
    Sanan var mı ki? Sonda sırata gidilmez
    Dost bildiklerin arkandan kuyunu kazarlar
    Göremezsin belkide arkana eşek yazarlar
    Doğruluktan bahsedersen eğer kızarlar
    Sen yaşamıyorsun ama onlar yaşarlar
    Herkesin koynunda yılanın birkaç türü var
    Etraf insan gibi ama dikkat et pek çok sürü var
    İnsanlıktan aciz pek çok insan körü var
    Bu kadar çok mu insanın aklından zoru var?
    Dostluk dağları karla kaplı
    Dostluklar vardır hep hesaplı
    Şuna göre bunun dostluğu daha karlı
    Ne devir ama insanlık bile zarlı
    Şerefsizler el üstünde doğrular kenarda
    İnsan hayret eder hayretten bakarda
    Anlayamaz bir türlü olduğu yerde donarda
    Kendini avutur insanlık var sanarda
    Evet haktan başka dost arama
    Merhem olmaz kimse yarana
    Değer ver insana insan gibi bakana
    Selam söyle insanlıktan sorumlu bakana…

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    12.04.2007 - 21:58

    SEVGİ TİYATROSU

    Bir oyun olmuş günümüzde aşklar, sevgiler
    Seviyorum deyip sevgililer, birbirine oyun sergiler
    Salon aynı, sahne aynı oyuncular değişir durmadan
    Biri biterken, biri başlar, daha sonuna varmadan
    Dışardan görürsün ki, sanki oyuncular uyum içinde
    Halbuki gerçek başka, gerçekte oyun oyun içinde
    İçim acıyor aslında, bu oyunda nice güller solar
    Bu oyunun sonunda nice insan saç baş yolar
    Acımasız olur bazıları için bu oyun
    Oynayın, oynayında bu oyuna doyun
    Biletsiz seyirciyiz sadece bu oyunu izleyen
    Gelmeyecek rolünü reddetmeyi bekleyen
    Yazar unutmuş bizi bu oyunu yazarken
    Biz hep pazartesideyiz, bu oyun pazarken
    Herkes sahnede, bir biz mi seyirciyiz yoksa?
    Bu oyunun meraklısı bu kadar çoksa
    Elleme oynasınlar, bu oyun nereye kadar oynanır
    Bugün şu bununla, şu gün bu şununla oyalanır
    Esas oyun oynanacak bu oyunun ardında
    Nedense bilet satışları bu oyunun altında
    Bu oyunun yazarı herhalde şimdi hava atmaktadır
    Yada şurda burada marka kesip sevgileri satmaktadır
    Bak birde sevgiden bahsediyorlar oh ne ala oh ne ala
    Kalkıp gitmek düşer bize, ne duruyoruz hala?
    Gel canım, gideceğimiz yer tertemiz bir nurdan
    Hadi gel sıktı bu oyun gidelim buradan
    Bak canım bu oyunda oynamak bize zor
    Baksana oraya bizim telden çalmıyor dekor
    Anlaşılan anlık sevinçlerin umut veren özleminden uzak
    Herkese serbestte bize oyun yasak….

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    12.04.2007 - 21:57

    SENİ SEVİYORUM

    Seni seviyorum
    Seni seviyorum
    Seni seviyorum
    Ne güzel bir duygu
    Ne tatlı bir olgu
    Seni seviyorum evet,evet
    Seni deliler gibi seviyorum
    Ne güzel bir hayal
    Ne güzel bir rüya
    Seni seviyorum
    Ben seni,seni seviyorum
    Ne güzel bir sebep
    Ne güzel bir gerçek
    Ben seni,seni,seni,seni,seni seviyorum
    Yokluğuna ölümün adını koydum
    Varlığınla hayatın tadına doydum
    Ölümüne bekledim sonunda buldum
    Senden önce sevgi bilmez bir kuldum
    Ve ben seni sevdim, seni seviyorum
    İlk gördüğüm anda aldın götürdün
    Bazen sevdin, bazen süründürdün
    Çok yaktın az söndürdün
    Çok ağlattın az güldürdün
    Olsun canım olsun ben seni seviyorum
    Sana yemin ediyorum ki Aşkım üstüne
    Senden gelen her şey başım üstüne
    Çünkü ben seni sevdim,seni seviyorum
    Sen bir tomurcuktun, sonra açtın
    Nedendir bilmem,bazen kaçtın
    Sevileni sevene hasret bıraktın
    Ben feryat ettim, sen yine yaktın
    Olsun be gülüm ben seni sevdim,seni seviyorum
    Sen benim nazlı açan gülümsün
    Bazen hayat, bazen ölümsün
    Başı sonu olmayan günümsün
    Canım sen benim can özümsün
    İster sev, ister sevme gülüm
    İster yaşat, ister öldür gülüm
    İster kaldır at, ister söndür gülüm
    Ben seni sevdim, seni seviyorum
    Bu nasıl bir aşk, nasıl sevgi anlat?
    Sen böyle güzelken yüreğim yatmaz rahat
    Sen tutsak etmişsin, kim eder azat?
    Ben seni sevdim, seni seviyorum
    Gözlerim senden güzelini görmedi
    Kalbim seni sevdi başka erkek bilmedi
    Neler çekti nelerde seni silmedi
    Çünkü ben seni sevdim,seni seviyorum
    Hayata anlam vermek senin görevin
    Seni çok sevmek benim görevim
    Nasıl anlatılır ki sana özlemim
    Sen benim canım,aşkım,her şeyim
    Varlığınla varım yokluğuna düşmanım
    Böyle sevdiğime sanma ki pişmanım
    Acılar yıkıpta kalmasada dermanım
    Kollarında olsun gülüm son anım
    Unutma ben seni sevdim,seni seviyorum
    Tatlı güzelliğine bakmak gözlerimin bayramı
    Seni bir kez sarmak her acımın dermanı
    Seni böyle sevmek sanki kaderin fermanı
    Her şeyden çok istiyorum benim olmanı
    Her an hatırla, ben seni sevdim seni seviyorum
    Sebebine öleyim, yeter ki hiçbirşeye üzülme
    Bu kahpe dünya değişecek bizimle
    Sevgimi haykırıyorum her sözümle
    Aşkım ben seni sevdim, seni seviyorum
    O kadar kırılıyorum ki bazen diline
    Ölsemde söylemez misin? Sadece iki kelime
    Şu an söyle inan ki seni duyacağım
    Sen rüyada ben yanında olacağım
    Çünkü ben seni,seni seviyorum
    Sen bakma kelimelere, şiirlerde akar gider
    Tatlı güzelliğin her görüşümde, yüreğimi yakar gider
    Her buluşmadan sonra gözlerim ardından bakar gider
    Canım ben seni,seni seviyorum
    Sana sevgimi anlatamaz hiçbir kelime
    Kim engel olabilir ki duygu selime?
    Hangi zaman kilit vurabilir ki dilime?
    Ben seni sevdim işte
    Niye sevdim? Bana sorma kendine bak
    Tan yeri ağarmadan hiç gelmezmiş şafak
    Geceler bitecek ve Güneş doğacak
    Hasret elbet geçmişte kalacak
    Çünkü ben seni,seni bir daha seni seviyorum
    Ne kadar büyük ki önümüzdeki dağlar?
    Bizi bizden uzakta kader mi bağlar?
    Herkes gülerde bir tek sevdamız mı ağlar?
    Biz istedikçe kesişecek yollar
    Canım hayatım ben seni seviyorum
    Aşk yolu acıdır sabır istemez boşuna
    Elbet uğrar bir gün,her insanın başına
    Hayallerde olsada sende hep gel yanıma
    Yine acı veripte yine birgün soğuma
    Nazlı gülüm ben seni sevdim,seni seviyorum
    Beni benimle sev, beni benimle anla
    Hangi sevda böyle artar zamanla?
    Sende unutma beni hatırla
    İster dalarak ister birkaç satırla
    Unutma ben seni,seni seviyorum
    Gözlerinle değil, yüreğinle gör beni
    Hasretinle değil, ellerinle sar beni
    Özleminle değil, benliğinle sev beni
    Ve ben canım seni seviyorum,seni
    Geçmişte acı olsanda geleceğe ümitsin
    Ölümlerden alıpta yaşamaya sebepsin
    Gerçekte değilsede hayallerde benimsin
    Çünkü ben seni seviyorum sen benim sevdiğimsin
    Bu yolda olacaksa eğer hemen olmalı elveda
    Kim sahip olmuş? kimde var böyle sevda?
    Seviyorsan eğer bensiz dünyayı aklından sil
    Ben nasıl biliyorsam, sende benim kıymetimi bil
    En güzel duygu ölümüne sev ölümüne sevil
    Sevmek öyle bir duygudur ki kelimelere sığmaz
    Geceler uzun gelirde sabaha varmaz
    Yürek ellerini açıpta, ALLAH’a nasıl yalvarmaz?
    Yaradan hiçbirşeyi boşu boşuna yaratmaz
    Seni öyle sevdirdi ki başkasını aratmaz
    Her şey sende sevginin tadı,aşkın heyecanı
    Nazlı bakışın uğruna, gelde feda etme canı
    Ne zaman hatırlasam seni ilk gördüğüm anı
    O an nasılda durdurmak istemiştim zamanı
    Sende umarsız sev Gülüm, senin için yananı
    Mutluluk çoğu zaman bakışlarda saklıdır
    Seven sevgi ister, sebebinde haklıdır
    Paylaşılınca artan tek şey var
    O da sevmek ve sevilmektir yar
    Sensiz anlar hüzünlü, gözlerim arar seni
    Sen varmış gibi hayalinle, ellerim sarar seni
    Şu an ne yapar diye, sözlerim sorar seni
    Kendinden geçer, çılgınca, yüreğim sever seni
    Sen bakma yüreğime, bazen çaresiz kırılır
    Seven sevse bile bazen sevgisiz kalınır
    Gün gelir an olur insan sevdiğine alınır
    O anlarda Gülüm ne ölünür, ne yaşanır
    Bakışlarım bazen hüzünlüdür, sen onlara aldırma
    Benim suçum yoksa eğer acımasız saldırma
    Ayrılık uyuyan şeytan, onu sakın kaldırma
    Bana sevginle gel, beni sakın yıldırma
    Dünya benim olsaydı, uğruna feda ederdim
    Mutlu olacağını bilsem, inan çeker giderdim
    Nazlı kalbine söyle yüreğimin selamı var ona
    Öldürmeden yaşatacaksa yine kıymasın bana
    İçim hayata buruk, gözlerimden anlarsın
    Belki bir gün unutup belki bir gün sonlarsın
    Ben yaşıyorsam eğer, sen her şeye anlamsın
    Sen yok mu sen? Sen nazlı yarsın
    Olmayacağın bir günü gözlerin görmesin derim
    Ölümüme sebep olsanda seni silmesin kaderim
    Yokluğun ölümden acı, bunu iyi bilirim
    Uğruna yaşanır aşkım, ben böyle biriyim
    Kokunu içime çekerken,hasretin yoğurur beni
    Sensiz anlarda sanki ölüm çağırır beni
    Gecelerde tatlı hayalin nasıl yatırır beni?
    Sen istedikçe canım, ne caydırır beni?
    Kim bakabilir ki benim gözlerimle sana?
    Kim haykırabilir ki benim sözlerimle sana?
    Sensiz anın başlangıcı ölümle gelsin bana
    Benim bitişim ömrümden ömür versin sana
    Seni sevmenin tadı, sende saklı
    İnsan niye sever? Bazen almıyor aklı
    Herkes severde, bir biz mi yasaklı?
    Yalnız değilsin aşkım, her an yanındayım
    Belkide kalbinin her atışındayım
    Belkide gözlerinin her bakışındayım
    Belkide rüyalarında her yatışındayım
    Sen hayata küsme sakın, uğruna yaşayan var
    Sen varsan eğer, bir işe yarayan var
    Sen benim canım,aşkım,birtanem
    Sen benim nazlı açan gültanem
    Hasretinin yükü ağır, kaldırmak çok zor
    Neler neler çektiğimi gelde bana sor
    Yine seni severim bir daha ve bir daha
    Ellerim ya sana kavuşsun ya da kara toprağa
    İnsanlar sevgiden bahseder, tanımını yapan var mı?
    Sevginin sonu varsa, elveda diyene kadar mı?
    Sevgiyi, aşkı geç işte sana her şeyin tanımı
    Aynaya bakta gör, benim hayat yanımı
    Kendine gözlerimle baksan, gözlerine inanamazdın
    Benim gibi büyülenip görmeye kıyamazdın
    Ey sevmeye doyulmayan tatlı yar
    Senden daha güzel bir şey mi var?
    Sen gönlümdeki ateş, yüreğimdeki sevdamsın
    Sen gecelerimdeki güneş, gündüzlerimdeki anlamsın
    Sen gözlerimdeki bakış sözlerimdeki şiirim
    Sen benim herşeyim ama her şeyim
    Birgün gitmeye kalkarsan, beni öldürmeden gitme
    Son nefesimi vermeden beni sakın terk etme
    Öyle bir sen varsın ki benim canımda
    Ölüm nedir ki? Sensizliğin yanında
    Her şey ALLAHtandır ne verirse versin
    Yeter ki sensizlikten önce ölüm gelsin
    Yüreğine söyle sadece şunu bilsin
    Bıraksın kendini ve ölümüne sevsin
    Tatlı Aşkım
    Herşeyi yazdım belki
    Ama bir şeyi unutmuşum
    Ben…
    Seni gördüm…
    Seni sevdim..
    Ve..
    Seni canımdan çok seviyorum Aşkım……………..

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    12.04.2007 - 21:57

    Her Kaybedişin Ardından Gölgemizde Yalnızlık...



    Her aşk dikenli teller ardında bir hazin kanayıştır ve her ömür de bu kan revâna yataklık yapan sunak taşı..
    Katlanılması için benliğimizdeki anaforların burgaçlarında verdiğimiz en
    ağır imtihandır Aşk..

    Çamura ve kire bulanmadan bâzen sonu vuslâttır ki hazzın doruk noktasında
    ellerimizdeki revnâklı piyâlelerden yudumlarcasına mest ü hayrân
    zihinlerimiz esrik,çoğu kez ise sonu hicrândır ki ciğerimizi lime lime
    etmiş baldıran zehriyle,ağzımızdaki ısırganlardan damlayan kan misâli bir
    hüsrân ve bir yürek yangınıdır..

    Bomboş bir çaba ve bomboş bir yaşamdır artık elimizde kalan..
    Bu kaybedişler neden zor gelir insana? Her şeyi ile hayâtınıza girip yaşam
    biçiminizi işgâle yeltenip de akışına yön vermesine izin verdiğiniz
    kişinin bir de bakmışsınız ki; bakışları bakışlarınıza,anıları
    anılarınıza,kokuları kokularınıza karışmıştır ve‘O’artık ‘SİZ’olmuştur siz
    ise zaten o girdâba kapılıp saman çöpü misâli akışa râm olmuşsunuz bile..

    Bu bir birliktelik gibi görünüyor olsa bile ayrılık her an kapımızda
    nöbettedir..Gün saat ve ân geldiğinde o kapıdan çıkan gidecek,kalan ise
    ondan kalanlara kâfûr kokulu bir mum dikip seremonilerde
    yitecektir..Aslında ondan kalanlar da ondan olduğuna göre demek ki onunla
    herşeyi yollamamışız..Anılarla yaşamayı da öğretecektir Aşk..

    Gülüşü kulağınızda resimleri,şiirleri,mektupları,mesajları ve bir de cep
    telefonunuza kaydettiğiniz artık hükmü geçersiz bir telefon numarasıdır
    size kalanlar..Ondan ve Aşktan..

    Oysa ki bu yitirişin ardında güzel olan ondan bize kalanlardan oluşmuş bir
    içsel güzellikler demetidir ki engin ufuklar açmıştır gönlümüzde ve bir
    anlamda kayıplarımızdır kazancımız olanlar..

    Ve sonrası...

    Şimdilerde;

    Evleri beyaz badanalı ve cumbalarının ferforjelerinden hoş ıtırlar saçan
    sardunyalar,akşamsefâları ve fesleğenler sarkan,bahçesindeki kameriyelerin
    pergolalarında baygın renkleri ile begonviller ve yaseminler geceme görsel
    bir armoni katan,denize kıyısı olan bir kasabadayım..

    Aşk yorgunluğuma ilâç olacak bir beklenti içinde gökyüzünde süzülen
    martıları seyrediyorum ve beyâz kanatlarına özgürlüğün,mavinin ne denli
    yakıştığını görüp mırıldanıyorum içimden..
    ‘‘-Keşke iki mavi arasında yok olsam da tüm sırlarımı bu iki mavi arasına
    gizlesem ve aşkın ağrıtan yanından ezgiler fısıldasam, yürek kabarmasına
    benzeyen dalgalarına! ...’’

    Bilirim ne sırlar gizlidir koynunda bu lâcivert münhanilerin..Kızıldeniz
    ki yıllarca saklamamış mıdır Firâvun’u derinliklerinde ve Hz.Musa’ya
    kılâvuz olup da yarılıp onu karşı kıyıya geçiren de yine bu ser verip de
    sır vermeyen tuzunu âşıkların gözyaşlarından alıp hüzünlü aşk hikâyelerini
    bir anne şefkâti ile dinleyip kendini kıyılara çarpan deniz değil midir? !

    Deniz kızlarının fısıldadığı acıklı,lirik aşk şarkılarını duyarız gecenin
    sessiz bir ânında..Ve yangınlarını anlatan âşıkların her damlasına
    akıttığı gözyaşlarının hikâyelerini,sevdâlarını bu sırlı deli maviden alıp
    hokkamıza,yine bununla çekeceğiz temize yüreğimizdeki ak sayfalarda..

    Ve siz Eyy! ..
    Güneş,mehtâp,yıldızlar ve yakamozlar! ..Şahit olun denizin bağrındaki
    sırdan sancıya ve ortak olun gizine ki hafiflesin yükü..Çünkü aşk sonsuza
    kadar acıtır..

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    12.04.2007 - 21:55

    BU ŞEHİRDE

    BU ŞEHİRDE

    Kalbinde var mı bana karşı barikat
    Dinle bak, işte sana hakikat
    Sensiz olmak ne kadar berbat
    Geliyor kalbimden çok büyük feryat
    Bu bulduğum ilk fırsat
    Vardır kalbimden bir maruzat
    Duysun sesimi bütün kainat
    Söylüyorum sevgimi işte ben bizzat
    Olacak sende bana karşı kanaat
    Hayır dersen işlerin gider kesat
    Günden güne eririm bozulur sıhhat
    Varsa sende sevgiye şefkat
    Et bu kalbe bir şefaat
    Bulursun büyük sadakat
    Kalbin bulsun huzur ve rahat
    Yok mu senden bir vaat
    Ne zaman sana dair vuslat
    Sevgin olsa bile
    Öldürücü bir zehirde
    İçeceğim onu ben
    Unutma
    Seni seven biri var bu şehirde

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    12.04.2007 - 21:54

    BİR VARDA BİR YOKTA

    BİR VARDA BİR YOKTA

    Hasretle yalnızlık sevişirken
    Duygularla mantık savaşırken
    Her şey bir nokta
    Bir varda bir yokta

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    12.04.2007 - 21:53

    Günümüzde birçok şey gibi aşk da anlamını yitirmiştir. İnsanlar kendilerine verilen bu üstün duyguyu tanıyamamışlar ve yanlış yerlerde, yanlış zamanlarda ve yanlış kişilerde kullanır olmuşlardır.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    12.04.2007 - 21:53

    Aşkı sonsuza ulaştırabilecek en kısa yol sevgidir. Allah'tan gelen, Allah için olan ve Allah'a ulaştıran bir sevgi. Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in buyurduğu gibi:
    'Allahım! Bana senin sevgini, seni sevenin sevgisini, senin sevgine ulaştıracak olan her sevgiyi nasip et.'

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    12.04.2007 - 21:53

    AŞK DEDİĞİN SONSUZ OLMALI

    Sordum kendime: 'Aşk nedir? ' diye…

    Elbette bu soruyu önce kendime sormalıydım ve önce kendim cevaplamalıydım. Defalarca sordum aşkı kendime ve cevap verdi içimdeki ben:

    'Aşk' dedi, 'aşk tarif edilemez, tanımlanamaz, aşk şudur yahut aşk budur denilemez. Onu yaşamak gerek, onu hissetmek gerek, tüm benliğinle onu duymak, algılamak gerek…'

    Onun için aşkı anlatmayacağım size, aşkı tanımlamayacağım. Tariften uzak olanı tanımlamaya çalışmanın adı tanımsızlık olsa gerek. Bu nedenle tanımlamaktan ziyade tanımayı, anlatmaktan ziyade anlamayı tercih edeceğim.

    Aşk dediğin ya Allah'tan gelmeli, ya Allah için olmalı ya da Allah'a ulaştırmalı; yoksa yerle bir olmalı. Aşk 'sevgi' boyutuna ulaşmıyorsa adı batmalı… Sevgi ki, Allah'ın varlıkları yaratmasındaki yegâne gayesi. Sevgi ki, Allahu Teâlâ'nın kullarına yerleştirdiği en güzel hediye. O'ndan gelen ve O'na dönecek olan en anlamlı duygu…

    Mutlak bir varlık olan Allah'tan besleyemediklerinde sevgilerini, o sevgi yok olmaya mahkûm olacaktır. Kaynağı Allah'tan gelmeyen tüm aşklar yok olmaya, batmaya mecburdur çünkü.

    Yaratılış itibari ile tüm insanlarda sevgi mayası vardır. Her insana bahşedilmiş olan bu hazineyi kullanabilenler, önce aşk sonra da bütün sevgileri içine alan 'Muhabbet' derecesine ulaşabilirler. Onun için 'Aşk'ı, aşktan ayırmak gerekmektedir. Günümüzde aşk denilince anlaşılan, cinsellikten başka bir şey değildir. Aşk bu kadar küçültülemez, aşk bu kadar basitleştirilemez. Aşkı cinsellikle aynı seviyeye indirgeyenler, ne yazıktır ki, birçok konuda olduğu gibi bu konuda da bir kavram karmaşası yaşadıklarını anlayacaklardır. Toplumumuzun en fazla acı çektiği bu gibi kavram karmaşaları yüzünden neredeyse her alanda iletişim sorunları yaşanmaktadır. Bu durumdan 'aşk' da nasibini almış ve asıl boyutundan uzaklaşmış, çok farklı bir anlam yüklenmiştir. Her gün gazete ve dergi sayfalarında çok rahat karşılaştığımız yazıları şöyle bir analiz ettiğimizde şunu görmekteyiz:

    Aşk, sahiplenme motifinin en üst düzeyi olarak görülmektedir. Özellikle eğitim sistemimizin kanayan yarası hâline gelen, aşkı (!) için derslerini aksatan, eğitimini tamamlayamayan, günlerini ve gecelerini hep onu düşünmekle geçiren, her şeyi göze alan hatta aşkı (!) için ölümü bile göze alıp: 'ya benimsin ya toprağın! ' diyerek önce âşık olduğu insanı sonra da kendini öldüren, 'Aşk ki, aşktır varsa sonunda ziyan' nidâlarıyla hiçbir şeyi umursamayan ve 'aşk cellâdı' kesilen insanlara bir bakın. Aşktan anlaşılan şey bu mudur? Aşk bu mu olmalıdır? Bunun adına aşk mı denir?

    'O bedenimdeki ruhtu. O bendim. Ben onda anlam kazanıyordum. Tüm varlığımla ben ondaydım. Kendi iniltimi onda duyuyordum. O benim her şeyimdi… Onsuz hayat benim için hayat değildi. Ne ben anlatabiliyordum, ne de o anlayabiliyordu. Bu nasıl bir duyguydu? İnsan niçin sevilme ihtiyacı duyuyordu? Kendimi ona farkettirmek için elimden geleni yapmıştım. Onun beni farketmesi, benim için neden bu kadar önemliydi? Çileyse çile, dertse dert, acıysa acı; yeter ki onunla olaydım, her şeye razıydım. Onun yanında; yeter ki, yeter ki… (hıçkırıklar ve gözyaşları) ... Ben bu aşka yenik düştüm…' diyerek başlıyordu dinlemiş olduğum bir aşk hikâyesi.

    Aşk bu kadar ağır mıydı? İnsanlar niçin aşka yenik düşüyordu? İnsanlar, aşkta huzur ve mutluluk bulmaları gerekirken; niçin acı, elem, dert ve keder çekiyorlardı? Âşık olduğu için acı çeken, kendisini mahveden binlerce insan aşkı anlayamamışlar mıydı; yoksa aşk mı kendini anlatamamıştı? ..

    Hayır! Aslında sorun aşkta değil; insanların aşka bakış açılarındaydı. Yerli ve yabancı tüm dizilerin temel konusu 'aşk'tı; fakat cinsellikten öteye gitmeyen bir aşkı anlatıyorlardı insanlara. Filimler aşka değinmeden edemiyorlardı; fakat bu nasıl bir aşktı? .. 'Seni seviyorum! ' demekle aşk kelimelere mi bürünüyordu. Kelimelerle anlatılamayan bir olgu, nasıl oluyordu da kelimelere sığdırılmaya çalışılıyordu? Aşkın karşısında kelimeler anlamını yitirirlerken, cümleler yetim kalırken filimler, diziler, romanlar ve diğerleri aşkı anlatmaya kalkışıyorlardı. 'Seni seviyorum! ' Ya sen? Sen de beni seviyor musun? ..

    Tam bu noktada şunu vurgulamak gerekir: Aşk, başkasını sevmekmiş gibi görülse de aslında hiç de öyle değildir. Aşk ve sevgi ilişkilerinde sevmekten ziyade sevilmek; önemsemekten ziyade önemsenmek; değer vermekten ziyade değer verilmek vardır.

    Aşk konusunda kimse yalan söylememeli. Günümüzde aşkın bir başkasını sevmek olduğunu söylemek koca bir yalandır. Aşk, karşılıksız yaşayamaz olmuş, aşkı besleyen sevilme ve önemsenme duygusu olmuş. Aşk dedikleri şey, iki 'yok'un birleşmesi anlamına gelmiş. Aşk, bu anlamda bir başkasının dünyasında var olma çabası hâline dönüşmüştür.

    Aşk tutkuya dönüşmüş; duygular aklın önüne geçer olmuş… Saatlerce hayaller kurmalar, dalıp gitmeler insanın kendi varlığına gölge düşürmüş. Duygular melankolikleşmiş. Hayatın en büyük amacı, 'o kişi'yi kazanmaktan ibaret sayılır olmuş. Toplumumuz dizilerle, filimlerle, sinemalarla aşka özendirilmiş; fakat aşk cinsellikle aynı kefeye konulur olmuş. Sonra ortaya çıkan ruhsal çöküntülerin ve psikolojik bozuklukların önüne geçilemez olunmuş. Ruhsal sorunların yol açtığı fiziksel bozukluklar ise, psikosomatik rahatsızlıklara geçit vererek, ciltte tahribatların meydana gelmesine, tansiyonda ve kalpte görülen değişikliklere ve daha birçok fiziksel rahatsızlıklara neden olmuştur. Siz de küçücük bir sivilceyi kendisine sorun eden insanlarla elbet karşılaşmışsınızdır!

    Günümüzde birçok şey gibi aşk da anlamını yitirmiştir. İnsanlar kendilerine verilen bu üstün duyguyu tanıyamamışlar ve yanlış yerlerde, yanlış zamanlarda ve yanlış kişilerde kullanır olmuşlardır. En nihayetinde de aşk, masum olmayan bir görünüme bürünmüştür: Âşık olduğu insanı yüceltmeler, kutsamalar, ilahlaştırmalar… 'O benim her şeyimdi; onsuz yapamıyorum. O yoksa bu benim için yaşamak değil…' diyen henüz on dokuz yaşındaki genç bir insanın aşktan acı duyması, hayatının anlamını kaybetmesi sizce ne anlama geliyor? Onunla mı dünyaya geldi, o da kendisi gibi bir insan değil miydi, o da 'yok' olacaklar arasında yer almıyor muydu? Allah'tan başka her şey yok olmayacak mıydı? O hâlde sorun nereden kaynaklanıyordu? Aşk ve sevginin yüceliğinin anlaşılamamasından mı; yoksa bunları kendimizce yüceltirken aslından uzaklaştırmamızdan mı?

    O halde aşk nasıl

    sonsuz olur?

    Aşkı sonsuza ulaştırabilecek en kısa yol sevgidir. Allah'tan gelen, Allah için olan ve Allah'a ulaştıran bir sevgi. Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in buyurduğu gibi:

    'Allahım! Bana senin sevgini, seni sevenin sevgisini, senin sevgine ulaştıracak olan her sevgiyi nasip et.'

    Sevgiyi anlamadan 'aşk'ı anlayamayız. Her ailede bulunması gereken ve her aileyi 'Örümcek ağları'ndan kurtaran yegâne güçtür sevgi... Öyleyse sonsuz bir aşka kapılarımızı sonuna kadar açmak istiyorsak, önce sevginin ne demek olduğunu, kimin adına başladığını, kaynağını nereden aldığını ve bizi nereye ulaştırması gerektiğini bilmek zorundayız.

    Kapılarınızı sevgiye açmak için hazır mısınız?

    Sevgiye bir çağrıdır her varlık ve her güzellik: 'Gel beni sev' der kendi hâlince. Sevgi kâinatın mayasında vardır. Sonsuzluk içinde sadece sevgi hayata bir mâna verir. Sevgi olmasaydı, insan yaşayamazdı bu dünyada öleceğini bile bile… Bir şey ne olursa olsun, sevmeden ona inanamazsınız. İnanmadığınız şeyi ise kesinlikle yapamazsınız. İnsanın sevmediği, inanmadığı bir şeyi isteyerek, canı gönülden yaptığı görülmemiştir. Her şey sevgiyle başlar; şu anda bizim dünyada oluşumuz, yaşıyor oluşumuz, mücadelemiz, hatta hırs ve gururumuz bile. Sevmeyen çaba göstermez çünkü; sevmeyen bir şeyler yapmak, koşuşturmak, mücadele etmek istemez.

    Sevgi, sevgi, sevgi...

    Sevgisiz yürek cehennem, sevgisiz hayat zindan oluyor. Mevlânâ'yı döndüren, Yunus'u peşinde koşturan sevgi değil de neydi? Büyük ve ünlü liderleri, lider yapan neydi? İnsan, önce sevmeyi öğrenmelidir. Ya siz! Siz neresindesiniz sevginin? Hep başkasının sizi sevmesini bekleyemezsiniz; sevgiyi her zaman 'başka'larında arayamazsınız, buna hakkınız da yok.

    Hiç düşündünüz mü dünya neden bu kadar güzeldir ya da öyle görünür? Niçin sevilir ve sevilmeye lâyıktır tüm güzeller? Niçin şu koca dünya küçücük bir kalbi dolduramayacak kadar küçük kalır? Çünkü sonsuz bir sevgi barınır kalpte. Sonsuzun yanında dünya da küçük kalır, içindekiler de. İnsan bir sevdi mi, ne dünya kalır, ne de içindekiler. Öyleyse bu sonsuz sevgiye lâyık olan kimdir? Ya da sonsuz bir sevgi var mıdır gerçekten? Varsa kaynağı nereden gelmektedir? Hayat, sevgisiz de hayat olmaz mıydı?

    Sevgiyi anlatmak için bir değil binlerce dil yetmez, hatta kâinat bile yetmez. Çünkü her sevgi O'nun sevgisinden bir iz taşır. O'nun kullarına olan muhabbetini dile getirir. O'nun nasıl bir sevgiyle sevilmeye layık olduğunu anlatmak ister. Fuzuli'ye:

    'Çekil önümden Leyla; ben 'LEYLA'ma gidiyorum' dedirten bu sevgidir. Fakat şunu iyi bilmeliyiz ki, Fuzuli'ye bunu dedirten önce insanı sevmesiydi. İşe bireyle, insanla başlamasıydı. İnsana, 'insan' olduğu için değer vermesiydi. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e:

    'Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız' dedirten şey de kim bilir belki bu derin ve anlamlı ayrıntıda gizliydi. Bizler önce birbirimizi sevmeliyiz, daha sonra asıl sevgiliyi. Yaratılanı sevmeden, Yaratan'ı asla sevemeyiz. Basit, sıradan ve banallaşmış üç günlük sevgi değil benim anlatmak istediğim sevgi; ne olursa olsun sonuna kadar giden, gidilmeye lâyık olan sevgi.

    Siz hiç sesiniz çıktığı kadar haykırdınız mı: 'Seviyorum! Seviyorum! ' diye.

    Sevmediyseniz, sevemediyseniz diyemezsiniz. Çünkü sevgi demek, coşku demektir, sınır tanımamaktır, gittiği yere kadardır yani. Ya hiç içine girmeyeceksiniz ya da girdiğiniz zaman geriye dönüp bakmayacaksınız, geriye dönmeyi aklınızdan bile geçirmeyeceksiniz. Sevgiye sınır koyduğunuzda bitmiş, yok olmuş, hiçlik deryasına gömülmüş demektir.

    Sevgi, sevgi, sevgi, yine sevgi, her zaman, her yerde yine sevgi… Sevmeyen eleştiremez, yorumlayamaz, anlayamaz ve algılayamaz. Çünkü o anlamsızlaşmıştır.

    Anlam demek, sevgi demektir. Sevgi ne demektir öyleyse?

    'Anlam' mı, dediniz?

    Peki, anlam ne demek? Öyle ya sevgi anlam demekse, anlam ne anlama geliyor?

    Anlam demek, Allah demektir.

    Sonuç, sevgi Allah demektir.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    12.04.2007 - 21:52

    Hatırlar mısın sana hep kanatsız meleğim derdim.Hiç kanatlanma, uçup beni
    yalnız bırakma diye tatlı tebessümle yakınırdım sana..
    Şimdi yoksun.
    Yalnız bıraktın! ....
    Nerdesin meleğim..
    Özledim desem far keder mi bilmem ama
    Çok özledim kanatsız meleğim.
    Hiç mi hatırı kalmadı anıların, hiç mi sevda yaşanmadı bu aşkta, yokluğuna
    mı terk edeceksin bende ki seni?
    Her şey bir rüyamıydı?
    Giderken bu son demiştin
    Dönmeyeceksin biliyorum...
    Ama seni hala çok seviyorum.
    Ah bir bilsen ne kadar özledim dizlerimde yatmanı, saçlarını okşamayı,
    onları doya doya koklamayı...
    Ellerinde kaybolmayı.
    Şimdi her yer boş her şey anlamasız.
    Yokluğunla yenme ne olur beni.
    Ayrılığınla ölçüp sabrımı gösterme bana sensiz yaşamayı.
    Tekrar gözlerime gül, gözlerinde göreyim kendimi.
    Hiç kolay değil kanatsız meleğim. Hala içimde özlemin hala kocaman yangının
    var..
    Biliyorum çok zor ama! ...
    Sesimi duyarsan cevap ver
    Seni çok seviyorum
    Sen gideli hala bir yanım çekingen hala utangacım
    Özlemin hiç çekilmiyor meleğim sanırım bu en büyük zaafım..
    Giderken Sezen söylüyordu ya geri dön
    Ben hala aynı şarkı aynı nakarattayım..
    Kapım ardına kadar açık, masada yine mor menekşeler, üstümde hala aynı
    gömlek seversin diye hep böyleyim.
    Hatırlar mısın bütün ladesleri hep sen kazanırdın.
    Seni seviyorum diyip boynuma sarılır aşkını aldım diye kaybettirirdin
    bana! ! ! Mutluluğumuz için hep kaybettim.
    Yine de aklımdaaaa
    Ve sen kazandın kanatsız meleğim
    Asıl şimdi kaybettim bu ladesi
    Hala aklımda ama yine yenildim.
    Sana kalbimi veriyorum
    Ben yine seni düşünüp
    Her yıldızla seni anıyorum..
    Geri dön desem far keder mi bilmem ama
    Ne olur geri dön meleğim
    Ben hala bıraktığın yerde bir başımlayım.
    Eskisinden daha yarım daha dağınığım
    Biliyorum bu son demiştin
    Gelmeyeceksin biliyorum
    Ama seni hala çok seviyor
    Gözlerim yollarda gelmeni bekliyorum.
    Yüreğinde hala bensizliğin sesi varsa
    Haykırarak söylüyorum
    Seni çok seviyorum....

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    12.04.2007 - 21:52

    Kendimden yoruldum
    Sürekli maske takmaktan
    İçim Kan ağlarken
    İnsanlara gülmekten yoruldum
    Çok sinirliyken bile
    Sakin olma zorunluluğundan yoruldum
    Hıçkırarak ağlamak isterken
    Gözyaşlarımı içime akıtmaktan
    Delice severken içimden dağlara denizlere
    Hoyratça esen rüzgara toprağa kuşlara
    Seviyorum diye haykırmak isterken
    Susmaktan yoruldum
    Mavinin her tonunda kaybolmak isterken
    Siyaha esir olmaktan yoruldum
    Kendimden yoruldum
    Hep güçlü olmak ne zordur
    Hep sorumluluk sahibi olmak
    Her zaman haklı olmak
    Herseyi bilmek zorunda olmak
    Ruhum yoruldu
    Çoçukken genç olmak
    Gençken olgun olmak
    Çok zor yoruldum
    Çabuk tükettim ömrümü
    Yarınlarımı.....
    Umutlarımı.....
    Duygularımı.......
    Geri dönüşü olmayan bir tüneldeyim
    Oyunun adı hayat
    Başrolde ben
    Yardımcı oyuncular sevgi, aşk, acı, geçmiş
    Senaryo konusu
    Herseye ragmen Mutlu Olma Sanatı
    Ve oyun bitti..perdeler indi ışıklar söndü
    Kendimden yoruldum.
    Artık tutunduğum
    Güvendiğim
    Yanındayken kendm olduğum
    Maske takma ihtiyacı hissetmediğim
    Ağlamak istediğimde özgürce ağladığım
    Haykırmak istediğimde sevgimi
    Sınır tanımadan haykırdığım
    Sen varsın
    Artık Oyunun ikici perdesini açtım
    Her yer ışıl ışıl
    Başak saçların deniz gözlerin umudum
    Senin sevgin yarınlarım
    Kendimden yorulduğum yerde seni buldum....................

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    12.04.2007 - 21:52

    Masal prensim



    YANLIZ SENİNLE EN GUZEL DUYGULARI VE SONSUZA DEK BU HAYATI ICIMDEKI BOSLUGU
    YANLIZ SENINLE TAMAMLAMAK ISTIYORUM OLUR,OLMAZ DIYE DUSUNMEDEN RESIMDEKI
    SENI DEGIL SENDEKI SENI SEVMEK ISTIYORUM GECELERI YATMADAN ONCE VE SENI HER
    DUSUNMEMDE YUREGIMLE BERABER BIR HAYAT SURMENIN MUMKUN OLMAYACAGINI BILSEM
    BILE SIRF SENI SEVECEGIM

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    12.04.2007 - 21:51

    Gel artık



    BİR ZAMAN VAR UZAKTA
    SAYILARINI GÖREMEDİĞİM
    BİRİ VAR GELECEKTE
    ONUN İÇİN BURDA DERBEDERLİĞİM..
    SINIRSIZ ÖZGÜRLÜKTE ANLAYIŞLI BİRİ VAR UZAKTA
    BENİ BEKLEMEKTE BEDENİ
    ONU BEKLEMEKTE RUHUM
    NERDESİN
    GEL ARTIK
    BU ÇARESİZLİK
    BUKADAR KOMAMIŞTI...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    12.04.2007 - 21:51

    ben gittim sen gittin



    ben gittim sen gittin
    ben bittim bende sende bittin..


    İşte sırıl sıklam yalnızlıkla gidiyorum
    Ardımda geleceğim önümde serin karanlıklara
    Sırtımda hançerin kan revan dinlemiyorum
    Ben bu gece yarısı gidiyorum.

    Şehir uyuyor sen uyuyorsun ben gidiyorum
    Eylül yaprağı gibi savrularak
    Usulca akan nehir gibi durularak
    Ben bu gece yarısı gidiyorum.

    Güneş uyuyor sen uyuyorsun ben gidiyorum
    Roman gibi sessiz sedasız
    Zaman gibi zamansız
    Bu gece yarısı ben gidiyorum.

    Gece uyuyor sen uyuyorsun ben gidiyorum
    Nefesimi tutarak ama seni içime binlerce kez çekerek
    Kendimi senden ederek son sigaramı içerek
    Ben bu gec yarısı gidiyorum.

    Güller uyuyor sen uyuyorsun ben gidiyorum
    Gidenler sokağından son kez geçerek
    Bir sevdayı kara toprağa gömerek
    Ben bu gece yarısı gidiyorum.

    Şehir uyuyor sen uyuyorsun ben gidiyorum
    Cebimde son mektubumla sönmüş mehtabımla
    Şu sokakta sol yanımla
    Ben bu gece yarısı gidiyorum.

    Volkan dudakların uyuyor sen uyuyorsun ben gidiyorum
    Bu gece yarısı birtek ben gidiyorum
    Bütün dünya uyuyor sen uyuyorsun
    Bu gece yarısı ben gidiyorum
    ........
    SENDE GİTTİN
    seni öyle bi sevdimki
    senin beni
    sevmediğini bilerek sevdim
    seni öyle sevdim ki
    doymamacasına...
    seni öyle sevdimki........

    duydum ki gitmişsin
    bir veda etmeden
    gözlerindeki ağıtı
    bana dinletmeden gitmişsin.
    şimdi yıldızlar ağlıyor bu sevdaya.
    çünki ben seni öyle bi sevdimki.......

    seni öyle sevdimki
    mehtaba yazdım adını
    yıldızlara seni okudum her sabah.
    gül yaprağındaki busede
    her aşk şiirinin bestesinde sevdim seni.
    seni öyle bi sevdimki..........

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    12.04.2007 - 21:50

    Yorgun oldugumu anlatmaya çalistim sadece...



    Yorgun oldugumu anlatmaya çalistim sadece...



    BiLir misin yaLnIzLIkta gokyuzune bakIp agLamayI...

    BiLir misin yagmurda dibine kadar IsLanIp sessiz kaLmayI...

    BiLir misin sogukta usumeden tum hayaLLerinLe IsInmayI...

    BiLir misin sevgi arar gibi herhangi bir oyuncaga sarILmayI...

    Peki, biLir misin sensizLikte sensizLigin sessizLigine mecbur kaLmayI?

Toplam 1039 mesaj bulundu