Meltem Balı Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkın ...

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    16.05.2007 - 13:20

    Masal Prensim



    YANLIZ SENİNLE EN GUZEL DUYGULARI VE SONSUZA DEK BU HAYATI ICIMDEKI BOSLUGU
    YANLIZ SENINLE TAMAMLAMAK ISTIYORUM OLUR,OLMAZ DIYE DUSUNMEDEN RESIMDEKI
    SENI DEGIL SENDEKI SENI SEVMEK ISTIYORUM GECELERI YATMADAN ONCE VE SENI HER
    DUSUNMEMDE YUREGIMLE BERABER BIR HAYAT SURMENIN MUMKUN OLMAYACAGINI BILSEM
    BILE SIRF SENI SEVECEGIM

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    16.05.2007 - 13:20

    SENELER SONRA...........
    Değişmeyen bazı değerler
    Senelere meydan okuyor değil mi?
    Hayatın nasırladığı eller
    Bir sıcaklık arıyor değil mi?

    Bir kere daha gördüm se seneler sonra
    Bir daha göremeyeceğim bilirim
    Hayalleri yırtıp uyansam bundan sonra
    Bin kere hatırlar bin kere ölürüm
    Seneler sonra
    Belki ölümden sonra
    Ne dersin?

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    16.05.2007 - 13:19

    Yağmur

    Yağmur yağıyor,
    usul usul değil, sağanak,
    dışarıda acı bir ıslık,
    içimde garip,
    suskun karanlık,
    küçük bir çocuğum şimdi,
    duvar dibinde ürkek,
    ne desen ağlayıverecek,
    elleri yağmur,
    gözleri yağmur,
    yüreği sıkışmış kuş kanatlarında,
    bir güneş açsa,
    hani olur ya,
    açsa,
    gökyüzüne uçuverecek

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    16.05.2007 - 13:18

    AŞK TÜRKÜSÜ


    Batıya döner ayçiçeği
    Gün hızlanmıştır bile
    Eğildi mi o - yoğunlaşır
    Yaz havası, kımıl kımıl yapraklar, işlik
    Dumanları. Çatırdayıvermesiyle yıldırımların,
    Bulutların akıvermesiyle bir, uzaklaşır yiter
    Göğün bu son oyunu da.Yıllardan beri,
    Sevgilim, hep böyle şaşkına çevirir
    Bizi ağaçların değişmesi
    Navigli'deki. Ama günlerimiz hep aynı,
    Güneş o güneş, çekip giden
    Bir ışık çizgisiyle ardında, sevgi dolu.

    Anılar bitti artık, anımsamak istemiyorum;
    Belleğimi ölüm almış,
    Yaşamın sonu yok. Bütün günler
    Bizim. Vakit geçti diyerek sen de
    Bırakacaksın beni, durunca devinim.
    Burda kanalın üstünde yükselerek
    Salıncakla çocuklar gibi, suya
    Bakıyoruz, kararan
    Yeşilindeki ilk dallara.
    Bıçak değil avcunda gizlediği
    Sessizce yaklaşan adamın
    Tek bir ıtır çiçeği.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    16.05.2007 - 13:18

    -***Sensizlik***-

    Belli belirsiz bir yaşam,
    Pamuk ipliğiyle bağlanmış.
    Yitik ve kayıp yaşantı..
    Salkım saçak olmuş,
    toplamak ne mümkün,
    Sensiz.!
    Estin fırtına gibi,
    Kırdın kanatlarımı
    Kırık perişan kanatlarla uculurmu.?
    Ucurumun dibinde gibiyim,
    Ah sensiz...
    Bir sofra kurmuşlar
    Mezesi benim hayatım,
    İhanet
    Ve
    Yalanlarla dolu.
    Kurtların kalleşce yaklaştığı,
    Kurtlar sofrasındayım.
    Acımasız bir çark bu.
    Döndükce acı veren,
    Kızıl bir kor gibi yakan
    Sensizlik, ah sensizlik..

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    16.05.2007 - 13:17

    VEDA ŞARKISI

    1.
    Kayalıkta çakılı yelkenli
    sana bırakıyorum veda şarkımı.

    2.
    Benim uzaklardaki ölümümün kanında tohumlanışı da
    kayalar devranının altında değişken köklerle.
    Yalnızlık! geçmişe özlem çiçeği canlıı duvarların.
    Yalnızlık, yeryüzünde adanmış faniliğim.

    3.
    Taşımak istemiştim heybemde
    yüreğinin gelip geçici tadını,
    ama kaldı havaya çizilmiş kesin eğrilerle,
    yadsıma oldu umudumun yiğitliğine.oman
    Giderim hatıradan daha uzun yıllar boyu
    kapalı yalnızlığıyla gezginin,
    fakat havaya çizilmiş kesin eğri sanki bana döndü
    ve bir işaret koydu pusula kaderime.
    Sonu geldiğinde bütün gündelik işlerin
    yol yapacağım bir geleceğim olmasa,
    gelmiş olacağım bakışında canlanmaya
    kaderimin sırıtan parçası olarak.
    Gideceğim hatıradan daha uzun yollar boyunca
    zincir halkaları gibi eklenen elvedalarla zamanın akışında.

    4.
    Dimdik hatıra sonunda düşmüş yola,
    usanmış beni bir geçmişi olmadan izlemekten,
    unutulmuş yol kıyısındaki bir ağaçta
    Uzaklara gideceğim, hatıra
    parçalanarak ölünceye yolun taşlarında,
    ve devam edeceğim, içimde
    hep o gezginin acısı, yüzümde gülümseyiş.
    Bu dönenen bakış ve güç
    büyülü bir matador mendilinde.
    Alıkoydu kaygı duymaktan tüm çıkarlara,
    hep yitiren bir çizgi oldu benim eğrim.
    Ve bakmak istemedim seni görürüm diye
    beni isteksizce davet etmeni
    mutluluğumun pembe boyalı torerosu
    Deniz seslenir bana sevecen elleriyle.
    Çayırım -bir kıta-
    Dümdüz yayılır, tatlı ve silinmezdir
    alacakaranlıkta bir çan gibi.

    5.
    Bir sicil memuresi karşısında kurumlu bir doktor gibidir
    kara bir mikroskopu gösteren bilim.
    Sanat... sanat diye arzıendam eden şey
    bir Leica'nın kısır mekaniğidir.
    Acılar ve kaygılarla dolu bir yerli (ve tabii özlemleriyle
    olup ta şimdi yiten için
    ve onun dönüşünde arzu gönlünde) ,
    coca, alkol ve açlığın aptalca gülümsemesiyle.
    Üç kuruşa satılan cinsellik
    -Amerika'da pek ucuz-
    Boş çarşafların umursanmaz hatırası.
    Guetamala bıraktın beni
    bağrımda derin bir yarayla
    ve de acılarını bana emzirme
    ya da emme fırsatıyla,
    kahreden bir hıçkırığın belirsiz duygusunda bulan kadını.
    Kederleri teker teker birleştiren bir bağ var yine de:
    uyanan insanın haykırışıdır o da.

    6.
    İşte bugün böyle titrek ellerle
    belirsiz bir kayıta koyuyorum prizmamı.
    Ağacın olgunluğunu tüketmeden
    kasalanmış meyvanın garip tadıyla.
    Çağırışını farkedemiyorum bazen
    yaşlı, garip kanatlanmış kulemden,
    fakat bazı günler var ki cinselliğin uyanışını hissediyor
    ve bir öpücük dilenmeye dişiye gidiyorum
    ve böylece beni arkadaş diye çağırmayanın
    ruhunu hiçbir zaman öpemeyeceğimi anlıyorum...
    Biliyorum ki tertemiz değerlerin kokusu
    bereketli kanatlarla dolduracak beynimi,
    Biliyorum ki hayata geçmesi mümkün olmayan
    fikirleri barındırmak gibi zevkleri bırakacağım.
    Biliyorum ki ölümüne çarpışma günü
    halk çocukları benimle omuz omuza verecek,
    halkın savaştığı amacın kesin zaferini
    göremezsem eğer
    fikri en yüksek geleceğe götürmek için
    mücadele verdiğimdendir,
    eski kabuğun tüylerini yolarken
    doğan umudun kesinliğiyle biliyorum bunları.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    16.05.2007 - 13:17

    DÖRT AŞK ŞARKISI


    1.

    Senden ayrıldığımda
    O güzel
    günün sonunda
    Açılınca gözlerim
    Ne çok sevinçli insan varmış
    dedim.

    İşte o akşamdan sonra
    Sen bilirsin ya
    Daha güzel
    dudaklarım
    Çekirge gibi çevik bacaklarım

    Ben böyle olalı beri

    Daha yeşil ağaç, fidan ve tarla
    Daha bir güzel suyun serinliği

    Başımdan aşağı boşaltınca

    2.

    Beni sevindirdiğinde
    Bazen
    düşünürüm:
    Şimdi ölüversem
    Mutlu kalırım
    Sonsuza kadar.

    Sonra
    yaşlanıp
    Beni düşündüğünde
    Tıpkı bugünkü gibi görünürüm sana
    Bir
    sevdiceğin olur
    Henüz gencecik.

    3.

    Küçücük dalda yedi gül

    Altısını rüzgar alır
    Ama biri kalır
    Bulayım diye onu

    Yedi
    kez çağıracağım seni
    Altısında gelme
    Ama söz ve yedincisine
    Tek
    sözümle gel.

    4.

    Bir dal verdi bana sevgili
    Üzerinde sarı
    yapraklarda
    Yıl dediğin geçer gider
    Aşk ise hep yeni başlar

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    16.05.2007 - 13:16

    Dört Mevsimde Aşk

    OKUL`da
    Bu en klasik platonik ask mekanlarindan biridir..Zamanimizin çogunu burda geçirdigimiz için tabiki.Ders disindabi çok konuda da zihnimizi çalistiririz.Asok olunan kisi kiz yada erkek olsun genelde üstsiniflardandir.Ama yasisizden fazla büyük olmaz,bi kaç yas yeterlidir bunun için.Platonikaskin karizmatik hareketleri vardir,suratina bakmaya doyulmaz.Eger bu sahis okul takimlarindan birinde oynuyorsa mutlaka hermaçina gidilir,hayran hayran seyredilir.Belli edilmesede 'bi gün mutlaka benim olcaksin' diyeiçten bagrilip durulur ve hirs yapmak da ihmal edilmez.Hatta bazen bu düsünce abartilip kendisiyle konusacakkadar saçmalamaya baslanabilir.En büyük yikim bi gün gelip de platonik askin kendisinesevgili bulmasidir,insan tarif edilemez duygular içerisine girer,'beni nasil aldatirsinsen'diye bagirilan anlarin hayalleri kuruluruyuz olunur.size tavsiyem platonik askinizi eger iliski imkansizgözüküyorsa uzaktan seviniz,taskinlik yapmayiniz efendi olunuz.

    YAZLIK`da
    Her yazin mutlaka bi favori tipi vardir.Fakat eger yoksabu eksiklik çevre sitelerden giderilerek,platonik ask olayi baslar.Genelde yazliktaki platonik asklarda yas farki muazzam olur.Yani ölee bi yas farki diil 5-6 yas gibi hayatta gerçeklesmeyecek hayaller pesinde kosturulur.Platonik askin her hareketi takip edilirhatta büyük umutlarla tanisilir.O size 'ayy ne sirin sey bu' gözüyle bakarken sizin içinizde atesler yanar,volkanlar patlar.Yazligin diskosu felan varsa kendisine dans teklifi yapilir,eger kabul ederse kesin kibarligindandir yoksa baska bi sey düsünmez.fakat biz yinede gelin güvey oluruz,tribe gireriz.Yazliktaki platonik aski sadece begenmekle yetininiz,kendi yasitlarinizin pesinde konusunuz,denize giriniz günesleniniz...

    IS YERI`nde
    Is yeri platonik aslara en az rastlaninan kategoridir sanirim.Yani daha rahat bi ortam oldugu için,bi de tabi yas büyük oldugu için platonik aski gerçege döndürme çabalari maximuma ulasir.Hee ama tabiki bu sahispatronsa onu bilemicem.Fakat bunun disindakiler için konusacak olursakönce begenmekle baslar olay sonra hareketleri takip edilir,bi sekilde tanisilip,muhabbet edilir.Gerisi ise insandan insana degisir.Fakat bazi durumlardaaskin karsilik görmeyince anlasilarak 'eniyisi ben onu uzaktan seveyim,böyle daha güzel ' gibi kandirmacaya gidilir.Ya kardesim madem uzaktan sevecen hiç sevme yada git pat pat söyle ne istiyosan.Tavsiyem rahatolmaya çalisiniz is arkadasligi ayagina sadik kalarak bir strateji belirleyinizgörüsmeleri is disina tasiyiniz,tasiyamazsaniz vazgeçin sonra tekrar dememe yoluna gidiniz.Belki istediginizi elde edebilirsiniz....

    MAHALLE`de
    Mekan itibiriyle mahalldede platonik ask olayina çok rastlanir.Sonuçta oturdugunuz yer oldugu için elbette insanin gözü güzel insanlara takilir.Fakat bu olay ilk bahar ve özellikle de yaz mevsiminde meydana gelir.Çünkü o zaman tatildir,herkes disaridadir,tanisma,imkanlari daha çoktur.Hi sunuda belirteyim bu olay daha küçük yaslarda olur.Yani büyüdükçe mahalleye az takildiginiz için,kimsey, göremez takip edemezsiniz.Genelde platonik olarak asik oldugunuz kisi sizin arkadasinizdir,beraber oyunmoyun oynarsiniz,sevgilim felan diye sakalasirsiniz ama bu size gerçekmis gibi gelir bi zaman sonra o ise takamaz bunu,sizi igrenç bi sekilde arkadas olarak görür,hatta düsüncelerini ögrenirse kizar,ayip ettin felan diyerek saçmalar.istemiyosan söylede bilelim kardesim,ölee arkadas ayagi yapma dalga geçer gibi! ! ! Di mi yani? Benim de en çok uyuz oldugum olaylardan biridir,basima gelmistir.Tavsiyem platonik askiniza, fazla arkadas ayagi yapma firsatu vermeden çotanzzz diye söyleyin hislerinizi,istemezse üzülmeyin.....

    TOPLU TASIMA ARAÇLARI`nda
    Okullara giderken çogumuz toplu tasima araçlarini kullaniriz.Hatta okul servisini de bunlarin içine katacak olursak,her gün,her sabah gördügümüz ve asok olmaktan kendimizi alamadigimiz kisiler vardir.Bunun en büyük sebebi ayni sekilde güne basliyor olmamiz olabilir,kader ortakligi hesabi.Yanyana oturmalar, karsisina geçip kesmeler,arkadaslari ile tanismalar,bi yolunu bulup konusmalar gibi bir sürü taktik uygulanir kendisi ile tanismak için.Oluru en yüksek platonik ask budur.Çünkü ortam çesitli bahanelere çok müsaittir.Tavsiyem umudunuzu kaybetmeyiniz,aradan seneler geçse bile..Bakarsiniz sizde onun platonik askisinizdir..Kim bilebilir? ? ? ? Israrla devam edin

    ÜNLÜLER`de
    Offff en geyik platonik asktir..Fazla bahsetmeye gerek yok,ünlülerden herhangi biri deli gibi begenilir resimleri falan kesilir,tüm hayati ezberlenir,oniunla yatilip onunla kalkilir,sevgililerine uyuz olunur,onunla beraber hayaller kurulur ve daha bir sürü..Hatta bu ünlü bi sarkici ise; mümkünse konserine gidilip deliler gibi bagirilir,hatta bayilanlar olur..Tüm sarkilari ezbere bilinir.tabiki gerçeklesmesi çok zor bi asktir,zaten heyecanida platonik olmasidir

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    16.05.2007 - 13:15

    Neredesin yar. uzun gecelerin bekçisiydik
    parıldayan gözlerinde mahpus idim.
    nereye gitsen seninle sürüklenirdim
    geceyi bilmez,gündüzü unuturdum
    bir başıma meftunum hala unuttun! .

    zindan refiği yusufun mu oldun?
    beklerken seni yılları,maziyi unuttum.
    kalbimin üstü köz köz yaram kanıyor
    kat kat sabır kuşandım,bendim gayrı taşımıyor.

    eyyubun sabrına özendim,ben nakıs kulum.
    hüznümün sislerinde yolumu yittim.
    avare avare yoruldum bittim.
    okyanus gözlerınde çekirdek oldum.

    savruldum dalgalarla eridim bittim.
    bılırım sabrım bir liman bulur.
    varınca orada filizlenirim.
    aşkımın ateşi bir çınar olur.
    sayısız çekirdek verir o okyanusa! :

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    16.05.2007 - 13:13

    BU GECE EN HÜZÜNLÜ ŞİİRİ YAZABİLİRİM
    Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
    Şöyle diyebilirim; 'Gece yıldızlarla dolu'
    Ve yıldızlar masmavi, titreşiyor uzakta
    Şarkılarla dönüyor gökte gece rüzgarı
    Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
    Sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara
    Kollarıma aldım bu gece gibi kaç gece
    Kaç defa öptüm onu sonsuz göğün altında
    Sevdi beni o, ben de bir ara onu sevdim
    O durgun, iri gözler sevilmez miydi ama?
    Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
    Yokluğunu düşünüp, yitmesine yanmakla
    Duyup geceyi, onsuz daha engin geceyi
    Ota düşen çiy gibi düşmekte şiir cana
    Ne çıkar sevgim onu alıkoyamadıysa?
    Gece yıldız içinde, o yakın değil bana
    Hepsi bu. Uzaklarda şarkı söylüyor biri
    Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
    Gözlerim arar onu, sanki yaklaşmak ister
    Yüreğim arar onu, o yakın değil bana
    Aynı gece ağartıyor aynı ağaçları
    Bizler, ah, o zamanki bizler değiliz ama
    Artık sevmiyorum ya nasıl, nasıl sevmiştim
    Sesim arar rüzgarı, ulaşmak için ona
    Ellere yar olur, öpmemden önceki gibi
    O ses, ışıl ışıl ten ve sonsuz bakışlarla
    Artık sevmiyorum ya, severim belki yine
    Ne uzundur unutuş, ah ne kısadır ayrılık
    Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
    Böyle gecelerde kollarıma aldım çünkü
    Belki bana verdiği son acıdır bu acı,
    Belki son şiirdir, bu yazdığım şiir ona
    Pablo Neruda

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    16.05.2007 - 13:13

    SENDEN İSTEDİĞİM



    SENDEN İSTEDİĞİM
    Senden bütün istediğim
    Küçük bir sevgidir
    Gelen ve ağır ağır büyüyen,
    Değil gelen ve giden.

    Ve senden bütün istediğim
    Ümit dolu güneşli bir gün,
    Sevgi dolu bir kucaklayış
    Değil kucaklayış sonrada gidiş.

    Senden bütün istediğim
    Beni kırmamak,
    Beni bekletmemek.

    Yarın çok geç olabilir
    Unutma ki vermek almak demektir;
    Senden bütün istediğim
    Küçük bir sevgidir,
    Gelen ve ağır ağır büyüyen,
    Değil gelen ve giden.
    W.Blake

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    16.05.2007 - 13:08

    Halkın Ekmeği

    Bilin: Halkın ekmeğidir adalet.
    bakarsınız bol olur bu ekmek,
    bakarsınız kıt,
    bakarsınız doyum olmaz tadına,
    bakarsınız berbat.
    Azaldı mı ekmek,başlar açlık,
    bozuldumu tadı,başlar hoşnutsuzluk boy atmaya.

    Bozuk adalet yeter artık!
    Acemi ellerle yuğurulan,iyi pişirilmemiş adalet yeter!
    Yeter katıksız,kara kabuklu adalet!
    Dura dura bayatlayan adalet yeter!

    Bolsa insanın önünde ekmek,lezzetliyse,
    gözler öbür yiyeceklere yumulsada olur.
    Ama her şey bollaşmaz ki birdenbire...
    Bilirsiniz,nasıl bolluk doğurur ekmek:
    Adaletin ekmeğiyle beslene beslene.

    Ekmek her gün nasıl gerekliyse nasıl,
    adalet de gerekli her gün,
    hem o,günde bir çok kez gerekli.

    Sabahtan akşama dek,iş yerinde,eğlencede,
    hele çalışırken canla başla,
    kederliyken, sevinçliyken,
    halkın ihtiyacı var pişkin, bol ekmeğe,
    günlük, has ekmeğine adaletin.

    madem adaletin ekmeği bu kadar önemli,
    onu kim pişirmeli, dostlar, söyleyin?

    Öteki ekmeği kim pişiren?

    Adaletin ekmeğini de
    kendisi pişirmeli halkın,
    gündelik ekmek gibi.

    Bol,pişkin,verimli.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    16.05.2007 - 13:07

    OZANIN AŞKI

    Bir ozan seviyor sizi
    dişi bir meşe olmak
    hakkı tanıyor size
    yüz tapınaklı bir ırmak
    gezgin bir kuyrukluyıldız
    bir ozan seviyor sizi
    alıştırmak için sizi
    kenar mahallelerine
    siz olacak evrenin
    bir ozan seviyor sizi
    ve sorumlu tutuyor sizi
    çok uzun bir sonsuzluktan
    uysal tanlardan
    uçan balıklı göllerden
    bir ozan seviyor sizi
    ve her şey izinli size
    mutlu böcek
    kutsalın kutsalı günah
    bir ozan öldürüyor sizi
    daha çok sevmek için
    sizinle besleyeceği sözcükleri

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    16.05.2007 - 13:07

    YADSIMA

    Bir güvercin gibi ak
    o gizli kıyıda
    susadık öğle üzeri:
    ama tuzluydu sular.

    Sarı kumların üstüne
    adını yazdık onun,
    ama bir rüzgâr esti denizden
    ve silindi yazılar.

    Nasıl bir ruh, bir yürek,
    nasıl bir istek ve tutkuyla
    yaşadık:yanılmışız!
    Değiştirdik öyle yaşamayı.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    16.05.2007 - 13:07

    SON AŞK
    Yeni hayat yeni duygu yepyeni bir hayal bu
    Başka sözler başka biri sevginin en üstünü
    Son ümidin, son desteğin, tuttuğun son daldır bu
    İnandığın son gerçektir sonu yıkımın olur
    Anılar hiç yaşamamalı
    Bu son aşk her şeyin olmalı
    Tüm kalbini ona bağlamalı
    Aşk sevgi nedir bilmeyen sanır hep acı verir
    Bir bakar ki başka biri hem sever hem sevdirir
    Artık sevmem diyenlere sevgi ansızın gelir
    İnsanı sevecek olan ummadığı biridir
    O zaman gözyaşı dökülmez
    Gözlerinden mutluluk gitmez
    Son aşk hiç bir şeye değişilmez.
    Yolanda Prelorenzo de Marinis

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    16.05.2007 - 13:06

    Ağlamak için Gözden yaş mı Akmalı?
    .
    Ağlamak için Gözden yaş mı Akmalı?
    Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
    Sevmek için güzele mi bakmalı?
    Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
    Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
    Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
    Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
    Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
    Solması için gülü dalından mı koparmalı?
    Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
    Öldürmek için silah, hançer mi olmalı?
    Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    16.05.2007 - 13:06

    RÜZGÂR VE GÜL

    Küçük solgun gül!
    Bordadan esen hoyrat yel
    perişan etti seni!
    yaprakların sanki
    bir liman yosmasının
    sırtına giydikleri -
    birden saldırıverdi.

    Hissetti de kendini
    bir süre belki bitkin,
    istedi gizli kıvrımlarında
    biraz soluk alsın.
    Ama kokun onu öyle büyüledi,
    öylesine geçirdi ki kendinden:
    köpürdü coştu birden,
    duyduğu hazla ezdi seni;
    öptüm diye böbürlenmede
    ürkmüş otlarda eserken gene.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    16.05.2007 - 13:05

    Sone 1

    Artmasını isteriz en güzel varlıkların
    Güzelliğin gül yüzü solmasın diye asla.
    Bir güzel, yaşlanıp da göçünce bugün yarın
    Anısı yaşar yine körpecik yavrusuyla:
    Ama can yoldaşındır kendi parlak gözlerin.
    Kendi ateşin besler ruhunun alevini:
    Kıtlığa çevirirsin bolluğunu her yerin,
    Kendi düşmanın gibi, ezersin can evini.
    Şimdi sen yeryüzünün taptaze bir süsüsün,
    Varlığın çiçek dolu bahardan müjde taşır,
    Ama kendi koncanda ruhunla gömülüsün.
    Pintiliğin arttıkça kendi sonun yaklaşır.
    ___Dünyaya acımazsan, oburlar gibi ancak
    ___Varlığın da mezar da güzelliği yutacak.


    ---

    Sone 2

    Kırk yılın kışı, güzel alnını kuşattı mı,
    Kapladı mı yüzünü derin çukurlar artık,
    Gençliğinin kibirli, süslü giyim kuşamı
    Beş para etmez olur, hırpani yırtık pırtık:
    O zaman sorarlarsa güzelliğin nerdedir,
    Dinç ve şen günlerinin hazinesi ne oldu;
    Dersen yuvaların çökmüş şu gözlerdedir,
    Bencillik utancıyla israfa övgüdür bu.
    Kavuşur güzelliğin çılgınca alkışlara
    “Benim güzel çocuğum beni kurtarır,” dersen
    “Ve yüzümü ağartır ben yaşlandıktan sonra,”
    Güzelliğinin onda sürdüğünü göstersen.
    ___O, sen yaşlandığında yeniler varlığını,
    ___Soğuktan donan kanın duyar ısındığını.


    ---

    Sone 3

    Aynaya bak da şunu gördüğün yüze söyle:
    Sıra gelmiştir artık bir taze yüz yapmana,
    Güzelliğini hemen yenilemezsen şöyle,
    Yeryüzü yoksun kalır, lânetlenir bir ana.
    Hiçbir güzel var mı ki el sürülmemiş rahmi
    Senin sürdüğün çiftin ekinini tepecek?
    Sırf kendini sevmenin mezarını ister mi,
    Geleceği ahmakça durdurur mu bir erkek?
    Sen annenin aynası olmuşsun da o sende
    Bulmuştur gençliğinin güzelim baharını;
    Kendi dinç varlığınla görürsün pencerende
    Kırışıklara rağmen, şu altın yıllarını.
    ___İstersin ki varlığın unutulsun ve bitsin,
    ___Bir kuru başına öl, izin de ölüp gitsin.


    ---

    Sone 4

    savurgan güzel,nedir bu kendini harcaman
    senin mirasın olan güzellikleri böyle?
    doğa temelli vermez,ödünç verir her zaman
    eli açık olana borç verir içtenlikle
    böyle yanlış kullanmak olurmu güzel pinti
    miras bırakman için sana bırakılanı?
    kar etmeyen tefeci bu koskoca serveti
    niye tüketiyorsun yaşatmak varken canı
    meraklısın kendinle içli dışlı olmaya
    bu tatlı benliğin sırf aldatmağa yarar
    vaktin geldi diyerek seni çağırsa doğa
    vereceğin hesapta elle tutulur ne var?
    kullanmazsan gömülür güzellğin seninle
    kullanırsan varisin olur da sürer gider böyle


    ---

    Sone 5

    Her gözün takıldığı o bir-içim-su yüzü
    Özenle, incelikle yaratan şu saatler
    Birer zalim olup da vurunca yaman gürzü
    O eşsiz güzellikten kalmaz hiçbir hoş eser.
    Durmak bilmeyen zaman, yaz’ı söküp götürür,
    Yok eder iğrenç kışın kucağına atarak;
    Özsu, ayazda donar, sağlam yapraklar çürür:
    Güzellik kar altında, her yöne çıplak, çorak.
    Özsuyu çiçeklerden çekip almamışsa yaz,
    Cam duvarlar içine kapatmamışsa onu,
    Güzel göçüp gidince güzellikten iz kalmaz:
    Gelir, kendisi gibi, anılarının sonu.
    ___Özsuyu çekilmişse, kış gelince o çiçek
    ___Kupkuru kalsa bile, tatlı özü sürecek.


    ---

    11.Sone

    Gençliğin günden güne kalırken gerilerde
    Bir yavru yaratırsan alsın diye yerini,
    Dinçken can verirsen o körpe can ilerde
    Senden göçen gençliğe varıp yaşatır seni.
    Böyle sürecek akıl, güzellik ve başarı;
    Yoksa cinnet, yaşlanmak, çürümek var yer altında:
    Hiç kimse düşünmese gelecek kuşakları,
    İnsanlık sona erip giderdi üç batında.
    Dünya çoğalmak için doğmayanlarla dolu,
    Kaknem, kakavan, kaba: kısırlıktan bitsinler;
    Yaradan vermiş sana en iyiyi, en bolu,
    Bu cömert aramağana cömertçe karşılık ver
    Seni kendine mühür yapmış, bunu böyle bil:
    Sen de eşler yap diye, ölüp git diye değil.


    ---

    Sone 15

    düşünüyorum da, dünyada büyüyen ne varsa,
    bir an tutunabiliyor yetkinlik noktasında;
    şu koca sahnede sergilenen tüm oyunlarsa,
    gizliden gizliye hep yıldızların etkisinde.
    bakıyorumda, bitkiler gibi çoğalıyor insanlar,
    aynı gökten açılıyor ya da kapanıyor yolları;
    gençlikte kabarıyor, inişe geçince sönüyorlar,
    silinmeye başlıyor akıllardan gösterişli günleri.
    o görkemli gençliğin geliyor gözlerimin önüne;
    savruk zaman belki çöküşle tartışmaya girdi bile,
    gençlik gününü, karanlık geceye döndürsek mi diye.
    AMA SEVGİN UĞRUNA ZAMAN'LA SAVAŞI SÜRDÜREN BEN,
    YENİDEN AŞILIYORUM SANA, O NE GÖTÜRÜRSE SENDEN...


    ---

    Sone 22

    Yaslisin deseler de bana,inanmam aynalara,
    Genclik ve sen ayni yastasiniz ya!
    Ama zamanin yol yol izler actigini görürüm de sende,
    Anlarim,ergec bana da gelip catacak ölüm.
    Seni bastan ayaga saran su güzellik var ya,
    Yüregimin en gösterisli örtüsü de o iste benim.
    Gügsünde yasadikca yüregim, yüreginse ben de arttikca,
    Kim der ki, nasil diyebilir ki, senden yasliyim?
    Yeni dogmus yavruyu sakinir gibi ebesi,
    Tasidigim yüregin üstüne ben nasil titreyeceksem.
    Nasil sakinacaksam kendimi, kendim icin degil, senin icin;
    Öyle sakin iste sen de kendini, ey sevdigim!
    Geri gelir sanma yüregin, benim yüregim öldükten sonra;
    Bana vermistin onu, unutma, geri almamak üzere bir daha.


    ---

    Sone 23

    Korkudan sahnede eli ayağına dolaşıp,
    Rolünü şaşıran kötü bir oyuncu misali;
    Ya da azdıkça içine sığmayan öfkesi taşıp
    Kendi yüreğini zayıf düşüren çılgın biri gibi,
    Unutuyorum, kendime güvenim olmadığından mutlaka,
    Tam olarak söylemeyi aşk oyununun sözlerini;
    Ve aşkımın yükü öylesine ağır geliyor ki bana,
    Kendi aşkımın gücü karşısında eziliyorum sanki.
    O halde, nedemek istediğimi bakışlarım anlatsın,
    Konuşan gönlümün sessiz sözcüsü olsun onlar;
    Aşkımı onlar açığa vursun, derdime çare arasın;
    Öyle ki, hiç kalsın yanında, durmadan konuşanlar.
    Ah, sessiz aşk neler yazmış, öğren artık okumayı,
    Aşkın sırrına ermişler bilir gözleriyle duymayı...


    ---

    Sone 24

    Gözlerim ressam rolünü aldı ve kabartma çizgilerle,
    Güzelliğinin biçimini gönlümün levhasına çıkardı;
    Bedenime gelince, o da bu resmin çerçevesi oldu işte;
    Malum, resmin konumundan bilinir usta ressamın sanatı.
    Seni olduğu gibi yansıtan resim nerde diyorsan,
    Ressamın içine bakıp hünerini orda görmelisin;
    Camlarının parlaklığını senin gözlerinden alan,
    Göğsümdeki sergide asılı resme ulaşmalısın.
    İşte bak, gözler gözler için neler yapıyor!
    Gözlerim senin şeklini çizdi, seninkilerse,
    Gönlüme açılan birer pencere; güneş de bayılıyor
    Onlardan içeri bakmaya, sen varsın diye içerde.
    Ama gözlerin sanatında yine de bir eksiklik var:
    Gördüklerini çiziyorlar yalnız, yüreği tanımıyorlar.


    ---

    Sone 29

    bakışlarda küçümeyiş okuyorum
    yalnızım, bedbahtım, tesellisizim.
    gökler sağır, sesim boğuk
    ve lanet okuyorum talihime
    kıskançlıktan kuduruyorum
    kiminin ikbalini
    aczimden utanıyorum.
    hazlarım iğrendiriyor beni.
    o zaman sen geliyorsun aklıma,
    ve birden bire kanatlanıyorum, bir tarla kuşu gibi, mest
    içim aydınlıkla doluyor, yükseliyorum yükseliyorum
    neşideler söylüyorum hayata,
    göklerin eşiğinden
    bana ne toprağın çirkinliğinden
    insanların zilletinden bana ne?
    hatıran öyle sonsuz bir hazine
    ve sevgin öyle büyük mutluluk ki dostum!
    en mağrur hakanların tacını
    hor görüyorum


    ---

    Sone 57

    Kölen olmuşum senin, elden başka ne gelir,
    Gece gündüz el pençe divanım buyruğuna;
    Geçirdiğim saatler baştan başa bir hiçtir
    Sen buyurmuş değilsen çabalarım boşuna.
    Senin için, sultanım, saatleri gözlerken
    Ben kimim ki küseyim sonu gelmez günlere,
    Kara kara düşünmem, acı çekmem özlerken
    Uğurlar olsun dersen kölene sen bir kere
    Ben kimim ki kıskanıp kuşkulanıp sorayım
    Kimle içli dışlısın, nedir yaptığın işler;
    Derdim günüm put gibi düşünmeden durayım,
    Mutlu kıldıklarını bilmek içime işler.
    Öyle körkütük sadık bir köledir ki sevda,
    Seni kötü göremez bin kötülük yapsan da.


    ---

    Sone 61

    Ağır gözkapaklarım, yorgun gece içinde
    Hayalinle apaçık kalsın, dileğin bu mu?
    Sana benzer gölgeler, gözümle eğlensin de
    Keyfince parçalayıp geçsinler mi uykumu?
    Gönderdiğin, ruhun mu canevinden uzağa
    İşlerime gözkulak olsun, düşürsün diye
    Aylak saatlerimi, utancımı tuzağa:
    Hasedine, kuşkuna yardakçılık etmeye?
    Hayır, sevgin çoksa da büyük değil o kadar
    Benim kendi aşkımdır vermeyen uyku durak,
    İşte öz sevgim, dirlik düzenliğimi bozar
    Senin uğruna bana hep nöbet tutturarak.
    Ben bekçinim, sen başka yerlerde uyanıksın:
    Benden uzaksın, sana başkaları çok yakın.


    ---

    66. Sone

    Vazgeçtim bu dünyadan
    Tek ölüm paklar beni
    Değmez bu yangın yeri
    Avuç açmaya değmez

    Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini
    Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz
    Ezilmiş hor görülmüş el emeği göz nuru
    Ödlekler gecmiş başa derken mertlik bozulmuş

    Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın
    Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene
    Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın
    Değil mi ki kötüler kadı olmuş yemen'e

    Vazgeçtim bu dünyadan
    Dünyamdan geçtim ama
    Seni yalnız komak var
    O koyuyor adama...


    ---

    Sone 87

    Hosca kal! Degerin cok yuksek, tutamam seni,
    Biliyorum kendine ne paha bictigini;
    Ozgurluge kavustun alip deger belgeni,
    Iptal ettik sendeki hakkimin senedini
    Nasil tutarim seni, saglamadan iznini,
    Neyim var hak edecek senin zenginligini,
    Bu essiz armagana kim layik gorur beni?
    Bana verilmis berat, donup buldu vereni.
    Sen vermistin kendini, bilmeden degerini
    Ya da bana vermekle hata isledigini,
    Bir yanlis anlamanin sonucu hediyeni;
    Ama, o yine buldu hatayi duzelteni

    Sen benimdin: ruyanin gorkemleriyle doldum.
    Ben uykuda sultandim, uyaninca hic oldum


    ---

    Sone 88

    Gün gelip artık bana değer vermez olduğunda,
    Senin yanında yer alıp kendime karşı çıkacağım,
    Hor görüp yüz çevirdiğini gördüğüm zaman bana;
    Haksızlık etsen de, senin hakkını savunacağım.
    En zayıf yanlarımı en iyi ben bildiğime göre,
    Çekinmeden açığa vurup arka çıkabilirim sana,
    Kusurlarımdan hangisi benim için en büyük lekeyse
    Beni kaybederken büyük şan kazanırsın aynı anda.
    Üstelik bu işte benim için de kazanç var;
    Çünkü seven düşüncelerim sana yöneldikçe daima,
    İster istemez kendime vereceğim zararlar,
    Sana yarar sağlarken, kat kat yarar getirecek bana.
    Öyle bağlıyım ki ben sana, öyle ki benim sevgim,
    Sen haklı olasın diye, her haksızlığı üstlenirim...


    ---

    Sone 126

    Hey ogul, guzel ogul, avucunda kiskivrak:
    Vaktin donek aynasi, bir de saatli orak.
    Sen ay gibi buyurken, serpilip gelisirken
    Hepten cokmus gorunur kim varsa seni seven.
    Yikimlara egemen olan Doga tanrica
    Seni geri cekiyor sen hizla yol aldikca:
    Amaci, hunerini sende kanitlayarak
    Zamani rezil etmek, sefil anlara kiymak.
    Simdi gozbebegisin, ama kork ondan, cunki
    Tuttugu hazinesi sonsuz onun olmaz ki.

    Ertelese de ergec hesabi kapanacak:
    Yapacagi odeme sen olacaksin ancak.





    Sone 1

    Artmasını isteriz en güzel varlıkların
    Güzelliğin gül yüzü solmasın diye asla.
    Bir güzel, yaşlanıp da göçünce bugün yarın
    Anısı yaşar yine körpecik yavrusuyla:
    Ama can yoldaşındır kendi parlak gözlerin.
    Kendi ateşin besler ruhunun alevini:
    Kıtlığa çevirirsin bolluğunu her yerin,
    Kendi düşmanın gibi, ezersin can evini.
    Şimdi sen yeryüzünün taptaze bir süsüsün,
    Varlığın çiçek dolu bahardan müjde taşır,
    Ama kendi koncanda ruhunla gömülüsün.
    Pintiliğin arttıkça kendi sonun yaklaşır.
    ___Dünyaya acımazsan, oburlar gibi ancak
    ___Varlığın da mezar da güzelliği yutacak.


    ---

    Sone 2

    Kırk yılın kışı, güzel alnını kuşattı mı,
    Kapladı mı yüzünü derin çukurlar artık,
    Gençliğinin kibirli, süslü giyim kuşamı
    Beş para etmez olur, hırpani yırtık pırtık:
    O zaman sorarlarsa güzelliğin nerdedir,
    Dinç ve şen günlerinin hazinesi ne oldu;
    Dersen yuvaların çökmüş şu gözlerdedir,
    Bencillik utancıyla israfa övgüdür bu.
    Kavuşur güzelliğin çılgınca alkışlara
    “Benim güzel çocuğum beni kurtarır,” dersen
    “Ve yüzümü ağartır ben yaşlandıktan sonra,”
    Güzelliğinin onda sürdüğünü göstersen.
    ___O, sen yaşlandığında yeniler varlığını,
    ___Soğuktan donan kanın duyar ısındığını.


    ---

    Sone 3

    Aynaya bak da şunu gördüğün yüze söyle:
    Sıra gelmiştir artık bir taze yüz yapmana,
    Güzelliğini hemen yenilemezsen şöyle,
    Yeryüzü yoksun kalır, lânetlenir bir ana.
    Hiçbir güzel var mı ki el sürülmemiş rahmi
    Senin sürdüğün çiftin ekinini tepecek?
    Sırf kendini sevmenin mezarını ister mi,
    Geleceği ahmakça durdurur mu bir erkek?
    Sen annenin aynası olmuşsun da o sende
    Bulmuştur gençliğinin güzelim baharını;
    Kendi dinç varlığınla görürsün pencerende
    Kırışıklara rağmen, şu altın yıllarını.
    ___İstersin ki varlığın unutulsun ve bitsin,
    ___Bir kuru başına öl, izin de ölüp gitsin.


    ---

    Sone 4

    savurgan güzel,nedir bu kendini harcaman
    senin mirasın olan güzellikleri böyle?
    doğa temelli vermez,ödünç verir her zaman
    eli açık olana borç verir içtenlikle
    böyle yanlış kullanmak olurmu güzel pinti
    miras bırakman için sana bırakılanı?
    kar etmeyen tefeci bu koskoca serveti
    niye tüketiyorsun yaşatmak varken canı
    meraklısın kendinle içli dışlı olmaya
    bu tatlı benliğin sırf aldatmağa yarar
    vaktin geldi diyerek seni çağırsa doğa
    vereceğin hesapta elle tutulur ne var?
    kullanmazsan gömülür güzellğin seninle
    kullanırsan varisin olur da sürer gider böyle


    ---

    Sone 5

    Her gözün takıldığı o bir-içim-su yüzü
    Özenle, incelikle yaratan şu saatler
    Birer zalim olup da vurunca yaman gürzü
    O eşsiz güzellikten kalmaz hiçbir hoş eser.
    Durmak bilmeyen zaman, yaz’ı söküp götürür,
    Yok eder iğrenç kışın kucağına atarak;
    Özsu, ayazda donar, sağlam yapraklar çürür:
    Güzellik kar altında, her yöne çıplak, çorak.
    Özsuyu çiçeklerden çekip almamışsa yaz,
    Cam duvarlar içine kapatmamışsa onu,
    Güzel göçüp gidince güzellikten iz kalmaz:
    Gelir, kendisi gibi, anılarının sonu.
    ___Özsuyu çekilmişse, kış gelince o çiçek
    ___Kupkuru kalsa bile, tatlı özü sürecek.


    ---

    11.Sone

    Gençliğin günden güne kalırken gerilerde
    Bir yavru yaratırsan alsın diye yerini,
    Dinçken can verirsen o körpe can ilerde
    Senden göçen gençliğe varıp yaşatır seni.
    Böyle sürecek akıl, güzellik ve başarı;
    Yoksa cinnet, yaşlanmak, çürümek var yer altında:
    Hiç kimse düşünmese gelecek kuşakları,
    İnsanlık sona erip giderdi üç batında.
    Dünya çoğalmak için doğmayanlarla dolu,
    Kaknem, kakavan, kaba: kısırlıktan bitsinler;
    Yaradan vermiş sana en iyiyi, en bolu,
    Bu cömert aramağana cömertçe karşılık ver
    Seni kendine mühür yapmış, bunu böyle bil:
    Sen de eşler yap diye, ölüp git diye değil.


    ---

    Sone 15

    düşünüyorum da, dünyada büyüyen ne varsa,
    bir an tutunabiliyor yetkinlik noktasında;
    şu koca sahnede sergilenen tüm oyunlarsa,
    gizliden gizliye hep yıldızların etkisinde.
    bakıyorumda, bitkiler gibi çoğalıyor insanlar,
    aynı gökten açılıyor ya da kapanıyor yolları;
    gençlikte kabarıyor, inişe geçince sönüyorlar,
    silinmeye başlıyor akıllardan gösterişli günleri.
    o görkemli gençliğin geliyor gözlerimin önüne;
    savruk zaman belki çöküşle tartışmaya girdi bile,
    gençlik gününü, karanlık geceye döndürsek mi diye.
    AMA SEVGİN UĞRUNA ZAMAN'LA SAVAŞI SÜRDÜREN BEN,
    YENİDEN AŞILIYORUM SANA, O NE GÖTÜRÜRSE SENDEN...


    ---

    Sone 22

    Yaslisin deseler de bana,inanmam aynalara,
    Genclik ve sen ayni yastasiniz ya!
    Ama zamanin yol yol izler actigini görürüm de sende,
    Anlarim,ergec bana da gelip catacak ölüm.
    Seni bastan ayaga saran su güzellik var ya,
    Yüregimin en gösterisli örtüsü de o iste benim.
    Gügsünde yasadikca yüregim, yüreginse ben de arttikca,
    Kim der ki, nasil diyebilir ki, senden yasliyim?
    Yeni dogmus yavruyu sakinir gibi ebesi,
    Tasidigim yüregin üstüne ben nasil titreyeceksem.
    Nasil sakinacaksam kendimi, kendim icin degil, senin icin;
    Öyle sakin iste sen de kendini, ey sevdigim!
    Geri gelir sanma yüregin, benim yüregim öldükten sonra;
    Bana vermistin onu, unutma, geri almamak üzere bir daha.


    ---

    Sone 23

    Korkudan sahnede eli ayağına dolaşıp,
    Rolünü şaşıran kötü bir oyuncu misali;
    Ya da azdıkça içine sığmayan öfkesi taşıp
    Kendi yüreğini zayıf düşüren çılgın biri gibi,
    Unutuyorum, kendime güvenim olmadığından mutlaka,
    Tam olarak söylemeyi aşk oyununun sözlerini;
    Ve aşkımın yükü öylesine ağır geliyor ki bana,
    Kendi aşkımın gücü karşısında eziliyorum sanki.
    O halde, nedemek istediğimi bakışlarım anlatsın,
    Konuşan gönlümün sessiz sözcüsü olsun onlar;
    Aşkımı onlar açığa vursun, derdime çare arasın;
    Öyle ki, hiç kalsın yanında, durmadan konuşanlar.
    Ah, sessiz aşk neler yazmış, öğren artık okumayı,
    Aşkın sırrına ermişler bilir gözleriyle duymayı...


    ---

    Sone 24

    Gözlerim ressam rolünü aldı ve kabartma çizgilerle,
    Güzelliğinin biçimini gönlümün levhasına çıkardı;
    Bedenime gelince, o da bu resmin çerçevesi oldu işte;
    Malum, resmin konumundan bilinir usta ressamın sanatı.
    Seni olduğu gibi yansıtan resim nerde diyorsan,
    Ressamın içine bakıp hünerini orda görmelisin;
    Camlarının parlaklığını senin gözlerinden alan,
    Göğsümdeki sergide asılı resme ulaşmalısın.
    İşte bak, gözler gözler için neler yapıyor!
    Gözlerim senin şeklini çizdi, seninkilerse,
    Gönlüme açılan birer pencere; güneş de bayılıyor
    Onlardan içeri bakmaya, sen varsın diye içerde.
    Ama gözlerin sanatında yine de bir eksiklik var:
    Gördüklerini çiziyorlar yalnız, yüreği tanımıyorlar.


    ---

    Sone 29

    bakışlarda küçümeyiş okuyorum
    yalnızım, bedbahtım, tesellisizim.
    gökler sağır, sesim boğuk
    ve lanet okuyorum talihime
    kıskançlıktan kuduruyorum
    kiminin ikbalini
    aczimden utanıyorum.
    hazlarım iğrendiriyor beni.
    o zaman sen geliyorsun aklıma,
    ve birden bire kanatlanıyorum, bir tarla kuşu gibi, mest
    içim aydınlıkla doluyor, yükseliyorum yükseliyorum
    neşideler söylüyorum hayata,
    göklerin eşiğinden
    bana ne toprağın çirkinliğinden
    insanların zilletinden bana ne?
    hatıran öyle sonsuz bir hazine
    ve sevgin öyle büyük mutluluk ki dostum!
    en mağrur hakanların tacını
    hor görüyorum


    ---

    Sone 57

    Kölen olmuşum senin, elden başka ne gelir,
    Gece gündüz el pençe divanım buyruğuna;
    Geçirdiğim saatler baştan başa bir hiçtir
    Sen buyurmuş değilsen çabalarım boşuna.
    Senin için, sultanım, saatleri gözlerken
    Ben kimim ki küseyim sonu gelmez günlere,
    Kara kara düşünmem, acı çekmem özlerken
    Uğurlar olsun dersen kölene sen bir kere
    Ben kimim ki kıskanıp kuşkulanıp sorayım
    Kimle içli dışlısın, nedir yaptığın işler;
    Derdim günüm put gibi düşünmeden durayım,
    Mutlu kıldıklarını bilmek içime işler.
    Öyle körkütük sadık bir köledir ki sevda,
    Seni kötü göremez bin kötülük yapsan da.


    ---

    Sone 61

    Ağır gözkapaklarım, yorgun gece içinde
    Hayalinle apaçık kalsın, dileğin bu mu?
    Sana benzer gölgeler, gözümle eğlensin de
    Keyfince parçalayıp geçsinler mi uykumu?
    Gönderdiğin, ruhun mu canevinden uzağa
    İşlerime gözkulak olsun, düşürsün diye
    Aylak saatlerimi, utancımı tuzağa:
    Hasedine, kuşkuna yardakçılık etmeye?
    Hayır, sevgin çoksa da büyük değil o kadar
    Benim kendi aşkımdır vermeyen uyku durak,
    İşte öz sevgim, dirlik düzenliğimi bozar
    Senin uğruna bana hep nöbet tutturarak.
    Ben bekçinim, sen başka yerlerde uyanıksın:
    Benden uzaksın, sana başkaları çok yakın.


    ---

    66. Sone

    Vazgeçtim bu dünyadan
    Tek ölüm paklar beni
    Değmez bu yangın yeri
    Avuç açmaya değmez

    Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini
    Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz
    Ezilmiş hor görülmüş el emeği göz nuru
    Ödlekler gecmiş başa derken mertlik bozulmuş

    Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın
    Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene
    Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın
    Değil mi ki kötüler kadı olmuş yemen'e

    Vazgeçtim bu dünyadan
    Dünyamdan geçtim ama
    Seni yalnız komak var
    O koyuyor adama...


    ---

    Sone 87

    Hosca kal! Degerin cok yuksek, tutamam seni,
    Biliyorum kendine ne paha bictigini;
    Ozgurluge kavustun alip deger belgeni,
    Iptal ettik sendeki hakkimin senedini
    Nasil tutarim seni, saglamadan iznini,
    Neyim var hak edecek senin zenginligini,
    Bu essiz armagana kim layik gorur beni?
    Bana verilmis berat, donup buldu vereni.
    Sen vermistin kendini, bilmeden degerini
    Ya da bana vermekle hata isledigini,
    Bir yanlis anlamanin sonucu hediyeni;
    Ama, o yine buldu hatayi duzelteni

    Sen benimdin: ruyanin gorkemleriyle doldum.
    Ben uykuda sultandim, uyaninca hic oldum


    ---

    Sone 88

    Gün gelip artık bana değer vermez olduğunda,
    Senin yanında yer alıp kendime karşı çıkacağım,
    Hor görüp yüz çevirdiğini gördüğüm zaman bana;
    Haksızlık etsen de, senin hakkını savunacağım.
    En zayıf yanlarımı en iyi ben bildiğime göre,
    Çekinmeden açığa vurup arka çıkabilirim sana,
    Kusurlarımdan hangisi benim için en büyük lekeyse
    Beni kaybederken büyük şan kazanırsın aynı anda.
    Üstelik bu işte benim için de kazanç var;
    Çünkü seven düşüncelerim sana yöneldikçe daima,
    İster istemez kendime vereceğim zararlar,
    Sana yarar sağlarken, kat kat yarar getirecek bana.
    Öyle bağlıyım ki ben sana, öyle ki benim sevgim,
    Sen haklı olasın diye, her haksızlığı üstlenirim...


    ---

    Sone 126

    Hey ogul, guzel ogul, avucunda kiskivrak:
    Vaktin donek aynasi, bir de saatli orak.
    Sen ay gibi buyurken, serpilip gelisirken
    Hepten cokmus gorunur kim varsa seni seven.
    Yikimlara egemen olan Doga tanrica
    Seni geri cekiyor sen hizla yol aldikca:
    Amaci, hunerini sende kanitlayarak
    Zamani rezil etmek, sefil anlara kiymak.
    Simdi gozbebegisin, ama kork ondan, cunki
    Tuttugu hazinesi sonsuz onun olmaz ki.

    Ertelese de ergec hesabi kapanacak:
    Yapacagi odeme sen olacaksin ancak.

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    16.05.2007 - 13:04

    VENI, VIDI, VIXI
    Değil mi ki o derin acılarımla şimdi
    Buna destek olacak tek bir kolda yoksunum
    Ve çocuklara bile zorlukla gülüyorum
    Ve açmıyor içimi çiçekler renkleriyle
    Anlamalıyım artık: yaşadın yeterince!

    Değil mi ki ilkbahar kuşatınca her yanı
    Doğayı şenlik yerine çevirdiğinde tanrı
    Bu görkemli sevdaya aşksız bakıyorum
    Değil mi ki gün-gece ışıktan kaçıyorum
    Duyarak o en gizli kederi herşeydeki

    Değil mi ki ruhumda umudum yenik düştü
    Değil mi ki bu güller, kokular mevsiminde
    Sevgili kızım benim, içimde, ta derinde
    Yalnız senin yattığın karanlığa özlem var
    Madem ki öldü kalbim, yaşadım yeterince!

    Yeryüzünde yükümü tek bir gün reddetmedim
    Arığım işte orda, burda başak demektim
    Yumuşadım gitgide, yaşama gülümsedim
    Ve yaşamın o büyük, dipsiz gizi dışında
    Dimdik durdum ayakta, kimseye eğilmedim

    En iyisiyle yaptım yapabildiklerimi
    Ne çok uykusuz kaldım, ne çok hizmet götürdüm!
    Sonra acılarıma güldüklerini gördüm
    Nefretlerine hedef seçildikçe üzüldüm
    Anarak çalışıp çektiklerimi

    Tek kuşun uçmadığı şu dünya sürgününde
    Öyle bezgin, ışıksız, ellerimin üstünde
    Diğer tüm kölelerin alayları içinde
    Taşıdım ağlamadan al kanlara bulanıp
    Koparılmaz zincirden payıma ne düştüyse

    Şimdi bakışlarımın ancak yarısı bende
    Ötesi darmadağın acılı gömütlerde
    Dönüp de baktığım yok çağıran olsa bile
    Sersemlik ve sıkıntı yüklü bir uykusuzum
    Hiç gözünü kırpmadan kalkmış şafaktan önce

    Miskin karanlığımın orta yerinde şimdi
    Yanıt vermeye bile gönül indirmiyorum
    Canımı sıkıp duran o en günücü ağza
    Ulu Tanrım gecenin kapısını aç bana
    Ki çekilip gideyim, dönmeyeyim bir daha!
    Victor Hugo

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    16.05.2007 - 13:04

    BEKLE BENi

    Bekle beni, döneceğim ben.
    Çok çok, bıkmadan bekle!
    Sarı yağmurların
    Hüznü basınca,
    Kar kasıp kavururken,
    Kızgın sıcaklarda - bekle.
    Uzak yerlerden mektuplar kesilince
    Bekle beni.
    Birlikte bekleyenlerin beklemekten
    Usandığına bakma, bekle.
    Bekle beni, döneceğim.
    Unutmak zamanı geldiğini

    Ezbere bilenleri
    Hayırla anma!
    Varsın oğlum, anam
    Hayatta olmadığıma inansın,
    Dostlarım beklemekten usansın,
    Ocak başında toplanıp
    Acı şarapla
    Yadetsinler beni.
    Sen bekle. Onlarla birlikte
    İçmekte acele etme.

    Bekle beni; döneceğim,
    Bütün ölümleri çatlatmak için döneceğim!
    'Şansı varmış...' desinler,
    Beklemedikleri için,
    Beni bekleyerek
    Düşman ateşinden nasıl
    Koruduğunu anlayamazlar.
    Sağ kalışımın sırrını yalnız
    Senle ben bileceğiz-
    Bütün sır -senin
    Başkalarının bilmediği gibi beklemeyi bilmende.

    Konstantin Mihavloviç Simonov

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    16.05.2007 - 13:03

    ruhun bir ırmaktır

    Savaşları karıncalarda yapar,devletleri arılarda kurar, servet ve zenginliğe hamsterlerde de (türkçede 'cırlaksıçan' diye geçen bir tür canlı) rastlanır.Ama senin ruhunun izleyeceği yol başkadır.

    Ruhunun hakkı yendi de onunu zarar görmesi pahasına başarılara kavuşacak mı oldun; mutluluk çiçeklerini asla koklayamazsın.

    Çünkü mutluluk denen şeyi ancak ruh duyumsayabilir, ne akıl, ne karnın nede para cüzdanı.......

    Nevarki, bu konuda fazla düşünmen ve konuşman gerekmeden, bütün bu düşünceleri çoktan sonuna kadar düşünmüş ve dile getirmiş bir söz gelir aklıma.....Pekçok zaman önce konuşulmuş bir sözdür bu; insan ağzından çıkmış zaman üstü,hiç eskimeyen üç beş sözden biridir.

    'bütün dünyayı ele geçirsende

    ruhun zarar görmüş bundan neye yarar '



    ............................................................' Hermann Hesse '

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    16.05.2007 - 13:02

    Barış Koyun Çocukların Adını

    Oyunu sever bütün çocuklar
    birdirbir, uzun eşek, körebe
    bu yüzden anlamı aynıdır, değişmez
    oyun sözcüğünün halkların dilinde

    (Oyun koyun çocukların adını)

    Savaşa karşıdır bütün çocuklar
    kışın: kar altında her sabah
    tükenip erise de solgun nefesi
    yazın: göğsü sırmalı fabrikalarda
    çarkları döndürse de yoksul alevi
    savaşa karşıdır bütün çocuklar
    nice ölümlerden geçmişlerdir
    nice rüzgarlar içmişlerdir
    gelincik tarlası çocuklar

    (Emek koyun çocukların adını)

    Gökyüzünün penceresinden şimdi
    bir kuş havalansa
    kanat çırpışlarında
    hayatın yağmalanmış sevinci
    - Kuş uçar rüzgar kalır

    (Sevinç koyun çocukların adını)

    Uzay denizlerinde şimdi
    bir balık ağlasa
    gözyaşı billurlarında
    yüz bin umut kıvılcımı
    - Alev uçar nazar kalır

    (Umut koyun çocukların adını)

    Çocuk bahçelerinde şimdi
    bir çiçek açsa
    hüzün sevince dönüşür
    sevinç çiçeğe
    - Ölüm uçar çocuklar kalır

    (Mutluluk koyun çocukların adını)

    Barıştan yanadır bütün çocuklar
    sabah: kuşatılmış bir toplama kampında
    ayrılığın tetiğini okşasa da elleri
    akşam: yıldızların mor orağıyla
    sessizliği devşirse de yetim öksüz sesi
    barıştan yanadır bütün çocuklar
    nice çığlık emmişlerdir
    nice korku gezmişlerdir
    yürekten hisli sevmişlerdir
    güvercin harmanı çocuklar

    (Devrim koyun çocukların adını)

    Barışı sever bütün çocuklar
    beştaş, saklambaç, elim sende
    bu yüzden anlamı aynıdır, değişmez
    barış sözcüğünün halkların dilinde

    (Barış koyun çocukların adını)



    Refik Durbas |

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    16.05.2007 - 13:02

    TERTEMİZ ŞEYLERDEN SÖZEDEYİM
    Tertemiz şeylerden sözedeyim
    İlk sevdalarımdan, ilk dostlarımdan.
    Ne toprağın kokulu çiçekleri
    Ne yıldızlar
    Ne vahşi gönüllü, vahşi ruhlu insanlar;
    Hiç, hiç bir şey kalmıyor ebedi olarak,
    Her şey kuruyor sabah çiğleri gibi.
    Ama bir şeyler kalıyor ki çok kıymetli.
    İşte bu kalıntıların parıltısı
    Bir emanet sanki sonsuzluğa.
    Çimenler üstünde oturmak
    Dostlarla bir şeyler okumak
    Dolaşmak yıldızların altında
    Gelecekten konuşmak...
    Rüyalar boyunca fakir çocuklar
    Zengin görünüyor insana
    Bir kız sevmiştim bir zamanlar
    Sessiz - sedasız
    Ne dilerse yapacaktım benden
    On dördünde ay gibi tamdı sevdamız
    Ama şimdi zamanın külleriyle örtülüdür
    Gönlüm baştan başa.
    Uzun uzadıya yeretti bunlar hafızamda
    Koca bir ömür boyu
    Mezarlarında kaldı sevdalarım
    Artık genç de değilim ki
    Zaman gelip geçiyor yanımdan.
    Hala gençlik var ya dünyada
    Ve her yerde açılıyor ya genç gönüller
    Gelin ey genç dostlarım
    Vahşi diyarlara göç edelim
    Ve masmavi göğün altında
    Temiz, tertemiz şeylerden sözedelim
    Huzur ve rahatlık bunda.
    Ho Chih-Fang

  • Meltem Balı
    Meltem Balı

    16.05.2007 - 13:02

    DÖRT AŞK ŞARKISI

    1.
    Senden ayrıldığımda
    O güzel günün sonunda
    Açılınca gözlerim
    Ne çok sevinçli insan varmış dedim.

    İşte o akşamdan sonra
    Sen bilirsin ya
    Daha güzel dudaklarım
    Çekirge gibi çevik bacaklarım

    Ben böyle olalı beri
    Daha yeşil ağaç, fidan ve tarla
    Daha bir güzel suyun serinliği
    Başımdan aşağı boşaltınca
    2.
    Beni sevindirdiğinde
    Bazen düşünürüm:
    Şimdi ölüversem
    Mutlu kalırım
    Sonsuza kadar.

    Sonra yaşlanıp
    Beni düşündüğünde
    Tıpkı bugünkü gibi görünürüm sana
    Bir sevdiceğin olur
    Henüz gencecik.
    3.
    Küçücük dalda yedi gül
    Altısını rüzgar alır
    Ama biri kalır
    Bulayım diye onu

    Yedi kez çağıracağım seni
    Altısında gelme
    Ama söz ve yedincisine
    Tek sözümle gel.
    4.
    Bir dal verdi bana sevgili
    Üzerinde sarı yapraklarda

    Yıl dediğin geçer gider
    Aşk ise hep yeni başlar.

    Bertolt Brech

Toplam 1039 mesaj bulundu