Nur Can - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı

Öyle bir hayat yaşıyorum ki,cenneti de gördüm cehennemi de. Öyle bir aşk yaşadım ki, tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de.Bazıları seyrederken hayatı en önden,kendime bir sahne buldum oynadım.Öyle bir rol vermişler ki okudum okudum, anlamadım.Kendi kendime konuştum bazen evimde. Hem kızdım hem güldüm halime.Sonra dedin ki'söz ver kendine' Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin.Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin. Sevilmek istiyorsan,önce sevmeyi bileceksin korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredeceksin.Öyle bir hayat yaşadım ki son yolculukları erken tanıdım.Öyle çok değerliymiş ki zaman, hep acele etmem bundan, anladım
Bilir misin yalnızlık ne demek?
Bilir misin gökyüzündeki yıldızlardan medet ummayı?

Uzattın mı elini bir yıldız boyunca,belki, tutarım diye farkında olmadan?

Uykusuz kalmayı bilir misin sabaha kadar?

Hiç küstün mü hayata?

Aslında kendinsindir küstüğün küçüğüm?







Kapatıp gözünü hayaller kurduğun oldu mu geleceğe dair?

Bazen küçük bir masumiyet belirir tebessümünde,

bazen gözünde hırçın bakışlar.

Kızdın mı kaderine günlerce?

Kendini tanıyamadığın oldu mu hiç?

Bazen cesaret edemeyen konuşmaya ve bazen de hiç susmayan sen.

Sevdin mi birini?







Her yağmur yağışında saatlerce

bekledin mi sevdiğini pencerenin önünde?

Bir yudum sevgi dilendiğin oldu mu sert bakışlardan?

Yaslanacak bir omuz aramadın mı?

Birden güldüğün oldu mu sebepsiz?

Her şiirde kendinden bir şeyler bulmadın mı hiç?

Rüyalarda yaşadığın oldu mu hayatını,

istemediğin oldu mu uyanmayı?

Baktığın ama göremediğin oldu mu etrafı?







Ufak bir sorunu büyütüp ölmeyi de mi istemedin hiç?

Sebebini bilmediğin bir ağırlık çökmedi mi üstüne?

Büyüdüğünü fark edip zamana düşman oldun mu?

Hecelerin az geldiği,kelimelerin yetmediği

oldu mu duygularını anlatmaya?

Ağladığın oldu mu sebepsizce sabaha kadar?







Belki, sen, ağlamayı bilmiyorsundur,

sevmeyi bilmediğin gibi.

İki damla yaş değildir ağlamak...

Önce hüzünlenmek, sonra düşünmek, hayal etmek..

Anıları yaşamak, büyük bir özlem içinde

o küçük oyuncak bebeğe sarılmak.

İşte budur ağlamak ve yeniden yaşamak!


Selahattin Alpsü