Huri Çalışkan Adlı Üyenin Nedir Yazıları - An ...

  • ve öyle işte

    18.08.2024 - 14:27

    ve...
    Meczup seslendi.!
    Ey evreni var eden Allah'ım,
    O' nu çok sev zira dayanamam...

    it's all coming back to me now.

  • avluda yürüyen gölgeler

    17.08.2024 - 17:10

    Nasıl başlasam acaba,
    bu kutsal yazının ilk sözlerine?
    “ Gözleri desem mesela, hangi denizci cesaret edebilir o engin okyanusta kaybolmaya? Hele çatınca o kaşlarını, deli dalgalar dövmeye başlar ya insanın o kıyılarını işte o zaman çivi gibi çakılıp kalırsın olduğun yere.

    Hani yağmur sonrası soğuktan titreyen serçe misali, yerlerde sürünürcesine...’’

    ,, Avluda Yürüyen Gölgeler, Roman'ından "

    ?si=rpXsUg6ZrfLKvhxq

  • avluda yürüyen gölgeler

    17.08.2024 - 16:29

    Ben sana rast gelmeden önce ayaklarımı kauçuklarla sarardım zarar almamaları için.

    Senin yollarına rast gelince taşlar pamuk yumuşaklığına dönüştüler, diyor Erdem için Sıla.

    biliyoruz ki sevgilerini avuçlarının içinde saf ve temiz koruyan Erdem gibi Adamlar, Sila gibi rağmene rağmen başaranlar var, Hepsine selâm ile teşekkürler.

    Avluda Yürüyen Gölgeler, Romanı

  • avluda yürüyen gölgeler

    17.08.2024 - 16:22

    Ne vakit orkideli şehirler yorsa insanı, arka kapıdan çocukluğuna
    kavuşuyor olgunluk.
    Soğuk odalarda, pamuk yorganların altından, odun sobasında
    pişen ekmek ve portakal kabuklu ıhlamur çayı kokusu ile uyanışlara...
    “Günaydın Diyebilmek Adına”

    ,, Avluda Yürüyen Gölgeler, Roman "

  • avluda yürüyen gölgeler

    17.08.2024 - 16:21

    Annemler gitti biz kaldık yine seninle birlikte, kalbimin çırpınışlarını anlamasınlar diye, yerlerin tüm tozunu aldım. Anneme kalsa bugün pek marifetliydim. Bir odanın içinde ki eşyaların ne kadar yeri değişebilirse o kadar değiştirdim. Ama kalbimde ki bu hissi hiçbir şey uzaklaştıramıyordu yerinden. Yüzümü sakladığım yerden kaldırmıyordum ama görüyordum yüzüme baktıklarını.

    İnsan kalbinin çırpınışlarını nasıl saklar bilmiyordum. Kalbime mıh gibi çakıldığından beri bir yere gitmiyordu, ADIN… Sesini duymak için can atıyordum............

    ,, Avluda Yürüyen Gölgeler, Roman ''

  • terkedilen şehirler

    17.08.2024 - 15:46

    Ben şimdi dumanlı dağların tepesinde
    Bekliyorum tayini başka göklere çıkmış kuşları
    Adres soruyor kırmızı etekli kız bir çobana
    Saçlarına papatyadan yaptığı tacıyla
    Bu kuşlar neden giderler anlamıyorum

  • avluda yürüyen gölgeler

    17.08.2024 - 10:15

    İçimde sürekli mesaisi olan inşaat işçileri barındıran biriyim.

    Oysa bilirim ki mimarlarım, mühendislerim şahane yapılar kurabilecek kapasitededirler.

    Emek verilmiş betonlar kurumasın diye gözyaşlarıyla sulanmıştır; binanın, korunağı olan, çatıya tam sıra geldiğinde, göğüs kafeslerinin içinde kalbi olmayanlar tarafından yeniden yıkılmıştır.

    ,, Avluda Yürüyen Gölgeler, Roman ''

  • şu an ne dinliyorum

    16.08.2024 - 07:08

    gece yeşil, rüzgâr akasyalara geldiğini söylüyor, yağmur yağıyor gürültülü Karadeniz gibi,
    avuçlarım da bir kupa salep, tarçın kokusu, toprak kokusuyla yarış halinde. senin kokunun galip geleceğini bilmiyor şapşallar.

    ?si=426-QOK3cPvHes-R

  • şu an ne dinliyorum

    15.08.2024 - 19:08

    ?si=5DT-z7caF3rAvYVj

    seninle aynı kitapları okumasak da olur, okuduğun dünyayı bana anlatır mıısn

  • hayatın mektubu

    15.08.2024 - 16:32

    gün ışıkları üzerimizden geçerken sağlık versin, kapandığın da ise battaniyesi çatı olsun evsizlere, kimsesizlere ve tüm canlılara.

    sevginin tasarruf sayılmadığı ve geleceği büyüten insanlara şükürler olsun .

    ******

    https://youtube.com/shorts/6pJ5K78HeYs?si=zuDn7kEMiHi39X1m

  • seni anlatmak

    15.08.2024 - 16:29

    seni düşünmek;
    kafamın ve yüreğimin en tatlı, en heyecanlı meşgalesidir.
    Nazım Hikmet.

    https://www.youtube.com/shorts/XDFy0xdar78

  • fırtınanın rüzgarı

    15.08.2024 - 16:17

    rüzgar dünya için gereklidir. tohumlar rüzgarla dağılır, su ve güneşle beslenir.

    Danit' in Cuatro Vientos, şarkısı beni etkileyen bir tohumdur, bu yüzdendir ki, Viento ile ilgili yazmaya, beslenmeye devam edeceğim.

    <<<< fırtına var yürüme dediler, güneş yerine rüzgara aşık olduğumu bilemediler, bilemeyecekler >>>>

    denk gelinen güzel şeylere şükran, bir çok güzel şeylere, bir çok mühim şeylere.

    ,, hijo del viento / rüzgarın oğlu ''

    ********

  • dışımızın kabuğu

    15.08.2024 - 12:43

    Dışımız içimizi saklayan bir kabuk...

  • dışımızın kabuğu

    15.08.2024 - 12:42

    bize vitrini temiz tutmamız, gübürleri ise halı altına süpürmememiz gerektiği öğretildi.

    o yüzdendir sadece dışımızı süslü püslü yapmadan, içimizi temiz tutmamız. elimizden gelen çok olsada kalbimizle yapmayı seçtik, çünkü insan bedeni yorulabilen varlıktır,

    ,, Kalp ise der ki; sen yeter ki yaşa be, yokuş dediğin iki nefes kesikliği, ben hallederim "

    <<< yaşa, sen emi >>>

    günümüz neye ihtiyacımız var ise onunla buluşsun, sevgiyle kal, Huri

  • tanımlamada ki özne

    15.08.2024 - 12:41

    paslı demir ağırlığından bir şey kaybetmez. o demirdir ki en yüksek kuleleri ayakta tutan...

  • insan doğası

    15.08.2024 - 12:40

    İlaçların yan etkileri görüldüğünde derhal kullanımı sonlandırılır, ilişkiler içinse bu böyle değildir.

    Zararları hissedildiğinde her iki tarafı tam manası ile suçlu bulamayız.

    ANA KONU:

    ,, her ilaç her insana iyi gelmez "

    Bu gözlemde bakıldığında insanın birbirine katkısı zarar veya fayda sağlamasıdır.

    Fark edildiğinde kimisinde hızla iyileşme sağlanır, kimisi ise yan etkilerini görmesine rağmen kendisine zarar vermeye devam eder.

    Belki göz önünde tutulan şu olmalı, sahip olunan değerlerin kıymeti, yoksunlukta açığa çıkmamalı, bazen de yoksunluk olmalı ki, ihtiyaç olan o duygu bilinsin, tanınsın.

    ,, önemli olan ise toksik ilişkiye dönüştürülmeyen farkındalıkla gelen sonuç ''

    farkındalıklara ve daha iyiye şükürler olsun.

  • insan doğası

    15.08.2024 - 12:37

    bende gördüğün senin izlediğin,
    gerçekler ise kendi bildiğim.

    " İnsanı ayrıştıran din, dil, ülkesi değil penceresinden nasıl gördüğüdür.

    sevgiler,

  • insan doğası

    15.08.2024 - 12:36

    İnsanı ayrıştıran din, dil, ülkesi değil penceresinden nasıl gördüğüdür.!

    baktığımız yön aynı olsa da gördüğümüz farklıdır, çünkü her kişinin penceresinden gördüğü farklıdır.

    bu durum O'nun kendi doğrusudur, kimse duyduğunu yanlış anlamaz, sadece ihtiyacı olanı anlar ve kendi bilgisi ile doğru olduğunu düşünür.

    ,, teşekkürler dünya, günaydın yaşamak "

    sevgiyle, Huri

  • yoga

    15.08.2024 - 12:35

    yoga ve pilates birbirine benzer mi?

    her iki aktiviteyi yapan biri olarak değerlendirdiğim de, şunu diyebilirim ki, benzer lâkin ayrışırlar.

    ( kısaca anlatmaya çalışacağım, fakat kısa anlatmayı çok başaramayan biri olsam da, deneyeceğim )

    iki örnek ile arada ki temel farkı değerlendirelim, bakalım ortaya neler çıkıyor:

    sörf yaparken yüksek dalgaların ya da şiddetli rüzgârın üzerinde durabilmek, savaşabilmek, direnebilmek için kuvvetli gövdeye ihtiyaç vardır, PİLATES öncelikle vücut sağlığını kuvvetlendirmeye odaklıdır.

    Nehir'e düşen bir dal, yolculuğunda ruhunu dinler, genel çerçevede etrafı görür, fark eder, onun odağı anda kalmaktır, ruh sağlığına iyi gelirken vücut sağlığını da kuvvetlendirir ve geliştirir.

    YOGA, savaşmaya, direnç göstermeye ihtiyaç duymaz, aksine kendinle ve dünya ile olan savaşını ( mutsuzluklarını veya başarısızlıklarını başkalarının sebep olduğunu düşünenler için vb. ) göstermek yerine, dirençleri tanır, fark eder, o yanlarını toparlar, ruh ve vücut sağlığına odaklanır, iyileştirir.

    Son olarak, pilates sesli yoga sessizdir, bana göre HER İKİSİ DE MUAZZAM!

  • şu an ne dinliyorum

    15.08.2024 - 11:41

    <<<< une lueur d'espoir >>>>

  • seni anlatmak

    15.08.2024 - 09:13

    şimdi sen bir gülüyorsun ya hani bahar geliyor, memleketimin dört bir yanına, gökyüzü senin gibi gülene rast gelmemiştir.

    ,, je danse avec le vent, la pluie and et je danse, danse .''

    o zaman ; bailar en todo momento, danse, danse.

  • ve öyle işte

    14.08.2024 - 20:48

    ?si=J16Ij-gh-vJylxcf

    VERANDALI EV

    Sevmedim ben kimseyi daha
    Zannetsem de tüm zamanlarda
    Bir yolculuktu unuttuğum
    Silkelediğim, kimsesizliğe bulaşan yalnızlık

    Herkesin aradığı o parçaya uyuyordum
    Belki de beni yoran
    Bu anaçlık duygusuydu
    Öksüzlüğü öğretiyordu insanlar
    Artık yutkunmaya gerek kalmayan kelimelerle beraber
    Geçmiş zaman aşklarında bıraktığım o duygular

    Keşkeleri, boş vermeyi
    Hep fedakârlık yapmayı
    Ama en çok da bunu bıraktım
    Unutulmayacak insanları kiracı etmiyordum artık
    Hatta sevmediğim ayak sesleri için
    Kapı arkasında bekleyerek onları karşılamayacağım gibi

    Bitti diye üzgün değilim, yalnız ise hiç
    Aslında en çokta yalnızlık denilen şey
    Varlığın içinde ki yoklukmuş
    Geçmiş zamanların oyunlarında mı kaldı mutluluklar
    Kim bilir belki de sırlarıyla gömüldü

    Sevinçten uykumun kaçtığı gecelerde
    Büyüklerim bozarlar diye düşlerimi
    Karanlığa sakladığım kalp atışlarım
    Şimdilerde sadece uzak görünen bir geçmiş
    Genç yaşlarda ne yana gideceğini şaşırır insan
    Hoş ne zaman aklıma gelse şaşar kalırım kendime
    Şimdi düzeltemem düşlerimi
    Hataları, yanlışları ve ahlar, vahları
    Üzerine de düştüğüm de söylenemez
    İstemesem yapmazdım

    Ben sevmedim seni daha
    Yazmadım satırlara
    Çizmedim gökyüzüne siluetini
    Ve dans etmedik henüz
    Penceremizden içeri sızan rüzgâr
    Uyandırmadı bizi henüz
    Hamakta uyuya kalıp
    Tutulurken her tarafımız
    Birbirimizi tebessümle öperken
    Daha da sıkı sarılmadık biz daha
    Ağaç gölgesinde uyumadık
    Yağmurda ıslanmadık seninle daha
    Taş fırlatmadık dereye
    Köpeğimizin adı ne olsun diye tartışırken
    Benim kazandığımı görmedin daha
    Odun kesmekten terleyen yüzünü silmedim henüz
    Farid Farjad’ı dinlemedik
    Kucağıma uzandığın zamanlarda
    Kitap okumadım ben sana daha
    Kızdığımı bildiğin halde kızdırmalarına
    Ve kızdırdığını bildiğim halde
    Küsmelere yenilmedim daha
    Heyecanla olan sohbetlerimizin sonu
    Tutkuyla sevişmelere dönüşmedi henüz
    Telaş yok
    Geç kalmak yok
    Ne hayata, ne sevgiye dair
    Gecikenlerin doğada buluştuğu bir zaman
    Tuşlar yerine dudaklarımıza dokunan parmaklarımız
    Bizimle büyüyen tomurcuklar var bahçede
    Hatta gülüşüyoruz
    Ah büyüdüklerini de göreceğiz İncir ağaçlarının
    Doğayı şarjlı kutular da saklamak yerine
    Dokunarak döşüyoruz ayaklarımızın altına, ruhumuza
    Ve ıslak toprak kokusu avuçlarımızda
    Ve koklamak, dokunmak, duymak yaşam alanımızda
    Hayat gidenleri unutturur
    Eğer kalbinde öldüyse
    O yüzden ben sevmedim seni daha
    Sevmedin sen de kimseyi daha
    Sarhoşluğa karışmış duygular içirilmedi bize henüz
    Gözlerine kilitlediğin anahtarı almadım
    Ve biz keşfetmeye başlamadık daha
    Hikâyemiz başlamadı henüz
    Gökyüzünü gören bu Veranda da.

    Huri Çalışkan

  • tanımlamada ki özne

    12.08.2024 - 15:35

    sen / ben : birlikte büyümedi ayak numaralarımız, yürümediği gibi sokaklarda. eğitim programları aynı olsa da anlatan farklıydı okullarda. her şeyden önce kültürlerimiz, çevremiz ve inançlarımız ile harmanlanıyorduk yuvamızda.

    denk geldiğimizde rastlantıların tesadüf sayıldığı fakat asla tesadüf olmayan bir zaman diliminde bocalamamız bu yüzden. senin yürürken gördüğün manzaralar bende başka seyirler olmaktaydı, senin zor gördüğün konuları ben kolaylıkla aşabiliyordum, tıpkı senin de bu mu canım zor dediğin benzetmelerde.

    insanlar neden anlaşamıyor.?
    anlaşılmadığı, görülmediği yanlarından belki de.!

    velhasıl bu böyle olunca, gel - git' ler yolculuğuna dönüşüyor, ne gidebiliyor, ne kalabiliyor bazı dokunuşların tatlarından... şeker hastaları gibi, yasak olmasına rağmen çikolata açlığına dönüşüyor, eeee yerse bin pişman bu defa.

    biz: sahip olduklarım sana yetersiz geldiğinde, değişmemi istersen eğer ya da sahip oldukların bana yetersiz geliyor, hoşlanmıyorsam, bu kendinden, kendimden var etmek olur. buna dönüşmek ise yanlış olduğu kadar yeterli de değildir, tutunmaya.
    lakin çoğaltmak, çoğalmak diye de bir durum var, bu doğru olan ve gerekli görülendir.

    o yüzden hayatına benden olan bir çok şeyi ekleyebilirim, hayatıma senden olan bir çok şeyi ekleyebileceğin gibi.

    şunu çok iyi biliyorum: sana ait olan yanını sevmediğimde, bana ait olan yanımı sevmediğinde, bunu sevgiye, ilişkiye dönüştüremez ( sin - dönüştüremem ) insan.

    senin pencerenden manzaraları görmenin keyfi var, benim de penceremden sen baktığında, ama senin gördüğünü göremem, senin de benim manzaram da aynı detayları göremeyeceğin gibi.

    şöyle bitirmek istiyorum son cümleyi!

    o kadar emekle pencerene ektiğin, yetiştirdiğin, belli ki zaman da ayırdığın, hatta mücadele ettiğin bazılarını ise kolaylıkla yapabildiğin, olmazsa olmaz dediğin değerlerini, bahçeni görüyorum ama kendi gözümden, bundan böyle bunların yanına bize ait olanları birlikte ekleyelim mi, bize ait olan tohumlarımızla.?

    çünkü insan bir çok sebeple ayrışır ya birbirinden bunun farkındalığı ile görelim mi, dünyayı...

    sevgi yanımızda olsun, Huri.

  • seni anlatmak

    12.08.2024 - 13:22


    ALP DAĞLARI

    Ezan sesiyle söylenen en güzel isim senin adın
    Görmeni isterdim bir mucizeye bakar gibi sana baktığımı
    Takvim yaprağı sen diyorken.

    Sana püfür püfür rüzgarlar getireceğim Alp dağlarından.

    Huri ÇALIŞKAN

Toplam 617 mesaj bulundu