Osman Aközel Antoloji.com

ÖZ GEÇMİŞİM:
19/ Ağustos / 1943 yılında Diyarbakır / Ergani ilçesinde dünyaya geldim. Yedi yaşında babamı kayıp ettim. Babamın sosyal etkinlikleri, halk evi başkanı olması ile ahlâki karakteri kendisini çok sevilen bir konuma getirmesi, ona gösterilen sevgi, ölümünden sonra biz öksüzlerine yansıdı. Bana gösterilen acıma, şefkat ve sevgi hisleri içimdeki duyguları kırbaçlayarak kabartıyordu. Kabaran duygularım göl oldu. Daha sonra denize dönüştü. İçimdeki duygu denizleri zaman, zaman dalgalandı. Bende dalga, dalga yazmaya ve çizmeye başladım.Yazdığım duygusal yazılarım tüm aile ve akrabaları ağlatıyordu. Güzel yazıyorum ki ağlıyorlar diye düşünürken, ağlamalar ve yakılan ağıtlar, bana gösterilen sevgi selinden çok etkilendim. Küçük yüreğim bu sevgi ve acıya dayanamıyordu. Boğazım düğümleniyordu. Bende onlarla beraber ağlamaya çalışıyordum. İçimdeki denizler daha çok dalgalanıp kabarıyordu. İlk şiirsel denemelerim ilk okul 4 ve 5. sınıflarda okurken başladı.
İlk, Orta ve Dicle İlk Öğretmen Okulunu Ergani’de okudum. İlk öğretmenliğimi Elazığ / Karakoçan ilçesi Yoğun Ağaç köyü ilkokul müdürlüğü ve öğretmenliği ile başladı, Temel askeri eğitimden sonra, Diyarbakır / Silvan ilçesi Jandarma Alay Komutanlığında okuma yazma bilmeyen erlere bir yıl okuma, yazma, yurt bilgisi ve basit matematik dersi vermek üzere er öğretmen olarak vatani görevimi ifa ettim. Silvan Jandarma okuma yazma okulunda görevimi sürdürürken, günlük yayın yapan Silvan Gazetesinde şiirlerim yayınlandı Daha sonra aynı ilçenin Sulu Bağ Köyü İlk Okulu müdürlüğü ve öğretmenliğine atandım. Burada bir yıl çalıştıktan sonra Ergani ilçesi Cumhuriyet ilkokulu öğretmenliğine atanmam yapıldı. Kendi ilçemde beş yıl sürecek öğretmenliğim süresi içinde öğretmenler derneği yönetim kurulu muhasip üyeliği görevini sürdürdüm. 1970 – 1971 yıllarında Ergani Orta Okulu ve lisesinde resim öğretmeni olarak ders verdim. 12/ Mart / 1971 yılı Diyarbakır, Siirt İlleri Sıkı Yönetimi Komutanlığı tarafından okulumda ders verirken jandarmalar tarafından gözetim altına alınarak bir gece emniyette nezarette kaldım. Ertesi gün bir vasıta ile Diyarbakır’a götürüp sıkı yönetim komutanlığına teslim ettiler. Ceza evi halk üniversitesi gibi bir yer oldu bizlere. Komün usulü paylaşım ve dayanışmanın en güzel örneklerini yaşadık. Saz, söz, türkü ve marşlar günlük yaşamımızın birer parçaları oldular. İki ranza arasına sarı Amerikan bezini sahne perdesi yapıp çoğu akşamları arkadaşlara kafadan tiyatro gösterisi ile şiir ziyafeti verilirdi. Burada çok iyi dostlar edinerek çok şeyler öğrendim. Dört buçuk ay yakınlarımızdan hiç görüşme yaptırmadılar. Dört buçuk aydan sonra ilk görüşmeye gelen annem ve kucağındaki kızım trafik kazası geçiriyorlar. Annem ölüyor kızım yaralı olarak hastaneye götürülüyor. Bu acı gerçekler içeride benden saklandı. Annemin iki yerden ayağının kırıldığını söylediler. Gerçeği tutuk evinden çıktıktan sonra öğrendim. Maaşım kesilmişti. Maaşımın üçte birini üyesi olduğum TÖS (Türkiye Öğretmenler Sendikası) her ay aileme gönderdi. Örgütlenmenin ve dayanışmanın en güzel örneğini sergiliyordu bu mesleki örgütüm. Devletten alamadığım sekiz aylık maaşımı emsal göstererek, kanuni yollarla toplu olarak aldım. 1972 yılının ekim ayında İzmir ili Büyük Çiğli Kanuni Süleyman İlk Okulunda göreve başladım. Beş öğretmen arkadaşımla kapatılan TÖS ün yerine Karşıyaka’da TÖB-DER i kurduk. Başkanlığını üzerime aldım. Başkan olarak kendi adımla, kapatılan TÖS ün kayyımda bulunan mallarının TÖB-DER in olduğunu kanıtlamak için mahkemeye dava açtım. Bu davayı kazanarak kayyımdaki malları alıp şubemize götürdüm. 1974 yılında kendi isteğimle öğretmenlikten istifa edip Tekel Çamaltı Tuzlası İşletmesinde işçi eğitimcisi olarak işçi statüsünde altı lira saat ücreti ile çalışmaya başladım. 856 çalışan işçinin 350 den fazlası okuma yazma bilmiyordu. Onlara okuma yazma öğretmek için beni işe aldılar. otuz kişilik guruplarla okuma yazma eğitimine başladım. Çok güzel gidiyordu. Türk - İş e bağlı Maden İşçileri sendikası bu eğitimi engelledi. Sendikacıdan korkan, onlara iki büklüm eğilen işçi kitlesi yalnız sendikanın ismini bilmekte, sendikanın işlevinin neler olduğunu, gerçek bir sendikanın ne şekilde olması gerektiğini hiç bilmiyorlardı. Bu iş yerinde DİSK e bağlı Yer altı ve Yerüstü Devrimci Maden İşçileri Sendikasını kurduk.Sendikal çalışmaları başlattım. Yine aynı iş yerinde kurulu olup faaliyet gösteren Çamaltı Tuzlası Memurları ve işçileri dayanışma derneği başkanlığını yaptım. Çok güzel çalışmalarla çok şey kazandırdım. 3/8/1979 yılında DİSK Yer altı ve Yerüstü Devrimci Maden İşçileri Sendikasının Ankara’da üç gün sürecek olağan genel kurulu toplantısında divan ikinci başkanlığına seçildim. Aynı kongrede sendikanın genel merkez yönetim kuruluna seçildim. DİSK kapatılınca büyük DİSK davasından yargılandım. Sonuçta beraat ettim. Namerde boyun eğmemek için arı gibi çalıştım. Öğretmenlikten açığa alınan kardeşime ekonomik bakımdan yardım etmek için işportacılık yaptım. Fotoğrafçıların kara kalem resim işlerini, film rötuş işlerini yaptım. İşportacılığımda beni iyi tanıyan toptancı arkadaşların yardım ve desteği ile tuhafiye dükkânı açtım. Daha sonra kırtasiye dükkânı açtım Çocuklar okudular. Kardeşimin geçim ve ekonomik durumu sorumluluğum beni iki dükkâna sahip olmamı sağladı. 1989 yılında kendi isteğimle emekliye ayrıldım.1997 yılında ilk şiir kitabım” Yaşam Korkusuz Olsun” un basımını gerçekleştirdim. İzmir Karşıyaka ilçesinde Ergani Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğini dokuz arkadaşla kurduk. 2000-2001 yıllarında başkanlığını yaptım.
Şairliğim yanında ressamlığımda ön plâna çıkmaktadır. Resim yapma ve şiir yazma yaşamımın ayrılmaz oyuncağı ve aynasıdır. 3/Ekim/2003 de ilk kişisel resim sergimi İzmir/ Bornova Uğur Mumcu Kültür ve Sanat Merkezinde açtım. Bir çok karma resim sergilerine katıldım.
“Handaki Dede” ismini verdiğim iki perdelik sahne oyunum var
“ Tuzun Nimetleri” ismini verdiğim, tuzun (NaCl) sodyum klorun röportaj ve araştırmalarla çok geniş anlamda dünyada ve yurdumuzdaki tuz işletmelerini, tuzun stratejik önemi kitap haline getirdiğim halde ekonomik yönden yayınını gerçekleştiremiyorum.
Yüzü aşkın şiirlerim içinde sosyal içerikli şiirler, aşk ve sevda şiirleri, öğrenciler için yazdığım şiirlerimi üç ayrı kitapta toplayıp yayınını düşünüyorum. Bu yolda çalışmalarımı sürdürmekteyim. Yine şiirlerimden seçilmiş bir demet şiirimin müzik eşliğinde güzel şiir okuyan bir arkadaşa okutup CD sini çıkartmak istiyorum.
..

Devamını Oku

Toplam 1 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR


  • BUL BENi

    Mücella Pakdemir

    15.12.2010 - 21:30

    Şiirin özü güzel. İçindeki bu duyguları ve özü uyaklı ve hece vezniyle yazman şiirini bir kat daha güzelleştirmiştir. Akıcı, vurgulu, yalın bir dille bu güzel şiiriniz yazmanızdan ötürü sizleri kutlar başarılarınızın devamını dilerim.

  • ? Manyakmısın Kızım Sen?

    Veli Dalbudak

    15.12.2010 - 21:10

    Aşk deli dolu sevdaları yük etmektir. İçindeki o deli sevdayı yalın bir şekilde dizelerinde belirtiyorsun. Aşk yaşa başa bakmaz onu tadan, onunla sarhoş ve derbeder olanlar bilir. Gurbet ellerde dolupta boşanmak isteyen yüreğine sağlık, Uğraşlarında başarılar dilerim. Sevgiyle kalın.

  • Anlaşılıyor Yolun Sonu Yaklaşınca

    İbrahim İmer

    09.12.2010 - 22:08

    Osman Aközel : Güzel, akıcı ve yalın bir şiir. Dediğiniz gibi yaşam çok kısa yaşamak, doyasıya yaşamak lazım. Tanrı bu güzellikleri bizim için yaratmadı mı? Yüregine sağlık. Başarıların devamını diliyorum.

Toplam 4 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR