Merhabalar. Sanıyorum sizinde bir iki kelime yazacak birşeyiniz vardır.Ankaradan sevgilerimi iletiyorum.Ahmet canbaba.
GÖZLERİNDE AY TUTULACAK
Bir kere güleceksin İçim ısınacak baktığımda gözlerine Gözlerimde gezecek gözlerin Kendine mahkum olacak sevdan İçinden gelip Bir selam vereceksin İsmimi söyleyeceksin merhaba deyip Uzatacaksın ellerini Varsa öyle sıkılacak Dostça eller Varsa öyle kolay tutulacak
Hayatımın akışını sana çevirip Bedensel hazda bulmalıyız sevgiyi Aydınlığa yürümeliyiz aydınlığa Kendi içimizde saklı hayatın mucizesi Biliyorum gene de Küs kalacak umutlarımız yarınlara Bütün dünya girecek aramıza Güneşler girecek güneşler Gözlerinde ay tutulacak
UMUDUN GÖLGESİ
Suda sandal Sandalda balıkçı ağını gerer Takılır ağına umudun gölgesi
Tarlada saban Sabanda umudun dişi demir Toprağı yarar Topraktan çıkar emeğin sesi. Sorarım size ne arar, Tünemiş düşlerde bir bulut gibi Karanlığın gölgesi.
Onlar ki gene Yarına kalkacaklar Ve onlar‘ki sonsuza uzanan Yola koyulacaklar Açlıktan kokuyorlarken nefesi Çıkınlarında bir tutam sevgi Ve akıllarında umudun gölgesi.
TABANVAY
O En zengin kulu Rabbin Altında uçak, yat. Bütün nehirler ona akar. Kızılırmak Dicle Fırat. O Hacı Murat.
Süleyman’ın altında taksi Mehmet’inki motosiklet Ahmet’inki bisiklet Veliyi Allah düşünsün Tabana kuvvet
YILDIZLARIN DİLİ
Islak Yüreğimin yağmurlarından gözlerim. Sözlerim Islak ve nemli Bir gece yarısı içiyorum şehrin ışıklarını Bir bardak çay gibi Sıcak ve demli.
Gene Rüzgarlarından tedirgin Yıldızlar üşüyor Titriyor göz kırpar gibi binlercesi yıldızların Kayıyor yıldızlar Yıldızlar düşüyor Yere
Bir huşu içinde bilinmez kimler Mey içiyor Elinden Melek kanatlı kızların Ve ben diyorum ‘ki bir anlayabilsem Şu yıldızların dilinden
Ve şimdi ıslak yüreğimde yıldızlar. Bu koskoca şehrin üzerine Bir tohum gibi serpilmiş. Ve şimdi gökyüzü yağmurlu Yıldızlar küskün aydınlığa Sitemli Ve ben bir gece yarısı içiyorum şehrin ışıklarını Bir bardak çay gibi Sıcak ve demli
TUTSAK ETTİK KENDİMİZİ
Bir sis Bir duman Güneş başını çıkarıyor dağlardan Işığa pusu kurmuş beyinler Maviler bulanık Maviler dertli
Okyanusları bir çekebilsem diyorum kıyıya Yıkasam diyorum kirlenmişliğini karaların Ama olmuyor ‘ki Durgun maviliklerde beyaza dönmüş ölüm Martılar sörf yapmıyor rüzgarların kanatlarında Denizin yükselmiş ateşi Deniz hasta Yok ‘ki yüreğinde bir çiğ tanesi serinliği
Açıklarda bir gemi sintinesini boşaltmış Dikmiş gözlerini mat ve kirli Bir yağ tabakasının üstündeki Karpuz kabuklarına, teneke kutulara. Bir adam bakmakta denize Dalgın ve düşünceli Allah kahretsin der gibi iki eli Konuşuyor kendi kendine sallayıp başını Adam hasta Yok aşklarına filiz veren sürgünler
Rüzgarlar pişman dağ başlarından geldiğine Şimdi şehir kirliliğinde solukları Bir başka kokar Rüzgarlar hasta Bitmiş tükenmiş kıyılarda
Dalgakıranların başına konmuş martılar Can çekişmekte çoğu Kıvrılıyor bedenlerine düşmüş İncecik boyunları Kuşlar hasta Sanki ölüm uykularında
Bir ressamın fırçasından çıkmış yorgun İşlenmemiş sevaplara kurban doğa Ve şimdi her şey kendine sığıntı Şimdi her şey kendi kapanında tutsak Ve biz bunu ‘da başardık diyorum. Boğduk denizi kendi sularında.
22.07.2007 - 23:42
Merhabalar. Sanıyorum sizinde bir iki kelime yazacak birşeyiniz vardır.Ankaradan sevgilerimi iletiyorum.Ahmet canbaba.
GÖZLERİNDE AY TUTULACAK
Bir kere güleceksin
İçim ısınacak baktığımda gözlerine
Gözlerimde gezecek gözlerin
Kendine mahkum olacak sevdan
İçinden gelip
Bir selam vereceksin
İsmimi söyleyeceksin merhaba deyip
Uzatacaksın ellerini
Varsa öyle sıkılacak
Dostça eller
Varsa öyle kolay tutulacak
Hayatımın akışını sana çevirip
Bedensel hazda bulmalıyız sevgiyi
Aydınlığa yürümeliyiz aydınlığa
Kendi içimizde saklı hayatın mucizesi
Biliyorum gene de
Küs kalacak umutlarımız yarınlara
Bütün dünya girecek aramıza
Güneşler girecek güneşler
Gözlerinde ay tutulacak
UMUDUN GÖLGESİ
Suda sandal
Sandalda balıkçı ağını gerer
Takılır ağına umudun gölgesi
Tarlada saban
Sabanda umudun dişi demir
Toprağı yarar
Topraktan çıkar emeğin sesi.
Sorarım size ne arar,
Tünemiş düşlerde bir bulut gibi
Karanlığın gölgesi.
Onlar ki gene
Yarına kalkacaklar
Ve onlar‘ki sonsuza uzanan
Yola koyulacaklar
Açlıktan kokuyorlarken nefesi
Çıkınlarında bir tutam sevgi
Ve akıllarında umudun gölgesi.
TABANVAY
O
En zengin kulu Rabbin
Altında uçak, yat.
Bütün nehirler ona akar.
Kızılırmak Dicle Fırat.
O
Hacı Murat.
Süleyman’ın altında taksi
Mehmet’inki motosiklet
Ahmet’inki bisiklet
Veliyi Allah düşünsün
Tabana kuvvet
YILDIZLARIN DİLİ
Islak
Yüreğimin yağmurlarından gözlerim.
Sözlerim
Islak ve nemli
Bir gece yarısı içiyorum şehrin ışıklarını
Bir bardak çay gibi
Sıcak ve demli.
Gene
Rüzgarlarından tedirgin
Yıldızlar üşüyor
Titriyor göz kırpar gibi binlercesi yıldızların
Kayıyor yıldızlar
Yıldızlar düşüyor
Yere
Bir huşu içinde bilinmez kimler
Mey içiyor
Elinden
Melek kanatlı kızların
Ve ben diyorum ‘ki bir anlayabilsem
Şu yıldızların dilinden
Ve şimdi ıslak yüreğimde yıldızlar.
Bu koskoca şehrin üzerine
Bir tohum gibi serpilmiş.
Ve şimdi gökyüzü yağmurlu
Yıldızlar küskün aydınlığa
Sitemli
Ve ben bir gece yarısı içiyorum şehrin ışıklarını
Bir bardak çay gibi
Sıcak ve demli
TUTSAK ETTİK KENDİMİZİ
Bir sis
Bir duman
Güneş başını çıkarıyor dağlardan
Işığa pusu kurmuş beyinler
Maviler bulanık
Maviler dertli
Okyanusları bir çekebilsem diyorum kıyıya
Yıkasam diyorum kirlenmişliğini karaların
Ama olmuyor ‘ki
Durgun maviliklerde beyaza dönmüş ölüm
Martılar sörf yapmıyor rüzgarların kanatlarında
Denizin yükselmiş ateşi
Deniz hasta
Yok ‘ki yüreğinde bir çiğ tanesi serinliği
Açıklarda bir gemi sintinesini boşaltmış
Dikmiş gözlerini mat ve kirli
Bir yağ tabakasının üstündeki
Karpuz kabuklarına, teneke kutulara.
Bir adam bakmakta denize
Dalgın ve düşünceli
Allah kahretsin der gibi iki eli
Konuşuyor kendi kendine sallayıp başını
Adam hasta
Yok aşklarına filiz veren sürgünler
Rüzgarlar pişman dağ başlarından geldiğine
Şimdi şehir kirliliğinde solukları
Bir başka kokar
Rüzgarlar hasta
Bitmiş tükenmiş kıyılarda
Dalgakıranların başına konmuş martılar
Can çekişmekte çoğu
Kıvrılıyor bedenlerine düşmüş
İncecik boyunları
Kuşlar hasta
Sanki ölüm uykularında
Bir ressamın fırçasından çıkmış yorgun
İşlenmemiş sevaplara kurban doğa
Ve şimdi her şey kendine sığıntı
Şimdi her şey kendi kapanında tutsak
Ve biz bunu ‘da başardık diyorum.
Boğduk denizi kendi sularında.
Toplam 1 mesaj bulundu