Sevdalar aldı beni, bildim ben Sahibimi,
Aydınlandı tüm dünya; sevdalar aldı beni...
Savulun bozguncular; sevdalar aldı beni...
Kahrolun bütün putlar; sevdalar aldı beni...
Sevdalar aldı beni; buldum ben Rehberimi,
Öyle bir gün duydum ki, böldü gecelerimi..
Savulun bozguncular; sevdalar aldı beni...
Kahrolun bütün putlar; sevdalar aldı beni..
Sevdalar aldı beni; yaktım ben gemileri,
Endülüs'ten Kudus'e sevdalar aldı beni..
Savulun bozguncular; sevdalar aldı beni..
Kahrolun bütün putlar; sevdalar aldı beni...
DEDIM:Cok yanlizim
DEDIN:Benki sana cok yakinim
DEDIM:Evet biliyorum sen bana yakinsin ama ben senden uzagim keske bende sana yakin olabilseydim
DEDIN:Rabbini sabah aksam,yüksek olmayan bir sesle,kendi kendine, ürpertiyle,
yalvara yalvara, icin icin zikret et.
DEDIM: Bu da senin yardimini ister
DEDIN: Allahin sizi bagislamasini istemezmiziniz?
DEDIM:Tabikii ki, beni affetmeni cok isterim.
DEDIN:öyleyse) Rabbinizden bagislanma dileyin sonra O´na Tövbe edin.Gercekten benim Rabbim esirgeyendir,sevendir.
DEDIM: Cok Günahkarim, bu kadar günahla ben ne yaparim?
DEDIN:Allahin kullarinin tövbesini kabul edecegini... ve Allah´in tövbeyi cok kabul eden ve pek esirgeyen oldugunu hala bilmezlermi?
DEDIM: Defalarca tevbe edip tövbemi bozdum, artik yüzüm kalmadi.
DEDIN:: Allah Aziz ve bilendir, günahlari bagislayan ve kullarinin tövbesini kabul edendir.
DEDIM: Bunca günahim var hangisinini tövbesini yapayim?
DEDIN:Allah bütün günahlari bagisliyandir.
DEDIM:Yine gelsem yine beni bagislarmisin?
DEDIN:Allah baska günahlari bagislayan yoktur.
DEDIM:Ne kadar güzelsin Allahim! Bilmiyorum bu sözlrin karsisinda nicin böylesine icim icime sigmiyor ve erimeye basliyorum, Seni cok seviyorum.
DEDIN:Süphesiz ki Allah Tövbe edenleri sever
BIRDEN:: 'Ilahim ve Rabbim benim Sen´den baska kimim var' dedim.
SEN DE:':'Allah kuluna yetmezmi? '
DEDIM: Senki beni bu kadar cok seviyorsun ve bana karsi bu kadar iyiysin
ben ne yapabilirim?
DEDIN:Ey inananlar! Allahi cokca zikredin.Ve O´nu sabah-aksam tesbih edin. Sizi karanliklardan aydinliga cikarmak icin üzerinize rahmetini gönderen O´dur.
Melekleride size istigfar eder. Allah müminlere karsi cok merhametlidir.
aşk, taneyi mücevher yapan,
faniyi baki yapan..
bir kainatı aşk ile dolduran Rabb'e aşk...
olmazları olduran,
kabımızı güllerle dolduran Rabb'e aşk...
bir zerreye bile akla sığmaz kanunları sığdıran,
nice fabrikalar işletip en güzel suretiyle bize sunan
Suyu Rahmet, Gülü Muhabbet eyleyen Rabb'e aşk...
Ancak aşk ile dönebilir bu dünya,
Aşk olmazsa bir elektron dahi yörüngesinde duramaz..
Su molekülleri biraraya gelemez..
Yağmur yağamaz,
Güneş doğamaz o ilahi Aşk olmasa..
Halık-ı Kerim'in 'ol' emri olmasa..
Ne alem olur, ne zerre, ne katre, ne güller, ne gülistanlar
ve ne biz insanlar..
Ama 'Ol' dedi Rabbim..
'Gel' dedi dünyaya..
Ve bizleri bu fani misafirhaneye misafir eyledi,
Tüm cihazatları verdi Rabbim..
Görmeye, Bilmeye, inanmaya, itaate, Sevgiye, Aşka ve Teslimiyete dair,
Tüm cihazlarla donattı bizi...
Halk eyledi, Rahmeyledi, nur eyledi..
Mü'minlerin Allâh'a sevgi ve muhabbetleri pek şiddetlidir.' (el-Bakara, 165)
Meltemlerin ve rüzgârların yüzüme değer, serinletir beni... Sarar, ferahlatır... öylesine özlüyorum ki Cemâlini, bu ferahlık bile, beni ağlatır.
Rabbim gerçek manada beni sen sevdin... Niceleri ise sever gibi göründü... Ama daima, kendilerini sevdiler... çünkü âcizdiler, fâniydiler... Kendilerine bile yetemediler ki, bana yetseler...
Hepsi Sana borçluydu varlığını. Hepsinin bir canı vardı... Ve onlar, kendi canları yanmadıkça, anlayamadılar acıyı... Anlayanlar da zaten, kendilerince bir mânâ çıkardı...
Sen varsın hakkıyla bilen beni... Her şeyimle bilen, her şeyimle seven, bir tek Sen... Sevdiğini biliyorum, zira sevmemiş olsaydın, o kadar kendinle meşgul etmezdin beni. Sevmemiş olsaydın, aratmazdın böylesi... Sen sevmemiş olsaydın, sevebilir miydim ki Seni?
Sen canımın Cânânı... Sen'in sevginde vefâyı idrak ettim ben... O eşsiz vefâna, karşılık vermekten âciz oldum her zaman... Seni, Senin beni sevdiğin gibi sevmekten âcizim... Zira Sen yaratansın, ya ben? Ben, kul olmayı bile beceremeyen...
Yalnızca Sendeydi tatmin... Sadece Sende. Bir Sen yettin bana... Kimselerle yetinemedim...
Acı çekmeyi sever oldum Senin izninle. Dertlerin içinde gizlenmiş nice derman buldum...
Sevdirdiğince sevdim Seni... Buldurduğunca buldum... Bir Sen varsın Bâkî olan... Geride ne varsa fâni... Bütün varlıkların hepsi fâni... Kimi güzel, kimi çirkin, kimi vasat, ama işte her biri fâni... Dallardaki çiçekler, göklerdeki bulutlar, çöller, pınarlar hep fâni... Seraplar ve gölgeler fâni...
Hiçbir şeye muhtaç olmayışını sevdim ben. Azîz oluşunu, Kâdir-i mutlak oluşunu sevdim. Settâr oluşunu sevdim. öylesine güzel bir sırdaştın ki Sen, kimselere bir sırrımı vermedin. Günahıma rağmen yücelttin beni. şeref ikram ettin. Ekrem-ül ekremînsin...
Kulunu sevmeni sevdim. Ey Rabbim! Ben unuttum, unutmadın. Ben, adını anmadım, yine de bırakmadın. Yüceler yücesi aşkına karşılık vermek varken, Seni bırakıp başkalarına yandım... Yine de vazgeçmedin benden.
Sevdin beni, oysa, ben Sana kul bile olamadım. Nankörlük ettim. Yine de nimetlerini esirgemedin.
şikayet eden, sızlanan, dert yanan hep ben oldum. Sen, sabrettin. Sen sevdin beni... Bense vefâsız bir sevgiliydim. Kıymetini bilemedim.
şimdi, cemâlinin hasretiyle yanıyorum. Ve Senin muhabbetin fâni hazları benden yok etti. O kadar ki, güneşin kavurucu sıcağında da, serinleten rüzgarda da, Senin hasretin içindeyim.
Senin sadece sanatını seyretmek yetmiyor artık! şahdamarımdan daha yakın olmanı sevdim. Ama bu bile yetmedi bana. Korkuyorum perdeler arkasında kalmaktan. Korkuyorum, başkalarına görünüp de beni mahrum koymandan. Cemâlin... Tüm derdim bu ey Rabbim!
Cemâlin tüm derdim bu ey Rabbim.
Dayanamam Mevlâm! Ne olur Sensiz bırakma beni! Biliyorum ki, ne yaparsam yapayım, cemâlini hak edecek bir sermaye biriktiremem.
Seni hak edecek gücüm yok benim. Seni hak edecek amelim yok. Hiçbir şeyim yok ey en Güzel! Ellerim bomboş. üstelik günah kirleriyle lekeliyim. Bembeyaz gelemiyorum Sana... Yarattığın gibi tertemiz değilim. Dünya kirletti beni, nefsim aldattı. şeytana kandım. Müflisim. Vallahi hiçbir şeyim yok!
Duyduğum iştiyakın sebebi, yine Sensin. Sensin her yanımda... Sensin varlığım... Zenginliğim Sensin... Tüm sefilliğime rağmen yine de Seni isteyişim, sırlarındandır.
Bilmiyorum, bilen Sensin. Ve eğer, murâdıma, maksûduma, matlûbuma, yani Sana, yani Senin Cemaline kavuşursam bir gün, bu da sadece Senin merhametin.
Sermayem yok Sevgili! Tüm sermayem, rahmetin... Lokmanın bile derman olamayacağı derdimin, dermanısın Sen!
Yârsın!
Cansın!
şifâsın!
Lokmanda değil ey Yâr, Sendedir benim devâm!
Sana kavuşmadıkça, huzur da bana haram!
Sermayem rahmetin, ilâcım Cemâlindir,
Atomundan galaksisine, zerresinden küresine, yarattığın ne varsa, hepsi içimde dönüyor... Dalgalanıyor denizlerin damarlarımda, buğulanıyor gökyüzü gözlerimde, rüyalar içindeyim, çiçekler içinde, güneşler açıyorum... Bir küçük kâinatım!
insanım ve inanıyorum sana.
Kundaktan kefene, beşikten musallaya ve oradan ‘asıl hayata’ uzanan rahmetine... şelâlelerde çağıldayan, mercanlarda parıldayan güzelliğine... Toprak kokan mahsuller, kovanlar, peteklerce ikram ikram üstüne bereketine... Kan kırmızı karanfillerden, gözbebeklerine kadar, binbir çeşit ve rengârenk sanatına inanıyorum...
‘Yok’a inanmak ‘yok! ’
şüphesiz inanılacak yalnız sensin.
Sebepler! Size söylüyorum, sizi sebep gösterenlerde suç, Sevgilim ‘ol’der ve ‘olur’...
Allahım...
Bir sevdâdır sana inanmak...
Gurbette âniden kavuşmaktır!
Her şeyimi sen verdin, her şeyim senin.
Seni sana lâyık anlatamadım affet! Kelimem yetmedi! işte Allah’ım bu kulunun bütün söyleyebildiği bu kadar.
AĞLAMAMIZ İÇİN O KADAR NEDEN VAR Kİ! AĞLAYALIM,O'NA LAYIK KUL OLAMADIĞIMIZ İÇİN.. AĞLAYALIM,HABİBİNE LAYIK ÜMMET OLAMADIĞIMIZ İÇİN.. AĞLAYALIM,RABBİMİZE VE EFENDİMİZE BAKACAK YÜZÜMÜZ OLMADIĞI İÇİN.. AĞLAYALIM,O DEHŞETLİ GÜNDE O KA ...
aşk
16.03.2008 - 11:30gerçek aşk ALLAH aşkıdır
bilim adamı
16.03.2008 - 11:23birçok bilim adamı araştırma sonucu müslüman olmuştur
ne mutlu onlara..........
nihat hatipoğlu
16.03.2008 - 11:22o bizim babamız hocamız bir nevi.....
mükemmel bir insanoğlu........
uzun ömürler diliyorum...
hocam....
medine
15.03.2008 - 12:51medinem en sevdiğim şehir onun şehri RESULUN ŞEHRİ
medine
15.03.2008 - 12:50MEDİNEYE VARAMADIM GÜL KOKUSUN ALAMADIM BEN RESULE
doyamadım
medine
15.03.2008 - 12:50içimde herşey üşür
rüzgar üşür
yağmur üşür dua üşürr
melekler üşür
ısıtırsan birtek
sen ısıtırsın
medineye akan
nur gibi ak kalbime
eyy banu cihan yorgunum öksüzüm
çaresizim sen çaresizlerin yardımcısısın
seni görebilsem başka bişey istemem ya RASULALLAH
kabe
15.03.2008 - 12:46gitmek istediğim yer ALLAH nasip ederse
gidipte orda ölmek varsa giderim ne olursa olsun
Arapça
15.03.2008 - 12:44mükemmel bir dil
kendimden biliyorum bence herkesin bilmesi lazım
hüzün
15.03.2008 - 12:44gönlüme düşen hüzün sensin sen? ? ? ? ? ? ?
sonsuz
15.03.2008 - 12:43ölüm
ölüm
ölüm
hayrunnisa
15.03.2008 - 12:42inşallah bende ismim gibi hayırlı olurum...
dünya
15.03.2008 - 12:39yalansın ey dünya herkesi kandıransın ey dünya sonun virandır ey dünya
dünya
15.03.2008 - 12:39yürü dünya yürü sonun virandır
bin yılından sonra ahir zamandır
ilahi
15.03.2008 - 12:37dinlediğim ve beni çok mutlu eden ilahi ilahi ilahi
üç şey
15.03.2008 - 12:35ALLAH
kuran
peygamber
ömer karaoğlu
15.03.2008 - 11:37ŞEHİT TÜRKÜSÜ
Şehit tahtında Rabbe gülümser
Ah binlerce canım olsaydı der
Şehit tahtında Rabbe gülümser
Canın bedeli bir sofradan yer
Ümitsiz olmaz
Sevdasız olmaz
Dağları oyup zindan etseler
Allah nurunu söndüremezler
Dağları oyup zindan etseler
Davamın onune geçemezler
Yarasız olmaz
Çilesiz olmaz
Şehitsiz olmaz
Kurbansız olmaz
Şehit tahtında Rabbe gülümser
Ah binlerce canım olsaydı der
Şehit tahtında Rabbe gülümser
Canın bedeli bir sofradan yer
Karanlık ölür
Zulumat ölür
Gözler önünde
Ve ölüm ölür
Anladım artık Uhud ve Bedir
Ve ümit,sevda,şehadet nedir
Soludum kabri,mahser anını
Ümidi,şehidi ve sevdayı
Ömer Karaoğlu
eşref ziya
15.03.2008 - 11:36başım gövdemden,etim tırnağımdan,
kalbim bedenimden ayrılana dek...
alamazlar,alamazlar imanımı
perçinlemiş yaratan..
sevdam öyle bomboş değil ki,
baş koymuşum baştan başa...
evimden,eşimden,şirin bebeğimden,
işimden,aşımdan ayrılana dek,
alamazlar,alamazlar imanımı
perçinlemiş yaratan..
sevdam öyle bomboş değil ki,
baş koymuşum baştan başa...
EŞREF ZİYA
eşref ziya
15.03.2008 - 11:36Ağlama Karanfil
Ağlama karanfil
Beni de ağlatma sil gözyaşlarını
Yeşerecek sevdan kutlu tohumlarla
Körpe dudaklarda
Aldırma söylenen o sözlere
Sen dağıt etrafa mis kokunu
Umudu sevgiyi özlemlerini
Ve hasretleri
Susadım karanfil
Çöllerde kavrulan kurumuş toprak gibi
Kelepçe vurulmuş yemyeşil gövdene
Ben özgürlüğe hasret
çağımızın putları
15.03.2008 - 11:35Sevdalar Aldı Beni - Ömer Karaoğlu
Sevdalar aldı beni, bildim ben Sahibimi,
Aydınlandı tüm dünya; sevdalar aldı beni...
Savulun bozguncular; sevdalar aldı beni...
Kahrolun bütün putlar; sevdalar aldı beni...
Sevdalar aldı beni; buldum ben Rehberimi,
Öyle bir gün duydum ki, böldü gecelerimi..
Savulun bozguncular; sevdalar aldı beni...
Kahrolun bütün putlar; sevdalar aldı beni..
Sevdalar aldı beni; yaktım ben gemileri,
Endülüs'ten Kudus'e sevdalar aldı beni..
Savulun bozguncular; sevdalar aldı beni..
Kahrolun bütün putlar; sevdalar aldı beni...
Ömer Karaoğlu
aşk
15.03.2008 - 11:31DEDIM:Cok yanlizim
DEDIN:Benki sana cok yakinim
DEDIM:Evet biliyorum sen bana yakinsin ama ben senden uzagim keske bende sana yakin olabilseydim
DEDIN:Rabbini sabah aksam,yüksek olmayan bir sesle,kendi kendine, ürpertiyle,
yalvara yalvara, icin icin zikret et.
DEDIM: Bu da senin yardimini ister
DEDIN: Allahin sizi bagislamasini istemezmiziniz?
DEDIM:Tabikii ki, beni affetmeni cok isterim.
DEDIN:öyleyse) Rabbinizden bagislanma dileyin sonra O´na Tövbe edin.Gercekten benim Rabbim esirgeyendir,sevendir.
DEDIM: Cok Günahkarim, bu kadar günahla ben ne yaparim?
DEDIN:Allahin kullarinin tövbesini kabul edecegini... ve Allah´in tövbeyi cok kabul eden ve pek esirgeyen oldugunu hala bilmezlermi?
DEDIM: Defalarca tevbe edip tövbemi bozdum, artik yüzüm kalmadi.
DEDIN:: Allah Aziz ve bilendir, günahlari bagislayan ve kullarinin tövbesini kabul edendir.
DEDIM: Bunca günahim var hangisinini tövbesini yapayim?
DEDIN:Allah bütün günahlari bagisliyandir.
DEDIM:Yine gelsem yine beni bagislarmisin?
DEDIN:Allah baska günahlari bagislayan yoktur.
DEDIM:Ne kadar güzelsin Allahim! Bilmiyorum bu sözlrin karsisinda nicin böylesine icim icime sigmiyor ve erimeye basliyorum, Seni cok seviyorum.
DEDIN:Süphesiz ki Allah Tövbe edenleri sever
BIRDEN:: 'Ilahim ve Rabbim benim Sen´den baska kimim var' dedim.
SEN DE:':'Allah kuluna yetmezmi? '
DEDIM: Senki beni bu kadar cok seviyorsun ve bana karsi bu kadar iyiysin
ben ne yapabilirim?
DEDIN:Ey inananlar! Allahi cokca zikredin.Ve O´nu sabah-aksam tesbih edin. Sizi karanliklardan aydinliga cikarmak icin üzerinize rahmetini gönderen O´dur.
Melekleride size istigfar eder. Allah müminlere karsi cok merhametlidir.
aşk
15.03.2008 - 11:30yürek de damla damla akar mı böyle..
gül kokusu, gül muhabbeti, yürekten damla damla süzülür mü böylesi..
aşk, taneyi mücevher yapan,
faniyi baki yapan..
bir kainatı aşk ile dolduran Rabb'e aşk...
olmazları olduran,
kabımızı güllerle dolduran Rabb'e aşk...
bir zerreye bile akla sığmaz kanunları sığdıran,
nice fabrikalar işletip en güzel suretiyle bize sunan
Suyu Rahmet, Gülü Muhabbet eyleyen Rabb'e aşk...
Ancak aşk ile dönebilir bu dünya,
Aşk olmazsa bir elektron dahi yörüngesinde duramaz..
Su molekülleri biraraya gelemez..
Yağmur yağamaz,
Güneş doğamaz o ilahi Aşk olmasa..
Halık-ı Kerim'in 'ol' emri olmasa..
Ne alem olur, ne zerre, ne katre, ne güller, ne gülistanlar
ve ne biz insanlar..
Ama 'Ol' dedi Rabbim..
'Gel' dedi dünyaya..
Ve bizleri bu fani misafirhaneye misafir eyledi,
Tüm cihazatları verdi Rabbim..
Görmeye, Bilmeye, inanmaya, itaate, Sevgiye, Aşka ve Teslimiyete dair,
Tüm cihazlarla donattı bizi...
Halk eyledi, Rahmeyledi, nur eyledi..
Alemi melekleriyle donattı, herbirini emrimize memurlar eyledi..
Hizmetkarlarıyla doldurdu dörtbir yanımızı,
ve 'en sevdiğini' gönderdi bizlere...
Nelerden nelerden nasipdar eyledi...
Mahbub-u Hakiki olan Rabbimiz, O aşk'a teveccüh ettirsin bizi
O'na sevk etsin bizi,
O'nunla eylesin bizi..
Amin....
islam dünyası
15.03.2008 - 11:29Mü'minlerin Allâh'a sevgi ve muhabbetleri pek şiddetlidir.' (el-Bakara, 165)
Meltemlerin ve rüzgârların yüzüme değer, serinletir beni... Sarar, ferahlatır... öylesine özlüyorum ki Cemâlini, bu ferahlık bile, beni ağlatır.
Rabbim gerçek manada beni sen sevdin... Niceleri ise sever gibi göründü... Ama daima, kendilerini sevdiler... çünkü âcizdiler, fâniydiler... Kendilerine bile yetemediler ki, bana yetseler...
Hepsi Sana borçluydu varlığını. Hepsinin bir canı vardı... Ve onlar, kendi canları yanmadıkça, anlayamadılar acıyı... Anlayanlar da zaten, kendilerince bir mânâ çıkardı...
Sen varsın hakkıyla bilen beni... Her şeyimle bilen, her şeyimle seven, bir tek Sen... Sevdiğini biliyorum, zira sevmemiş olsaydın, o kadar kendinle meşgul etmezdin beni. Sevmemiş olsaydın, aratmazdın böylesi... Sen sevmemiş olsaydın, sevebilir miydim ki Seni?
Sen canımın Cânânı... Sen'in sevginde vefâyı idrak ettim ben... O eşsiz vefâna, karşılık vermekten âciz oldum her zaman... Seni, Senin beni sevdiğin gibi sevmekten âcizim... Zira Sen yaratansın, ya ben? Ben, kul olmayı bile beceremeyen...
Yalnızca Sendeydi tatmin... Sadece Sende. Bir Sen yettin bana... Kimselerle yetinemedim...
Acı çekmeyi sever oldum Senin izninle. Dertlerin içinde gizlenmiş nice derman buldum...
Sevdirdiğince sevdim Seni... Buldurduğunca buldum... Bir Sen varsın Bâkî olan... Geride ne varsa fâni... Bütün varlıkların hepsi fâni... Kimi güzel, kimi çirkin, kimi vasat, ama işte her biri fâni... Dallardaki çiçekler, göklerdeki bulutlar, çöller, pınarlar hep fâni... Seraplar ve gölgeler fâni...
çöllerde kalmayı sevdim Seninle... Yalnızdım, kalabalıklar içinde... Her şeyde Senin sanatını görmeyi sevdim ben... Herkeste Senden bir tecelli bulmayı sevdim... Yıldızlarda nûrunu, güneşte nârını, ateşte hârını bulmayı sevdim.
Hiçbir şeye muhtaç olmayışını sevdim ben. Azîz oluşunu, Kâdir-i mutlak oluşunu sevdim. Settâr oluşunu sevdim. öylesine güzel bir sırdaştın ki Sen, kimselere bir sırrımı vermedin. Günahıma rağmen yücelttin beni. şeref ikram ettin. Ekrem-ül ekremînsin...
Kulunu sevmeni sevdim. Ey Rabbim! Ben unuttum, unutmadın. Ben, adını anmadım, yine de bırakmadın. Yüceler yücesi aşkına karşılık vermek varken, Seni bırakıp başkalarına yandım... Yine de vazgeçmedin benden.
Sevdin beni, oysa, ben Sana kul bile olamadım. Nankörlük ettim. Yine de nimetlerini esirgemedin.
şikayet eden, sızlanan, dert yanan hep ben oldum. Sen, sabrettin. Sen sevdin beni... Bense vefâsız bir sevgiliydim. Kıymetini bilemedim.
şimdi, cemâlinin hasretiyle yanıyorum. Ve Senin muhabbetin fâni hazları benden yok etti. O kadar ki, güneşin kavurucu sıcağında da, serinleten rüzgarda da, Senin hasretin içindeyim.
Senin sadece sanatını seyretmek yetmiyor artık! şahdamarımdan daha yakın olmanı sevdim. Ama bu bile yetmedi bana. Korkuyorum perdeler arkasında kalmaktan. Korkuyorum, başkalarına görünüp de beni mahrum koymandan. Cemâlin... Tüm derdim bu ey Rabbim!
Cemâlin tüm derdim bu ey Rabbim.
Dayanamam Mevlâm! Ne olur Sensiz bırakma beni! Biliyorum ki, ne yaparsam yapayım, cemâlini hak edecek bir sermaye biriktiremem.
Seni hak edecek gücüm yok benim. Seni hak edecek amelim yok. Hiçbir şeyim yok ey en Güzel! Ellerim bomboş. üstelik günah kirleriyle lekeliyim. Bembeyaz gelemiyorum Sana... Yarattığın gibi tertemiz değilim. Dünya kirletti beni, nefsim aldattı. şeytana kandım. Müflisim. Vallahi hiçbir şeyim yok!
Duyduğum iştiyakın sebebi, yine Sensin. Sensin her yanımda... Sensin varlığım... Zenginliğim Sensin... Tüm sefilliğime rağmen yine de Seni isteyişim, sırlarındandır.
Bilmiyorum, bilen Sensin. Ve eğer, murâdıma, maksûduma, matlûbuma, yani Sana, yani Senin Cemaline kavuşursam bir gün, bu da sadece Senin merhametin.
Sermayem yok Sevgili! Tüm sermayem, rahmetin... Lokmanın bile derman olamayacağı derdimin, dermanısın Sen!
Yârsın!
Cansın!
şifâsın!
Lokmanda değil ey Yâr, Sendedir benim devâm!
Sana kavuşmadıkça, huzur da bana haram!
Sermayem rahmetin, ilâcım Cemâlindir,
islam dünyası
15.03.2008 - 11:28'VAR'SIN YOK DESiNLER!
VAR’A ‘yok’ demekle, nesi değişir ki ‘var’ın? Varsın Allah’ım varsın! Diller yok diyorsa yalan, kalplerde senin adın yazılı... Canlar Seninle yaşıyor... Eller, sen istersen tutabilir, dizler de öyle...
Alâim-i Semâ senin.
Gökkuşağında renkler Seni gösteriyor, ‘ressam’ yok dese dert midir? şarkılarda ismin geçmese ne gam? Sesler seni söylüyor. Senin besteni şakıyor bülbüller!
Gül gülümsüyorsa senin güzelliğinden...
Rahmetinin katresidir yağmur, bahçeler hep senin.
En şefkatli sensin Allah’ım. çünki sensin anneleri yaratan...
En kudretli sensin Allah’ım çünki sensin dağları dik tutan...
çocukların pamukçacık ellerinde, çimenlerin yeşermelerinde, sevdâlıların sıcacık yüreklerinde ‘apaçık’ sen ‘saklısın’...
Sana ‘yok’ diyeni ‘yok’tan ‘var’ eden de sensin.
Bolluklar mükâfatın, kıtlıklar ikazın... Ferahlıklar, sıkıntılarımıza teselli, üzüntüler seni hatırlamamız için...
O kadar varsın ki...
Varlığının heybeti karşısında başımız dönüyor, tıpkı dünya gibi...
Sensiz yaşanmıyor...
Milyonlarca yıldır, milyarlarca hayat ve her hayat sahibine her an taptaze nefesler veren nasıl ‘yok’ olur, nasıl ‘yaşamaz’?
Hayatı veren sensin. Hayat da, hayatım da senin. Kendini bilmeyen seni tanımamış; kim neylesin?
Anlamayı, bir adıma karşılık bin adımla koşuşturan sensin.
‘inanılan’ da sensin ‘inandıran’ da...
‘Var’ daha ‘yok’ iken ‘var’ olan da sensin.
Her zaman her yerde ‘var’ olan da!
Sevgin zerre eksilse üzerimizden ve bir an çevrilse bakışların, tutuşur yanarız...
Asırlar bir ince perde, mekân bildiğimiz, ayak bastığımız, paylaşamadığımız dünya bir durak...
Bir hak verdin... Akıl, duygu, dudak verdin, söyleyeceğiz...
Kaderimizi kendimize ‘yazdıran’ da sensin.
Yarattın, yaşatıyorsun, dirilişimiz vaadin...
Sen vaadinden dönmeyensin, senindir sonsuzluk!
‘Küçükler’ Senden uzaklaştıkça küçüldüler, ‘büyükler’ sana yaklaştıkça büyüdüler.
Yûnus balığın karnında, Yûsuf zindanda senin kölendi. Hürriyet sendeydi, sen Rabbimizsin...
Serinlik Sendendi, ibrahim’i ateşin yakışından kurtaran... Mûsa’yı Firavun’un sarayında büyüten sendin.
Sendin hem yetim, hem öksüz Muhammed’i (asm) Mirâc’a çıkaran...
Yûsuf Züleyha’yı senin için reddetti...
O, her şeyi!
Allahım:
Rüzgârdan, ışıktan, lisandan, insandan deliller gönderdin.. Her oluş, her tükeniş işâretindi!
Peygamberlerin, nizâmını anlatan yazının satırbaşlarıydı, kelimelerindi velilerin: dostların, senin imla işaretlerin...
Geylânî seni söyledi, Rabbanî seni, Mevlânâ sana çağırdı, Gazâlî sana. Bediüzzaman’ın “çağına ve sonrasına” seni anlatan sözü binlerce sayfa sürdü...
“Bildim seni ey Rab, bilinmez meşhur” dedi Necip Fazıl, Sen çileyi mutluluk yapansın.
Varsın Allah’ım varsın...
Hilekârsa bilim, edepsizse edebiyat, sahteyse san’at,gerçeğini; amacını kaybetmişse ‘yok’ diyorsa desin!
Küçük kitaplar ‘yok’ yazsa?
Kâinat ‘var’ yazan koca kitap!
Yazan sensin, okutan sensin.
Selâm sana sevgili.
“Bir nakışta bin nakşı nakşeden nakkaş...”
Atomundan galaksisine, zerresinden küresine, yarattığın ne varsa, hepsi içimde dönüyor... Dalgalanıyor denizlerin damarlarımda, buğulanıyor gökyüzü gözlerimde, rüyalar içindeyim, çiçekler içinde, güneşler açıyorum... Bir küçük kâinatım!
insanım ve inanıyorum sana.
Kundaktan kefene, beşikten musallaya ve oradan ‘asıl hayata’ uzanan rahmetine... şelâlelerde çağıldayan, mercanlarda parıldayan güzelliğine... Toprak kokan mahsuller, kovanlar, peteklerce ikram ikram üstüne bereketine... Kan kırmızı karanfillerden, gözbebeklerine kadar, binbir çeşit ve rengârenk sanatına inanıyorum...
‘Yok’a inanmak ‘yok! ’
şüphesiz inanılacak yalnız sensin.
Sebepler! Size söylüyorum, sizi sebep gösterenlerde suç, Sevgilim ‘ol’der ve ‘olur’...
Allahım...
Bir sevdâdır sana inanmak...
Gurbette âniden kavuşmaktır!
Her şeyimi sen verdin, her şeyim senin.
Seni sana lâyık anlatamadım affet! Kelimem yetmedi! işte Allah’ım bu kulunun bütün söyleyebildiği bu kadar.
Ben bu kadarım...
şükür ki sen bu kadar değilsin!
galatasaray
15.03.2008 - 11:27heytttttttt beeeeee yürüü kim tutar seni aslanımmmmmm
Toplam 88 mesaj bulundu