© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Haydar Güner - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı
5 Eylül 2025 Cuma - 01:21:14
Ama hayatım yalnızca devreler ve kodlarla değil; mahkeme salonları, cezaevi duvarları ve insan onuruyla da yazıldı.
1979’da Ankara Belediyesi’nde memur olarak göreve başladım. Ancak bir sabah, siyasi suçlamalarla gözaltına alındım.
45 gün süren ağır polis işkencesinin ardından, yıllarca Mamak Askerî Ceza ve Tutukevi’nde, 146/1. maddeden idam istemiyle tutuldum.
1 No’lu Askerî Mahkeme salonunda, hâkimin idam cezası verip kalemi kırdığı gün, annem mahkeme salonunda ilk kalp krizini geçirdi. Henüz 24 yaşındaydım.
İlk şiirimi işte o gün yazdım.
Yıllar sonra, 1994-1995 arasında bu kez başka bir karanlıkla yüzleştim.
Görev yaptığım belediyede tespit ettiğim yolsuzlukların ardından, sahte evraklarla, düzmece tanıklarla ve iftiralarla önüme yeni bir kumpas kuruldu.
Mamak Belediyesi’nin bazı imkânları da kullanılarak sahte tutanaklar ve tanıklar üretildi.
Hakkımda başlatılan düzmece soruşturma dosyasına sunulan tanıkların gerçekte kim olduğu, SGK kayıtları ve itiraflarla yıllar sonra belgelenmesine rağmen, bu delillerle yeniden yargılanma yolu hâlâ açılmadı.
Dikkat çekicidir:
• Dönemin Adalet Bakanı, kararı veren hâkim, kumpası kuran belediye başkanı ve sahtecilikte kullanılan figüranların tamamı aynı siyasi partiden.
• Kararı veren hâkim, kısa süre sonra “ödül” olarak Yargıtay üyeliğine atandı.
• Sahte tanıklık yapanlar ve tutanaklara imza atanlar ise bu karardan hemen sonra Mamak Belediyesi’nde memur olarak işe alındı.
Sizce tesadüf mü? Tesadüf mü?
Bu sorunun cevabını fizik profesörlerine bırakıyorum. Sebep-sonuç ilişkisini anlatmak onlar için daha kolay olacaktır.
Dün adaleti siyasete ve kirli emellere alet edenler, bugün çıkmış “yargı bağımsız değil” diye feryat ediyor.
Eeee... Ne sandınız? Sizden öğrendiler!
Bu kumpası bozana kadar susmayacağım.
Benim şiirim, işte bu isyanın dilidir.
Şiirim, kalemle tutulan bir direniş tutanağıdır.
Mamak Askerî Cezaevi’nden çıktıktan sonra şiire uzun bir ara vermiştim.
Yeniden şiire dönmemin sebebi yalnızca geçmişe değil; bugüne ve yarına dair derin kaygılarımdır.
Yakılan ormanlar, çöken adalet, artan yoksulluk, yükselen sefalet, görmezden gelinen insanlık dramları...
Bunların her biri dizelerime isyan, şiirime gerekçe oldu.
Aşkı da bilirim elbet; ama dizelerimde halk sevgisinin gerisinde kalır.
Yakında hikâyelerim ve romanlarım da sizlerle buluşacak.
Çünkü bu ülkede bazı gerçekler yalnızca yaşanmaz; yazılmak zorundadır.