Gözlerim bağlı halde karanlıkta merdiven inerken hep senin sevdana yürür gibi emindim adımlarımdan..... Başımı kaldırdığımda bulutlar kanat açıp gözlerinin içinde sıcak iklimleri gördüm. Dokunduğum herşey de ellerinin sıcaklığını aradım durdum. Oysa ellerini hiç tutmadım ki. Baktığım her noktada gözlerinin derinliğindeki umudu sevdim. İnan gözlerini hiç yakından görmedim ama hep seni yaşadım....yaşıyorum.... Rüzgarın hep senin saçlarına ılık meltem gibi dokunduğunu bildim. Görmeden sevmeyi dokunmadan hissetmeyi öğrendim.......Hani insan bazen ne ileri ne geri, tek bir adım atamaz ya... Birini yanında tutmayı bilemez ama onun yokluğunu da istemez... Kaybetmeyi göze alamaz ama kazanmak için de mücadele etmez... Bağlanmaya cesaret edemez ama azat da etmez onu.. Ne sevilmekten vazgeçer, ne sevmeyi bilir. Hani çok sonra zaman geçer savrulurlar ya,o zaman dökülür dudaklardan itiraf edercesine..! Ne gözümü alabildim, Ne de göze alabildim...!
Bir baharın habercisi papatyaları koklamak gibi... Yarınsız günlerime açacak, Yedi düvel gök kuşağı renklerini toplamak gibi. Yüreğimde nahoş gözyaşı kokusuna inat edercesine Minik bir bebek tebessümünü koklamak gibi..
Sevmelerin yalanlar altına sürüldüğü yorgun bir gecede, Minik bir kelebek kanadındaki pulların yüreğime savrulması gibi... Kısa bir ömrün uzantısı mutluluğumun, Özgürce yüreğime bırakılması gibi....
Seni Düşünmek;
Bakışlarımın örtbas ettiği gerçekleri su yüzüne çıkarmak gibi Göz yaşlarımın yüreğimde çizdiği haritada çıkan tek şehrin Sen olduğunu bilmek gibi Ve seni sevmelerimin kurak tenimde bıraktığı çorak izler gibi, Bu imkansızlığa rağmen, Yeni bir goncanın yüreğimde açışını seyretmek gibi...
Seni Düşünmek;
Silinmiş sabahlarımdan geriye kalan hafif bir lodosun, Yüreğimin değdiği yerlerden, Enkaz tanelerini sürükleyip götürmesi gibi… Gecelerime fırtınalarla geri dönüp an ve an Soluk soluğa senin gelişini müjdelemesi gibi... Bir yalnızlık senfonisinin son çaldığı parçanın sen olduğunu bilmek, Ve gece gündüz yıldızlardan bu şarkıyı dinlemek, Dünyanın en güzel anı olsa gerek.......
Sensiz bir güne başlamanın hüznü var yüreğimde Ne yediğim simidin Ne içtiğim çayın tadı var damağımda Girdiğim derste bile seni aradı gözlerim bu sabah.
Ah keşke, keşke arka sırada olsa da Teneffüs etsek aynı havayı Sabır çekiyorum sessizce,ufalanıyor yüreğim Beni bugün benimle rahat bırakın.
Umutlarımın hayallerimin tükendiği birgün Seni sevdiğim ilk anlarım geldi aklıma Yoruldum, yazdığım şiirin sen de bitmesinden Gözlerimin yaşının, Adını sakladığım dudağıma değmesinden.
Bir su damlası kadar yalnızken Bir yağmur gibi kalabalığım seninle Belki kelebeğin ömrünü istedim senle olmalara En acısı da ne biliyormusun? Dün seni bulmanın umudu ile dalmışken derin uykulara Bu sabah yine sensizliğin ortasındayım.
Ben gönlümü sana kiraya vermedim ki Gel artık gökkuşağı açsın yüreğimde Ben sen diye dünyayı sevdim Sen diye aşka açtım kapımı Seni severken taze bir yaprak iken Şimdi hazana döndü yüreğim Ben aşkına ziyanlardayım Mühür gözlüm
Kıyısından izliyordum yaşamı açılmıyordum pek rüzgarlar korkuturdu beni ayrıca hırçın denizin dalgaları... boğulanlar olurdu sürekli Ürpertiyordu bu beni... Ayak bileklerime kadardı suyun yüksekliği Gelen dalgalar kendine çekerdi beni Ürker, kumsala doğru kaçardım... Kızgın kumlar yakardı tabanlarımı Anca hırçın deniz alırdı yanan tabanlarımın acısını Yani anlayacağınız Kıyısından izliyordum yaşamı
Bir gün dizlerime kadar girdim suya İçim tatlı bir şekilde ürperdi Hoş bir duygu hissettim, her hücremde Bir adım ve bir adım daha Su bedenimi okşuyordu Ne kadar güzeldi, bunca zaman nasılda kaçmışım...
Etraf yosunlarla dolu Bazıları vücuduma değiyor Beni rahatsız ediyor Ama yine de deniz güzel... Sonunda yüzmeyi öğrendim Kendi başıma su üstünde durabiliyorum beni yakan güneşe inat Daha çok açılıyorum Ayağım artık yere değmiyor ama Bunu pekte umursamıyorum Nasılsa yüzüyorum... Açıldıkça açılıyor Resmen denize meydan okuyorum Sahili göremiyorum artık, Amaan kimin umurunda Çocuk muyum ben? Benim gibiler var burada ama tek başımayım bu yolda Hepimiz bir başımayız aslında ya, neyse...
Bazen yağmur yağıyor Deniz huysuzlanıyor Dalgalar koyuyor önüme ama Beni yenemez... Tehlikeli balıklar boşluğumu arıyor Beni faka basmaya çalışıyor KOlay mı beni öyle yenmek? Hadi gelin hepiniz tek tek, Keseyim biletinizi! ...
Son zamanlarda sahili özler oldum Ama o çok uzakta Küçüklüğümde kaldı... Ah çocukluk oyunlarım Kumdan kalelerim Yediğim kağıt helvalarım... Sudan ürküp kumsala kaçtığım günler Dönüşü imkansız Ne de çok yol almışım...
Hayat yormaya başladı beni O eski gücümde yok artık Sürekli şimşekler çakıyor Hırçın dalgalar savuruyor beni Su örtüyor üstümü Bırakmıyorki nefes alayım... Yardım istiyorum Sesimi kimse duymuyor Çırpınıyorum olduğum yerde Fayda etmiyor...
Bu böyle mi olmalıydı? Hep kıyıda mı kalmalıydım yoksa? Yoksa fazla mı açılmamalıydım?
Yüzebilmelisin ama, Geri dönmsini de bilmelisin Elbette istediklerin olmalı ama Elindekilerle yetinebilmelisin Hep daha fazlası dersen Hırçın dalgalar örter üstünü. Cesedini hangi kıyıya vurur, Deniz bile bilemez...
Ölümü göze almazsan Yaşayamazsın derler... Aza kanaat etmezsende Çoğu zor bulursun...
Şimdi cansız bedenim Koca denizin ortsında Sahipsiz duruyor... Nefessiz kaldığım için Mosmor kesilmişim Ciğerlerim hep su dolmuş Yaşam benden göçmüş Hayat benden göçmüş Oysa, Kıyısından izliyordum yaşamı...
Senin olmadığın akşamlarda Fersiz yanıyor sokak lambaları. Ve o geceler, Topluyorlar dilencileri… Ve her kahkaha meyhanelerden yükselen, “Anama söver” gibi…
Bir, İstanbul değil, Sensiz akşamlarda sanki Bütün kentlerin tutuluyor dili. Öyle gecelerde Görmezlikten geliyorum Çöp kamyonlarının kenti kirlettiğini…
Cinsiyetler kalkıyor, yüzler seçilmiyor, Herkes, çarşı iznindeki “Tek tip er” gibi. Bir yakalasam yaka paça, Zamanı durduracağım. Işıklandırılmış vitrin camları Ayna olup yüzüme çarpıyor. Anladım; Ben sensiz gecelerde yaşlanıyorum. En ihtiyarı oluyorum bu kentin. En bilgesi, en ağırbaşlısı… Aşkın olgunlaştırdığı Suskun bir dervişim şimdi. Bir sorsalar rezil olacağım. Ben senden başkasını bilmem ki.
Senin olmadığın akşamlarda, Ben yapmışım sanki tüm dünyanın işini. Yoruluyorum, Sabaha çıkmayacakmışım gibi. Kör olmak için yarı yarıya, Gözümü arabaların farlarına dikiyorum. Her kadını biraz Sen zannediyorum.
Senin olmadığın akşamlarda ben, O an adını anmıyorsam eğer, Koskocaman susuyorum.
Senin olmadığın akşamlarda Geceler uzun sürüyor… “Az karanlığım” gün ağarırken kapkara oluyor. Gözlerimi kapıyorum, Düşlerime emanet ediyorum seni…
Senin olmadığın akşamlarda Daha uzun kalıyorsun bende böylece. Senin olmadığın gecelerden uyandığımda Dilimde hep aynı cümle: Senin Olduğun Karanlığı, Sensiz Aydınlıktan Daha çok seviyorum…
Bir Dem Çay.. İki Nefeslik Sigara.. Gözlerimde Saklı Üç Damla GözYaşı.. İşte Aşk! !
Yıldızlara yağardı yağmurlar ben bakardım.. Aşk.. Bu cadde.. Bu sokaklar.. çoçukluğumu alıp gitti bana sormadan Ben bakakaldım..
Malzemesi tükenen bir fabrikadır aslında aşk.. Umudunu kaybetbeyenler malzemesi aşkın.. Sevilmek,.. Temiz bi sayfada yaralı bulunmak gibi.. Aslında herşey lekeli bi yerde.. her satırda.. Fakat aşk rolunu temiz bi sayfada oynar.. Aslını bilmeden.. Aslını anlamak imkansız..
Masum bi gülümseme taşır hep.. ama sahte.. Ama.. En basiti bi aşka merhaba.. Leylanın mecnuna ilk gülüşü.. İmkanı olsa aşktan korunmazmıydı insan.. Sevmek,..sonrası yıllanmış bi şarap tazeliği.. Adından daha uzunsun aşk.. Acınsa bildiğimden daha acı..
Biadını çok zaman önce doldurmuş bi kaç satır..
Sessizlik diyorum.. Susuyorum..
konuşma diyorum.. Susuyorum..
Yeter diyorum.. kes sesini.. susuyorum..
Susturamıyorum..
Bi isme kitlemiş kalbim.. Tekrarlayıp duruyor..
Susuyorum.. Susturamıyorum..
Ara sıra çıkıyorum buralardan.. İlk trene atlayıp geçmişin duraklarına bi yerlere gidiyorum.. Gülüyorum.. Gülümseten çok şey var orda.. Kahkalar atıyorum..
Sonra son tren saati.. Geri gelmek zorunda kalıyorum..
Umut etmek.. Beklemek.. Ve yetinmek, işte aşk.. Herşeyden fazla sevmesini umut edersin.. En sevilmek.. Sonra herşeye katlanır ve beklersin.. Ama olmaz ve sevildiğin kadarıyla yetinirsin.. İster umudu taşımaya devam et.. İster kulağına fısıldaması için rüzgara bırak gitsin.. Sen bilirsin.. Duymasının önemi yok.. Sen zaten yetinirsin..
Bunu yapmayı seviyorum.. Bu gece benim gecem.. Tüm satırlar benim.. özgürce saçmalamak istiyorum.. Ne yazdığıma bakmadan.. iki kere okumadan.. umursamadan.. Saçma sapan fikirlerle tutarsızca saçmalamak istiyorum..
Garip kelimelerden oluşan satırlar ne kadar hoş gelir kulağa.. Virgülü fazla, noktası tek olan, uzun cümleler.. Anlamak bazen zor geldiği için mi.. Sanmıyorum.. Bi nedeni yok sanırım.. ama etkileyici Aşk tek hece.. tek kullanımlık.. Cok uzun cümleler kurdurabilmesine rağmen tek hece.. Uzun bi cümlede iki kere kullanılamayacak kadar değerli.. Kaç kişinin dikkatini çeker bilmiyorum.. Ama biliyorum ki benim dikkatimi çekiyo.. Onu anlatmak için sayfaları doldurabilirsiniz.. Sayfalarca yazı ama özeti tek hece.. Aşk seni seviyorum.. Seni.. Adını.. anlamını.. Ve seni hak edenle yaşamayı seviyorum..
O sevgiyle beslenir, o yaşarsın. Ayakta kalabiliyorsan kelimelere dökülen tutkudur seni yaşatan. Hımmmmmmmmmmmmİşte belki de sen benim için ikinci şıksın ve bunu değiştirmeye ne senin gücün yeter ne de benim gücüm. _Belki de _O zaman sana anlatmamda sakınca yoktu Zaten sen de benim ilham perim değil misin? _Yok, tabi ki _Öyle miyim bilmem
_ilham perine benzemiyorum çünkü benden çok başkalarına yazıyorsun. _İlhan perim olsaydım tek bana yazardın. _Demek ki değilmişim. _Başkaları da _Sana peri olabiliyormuş _bak bunu yapma. Daha evvelde söyledim, şimdi de söylüyorum sen bir yana dünya bir yana bunu zaten biliyorsun. _Bunu biliyorum.
_ Onlar sadece çeşni _Hepsi gider sen kalırsın sen de değil senin göze görülmeyen tarafın hani kimsenin benden alamayacağı yanın. _Seni şaşırtan ne ki? _Bir de şöyle düşün ve bana hak ver Sen gittin geçen bu kadar zaman içinde ben seni aradım mı? veya seni rahatsız edecek bir harekette bulundum mu? Ne yaptım durmadan yazdım yazmaya beni senmi zorladın yoo. Eğer benim için gerçekten özel biri olmasaydın yazabilir miydim hayır. Ben hep kendi açımdan bakıyorum senin açından bakmaya bile gerek görmüyorum sen derdin ya senin görüşlerine karışmam bende senin düşüncelerine karışmam _tek isteğim ise senin gerçek hayatta mutlu olman diğer Yanda ise ben ancak seni sana yazarak mutlu edebilirim bu da az bir şey değil güzellik. _Evet haklısın _Evet haklıyım
Bunun için sen bende her zaman yaşayacaksın bilmesen de çok uzaklarda olsan da böyle yanı başımda olsan da senin gibi birini tanıdığım için, dostum arkadaşım ve hayallerim olduğun için, çok şanslı bir erkeğim
Tanrıdan gururumu yok etmesini istedim. Tanrı 'Hayır. Gurur benim yok edebileceğim bir şey değil, senin bırakabileceğin bir şeydir.' dedi.
Tanrıdan sakat çocuğumu iyileştirmesini istedim. Tanrı 'Hayır. Onun ruhu sağlam, vücut o kadar önemli değil, o geçici bir şeydir.' dedi.
...Tanrıdan bana sabır vermesini istedim. Tanrı 'Hayır. Sabır büyük acılar çekilerek öğrenilebilecek bir şeydir. Sabır verilmez, hak edilir.' dedi.
Tanrıdan beni mutlu etmesini istedim. Tanrı, 'Hayır. Ben sadece nimetlerimi sunarım, mutlu olmak sana bağlı.' dedi.
Tanrıdan beni çektiğim acılardan kurtarmasını istedim. Tanrı 'Hayır. Çektiğin acılar günlük kaygılarının önemsizliğini anlamanı, onlardan uzaklaşmanı ve bana daha çok yaklaşmanı sağlar.' dedi.
Tanrıdan ruhumu olgunlaştırmasını istedim. Tanrı 'Hayır. Kendi kendine olgunlaşmalısın, ama meyvelerini alman için yardım edeceğimden emin olabilirsin.' dedi.
Tanrıdan hayatı sevmemi sağlayacak her şeyi istedim. Tanrı, 'Hayır.Ben sana hayatı vereceğim, böylece hayata dair her şeye sahip olabilirsin.' dedi.
Tanrıdan, tanrıya duyduğum sevgiyi, başkalarına da duyabilmeyi istedim.
Tanrı şöyle dedi: 'Ohhh! Nihayet doğru bir şey istedin.'Ruhu olgunlaşmamış bir kul tanrıya hep 'ver bana...' ile biten dualar eder, olgunlaşmış bir ruh ise 'vermemi sağla...' diye bitirir dualarını...
Steve Goodier'ın 'Bir Dakika Hayatınızı Değiştirebilir' adlı kitabından alınmıştır.
Sevgilim, ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim. Elimde uçuk mavi bir kalem, cebimde iki paket sigara, Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden.. Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz, 'Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz'. Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere, O gülün yüzü gülmüyor sensiz, O köklensin diye pencerede suya koyduğun devetabanı, Hepten hüzünlü bu günlerde. ... Gür ve çoşkun bir günışığı dadanmış pencereye, Masada tabaklar neşesiz, Koridor ıssız, Banyoda havlular yalnız.. Mutfak dersen - derbeder ve pis, Çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş, Vantilatör soluksuz, Halılar tozlu, Giysilerim gardropda ve şurda burda, Memo'nun oyuncak sepeti uykularda. Mavi gece lambası hevessiz, Kapı diyor ki açın beni, kapayın beni. Perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi, Radyo desen sessiz, Tabure sandalyalardan çekiniyor, Küçük oda karanlık ve ıssız. Her şey seni bekliyor, her şey gelmeni, İçeri girmeni, Senin elinin değmesini, Gözünün dokunmasını Ve her şey tekrarlıyor Seni nice sevdiğimi…
Gökyüzünün kurşuni renginde mehtaba yansıyınca hayaller Ay çakılır gecenin içine acılar saklı kalır yarı karanlık yüzünde Gökyüzü kurşuniliğinden çıkamaz yıldızlar demir almazsa Mehtap bitimine varamadan güneş kavuşamaz akşamın kızıllığına Sersericedir benim gezinişlerim böyle gecelerin gizemli karartısında
Güneşi kıskandıran maviliğin enginliğinde gökyüzü kızıla boyanır Işıklar vurgundur mavinin ufkundaki kızıllığın güzelliğine Güneş koşar adım kavuşurken akşamın alacasında ki sevdiği kızıllığına Bense ufukta mavinin kızılla buluşmasında hayallerimin batışını seyrederim Kızılın alacakaranlığa vuran anlığında kalır hatırladıklarım Gözlerinin rengini anımsarım renk cümbüşünün gökyüzünde ki oynayışında
Dalgaların sessiz çırpınışı yakamozlarla buluşurken Gecenin derinliğine saklanır gizli sevdalıdır ayın karanlık yüzü Yıldızların uzaktan seyrine vurgundur gecenin siyahî rengi Sevdamın resmi dalgaların çırpınışıyla yakamoz ışıltılarına çizilirken Kurşuniliğiyle maviliğin önünden resmigeçit yapar gökyüzü Güneşin kızıllığında vurulur akşamın alacasına yolculuk yapan yıldızlar Sevdamın yansımasıyla mehtabın ışıltısında kaybolur yakamozlar
Ay karanlıkta mehtabına âşık, dalgalarsa çıldırmış yakamozsuz gecede Yıldızlar demir atmış geceye, çılgın dalgaların seyrinde Güneş sabırsız sabahına, hasretiyle tutuşmuş kızıllığına vurgun Ya ben işte o bitmeyen hayallerimin içinde günün son anlığında Meftunun olduğum gözlerinin renginde bitip gidiyorum Derinliğine saplandığım yüreğinin içinde sevdamızın resmini seyre dalıyorum
Haydi, sevdiğim dalgaların sessiz akıntısında sevgi deryasına dalıp gidelim Ayın karanlık yüzünde saklı kalsın sevdamızın gizli sırları Gece mehtabına varmadan yıldızlar demir almasın gecemizden Günün kızıllığından koparak elele hayallerimize koşalım Sevgimizle karanlığın gizeminde oynaşsın yakamozların ışıltıları
Dün bir dosttan, uzun bir mektup aldım Beni anlatmış sana ve sen ona 'Unuttum artık onu' demişsin. Hem bu sözü gülerek, ...Medar-ı iftihar ile söylemişsin. Unutamazsın Nokta Noktam Unutamazsın! Çünkü unutmak için önce unutulmak gerek Oysaki sen, Hala bende esen, Eski kavak yelisin. Unutamazsın... Kan değil, tüküremezsin, Ruj değil, silemezsin Dişi dudaklarına, dişimle yazdığım İki heceli erkek adımı Unutamazsın Nokta Noktam Unutamazsın! Seninle biz, hâlâ bir kabukta İki badem içi gibiyiz. Baharsın; kokacaksın Güneşsin; yakacaksın. Sabah yatağım kadar Rüya dolu Sabah yatağım kadar sıcaksın Unutamam Unutamazsın! Şimdilik bu kadar. Öbür mektubuma daha diyeceklerim var Darılma bana, gücenme sakın Ankara günlerinin bembeyaz ufkundan Binlerce selam sana. Bahar başladı nokta noktam Ankara'da bahar, veriminde Toprak ana Aylar var ki sana tek satır yazamadım Oysaki şimdi mevsim bahar Ötüşlerde adın, kokuşlarda tadın var Artık yazmalıyım. Takvime baktım bu sabah, ayrılalı beş Ay olmuş. Düşün ki Nokta Noktam Beş ay denilen nesne tam yüz elli Gün eder. Bunca uzun ayrılıksa; İnan bana Nokta Noktam İnsanı, her şeye küskün eder. İnan bana... Dargınlığım herkese Ve tek hasretim sana Düşünüyorum... Âşıklar pazarına çıkan yolu düşünüyorum. Bu yolun sağında yükselen Her geçişinde penceresinden tebessümler gelen Bahçesinde iri yedi veren, kayısı gülleri açan evi düşünüyorum. Bir türlü gelmiyor düşüncelerimin ardı Ablan yanımda çorapsız gezerdi, Başörtüsüz annen. Düşünüyorum... Bu mevsimde baban, Her akşam bir yerine iki içerdi. Miyoplaşınca gözleri 'Şair, iç be oğlum bahar dişidir doğurur' derdi. Bahar başladı Nokta Noktam. Ankara'da bahar, Gönül ufkunda yağmur bulutları Cennet olsa artik sevmiyorum Sevmiyorum sensiz baharı... Sen; ey yirmi dört baharın en güzel süsü! Sen; ey mutlu günlerimin mutlu türküsü! Sen; ey ilkyaz akşamları kadar güzel çocuk! Sen; ey Altın gözlerinin hisli dünyası! Ölümsüz bir yolculuk yaratan Sen; ey çıplak bir hançer gibi! Boylu boyunca gönlümde yatan Sen; ey her şeyim olan her şey! Son mektubunda söz verdin Tut diyorsun, unuttum Unut diyorsun, unutmak mı? Güneş tekrar doğmayı unutabilir mi hiç? Gönül ferman dinlemez sözü unutulabilir mi hiç? Sen; ey mutlu günlerimin mutlu türküsü! Sen; ey her şeyim olan her şey! Bu gece Yılbaşı... Başkent'de Kar yağıyor Nokta Noktam Başkentte kar ve tütüyor gözlerimde Küllenmiş bir mangal gibi hatıralar Başkent'de kar yağıyor, başkent'de kar... Bu gece yılbaşı. Bilirsin ki Nokta Noktam Yılbaşında hesaplanır Çoğu zaman insanların yaşı. Bu gece yılbaşı... Tokmaklarında yirmi dört hece Eğilip üstüme sessizce Şehrin kule saati Bilir misin Nokta Noktam? Bilir misin, bilir misin ne dedi? 'Şair, kutlu olsun, yaş otuz yedi.' Ve bir el saçlarımdan tutarak Kalbimi sana kadar sürükledi. Bu gece yılbaşı, başkent ayakta Çalınan Tuna dalgaları komşu plâkta. Ne de kıvrak bu vals havası Başladı yine gönlümün On yıl evvel ki kanaması Ne günlerdi o Günler cancağızım Ne günlerdi... Sen, on yedisinde sevgilerin sisinde Başı duman duman bir kız. Ben, yirmi üstünde Gönlü gördüğü her güzelliğe nişanlı Ölesiye bir şair, ölesiye bir delikanlı. Ne çabuk geçti zaman. Hey gidi Dünya hey... Bu gece yılbaşı Dışarıda kar yağıyor ve tütüyor gözlerimde Küllenmiş bir mangal gibi eski hatıralar Köşede bir kırlent, kırlentde bir resim. Bartın'da bahar. Elimle yapmışım 'asma köprüsünden' Kocanaz deresi Sağda, ortaokul Okulda, çocukların sesi. 'Çakır beylerin' elma bahçesi. Derede kayık, dümende ben. Küreklerde sen. Hava berrak, Hava ılık Hava temiz Ve sularda sarmaşan gölgemiz Bu gece yılbaşı, başkent ayakta Çalınan Tuna dalgaları değil artık komşu plâkta. Gönlüm bu diyardan çok çok uzakta. Dışarıda kar yağıyor. Dışarıda kar ve tütüyor gözlerimde Küllenmiş bir mangal gibi Eski hatıralar.
Bilir misin sen? sensizliğin ne demek olduğunu? hani... bir uzvundan kolundan bacağından vazgeçmek gibi, hani...uçurumlara karanlığa bile bile atlamak gibi...
Bilir misin sen? canım dediğinden ayrı kalmanın sancısını? hani...aldığın her nefeste hava diye sevdayı içine çekmek gibi, hani...her nefeste boğulurken bile bile geri geri yürümek gibi...
Bilir misin sen? yüreğinde seni taşırken kendi canından geçmeyi? hani...yağmur yağsada fırtına kopsada yangın sönmesin diye dua etmek gibi, hani... hiç sönmeyeceğini bile bile kor alevi ellerinle alıp yüreğine koymak gibi...
Bilir misin sen? severken gitmenin yüreğe kaç hançer sapladığını? hani...yıldızsız bir gecede karanlığı delercesine aniden ayın doğmasını beklemek gibi, hani.. dönmeyeceğini bile bile her an her yerde karşına çıkacakmış gibi...
Bilir misin sen? ruhsuz bir bedeni ceset gibi oradan oraya taşımayı? hani...dizlerinin üzerinden kalkmaya çalışırken yeniden yeniden yıkılmak gibi, hani... yolun dümdüz olsada bile bile her adımda tökezleyip düşmek gibi...
Bilir misin sen? yüreğinde taşırken seni, senden sensizliğe gitmeyi? hani...okyanusda fırtına da tek kürekle bir sandalın içinde dalgalarla boğuşmak gibi, hani...bir liman olmadığını bile bile deniz fenerinin ışığını görmek için hep ileriye ileriye bakmak gibi...
Bilir misin sen? yalvarırcasına gecelerden gündüzü dilemeyi? kaç sabahı sensizliğinle bitirmeyi... soğuk taş duvarlara başını yaslayıp ağlamayı... koynuna sessizliği alıp hıçkırıklara boğulmayı, sensizliğinle her an seni yaşamayı, var olmadan sevginle sen olmayı,
Bilemezsin. severken gitmenin ne demek olduğunu sen hiç severken gidenlerden olmadın ki, sen hep sevilip sevmeden gidenlerden oldun, asla da bilemeyeceksin! çünkü sen asla sevmeyi öğrenemeyeceksin...
Ters yanına denk geldik hayatın, Ya da tersine çeviremedik akan zamanı. Ölümü gölge yapıp arkamıza inadına yürüdük Güneş’e Ve yaş olup söndürdü yüreğimizdeki yangını, Gözlerimizde büyüttüğümüz neşe… Beceremedik yaşamayı sevdiğim, Sanki hep varmışız gibi, Sanki hiç yok olmayacak gibi, Ya da duyacakmış gibi bu dağ, bu deniz; Sustuklarımızdı hep, asıl söyleyeceğimiz… Zaten bir sıfır yenik başlamadık mı hayata? Yani oyuna bir can borçlu oturmadık mı? Ama biz bütün kartlarımızı çevirdik elvedaya, Ve tek kozumuz sevgiyi; Tükettik acımadan yalanlarla….
Bir gün gözbebeğinde donup kalır Sır gibi sakladığın gülüşler Ve sonsuzluğa uğurlanır sonra Gözyaşlarınla avuttuğun O dağ gibi düşler… Dedim ya gözüm borçlusun Ve alacaklındır Azrail, Ansızın yapışır yakana O zaman dile gelir, geldiğimiz toprak, “Şimdilik bu kadar” der Tutar kolunu, Ve selamını hiç esirgemez ölüm; Sen çevirsen de yolunu… Gidersin sen de her gelen gibi. O zaman kapkaradır yüzün Ya da ak Ama susarak, Af bile dileyemeden; Beklersin bir çiçeğin kokusuna karışmayı… Belki de alışamadan zamana Ama “Hiç beklenmedik bir an” a Sürüklenirsin karşı koymadan. Belki yarin gül yanağını Hiç öpemeden, Tanık olamadan Bir keratanın ilk aşkına Veya bir delikanlının rüyasında uyanmadan, Tok yada doymadan Çekilirsin yalnızlığa… O zaman annenin elleri bile ısıtmaz seni, Gidersin sen de Gidersin her gelen gibi…
Anlayacağın sevdiğim; Ne deplasmandayız bu hayatta; Ne de ev sahibi, Kim daha derine gömerse acılarını Odur bu aşkın galibi...
''DOSTLUK; Kaybolduğun bir ormanda sana yol gösteren IŞIKtır.''
****GErçek arkadaş sağlık gibidir.Değeri ancak o yok olunca anlaşılır.****
______Gerçek dostluklarda mayası bayağı olanların anlayamayacakları bir tat vardır.______
Gözler arasındaki ilişkiyi biliyor musun? Onlar birlikte göz kırparlar, birlikte ağlarlar, her şeyi birlikte görürler ve birlikte uyurlar. Buna rağmen asla birbirlerini görmezler. Arkadaşlık bunun gibi olmalı. Arkadaşsız hayat cehennem gibidir.
Atatürk'ü bu kadar güzel ifade eden bir cümleyi bugüne kadar duymadım.
Ne kalbimizdesin, ne sen ölmedin yaşıyorsun gibi kalıplaşmış cümlecikler bu ifadenin yanına bile yaklaşamaz. 'Türkiye, Atatürk’ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...
Mutlu iken söz verme. Üzgünsen cevap verme. Öfkeliysen karar verme.
Hep meşgul olduğunu söylersen, hiç müsait olmazsın. Hep zamanın olmadığını söylersen, hiç zamanın olmaz. Hep yarın yapacağını söylersen, yarın hiç gelmeyecektir.
Sabah uyandığımızda iki seçeneğimiz var.
Ya tekrar uyuyup rüya görmek, ya da uyanıp rüyanın peşinden koşmak.
Yaşamda en önemli şey kazançlarımızı kullanmak değildir. Bunu herkes yapar. Asıl önemli olan kayıplarımızdan kazanç sağlamamızdır. Bu zeka gerektirir; akıllı insanlarla aptal insanlar arasındaki fark budur. William Bolith
***Sevgi hiçbir zaman kendiliğinden yok olmaz.Karşılık görmediği zaman,yine kişinin yüreğine geri döner ve o yüreği daha sevgi dolu bir yürek yapar.***
Ne, herkesi düşünmekten kendini, ne; kendini düşünmekten herkesi unutmamalı!
Bilmeli; çok kısa olduğunu hayatın; hep vermek ya da hep almak için...
Sadece, anlatacak bir şeyleri olduğunda değil, Söyleyecek bir şey bulamadığında da dinleyebilmeli!
Aklı ve kalbiyle katılabilmeli sohbetlere... Hafızası olmalı insanın; hiç değilse, aynı hataları, aynı bahanelerle tekrarlamaması için!
Soruları olmalı, yanıtları bulmak için bir ömür harcayacak! Dostları olmalı, ruhunun ve zihninin sınırlarını zorlayacak!
Herkese yetecek kadar büyük olmalı sevgisi; Ama, kapasitesi sınırlı olmalı yüreğinin ki, hakkını verebilsin sevdiklerinin;
Zaman bulabilsin; Bir teşekkür, bir elveda için...
Yaşam dedikleri bir sınavsa eğer; Asla vazgeçmemeli sevmek ve öğrenmekten;
Ama, herkesi sevemeyeceğini de her şeyi bilemeyeceğini de fark edebilmeli insan!
Tıpkı, her şeye sahip olamayacağı gibi...
****Kör cehalet çirkefleştirir insanları! Suskunluğum asaletimdendir... Her lafa verecek bir cevabım var...
Lakin bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye...****
Bir pınarsın,içilen ama kanılmayan Seveni yanıltmayan,sevince yanılmayan Özlenen sen,özleyen sen,özleten sen Varken doyulmayansın,yokken dayanılmayan..... Ümit Yaşar OĞUZCAN.......
**** Geldiğin zaman boşluk dolduran değil,gittiğin zaman yeri doldurulamayan ol.....****
BİR SÜRE SONRA Bir süre sonra, bir eli tutmakla bir ruhu zincirlemek arasındaki ince farkı öğrenirsin,
Ve aşkın yaşlanmak, birlikte olmanın da güvende olmak anlamına gelmediğini öğrenirsin,
Ve öpücüklerin sözleşme ve hediyelerin de vaat olmadığını öğrenmeye başlarsın,
Ve yenilgileri başın dik ve gözlerin açık karşılamaya başlarsın, bir çocuğun üzüntüsü ile değil, bir yetişkinin zerafeti ile,
Ve herşeyi bugünü düşünerek yapmayı da öğrenirsin çünkü yarın ile ilgili herşey belirsizdir.
Bir süre sonra güneş ışığının yakıcı olduğunu öğrenirsin eğer fazla maruz kalırsan.
Bu yüzden, başka birisinin sana çiçek getirmesini beklemeden kendi bahçeni yarat ve kendi ruhunu kendin süsle.
Ve göreceksin ki dayanıklısın.. Ve kuvvetlisin, Ve değerlisin...
Veronica A. Shoffstall
Buyrun, oturun dostlar, hoş gelip sefalar getirdiniz. Biliyorum, ben uyurken hücreme pencereden girdiniz. Ne ince boyunlu ilâç şişesini ne kırmızı kutuyu devirdiniz. Yüzünüzde yıldızların aydınlığı başucumda durup el ele verdiniz. Buyrun, oturun dostlar hoş gelip sefalar getirdiniz. Nazım Hikmet RAN
Şakacı Güler, gülümser bir şakacı, Güldürür,düşündürür, Arada-bir durur, gözleri dalar, Neler söyler, neler susar.. Yoksa, çok acı bir şakayı Şakadan da olsa, Çok yalın bir karanlığa mı saklar.. Oynadığı oyunsa, Yaşamda oynadığı, Oyununu mu yaşar.. Oyunda yaşadığı, Yaşamını mı oynar.. Yaşarcasına, oynarcasına. Öyküler anlatır olmuşcasına, Sonunu mutlu bağlar, Gider evinde ağlar.
Bindiğim otobüs,yol alırken, Ben cam kenarında oturmuş, Yol çizgilerini izliyorum, Sen geldin aklıma birden, Otobüsün camından bakarken,
Seni düşünmek ne saçma! Ellerimde kelepçeler,gidiyorum, Sensizlikle yaşamaya mahkum, Ben yine de seni düşünüyorum.
Neden karıştırırım anılarımı, Yaşanacak yeni aşkları,sevdaları, Bulamamaktan mı korkuyorum? Öyle bir sevgiye özlem ki, Yarıda bıraktığın,hatta benim, Hiç başlayamadığım dır belki.
Yaşayabilseydim seninle o aşkı, Nasıl olurdu hayal ederim hep, Hatta herşeyi ortada bırakıp, Bana kaçıp geldiğini düşünürüm, Yaşayamadığım günleri düşünürüm de, Sanki geceleri yaşayabilmişim gibi? Düşünmem sensiz geçen geceleri, O geceleri,ayırmışım bir kenara, Kıyamam sensiz geçen gecelerime, Çünki rüyalarım var o gecelerde, Seni yaşadığım rüyalarım var, Uzun geceler,hayalde olsa, Delicesine seni yaşadığım geceler,
O yüzden,geceler bir başkadır bana, Sensiz geçmedi tek bir gecem, Her gece rüya,her rüyamda sen vardın, Nasıl yaşardım rüyalarımda seninle, Nasıl çılgınca ah bir bilsen?
Kötü olan ne bilir misiniz? Uyanmak sabahları,bir boşluğa, Uyanmak bir başına,yalnızlığa, Gün boyu gecenin rüyasını anmak, Günün bitmesini bekleyip, Sana sarılacağım rüyanın, Gecesini sabırsızlıkla beklemek?
Gece olunca rüyamda, Yanıma gelmeni,Sıcacık ellerinle, Boynuma sarılmanı beklemek, Ayaklarını ayaklarıma dolayıp, İçimde kabolmanı görmek, Böylesine iç içe,sabaha kadar, Doyasıya seni,seninle yaşamak, Sabah olunca uyanmak yalnızlığına, Anımsamak rüyada geçen geceyi,
Nereye kadar gidecek acaba, Oynattığın bu oyunun sonu, Unutur muyum dersin bir gün seni? Unutur muyum sana olan sevgimi? Yaşadığım o muhteşem geceleri, Söyleyin dostlar bana,unuturmuyum? O güzeli ve onunla yaşadığım geceleri.
Gözlerinde görmek neşeyi O baygın bakışlarında Sevgi ile ışık saçan parıltıları Mutluluk en çok senin olmalı Bunu samimiyetle söylüyor yüreğim Duru ve engin kişiliğinle En çok senin hakkındır mutlu olmak Ben elimden geldiğince çabalarım Seni sevmek ve sevindirmek için Hüzün de yakışıyor sana sevgilim Ama seni üzgün görmeye katlanamam Uzun gecelerde rüyamsın Gündüz düşlerimde Bana benzeyen ortak yanlarımız Ve sevgimize anlam katan aşkımız Her şey çok anlamlı Hiçbir şey tesadüf değil aslında Mutlaka böyle olması gerektiği içindir Ben senin sen de benimsin Bizleri buluşturan her neyse Bunun anlamı çok yücedir Sevgi ile bakabiliyorsak ikimiz Ve mutlu bir beraberliğin ilk adımlarını Birlikte atıyorsak 'hayat güzeldir' Yaşam seninle yaşanabilir Dünya senin varlığınla görkemli Aşkımız sönmeyen bir volkandır İyi ki doğdun bitanem İyi ki varsın nazlı sevgilim.
Benim seni sevdiğimi kimse bilmesin diye, senin bana söylemek istediklerini kimse duymasın diye, sevgimizi, birbirimizi sevdiğimizi kimseler anlamasın diye, ben bütün yaşam kapılarını kapatırken, kendimi sadece yalnızlığımla hapsediyormuşum…
Seni sevdiğimi kimselere söylemeden çıldırasıya yalpalayarak dolanırken girdaplarda, yasaklı aşkların yazıldığı levhaların altında geçti uykusuzluklarım sürgünlerle…
Seni sevmekle, sensiz yaşamın arkasında aşılmaz bir köprü varmış… Artık herkes benim yanımda senin gölgeni arar, herkes ben yalnızlığımdaki senin kalabalıklığına bakar… Uçsuz bir köprü bu, ardı boşluk, önü uzak bir çıkmaz… Benlerdeki sen kalabalıklığı senlerdeki yalnızlığımdı aslında…
Seni sevmelere atıyorum kendimi, bir perişanlık, bir mahzunluk çıkıyor karşıma, seni sevmenin pürtelaşı vuruyor bedenime…
Hangi bedellerle bende kaldın, bedestenlerin rutubetli duvarları ardında hangi anlarım yok pahasına satıldı… Bir hüzün telaşı bu, gözlerimdeki rutubet kokularına kadar bulaşan…
Seni sevmekle, ölmek arasına kurulan bir köprü oldun bende, bense o köprüde yorgun bir beden…
Hayat savunmasını bilenlere güzeldir...
Bir bakışa, bir sese, bir nefese muhtaç bir bakış savurdum lifli bedenimden… Acınası yalvarışlar bunlar, at kendini sokağa, karanlıklarla sarmalan, dolan kendi ruhunun şekilsizliğine… Hayat bana zorlaştırırken bir portrelik yüz geçti an be an gözlerimden düştü her güzellik… Saklanıyorum kendi kulvarlarımda… Her rengin sahibi, her sesin sahibi varmış… Oysa benimkinde hüznün duruşu dikilmiş karşıma…
Behey hayat, sadece bana mı ait bu yalnızlık?
Yabancılaştım sanki satırların arasında, kayboldum derken de aradığım bir portreydi göz diplerime bakan... Yazılmamış ve de okunamamış çok kesit vardı yaşamımızda, belki de biz tekrar okumak istemiyoruz, puslanmış anıları… Bazen duymaza, bazen de görmeze gelir aşk, oysa sevmeyi de sevilmeyi de çok iyi bilir kendince…
Ben o rüyaları göremez oldum artık yasaklı listelerine geçmiş adımız rüyada da olsa sessiz kalır düşüncelerimiz... Göçler başlamış rüya sonrası düşüncelerde, kimsesizlik damgası vurulmuş yüreğimize, isteklerimiz hapsolmuş damlara, vurgun altında kalarak ezilmiş benliğimiz, bir topal yürüyüş başlamış yok oluşa dair düşüncelerde, kirazlar çiçek açmış beyhude geçen ömürden, sadece bir of sesi yankılanmış duvar aralıklarından…
Hesabı verilememiş çok anı kalmış geride, bazıları yaşanmamışlığa sayılmış, bazıları da pişmanlığa, kalemle düşmemiş anılar bunlar, beyhude kalmış istekler... Boş verilmiş, boşa sayılmış tümden bu yaşam, bir pişmanlık sarmalanmış yaşam karelerine, umutsuz seslerle karışmış kelebek düşlerine, hepsi üç günlük ömre sığdırılmış yapı taşları ile örülmüş duvarlar yıkılmaya mahkum ki devrilse ne yazar bu hayata...
Sevgi doğuş Sevgi oluş Sevgi duruş Sevgi hasret Sevgi özlemdir Sevgi umut Sevgi çare Sevgi ölüm Sevgi kalım Sevgi isyandır Sevgi barış Sevgi yarış Sevgi ermek Sevgi Yunustur Sevgi Mevlana Sevgi Fuzuli Sevgi Nesimi Sevgi Ali Sevgi Osman’dır Sevgi Leyla Sevgi Mecnun Sevgi Ferhat Sevgi Şirin’dir Sevgi duygu Sevgi tutku Sevgi utku Sevgi hikemdir Sevgi insan Sevgi kan Sevgi damar Sevgi fikirdir Sevgi feda Sevgi vefa Sevgi yalnız Sevgi doğruluktur Sevgi vuslat Sevgi hicret Sevgi gurbet Sevgi çöl Sevgi yolculuktur Sevgi yürek Sevgi İbrahim Sevgi yakan Sevgi ateştir Sevgi türkü Sevgi şarkı Sevgi beste Sevgi şiirdir Sevgi kalem Sevgi selam Sevgi barış Sevgi esenliktir Sevgi çiğdem Sevgi menekşe Sevgi sümbül Sevgi gonca Sevgi güldür Sevgi eylül Sevgi hazan Sevgi hicran Sevgi hüzündür Sevgi diriliş Sevgi bahar Sevgi tomurcuk Sevgi kelebek Sevgi çiçektir Sevgi damla Sevgi su Sevgi yağmur Sevgi rahmettir Sevgi dağ Sevgi deniz Sevgi öteler Sevgi evrendir SEVGİ HER ŞEYDİR.
GERÇEK DOSTLUKLARA Hani diyorum da, insanın gerçekten mükemmel bir dostu olsa... 'Onu', şöyle, içine sindire-sindire, kocaman bir sarılsa... Yüreklilikle söylediğiniz... 'Canım benim! .. dediğiniz... Telefonda bile saatlerce konustuğunuz, sıcacık biri...
Özlediğinizde, hayal kurduğunuzda yanınızda o var mı? Sizi hiç yalnız bırakmayan biri... Cesur, sempatik, azimli, kararlı,.. Arayan, soran, 'Seni özlüyorum' diyen biri. Böyle bir canlı ile her şeyi konuşabilir, paylaşabilirsiniz. Yanıltmaz! Anlayışla karşılar her şeyi... Hataları, günahları-sevapları her bir şeyi konuşabilirsiniz onunla... bir arayış içinde olmanıza gerek yoktur. O kendiliğinden çıka gelir zaten. Bir gün bir bakarsınız, karşınızda... Bir de bakmışsınız sımsıcak sohbetler, derin konular, sırlar, paylaşımlar... Kimseye söyleyemediğinizi, en yakınınıza anlatamadığınızı, geçmişteki izleri, geleceğe dairlerinizi, sadece ona anlatır olursunuz. Kadın, erkek fark etmez. Bir dost bulun! Ama gerçek olsun. Aradığınızda işinizi değil, sizi soran... Kötü gününüzde ev sahibi, iyi gününüzde kiracınız olsun. Anlatsın, konuşsun, açık-seçik, korkmadan yaşasın. Güvensin! Cinsiyeti olmasın! Bir kartal kadar haşin, bir maymun kadar şaklaban, bir ceylan kadar narin olsun. Doğruları söylesin. Gözleriyle ve kalpten konuşsun. Yaşasın! Doya doya yaşasın, doya doya yaşatsın. Beyninden değil, yüreğinden versin. 'Olsun varsın! Paylaşırım.' desin. Bir dostunuz olsun. Sizi ve benliğinizdekileri paylaşsın... Dost olsun! Ama... Gerçek bir dost..
Ali.' Nin Yolu Kanındanım ALİmin dönmem yolumdan Değilmiki Ali Muhammedin soyundan Hasan ile Hüseyin Fatımanın canından Kıyan ise lanet mervanın kirli donundan
Hüseyin susuz kaldı Kerbelanın yolunda Alevinin orucu Hasan Hüseyinin yasından Söyle kahpe ne zevk aldın masumların kanından Lanetin mervana olsun yeri gögü yaradan
Yağlı ilmek takan Pir Sultanın boynuna Madımakta yaktında boğmadınmı dumandan Bebek ana demedin Maraşı boyadın kana Oruç tutup namaz kılsan af edermi yaradan
Cem bağlandı Allaha ibadet için Üç mum yakıldı Allah-Muhammed-Ali için Semaha döndü canlar,hü deyip Allah için Aklı ermez yezidin iftirası bunun için
kadınların dili Oglum bir hafta sonra evleniyor. Sorumluluk sahibi bir baba olarak, ona ögüt vermem gerekiyor. Fakat bunu evde yapamam çünkü annesi agız tadıyla ögüt vermeme izin vermez, sözü agzımdan kapıp kendi devam eder.! s yerimden ogluma telefon açtım, aksam yemegini dısarıda birlikte yiyelim, dedim. Deniz kenarında ki bu sirin lokantada simdi onu bekliyorum. Geliyor aslan parçası, yakısıklılıgı da aynı ben.Hos besten sonra konuya giriyorum. -Oglum haftaya dügünün var, bir baba olarak sana bazı konularda yol yordam göstermem gerekiyor. Kaç dil biliyorsun oglum sen? -! ngilizce, Fransızca bir de kendi dilimi de sayarsak Türkçe'yle üç dil oluyor. -Bugün ben sana dördüncü dili ögretecegim. Dilin adı Bükçe. Kadınlar tarafından kullanılır. Sen buna 'kadın dili' de diyebilirsin. -Kadınların ayrı bir dili mi var? -Tabi ki. Eger kadın dilini bilirsen bir kadınla yasamak dünyanın en büyük zevkidir ama bu dili bilmezsen hayatın kararabilir. O yüzden bir kadınla mutlu olmak isteyen her erkek Bükçe'yi ögrenmeli. -! yi de niye Bükçe? -Çünkü kadınlar konusurken genellikle, söyleyecekleri sözü, net söylemezler. Egip bükerler onun için dilin adını 'Bükçe' koydum. -Bükçe zor bir dil mi baba? diye sordu gülerek. -Bana bak, çok önemli bir konu, egleniyor gibisin biraz ciddiye al. Bir kadınla mutlu olmak istiyorsan bu dili bilmen çok önemli. Çünkü kadınlar sözü bükerek Bükçe konusurlar sonrada senin sözün dogrusunu anlamanı beklerler. Felsefesini anlarsan kolay, anlamazsan zor. -Tamam baba, haklısın ciddiyetle dinliyorum. Peki, sence kadınlar neden bizimle aynı dili konusmuyorlar, söyleyeceklerini direkt söylemiyorlar. -Bence bir kaç sebebi var. Birincisi, duygusal oldukları için, hayır, cevabı alıp kırı lmaktan korktuklarından dolayı, sözlerini de dolaylı söylüyorlar.! kincisi, kadınlar dünyaya annelikle donanımlı olarak gönderildikleri için onların iletisim yetenekleri çok güçlü. -Bu konuda biz erkeklerden bir sıfır öndeler yani. -Ne bir sıfırı oglum, en az on sıfır öndeler. Düsünsene, henüz konusmayan, küçük bir çocugun bile yüz ifadesinden ne demek istedigini hemen anlıyorlar.! sin kötüsü kendiler leb demeden leblebiyi anladıkları için biz erkekleri de kendileri gibi zannediyorlar. Onun için, leb, deyip bekliyorlar. Hatta bazen, leb, demek zorunda kaldıkları için bile kızarlar. Niye, leb, demek zorunda kalıyorum da o düsünmüyor, diye canları sıkılır. -Biz de bazen Canan'la böyle sorunlar yasıyoruz. Niye düsünmedin, diye kızıyor bana. -Kızarlar oglum kızarlar. Kadınlar ince düsüncelidirler, detaycıdırlar, küçük seyler gözlerinden hiç kaçmaz. Bizim de kendiler gibi düsünceli olmamızı beklerler fakat erkekler onlar gibi degil. Biz bütüne odaklıyız, onlar detaya. Beyinlerimiz böyle çalısıyor. -Ne olacak baba o zaman, yok mu bu isin çaresi? -Var dedik ya oglum, Bükçe'yi ögreneceksin, bunun için buradayız. Hazır mısın? -Hazırım baba. -Bükçe bol kelime kullanılan bir dildir. Biz erkeklerin on kelime ile anlattıgı bir konu, Bükçe'de en az yüz kelime ile anlatılır. Dinlerken sabırlı olacaksın. Mesela karın o gün kendine elbise aldı, diyelim. Bunu sana 'bu gün bir elbise aldım.' diye söylemez. Elbise almak için dısarı çıktıgı andan baslar, kaç magazaya gittiginden, almak için kaç elbise denediginden, indirimlerden, yolda gördügü tanıdıklarından alırken yaptıgı pazarlıktan devam eder ve sana kocaman bir hikaye anlatır. -Hikaye dili yani. -Aynen öyle. Sen akıllı bir erkek olarak ona asla, 'Hikaye anlatma, ana fikre gel, kısa kes.' demeyeceksin. Böyle bir sey dediginde, bittin demektir.! ster öyle de, istersen 'seni sevmiyorum.' de.! ki durumda da 'seni sevmiyorum' demis olacaksın. -Ne alakası var, baba. Sen i sevmiyorum demekle, kısa anlat demenin. -Çok alakası var. Kadınlar dinlenmedikleri zaman sevilmediklerini düsünürler. -Bu önemli, Bükçe'de dinlemek sevmektir, diyorsun. -Aynen öyle. Devam edelim. Bükçe ima dolu bir dildir. Kadınlar konusurken, bir seyler ima etmeyi severler. Biz erkeklerde imalı konusuyoruz diye düsünürler ve sözlerimizle onlara ne demek istedigimizi çözmeye çalısırlar. Oysa erkeklerin ima yetenegi pek gelismemistir. Bizim kastımız söyledigimiz seydir. -Geçen hafta Canan bana 'Bir kaç kilo daha versem gelinligin içinde daha iyi duracagım.' dedi. Ben de 'Böyle de iyisin.' dedim. Canı sıkıldı bir kaç saat surat astı. 'Neyin var.' diye sordum. 'Hiçbir seyim yok.' dedi. Sence nerede hata yaptım? -Böyle de iyisin, derken o 'de' ekini orda kullanmamalıydın. Canan bunu söyle anlamıstır. Böyle de fena sayılmazsın, eh iste, idare edersin ama tabi daha da iyi, daha da güzel olabilirsin.' -Peki ne demem gerekiyordu? -Sunu hiç unutma. Kadınlar kendileri ile ilgili, giysileri ile ilgili ya da aileleri ile ilgili bir soru soruyorlarsa, kesinlikle iltifat bekliyorlardır. Es kaza elestirmeye kalkarsan yandın. Bunu hiç unutmazlar. O gün 'Hayatım sen zaten çok güzelsin, kilo vermeye falan bence ihtiyacın yok.' deseydin, o günün zehir olmazdı. Mesela bir gün kucagına oturup, agır mıyım, derse sakın 'evet, biraz' falan deme 'hayır' de. Yoksa bir daha kucagına oturmaz. -Yani diyorsun ki bir kadın her daim güzeldir, her giydigi yakısır ve her kadının annesi bir hanımefendi, babası da beyefendidir. Bana ne yaparlarsa yapsınlar. -Aferim oglum, çok hızlı anlıyorsun bana çekmissin. Kadının, kendi anne babasıyla sorunu olsa, kendi elestirir ama asla senin elestirmeni kabul etmez. Bunu kendine hakaret olarak alır. -Ve asla unutmazlar, degil mi? -Aynen öyle. Yıllar önce annene, annesi için 'biraz cimri' demistim. Hala 'Sen benim annemi sevmezsin.' der ve annesi bize bir sey aldıgında gözüme sokar, en çok görecegim yere koyar. -Hadi o konularda dilimi tutarım da, su ima isini çözmek zor geldi. -Zor gibi ama biraz gayret edersen çözersin. En önemlisi imaları anlayacaksın ama 'sen sunu mu demek istiyorsun.' diye asla yüzüne vurmayacaksın. ! lla Bükçe anlatacak, asık bir yüzle karsılasmamak için senin de anlaman gerekiyor. 'Hayır, evde yiyecegim ama istersen hazır bir seyler alıp geleyim, ne dersin.'dedim. 'Tamam' dedi. Döneri sever biliyorsun, dün eve giderken, ekmek arası döner yaptırdım. Onun dönerini de kepekli ekmek arasına yaptırdım. Bunu düsündügüm için ayrıca sevindi. O da diyette, dügünde daha zayıf görünme derdinde, bu sıralar. -Bu Bükçe'de kısa konusma yok mu baba? -Var ama yerinde olsam hiç tercih etmezdim. Kadın konusmuyorsa ya da kısa konusuyorsa kesin ciddi bir sorun var demektir. Mesela baktın canı sıkkın, soruyorsun, 'Neyin var' diye. 'Hiçbir seyim yok.' diyorsa, aman bir seyi yokmus, diye bırakma. Yoksa az sonra, çok ilgisiz oldugundan yakınarak, aglamaya baslar. -Bükçe'de 'Hiçbir sey yok' demek 'Çok sey var, benimle ilgilen' demek oluyor, o zaman. -Evet. Biz erkekler 'Bir sey yok.' diyorsak ya gerçekten bir sey yoktur, sadece basımızı dinlemek istiyoruzdur ya da bir sey vardır ama; su anda konusacak bir sey yok.' diyoruzdur. Her ikisinde de konusmak istemiyoruzdur. Ama kadınlar ilgiyi sevgi olarak gördükleri için 'Bana deger veriyorsan, ilgilen ki anlatayım.' demek istiyordur. Çok nadirdir, gerçekten anlatmak istemiyor olabilir, o zaman da fazla üstüne varıp bunaltmayacaksın tabi. -Bir arkadasım da kadınların 'peki' demesi tehlikelidir, demisti. -Dogru. Bir kadının agzından çıkan 'kuru bir peki, olur, tamam' her zaman tehlikelidir. Bu Bükçe de 'Simdi tamam diyorum ama acısını daha sonra çıkaracagım.' demektir. Sana en kısa zamanda kesin bir ceza keser. Fakat pekinin yanında 'peki canım, olur hayatım' gibi bir hosluk ekliyorsa korkmaya gerek yok. -Zor bir dil baba. -Yok yok gözün korkmasın. Bükçe, konusman gerekmiyor. Dili anlaman yeterli. -Anlamak da pek kolay degil ama. -Korkma o kadar zor degil. Devam edelim. Kadınlar istediklerini söylemek zorunda kalınca, düsünemedigimiz için biz erkeklere kızarlar, ve konusurken suçlayarak konusurlar fakat suçladıklarının farkında olmazlar. Sitem ediyoruz zannederler. -Nasıl yani? -Mesela, karın sana 'ne zamandır dısarı çıkmadık.' derse bunu suçlama olarak üstüne alma, seninle gezmek canı istiyordur, bunu sen düsünüp teklif etmedigin için kalbi kırılmıstır. Maksadı seni suçlamak degildir. 'Daha geçenlerde gezmeye gittik.' gibi bir savunmaya girme. 'Tamam canım haklısın, ben de istiyorum, en kısa zamanda gideriz.' de, konu kapanır. Tabi ilk fırsatta da sözünü yerine getirirsen iyi olur. -Küçük ama önemli detaylar. -Aynen öyle. Mesela karın 'üsüdüm' diyorsa, üstünü kalın giy demeni ya da kombiyi açmanı degil, ona sarılmanı istiyordur. -Keske okullarda ögretselerdi biz erkeklere Bükçe'yi. Ne kadar erken baslasak o kadar çabuk kavrayabilirdik, belki. -Haklısın aslında ben de sana ögretmek için geç kaldım. Neyse zararın neresinden dönülse kardır. -Not mu alsaydım, epeyce detayı varmıs dilin. -Sen bilirsin oglum, unutacaksan al. Keske ben de not alıp gelseydim. Umarım sana eksik ögretmem. Simdi aklıma geldi. Kadınların en nefret ettigi sözcük 'Fark etmez'dir. Fark etmezi kadınlar 'Hiç umurumda degil, ne yaparsan yap ' diye anlarlar. -En degerli sözcük nedir? -Sen bil, bakalım. -Seni seviyorum, demek herhalde. -Evet, kadınlar 'seni seviyorum' sözünü sık sık duymak isterler. Biz erkekler söylemistim, zaten biliyor diye bu konuda gaflete düsmemeliyiz. -Bükçe sadece konusma dili midir baba? Bunun bir de davranıs dili var gibi geliyor bana. -Ben de tam ona geliyordum. Kadınlar küçük seylere önem verirler. Aksam ona sarıl, televizyon izliyorsan sarılarak izle. Gündüz onu düsündügünü ifade etmek için kıs acık da olsa bir mesaj gönder, küçük sürprizler yap. O yemek hazırlarken ona yardım et, salata yap, çay demle. -Aksam gelip sırt üstü yatmak yok yani. -Gözünde büyütme. Sayınca çok sey gibi görünüyor ama aslında bunlar zaman alacak, zor ve masraflı seyler, degil. Sen bu küçük seylere dikkat et, zaten karın sana pasa gibi davranır, seni yormaz. Bir erkek bu küçük seylere dikkat etmezse zamanını karısıyla büyük kavgalar yaparak geçirir. Sevgiyle geçirmek varken niye kavgayla geçiresin ki? Kadınlar çok vericidir ama eger sen hep alıp vermezsen, bir gün birden patlarlar. Küçük küçük alırlarsa, büyük büyük verirler. -Tamam baba bunlara dikkat edecegim. Garson yemek tabaklarını kaldırırken oglumun telefonu çalmaya basladı. Belli ki nisanlısı arıyor, konusmak için deniz kenarına dogru adımlamaya basladı. Az sonra geldi. -Baba çok tesekkür ederim. Bükçe'yi anlamaya basladım. Canan aradı. 'Salonun perdelerini ne renk olsun karar veremedim, yarın birlikte m i baksak.' dedi. Tam 'Fark etmez, sen seç' diyecektim ki bunu senin söyledigin gibi 'Ev de perde de umurumda degil' gibi anlayacagı aklıma geldi. 'Tabi canım, istersen birlikte bakabiliriz ama ben senin zevkine güveniyorum, sen seç istersen,' dedim çok mutlu oldu. Kendi seçecek. -O zaten perdeyi çoktan seçmistir de kadınlar illa yaptıklarını onaylatmak isterler. Birlikte de gitsen o seçtigi perdeyi almak isteyecektir. Biz erkekler onların ne demek istediklerini anlarsak, islerden kolay sıyırırız. -Baba tekrar tesekkür ederim. Bu iyiligini hiç unutmayacagım. Bana Bükçe'yi ögretmeseydin halimi düsünmek bile istemiyorum. -Sanslısın oglum. Benim seninki gibi bir babam yoktu. Bunları deneye yanıla ögrenmem yıllarımı aldı. Sen yine iyisin, hazıra kondun. Güle güle kullan, isteyene de ögret, herkes de güle güle kullansın. Kullansınlar ki yüzleri gülsün.
YANLIZLIK BAZEN İYİ ÇOK NADİR ZAMANDA ÇEKİLMEZ OLSADA HAYAT VE YAŞAM HERŞEYE RAĞMEN GÜZELDİR
Yalnızlığım isyanımdır aslında, bir başkaldırıdır sevmeyi bilmeyen kalplere. Ne kadar kirletilmiş ruh ve değeri kaybettirilmiş aşk varsa, hepsine karşı onurlu bir duruştur.Yalnızlığıma dokundurtmam çünkü o benim gücümdür. Yüreğime söz geçirip geceler boyu, saklayıp kolladığım yanımdır. insanlığımın erdemli savaşıdır yalnızlığım ve bazen sadece kırgın bir kalbin sessiz gösterisidir.Aşka olan inancım hep yerinde durur. Bütün zorluğuna rağmen yaşamın, düşmeden durabiliyorsam, sebebi aşktır. Bütün hırsım, çabam aşkın varlığını anlatabilmek içindir ve aşkı kirletenlere cevabımdır yalnızlığım.Uzun karanlık saatlerinde düşünüp dururum, aşkı, sevdayı, ilişkileri, dünyayı, işleyen düzeni ve elimde yine aşk kalır. Sevmeyi hiç öğrenmemiş, aşkı hiç tatmamış kalpleri düşünürüm, üzülürüm için için ve dua ederim onlara. İnsan mutlaka birini sevmelidir. Kimse için değil, sadece ve sadece kendi için sevmeyi öğrenmelidir. Hatta önce kendinden başlamalıdır sevmek çünkü başkasını sevmeye giden yol buradan geçer.Yalnızlığını da sevmelidir insan, bir düş bahçesinde yaşamak gibi, yüreğinin derinliklerinde yatan ruhunu görmelidir. Sakladığı renkleri görmelidir. İyisi kötüsüyle ne kadar huyu varsa, ne kadar anı biriktirmişse ve ne kadar değerli ders taşıyorsa cebinde, hepsini tek tek incelemelidir.Kimi ayna karşısında, kimi öğrendikleriyle, kimi duvara çarptığında yüzleşir kendiyle, en çok o zaman lazım olur insan sevmek. Ben her hayal kırıklığımın, kayboluşumun ardından gözlerime bakmayı öğrendim. Koca evrende, bir kum tanesinden daha küçük olduğumu yalnız kaldığım ama kendimle çok kalabalık olduğumda anladım. Anladım ki, bir tek sevmek kurtaracak beni, bizi, hepimizi…Bunları bilince, sahtekar bir aşkın kolunda heba etmiyor insan gönlünü ve hiç değmeyecek birine gözyaşı dökmüyor. Aslında, o kadar değmeyen birine de sevdalanmıyor aklının yettiğince ve yalnızlığıyla mağrur bir çiçeğe dönüşüyor insan Aşkın o büyük ve mucizevi ışıklarını görmeden, dağınık bir yatakta uyanmıyor. Belki seven olur diye sokaklar boyu gezmiyor. Kandırılmışlığı, ihaneti, korkuyu, hüznü yaşamıyor. Yalnızlık insanı olgunlaştırıyor ve aşka giden en doğru yolu gösteriyor. Biraz tek başına kalıp düşününce insan, kalbini, ruhunu temizliyor. Arınıyor geçmişin kirinden, yeni ve bembeyaz bir sayfada hak ettiği sevdaya hazırlanıyor. Bazen yalnızlık bile insanda asil duruyor…
Aşk kendimize bile bir itirazımızdır Ne zaman, içimizdeki kendimizi giyerek, sokaklardaki saklı bir diğer kendimizle karşılaşsak; bir yanımızda önce derin bir güvensizlik, sonra da küskünlük konaklıyor belki. Bunca kuşatmanın, bizi önce belirley ...
13.02.2013 - 12:44
Gözlerim bağlı halde karanlıkta merdiven inerken hep senin sevdana yürür gibi emindim adımlarımdan..... Başımı kaldırdığımda bulutlar kanat açıp gözlerinin içinde sıcak iklimleri gördüm. Dokunduğum herşey de ellerinin sıcaklığını aradım durdum. Oysa ellerini hiç tutmadım ki. Baktığım her noktada gözlerinin derinliğindeki umudu sevdim. İnan gözlerini hiç yakından görmedim ama hep seni yaşadım....yaşıyorum.... Rüzgarın hep senin saçlarına ılık meltem gibi dokunduğunu bildim. Görmeden sevmeyi dokunmadan hissetmeyi öğrendim.......Hani insan bazen ne ileri ne geri, tek bir adım atamaz ya...
Birini yanında tutmayı bilemez ama onun yokluğunu da istemez...
Kaybetmeyi göze alamaz ama kazanmak için de mücadele etmez...
Bağlanmaya cesaret edemez ama azat da etmez onu.. Ne sevilmekten vazgeçer, ne sevmeyi bilir.
Hani çok sonra zaman geçer savrulurlar ya,o zaman dökülür dudaklardan itiraf edercesine..!
Ne gözümü alabildim, Ne de göze alabildim...!
11.02.2013 - 11:32
SENİ DÜŞÜNMEK......
Seni Düşünmek;
Bir baharın habercisi papatyaları koklamak gibi...
Yarınsız günlerime açacak,
Yedi düvel gök kuşağı renklerini toplamak gibi.
Yüreğimde nahoş gözyaşı kokusuna inat edercesine
Minik bir bebek tebessümünü koklamak gibi..
Sevmelerin yalanlar altına sürüldüğü yorgun bir gecede,
Minik bir kelebek kanadındaki pulların yüreğime savrulması gibi...
Kısa bir ömrün uzantısı mutluluğumun,
Özgürce yüreğime bırakılması gibi....
Seni Düşünmek;
Bakışlarımın örtbas ettiği gerçekleri su yüzüne çıkarmak gibi
Göz yaşlarımın yüreğimde çizdiği haritada çıkan tek şehrin
Sen olduğunu bilmek gibi
Ve seni sevmelerimin kurak tenimde bıraktığı çorak izler gibi,
Bu imkansızlığa rağmen,
Yeni bir goncanın yüreğimde açışını seyretmek gibi...
Seni Düşünmek;
Silinmiş sabahlarımdan geriye kalan hafif bir lodosun,
Yüreğimin değdiği yerlerden,
Enkaz tanelerini sürükleyip götürmesi gibi…
Gecelerime fırtınalarla geri dönüp an ve an
Soluk soluğa senin gelişini müjdelemesi gibi...
Bir yalnızlık senfonisinin son çaldığı parçanın sen olduğunu bilmek,
Ve gece gündüz yıldızlardan bu şarkıyı dinlemek,
Dünyanın en güzel anı olsa gerek.......
SENİ DÜŞÜNMEK DÜNYANIN EN GÜZEL ANI OLSA GEREK…..
09.02.2013 - 19:01
ZİYANLARDAYIM! ! !
Sensiz bir güne başlamanın hüznü var yüreğimde
Ne yediğim simidin
Ne içtiğim çayın tadı var damağımda
Girdiğim derste bile seni aradı gözlerim bu sabah.
Ah keşke, keşke arka sırada olsa da
Teneffüs etsek aynı havayı
Sabır çekiyorum sessizce,ufalanıyor yüreğim
Beni bugün benimle rahat bırakın.
Umutlarımın hayallerimin tükendiği birgün
Seni sevdiğim ilk anlarım geldi aklıma
Yoruldum, yazdığım şiirin sen de bitmesinden
Gözlerimin yaşının,
Adını sakladığım dudağıma değmesinden.
Bir su damlası kadar yalnızken
Bir yağmur gibi kalabalığım seninle
Belki kelebeğin ömrünü istedim senle olmalara
En acısı da ne biliyormusun?
Dün seni bulmanın umudu ile dalmışken derin uykulara
Bu sabah yine sensizliğin ortasındayım.
Ben gönlümü sana kiraya vermedim ki
Gel artık gökkuşağı açsın yüreğimde
Ben sen diye dünyayı sevdim
Sen diye aşka açtım kapımı
Seni severken taze bir yaprak iken
Şimdi hazana döndü yüreğim
Ben aşkına ziyanlardayım
Mühür gözlüm
23.01.2013 - 10:17
Kıyısından İzliyordum Yaşamı
Kıyısından izliyordum yaşamı
açılmıyordum pek
rüzgarlar korkuturdu beni
ayrıca hırçın denizin dalgaları...
boğulanlar olurdu sürekli
Ürpertiyordu bu beni...
Ayak bileklerime kadardı suyun yüksekliği
Gelen dalgalar kendine çekerdi beni
Ürker, kumsala doğru kaçardım...
Kızgın kumlar yakardı tabanlarımı
Anca hırçın deniz alırdı yanan tabanlarımın acısını
Yani anlayacağınız
Kıyısından izliyordum yaşamı
Bir gün dizlerime kadar girdim suya
İçim tatlı bir şekilde ürperdi
Hoş bir duygu hissettim, her hücremde
Bir adım ve bir adım daha
Su bedenimi okşuyordu
Ne kadar güzeldi, bunca zaman nasılda kaçmışım...
Etraf yosunlarla dolu
Bazıları vücuduma değiyor
Beni rahatsız ediyor
Ama yine de deniz güzel...
Sonunda yüzmeyi öğrendim
Kendi başıma su üstünde durabiliyorum
beni yakan güneşe inat
Daha çok açılıyorum
Ayağım artık yere değmiyor ama
Bunu pekte umursamıyorum
Nasılsa yüzüyorum...
Açıldıkça açılıyor
Resmen denize meydan okuyorum
Sahili göremiyorum artık,
Amaan kimin umurunda
Çocuk muyum ben?
Benim gibiler var burada ama
tek başımayım bu yolda
Hepimiz bir başımayız aslında ya, neyse...
Bazen yağmur yağıyor
Deniz huysuzlanıyor
Dalgalar koyuyor önüme ama
Beni yenemez...
Tehlikeli balıklar boşluğumu arıyor
Beni faka basmaya çalışıyor
KOlay mı beni öyle yenmek?
Hadi gelin hepiniz tek tek,
Keseyim biletinizi! ...
Son zamanlarda sahili özler oldum
Ama o çok uzakta
Küçüklüğümde kaldı...
Ah çocukluk oyunlarım
Kumdan kalelerim
Yediğim kağıt helvalarım...
Sudan ürküp kumsala kaçtığım günler
Dönüşü imkansız
Ne de çok yol almışım...
Hayat yormaya başladı beni
O eski gücümde yok artık
Sürekli şimşekler çakıyor
Hırçın dalgalar savuruyor beni
Su örtüyor üstümü
Bırakmıyorki nefes alayım...
Yardım istiyorum
Sesimi kimse duymuyor
Çırpınıyorum olduğum yerde
Fayda etmiyor...
Bu böyle mi olmalıydı?
Hep kıyıda mı kalmalıydım yoksa?
Yoksa fazla mı açılmamalıydım?
Yüzebilmelisin ama,
Geri dönmsini de bilmelisin
Elbette istediklerin olmalı ama
Elindekilerle yetinebilmelisin
Hep daha fazlası dersen
Hırçın dalgalar örter üstünü.
Cesedini hangi kıyıya vurur,
Deniz bile bilemez...
Ölümü göze almazsan
Yaşayamazsın derler...
Aza kanaat etmezsende
Çoğu zor bulursun...
Şimdi cansız bedenim
Koca denizin ortsında
Sahipsiz duruyor...
Nefessiz kaldığım için
Mosmor kesilmişim
Ciğerlerim hep su dolmuş
Yaşam benden göçmüş
Hayat benden göçmüş
Oysa,
Kıyısından izliyordum yaşamı...
Yaşam denizinde boğulmamanız dileğimle...
20.01.2013 - 18:02
Senin olmadığın akşamlarda
Fersiz yanıyor sokak lambaları.
Ve o geceler,
Topluyorlar dilencileri…
Ve her kahkaha meyhanelerden yükselen,
“Anama söver” gibi…
Bir, İstanbul değil,
Sensiz akşamlarda sanki
Bütün kentlerin tutuluyor dili.
Öyle gecelerde
Görmezlikten geliyorum
Çöp kamyonlarının kenti kirlettiğini…
Cinsiyetler kalkıyor, yüzler seçilmiyor,
Herkes, çarşı iznindeki
“Tek tip er” gibi.
Bir yakalasam yaka paça,
Zamanı durduracağım.
Işıklandırılmış vitrin camları
Ayna olup yüzüme çarpıyor.
Anladım;
Ben sensiz gecelerde yaşlanıyorum.
En ihtiyarı oluyorum bu kentin.
En bilgesi, en ağırbaşlısı…
Aşkın olgunlaştırdığı
Suskun bir dervişim şimdi.
Bir sorsalar rezil olacağım.
Ben senden başkasını bilmem ki.
Senin olmadığın akşamlarda,
Ben yapmışım sanki tüm dünyanın işini.
Yoruluyorum,
Sabaha çıkmayacakmışım gibi.
Kör olmak için yarı yarıya,
Gözümü arabaların farlarına dikiyorum.
Her kadını biraz
Sen zannediyorum.
Senin olmadığın akşamlarda ben,
O an adını anmıyorsam eğer,
Koskocaman susuyorum.
Senin olmadığın akşamlarda ben,
Siyaha boyayıp yüzümü,
Maske yapıp gecenin karanlığını,
Bir Affan Dede bulup
“Satın almak” istiyorum “çocukluğumu.”
Senin olmadığın akşamlarda
Geceler uzun sürüyor…
“Az karanlığım” gün ağarırken kapkara oluyor.
Gözlerimi kapıyorum,
Düşlerime emanet ediyorum seni…
Senin olmadığın akşamlarda
Daha uzun kalıyorsun bende böylece.
Senin olmadığın gecelerden uyandığımda
Dilimde hep aynı cümle:
Senin
Olduğun
Karanlığı,
Sensiz
Aydınlıktan
Daha çok seviyorum…
Tayfun TALİPOĞLU
18.01.2013 - 17:46
Aşk ve Aşk ve Alayı Aşk
Bir Dem Çay.. İki Nefeslik Sigara..
Gözlerimde Saklı Üç Damla GözYaşı..
İşte Aşk! !
Yıldızlara yağardı yağmurlar
ben bakardım..
Aşk..
Bu cadde..
Bu sokaklar..
çoçukluğumu alıp gitti bana sormadan
Ben bakakaldım..
Malzemesi tükenen bir fabrikadır aslında aşk..
Umudunu kaybetbeyenler malzemesi aşkın..
Sevilmek,..
Temiz bi sayfada yaralı bulunmak gibi..
Aslında herşey lekeli bi yerde.. her satırda..
Fakat aşk rolunu temiz bi sayfada oynar..
Aslını bilmeden.. Aslını anlamak imkansız..
Masum bi gülümseme taşır hep.. ama sahte.. Ama..
En basiti bi aşka merhaba..
Leylanın mecnuna ilk gülüşü..
İmkanı olsa aşktan korunmazmıydı insan..
Sevmek,..sonrası yıllanmış bi şarap tazeliği..
Adından daha uzunsun aşk.. Acınsa bildiğimden daha acı..
Biadını çok zaman önce doldurmuş bi kaç satır..
Sessizlik diyorum..
Susuyorum..
konuşma diyorum..
Susuyorum..
Yeter diyorum.. kes sesini..
susuyorum..
Susturamıyorum..
Bi isme kitlemiş kalbim..
Tekrarlayıp duruyor..
Susuyorum..
Susturamıyorum..
Ara sıra çıkıyorum buralardan..
İlk trene atlayıp geçmişin duraklarına bi yerlere gidiyorum..
Gülüyorum..
Gülümseten çok şey var orda..
Kahkalar atıyorum..
Sonra son tren saati..
Geri gelmek zorunda kalıyorum..
Gülümseyemiyorum..
Kızıyorum.. Sürekli kızgınım..
Nefret ediyorum.. birşeylerden..
Herşeylerden..
Ağlıyorum..
şarap alıyorum.. bide gazoz
Gülüyorum..
Hissetmiyorum..
Anlıyorum.. sonra..
Yürekten değil..
Şaraptan gülüyorum..
Umut etmek..
Beklemek..
Ve yetinmek, işte aşk..
Herşeyden fazla sevmesini umut edersin..
En sevilmek..
Sonra herşeye katlanır ve beklersin..
Ama olmaz ve sevildiğin kadarıyla yetinirsin..
İster umudu taşımaya devam et..
İster kulağına fısıldaması için rüzgara bırak gitsin..
Sen bilirsin..
Duymasının önemi yok..
Sen zaten yetinirsin..
Bunu yapmayı seviyorum..
Bu gece benim gecem..
Tüm satırlar benim.. özgürce saçmalamak istiyorum..
Ne yazdığıma bakmadan.. iki kere okumadan.. umursamadan..
Saçma sapan fikirlerle tutarsızca saçmalamak istiyorum..
Garip kelimelerden oluşan satırlar ne kadar hoş gelir kulağa..
Virgülü fazla, noktası tek olan, uzun cümleler..
Anlamak bazen zor geldiği için mi..
Sanmıyorum..
Bi nedeni yok sanırım.. ama etkileyici
Aşk tek hece.. tek kullanımlık..
Cok uzun cümleler kurdurabilmesine rağmen tek hece..
Uzun bi cümlede iki kere kullanılamayacak kadar değerli..
Kaç kişinin dikkatini çeker bilmiyorum..
Ama biliyorum ki benim dikkatimi çekiyo..
Onu anlatmak için sayfaları doldurabilirsiniz..
Sayfalarca yazı ama özeti tek hece..
Aşk seni seviyorum.. Seni.. Adını.. anlamını.. Ve seni hak edenle yaşamayı seviyorum..
05.01.2013 - 15:25
O sevgiyle beslenir, o yaşarsın. Ayakta kalabiliyorsan kelimelere dökülen tutkudur seni yaşatan.
Hımmmmmmmmmmmmİşte belki de sen benim için ikinci şıksın ve bunu değiştirmeye ne senin gücün yeter ne de benim gücüm.
_Belki de
_O zaman sana anlatmamda sakınca yoktu
Zaten sen de benim ilham perim değil misin?
_Yok, tabi ki
_Öyle miyim bilmem
_ilham perine benzemiyorum çünkü benden çok başkalarına yazıyorsun.
_İlhan perim olsaydım tek bana yazardın.
_Demek ki değilmişim.
_Başkaları da
_Sana peri olabiliyormuş
_bak bunu yapma. Daha evvelde söyledim, şimdi de söylüyorum sen bir yana dünya bir yana bunu zaten biliyorsun.
_Bunu biliyorum.
_ Onlar sadece çeşni
_Hepsi gider sen kalırsın sen de değil senin göze görülmeyen tarafın hani kimsenin benden alamayacağı yanın.
_Seni şaşırtan ne ki?
_Bir de şöyle düşün ve bana hak ver
Sen gittin geçen bu kadar zaman içinde ben seni aradım mı? veya seni rahatsız edecek bir harekette bulundum mu?
Ne yaptım durmadan yazdım yazmaya beni senmi zorladın yoo.
Eğer benim için gerçekten özel biri olmasaydın yazabilir miydim hayır.
Ben hep kendi açımdan bakıyorum senin açından bakmaya bile gerek görmüyorum sen derdin ya senin görüşlerine karışmam bende senin düşüncelerine karışmam
_tek isteğim ise senin gerçek hayatta mutlu olman diğer Yanda ise ben ancak seni sana yazarak mutlu edebilirim bu da az bir şey değil güzellik.
_Evet haklısın
_Evet haklıyım
Bunun için sen bende her zaman yaşayacaksın bilmesen de çok uzaklarda olsan da böyle yanı başımda olsan da senin gibi birini tanıdığım için, dostum arkadaşım ve hayallerim olduğun için, çok şanslı bir erkeğim
04.01.2013 - 11:38
Tanrıdan gururumu yok etmesini istedim. Tanrı 'Hayır. Gurur benim yok edebileceğim bir şey değil, senin bırakabileceğin bir şeydir.' dedi.
Tanrıdan sakat çocuğumu iyileştirmesini istedim. Tanrı 'Hayır. Onun
ruhu sağlam, vücut o kadar önemli değil, o geçici bir şeydir.' dedi.
...Tanrıdan bana sabır vermesini istedim. Tanrı 'Hayır. Sabır büyük acılar
çekilerek öğrenilebilecek bir şeydir. Sabır verilmez, hak edilir.' dedi.
Tanrıdan beni mutlu etmesini istedim. Tanrı, 'Hayır. Ben sadece
nimetlerimi sunarım, mutlu olmak sana bağlı.' dedi.
Tanrıdan beni çektiğim acılardan kurtarmasını istedim. Tanrı 'Hayır.
Çektiğin acılar günlük kaygılarının önemsizliğini anlamanı, onlardan
uzaklaşmanı ve bana daha çok yaklaşmanı sağlar.' dedi.
Tanrıdan ruhumu olgunlaştırmasını istedim. Tanrı 'Hayır. Kendi kendine olgunlaşmalısın, ama meyvelerini alman için yardım edeceğimden emin olabilirsin.' dedi.
Tanrıdan hayatı sevmemi sağlayacak her şeyi istedim. Tanrı, 'Hayır.Ben sana hayatı vereceğim, böylece hayata dair her şeye sahip olabilirsin.' dedi.
Tanrıdan, tanrıya duyduğum sevgiyi, başkalarına da duyabilmeyi istedim.
Tanrı şöyle dedi: 'Ohhh! Nihayet doğru bir şey istedin.'Ruhu
olgunlaşmamış bir kul tanrıya hep 'ver bana...' ile biten dualar eder,
olgunlaşmış bir ruh ise 'vermemi sağla...' diye bitirir dualarını...
Steve Goodier'ın 'Bir Dakika Hayatınızı Değiştirebilir' adlı kitabından
alınmıştır.
03.01.2013 - 20:26
Sevgilim, ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim.
Elimde uçuk mavi bir kalem, cebimde iki paket sigara,
Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden..
Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz,
'Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz'.
Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere,
O gülün yüzü gülmüyor sensiz,
O köklensin diye pencerede suya koyduğun devetabanı,
Hepten hüzünlü bu günlerde.
... Gür ve çoşkun bir günışığı dadanmış pencereye,
Masada tabaklar neşesiz,
Koridor ıssız,
Banyoda havlular yalnız..
Mutfak dersen - derbeder ve pis,
Çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş,
Vantilatör soluksuz,
Halılar tozlu,
Giysilerim gardropda ve şurda burda,
Memo'nun oyuncak sepeti uykularda.
Mavi gece lambası hevessiz,
Kapı diyor ki açın beni, kapayın beni.
Perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi,
Radyo desen sessiz,
Tabure sandalyalardan çekiniyor,
Küçük oda karanlık ve ıssız.
Her şey seni bekliyor, her şey gelmeni,
İçeri girmeni,
Senin elinin değmesini,
Gözünün dokunmasını
Ve her şey tekrarlıyor
Seni nice sevdiğimi…
01.01.2013 - 22:30
Yıldızlar Demir Almasın Gecemizden
Gökyüzünün kurşuni renginde mehtaba yansıyınca hayaller
Ay çakılır gecenin içine acılar saklı kalır yarı karanlık yüzünde
Gökyüzü kurşuniliğinden çıkamaz yıldızlar demir almazsa
Mehtap bitimine varamadan güneş kavuşamaz akşamın kızıllığına
Sersericedir benim gezinişlerim böyle gecelerin gizemli karartısında
Güneşi kıskandıran maviliğin enginliğinde gökyüzü kızıla boyanır
Işıklar vurgundur mavinin ufkundaki kızıllığın güzelliğine
Güneş koşar adım kavuşurken akşamın alacasında ki sevdiği kızıllığına
Bense ufukta mavinin kızılla buluşmasında hayallerimin batışını seyrederim
Kızılın alacakaranlığa vuran anlığında kalır hatırladıklarım
Gözlerinin rengini anımsarım renk cümbüşünün gökyüzünde ki oynayışında
Dalgaların sessiz çırpınışı yakamozlarla buluşurken
Gecenin derinliğine saklanır gizli sevdalıdır ayın karanlık yüzü
Yıldızların uzaktan seyrine vurgundur gecenin siyahî rengi
Sevdamın resmi dalgaların çırpınışıyla yakamoz ışıltılarına çizilirken
Kurşuniliğiyle maviliğin önünden resmigeçit yapar gökyüzü
Güneşin kızıllığında vurulur akşamın alacasına yolculuk yapan yıldızlar
Sevdamın yansımasıyla mehtabın ışıltısında kaybolur yakamozlar
Ay karanlıkta mehtabına âşık, dalgalarsa çıldırmış yakamozsuz gecede
Yıldızlar demir atmış geceye, çılgın dalgaların seyrinde
Güneş sabırsız sabahına, hasretiyle tutuşmuş kızıllığına vurgun
Ya ben işte o bitmeyen hayallerimin içinde günün son anlığında
Meftunun olduğum gözlerinin renginde bitip gidiyorum
Derinliğine saplandığım yüreğinin içinde sevdamızın resmini seyre dalıyorum
Haydi, sevdiğim dalgaların sessiz akıntısında sevgi deryasına dalıp gidelim
Ayın karanlık yüzünde saklı kalsın sevdamızın gizli sırları
Gece mehtabına varmadan yıldızlar demir almasın gecemizden
Günün kızıllığından koparak elele hayallerimize koşalım
Sevgimizle karanlığın gizeminde oynaşsın yakamozların ışıltıları
01.01.2013 - 21:29
Dün bir dosttan, uzun bir mektup aldım
Beni anlatmış sana ve sen ona
'Unuttum artık onu' demişsin.
Hem bu sözü gülerek,
...Medar-ı iftihar ile söylemişsin.
Unutamazsın Nokta Noktam
Unutamazsın!
Çünkü unutmak için
önce unutulmak gerek
Oysaki sen,
Hala bende esen,
Eski kavak yelisin.
Unutamazsın...
Kan değil, tüküremezsin,
Ruj değil, silemezsin
Dişi dudaklarına, dişimle yazdığım
İki heceli erkek adımı
Unutamazsın Nokta Noktam
Unutamazsın!
Seninle biz, hâlâ bir kabukta
İki badem içi gibiyiz.
Baharsın; kokacaksın
Güneşsin; yakacaksın.
Sabah yatağım kadar Rüya dolu
Sabah yatağım kadar sıcaksın
Unutamam
Unutamazsın!
Şimdilik bu kadar.
Öbür mektubuma daha diyeceklerim var
Darılma bana, gücenme sakın
Ankara günlerinin bembeyaz ufkundan
Binlerce selam sana.
Bahar başladı nokta noktam
Ankara'da bahar, veriminde Toprak ana
Aylar var ki sana tek satır yazamadım
Oysaki şimdi mevsim bahar
Ötüşlerde adın, kokuşlarda tadın var
Artık yazmalıyım.
Takvime baktım bu sabah,
ayrılalı beş Ay olmuş.
Düşün ki Nokta Noktam
Beş ay denilen nesne tam yüz elli Gün eder.
Bunca uzun ayrılıksa;
İnan bana Nokta Noktam
İnsanı, her şeye küskün eder.
İnan bana... Dargınlığım herkese
Ve tek hasretim sana
Düşünüyorum...
Âşıklar pazarına çıkan yolu düşünüyorum.
Bu yolun sağında yükselen
Her geçişinde penceresinden tebessümler gelen
Bahçesinde iri yedi veren,
kayısı gülleri açan evi düşünüyorum.
Bir türlü gelmiyor düşüncelerimin ardı
Ablan yanımda çorapsız gezerdi,
Başörtüsüz annen.
Düşünüyorum... Bu mevsimde baban,
Her akşam bir yerine iki içerdi.
Miyoplaşınca gözleri 'Şair, iç be oğlum
bahar dişidir doğurur' derdi.
Bahar başladı Nokta Noktam.
Ankara'da bahar,
Gönül ufkunda yağmur bulutları
Cennet olsa artik sevmiyorum
Sevmiyorum sensiz baharı...
Sen; ey yirmi dört baharın en güzel süsü!
Sen; ey mutlu günlerimin mutlu türküsü!
Sen; ey ilkyaz akşamları kadar güzel çocuk!
Sen; ey Altın gözlerinin hisli dünyası!
Ölümsüz bir yolculuk yaratan
Sen; ey çıplak bir hançer gibi!
Boylu boyunca gönlümde yatan
Sen; ey her şeyim olan her şey!
Son mektubunda söz verdin
Tut diyorsun, unuttum
Unut diyorsun, unutmak mı?
Güneş tekrar doğmayı unutabilir mi hiç?
Gönül ferman dinlemez sözü unutulabilir mi hiç?
Sen; ey mutlu günlerimin mutlu türküsü!
Sen; ey her şeyim olan her şey!
Bu gece Yılbaşı...
Başkent'de Kar yağıyor Nokta Noktam
Başkentte kar ve tütüyor gözlerimde
Küllenmiş bir mangal gibi hatıralar
Başkent'de kar yağıyor, başkent'de kar...
Bu gece yılbaşı.
Bilirsin ki Nokta Noktam
Yılbaşında hesaplanır
Çoğu zaman insanların yaşı.
Bu gece yılbaşı...
Tokmaklarında yirmi dört hece
Eğilip üstüme sessizce
Şehrin kule saati
Bilir misin Nokta Noktam?
Bilir misin, bilir misin ne dedi?
'Şair, kutlu olsun, yaş otuz yedi.'
Ve bir el saçlarımdan tutarak
Kalbimi sana kadar sürükledi.
Bu gece yılbaşı, başkent ayakta
Çalınan Tuna dalgaları komşu plâkta.
Ne de kıvrak bu vals havası
Başladı yine gönlümün
On yıl evvel ki kanaması
Ne günlerdi o Günler cancağızım
Ne günlerdi...
Sen, on yedisinde sevgilerin sisinde
Başı duman duman bir kız.
Ben, yirmi üstünde
Gönlü gördüğü her güzelliğe nişanlı
Ölesiye bir şair, ölesiye bir delikanlı.
Ne çabuk geçti zaman.
Hey gidi Dünya hey...
Bu gece yılbaşı
Dışarıda kar yağıyor ve tütüyor gözlerimde
Küllenmiş bir mangal gibi eski hatıralar
Köşede bir kırlent, kırlentde bir resim.
Bartın'da bahar.
Elimle yapmışım
'asma köprüsünden' Kocanaz deresi
Sağda, ortaokul
Okulda, çocukların sesi.
'Çakır beylerin' elma bahçesi.
Derede kayık, dümende ben.
Küreklerde sen.
Hava berrak, Hava ılık
Hava temiz
Ve sularda sarmaşan gölgemiz
Bu gece yılbaşı, başkent ayakta
Çalınan Tuna dalgaları değil artık
komşu plâkta.
Gönlüm bu diyardan çok çok uzakta.
Dışarıda kar yağıyor.
Dışarıda kar ve tütüyor gözlerimde
Küllenmiş bir mangal gibi
Eski hatıralar.
29.12.2012 - 23:53
Sen Hiç Severken Gitmeyi Bilir Misin?
Bilir misin sen?
sensizliğin ne demek olduğunu?
hani... bir uzvundan kolundan bacağından vazgeçmek gibi,
hani...uçurumlara karanlığa bile bile atlamak gibi...
Bilir misin sen?
canım dediğinden ayrı kalmanın sancısını?
hani...aldığın her nefeste hava diye sevdayı içine çekmek gibi,
hani...her nefeste boğulurken bile bile geri geri yürümek gibi...
Bilir misin sen?
yüreğinde seni taşırken kendi canından geçmeyi?
hani...yağmur yağsada fırtına kopsada yangın sönmesin diye dua etmek gibi,
hani... hiç sönmeyeceğini bile bile kor alevi ellerinle alıp yüreğine koymak gibi...
Bilir misin sen?
severken gitmenin yüreğe kaç hançer sapladığını?
hani...yıldızsız bir gecede karanlığı delercesine aniden ayın doğmasını beklemek gibi,
hani.. dönmeyeceğini bile bile her an her yerde karşına çıkacakmış gibi...
Bilir misin sen?
ruhsuz bir bedeni ceset gibi oradan oraya taşımayı?
hani...dizlerinin üzerinden kalkmaya çalışırken yeniden yeniden yıkılmak gibi,
hani... yolun dümdüz olsada bile bile her adımda tökezleyip düşmek gibi...
Bilir misin sen?
yüreğinde taşırken seni, senden sensizliğe gitmeyi?
hani...okyanusda fırtına da tek kürekle bir sandalın içinde dalgalarla boğuşmak gibi,
hani...bir liman olmadığını bile bile deniz fenerinin ışığını görmek için hep ileriye ileriye bakmak gibi...
Bilir misin sen?
yalvarırcasına gecelerden gündüzü dilemeyi?
kaç sabahı sensizliğinle bitirmeyi...
soğuk taş duvarlara başını yaslayıp ağlamayı...
koynuna sessizliği alıp hıçkırıklara boğulmayı,
sensizliğinle her an seni yaşamayı,
var olmadan sevginle sen olmayı,
Bilemezsin.
severken gitmenin ne demek olduğunu
sen hiç severken gidenlerden olmadın ki,
sen hep sevilip sevmeden gidenlerden oldun,
asla da bilemeyeceksin!
çünkü sen asla sevmeyi öğrenemeyeceksin...
25.12.2012 - 22:29
Gidersin Her Gelen Gibi
Ters yanına denk geldik hayatın,
Ya da tersine çeviremedik akan zamanı.
Ölümü gölge yapıp arkamıza inadına yürüdük Güneş’e
Ve yaş olup söndürdü yüreğimizdeki yangını,
Gözlerimizde büyüttüğümüz neşe…
Beceremedik yaşamayı sevdiğim,
Sanki hep varmışız gibi,
Sanki hiç yok olmayacak gibi,
Ya da duyacakmış gibi bu dağ, bu deniz;
Sustuklarımızdı hep, asıl söyleyeceğimiz…
Zaten bir sıfır yenik başlamadık mı hayata?
Yani oyuna bir can borçlu oturmadık mı?
Ama biz bütün kartlarımızı çevirdik elvedaya,
Ve tek kozumuz sevgiyi;
Tükettik acımadan yalanlarla….
Bir gün gözbebeğinde donup kalır
Sır gibi sakladığın gülüşler
Ve sonsuzluğa uğurlanır sonra
Gözyaşlarınla avuttuğun
O dağ gibi düşler…
Dedim ya gözüm borçlusun
Ve alacaklındır Azrail,
Ansızın yapışır yakana
O zaman dile gelir, geldiğimiz toprak,
“Şimdilik bu kadar” der
Tutar kolunu,
Ve selamını hiç esirgemez ölüm;
Sen çevirsen de yolunu…
Gidersin sen de her gelen gibi.
O zaman kapkaradır yüzün
Ya da ak
Ama susarak,
Af bile dileyemeden;
Beklersin bir çiçeğin kokusuna karışmayı…
Belki de alışamadan zamana
Ama “Hiç beklenmedik bir an” a
Sürüklenirsin karşı koymadan.
Belki yarin gül yanağını
Hiç öpemeden,
Tanık olamadan
Bir keratanın ilk aşkına
Veya bir delikanlının rüyasında uyanmadan,
Tok yada doymadan
Çekilirsin yalnızlığa…
O zaman annenin elleri bile ısıtmaz seni,
Gidersin sen de
Gidersin her gelen gibi…
Anlayacağın sevdiğim;
Ne deplasmandayız bu hayatta;
Ne de ev sahibi,
Kim daha derine gömerse acılarını
Odur bu aşkın galibi...
24.12.2012 - 21:20
BEN KİM MİYİM...? Duymasını bilene SES..Çekmesini bilene NEFES..Gitmesini bilene HEDEFİM..Değerini bilene SEDEF..Yaşamasını bilene HAYAT..Sevmesini bilene YÜREK..Yüreğini sunmasını bilene KIYMET..Savaşmasını bilene ZAFER'im..Ben yürekliyim..Yüreğimin karşılığında YÜREK isterim.
05.12.2012 - 22:28
Ben gidiyorum dediğimde, 'gitme' diyen birini değil,
Bende geliyorum, yalnız gidemezsin! diyen birini istiyorum...
04.12.2012 - 13:16
''DOSTLUK; Kaybolduğun bir ormanda sana yol gösteren IŞIKtır.''
****GErçek arkadaş sağlık gibidir.Değeri ancak o yok olunca anlaşılır.****
______Gerçek dostluklarda mayası bayağı olanların anlayamayacakları bir tat vardır.______
Gözler arasındaki ilişkiyi biliyor musun? Onlar birlikte göz kırparlar, birlikte ağlarlar, her şeyi birlikte görürler ve birlikte uyurlar. Buna rağmen asla birbirlerini görmezler. Arkadaşlık bunun gibi olmalı. Arkadaşsız hayat cehennem gibidir.
Atatürk'ü bu kadar güzel ifade eden bir cümleyi bugüne kadar duymadım.
Ne kalbimizdesin, ne sen ölmedin yaşıyorsun gibi kalıplaşmış cümlecikler
bu ifadenin yanına bile yaklaşamaz.
'Türkiye, Atatürk’ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...
Mutlu iken söz verme. Üzgünsen cevap verme. Öfkeliysen karar verme.
Hep meşgul olduğunu söylersen, hiç müsait olmazsın.
Hep zamanın olmadığını söylersen, hiç zamanın olmaz.
Hep yarın yapacağını söylersen, yarın hiç gelmeyecektir.
Sabah uyandığımızda iki seçeneğimiz var.
Ya tekrar uyuyup rüya görmek, ya da uyanıp rüyanın peşinden koşmak.
Yaşamda en önemli şey kazançlarımızı kullanmak değildir. Bunu herkes yapar. Asıl önemli olan kayıplarımızdan kazanç sağlamamızdır. Bu zeka gerektirir; akıllı insanlarla aptal insanlar arasındaki fark budur. William Bolith
***Sevgi hiçbir zaman kendiliğinden yok olmaz.Karşılık görmediği zaman,yine kişinin yüreğine geri döner ve o yüreği daha sevgi dolu bir yürek yapar.***
______Merhaba dememişsen, anlamsızdır elvedaların...
Ne, herkesi düşünmekten kendini, ne; kendini düşünmekten herkesi unutmamalı!
Bilmeli; çok kısa olduğunu hayatın; hep vermek ya da hep almak için...
Sadece, anlatacak bir şeyleri olduğunda değil,
Söyleyecek bir şey bulamadığında da dinleyebilmeli!
Aklı ve kalbiyle katılabilmeli sohbetlere...
Hafızası olmalı insanın; hiç değilse, aynı hataları, aynı bahanelerle tekrarlamaması için!
Soruları olmalı, yanıtları bulmak için bir ömür harcayacak! Dostları olmalı, ruhunun ve zihninin sınırlarını zorlayacak!
Herkese yetecek kadar büyük olmalı sevgisi;
Ama, kapasitesi sınırlı olmalı yüreğinin ki, hakkını verebilsin sevdiklerinin;
Zaman bulabilsin; Bir teşekkür, bir elveda için...
Yaşam dedikleri bir sınavsa eğer; Asla vazgeçmemeli sevmek ve öğrenmekten;
Ama, herkesi sevemeyeceğini de her şeyi bilemeyeceğini de fark edebilmeli insan!
Tıpkı, her şeye sahip olamayacağı gibi...
****Kör cehalet çirkefleştirir insanları!
Suskunluğum asaletimdendir...
Her lafa verecek bir cevabım var...
Lakin bir lafa bakarım laf mı diye,
bir de söyleyene bakarım adam mı diye...****
Bir pınarsın,içilen ama kanılmayan
Seveni yanıltmayan,sevince yanılmayan
Özlenen sen,özleyen sen,özleten sen
Varken doyulmayansın,yokken dayanılmayan.....
Ümit Yaşar OĞUZCAN.......
**** Geldiğin zaman boşluk dolduran değil,gittiğin zaman yeri doldurulamayan ol.....****
BİR SÜRE SONRA
Bir süre sonra,
bir eli tutmakla bir ruhu zincirlemek arasındaki
ince farkı öğrenirsin,
Ve aşkın yaşlanmak,
birlikte olmanın da güvende olmak
anlamına gelmediğini öğrenirsin,
Ve öpücüklerin sözleşme
ve hediyelerin de vaat olmadığını öğrenmeye
başlarsın,
Ve yenilgileri
başın dik ve gözlerin açık karşılamaya başlarsın,
bir çocuğun üzüntüsü ile değil, bir yetişkinin
zerafeti ile,
Ve herşeyi bugünü düşünerek yapmayı da öğrenirsin
çünkü yarın ile ilgili herşey belirsizdir.
Bir süre sonra güneş ışığının yakıcı olduğunu öğrenirsin
eğer fazla maruz kalırsan.
Bu yüzden,
başka birisinin sana çiçek getirmesini beklemeden
kendi bahçeni yarat
ve kendi ruhunu kendin süsle.
Ve göreceksin ki dayanıklısın..
Ve kuvvetlisin,
Ve değerlisin...
Veronica A. Shoffstall
Buyrun, oturun dostlar,
hoş gelip sefalar getirdiniz.
Biliyorum, ben uyurken
hücreme pencereden girdiniz.
Ne ince boyunlu ilâç şişesini
ne kırmızı kutuyu devirdiniz.
Yüzünüzde yıldızların aydınlığı
başucumda durup el ele verdiniz.
Buyrun, oturun dostlar
hoş gelip sefalar getirdiniz.
Nazım Hikmet RAN
Şakacı
Güler, gülümser bir şakacı,
Güldürür,düşündürür,
Arada-bir durur, gözleri dalar,
Neler söyler, neler susar..
Yoksa, çok acı bir şakayı
Şakadan da olsa,
Çok yalın bir karanlığa mı saklar..
Oynadığı oyunsa,
Yaşamda oynadığı,
Oyununu mu yaşar..
Oyunda yaşadığı,
Yaşamını mı oynar..
Yaşarcasına, oynarcasına.
Öyküler anlatır olmuşcasına,
Sonunu mutlu bağlar,
Gider evinde ağlar.
27.11.2012 - 16:26
Seninle Geçen Geceler
Bindiğim otobüs,yol alırken,
Ben cam kenarında oturmuş,
Yol çizgilerini izliyorum,
Sen geldin aklıma birden,
Otobüsün camından bakarken,
Seni düşünmek ne saçma!
Ellerimde kelepçeler,gidiyorum,
Sensizlikle yaşamaya mahkum,
Ben yine de seni düşünüyorum.
Neden karıştırırım anılarımı,
Yaşanacak yeni aşkları,sevdaları,
Bulamamaktan mı korkuyorum?
Öyle bir sevgiye özlem ki,
Yarıda bıraktığın,hatta benim,
Hiç başlayamadığım dır belki.
Yaşayabilseydim seninle o aşkı,
Nasıl olurdu hayal ederim hep,
Hatta herşeyi ortada bırakıp,
Bana kaçıp geldiğini düşünürüm,
Yaşayamadığım günleri düşünürüm de,
Sanki geceleri yaşayabilmişim gibi?
Düşünmem sensiz geçen geceleri,
O geceleri,ayırmışım bir kenara,
Kıyamam sensiz geçen gecelerime,
Çünki rüyalarım var o gecelerde,
Seni yaşadığım rüyalarım var,
Uzun geceler,hayalde olsa,
Delicesine seni yaşadığım geceler,
O yüzden,geceler bir başkadır bana,
Sensiz geçmedi tek bir gecem,
Her gece rüya,her rüyamda sen vardın,
Nasıl yaşardım rüyalarımda seninle,
Nasıl çılgınca ah bir bilsen?
Kötü olan ne bilir misiniz?
Uyanmak sabahları,bir boşluğa,
Uyanmak bir başına,yalnızlığa,
Gün boyu gecenin rüyasını anmak,
Günün bitmesini bekleyip,
Sana sarılacağım rüyanın,
Gecesini sabırsızlıkla beklemek?
Gece olunca rüyamda,
Yanıma gelmeni,Sıcacık ellerinle,
Boynuma sarılmanı beklemek,
Ayaklarını ayaklarıma dolayıp,
İçimde kabolmanı görmek,
Böylesine iç içe,sabaha kadar,
Doyasıya seni,seninle yaşamak,
Sabah olunca uyanmak yalnızlığına,
Anımsamak rüyada geçen geceyi,
Nereye kadar gidecek acaba,
Oynattığın bu oyunun sonu,
Unutur muyum dersin bir gün seni?
Unutur muyum sana olan sevgimi?
Yaşadığım o muhteşem geceleri,
Söyleyin dostlar bana,unuturmuyum?
O güzeli ve onunla yaşadığım geceleri.
27.11.2012 - 11:10
Seninle Hayat Güzeldir
Gözlerinde görmek neşeyi
O baygın bakışlarında
Sevgi ile ışık saçan parıltıları
Mutluluk en çok senin olmalı
Bunu samimiyetle söylüyor yüreğim
Duru ve engin kişiliğinle
En çok senin hakkındır mutlu olmak
Ben elimden geldiğince çabalarım
Seni sevmek ve sevindirmek için
Hüzün de yakışıyor sana sevgilim
Ama seni üzgün görmeye katlanamam
Uzun gecelerde rüyamsın
Gündüz düşlerimde
Bana benzeyen ortak yanlarımız
Ve sevgimize anlam katan aşkımız
Her şey çok anlamlı
Hiçbir şey tesadüf değil aslında
Mutlaka böyle olması gerektiği içindir
Ben senin sen de benimsin
Bizleri buluşturan her neyse
Bunun anlamı çok yücedir
Sevgi ile bakabiliyorsak ikimiz
Ve mutlu bir beraberliğin ilk adımlarını
Birlikte atıyorsak 'hayat güzeldir'
Yaşam seninle yaşanabilir
Dünya senin varlığınla görkemli
Aşkımız sönmeyen bir volkandır
İyi ki doğdun bitanem
İyi ki varsın nazlı sevgilim.
19.11.2012 - 12:51
Hayat Savunmasını Bilenlere Güzeldir...
Benim seni sevdiğimi kimse bilmesin diye, senin bana söylemek istediklerini kimse duymasın diye, sevgimizi, birbirimizi sevdiğimizi kimseler anlamasın diye, ben bütün yaşam kapılarını kapatırken, kendimi sadece yalnızlığımla hapsediyormuşum…
Seni sevdiğimi kimselere söylemeden çıldırasıya yalpalayarak dolanırken girdaplarda, yasaklı aşkların yazıldığı levhaların altında geçti uykusuzluklarım sürgünlerle…
Seni sevmekle, sensiz yaşamın arkasında aşılmaz bir köprü varmış…
Artık herkes benim yanımda senin gölgeni arar, herkes ben yalnızlığımdaki senin kalabalıklığına bakar…
Uçsuz bir köprü bu, ardı boşluk, önü uzak bir çıkmaz…
Benlerdeki sen kalabalıklığı senlerdeki yalnızlığımdı aslında…
Seni sevmelere atıyorum kendimi, bir perişanlık, bir mahzunluk çıkıyor karşıma, seni
sevmenin pürtelaşı vuruyor bedenime…
Hangi bedellerle bende kaldın, bedestenlerin rutubetli duvarları ardında hangi anlarım yok pahasına satıldı…
Bir hüzün telaşı bu, gözlerimdeki rutubet kokularına kadar bulaşan…
Seni sevmekle, ölmek arasına kurulan bir köprü oldun bende, bense o köprüde yorgun bir beden…
Hayat savunmasını bilenlere güzeldir...
Bir bakışa, bir sese, bir nefese muhtaç bir bakış savurdum lifli bedenimden…
Acınası yalvarışlar bunlar, at kendini sokağa, karanlıklarla sarmalan, dolan kendi ruhunun şekilsizliğine…
Hayat bana zorlaştırırken bir portrelik yüz geçti an be an gözlerimden düştü her güzellik…
Saklanıyorum kendi kulvarlarımda…
Her rengin sahibi, her sesin sahibi varmış… Oysa benimkinde hüznün duruşu dikilmiş karşıma…
Behey hayat, sadece bana mı ait bu yalnızlık?
Yabancılaştım sanki satırların arasında, kayboldum derken de aradığım bir portreydi göz diplerime bakan...
Yazılmamış ve de okunamamış çok kesit vardı yaşamımızda, belki de biz tekrar okumak istemiyoruz, puslanmış anıları…
Bazen duymaza, bazen de görmeze gelir aşk, oysa sevmeyi de sevilmeyi de çok iyi bilir kendince…
Ben o rüyaları göremez oldum artık yasaklı listelerine geçmiş adımız rüyada da olsa sessiz kalır düşüncelerimiz...
Göçler başlamış rüya sonrası düşüncelerde, kimsesizlik damgası vurulmuş yüreğimize, isteklerimiz hapsolmuş damlara, vurgun altında kalarak ezilmiş benliğimiz, bir topal yürüyüş başlamış yok oluşa dair düşüncelerde, kirazlar çiçek açmış beyhude geçen ömürden, sadece bir of sesi yankılanmış duvar aralıklarından…
Hesabı verilememiş çok anı kalmış geride, bazıları yaşanmamışlığa sayılmış, bazıları da pişmanlığa, kalemle düşmemiş anılar bunlar, beyhude kalmış istekler...
Boş verilmiş, boşa sayılmış tümden bu yaşam, bir pişmanlık sarmalanmış yaşam karelerine, umutsuz seslerle karışmış kelebek düşlerine, hepsi üç günlük ömre sığdırılmış yapı taşları ile örülmüş duvarlar yıkılmaya mahkum ki devrilse ne yazar bu hayata...
12.11.2012 - 15:56
Sevgi Nedir
Sevgi Nedir
Sevgi doğuş
Sevgi oluş
Sevgi duruş
Sevgi hasret
Sevgi özlemdir
Sevgi umut
Sevgi çare
Sevgi ölüm
Sevgi kalım
Sevgi isyandır
Sevgi barış
Sevgi yarış
Sevgi ermek
Sevgi Yunustur
Sevgi Mevlana
Sevgi Fuzuli
Sevgi Nesimi
Sevgi Ali
Sevgi Osman’dır
Sevgi Leyla
Sevgi Mecnun
Sevgi Ferhat
Sevgi Şirin’dir
Sevgi duygu
Sevgi tutku
Sevgi utku
Sevgi hikemdir
Sevgi insan
Sevgi kan
Sevgi damar
Sevgi fikirdir
Sevgi feda
Sevgi vefa
Sevgi yalnız
Sevgi doğruluktur
Sevgi vuslat
Sevgi hicret
Sevgi gurbet
Sevgi çöl
Sevgi yolculuktur
Sevgi yürek
Sevgi İbrahim
Sevgi yakan
Sevgi ateştir
Sevgi türkü
Sevgi şarkı
Sevgi beste
Sevgi şiirdir
Sevgi kalem
Sevgi selam
Sevgi barış
Sevgi esenliktir
Sevgi çiğdem
Sevgi menekşe
Sevgi sümbül
Sevgi gonca
Sevgi güldür
Sevgi eylül
Sevgi hazan
Sevgi hicran
Sevgi hüzündür
Sevgi diriliş
Sevgi bahar
Sevgi tomurcuk
Sevgi kelebek
Sevgi çiçektir
Sevgi damla
Sevgi su
Sevgi yağmur
Sevgi rahmettir
Sevgi dağ
Sevgi deniz
Sevgi öteler
Sevgi evrendir
SEVGİ HER ŞEYDİR.
25.08.2011 - 19:24
GERÇEK DOSTLUKLARA
Hani diyorum da,
insanın gerçekten
mükemmel bir dostu olsa...
'Onu', şöyle, içine
sindire-sindire, kocaman bir
sarılsa...
Yüreklilikle söylediğiniz...
'Canım benim! .. dediğiniz...
Telefonda bile
saatlerce konustuğunuz, sıcacık
biri...
Özlediğinizde, hayal kurduğunuzda
yanınızda o var mı?
Sizi hiç yalnız bırakmayan
biri...
Cesur, sempatik, azimli, kararlı,..
Arayan, soran, 'Seni özlüyorum'
diyen biri.
Böyle bir canlı ile her şeyi
konuşabilir, paylaşabilirsiniz.
Yanıltmaz!
Anlayışla karşılar her şeyi...
Hataları, günahları-sevapları
her bir şeyi konuşabilirsiniz
onunla...
bir arayış içinde olmanıza gerek
yoktur.
O kendiliğinden çıka gelir zaten.
Bir gün bir bakarsınız,
karşınızda...
Bir de bakmışsınız sımsıcak
sohbetler, derin konular, sırlar,
paylaşımlar...
Kimseye söyleyemediğinizi, en
yakınınıza anlatamadığınızı,
geçmişteki
izleri, geleceğe dairlerinizi,
sadece ona anlatır olursunuz.
Kadın, erkek fark etmez.
Bir dost bulun! Ama gerçek olsun.
Aradığınızda işinizi değil,
sizi soran...
Kötü gününüzde ev sahibi, iyi
gününüzde kiracınız olsun.
Anlatsın, konuşsun, açık-seçik,
korkmadan yaşasın. Güvensin!
Cinsiyeti olmasın! Bir kartal
kadar haşin, bir maymun kadar
şaklaban,
bir ceylan kadar narin olsun.
Doğruları söylesin. Gözleriyle
ve kalpten konuşsun.
Yaşasın! Doya doya yaşasın,
doya doya yaşatsın.
Beyninden değil, yüreğinden
versin. 'Olsun varsın!
Paylaşırım.' desin.
Bir dostunuz olsun.
Sizi ve benliğinizdekileri
paylaşsın... Dost olsun! Ama...
Gerçek bir dost..
09.08.2011 - 10:25
Ali.' Nin Yolu
Kanındanım ALİmin dönmem yolumdan
Değilmiki Ali Muhammedin soyundan
Hasan ile Hüseyin Fatımanın canından
Kıyan ise lanet mervanın kirli donundan
Hüseyin susuz kaldı Kerbelanın yolunda
Alevinin orucu Hasan Hüseyinin yasından
Söyle kahpe ne zevk aldın masumların kanından
Lanetin mervana olsun yeri gögü yaradan
Yağlı ilmek takan Pir Sultanın boynuna
Madımakta yaktında boğmadınmı dumandan
Bebek ana demedin Maraşı boyadın kana
Oruç tutup namaz kılsan af edermi yaradan
Cem bağlandı Allaha ibadet için
Üç mum yakıldı Allah-Muhammed-Ali için
Semaha döndü canlar,hü deyip Allah için
Aklı ermez yezidin iftirası bunun için
asme tij
01.05.2011 - 16:57
kadınların dili
Oglum bir hafta sonra evleniyor. Sorumluluk sahibi bir baba olarak, ona ögüt
vermem gerekiyor. Fakat bunu evde yapamam çünkü annesi agız tadıyla ögüt
vermeme izin vermez, sözü agzımdan kapıp kendi devam eder.! s yerimden ogluma
telefon açtım, aksam yemegini dısarıda birlikte yiyelim, dedim. Deniz kenarında ki bu
sirin lokantada simdi onu bekliyorum.
Geliyor aslan parçası, yakısıklılıgı da aynı ben.Hos besten sonra konuya giriyorum.
-Oglum haftaya dügünün var, bir baba olarak sana bazı konularda yol yordam
göstermem gerekiyor.
Kaç dil biliyorsun oglum sen?
-! ngilizce, Fransızca bir de kendi dilimi de sayarsak Türkçe'yle üç dil oluyor.
-Bugün ben sana dördüncü dili ögretecegim. Dilin adı Bükçe. Kadınlar tarafından
kullanılır. Sen buna 'kadın dili' de diyebilirsin.
-Kadınların ayrı bir dili mi var?
-Tabi ki. Eger kadın dilini bilirsen bir kadınla yasamak dünyanın en büyük zevkidir
ama bu dili bilmezsen hayatın kararabilir. O yüzden bir kadınla mutlu olmak isteyen
her erkek Bükçe'yi ögrenmeli.
-! yi de niye Bükçe?
-Çünkü kadınlar konusurken genellikle, söyleyecekleri sözü, net söylemezler. Egip
bükerler onun için dilin adını 'Bükçe' koydum.
-Bükçe zor bir dil mi baba? diye sordu gülerek.
-Bana bak, çok önemli bir konu, egleniyor gibisin biraz ciddiye al. Bir kadınla mutlu
olmak istiyorsan bu dili bilmen çok önemli. Çünkü kadınlar sözü bükerek Bükçe
konusurlar sonrada senin sözün dogrusunu anlamanı beklerler. Felsefesini anlarsan
kolay, anlamazsan zor.
-Tamam baba, haklısın ciddiyetle dinliyorum. Peki, sence kadınlar neden bizimle aynı
dili konusmuyorlar, söyleyeceklerini direkt söylemiyorlar.
-Bence bir kaç sebebi var. Birincisi, duygusal oldukları için, hayır, cevabı alıp kırı
lmaktan korktuklarından dolayı, sözlerini de dolaylı söylüyorlar.! kincisi, kadınlar
dünyaya annelikle donanımlı olarak gönderildikleri için onların iletisim yetenekleri çok
güçlü.
-Bu konuda biz erkeklerden bir sıfır öndeler yani.
-Ne bir sıfırı oglum, en az on sıfır öndeler. Düsünsene, henüz konusmayan, küçük bir
çocugun bile yüz ifadesinden ne demek istedigini hemen anlıyorlar.! sin kötüsü
kendiler leb demeden leblebiyi anladıkları için biz erkekleri de kendileri gibi
zannediyorlar. Onun için, leb, deyip bekliyorlar. Hatta bazen, leb, demek zorunda
kaldıkları için bile kızarlar. Niye, leb, demek zorunda kalıyorum da o düsünmüyor,
diye canları sıkılır.
-Biz de bazen Canan'la böyle sorunlar yasıyoruz. Niye düsünmedin, diye kızıyor
bana.
-Kızarlar oglum kızarlar. Kadınlar ince düsüncelidirler, detaycıdırlar, küçük seyler
gözlerinden hiç kaçmaz. Bizim de kendiler gibi düsünceli olmamızı beklerler fakat
erkekler onlar gibi degil. Biz bütüne odaklıyız, onlar detaya. Beyinlerimiz böyle
çalısıyor.
-Ne olacak baba o zaman, yok mu bu isin çaresi?
-Var dedik ya oglum, Bükçe'yi ögreneceksin, bunun için buradayız. Hazır mısın?
-Hazırım baba.
-Bükçe bol kelime kullanılan bir dildir. Biz erkeklerin on kelime ile anlattıgı bir konu,
Bükçe'de en az yüz kelime ile anlatılır. Dinlerken sabırlı olacaksın. Mesela karın o
gün kendine elbise aldı, diyelim. Bunu sana 'bu gün bir elbise aldım.' diye söylemez.
Elbise almak için dısarı çıktıgı andan baslar, kaç magazaya gittiginden, almak için
kaç elbise denediginden, indirimlerden, yolda gördügü tanıdıklarından alırken yaptıgı
pazarlıktan devam eder ve sana kocaman bir hikaye anlatır.
-Hikaye dili yani.
-Aynen öyle. Sen akıllı bir erkek olarak ona asla, 'Hikaye anlatma, ana fikre gel, kısa
kes.' demeyeceksin. Böyle bir sey dediginde, bittin demektir.! ster öyle de, istersen
'seni sevmiyorum.' de.! ki durumda da 'seni sevmiyorum' demis olacaksın.
-Ne alakası var, baba. Sen i sevmiyorum demekle, kısa anlat demenin.
-Çok alakası var. Kadınlar dinlenmedikleri zaman sevilmediklerini düsünürler.
-Bu önemli, Bükçe'de dinlemek sevmektir, diyorsun.
-Aynen öyle. Devam edelim. Bükçe ima dolu bir dildir. Kadınlar konusurken, bir seyler
ima etmeyi severler. Biz erkeklerde imalı konusuyoruz diye düsünürler ve
sözlerimizle onlara ne demek istedigimizi çözmeye çalısırlar. Oysa erkeklerin ima
yetenegi pek gelismemistir. Bizim kastımız söyledigimiz seydir.
-Geçen hafta Canan bana 'Bir kaç kilo daha versem gelinligin içinde daha iyi
duracagım.' dedi. Ben de 'Böyle de iyisin.' dedim. Canı sıkıldı bir kaç saat surat astı.
'Neyin var.' diye sordum. 'Hiçbir seyim yok.' dedi. Sence nerede hata yaptım?
-Böyle de iyisin, derken o 'de' ekini orda kullanmamalıydın. Canan bunu söyle
anlamıstır. Böyle de fena sayılmazsın, eh iste, idare edersin ama tabi daha da iyi,
daha da güzel olabilirsin.'
-Peki ne demem gerekiyordu?
-Sunu hiç unutma. Kadınlar kendileri ile ilgili, giysileri ile ilgili ya da aileleri ile ilgili bir
soru soruyorlarsa, kesinlikle iltifat bekliyorlardır. Es kaza elestirmeye kalkarsan
yandın. Bunu hiç unutmazlar. O gün 'Hayatım sen zaten çok güzelsin, kilo vermeye
falan bence ihtiyacın yok.' deseydin, o günün zehir olmazdı. Mesela bir gün kucagına
oturup, agır mıyım, derse sakın 'evet, biraz' falan deme 'hayır' de. Yoksa bir daha
kucagına oturmaz.
-Yani diyorsun ki bir kadın her daim güzeldir, her giydigi yakısır ve her kadının annesi
bir hanımefendi, babası da beyefendidir. Bana ne yaparlarsa yapsınlar.
-Aferim oglum, çok hızlı anlıyorsun bana çekmissin. Kadının, kendi anne babasıyla
sorunu olsa, kendi elestirir ama asla senin elestirmeni kabul etmez. Bunu kendine
hakaret olarak alır.
-Ve asla unutmazlar, degil mi?
-Aynen öyle. Yıllar önce annene, annesi için 'biraz cimri' demistim. Hala 'Sen benim
annemi sevmezsin.' der ve annesi bize bir sey aldıgında gözüme sokar, en çok
görecegim yere koyar.
-Hadi o konularda dilimi tutarım da, su ima isini çözmek zor geldi.
-Zor gibi ama biraz gayret edersen çözersin. En önemlisi imaları anlayacaksın ama
'sen sunu mu demek istiyorsun.' diye asla yüzüne vurmayacaksın.
! lla Bükçe anlatacak, asık bir yüzle karsılasmamak için senin de anlaman gerekiyor.
'Hayır, evde yiyecegim ama istersen hazır bir seyler alıp geleyim, ne dersin.'dedim.
'Tamam' dedi. Döneri sever biliyorsun, dün eve giderken, ekmek arası döner
yaptırdım. Onun dönerini de kepekli ekmek arasına yaptırdım. Bunu düsündügüm için
ayrıca sevindi. O da diyette, dügünde daha zayıf görünme derdinde, bu sıralar.
-Bu Bükçe'de kısa konusma yok mu baba?
-Var ama yerinde olsam hiç tercih etmezdim. Kadın konusmuyorsa ya da kısa
konusuyorsa kesin ciddi bir sorun var demektir. Mesela baktın canı sıkkın,
soruyorsun, 'Neyin var' diye. 'Hiçbir seyim yok.' diyorsa, aman bir seyi yokmus, diye
bırakma. Yoksa az sonra, çok ilgisiz oldugundan yakınarak, aglamaya baslar.
-Bükçe'de 'Hiçbir sey yok' demek 'Çok sey var, benimle ilgilen' demek oluyor, o
zaman.
-Evet. Biz erkekler 'Bir sey yok.' diyorsak ya gerçekten bir sey yoktur, sadece
basımızı dinlemek istiyoruzdur ya da bir sey vardır ama; su anda konusacak bir sey
yok.' diyoruzdur. Her ikisinde de konusmak istemiyoruzdur. Ama kadınlar ilgiyi sevgi
olarak gördükleri için 'Bana deger veriyorsan, ilgilen ki anlatayım.' demek istiyordur.
Çok nadirdir, gerçekten anlatmak istemiyor olabilir, o zaman da fazla üstüne varıp
bunaltmayacaksın tabi.
-Bir arkadasım da kadınların 'peki' demesi tehlikelidir, demisti.
-Dogru. Bir kadının agzından çıkan 'kuru bir peki, olur, tamam' her zaman tehlikelidir.
Bu Bükçe de 'Simdi tamam diyorum ama acısını daha sonra çıkaracagım.' demektir.
Sana en kısa zamanda kesin bir ceza keser. Fakat pekinin yanında 'peki canım, olur
hayatım' gibi bir hosluk ekliyorsa korkmaya gerek yok.
-Zor bir dil baba.
-Yok yok gözün korkmasın. Bükçe, konusman gerekmiyor. Dili anlaman yeterli.
-Anlamak da pek kolay degil ama.
-Korkma o kadar zor degil. Devam edelim. Kadınlar istediklerini söylemek zorunda
kalınca, düsünemedigimiz için biz erkeklere kızarlar, ve konusurken suçlayarak
konusurlar fakat suçladıklarının farkında olmazlar. Sitem ediyoruz zannederler.
-Nasıl yani?
-Mesela, karın sana 'ne zamandır dısarı çıkmadık.' derse bunu suçlama olarak
üstüne alma, seninle gezmek canı istiyordur, bunu sen düsünüp teklif etmedigin için
kalbi kırılmıstır. Maksadı seni suçlamak degildir. 'Daha geçenlerde gezmeye gittik.'
gibi bir savunmaya girme. 'Tamam canım haklısın, ben de istiyorum, en kısa
zamanda gideriz.' de, konu kapanır. Tabi ilk fırsatta da sözünü yerine getirirsen iyi
olur.
-Küçük ama önemli detaylar.
-Aynen öyle. Mesela karın 'üsüdüm' diyorsa, üstünü kalın giy demeni ya da kombiyi
açmanı degil, ona sarılmanı istiyordur.
-Keske okullarda ögretselerdi biz erkeklere Bükçe'yi. Ne kadar erken baslasak o
kadar çabuk kavrayabilirdik, belki.
-Haklısın aslında ben de sana ögretmek için geç kaldım. Neyse zararın neresinden
dönülse kardır.
-Not mu alsaydım, epeyce detayı varmıs dilin.
-Sen bilirsin oglum, unutacaksan al. Keske ben de not alıp gelseydim. Umarım sana
eksik ögretmem. Simdi aklıma geldi. Kadınların en nefret ettigi sözcük 'Fark
etmez'dir. Fark etmezi kadınlar 'Hiç umurumda degil, ne yaparsan yap ' diye
anlarlar.
-En degerli sözcük nedir?
-Sen bil, bakalım.
-Seni seviyorum, demek herhalde.
-Evet, kadınlar 'seni seviyorum' sözünü sık sık duymak isterler. Biz erkekler
söylemistim, zaten biliyor diye bu konuda gaflete düsmemeliyiz.
-Bükçe sadece konusma dili midir baba? Bunun bir de davranıs dili var gibi geliyor
bana.
-Ben de tam ona geliyordum. Kadınlar küçük seylere önem verirler. Aksam ona sarıl,
televizyon izliyorsan sarılarak izle. Gündüz onu düsündügünü ifade etmek için kıs
acık da olsa bir mesaj gönder, küçük sürprizler yap. O yemek hazırlarken ona yardım
et, salata yap, çay demle.
-Aksam gelip sırt üstü yatmak yok yani.
-Gözünde büyütme. Sayınca çok sey gibi görünüyor ama aslında bunlar zaman
alacak, zor ve masraflı seyler, degil. Sen bu küçük seylere dikkat et, zaten karın sana
pasa gibi davranır, seni yormaz. Bir erkek bu küçük seylere dikkat etmezse zamanını
karısıyla büyük kavgalar yaparak geçirir. Sevgiyle geçirmek varken niye kavgayla
geçiresin ki? Kadınlar çok vericidir ama eger sen hep alıp vermezsen, bir gün birden
patlarlar. Küçük küçük alırlarsa, büyük büyük verirler.
-Tamam baba bunlara dikkat edecegim.
Garson yemek tabaklarını kaldırırken oglumun telefonu çalmaya basladı. Belli ki
nisanlısı arıyor, konusmak için deniz kenarına dogru adımlamaya basladı. Az sonra
geldi.
-Baba çok tesekkür ederim. Bükçe'yi anlamaya basladım. Canan aradı. 'Salonun
perdelerini ne renk olsun karar veremedim, yarın birlikte m i baksak.' dedi. Tam 'Fark
etmez, sen seç' diyecektim ki bunu senin söyledigin gibi 'Ev de perde de umurumda
degil' gibi anlayacagı aklıma geldi. 'Tabi canım, istersen birlikte bakabiliriz ama ben
senin zevkine güveniyorum, sen seç istersen,' dedim çok mutlu oldu. Kendi seçecek.
-O zaten perdeyi çoktan seçmistir de kadınlar illa yaptıklarını onaylatmak isterler.
Birlikte de gitsen o seçtigi perdeyi almak isteyecektir. Biz erkekler onların ne demek
istediklerini anlarsak, islerden kolay sıyırırız.
-Baba tekrar tesekkür ederim. Bu iyiligini hiç unutmayacagım. Bana Bükçe'yi
ögretmeseydin halimi düsünmek bile istemiyorum.
-Sanslısın oglum. Benim seninki gibi bir babam yoktu. Bunları deneye yanıla
ögrenmem yıllarımı aldı. Sen yine iyisin, hazıra kondun. Güle güle kullan, isteyene de
ögret, herkes de güle güle kullansın. Kullansınlar ki yüzleri gülsün.
ALINTI
23.04.2011 - 19:06
YANLIZLIK BAZEN İYİ ÇOK NADİR ZAMANDA ÇEKİLMEZ OLSADA HAYAT VE YAŞAM HERŞEYE RAĞMEN GÜZELDİR
Yalnızlığım isyanımdır aslında, bir başkaldırıdır sevmeyi bilmeyen kalplere. Ne kadar kirletilmiş ruh ve değeri kaybettirilmiş aşk varsa, hepsine karşı onurlu bir duruştur.Yalnızlığıma dokundurtmam çünkü o benim gücümdür. Yüreğime söz geçirip geceler boyu, saklayıp kolladığım yanımdır. insanlığımın erdemli savaşıdır yalnızlığım ve bazen sadece kırgın bir kalbin sessiz gösterisidir.Aşka olan inancım hep yerinde durur. Bütün zorluğuna rağmen yaşamın, düşmeden durabiliyorsam, sebebi aşktır. Bütün hırsım, çabam aşkın varlığını anlatabilmek içindir ve aşkı kirletenlere cevabımdır yalnızlığım.Uzun karanlık saatlerinde düşünüp dururum, aşkı, sevdayı, ilişkileri, dünyayı, işleyen düzeni ve elimde yine aşk kalır. Sevmeyi hiç öğrenmemiş, aşkı hiç tatmamış kalpleri düşünürüm, üzülürüm için için ve dua ederim onlara. İnsan mutlaka birini sevmelidir. Kimse için değil, sadece ve sadece kendi için sevmeyi öğrenmelidir. Hatta önce kendinden başlamalıdır sevmek çünkü başkasını sevmeye giden yol buradan geçer.Yalnızlığını da sevmelidir insan, bir düş bahçesinde yaşamak gibi, yüreğinin derinliklerinde yatan ruhunu görmelidir. Sakladığı renkleri görmelidir. İyisi kötüsüyle ne kadar huyu varsa, ne kadar anı biriktirmişse ve ne kadar değerli ders taşıyorsa cebinde, hepsini tek tek incelemelidir.Kimi ayna karşısında, kimi öğrendikleriyle, kimi duvara çarptığında yüzleşir kendiyle, en çok o zaman lazım olur insan sevmek. Ben her hayal kırıklığımın, kayboluşumun ardından gözlerime bakmayı öğrendim. Koca evrende, bir kum tanesinden daha küçük olduğumu yalnız kaldığım ama kendimle çok kalabalık olduğumda anladım. Anladım ki, bir tek sevmek kurtaracak beni, bizi, hepimizi…Bunları bilince, sahtekar bir aşkın kolunda heba etmiyor insan gönlünü ve hiç değmeyecek birine gözyaşı dökmüyor. Aslında, o kadar değmeyen birine de sevdalanmıyor aklının yettiğince ve yalnızlığıyla mağrur bir çiçeğe dönüşüyor insan Aşkın o büyük ve mucizevi ışıklarını görmeden, dağınık bir yatakta uyanmıyor. Belki seven olur diye sokaklar boyu gezmiyor. Kandırılmışlığı, ihaneti, korkuyu, hüznü yaşamıyor. Yalnızlık insanı olgunlaştırıyor ve aşka giden en doğru yolu gösteriyor. Biraz tek başına kalıp düşününce insan, kalbini, ruhunu temizliyor. Arınıyor geçmişin kirinden, yeni ve bembeyaz bir sayfada hak ettiği sevdaya hazırlanıyor. Bazen yalnızlık bile insanda asil duruyor…
Toplam 75 mesaj bulundu