Hüseyin Kılıç Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakk ...

  • Hüseyin Kılıç
    Hüseyin Kılıç

    13.02.2013 - 12:44

    Gözlerim bağlı halde karanlıkta merdiven inerken hep senin sevdana yürür gibi emindim adımlarımdan..... Başımı kaldırdığımda bulutlar kanat açıp gözlerinin içinde sıcak iklimleri gördüm. Dokunduğum herşey de ellerinin sıcaklığını aradım durdum. Oysa ellerini hiç tutmadım ki. Baktığım her noktada gözlerinin derinliğindeki umudu sevdim. İnan gözlerini hiç yakından görmedim ama hep seni yaşadım....yaşıyorum.... Rüzgarın hep senin saçlarına ılık meltem gibi dokunduğunu bildim. Görmeden sevmeyi dokunmadan hissetmeyi öğrendim.......Hani insan bazen ne ileri ne geri, tek bir adım atamaz ya...
    Birini yanında tutmayı bilemez ama onun yokluğunu da istemez...
    Kaybetmeyi göze alamaz ama kazanmak için de mücadele etmez...
    Bağlanmaya cesaret edemez ama azat da etmez onu.. Ne sevilmekten vazgeçer, ne sevmeyi bilir.
    Hani çok sonra zaman geçer savrulurlar ya,o zaman dökülür dudaklardan itiraf edercesine..!
    Ne gözümü alabildim, Ne de göze alabildim...!

  • Hüseyin Kılıç
    Hüseyin Kılıç

    11.02.2013 - 11:32

    SENİ DÜŞÜNMEK......

    Seni Düşünmek;

    Bir baharın habercisi papatyaları koklamak gibi...
    Yarınsız günlerime açacak,
    Yedi düvel gök kuşağı renklerini toplamak gibi.
    Yüreğimde nahoş gözyaşı kokusuna inat edercesine
    Minik bir bebek tebessümünü koklamak gibi..

    Sevmelerin yalanlar altına sürüldüğü yorgun bir gecede,
    Minik bir kelebek kanadındaki pulların yüreğime savrulması gibi...
    Kısa bir ömrün uzantısı mutluluğumun,
    Özgürce yüreğime bırakılması gibi....

    Seni Düşünmek;

    Bakışlarımın örtbas ettiği gerçekleri su yüzüne çıkarmak gibi
    Göz yaşlarımın yüreğimde çizdiği haritada çıkan tek şehrin
    Sen olduğunu bilmek gibi
    Ve seni sevmelerimin kurak tenimde bıraktığı çorak izler gibi,
    Bu imkansızlığa rağmen,
    Yeni bir goncanın yüreğimde açışını seyretmek gibi...

    Seni Düşünmek;

    Silinmiş sabahlarımdan geriye kalan hafif bir lodosun,
    Yüreğimin değdiği yerlerden,
    Enkaz tanelerini sürükleyip götürmesi gibi…
    Gecelerime fırtınalarla geri dönüp an ve an
    Soluk soluğa senin gelişini müjdelemesi gibi...
    Bir yalnızlık senfonisinin son çaldığı parçanın sen olduğunu bilmek,
    Ve gece gündüz yıldızlardan bu şarkıyı dinlemek,
    Dünyanın en güzel anı olsa gerek.......

    SENİ DÜŞÜNMEK DÜNYANIN EN GÜZEL ANI OLSA GEREK…..

  • Hüseyin Kılıç
    Hüseyin Kılıç

    09.02.2013 - 19:01

    ZİYANLARDAYIM! ! !

    Sensiz bir güne başlamanın hüznü var yüreğimde
    Ne yediğim simidin
    Ne içtiğim çayın tadı var damağımda
    Girdiğim derste bile seni aradı gözlerim bu sabah.

    Ah keşke, keşke arka sırada olsa da
    Teneffüs etsek aynı havayı
    Sabır çekiyorum sessizce,ufalanıyor yüreğim
    Beni bugün benimle rahat bırakın.

    Umutlarımın hayallerimin tükendiği birgün
    Seni sevdiğim ilk anlarım geldi aklıma
    Yoruldum, yazdığım şiirin sen de bitmesinden
    Gözlerimin yaşının,
    Adını sakladığım dudağıma değmesinden.

    Bir su damlası kadar yalnızken
    Bir yağmur gibi kalabalığım seninle
    Belki kelebeğin ömrünü istedim senle olmalara
    En acısı da ne biliyormusun?
    Dün seni bulmanın umudu ile dalmışken derin uykulara
    Bu sabah yine sensizliğin ortasındayım.

    Ben gönlümü sana kiraya vermedim ki
    Gel artık gökkuşağı açsın yüreğimde
    Ben sen diye dünyayı sevdim
    Sen diye aşka açtım kapımı
    Seni severken taze bir yaprak iken
    Şimdi hazana döndü yüreğim
    Ben aşkına ziyanlardayım
    Mühür gözlüm

  • Hüseyin Kılıç
    Hüseyin Kılıç

    23.01.2013 - 10:17

    Kıyısından İzliyordum Yaşamı

    Kıyısından izliyordum yaşamı
    açılmıyordum pek
    rüzgarlar korkuturdu beni
    ayrıca hırçın denizin dalgaları...
    boğulanlar olurdu sürekli
    Ürpertiyordu bu beni...
    Ayak bileklerime kadardı suyun yüksekliği
    Gelen dalgalar kendine çekerdi beni
    Ürker, kumsala doğru kaçardım...
    Kızgın kumlar yakardı tabanlarımı
    Anca hırçın deniz alırdı yanan tabanlarımın acısını
    Yani anlayacağınız
    Kıyısından izliyordum yaşamı

    Bir gün dizlerime kadar girdim suya
    İçim tatlı bir şekilde ürperdi
    Hoş bir duygu hissettim, her hücremde
    Bir adım ve bir adım daha
    Su bedenimi okşuyordu
    Ne kadar güzeldi, bunca zaman nasılda kaçmışım...

    Etraf yosunlarla dolu
    Bazıları vücuduma değiyor
    Beni rahatsız ediyor
    Ama yine de deniz güzel...
    Sonunda yüzmeyi öğrendim
    Kendi başıma su üstünde durabiliyorum
    beni yakan güneşe inat
    Daha çok açılıyorum
    Ayağım artık yere değmiyor ama
    Bunu pekte umursamıyorum
    Nasılsa yüzüyorum...
    Açıldıkça açılıyor
    Resmen denize meydan okuyorum
    Sahili göremiyorum artık,
    Amaan kimin umurunda
    Çocuk muyum ben?
    Benim gibiler var burada ama
    tek başımayım bu yolda
    Hepimiz bir başımayız aslında ya, neyse...

    Bazen yağmur yağıyor
    Deniz huysuzlanıyor
    Dalgalar koyuyor önüme ama
    Beni yenemez...
    Tehlikeli balıklar boşluğumu arıyor
    Beni faka basmaya çalışıyor
    KOlay mı beni öyle yenmek?
    Hadi gelin hepiniz tek tek,
    Keseyim biletinizi! ...

    Son zamanlarda sahili özler oldum
    Ama o çok uzakta
    Küçüklüğümde kaldı...
    Ah çocukluk oyunlarım
    Kumdan kalelerim
    Yediğim kağıt helvalarım...
    Sudan ürküp kumsala kaçtığım günler
    Dönüşü imkansız
    Ne de çok yol almışım...

    Hayat yormaya başladı beni
    O eski gücümde yok artık
    Sürekli şimşekler çakıyor
    Hırçın dalgalar savuruyor beni
    Su örtüyor üstümü
    Bırakmıyorki nefes alayım...
    Yardım istiyorum
    Sesimi kimse duymuyor
    Çırpınıyorum olduğum yerde
    Fayda etmiyor...

    Bu böyle mi olmalıydı?
    Hep kıyıda mı kalmalıydım yoksa?
    Yoksa fazla mı açılmamalıydım?

    Yüzebilmelisin ama,
    Geri dönmsini de bilmelisin
    Elbette istediklerin olmalı ama
    Elindekilerle yetinebilmelisin
    Hep daha fazlası dersen
    Hırçın dalgalar örter üstünü.
    Cesedini hangi kıyıya vurur,
    Deniz bile bilemez...

    Ölümü göze almazsan
    Yaşayamazsın derler...
    Aza kanaat etmezsende
    Çoğu zor bulursun...

    Şimdi cansız bedenim
    Koca denizin ortsında
    Sahipsiz duruyor...
    Nefessiz kaldığım için
    Mosmor kesilmişim
    Ciğerlerim hep su dolmuş
    Yaşam benden göçmüş
    Hayat benden göçmüş
    Oysa,
    Kıyısından izliyordum yaşamı...

    Yaşam denizinde boğulmamanız dileğimle...

  • Hüseyin Kılıç
    Hüseyin Kılıç

    20.01.2013 - 18:02

    Senin olmadığın akşamlarda
    Fersiz yanıyor sokak lambaları.
    Ve o geceler,
    Topluyorlar dilencileri…
    Ve her kahkaha meyhanelerden yükselen,
    “Anama söver” gibi…

    Bir, İstanbul değil,
    Sensiz akşamlarda sanki
    Bütün kentlerin tutuluyor dili.
    Öyle gecelerde
    Görmezlikten geliyorum
    Çöp kamyonlarının kenti kirlettiğini…

    Cinsiyetler kalkıyor, yüzler seçilmiyor,
    Herkes, çarşı iznindeki
    “Tek tip er” gibi.
    Bir yakalasam yaka paça,
    Zamanı durduracağım.
    Işıklandırılmış vitrin camları
    Ayna olup yüzüme çarpıyor.
    Anladım;
    Ben sensiz gecelerde yaşlanıyorum.
    En ihtiyarı oluyorum bu kentin.
    En bilgesi, en ağırbaşlısı…
    Aşkın olgunlaştırdığı
    Suskun bir dervişim şimdi.
    Bir sorsalar rezil olacağım.
    Ben senden başkasını bilmem ki.

    Senin olmadığın akşamlarda,
    Ben yapmışım sanki tüm dünyanın işini.
    Yoruluyorum,
    Sabaha çıkmayacakmışım gibi.
    Kör olmak için yarı yarıya,
    Gözümü arabaların farlarına dikiyorum.
    Her kadını biraz
    Sen zannediyorum.

    Senin olmadığın akşamlarda ben,
    O an adını anmıyorsam eğer,
    Koskocaman susuyorum.

    Senin olmadığın akşamlarda ben,
    Siyaha boyayıp yüzümü,
    Maske yapıp gecenin karanlığını,
    Bir Affan Dede bulup
    “Satın almak” istiyorum “çocukluğumu.”

    Senin olmadığın akşamlarda
    Geceler uzun sürüyor…
    “Az karanlığım” gün ağarırken kapkara oluyor.
    Gözlerimi kapıyorum,
    Düşlerime emanet ediyorum seni…

    Senin olmadığın akşamlarda
    Daha uzun kalıyorsun bende böylece.
    Senin olmadığın gecelerden uyandığımda
    Dilimde hep aynı cümle:
    Senin
    Olduğun
    Karanlığı,
    Sensiz
    Aydınlıktan
    Daha çok seviyorum…

    Tayfun TALİPOĞLU

  • Hüseyin Kılıç
    Hüseyin Kılıç

    18.01.2013 - 17:46

    Aşk ve Aşk ve Alayı Aşk

    Bir Dem Çay.. İki Nefeslik Sigara..
    Gözlerimde Saklı Üç Damla GözYaşı..
    İşte Aşk! !




    Yıldızlara yağardı yağmurlar
    ben bakardım..
    Aşk..
    Bu cadde..
    Bu sokaklar..
    çoçukluğumu alıp gitti bana sormadan
    Ben bakakaldım..





    Malzemesi tükenen bir fabrikadır aslında aşk..
    Umudunu kaybetbeyenler malzemesi aşkın..
    Sevilmek,..
    Temiz bi sayfada yaralı bulunmak gibi..
    Aslında herşey lekeli bi yerde.. her satırda..
    Fakat aşk rolunu temiz bi sayfada oynar..
    Aslını bilmeden.. Aslını anlamak imkansız..

    Masum bi gülümseme taşır hep.. ama sahte.. Ama..
    En basiti bi aşka merhaba..
    Leylanın mecnuna ilk gülüşü..
    İmkanı olsa aşktan korunmazmıydı insan..
    Sevmek,..sonrası yıllanmış bi şarap tazeliği..
    Adından daha uzunsun aşk.. Acınsa bildiğimden daha acı..

    Biadını çok zaman önce doldurmuş bi kaç satır..





    Sessizlik diyorum..
    Susuyorum..

    konuşma diyorum..
    Susuyorum..

    Yeter diyorum.. kes sesini..
    susuyorum..

    Susturamıyorum..

    Bi isme kitlemiş kalbim..
    Tekrarlayıp duruyor..

    Susuyorum..
    Susturamıyorum..







    Ara sıra çıkıyorum buralardan..
    İlk trene atlayıp geçmişin duraklarına bi yerlere gidiyorum..
    Gülüyorum..
    Gülümseten çok şey var orda..
    Kahkalar atıyorum..

    Sonra son tren saati..
    Geri gelmek zorunda kalıyorum..

    Gülümseyemiyorum..
    Kızıyorum.. Sürekli kızgınım..
    Nefret ediyorum.. birşeylerden..
    Herşeylerden..
    Ağlıyorum..
    şarap alıyorum.. bide gazoz
    Gülüyorum..
    Hissetmiyorum..
    Anlıyorum.. sonra..
    Yürekten değil..
    Şaraptan gülüyorum..






    Umut etmek..
    Beklemek..
    Ve yetinmek, işte aşk..
    Herşeyden fazla sevmesini umut edersin..
    En sevilmek..
    Sonra herşeye katlanır ve beklersin..
    Ama olmaz ve sevildiğin kadarıyla yetinirsin..
    İster umudu taşımaya devam et..
    İster kulağına fısıldaması için rüzgara bırak gitsin..
    Sen bilirsin..
    Duymasının önemi yok..
    Sen zaten yetinirsin..









    Bunu yapmayı seviyorum..
    Bu gece benim gecem..
    Tüm satırlar benim.. özgürce saçmalamak istiyorum..
    Ne yazdığıma bakmadan.. iki kere okumadan.. umursamadan..
    Saçma sapan fikirlerle tutarsızca saçmalamak istiyorum..

    Garip kelimelerden oluşan satırlar ne kadar hoş gelir kulağa..
    Virgülü fazla, noktası tek olan, uzun cümleler..
    Anlamak bazen zor geldiği için mi..
    Sanmıyorum..
    Bi nedeni yok sanırım.. ama etkileyici
    Aşk tek hece.. tek kullanımlık..
    Cok uzun cümleler kurdurabilmesine rağmen tek hece..
    Uzun bi cümlede iki kere kullanılamayacak kadar değerli..
    Kaç kişinin dikkatini çeker bilmiyorum..
    Ama biliyorum ki benim dikkatimi çekiyo..
    Onu anlatmak için sayfaları doldurabilirsiniz..
    Sayfalarca yazı ama özeti tek hece..
    Aşk seni seviyorum.. Seni.. Adını.. anlamını.. Ve seni hak edenle yaşamayı seviyorum..

  • Hüseyin Kılıç
    Hüseyin Kılıç

    05.01.2013 - 15:25

    O sevgiyle beslenir, o yaşarsın. Ayakta kalabiliyorsan kelimelere dökülen tutkudur seni yaşatan.
    Hımmmmmmmmmmmmİşte belki de sen benim için ikinci şıksın ve bunu değiştirmeye ne senin gücün yeter ne de benim gücüm.
    _Belki de
    _O zaman sana anlatmamda sakınca yoktu
    Zaten sen de benim ilham perim değil misin?
    _Yok, tabi ki
    _Öyle miyim bilmem

    _ilham perine benzemiyorum çünkü benden çok başkalarına yazıyorsun.
    _İlhan perim olsaydım tek bana yazardın.
    _Demek ki değilmişim.
    _Başkaları da
    _Sana peri olabiliyormuş
    _bak bunu yapma. Daha evvelde söyledim, şimdi de söylüyorum sen bir yana dünya bir yana bunu zaten biliyorsun.
    _Bunu biliyorum.

    _ Onlar sadece çeşni
    _Hepsi gider sen kalırsın sen de değil senin göze görülmeyen tarafın hani kimsenin benden alamayacağı yanın.
    _Seni şaşırtan ne ki?
    _Bir de şöyle düşün ve bana hak ver
    Sen gittin geçen bu kadar zaman içinde ben seni aradım mı? veya seni rahatsız edecek bir harekette bulundum mu?
    Ne yaptım durmadan yazdım yazmaya beni senmi zorladın yoo.
    Eğer benim için gerçekten özel biri olmasaydın yazabilir miydim hayır.
    Ben hep kendi açımdan bakıyorum senin açından bakmaya bile gerek görmüyorum sen derdin ya senin görüşlerine karışmam bende senin düşüncelerine karışmam
    _tek isteğim ise senin gerçek hayatta mutlu olman diğer Yanda ise ben ancak seni sana yazarak mutlu edebilirim bu da az bir şey değil güzellik.
    _Evet haklısın
    _Evet haklıyım

    Bunun için sen bende her zaman yaşayacaksın bilmesen de çok uzaklarda olsan da böyle yanı başımda olsan da senin gibi birini tanıdığım için, dostum arkadaşım ve hayallerim olduğun için, çok şanslı bir erkeğim

  • Hüseyin Kılıç
    Hüseyin Kılıç

    04.01.2013 - 11:38

    Tanrıdan gururumu yok etmesini istedim. Tanrı 'Hayır. Gurur benim yok edebileceğim bir şey değil, senin bırakabileceğin bir şeydir.' dedi.

    Tanrıdan sakat çocuğumu iyileştirmesini istedim. Tanrı 'Hayır. Onun
    ruhu sağlam, vücut o kadar önemli değil, o geçici bir şeydir.' dedi.

    ...Tanrıdan bana sabır vermesini istedim. Tanrı 'Hayır. Sabır büyük acılar
    çekilerek öğrenilebilecek bir şeydir. Sabır verilmez, hak edilir.' dedi.

    Tanrıdan beni mutlu etmesini istedim. Tanrı, 'Hayır. Ben sadece
    nimetlerimi sunarım, mutlu olmak sana bağlı.' dedi.

    Tanrıdan beni çektiğim acılardan kurtarmasını istedim. Tanrı 'Hayır.
    Çektiğin acılar günlük kaygılarının önemsizliğini anlamanı, onlardan
    uzaklaşmanı ve bana daha çok yaklaşmanı sağlar.' dedi.

    Tanrıdan ruhumu olgunlaştırmasını istedim. Tanrı 'Hayır. Kendi kendine olgunlaşmalısın, ama meyvelerini alman için yardım edeceğimden emin olabilirsin.' dedi.

    Tanrıdan hayatı sevmemi sağlayacak her şeyi istedim. Tanrı, 'Hayır.Ben sana hayatı vereceğim, böylece hayata dair her şeye sahip olabilirsin.' dedi.

    Tanrıdan, tanrıya duyduğum sevgiyi, başkalarına da duyabilmeyi istedim.

    Tanrı şöyle dedi: 'Ohhh! Nihayet doğru bir şey istedin.'Ruhu
    olgunlaşmamış bir kul tanrıya hep 'ver bana...' ile biten dualar eder,
    olgunlaşmış bir ruh ise 'vermemi sağla...' diye bitirir dualarını...

    Steve Goodier'ın 'Bir Dakika Hayatınızı Değiştirebilir' adlı kitabından
    alınmıştır.

  • Hüseyin Kılıç
    Hüseyin Kılıç

    03.01.2013 - 20:26

    Sevgilim, ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim.
    Elimde uçuk mavi bir kalem, cebimde iki paket sigara,
    Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden..
    Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz,
    'Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz'.
    Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere,
    O gülün yüzü gülmüyor sensiz,
    O köklensin diye pencerede suya koyduğun devetabanı,
    Hepten hüzünlü bu günlerde.
    ... Gür ve çoşkun bir günışığı dadanmış pencereye,
    Masada tabaklar neşesiz,
    Koridor ıssız,
    Banyoda havlular yalnız..
    Mutfak dersen - derbeder ve pis,
    Çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş,
    Vantilatör soluksuz,
    Halılar tozlu,
    Giysilerim gardropda ve şurda burda,
    Memo'nun oyuncak sepeti uykularda.
    Mavi gece lambası hevessiz,
    Kapı diyor ki açın beni, kapayın beni.
    Perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi,
    Radyo desen sessiz,
    Tabure sandalyalardan çekiniyor,
    Küçük oda karanlık ve ıssız.
    Her şey seni bekliyor, her şey gelmeni,
    İçeri girmeni,
    Senin elinin değmesini,
    Gözünün dokunmasını
    Ve her şey tekrarlıyor
    Seni nice sevdiğimi…

  • Hüseyin Kılıç
    Hüseyin Kılıç

    01.01.2013 - 22:30

    Yıldızlar Demir Almasın Gecemizden

    Gökyüzünün kurşuni renginde mehtaba yansıyınca hayaller
    Ay çakılır gecenin içine acılar saklı kalır yarı karanlık yüzünde
    Gökyüzü kurşuniliğinden çıkamaz yıldızlar demir almazsa
    Mehtap bitimine varamadan güneş kavuşamaz akşamın kızıllığına
    Sersericedir benim gezinişlerim böyle gecelerin gizemli karartısında

    Güneşi kıskandıran maviliğin enginliğinde gökyüzü kızıla boyanır
    Işıklar vurgundur mavinin ufkundaki kızıllığın güzelliğine
    Güneş koşar adım kavuşurken akşamın alacasında ki sevdiği kızıllığına
    Bense ufukta mavinin kızılla buluşmasında hayallerimin batışını seyrederim
    Kızılın alacakaranlığa vuran anlığında kalır hatırladıklarım
    Gözlerinin rengini anımsarım renk cümbüşünün gökyüzünde ki oynayışında

    Dalgaların sessiz çırpınışı yakamozlarla buluşurken
    Gecenin derinliğine saklanır gizli sevdalıdır ayın karanlık yüzü
    Yıldızların uzaktan seyrine vurgundur gecenin siyahî rengi
    Sevdamın resmi dalgaların çırpınışıyla yakamoz ışıltılarına çizilirken
    Kurşuniliğiyle maviliğin önünden resmigeçit yapar gökyüzü
    Güneşin kızıllığında vurulur akşamın alacasına yolculuk yapan yıldızlar
    Sevdamın yansımasıyla mehtabın ışıltısında kaybolur yakamozlar

    Ay karanlıkta mehtabına âşık, dalgalarsa çıldırmış yakamozsuz gecede
    Yıldızlar demir atmış geceye, çılgın dalgaların seyrinde
    Güneş sabırsız sabahına, hasretiyle tutuşmuş kızıllığına vurgun
    Ya ben işte o bitmeyen hayallerimin içinde günün son anlığında
    Meftunun olduğum gözlerinin renginde bitip gidiyorum
    Derinliğine saplandığım yüreğinin içinde sevdamızın resmini seyre dalıyorum

    Haydi, sevdiğim dalgaların sessiz akıntısında sevgi deryasına dalıp gidelim
    Ayın karanlık yüzünde saklı kalsın sevdamızın gizli sırları
    Gece mehtabına varmadan yıldızlar demir almasın gecemizden
    Günün kızıllığından koparak elele hayallerimize koşalım
    Sevgimizle karanlığın gizeminde oynaşsın yakamozların ışıltıları

  • Hüseyin Kılıç
    Hüseyin Kılıç

    01.01.2013 - 21:29

    Dün bir dosttan, uzun bir mektup aldım
    Beni anlatmış sana ve sen ona
    'Unuttum artık onu' demişsin.
    Hem bu sözü gülerek,
    ...Medar-ı iftihar ile söylemişsin.
    Unutamazsın Nokta Noktam
    Unutamazsın!
    Çünkü unutmak için
    önce unutulmak gerek
    Oysaki sen,
    Hala bende esen,
    Eski kavak yelisin.
    Unutamazsın...
    Kan değil, tüküremezsin,
    Ruj değil, silemezsin
    Dişi dudaklarına, dişimle yazdığım
    İki heceli erkek adımı
    Unutamazsın Nokta Noktam
    Unutamazsın!
    Seninle biz, hâlâ bir kabukta
    İki badem içi gibiyiz.
    Baharsın; kokacaksın
    Güneşsin; yakacaksın.
    Sabah yatağım kadar Rüya dolu
    Sabah yatağım kadar sıcaksın
    Unutamam
    Unutamazsın!
    Şimdilik bu kadar.
    Öbür mektubuma daha diyeceklerim var
    Darılma bana, gücenme sakın
    Ankara günlerinin bembeyaz ufkundan
    Binlerce selam sana.
    Bahar başladı nokta noktam
    Ankara'da bahar, veriminde Toprak ana
    Aylar var ki sana tek satır yazamadım
    Oysaki şimdi mevsim bahar
    Ötüşlerde adın, kokuşlarda tadın var
    Artık yazmalıyım.
    Takvime baktım bu sabah,
    ayrılalı beş Ay olmuş.
    Düşün ki Nokta Noktam
    Beş ay denilen nesne tam yüz elli Gün eder.
    Bunca uzun ayrılıksa;
    İnan bana Nokta Noktam
    İnsanı, her şeye küskün eder.
    İnan bana... Dargınlığım herkese
    Ve tek hasretim sana
    Düşünüyorum...
    Âşıklar pazarına çıkan yolu düşünüyorum.
    Bu yolun sağında yükselen
    Her geçişinde penceresinden tebessümler gelen
    Bahçesinde iri yedi veren,
    kayısı gülleri açan evi düşünüyorum.
    Bir türlü gelmiyor düşüncelerimin ardı
    Ablan yanımda çorapsız gezerdi,
    Başörtüsüz annen.
    Düşünüyorum... Bu mevsimde baban,
    Her akşam bir yerine iki içerdi.
    Miyoplaşınca gözleri 'Şair, iç be oğlum
    bahar dişidir doğurur' derdi.
    Bahar başladı Nokta Noktam.
    Ankara'da bahar,
    Gönül ufkunda yağmur bulutları
    Cennet olsa artik sevmiyorum
    Sevmiyorum sensiz baharı...
    Sen; ey yirmi dört baharın en güzel süsü!
    Sen; ey mutlu günlerimin mutlu türküsü!
    Sen; ey ilkyaz akşamları kadar güzel çocuk!
    Sen; ey Altın gözlerinin hisli dünyası!
    Ölümsüz bir yolculuk yaratan
    Sen; ey çıplak bir hançer gibi!
    Boylu boyunca gönlümde yatan
    Sen; ey her şeyim olan her şey!
    Son mektubunda söz verdin
    Tut diyorsun, unuttum
    Unut diyorsun, unutmak mı?
    Güneş tekrar doğmayı unutabilir mi hiç?
    Gönül ferman dinlemez sözü unutulabilir mi hiç?
    Sen; ey mutlu günlerimin mutlu türküsü!
    Sen; ey her şeyim olan her şey!
    Bu gece Yılbaşı...
    Başkent'de Kar yağıyor Nokta Noktam
    Başkentte kar ve tütüyor gözlerimde
    Küllenmiş bir mangal gibi hatıralar
    Başkent'de kar yağıyor, başkent'de kar...
    Bu gece yılbaşı.
    Bilirsin ki Nokta Noktam
    Yılbaşında hesaplanır
    Çoğu zaman insanların yaşı.
    Bu gece yılbaşı...
    Tokmaklarında yirmi dört hece
    Eğilip üstüme sessizce
    Şehrin kule saati
    Bilir misin Nokta Noktam?
    Bilir misin, bilir misin ne dedi?
    'Şair, kutlu olsun, yaş otuz yedi.'
    Ve bir el saçlarımdan tutarak
    Kalbimi sana kadar sürükledi.
    Bu gece yılbaşı, başkent ayakta
    Çalınan Tuna dalgaları komşu plâkta.
    Ne de kıvrak bu vals havası
    Başladı yine gönlümün
    On yıl evvel ki kanaması
    Ne günlerdi o Günler cancağızım
    Ne günlerdi...
    Sen, on yedisinde sevgilerin sisinde
    Başı duman duman bir kız.
    Ben, yirmi üstünde
    Gönlü gördüğü her güzelliğe nişanlı
    Ölesiye bir şair, ölesiye bir delikanlı.
    Ne çabuk geçti zaman.
    Hey gidi Dünya hey...
    Bu gece yılbaşı
    Dışarıda kar yağıyor ve tütüyor gözlerimde
    Küllenmiş bir mangal gibi eski hatıralar
    Köşede bir kırlent, kırlentde bir resim.
    Bartın'da bahar.
    Elimle yapmışım
    'asma köprüsünden' Kocanaz deresi
    Sağda, ortaokul
    Okulda, çocukların sesi.
    'Çakır beylerin' elma bahçesi.
    Derede kayık, dümende ben.
    Küreklerde sen.
    Hava berrak, Hava ılık
    Hava temiz
    Ve sularda sarmaşan gölgemiz
    Bu gece yılbaşı, başkent ayakta
    Çalınan Tuna dalgaları değil artık
    komşu plâkta.
    Gönlüm bu diyardan çok çok uzakta.
    Dışarıda kar yağıyor.
    Dışarıda kar ve tütüyor gözlerimde
    Küllenmiş bir mangal gibi
    Eski hatıralar.

  • Hüseyin Kılıç
    Hüseyin Kılıç

    29.12.2012 - 23:53

    Sen Hiç Severken Gitmeyi Bilir Misin?

    Bilir misin sen?
    sensizliğin ne demek olduğunu?
    hani... bir uzvundan kolundan bacağından vazgeçmek gibi,
    hani...uçurumlara karanlığa bile bile atlamak gibi...

    Bilir misin sen?
    canım dediğinden ayrı kalmanın sancısını?
    hani...aldığın her nefeste hava diye sevdayı içine çekmek gibi,
    hani...her nefeste boğulurken bile bile geri geri yürümek gibi...

    Bilir misin sen?
    yüreğinde seni taşırken kendi canından geçmeyi?
    hani...yağmur yağsada fırtına kopsada yangın sönmesin diye dua etmek gibi,
    hani... hiç sönmeyeceğini bile bile kor alevi ellerinle alıp yüreğine koymak gibi...

    Bilir misin sen?
    severken gitmenin yüreğe kaç hançer sapladığını?
    hani...yıldızsız bir gecede karanlığı delercesine aniden ayın doğmasını beklemek gibi,
    hani.. dönmeyeceğini bile bile her an her yerde karşına çıkacakmış gibi...

    Bilir misin sen?
    ruhsuz bir bedeni ceset gibi oradan oraya taşımayı?
    hani...dizlerinin üzerinden kalkmaya çalışırken yeniden yeniden yıkılmak gibi,
    hani... yolun dümdüz olsada bile bile her adımda tökezleyip düşmek gibi...


    Bilir misin sen?
    yüreğinde taşırken seni, senden sensizliğe gitmeyi?
    hani...okyanusda fırtına da tek kürekle bir sandalın içinde dalgalarla boğuşmak gibi,
    hani...bir liman olmadığını bile bile deniz fenerinin ışığını görmek için hep ileriye ileriye bakmak gibi...

    Bilir misin sen?
    yalvarırcasına gecelerden gündüzü dilemeyi?
    kaç sabahı sensizliğinle bitirmeyi...
    soğuk taş duvarlara başını yaslayıp ağlamayı...
    koynuna sessizliği alıp hıçkırıklara boğulmayı,
    sensizliğinle her an seni yaşamayı,
    var olmadan sevginle sen olmayı,

    Bilemezsin.
    severken gitmenin ne demek olduğunu
    sen hiç severken gidenlerden olmadın ki,
    sen hep sevilip sevmeden gidenlerden oldun,
    asla da bilemeyeceksin!
    çünkü sen asla sevmeyi öğrenemeyeceksin...

  • Hüseyin Kılıç
    Hüseyin Kılıç

    25.12.2012 - 22:29

    Gidersin Her Gelen Gibi

    Ters yanına denk geldik hayatın,
    Ya da tersine çeviremedik akan zamanı.
    Ölümü gölge yapıp arkamıza inadına yürüdük Güneş’e
    Ve yaş olup söndürdü yüreğimizdeki yangını,
    Gözlerimizde büyüttüğümüz neşe…
    Beceremedik yaşamayı sevdiğim,
    Sanki hep varmışız gibi,
    Sanki hiç yok olmayacak gibi,
    Ya da duyacakmış gibi bu dağ, bu deniz;
    Sustuklarımızdı hep, asıl söyleyeceğimiz…
    Zaten bir sıfır yenik başlamadık mı hayata?
    Yani oyuna bir can borçlu oturmadık mı?
    Ama biz bütün kartlarımızı çevirdik elvedaya,
    Ve tek kozumuz sevgiyi;
    Tükettik acımadan yalanlarla….

    Bir gün gözbebeğinde donup kalır
    Sır gibi sakladığın gülüşler
    Ve sonsuzluğa uğurlanır sonra
    Gözyaşlarınla avuttuğun
    O dağ gibi düşler…
    Dedim ya gözüm borçlusun
    Ve alacaklındır Azrail,
    Ansızın yapışır yakana
    O zaman dile gelir, geldiğimiz toprak,
    “Şimdilik bu kadar” der
    Tutar kolunu,
    Ve selamını hiç esirgemez ölüm;
    Sen çevirsen de yolunu…
    Gidersin sen de her gelen gibi.
    O zaman kapkaradır yüzün
    Ya da ak
    Ama susarak,
    Af bile dileyemeden;
    Beklersin bir çiçeğin kokusuna karışmayı…
    Belki de alışamadan zamana
    Ama “Hiç beklenmedik bir an” a
    Sürüklenirsin karşı koymadan.
    Belki yarin gül yanağını
    Hiç öpemeden,
    Tanık olamadan
    Bir keratanın ilk aşkına
    Veya bir delikanlının rüyasında uyanmadan,
    Tok yada doymadan
    Çekilirsin yalnızlığa…
    O zaman annenin elleri bile ısıtmaz seni,
    Gidersin sen de
    Gidersin her gelen gibi…

    Anlayacağın sevdiğim;
    Ne deplasmandayız bu hayatta;
    Ne de ev sahibi,
    Kim daha derine gömerse acılarını
    Odur bu aşkın galibi...

  • Hüseyin Kılıç
    Hüseyin Kılıç

    24.12.2012 - 21:20

    BEN KİM MİYİM...? Duymasını bilene SES..Çekmesini bilene NEFES..Gitmesini bilene HEDEFİM..Değerini bilene SEDEF..Yaşamasını bilene HAYAT..Sevmesini bilene YÜREK..Yüreğini sunmasını bilene KIYMET..Savaşmasını bilene ZAFER'im..Ben yürekliyim..Yüreğimin karşılığında YÜREK isterim.

  • Hüseyin Kılıç
    Hüseyin Kılıç

    05.12.2012 - 22:28

    Ben gidiyorum dediğimde, 'gitme' diyen birini değil,
    Bende geliyorum, yalnız gidemezsin! diyen birini istiyorum...

  • Hüseyin Kılıç
    Hüseyin Kılıç

    04.12.2012 - 13:16

    ''DOSTLUK; Kaybolduğun bir ormanda sana yol gösteren IŞIKtır.''

    ****GErçek arkadaş sağlık gibidir.Değeri ancak o yok olunca anlaşılır.****


    ______Gerçek dostluklarda mayası bayağı olanların anlayamayacakları bir tat vardır.______


    Gözler arasındaki ilişkiyi biliyor musun? Onlar birlikte göz kırparlar, birlikte ağlarlar, her şeyi birlikte görürler ve birlikte uyurlar. Buna rağmen asla birbirlerini görmezler. Arkadaşlık bunun gibi olmalı. Arkadaşsız hayat cehennem gibidir.

    Atatürk'ü bu kadar güzel ifade eden bir cümleyi bugüne kadar duymadım.

    Ne kalbimizdesin, ne sen ölmedin yaşıyorsun gibi kalıplaşmış cümlecikler
    bu ifadenin yanına bile yaklaşamaz.
    'Türkiye, Atatürk’ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...


    Mutlu iken söz verme. Üzgünsen cevap verme. Öfkeliysen karar verme.

    Hep meşgul olduğunu söylersen, hiç müsait olmazsın.
    Hep zamanın olmadığını söylersen, hiç zamanın olmaz.
    Hep yarın yapacağını söylersen, yarın hiç gelmeyecektir.

    Sabah uyandığımızda iki seçeneğimiz var.

    Ya tekrar uyuyup rüya görmek, ya da uyanıp rüyanın peşinden koşmak.

    Yaşamda en önemli şey kazançlarımızı kullanmak değildir. Bunu herkes yapar. Asıl önemli olan kayıplarımızdan kazanç sağlamamızdır. Bu zeka gerektirir; akıllı insanlarla aptal insanlar arasındaki fark budur. William Bolith


    ***Sevgi hiçbir zaman kendiliğinden yok olmaz.Karşılık görmediği zaman,yine kişinin yüreğine geri döner ve o yüreği daha sevgi dolu bir yürek yapar.***


    ______Merhaba dememişsen, anlamsızdır elvedaların...

    Ne, herkesi düşünmekten kendini, ne; kendini düşünmekten herkesi unutmamalı!

    Bilmeli; çok kısa olduğunu hayatın; hep vermek ya da hep almak için...

    Sadece, anlatacak bir şeyleri olduğunda değil,
    Söyleyecek bir şey bulamadığında da dinleyebilmeli!

    Aklı ve kalbiyle katılabilmeli sohbetlere...
    Hafızası olmalı insanın; hiç değilse, aynı hataları, aynı bahanelerle tekrarlamaması için!

    Soruları olmalı, yanıtları bulmak için bir ömür harcayacak! Dostları olmalı, ruhunun ve zihninin sınırlarını zorlayacak!

    Herkese yetecek kadar büyük olmalı sevgisi;
    Ama, kapasitesi sınırlı olmalı yüreğinin ki, hakkını verebilsin sevdiklerinin;

    Zaman bulabilsin; Bir teşekkür, bir elveda için...

    Yaşam dedikleri bir sınavsa eğer; Asla vazgeçmemeli sevmek ve öğrenmekten;

    Ama, herkesi sevemeyeceğini de her şeyi bilemeyeceğini de fark edebilmeli insan!

    Tıpkı, her şeye sahip olamayacağı gibi...


    ****Kör cehalet çirkefleştirir insanları!
    Suskunluğum asaletimdendir...
    Her lafa verecek bir cevabım var...

    Lakin bir lafa bakarım laf mı diye,
    bir de söyleyene bakarım adam mı diye...****


    Bir pınarsın,içilen ama kanılmayan
    Seveni yanıltmayan,sevince yanılmayan
    Özlenen sen,özleyen sen,özleten sen
    Varken doyulmayansın,yokken dayanılmayan.....
    Ümit Yaşar OĞUZCAN.......

    **** Geldiğin zaman boşluk dolduran değil,gittiğin zaman yeri doldurulamayan ol.....****


    BİR SÜRE SONRA
    Bir süre sonra,
    bir eli tutmakla bir ruhu zincirlemek arasındaki
    ince farkı öğrenirsin,

    Ve aşkın yaşlanmak,
    birlikte olmanın da güvende olmak
    anlamına gelmediğini öğrenirsin,

    Ve öpücüklerin sözleşme
    ve hediyelerin de vaat olmadığını öğrenmeye
    başlarsın,

    Ve yenilgileri
    başın dik ve gözlerin açık karşılamaya başlarsın,
    bir çocuğun üzüntüsü ile değil, bir yetişkinin
    zerafeti ile,

    Ve herşeyi bugünü düşünerek yapmayı da öğrenirsin
    çünkü yarın ile ilgili herşey belirsizdir.

    Bir süre sonra güneş ışığının yakıcı olduğunu öğrenirsin
    eğer fazla maruz kalırsan.

    Bu yüzden,
    başka birisinin sana çiçek getirmesini beklemeden
    kendi bahçeni yarat
    ve kendi ruhunu kendin süsle.

    Ve göreceksin ki dayanıklısın..
    Ve kuvvetlisin,
    Ve değerlisin...

    Veronica A. Shoffstall

    Buyrun, oturun dostlar,
    hoş gelip sefalar getirdiniz.
    Biliyorum, ben uyurken
    hücreme pencereden girdiniz.
    Ne ince boyunlu ilâç şişesini
    ne kırmızı kutuyu devirdiniz.
    Yüzünüzde yıldızların aydınlığı
    başucumda durup el ele verdiniz.
    Buyrun, oturun dostlar
    hoş gelip sefalar getirdiniz.
    Nazım Hikmet RAN





    Şakacı
    Güler, gülümser bir şakacı,
    Güldürür,düşündürür,
    Arada-bir durur, gözleri dalar,
    Neler söyler, neler susar..
    Yoksa, çok acı bir şakayı
    Şakadan da olsa,
    Çok yalın bir karanlığa mı saklar..
    Oynadığı oyunsa,
    Yaşamda oynadığı,
    Oyununu mu yaşar..
    Oyunda yaşadığı,
    Yaşamını mı oynar..
    Yaşarcasına, oynarcasına.
    Öyküler anlatır olmuşcasına,
    Sonunu mutlu bağlar,
    Gider evinde ağlar.

  • Hüseyin Kılıç
    Hüseyin Kılıç

    27.11.2012 - 16:26

    Seninle Geçen Geceler

    Bindiğim otobüs,yol alırken,
    Ben cam kenarında oturmuş,
    Yol çizgilerini izliyorum,
    Sen geldin aklıma birden,
    Otobüsün camından bakarken,

    Seni düşünmek ne saçma!
    Ellerimde kelepçeler,gidiyorum,
    Sensizlikle yaşamaya mahkum,
    Ben yine de seni düşünüyorum.

    Neden karıştırırım anılarımı,
    Yaşanacak yeni aşkları,sevdaları,
    Bulamamaktan mı korkuyorum?
    Öyle bir sevgiye özlem ki,
    Yarıda bıraktığın,hatta benim,
    Hiç başlayamadığım dır belki.

    Yaşayabilseydim seninle o aşkı,
    Nasıl olurdu hayal ederim hep,
    Hatta herşeyi ortada bırakıp,
    Bana kaçıp geldiğini düşünürüm,
    Yaşayamadığım günleri düşünürüm de,
    Sanki geceleri yaşayabilmişim gibi?
    Düşünmem sensiz geçen geceleri,
    O geceleri,ayırmışım bir kenara,
    Kıyamam sensiz geçen gecelerime,
    Çünki rüyalarım var o gecelerde,
    Seni yaşadığım rüyalarım var,
    Uzun geceler,hayalde olsa,
    Delicesine seni yaşadığım geceler,

    O yüzden,geceler bir başkadır bana,
    Sensiz geçmedi tek bir gecem,
    Her gece rüya,her rüyamda sen vardın,
    Nasıl yaşardım rüyalarımda seninle,
    Nasıl çılgınca ah bir bilsen?

    Kötü olan ne bilir misiniz?
    Uyanmak sabahları,bir boşluğa,
    Uyanmak bir başına,yalnızlığa,
    Gün boyu gecenin rüyasını anmak,
    Günün bitmesini bekleyip,
    Sana sarılacağım rüyanın,
    Gecesini sabırsızlıkla beklemek?

    Gece olunca rüyamda,
    Yanıma gelmeni,Sıcacık ellerinle,
    Boynuma sarılmanı beklemek,
    Ayaklarını ayaklarıma dolayıp,
    İçimde kabolmanı görmek,
    Böylesine iç içe,sabaha kadar,
    Doyasıya seni,seninle yaşamak,
    Sabah olunca uyanmak yalnızlığına,
    Anımsamak rüyada geçen geceyi,

    Nereye kadar gidecek acaba,
    Oynattığın bu oyunun sonu,
    Unutur muyum dersin bir gün seni?
    Unutur muyum sana olan sevgimi?
    Yaşadığım o muhteşem geceleri,
    Söyleyin dostlar bana,unuturmuyum?
    O güzeli ve onunla yaşadığım geceleri.

  • Hüseyin Kılıç
    Hüseyin Kılıç

    27.11.2012 - 11:10

    Seninle Hayat Güzeldir

    Gözlerinde görmek neşeyi
    O baygın bakışlarında
    Sevgi ile ışık saçan parıltıları
    Mutluluk en çok senin olmalı
    Bunu samimiyetle söylüyor yüreğim
    Duru ve engin kişiliğinle
    En çok senin hakkındır mutlu olmak
    Ben elimden geldiğince çabalarım
    Seni sevmek ve sevindirmek için
    Hüzün de yakışıyor sana sevgilim
    Ama seni üzgün görmeye katlanamam
    Uzun gecelerde rüyamsın
    Gündüz düşlerimde
    Bana benzeyen ortak yanlarımız
    Ve sevgimize anlam katan aşkımız
    Her şey çok anlamlı
    Hiçbir şey tesadüf değil aslında
    Mutlaka böyle olması gerektiği içindir
    Ben senin sen de benimsin
    Bizleri buluşturan her neyse
    Bunun anlamı çok yücedir
    Sevgi ile bakabiliyorsak ikimiz
    Ve mutlu bir beraberliğin ilk adımlarını
    Birlikte atıyorsak 'hayat güzeldir'
    Yaşam seninle yaşanabilir
    Dünya senin varlığınla görkemli
    Aşkımız sönmeyen bir volkandır
    İyi ki doğdun bitanem
    İyi ki varsın nazlı sevgilim.

  • Hüseyin Kılıç
    Hüseyin Kılıç

    19.11.2012 - 12:51

    Hayat Savunmasını Bilenlere Güzeldir...

    Benim seni sevdiğimi kimse bilmesin diye, senin bana söylemek istediklerini kimse duymasın diye, sevgimizi, birbirimizi sevdiğimizi kimseler anlamasın diye, ben bütün yaşam kapılarını kapatırken, kendimi sadece yalnızlığımla hapsediyormuşum…

    Seni sevdiğimi kimselere söylemeden çıldırasıya yalpalayarak dolanırken girdaplarda, yasaklı aşkların yazıldığı levhaların altında geçti uykusuzluklarım sürgünlerle…

    Seni sevmekle, sensiz yaşamın arkasında aşılmaz bir köprü varmış…
    Artık herkes benim yanımda senin gölgeni arar, herkes ben yalnızlığımdaki senin kalabalıklığına bakar…
    Uçsuz bir köprü bu, ardı boşluk, önü uzak bir çıkmaz…
    Benlerdeki sen kalabalıklığı senlerdeki yalnızlığımdı aslında…

    Seni sevmelere atıyorum kendimi, bir perişanlık, bir mahzunluk çıkıyor karşıma, seni
    sevmenin pürtelaşı vuruyor bedenime…

    Hangi bedellerle bende kaldın, bedestenlerin rutubetli duvarları ardında hangi anlarım yok pahasına satıldı…
    Bir hüzün telaşı bu, gözlerimdeki rutubet kokularına kadar bulaşan…

    Seni sevmekle, ölmek arasına kurulan bir köprü oldun bende, bense o köprüde yorgun bir beden…

    Hayat savunmasını bilenlere güzeldir...

    Bir bakışa, bir sese, bir nefese muhtaç bir bakış savurdum lifli bedenimden…
    Acınası yalvarışlar bunlar, at kendini sokağa, karanlıklarla sarmalan, dolan kendi ruhunun şekilsizliğine…
    Hayat bana zorlaştırırken bir portrelik yüz geçti an be an gözlerimden düştü her güzellik…
    Saklanıyorum kendi kulvarlarımda…
    Her rengin sahibi, her sesin sahibi varmış… Oysa benimkinde hüznün duruşu dikilmiş karşıma…

    Behey hayat, sadece bana mı ait bu yalnızlık?

    Yabancılaştım sanki satırların arasında, kayboldum derken de aradığım bir portreydi göz diplerime bakan...
    Yazılmamış ve de okunamamış çok kesit vardı yaşamımızda, belki de biz tekrar okumak istemiyoruz, puslanmış anıları…
    Bazen duymaza, bazen de görmeze gelir aşk, oysa sevmeyi de sevilmeyi de çok iyi bilir kendince…

    Ben o rüyaları göremez oldum artık yasaklı listelerine geçmiş adımız rüyada da olsa sessiz kalır düşüncelerimiz...
    Göçler başlamış rüya sonrası düşüncelerde, kimsesizlik damgası vurulmuş yüreğimize, isteklerimiz hapsolmuş damlara, vurgun altında kalarak ezilmiş benliğimiz, bir topal yürüyüş başlamış yok oluşa dair düşüncelerde, kirazlar çiçek açmış beyhude geçen ömürden, sadece bir of sesi yankılanmış duvar aralıklarından…

    Hesabı verilememiş çok anı kalmış geride, bazıları yaşanmamışlığa sayılmış, bazıları da pişmanlığa, kalemle düşmemiş anılar bunlar, beyhude kalmış istekler...
    Boş verilmiş, boşa sayılmış tümden bu yaşam, bir pişmanlık sarmalanmış yaşam karelerine, umutsuz seslerle karışmış kelebek düşlerine, hepsi üç günlük ömre sığdırılmış yapı taşları ile örülmüş duvarlar yıkılmaya mahkum ki devrilse ne yazar bu hayata...

  • Hüseyin Kılıç
    Hüseyin Kılıç

    12.11.2012 - 15:56

    Sevgi Nedir

    Sevgi Nedir

    Sevgi doğuş
    Sevgi oluş
    Sevgi duruş
    Sevgi hasret
    Sevgi özlemdir
    Sevgi umut
    Sevgi çare
    Sevgi ölüm
    Sevgi kalım
    Sevgi isyandır
    Sevgi barış
    Sevgi yarış
    Sevgi ermek
    Sevgi Yunustur
    Sevgi Mevlana
    Sevgi Fuzuli
    Sevgi Nesimi
    Sevgi Ali
    Sevgi Osman’dır
    Sevgi Leyla
    Sevgi Mecnun
    Sevgi Ferhat
    Sevgi Şirin’dir
    Sevgi duygu
    Sevgi tutku
    Sevgi utku
    Sevgi hikemdir
    Sevgi insan
    Sevgi kan
    Sevgi damar
    Sevgi fikirdir
    Sevgi feda
    Sevgi vefa
    Sevgi yalnız
    Sevgi doğruluktur
    Sevgi vuslat
    Sevgi hicret
    Sevgi gurbet
    Sevgi çöl
    Sevgi yolculuktur
    Sevgi yürek
    Sevgi İbrahim
    Sevgi yakan
    Sevgi ateştir
    Sevgi türkü
    Sevgi şarkı
    Sevgi beste
    Sevgi şiirdir
    Sevgi kalem
    Sevgi selam
    Sevgi barış
    Sevgi esenliktir
    Sevgi çiğdem
    Sevgi menekşe
    Sevgi sümbül
    Sevgi gonca
    Sevgi güldür
    Sevgi eylül
    Sevgi hazan
    Sevgi hicran
    Sevgi hüzündür
    Sevgi diriliş
    Sevgi bahar
    Sevgi tomurcuk
    Sevgi kelebek
    Sevgi çiçektir
    Sevgi damla
    Sevgi su
    Sevgi yağmur
    Sevgi rahmettir
    Sevgi dağ
    Sevgi deniz
    Sevgi öteler
    Sevgi evrendir
    SEVGİ HER ŞEYDİR.

  • Seval Akkuş
    Seval Akkuş

    25.08.2011 - 19:24

    GERÇEK DOSTLUKLARA
    Hani diyorum da,
    insanın gerçekten
    mükemmel bir dostu olsa...
    'Onu', şöyle, içine
    sindire-sindire, kocaman bir
    sarılsa...
    Yüreklilikle söylediğiniz...
    'Canım benim! .. dediğiniz...
    Telefonda bile
    saatlerce konustuğunuz, sıcacık
    biri...

    Özlediğinizde, hayal kurduğunuzda
    yanınızda o var mı?
    Sizi hiç yalnız bırakmayan
    biri...
    Cesur, sempatik, azimli, kararlı,..
    Arayan, soran, 'Seni özlüyorum'
    diyen biri.
    Böyle bir canlı ile her şeyi
    konuşabilir, paylaşabilirsiniz.
    Yanıltmaz!
    Anlayışla karşılar her şeyi...
    Hataları, günahları-sevapları
    her bir şeyi konuşabilirsiniz
    onunla...
    bir arayış içinde olmanıza gerek
    yoktur.
    O kendiliğinden çıka gelir zaten.
    Bir gün bir bakarsınız,
    karşınızda...
    Bir de bakmışsınız sımsıcak
    sohbetler, derin konular, sırlar,
    paylaşımlar...
    Kimseye söyleyemediğinizi, en
    yakınınıza anlatamadığınızı,
    geçmişteki
    izleri, geleceğe dairlerinizi,
    sadece ona anlatır olursunuz.
    Kadın, erkek fark etmez.
    Bir dost bulun! Ama gerçek olsun.
    Aradığınızda işinizi değil,
    sizi soran...
    Kötü gününüzde ev sahibi, iyi
    gününüzde kiracınız olsun.
    Anlatsın, konuşsun, açık-seçik,
    korkmadan yaşasın. Güvensin!
    Cinsiyeti olmasın! Bir kartal
    kadar haşin, bir maymun kadar
    şaklaban,
    bir ceylan kadar narin olsun.
    Doğruları söylesin. Gözleriyle
    ve kalpten konuşsun.
    Yaşasın! Doya doya yaşasın,
    doya doya yaşatsın.
    Beyninden değil, yüreğinden
    versin. 'Olsun varsın!
    Paylaşırım.' desin.
    Bir dostunuz olsun.
    Sizi ve benliğinizdekileri
    paylaşsın... Dost olsun! Ama...
    Gerçek bir dost..

  • Seval Akkuş
    Seval Akkuş

    09.08.2011 - 10:25

    Ali.' Nin Yolu
    Kanındanım ALİmin dönmem yolumdan
    Değilmiki Ali Muhammedin soyundan
    Hasan ile Hüseyin Fatımanın canından
    Kıyan ise lanet mervanın kirli donundan

    Hüseyin susuz kaldı Kerbelanın yolunda
    Alevinin orucu Hasan Hüseyinin yasından
    Söyle kahpe ne zevk aldın masumların kanından
    Lanetin mervana olsun yeri gögü yaradan

    Yağlı ilmek takan Pir Sultanın boynuna
    Madımakta yaktında boğmadınmı dumandan
    Bebek ana demedin Maraşı boyadın kana
    Oruç tutup namaz kılsan af edermi yaradan

    Cem bağlandı Allaha ibadet için
    Üç mum yakıldı Allah-Muhammed-Ali için
    Semaha döndü canlar,hü deyip Allah için
    Aklı ermez yezidin iftirası bunun için

    asme tij

  • Hüseyin Kılıç
    Hüseyin Kılıç

    01.05.2011 - 16:57

    kadınların dili
    Oglum bir hafta sonra evleniyor. Sorumluluk sahibi bir baba olarak, ona ögüt
    vermem gerekiyor. Fakat bunu evde yapamam çünkü annesi agız tadıyla ögüt
    vermeme izin vermez, sözü agzımdan kapıp kendi devam eder.! s yerimden ogluma
    telefon açtım, aksam yemegini dısarıda birlikte yiyelim, dedim. Deniz kenarında ki bu
    sirin lokantada simdi onu bekliyorum.
    Geliyor aslan parçası, yakısıklılıgı da aynı ben.Hos besten sonra konuya giriyorum.
    -Oglum haftaya dügünün var, bir baba olarak sana bazı konularda yol yordam
    göstermem gerekiyor.
    Kaç dil biliyorsun oglum sen?
    -! ngilizce, Fransızca bir de kendi dilimi de sayarsak Türkçe'yle üç dil oluyor.
    -Bugün ben sana dördüncü dili ögretecegim. Dilin adı Bükçe. Kadınlar tarafından
    kullanılır. Sen buna 'kadın dili' de diyebilirsin.
    -Kadınların ayrı bir dili mi var?
    -Tabi ki. Eger kadın dilini bilirsen bir kadınla yasamak dünyanın en büyük zevkidir
    ama bu dili bilmezsen hayatın kararabilir. O yüzden bir kadınla mutlu olmak isteyen
    her erkek Bükçe'yi ögrenmeli.
    -! yi de niye Bükçe?
    -Çünkü kadınlar konusurken genellikle, söyleyecekleri sözü, net söylemezler. Egip
    bükerler onun için dilin adını 'Bükçe' koydum.
    -Bükçe zor bir dil mi baba? diye sordu gülerek.
    -Bana bak, çok önemli bir konu, egleniyor gibisin biraz ciddiye al. Bir kadınla mutlu
    olmak istiyorsan bu dili bilmen çok önemli. Çünkü kadınlar sözü bükerek Bükçe
    konusurlar sonrada senin sözün dogrusunu anlamanı beklerler. Felsefesini anlarsan
    kolay, anlamazsan zor.
    -Tamam baba, haklısın ciddiyetle dinliyorum. Peki, sence kadınlar neden bizimle aynı
    dili konusmuyorlar, söyleyeceklerini direkt söylemiyorlar.
    -Bence bir kaç sebebi var. Birincisi, duygusal oldukları için, hayır, cevabı alıp kırı
    lmaktan korktuklarından dolayı, sözlerini de dolaylı söylüyorlar.! kincisi, kadınlar
    dünyaya annelikle donanımlı olarak gönderildikleri için onların iletisim yetenekleri çok
    güçlü.
    -Bu konuda biz erkeklerden bir sıfır öndeler yani.
    -Ne bir sıfırı oglum, en az on sıfır öndeler. Düsünsene, henüz konusmayan, küçük bir
    çocugun bile yüz ifadesinden ne demek istedigini hemen anlıyorlar.! sin kötüsü
    kendiler leb demeden leblebiyi anladıkları için biz erkekleri de kendileri gibi
    zannediyorlar. Onun için, leb, deyip bekliyorlar. Hatta bazen, leb, demek zorunda
    kaldıkları için bile kızarlar. Niye, leb, demek zorunda kalıyorum da o düsünmüyor,
    diye canları sıkılır.
    -Biz de bazen Canan'la böyle sorunlar yasıyoruz. Niye düsünmedin, diye kızıyor
    bana.
    -Kızarlar oglum kızarlar. Kadınlar ince düsüncelidirler, detaycıdırlar, küçük seyler
    gözlerinden hiç kaçmaz. Bizim de kendiler gibi düsünceli olmamızı beklerler fakat
    erkekler onlar gibi degil. Biz bütüne odaklıyız, onlar detaya. Beyinlerimiz böyle
    çalısıyor.
    -Ne olacak baba o zaman, yok mu bu isin çaresi?
    -Var dedik ya oglum, Bükçe'yi ögreneceksin, bunun için buradayız. Hazır mısın?
    -Hazırım baba.
    -Bükçe bol kelime kullanılan bir dildir. Biz erkeklerin on kelime ile anlattıgı bir konu,
    Bükçe'de en az yüz kelime ile anlatılır. Dinlerken sabırlı olacaksın. Mesela karın o
    gün kendine elbise aldı, diyelim. Bunu sana 'bu gün bir elbise aldım.' diye söylemez.
    Elbise almak için dısarı çıktıgı andan baslar, kaç magazaya gittiginden, almak için
    kaç elbise denediginden, indirimlerden, yolda gördügü tanıdıklarından alırken yaptıgı
    pazarlıktan devam eder ve sana kocaman bir hikaye anlatır.
    -Hikaye dili yani.
    -Aynen öyle. Sen akıllı bir erkek olarak ona asla, 'Hikaye anlatma, ana fikre gel, kısa
    kes.' demeyeceksin. Böyle bir sey dediginde, bittin demektir.! ster öyle de, istersen
    'seni sevmiyorum.' de.! ki durumda da 'seni sevmiyorum' demis olacaksın.
    -Ne alakası var, baba. Sen i sevmiyorum demekle, kısa anlat demenin.
    -Çok alakası var. Kadınlar dinlenmedikleri zaman sevilmediklerini düsünürler.
    -Bu önemli, Bükçe'de dinlemek sevmektir, diyorsun.
    -Aynen öyle. Devam edelim. Bükçe ima dolu bir dildir. Kadınlar konusurken, bir seyler
    ima etmeyi severler. Biz erkeklerde imalı konusuyoruz diye düsünürler ve
    sözlerimizle onlara ne demek istedigimizi çözmeye çalısırlar. Oysa erkeklerin ima
    yetenegi pek gelismemistir. Bizim kastımız söyledigimiz seydir.
    -Geçen hafta Canan bana 'Bir kaç kilo daha versem gelinligin içinde daha iyi
    duracagım.' dedi. Ben de 'Böyle de iyisin.' dedim. Canı sıkıldı bir kaç saat surat astı.
    'Neyin var.' diye sordum. 'Hiçbir seyim yok.' dedi. Sence nerede hata yaptım?
    -Böyle de iyisin, derken o 'de' ekini orda kullanmamalıydın. Canan bunu söyle
    anlamıstır. Böyle de fena sayılmazsın, eh iste, idare edersin ama tabi daha da iyi,
    daha da güzel olabilirsin.'
    -Peki ne demem gerekiyordu?
    -Sunu hiç unutma. Kadınlar kendileri ile ilgili, giysileri ile ilgili ya da aileleri ile ilgili bir
    soru soruyorlarsa, kesinlikle iltifat bekliyorlardır. Es kaza elestirmeye kalkarsan
    yandın. Bunu hiç unutmazlar. O gün 'Hayatım sen zaten çok güzelsin, kilo vermeye
    falan bence ihtiyacın yok.' deseydin, o günün zehir olmazdı. Mesela bir gün kucagına
    oturup, agır mıyım, derse sakın 'evet, biraz' falan deme 'hayır' de. Yoksa bir daha
    kucagına oturmaz.
    -Yani diyorsun ki bir kadın her daim güzeldir, her giydigi yakısır ve her kadının annesi
    bir hanımefendi, babası da beyefendidir. Bana ne yaparlarsa yapsınlar.
    -Aferim oglum, çok hızlı anlıyorsun bana çekmissin. Kadının, kendi anne babasıyla
    sorunu olsa, kendi elestirir ama asla senin elestirmeni kabul etmez. Bunu kendine
    hakaret olarak alır.
    -Ve asla unutmazlar, degil mi?
    -Aynen öyle. Yıllar önce annene, annesi için 'biraz cimri' demistim. Hala 'Sen benim
    annemi sevmezsin.' der ve annesi bize bir sey aldıgında gözüme sokar, en çok
    görecegim yere koyar.
    -Hadi o konularda dilimi tutarım da, su ima isini çözmek zor geldi.
    -Zor gibi ama biraz gayret edersen çözersin. En önemlisi imaları anlayacaksın ama
    'sen sunu mu demek istiyorsun.' diye asla yüzüne vurmayacaksın.
    ! lla Bükçe anlatacak, asık bir yüzle karsılasmamak için senin de anlaman gerekiyor.
    'Hayır, evde yiyecegim ama istersen hazır bir seyler alıp geleyim, ne dersin.'dedim.
    'Tamam' dedi. Döneri sever biliyorsun, dün eve giderken, ekmek arası döner
    yaptırdım. Onun dönerini de kepekli ekmek arasına yaptırdım. Bunu düsündügüm için
    ayrıca sevindi. O da diyette, dügünde daha zayıf görünme derdinde, bu sıralar.
    -Bu Bükçe'de kısa konusma yok mu baba?
    -Var ama yerinde olsam hiç tercih etmezdim. Kadın konusmuyorsa ya da kısa
    konusuyorsa kesin ciddi bir sorun var demektir. Mesela baktın canı sıkkın,
    soruyorsun, 'Neyin var' diye. 'Hiçbir seyim yok.' diyorsa, aman bir seyi yokmus, diye
    bırakma. Yoksa az sonra, çok ilgisiz oldugundan yakınarak, aglamaya baslar.
    -Bükçe'de 'Hiçbir sey yok' demek 'Çok sey var, benimle ilgilen' demek oluyor, o
    zaman.
    -Evet. Biz erkekler 'Bir sey yok.' diyorsak ya gerçekten bir sey yoktur, sadece
    basımızı dinlemek istiyoruzdur ya da bir sey vardır ama; su anda konusacak bir sey
    yok.' diyoruzdur. Her ikisinde de konusmak istemiyoruzdur. Ama kadınlar ilgiyi sevgi
    olarak gördükleri için 'Bana deger veriyorsan, ilgilen ki anlatayım.' demek istiyordur.
    Çok nadirdir, gerçekten anlatmak istemiyor olabilir, o zaman da fazla üstüne varıp
    bunaltmayacaksın tabi.
    -Bir arkadasım da kadınların 'peki' demesi tehlikelidir, demisti.
    -Dogru. Bir kadının agzından çıkan 'kuru bir peki, olur, tamam' her zaman tehlikelidir.
    Bu Bükçe de 'Simdi tamam diyorum ama acısını daha sonra çıkaracagım.' demektir.
    Sana en kısa zamanda kesin bir ceza keser. Fakat pekinin yanında 'peki canım, olur
    hayatım' gibi bir hosluk ekliyorsa korkmaya gerek yok.
    -Zor bir dil baba.
    -Yok yok gözün korkmasın. Bükçe, konusman gerekmiyor. Dili anlaman yeterli.
    -Anlamak da pek kolay degil ama.
    -Korkma o kadar zor degil. Devam edelim. Kadınlar istediklerini söylemek zorunda
    kalınca, düsünemedigimiz için biz erkeklere kızarlar, ve konusurken suçlayarak
    konusurlar fakat suçladıklarının farkında olmazlar. Sitem ediyoruz zannederler.
    -Nasıl yani?
    -Mesela, karın sana 'ne zamandır dısarı çıkmadık.' derse bunu suçlama olarak
    üstüne alma, seninle gezmek canı istiyordur, bunu sen düsünüp teklif etmedigin için
    kalbi kırılmıstır. Maksadı seni suçlamak degildir. 'Daha geçenlerde gezmeye gittik.'
    gibi bir savunmaya girme. 'Tamam canım haklısın, ben de istiyorum, en kısa
    zamanda gideriz.' de, konu kapanır. Tabi ilk fırsatta da sözünü yerine getirirsen iyi
    olur.
    -Küçük ama önemli detaylar.
    -Aynen öyle. Mesela karın 'üsüdüm' diyorsa, üstünü kalın giy demeni ya da kombiyi
    açmanı degil, ona sarılmanı istiyordur.
    -Keske okullarda ögretselerdi biz erkeklere Bükçe'yi. Ne kadar erken baslasak o
    kadar çabuk kavrayabilirdik, belki.
    -Haklısın aslında ben de sana ögretmek için geç kaldım. Neyse zararın neresinden
    dönülse kardır.
    -Not mu alsaydım, epeyce detayı varmıs dilin.
    -Sen bilirsin oglum, unutacaksan al. Keske ben de not alıp gelseydim. Umarım sana
    eksik ögretmem. Simdi aklıma geldi. Kadınların en nefret ettigi sözcük 'Fark
    etmez'dir. Fark etmezi kadınlar 'Hiç umurumda degil, ne yaparsan yap ' diye
    anlarlar.
    -En degerli sözcük nedir?
    -Sen bil, bakalım.
    -Seni seviyorum, demek herhalde.
    -Evet, kadınlar 'seni seviyorum' sözünü sık sık duymak isterler. Biz erkekler
    söylemistim, zaten biliyor diye bu konuda gaflete düsmemeliyiz.
    -Bükçe sadece konusma dili midir baba? Bunun bir de davranıs dili var gibi geliyor
    bana.
    -Ben de tam ona geliyordum. Kadınlar küçük seylere önem verirler. Aksam ona sarıl,
    televizyon izliyorsan sarılarak izle. Gündüz onu düsündügünü ifade etmek için kıs
    acık da olsa bir mesaj gönder, küçük sürprizler yap. O yemek hazırlarken ona yardım
    et, salata yap, çay demle.
    -Aksam gelip sırt üstü yatmak yok yani.
    -Gözünde büyütme. Sayınca çok sey gibi görünüyor ama aslında bunlar zaman
    alacak, zor ve masraflı seyler, degil. Sen bu küçük seylere dikkat et, zaten karın sana
    pasa gibi davranır, seni yormaz. Bir erkek bu küçük seylere dikkat etmezse zamanını
    karısıyla büyük kavgalar yaparak geçirir. Sevgiyle geçirmek varken niye kavgayla
    geçiresin ki? Kadınlar çok vericidir ama eger sen hep alıp vermezsen, bir gün birden
    patlarlar. Küçük küçük alırlarsa, büyük büyük verirler.
    -Tamam baba bunlara dikkat edecegim.
    Garson yemek tabaklarını kaldırırken oglumun telefonu çalmaya basladı. Belli ki
    nisanlısı arıyor, konusmak için deniz kenarına dogru adımlamaya basladı. Az sonra
    geldi.
    -Baba çok tesekkür ederim. Bükçe'yi anlamaya basladım. Canan aradı. 'Salonun
    perdelerini ne renk olsun karar veremedim, yarın birlikte m i baksak.' dedi. Tam 'Fark
    etmez, sen seç' diyecektim ki bunu senin söyledigin gibi 'Ev de perde de umurumda
    degil' gibi anlayacagı aklıma geldi. 'Tabi canım, istersen birlikte bakabiliriz ama ben
    senin zevkine güveniyorum, sen seç istersen,' dedim çok mutlu oldu. Kendi seçecek.
    -O zaten perdeyi çoktan seçmistir de kadınlar illa yaptıklarını onaylatmak isterler.
    Birlikte de gitsen o seçtigi perdeyi almak isteyecektir. Biz erkekler onların ne demek
    istediklerini anlarsak, islerden kolay sıyırırız.
    -Baba tekrar tesekkür ederim. Bu iyiligini hiç unutmayacagım. Bana Bükçe'yi
    ögretmeseydin halimi düsünmek bile istemiyorum.
    -Sanslısın oglum. Benim seninki gibi bir babam yoktu. Bunları deneye yanıla
    ögrenmem yıllarımı aldı. Sen yine iyisin, hazıra kondun. Güle güle kullan, isteyene de
    ögret, herkes de güle güle kullansın. Kullansınlar ki yüzleri gülsün.

    ALINTI

  • Hüseyin Kılıç
    Hüseyin Kılıç

    23.04.2011 - 19:06

    YANLIZLIK BAZEN İYİ ÇOK NADİR ZAMANDA ÇEKİLMEZ OLSADA HAYAT VE YAŞAM HERŞEYE RAĞMEN GÜZELDİR

    Yalnızlığım isyanımdır aslında, bir başkaldırıdır sevmeyi bilmeyen kalplere. Ne kadar kirletilmiş ruh ve değeri kaybettirilmiş aşk varsa, hepsine karşı onurlu bir duruştur.Yalnızlığıma dokundurtmam çünkü o benim gücümdür. Yüreğime söz geçirip geceler boyu, saklayıp kolladığım yanımdır. insanlığımın erdemli savaşıdır yalnızlığım ve bazen sadece kırgın bir kalbin sessiz gösterisidir.Aşka olan inancım hep yerinde durur. Bütün zorluğuna rağmen yaşamın, düşmeden durabiliyorsam, sebebi aşktır. Bütün hırsım, çabam aşkın varlığını anlatabilmek içindir ve aşkı kirletenlere cevabımdır yalnızlığım.Uzun karanlık saatlerinde düşünüp dururum, aşkı, sevdayı, ilişkileri, dünyayı, işleyen düzeni ve elimde yine aşk kalır. Sevmeyi hiç öğrenmemiş, aşkı hiç tatmamış kalpleri düşünürüm, üzülürüm için için ve dua ederim onlara. İnsan mutlaka birini sevmelidir. Kimse için değil, sadece ve sadece kendi için sevmeyi öğrenmelidir. Hatta önce kendinden başlamalıdır sevmek çünkü başkasını sevmeye giden yol buradan geçer.Yalnızlığını da sevmelidir insan, bir düş bahçesinde yaşamak gibi, yüreğinin derinliklerinde yatan ruhunu görmelidir. Sakladığı renkleri görmelidir. İyisi kötüsüyle ne kadar huyu varsa, ne kadar anı biriktirmişse ve ne kadar değerli ders taşıyorsa cebinde, hepsini tek tek incelemelidir.Kimi ayna karşısında, kimi öğrendikleriyle, kimi duvara çarptığında yüzleşir kendiyle, en çok o zaman lazım olur insan sevmek. Ben her hayal kırıklığımın, kayboluşumun ardından gözlerime bakmayı öğrendim. Koca evrende, bir kum tanesinden daha küçük olduğumu yalnız kaldığım ama kendimle çok kalabalık olduğumda anladım. Anladım ki, bir tek sevmek kurtaracak beni, bizi, hepimizi…Bunları bilince, sahtekar bir aşkın kolunda heba etmiyor insan gönlünü ve hiç değmeyecek birine gözyaşı dökmüyor. Aslında, o kadar değmeyen birine de sevdalanmıyor aklının yettiğince ve yalnızlığıyla mağrur bir çiçeğe dönüşüyor insan Aşkın o büyük ve mucizevi ışıklarını görmeden, dağınık bir yatakta uyanmıyor. Belki seven olur diye sokaklar boyu gezmiyor. Kandırılmışlığı, ihaneti, korkuyu, hüznü yaşamıyor. Yalnızlık insanı olgunlaştırıyor ve aşka giden en doğru yolu gösteriyor. Biraz tek başına kalıp düşününce insan, kalbini, ruhunu temizliyor. Arınıyor geçmişin kirinden, yeni ve bembeyaz bir sayfada hak ettiği sevdaya hazırlanıyor. Bazen yalnızlık bile insanda asil duruyor…

Toplam 75 mesaj bulundu