sen zihnimi meşgul eden güzel şey! sen yokluğundan var ettiğim sen akla zarar, çözemediğim sen uzak diyarların türküsü sen hiç bozulmayan sevdamın büyüsü sen yaban ellerin topladığı dağ çiçeği sen mırıldandığım umudumun bestesi sen hep başka bahara kalan mevsim sen içimi ısıtan nefesim sen salkım salkım olan sırlarım sen imkansız kavuşmalarım sen infaz edilmiş duygularım sen hep aldandığım serap sen kelimelerime en güzel sevap sen işleyemediğim bir günah sen en derinden çektiğim bir ah! sen elimi uzatıpta tutamadığım sen nerdesin şimdi diye soramadığım sen bir bulup bir kaybettiğim sen sende kendimi hissettiğim sen bana sevilerini hep gizlediğin
Yaylada bir çiçek olsaydım ya da Medusa’nın başında bir yılan, yine selamlar mıydın beni? Yaylada oturup yanıma hasbihal kapılarını açar mıydın konuşmadan? Yeşil bir yılansam elinle sıvazlayıp soğuk kanıma sıcak masallar söyler miydin? Bardağında bir yudum su, sigaranda son nefes olsaydım, yine yaren bilir miydin beni? Bir yudum suysam az mı gelirdi sana, yoksa var olduğuma şükreder miydin? Sigaransam edilgen bir kül mü olurdum senin için yoksa içine çektiğince içlenir miydin bana? Mesnevi’de birinci sayfa yahut idam fermanında imza olsaydım baş üstüne der miydin? Ney hikayesine bir âh da sen katıp bin mısra ekler miydin? Ecelse tektir deyip başını kader kılıcına teslim eder miydin? Melike olsam yahut hizmetçi yine yâr deyip vefa eyler miydin? Altın tozlu odalarda merhamet kanadını yere serer miydin? Merdiven altı izbelerinde delice türküler söyler miydin? Bir melek olsam bir şeytan,bir kor olsam bir kar, bir parça ekmek ya da bir yüzük zehir, bir ateş böceği bir yıldız, bir tufan olsam bir mavi bulut yine de sever miydin beni? Ben şimdi… Tüm soruların tek cevabı bulduğu yerdeyim. Ben şimdi… Senin koyacağın yerdeyim. Ben şimdi… Kapımda koşumlu atlar, evimde teyakkuz ve tefekkür hali, yeraltından notlar beklemekteyim.
VAROLMAK ZOR BU HAYATTA / BAZEN ALIR SEVDİKLERİNİ ZAMAN / ANSIZIN ÇÖKER İÇİNE YOKLUĞU / KİMİ İÇİNDE YAŞAR ACILARINI / KİMİ BİR RÜYADA GİBİ GEZER / ZATEN BİR RÜYADIR HAYAT / KİMİ ZAMAN KABUS OLUR / KİMİ ZAMAN BİR SERAP / ÇOK SEVERSİN ONU / HELE BİR SARDIN MI KOLLARINA / SENDEN MUTLUSU YOKTUR / KAYBEDİNCE ANLARSIN DEĞERİNİ / ELLERİNDEN ZAMAN KAYIP GİDER / KENDİNİ ÇOK ACİZ HİSSEDERSİN / DİK DURMALISIN HAYATTA / DURMAK ZORUNDASIN ÇÜNKÜ / YÜREĞİNDE MASUM BİR ÇOCUK / GÖZYAŞLARI BİRİKİR İÇİNDE / AKAMAZ ACITIR İÇİNİ / HELE HATIRALAR GELİNCE AKLA / KİMİ SEVER KAVUŞUR HAYATTA / KİMİ YÜREĞİNDE TAŞIR AŞKINI / KİMİ KADEHLERDE ARAR DURUR / VAROLMAK ZOR BU HAYATTA / İZLERSİN DÜNYAYI YÜREĞİNLE / SİMİT SATAN KÜÇÜK ÇOCUKLAR / TERKEDİLMİŞ YAŞLILAR / İŞİNE KOŞTURAN İNSANLAR / GECELERİ YANAN EVLERİN IŞIKLARI / BİR MEZAR TAŞINI OKURSUN / ANLAMSIZ GELİR HERŞEY / KAYBETTİKLERİNİ DÜŞÜNÜRSÜN / YADA YAŞAYAMADIĞIN AŞKINI / ÖZLEMLERİNİ DÜŞÜNÜRSÜN GEÇMİŞTEKİ / ÇOCUKLUĞUNDAKİ OYUNLARA GİDERSİN / YAĞ SATARIM BAL SATARIM / ÇOCUKLUĞUN NEŞELİ SESLERİ / KEŞKE BÜYÜMESEYDİK DERSİN / OLMASAYDI AYRILIKLAR / ÇEKİP GİTMESEYDİ SEVDİKLERİMİZ / ÇOCUKLUĞUMUZ KAYBOLMASAYDI ZAMANDA / VAROLMAK ZOR BU HAYATTA / ALINTI
İnsanın kendisiyle baş başa kalıp yaptıklarını sorguladığı zamanlar vardır hani…Hayatını, yaşadıklarını, yaşamak istediklerini sorguladığı…Hayatının gidişatına bir dur dediği, kendi iç sesini dinlediği …Ne yapmak istediğini düşünür o ANlarda insan. Nereye gitmek istediğini, hayatının bundan sonrasına nasıl şekil vermek istediğini, kimleri hayatından çıkarıp kimlerle yoluna devam etmek istediğini, yaşadığı yerin önemini, başka yerlere duyduğu özlemi, nerede yaşarsa kendi dünyasının orada güzelleşeceğini ve daha neler neler…Kendini keşfetmenin tadına varacağı, belki yıllardır içinde sakladığı hayallerini gerçeğe dönüştüreceği, belki de yepyeni hayaller kuracağı bir hayat. Belki yalnız, belki değil.Düşünür ve bilir ki bir karar aşamasındadır. Kendisi için neyin iyi ve doğru olduğunu tam olarak kestiremese de mutlaka bir karar vermelidir, bunu hisseder en çok da. Pekiyi sonuna hazır mıdır? İşte bunu bilemez, mutluluk varsa ne ala, ama ya üzüntü ve keder olacaksa verdiği kararda? O zamanlara da hazır mıdır? Kendini yeterince güçlü hissedemez böyle çelişkiler düğümüne dolandığında. Ama bir karar vermelidir bunu bilir, sonu hüsran olsa da…
Terazinin bir kefesine yaşanmışlıklarını koyar ve anılarıyla süsler onları. Diğer kefesine ise gelecekle ilgili düşlerini; umutlarını konfeti gibi üstlerine dökerken… Sonra geçer karşıya. Sanki kendi kimliğinden çıkmış gibi bakar kendisine, dışardan bir yabancı edasıyla. Bakar ve ‘işte der benim vereceğim karar bu.’
Kolay mı bu kararı vermek? Değil elbette. Ne çok sancılar çekersiniz geceler boyu, ne çok gözyaşınız eşlik eder gecenin koyu karanlığında size; sayamazsınız bile. Ama vereceğiniz karardan da öte, o kararın arkasında durabilmek, ona sahip çıkabilmek daha önemlidir bir yerde. Bunu bilirsiniz ya, işte verilecek kararın ağırlığı o noktada başlar zaten.
Aslında o ağırlığı biraz olsun hafifletmenin yolları da var mutlaka. Bunlardan bir tanesi de kendimize güzel sorular sormayı alışkanlık haline getirmek. Çünkü güzel sorular güzel cevapları getirir. Aksine kendimizi kötü ve güçsüz hissettirecek sorularla ne hedeflerimize ne de hayallerimize kolay kolay ulaşamayız. Çünkü olumsuzluk içeren sorular ya bizi olduğumuz yerde oyalar ya da net olmamıza mani olur.
Artık hepimiz biliyoruz ki; düşüncelerimizin farkında olmak, aynı zamanda kendi iç sesimizin farkında olmak demek. Buradan hareketle sorduğumuz soruların farkında olmak, yapacağımız her ne ise ona bir adım önde başlamak demek. Pozitif enerjimizi kaybetmeden, gücümüzü koruyarak hareket etmek demek. Bizi daha ileriye taşıyacak basamakları korumak, hatta sağlamlaştırmak demek.
Yaşadığımız problemlerle mücadeleden zaferle çıkabilmek için arada sırada nefes alma ihtiyacı hisseder insan. Her yeni günse yepyeni kararlar verebilmek ve problemlerle daha sıkı mücadele edecek gücü toplamak için en güzel şanstır. Bu nedenle elimizde, sırtımızda, omzumuzda ne kadar yükümüz varsa her gece bırakıp kendimizi dinginliğe bırakmamız önemli. Böylece ertesi sabahı dinç, azimli, güçlü karşılar, hatta yeni fikirlerle sorunlarımızın birkaç tanesini çözebiliriz bile.
Hayatımızda değişiklik yapmak istediğimizde, yeniliklerin yaşantımızı ışıklandırmasına izin verdiğimizde, bunu unutmayalım diyorum ben. İnanın sadece sorduğumuz sorularla bile kendimizi iyi hissetmemiz mümkün. Önemli olan her yeni günü pozitif enerjimizle kucaklamak ve yaşanan olaylar karşısında bu enerjiyi kaybetmeden ANları ve güzellikleri yakalamak olsun…
Sevgiyle kalın.
AŞK MI? ? ?
Belli ki çok beklemişiz birbirimizi Belli ki acıların süzgeçinden geçip öyle damlatmışız sevda damlalarını birbirimizin üzerine Şimdi bundandır tedirginliğimiz Ama bilirsin, aşk sevmez tedirginliği Ya tam açacaksın yüreğini, ya hiç yeltenmeyeceksin Grisi yoktur aşkın, ya siyahı, ya beyazı seçeceksin Bambaşka diyarların... sakini, başka başka yolların yolcusuyken nedir bizi karşılaştıran şey? Nedir bir anda hayatımızı değiştiren şey? Aşk elbette Aşkı bulmak zordur yar Öyleyse kıymetini bileceğiz aşkın Bir kez buldun mu yapışacaksın yakasına Ellerini bir saniye bile ayırmayacaksın aşkın üstünden Bir çiçek gibi sulayacaksın Büyüteceksin Öyle uzaktan bakmayla yaşanmaz aşk Ruhunu adayacaksın Beni düşündüğünde bedenin titreyecek, ellerin titreyecek, yutkunamayacaksın Ayrılık fikri deli edecek seni Yokluğum aklına geldiğinde bir taş gelip yüreğine oturacak, ağırlığının altında ezileceksin Yerinden kalkamaz hale geleceksin Düşünemeyecek, konuşamayacak hatta ağlayamayacaksın 'Seni Seviyorum' dediğinde bunu sadece dilinle değil, yüreğinle, gözlerinle de söyleyeceksin Ben, beni sevdiğini senin söylemenle değil gözlerine baktığım zaman anlayacağım Ancak o zaman inanacağım Birlikteyken unutacaksın dünyayı Sadece bana ait olacaksın, ben de sana Birbirimizden başka hiçbir şeyin önemi olmayacak Sana dokunduğumda kanın hızlı hızlı akacak Yüreğin deli gibi çarpacak Nefes nefese kalacaksın Ve sanma ki senden farklı olacağım ben de Bin kilometre ötede olsan 'gel' dediğinde, koşacağım sana, merak etme Bir tek gün bile bırakmayacağım elini Yanımda olmasan aklımda olacaksın, baktığım her yerde seni göreceğim Ben aşktan bunu anlıyorum işte Sıradan olamadım hiç Birkaç sevgi sözcüğüyle geçiştirilecek aşklar bana göre değil Yaşayacaksam, doya doya yaşamalıyım aşkı Her hücreme girmelisin Aşk kaçağı değil, aşk mahkumu olmalısın Şimdi bırakalım tedirginliği bir kenara Kenetlensin ellerimiz ve aşk bizi alsın kollarına
1970 dersim tuncceli doğumlu ilkokulu köyde okumuş ortaokulu merkezde başkalarının evinde okumuş okuldan sonra mersine gelmiş hayat ve yaşam kavgasında yenilmemek üzere mücadele eden biri hüseyin kılıç adım 170boy 85kilo esmer saçlar dökülmeye başladı bile 43numara ayakabı giyen gülmeniz için yazıyorum numara doğru kahve rengi göz hayat ve yaşamı evrensel yaşayan evrensel düşünen kadın erkek arasındaki farkın fiziksel özellik dışında eşit olduğunu savunan gezmeyi gazete okumayı kitapkolik biri 1500kitap okudum halada doymadım okumaya devam elimde sihirli değneğim olsa gök yüzünden yer yüzüne yağmur sevgi yağmurları yağdırmak isterdin bende bu dünyada yaşadığım için sevgi olsun dünyada analar erkek doğurur savaşı erkekler çıkarır ağlayan analar yetim kalan çocuklar olur başka dünya yok hayat ve yaşammın tekrarıda yok akıp giden zaman accımasızca ömürden alıp gidiyor bu dünya hepimize yeter BİR RULO KAĞIT BİR VARİL BOYADAN ABARETTİR PARA DENEN NESNE gerçekçi ol imkanzsızı başar ernesto CHE GUVERA uçurumun kenarında olsan dahi hayatta gıcık olsun diye gülümse YILMAZ GÜNEY doğadaki herşeyi gözlerinlen istediğin gibi değil doğadaki gibi kabul etki hayat ve yaşam anlamlı olsun TALMUT BEN BUYUM ARKADAŞ HERŞEYE RAĞMEN HAYAT GÜZELDİR evliydim anlaşamadık ayrıldım anamdan tek doğdum tekde dünyayı terk edecem))))) O KADAR ÇOK GİDEN VARKİ MEMNUNKİ YERİNDEN HİÇ KİMSE DÖNMEDİ SSEFERİN
'//_____Alevi bir Zenci... Ateist bir Mohikanım... Dersimli bir Laz, Lazistanlı bir Kürdüm... Berlinli bir Pigme, Kongolu bir Germenim... Siz Avrupalı'ysanız ben Türk'üm... Siz Türkseniz Ben Kürdüm... Siz Sunni'yseniz Ben Alevi... Siz Alevi'yseniz ben Şafii... Siz Müslüman'sanız ben Kafir'im... Siz Çoğunluk'sanız ben Azınlık... Siz Erkekseniz ben Kadın... Yani siz her neyseniz ben 'öteki'yim... Tanışıyor muyuz...? ? ? İsmim Empati... Burası Benim Dünyam...! ! ! Burada; Alime ve cahile yer var, Aptala yok...! ! ! Sağcıya solcuya yer var, Faşiste yok...! ! ! Dindara dinsize yer var, Hoşgörüsüze yok...! ! ! İstiyorsunuz ki herkes beyaz olsun, Türk olsun, sünni olsun, ama öyle çok dindar falan da olmasın, Alevi olmasın,Kürt, Laz, Çerkes falan olmasın, sosyalist olmasın, Muhalif olmasın... Burası böyle düşünenlere göre değil...! ! ! Burası sizin için değil, Lütfen yıkılınız, çekiliniz, gidiniz...! ! ! Dünyama Giremediyseniz, Anlayamadıysanız, Tekrar Ediyim...! ! ! Ya Aptalsınız,...! ! ! Ya Faşistsiniz,...! ! ! Ya Hoşgörüsüzsünüz,...! ! ! Ya Vicdansızsınız...! ! ! _________________Öyle..// '
Sanal dünya; bence burada ne ismin, ne suretin bir önemi var. Önemli olan fikirdir, düşüncedir, kelimelerin gönül le dokunuşudur. Duyguların klavyede parmak uçlarından dökülüşüdür. Belki hayal, belki düştür ama insanın gerçek hayattan bunaldığında, biraz soluk alabildiği yeşil düşler tarlasıdır. Hayalde olsa insanın sığındığı kendi iç dünyasıdır, kendiyle özgürce yalnızlığını paylaşabildiği yine kendiyle kalabildiği kendi hayal dünyasıdır.... selamlar
Nasıl bir kadın mı.. Akıllı kadın değil deli bir kadın tercih etmeli.. çünkü; içi dışı birdir, yalanla dolanla işi olmaz. Her şeyi apaçık söyler. Gizlemesini de iyi bilir. Mesela, acısını hiç belli etmez, kimseye kendisini acındırmaz, adam gibi güçlüdür, adam gibi sevmesini bilir deli kadın. Akşam bir yere mi gidecek baktı ruju mu bitmiş hiç aldırış etmez, ben böyle de güzelim der, kendini beğenme değildir bu kendine güvenmedir. Deli kadın böyledir işte, kendini düşündüğü kadar da karşısındakini düşünür. Asla kin tutmaz, sadece sevdiğinin elinden tutar. Hiç bırakmamacasına. Öyle büyük sever ki, öyle değer verir ki, bu cesaretinden dolayı arkadaş çevresi; ”ne yapıyorsun sen böyle, deli misin? ” derler. Yeri gelir adam gibi adam olurlar, sevgileriyle erkeğin aklını alırlar, işte böyledirler. Arkasına bakmaz, geçmişiyle pişman olmazlar. ileri de pişman olacağı şeyi de asla yapmazlar. Yeri gelir bir gece vakti yolda yalnız başına yürürler, namus bekçilerine asla gerek duymazlar, kendisini korumasını bilirler. Aşk’ı arkadaşlığı ayırt edebilirler. Asla duygularından emin olmadan kimseye umut vermez, “umut” verdiği insana da “unut” demez onlar. Yeri gelir öyle bir topuklu ayakkabı giyer ki yürümek mucizedir, Ama mucizenin adıdır, onlar. bir erkeği ayakkabı gibi severler, her ne kadar da ayağını arkadan vursa, kendisine acı verse,hoşuna gitti mi, sevdi mi o ayakkabıyı tüm acıyı kenara atarlar. Tamiri asla sevmezler, kırılan bir şey oldu mu direkt atarlar. Tıpkı kendilerini kıranıolduğu gibi. İşte böyledir onlar. yalansız, cesur ve biraz da mert asla tahammülleri yoktur, kalplerine almazlar na’mert.
İçi dışı bir oldukları için bazen yanlış anlaşılsalar da, hiç takmazlar. Çünkü, zamanla kaybetmekten aldıkları cesaretle cesur olmuşlardır öyle kadınlar
Madem gidiyorsun biraz dik yürü Gül yüzün solmasın eğme başını Mademki gidişin benden ötürü Gözlerin dolmasın eğme başını Değenlere sakla sen gözyaşını
Vedanın murcunu kalbime çakıp Üstelik koluna birini takıp Değseydim gitmezdin beni bırakıp Hiç hüznün olmasın eğme başını Değenlere sakla sen gözyaşını
Olanı biteni üstüme bırak Nasılsa her suçu örtermiş toprak De ki “hayatımdan koptu bir yaprak” Kimseler bilmesin eğme başını Değenlere sakla sen gözyaşını
Vicdanın dürtse de olma hiç pişman Fikrin benim için desin ki “düşman” Zihninden silinsin benle tanışman Hatırım kalmasın eğme başını Değenlere sakla sen gözyaşını
Hani rastlaşsak da bir gün bir yerde Kalbine sulh insin gözüne perde Yani beni görme kapılma derde Canın sıkılmasın eğme başını Değenlere sakla sen gözyaşını
Kurbanın olsam da sanma silerim Hatta bıçağını kendim bilerim Ben sadece sana şunu dilerim Dünyan yıkılmasın eğme başını Değenlere sakla sen gözyaşını
Gitgide alışıyorum sana.... Hiçbir alışkanlık bu kadar güzel olamaz... Ellerin ellerimden uzaksa nasıl güçsüzüm bilemezsin... Yanımda olduğun zamanlar; sigara dumanı gibi ciğerlerime doluyor, alkol gibi damarlarıma yayılıyorsun... Durmadan başım dönüyor verdiğin hazdan... Alışkanlıklar daima korkutur beni... Düşün ki ben yaşamaya bile alışkın değilim... Kendimi kendime alıştıramadım yıllardır... Fakat şimdi sana alışıyorum... Alıştıkça özlemim artıyor, daha yoğunlaşıyor. Yalnız içimde garip bir korku var. Sana alışmaktan değil seni kendime alıştırmaktan korkuyorum... Bir gün sana şimdi verdiklerimden daha güzelini daha değerlisini verememekten korkuyorum... Bir gün ansızın ölmekten ve seni, bana olan alışkanlığınla yapayalnız bırakmaktan korkuyorum...
Oysaki her zaman ve günün her saatinde yanında olmalıyım senin... Bana alışmış olmaktan pişmanlık duyacağın bir dakikan bile olmamalı... Bütün zamanlarını zamanlarımla karıştırıp emsalsiz bir zaman bileşiminde yaşatmalıyım seni... Uykularda bile aynı rüyayı görmeliyiz. Her şeyin ve her zevkin yarısı senin olmalı, yarısı benim... 'Bana alış' demeyeceğim... Nasıl olsa alışacaksın bir gün... Şimdi çirkinliğimde güzellikler bulan gözlerin, o zaman en güzeli görecek bende! Alışkanlığınla, sevginle yepyeni bir 'ben' yaratacaksın benden!
İlk defa sevilmenin ürpertileri içindeyim inan. Sevgimle mukayese edebileceğim tek şeyi beni sevmende buldum... Ömrümde kimse bana sevmenin gerekliliğini öğretmedi. Kimseden sevgisini istemedim, verdiler almadım. Bencildim bir zamanlar, sevmek benim hakkım diyordum. Oysaki şimdi bir zamanlar hiç sevmemiş olduğumu kendi kendime biraz da utanarak itiraf ediyorum.
Asıl büyük sevgiyi seni sevmekte buldum ve sevgim senin sevginle değerleniyor, ayrı bir anlam kazanıyor... Sevgin olmasaydı değersiz bir cam parçasıydım. Sevginle bir aynayım şimdi. Bana bakanlar baştanbaşa seni görecekler içimde... Bir zincirin iki halkasıyız seninle anlıyor musun? Aynı kadehte karışmış iki içkiyiz. İki kelimeyiz seninle birbirini tamamlayan. Her yerde iki olduğumuz için bir bütün haline geliyoruz durmadan...
Alışkanlığım devamlı sana çekiyor beni... Durup durup dudaklarını öpmek geliyor içimden... Saçlarını okşamak geliyor, ellerini tutmak geliyor... Kokunun tenime sindiğini hissediyorum geceleri... Teninin dudaklarımda eridiğini hissediyorum... Boynunun en güzel yerini benden başkası bilemez artık...
Seni kimse benim kadar benimle bir bütün olduğuna inandıramaz.... Gitgide bu alışkanlığın içinde kaybolduğumu hissediyorum... Beni yaşadığım zamanın dışına çıkarıyorsun. Bir gün tarih öncesinde yaşıyoruz, bir gün bulutların üstünde... Uzun süren bir baygınlık sonrasının o anlatılmaz baş dönmesi içindeyim... Bütün merdivenler birbirine eklendiği zaman seninle vardığım yüksekliğe erişemez...
Açılmış bütün kuyuların derinliği içimde seni bulduğum yer kadar derin değil... Alışkanlık kozasını ören bir ipekböceği gibi gitgide tamamlıyor bizi. Emsalsiz bir oluşun içinde yuvarlanıyoruz. Korkunç bir yangın başladı yüreklerimizde. Özlem, kıskançlık, arzu ne varsa içimizde hepsi birdenbire tutuştu. Alev almayan bir yerimiz kalmadı. Alevlerimiz muhteşem bir kızıllığın içinde yıldızlara kadar uzanıyor. Hiç bir su, bu ateşi söndüremez artık. Nehirle, denizler boşalsa üstümüze hiç sönmeyeceğimizi biliyorum. Bu yangın biz birer kor haline gelinceye kadar sürecek. Önce bakışlarımız alıştı birbirine, sonra parmak uçlarımız... Bu oluş tamamlandığı anda yeryüzünde bizden güçlüsü olmayacak! En mutlu olduğumuz yerde en güçlü de olacağız seninle... Bu bir sonun değil bir varoluşun başlangıcıdır.
Yüreğimin ellerine bıraktığın mavi masallarda okuyorum seni Gözyaşımla yıkadığım düşlerimin huzurunda...
Zamansızlığın takvimlerinden dökülüp Yüzü aşk çalan bir adamın avuçlarında sızlıyor hayallerim
Düşüp kararan gecelere Sahipsiz acılara kapanıyor gözlerim Uyutamıyorum uykularımı Yastık altında küfleniyor rüyalar
Seni kuruyorum saatlerime sensizliği yok sayıp dakikalar ç/alıyor benden beni Üç beş nöbetlerini bekliyor Yüreğimi sızlatmak için düşlerim Hüznün vurdukça yüzüme İçtiğim sigaranın alevinde yakıyorum c/esaretimi Küllerimden doğuyorsun yeniden
Sen kesiliyorum Sensizliğin en acı anlarında bile Tenimden dökülüyor aşk kokan y/anların Bedenimin en ücra izbelerine...
Aşk renkli tebessümler asmak isterken Kasım acısında iklimler düşürdün gülüşlerime... Çok üşüyor yalnızlığım İçimdeki onca yangına rağmen
/Sıcaklığım sevdamda saklıdır benim/
Senli temmuzlar ısmarlıyorum sensiz şubatlarıma Davetkâr aşklar biriktiriyorum gönül heybemde Gözlerimin gözlerine değeceği anlar için... Ne kadar gizlesem de bakışlarım ele veriyor seni bende...
Gitmiyor sızılarım bitmiyor Gidenler de senden kalanların yasında...
Nerdesin kar düşürdün saçlarıma kışa çalan acılarınla Sensizliğim buz kesti tutsaklığım taş
Gel...! Üç harf tek hecelerle dindir ağrıyan y/anlarımı Nisan yağmurlarında yıka hüzünbaz yaralarımı Yüreğimi mesul kıl yüreğine...
Hayalin içimdeki yokluğuna az geliyor Aynalarımın kaderinde seni görmek mi yazılı
Kalp atışlarımda d/okunuyor adın Yüreğimin künyesinde ismin kayıtlı Adım adım dolaşıyor Solumun koridorlarında izlerin Hüznümden ’unut’ nüshaları düşüyor o an yazgılarıma ve dört yanıma kurşunlar
Yıkılıyorum...
Fırat’ın sularından bırakıyorum Hırçın dalgalı denizlere alev alan ruhumu Ki hiç yüzme bilmiyorken ben Ciğerim parçalanıyor
Elin...değmiş bu mektuba... Teşekkür ederim; bana yazmamışsın ama Aşık olduğum elin.O aşka susamışım Hakkım var o elin yazdığı mektubu açmaya. Bir zamanlar, gövdesini gövdeme kattığım birine, Rol mü yapayım, ketum mu davranayım? Gecenin doruklarında dört nala koşturmuştuk bedenlerimizi, Daha da doruklara çıkmıştık doğan güneşlerle. Bırak, sana ait herşeye, sadakatle üzüleyim. Keşke hiç yazmasaydın. Keşke ölüp gitseydi aşkın. Ölüp gitseydi de zaman alıp götürseydi benimkini de birlikte. Az kişiye nasip olmuş bir yeniden doğuş bu. Böyle doğmak isterdim, Çünkü aşkım ölümüm oldu benim.
Şairlik taslamıyorum. Gerçek bu: Sen olmayan her şey için ölüyüm ben. Her gün seni unutacağım diye yeminler ediyorum, Sonra seni düşünürken kendime yakalanıyorum. Zaaflarıma kızıp köpürüyorum, Sonra iyi ki zayıfım diye şükürler ediyorum.
İnkar etme beni, kendini, ya da bizi. Yaz bana, gizli düşüncelerini öğreneyim. Kıskanmaya gücün varsa, Tek rakibin, öptüğüm mektupları kıskan. Küçücük bir kuş gibiyim. Havam sensin es üstüme. Küçücük bir balık gibiyim. Suyum sensin ak üstüme. Suskunluğun çöl olur bana. Suskunluğunda boğulurum.
Tanrım! Nasıl da gıpta ediyorum, Sevgisi bizim gibi olmayanların mutluluğuna. Nasıl da uğraştım kendimce sana kara çalmaya. Aklımdan tüm kusurlarını tekrarladım durdum. Bu da işe yaramadı. Hatalarında da sen vardın. Onları hatırlarken erdemlerin geliyordu aklıma. Filozof dediğin, lafın tek gerçeğinin yine laf olduğunu iyi bilir. Edebiyatın en iyisi bile küçücük bir yaprak kadar hayat dolu değildir.
Bu satırları yazarak beni inciten elinden nefret ediyorum şimdi. En tembel adam bile bir tohum ekebilir, Marifet bakmakta ektiğin tohuma. Başkalarının malıysak eğer tutkunun aracı oluruz da, Asla dillendiremeyiz onu. Köpeğe tasma takmasan da, Sadakati bağlar onu sana. Bilirsin ki isteyerek kalmaktadır yanında. İşte ben bu özgürlüğü istiyordum...
Gece çok sessiz... Bir parça da kimsesiz... Renk katalım geceye, Hadi Gelsene..! Azıcık çocuk olalım, Her türlü çılgınlığı yapalım Hiç bir şeyden utanmayalım En ayıplı kelimeleri fısıldayıp kulağımıza Çırılçıplak uzanıp gecenin koynuna.. Bakalım yıldızlara.. Gökyüzünden yıldız mı kayıyor, Yoksa yıldızlar penceremizi mi taşlıyor Sakın açma camları havada uçuşuyor duygular çok uçarı, Hadi aklıma al! İsmini tutuştur dudaklarıma.. Düşler takıp saçlarıma Vuralım kendimizi pusulasız yollara Kıyametini fitilleyip gecenin Patlatalım tutkuları.. Sevişmelerle dolduralım bedenimizi tıka basa Aşkın bana yeniden canveriyor öldüğüm yerden Ve ben, Yeniden Doğuyorum küllerimden
Sevmek Cesarettİr... Korkunun olduğu yerde aşk yoktur. Cesarettir sevmek. Düzenlere, oyunlara, kötülüklere meydan okumaktır. Sevmek; uzaklaşmaktır yalandan, bencilliği hiçe saymaktır. Bir başka açıdansa inanmaktır sevmek. Gerçekten inanmaktır, tümden inanmaktır. İnsan sevince; sevdiğine bütün varlığı ile teslim olmamışsa, yeteri derecede sevmemiş demektir. Ve ona kayıtsız şartsız inanmıyorsa, sevgiden bahsetmeye bile hakkı yoktur. Kıskançlık inancımızın bütünlüğü ölçüsünde besler aşkı. Şüpheyse öldürür. Şüphenin olduğu yerde inancın yeri olmaz. Sevgiden bahsedilemez orada. Kıskançlıksa; kutsal bir duadır, dudağında sevenlerin. Sevmek; var olmaktır bir bakıma, derinden bakılınca yokluğa benzer. Sevmek bütünlenmektir. Çok seven eksildiğini zanneder, oysa artmaktadır sevmek, çoğalmaktır. Çevrenin gözlerimizden silinmesi, önce bir eksilme hissi verir insana. Fakat o her şeyimizi varlığı ile doldurdukça arttığımızı anlarız. O bir tek kazanç, bütün kayıplarımıza bedeldir. Bir an gelir; her şeyi onunla değerlendirmeye başlarız. O bugün mutluysa yaşamak güzeldir. Kabımıza sığmayız. Şarkılar söylemek gelir içimizden. O kederliyse, gözlerimizde her şey kederlidir artık. Bütün güzellikler bir bir yitirirler anlamlarını. O anlarda ölümü düşünürde, yine ölemeyiz kurtulamamak için. Yanmaktır, tutuşmaktır sevmek ve yaşadıkça hiç sönmemektir. Dinle sana sevmenin ne olmadığını söyleyeceğim önce. Ne olduğunu sonra anlayacaksın. Dinle, sevmek alış veriş değildir. Geometri değildir, aritmetik değildir. En değerli şeydir belki, ama karşılığında hiçbir şey alınmaz. Karşılıksız bir çeke atılmış kuru bir imza değildir sevmek. İskambil kâğıdı değildir, zar değildir, bir dilim değildir, hesap pusulası değildir sevmek. Sevginin bedeli yine sevgiyle ödenir, altınla değil. Sevilmekse; sevmenin mükâfatıdır ancak, karşılığı değil. Bir sevgiye eş bir başka sevgi olamaz. Çünkü her sevgi birbirinden büyüktür. Sevgi tartılamaz, sevgi ölçülemez. Sevgi; gram değildir, mesafe değildir. Derinlik sanırsınız, yüksekliktir o. Sevgi; dudak değildir, göz değildir, saç değildir. Sandalye değildir sevgi, yatak değildir, çarşaf değildir. İçki değildir, içemezsiniz fakat her şeyden güzeldir sarhoşluğu. Geçip karşısına seyredemezsiniz, manzara değildir, tablo değildir, heykel değildir. Okuyamazsınız kitap değildir. Bilmece değildir, çözemezsiniz. İsteseniz de içinizden atamazsınız. Kan değildir, kesip damarınızı akıtamazsınız. Siz ağladıkça o güçlenir içinizde.Akmaz, gözyaşı değildir. Kuş değildir uçmaz, çiçek değildir koklanmaz. Bitmez çile değildir.Ne desen o değildir sevmek.
Bir gün bir aşık sevgilisinin kapısına gidip kapıyı çalınca sevgili içerden seslendi.
'Kapıyı kim çalıyor, kim o! '
Aşık cevap verdi:
'Ey yüce sevgili kapına gelen benim, ben zavallı sadık kölen.' dedi.
Sevgili kızarak bağırdı.
'Çekil git kapımdan sen daha olgunlaşmamışsın. Bu sofrada hamlara yer yok, bu ev küçük iki kişi sığmaz.' dedi.
Zavallı adam çaresiz oradan ayrıldı tam bir yıl o sevgilinin ayrılığıyla yanıp dolaştı kavrulup pişti. Bir sene sonra sevgilinin kapısına geldi kapıyı çaldı. Sevgili içerden seslendi.
'Kimdir o, kim kapımı çalıyor? '
Çaresiz aşık perişan bir halde cevap verdi:
'Ey cana can katan sevgili ey bir bakışıyla binlerce aşığı perişan eden, gönlümü alan sensin.' dedi.
Sevgili seslendi:
'Madem ki sen bensin ey ben gel içeriye, gönül evi dardır oraya iki kişi sığmaz.' dedi.
GİZLİ YARAM Öyle bir gidişin vardıki,nasılda telaşlıydın Kaçar gibi yada akan gözyaşı gibi.. Herşeyin ZAMANSIZ'dı senin,gelişinde gidişinde.. Sen geceyi tutuyorsun ben NÖBETİNİ.. Uzak dağ kışlarında görmüyoruz birbirimizi.. Usul usul sis iniyor kopmuş yollara.. Işığı hafif,uykusu ağır.. Üzerini örtüyorum senin.Bir çığ gibi büyüyorsun RÜYALARIMDA... Nöbet kadar yanlızken,öğrenceksin bunuda..Unutur gibi,ölür gibi,daha az.. Tek bir gece vardır insanın hayatında,ömür boyu sürer nöbeti.. Yavaş yavaş verdin zehrini hissettirmeden.. O zehir beni öylesine uyuşturduki Bir damlayken içimde OKYANUS oldun yetmezmi? İçimde kalanları öldürdün KATİL yetmezmi? Gözlerimdeki ışığı söndürdün VİJDANSIZ yetmezmi? Depremi yaşattın yıkıldım,hızla kayboldum KALPSİZ yetmezmi,YETMEZMİ? ? ? Ya şimdi tut elimi yada ömür boyu sürer bu NÖBET... Ya şimdi sev beni yada bölme uykularımı ZALİM.. Bu yükle yol yürünmez. Varlığın güç verirken,yokluğunla direncimi kaybettim.. Aslında ben seni KAYBETTİM:((( Oysaki en uzun yolumdun benim,bitmesini istemediğim.. Sonunu bile bile kapıldığım.. Göz göre göre günah işlediğim.. Duvarlara çarpa çarpa pişman olduğum.. Doya doya yaşayamadığım ((ACI BİR TELAŞSIN)) NASILIM Biliyomusun? Denizden çıkarılan bir balığın son çırpınışları vardırya hani,işde bende o haldeyim.. Senin için çırpınıyorum ZALİM... Seni ben ÇARESİZCE seviyorum.. Seni ben UMUTSUZCA seviyorum.. ((GİZLİ YARAM)
............ Düş'tüm, dedim elinin tersinde. Hayır dedi, kesince. Düş olsan, fark etmezdim seni! Sevgim sana güç veriyor mu, diye sordum. ......Başını çevirdi, yüzünde kalmamış takatle. Hayır dedi, inatla! Öyle olsa, yıkılmazdım her 'Seni Seviyorum' deyişinde! Özledin mi beni, dedim. Sustu! Nefesini en derinden aldı ve, Özlenmez mi, dedi! Git dedim! Git! Sen kalınca genişliyor bu dünya ve kayboluyorum uçsuz bucaksızlığında! Hayır, dedi, sertçe! Gidersem, kahraman olurum! Kalırsam, senin! Küserim, dedim, kırılgan çocukluğum sitemimde. Hayır, dedi gülerek.. Küsmek, susmayı göze almaktır. Ama sen korkarsın kendi sessizliğinden ve susamazsın! ...... Gel, dedim, o zaman! sesim fısıltı gürültüsünde. Gel.. Durdu! Hayır, dedi, GELİRSEM BİTER AŞK! ! !
Sevgi, el ele tutuşmaktır, Sevgi, göz göze bakışmaktır. Sevgi, bir kelebek, Sevgi, bazen de bir çiçek. Sevgi, hırlaşmak değil paylaşmak, Sevgi, kavga değil aşkla yaklaşmak. Sevgi, yürekte duyulan kıpırtı, Sevgi, gözde görülen pırıltı. Sevgi, yuva sıcağı, Sevgi, ana kucaşı. Sevgi, esirgemek, kollamak, Sevgi, bir yetim saçı okşamak. Sevgi, goncadır, gül olup açılan, Sevgi, şekerdir, dillerden saçılan. Sevgi, çevredir, yeşildir daldır, Sevgi, sohbettir, muhabbettir baldır. Sevgi, gönlü hoş tutan hece, Sevgi, aydınlık, pırıl pırıl gece. Sevgi, var ile yok arası, Sevgi, iki kaşın arası. Sevgi, nimet, aş ekmek, Sevgi, bir türkü, bir gayde çekmek. Sevgi, var olmak, var olanı bilmek, Sevgi, haddini bilmek, kendine gelmek. Sevgi, kul olmak, kulluk etmek, Sevgi, Yaradan’a şükretmek.
Aşk kendimize bile bir itirazımızdır Ne zaman, içimizdeki kendimizi giyerek, sokaklardaki saklı bir diğer kendimizle karşılaşsak; bir yanımızda önce derin bir güvensizlik, sonra da küskünlük konaklıyor belki. Bunca kuşatmanın, bizi önce belirley ...
02.01.2016 - 20:01
Site arkadaşımız Bay * Hayat Güzeldir *
** DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN...**
- Ayrıca sizi sitemizdeki bu grubumuzda aramızda görmek dileklerimizle
esen kalın.
* Antoloji Sitesi Üyeler Birliği *
07.02.2015 - 19:56
Sen! Sen! Sen! ve Yine Sen!
sen zihnimi meşgul eden güzel şey!
sen yokluğundan var ettiğim
sen akla zarar, çözemediğim
sen uzak diyarların türküsü
sen hiç bozulmayan sevdamın büyüsü
sen yaban ellerin topladığı dağ çiçeği
sen mırıldandığım umudumun bestesi
sen hep başka bahara kalan mevsim
sen içimi ısıtan nefesim
sen salkım salkım olan sırlarım
sen imkansız kavuşmalarım
sen infaz edilmiş duygularım
sen hep aldandığım serap
sen kelimelerime en güzel sevap
sen işleyemediğim bir günah
sen en derinden çektiğim bir ah!
sen elimi uzatıpta tutamadığım
sen nerdesin şimdi diye soramadığım
sen bir bulup bir kaybettiğim
sen sende kendimi hissettiğim
sen bana sevilerini hep gizlediğin
ve...sen...
sen benimsin diyemediğim kadın.........
19.01.2015 - 18:43
aŞK İKİDİR SEVGİ BİR
AŞK YLAN SEVGİ GERÇEKTİR
AŞK SUDUR,SEVGİ SUSSUZLUK
BU YÜZDEN SEVGİ HASRETTİR
ÖZLEMEKTİR BEKLEMEKTİR
SUSUZKEN SUYU İÇÇMEK DEĞİL
KSRŞISINA SEYRETMEKTİR AŞK
HAYKIRMAKTIR SEVGİ AĞLAMAKTIR
AŞK AÇMAK SEVGİ KATLANAMAKTIR
SEVGİ SAKLAMAKTIR YÜREĞİNİ GÖZLERİNİ VEDE ELLERİNİ SAKLAMAK
BAHAR GELDİĞİNDE BİR ÇİÇEĞE YRŞİLR ÇİMENE
AŞIK OLAMAZSINIZ AMA SEVERSİNİZ
ARKADAŞINA AŞIK OLAMAZSIN AMA SEVERSİN
TOPRAĞA FİDANI AŞLKA DEĞİL SEVGİYLEN DİKERSİM
SEVGİ İÇİN ÖLÜNÜR
AŞK ÖLDÜRÜR AŞK KISKANÇTIR NANKÖRDÜR
SEVGİYİ ÖLDÜRÜR AŞK
AŞK KABİLDİR SEVGİ HABİL
AŞKLAN SEVGİ ASLINDA KARDEŞTİR
HAYAT GÜZELDİR
25.11.2014 - 18:34
Ben Şimdi
Yaylada bir çiçek olsaydım ya da Medusa’nın başında bir yılan, yine selamlar mıydın beni? Yaylada oturup yanıma hasbihal kapılarını açar mıydın konuşmadan? Yeşil bir yılansam elinle sıvazlayıp soğuk kanıma sıcak masallar söyler miydin?
Bardağında bir yudum su, sigaranda son nefes olsaydım, yine yaren bilir miydin beni? Bir yudum suysam az mı gelirdi sana, yoksa var olduğuma şükreder miydin? Sigaransam edilgen bir kül mü olurdum senin için yoksa içine çektiğince içlenir miydin bana?
Mesnevi’de birinci sayfa yahut idam fermanında imza olsaydım baş üstüne der miydin? Ney hikayesine bir âh da sen katıp bin mısra ekler miydin? Ecelse tektir deyip başını kader kılıcına teslim eder miydin?
Melike olsam yahut hizmetçi yine yâr deyip vefa eyler miydin? Altın tozlu odalarda merhamet kanadını yere serer miydin? Merdiven altı izbelerinde delice türküler söyler miydin?
Bir melek olsam bir şeytan,bir kor olsam bir kar, bir parça ekmek ya da bir yüzük zehir, bir ateş böceği bir yıldız, bir tufan olsam bir mavi bulut yine de sever miydin beni?
Ben şimdi…
Tüm soruların tek cevabı bulduğu yerdeyim.
Ben şimdi…
Senin koyacağın yerdeyim.
Ben şimdi…
Kapımda koşumlu atlar, evimde teyakkuz ve tefekkür hali, yeraltından notlar beklemekteyim.
24.11.2014 - 16:55
sana bi şiirimi yazayım
VAROLMAK ZOR BU HAYATTA /
BAZEN ALIR SEVDİKLERİNİ ZAMAN /
ANSIZIN ÇÖKER İÇİNE YOKLUĞU /
KİMİ İÇİNDE YAŞAR ACILARINI /
KİMİ BİR RÜYADA GİBİ GEZER /
ZATEN BİR RÜYADIR HAYAT /
KİMİ ZAMAN KABUS OLUR /
KİMİ ZAMAN BİR SERAP /
ÇOK SEVERSİN ONU /
HELE BİR SARDIN MI KOLLARINA /
SENDEN MUTLUSU YOKTUR /
KAYBEDİNCE ANLARSIN DEĞERİNİ /
ELLERİNDEN ZAMAN KAYIP GİDER /
KENDİNİ ÇOK ACİZ HİSSEDERSİN /
DİK DURMALISIN HAYATTA /
DURMAK ZORUNDASIN ÇÜNKÜ /
YÜREĞİNDE MASUM BİR ÇOCUK /
GÖZYAŞLARI BİRİKİR İÇİNDE /
AKAMAZ ACITIR İÇİNİ /
HELE HATIRALAR GELİNCE AKLA /
KİMİ SEVER KAVUŞUR HAYATTA /
KİMİ YÜREĞİNDE TAŞIR AŞKINI /
KİMİ KADEHLERDE ARAR DURUR /
VAROLMAK ZOR BU HAYATTA /
İZLERSİN DÜNYAYI YÜREĞİNLE /
SİMİT SATAN KÜÇÜK ÇOCUKLAR /
TERKEDİLMİŞ YAŞLILAR /
İŞİNE KOŞTURAN İNSANLAR /
GECELERİ YANAN EVLERİN IŞIKLARI /
BİR MEZAR TAŞINI OKURSUN /
ANLAMSIZ GELİR HERŞEY /
KAYBETTİKLERİNİ DÜŞÜNÜRSÜN /
YADA YAŞAYAMADIĞIN AŞKINI /
ÖZLEMLERİNİ DÜŞÜNÜRSÜN GEÇMİŞTEKİ /
ÇOCUKLUĞUNDAKİ OYUNLARA GİDERSİN /
YAĞ SATARIM BAL SATARIM /
ÇOCUKLUĞUN NEŞELİ SESLERİ /
KEŞKE BÜYÜMESEYDİK DERSİN /
OLMASAYDI AYRILIKLAR /
ÇEKİP GİTMESEYDİ SEVDİKLERİMİZ /
ÇOCUKLUĞUMUZ KAYBOLMASAYDI ZAMANDA /
VAROLMAK ZOR BU HAYATTA /
ALINTI
18.11.2014 - 15:20
BİR GARİP HALDEYİM…
İnsanın kendisiyle baş başa kalıp yaptıklarını sorguladığı zamanlar vardır hani…Hayatını, yaşadıklarını, yaşamak istediklerini sorguladığı…Hayatının gidişatına bir dur dediği, kendi iç sesini dinlediği …Ne yapmak istediğini düşünür o ANlarda insan. Nereye gitmek istediğini, hayatının bundan sonrasına nasıl şekil vermek istediğini, kimleri hayatından çıkarıp kimlerle yoluna devam etmek istediğini, yaşadığı yerin önemini, başka yerlere duyduğu özlemi, nerede yaşarsa kendi dünyasının orada güzelleşeceğini ve daha neler neler…Kendini keşfetmenin tadına varacağı, belki yıllardır içinde sakladığı hayallerini gerçeğe dönüştüreceği, belki de yepyeni hayaller kuracağı bir hayat. Belki yalnız, belki değil.Düşünür ve bilir ki bir karar aşamasındadır. Kendisi için neyin iyi ve doğru olduğunu tam olarak kestiremese de mutlaka bir karar vermelidir, bunu hisseder en çok da. Pekiyi sonuna hazır mıdır? İşte bunu bilemez, mutluluk varsa ne ala, ama ya üzüntü ve keder olacaksa verdiği kararda? O zamanlara da hazır mıdır? Kendini yeterince güçlü hissedemez böyle çelişkiler düğümüne dolandığında. Ama bir karar vermelidir bunu bilir, sonu hüsran olsa da…
Terazinin bir kefesine yaşanmışlıklarını koyar ve anılarıyla süsler onları. Diğer kefesine ise gelecekle ilgili düşlerini; umutlarını konfeti gibi üstlerine dökerken… Sonra geçer karşıya. Sanki kendi kimliğinden çıkmış gibi bakar kendisine, dışardan bir yabancı edasıyla. Bakar ve ‘işte der benim vereceğim karar bu.’
Kolay mı bu kararı vermek? Değil elbette. Ne çok sancılar çekersiniz geceler boyu, ne çok gözyaşınız eşlik eder gecenin koyu karanlığında size; sayamazsınız bile. Ama vereceğiniz karardan da öte, o kararın arkasında durabilmek, ona sahip çıkabilmek daha önemlidir bir yerde. Bunu bilirsiniz ya, işte verilecek kararın ağırlığı o noktada başlar zaten.
Aslında o ağırlığı biraz olsun hafifletmenin yolları da var mutlaka. Bunlardan bir tanesi de kendimize güzel sorular sormayı alışkanlık haline getirmek. Çünkü güzel sorular güzel cevapları getirir. Aksine kendimizi kötü ve güçsüz hissettirecek sorularla ne hedeflerimize ne de hayallerimize kolay kolay ulaşamayız. Çünkü olumsuzluk içeren sorular ya bizi olduğumuz yerde oyalar ya da net olmamıza mani olur.
Artık hepimiz biliyoruz ki; düşüncelerimizin farkında olmak, aynı zamanda kendi iç sesimizin farkında olmak demek. Buradan hareketle sorduğumuz soruların farkında olmak, yapacağımız her ne ise ona bir adım önde başlamak demek. Pozitif enerjimizi kaybetmeden, gücümüzü koruyarak hareket etmek demek. Bizi daha ileriye taşıyacak basamakları korumak, hatta sağlamlaştırmak demek.
Yaşadığımız problemlerle mücadeleden zaferle çıkabilmek için arada sırada nefes alma ihtiyacı hisseder insan. Her yeni günse yepyeni kararlar verebilmek ve problemlerle daha sıkı mücadele edecek gücü toplamak için en güzel şanstır. Bu nedenle elimizde, sırtımızda, omzumuzda ne kadar yükümüz varsa her gece bırakıp kendimizi dinginliğe bırakmamız önemli. Böylece ertesi sabahı dinç, azimli, güçlü karşılar, hatta yeni fikirlerle sorunlarımızın birkaç tanesini çözebiliriz bile.
Hayatımızda değişiklik yapmak istediğimizde, yeniliklerin yaşantımızı ışıklandırmasına izin verdiğimizde, bunu unutmayalım diyorum ben. İnanın sadece sorduğumuz sorularla bile kendimizi iyi hissetmemiz mümkün. Önemli olan her yeni günü pozitif enerjimizle kucaklamak ve yaşanan olaylar karşısında bu enerjiyi kaybetmeden ANları ve güzellikleri yakalamak olsun…
Sevgiyle kalın.
AŞK MI? ? ?
Belli ki çok beklemişiz birbirimizi Belli ki acıların süzgeçinden geçip öyle damlatmışız sevda damlalarını
birbirimizin üzerine Şimdi bundandır tedirginliğimiz Ama bilirsin, aşk sevmez tedirginliği
Ya tam açacaksın yüreğini, ya hiç yeltenmeyeceksin Grisi yoktur aşkın, ya siyahı, ya beyazı seçeceksin
Bambaşka diyarların... sakini, başka başka yolların yolcusuyken nedir bizi karşılaştıran şey?
Nedir bir anda hayatımızı değiştiren şey? Aşk elbette
Aşkı bulmak zordur yar Öyleyse kıymetini bileceğiz aşkın Bir kez buldun mu yapışacaksın yakasına
Ellerini bir saniye bile ayırmayacaksın aşkın üstünden Bir çiçek gibi sulayacaksın Büyüteceksin
Öyle uzaktan bakmayla yaşanmaz aşk Ruhunu adayacaksın Beni düşündüğünde bedenin titreyecek,
ellerin titreyecek, yutkunamayacaksın Ayrılık fikri deli edecek seni Yokluğum aklına geldiğinde
bir taş gelip yüreğine oturacak, ağırlığının altında ezileceksin Yerinden kalkamaz hale geleceksin
Düşünemeyecek, konuşamayacak hatta ağlayamayacaksın
'Seni Seviyorum' dediğinde bunu sadece dilinle değil, yüreğinle, gözlerinle de söyleyeceksin
Ben, beni sevdiğini senin söylemenle değil gözlerine baktığım zaman anlayacağım Ancak o zaman inanacağım
Birlikteyken unutacaksın dünyayı Sadece bana ait olacaksın, ben de sana Birbirimizden başka hiçbir şeyin
önemi olmayacak Sana dokunduğumda kanın hızlı hızlı akacak Yüreğin deli gibi çarpacak
Nefes nefese kalacaksın Ve sanma ki senden farklı olacağım ben de Bin kilometre ötede olsan 'gel' dediğinde,
koşacağım sana, merak etme
Bir tek gün bile bırakmayacağım elini Yanımda olmasan aklımda olacaksın,
baktığım her yerde seni göreceğim Ben aşktan bunu anlıyorum işte Sıradan olamadım hiç
Birkaç sevgi sözcüğüyle geçiştirilecek aşklar bana göre değil Yaşayacaksam, doya doya yaşamalıyım aşkı
Her hücreme girmelisin Aşk kaçağı değil, aşk mahkumu olmalısın Şimdi bırakalım tedirginliği bir kenara
Kenetlensin ellerimiz ve aşk bizi alsın kollarına
26.10.2014 - 22:33
1970 dersim tuncceli doğumlu ilkokulu köyde okumuş ortaokulu merkezde başkalarının evinde okumuş okuldan sonra mersine gelmiş hayat ve yaşam kavgasında yenilmemek üzere mücadele eden biri
hüseyin kılıç adım 170boy 85kilo esmer saçlar dökülmeye başladı bile 43numara ayakabı giyen gülmeniz için yazıyorum numara doğru kahve rengi göz
hayat ve yaşamı evrensel yaşayan evrensel düşünen kadın erkek arasındaki farkın fiziksel özellik dışında eşit olduğunu savunan gezmeyi gazete okumayı kitapkolik biri 1500kitap okudum halada doymadım okumaya devam
elimde sihirli değneğim olsa gök yüzünden yer yüzüne yağmur sevgi yağmurları yağdırmak isterdin bende bu dünyada yaşadığım için sevgi olsun dünyada analar erkek doğurur savaşı erkekler çıkarır ağlayan analar yetim kalan çocuklar olur
başka dünya yok hayat ve yaşammın tekrarıda yok akıp giden zaman accımasızca ömürden alıp gidiyor bu dünya hepimize yeter
BİR RULO KAĞIT BİR VARİL BOYADAN ABARETTİR PARA DENEN NESNE
gerçekçi ol imkanzsızı başar ernesto CHE GUVERA
uçurumun kenarında olsan dahi hayatta gıcık olsun diye gülümse YILMAZ GÜNEY
doğadaki herşeyi gözlerinlen istediğin gibi değil doğadaki gibi kabul etki hayat ve yaşam anlamlı olsun TALMUT
BEN BUYUM ARKADAŞ
HERŞEYE RAĞMEN HAYAT GÜZELDİR
evliydim anlaşamadık ayrıldım anamdan tek doğdum tekde dünyayı terk edecem)))))
O KADAR ÇOK GİDEN VARKİ MEMNUNKİ YERİNDEN HİÇ KİMSE DÖNMEDİ SSEFERİN
20.10.2014 - 19:49
'//_____Alevi bir Zenci...
Ateist bir Mohikanım...
Dersimli bir Laz, Lazistanlı bir Kürdüm...
Berlinli bir Pigme, Kongolu bir Germenim...
Siz Avrupalı'ysanız ben Türk'üm...
Siz Türkseniz Ben Kürdüm...
Siz Sunni'yseniz Ben Alevi...
Siz Alevi'yseniz ben Şafii...
Siz Müslüman'sanız ben Kafir'im...
Siz Çoğunluk'sanız ben Azınlık...
Siz Erkekseniz ben Kadın...
Yani siz her neyseniz ben 'öteki'yim...
Tanışıyor muyuz...? ? ?
İsmim Empati...
Burası Benim Dünyam...! ! !
Burada;
Alime ve cahile yer var,
Aptala yok...! ! !
Sağcıya solcuya yer var,
Faşiste yok...! ! !
Dindara dinsize yer var,
Hoşgörüsüze yok...! ! !
İstiyorsunuz ki herkes beyaz olsun,
Türk olsun, sünni olsun, ama öyle çok dindar falan da olmasın,
Alevi olmasın,Kürt, Laz, Çerkes falan olmasın, sosyalist olmasın,
Muhalif olmasın...
Burası böyle düşünenlere göre değil...! ! !
Burası sizin için değil, Lütfen yıkılınız, çekiliniz, gidiniz...! ! !
Dünyama Giremediyseniz, Anlayamadıysanız, Tekrar Ediyim...! ! !
Ya Aptalsınız,...! ! !
Ya Faşistsiniz,...! ! !
Ya Hoşgörüsüzsünüz,...! ! !
Ya Vicdansızsınız...! ! !
_________________Öyle..// '
23.09.2014 - 17:48
Sanal dünya; bence burada ne ismin, ne suretin bir önemi var. Önemli olan fikirdir, düşüncedir, kelimelerin gönül le dokunuşudur. Duyguların klavyede parmak uçlarından dökülüşüdür. Belki hayal, belki düştür ama insanın gerçek hayattan bunaldığında, biraz soluk alabildiği yeşil düşler tarlasıdır. Hayalde olsa insanın sığındığı kendi iç dünyasıdır, kendiyle özgürce yalnızlığını paylaşabildiği yine kendiyle kalabildiği kendi hayal dünyasıdır....
selamlar
05.09.2014 - 23:02
Nasıl bir kadın mı..
Akıllı kadın değil deli bir kadın tercih etmeli..
çünkü; içi dışı birdir, yalanla dolanla işi olmaz. Her şeyi apaçık söyler. Gizlemesini de iyi bilir.
Mesela, acısını hiç belli etmez, kimseye kendisini acındırmaz, adam gibi güçlüdür, adam gibi sevmesini bilir deli kadın.
Akşam bir yere mi gidecek baktı ruju mu bitmiş hiç aldırış etmez, ben böyle de güzelim der, kendini beğenme değildir bu kendine güvenmedir.
Deli kadın böyledir işte, kendini düşündüğü kadar da karşısındakini düşünür. Asla kin tutmaz, sadece sevdiğinin elinden tutar. Hiç bırakmamacasına. Öyle büyük sever ki, öyle değer verir ki, bu cesaretinden dolayı arkadaş çevresi; ”ne yapıyorsun sen böyle, deli misin? ” derler.
Yeri gelir adam gibi adam olurlar, sevgileriyle erkeğin aklını alırlar, işte böyledirler.
Arkasına bakmaz, geçmişiyle pişman olmazlar.
ileri de pişman olacağı şeyi de asla yapmazlar.
Yeri gelir bir gece vakti yolda yalnız başına yürürler, namus bekçilerine asla gerek duymazlar,
kendisini korumasını bilirler.
Aşk’ı arkadaşlığı ayırt edebilirler. Asla duygularından emin olmadan kimseye umut vermez, “umut” verdiği insana da “unut” demez onlar.
Yeri gelir öyle bir topuklu ayakkabı giyer ki yürümek mucizedir, Ama mucizenin adıdır, onlar.
bir erkeği ayakkabı gibi severler, her ne kadar da ayağını arkadan vursa, kendisine acı verse,hoşuna gitti mi, sevdi mi o ayakkabıyı tüm acıyı kenara atarlar.
Tamiri asla sevmezler, kırılan bir şey oldu mu direkt atarlar. Tıpkı kendilerini kıranıolduğu gibi. İşte böyledir onlar.
yalansız, cesur ve biraz da mert asla tahammülleri yoktur, kalplerine almazlar na’mert.
İçi dışı bir oldukları için bazen yanlış anlaşılsalar da, hiç takmazlar. Çünkü, zamanla kaybetmekten aldıkları cesaretle cesur olmuşlardır öyle kadınlar
05.09.2014 - 18:32
DEĞENLERE SAKLA SEN GÖZYAŞINI
Madem gidiyorsun biraz dik yürü
Gül yüzün solmasın eğme başını
Mademki gidişin benden ötürü
Gözlerin dolmasın eğme başını
Değenlere sakla sen gözyaşını
Vedanın murcunu kalbime çakıp
Üstelik koluna birini takıp
Değseydim gitmezdin beni bırakıp
Hiç hüznün olmasın eğme başını
Değenlere sakla sen gözyaşını
Olanı biteni üstüme bırak
Nasılsa her suçu örtermiş toprak
De ki “hayatımdan koptu bir yaprak”
Kimseler bilmesin eğme başını
Değenlere sakla sen gözyaşını
Vicdanın dürtse de olma hiç pişman
Fikrin benim için desin ki “düşman”
Zihninden silinsin benle tanışman
Hatırım kalmasın eğme başını
Değenlere sakla sen gözyaşını
Hani rastlaşsak da bir gün bir yerde
Kalbine sulh insin gözüne perde
Yani beni görme kapılma derde
Canın sıkılmasın eğme başını
Değenlere sakla sen gözyaşını
Kurbanın olsam da sanma silerim
Hatta bıçağını kendim bilerim
Ben sadece sana şunu dilerim
Dünyan yıkılmasın eğme başını
Değenlere sakla sen gözyaşını
04.09.2014 - 21:24
Gitgide alışıyorum sana....
Hiçbir alışkanlık bu kadar güzel olamaz...
Ellerin ellerimden uzaksa nasıl güçsüzüm bilemezsin...
Yanımda olduğun zamanlar;
sigara dumanı gibi ciğerlerime doluyor,
alkol gibi damarlarıma yayılıyorsun...
Durmadan başım dönüyor verdiğin hazdan...
Alışkanlıklar daima korkutur beni...
Düşün ki ben yaşamaya bile alışkın değilim...
Kendimi kendime alıştıramadım yıllardır...
Fakat şimdi sana alışıyorum...
Alıştıkça özlemim artıyor, daha yoğunlaşıyor.
Yalnız içimde garip bir korku var.
Sana alışmaktan değil seni kendime alıştırmaktan korkuyorum...
Bir gün sana şimdi verdiklerimden daha güzelini
daha değerlisini verememekten korkuyorum...
Bir gün ansızın ölmekten ve seni, bana olan alışkanlığınla
yapayalnız bırakmaktan korkuyorum...
Oysaki her zaman ve günün her saatinde
yanında olmalıyım senin... Bana alışmış olmaktan
pişmanlık duyacağın bir dakikan bile olmamalı...
Bütün zamanlarını zamanlarımla karıştırıp
emsalsiz bir zaman bileşiminde yaşatmalıyım seni...
Uykularda bile aynı rüyayı görmeliyiz.
Her şeyin ve her zevkin yarısı senin olmalı, yarısı benim...
'Bana alış' demeyeceğim... Nasıl olsa alışacaksın bir gün...
Şimdi çirkinliğimde güzellikler bulan gözlerin,
o zaman en güzeli görecek bende! Alışkanlığınla,
sevginle yepyeni bir 'ben' yaratacaksın benden!
İlk defa sevilmenin ürpertileri içindeyim inan. Sevgimle
mukayese edebileceğim tek şeyi beni sevmende buldum...
Ömrümde kimse bana sevmenin gerekliliğini öğretmedi.
Kimseden sevgisini istemedim, verdiler almadım.
Bencildim bir zamanlar, sevmek benim hakkım diyordum.
Oysaki şimdi bir zamanlar hiç sevmemiş olduğumu
kendi kendime biraz da utanarak itiraf ediyorum.
Asıl büyük sevgiyi seni sevmekte buldum ve sevgim
senin sevginle değerleniyor, ayrı bir anlam kazanıyor...
Sevgin olmasaydı değersiz bir cam parçasıydım.
Sevginle bir aynayım şimdi. Bana bakanlar baştanbaşa
seni görecekler içimde...
Bir zincirin iki halkasıyız seninle anlıyor musun?
Aynı kadehte karışmış iki içkiyiz.
İki kelimeyiz seninle birbirini tamamlayan.
Her yerde iki olduğumuz için
bir bütün haline geliyoruz durmadan...
Alışkanlığım devamlı sana çekiyor beni...
Durup durup dudaklarını öpmek geliyor içimden...
Saçlarını okşamak geliyor, ellerini tutmak geliyor...
Kokunun tenime sindiğini hissediyorum geceleri...
Teninin dudaklarımda eridiğini hissediyorum...
Boynunun en güzel yerini benden başkası bilemez artık...
Seni kimse benim kadar benimle bir bütün olduğuna inandıramaz....
Gitgide bu alışkanlığın içinde kaybolduğumu hissediyorum...
Beni yaşadığım zamanın dışına çıkarıyorsun.
Bir gün tarih öncesinde yaşıyoruz, bir gün bulutların üstünde...
Uzun süren bir baygınlık sonrasının
o anlatılmaz baş dönmesi içindeyim...
Bütün merdivenler birbirine eklendiği zaman
seninle vardığım yüksekliğe erişemez...
Açılmış bütün kuyuların derinliği
içimde seni bulduğum yer kadar derin değil...
Alışkanlık kozasını ören bir ipekböceği gibi gitgide tamamlıyor bizi.
Emsalsiz bir oluşun içinde yuvarlanıyoruz.
Korkunç bir yangın başladı yüreklerimizde.
Özlem, kıskançlık, arzu ne varsa içimizde hepsi birdenbire tutuştu.
Alev almayan bir yerimiz kalmadı.
Alevlerimiz muhteşem bir kızıllığın içinde yıldızlara kadar uzanıyor.
Hiç bir su, bu ateşi söndüremez artık.
Nehirle, denizler boşalsa üstümüze hiç sönmeyeceğimizi biliyorum.
Bu yangın biz birer kor haline gelinceye kadar sürecek.
Önce bakışlarımız alıştı birbirine, sonra parmak uçlarımız...
Bu oluş tamamlandığı anda yeryüzünde
bizden güçlüsü olmayacak!
En mutlu olduğumuz yerde en güçlü de olacağız seninle...
Bu bir sonun değil bir varoluşun başlangıcıdır.
28.08.2014 - 23:33
Aşk Nedir
AŞK; Mahşerde, ALLAH huzurunda sorgulanırken gunahlarıyla, Cenneti arzulamaktır...
AŞK; Ölümsüz sevgi, sınırsız saygıdır..
AŞK; Güvenmektir...
AŞK; Fedakarlıktır. Uğruna bilebile ölümü göze alabilmektir....
AŞK; Sadık olabilmektir. Onsuzken bile onunla yaşamaktır...
AŞK; Sevdiğinin Kalbine Mahkum olabilmektir...
AŞK; Kainattır. Asla solmayan çicektir...
AŞK; Acısıyla, Tatlısıyla Hayatı paylaşabilmektir...
AŞK; Gurur Yüzünden Gidişlerin dönüşlerini Bagışmaktır...
AŞK; Hayallardır. Her baktıgı yerde, herkişide onu canlandırabilmektir...
AŞK; Umuttur. Ölümün koynunda bile aşkla yaşamaktır...
AŞK; Sonu huzur ve güzelliklerle biten, uzun bir yolun yolculugudur...
AŞK; Hayattır, mücadele etmektir, direnmektir, Yaşamak ve yaşatmaktır..
AŞK; Karanlıktaki Işıktır. Hiç durmadan, engelleri dinlemeden, yıkılmadan ulaşabilmektir...
AŞK; Acı çekmektir. seve seve ayrılıgı kabullenip, mutlu olmasını dilemektir...
AŞK; Mutluluktur. Yaralıyken bile sevdiğini düşünmektir...
AŞK; Karanlık Dünya'sında, Mahkum oldugu zindanın iskencesinde, özgürlüğü dilemektir...
AŞK; Barışmaktır.
AŞK; Sevdiği yanındayken bile ayrılık düşüncesinde, Korkuyla yaşamaktır...
21.03.2013 - 18:02
Sol Yanım Hâlâ Senin
Yüreğimin ellerine bıraktığın mavi masallarda okuyorum seni
Gözyaşımla yıkadığım düşlerimin huzurunda...
Zamansızlığın takvimlerinden dökülüp
Yüzü aşk çalan bir adamın avuçlarında sızlıyor hayallerim
Düşüp kararan gecelere
Sahipsiz acılara kapanıyor gözlerim
Uyutamıyorum uykularımı
Yastık altında küfleniyor rüyalar
Seni kuruyorum saatlerime sensizliği yok sayıp
dakikalar ç/alıyor benden beni
Üç beş nöbetlerini bekliyor
Yüreğimi sızlatmak için düşlerim
Hüznün vurdukça yüzüme
İçtiğim sigaranın alevinde yakıyorum c/esaretimi
Küllerimden doğuyorsun yeniden
Sen kesiliyorum
Sensizliğin en acı anlarında bile
Tenimden dökülüyor aşk kokan y/anların
Bedenimin en ücra izbelerine...
Aşk renkli tebessümler asmak isterken
Kasım acısında iklimler düşürdün gülüşlerime...
Çok üşüyor yalnızlığım
İçimdeki onca yangına rağmen
/Sıcaklığım sevdamda saklıdır benim/
Senli temmuzlar ısmarlıyorum
sensiz şubatlarıma
Davetkâr aşklar biriktiriyorum gönül heybemde
Gözlerimin gözlerine değeceği anlar için...
Ne kadar gizlesem de bakışlarım ele veriyor seni bende...
Nefesimde s/akladığım nefesini soluyorum
Sensizlik kokusunda
Soluksuz çekiyorum seni içime
Solu/ğu/mdasın yâr
Gitmiyor sızılarım bitmiyor
Gidenler de senden kalanların yasında...
Nerdesin
kar düşürdün saçlarıma
kışa çalan acılarınla
Sensizliğim buz kesti tutsaklığım taş
Gel...!
Üç harf tek hecelerle dindir ağrıyan y/anlarımı
Nisan yağmurlarında yıka hüzünbaz yaralarımı
Yüreğimi mesul kıl yüreğine...
Hayalin içimdeki yokluğuna az geliyor
Aynalarımın kaderinde seni görmek mi yazılı
Kalp atışlarımda d/okunuyor adın
Yüreğimin künyesinde ismin kayıtlı
Adım adım dolaşıyor
Solumun koridorlarında izlerin
Hüznümden ’unut’ nüshaları düşüyor o an yazgılarıma
ve dört yanıma kurşunlar
Yıkılıyorum...
Fırat’ın sularından bırakıyorum
Hırçın dalgalı denizlere alev alan ruhumu
Ki hiç yüzme bilmiyorken ben
Ciğerim parçalanıyor
Boğuluyorum...
Gecelerden düş artık kalbimin sabahlarına
Sonsuz bekleyişlerdeyim
Sustur gözlerimde ayrılık vakitlerini...
Kaç can borcu var bu bedenin bu aşka
Ölüyorum
Yüreğimde ç/ağlayan sevdalı nehirim...
Aşkın mavisini sürmeye çalıştıkça ellerime
Ayrılığın infazıyla astın
Kirpiklerimin darağacında yüreğimi
İçimdeki çığlıklar ateş olup yaktıkça dilimin duvarlarını
Sûkunetin sesine sıvıyorum
Mevsimsiz iklimlere düşürdüğün feryatlarımı
Seni susuyorum yâr
Seslensem kederim dökülür nefesimden...
Dudağıma teğet geçiyor işaret parmağım
Dilim Lâl...
Arkamdan ağlayan hükümsüz sözlerim
Yüreğimin ambargosunda
Sesli harflerimin vebalinde
Ünlem kaçağı sessizliklerim
Aşkla bilense de
keskin bıçak ağzı cümlelerim
Alfabesi kurşunlanmış
Dikiş tutmaz oldu ucu yırtık kelimelerim...
Gel...!
Son sözü sen yaz
Sol yanım hala senin...
17.03.2013 - 14:55
Bunca güzeller içinde
Sana gönül verdim diye
Bu kadar naz cilve etme
Her gül dalında güzeldir.
Söylersen hep söz olur
Söylemesen dert olur
Elin yüzün belirsiz
Sana güven mi olur
Sev seni sevmeyenleri
Gör seni görmeyenleri
Bırak küskünlükleri
Sevgiye birliğe dostluğa bak
Gelin el ele verelim
Biirbirimizi sevelim
Güçlükleri yenelim
Dost olalım hey insanlar
Ağcapınarda durdum
Su içtim yudum yudum
Benim olasın diye
Gül diktim dilek tuttum
İste dağları delem
Yoluna güller dikem
Uğruna bin kez ölem
Sensiz gülü neyleyim
Aşık aşkını arar
Bülbül güle bel bağlar
Can canana ermese
Gönül sararır solar
09.03.2013 - 13:24
İddalar üzerine,yıkılmamalı hayatlar
Kaybeden kim?
Kazanan kim?
Haydi düelloya çağır beni!
Tetiği sen çek,
Ben sana yüzümü dönmeden
Sırtımdan vur,vurki
Gözlerimdeki sevgini görme
Kurşunun açtığı yara,
Daha küçüktür inan
Kalbime açtığın yaradan
Parmaklarını geçir boğazıma,
İlmek gibi,celladım ol,öldür beni!
Gururun kazansın
Kaybeden ben olayım
Kazanan sen.
28.02.2013 - 12:58
Elin Değmiş Bu Mektuba
Elin...değmiş bu mektuba...
Teşekkür ederim; bana yazmamışsın ama
Aşık olduğum elin.O aşka susamışım
Hakkım var o elin yazdığı mektubu açmaya.
Bir zamanlar, gövdesini gövdeme kattığım birine,
Rol mü yapayım, ketum mu davranayım?
Gecenin doruklarında dört nala koşturmuştuk bedenlerimizi,
Daha da doruklara çıkmıştık doğan güneşlerle.
Bırak, sana ait herşeye, sadakatle üzüleyim.
Keşke hiç yazmasaydın.
Keşke ölüp gitseydi aşkın.
Ölüp gitseydi de zaman alıp götürseydi benimkini de birlikte.
Az kişiye nasip olmuş bir yeniden doğuş bu.
Böyle doğmak isterdim,
Çünkü aşkım ölümüm oldu benim.
Şairlik taslamıyorum.
Gerçek bu: Sen olmayan her şey için ölüyüm ben.
Her gün seni unutacağım diye yeminler ediyorum,
Sonra seni düşünürken kendime yakalanıyorum.
Zaaflarıma kızıp köpürüyorum,
Sonra iyi ki zayıfım diye şükürler ediyorum.
İnkar etme beni, kendini, ya da bizi.
Yaz bana, gizli düşüncelerini öğreneyim.
Kıskanmaya gücün varsa,
Tek rakibin, öptüğüm mektupları kıskan.
Küçücük bir kuş gibiyim.
Havam sensin es üstüme.
Küçücük bir balık gibiyim.
Suyum sensin ak üstüme.
Suskunluğun çöl olur bana.
Suskunluğunda boğulurum.
Tanrım! Nasıl da gıpta ediyorum,
Sevgisi bizim gibi olmayanların mutluluğuna.
Nasıl da uğraştım kendimce sana kara çalmaya.
Aklımdan tüm kusurlarını tekrarladım durdum.
Bu da işe yaramadı.
Hatalarında da sen vardın.
Onları hatırlarken erdemlerin geliyordu aklıma.
Filozof dediğin, lafın tek gerçeğinin yine laf olduğunu iyi bilir.
Edebiyatın en iyisi bile küçücük bir yaprak kadar hayat dolu değildir.
Bu satırları yazarak beni inciten elinden nefret ediyorum şimdi.
En tembel adam bile bir tohum ekebilir,
Marifet bakmakta ektiğin tohuma.
Başkalarının malıysak eğer tutkunun aracı oluruz da,
Asla dillendiremeyiz onu.
Köpeğe tasma takmasan da,
Sadakati bağlar onu sana.
Bilirsin ki isteyerek kalmaktadır yanında.
İşte ben bu özgürlüğü istiyordum...
25.02.2013 - 20:08
Yeniden Doğuyorum Küllerimden
Gece çok sessiz...
Bir parça da kimsesiz...
Renk katalım geceye,
Hadi Gelsene..!
Azıcık çocuk olalım,
Her türlü çılgınlığı yapalım
Hiç bir şeyden utanmayalım
En ayıplı kelimeleri fısıldayıp kulağımıza
Çırılçıplak uzanıp gecenin koynuna..
Bakalım yıldızlara..
Gökyüzünden yıldız mı kayıyor,
Yoksa yıldızlar penceremizi mi taşlıyor
Sakın açma camları
havada uçuşuyor duygular çok uçarı,
Hadi aklıma al!
İsmini tutuştur dudaklarıma..
Düşler takıp saçlarıma
Vuralım kendimizi pusulasız yollara
Kıyametini fitilleyip gecenin
Patlatalım tutkuları..
Sevişmelerle dolduralım bedenimizi tıka basa
Aşkın bana yeniden canveriyor öldüğüm yerden
Ve ben,
Yeniden Doğuyorum küllerimden
25.02.2013 - 00:04
Sevmek Cesarettİr...
Korkunun olduğu yerde aşk yoktur. Cesarettir sevmek.
Düzenlere, oyunlara, kötülüklere meydan okumaktır.
Sevmek; uzaklaşmaktır yalandan, bencilliği hiçe saymaktır.
Bir başka açıdansa inanmaktır sevmek. Gerçekten inanmaktır, tümden inanmaktır.
İnsan sevince; sevdiğine bütün varlığı ile teslim olmamışsa, yeteri derecede sevmemiş demektir.
Ve ona kayıtsız şartsız inanmıyorsa, sevgiden bahsetmeye bile hakkı yoktur.
Kıskançlık inancımızın bütünlüğü ölçüsünde besler aşkı. Şüpheyse öldürür.
Şüphenin olduğu yerde inancın yeri olmaz. Sevgiden bahsedilemez orada.
Kıskançlıksa; kutsal bir duadır, dudağında sevenlerin.
Sevmek; var olmaktır bir bakıma, derinden bakılınca yokluğa benzer.
Sevmek bütünlenmektir.
Çok seven eksildiğini zanneder, oysa artmaktadır sevmek, çoğalmaktır.
Çevrenin gözlerimizden silinmesi, önce bir eksilme hissi verir insana.
Fakat o her şeyimizi varlığı ile doldurdukça arttığımızı anlarız.
O bir tek kazanç, bütün kayıplarımıza bedeldir.
Bir an gelir; her şeyi onunla değerlendirmeye başlarız.
O bugün mutluysa yaşamak güzeldir. Kabımıza sığmayız.
Şarkılar söylemek gelir içimizden.
O kederliyse, gözlerimizde her şey kederlidir artık.
Bütün güzellikler bir bir yitirirler anlamlarını.
O anlarda ölümü düşünürde, yine ölemeyiz kurtulamamak için.
Yanmaktır, tutuşmaktır sevmek ve yaşadıkça hiç sönmemektir.
Dinle sana sevmenin ne olmadığını söyleyeceğim önce.
Ne olduğunu sonra anlayacaksın.
Dinle, sevmek alış veriş değildir.
Geometri değildir, aritmetik değildir.
En değerli şeydir belki, ama karşılığında hiçbir şey alınmaz.
Karşılıksız bir çeke atılmış kuru bir imza değildir sevmek.
İskambil kâğıdı değildir, zar değildir, bir dilim değildir, hesap pusulası değildir sevmek.
Sevginin bedeli yine sevgiyle ödenir, altınla değil.
Sevilmekse; sevmenin mükâfatıdır ancak, karşılığı değil.
Bir sevgiye eş bir başka sevgi olamaz. Çünkü her sevgi birbirinden büyüktür.
Sevgi tartılamaz, sevgi ölçülemez. Sevgi; gram değildir, mesafe değildir.
Derinlik sanırsınız, yüksekliktir o. Sevgi; dudak değildir, göz değildir, saç değildir.
Sandalye değildir sevgi, yatak değildir, çarşaf değildir.
İçki değildir, içemezsiniz fakat her şeyden güzeldir sarhoşluğu.
Geçip karşısına seyredemezsiniz, manzara değildir, tablo değildir, heykel değildir.
Okuyamazsınız kitap değildir. Bilmece değildir, çözemezsiniz.
İsteseniz de içinizden atamazsınız.
Kan değildir, kesip damarınızı akıtamazsınız.
Siz ağladıkça o güçlenir içinizde.Akmaz, gözyaşı değildir.
Kuş değildir uçmaz, çiçek değildir koklanmaz.
Bitmez çile değildir.Ne desen o değildir sevmek.
24.02.2013 - 14:02
Gitme İstemem
Demek sen böyle salına salına bensiz gidiyorsun ey canımın canı.
Ey, dostlarının canına can katan,
Gül bahçesine böyle bensiz gitme istemem.
İstemem, ey gökkubbe, bensiz dönme
İstemem, ey ay, bensiz doğma.
İstemem, ey yeryüzü, bensiz durma
Bensiz geçme, ey zaman, istemem.
Sen benimle beraberken
Hem bu dünya güzel bana, hem o dünya güzel.
İstemem, bensiz kalma bu dünyada sen,
O dünyaya bensiz gitme, istemem.
İstemem, ey dizgin, bensiz at sürme.
İstemem, ey dil, bensiz okuma.
İstemem, ey göz, bensiz görme.
Bensiz uçup gitme, ey ruh, istemem.
Senin aydınlığındır aya ışığını veren geceleyin.
Ben bir geceyim, sen bir aysın madem,
Gökyüzünde bensiz gitme, istemem.
Gül sayesinde yanmaktan kurtulan dikene bak bir.
Sen gülsün, bense senin dikeninim madem,
Gül bahçesine bensiz gitme, istemem.
Senin gözün bende iken
Ben senin çevganın önündeyimdir.
Ne olur, öylece bak dur bana,
Bırakıp gitme beni, istemem.
O güzelle berabersen, sen ey neşe,
İstemem, sakın içme bensiz.
Hünkarın damına çıkarsan, ey bekçi,
Sakın bensiz çıkma, istemem
Bir şey yoksa bu yolda senden,
Bitik bu yola düş enlerin hali.
Ben senin izindeyim, ey izi görünmez dost,
Bensiz gitme, istemem.
Ne yazık bu yola bilmeden, rasgele girene!
Sen ey, gideceğim yolu bilen,
Sen ey yolumun ışığı, sen ey benim değneğim,
Bensiz gitme, istemem.
Onlar sadece aşk diyorlar sana,
Oysa aşk sultanı mısın sen benim.
Ey, hiç kimsenin düşüne sığmayan dost,
Bensiz gitme, istemem.
Mevlana Celaleddin Rumi
19.02.2013 - 12:03
Ağlamak İçin Gözden Yaş mı Akmalı?
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
Victor Hugo
18.02.2013 - 14:15
SEVGİLİ KAPISI
Bir gün bir aşık sevgilisinin kapısına gidip kapıyı çalınca sevgili içerden seslendi.
'Kapıyı kim çalıyor, kim o! '
Aşık cevap verdi:
'Ey yüce sevgili kapına gelen benim, ben zavallı sadık kölen.' dedi.
Sevgili kızarak bağırdı.
'Çekil git kapımdan sen daha olgunlaşmamışsın. Bu sofrada hamlara yer yok, bu ev küçük iki kişi sığmaz.' dedi.
Zavallı adam çaresiz oradan ayrıldı tam bir yıl o sevgilinin ayrılığıyla yanıp dolaştı kavrulup pişti. Bir sene sonra sevgilinin kapısına geldi kapıyı çaldı. Sevgili içerden seslendi.
'Kimdir o, kim kapımı çalıyor? '
Çaresiz aşık perişan bir halde cevap verdi:
'Ey cana can katan sevgili ey bir bakışıyla binlerce aşığı perişan eden, gönlümü alan sensin.' dedi.
Sevgili seslendi:
'Madem ki sen bensin ey ben gel içeriye, gönül evi dardır oraya iki kişi sığmaz.' dedi.
17.02.2013 - 15:49
GİZLİ YARAM
Öyle bir gidişin vardıki,nasılda telaşlıydın
Kaçar gibi yada akan gözyaşı gibi..
Herşeyin ZAMANSIZ'dı senin,gelişinde gidişinde..
Sen geceyi tutuyorsun ben NÖBETİNİ..
Uzak dağ kışlarında görmüyoruz birbirimizi..
Usul usul sis iniyor kopmuş yollara..
Işığı hafif,uykusu ağır..
Üzerini örtüyorum senin.Bir çığ gibi büyüyorsun RÜYALARIMDA...
Nöbet kadar yanlızken,öğrenceksin bunuda..Unutur gibi,ölür gibi,daha az..
Tek bir gece vardır insanın hayatında,ömür boyu sürer nöbeti..
Yavaş yavaş verdin zehrini hissettirmeden..
O zehir beni öylesine uyuşturduki
Bir damlayken içimde OKYANUS oldun yetmezmi?
İçimde kalanları öldürdün KATİL yetmezmi?
Gözlerimdeki ışığı söndürdün VİJDANSIZ yetmezmi?
Depremi yaşattın yıkıldım,hızla kayboldum KALPSİZ yetmezmi,YETMEZMİ? ? ?
Ya şimdi tut elimi yada ömür boyu sürer bu NÖBET...
Ya şimdi sev beni yada bölme uykularımı ZALİM..
Bu yükle yol yürünmez.
Varlığın güç verirken,yokluğunla direncimi kaybettim..
Aslında ben seni KAYBETTİM:(((
Oysaki en uzun yolumdun benim,bitmesini istemediğim..
Sonunu bile bile kapıldığım..
Göz göre göre günah işlediğim..
Duvarlara çarpa çarpa pişman olduğum..
Doya doya yaşayamadığım ((ACI BİR TELAŞSIN))
NASILIM Biliyomusun?
Denizden çıkarılan bir balığın son çırpınışları vardırya hani,işde bende o haldeyim..
Senin için çırpınıyorum ZALİM...
Seni ben ÇARESİZCE seviyorum..
Seni ben UMUTSUZCA seviyorum..
((GİZLİ YARAM)
............
Düş'tüm, dedim elinin tersinde.
Hayır dedi, kesince.
Düş olsan, fark etmezdim seni!
Sevgim sana güç veriyor mu, diye sordum.
......Başını çevirdi, yüzünde kalmamış takatle.
Hayır dedi, inatla!
Öyle olsa, yıkılmazdım her 'Seni Seviyorum' deyişinde!
Özledin mi beni, dedim.
Sustu!
Nefesini en derinden aldı ve,
Özlenmez mi, dedi!
Git dedim!
Git!
Sen kalınca genişliyor bu dünya ve kayboluyorum uçsuz bucaksızlığında!
Hayır, dedi, sertçe!
Gidersem, kahraman olurum!
Kalırsam, senin!
Küserim, dedim, kırılgan çocukluğum sitemimde.
Hayır, dedi gülerek..
Küsmek, susmayı göze almaktır.
Ama sen korkarsın kendi sessizliğinden ve susamazsın!
......
Gel, dedim, o zaman!
sesim fısıltı gürültüsünde.
Gel..
Durdu!
Hayır, dedi,
GELİRSEM BİTER AŞK! ! !
15.02.2013 - 10:05
Sevgi, el ele tutuşmaktır,
Sevgi, göz göze bakışmaktır.
Sevgi, bir kelebek,
Sevgi, bazen de bir çiçek.
Sevgi, hırlaşmak değil paylaşmak,
Sevgi, kavga değil aşkla yaklaşmak.
Sevgi, yürekte duyulan kıpırtı,
Sevgi, gözde görülen pırıltı.
Sevgi, yuva sıcağı,
Sevgi, ana kucaşı.
Sevgi, esirgemek, kollamak,
Sevgi, bir yetim saçı okşamak.
Sevgi, goncadır, gül olup açılan,
Sevgi, şekerdir, dillerden saçılan.
Sevgi, çevredir, yeşildir daldır,
Sevgi, sohbettir, muhabbettir baldır.
Sevgi, gönlü hoş tutan hece,
Sevgi, aydınlık, pırıl pırıl gece.
Sevgi, var ile yok arası,
Sevgi, iki kaşın arası.
Sevgi, nimet, aş ekmek,
Sevgi, bir türkü, bir gayde çekmek.
Sevgi, var olmak, var olanı bilmek,
Sevgi, haddini bilmek, kendine gelmek.
Sevgi, kul olmak, kulluk etmek,
Sevgi, Yaradan’a şükretmek.
Sevgililer Günü, bizim için hergün.
_____________@@__@_@@@
_____________@__@@_ ____@
____________ @@_@__@_____@
____ _______@@@_____@@___@@@@ @_____
__________@@@@___ ____@@_@____@@_____
___ ______@@@@_______@@_____ _@_@_____
_________@@@@ _______@_______@
_ ________@@@@@_____@_____ __@
__________@@@@ @____@______@
____ _______@@@@@@@______@
__@@@_________@@@@@_ @
@@@@@@@________@ @
_@@@@@@@_______@
__@@@@@@_______@@
___@@_____@_____@
____@______@____@ _____@_@@
_______@ @@@_@__@@_@_@@@@@
_____@@@@@@_@_@@__@@@@@@ @
____@@@@@@@__@@_ _____@@@@@
____@@@ @@_____@_________@@@
____@@_________@_____ _____@
_____@_____ ____@
____________ ___@
____________@ _@
_____________@@ _@
______________@
Toplam 75 mesaj bulundu