Ben İnsanları hiçbir menfeat gözetmeksizin severim? **
Sevdiğimi karşılık beklemeden seviyorum? **
Giydiğim hiçbir eşyayı beni beyensinler diye giymem? **
Kader ezelden ebede kadar ceryan edecek olayların cenabu hak tarafından planlanmış olmasıdır. Kaza ise yazılmış olananın yeri ve zamanı geldiğinde vuku bulmasıdır.
Ayrılıma ihtimali diye bir mefhumun zihnimize yerleşmesini engelleyecek derecede bağlandığımız, sevilme arzusunu bile kendisinden beklemeyecek kadar teklifsiz sevebildiğimiz tek insan.
Laiklik ne kadar dinsizlik değildir denilsede kelimenin kökü ve manası tam olarak araştırıldığında görülecektir ki dinin hiç bir şekilde devlet işlerine karıştırılmaması dinin hiçbir aktivitede baz alınmamasıdır. Bu kapsamda bakılırsa devletler laik olabilirler. Ama herhangi bir dine mensup bir kişi ben laik'im diyemez. Çünkü kişiler eğerki bir dine inanıyor ise laik olamazlar. Çünkü inandıklarını hayatlarındaki her alana yansıtmak, inandığı gibi yaşamak mecburiyetindedilerler. Bu sebeple laiklik ne yazık ki dinin o kurumda söz sahibi olmamasıdır. Bu da sizce nedir?
Eylülün bilmem hangi günü. Hava ürkek ürkek toprağı süzmekte, sanki kim bunlar diye bütün insanları sorguya çekmek istemekteydi. Gidilen yerde kimse kimseyi daha önce görmemiş, bilmemişti. Ama her kişi diğerini sanki kırk yıllık ahbabı gibi hissetmekten korkmamıştı. Karşılaşılan ilk gün akşamın o sessiz anlarından başlayarak sabahın ilk ışıklarına kadar muhabbet doyumsuz bir hal almış ve gözlere uyku ırak kalmıştı. Ve o bitmesi istenmeyen anların neticesi Bolu'da görülmemiş bir dostluk yumağı oluştu. O beş kişi üç sene ne güzel anlar yaşadı. O yaşanan günleri hatırlıyorum da acaba o bizim doyamadığımız anlar da bize hasret duyuyor mu? diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
İnsan yetiştirme mesleği. Unutmamalıyız ki en zahmetli ama en kazançlı yatırım insan yetiştirmektir. Ve bu işi hatasız yapmak ise o çocukları eğitecek, hayata hazırlayacak şahısları seçerken, eğitirken ve hayatın içerisine iterken çok dikkatli olmaktan geçer. Eğer ki bu hususların herhangi birisinde en küçük bir hata yapılırsa doktorun ameliyat masasında, beyin ameliyatı esnasında yapacağı hatadan daha derin izler, hasarlar bırakacaktır. Ne yazıkki şu andaki sistemde yetiştirilmiş olan ve yetiştirilmeye devam edilen insan yetiştirme uzmanı olacak kişiler(öğretmenler) , bence yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmadan hayata bırakılıyor. Ve onlar yeterli tecrübeyi edininceye kadar kaç nesil heba oluyor. Bunun yanında da o gencecik öğretmenimiz hayatından, mesleğinden bıktırılmış, bezdirilmiş bir duruma sokuluyor. Çok düşünmüşümdür bu konuların bir çoğunda hem fikir olan bir öğretmen topluluğunun yetiştirmiş olduğu bu toplumun evlatları nasıl oluyorda belli mevkilere gelince o çok sevdikleri öğretmenlerinin görüşlerini bir anda unutuveriyorlar veya unutmak zorunda bırakılıyorlar? Ne zaman belli güçler eğitim sistemimizden o kirli ellerini çekecekler. Ne zaman bu kendini unutmuş aslan yavrusu millet benliğine kavuşacak. Ne zaman kuzular içinde kükremeyi becerecek, eski gücünü herkese kanıtlayacak? Ne zaman? ? ? ?
(Birlik, beraberlik, paylaşım, sevgi, saygı, ilgi, empati,) Her yaşın bazı ihtiyaçları vardır. İnsan doğumundan itibaren belli evrelerden geçer. Bebek; tekilliği, oyunu, çocuk; arkadaş arası tekilliği ve oyunu, genç; dostluğu, yetişkin birey ise aile kurmayı, bazı mesuliyetleri üstlenmeyi bir ihtiyaç olarak hissetmeye başlar. Ve bu ihtiyaçla birlikte bir aile kurmak kaçınılmaz gerçek olur.
'Ölüyü diriltme sadece Cenabu Hakkın kudretindedir. Ama meftayı layık olduğu şekilde omuzlar üzerinde kabristana taşıyabilmekte o kişiye son görev. Siz o görevi yerine getirebilecek, vatanını milletini sever nitelikte birini bulmuşsunuz da daha ne istemektesiniz? Meftanızı da mı leşlere yedirecektiniz' denilmesine mani olan ulu hakan. Allah senden razı olsun. Anlamamakta ısrar edenlere yaşananlar ders olsun.
Acaba sözüyle başlayan tüm cümlelerimde aklıma çöreklenen meçhuller alemindeki gizemini hep muhafaza eden, aranan ama bulunmasından korkulan cinsi latif. Neredesin. Ne zaman bana bir nazar edeceksin.Söyle ne olursun. Gelecekmisin? Gelmemi mi bekliyorsun?
Bir iş için o konuda yeterli düzeyde bilgi ve tecrübeye sahip olduğunu belirten izin belgesi. Tabi günümüzde müstesna kişi ve kuruluşlardan başka kimsenin bilmediği, literatürden çıkarılmaya uğraşılan terim.
Şakası olmayan ender mefhumlardan birisi. Ve ne yazıkki zahir ekserinin ne olduğundan bi haber olduğu bir konu. Yoksa Osmanlı diye dünyaya nam salmış bir toplum bu kadar kısa bir sürede kendini nasıl olur da tüm dünyanın ağzına sakız edecek durumlara düşürebilirdi ki. Değil mi?
Can'ın susuz çöllerde su pahasına aradığı, bulduğu anda ise tanıyamadığı yoldaş. Boşuna mı demiş Mecnun Leylasına 'Seni seviyorsam bundan sana ne? ' diye.
Yaptığı en büyük hata Abdülhamit Han Hz'nin tahttan indirilmesinde katkısının bulunması. NE YAZIK ki bir veliyi tanıyamamış. NE YAZIK ki ulusunu tek yürek yapan kişi ondan önce ulusunun başının kopuşuna kayıtsız kalmış. Be adam o kalemi daha nezam kullanacaktın.
Son kitabına bir türlü ulaşamadığım cinsi latif, nerede o yazılanlar. Nerede o kalbe işleyecek olan düşündürücü cümleler, manası bilinmeyen öğrenilme isteği ile satırlardan taşan kelimeler.
Leylasına 'Seni seviyorum bundan sana ne ' diyen mecnun misali sizinle 'Düşünce paylaşımına ihtiyacım var. Benden size ne? ' desem fazla kabamı olmuş olurum acaba? kusura bakmazsınız inşallah.
tadilat
01.08.2007 - 17:03Kırılan bir kalbi tadilattan geçirebilirsiniz. Ama unutmayınki kalpte oluşan her yara iyileşsede bir parça 'Ama' bırakarak gider.
hadi be
01.08.2007 - 16:53Ben İnsanları hiçbir menfeat gözetmeksizin severim? **
Sevdiğimi karşılık beklemeden seviyorum? **
Giydiğim hiçbir eşyayı beni beyensinler diye giymem? **
kader ve kaza
01.08.2007 - 16:45Kader ezelden ebede kadar ceryan edecek olayların cenabu hak tarafından planlanmış olmasıdır. Kaza ise yazılmış olananın yeri ve zamanı geldiğinde vuku bulmasıdır.
kader arkadaşı
01.08.2007 - 16:39Ayrılıma ihtimali diye bir mefhumun zihnimize yerleşmesini engelleyecek derecede bağlandığımız, sevilme arzusunu bile kendisinden beklemeyecek kadar teklifsiz sevebildiğimiz tek insan.
laiklik
07.07.2007 - 11:28Laiklik ne kadar dinsizlik değildir denilsede kelimenin kökü ve manası tam olarak araştırıldığında görülecektir ki dinin hiç bir şekilde devlet işlerine karıştırılmaması dinin hiçbir aktivitede baz alınmamasıdır. Bu kapsamda bakılırsa devletler laik olabilirler. Ama herhangi bir dine mensup bir kişi ben laik'im diyemez. Çünkü kişiler eğerki bir dine inanıyor ise laik olamazlar. Çünkü inandıklarını hayatlarındaki her alana yansıtmak, inandığı gibi yaşamak mecburiyetindedilerler. Bu sebeple laiklik ne yazık ki dinin o kurumda söz sahibi olmamasıdır. Bu da sizce nedir?
Hatırlıyorum da
28.06.2007 - 12:53Eylülün bilmem hangi günü. Hava ürkek ürkek toprağı süzmekte, sanki kim bunlar diye bütün insanları sorguya çekmek istemekteydi. Gidilen yerde kimse kimseyi daha önce görmemiş, bilmemişti. Ama her kişi diğerini sanki kırk yıllık ahbabı gibi hissetmekten korkmamıştı. Karşılaşılan ilk gün akşamın o sessiz anlarından başlayarak sabahın ilk ışıklarına kadar muhabbet doyumsuz bir hal almış ve gözlere uyku ırak kalmıştı. Ve o bitmesi istenmeyen anların neticesi Bolu'da görülmemiş bir dostluk yumağı oluştu. O beş kişi üç sene ne güzel anlar yaşadı. O yaşanan günleri hatırlıyorum da acaba o bizim doyamadığımız anlar da bize hasret duyuyor mu? diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
öğretmen
23.06.2007 - 13:40İnsan yetiştirme mesleği. Unutmamalıyız ki en zahmetli ama en kazançlı yatırım insan yetiştirmektir. Ve bu işi hatasız yapmak ise o çocukları eğitecek, hayata hazırlayacak şahısları seçerken, eğitirken ve hayatın içerisine iterken çok dikkatli olmaktan geçer. Eğer ki bu hususların herhangi birisinde en küçük bir hata yapılırsa doktorun ameliyat masasında, beyin ameliyatı esnasında yapacağı hatadan daha derin izler, hasarlar bırakacaktır. Ne yazıkki şu andaki sistemde yetiştirilmiş olan ve yetiştirilmeye devam edilen insan yetiştirme uzmanı olacak kişiler(öğretmenler) , bence yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmadan hayata bırakılıyor. Ve onlar yeterli tecrübeyi edininceye kadar kaç nesil heba oluyor. Bunun yanında da o gencecik öğretmenimiz hayatından, mesleğinden bıktırılmış, bezdirilmiş bir duruma sokuluyor. Çok düşünmüşümdür bu konuların bir çoğunda hem fikir olan bir öğretmen topluluğunun yetiştirmiş olduğu bu toplumun evlatları nasıl oluyorda belli mevkilere gelince o çok sevdikleri öğretmenlerinin görüşlerini bir anda unutuveriyorlar veya unutmak zorunda bırakılıyorlar? Ne zaman belli güçler eğitim sistemimizden o kirli ellerini çekecekler. Ne zaman bu kendini unutmuş aslan yavrusu millet benliğine kavuşacak. Ne zaman kuzular içinde kükremeyi becerecek, eski gücünü herkese kanıtlayacak? Ne zaman? ? ? ?
evlilik
23.06.2007 - 13:20(Birlik, beraberlik, paylaşım, sevgi, saygı, ilgi, empati,) Her yaşın bazı ihtiyaçları vardır. İnsan doğumundan itibaren belli evrelerden geçer. Bebek; tekilliği, oyunu, çocuk; arkadaş arası tekilliği ve oyunu, genç; dostluğu, yetişkin birey ise aile kurmayı, bazı mesuliyetleri üstlenmeyi bir ihtiyaç olarak hissetmeye başlar. Ve bu ihtiyaçla birlikte bir aile kurmak kaçınılmaz gerçek olur.
Mamur
23.06.2007 - 13:12İstenilen özellikleri kendisinde bulunduran, düzgün, uygun,
öteki
21.06.2007 - 12:55Ben harici, sevilen sevilmeyen, görülen görülmeyen, yakındaki uzaktaki, hayaldeki gerçekteki bütün meçhullerin karşılığı, muhatabı.
ateş
12.06.2007 - 18:02Dünyadaki en etkili kir temizleyici. Unutma günah kirini yalnızca Cehennem ateşi temizleyecektir.
abdülhamit
12.06.2007 - 17:57'Ölüyü diriltme sadece Cenabu Hakkın kudretindedir. Ama meftayı layık olduğu şekilde omuzlar üzerinde kabristana taşıyabilmekte o kişiye son görev. Siz o görevi yerine getirebilecek, vatanını milletini sever nitelikte birini bulmuşsunuz da daha ne istemektesiniz? Meftanızı da mı leşlere yedirecektiniz' denilmesine mani olan ulu hakan. Allah senden razı olsun. Anlamamakta ısrar edenlere yaşananlar ders olsun.
MAŞUK
04.06.2007 - 21:27Acaba sözüyle başlayan tüm cümlelerimde aklıma çöreklenen meçhuller alemindeki gizemini hep muhafaza eden, aranan ama bulunmasından korkulan cinsi latif. Neredesin. Ne zaman bana bir nazar edeceksin.Söyle ne olursun. Gelecekmisin? Gelmemi mi bekliyorsun?
sıkıntı
28.05.2007 - 22:17Maneviyatın eksik kaldığı yerlerin tek doldurucusu.
Murad
28.05.2007 - 22:05Aşığın Maşuğuna, çölün Denize, kulun Rabbine, toprağın Ulusa karşı olan tüm arzularının toplandığı eşsiz kelime.
meleke
06.05.2007 - 11:44Kişiye özel yetenek, özellik manasını taşımaktadır.
icazet
06.05.2007 - 11:40Bir iş için o konuda yeterli düzeyde bilgi ve tecrübeye sahip olduğunu belirten izin belgesi. Tabi günümüzde müstesna kişi ve kuruluşlardan başka kimsenin bilmediği, literatürden çıkarılmaya uğraşılan terim.
talak
06.05.2007 - 11:35Şakası olmayan ender mefhumlardan birisi. Ve ne yazıkki zahir ekserinin ne olduğundan bi haber olduğu bir konu. Yoksa Osmanlı diye dünyaya nam salmış bir toplum bu kadar kısa bir sürede kendini nasıl olur da tüm dünyanın ağzına sakız edecek durumlara düşürebilirdi ki. Değil mi?
canan
05.05.2007 - 16:38Can'ın susuz çöllerde su pahasına aradığı, bulduğu anda ise tanıyamadığı yoldaş. Boşuna mı demiş Mecnun Leylasına 'Seni seviyorsam bundan sana ne? ' diye.
sadır
05.05.2007 - 16:32Açığa çıkmak,belirmek, görünmek manalarını ihtiva etmektedir.
haçlı seferleri
05.05.2007 - 16:28Umutsuz Çırpınışlar.
mehmet akif ersoy
27.03.2007 - 21:17Yaptığı en büyük hata Abdülhamit Han Hz'nin tahttan indirilmesinde katkısının bulunması. NE YAZIK ki bir veliyi tanıyamamış. NE YAZIK ki ulusunu tek yürek yapan kişi ondan önce ulusunun başının kopuşuna kayıtsız kalmış. Be adam o kalemi daha nezam kullanacaktın.
nazan bekiroğlu
27.03.2007 - 20:54Son kitabına bir türlü ulaşamadığım cinsi latif, nerede o yazılanlar. Nerede o kalbe işleyecek olan düşündürücü cümleler, manası bilinmeyen öğrenilme isteği ile satırlardan taşan kelimeler.
saadet
27.03.2007 - 20:47Kişinin huzura kavuşması, mutluluğu yakalaması, yakalamış olduğu mutluluğu dolu dolu yaşayabilmesidir.
Toplam 149 mesaj bulundu