dostluk çok kolay bir okadar da çoook zordur insanın içinde temiz hasletler gerektirir
Sustum.. Siz sebebini bilmeseniz de olur... Konuştuğum zamanlarda da tanırdım ben sizi...
Oysa söyleyeceğim ne çok şey vardı hayata dair.. Daha çok gülecektim,daha çok sevinecektim ve mutluluk olacaktı gözyaşı sebebim ama sustum.. Sebebini sormayın,siz çok iyi bilirsiniz..
Sustum.. Kanayan yaralarıma tuz bastım yani... Sızladı tenim..o kadar çok yandı ki canım..ama siz bilmezsiniz.. Sizin kanayan yaralarınınz olmadı hiç,kanattıklarınız oldu hep.. Tuz bastıklarınız değil,bastırdıklarınız.. Bu yüzden yanmadı canınız sizin..can yakmaktan fırsat kalmadı...
Evet sustum.. Acılarımı anlatmamak için.. Bilmeyin ne denli ağır yaralarım,kaybettiğim kan ne denli çok görmeyin..! Sustum konuşmuyorum.. Zehirdir kelimelerim duymayın! ! öyle kolay değildir beni dinlemek.. Can yakarım konuşursam,kanatırım,kapatılamaz yaralar açarım..ısrar etmeyin.... Ben yine sizin için sustum..anlayamazsınız..
Nefret değil suskunluğum..kin asla değil.. Ben o kadar basit duygular beslemedim hiç.. Sustum..size sustum,kendi içime kan kustum.. Yoruldum.. Gidiyorum..
Bir gece kalkarsınız Çünkü bilmediğiniz bir şey uyandırmıştır sizi Gecenin yarısında ve en sessizinde. Ve hemen anlarsınız o şey namazdır. Besmele çekersiniz, ve abdeste koşarsınız, bütün azalarınızla... Gecenin o zifiri karanlığında,abdestin nuru aydınlatır odanızla beraber alnınızı, kalbinizi, Doldurur nuuuurla içinizi... Ve dün geceden sizi bekleyen seccadeniiiiz, tesbihiniiiz... Usulca aralarsınız dolabın kapısını Alırsınız seccadenizi tesbihinizi... Elleriniz değince tesbihinize, seccadenize Dokunur seccadeniz, tesbihiniz kalbinize... Ve yavaş yavaş açarsınız kat kat seccadenizi, Korsunuz yanıbaşına katlanmiş tesbihinizi... Sanki o anda kat kat açılan seccadeniz değil de Yedi kat semanın kapılarıdır size... Ve niyet edersiniz.Rabbim,Allah ım Ey Rahman,Ey Rahim dersiniz Affımı diliyorum Huzuruna kabulümü umuyorum Miracımı istiyorum Kabul eder misin? divanına durmamı Kabul eder misin? huzurunda ellerimi bağlamamı, kıyamımı, kıraatımı... Ve bana yardım eder misin? Rukümla senin önünde eğerken nefsimi Kalbinizin en sessiz ama en derin yerinden Allah'ım dersiniiiz Ve dudaklarınızın arasından dökülüverir sessiiiz haykırışınız: Dizlerim, ellerim ve alnım hep beraber yere değdiğinde Secdeye vardığımda,Nasiplendirir misin? Bu günahkar kulunu azıcık ta olsa rahmetinden Evet, biliyorum buna layık değilim Her gün, her saat, ve her dakika günah işliyorum, Sana isyan ediyorum, sana karşı geliyorum. Ama yine de bunu istiyorum Pişmanım,Kusurlarıma, eksiklerime, hatalarıma, günahlarıma Söz veriyorum sana, tevbe ediyorum,pişmanım Bir değil, yüz değil, biiin defa tevbe ediyorum günahlarıma... Allah en büyüktür dersiniz Bırakırsınız arkanızda bu dünyaya ait her ne varsa Ve başlarsınız namazınızı edaya Artık önünüzde sadece kabe ve bir de o serdiğiniz seccade vardır... Ve sanki başınızın üstünde Uçmasından korktuğunuz bir kuş varmışcasına kıyamda durursunuz Hiç kıpırdamadan... Ellerinizle birlikte bağlarsınız Rabinizle aranızda bir bağ... Okursunuz kitabınızı, Kur'an'ı Kerim'i... Şimdi kaçar sizden şeytan, en büyük düşman,sizinle birlikte eğilir Gün boyu savaştığınız nefsiniz... Eğilmişsinizdir fakat bir o kadar da yükselmişsinizdir Huşunuzla göklere erişmişsinizdir Artık kalbiniz farklı atmaktadır Ruhunuz özgürdür.Heyecanınız artmıştır Çünkü sırada secde vardır Rab'le buluşma anı vardır Bırakıverirsiniz secdeye usulca Sırasıyla dizlerinizi, ellerinizi ve alnınızı. Yavaş yavaş,Usul usul Karanlık geceyle birlikte fısıldarsınız: Sübhane rabbiyel ala,Sübhane rabbiyel ala,Sübhane rabbiyel ala... İçiniz dolmuştur,çünkü kalbiniz mutmain olmuştur Ve en sonunda başınız öne eğik oturursunuz Tahiyyatı okursunuz,selam sana dersiniz Ve Rabbinizin selamını alırsınız Sonra Fahr-i kainat efendimizi yönünüzü döndüğünüz Kabenin mimarı İbrahim (a.s) 'ı selamlarsınız Ve sonra yine selamlarsınız Gece gündüz hep sizinle olan amellerinizi yazan Sizi koruyan meleklerinizi yavaş ama bir o kadar da sessiz... çünkü vakit seher her şey sessiz Artık namazınız bitmiştir elleriniz açılmıştır vakit dua vaktidir kalbiniz bir bir sıralar dualarınızı der amiiin sessiz dudaklarınız Yatakta bıraktığınız uykunuz,yanıbaşınızda melekleriniz Önünüzdeki seccadeniz,ve bir de tesbihiniz Konmuştur açılan ellerinize affınız,istekleriniz, arzularınız Dolmuştur kalbinize huzurunuz, sukunetiniz ve mutluluğunuz..
'Dostlarınızla öyle yaşayın ki,düşman olduğunuzda, söyleyecek şeyleri olmasın. Düşmanlarınızla öyle yaşayın ki, dost olduğunuzda, yüzü kızarmasın.'
Yeri geldiğinde sararıp solun, düşen bir kuru yaprak olun, ama asla soldurmayın, sarartmayın dostluk gülünüzü...
“Gülleri dikenleriyle yargılayacağımıza, dikenler içinde böyle bir güzellik bulduğumuz için şükretmeliyiz! ..” Unutmayın, hayata hiçbir şeyiniz olmasa dahi, yüreğinizi ısıtacak hep bir dostluk gülünüz olsun... Dost Kalın...Dostlukla kalın...
Madem senin lütfunla yaşıyorum madem üfledigin ruhu taşıyorum Artık kendimi kirletmeyecegim Madem kalbimi aydınlatan sensin Bütün yalan düşünce ve hisleri kalbimden uzak tutacagım madem kalbime misafir oldun Senden başkasını içeri almayacagım madem ki bana hayat veren sensin hayatımla Seni anlatacagım Ey gönlümün hakiki sultanı seni görmesem ne rahatım ne huzurum olur Sen diyorsun ki; 'Onlar Rablerine bakarlar' Yarab ben onlardan degil miyim Ey ruhumun arkadaşı beni şu dünya topragından kopar da cennetin bir köşesine dik hem ben hem cennet ehli svinsin bana öyle güzel bir koku ver ki bu Muhammed'in çiçegi; kokusu Muhammed(sav) kokusu densin Ey yalnızların yoldaşı eger benimle konuşmazsan kalbimi sükutunla doldurup buna katlanacagım kıpırdamadan duracagım ve sabırla bekleyecegim Muhammed i bekleyecegim Hatice'yi bekliyecegim Ali'yi Bilal 'i bekleyecegim beni Sana getirmelerini isteyecegim YARABBİ..derdimi biliyorsun kalbimin hüznünü biliyorsun sana varmak için çektigim acıları biliyorsun görüyorsun ki Rabbim herşeyi kaybettim ne bir dost kaldı yanımda ne bir çiçek açıyor şu yalancı dünyamda günden güne kuvvetten düşüyorum ama Rabbim ben hiç ümitsiz olmadım sana dua ettigimde bedbaht olmadım görüyorsun ya Rabbim bu dert dilime ve kalbime dokundu senden şifa diliyorum korkuyorum Rabbim, dilimin seni unutmasından korkuyorum rahmetinden beni bu korkulardan, emin kılmanı bekliyorum. her sevgi,her bakış bir gün kaybolur ama Rabbim sen hepsinden başkasın her dost her sıgınak bir gün yıkılır ama Rabbim sen herzaman varsın her yüz her gönül bir gün yüz çevirir ama sen hepsinden başkasın yüz çevirmezsin her yıldız her parıltı bir gün söner ama sen başkasın Rabbim sen yerlerin ve göklerin nurusun sen hiç sönmeyen nursun ey Rabbim bil ki bu kalbi sana vermek ve senden başkasını bu kalbe sokmak istemiyorum. beni bu istek ve niyetimden ayırna bana güç ve nur ver kalbimi sevginle yaşat
Kara kış gelmeden bir kar başladı Sılada nazlı yar beni boşladı Bu dert benim yüreğime işledi Yar kapandı yollarım gelemem gayrı Kapandı yollarım gelemem gayrı Örtüldü mezarım gülemem gayrı
Gözlerimin yaşı oldu bir ırmak Bana haram oldu bu elde durmak Ne müşkülmüş nazlı yardan ayrılmak Yar kapandı yollarım gelemem gayrı Kapandı yollarım gelemem gayrı Örtüldü mezarım gülemem gayrı
hayat öyle çok kokuşmuş ve pislik olmuş ki.oyunlar... dalevereler...komplolarr...ne derseniz var...bizi ise bunlardan ancak rabbimiz korur.çamur atmak kolay...atana allah yardım etsin derim...
candan sevdiklerim candan ettiler derler ya hani.....hani bazı görünen şeylerin altında aslında başka şeyler yatar,fakat bunu öğrenebilmek için çok çaba sarfetmene gerek yoktur.sadece sevdiğin insana güvenmektir aslında...aynen bir aysbergi düşün ucu gözükür küçüktür ama saydam olan suya baktığında aslında onun ne kadar büyük olduğunu görebilirsin.bunu görmek için çok çaba sarfetmene gerek yoktur sadece bakman gereklidir.oysa bakmamak için direnmek ise ne demektir bunu anlamış değilim.ve bu yüzden de hala bu buz küçüktür diye inatçılık edenleri de anlamış değilim.hiç bir şey göründüğü gibi değildir.
Yüreğini siper et. Güvenlik içerisinde olursun. “Yoruldum” deme sakın.
Göğsüne yüreğinden başka muska takanlar yorulurlar.
Göğüs kafesin acıdan bir mengene gibi yüreğini sıktığında, aşk var mı, ona bak.
Varsa eğer, aldırma, dağlar gibi gelsin. Çünkü aşk, acıyı hayata dönüştüren bir iksirdir.
Acıya aşık olanların “Ey tabib elden gelirse yâremi gel emleme… Yar elinden gelmedir bu yâreyi merhemleme…” diyenlerin sırrı burada yatmaktadır.
Bu sırrı bulanlardan biri, sevdanın başöğretmeni öyle demiyor mu: “Ben hüzünlerin Peygamberiyim.”
Aşk varsa eğer, sen değil dağlar sallansın.
Acıyı aşkla bal eylemeye bak. Sür merhem diye yürek yaralarına, hayalinin ve umudunun kırık yerlerine, içinin Karacaahmed'e dönmüş bölgelerine.
Aldırma hainlere, ihanetlere. Onlar acıyı aşka dönüştürmemiş zavallılardır. Onlar, muhteşem acılara pespaye sevinçleri tercih eden aşk sefilleridir.
Unutma, bin sevincin vermediğini bir acı verir. Acını, aşkın santralinde bitimsiz bir enerjiye dönüştürmeye bak. Hatırla ki yürek yürek nükleer güç merkezidir. Seven ve inanan bir yürekle hiçbir atom santrali boy ölçüşemez.
Bil ki, umuttan söz ettiğin her dem aşktan söz ediyorsunuzdur. Çünkü umut aşkın çocuğudur. Aşksız umut, plastik bebekler gibidir; oynar, eskitir ve atarsın.
“Umudum tükendi” deme, doğrusunu itiraf et, aşkının tükendiğini… Sahi, aşk tükenir mi? Evet, eğer ölümlüden, ölümlüye ve ölümlü adına ise tükenir.
O, aşk suretinde görünen tutkudur. Tutku tutuklar, aşk azad eder. Bir duygunun aşk mı tutku mu olduğunu anlamak istersen, rengine bak.
Muhabbet, yüreğe düşmüş bir tohumdur; “her başka yüz dane veren yedi başak” gibi, yediverendir o.
Muhabbet insanın harcadıkça çoğalan tek sermayesidir. Herşey harcadıkça tükenir, muhabbet asla. Muhabbet müebbeddir.
Üzerine üzerine gelen karanlığın kara yüzlü, kara vicdanlı, kara güçlerini, aşkın siperine sığınarak püskürtebilirsiniz. Onlar kaybettiler, onlar nefretin eli kanlı temsilcileri… Sen kazandın, çünkü sen aşkın cephesinde yer aldın, aşkın ve aşkının.
Hesabını yaparken tarihi unutma, coğrafyayı unutma. Acıyı unutma, sancıyı unutma. Melekleri, Sakarya'yı, Nil'i, Tuna'yı, Fırat'ı, Dicle'yi unutma.
İstanbul'un, Kahire'nin, Bağdat'ın, Şam'ın Mekke'nin çocukları olduğunu unutma. Senin kara, sarı beyaz kardeşlerin olduğunu, yüreğinin Asya, Afrika, Afrika, Avrupa, Amerika taraflarının olduğunu unutma.
Fakat, hesabını yaparken kesinlikle şöyle başlamalısın:
Dostlari olmali insanin Aynen gemilerin limanlari gibi Zaman zaman ugradigin Yukunu bosalttigin Dalgalar dininceye kadar Bekledigin koynunda...
Sonra acik denizlere ugurlamali seni Geri donecegin gunu bekleme umuduyla Bazen ruzgara o acmali yelkenini Yanagina Konan bir opucugun coskusuyla Halatlarini cozmeli seni cok AMA cok ozlemeli
Dostlari olmali insanin Ermis,bilge,hayati ezbere okuyabilen Dusunmediklerini dusunduren Seni bir cambaz ipinde guvenle tutabilen Gerektiginde senin icin atesi yutabilen Yolunu isitan ustan olmali Sekillendirmeyi ogretmeli hayatin comlegini Sana vermeli soguk bir kis gununde uzerindeki tek gomlegini.... BLUENESSS
Allah'ım Senden nur ve hidayet istiyorum. Sana uymak hususunda edeb istiyorum. Nefsimin şerrinden Sana sığınıyorum ve beni Senden koparan herşeyin şerrinden.
Senden başka ilah yok. Allahım! Nefsimi şüphelilerden temizle ve kötü ahlaktan nefsani arzulardan ve gafletlerden. Beni her durumda Sana itaat eden bir kul eyle.
Ey Alim! Bana ilminden öğret. Ya Hakim! beni hikmetlerinle destekle. Ya Semi! Benim Senden işitmemi nasip et. Ya Basir! Gözlerimi nimetlerine karşı açık eyle. Ya Habir! Senden gelenleri anlayabilmemi nasip et. Ya Hayy! Beni zikrinle ihya et.
İrademi ihsanına,kudretine ve azametine mahsus kıl.
Öyle birini sevin ki, gün onunla başlasın. Gözleriniz uykudan uyandığında aklınıza ilk gelen, 'sevgili, ey sevgili, canım sevgili' derken; yüreğiniz, şiiriniz dudağınızdaki terennümünüz o olsun. Ağaçlar, yaseminler, yediverenler, günebakanlar onun kokusunu sunsun benliğinize. Gün yine onunla bitsin. Güneş guruba yürürken, uyurken ve de 'seni seviyorum' derken alternatifsiz o olsun. İŞTE BEN öyle sevdim seni.
Su anda cok uzaktasın, beni düşünüyor musun, bilmiyorum? Ama ben hep seni düşündüm bugün, hiç aklımdan cıkmadın, attıgım her adımda, yaktıgım her sigaramdaydın.... Seni öyle cok özlüyorum ki, zaten cok uzaklardaydın, bugün klevyeme dokunan parmaklarım bile sana kavusamadı...Bugün bir baska hüzün cöktü yüregime, ne yapsam,ne etsem silinip atılamadı. BiN yIl ÖmRüM oLsAyDi, BiN YiL sEnI SeVeRdIm.. BiN yIL sEnI sEvSeYdIm BiN YiL DaHa IsTeRdIm...
Hep Seni düşünürdüm hep sana yazdım Martılar olurdu mısralarımda, denizi yararak ilerleyen vapurlar, çocuk sesleri, genç sevgililerin taze bakışları, toprak kokusu, çimen rengi, albatros ve de aşk celladının kemendine takılan kaytanlı, fosforlu sözler…
Sen şiir gibiydin, mısraya benzerdi bakışların. Gülünce çiçekler açardı yanaklarında, bahar olurdu, yaz olurdu. Sen sevdiğim, yitip gitmesini istemediğim mevsimdin. Karlı kış geceleri sımsıcak şöminem, umudum, ekmeğim, aşım, kimseyle paylaşmadığım arım, züllü yarınımdın. Sen benim masmavi göğümdün. Gün olur kitaptın avuçlarımda okunan, gün olur şemsiyeydin yağmurlardan koruyan ve gün olur “bendin”, Bakışlarını en çok sen olmayı düşlediğimde seyrettim. Tebessümün okyanuslar kadar derin, baharlar kadar narin. Seviyordum seni tepeden tırnağa. En çokta bakışlarına hayrandım bakarken gözlerimin rengine. Ve bir şeyler akardı o an coşkun bir sel gibi yüreğime. Seninle dolardı tüm azalarım. Yeni uyanmışçasına bir tüy gibi hafiflerdim esrik bakışlarında. Kanat çırpardım, mutluluk denen o kutsanmış sevdayla sarmaş dolaş olurdum, bulutlarda gezinirdim, göğe, maviliklere değerdi başım. Ancak bu kadar sevdim noterden tescilli bir aşk değil bu en gerceğinden organik bir aşk SÖYLE daha ne yapayım aşkı şekle sokmedan gel bana sevdiğim BİR ADIMDA sen at.
İşte böyle dostum, ya cellatların bize biçtiği celladına aşık mazlum rolü, ya da tarihsel rolümüz. Ama arası, ortası yok bunun. Ya isyan ya boyun eğiş... Ya hayatımızın sahibi olacağız ya da hayatımızın sahibi olarak kalacak cellâtlar.
Mavişim meleğim tatlı dilli Zeynep’im Bir gün gideceksem bu dünyadan Son kez ellerin ısıtsın ellerimi Bir gün alacaksa Allah beni yanına Son kez senin gözlerine bakayım. Ne sevda bülbülleri şakısın başucumda, ne martılar uçsun benim göğümde Sen ol son vedam da ve senin buğulu sesin olsun kulaklarımda Zeynep’im eğer senden önce gidersem bu hayattan bedenimi boş ver Ancak sen unutursan bir gün beni işte ruhum o gün ölecektir…
Yalnızlık Yalnızlık, İnsanın içinde büyüyen, Bir karadelik. Yalnızlık, Kalabalığın içinde, Sağır kulakların sessizliği, Kör gözlerin karanlığı. Koca bir evrende, Nokta kalan sen. Yalnızlık, Ne sevinçlerinin, Ne hüzünlerinin, Ne de heyecanlarının, Kimsede karşılık bulamaması. Yalnızlık, Duvarlarını bizim ördüğümüz, Kendimizi içine hapsettiğimiz, Kapkara bir zindan.
Olduğum gibi kim görebilir beni Ne rengim var benim, ne nişanım Benim de bildiğim sırlar var diyeceksin ama Hem o sırlarım ben, hem de o sırları saklayanım Bu gönül ne vakit durulacak bilmem Ama şu anda hiç kımıldamadan duran ...
02.07.2008 - 14:02
Yüzün sanki dolunay; yüreğimde mi, nedir?
Ellerin çizgi çizgi belleğimde mi, nedir?
Varlığın yedi iklim sunuyor coğrafyama
Yokluğun diken diken kimliğimde mi, nedir?
Bir özlem fırtınası savuruyorsa beni
Her bakışın ruhuma dokunan bir iğnedir
Mıknatıslı gözlerin, bilirim, şahanedir
Tutkusu yumak yumak sarıyor benliğimi
Bana gülüşün lazım; gözlerin bahanedir..........
05.06.2008 - 00:59
dostluk çok kolay bir okadar da çoook zordur insanın içinde temiz hasletler gerektirir
Sustum..
Siz sebebini bilmeseniz de olur...
Konuştuğum zamanlarda da tanırdım ben sizi...
Oysa söyleyeceğim ne çok şey vardı hayata dair..
Daha çok gülecektim,daha çok sevinecektim ve mutluluk olacaktı gözyaşı sebebim ama sustum..
Sebebini sormayın,siz çok iyi bilirsiniz..
Sustum..
Kanayan yaralarıma tuz bastım yani...
Sızladı tenim..o kadar çok yandı ki canım..ama siz bilmezsiniz..
Sizin kanayan yaralarınınz olmadı hiç,kanattıklarınız oldu hep..
Tuz bastıklarınız değil,bastırdıklarınız..
Bu yüzden yanmadı canınız sizin..can yakmaktan fırsat kalmadı...
Evet sustum..
Acılarımı anlatmamak için..
Bilmeyin ne denli ağır yaralarım,kaybettiğim kan ne denli çok görmeyin..!
Sustum konuşmuyorum..
Zehirdir kelimelerim duymayın! ! öyle kolay değildir beni dinlemek..
Can yakarım konuşursam,kanatırım,kapatılamaz yaralar açarım..ısrar etmeyin....
Ben yine sizin için sustum..anlayamazsınız..
Nefret değil suskunluğum..kin asla değil..
Ben o kadar basit duygular beslemedim hiç..
Sustum..size sustum,kendi içime kan kustum..
Yoruldum..
Gidiyorum..
05.06.2008 - 00:33
Bir Gece Kalkarsınız...
Bir gece kalkarsınız
Çünkü bilmediğiniz bir şey uyandırmıştır sizi
Gecenin yarısında ve en sessizinde.
Ve hemen anlarsınız o şey namazdır.
Besmele çekersiniz, ve abdeste koşarsınız,
bütün azalarınızla...
Gecenin o zifiri karanlığında,abdestin nuru aydınlatır
odanızla beraber alnınızı, kalbinizi,
Doldurur nuuuurla içinizi...
Ve dün geceden sizi bekleyen seccadeniiiiz, tesbihiniiiz...
Usulca aralarsınız dolabın kapısını
Alırsınız seccadenizi tesbihinizi...
Elleriniz değince tesbihinize, seccadenize
Dokunur seccadeniz, tesbihiniz kalbinize...
Ve yavaş yavaş açarsınız kat kat seccadenizi,
Korsunuz yanıbaşına katlanmiş tesbihinizi...
Sanki o anda kat kat açılan seccadeniz değil de
Yedi kat semanın kapılarıdır size...
Ve niyet edersiniz.Rabbim,Allah ım
Ey Rahman,Ey Rahim dersiniz
Affımı diliyorum Huzuruna kabulümü umuyorum
Miracımı istiyorum Kabul eder misin? divanına durmamı
Kabul eder misin? huzurunda ellerimi bağlamamı, kıyamımı, kıraatımı...
Ve bana yardım eder misin?
Rukümla senin önünde eğerken nefsimi
Kalbinizin en sessiz ama en derin yerinden Allah'ım dersiniiiz
Ve dudaklarınızın arasından dökülüverir sessiiiz haykırışınız:
Dizlerim, ellerim ve alnım hep beraber yere değdiğinde
Secdeye vardığımda,Nasiplendirir misin?
Bu günahkar kulunu azıcık ta olsa rahmetinden
Evet, biliyorum buna layık değilim
Her gün, her saat, ve her dakika günah işliyorum,
Sana isyan ediyorum, sana karşı geliyorum.
Ama yine de bunu istiyorum
Pişmanım,Kusurlarıma, eksiklerime, hatalarıma, günahlarıma
Söz veriyorum sana, tevbe ediyorum,pişmanım
Bir değil, yüz değil, biiin defa tevbe ediyorum günahlarıma...
Allah en büyüktür dersiniz
Bırakırsınız arkanızda bu dünyaya ait her ne varsa
Ve başlarsınız namazınızı edaya
Artık önünüzde sadece kabe ve bir de o serdiğiniz seccade vardır...
Ve sanki başınızın üstünde
Uçmasından korktuğunuz bir kuş varmışcasına kıyamda durursunuz
Hiç kıpırdamadan... Ellerinizle birlikte bağlarsınız
Rabinizle aranızda bir bağ...
Okursunuz kitabınızı, Kur'an'ı Kerim'i...
Şimdi kaçar sizden şeytan, en büyük düşman,sizinle birlikte eğilir
Gün boyu savaştığınız nefsiniz...
Eğilmişsinizdir fakat bir o kadar da yükselmişsinizdir
Huşunuzla göklere erişmişsinizdir
Artık kalbiniz farklı atmaktadır
Ruhunuz özgürdür.Heyecanınız artmıştır
Çünkü sırada secde vardır Rab'le buluşma anı vardır
Bırakıverirsiniz secdeye usulca
Sırasıyla dizlerinizi, ellerinizi ve alnınızı.
Yavaş yavaş,Usul usul
Karanlık geceyle birlikte fısıldarsınız:
Sübhane rabbiyel ala,Sübhane rabbiyel ala,Sübhane rabbiyel ala...
İçiniz dolmuştur,çünkü kalbiniz mutmain olmuştur
Ve en sonunda başınız öne eğik oturursunuz
Tahiyyatı okursunuz,selam sana dersiniz
Ve Rabbinizin selamını alırsınız
Sonra Fahr-i kainat efendimizi yönünüzü döndüğünüz
Kabenin mimarı İbrahim (a.s) 'ı selamlarsınız
Ve sonra yine selamlarsınız
Gece gündüz hep sizinle olan amellerinizi yazan
Sizi koruyan meleklerinizi
yavaş ama bir o kadar da sessiz...
çünkü vakit seher her şey sessiz
Artık namazınız bitmiştir
elleriniz açılmıştır vakit dua vaktidir
kalbiniz bir bir sıralar dualarınızı der amiiin sessiz dudaklarınız
Yatakta bıraktığınız uykunuz,yanıbaşınızda melekleriniz
Önünüzdeki seccadeniz,ve bir de tesbihiniz
Konmuştur açılan ellerinize affınız,istekleriniz, arzularınız
Dolmuştur kalbinize huzurunuz, sukunetiniz ve mutluluğunuz..
05.06.2008 - 00:00
'Dostlarınızla öyle yaşayın ki,düşman olduğunuzda, söyleyecek şeyleri olmasın.
Düşmanlarınızla öyle yaşayın ki, dost olduğunuzda, yüzü kızarmasın.'
Yeri geldiğinde sararıp solun, düşen bir kuru yaprak olun, ama asla soldurmayın, sarartmayın dostluk gülünüzü...
“Gülleri dikenleriyle yargılayacağımıza, dikenler içinde böyle bir güzellik bulduğumuz için şükretmeliyiz! ..”
Unutmayın, hayata hiçbir şeyiniz olmasa dahi, yüreğinizi ısıtacak hep bir dostluk gülünüz olsun...
Dost Kalın...Dostlukla kalın...
26.05.2008 - 23:05
EY CANIMIN CANI OLAN ALLAH'IM...
Madem senin lütfunla yaşıyorum
madem üfledigin ruhu taşıyorum
Artık kendimi kirletmeyecegim
Madem kalbimi aydınlatan sensin
Bütün yalan düşünce ve hisleri
kalbimden uzak tutacagım
madem kalbime misafir oldun
Senden başkasını içeri almayacagım
madem ki bana hayat veren sensin
hayatımla Seni anlatacagım
Ey gönlümün hakiki sultanı
seni görmesem ne rahatım ne huzurum olur
Sen diyorsun ki;
'Onlar Rablerine bakarlar'
Yarab ben onlardan degil miyim
Ey ruhumun arkadaşı
beni şu dünya topragından kopar da
cennetin bir köşesine dik
hem ben hem cennet ehli svinsin
bana öyle güzel bir koku ver ki
bu Muhammed'in çiçegi;
kokusu Muhammed(sav) kokusu densin
Ey yalnızların yoldaşı
eger benimle konuşmazsan
kalbimi sükutunla doldurup
buna katlanacagım
kıpırdamadan duracagım
ve sabırla bekleyecegim
Muhammed i bekleyecegim Hatice'yi bekliyecegim
Ali'yi Bilal 'i bekleyecegim
beni Sana getirmelerini isteyecegim
YARABBİ..derdimi biliyorsun
kalbimin hüznünü biliyorsun
sana varmak için çektigim acıları biliyorsun
görüyorsun ki Rabbim herşeyi kaybettim
ne bir dost kaldı yanımda
ne bir çiçek açıyor şu yalancı dünyamda
günden güne kuvvetten düşüyorum
ama Rabbim ben hiç ümitsiz olmadım
sana dua ettigimde bedbaht olmadım
görüyorsun ya Rabbim bu dert dilime ve kalbime dokundu
senden şifa diliyorum
korkuyorum Rabbim,
dilimin seni unutmasından korkuyorum
rahmetinden beni bu korkulardan, emin kılmanı bekliyorum.
her sevgi,her bakış bir gün kaybolur ama
Rabbim sen hepsinden başkasın
her dost her sıgınak bir gün yıkılır ama
Rabbim sen herzaman varsın
her yüz her gönül bir gün yüz çevirir ama
sen hepsinden başkasın
yüz çevirmezsin
her yıldız her parıltı bir gün söner ama
sen başkasın Rabbim
sen yerlerin ve göklerin nurusun
sen hiç sönmeyen nursun
ey Rabbim bil ki
bu kalbi sana vermek
ve senden başkasını bu kalbe
sokmak istemiyorum.
beni bu istek ve niyetimden ayırna
bana güç ve nur ver
kalbimi sevginle yaşat
Amin...
26.05.2008 - 13:25
Rabbim sen yardımcımız ol...
26.05.2008 - 08:54
Kara kış gelmeden bir kar başladı
Sılada nazlı yar beni boşladı
Bu dert benim yüreğime işledi
Yar kapandı yollarım gelemem gayrı
Kapandı yollarım gelemem gayrı
Örtüldü mezarım gülemem gayrı
Gözlerimin yaşı oldu bir ırmak
Bana haram oldu bu elde durmak
Ne müşkülmüş nazlı yardan ayrılmak
Yar kapandı yollarım gelemem gayrı
Kapandı yollarım gelemem gayrı
Örtüldü mezarım gülemem gayrı
25.05.2008 - 13:17
SABIR..... DUA.... VE TEVEKKÜL....
25.05.2008 - 13:05
hayat öyle çok kokuşmuş ve pislik olmuş ki.oyunlar... dalevereler...komplolarr...ne derseniz var...bizi ise bunlardan ancak rabbimiz korur.çamur atmak kolay...atana allah yardım etsin derim...
25.05.2008 - 12:35
candan sevdiklerim candan ettiler derler ya hani.....hani bazı görünen şeylerin altında aslında başka şeyler yatar,fakat bunu öğrenebilmek için çok çaba sarfetmene gerek yoktur.sadece sevdiğin insana güvenmektir aslında...aynen bir aysbergi düşün ucu gözükür küçüktür ama saydam olan suya baktığında aslında onun ne kadar büyük olduğunu görebilirsin.bunu görmek için çok çaba sarfetmene gerek yoktur sadece bakman gereklidir.oysa bakmamak için direnmek ise ne demektir bunu anlamış değilim.ve bu yüzden de hala bu buz küçüktür diye inatçılık edenleri de anlamış değilim.hiç bir şey göründüğü gibi değildir.
25.05.2008 - 12:26
Yüreğini siper et. Güvenlik içerisinde olursun. “Yoruldum” deme sakın.
Göğsüne yüreğinden başka muska takanlar yorulurlar.
Göğüs kafesin acıdan bir mengene gibi yüreğini sıktığında, aşk var mı, ona bak.
Varsa eğer, aldırma, dağlar gibi gelsin. Çünkü aşk, acıyı hayata dönüştüren bir iksirdir.
Acıya aşık olanların “Ey tabib elden gelirse yâremi gel emleme… Yar elinden gelmedir bu yâreyi merhemleme…” diyenlerin sırrı burada yatmaktadır.
Bu sırrı bulanlardan biri, sevdanın başöğretmeni öyle demiyor mu: “Ben hüzünlerin Peygamberiyim.”
Aşk varsa eğer, sen değil dağlar sallansın.
Acıyı aşkla bal eylemeye bak. Sür merhem diye yürek yaralarına, hayalinin ve umudunun kırık yerlerine, içinin Karacaahmed'e dönmüş bölgelerine.
Aldırma hainlere, ihanetlere. Onlar acıyı aşka dönüştürmemiş zavallılardır. Onlar, muhteşem acılara pespaye sevinçleri tercih eden aşk sefilleridir.
Unutma, bin sevincin vermediğini bir acı verir. Acını, aşkın santralinde bitimsiz bir enerjiye dönüştürmeye bak. Hatırla ki yürek yürek nükleer güç merkezidir. Seven ve inanan bir yürekle hiçbir atom santrali boy ölçüşemez.
Bil ki, umuttan söz ettiğin her dem aşktan söz ediyorsunuzdur. Çünkü umut aşkın çocuğudur. Aşksız umut, plastik bebekler gibidir; oynar, eskitir ve atarsın.
“Umudum tükendi” deme, doğrusunu itiraf et, aşkının tükendiğini…
Sahi, aşk tükenir mi? Evet, eğer ölümlüden, ölümlüye ve ölümlü adına ise tükenir.
O, aşk suretinde görünen tutkudur. Tutku tutuklar, aşk azad eder. Bir duygunun aşk mı tutku mu olduğunu anlamak istersen, rengine bak.
Rengine bak, kara sevda mı, ak sevda mı?
Sevdanın karası köleleştirir, akı özgür kılar. Özgür kılan aşka muhabbet denir.
Muhabbet, yüreğe düşmüş bir tohumdur; “her başka yüz dane veren yedi başak” gibi, yediverendir o.
Muhabbet insanın harcadıkça çoğalan tek sermayesidir. Herşey harcadıkça tükenir, muhabbet asla. Muhabbet müebbeddir.
Üzerine üzerine gelen karanlığın kara yüzlü, kara vicdanlı, kara güçlerini, aşkın siperine sığınarak püskürtebilirsiniz. Onlar kaybettiler, onlar nefretin eli kanlı temsilcileri… Sen kazandın, çünkü sen aşkın cephesinde yer aldın, aşkın ve aşkının.
Hesabını yaparken tarihi unutma, coğrafyayı unutma. Acıyı unutma, sancıyı unutma. Melekleri, Sakarya'yı, Nil'i, Tuna'yı, Fırat'ı, Dicle'yi unutma.
İstanbul'un, Kahire'nin, Bağdat'ın, Şam'ın Mekke'nin çocukları olduğunu unutma. Senin kara, sarı beyaz kardeşlerin olduğunu, yüreğinin Asya, Afrika, Afrika, Avrupa, Amerika taraflarının olduğunu unutma.
Fakat, hesabını yaparken kesinlikle şöyle başlamalısın:
“Elde var aşk”
25.05.2008 - 12:19
Oraya gitme demedim mi sana?
Seni yalnız ben tanırım demedim mi?
Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi benim?
Bir gün kızsan bana, alsan başını yüzbin yıllık yere gitsen
Dönüp kavuşacağın yer benim demedim mi?
Demedim mi şu görünene razı olma
Demedim mi sana yaraşır otağ kuran benim asıl.
Onu süsleyen bezeyen benim demedim mi?
Ben bir denizim demedim mi sana.
Sen bir balıksın demedim mi,
Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın.
Senin duru denizin benim demedim mi?
Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
Demedim mi senin uçmanı sağlayan benim,
Senin kolun kanadın benim, demedim mi?
Demedim mi yolunu vururlar senin,
Demedim mi tövbeni bozarlar senin.
Oysa senin ateşin benim, sıcaklığın benim demedim mi?
Onu süsleyen bezeyen benim demedim mi?
Ben bir denizim demedim mi sana.
Sen bir balıksın demedim mi,
Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın.
Senin duru denizin benim demedim mi?
Demedim mi yolunu vururlar senin,
Demedim mi tövbeni bozarlar senin.
Oysa senin ateşin benim, sıcaklığın benim demedim mi? .
Mevlana Celaleddin Rumi
25.05.2008 - 10:29
Yordun Beni
Sanki ben sevemez miyim
Gözden uzak,ırdın beni
Ben seni övemez miyim
Parçaladın kırdın beni.
Bülbül olup hep şakıdın
Beni benden çok okudun
İnc’eleyip sık dokudun
Kazak gibi ördün beni.
Sulanıp da yaşarsaydım
Filizlenip yeşerseydim
Ben de bir iş başarsaydım
Yumcalayıp burdun beni.
Robot muyum pille dolan
Bayat mıyım elde kalan
Saat miyim zille çalan
Zemberekle kurdun beni.
Hiçbir ateş yandıramaz
Yaram derin onduramaz
Ne dersen de kandıramaz
Bağın-bahçen,yurdun beni.
Sevdim ama,bir hiçim ben
Şekil aldım her biçim ben
Nişan alıp,taa içimden
Yüreğimden vurdun beni.
Bizim teker gitmiyor mu
Sevgim paha etmiyor mu
İnsan olmam yetmiyor mu
Araştırıp sordun beni.
Necati der,yeter doldum
Eridim ben,bittim-soldum
Günden-güne harab oldum
Yeter artık,yordun beni,
Yüreğimden vurdun beni.
25.05.2008 - 10:13
Dostlari olmali insanin
Aynen gemilerin limanlari gibi
Zaman zaman ugradigin
Yukunu bosalttigin
Dalgalar dininceye kadar
Bekledigin koynunda...
Sonra acik denizlere ugurlamali seni
Geri donecegin gunu bekleme umuduyla
Bazen ruzgara o acmali yelkenini
Yanagina Konan bir opucugun coskusuyla
Halatlarini cozmeli seni cok AMA cok ozlemeli
Dostlari olmali insanin
Ermis,bilge,hayati ezbere okuyabilen
Dusunmediklerini dusunduren
Seni bir cambaz ipinde guvenle tutabilen
Gerektiginde senin icin atesi yutabilen
Yolunu isitan ustan olmali
Sekillendirmeyi ogretmeli hayatin comlegini
Sana vermeli soguk bir kis gununde
uzerindeki tek gomlegini....
BLUENESSS
25.05.2008 - 09:48
Allah'ım Senden nur ve hidayet istiyorum.
Sana uymak hususunda edeb istiyorum.
Nefsimin şerrinden Sana sığınıyorum
ve beni Senden koparan herşeyin şerrinden.
Senden başka ilah yok.
Allahım! Nefsimi şüphelilerden temizle
ve kötü ahlaktan nefsani arzulardan ve gafletlerden.
Beni her durumda Sana itaat eden bir kul eyle.
Ey Alim! Bana ilminden öğret.
Ya Hakim! beni hikmetlerinle destekle.
Ya Semi! Benim Senden işitmemi nasip et.
Ya Basir! Gözlerimi nimetlerine karşı açık eyle.
Ya Habir! Senden gelenleri anlayabilmemi nasip et.
Ya Hayy! Beni zikrinle ihya et.
İrademi ihsanına,kudretine ve azametine mahsus kıl.
Muhakkak Senin herşeye gücün yeter.
Mevlana Şeyh Muhyiddin-i Arabi (k.s)
25.05.2008 - 09:44
Ölüm Geleceksen
Ölüm.. geleceksen
bir sabah vakti,
gün doğarken
günaydın diyerek gel..
El ayaktan düşmeden
mağrur başım öne eğilmeden,
namerde muhtaç olmadan
bir gece vakti..
en güzel, rüyamday'ken gel....
24.05.2008 - 22:42
SANA OLAN AŞKIMI NOTERDEN TESCİLMİ EDEYİM
Öyle birini sevin ki, gün onunla başlasın. Gözleriniz uykudan uyandığında
aklınıza ilk gelen, 'sevgili, ey sevgili, canım sevgili' derken; yüreğiniz,
şiiriniz dudağınızdaki terennümünüz o olsun. Ağaçlar, yaseminler,
yediverenler, günebakanlar onun kokusunu sunsun benliğinize. Gün yine onunla
bitsin. Güneş guruba yürürken, uyurken ve de 'seni seviyorum' derken
alternatifsiz o olsun. İŞTE BEN öyle sevdim seni.
Su anda cok uzaktasın, beni düşünüyor musun, bilmiyorum? Ama ben hep seni düşündüm bugün, hiç aklımdan cıkmadın, attıgım her adımda, yaktıgım her sigaramdaydın....
Seni öyle cok özlüyorum ki, zaten cok uzaklardaydın, bugün klevyeme dokunan parmaklarım bile sana kavusamadı...Bugün bir baska hüzün cöktü yüregime, ne yapsam,ne etsem silinip atılamadı.
BiN yIl ÖmRüM oLsAyDi, BiN YiL sEnI SeVeRdIm.. BiN yIL sEnI sEvSeYdIm BiN YiL DaHa IsTeRdIm...
Hep Seni düşünürdüm hep sana yazdım
Martılar olurdu mısralarımda, denizi yararak ilerleyen vapurlar, çocuk sesleri, genç sevgililerin taze bakışları, toprak kokusu, çimen rengi, albatros ve de aşk celladının kemendine takılan kaytanlı, fosforlu sözler…
Sen şiir gibiydin, mısraya benzerdi bakışların. Gülünce çiçekler açardı yanaklarında, bahar olurdu, yaz olurdu. Sen sevdiğim, yitip gitmesini istemediğim mevsimdin. Karlı kış geceleri sımsıcak şöminem, umudum, ekmeğim, aşım, kimseyle paylaşmadığım arım, züllü yarınımdın. Sen benim masmavi göğümdün. Gün olur kitaptın avuçlarımda okunan, gün olur şemsiyeydin yağmurlardan koruyan ve gün olur “bendin”,
Bakışlarını en çok sen olmayı düşlediğimde seyrettim. Tebessümün okyanuslar kadar derin, baharlar kadar narin. Seviyordum seni tepeden tırnağa. En çokta bakışlarına hayrandım bakarken gözlerimin rengine. Ve bir şeyler akardı o an coşkun bir sel gibi yüreğime. Seninle dolardı tüm azalarım. Yeni uyanmışçasına bir tüy gibi hafiflerdim esrik bakışlarında. Kanat çırpardım, mutluluk denen o kutsanmış sevdayla sarmaş dolaş olurdum, bulutlarda gezinirdim, göğe, maviliklere değerdi başım. Ancak bu kadar sevdim noterden tescilli bir aşk değil bu en gerceğinden organik bir aşk SÖYLE daha ne yapayım aşkı şekle sokmedan gel bana sevdiğim BİR ADIMDA sen at.
24.05.2008 - 22:29
İsyan akıtıyor göz yaşlarım
Beni yiyecek akrep sancılar
Oynuyor sevda taşlarım
Neye inanmalı bilemiyorum
Ya masum, ya suçlusun zeytin gözlüm
İçimden bu şüpheyi silemiyorum.
Mücella Pakdemir
24.05.2008 - 22:25
KEŞKELERİM OLMASAYDI
Hayat kısa tez geçerdi
Kul hatalı olmasaydı
Bir ekerdi yüz biçerdi
Ah keşkeler olmasaydı
İnsan beşer mutlak şaşar
Dolu bardak elbet taşar
Belki daha güzel yaşar
Ah keşkeler olmasaydı
Pişmanlığın faydası yok
Yüreğime saplandı ok
Belki aşka olurdum tok
Ah keşkeler olmasaydı
Bülbül figan eder güle
Gül vefasız bile bile
Dilsiz olan gelir dile
Ah keşkeler olmasaydı
Çağırsam yar gelir miydi?
Suyolunu bulur muydu?
Acep güzel olur muydu?
Ah keşkeler olmasaydı
Bulutlara tutunurdum
Sana yıldız getirirdim
Gülüşünle yetinirdim
Ah keşkeler olmasaydı
Çağlayıp ta aktığımda
Yüreğimi yaktığımda
Geri dönüp baktığımda
Ah keşkeler olmasaydı
Mahir derki doğru yaşa
Geçen ömür dönmez başa
Razı idim kuru aşa
Ah keşkeler olmasaydı
Mahir Başpınar.
24.05.2008 - 02:31
Öğretilmez sevgi işlenmez nakış,
Aks eder ruha gayptan bir bakış,
Sukut etsin diye gönlün,hep yalvarırsın
Gönül ruha aşık sen ne sanırsın?
24.05.2008 - 02:06
İşte böyle dostum, ya cellatların bize biçtiği celladına aşık mazlum rolü, ya da tarihsel rolümüz. Ama arası, ortası yok bunun. Ya isyan ya boyun eğiş... Ya hayatımızın sahibi olacağız ya da hayatımızın sahibi olarak kalacak cellâtlar.
24.05.2008 - 01:47
Eger “9” canlı olabilseydin bile
En çok '8' kez kaçabilirdin ölümden
Bilki '7' divele sultan olsan dahi
Yerin '6' mekan olacak sana
En fazla '5' metre kumaş götürebileceksin
Kapatacaksin '4' açsanda gözünü
Bu dünya '3' günlük dünya
Azrailin yaninda '2' kat olup yalvarsanda nafile
Elbet '1' gün öleceksin
Işte o zaman herşey '0' dan başlayacak.............
23.05.2008 - 15:27
Mavişim meleğim tatlı dilli Zeynep’im
Bir gün gideceksem bu dünyadan
Son kez ellerin ısıtsın ellerimi
Bir gün alacaksa Allah beni yanına
Son kez senin gözlerine bakayım.
Ne sevda bülbülleri şakısın başucumda, ne martılar uçsun benim göğümde
Sen ol son vedam da ve senin buğulu sesin olsun kulaklarımda
Zeynep’im eğer senden önce gidersem bu hayattan bedenimi boş ver
Ancak sen unutursan bir gün beni işte ruhum o gün ölecektir…
23.05.2008 - 11:49
Yalnızlık
Yalnızlık,
İnsanın içinde büyüyen,
Bir karadelik.
Yalnızlık,
Kalabalığın içinde,
Sağır kulakların sessizliği,
Kör gözlerin karanlığı.
Koca bir evrende,
Nokta kalan sen.
Yalnızlık,
Ne sevinçlerinin,
Ne hüzünlerinin,
Ne de heyecanlarının,
Kimsede karşılık bulamaması.
Yalnızlık,
Duvarlarını bizim ördüğümüz,
Kendimizi içine hapsettiğimiz,
Kapkara bir zindan.
Sibel Kılıç
Toplam 776 mesaj bulundu