Severse adam gibi sevmeli, Yürek büyük olmalı dağ gibi, Dimdik durmalı yıkılmamalı, Yükünü taşıyabilmeli sevdanın Ateşinde yanmalı kavrulmalı! Ama sevecekse yürek, Adam gibi,sevda gibi,ölüm gibi, Ölümüne sevgiyi yaşamalı. Adı dilde dua olmalı! ..... Nefes olmalı,can olmalı, Canı,canda bırakmalı! ..... Toprak olmalı kokusu, Gözlerinde kendini bulmalısın, Sarıp sarmalamalı kolları. Huzurun kollarına uyumalısın, Öyle basit değil sevmek, Öyle onun bunun sevdası değil, Yürekte aşk olacaksa, O yürek,bir tek sevdaya atmalı! ... O yürek,yüreğini ortaya koymalı! .. O yürek,adam gibi, Adam gibi sevdayı yaşamalı! ... Yoksa yürekte sevgi, Adam gibi kapıyı çekip çıkmalı, Sevmekse sevmek, Yalansız,riyasız,çıkarsız, İhanetsiz olmalı! Adına sevda dersen; Sevda yüreğin aynası olmalı! .. Yüreksiz yürekler,sevgiye Bir ömür; Hasret kalmalı! .............
Ey sevmeye doyulmayan tatlı yar Senden daha güzel bir şey mi var? Sen gönlümdeki ateş, yüreğimdeki sevdamsın Sen gecelerimdeki güneş, gündüzlerimdeki anlamsın Sen gözlerimdeki bakış sözlerimdeki şiirim Sen benim herşeyim ama her şeyimsin Birgün gitmeye kalkarsan, beni öldürmeden gitme Son nefesimi vermeden beni sakın terk etme Öyle bir sen varsın ki benim canımda Ölüm nedir ki? Sensizliğin yanında Her şey ALLAHtandır ne verirse versin Yeter ki sensizlikten önce ölüm gelsin Yüreğine söyle sadece şunu bilsin Bıraksın kendini ve ölümüne sevsin Tatlı Aşkım Seni canımdan çok seviyorum Aşkım
Aklıma kalsa seni çoktan silip atardım, Ama hala dilimde söylediğim şarkısın, Üzülüp de ardından böyle yas mı tutardım, Benim değilsin ama yüreğimin aşkısın...
Çaresizliğim seni kendine can sayması, Kapatıp kapıları en derine koyması, Var olup yaşadıkça mümkün değil cayması, Benim değilsin ama yüreğimin aşkısın...
Unutmaya yok çabam bilirim ki boşuna, Ne güne aldırıyor ne gecenin loşuna, Yokluğunda gün be gün döndü aşk sarhoşuna, Benim değilsin ama yüreğimin aşkısın...
Çok zaman sürer daha bu hırs ve bu ihtiras, Ne dün yıldırır onu ne de günümdeki yas, Sanki sevgin bir ömür ona kalan bir miras, Benim değilsin ama yüreğimin aşkısın...
Arama bulamazsın başka yürek bu halde, Hasretinle yansa da aşkınla festivalde, Ne yaşandı yaşanır böylesi bir misal de, Benim değilsin ama yüreğimin aşkısın...
Sevgi borsasında vefasız lığın tavan yaptı Ama yüreğimden silip atamadım ki seni vefasız Sende anlamadın beni anlatamadım ki beni sana Sana olan sevgimde savurgan lığım hat Safhada Artık cimrileşe cem sevgimi hor gören o gözlere Kırıldım gül yürek bana söylenen o sözlere Gözlerim pınar oldu siliniyor hatıralar yüreğimden O sözlerin tank gibi geçti sevgimizin üzerinden Şimdi zaman veda zamanı bu vefasızlığının vedası Hıçkırıklarla ağlıyor yüreğim bu bir ayrılık sedası Bilinmezce tavrınla hor görülen sevgim artık yetim Artık veda yelkenini bende çektim vefasız Güle güle yolun açık olsun bensiz de mutlu olursun biliyorum Vefasız çık çık git hayatımdan sana mutluluklar diliyorum Sevgi borsasında vefasızlığın dibe vurdu biliyorum Adına şiirler şarkılar yazan dilim artık durdu Sevgi borsasında kıriz bizi de vurdu Oysa topraktan alıp kalbime dikmiştim seni gülüm Şimdi yüreğimdeki o gülü göz yaşımla suluyorum gülüm Sen bilirsin emeklerim sana canlı bir hitap Verdiğim emekler sana inan olurdu bir kitap Meğer hiç yer vermemişin yüreğinde be gülüm İşte bu acı ta can evim den vurdu kurşun oldu gülüm Bir kurşun daha sık vur gülüm razıyım ölüme Sakın gelme gülüm cenazeme ölüme Ağlar sın kıyamam sana Akmasın pınarların İlahi huzurda hesaplaşırız seninle Hala bitmedi sana olan sevgim yeminle Ama vefasızlığın yüreğimde tavan yaptı Kozanoglu yüreğinden seni attı
Senden başka yar bilmem ömür boyu gözüme Bak de yeter bakarım başım gözüm üstüne İster aşk denizine ister hicran gölüne Ak de yeter akarım başım gözüm üstüne
Yılda bir olsa bile seviyorum de hele Senden gelmişse eğer sefadır bana çile Yalnız kalbimi değil koca dünyayı bile Yak de yeter yakarım başım gözüm üstüne
Yeter ki sen bekle de hiç kalır sabır taşı Küçük bir umut bile olur gönül yoldaşı Razıyım ömür boyu gece gündüz gözyaşı Dök de yeter dökerim başım gözüm üstüne
Biliyorum bu aşkın yalnız sensin galibi Her derdine razıyım çıkmasın tek talibi Varsın yağmur yağmasın sen iste şimşek gibi Çak de yeter çakarım başım gözüm üstüne
Tek söz etmem bu sevda vursa beni her yandan Tanrım beni korusun benden bıktığın andan Ne kadar sevsem bile bir gün olur dünyandan Çık de yeter çıkarım başım gözüm üstüne
Biliyorum sevgili gönlünde yerim gurbet İster sılaya çağır ister hergün sürgün et Sen mutlu ol bir tanem ben ömür boyu hasret Çek de yeter çekerim başım gözüm üstüne
Seni bu kadar sevmek yalnız benim günahım Hiç şikayet ettim mi bir gün çıktı mı ahım Bir elimde yüreğim bir elimde silahım Sık de yeter sıkarım başım gözüm üstüne
Zamansız gözlerini ufka dikişin var ya Beni benden edişin Hesap vermeden Sormadan Söylemeden sevişin Buğulu gözlerinde Bakışların beni bırakır gider ya Sadece sen yokken kendime gelişim Umulmadık bir yerinde hayatın Ciğerlerini söküp atarcasına Kalbindekileri haykıracakmış gibi Karşımda duruşun Ve bir kelime bile etmeden Çekip gidişin Ve susuşun var ya
Şakağıma dayanmış bir namlunun Tetiğini çekmeyişin Oluk oluk cana hayat veren kanı Şah damarda kesişin Ve beni benden edişin En yaşanacak zamanında Yaşanmamışlıkların Çekip gidişin Ve aşktan ölürken dahi Sevmiyorum deyişin Ve günahsız gidişin Beni günaha sokar ya
Zamansız gözlerini ufka dikişin var ya Hani beni benden edişin Hesap vermeden Sormadan Hani söylemeden sevişin Buğulu gözlerinde Bakışların beni bırakır gider ya Hani o susuşun var ya Sevmiyorum deyişin Günahsız gidişin Beni günaha sokar ya
Seni sevmek diye buna derim ben Sensiz sabahlara ermek Gülmek Seninleyken gülmek Sensiz ne ağlamak ne de ölmek Seni sevmek diye buna derim ben Sevdan kucağımda üç günlük bebek Seni sevmek yaşamak demek
Seni sevmek Yanımdan geçerken kuru bir merhabayla Başımı öne eğmek Korkum Senden aşk dilemek Sevdamı bilmeyip yanımdan geçip giderken Dönüp, rüzgarda uçuşan sarı saçlarını Uzun uzun izlemek
Seni sevmek diye buna derim ben Her yeni gün, yeni bir yangın Her yeni gün yeni bir vurgun yerim Seni sevmek diye buna derim ben Güzel gözlerin ömre ömür katar Bunu bir tek ben bilirim
Sen bu deli aşka kulak asma Olsun Ben sensiz gecelerde ölür ölür dirilirim Her sabah sevginle hayata sarılır Ve her sensiz akşamın sonunda yıkılır giderim
Bu sabah bir türkü doğdu gözlerime, Adı sen, Yağmurla geldi sözleri gönlümün yanaklarına çisil çisil, Mısralardaki kelimelerin anlamı yeniden doğmakmış, Siyah saçlarının her telinde bir ilmek, Yeşil gözlerine bağladı, esir etti beni sonsuza dek, Bir türkü oldu dudaklarımda seni göremediğim günler, Bir gün mü uzak, yoksa sen mi? İkisi de imkansız kadar uzak acı birer gerçek, Aslında biliyorum, Sende olmayacaksın, o bir günde asla gelmeyecek, Bir nefes kadar yakın olsam da sana, Sen bir girdabın dönencesi kadar uzaksın bana, Ne yapılır adı sen? Ne yapılır bilmem ama bir gerçek var ki, Yağmur yağmasa da gözlerim ıslak, Rüzgar esmese de gönlümde fırtınalar, Güneş doğmasa da güneşim oldun sen Hem gönlüm yorgun, hem de dilimde tükendi kelimeler, Bir çare arasam da biliyorum ki çare sensin adı sen, İşte imkansızın zindanlarında ki çare, Sen ne kadar imkansızsan çarede bir o kadar imkansız, Çözemedim yeşillim kara telli girdap düğümlerini, Alamadım uçurum bakışlım delikanlı yüreğini, Sevemedim seni benim sevdiğim kadar beni sevebilecek birini, Biliyorum sonu hüzün olacak bu sevdamın, Çünkü adı sen, soyadı imkansız, Bunun anlamı da şu; Demek ki benim sevdam hem adsız hemse soyadsız, Bu sonda kabul edilemeyecek kadar imkansız…
Bilmem, aşk belki gedikler açtı yüreğimde.. Beklenmedik zamanda, beklenmedik şekilde merhaba dedi ayrılık.. Ve ben yine bana kaldım. Bıraktık birbirimizi sevgilim.. Seni çok seviyorum diye diye bıraktık.. Şimdi, ne önemi var yaşanılanların? Bittikten sonra her şey, acısı bile tazeyken, seni yaşayamamamın acısı yüreğimdeyken, ben sensizliğe değil, ben yalnızlığa alıştım. Yüreğimdesin hala ama bunu duyurmam sana. Özlüyorum seni, hem de çok ama hissettirmem sana bunu.. Çünkü, ayrılıklar bir defa yaşanır. İnsan bir kere ölür sevgilim. Bir kere doğar..
Şimdi, dolduysa gözlerim, yıkıldıysa hayallerim, bittiyse rüyam, ne anlamı vardı yağmur olacak gözyaşlarımın.. Gittik, terk ettik birbirimizi.. Çok sevmelerin ne anlamı vardı..
Ayrılmanın mantıklı olduğunu dillerimiz söyledi ama peki yüreklerimiz? Seninkini bilmiyorum ama benimki sağlıksız bu aralar.. Acısı taze her şeyin geçen günlere, haftalara inat.. Sevmişiz, hem de çok.. Ama bu sevdanın başlangıcı gibi gizemli oldu ayrılık.. Sen gittin,ben bittim.
İkimiz için seçtiğimiz şarkılar vardı.. Onları söylüyorum yalnız zamanlarımda.. Unutmamalı diyorum, unutulmaması gereken bir aşksın benim için.. Deli mavi diyorum, mavilere boyuyorum karalarımı, söylerken bu şarkıları.
Ağlayışımı çok severdin.. Hıçkırıklarımdan haz alırdın ve benim için ağladığını duymak çok güzel bir duygu derdin.. Evet, senin için ağlamak güzeldi, ama bil senin ağlayışların daha güzeldi benimkilerden.. 'Kapat'madık, kapatamadık..
Bir şiirle başlattım sevdamızı, yosun gözlü, yeşil gözlü, bu yazıyla devam eder bu sevda.. Sen bilmesen de..
Neydi beni bu denli sıkıştıran? Kalbimde sızlayan o feci acı neyin tarifesiydi? Böyle şeylerin faturası neden bana kesildi? Sessiz gecelerin çığlıkları hep bende odaklanıyor. Acaba neresi yanlış..? İşte bu soru damarlarımdaki bütün kanı soğuttu bi an.. Peki neydi bunun sebebi.. Nefsime karşı koyamıyorum ve hep yenik düşüyorum. Mağdurum... Bir kalp verilmişti neden bir başkasının istiyorum ki.. Şimdi her şeyden vazgeçiyorum. Hiçbir şey elde etmek değil amacım. Peki neden geceler beni kendine çekiyor. Ne istiyor benden. Ya da ben ne istiyorum! Neden yaklaşmak istiyorum gecelere.. Çok mu seviyorum karanlığı.. Cevap bulamıyorum.. Uykusuzum.. Kapatıyorum gözlerimi. Hiçbir şeyi görmek istemiyorum. Yavaş yavaş sıkıyorum kendimi. Ellerimi sımsıkı bağlıyorum gözlerime. Bir ışık sızıyor aradan. Bir umut, bir yoldu bu diyerek meraklanıyorum.. Acaba nereden geliyordu? Açıyorum gözlerimi.. korkuyorum, yavaş yavaş bakmaya çalışıyorum. Tam açamıyorum.. yarı yarı... Ve sonunda açıyorum. Yine sessiz her şey. Yanıp sönen bir cisim var sadece. Parlıyor.. Bakamıyorum. Yavaş yavaş kesiliyor. Dikkatlice bakıyorum sonunda.. Yıldızlar! Yıldızlar mı uyutmuyor beni! Peki ama neden ben! Geceker neden üstüme düşüyor benim! Yoksa bir şeye mi özen gösteriyorum.. Bu yanıp sönen cisim de neyin nesi..? Yanıp sönüyor, yanıp sönüyor. Yanıp söndükçe bana doğru yaklaşıyor. Yaklaştıkça yaklaşıyor.. Kalp atışlarım hzlanıyor. Gittikçe kaçış yollarım imkansızlaşıyordu. Neydi bu... Az bir zaman kaldı ki öleceğim sanıyorum. Çareler arıyor, sanki git gide yok oluyordum. O an, ışık hızıyla bir cisim düşüyor önüme. Korkudan gözlerimi açamıyorum. Var oluşumdan haberdar değilim. Her yer bembeyaz. Kimsecikler yok ortalıkta. Bir o ve çaresiz ben.. Değişmeye başlıyor ve başkalaşım geçiriyor. Yavaş yavaş bir yüz, ardından omuzlar, kollar ve bacaklar! Her şeyiyle bir insan olmuştu şimdi! Korkuyorum, nasıl buralara geldim, her şey nasıl gelişti.. Sıcak yatağımda güzel bir uykuydu istediğim. Böylesine kaos değildi. Bir ses beliriyor aniden. Kaçmak istiyorum fakat o ses.. O ses bana engel oluyor. Cesaretimi toplayarak derin bir nefes alıyorum. Ve korkusuzca arkamı dönüyorum. Hayretler içinde kalıyorum. O sesin sahibi.. Sabırsız adımlar atıyorum. Yaklaştıkça içim daha kıpır kıpır oluyor. Ve işte tam önümde duruyor. Elimi omuzlarına koyuyorum ve yüzünü bana doğru çeviriyorum. O an her şey kayboluyor. Ellerim boş kalıyor.. Saatlerce bekliyorum.. Ama nafile... Alevler içinde yanıyor yüzüm. Ve terden sırılsıklam olmuş her yerim. Gözlerimi açıyorum. Şaşkınlıkla etrafa bakıyorum. Hayal kırıklığına uğruyorum yine. Her şey rüyaymış.. Yine uzaksın bana, yine imkansız.. Sadece kızıyorum.. Bana seni anımsatan her şeye kızıyorum..
Nefes almak istiyorum. Adin hep boğazımı düğümlüyor. Konuşamıyorum, oysa çok ihtiyacım var karşıma alıp seninle konuşmaya... Ya da hıçkırasıya ağlasam karşında. Hepsi ihtiyaç bunların. Oysa yoksun artik, ne özlemek kaldı senden geriye, ne de acındırmaya gerek kaldı ağlamaklı tavırlarla. Yoksun artik, neden ağlamıyorsam, bilmiyorum ama çözüm üretiyorum hep ağlamamak için. Fotoğraflarına bakıyorum, konuşmalarımızı okuyorum, vay be demek için.
Affet ama artik aşkın varlığından söz etmek beni çaresizliklere ve soru işaretlerine sürüklüyor. Aska inanmamak beyhudeliklerde bir kurtuluş ve inanmak istemiyorum şimdilik. Bitiriyorsan, bir cümleyle bitir bu acımı, beklemesi olmasın, çırpındırma beni can çekişen kelebekler gibi. Kendimde dayanma gücü bulamıyorum eskisi gibi. Sensizlik içinde belaya sokuyorum bu başımı. Acımasızca hırpalıyor anılar. Gel dersem nankörlük yaparım kendime, geleceksen her şeye razı olurum eskisi gibi.
Gece gece çöküşündü beni sürükleyen biçareliğime. Kim sevecekti seni benim kadar? Kim bakabilecekti kahverengi gözlerine? Kim eriyecek o bakışlarda? Kim ağlayacaktı sensizliğe benim kadar? Kim olacaktı yanında en yalnız zamanlarında? Kim özleyecekti seni yanındayken dahi? Off deli kız... Şimdi, bu saatlerde, bu günlerde birlikte olmayı planlamıştık biz... Hatta... Burayı söyleyemiyorum hep dilim kapaklanıyor kursağımda. Çöktün yine hislerime gecenin bir vakti sebepsizce. Hep yalnızlığımı geçiştirmeye çalışıyorum, oysa her anıma damga vurmuşken sen, hep başarısız kalıyorum böyle durumda. Ne yapabilirimleriminde hep sen hedef oluyorsun. Çok şey yapabilirdik belki de... Ne demeli burda? Susmalıyım yine...
Son bir şey... Belki kızacaklar bana! Ben seni hala çok......... Giriş, gelişme ve sonuç, bir aşkın anatomisine altın harflerle yazılmış.
Karanlık bir boşluktaydım Gözüm görmez hissederdim Yastığım yatağım yok ama pamuk yumuşaklığı bedenindeyim Korkularımı da sevinçlerimi de seninkilerle yaşardım Bir mutluluk dünyasıydı rahmindeki yaşamım Seninleydim sendim içinde parçan olan Annem…
Bir gecenin sabahıydı uykumdan uyandım Bir şey bir sebepti beni aşağı iten Huzurumda mutluluğumda bozulmuştu Uykumdan olduğum rahatsızlıkla paniklerdeydim Karanlık dünyamı bozdu ışığın göz kapaklarımı aşıp Gözlerime vurması Sıcaklığın yoktu üşüyordum Oda ne kokunda yok neler oluyor Annem…
İçime kadar işleyen bir soğukluk vardı ciğerlerimi dolduran Sen yoktun sıcaklığın pamuk yumuşaklığı yatağım yoktu Üstelik baş aşağı tutuluyordum nutkum tutuldu ağlayamadım Ta ki popomda ki canımı yakan tokat’a kadar Avazım çıktığınca ağlamayı O günden bu yanada onunla yaşamayı öğrendim Annem..
Bir şeyler oluyor her yanımda bu kadar el değmezdi bana Her yanıma dokunuluyor sıcak bir şeyler akıyor üzerimden Üşüyorum ama güzeldi rahatladım sendeki kadar hafifim Annem Senin kadar yumuşak olmasa da sarındım bir şeylere Ohhh ne güzel yine senin kokun senin sıcaklığın Olsun üşümektense, biraz daha rahatım Annem…
Beni bir daha kimseye verme Annem …. Senden de kokundan da Güven duyduğum koynundaki sıcaklıktan da ayırma Alma beni kendinden sende kalayım annem …. Acıktım sana muhtacım kanına canına ak sütüne açım annem Doyur koynunda yatır yanında kokunda ve canında kalayım annem…
Offf annem ömrünü bana adayan son anınlarında bile Senin öksürüğün beni öldürecek derken Kanserin pençesinde günlerini sayan Annem…. Meğer ne emsalsiz ne kutsalmışsın Cennetin ayaklarının altındayken onları öpemeden gönderdiğim annem… Olsan da ayaklarının altında olsam Olsan da rahminde canında olsam Hep seni yaşayan senden parça olan Cennetinden tadan bulunduğun yerde kölen olan olsam ANNEM……
Akşamlar var ya o akşamlar Hani elimi avuçlarının arasına alıp Pamuk yumuşaklığıyla sevişinin olduğu akşamlar Hani dizime başını koyup yüzünü avuçlarımın arasına alıp Her girintisinde her noktasında dolaştığım Sevip okşadığım akşamlar Hani omuzunu özledim deyip başını omuzuma yaslayıp Huzur buluyorum dediğin akşamlar Hani topu topu beş dakikalıkta olsa o kısacık yolda Koluma girip elimi sıkı sıkı tutuşun var ya Sarılmak bir kere dahi olsa öpmek arzusuyla köşe bucak Karanlık kuytu yer aradığımız akşamlar Hani zamanın bize yetmeyip dakikaların koşarcasına ilerlediği Gözümüzü saatten ayıramadığımız bakmaya korktuğumuz akşamlar Hani sen yanımdayken bile sensizliği yaşayan Tüm gözlerden bizi saklayan sana ulaşmamı sağlayan akşamlar İşte şimdi ben karanlıkları aydınlatan O aydınlık akşamları özlüyorum, özlüyorum, özlüyorum………
Çok şey mi istiyorum kadınım Seni sevmeyi varlığını yaşamayı Gözlerinde dalmayı kirpiklerine tutunup Yüzünde dolaşmayı boynuna sarılıp sıkmayı Sımsıkı reddedilmeden kucaklamayı Bedenini bedenimde bütünleştirmeyi Seni kendimde sonsuza dek hissetmeyi Geç kalınmış beraberliği doyumsamayı Seninle bir ömrü yaşamak istiyorum Bir nefes sigaradan çıkan ateş ışığı kadarda olsa Seni görmek seninim deyiş ini duymak Hiçbir şeyin mani olamayacağı beraberliği istiyorum Dostun arkadaşın erkeğin adamın olmayı Hükmetmeyi korumayı gözetmeyi ve kadınım kıskanmayı istiyorum Seni çok ve hep sevmeyi sonsuz saygı duymayı Yüreğimde yer vermeği değil tamamını seninle doldurmayı Kapıları kapatıp mühürlemeyi istiyorum Göğsümü yarıp içine koymayı Kendi arzunla orada kalmanı Yüreğini yüreğimle birleştirip tek yürek olmanı Yürek acını yüreğimde duymayı Beden yorgunluğunu bedenimde hissetmeyi Yani kadınım varlığının benimle olmasını istiyorum Ve tüm bunları aynı yoğunlukta bana verebilecek Sevgi dolu yüreği istiyorum Soruyorum kadınım o yüce yürek sende var mı?
Suskunluğundan tanırım O'nu... Yüzünde her daim nöbete duran ve içindeki depremi maskeleyen gülücüğü bilirim. O depremin yüreğinde açtığı derin yarıklardan en küçük bir iz yansımasa da yüzüne, aşinayım ketumiyetine...
Bilirim ki, kabil olsa da, ters çıkarılmış bir kazağı düzeltir gibi içten kavrayıp dışa çevirseniz ruhunu, sanki yıllar yılı söylenmeyip saklanmış, dilin ucuna kadar gelip tutulmuş, tam haykırılacakken içe atılmış yüzlerce sözcük, hafızaya kelepçelenmiş binlerce söz, dile getirilmemiş on binlerce itiraz, akıtılmamış onca gözyaşı ilmek ilmek çözülüp saçılıverecektir ortalığa...
Ama o konuşmaz.
Sabırla dinler, sitemsiz kabullenir ve ruhunun derinliklerine gizlediği çekmecelerde özenle saklar içine attıklarını...
Sadece kendisiyle baş başayken açar onları...Kimi zaman gizli bir günlüktür çıkan çekmeceden... Yazar; ...kimi zaman da sırdaş bir silahtır... Sıkar. Niye bazıları ağzına geleni söyleyip rahat uyku uyurken, 'içine atan', sessizliğe gömülüp kendi dehlizlerinin karanlığında yapayalnız kâbuslar görmeyi seçmiştir? Anlatmazlar ki bilesiniz...
Kimi nasıl diyeceğini bilmediğinden, kimi bildiğini de diyemediğinden, kimi dediği halde kıymeti bilinmediğinden, kimi bir kez deyip yanlış bildiğinden, suskunluğun o huzurlu kuytusuna sığınmıştır.
Sesini en çok yükseltenlerin en haklı sayıldığı bir dünyada, sürüye uyup gürültüye katılmaktansa sessizliğe gömülüp haksız sayılmayı tercih ederek tevekkülle içine kapanmıştır. İç kanamaları zaman zaman ağzından kaçırıverse de, dudağının kenarından sızanın 'kızılcık şerbeti' olduğuna inandırır herkesi...
Oysa ne kadar gizlemeye çalışsa da, içindeki fırtınanın birilerine fark edileceği umudunu hep korur. Suskunluğunun her şeyi anlattığını sanır. Sanki onca gürültü içinde birileri gözbebeklerini okuyacak ve konuşmayı bilmeyen bir çocuğun derdini anlar gibi, iç dünyasında çağlayan nehrin sesini duyacaktır. Başını sessizce öne eğişinden, sitemkâr imalarından, dargın yalnızlığından derdini anlayacak, şifresini çözüp sessizliğini sese çevirecek birini bekler umarsızca...
Öyle olunca da hepten içine kapanır 'içine atan'... Maddi varlığını dibe çeken bu manevi yükün ağırlığıyla yaşamayı öğrenir. Yükünü sırtlayıp, kendi iç sesiyle sohbet ederek yürümeye koyulur. Kendine yazılmış mektuplar, meçhule karalanmış satırlar, sadece yastığının bildiği sırlarla örer kozasını...
Sabah oldu mu, sahte gülümsemesini yüzüne yapıştırıp hayata karışır.
Anlaşılmadıkça artar ketumiyeti... Rahat hesaplaşanlara özenerek erteler hesaplaşmalarını... Geciktirilmiş her sohbet, vazgeçilmiş her itiraf, gösterilmemiş her tepki birbirine yapışıp koca bir ura dönüşür içinde... Sonra kanser gibi sarar bünyesini...
İçindeki yara, yüzünde gülümseyen maskeyi aşağı çekmeye başlar zamanla... Artık ya içindekileri kusacak, ya da hepten susacaktır.
İşte o zaman, 'iç' denilen o dipsiz derinlik, o ne atsan dolmaz sanılan kuyu taşar aniden... Yük, taşınmaz olur. Yıllar yılı sabırla bastırılan volkan, ya umulmadık bir tepki, ya katılırcasına bir ağlama nöbeti veya gizlenmiş bir silah olur, gürültüyle patlar.
'İçine atan'ları bilmeyenler, kestiremezler bu ani tepkinin nedenini... Yanlış yerde ve son günlerde ararlar ipucunu... Oysa onca yılın suskunluğuyla kaynaya kaynaya dolmuştur yanardağ... Ve gün gelmiş patlamıştır.
İntiharı, doğumudur 'içine atan'ın... İlk kez yüksek sesle konuşmuştur ve çoğu kez, son olur bu...
Artık geride bıraktığı efsane konuşacaktır, kendisi yerine... Tanırım O'nu... Sessizliğin erdem sayıldığı bu özel dünyanın suskunları bilirler birbirlerini... Çareyi de bilirler. Gözbebeklerine bakıp ruhunda kaynayan volkanı sezecek ve şefkatle 'içeri' sızıp O'nu yukarı çekecek bir dost elini umutla beklerler. Beynine ancak o dost eli uzanabilir. O yoksa yedeği bir kurşundur.
Can tende durdukça varlık temelim Periler Perisi Dünya Güzeli Sol yanım vurdukça O’ dur emelim …….. Meleklerden aslı sanki fezalı …….. Kâinatta eşsiz Dünya Güzeli
O’nu gördüğüm gün kalpten vuruldum Bulanık akardım O’nda duruldum Onsuzluğu çeke çeke yoruldum …….. Hicrinde gözyaşım yedi gözeli …….. Sevginle sar beni Dünya Güzeli
O’nunla dopdolu gün hafta ayım Aşkıyla şad oldu gönül sarayım Vuslatı olacak en kutlu payım …….. Onsuz tenimde can, ölüm cezalı …….. Canıma can katar Dünya Güzeli
Ömür denen vaktim her an onunla Dolaşır damarda bu kan onunla İftihar ediyor bu can onunla …….. Olmadı onunla asla nizalı …….. Ruhumun güneşi Dünya Güzeli
Gün oldu ruhunda oldum fırtına Sitemkâr olmadı bakıp ardına Gücenmeden aldı gamı sırtına …….. Kendimden utandım üzdüm üzeli …….. Hakkını helal et Dünya Güzeli
G/Sözleri kalbime sevgi indirir İçimde tutuşan koru söndürür Mah cemali leyli güne döndürür …….. Siması doğuştan nurla bezeli …….. Eritir bakışı Dünya Güzeli
Bu dünyada ondan güzel görmedim Ondan başkasına gönül vermedim Yâdele meyledip cana karmadım …….. Yeşil gözleriniçizdim çizeli …….. Çıkmadı aklımdan Dünya Güzeli
Delibal özledi bebek kokunu Olmadı sen gibi candan yakını Gururdur taşımak sevda yükünü …….. Sanki dudakları balla özeli …….. Öpmeye doyamam Dünya Güzeli
Kavuşursak biteriz biz, Biz mutlu sonlar katiliyiz. Kavuşursak biteriz biz. Sevgiyle bakan gözleri kör ederiz. Herkesin bildiği bir aşk, Herkesin attığı bir imza Herkes gibi değiliz biz. Belki biraz serseri, Belki biraz deliyiz, Ama kavuşursak biteriz biz. Pervane böceğinin mum alevine sevdası Ateş böceğinin susuzluğuyuz biz Yanar ama su içmeyiz Etrafında döner, alevle dansederiz. Bize kimseden zarar gelmez, Biz zararı ancak kendi kendimize veririz. Severiz, özleriz, aşktan ölsek kimseye söylemeyiz. Biz artık biz değiliz. Ruhlar kavuşur ve konuşur gökyüzünde bir yerde Ama bedenen kavuşursak biteriz biz. Melekler bize ağlar, biz halimize güleriz. Onu bilir, onu söyleriz, Kavuşursak biteriz biz. İki sınır ülkenin dikenli telleriyiz, Dokunursak kanar ellerimiz. Kimselere söylemez gizli gizli severiz Ama kavuşursak biteriz biz. Bir kor var içimizde yanan, Onu küllendiremeyiz. Görüşemeyiz, konuşamayız ve sevişemeyiz. Bir aşk var bizi biz yapan, Kavuşursak biteriz biz. Biz herkes gibi değiliz. İstadeğimiz zaman gelip, İstediğimizde gidemeyiz. Kahve içip, gülüp, konuşup, başbaşa yemek yiyemeyiz. Ne bir filmdeki mutlu son, Ne de göz yumulacak bir kaçamak değiliz biz. Sadece özlemle severiz, Ve kavuşursak biteriz biz. Sevda iki kişinin birbirine aşkı değil artık. Artık her aşk her ağızda sakız. Biz birbirimize aslında her aşıktan daha yakınız. Belki ayrı şehirlerdeyiz, Ama her gece aynı mehtapta buluşur, Yağmur yağarsa, çıkar, Aynı yağmurun altında ıslanırız. Bu aşkı ancak biz biliriz. Şiirleri güvercinlerin kulağına fısıldar, Mektupları suya yazarız. Biz belki ayrıyız, Ama her gün aynı geceyi sabahlarız. Melekler bize ağlar, biz halimize güleriz. Onu bilir onu söyleriz. Kavuşursak biteriz biz. .
Ayrılıklar böyledir işte, Kimisi unutur,kimisi büyütür içinde. Bir kasırga gibi, Her geçen gün,darmadağın eder insanın yüreğini. Yıkılmadık yer bırakmak istemez. İnanki; Gittiğin günden beri, Hiç gülmedi şu yüzüm. İnsanlar, tebessüm eden sahtekar yüzüme aldandı hep. Yokluğun içim de cehennem gibi...! Sen artık dönmeyecek misin yani. Girmeyecek misin, Sana mekanlar hazırladığım şu gönlüme.. Söyle...! Unuttu mu yoksa.! Unutanlar gibi seninde yüreğin beni. Şu yaralı kalbimi bilmez misin. Durmaz gelirdin bilsen. Koşardın belki de.. Yarım kalan,yarınlara sakladığım sevgilere. Yeni sevdalar mı buldun yoksa; Gittiğin yerler de.? Kim bilir; kimlerin gönül tahtındasın şimdi.. Hiç düşünürmüsün... Bir deli yüreğin seni her durakta beklediğini... Düşünürmüsün söyle...! Çokmu geç kaldım yani, Sana söylemek için, Seni ne kadar sevdiğimi... Söylüyorum işte.. Duy beni..! Rüzgarlar getirmez mi sana sesimi.? Eğer ki duyarda gelmezsen.. Gözyaşlarım aksın yüreğine bir ömür..! ! ! Hep ağlamaklı olsun yüreğin.. Yüreğimde ki; saklı kalmış sevgili... Sende bilme kim olduğunu senin. şiirdeki sevgili,sende bilme.... sende bilme... sende bilme kim olduğunu senin.
Olduğum gibi kim görebilir beni Ne rengim var benim, ne nişanım Benim de bildiğim sırlar var diyeceksin ama Hem o sırlarım ben, hem de o sırları saklayanım Bu gönül ne vakit durulacak bilmem Ama şu anda hiç kımıldamadan duran ...
20.08.2008 - 23:07
Adam Gibi Sevgi! ....
Severse adam gibi sevmeli,
Yürek büyük olmalı dağ gibi,
Dimdik durmalı yıkılmamalı,
Yükünü taşıyabilmeli sevdanın
Ateşinde yanmalı kavrulmalı!
Ama sevecekse yürek,
Adam gibi,sevda gibi,ölüm gibi,
Ölümüne sevgiyi yaşamalı.
Adı dilde dua olmalı! .....
Nefes olmalı,can olmalı,
Canı,canda bırakmalı! .....
Toprak olmalı kokusu,
Gözlerinde kendini bulmalısın,
Sarıp sarmalamalı kolları.
Huzurun kollarına uyumalısın,
Öyle basit değil sevmek,
Öyle onun bunun sevdası değil,
Yürekte aşk olacaksa,
O yürek,bir tek sevdaya atmalı! ...
O yürek,yüreğini ortaya koymalı! ..
O yürek,adam gibi,
Adam gibi sevdayı yaşamalı! ...
Yoksa yürekte sevgi,
Adam gibi kapıyı çekip çıkmalı,
Sevmekse sevmek,
Yalansız,riyasız,çıkarsız,
İhanetsiz olmalı!
Adına sevda dersen;
Sevda yüreğin aynası olmalı! ..
Yüreksiz yürekler,sevgiye
Bir ömür;
Hasret kalmalı! .............
Seda Ahmet
02.08.2008 - 19:02
Ey sevmeye doyulmayan tatlı yar
Senden daha güzel bir şey mi var?
Sen gönlümdeki ateş, yüreğimdeki sevdamsın
Sen gecelerimdeki güneş, gündüzlerimdeki anlamsın
Sen gözlerimdeki bakış sözlerimdeki şiirim
Sen benim herşeyim ama her şeyimsin
Birgün gitmeye kalkarsan, beni öldürmeden gitme
Son nefesimi vermeden beni sakın terk etme
Öyle bir sen varsın ki benim canımda
Ölüm nedir ki? Sensizliğin yanında
Her şey ALLAHtandır ne verirse versin
Yeter ki sensizlikten önce ölüm gelsin
Yüreğine söyle sadece şunu bilsin
Bıraksın kendini ve ölümüne sevsin
Tatlı Aşkım
Seni canımdan çok seviyorum Aşkım
Seni Seviyorum...Seni Seviyorum
01.08.2008 - 10:55
Aklıma kalsa seni çoktan silip atardım,
Ama hala dilimde söylediğim şarkısın,
Üzülüp de ardından böyle yas mı tutardım,
Benim değilsin ama yüreğimin aşkısın...
Çaresizliğim seni kendine can sayması,
Kapatıp kapıları en derine koyması,
Var olup yaşadıkça mümkün değil cayması,
Benim değilsin ama yüreğimin aşkısın...
Unutmaya yok çabam bilirim ki boşuna,
Ne güne aldırıyor ne gecenin loşuna,
Yokluğunda gün be gün döndü aşk sarhoşuna,
Benim değilsin ama yüreğimin aşkısın...
Çok zaman sürer daha bu hırs ve bu ihtiras,
Ne dün yıldırır onu ne de günümdeki yas,
Sanki sevgin bir ömür ona kalan bir miras,
Benim değilsin ama yüreğimin aşkısın...
Arama bulamazsın başka yürek bu halde,
Hasretinle yansa da aşkınla festivalde,
Ne yaşandı yaşanır böylesi bir misal de,
Benim değilsin ama yüreğimin aşkısın...
30 / 07 / 2008 – ADANA
ERSİN KAYIŞLI
27.07.2008 - 22:33
Hoştur bana senden gelen
Ya hilat yahut kefen
Ya taze gül yahut diken
Kahrın da hoş lutfun da hoş.
Gelse celalinden cefa
Yahut cemalinden vefa
Ikisi de cana safa
Kahrın da hoş lutfun da hoş...
27.07.2008 - 22:21
Yalnızlık,kötü arkadaşla bulunmaktan iyidir.
İyi arkadaşla beraber olmak da yalnızlıktan iyidir.
(Hadis-i Şerif)
20.07.2008 - 02:18
SEVGİ BORSASINDA DİBE VURDUN VEFASIZ
Sevgi borsasında vefasız lığın tavan yaptı
Ama yüreğimden silip atamadım ki seni vefasız
Sende anlamadın beni anlatamadım ki beni sana
Sana olan sevgimde savurgan lığım hat Safhada
Artık cimrileşe cem sevgimi hor gören o gözlere
Kırıldım gül yürek bana söylenen o sözlere
Gözlerim pınar oldu siliniyor hatıralar yüreğimden
O sözlerin tank gibi geçti sevgimizin üzerinden
Şimdi zaman veda zamanı bu vefasızlığının vedası
Hıçkırıklarla ağlıyor yüreğim bu bir ayrılık sedası
Bilinmezce tavrınla hor görülen sevgim artık yetim
Artık veda yelkenini bende çektim vefasız
Güle güle yolun açık olsun bensiz de mutlu olursun biliyorum
Vefasız çık çık git hayatımdan sana mutluluklar diliyorum
Sevgi borsasında vefasızlığın dibe vurdu biliyorum
Adına şiirler şarkılar yazan dilim artık durdu
Sevgi borsasında kıriz bizi de vurdu
Oysa topraktan alıp kalbime dikmiştim seni gülüm
Şimdi yüreğimdeki o gülü göz yaşımla suluyorum gülüm
Sen bilirsin emeklerim sana canlı bir hitap
Verdiğim emekler sana inan olurdu bir kitap
Meğer hiç yer vermemişin yüreğinde be gülüm
İşte bu acı ta can evim den vurdu kurşun oldu gülüm
Bir kurşun daha sık vur gülüm razıyım ölüme
Sakın gelme gülüm cenazeme ölüme
Ağlar sın kıyamam sana
Akmasın pınarların
İlahi huzurda hesaplaşırız seninle
Hala bitmedi sana olan sevgim yeminle
Ama vefasızlığın yüreğimde tavan yaptı
Kozanoglu yüreğinden seni attı
kozanoglu
18.07.2008 - 13:08
Başım Gözüm Üstüne
Senden başka yar bilmem ömür boyu gözüme
Bak de yeter bakarım başım gözüm üstüne
İster aşk denizine ister hicran gölüne
Ak de yeter akarım başım gözüm üstüne
Yılda bir olsa bile seviyorum de hele
Senden gelmişse eğer sefadır bana çile
Yalnız kalbimi değil koca dünyayı bile
Yak de yeter yakarım başım gözüm üstüne
Yeter ki sen bekle de hiç kalır sabır taşı
Küçük bir umut bile olur gönül yoldaşı
Razıyım ömür boyu gece gündüz gözyaşı
Dök de yeter dökerim başım gözüm üstüne
Biliyorum bu aşkın yalnız sensin galibi
Her derdine razıyım çıkmasın tek talibi
Varsın yağmur yağmasın sen iste şimşek gibi
Çak de yeter çakarım başım gözüm üstüne
Tek söz etmem bu sevda vursa beni her yandan
Tanrım beni korusun benden bıktığın andan
Ne kadar sevsem bile bir gün olur dünyandan
Çık de yeter çıkarım başım gözüm üstüne
Biliyorum sevgili gönlünde yerim gurbet
İster sılaya çağır ister hergün sürgün et
Sen mutlu ol bir tanem ben ömür boyu hasret
Çek de yeter çekerim başım gözüm üstüne
Seni bu kadar sevmek yalnız benim günahım
Hiç şikayet ettim mi bir gün çıktı mı ahım
Bir elimde yüreğim bir elimde silahım
Sık de yeter sıkarım başım gözüm üstüne
Şevki Dinçal
17.07.2008 - 21:58
-Kül Etti Beni
Geçerken uğradım yarin bağına
Başını çevirdi, el etti beni
Dokunup kırmadım, gül budağına
Dallarına küskün, gül etti beni
Görmedi sevdamı, gözünde perde
Hüzünler yeşerdi, gönül kederde
Bir fincan kahvenin, hatırı nerde
Yağmurlara hasret,çöl etti beni
Telleri kırıldı,çalmıyor sazım
Kar yağdı bahara, kış oldu yazım
Bilirim boşuna, bunca niyazım
Kıymeti olmayan,pul etti beni
Alıpta başımı giderim elbet
Sıla ırak oldu göründü gurbet
Geçermiş bu günler gönül sen sabret
Ayağı altına yol etti beni
Yalnızlık eklenir,artık hüznüme
Gözyaşları haram,olsun gözüme
Bilsin yemin ettim, bakmam yüzüne
Kor gibi yanarken, kül etti beni
Leyla Gül Varoğlu
17.07.2008 - 21:49
Birikti uğrunda döktüğüm yaşlar
Al götür vicdansız ruhun yıkansın
Her günüm hasretin zulmüyle başlar
Ahımı hakettin ciğerin yansın
Bilseydim duyguya yer yok dininde
El pençe durmazdım hayalin önünde
Kapkara yas tututum doğum gününde
Neşemi yok ettin ciğerin yansın
Doğuştan sevgiye aşka meyildim
Kimsenin lütfuna muhtaç değildim
Bir sana diz çöktüm sana eğildim
Canıma tak ettin ciğerin yansın
Sen ince ağrımsın veremdim sana
Aleme haramdım, haremdim sana
Aşkınla tutuşan,keremdim sana
Aslıdan çok ettin ciğerin yansın
Düşsemde kalkarım tutma elimden
Gururum merhamet ummaz zalimden
Beddua çıkmazdı şair dilimden
Sabrımı tükettin ciğerin yansın
Sineni kaplasın bu onmaz yara
Hayatın boyunca gölgemi ara
Değil mi sen benim yüzümü kara
Saçımı ak ettin ciğerin yansın
Bedirhan Gökçe
17.07.2008 - 21:43
Bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyorum yeniden.,
Dağbaşı yalnızlığı ölümden beter.
Hiç kimse aramasa sormasa beni
Sen gelsen yeter..
Huzur ellerinin güzelliğidir.
Gözlerin karşımda mutluluk denizi.
Her sabah soframızda ekmeğimizi
Sen bölsen yeter..
Yüreğim seninle yaylalar kadar serin
Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam
Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam
Sen dolsan yeter..
Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm.
Bende sabır sende naz..
Gündüzünden vazgeçtim düşümde biraz
Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter..
Duymasa da hiç kimse şâir gönlümün,
Sende karar kıldığını...
Ve içimin şerha şerha yarıldığını,
Sen bilsen yeter..
Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi..
Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek..
Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek,
Eğilsen yeter...........
şiir.yavuzbulent bakiler
17.07.2008 - 21:40
Günahsız Aşk - Uğur Arslan
Günahsız aşk
Zamansız gözlerini ufka dikişin var ya
Beni benden edişin
Hesap vermeden
Sormadan
Söylemeden sevişin
Buğulu gözlerinde
Bakışların beni bırakır gider ya
Sadece sen yokken kendime gelişim
Umulmadık bir yerinde hayatın
Ciğerlerini söküp atarcasına
Kalbindekileri haykıracakmış gibi
Karşımda duruşun
Ve bir kelime bile etmeden
Çekip gidişin
Ve susuşun var ya
Şakağıma dayanmış bir namlunun
Tetiğini çekmeyişin
Oluk oluk cana hayat veren kanı
Şah damarda kesişin
Ve beni benden edişin
En yaşanacak zamanında
Yaşanmamışlıkların
Çekip gidişin
Ve aşktan ölürken dahi
Sevmiyorum deyişin
Ve günahsız gidişin
Beni günaha sokar ya
Zamansız gözlerini ufka dikişin var ya
Hani beni benden edişin
Hesap vermeden
Sormadan
Hani söylemeden sevişin
Buğulu gözlerinde
Bakışların beni bırakır gider ya
Hani o susuşun var ya
Sevmiyorum deyişin
Günahsız gidişin
Beni günaha sokar ya
17.07.2008 - 21:38
Seni Sevmek Diye - Uğur Arslan
Seni sevmek diye.
Seni sevmek diye buna derim ben
Sensiz sabahlara ermek
Gülmek
Seninleyken gülmek
Sensiz ne ağlamak ne de ölmek
Seni sevmek diye buna derim ben
Sevdan kucağımda üç günlük bebek
Seni sevmek yaşamak demek
Seni sevmek
Yanımdan geçerken kuru bir merhabayla
Başımı öne eğmek
Korkum
Senden aşk dilemek
Sevdamı bilmeyip yanımdan geçip giderken
Dönüp, rüzgarda uçuşan sarı saçlarını
Uzun uzun izlemek
Seni sevmek diye buna derim ben
Her yeni gün, yeni bir yangın
Her yeni gün yeni bir vurgun yerim
Seni sevmek diye buna derim ben
Güzel gözlerin ömre ömür katar
Bunu bir tek ben bilirim
Sen bu deli aşka kulak asma
Olsun
Ben sensiz gecelerde ölür ölür dirilirim
Her sabah sevginle hayata sarılır
Ve her sensiz akşamın sonunda yıkılır giderim
17.07.2008 - 21:15
Adı Sen
Bu sabah bir türkü doğdu gözlerime,
Adı sen,
Yağmurla geldi sözleri gönlümün yanaklarına çisil çisil,
Mısralardaki kelimelerin anlamı yeniden doğmakmış,
Siyah saçlarının her telinde bir ilmek,
Yeşil gözlerine bağladı, esir etti beni sonsuza dek,
Bir türkü oldu dudaklarımda seni göremediğim günler,
Bir gün mü uzak, yoksa sen mi?
İkisi de imkansız kadar uzak acı birer gerçek,
Aslında biliyorum,
Sende olmayacaksın, o bir günde asla gelmeyecek,
Bir nefes kadar yakın olsam da sana,
Sen bir girdabın dönencesi kadar uzaksın bana,
Ne yapılır adı sen?
Ne yapılır bilmem ama bir gerçek var ki,
Yağmur yağmasa da gözlerim ıslak,
Rüzgar esmese de gönlümde fırtınalar,
Güneş doğmasa da güneşim oldun sen
Hem gönlüm yorgun, hem de dilimde tükendi kelimeler,
Bir çare arasam da biliyorum ki çare sensin adı sen,
İşte imkansızın zindanlarında ki çare,
Sen ne kadar imkansızsan çarede bir o kadar imkansız,
Çözemedim yeşillim kara telli girdap düğümlerini,
Alamadım uçurum bakışlım delikanlı yüreğini,
Sevemedim seni benim sevdiğim kadar beni sevebilecek birini,
Biliyorum sonu hüzün olacak bu sevdamın,
Çünkü adı sen, soyadı imkansız,
Bunun anlamı da şu;
Demek ki benim sevdam hem adsız hemse soyadsız,
Bu sonda kabul edilemeyecek kadar imkansız…
Şerafettin Türk
16.07.2008 - 17:19
ALLAH AŞKI
Ezan nameleri giriyor penceremden
Ben o vakit huzuru içimde yaşıyorum
Açılınca ellerim semaya doğru
Kalbimin ta içinde aşkını taşıyorum...
15.07.2008 - 18:45
Sen Bilmezsin
Bilmem, aşk belki gedikler açtı yüreğimde.. Beklenmedik zamanda, beklenmedik şekilde merhaba dedi ayrılık.. Ve ben yine bana kaldım. Bıraktık birbirimizi sevgilim.. Seni çok seviyorum diye diye bıraktık.. Şimdi, ne önemi var yaşanılanların? Bittikten sonra her şey, acısı bile tazeyken, seni yaşayamamamın acısı yüreğimdeyken, ben sensizliğe değil, ben yalnızlığa alıştım. Yüreğimdesin hala ama bunu duyurmam sana. Özlüyorum seni, hem de çok ama hissettirmem sana bunu.. Çünkü, ayrılıklar bir defa yaşanır. İnsan bir kere ölür sevgilim. Bir kere doğar..
Şimdi, dolduysa gözlerim, yıkıldıysa hayallerim, bittiyse rüyam, ne anlamı vardı yağmur olacak gözyaşlarımın.. Gittik, terk ettik birbirimizi.. Çok sevmelerin ne anlamı vardı..
Ayrılmanın mantıklı olduğunu dillerimiz söyledi ama peki yüreklerimiz? Seninkini bilmiyorum ama benimki sağlıksız bu aralar..
Acısı taze her şeyin geçen günlere, haftalara inat.. Sevmişiz, hem de çok.. Ama bu sevdanın başlangıcı gibi gizemli oldu ayrılık.. Sen gittin,ben bittim.
İkimiz için seçtiğimiz şarkılar vardı.. Onları söylüyorum yalnız zamanlarımda.. Unutmamalı diyorum, unutulmaması gereken bir aşksın benim için.. Deli mavi diyorum, mavilere boyuyorum karalarımı, söylerken bu şarkıları.
Ağlayışımı çok severdin.. Hıçkırıklarımdan haz alırdın ve benim için ağladığını duymak çok güzel bir duygu derdin.. Evet, senin için ağlamak güzeldi, ama bil senin ağlayışların daha güzeldi benimkilerden.. 'Kapat'madık, kapatamadık..
Bir şiirle başlattım sevdamızı, yosun gözlü, yeşil gözlü, bu yazıyla devam eder bu sevda.. Sen bilmesen de..
15.07.2008 - 18:32
Yıldızlar
Neydi beni bu denli sıkıştıran? Kalbimde sızlayan o feci acı neyin tarifesiydi? Böyle şeylerin faturası neden bana kesildi?
Sessiz gecelerin çığlıkları hep bende odaklanıyor. Acaba neresi yanlış..? İşte bu soru damarlarımdaki bütün kanı soğuttu bi an.. Peki neydi bunun sebebi.. Nefsime karşı koyamıyorum ve hep yenik düşüyorum. Mağdurum... Bir kalp verilmişti neden bir başkasının istiyorum ki..
Şimdi her şeyden vazgeçiyorum. Hiçbir şey elde etmek değil amacım. Peki neden geceler beni kendine çekiyor. Ne istiyor benden. Ya da ben ne istiyorum! Neden yaklaşmak istiyorum gecelere.. Çok mu seviyorum karanlığı..
Cevap bulamıyorum.. Uykusuzum.. Kapatıyorum gözlerimi. Hiçbir şeyi görmek istemiyorum. Yavaş yavaş sıkıyorum kendimi. Ellerimi sımsıkı bağlıyorum gözlerime. Bir ışık sızıyor aradan. Bir umut, bir yoldu bu diyerek meraklanıyorum.. Acaba nereden geliyordu? Açıyorum gözlerimi.. korkuyorum, yavaş yavaş bakmaya çalışıyorum. Tam açamıyorum.. yarı yarı... Ve sonunda açıyorum. Yine sessiz her şey. Yanıp sönen bir cisim var sadece. Parlıyor.. Bakamıyorum. Yavaş yavaş kesiliyor. Dikkatlice bakıyorum sonunda.. Yıldızlar!
Yıldızlar mı uyutmuyor beni! Peki ama neden ben! Geceker neden üstüme düşüyor benim! Yoksa bir şeye mi özen gösteriyorum.. Bu yanıp sönen cisim de neyin nesi..? Yanıp sönüyor, yanıp sönüyor. Yanıp söndükçe bana doğru yaklaşıyor. Yaklaştıkça yaklaşıyor.. Kalp atışlarım hzlanıyor. Gittikçe kaçış yollarım imkansızlaşıyordu. Neydi bu... Az bir zaman kaldı ki öleceğim sanıyorum. Çareler arıyor, sanki git gide yok oluyordum. O an, ışık hızıyla bir cisim düşüyor önüme. Korkudan gözlerimi açamıyorum. Var oluşumdan haberdar değilim. Her yer bembeyaz. Kimsecikler yok ortalıkta. Bir o ve çaresiz ben.. Değişmeye başlıyor ve başkalaşım geçiriyor. Yavaş yavaş bir yüz, ardından omuzlar, kollar ve bacaklar! Her şeyiyle bir insan olmuştu şimdi! Korkuyorum, nasıl buralara geldim, her şey nasıl gelişti.. Sıcak yatağımda güzel bir uykuydu istediğim. Böylesine kaos değildi.
Bir ses beliriyor aniden. Kaçmak istiyorum fakat o ses.. O ses bana engel oluyor. Cesaretimi toplayarak derin bir nefes alıyorum. Ve korkusuzca arkamı dönüyorum. Hayretler içinde kalıyorum. O sesin sahibi.. Sabırsız adımlar atıyorum. Yaklaştıkça içim daha kıpır kıpır oluyor. Ve işte tam önümde duruyor. Elimi omuzlarına koyuyorum ve yüzünü bana doğru çeviriyorum. O an her şey kayboluyor. Ellerim boş kalıyor.. Saatlerce bekliyorum.. Ama nafile...
Alevler içinde yanıyor yüzüm. Ve terden sırılsıklam olmuş her yerim. Gözlerimi açıyorum. Şaşkınlıkla etrafa bakıyorum. Hayal kırıklığına uğruyorum yine. Her şey rüyaymış.. Yine uzaksın bana, yine imkansız.. Sadece kızıyorum.. Bana seni anımsatan her şeye kızıyorum..
can yücel
15.07.2008 - 18:25
Şu ânıma hediyesin
Nefes almak istiyorum. Adin hep boğazımı düğümlüyor. Konuşamıyorum, oysa çok ihtiyacım var karşıma alıp seninle konuşmaya... Ya da hıçkırasıya ağlasam karşında. Hepsi ihtiyaç bunların. Oysa yoksun artik, ne özlemek kaldı senden geriye, ne de acındırmaya gerek kaldı ağlamaklı tavırlarla. Yoksun artik, neden ağlamıyorsam, bilmiyorum ama çözüm üretiyorum hep ağlamamak için. Fotoğraflarına bakıyorum,
konuşmalarımızı okuyorum, vay be demek için.
Affet ama artik aşkın varlığından söz etmek beni çaresizliklere ve soru işaretlerine sürüklüyor. Aska inanmamak beyhudeliklerde bir kurtuluş ve inanmak istemiyorum şimdilik. Bitiriyorsan, bir cümleyle bitir bu acımı, beklemesi olmasın, çırpındırma beni can çekişen kelebekler gibi. Kendimde dayanma gücü bulamıyorum eskisi gibi. Sensizlik içinde belaya sokuyorum bu başımı. Acımasızca hırpalıyor anılar. Gel dersem nankörlük yaparım kendime, geleceksen her şeye razı olurum eskisi gibi.
Gece gece çöküşündü beni sürükleyen biçareliğime. Kim sevecekti seni benim kadar? Kim bakabilecekti kahverengi gözlerine? Kim eriyecek o bakışlarda? Kim ağlayacaktı sensizliğe benim kadar? Kim olacaktı yanında en yalnız zamanlarında? Kim özleyecekti seni yanındayken dahi? Off deli kız... Şimdi, bu saatlerde, bu günlerde birlikte olmayı planlamıştık biz... Hatta... Burayı söyleyemiyorum hep dilim kapaklanıyor kursağımda. Çöktün yine hislerime gecenin bir vakti sebepsizce. Hep yalnızlığımı geçiştirmeye çalışıyorum, oysa her anıma damga vurmuşken sen, hep başarısız kalıyorum böyle durumda. Ne yapabilirimleriminde hep sen hedef oluyorsun. Çok şey yapabilirdik belki de... Ne demeli burda? Susmalıyım yine...
Son bir şey... Belki kızacaklar bana! Ben seni hala çok......... Giriş, gelişme ve sonuç, bir aşkın anatomisine altın harflerle yazılmış.
CAN YÜCEL
15.07.2008 - 18:12
Annem.
Karanlık bir boşluktaydım
Gözüm görmez hissederdim
Yastığım yatağım yok ama pamuk yumuşaklığı bedenindeyim
Korkularımı da sevinçlerimi de seninkilerle yaşardım
Bir mutluluk dünyasıydı rahmindeki yaşamım
Seninleydim sendim içinde parçan olan Annem…
Bir gecenin sabahıydı uykumdan uyandım
Bir şey bir sebepti beni aşağı iten
Huzurumda mutluluğumda bozulmuştu
Uykumdan olduğum rahatsızlıkla paniklerdeydim
Karanlık dünyamı bozdu ışığın göz kapaklarımı aşıp
Gözlerime vurması
Sıcaklığın yoktu üşüyordum
Oda ne kokunda yok neler oluyor Annem…
İçime kadar işleyen bir soğukluk vardı ciğerlerimi dolduran
Sen yoktun sıcaklığın pamuk yumuşaklığı yatağım yoktu
Üstelik baş aşağı tutuluyordum nutkum tutuldu ağlayamadım
Ta ki popomda ki canımı yakan tokat’a kadar
Avazım çıktığınca ağlamayı
O günden bu yanada onunla yaşamayı öğrendim Annem..
Bir şeyler oluyor her yanımda bu kadar el değmezdi bana
Her yanıma dokunuluyor sıcak bir şeyler akıyor üzerimden
Üşüyorum ama güzeldi rahatladım sendeki kadar hafifim Annem
Senin kadar yumuşak olmasa da sarındım bir şeylere
Ohhh ne güzel yine senin kokun senin sıcaklığın
Olsun üşümektense, biraz daha rahatım Annem…
Beni bir daha kimseye verme Annem ….
Senden de kokundan da
Güven duyduğum koynundaki sıcaklıktan da ayırma
Alma beni kendinden sende kalayım annem ….
Acıktım sana muhtacım kanına canına ak sütüne açım annem
Doyur koynunda yatır yanında kokunda ve canında kalayım annem…
Offf annem ömrünü bana adayan son anınlarında bile
Senin öksürüğün beni öldürecek derken
Kanserin pençesinde günlerini sayan Annem….
Meğer ne emsalsiz ne kutsalmışsın
Cennetin ayaklarının altındayken onları öpemeden gönderdiğim annem…
Olsan da ayaklarının altında olsam
Olsan da rahminde canında olsam
Hep seni yaşayan senden parça olan
Cennetinden tadan bulunduğun yerde kölen olan olsam ANNEM……
Zeki Karabağ….
04.04.07
Zeki Karabağ
15.07.2008 - 18:10
Aydınlık Akşamlar
Akşamlar var ya o akşamlar
Hani elimi avuçlarının arasına alıp
Pamuk yumuşaklığıyla sevişinin olduğu akşamlar
Hani dizime başını koyup yüzünü avuçlarımın arasına alıp
Her girintisinde her noktasında dolaştığım
Sevip okşadığım akşamlar
Hani omuzunu özledim deyip başını omuzuma yaslayıp
Huzur buluyorum dediğin akşamlar
Hani topu topu beş dakikalıkta olsa o kısacık yolda
Koluma girip elimi sıkı sıkı tutuşun var ya
Sarılmak bir kere dahi olsa öpmek arzusuyla köşe bucak
Karanlık kuytu yer aradığımız akşamlar
Hani zamanın bize yetmeyip dakikaların koşarcasına ilerlediği
Gözümüzü saatten ayıramadığımız bakmaya korktuğumuz akşamlar
Hani sen yanımdayken bile sensizliği yaşayan
Tüm gözlerden bizi saklayan sana ulaşmamı sağlayan akşamlar
İşte şimdi ben karanlıkları aydınlatan
O aydınlık akşamları özlüyorum, özlüyorum, özlüyorum………
15.07.2008 - 18:08
Bu Yüreği İstiyorum
Çok şey mi istiyorum kadınım
Seni sevmeyi varlığını yaşamayı
Gözlerinde dalmayı kirpiklerine tutunup
Yüzünde dolaşmayı boynuna sarılıp sıkmayı
Sımsıkı reddedilmeden kucaklamayı
Bedenini bedenimde bütünleştirmeyi
Seni kendimde sonsuza dek hissetmeyi
Geç kalınmış beraberliği doyumsamayı
Seninle bir ömrü yaşamak istiyorum
Bir nefes sigaradan çıkan ateş ışığı kadarda olsa
Seni görmek seninim deyiş ini duymak
Hiçbir şeyin mani olamayacağı beraberliği istiyorum
Dostun arkadaşın erkeğin adamın olmayı
Hükmetmeyi korumayı gözetmeyi ve kadınım kıskanmayı istiyorum
Seni çok ve hep sevmeyi sonsuz saygı duymayı
Yüreğimde yer vermeği değil tamamını seninle doldurmayı
Kapıları kapatıp mühürlemeyi istiyorum
Göğsümü yarıp içine koymayı
Kendi arzunla orada kalmanı
Yüreğini yüreğimle birleştirip tek yürek olmanı
Yürek acını yüreğimde duymayı
Beden yorgunluğunu bedenimde hissetmeyi
Yani kadınım varlığının benimle olmasını istiyorum
Ve tüm bunları aynı yoğunlukta bana verebilecek
Sevgi dolu yüreği istiyorum
Soruyorum kadınım o yüce yürek sende var mı?
08.07.2008 - 23:50
Suskunluğundan tanırım O'nu... Yüzünde her daim nöbete duran
ve içindeki depremi maskeleyen gülücüğü bilirim.
O depremin yüreğinde açtığı derin yarıklardan en küçük bir iz yansımasa
da yüzüne, aşinayım ketumiyetine...
Bilirim ki, kabil olsa da, ters çıkarılmış bir kazağı düzeltir gibi içten
kavrayıp dışa çevirseniz ruhunu, sanki yıllar yılı söylenmeyip saklanmış,
dilin ucuna kadar gelip tutulmuş, tam haykırılacakken içe atılmış yüzlerce
sözcük, hafızaya kelepçelenmiş binlerce söz, dile getirilmemiş on binlerce
itiraz, akıtılmamış onca gözyaşı ilmek ilmek çözülüp saçılıverecektir ortalığa...
Ama o konuşmaz.
Sabırla dinler, sitemsiz kabullenir ve ruhunun derinliklerine gizlediği
çekmecelerde özenle saklar içine attıklarını...
Sadece kendisiyle baş başayken açar onları...Kimi zaman gizli bir
günlüktür çıkan çekmeceden... Yazar; ...kimi zaman da sırdaş bir
silahtır... Sıkar.
Niye bazıları ağzına geleni söyleyip rahat uyku uyurken, 'içine atan',
sessizliğe gömülüp kendi dehlizlerinin karanlığında yapayalnız kâbuslar
görmeyi seçmiştir?
Anlatmazlar ki bilesiniz...
Kimi nasıl diyeceğini bilmediğinden, kimi bildiğini de diyemediğinden, kimi
dediği halde kıymeti bilinmediğinden, kimi bir kez deyip yanlış bildiğinden,
suskunluğun o huzurlu kuytusuna sığınmıştır.
Sesini en çok yükseltenlerin en haklı sayıldığı bir dünyada, sürüye uyup
gürültüye katılmaktansa sessizliğe gömülüp haksız sayılmayı tercih
ederek tevekkülle içine kapanmıştır. İç kanamaları zaman zaman
ağzından kaçırıverse de, dudağının kenarından sızanın 'kızılcık şerbeti'
olduğuna inandırır herkesi...
Oysa ne kadar gizlemeye çalışsa da, içindeki fırtınanın birilerine fark
edileceği umudunu hep korur. Suskunluğunun her şeyi anlattığını sanır.
Sanki onca gürültü içinde birileri gözbebeklerini okuyacak ve konuşmayı
bilmeyen bir çocuğun derdini anlar gibi, iç dünyasında çağlayan nehrin
sesini duyacaktır. Başını sessizce öne eğişinden, sitemkâr imalarından,
dargın yalnızlığından derdini anlayacak, şifresini çözüp sessizliğini sese
çevirecek birini bekler umarsızca...
Oysa gürültünün çağında, kimselerin vakti yoktur,
anlatmayanın derdini anlamaya...
Kimse kimsenin gözbebeğine bakıp konuşmaz;
yüreğini dinlemeye yanaşmaz.
Öyle olunca da hepten içine kapanır 'içine atan'...
Maddi varlığını dibe çeken bu manevi yükün ağırlığıyla yaşamayı öğrenir.
Yükünü sırtlayıp, kendi iç sesiyle sohbet ederek yürümeye koyulur.
Kendine yazılmış mektuplar, meçhule karalanmış satırlar,
sadece yastığının bildiği sırlarla örer kozasını...
Sabah oldu mu, sahte gülümsemesini yüzüne yapıştırıp hayata karışır.
Anlaşılmadıkça artar ketumiyeti... Rahat hesaplaşanlara özenerek erteler
hesaplaşmalarını... Geciktirilmiş her sohbet, vazgeçilmiş her itiraf,
gösterilmemiş her tepki birbirine yapışıp koca bir ura dönüşür içinde...
Sonra kanser gibi sarar bünyesini...
İçindeki yara, yüzünde gülümseyen maskeyi aşağı çekmeye başlar
zamanla... Artık ya içindekileri kusacak, ya da hepten susacaktır.
İşte o zaman, 'iç' denilen o dipsiz derinlik, o ne atsan dolmaz sanılan kuyu
taşar aniden... Yük, taşınmaz olur. Yıllar yılı sabırla bastırılan volkan, ya
umulmadık bir tepki, ya katılırcasına bir ağlama nöbeti veya gizlenmiş bir
silah olur, gürültüyle patlar.
'İçine atan'ları bilmeyenler, kestiremezler bu ani tepkinin nedenini...
Yanlış yerde ve son günlerde ararlar ipucunu... Oysa onca yılın
suskunluğuyla kaynaya kaynaya dolmuştur yanardağ...
Ve gün gelmiş patlamıştır.
İntiharı, doğumudur 'içine atan'ın...
İlk kez yüksek sesle konuşmuştur ve çoğu kez, son olur bu...
Artık geride bıraktığı efsane konuşacaktır, kendisi yerine...
Tanırım O'nu...
Sessizliğin erdem sayıldığı bu özel dünyanın suskunları bilirler
birbirlerini...
Çareyi de bilirler.
Gözbebeklerine bakıp ruhunda kaynayan volkanı sezecek ve
şefkatle 'içeri' sızıp O'nu yukarı çekecek bir dost elini umutla beklerler.
Beynine ancak o dost eli uzanabilir.
O yoksa yedeği bir kurşundur.
06.07.2008 - 19:55
Dünya Güzeli
Can tende durdukça varlık temelim
Periler Perisi Dünya Güzeli
Sol yanım vurdukça O’ dur emelim
…….. Meleklerden aslı sanki fezalı
…….. Kâinatta eşsiz Dünya Güzeli
O’nu gördüğüm gün kalpten vuruldum
Bulanık akardım O’nda duruldum
Onsuzluğu çeke çeke yoruldum
…….. Hicrinde gözyaşım yedi gözeli
…….. Sevginle sar beni Dünya Güzeli
O’nunla dopdolu gün hafta ayım
Aşkıyla şad oldu gönül sarayım
Vuslatı olacak en kutlu payım
…….. Onsuz tenimde can, ölüm cezalı
…….. Canıma can katar Dünya Güzeli
Ömür denen vaktim her an onunla
Dolaşır damarda bu kan onunla
İftihar ediyor bu can onunla
…….. Olmadı onunla asla nizalı
…….. Ruhumun güneşi Dünya Güzeli
Gün oldu ruhunda oldum fırtına
Sitemkâr olmadı bakıp ardına
Gücenmeden aldı gamı sırtına
…….. Kendimden utandım üzdüm üzeli
…….. Hakkını helal et Dünya Güzeli
G/Sözleri kalbime sevgi indirir
İçimde tutuşan koru söndürür
Mah cemali leyli güne döndürür
…….. Siması doğuştan nurla bezeli
…….. Eritir bakışı Dünya Güzeli
Bu dünyada ondan güzel görmedim
Ondan başkasına gönül vermedim
Yâdele meyledip cana karmadım
…….. Yeşil gözleriniçizdim çizeli
…….. Çıkmadı aklımdan Dünya Güzeli
Delibal özledi bebek kokunu
Olmadı sen gibi candan yakını
Gururdur taşımak sevda yükünü
…….. Sanki dudakları balla özeli
…….. Öpmeye doyamam Dünya Güzeli
05.07.2008 - 16:43
Kavuşursak Biteriz Biz
Kavuşursak biteriz biz,
Biz mutlu sonlar katiliyiz.
Kavuşursak biteriz biz.
Sevgiyle bakan gözleri kör ederiz.
Herkesin bildiği bir aşk,
Herkesin attığı bir imza
Herkes gibi değiliz biz.
Belki biraz serseri,
Belki biraz deliyiz,
Ama kavuşursak biteriz biz.
Pervane böceğinin mum alevine sevdası
Ateş böceğinin susuzluğuyuz biz
Yanar ama su içmeyiz
Etrafında döner, alevle dansederiz.
Bize kimseden zarar gelmez,
Biz zararı ancak kendi kendimize veririz.
Severiz, özleriz, aşktan ölsek kimseye söylemeyiz.
Biz artık biz değiliz.
Ruhlar kavuşur ve konuşur gökyüzünde bir yerde
Ama bedenen kavuşursak biteriz biz.
Melekler bize ağlar, biz halimize güleriz.
Onu bilir, onu söyleriz,
Kavuşursak biteriz biz.
İki sınır ülkenin dikenli telleriyiz,
Dokunursak kanar ellerimiz.
Kimselere söylemez gizli gizli severiz
Ama kavuşursak biteriz biz.
Bir kor var içimizde yanan,
Onu küllendiremeyiz.
Görüşemeyiz, konuşamayız ve sevişemeyiz.
Bir aşk var bizi biz yapan,
Kavuşursak biteriz biz.
Biz herkes gibi değiliz.
İstadeğimiz zaman gelip,
İstediğimizde gidemeyiz.
Kahve içip, gülüp, konuşup, başbaşa yemek yiyemeyiz.
Ne bir filmdeki mutlu son,
Ne de göz yumulacak bir kaçamak değiliz biz.
Sadece özlemle severiz,
Ve kavuşursak biteriz biz.
Sevda iki kişinin birbirine aşkı değil artık.
Artık her aşk her ağızda sakız.
Biz birbirimize aslında her aşıktan daha yakınız.
Belki ayrı şehirlerdeyiz,
Ama her gece aynı mehtapta buluşur,
Yağmur yağarsa, çıkar,
Aynı yağmurun altında ıslanırız.
Bu aşkı ancak biz biliriz.
Şiirleri güvercinlerin kulağına fısıldar,
Mektupları suya yazarız.
Biz belki ayrıyız,
Ama her gün aynı geceyi sabahlarız.
Melekler bize ağlar, biz halimize güleriz.
Onu bilir onu söyleriz.
Kavuşursak biteriz biz.
.
Uğur Arslan
.
04.07.2008 - 14:52
ŞİİRDE Kİ SEVGİLİ
Ayrılıklar böyledir işte,
Kimisi unutur,kimisi büyütür içinde.
Bir kasırga gibi,
Her geçen gün,darmadağın eder insanın yüreğini.
Yıkılmadık yer bırakmak istemez.
İnanki;
Gittiğin günden beri,
Hiç gülmedi şu yüzüm.
İnsanlar, tebessüm eden sahtekar yüzüme aldandı hep.
Yokluğun içim de cehennem gibi...!
Sen artık dönmeyecek misin yani.
Girmeyecek misin,
Sana mekanlar hazırladığım şu gönlüme..
Söyle...!
Unuttu mu yoksa.!
Unutanlar gibi seninde yüreğin beni.
Şu yaralı kalbimi bilmez misin.
Durmaz gelirdin bilsen.
Koşardın belki de..
Yarım kalan,yarınlara sakladığım sevgilere.
Yeni sevdalar mı buldun yoksa;
Gittiğin yerler de.?
Kim bilir; kimlerin gönül tahtındasın şimdi..
Hiç düşünürmüsün...
Bir deli yüreğin seni her durakta beklediğini...
Düşünürmüsün söyle...!
Çokmu geç kaldım yani,
Sana söylemek için,
Seni ne kadar sevdiğimi...
Söylüyorum işte..
Duy beni..!
Rüzgarlar getirmez mi sana sesimi.?
Eğer ki duyarda gelmezsen..
Gözyaşlarım aksın yüreğine bir ömür..! ! !
Hep ağlamaklı olsun yüreğin..
Yüreğimde ki; saklı kalmış sevgili...
Sende bilme kim olduğunu senin.
şiirdeki sevgili,sende bilme....
sende bilme...
sende bilme kim olduğunu senin.
yazan:
Hasibe atış.
Toplam 776 mesaj bulundu