Suya hasret çöllere kanlanmış asırlardan Zamanın en hasına gözde bir sultan düştü Kurtuldu kara tarih küf kokulu sırlardan Kirlenmiş perdelerin nakışına tan düştü
Bulutlar gözü yaşlı yağmurlarla bekledi Nefret kokan bir çağa gül kokusu ekledi
İsa’nın son müjdesi, İbrahim’in duası Âmine’nin rüyada gördüğü kutlu Nebi Ebu Kubeys dağında doğan büyük davası Aydınlattı Yemeni, Hadramevti, Halebi
Yeşerdi tüm kâinat parmağında ki suyla Güller bir başka açtı Nebi’nin kokusuyla
Âsuman’ın çehresi değişti senin ile Yıldızlar gecelerin saçlarını tarıyor Nasipsizler son Nebi bekliyorlar nâfile Bahîra bulutlarda kendini kurtarıyor
Yeryüzünde çiçekler başka açtı bu bahar Kâinat bu muştuyla gülüyordu aheste Yönünü en nadide güne dönmüştü seher Bülbüller bile mesrur ötüyordu kafeste
Mudar’ın tüm putları birer birer yıkıldı Utancın tarihinden Nebî ile çıkıldı
Kırk yaşında nur doğdu Hirâ’da senin ile Bulutlar selamını Uhud’a dek taşıyor Mahrumiyet düşüyor gökten Ebu Cehil’e Ömer, Erkam yolunda Nebî’ye ulaşıyor
Varaka heyecanlı Hadice’nin sesinde “Ah! Diyordu Ey Nebi, seni kovduğu günde yanında ben olsaydım kavminin ensesinde seninle ağlar idim, gülerdim güldüğünde”
Vücudunu Taif’te siper eder iken Zeyd Musab’ın ellerinde Hudayr’ın oğlu Useyd
Akâbe’de yazıldı bir tarih senin ile Yesrip bir medeniyet oldu talih kuşunda Hicret ile yürüdü halk, kafile kafile Necaşi zor sınavın en mesrur yokuşunda
Müşrikler Sevr’e geldi örümcek ağı perde Süraka iz peşinde Ebu Bekir muzdarip Nebi’de teslimiyet, mucizeler siperde “Korkma ey arkadaşım Allah bırakmaz garip”
Vedâ tepesinde gün doğar peygamber ile Nur’a gark ediyordu ulaştığı her yeri Vardı şanslı mekana Kuba’daki menzile Eyyub el-Ensarî’nin daha arttı değeri
Sevdi bütün kâinat Allah sevmişti O’nu Mutluluk yağmurları döküyordu asuman Zorba krallıkların görünüyordu sonu O’nu bir rahmet gibi kucaklamıştı zaman
Ey mazlumlar ağlayın, rahmet: gözün döktüğü Hatırlayın nasıl da inler hurma kütüğü
Batıl zail olmuştu Hak geldi senin ile Bir bir yıkılıyordu Lat, Menat,Uzza; Hübel Merhamet deryasından, rahmet sızar cahile Bekliyor zaman yine Ey Nebi, bekletme gel
Ey yiğit Sümeyye’ler, Ey İslam’ın kızları Kurtuldunuz kan sızan utanç duvarlarından Şimdi bir başka doğar ümmetin yıldızları Karanlığı sıyırır bir çağın esrarından
Zemzemin suyu damlar siyah kaküllerinden Misk kokusu duyulur çehrende güllerinden
Zaman seni bekliyor sünnetinle gel artık Kararmış umutlara nur gibi doğmaz mısın Tanımaz Sen’in nurun ne yar, ne engel artık Hüsran bulutlarını nurunla boğmaz mısın
Bu kaçıncı şiirim sana Kaçıncı duygulanışım unuttum. Bir seni unutmadım, Unutamam şafak saçlım Caferağalım.
Yüreğimin bir yerlerinde yasak Mercan İçinde sen. Sen Bambaşka yüklendin bu gece omuzlarıma, Bambaşka aktın gözlerimden
Bu gece bütün İstanbul sustu, Barları, pavyonları, Tüm radyoları susturdu Derin derin nefeslerim içimin offları.
Ahh Şimdi Mercan da olmak vardı, Seni dolu dolu yaşamak. Girip deniz dibine, Diyarbakır çömelmesi yapıp Sensizliğe ağlamak vardı tuzlu tuzlu.. Rüzgarın ağaçlara söylettiği Kürdün gelinini dinlemek vardı Sarmak vardı gelini kollarıma Öpmek, dolusun doluya koklamak.
Yani beğendin mi yaptığını be kadın Şu halime bak Hem Mercan yasak hem sen yasaksıın.
Artık cebimin ekranında 'miladım arıyor ' diye bir yazı da çıkmıyor. Biliyor musun tüm zil seslerini kapattım. Bir tek sana mahsus yaptım'sen imkansızsın' sensizlik imkansız' melodisini. Ne sesin geliyor Ne melodin çalıyor artık, İyice imkansızlaştın.
Bari bir yerlerden bir mesaj yaz Mercan yasağını kaldır. 12 eylül muhtırası gibi İçime işlettin verdiğim sözü.
Bir tek seni unutamadım. gamsızlığını, Vefasızlığını birde. Nasıl unutabilirim ki; sensizliğin kaldı bende.
Bir rüzgâr gibi Dokundu keder yüreğime Elemler can verdi gözbebeklerimde Kızıla boyandı duygularım En nadide çiçekler üşüdü Sol yanıma cemre düşüne Bahar utandı Filizlendi hazan mevsiminde Hüzzam şarkıları kemanımda Allah’ım Bu nasıl andı Her şey yandı Nefesimin dokunduğu her şey! Beni serseri sanan Beni anlamayandı Koydu kilitledi döşüne Boynu bükük bir mahkûm gibi Hücrelerime dek işledi ayrılığın buz gibi nefesi Dokundu yüreğime Elem ve hüzün
Davran oğul silkin hele göreyim seni Paslı kılıçları kından sıyırmak gerek Sen yay ol ben günbatıya gereyim seni Hak ile batılı anda ayırmak gerek
Sen ey oğul, sen tarihle aynı yaşıtsın Bir ateş yak yeni baştan arzı üşütsün Bir ün ver ta Altaylar'dan Tuna işitsin Türkünü cümle cihana duyurmak gerek
Zulme, zalime hiddetin Yavuz'ca olsun 'Töre'nle yaşa adabın Oğuz'ca olsun Mazlumlara muhabbetin Yunus'ca olsun Açığı giydirmek, açı doyurmak gerek.
Parlayıp parlayıp, sönüşün yalan Sahte aldatıcı gülüşün yalan Az mı aldattın bu yüreği Gidişin gibi dönüşün de yalan. Terk edişin gibi sevişin de yalan Kendini pişman edişinde yalan Yıllar yaşananlara şahit Var oluşun gibi bitişinde yalan. Yanağından dökülen gözyaşın yalan Baharın sahte...Kışın yalan Bak...bedelini ben ödüyorum Senin darağacındaki başın yalan. Kendin gibi gözlerin de yalan Bana verdiğin sözlerin de yalan Bekle sabah olacak desen de Sahtekar...senin gündüzlerin de yalan. Rüyalar acıtıcı...geceler yalan Uydurduğun bilmeceler yalan Sen dünden bahsediyorsun ama Bence çok daha önceler yalan. Dünyama dışardan bakışın yalan Yüreğime sevgiyle akışın yalan Gök gibi gürlüyorsun ama... Şimşek gibi çakışın yalan.
Adını Koyamadığım Sen adını koyamadığım Sen yaşanmadan da bana sevmenin ne olduğunu anlatan Hiçbir zaman kimseden görmediğim Yakınlığı hissettirensin Uzun geceler boyu seninleydim Yanımda olmasan da seninleydim ben Gözlerin gözlerim de,ellerin ellerim de Seninleydim ben Sen adını koyamadığım Romantik bir şarkıda dans ettiğim Rüyalarımı süsleyen Hayalimde yaşattığım Adını koyamadığım Gizli sevdamsın
Belki de ben sana âşık olmazdım Öyle bakmasaydı eğer gözlerin Uğruna her şeyi göze almazdım Bin beter çileye değer gözlerin
Dizlerim titrerdi gördüğüm anda Donup kalırdım hep ellerim yanda Nasıl oldu bilmem kısa zamanda Kanıma işlemiş meğer gözlerin
Çalınan uykumun hırsızıdırlar İşte tam şuramda bir sızıdırlar Her gece mehtabın yıldızıdırlar Her sabah güneşle doğar gözlerin
Peşinde pervane döner gezerim Sana göz koyanı yıkar ezerim Sen canımı iste,nasıl üzerim Korkarım sellerce yağar gözlerin
Bir bakış bu kadar zarif mi olur Öyle kolay kolay tarif mi olur Sırrını çözen de ârif mi olur Beni mânâlara boğar gözlerin
Böyle bir güzellik dile zor gelir Kaleme kâğıda bu iş ar gelir Cümleler yetersiz lûgat dar gelir Hangi iltifata sığar gözlerin Her türlü cefaya değer gözlerin
Bu gün güneşim özlem ufuklarından yakıyor tenimi Dağların nefesi ürkütüyor beni Gözlerime sonbahar hakim, yanaklarımda yağmurlar. Hasret dallarına konmuş güvercin misali Yelkeni parcalanmış sal gibiyim Kırbaclanır her gün yüreğim Gurbetin sessiz türküsü gırtlağıma tıkanmış Salkım salkım damlar hasretin içime Ufukların kucakladığı ay ışığına yansır gözlerin Gecenin bir ayazında cigara ziftlenir,dumanından okurum seni Çatlayan avucumun içinde resmine bulanır gözyaşlarım Ey benim sarı yoncadan nazlı maralım Nezaman yakınlaşır uzaklar Buralarda şehir dağ gibi düşer üstüme Zaman bir adım onumde Güz aylarına mahküm çıplak çınar ağacı gibiyim Dudaklarıma bulanır, gözlerimden akan sen Nemrut yamaçlarına yapışmış bir dal gibiyim Köklerim yorgun. Dön artık nolursun, nefesim seni aracasına, Hergün biraz daha terkediyor...
İsmail’im gezdim Çölemerik'de, Gördüm, Çanakkale daha geride, İbadet ederiz aynı camide, Dinsizlik isteyen defolup gitsin! ...................................İSMAİL SAĞIR
ve gidiyorsun işte onca yaşanmışlıklar bir ayrılığın derinliklerinde kayboluyor. çaresiz susmalar kalıyor yine bana. inimde derin çığlıklar, gözlerin dalga dalda boğuyor beni...
biliyorum tesellsi yok ayrılıkların giden bir daha dönmeyecekse,hiç bir söz bişey ifade edemez yürek hayata sağırdır artık.
giden gider ve sen mayınlı bir hasretin yolunda dağılır kalırsın.
ve gidiyorsun işte,gücüm yok elveda demeye...
' Bugün gözlerini kapattın umudun karanlığına, sabret elbet açacaksın gözlerini başka bir umudun sabahına.'
GÖZLERİNDE HÜZÜN YÜREĞİNDE SEVDA ATEŞİ VAR AĞLAMA ÇOCUK SENİ ANLAYANDA ÇIKAR BELKİ KIZIYORSUN KENDİNE NEDEN O, NEDEN DİYE ANLAMAK İÇİN UĞRAŞMA ÇOCUK ANLAYAMASIN
İÇİMDE ESEN ŞU FIRTINA BİTSİN DİYORSUN AĞLAYAN GÖZLERİM DİNSİN DİYORSUN ŞU KANAYAN YARAMA MELHEM OLSUN DİYORSUN OLDUMU! ÇOCUK OLDU MU? SÖYLE İÇİNDE ESEN FIRTINA DURDU MU? YA GÖZLERİNDEKİ PINAR SUSTU MU? YA KANAYAN YARAN BAŞ TUTTU MU?
KÖRÜ KÖRÜNE BAĞLANMA ÇOÇUK GÖZLERİNİ AÇ ETRAFINA BAK YALAN YANLIŞMIŞ SEVDA DENEN ŞEY DERSİN NERDEN DÜŞTÜM BU YANGINA DERSİN DERTLERE ÇARE BULUNMUYOR DERSİN YOL YAKINKEN DÖN ÇOCUK DÖNNNNNNNN……
BIRAK KANASIN YARAN, BELKİ İYİLEŞİR ZAMANLA DERTLER BİTER, BELKİ DURULUR ZAMANLA YÜREĞİNİN ATEŞİ, BELKİ KÜL OLUR ZAMANLA AYAKTA DURMAYA ÇALIŞ ÇOCUK DURMAYA ÇALIŞŞŞ
GÖZLERİN AÇILINCA BİR DAHA YANILMAM DİYORSUN İKİ TATLI SÖZE KANIP TEKRAR YANILIYORSUN YETER ARTIK KÜÇÜK ÇOCUK BÜYÜ ARTIK BÜYÜ ETRAFINA BAK DA UYAN ARTIK AÇ GÖZLERİNİ
İNSANOĞLU ZALİMDİR, VEFASIZDIR ANLA HAYATIN OYUNLARINI ANLA ARTIK ZAMANIN DOLDU BÜYÜ ÇOCUK BÜYÜ BÜYÜDE HAYATIN CİLVESİNE KARŞI DİMDİK DUR ÇOCUK
17. 01. 2004 A.EREN
YİNE YALNIZIM TEK BAŞIMA DOLAŞIYORUM KARANLIK SOKAKLARI KAYBOLMUŞ GİBİYİM SENSİZ BAZEN DİYORUM BIRAK GEÇMİŞ GÜNLERİ SADECE GÖNLÜM HATIRLASIN DİYE
AMA DAYANILMAZ BİR ACI BU İÇİMDEKİ AŞK ADINA ALDIĞIN SOLUKLAR BOĞAZIMDA DÜĞÜMLENİYORDU BANA İNAT YİNE YĞMUR YAĞIYOR BÜTÜN SEVGİLERİ İÇİMDEN ATIP YOK OLMAK GELDİ AKLIMA
YİNE YALNIZIM BU ŞEHİRDE UYKULAR HARAM BANA BAK GEÇİYORUM MEVSİM GİBİ KAPINDAN BENİ FARKETMESEN BİLE BEN SENİ HAYALİMDE TEK ÇİZGİ OLARAK ÇİZDİM SEN BİLMESEN BİLE İŞTE BEN SENİ ÖLESİYE SEVDİM
YİNE YALNIZIM, ÇARESİZİM SENSİZLİK KADAR KÖTÜ BİŞEY YOKMUŞ İÇİMDEKİ HASRET HERŞEYE BEDELMİŞ SEN ‘’SENİ SEVDİĞİMİ BİLMESEN BİLE’’ İŞTE BENDEKKİ ÖYLE BİR TUTKUYDU Kİ SANA KARŞI
SÖKÜP ATAMADIĞIM KİMSELERE SATAMADIĞIM SEN İŞTE ÖYLESİNE İÇİMDEYDİN Kİ SENSİZ BİLE SENİ YAŞIYORDUM BİLİYORUM SEN BENİM YAĞMURLARIMDA GEZEMEZSİN ÜŞÜRSÜN AMA BİLİYORMUSUN BEN SENİN ESTİRSİĞİN FIRTINADA BİLE DİMDİK AYAKTA DURDUM BEN İŞTE SENİ ÖYLE SEVDİM SEN SEVİLDİĞİNİ BİLMESEN BİLE
YİNE YALNIZIM ÖLÜMÜN SOĞUKLUĞUNDA SANA GEL DİYEMEZDİM ÇÜNKÜ SEN SIMSICAKTIN UNUTAMIYORDUM O AN BİLE AKLIMDAN ÇIKMIYORDUN DELİ GİBİ SEVMİŞİM SENİ BEN BİLE BU KADARINI UMMAZDIM KENDİMDEN YOKLUĞUN ÖLÜMMÜŞ MEĞER ANLAYAMAMIŞIM TAKİ ÖLÜMÜN SESSİZLİĞİNİ İÇİMDE HİSSEDENE KADAR BEN İŞTE SENİ ÖYLE SEVVDİM BEN MUTLULUĞU BİLE SENSİZLİKTE ARAMIŞTIM SEN MUTLU OL DİYE ÇÜNKÜ BEN SENİ ÖLESİYE SEVDİM…..
23. 01. 2004 A. EREN
AVUNTU
BİR GÜN DAHA BİTTİ İŞTE YİNE SENSİZ İÇİMDE ESEN FIRTINADAN HABERSİZCE GEÇİP GİTTİN YİNE HAYATIMDAN TAM BULDUM DERKEN YOK OLDUN SESSİZCE ARTIK AĞLAMIYORUM BİLİYORMUSUN SENSİZİM DİYE HAYATTA YÜZLEŞMEYİ ÖĞRENDİM SEN GİTTİKTEN SONRA YENİ BİR DÜNYA KURDUM KENDİME YAPAYALNNIZ TEK BAŞIMA SENİ GÖRÜNCE DÜNYAM YIKILDI MEĞERKİ HERŞEY SADECE AVUNTUYMUŞ
Ben seni kocaman bir yürekle sevdim. Gözlerim değil, yüreğimdi seni gören. Sen damarlarımdaki kana karışıp, geldin oturdun yüreğime. Bir başka yerde olamazdın zaten. Sen, benim en değerli yerimde, yüreğimde olmalıydın, orada kalmalıydın. çok aşka ev sahipliği yapan bu yürek, ilk kez bu kadar kolay kabullendi seni. Herhangi bir konuk değildin artık. Bu yüzden ne ağırlama faslı vardı, ne de uğurlama. O yüreğin gerçek sahibiydin.
Şimdi sonbahar, kışa giriyoruz ya... Ben dört mevsim baharı yaşadım seninle. çiçek çiçek açtın yüreğimde. Gökkuşağı zayıf kaldı, senin renklerin karşısında. Taze bir yaprak gibi yeşildin. Açelya idin pembeliğinle. Üzerine çiğ taneleri düşmüş sarı güldün. Kırmızıydın bir ateş gibi. Ve maviydin... En çok bu renkle anmayı sevdim seni. Denize tutkundum, denizi sensiz, seni de denizsiz düşünemedim.
Seni severken dünyayı da sevdim ben, insanları da... Kendime bile dar gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatın sahibiydim artık. En kızgın, en tahammülsüz olduğum anlarda bile, seni düşünmek yetti bana. İçimdeki sevinç yüzüme yansıdı, güldüm. Beni öylesine güldüren senin sevgindi ve ben kaygısız, içten gülüşün ne demek olduğunu, nasıl güzel bir şey olduğunu anladım seninle...
Her şeye rağmen sevdim seni. Güçlüydüm ve aşamayacağım hiçbir zorluk yoktu. Koca bir kente, koca bir ülkeye kafa tutabilirdim. Sen elimden tuttuğunda, patlamaya hazır bir volkan gibi hissederdim kendimi. Menzil sendin ve ben o menzile ulaşmak için önüme çıkan her şeyi yok edebilirdim. Sana ulaşmamı engelleyecek her şeyi eritirdim, kül ederdim. Sana ulaştığımdaysa sakin bir göle dönüşürdüm. Ve o göle bir tek sen girebilirdin.
Sevdim ve hayrandım da... Her halin çekti beni. Duruşunu, uyumanı, gülmeni, kızmanı, şaşkınlığını, saflığını, kurnazlığını, çocukluğunu, olgunluğunu sevdim. Sesini de sevdim suskunluğunu da. Küçük oyunlarını, kaprislerini, sitemlerini, korkularını sevdim. Seni ve o doyumsuz sevdanı, uçarı sevdanı anlatacak kelime bulamadım çoğu zaman. Sığmadın cümlelere ve hiçbir cümle seni yeterince tarif edecek kadar derin olmadı.
Seni severken yorulmadım. çünkü sen yaşam kaynağıydın. Her gün yenilendim. Seninle çoğaldım, büyüdüm. Eksik kalan neyim varsa tamamladın. Ölmeyecektim çünkü sen ölmezliğin ta kendisiydin.
Sendin umutlarımın en azılı katili Öldürdün yüreğimi, canımı da alsaydın Akıtsaydın yerlere dökseydin al kanımı İçimde sevgin kalan yanımı da alsaydın
Sensiz yaşamaktansa ölmek bana revadır Ne gözümde para, pul ne şöhret aşkı vardır Sevdansız dünya bana inan ki dört duvardır Harcadın dünlerimi yarını da alsaydın...
Biliyorum yorgunsun.! Gidişler böyle yorgun mu bırakır insanı.? Geride kalanı böyle yalnız mı.? Hüzün kokuyor yalnızlığım. Ağlayışlarımı yutkunuyorum Hüzünlü bir melodinin geçiminde..!
YALNIZLIĞIM... YANIMDA KİMSE OLMADAĞINDAN DEĞİL... SEN OLMADIĞINDANDIR...! ! !
Ya işte böyle gözüm, bakıyorum da şunlara, şaşıyorum. Canım sıkılıyor, Allah canımı alsın. Zengin babaları sayesinde, lüks arabalarla, gündelik sevgili değiştiren, aşkı ve sevdayı iki öpücük zannedenlere kızıyorum. Kızdığım gibi de acıyorum. Bana ne diyemiyorum işte. Takıyorum kafama. Bölüyorum uykularımı. Çünkü bu gençlik bizim bizim.. Anlat anlat diyorsun ya ikide bir, yaralı yüreğimle yaralamak istemezdim seni. Ama sevda ne demek, ama gönül ne demek, vefa ne demek ve ben seni nasıl sevmişim vay vay ki vay. Ben, insanların toprakla haşır neşir olduğu, çocuklarına helal lokma için terlerini toprağa akıtan, eli nasırlı mı nasırlı, yüzü güneş yanığı, gönlü ezelden yanık, güneşin toprakla öpüştüğü, buram buram dert, buram buram hasret, buram buram sevda kokan, hürriyet sevdalısı milyonlarca gençten biriyim. Anam, abdestsiz göğsünü vermemiş bana,ola ki Allah'a ola ki Vatana, ve ola ki sevdiklerine ihanet eder diye. Anamın ak ve helal sütünden midir nedir? Vefasızlığın v' si yoktur kitabımızda. Hele güzelim sevdiğini yarı yolda bırakmak nankörlüğün ve namertliğin en adisi budur işte. Gönül dersen gönül, yürek dersen yürek, aşk dersen aşk, bırak duygularımı yüreğimde. Yüreğimde bul kendini. Gel gör ki nasıl sevmişim seni, vah vah. 18'inde deli taylara benzer kızlarımız, geçit vermez yüce dağ gibi heybetli, şahin bakışlarında mertlik ama yufkadır yürekleri. Onlar ki sevdiklerine toprak kadar vefalı onlar ki sevdiklerine gün gibi, güneş gibi sadık, kardelen çiçekleri kadar sabırlı, ki onlarda iffet, ki onlarda edep. Onlar sevdiler mi başka severler güzelim. 21.asırda ne Karacaoğlan' ı ne Köroğlu' nu ne de Ferhat'ı aratır yiğitlerimiz. Gönül, bu ya hep ulaşılmaz, erişilmez dallara bağlanır. Çile ise çile dert ise dert, pes etmek mi asla. Ve yiğitliğin kitabı yazılmaz gülüm. Yiğitlik yürekte gönülde gizlidir. Yiğitlik sadece bilekte değil. Bizi biz eden bizi farklı kılan bu düşüncemiz bu gönlümüz. Çünkü biz sevdiğimizi iki öpücük niyetine değil, Allah'ın bir emanet kuşu bilip, bir ömür boyu aynı yastıkta bir ömür sürmek için severiz. Ben sevdiğime gel dediğim vakit dağları yırtıp gelen, git dediğim vakit kaşlarını çatmadan, arkasına bakmadan gidendir. Zannetme ki korkudan, edepten, gönülden, sevgiden. İşte güzelim, diyorum ya iki de bir, gönül dersem gönül, yürek dersem yürek, aşk dersem aşk, bırak duygularımı yüreğimde, yüreğimde bul kendini. Gel gör ki nasıl sevmişim seni vah vah.
Saclarindan bir tel aldim, Haberin var mi yar yar. Ben gönlümü sana verdim, Haberin var mi yar yar. Gözden uzak dilden irak, Ben seni sevmisim eyvah Haberin var mi yar yar, Haberin var mi haber var mi.
Gözler Kalbin aynasidir, Yalan söylermi yar yar. Aldatan gözleri gördüm oda sende mi yar yar Gözden uzakdilden irak, Beni seni sevmisim eyvah Haberin var mi yar yar Haberin var mi yar yar haberin var mi.
Son hatiran kaldi bende onuda alsana yar yar Yaptiginla mutlumusun söyle sen bana. Gözden uzak dilden irak, Ben seni sevmisim eyvah Haberin varmi yar yar, Haberin varmi yar yar haberin varmi.
Olduğum gibi kim görebilir beni Ne rengim var benim, ne nişanım Benim de bildiğim sırlar var diyeceksin ama Hem o sırlarım ben, hem de o sırları saklayanım Bu gönül ne vakit durulacak bilmem Ama şu anda hiç kımıldamadan duran ...
06.06.2009 - 17:39
Seyit Kılıç -Ey Nebi
Suya hasret çöllere kanlanmış asırlardan
Zamanın en hasına gözde bir sultan düştü
Kurtuldu kara tarih küf kokulu sırlardan
Kirlenmiş perdelerin nakışına tan düştü
Bulutlar gözü yaşlı yağmurlarla bekledi
Nefret kokan bir çağa gül kokusu ekledi
Uyuyan bir insanlık uyandı senin ile
Güneşin şavkı çöktü gül çehreli yüzlere
Merhamet deryasından şefkat vurdu sahile
Seninle umut yağdı göklerden öksüzlere
İsa’nın son müjdesi, İbrahim’in duası
Âmine’nin rüyada gördüğü kutlu Nebi
Ebu Kubeys dağında doğan büyük davası
Aydınlattı Yemeni, Hadramevti, Halebi
Yeşerdi tüm kâinat parmağında ki suyla
Güller bir başka açtı Nebi’nin kokusuyla
Âsuman’ın çehresi değişti senin ile
Yıldızlar gecelerin saçlarını tarıyor
Nasipsizler son Nebi bekliyorlar nâfile
Bahîra bulutlarda kendini kurtarıyor
Yeryüzünde çiçekler başka açtı bu bahar
Kâinat bu muştuyla gülüyordu aheste
Yönünü en nadide güne dönmüştü seher
Bülbüller bile mesrur ötüyordu kafeste
Mudar’ın tüm putları birer birer yıkıldı
Utancın tarihinden Nebî ile çıkıldı
Kırk yaşında nur doğdu Hirâ’da senin ile
Bulutlar selamını Uhud’a dek taşıyor
Mahrumiyet düşüyor gökten Ebu Cehil’e
Ömer, Erkam yolunda Nebî’ye ulaşıyor
Varaka heyecanlı Hadice’nin sesinde
“Ah! Diyordu Ey Nebi, seni kovduğu günde
yanında ben olsaydım kavminin ensesinde
seninle ağlar idim, gülerdim güldüğünde”
Vücudunu Taif’te siper eder iken Zeyd
Musab’ın ellerinde Hudayr’ın oğlu Useyd
Akâbe’de yazıldı bir tarih senin ile
Yesrip bir medeniyet oldu talih kuşunda
Hicret ile yürüdü halk, kafile kafile
Necaşi zor sınavın en mesrur yokuşunda
Müşrikler Sevr’e geldi örümcek ağı perde
Süraka iz peşinde Ebu Bekir muzdarip
Nebi’de teslimiyet, mucizeler siperde
“Korkma ey arkadaşım Allah bırakmaz garip”
Vedâ tepesinde gün doğar peygamber ile
Nur’a gark ediyordu ulaştığı her yeri
Vardı şanslı mekana Kuba’daki menzile
Eyyub el-Ensarî’nin daha arttı değeri
Sevdi bütün kâinat Allah sevmişti O’nu
Mutluluk yağmurları döküyordu asuman
Zorba krallıkların görünüyordu sonu
O’nu bir rahmet gibi kucaklamıştı zaman
Ey mazlumlar ağlayın, rahmet: gözün döktüğü
Hatırlayın nasıl da inler hurma kütüğü
Batıl zail olmuştu Hak geldi senin ile
Bir bir yıkılıyordu Lat, Menat,Uzza; Hübel
Merhamet deryasından, rahmet sızar cahile
Bekliyor zaman yine Ey Nebi, bekletme gel
Ey yiğit Sümeyye’ler, Ey İslam’ın kızları
Kurtuldunuz kan sızan utanç duvarlarından
Şimdi bir başka doğar ümmetin yıldızları
Karanlığı sıyırır bir çağın esrarından
Zemzemin suyu damlar siyah kaküllerinden
Misk kokusu duyulur çehrende güllerinden
Zaman seni bekliyor sünnetinle gel artık
Kararmış umutlara nur gibi doğmaz mısın
Tanımaz Sen’in nurun ne yar, ne engel artık
Hüsran bulutlarını nurunla boğmaz mısın
Seyit Kılıç
06.06.2009 - 16:37
ne zaman geleceksin
Bu sevda gönlümde sönüp
Bitince mi geleceksin
Çamurlu yollarda kalıp
Batınca mı geleceksin
Değdin gönül otağıma
Sel akıttın batağıma
Sensiz buzdan yatağıma
Yatınca mı geleceksin
Al kendini koy yerime
Bir cevap ver bu deline
Ortalığı birbirine
Katınca mı geleceksin
Bulandırıp nehirleri
Viran edip şehirleri
Şerbet diye zehirleri
Yutunca mı geleceksin
Ağlatırsın için için
Sesin çıkmaz söyle niçin
Bu yüreğim ağyar için
Atınca mı geleceksin
Tıpkı Celal’in dediği
Aşamadın bir gediği
Serimde ecel düdüğü
Ötünce mi geleceksin
13 Aralık 2007 Sivas
Celalettin TOKMAK
06.06.2009 - 01:40
SENSİZLİĞİN KALDI BENDE
Bu kaçıncı şiirim sana
Kaçıncı duygulanışım unuttum.
Bir seni unutmadım,
Unutamam şafak saçlım
Caferağalım.
Yüreğimin bir yerlerinde yasak Mercan
İçinde sen.
Sen
Bambaşka yüklendin bu gece omuzlarıma,
Bambaşka aktın gözlerimden
Bu gece bütün İstanbul sustu,
Barları, pavyonları,
Tüm radyoları susturdu
Derin derin nefeslerim
içimin offları.
Ahh
Şimdi Mercan da olmak vardı,
Seni dolu dolu yaşamak.
Girip deniz dibine,
Diyarbakır çömelmesi yapıp
Sensizliğe ağlamak vardı tuzlu tuzlu..
Rüzgarın ağaçlara söylettiği
Kürdün gelinini dinlemek vardı
Sarmak vardı gelini kollarıma
Öpmek,
dolusun doluya koklamak.
Yani beğendin mi yaptığını be kadın
Şu halime bak
Hem Mercan yasak
hem sen yasaksıın.
Artık cebimin ekranında
'miladım arıyor '
diye bir yazı da çıkmıyor.
Biliyor musun
tüm zil seslerini kapattım.
Bir tek sana mahsus yaptım'sen imkansızsın'
sensizlik imkansız' melodisini.
Ne sesin geliyor
Ne melodin çalıyor artık,
İyice imkansızlaştın.
Bari bir yerlerden bir mesaj yaz
Mercan yasağını kaldır.
12 eylül muhtırası gibi
İçime işlettin verdiğim sözü.
Bir tek seni unutamadım.
gamsızlığını,
Vefasızlığını birde.
Nasıl unutabilirim ki;
sensizliğin kaldı bende.
Bekir UĞURLU
05.06.2009 - 22:08
Hüzün Şarkısı
Bir rüzgâr gibi
Dokundu keder yüreğime
Elemler can verdi gözbebeklerimde
Kızıla boyandı duygularım
En nadide çiçekler üşüdü
Sol yanıma cemre düşüne
Bahar utandı
Filizlendi hazan mevsiminde
Hüzzam şarkıları kemanımda
Allah’ım
Bu nasıl andı
Her şey yandı
Nefesimin dokunduğu her şey!
Beni serseri sanan
Beni anlamayandı
Koydu kilitledi döşüne
Boynu bükük bir mahkûm gibi
Hücrelerime dek işledi ayrılığın buz gibi nefesi
Dokundu yüreğime
Elem ve hüzün
Yusuf Öztürk
05.06.2009 - 20:57
Oğul...
Davran oğul silkin hele göreyim seni
Paslı kılıçları kından sıyırmak gerek
Sen yay ol ben günbatıya gereyim seni
Hak ile batılı anda ayırmak gerek
Sen ey oğul, sen tarihle aynı yaşıtsın
Bir ateş yak yeni baştan arzı üşütsün
Bir ün ver ta Altaylar'dan Tuna işitsin
Türkünü cümle cihana duyurmak gerek
Zulme, zalime hiddetin Yavuz'ca olsun
'Töre'nle yaşa adabın Oğuz'ca olsun
Mazlumlara muhabbetin Yunus'ca olsun
Açığı giydirmek, açı doyurmak gerek.
05/06/2009
Ümit Karataş
04.06.2009 - 17:41
Sana Doğru
Sana ulaşan yoldur adımladığım
Yönüm hep sanadır yar gelişim sana
Sensin ecelim gibi yudumladığım
Ölüm...Başım üstüne gülüşüm sana
Seneler çabuk geçmiş yıllanmış sevdam
Yalım alaz içinde küllenmiş sevdam
Eli böğrüne düşmüş dillenmiş sevdam
Boynu bükük ve mahzun kalışım sana
Ümit Karataş
03.06.2009 - 14:30
[[[]]]Darağacındaki başın yalan[[[]]]
Parlayıp parlayıp, sönüşün yalan
Sahte aldatıcı gülüşün yalan
Az mı aldattın bu yüreği
Gidişin gibi dönüşün de yalan.
Terk edişin gibi sevişin de yalan
Kendini pişman edişinde yalan
Yıllar yaşananlara şahit
Var oluşun gibi bitişinde yalan.
Yanağından dökülen gözyaşın yalan
Baharın sahte...Kışın yalan
Bak...bedelini ben ödüyorum
Senin darağacındaki başın yalan.
Kendin gibi gözlerin de yalan
Bana verdiğin sözlerin de yalan
Bekle sabah olacak desen de
Sahtekar...senin gündüzlerin de yalan.
Rüyalar acıtıcı...geceler yalan
Uydurduğun bilmeceler yalan
Sen dünden bahsediyorsun ama
Bence çok daha önceler yalan.
Dünyama dışardan bakışın yalan
Yüreğime sevgiyle akışın yalan
Gök gibi gürlüyorsun ama...
Şimşek gibi çakışın yalan.
Kemal Yazan
01.06.2009 - 03:01
Adını Koyamadığım
Sen adını koyamadığım
Sen yaşanmadan da bana sevmenin ne olduğunu anlatan
Hiçbir zaman kimseden görmediğim
Yakınlığı hissettirensin
Uzun geceler boyu seninleydim
Yanımda olmasan da seninleydim ben
Gözlerin gözlerim de,ellerin ellerim de
Seninleydim ben
Sen adını koyamadığım
Romantik bir şarkıda dans ettiğim
Rüyalarımı süsleyen
Hayalimde yaşattığım
Adını koyamadığım
Gizli sevdamsın
Mehtap Onan
31.05.2009 - 23:14
Gözlerin
Belki de ben sana âşık olmazdım
Öyle bakmasaydı eğer gözlerin
Uğruna her şeyi göze almazdım
Bin beter çileye değer gözlerin
Dizlerim titrerdi gördüğüm anda
Donup kalırdım hep ellerim yanda
Nasıl oldu bilmem kısa zamanda
Kanıma işlemiş meğer gözlerin
Çalınan uykumun hırsızıdırlar
İşte tam şuramda bir sızıdırlar
Her gece mehtabın yıldızıdırlar
Her sabah güneşle doğar gözlerin
Peşinde pervane döner gezerim
Sana göz koyanı yıkar ezerim
Sen canımı iste,nasıl üzerim
Korkarım sellerce yağar gözlerin
Bir bakış bu kadar zarif mi olur
Öyle kolay kolay tarif mi olur
Sırrını çözen de ârif mi olur
Beni mânâlara boğar gözlerin
Böyle bir güzellik dile zor gelir
Kaleme kâğıda bu iş ar gelir
Cümleler yetersiz lûgat dar gelir
Hangi iltifata sığar gözlerin
Her türlü cefaya değer gözlerin
Hasan Hüseyin Yılmaz
29.05.2009 - 23:48
Maralım
Bu gün güneşim özlem ufuklarından yakıyor tenimi
Dağların nefesi ürkütüyor beni
Gözlerime sonbahar hakim, yanaklarımda yağmurlar.
Hasret dallarına konmuş güvercin misali
Yelkeni parcalanmış sal gibiyim
Kırbaclanır her gün yüreğim
Gurbetin sessiz türküsü gırtlağıma tıkanmış
Salkım salkım damlar hasretin içime
Ufukların kucakladığı ay ışığına yansır gözlerin
Gecenin bir ayazında cigara ziftlenir,dumanından okurum seni
Çatlayan avucumun içinde resmine bulanır gözyaşlarım
Ey benim sarı yoncadan nazlı maralım
Nezaman yakınlaşır uzaklar
Buralarda şehir dağ gibi düşer üstüme
Zaman bir adım onumde
Güz aylarına mahküm çıplak çınar ağacı gibiyim
Dudaklarıma bulanır, gözlerimden akan sen
Nemrut yamaçlarına yapışmış bir dal gibiyim
Köklerim yorgun.
Dön artık nolursun,
nefesim seni aracasına,
Hergün biraz daha terkediyor...
ismail Akman
http://www.turklove.com/ani/flash/sevgiAsk/maralim025.asp
29.05.2009 - 18:16
öldürbeni
Gönül yaslıdır dağında
Diken gül kokar bağında
Sevdası ateş bağrımda
Öldür beni kurtulayım
Balık özlem duyar suya
Göçmen kuş dönmez yuvaya
Melhem olmadın yaraya
Öldür beni kurtulayım
Ateşden gömlek giydiğim
Sabır aş diye yediğim
Bey hüda geçti gençliğim
Öldür beni kurtulayım
alıntı
29.05.2009 - 00:08
(((* Defolup Gitsinler! *)))
Bu cennet vatanı, al bayrağımı,
Sevmeyi bilmeyen defolup gitsin!
Zorla tutmuyoruz, zorla kimseyi,
Kalmak istemeyen defolup gitsin!
Yurdumuz Türkiye, bayrak simgemiz,
İslam’dır dinimiz, Türkçe dilimiz,
Vatan, millet bizim kutsal sevgimiz,
Saygı göstermeyen defolup gitsin!
Misak-ı Milli’yle çizilmiş sınır,
Türk, Kürt birbirini çok iyi tanır,
Kız alır, kız verir, ekmek paylaşır,
Paylaşmak bilmeyen defolup gitsin!
Çıkar için üç beş para babası,
Yaptılar ülkemi terör yuvası.
Ağladı otuz bin canın anası,
Ağlatan köpekler defolup gitsin!
AB sofrasına çöküp oturan,
Bizim sırtımıza bıçak saplayan,
Otonomi diye hop hop hoplayan,
Ayrılıkçı itler defolup gitsin!
Aslan kesilmesin bitler, pireler
Uyanır uykudan, öldürür eller,
Varsa Türkiye’mden çok rahat yerler,
Asalak pireler defolup gitsin!
Var mıdır doğunun, batıdan farkı?
İşi zorlaştıran, iklimin çarkı,
Ayrım yapmadık biz, bölmedik ırkı,
Kardeşlik bilmeyen defolup gitsin!
İsmail’im gezdim Çölemerik'de,
Gördüm, Çanakkale daha geride,
İbadet ederiz aynı camide,
Dinsizlik isteyen defolup gitsin!
...................................İSMAİL SAĞIR
28.05.2009 - 13:10
NİÇİN AĞLIYORSUN?
Küçük bir erkek çocuk, annesine sordu: 'Niçin ağlıyorsun? '
'Çünkü ben kadınım.' Diye cevapladı annesi.
'Anlamadım! ' dedi çocuk. Annesi, çocuğu kucaklayıp
'Hiç bir zaman anlayamayacaksın! ' dedi.
Babasına 'Baba, annem niçin ağlıyor? ' diye sordu.
Babanın cevabı: 'Bütün kadınlar
sebepsiz ağlayabilen yapıdadır' oldu.
Küçük çocuk büyüdü, yetişkin adam oldu, halâ
kadınların niçin ağladıklarını keşfedemedi.
Nihayet öldükten sonra cennete gittiğinde Allah'a sordu.
'Allahım! ' dedi: 'Kadınlar
niçin bu kadar kolay ağlayabiliyorlar? '
Allah:'Ben kadınları özel yarattım! Tüm yaşamın
ağırlığını taşıyabilecek kuvvette olmasına rağmen
başkalarına teselli verecek kadar yumuşak omuzlar,
doğumun acısına olduğu kadar doğurdukları evlatlarının
nankörlüğüne dayanabilecek iç kuvvetini verdim.
Başkalarının kuvvetinin kalmadığında;
devam edecek azmi,
ailesinin hastalığında; yorgunluğa
pabuç bıraktırmayacak kudreti verdim.
Her türlü şart altında,
hatta kendilerini çok kötü incitseler de,
çocuklarını sevmek duygusallığını verdim.
Bu duygusallık her yaştaki çocuklarının
yaralarını sarmalarına, sorunlarını dinleyip
paylaşmalarına yardım ediyor.
Kocalarını tüm kusurlarıyla sevmek kuvvetini verdim.
Onlara iyi bir kocanın eşini asla incitmeyeceğini fakat
bazen destek ve kuvvetini deneyecek davranışlarda
bulunacağını anlayacak duyarlı bir zeka verdim.
Tek zayıflık olarak kadınlara bir gözyaşı verdim...
Tamamen kendilerinin sahip oldukları,
ihtiyaçları olduğunda kullanmak üzere.
İnsanlık için bir gözyaşı...' diye cevapladı...
Kadını güzel yapan şey ne saçı, ne vücudu,
ne de kendini ne şekilde taşıdığıdır.
Kadını esas güzel yapan sevgisini paylaşabilmesi,
fedakarlığı, sorumluluğu, anlayışı, sadece bilgiye
değil aynı zamanda kalbe de yönelik aklıdır.
Alıntı
28.05.2009 - 01:09
gücüm yok elveda demeye
ve gidiyorsun işte
onca yaşanmışlıklar bir ayrılığın derinliklerinde kayboluyor.
çaresiz susmalar kalıyor yine bana.
inimde derin çığlıklar,
gözlerin dalga dalda boğuyor beni...
biliyorum tesellsi yok ayrılıkların giden bir daha dönmeyecekse,hiç bir söz bişey ifade edemez yürek hayata sağırdır artık.
giden gider ve sen mayınlı bir hasretin yolunda dağılır kalırsın.
ve gidiyorsun işte,gücüm yok elveda demeye...
' Bugün gözlerini kapattın umudun karanlığına,
sabret elbet açacaksın gözlerini başka bir umudun sabahına.'
hüzünlü bir gece,şimdi
uyku tutmuyor yokluğunda
oturuyorum,karşımda
ışıl ışıl geceliğiyle ankara...
anıları demleyip
koyu bir sensizlik içiyorum şimdi...
alıntı
26.05.2009 - 15:52
GÖZLERİNDE HÜZÜN
YÜREĞİNDE SEVDA ATEŞİ VAR
AĞLAMA ÇOCUK SENİ ANLAYANDA ÇIKAR
BELKİ KIZIYORSUN KENDİNE
NEDEN O, NEDEN DİYE
ANLAMAK İÇİN UĞRAŞMA ÇOCUK ANLAYAMASIN
İÇİMDE ESEN ŞU FIRTINA BİTSİN DİYORSUN
AĞLAYAN GÖZLERİM DİNSİN DİYORSUN
ŞU KANAYAN YARAMA MELHEM OLSUN DİYORSUN
OLDUMU! ÇOCUK OLDU MU? SÖYLE
İÇİNDE ESEN FIRTINA DURDU MU?
YA GÖZLERİNDEKİ PINAR SUSTU MU?
YA KANAYAN YARAN BAŞ TUTTU MU?
KÖRÜ KÖRÜNE BAĞLANMA ÇOÇUK
GÖZLERİNİ AÇ ETRAFINA BAK
YALAN YANLIŞMIŞ SEVDA DENEN ŞEY DERSİN
NERDEN DÜŞTÜM BU YANGINA DERSİN
DERTLERE ÇARE BULUNMUYOR DERSİN
YOL YAKINKEN DÖN ÇOCUK
DÖNNNNNNNN……
BIRAK KANASIN YARAN, BELKİ İYİLEŞİR ZAMANLA
DERTLER BİTER, BELKİ DURULUR ZAMANLA
YÜREĞİNİN ATEŞİ, BELKİ KÜL OLUR ZAMANLA
AYAKTA DURMAYA ÇALIŞ ÇOCUK DURMAYA ÇALIŞŞŞ
GÖZLERİN AÇILINCA BİR DAHA YANILMAM DİYORSUN
İKİ TATLI SÖZE KANIP TEKRAR YANILIYORSUN
YETER ARTIK KÜÇÜK ÇOCUK BÜYÜ ARTIK BÜYÜ
ETRAFINA BAK DA UYAN ARTIK AÇ GÖZLERİNİ
İNSANOĞLU ZALİMDİR, VEFASIZDIR
ANLA HAYATIN OYUNLARINI ANLA ARTIK
ZAMANIN DOLDU BÜYÜ ÇOCUK BÜYÜ
BÜYÜDE HAYATIN CİLVESİNE KARŞI DİMDİK DUR ÇOCUK
17. 01. 2004 A.EREN
YİNE YALNIZIM
TEK BAŞIMA DOLAŞIYORUM KARANLIK SOKAKLARI
KAYBOLMUŞ GİBİYİM SENSİZ
BAZEN DİYORUM
BIRAK GEÇMİŞ GÜNLERİ SADECE GÖNLÜM HATIRLASIN DİYE
AMA DAYANILMAZ BİR ACI BU İÇİMDEKİ
AŞK ADINA ALDIĞIN SOLUKLAR
BOĞAZIMDA DÜĞÜMLENİYORDU
BANA İNAT YİNE YĞMUR YAĞIYOR
BÜTÜN SEVGİLERİ İÇİMDEN ATIP
YOK OLMAK GELDİ AKLIMA
YİNE YALNIZIM BU ŞEHİRDE
UYKULAR HARAM BANA
BAK GEÇİYORUM MEVSİM GİBİ KAPINDAN
BENİ FARKETMESEN BİLE
BEN SENİ HAYALİMDE TEK ÇİZGİ OLARAK ÇİZDİM
SEN BİLMESEN BİLE
İŞTE BEN SENİ ÖLESİYE SEVDİM
YİNE YALNIZIM, ÇARESİZİM
SENSİZLİK KADAR KÖTÜ BİŞEY YOKMUŞ
İÇİMDEKİ HASRET HERŞEYE BEDELMİŞ
SEN ‘’SENİ SEVDİĞİMİ BİLMESEN BİLE’’
İŞTE BENDEKKİ ÖYLE BİR TUTKUYDU Kİ SANA KARŞI
SÖKÜP ATAMADIĞIM KİMSELERE SATAMADIĞIM
SEN İŞTE ÖYLESİNE İÇİMDEYDİN Kİ
SENSİZ BİLE SENİ YAŞIYORDUM
BİLİYORUM SEN BENİM YAĞMURLARIMDA GEZEMEZSİN ÜŞÜRSÜN
AMA BİLİYORMUSUN
BEN SENİN ESTİRSİĞİN FIRTINADA BİLE DİMDİK AYAKTA DURDUM
BEN İŞTE SENİ ÖYLE SEVDİM
SEN SEVİLDİĞİNİ BİLMESEN BİLE
YİNE YALNIZIM ÖLÜMÜN SOĞUKLUĞUNDA
SANA GEL DİYEMEZDİM
ÇÜNKÜ SEN SIMSICAKTIN
UNUTAMIYORDUM O AN BİLE AKLIMDAN ÇIKMIYORDUN
DELİ GİBİ SEVMİŞİM SENİ
BEN BİLE BU KADARINI UMMAZDIM KENDİMDEN
YOKLUĞUN ÖLÜMMÜŞ MEĞER ANLAYAMAMIŞIM
TAKİ ÖLÜMÜN SESSİZLİĞİNİ İÇİMDE HİSSEDENE KADAR
BEN İŞTE SENİ ÖYLE SEVVDİM
BEN MUTLULUĞU BİLE SENSİZLİKTE ARAMIŞTIM
SEN MUTLU OL DİYE
ÇÜNKÜ BEN SENİ ÖLESİYE SEVDİM…..
23. 01. 2004 A. EREN
AVUNTU
BİR GÜN DAHA BİTTİ İŞTE YİNE SENSİZ
İÇİMDE ESEN FIRTINADAN HABERSİZCE
GEÇİP GİTTİN YİNE HAYATIMDAN
TAM BULDUM DERKEN YOK OLDUN SESSİZCE
ARTIK AĞLAMIYORUM BİLİYORMUSUN SENSİZİM DİYE
HAYATTA YÜZLEŞMEYİ ÖĞRENDİM
SEN GİTTİKTEN SONRA
YENİ BİR DÜNYA KURDUM KENDİME
YAPAYALNNIZ TEK BAŞIMA
SENİ GÖRÜNCE DÜNYAM YIKILDI
MEĞERKİ HERŞEY SADECE AVUNTUYMUŞ
19. 03. 2004 A. EREN
26.05.2009 - 13:42
Mühür Gözlerine Bakmadan Önce
Ben aşkı sevdayı duymamıştım hiç
Mühür gözlerine bakmadan önce
Ağyarı gönlüme koymamıştım hiç
Mühür gözlerine bakmadan önce
Bunca gam yükünü yüklenmiyordum
Dal budak verip de köklenmiyordum
Kadere, talihe diklenmiyordum
Mühür gözlerine bakmadan önce
Ayağın altında hasır değildim
Kâle alınmayan, küsur değildim
Bu garip sevdaya esir değildim
Mühür gözlerine bakmadan önce
Sevdanın nehrinde bulanırmıydım
Aşkın eğesinde bilenirmiydim
Böyle deli gibi dolanırmıydım
Mühür gözlerine bakmadan önce
Sevgi neydi, yürek nasıl yanardı
Koç yiğitler etrafımda dönerdi
Görenler Zal oğlu Rüstem sanardı
Mühür gözlerine bakmadan önce
Celâle bakanlar hele derlerdi
Güzeller uğruna öle derlerdi
Top, tüfek işlemez kale derlerdi
Mühür gözlerine bakmadan önce
Celalettin Tokmak (Mevrik)
25.05.2009 - 18:17
Ey Oğul
Ey oğul, insan, suratın asmaz,
Tevazûya kafa, yoranlardan ol…
Yerdeki yüze, kimseler basmaz,
Yüzünü yerlere, sürenlerden ol…
İlimin irfanın, önemi mâlûm,
Kör kalma, onunla, eyle de talim,
Gün gelip kemâlde, olursan âlim,
Cehalet zincirin, kıranlardan ol…
Kulun kalbi, günde kırk kez, yoklanır,
Kibirden ıraklar, yunur paklanır,
“Yiğit gölgesinde, yiğit saklanır.”
Düşküne kol kanat, gerenlerden ol…
İyiye iyilik, “her” kulun işi,
Kötüye iyilik, “er” kulun işi,
Her iki cihanda, yer bulur kişi,
Sen bunun sırrına, erenlerden ol…
İnsan ne yaparsa, kendine yapar! ,
Ele tuzak kursan, ilk seni kapar,
Nefsine uyanlar, yolundan sapar,
Gururuna bir gem, vuranlardan ol…
Adamı küçülten, yalanla riya,
Yücelten dürüstlük, vakarla haya,
İnsanlık denilen, engin deryaya,
Üşenip çekinme, girenlerden ol…
Baban bile olsa, çekme sözünü,
Budaksa da, esirgeme, gözünü,
Daima Hakk’a, tam tut özünü,
Doğruyu arayan, soranlardan ol…
Mevlâ yerden, gökten, verir cömerde.
Sakın ha, sırrını açma, nâmerde
Korkma, gövdeni bas, merdoğlu merde,
Azmış yaraları, saranlardan ol…
Şakülü kendine, tut elden önce,
Tartıda hassas ol, ölçüde ince,
Zalime eğilip, bükülme bence,
Mazluma el pençe, duranlardan ol…
Rezil, rüsva olma, ele, âleme,
Kötüyle dost olup, gönül eyleme
Aman, el kızına, pek bel bağlama…(!)
O hassas dengeyi,kuranlardan ol…
İnsanın başına, gelmedik olmaz,
Dünyada geçmedik, kara gün kalmaz,
Hak yolun yolcusu, asla yorulmaz,
Gerekirse canın, verenlerden ol…
KURTOĞLU’m söyler de, kendisi tutmaz! ,
Amelsiz nasihat, beş para etmez,
Şundan ötesine, pek aklım yetmez,
İnsanı insanca, görenlerden ol…
Rifat Kurtoğlu
24.05.2009 - 15:15
BÖYLE SEVDİM İŞTE
Ben seni kocaman bir yürekle sevdim. Gözlerim değil, yüreğimdi seni
gören.
Sen damarlarımdaki kana karışıp, geldin oturdun yüreğime. Bir başka
yerde
olamazdın zaten. Sen, benim en değerli yerimde, yüreğimde olmalıydın,
orada kalmalıydın. çok aşka ev sahipliği yapan bu yürek, ilk kez bu
kadar
kolay kabullendi seni. Herhangi bir konuk değildin artık. Bu yüzden
ne
ağırlama faslı vardı, ne de uğurlama. O yüreğin gerçek sahibiydin.
Şimdi sonbahar, kışa giriyoruz ya... Ben dört mevsim baharı yaşadım
seninle. çiçek çiçek açtın yüreğimde. Gökkuşağı zayıf kaldı, senin
renklerin karşısında. Taze bir yaprak gibi yeşildin. Açelya idin
pembeliğinle. Üzerine çiğ taneleri düşmüş sarı güldün. Kırmızıydın
bir
ateş gibi. Ve maviydin... En çok bu renkle anmayı sevdim seni. Denize
tutkundum, denizi sensiz, seni de denizsiz düşünemedim.
Seni severken dünyayı da sevdim ben, insanları da... Kendime bile dar
gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatın sahibiydim artık. En
kızgın,
en tahammülsüz olduğum anlarda bile, seni düşünmek yetti bana.
İçimdeki
sevinç yüzüme yansıdı, güldüm. Beni öylesine güldüren senin sevgindi
ve
ben kaygısız, içten gülüşün ne demek olduğunu, nasıl güzel bir şey
olduğunu anladım seninle...
Her şeye rağmen sevdim seni. Güçlüydüm ve aşamayacağım hiçbir zorluk
yoktu. Koca bir kente, koca bir ülkeye kafa tutabilirdim. Sen elimden
tuttuğunda, patlamaya hazır bir volkan gibi hissederdim kendimi.
Menzil
sendin ve ben o menzile ulaşmak için önüme çıkan her şeyi yok
edebilirdim.
Sana ulaşmamı engelleyecek her şeyi eritirdim, kül ederdim. Sana
ulaştığımdaysa sakin bir göle dönüşürdüm. Ve o göle bir tek sen
girebilirdin.
Sevdim ve hayrandım da... Her halin çekti beni. Duruşunu, uyumanı,
gülmeni, kızmanı, şaşkınlığını, saflığını, kurnazlığını, çocukluğunu,
olgunluğunu sevdim. Sesini de sevdim suskunluğunu da.
Küçük oyunlarını, kaprislerini, sitemlerini, korkularını sevdim. Seni
ve o
doyumsuz sevdanı, uçarı sevdanı anlatacak kelime bulamadım çoğu
zaman.
Sığmadın cümlelere ve hiçbir cümle seni
yeterince tarif edecek kadar derin olmadı.
Seni severken yorulmadım. çünkü sen yaşam kaynağıydın. Her gün
yenilendim.
Seninle çoğaldım, büyüdüm. Eksik kalan neyim varsa tamamladın.
Ölmeyecektim çünkü sen ölmezliğin ta kendisiydin.
Sevdim işte ötesi yok...
alıntı
24.05.2009 - 12:19
BAHARIN GÜNLERİ
Bana nisbet için eyliyor eda
Halinle işittim bende bir nida
Felek şu halimle kılmadı cüda
Baharın günleri kara geliyor.
Gelirim bir anda ver bana ara
Geçiyor günlerim karadır kara
Mevla emreyledi açıldı yara
Baharın günleri kara geliyor.
Şu hayatım attı, attı şu nara
Kaldım şu cihanda bende avara
Koyma yüce Mevla koymaya zara
Baharın günleri kara geliyor.
Bir keklik ötüyor karşı kayada
Kanadım kırıldı kaldım burada
Naçarı biçare oldum arada
Baharın günleri kara geliyor.
FAZLI ne söylersin neyin var burda
Mevla bırakmasın kulunu darda
Kısmet eder ise dönersin yurda
Baharın günleri kara geliyor.
Fazlı YILMAZ
23.05.2009 - 16:32
Canımı da Alsaydın...
Sendin umutlarımın en azılı katili
Öldürdün yüreğimi, canımı da alsaydın
Akıtsaydın yerlere dökseydin al kanımı
İçimde sevgin kalan yanımı da alsaydın
Sensiz yaşamaktansa ölmek bana revadır
Ne gözümde para, pul ne şöhret aşkı vardır
Sevdansız dünya bana inan ki dört duvardır
Harcadın dünlerimi yarını da alsaydın...
(17 Mart 2009 Pınarbaşı/kayseri)
Doğan Yıldız
23.05.2009 - 12:30
ACIYAN YANIM YALNIZLIK..!
Biliyorum yorgunsun.
Acıyan yanım da yorgun.
Acıyan yanım kış.
Acıyan yanım hasret.
Acıyan yanım yalnızlık.
Acıyan yanım sensin.
Sen neredesin..?
Nerede üşüyor yüreğin.?
Saçlarıma dokunan ellerin
Boşlukları mı sarıyor.?
Biliyorum aramızda yatan
Uzaklığa gülümsüyorsun.
Acıya gülmektir bu.
Acıya gülmek bizim dilimizde
Sevdadan geçmektir..
Biliyorum yorgunsun.!
Gidişler böyle yorgun mu bırakır insanı.?
Geride kalanı böyle yalnız mı.?
Hüzün kokuyor yalnızlığım.
Ağlayışlarımı yutkunuyorum
Hüzünlü bir melodinin geçiminde..!
YALNIZLIĞIM...
YANIMDA KİMSE OLMADAĞINDAN DEĞİL...
SEN OLMADIĞINDANDIR...! ! !
23.05.2009 - 00:50
Gittin Vefasız
Kökünden kopardın, kanatlarımı,
Niye böyle, çekip gittin, vefasız? ...
Dağlar kadar yüce, umutlarımı,
Birer, birer yıkıp gittin, vefasız
Hasretinle kaldım, vatansız, elsiz,
Viran gönül bağım, bülbülsüz, gülsüz,
Bağrım kavruluyor, dumansız, külsüz,
Cayır, cayır, yakıp gittin, vefasız…
Zından oldu dünyam, erken mi erken,
Reva mı bu zulüm, yaşamak varken?
“Ömrüm boyunca hep, seninim.” Derken,
Ne de çabuk, bıkıp gittin, vefasız…
Rifat Kurtoğlu
22.05.2009 - 14:17
MEKTUP
Ya işte böyle gözüm, bakıyorum da şunlara, şaşıyorum.
Canım sıkılıyor, Allah canımı alsın.
Zengin babaları sayesinde, lüks arabalarla, gündelik sevgili değiştiren,
aşkı ve sevdayı iki öpücük zannedenlere kızıyorum.
Kızdığım gibi de acıyorum. Bana ne diyemiyorum işte.
Takıyorum kafama. Bölüyorum uykularımı.
Çünkü bu gençlik bizim bizim..
Anlat anlat diyorsun ya ikide bir,
yaralı yüreğimle yaralamak istemezdim seni.
Ama sevda ne demek, ama gönül ne demek, vefa ne demek
ve ben seni nasıl sevmişim vay vay ki vay.
Ben, insanların toprakla haşır neşir olduğu,
çocuklarına helal lokma için terlerini toprağa akıtan,
eli nasırlı mı nasırlı, yüzü güneş yanığı, gönlü ezelden yanık,
güneşin toprakla öpüştüğü, buram buram dert, buram buram hasret,
buram buram sevda kokan, hürriyet sevdalısı milyonlarca gençten biriyim.
Anam, abdestsiz göğsünü vermemiş bana,ola ki Allah'a ola ki Vatana,
ve ola ki sevdiklerine ihanet eder diye.
Anamın ak ve helal sütünden midir nedir?
Vefasızlığın v' si yoktur kitabımızda.
Hele güzelim sevdiğini yarı yolda bırakmak
nankörlüğün ve namertliğin en adisi budur işte.
Gönül dersen gönül, yürek dersen yürek, aşk dersen aşk,
bırak duygularımı yüreğimde.
Yüreğimde bul kendini.
Gel gör ki nasıl sevmişim seni, vah vah.
18'inde deli taylara benzer kızlarımız,
geçit vermez yüce dağ gibi heybetli,
şahin bakışlarında mertlik ama yufkadır yürekleri.
Onlar ki sevdiklerine toprak kadar vefalı onlar ki sevdiklerine gün gibi,
güneş gibi sadık, kardelen çiçekleri kadar sabırlı, ki onlarda iffet, ki onlarda edep.
Onlar sevdiler mi başka severler güzelim.
21.asırda ne Karacaoğlan' ı ne Köroğlu' nu ne de Ferhat'ı aratır yiğitlerimiz.
Gönül, bu ya hep ulaşılmaz, erişilmez dallara bağlanır.
Çile ise çile dert ise dert, pes etmek mi asla.
Ve yiğitliğin kitabı yazılmaz gülüm.
Yiğitlik yürekte gönülde gizlidir.
Yiğitlik sadece bilekte değil.
Bizi biz eden bizi farklı kılan bu düşüncemiz bu gönlümüz.
Çünkü biz sevdiğimizi iki öpücük niyetine değil,
Allah'ın bir emanet kuşu bilip,
bir ömür boyu aynı yastıkta bir ömür sürmek için severiz.
Ben sevdiğime gel dediğim vakit dağları yırtıp gelen,
git dediğim vakit kaşlarını çatmadan, arkasına bakmadan gidendir.
Zannetme ki korkudan, edepten, gönülden, sevgiden.
İşte güzelim, diyorum ya iki de bir, gönül dersem gönül,
yürek dersem yürek, aşk dersem aşk,
bırak duygularımı yüreğimde, yüreğimde bul kendini.
Gel gör ki nasıl sevmişim seni vah vah.
Söz - Müzik: Mustafa Yıldızdoğan
21.05.2009 - 01:04
Saclarindan bir tel aldim,
Haberin var mi yar yar.
Ben gönlümü sana verdim,
Haberin var mi yar yar.
Gözden uzak dilden irak,
Ben seni sevmisim eyvah
Haberin var mi yar yar,
Haberin var mi haber var mi.
Gözler Kalbin aynasidir,
Yalan söylermi yar yar.
Aldatan gözleri gördüm oda sende mi yar yar
Gözden uzakdilden irak,
Beni seni sevmisim eyvah
Haberin var mi yar yar
Haberin var mi yar yar haberin var mi.
Son hatiran kaldi bende onuda alsana yar yar
Yaptiginla mutlumusun söyle sen bana.
Gözden uzak dilden irak,
Ben seni sevmisim eyvah
Haberin varmi yar yar,
Haberin varmi yar yar haberin varmi.
http://www.sensizolmuyor.org/turku/89295-haberin-var-mi-yar-yar.html
Toplam 776 mesaj bulundu