Haluk Nevruz Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkı ...

  • Brikolog Brikolog
    Brikolog Brikolog

    06.10.2008 - 13:14

    Bize vermekten bahset



    'sahip olduklarınızdan verdiğinizde,
    çok az şey vermiş olursunuz;

    gerçek veriş, kendinizden vermektir.

    çünkü sahip olduklarınız,

    yarın ihtiyacınız olabilir diye saklayıp koruduğunuz şeylerden ibaret değil mi?

    ve yarın,
    kutsal şehre giden hacıları takip ederken, kemiklerini, iz bırakmayan kumlara gömen fazla uyanık bir köpeğe ne getirebilir?

    ve
    ihtiyaç korkusu da, ihtiyaçtan başka birşey değil midir?

    kuyunuz tamamen doluyken susuzluktan korkmak,
    tatmin olamayan bir susuzluk göstermez mi?

    çok fazla şeye sahip olup, çok az verenler,

    bunu gösteriş isteyen gizli arzuları için yaparlar,

    ki bu da armağanlarını yararsız kılar.

    ve bazıları vardır ki,

    çok az seye sahiptirler ve hepsini verirler.
    bunlar hayata ve hayatın definesine inananlardır,
    ve kasaları hiç boş kalmaz.

    bazıları sevinçle verirler, bu sevinç onların ödülüdür.

    bazıları ise ıstırap içinde verirler
    ve
    bu acı onların vaftizidir.

    ve bazıları vardır ki,
    ne vermenin acısını hissederler, ne sevinç ararlar, ne de bir erdemlilik düşüncesi taşırlar;

    onlar, şu vadideki mersin ağacının kokusunu salışı gibi verirler.

    böyle kişilerin ellerinde tanrı dile gelir
    ve
    onların gözlerinden tanrı, dünyaya gülümser.

    istendiği zaman vermek güzel bir davranış olabilir;
    fakat
    istenmeden, ihtiyacı hissederek vermek çok daha anlamlıdır.

    ve cömert olan için,
    verecek kimseyi aramak, veriş olayından daha fazla sevinç getirir.

    vermekten alıkoyacağınız herhangi bir şey olabilir mi?

    sahip olduğunuz her şey bir gün verilecektir.

    öyleyse simdi verin ve vermenin hazzını mirasçılarınız değil siz yaşayın..

    çoğunlukla şöyle dersiniz:
    'vereceğim, ama hak edeni bulabilirsem.'

    ne koruluktaki meyve ağaçları böyle düşünür, ne de çayırdaki sürüler.

    onlar, saklandığında çürüyecek olanı, yaşayabilsin diye verirler.

    herhalde kendisine günler ve geceler verilmesini hak eden bir kişi, sizden gelebilecek şeyleri de hak eder.

    ve hayat okyanusundan içmeye hak kazanmış bir insan,
    sizin küçük ırmağınızdan da bir bardak su alabilir.

    faydasından öte, kabul etmenin gerektirdiği cesaretten ve güvenden daha büyük bir değer var mıdır?

    ve siz kim oluyorsunuz da,
    onların göğüslerini yırtarak gururlarını korunmasızca ortaya seriyor,
    sonra da onların değerlerini örtüsüz
    ve
    gururlarını utanmasız olarak değerlendiriyorsunuz?

    önce kendinizi vermeye hak kazanmış
    ve
    verme olayında bir aracı olarak görün.

    çünkü gerçekte herşeyi veren hayattır


    ve siz kendinizi bir verici olarak belirlediğinizde,
    sadece bir tanık olduğunuzu unutuyorsunuz.

    ve siz alıcılar, ki hepiniz bu gruba dahilsiniz,

    ne kendinize ne de size verene

    bir boyunduruk yüklememek için,
    hiç bir minnet hissi taşımayın.

    bunun yerine, armağanları kanat yaparak, verenle beraber yükselin;

    çünkü borcunuzu gereğinden fazla abartmak,
    annesi özgür yürekli dünya, babası evren olan cömertlik olgusundan şüphe etmek demektir...'


    HALİL GİBRAN

  • Haluk Nevruz
    Haluk Nevruz

    27.04.2006 - 22:12

    Bazen duruyorum bu kapısız odada,
    yaşam denen...
    Bakıyorum,
    avucumdaki anahtara gülerek...
    Neden?

  • Haluk Nevruz
    Haluk Nevruz

    23.03.2006 - 23:59

    Derya gibiyim bazen,
    yalnız, uçsuz bucaksız.
    Derya...... dipsiz, dalgasız,
    düz ve cansız.
    Rüzgar gibi kimi zaman,
    her yerden geçer, hiçbir yerde kalmaz.
    Rüzgar...... herşeyi görür, hiç katılmaz,
    orada, ama yerinde durmaz.
    Bir de bulut gibi,
    yumuşak, bembeyaz.
    Bulut...... aşağılardan farkına varılmaz,
    uzak ve ulaşılmaz.

    Yine de,
    denizdir ilham alınan,
    rüzgardır dağları aşındıran,
    bazen tek bir bulut hayal kurduran.

Toplam 3 mesaj bulundu