Hale Aktuna Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkın ...

DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN
NİCE MUTLU YILLARA

içi çürümüş
koca ağaçlar gibi
ayaktayım yalandan
gülüyorum anlık işte
gecikmişlik var birşeylere
dolduramadığım boşluk
büyüyor zamanla
içinde küçülüyor
hevessiz umutlarım
çoktan gömdüm son sevdamı da
miyadı dolmuş herşeyin
vakitsiz değil tam da zamanı
bu yolculuğa
hazırlanacak bir bavul da yok
'bir kendim bir ben 'hesabı
sırası gelen buyursun
heveslisi vardır mutlaka
ne yalan ne de gerçek
sen yaşa sen gör....

Benim umudum bitti
Gözyaşım bitti
Sözlerim bitti
Benim iğrenç bir Mart günü
Sevdiğim gitti
Sebebim gitti
Nefesim gitti
Sen şimdi gelmiş bana
Özlemekten
sevmekten
bizden mi konuşuyorsun
Sen yalandın
İmkansızdın
Hazandın
Ben Son demimde
tutunacak bir dal diye
Sana vuruldum
sende duruldum
Sende yoruldum
Seni aşk sandım
Umut sandım
Hayat sandım
Biz sahtekardık
İhanettik
Kıyamettik
Ben sevdiğimi gömdüm
sevdamı gömdüm
Sen sevdiğimin bedeninde
Başka insan
Al sözlerini
Al gözlerini
Al şiirlerini
Doldur yalan bavuluna
Sana yolluk benden Sadece bir
Elveda
(ben)

Eski defterleri açacak kadar cesareti varsa insanın idam sehpasını kuracak kadar da gururu da olmalı? ? ? ? ?

Erkekler sevdaya tutulur...
Kadınlar sevdasına tutunur...

Kalp aldanabilir
Ten yanılabilir
Gerçeği görmek kaçınılmazdır oyalanırız ama sonuç değişmez (h.a.)

En uzun yolculuk, beynimizden yüreğimize yaptığımız yolculuktur... Affetmek bu yolculuğun en kestirme yolu... (M.R.B.)

kalp dediğin atıyor zaten.... marifet ritmi değiştirebilende....

Eski bir Romanın tozlu sayfalarıydık
Önce ben düştüm ıslak toprağa
Sonra da sen yavaşça....
Dağıttı rüzgar yeminleri
Önce sen döndün sözünden
Sonra da ben yavaşça....
Pencerede sesi yağmurun
Usulca gözyaşları gibi hayatın
Önce sen boyun eğdin kaderine
Sonra da ben senin gidişine
(isteyerek ya da istemeyerek gidenlere)

Ey toprak, ört onun gözlerini
Mühürle o güzel yorgun gözleri ey toprak
Sar onu sıkıca, mutluluğa yer bırakma
Sokulamasın ne neşe ne de iç çekişler yanına
Onun soruları yok artık, cevapları da

Şimdi korkakça sevenleri tanıdıkça, cesurca terk edenleri daha çok seviyorum.BUKRE

özlemek gereksiz bir duygu hatta duygu israfı.....

SENİ BİR TUFAN GİBİ SEVDİM
(martılar gelmezdi ki sizin ordan
martılar sizindi ey evlerinin önü deniz
bizde ölen kartallardan, dağlardan size haber veririz
bir bakımlık deniz, bir avuç imbat göndermediniz!)

I
seni bir çığlık gibi sevdim
uzanıp sesimin avlularına sen de her sabah
sabah... sevince bir sevgiyle gideriz
sonra durur vitrinlerden çiçekleri seyrederiz
puştluklar bizi seyreder,
biz çiçekleri...
II
seni bir kar gibi sevdim
üşüye üşüye eridim!

bak, kentleri de, dağları da bozdular
başka rüzgârlar giydirdiler kentlere
dağlara başka tüfekler
kalk,
gidelim
buralardan gidelim!
III
seni bir namlu gibi sevdim
sen tetiklerimi ezberliyordun

kıyametler koparken alnından bu kentin
geceydi... ansızın seni bir tufan gibi sevdim
bedenim alabora!
(YILMAZ ODABAŞI)

Ayrılığın kapısını çalmadığı aşk yoktur. Bizim de kapımızı çalmıştı.

' Biraz azalsam, Sadeleşsem, Durulsam,
Biraz az düşünsem mesela, Çok hassas olmasam;
Daha mı Güzel Olur Dünya...! '(M.A.Baltacı)

Ne kadar çok süzülsen de göklerde,
iniş kaçınılmaz.

Kayaları dalgalar havanları tokmaklar döver...
en yakındakilermiş yamuk yapanlar...

Bu sefer bir B planı yok:(A planı hayatın ta kendisiymiş...

Su gibi akar giderim...

üç yanımız denizlerle.. dört yanımız şerefsizlerle çevrili...

fedakarlık karşılıklı olana denir. biri 'feda' ediyorken diğeri 'kar' ediyorsa ona ticaret denir....

Bazen aynadaki kişi sana yabancı geliyor mu? acaba dört beş yıl bakmasak kendimizi tanımak zor olurmuydu ?

sonunda kedi kuyruğunu yakalar? ! ? ! ?

YANLIŞLAR SAHİPLERİNİ HEP ÜZER!
(ben)