Kızmayın canım adamın sadece bir kutsal kitabı yokmuş. Tek tanrılı dinlerden bu yana acaba DİN kavgası yüzünden kaç milyon insan öldü ve ölmeye devam etmekte?
Bu şuna benziyor trafik kazasında 5-6 kişi ölür veya uçak düşer 70-80 kişi ölür herkes ayağa kalkar. neden çünkü bir nada sansasyon yaratmıştır. Ama sigara yüzünden yılda sadece Türkiye'de 100.000 (yüz bin) kişi ölmektedir ama herkes sigara içmeye devam etmektedir. İşte böyle.
Selçuklu tarihinin en meşhur homoseksüelinin türbesinin bulunduğu kentimiz.
Karamanoğlu beyliğinin Moğollara karşı verdiği mücadelede yardım talebini reddeden kentimiz
Karamanoğlu beyliği konyayı ele geçirdikten sonra 'benim topraklarımda Türkçe den gayrı dil konuşulmayacaktır (1277, mayıs) ' diye ferman yayınlandığı kentimiz.(günümüzde kutladığımız dil bayramının tarihidir.)
Ama maaalesef bu gün Türkiye deki irticai faaliyetleri hem fikir hemde sermaye olarak destekleyen kentimiz.
Fiziksel değil düşünsel olarak FAHİŞELİK en kötüsüdür.
Toplumdaki tüm kötülüğü yayanlar bunlardır dikkat edin, gözlemleyin. Kimi zaman YURTSEVER görünür, kimi zaman HÜMANİST, kimi zaman SERMAYEDAR, kimi zaman YÖNETİCİ, kimi zaman BAŞBAKANdır, kimi zaman MİLLETVEKİLİ, kimi zaman toplumları peşinden koşturan bir LİDER, kimi zaman DİNDAR'dır.
A: Ebette, bu peri görünmez, dokunulmaz ve hakkında hiçbir somut veri edinilemez bir peri.
B: Peki o zaman var olduğunu nereden biliyorsun?
A: Çünkü bu perinin varlığının kanıtları var.
B: Nedir bu kanıtlar?
A: Mesela yağmurun yağması bu perinin varlığının kanıtıdır. Bu peri yağmur perisi. Ne zaman yağmur yağsa bu perinin varolduğunu anlıyorum.
B: Peki yağmurun sebebinin bu peri olduğunu nereden biliyorsun?
A: Çünkü başka bir şey olamaz. Sen söyle o zaman yağmurun neden yağdığını?
B: Yağmurun neden yağdığını bilmiyorum. Ama yağmurun sebebinin elindeki peri olduğuna inanmam için başka deliller gerekli.
(Dikkat ediniz, artık bu noktada, B dahi perinin varolup olmadığını veya niteliklerini sorgulamaktan çıkıp, varlığının delillerini tartışmaya başlamıştır) .
A: Bu perinin varlığını kanıtlamaya aslında gerek bile yok. Herkes beyninin derinliklerinde bu perinin varlığına inanır. Sadece kişinin gönül gözünü açması gerekir. Bu peri kendi kendinin kanıtıdır. Ayrıca kendi varlığına dair inancı hepimizin beynine koymuştur. Hem sonra, başka türlü yağmurun nasıl yağdığını açıklamanın yolu olmadığından, bu perinin varlığına inanmak zorundasın.
B: Peki bu perinin nitelikleri neler? Neye benzer? Nasıl bir şeydir?
(Dikkat edildiği gibi perinin nitelikleri, varlığının kanıtlarının tartışılmaya başlanmasından sonra gündeme gelmiştir) .
A: Bu peri 15 cm boyunda, kanatlı, zayıf, ince bir varlıktır. Akıllıdır, konuşkandır ve neşelidir. Devamlı kanat çırpar. Ne zaman yağmurun yağmasını isterse bunu diler ve yağmur yağar.
B: Bilmiyorum, bana yine de inanması biraz zor geliyor.
A: Ama inanmazsan, bu peri kızar ve evini sel bastırır. İnanırsan ve dediklerini yaparsan ise bahçendeki bitkileri yeşertir, evine bolluk getirir.
(Dikkat ediniz, burada da insan motivasyonunun temel ilkeleri olan ödül ve ceza prensipleri kullanılmaktadır) .
Birinci ödevin; Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini, sonsuzluğa değin
korumak ve savunmaktır.
Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel, senin en
değerli güven kaynağıdır. Gelecekte de, yurt içinde ve dışında, seni bu
kaynaktan yoksun etmek isteyen kötücüller bulunacaktır. Bir gün,
bağımsızlığını ve cumhuriyetini savunmak zorunda kalırsan; ödeve atılmak
için, içinde bulunacağın durumun olanaklarını ve koşullarını
düşünmeyeceksin! Bu olanaklar ve koşullar çok elverişsiz olabilir.
Bağımsızlığına ve cumhuriyetine kıymak isteyecek düşmanlar, bütün dünyada
benzeri görülmedik bir utku kazanmış olabilirler. Zorla ve aldatıcı
düzenlerle sevgili yurdunun bütün kaleleri alınmış, bütün gemilikleri ele
geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesine düşman
girmiş olabilir. Bütün bu koşullardan daha acıklı ve korkunç olmak üzere,
yurdunda, iş başında bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık içinde
olabilirler. Üstelik, hainlik de yapabilirler. Daha kötüsü, iş başında
bulunan kişiler, kendi çıkarlarını, yurduna girmiş olan düşmanların
siyasal erekleriyle birleştirebilirler. Ulus, yoksulluk ve sıkıntı içinde
ezgin ve bitkin düşmüş olabilir.
Ey Türk geleceğinin gençliği!
İşte, bu ortam ve koşullar içinde bile ödevin, Türk bağımsızlığını ve
Cumhuriyetini kurtarmaktır! Bunun için gereken güç, damarlarındaki soylu
kanda vardır!
1893: Askeri Rüştiye'ye girdi ve Kemal adını aldı.
1895: Selanik Askeri Rüştiyesi'ni bitirdi, Manastır Askeri İdadisi'ne girdi.
1899 Mart 13: İstanbul Harp Okulu Piyade sınıfına girdi.
1902: Harp Akademisi'ne girdi ve burada gazete çıkardı.
1905 Ocak 11: Harp Akademisi'ni Yüzbaşı olarak bitirdi, Şam'a 5. Ordu'nun 30. Süvari Alayı'nda staj yapmak için atandı.
1906 Ekim: Şam'da Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'ni kurdu. Şam'da topçu stajını yaptı ve Kolağası oldu
1908 Temmuz 23: Meşrutiyet'in ilan edilmesi için çalışmaları.
1909 Mart 31: 31 Mart ihtilalinde Hareket Ordusu Kurmay Subayı olarak çalıştı.
1911 Eylül 13: Mustafa Kemal, İstanbul'a Genelkurmay'a naklen atandı.
1911 Kasım 27: Mustafa Kemal, Binbaşılığa yükseldi.
1912 Ocak 9: Mustafa Kemal, Trablusgarp'ta Tobruk saldırısını yönetti.
1913 Ekim 27: Mustafa Kemal, Sofya Ateşemiliterliği'ne atandı.
1914 Mart 1: Mustafa Kemal, Yarbaylığa yükseltildi.
1915 Şubat 2: Mustafa Kemal, Tekirdağı'nda 19. Tümeni kurdu.
1915 Şubat 25: Mustafa Kemal'in Maydos'a gidişi.
1915 Nisan 25: Mustafa Kemal, Arıburnu'nda İtilaf Devletleri'ne karşı koydu.
1915 Haziran 1: Mustafa Kemal'in Albaylığa yükselişi.
1915 Ağustos 9: Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanlığı'na atandı.
1915 Ağustos 10: Mustafa Kemal, Anafartalar'dan düşmanı geri attı.
1916 Nisan 1: Mustafa Kemal'in Tuğgeneralliğe yükselişi.
1916 Ağustos 6: Mustafa Kemal, Bitlis ve Muş'u düşman elinden kurtardı.
1917 Eylül 20: Mustafa Kemal, memleketin ve ordunun durumunu açıklayan raporunu yazdı.
1917 Ekim: Mustafa Kemal, İstanbul'a döndü.
1918 Ekim 26: Mustafa Kemal, Halep'in kuzeyinde bugünkü sınırlarımız üzerinde düşman saldırılarını durdurdu.
1918 Ekim 30: Mondros Mütarekesi'nin imzalanması.
1918 Ekim 31: Mustafa Kemal'in Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı'na atanması.
1918 Kasım 13: Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı'nın kaldırılması ve Mustafa Kemal'in İstanbul'a dönüşü.
1919 Nisan 30: Mustafa Kemal'in Erzurum'da bulunan 9. Ordu Müfettişliği'ne atanması.
1919 Mayıs 15: İzmir'e Yunan'lıların asker çıkarması.
1919 Mayıs 16: Mustafa Kemal, Bandırma vapuruyla İstanbul'dan ayrıldı.
1919 Mayıs 19: Mustafa Kemal, Samsun'a çıktı.
1919 Haziran 15: Mustafa Kemal, 3. Ordu Müfettişi ünvanını aldı.
1919 Haziran 21: Mustafa Kemal, Ulusal Güçleri Sivas Kongresi'ne çağırdı.
1919 Temmuz 8 / 9: Mustafa Kemal, askerlikten çekildi. (Saat: 20:50)
1919 Temmuz 23: Mustafa Kemal'in başkanlığı altında Erzurum Kongresi'nin toplanması ve bir Temsil Kurulu seçerek dağılması. (7 Ağustos 1919)
1919 Eylül 4: Mustafa Kemal'in başkanlığı altında Sivas Kongresi'nin toplanması ve 11 Eylül'de sona ermesi.
1919 Eylül 11: Mustafa Kemal, Anadolu ve Rumeli Müdafaayı Hukuk Cemiyeti Heyet Temsiliyesi Başkanlığı'na saçildi.
1919 Ekim 22: Amasya Protokolü'nün imzalanması.
1919 Kasım 7: Mustafa Kemal, Erzurum'dan milletvekili seçildi.
1919 Aralık 27: Mustafa Kemal, Heyeti Temsiliye'yle birlikte Ankara'ya geldi.
1920 Mart 20: İstanbul'un İtilaf Devletleri tarafından ele geçirilmesi, Mustafa Kemal'in protestosu, Ankara'da yeni bir Millet Meclisi toplama girişimi.
1920 Mart 18: İstanbul'da Meclis-i Mebusan'ın son toplantısı.
1920 Mart 19: Mustafa Kemal tarafından Ankara'da üstün yetkiyi taşıyan bir Millet Meclisi toplanması hakkında illere duyuruda bulunulması.
1920 Nisan 23: Mustafa Kemal, Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açtı.
1920 Nisan 24: Mustafa Kemal, Büyük Millet Meclisi Başkanı seçildi.
1920 Mayıs 5: Mustafa Kemal'in başkanlığında ilk Hükümet'in toplantısı.
1920 Mayıs 11: Mustafa Kemal, İstanbul Hükümeti tarafından ölüm cezasına çarptırıldı.
1920 Mayıs 24: Mustafa Kemal'in cezası Padişah tarafından onaylandı.
1920 Ağustos 10: Osmanlı İmparatorluğu delegeleriyle İtilaf Devletleri arasında Sevr Antlaşması'nın imzalanması.
1920 Ocak 9 / 10: Birinci İnönü Savaşı.
1921 Ocak 20: İlk Teşkilat-ı Esasiye (Anayasa) Kanunu'nun esas maddelerinin kabulü.
1921 Mart 30 / Nisan 1: İkinci İnönü Savaşı.
1921 Mayıs 10: Mustafa Kemal tarafından Büyük Millet Meclisi'nde Anadola ve Rumeli Müdafaai Hukuk Grubu'nun kurulması ve Mustafa Kemal'in Grup Başkanlığı'na seçilmesi.
1921 Ağustos 5: Mustafa Kemal'e Başkumandanlık görevinin verilmesi.
1921 Ağustus 22: Mustafa Kemal'in yönetiminde Sakarya Meydan Savaşı'nın başlaması.
1921 Eylül 13: Sakarya Meydan Savaşı'nın kazanılması.
1921 Eylül 19: Mustafa Kemal'e Mareşallik rütbesinin verilmesi ve Mustafa Kemal'in Gazi ünvanını alması.
1922 Ağustos 26: Gazi Mustafa Kemal'in Kocatepe'den Büyük Taarruz'u yönetmesi.
1922 Ağustos 30: Gazi Mustafa Kemal'in Dumlupınar Başkumandanlık Meydan Savaşı'nı kazanması.
1922 Eylül 1: Gazi Mustafa Kemal'in: 'Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, İleri! ' emrini vermesi.
1922 Eylül 9: Türk Ordusu'nun İzmir'e girmesi.
1922 Eylül 10: Gazi Mustafa Kemal'in İzmir'e gelişi.
1922 Ekim 11: Mudanya Mütarekesi'nin imzalanması.
1922 Kasım 1: Gazi Mustafa Kemal'in önerisi üzerine saltanatın kaldırılması.
1922 Kasım 17: Vahdettin'in bir İngiliz harp gemisiyle İstanbul'dan kaçması.
1923 Ocak 29: Gazi Mustafa Kemal'in Latife Hanım'la evlenmesi.
1923 Temmuz 24: Lozan Antlaşması'nın imzalanması.
1923 Ağustos 9: Gazi Mustafa Kemal'in Halk Fırkası'nı kurması.
1923 Ağustos 11: Gazi Mustafa Kemal'in 2. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na seçilmesi.
1923 Ekim 29: Cumhuriyet'in ilan edilmesi.
1923 Ekim 29: Gazi Mustafa Kemal'in ilk Cumhurbaşkanı olması.
1924 Mart 1: Gazi Mustafa Kemal'in Büyük Millet Meclisi'nde Halifeliği kaldırması ve öğretimin birleştirilmesi hakkında açış nutkunu söylemesi.
1924 Mart 3: Hilafetin kaldırılması, öğrenimin birleştirilmesi, Şer'iyeve Evkaf Vekaletiyle (Bakanlığıyla) , Erkanıharbiyei Umumiye Vekaletinin kaldırılması hakkındaki yasaların Büyük Millet Meclisi'nce kabul edilmesi.
1924 Nisan 20: Türkiye Cumhuriyeti Teşkilatı Esasiye (Anayasa) Kanunu'nun kabul edilmesi.
1925 Şubat 17: Aşarın kaldırılması.
1925 Ağustos 24: Gazi Mustafa Kemal'in ilk defa Kastamonu'da şapka giymesi.
1925 Kasım 25: Şapka Kanunu'nun Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilmesi.
1925 Kasım 30: Tekkelerin kapatılması hakkındaki kanunun kabulü.
1925 Aralık 26: Uluslararası takvim ve saatin kabulü.
1926 Şubat 17: Türk Medeni Kanunu'nun kabulü.
1927 Temmuz 1: Gazi Mustafa Kemal'in Cumhurbaşkanı sıfatı ile ilk kez İstanbul'a gitmesi.
1927 Ekim 15 / 20: Gazi Mustafa Kemal'in Cumhuriyet Halk Partisi 2. Kurultayı'nda tarihi Büyük Nutku'nu söylemesi.
1927 Kasım 1: Gazi Mustafa Kemal'in 2. Kez Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi.
1928 Ağustos 9: Gazi Mustafa Kemal'in Sarayburnu'nda Türk harfleri hakkındaki nutkunu söylemesi.
1928 Kasım 3: Türk Harfleri Kanunu'nun Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilmesi.
1931 Nisan 15: Gazi Mustafa Kemal tarafından Türk Tarih Kurumu'nun kurulması.
1931 Mayıs 4: Gazi Mustafa Kemal'in 3.kez Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi.
1932 Temmuz 12: Gazi Mustafa Kemal tarafından Türk Dil Kurumu'nun kurulması.
1933 Ekim 29: Gazi Mustafa Kemal'in Cumhuriyet'in 10. Yıldönümünde tarihi nutkunu söylemesi.
1934 Kasım 24: Gazi Mustafa Kemal'e Büyük Millet Meclisi tarafından ATATÜRK soyadının verilmesi kanununun kabul edilmesi.
1935 Mart 1: Atatürk'ün 4. kez Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi.
1937 Mayıs 1: Atatürk'ün çiftliklerini Hazine'ye ve taşınamaz mallarını da Ankara Belediyesi'ne bağışlaması.
1938 Mart 31: Atatürk'ün hastalığı hakkında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'nin ilk resmi duyurusu.
1938 Eylül 15: Atatürk'ün vasiyetnamesini yazması.
1938 Ekim 16: Atatürk'ün hastalık durumu hakkında günlük resmi duyuruların yayınına başlanması.
1938 Kasım 10: Atatürk'ün ölümü. (Perşembe, saat: 09.05)
1938 Kasım 11: İstanbul Şehir Meclisi'nin olağanüstü toplantı yapması. Saraydaki Cumhurbaşkanlığı forsunun indirilerek yerine yarıya kadar indirilmiş Türk Bayrağı'nın çekilmesi.
1938 Kasım 12: Atatürk'ün ölümü dolayısıyla, Yüksek Öğretim gençliğinin Üniversite Konferans Salonu'nda toplanması.
1938 Kasım 13: Gençliğin Taksim Cumhuriyet Anıtı önünde toplanarak Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'i koruyacaklarına ant içmeleri.
1938 Kasım 14: Büyük Millet Meclisi çok hazin bir toplantı yaptı.
1938 Kasım 15: Hükümet Atatürk'ün Ankara'da ebedi istirahat yerine konulacağı 21 Kasım 1938 tarihini ulusal yas günü olarak duyurdu.
1938 Kasım 16: İstanbul'lular Atatürk'ün Dolmabahçe Sarayı Muayede Salonu'ndaki katafalkı önünde sabahın ilk saatlerinden gecenin son saatlerine kadar saygı ve üzüntü içinde son görevlerini yaptılar.
1938 Kasım 19: Büyük bir törenle, Atatürk'ün Dolmabahçe'den alınan yüce cenazesi, önce Sarayburnu'na, oradan Zafer torpidosuyla Yavuz zırhlısına götürüldü.Yavuz zırhlısıyla İzmit'e kadar götürülen tabut, oradan Ankara'ya yolcu edildi.
1938 Kasım 20: Atatürk'ün sevgilinaşı Ankara'ya ulaştı ve Ankara'da Büyük Millet Meclisi önündeki katafalka konuldu. Ankara'lılar da son görevlerini saygıyla yaptılar.
1938 Kasım 21: Atatürk'ün cenazesinin Etnoğrafya Müzesi'ndeki Geçici Kabre konulması.
1938 Kasım 25: Atatürk'ün vasiyetnamesinin açılması.
1938 Aralık 26: Atatürk'ün 'Ebedi Şef' sanıyla anılmasının kabul edilmesi.
1953 Kasım 4: Atatürk'ün Geçici Kabri'nin açılması.
1953 Kasım 10: Atatürk'ün cenazesinin Anıt-Kabir'e nakledilmesi.
'bilmediğine inanmak ve bildiğine inanmamak ' söylenirken üzerinde yeterince düşünülmemiş bir söz. Avcumda 1 milyar var desem veya amerikada dairem var desem, bilmiyorsunuz ya inanacakmısınız?
Bilgisayarın kerametleri, mucizeleri var desem, bilmiyorsunuz ya inanacalmısınız?
ya insanoğlunun tarihi boyunca bildiği ve inandığı şeylere ne demeli?
Mısır tanrı kralları, evlerde yapılan totemler, dağlar, güneş, yıldızlar ne sayayım ki daha bir sürü şey. İnsanoğlu bunları biliyordu ama inanıyordu.(DİN anlamında)
'Bilmediğine' kavramını yine düşünecek olursak insanoğlunun önüne konulan ve olmayan ve olmadığı içinde bilim yoksunu o dönemin insanlarınca kısmen kabul çoğu zaman ise zorlama yolu ile (TEVBE 5NCİ AYET) insanlara dayatılan bir kavramdır yaratıcı. Olmayan şeyi zaten bilemezsiniz.
ATEİST bir insanda inanç arayışı yoktur bunu nerden çıkatıyorsunuz?
ATEİST sonuca ulaşmış insandır. Kafasındaki tüm sorulara bilisel yanıt bulmuş, bulamadıklarına da bilimin elbet bir gün çözeceği sorular olarak bir kenara bırakmıştır.
ATEİST inanmak kolaycılığına saplanıp kalmamış, yaratıcı, aşkın bilinç gibi kavramların esiri olmamış insandır.
ATEİST kafasındaki doğumundan itibaren toplum tarafından yerleştirilmiş olan hurafe ve yalanları atmış, gerçek akıl yolu ile bilimsel sonuca ulaşmış insandır.
ATEİST tüm bunları yaparken bilimsel bilgilere ulaşmayı hedef seçmiş ve kendini bilim konusunda yetiştirmiş insandır.
ATEİST in seçimi aslında zor olandır. Kolay olan inanmaktır.
ATEİZM yaratıcının varolmadığına İNANMAK değil, varolduğuna İNANMAMAKTIR. Aradaki farkı sanırım anlayabiliyorsunuz.
Geçmişte bu inanmak yada inanmamak olarak kişilerin kişisel tercihleri iken günümüzde bilimlerin de gelişmesiyle böyle bir kalmamıştır.Çünkü bilimin ve aklın ulaştığı sonuç ATEİZM dir. Diğer sonuçlara ulaşanlar sahip oldukları bilgi birikimini ve bilgi kaynaklarını gözden geçirmeli, sorgulamalıdırlar.
2005 yılında hala inanç diye içselleştirdiği doğmaları sorgulamadan inananalar, bu yaklaşımlarının nedenlerinide sorgulamalıdırlar.
Yaratıcının canıları neden yarattığını, insanların bir yaratıcıya neden ihtiyaç duyduğunu bilimsel olarak sorgulamalı psikolojik ve sosyal sonuçlara ulaşmalıdırlar.
Yoksa, evet yoksa ütopya dünyasında yalan ve hurafelerle yaşamaya devam ederler.
AHZAB 33/53 Ey inananlar! Peygamber'in evlerine, yemeğe çağrılmaksızın vakitli vakitsiz girmeyin; fakat davet edilseniz girin ve yemeği yiyince, dağılın. Sohbet etmek için de girip oturmayın. Bu haliniz peygamber'i üzüyor, o da size bir şey söylemeye çekiniyordu. Allah gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamber'in eşlerinden bir şey isteyeceğinizde onu perde arkasından isteyin. Bu sayede sizin gönülleriniz de, onların gönülleri de daha temiz kalır. Bundan sonra ne Allah'ın Peygamber'ini üzmeniz ve ne de O'nun eşlerini nikahlamanız asla caiz değildir. Doğrusu bu, Allah katında büyük şeydir.
şeytanı yaratan yaratıcı yine kendi yarattığı insanları sınava tabi tutuyor bu ne çelişki
bir yaratıcı ise şeytanın yapacaklarını önceden bilip buna engel olması gerekiyor, eğer şeytanın yapacaklarını bilmiyorsa o zaman bir yaratıcı değildir(herşeye kadir ya)
tavşan kaç tazı tut diye nitelendirebileceğimiz bir durumu aklınız nasıl alıyor?
Maya larında dinsel törenlerden önce top benzeri bir nesne ile futbol benzeri bir oyun oynadıklarını, sonra tanrılarına insan kurban ettiklerini, yaratıcı veya çevrelerindeki herşeyin nedeni olarak gördükleri nesnelere kurban adamanın ilkel toplumlara ait bir özellik olduğunu biliyormuydunuz?
bir kitap düşünün bir sürü şey yazıyor, yazdıklarının doğruluğunu kendisi onaylıyor, kendinde yazanların doğruluğundan şüphe duyanları yine kendisi tehdit ediyor, şüphe duymayıp inananları çeşitli ödüllerle vaadlerde bulunuyor, yani tüm keramet kendisinde olan bir kitap ve insanlar inanıyorlar buna veya bunlara
aslında araplar denilen insancıkların hepsi sami ırkıdır arkadaşlar, bu ırk maalesef dünyayı birbirine düşüren, yokeden, insanların kendilerini kandırıp gerçeklerden uzaklaştıran musevi, isevi ve muhammedi dinlerinin mucitleridirler kendileri.
Asalak yaşarlar, petrolleri olmasa açlıktan gebeiriler, dünyaya hiçbir katma değerleri yoktur maalesef bunlardan suudi arabistan her yıl,yine putatapmak için yaptıkları kabeyi dolaşmaya gelen insanları söğüşlemekte ve bir çoğunuda katletmektedir.
Selam ben Hakan.Özgeçmişim bana ait kalmakla beraber, hobilerim; dalgıçlık, kaptanlık, fotoğrafçılık, serbest paraşüt,yamaşüt, yelken kanat, paramotor, saksafon, bisiklet, buz pateni, tekerlekli paten, Latin Dansları (Salsa, chacha,swing,bachata,mere ...
adolf hitler
03.09.2004 - 16:33Bir yalanın doğruluğu kandırabildiğiniz insan sayısı arttıkça artar. (ATEİSTİM)
adolf hitler
03.09.2004 - 16:32Kızmayın canım adamın sadece bir kutsal kitabı yokmuş. Tek tanrılı dinlerden bu yana acaba DİN kavgası yüzünden kaç milyon insan öldü ve ölmeye devam etmekte?
Bu şuna benziyor trafik kazasında 5-6 kişi ölür veya uçak düşer 70-80 kişi ölür herkes ayağa kalkar. neden çünkü bir nada sansasyon yaratmıştır. Ama sigara yüzünden yılda sadece Türkiye'de 100.000 (yüz bin) kişi ölmektedir ama herkes sigara içmeye devam etmektedir. İşte böyle.
konya
01.09.2004 - 22:35Selçuklu tarihinin en meşhur homoseksüelinin türbesinin bulunduğu kentimiz.
Karamanoğlu beyliğinin Moğollara karşı verdiği mücadelede yardım talebini reddeden kentimiz
Karamanoğlu beyliği konyayı ele geçirdikten sonra 'benim topraklarımda Türkçe den gayrı dil konuşulmayacaktır (1277, mayıs) ' diye ferman yayınlandığı kentimiz.(günümüzde kutladığımız dil bayramının tarihidir.)
Ama maaalesef bu gün Türkiye deki irticai faaliyetleri hem fikir hemde sermaye olarak destekleyen kentimiz.
fahişe
01.09.2004 - 15:27Fiziksel değil düşünsel olarak FAHİŞELİK en kötüsüdür.
Toplumdaki tüm kötülüğü yayanlar bunlardır dikkat edin, gözlemleyin. Kimi zaman YURTSEVER görünür, kimi zaman HÜMANİST, kimi zaman SERMAYEDAR, kimi zaman YÖNETİCİ, kimi zaman BAŞBAKANdır, kimi zaman MİLLETVEKİLİ, kimi zaman toplumları peşinden koşturan bir LİDER, kimi zaman DİNDAR'dır.
ateist
30.08.2004 - 13:25A: Masanın üzerinde küçük bir peri var.
B: Ama ben bir şey görmüyorum.
A: Elbette, çünkü bu görünmez bir peri.
B: Ama dokunamıyorum da.
A: Ebette, bu peri görünmez, dokunulmaz ve hakkında hiçbir somut veri edinilemez bir peri.
B: Peki o zaman var olduğunu nereden biliyorsun?
A: Çünkü bu perinin varlığının kanıtları var.
B: Nedir bu kanıtlar?
A: Mesela yağmurun yağması bu perinin varlığının kanıtıdır. Bu peri yağmur perisi. Ne zaman yağmur yağsa bu perinin varolduğunu anlıyorum.
B: Peki yağmurun sebebinin bu peri olduğunu nereden biliyorsun?
A: Çünkü başka bir şey olamaz. Sen söyle o zaman yağmurun neden yağdığını?
B: Yağmurun neden yağdığını bilmiyorum. Ama yağmurun sebebinin elindeki peri olduğuna inanmam için başka deliller gerekli.
(Dikkat ediniz, artık bu noktada, B dahi perinin varolup olmadığını veya niteliklerini sorgulamaktan çıkıp, varlığının delillerini tartışmaya başlamıştır) .
A: Bu perinin varlığını kanıtlamaya aslında gerek bile yok. Herkes beyninin derinliklerinde bu perinin varlığına inanır. Sadece kişinin gönül gözünü açması gerekir. Bu peri kendi kendinin kanıtıdır. Ayrıca kendi varlığına dair inancı hepimizin beynine koymuştur. Hem sonra, başka türlü yağmurun nasıl yağdığını açıklamanın yolu olmadığından, bu perinin varlığına inanmak zorundasın.
B: Peki bu perinin nitelikleri neler? Neye benzer? Nasıl bir şeydir?
(Dikkat edildiği gibi perinin nitelikleri, varlığının kanıtlarının tartışılmaya başlanmasından sonra gündeme gelmiştir) .
A: Bu peri 15 cm boyunda, kanatlı, zayıf, ince bir varlıktır. Akıllıdır, konuşkandır ve neşelidir. Devamlı kanat çırpar. Ne zaman yağmurun yağmasını isterse bunu diler ve yağmur yağar.
B: Bilmiyorum, bana yine de inanması biraz zor geliyor.
A: Ama inanmazsan, bu peri kızar ve evini sel bastırır. İnanırsan ve dediklerini yaparsan ise bahçendeki bitkileri yeşertir, evine bolluk getirir.
(Dikkat ediniz, burada da insan motivasyonunun temel ilkeleri olan ödül ve ceza prensipleri kullanılmaktadır) .
B: Ben yine de inanmıyorum.
A: İnanmıyorsan, olmadığını kanıtla o zaman?
B:? ? ?
mustafa kemal atatürk
30.08.2004 - 09:01'Daha kötüsü, iş başında
bulunan kişiler, kendi çıkarlarını, yurduna girmiş olan düşmanların
siyasal erekleriyle birleştirebilirler.' Atatürk
Ne kadar vahim bir durumdayız farkındamısınız?
mustafa kemal atatürk
30.08.2004 - 08:59ATATÜRK'ÜN TÜRK GENÇLİĞİNE HİTABESİ - YENİ TÜRKÇE
Ey Türk Gençliği!
Birinci ödevin; Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini, sonsuzluğa değin
korumak ve savunmaktır.
Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel, senin en
değerli güven kaynağıdır. Gelecekte de, yurt içinde ve dışında, seni bu
kaynaktan yoksun etmek isteyen kötücüller bulunacaktır. Bir gün,
bağımsızlığını ve cumhuriyetini savunmak zorunda kalırsan; ödeve atılmak
için, içinde bulunacağın durumun olanaklarını ve koşullarını
düşünmeyeceksin! Bu olanaklar ve koşullar çok elverişsiz olabilir.
Bağımsızlığına ve cumhuriyetine kıymak isteyecek düşmanlar, bütün dünyada
benzeri görülmedik bir utku kazanmış olabilirler. Zorla ve aldatıcı
düzenlerle sevgili yurdunun bütün kaleleri alınmış, bütün gemilikleri ele
geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesine düşman
girmiş olabilir. Bütün bu koşullardan daha acıklı ve korkunç olmak üzere,
yurdunda, iş başında bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık içinde
olabilirler. Üstelik, hainlik de yapabilirler. Daha kötüsü, iş başında
bulunan kişiler, kendi çıkarlarını, yurduna girmiş olan düşmanların
siyasal erekleriyle birleştirebilirler. Ulus, yoksulluk ve sıkıntı içinde
ezgin ve bitkin düşmüş olabilir.
Ey Türk geleceğinin gençliği!
İşte, bu ortam ve koşullar içinde bile ödevin, Türk bağımsızlığını ve
Cumhuriyetini kurtarmaktır! Bunun için gereken güç, damarlarındaki soylu
kanda vardır!
Söylev' den 20 Ekim 1927
mustafa kemal atatürk
30.08.2004 - 08:571881: Selanik'te doğdu.
1893: Askeri Rüştiye'ye girdi ve Kemal adını aldı.
1895: Selanik Askeri Rüştiyesi'ni bitirdi, Manastır Askeri İdadisi'ne girdi.
1899 Mart 13: İstanbul Harp Okulu Piyade sınıfına girdi.
1902: Harp Akademisi'ne girdi ve burada gazete çıkardı.
1905 Ocak 11: Harp Akademisi'ni Yüzbaşı olarak bitirdi, Şam'a 5. Ordu'nun 30. Süvari Alayı'nda staj yapmak için atandı.
1906 Ekim: Şam'da Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'ni kurdu. Şam'da topçu stajını yaptı ve Kolağası oldu
1908 Temmuz 23: Meşrutiyet'in ilan edilmesi için çalışmaları.
1909 Mart 31: 31 Mart ihtilalinde Hareket Ordusu Kurmay Subayı olarak çalıştı.
1911 Eylül 13: Mustafa Kemal, İstanbul'a Genelkurmay'a naklen atandı.
1911 Kasım 27: Mustafa Kemal, Binbaşılığa yükseldi.
1912 Ocak 9: Mustafa Kemal, Trablusgarp'ta Tobruk saldırısını yönetti.
1913 Ekim 27: Mustafa Kemal, Sofya Ateşemiliterliği'ne atandı.
1914 Mart 1: Mustafa Kemal, Yarbaylığa yükseltildi.
1915 Şubat 2: Mustafa Kemal, Tekirdağı'nda 19. Tümeni kurdu.
1915 Şubat 25: Mustafa Kemal'in Maydos'a gidişi.
1915 Nisan 25: Mustafa Kemal, Arıburnu'nda İtilaf Devletleri'ne karşı koydu.
1915 Haziran 1: Mustafa Kemal'in Albaylığa yükselişi.
1915 Ağustos 9: Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanlığı'na atandı.
1915 Ağustos 10: Mustafa Kemal, Anafartalar'dan düşmanı geri attı.
1916 Nisan 1: Mustafa Kemal'in Tuğgeneralliğe yükselişi.
1916 Ağustos 6: Mustafa Kemal, Bitlis ve Muş'u düşman elinden kurtardı.
1917 Eylül 20: Mustafa Kemal, memleketin ve ordunun durumunu açıklayan raporunu yazdı.
1917 Ekim: Mustafa Kemal, İstanbul'a döndü.
1918 Ekim 26: Mustafa Kemal, Halep'in kuzeyinde bugünkü sınırlarımız üzerinde düşman saldırılarını durdurdu.
1918 Ekim 30: Mondros Mütarekesi'nin imzalanması.
1918 Ekim 31: Mustafa Kemal'in Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı'na atanması.
1918 Kasım 13: Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı'nın kaldırılması ve Mustafa Kemal'in İstanbul'a dönüşü.
1919 Nisan 30: Mustafa Kemal'in Erzurum'da bulunan 9. Ordu Müfettişliği'ne atanması.
1919 Mayıs 15: İzmir'e Yunan'lıların asker çıkarması.
1919 Mayıs 16: Mustafa Kemal, Bandırma vapuruyla İstanbul'dan ayrıldı.
1919 Mayıs 19: Mustafa Kemal, Samsun'a çıktı.
1919 Haziran 15: Mustafa Kemal, 3. Ordu Müfettişi ünvanını aldı.
1919 Haziran 21: Mustafa Kemal, Ulusal Güçleri Sivas Kongresi'ne çağırdı.
1919 Temmuz 8 / 9: Mustafa Kemal, askerlikten çekildi. (Saat: 20:50)
1919 Temmuz 23: Mustafa Kemal'in başkanlığı altında Erzurum Kongresi'nin toplanması ve bir Temsil Kurulu seçerek dağılması. (7 Ağustos 1919)
1919 Eylül 4: Mustafa Kemal'in başkanlığı altında Sivas Kongresi'nin toplanması ve 11 Eylül'de sona ermesi.
1919 Eylül 11: Mustafa Kemal, Anadolu ve Rumeli Müdafaayı Hukuk Cemiyeti Heyet Temsiliyesi Başkanlığı'na saçildi.
1919 Ekim 22: Amasya Protokolü'nün imzalanması.
1919 Kasım 7: Mustafa Kemal, Erzurum'dan milletvekili seçildi.
1919 Aralık 27: Mustafa Kemal, Heyeti Temsiliye'yle birlikte Ankara'ya geldi.
1920 Mart 20: İstanbul'un İtilaf Devletleri tarafından ele geçirilmesi, Mustafa Kemal'in protestosu, Ankara'da yeni bir Millet Meclisi toplama girişimi.
1920 Mart 18: İstanbul'da Meclis-i Mebusan'ın son toplantısı.
1920 Mart 19: Mustafa Kemal tarafından Ankara'da üstün yetkiyi taşıyan bir Millet Meclisi toplanması hakkında illere duyuruda bulunulması.
1920 Nisan 23: Mustafa Kemal, Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açtı.
1920 Nisan 24: Mustafa Kemal, Büyük Millet Meclisi Başkanı seçildi.
1920 Mayıs 5: Mustafa Kemal'in başkanlığında ilk Hükümet'in toplantısı.
1920 Mayıs 11: Mustafa Kemal, İstanbul Hükümeti tarafından ölüm cezasına çarptırıldı.
1920 Mayıs 24: Mustafa Kemal'in cezası Padişah tarafından onaylandı.
1920 Ağustos 10: Osmanlı İmparatorluğu delegeleriyle İtilaf Devletleri arasında Sevr Antlaşması'nın imzalanması.
1920 Ocak 9 / 10: Birinci İnönü Savaşı.
1921 Ocak 20: İlk Teşkilat-ı Esasiye (Anayasa) Kanunu'nun esas maddelerinin kabulü.
1921 Mart 30 / Nisan 1: İkinci İnönü Savaşı.
1921 Mayıs 10: Mustafa Kemal tarafından Büyük Millet Meclisi'nde Anadola ve Rumeli Müdafaai Hukuk Grubu'nun kurulması ve Mustafa Kemal'in Grup Başkanlığı'na seçilmesi.
1921 Ağustos 5: Mustafa Kemal'e Başkumandanlık görevinin verilmesi.
1921 Ağustus 22: Mustafa Kemal'in yönetiminde Sakarya Meydan Savaşı'nın başlaması.
1921 Eylül 13: Sakarya Meydan Savaşı'nın kazanılması.
1921 Eylül 19: Mustafa Kemal'e Mareşallik rütbesinin verilmesi ve Mustafa Kemal'in Gazi ünvanını alması.
1922 Ağustos 26: Gazi Mustafa Kemal'in Kocatepe'den Büyük Taarruz'u yönetmesi.
1922 Ağustos 30: Gazi Mustafa Kemal'in Dumlupınar Başkumandanlık Meydan Savaşı'nı kazanması.
1922 Eylül 1: Gazi Mustafa Kemal'in: 'Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, İleri! ' emrini vermesi.
1922 Eylül 9: Türk Ordusu'nun İzmir'e girmesi.
1922 Eylül 10: Gazi Mustafa Kemal'in İzmir'e gelişi.
1922 Ekim 11: Mudanya Mütarekesi'nin imzalanması.
1922 Kasım 1: Gazi Mustafa Kemal'in önerisi üzerine saltanatın kaldırılması.
1922 Kasım 17: Vahdettin'in bir İngiliz harp gemisiyle İstanbul'dan kaçması.
1923 Ocak 29: Gazi Mustafa Kemal'in Latife Hanım'la evlenmesi.
1923 Temmuz 24: Lozan Antlaşması'nın imzalanması.
1923 Ağustos 9: Gazi Mustafa Kemal'in Halk Fırkası'nı kurması.
1923 Ağustos 11: Gazi Mustafa Kemal'in 2. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na seçilmesi.
1923 Ekim 29: Cumhuriyet'in ilan edilmesi.
1923 Ekim 29: Gazi Mustafa Kemal'in ilk Cumhurbaşkanı olması.
1924 Mart 1: Gazi Mustafa Kemal'in Büyük Millet Meclisi'nde Halifeliği kaldırması ve öğretimin birleştirilmesi hakkında açış nutkunu söylemesi.
1924 Mart 3: Hilafetin kaldırılması, öğrenimin birleştirilmesi, Şer'iyeve Evkaf Vekaletiyle (Bakanlığıyla) , Erkanıharbiyei Umumiye Vekaletinin kaldırılması hakkındaki yasaların Büyük Millet Meclisi'nce kabul edilmesi.
1924 Nisan 20: Türkiye Cumhuriyeti Teşkilatı Esasiye (Anayasa) Kanunu'nun kabul edilmesi.
1925 Şubat 17: Aşarın kaldırılması.
1925 Ağustos 24: Gazi Mustafa Kemal'in ilk defa Kastamonu'da şapka giymesi.
1925 Kasım 25: Şapka Kanunu'nun Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilmesi.
1925 Kasım 30: Tekkelerin kapatılması hakkındaki kanunun kabulü.
1925 Aralık 26: Uluslararası takvim ve saatin kabulü.
1926 Şubat 17: Türk Medeni Kanunu'nun kabulü.
1927 Temmuz 1: Gazi Mustafa Kemal'in Cumhurbaşkanı sıfatı ile ilk kez İstanbul'a gitmesi.
1927 Ekim 15 / 20: Gazi Mustafa Kemal'in Cumhuriyet Halk Partisi 2. Kurultayı'nda tarihi Büyük Nutku'nu söylemesi.
1927 Kasım 1: Gazi Mustafa Kemal'in 2. Kez Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi.
1928 Ağustos 9: Gazi Mustafa Kemal'in Sarayburnu'nda Türk harfleri hakkındaki nutkunu söylemesi.
1928 Kasım 3: Türk Harfleri Kanunu'nun Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilmesi.
1931 Nisan 15: Gazi Mustafa Kemal tarafından Türk Tarih Kurumu'nun kurulması.
1931 Mayıs 4: Gazi Mustafa Kemal'in 3.kez Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi.
1932 Temmuz 12: Gazi Mustafa Kemal tarafından Türk Dil Kurumu'nun kurulması.
1933 Ekim 29: Gazi Mustafa Kemal'in Cumhuriyet'in 10. Yıldönümünde tarihi nutkunu söylemesi.
1934 Kasım 24: Gazi Mustafa Kemal'e Büyük Millet Meclisi tarafından ATATÜRK soyadının verilmesi kanununun kabul edilmesi.
1935 Mart 1: Atatürk'ün 4. kez Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi.
1937 Mayıs 1: Atatürk'ün çiftliklerini Hazine'ye ve taşınamaz mallarını da Ankara Belediyesi'ne bağışlaması.
1938 Mart 31: Atatürk'ün hastalığı hakkında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'nin ilk resmi duyurusu.
1938 Eylül 15: Atatürk'ün vasiyetnamesini yazması.
1938 Ekim 16: Atatürk'ün hastalık durumu hakkında günlük resmi duyuruların yayınına başlanması.
1938 Kasım 10: Atatürk'ün ölümü. (Perşembe, saat: 09.05)
1938 Kasım 11: İstanbul Şehir Meclisi'nin olağanüstü toplantı yapması. Saraydaki Cumhurbaşkanlığı forsunun indirilerek yerine yarıya kadar indirilmiş Türk Bayrağı'nın çekilmesi.
1938 Kasım 12: Atatürk'ün ölümü dolayısıyla, Yüksek Öğretim gençliğinin Üniversite Konferans Salonu'nda toplanması.
1938 Kasım 13: Gençliğin Taksim Cumhuriyet Anıtı önünde toplanarak Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'i koruyacaklarına ant içmeleri.
1938 Kasım 14: Büyük Millet Meclisi çok hazin bir toplantı yaptı.
1938 Kasım 15: Hükümet Atatürk'ün Ankara'da ebedi istirahat yerine konulacağı 21 Kasım 1938 tarihini ulusal yas günü olarak duyurdu.
1938 Kasım 16: İstanbul'lular Atatürk'ün Dolmabahçe Sarayı Muayede Salonu'ndaki katafalkı önünde sabahın ilk saatlerinden gecenin son saatlerine kadar saygı ve üzüntü içinde son görevlerini yaptılar.
1938 Kasım 19: Büyük bir törenle, Atatürk'ün Dolmabahçe'den alınan yüce cenazesi, önce Sarayburnu'na, oradan Zafer torpidosuyla Yavuz zırhlısına götürüldü.Yavuz zırhlısıyla İzmit'e kadar götürülen tabut, oradan Ankara'ya yolcu edildi.
1938 Kasım 20: Atatürk'ün sevgilinaşı Ankara'ya ulaştı ve Ankara'da Büyük Millet Meclisi önündeki katafalka konuldu. Ankara'lılar da son görevlerini saygıyla yaptılar.
1938 Kasım 21: Atatürk'ün cenazesinin Etnoğrafya Müzesi'ndeki Geçici Kabre konulması.
1938 Kasım 25: Atatürk'ün vasiyetnamesinin açılması.
1938 Aralık 26: Atatürk'ün 'Ebedi Şef' sanıyla anılmasının kabul edilmesi.
1953 Kasım 4: Atatürk'ün Geçici Kabri'nin açılması.
1953 Kasım 10: Atatürk'ün cenazesinin Anıt-Kabir'e nakledilmesi.
ateizm
27.08.2004 - 21:43'bilmediğine inanmak ve bildiğine inanmamak ' söylenirken üzerinde yeterince düşünülmemiş bir söz. Avcumda 1 milyar var desem veya amerikada dairem var desem, bilmiyorsunuz ya inanacakmısınız?
Bilgisayarın kerametleri, mucizeleri var desem, bilmiyorsunuz ya inanacalmısınız?
ya insanoğlunun tarihi boyunca bildiği ve inandığı şeylere ne demeli?
Mısır tanrı kralları, evlerde yapılan totemler, dağlar, güneş, yıldızlar ne sayayım ki daha bir sürü şey. İnsanoğlu bunları biliyordu ama inanıyordu.(DİN anlamında)
'Bilmediğine' kavramını yine düşünecek olursak insanoğlunun önüne konulan ve olmayan ve olmadığı içinde bilim yoksunu o dönemin insanlarınca kısmen kabul çoğu zaman ise zorlama yolu ile (TEVBE 5NCİ AYET) insanlara dayatılan bir kavramdır yaratıcı. Olmayan şeyi zaten bilemezsiniz.
ateizm
27.08.2004 - 21:35ATEİST bir insanda inanç arayışı yoktur bunu nerden çıkatıyorsunuz?
ATEİST sonuca ulaşmış insandır. Kafasındaki tüm sorulara bilisel yanıt bulmuş, bulamadıklarına da bilimin elbet bir gün çözeceği sorular olarak bir kenara bırakmıştır.
ATEİST inanmak kolaycılığına saplanıp kalmamış, yaratıcı, aşkın bilinç gibi kavramların esiri olmamış insandır.
ATEİST kafasındaki doğumundan itibaren toplum tarafından yerleştirilmiş olan hurafe ve yalanları atmış, gerçek akıl yolu ile bilimsel sonuca ulaşmış insandır.
ATEİST tüm bunları yaparken bilimsel bilgilere ulaşmayı hedef seçmiş ve kendini bilim konusunda yetiştirmiş insandır.
ATEİST in seçimi aslında zor olandır. Kolay olan inanmaktır.
ateizm
27.08.2004 - 14:46ATEİZM yaratıcının varolmadığına İNANMAK değil, varolduğuna İNANMAMAKTIR. Aradaki farkı sanırım anlayabiliyorsunuz.
Geçmişte bu inanmak yada inanmamak olarak kişilerin kişisel tercihleri iken günümüzde bilimlerin de gelişmesiyle böyle bir kalmamıştır.Çünkü bilimin ve aklın ulaştığı sonuç ATEİZM dir. Diğer sonuçlara ulaşanlar sahip oldukları bilgi birikimini ve bilgi kaynaklarını gözden geçirmeli, sorgulamalıdırlar.
2005 yılında hala inanç diye içselleştirdiği doğmaları sorgulamadan inananalar, bu yaklaşımlarının nedenlerinide sorgulamalıdırlar.
Yaratıcının canıları neden yarattığını, insanların bir yaratıcıya neden ihtiyaç duyduğunu bilimsel olarak sorgulamalı psikolojik ve sosyal sonuçlara ulaşmalıdırlar.
Yoksa, evet yoksa ütopya dünyasında yalan ve hurafelerle yaşamaya devam ederler.
ateizm
24.08.2004 - 15:01Ölümden korkarak bir yaratıcı olduğunu sanmamak
ateizm
24.08.2004 - 15:00Ölümden sonra yaşam diye bir saçmalığa inanmamak, herşeyin bu dünyada olduğunu bilmek ve ona göre yaşamını düzenlemek
ateizm
24.08.2004 - 14:59Kendini din ve yaratıcı diye uyduruk kavramlarla kandırmamak
cehennem
22.08.2004 - 19:14aşağıdaki yazıyı baştan sona okuyun arkadaşlar, insanlar inanamıyorum yahu bunlara inanıyorlar.
cennette erkeğe 100 boğa gücü vereceklermiş, çocukları olmayacakmış, falan falan.
kadınlara da herhalde 100 nataşa gücü verilecek :))))
ben anlayamadım o zaman o cennetten yeryüzünde çoook var. Bazıları resmi bazıları gayri resmi çalışıyor. :))
türban
21.08.2004 - 08:20AHZAB 33/53 Ey inananlar! Peygamber'in evlerine, yemeğe çağrılmaksızın vakitli vakitsiz girmeyin; fakat davet edilseniz girin ve yemeği yiyince, dağılın. Sohbet etmek için de girip oturmayın. Bu haliniz peygamber'i üzüyor, o da size bir şey söylemeye çekiniyordu. Allah gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamber'in eşlerinden bir şey isteyeceğinizde onu perde arkasından isteyin. Bu sayede sizin gönülleriniz de, onların gönülleri de daha temiz kalır. Bundan sonra ne Allah'ın Peygamber'ini üzmeniz ve ne de O'nun eşlerini nikahlamanız asla caiz değildir. Doğrusu bu, Allah katında büyük şeydir.
YORUMSUZ.
bermuda şeytan üçgeni
12.08.2004 - 17:17özür dilerim ama bana nedense kadınların cinsel organını çağrıştırıyor.
cehennem
10.08.2004 - 10:57Benim memeleketim ama hiç gidemeyecegim memleketim çünkü yok öle bi yer.
şeytan
10.08.2004 - 10:52hikaye
şeytanı yaratan yaratıcı yine kendi yarattığı insanları sınava tabi tutuyor bu ne çelişki
bir yaratıcı ise şeytanın yapacaklarını önceden bilip buna engel olması gerekiyor, eğer şeytanın yapacaklarını bilmiyorsa o zaman bir yaratıcı değildir(herşeye kadir ya)
tavşan kaç tazı tut diye nitelendirebileceğimiz bir durumu aklınız nasıl alıyor?
insan kaç, şeytan yakala
peehhhhhhh
biliyor muydunuz
10.08.2004 - 10:45Tanrının olmadığını bilmeyen milyarlarca insan olduğunu biliyormuydunuz?
biliyor muydunuz
09.08.2004 - 12:19Maya larında dinsel törenlerden önce top benzeri bir nesne ile futbol benzeri bir oyun oynadıklarını, sonra tanrılarına insan kurban ettiklerini, yaratıcı veya çevrelerindeki herşeyin nedeni olarak gördükleri nesnelere kurban adamanın ilkel toplumlara ait bir özellik olduğunu biliyormuydunuz?
ateist
05.08.2004 - 16:10bir kitap düşünün bir sürü şey yazıyor, yazdıklarının doğruluğunu kendisi onaylıyor, kendinde yazanların doğruluğundan şüphe duyanları yine kendisi tehdit ediyor, şüphe duymayıp inananları çeşitli ödüllerle vaadlerde bulunuyor, yani tüm keramet kendisinde olan bir kitap ve insanlar inanıyorlar buna veya bunlara
araplar
03.08.2004 - 21:51aslında araplar denilen insancıkların hepsi sami ırkıdır arkadaşlar, bu ırk maalesef dünyayı birbirine düşüren, yokeden, insanların kendilerini kandırıp gerçeklerden uzaklaştıran musevi, isevi ve muhammedi dinlerinin mucitleridirler kendileri.
Asalak yaşarlar, petrolleri olmasa açlıktan gebeiriler, dünyaya hiçbir katma değerleri yoktur maalesef bunlardan suudi arabistan her yıl,yine putatapmak için yaptıkları kabeyi dolaşmaya gelen insanları söğüşlemekte ve bir çoğunuda katletmektedir.
aborjin
03.08.2004 - 21:23'Bir şey hakkında ne kadar hayret verici duygular besliyorsanız, o şey hakkında o kadar cahilsiniz demektir. ATEİSTİM'
Toplam 102 mesaj bulundu