İnsanların sıkılınca geleneksel olarak başvurdukları üç şey alkol, nikotin ve kahvedir. Alkol alınmasına ve sigara içilmesine sağlık kuruluşlarınca karşı çıkılmasına karşılık kahve içme alışkanlığı hiç bir zaman benzeri eleştirilerle karşılaşmamıştır. Halbuki fazla miktarda kahve içimi de anormal zihinsel durumlar oluşturabilir, kafeinin birden kesilmesi kendine özgü olumsuz belirtiler ortaya çıkarabilir. Günlük hayatımızda başlıca kafein kaynakları, kahve, çay, çikolata, kakao ve kolalı içeceklerdir. Kafein en çok kahvede bulunur, çayda ise kahvenin yarısı ile beşte biri kadardır. Bir fincan kahvede 85-100 miligram, bir bardak çayda 60 miligram, kolalı içeceklerin litresinde ise 100-130 miligram kafein bulunur. Bu nedenle kafein üzerindeki araştırmalar kahve üzerinde yoğunlaşmıştır. Kafeinli içecekler içildiklerinde vücut tüm kafeini emer, kandaki seviyesi 15-45 dakikada en yüksek seviyesine çıkar. Alınan miktarın en azından yarısının vücutta kullanılıp atılmasına kadar geçen zaman yaklaşık beş saattir. Kafein kandaki yağ asitlerinin seviyesini arttırır, bu maddeler enerjiye çevrilerek vücut direncini arttırırlar. Kafein sinir sistemine uyarıcı etki yapar, uykuya olan reaksiyon zamanını uzatır, canlılığı arttırır. Bir insan kısa sürede 6-7 fincan kahve içerse, kafeine bağlı, huzursuzluk, uykusuzluk, ishal, kalp çarpıntısı gibi belirtiler görülebilir. Ancak kafein zehirlenmesi olabilmesi için günde 80-100 fincan kahve, 125 bardak çay veya 200 kutu kolalı içecek içilmesi gerekmektedir ki bu da pratikte mümkün değildir. 5-10 gramlık kafein tozu erişkin bir kişiyi öldürebilmektedir. Kafein zehirlenmesi belirtileri sıkıntı, kusma, kalp çarpıntısı ve komadır. Kalbin durması ve solunum yetersizliği nedeniyle ölüm bile meydana gelebilir. Aşırı kahve alımının şeker, gut, mide, bağırsak ve idrar yolları hastalıklarına da yol açtığı ileri sürülmüş ama bu hastalıkların hiçbirinin nedeni ile aşın kafein alımı arasındaki ilişki kanıtlanamamıştır.
Bir resme, bir karikatüre bakarız ama bir yazıyı okuruz. Aslında ikisi arasında bir fark yoktur. Gözümüz şekilleri görür, beyin de değerlendirir. Ancak okumayı öğrenmeye başladığımızdan beri edindiğimiz ve hemen herkeste bulunduğu için farkına varamadığımız bazı alışkanlıklar nedeni ile okuma hızımız, insanın sahip olduğu kapasiteye göre hayli yavaştır. İnsanlar sadece göz ve beyin arasında olması gereken okuma işleminin arasına bazı lüzumsuz alışkanlıklar katarlar. Kimi duyulacak şekilde (özellikle çocuklar) sesli okur, kiminin okurken dudakları kıpırdar, kimileri ise yazıyı içinden kelime kelime okur. Bütün bu kötü alışkanlıklar okuma süresince ekstra bir güç sarfettirdiğinden okurken çabucak yorulmaya da sebep olurlar. Halbuki okuma sırasında ağız, dil, dudak, damak ve gırtlak gibi organların çalışmalarına hiç gerek yoktur. Yavaş okumamızın birinci nedeni gözümüzün görme alanını iyi kullanmamamız yani okurken her kelimeye tek tek bakmamızdır. Bu şekilde normal bir satın okumak için gözümüzü 8-12 kere hareket ettirmemiz gerekir. Halbuki gözümüzün bir bakışında birden fazla kelimeyi görebildiğimizden aynı uzunluktaki bir kelimeyi 2-3 göz harekeli ile okumamız mümkündür. Günümüzün baş döndürücü temposunda yavaş okuyarak zaman kaybetme lüksümüz yoktur, örneğin 400 sayfalık bir kitapta yaklaşık 96 bin kelime vardır. Bu kitabı dakikada 150 kelime okuyan bir kişi 10 saatte, 500 kelime okuyan 3 saatte, bin kelime okuyabilen ise l,5 saatte bitirebilir. Basit fakat disiplinli bir eğitimle kazanılacak zaman muazzamdır. Okumamızı yavaşlatan en önemli psikolojik etken ise hızlı okursak anlayamayacağımızı zannetmemizdir. Etrafındakilerden sürekli 'tane tane oku' veya 'yüksek sesle oku' direktiflerini alan bir çocuğun bu alışkanlığı zamanla kökleşmiş hale gelir. Halbuki dakikada 6 bin kelime okuyarak küçük yaşta üniversiteye giden Mariel Aragon, dakikada 2 bin 500 kelime okuyarak ABD'yi yöneten John Kennedy hızlı okuyarak daha iyi anlamanın mümkün olduğunun kanıtlarıdır. Süratli okuma teknikleri ise paragraf okumak, sütun okumak, çapraz okumak gibi çeşitlidir. Bunların içinde anlama bakımından sütun okuma en etkin olanıdır. Bu teknikte 3-4 kelimelik dar bir sütunu okuyorsanız, sütunun ortasından bir doğru boyunca sözleri aşağıya doğru kaydırmak yeterlidir. Devamlı bir çalışma sonunda sütunu tamamıyla anladığınızı göreceksiniz. Daha geniş sütunlarda da yine aynı şekilde ancak her satırda kelimeleri birer atlayarak yani 4-5 kelimelik bir satırda ikinci ve dördüncü kelimeleri okuyarak sütunu taramak yeterli olmaktadır. Gözler diğer kelimelerin resimlerini çekecek ve beyne ileteceklerdir. Çok fazla kişisel yetenek gerektirmeyen hızlı okuma tekniği ile okumak, konsantrasyonun yanında kültüre ve sürekli egzersiz yapmaya da bağlıdır. Tüm bu koşulları sağlayanlar rahatlıkla dakikada bin kelime okuma seviyesine çıkabilmektedirler.
Why can't they see? They're to blame, I can't forgive It left a permanent mark behind, My weakness, my strength
I'm waiting for the perfect sign To reveal what lies inside There's no lie in trying, Why do you fear me?
Why can't you see? There's neither blame nor forgiveness Be strong by being susceptible, And don't quail; your frankness is your strength And shows their weakness
I'm / Your waiting for the perfect sign To reveal what lies inside There's no lie in trying Why do you fear me?
Why should I fear you? An open heart is just as confronting as honesty!
Why can't I forgive? You must stop to condemn the past
Why can't this fear be my guide? It will be your strength if you dare
There's no blame in my life Nor forgiveness for the pain
I will show them! Let them know who you are! This is my/your perfect revelation
çocuktun, kırılgandın artık korku yok nemli gözlerinde yüzlerce binlercesi var omzuna oturmuş, ordan sana bakar çektin gittin baharın peşine güzelim renkler yüzünde artık dönüp bakmazsın güneşin solduğu evlere
çıplak dursam, tanrıya sorsam niye ölür insan bile bile? ardımda yıllar sinsice kalbime sorar niye bu suçluluk niye?
yolculuğun sonunda bembeyaz sevgini ört uykuma
dün sabah seni gördüm aklın takılmış yine balıklara tertemiz, işsiz kalbin arabadan kaçıyor vahşi sokaklarda
Just a little things left from my humanity I became a shadow. But I will be ur fear I will be ur end. I'm more than u think... u can escape from my damnation
Living on the edge of falling down Like each day would be your last one Reaching for the stars that shine so far Take my hand it will be alright For you and me to go
Look into my eyes they are black as night now You can see your reflections I tell you no lies ''You are the prisoner of your own feelings it's true'' ''There's something inside you but you just won't'' let it come out
When the night comes you won't be alone 'Cause I will be there I will be there When the darkness enters into your room Don't be afrain 'cause I'll be there When the darkness enters into your room
They will put you down with their minds of steel Despise and scorn you just because they cannot feel Hell is eternity hell is your destiny I can see it in your eyes that you want to say But you can't
When the night comes...
Listen to me hear you're playing A dangerous game There is no time to waste anymore Because it is getting so late Get what you got give what you can Leave all the mem'ries behind They'll be haunting you forever
'...Let me drown within this river, let me drown in this deep silence... ...Where I will be forever painless' What painful the chalice She drank so calmly There was his arms Around her naked body She still tastes his lips With her mouth A fragile rose Was her heart broken Still was the night That peaceful night When he arose To walk away You, speak to her, Speak not of love When all she had Forever gone Fall with her Bleed with her Betray her Shred her soul 'Misera nobis Dies illacrimo' Still is the night Silent the echoes Iinto the void she drowns Oh let the ocean devour her Lifeless Painless...
No single kiss, nor touch, nor vow Dare not say, yet you know how So fair and tender came to be Such sickening sight for me to see
My dark wishes and hate unleashed Dissolution leads me astray Utter yet sweet can't be released My path painted with scarlet stain
The chains of failure that I had borne All the guilt ere has it torn Out now this torment I've closed the wall In life and death my word stands tall
The pain your lust has thrown to me I shall return the suffering I'll tear your throat and let you bleed With steel I'll fill your every need
Come take my hand I'll give you all my pain I'll tempt you fain Under my shining blade Hilt in my hands Woos me like blushing maid Beauty of whores By bodkin sharked and stained
>From self-pity awoken, thus Rewrote our names in crimson dusk Grandeur and strength untouchable In hate our oath unbreakable
I've reached too far, in darkness dwelled Could I be saved, saved from myself? Did I miss the point of no return? Is this the light, or strength I yearned?
Set your fate in my hands and we will prevail You'll rise to the throne of lands, for you they shall hail
Angel Who Seduced Me Angel Who Betrayed Me Angel Who Offered Me My Cross to Bear Life Is Full of Agony Life Is Full of Hate and Pain Better Off is Child Who'll Never Breath In Forever Sleep Dream On My Child In a Dream I Hear You Cry You're With Me Every Night Whenever You're Suffering, You're Pain Is Mine All the Hate That Fills the Air All the Pain We Call Our Lives Better Off is Child That I've Never Seen
It's no secret we're close As sweaty velcro Like latex, fur and feathers Stuck together Now
In their '62 'vette Sharing one cigarette In a black light trance then Go go dance Then Go go trance Then
They keep me warm on cold nights We must be quite a sight In our meat triangle All tangled Wow
My girlfriend's girlfriend She looks like you My girlfriend's girlfriend She's my girl too
Her and me an her and she and me An uncrowded couple are we three Hey we don't care what people say When walking hand in hand down Kings Highway Two for one today
My girlfriend's girlfriend She looks like you My girlfriend's girlfriend She's my girl
Bu soğuk yağmur esen rüzgar Bu anlaşılmazlık incitmesin seni Boş odalar insanlar Bu yalnızlık ürkütmesin seni Sınırlar var dudaklarda başlayan çok zor Dikkat et kendine
Bu mutsuz günler bitmez hüzün Bu sessiz isyan aldatmasın seni Bu suskun yüzler Sahte gülüşler bu kargaşa Hiç kırmasın seni
Bu sıcak eller gizli anlaşma Bu zamanlama korkutmasın seni Beni düşün bir de Yalnız bir hayat hep aynı sessizlik Hep aynı Sınırlar var dudaklarda başlayan çok zor Dikkat et kendine
Çünkü çok zor İnan çok zor Çünkü çok zor Dikkat et kendine
Üstün Yetenekli Çocuklar Üstün kabiliyetlilik(giftedness) :Beyin fonksiyonlarının yüksek düzeyde ve hızlı olarak çalışmasından ortaya çıkan, toplumun % 5 inde rastlanan üstün yetenek ve hüner özelliği. Kabiliyet alanları:Üstün kabiliyetin ortaya çıktığı ve değişik yöntemlerle ölçülebildiği altı alan vardır. · 1. yüksek zeka · 2. mekanik hüner · 3. yaratıcılık · 4. sanatsal yetenek · 5. fiziksel yetenek · 6. liderlik kabiliyeti Üstün kabiliyetli çocukların karakteristik özellikleri dört ana grupta incelenmektedir. bu gruplar: · a) düşünme boyutu · b) duygusal boyutu · c) fiziksel ve fizikötesi boyutu · d) sosyal boyutu Üstün yeteneklilerin farklı düşünme özellikleri; · 1- son derece çok sayıda bilgi sahibi olma ve bunları unutmama. · 2- ileri düzeyde anlayış kabiliyeti, (leb demeden leblebiyi anlama) · 3- alışılmadık seviyede farklı konularda ilgi ve merak, çok soru sorma · 4- lisan kullanımında, kelime hazinesi ve dil yeteneğinde üstünlük · 5- hızlı düşünme, çabuk sonuca ulaşma, hızlı ilerleme · 6- esnek ve farklı düşünme · 7- geniş çaplı bir sentez kabiliyeti · 8- garip, alışılmadık ve farklı ilişkileri görebilme kabiliyeti · 9- orijinal fikirler ve çözümler üretebilme · 10- genelleme yapma, sonuçları hissetme, soyut düşünme ve alternatifler üretme konusunda erken ve hızlı gelişme. · 11- inatçı, kararlı ve hedefe dönük ve hatta bazen maceracı davranışlar · 12- disiplinli, bağımsız ve çoğu zaman isyankar davranışlar · 13- çabuk sıkılma, yapacak bir şeyler arama, boş duramama · 14- kompleks, karmaşık şeyleri tercih etme; tartışmalardan zevk alma · 15- ilgi bekleme, onore edilmekten hoşlanma; çok konuşma · 16- yerinde duramama, aşırı hareket Üstün zekalı öğrencilerin duygusal yönden farklılıkları; · 1- başkalarına karşı son derece duyarlılık, sizin ne düşündüğümüzü çabuk hissetmesi. · 2- tuhaf bir mizah anlayışı.(bu bazen başkalarını kırabilir veya rahatsız edebilir) · 3- farklı olduğunu kendi hissettiği gibi başkalarına da hissettirmeye çalışma. · 4- küçük yaşta beliren bir idealizm · 5- hissi derinlik, duygusallık. · 6- mükemmelcilik, (dolayısıyla kendini ve başkalarını beğenmeme) · 7- belli derslerde olağanüstü bir başarı gösterme. · 8- bilinmeyen, esrarlı konulara büyük bir alaka. · 9- yüksek bir konsantrasyon kabiliyeti, ciddiyet. · l 0- başkalarının ne diyeceğine pek aldırış etmeme. · 11- tutku ile bağlandığı bir konuyu her yerde gündeme getirme. Üstün zekalı öğrencilerin fiziksel ve fizik ötesi duyuları açısından farklılıkları · 1- duyularda aşırı hassasiyet (renkler, sesler, kokular vs. üzerinde) · 2- fiziksel ve entelektüel gelişmede farklı bir ilerleme hızı · 3- başarılı olamadıkları fiziksel aktivitelerde yer almayı istememe, yarışmacı fiziksel aktivitelerden kaçınma. · 4- güzel sanatlardan birinde gösterilen yüksek kabiliyet (belli bir eğitim almasa bile) · 5- fizik ötesi olayları düşünme konusunda yaşıtlarına göre daha önceden ilgilenme, felsefi tavırlar, garip düşünceler. · 6- şairane ifadeler, güzel ve edebi sözler · 7- girişimcilik ve mücadele gerektiren konularda üretkenlik. · 8- iç dünyasında derinlik ve bunun getireceği yalnızlık · 9- teorik ve estetik değerlere önem verme. · 10- aşk, sevk, istek ve içten gelen gayretin yüksek düzeyde oluşu. · l l- sık sık düşüncelere dalma, hayal gücünün kuvvetli oluşu. Üstün zekalıların sosyal açıdan farklı özellikleri · 1- kendi istekleri yerine getirme ve kişilik konusunda erken gelişme. · 2- sosyal problemlere güzel ve doğru çözümler önerme · 3- liderlik, grup kurma, ekip oluşturma ve yönlendirme · 4- sosyal problemleri doğru teşhis edebilme ve anlayabilme · 5- toplumun adalet, güzellik, doğruluk gibi yüksek ihtiyaçları ile ilgilenme. · 6- yüksek ahlaki özelliklere sahip olma · 7- yüksek düzeyde bir adalet duygusu · 8- kendine güven, kararlılık · 9- kendinden büyüklerle arkadaşlığı tercih etme. Yukarıda belli gruplar halinde incelenen özelliklerinin tamamını her üstün zekalı öğrencide göremeyebiliriz. kabul edilen görüşe göre üstün zekalı öğrenciler bu 4 sahadan birinde yada birkaçında çok üstün bir performans sergileyebilmektedirler. sahip oldukları üstün özellikleri, iyi bir çevrede güçlü bir eğitimde değerlendirebilenler, yıllar sonra toplumun karşısında birer dahi olarak çıkabilmektedir. Üstün yetenekler üzerindeki araştırmaların önemi Tarih boyunca milletlere önderlik etmiş, buluşlar yapmış, her sahada üstün eserler ve faaliyetler sergilemiş üstün kabiliyetlerin çok iyi değerlendirilmeleri, yetiştirilmeleri, sayı ve üretkenliklerinin artırılması konusunda son yıllarda büyük bir ilgi alanı oluşmuştur.. şüphesiz ki toplumların ilerlemeleri bütün millet fertlerini içine alan ortak bir gayretle mümkün olabilir. bununla birlikte liderlerini bulamayan veya onara sahip çıkamayan toplumların da yönlerini doğru olarak tespit etmeleri, yeni buluşlar ve icatlarla seviye kazanmaları mümkün değildir. terazinin bir kefesine toplumun bütün kesimlerini içine alan bir genel eğitimi koyarsak, diğer kefesine de o toplumu her sahada ileriye götürecek ve % 5'i oluşturan kabiliyetli insanları koyabiliriz. Bir şirketin kendisini ileriye götürecek liderlere ve dahilere ne kadar ihtiyacı varsa, böylesi üstün kabiliyetlerin de kendilerine uygun özel bir eğitime oldukça doğal ihtiyaçları vardır. nasıl ki zeka özürlü insanları normal sınıflara yerleştirmek bu çocuklara büyük bir haksızlık olabiliyorsa, üstün yetenekli olanlara özel bir eğitimin vermemek de ayni derecede bir cinayettir. bunlara uygun bir eğitim verebilmenin ilk şartı, bu tür yetenekleri çok küçük yaşlardan itibaren doğru tespit edebilmeye dayanır. üstün yeteneklerin keşfi kadar, bu yeteneklerin özel yöntemlerle geliştirilmesi ve yönlendirilmesi, toplumda bir azınlık teşkil eden kabiliyetli gençler için hem bir hak hem de bir ihtiyaçtır. burada deha araştırmalarının önemi ortaya çıkmaktadır. Özellikle gelişmiş ülkelerin bu konuya büyük önem vermeleri her sene milyonlarca dolar para harcamaları yüzlerce kitap, binlerce makale, onlarla dergi, çıkartmaları da bizi bu konuda harekete sevk etmektedir. Üstün kabiliyetli öğrencilerin belirlenmesi 1. üstün kabiliyetli olan öğrenciler anne-babaları yada öğretmenleri tarafından keşfedilebilirler. bunlardan öğrenilecek bilgiler belirli bir form oluşturularak kuru merkezde kaydedilmelidir. bu formda; - öğrencinin kısa özgeçmişi, bebekliği, okul öncesi vs. - ailesinin sosyoekonomik ve kültürel durumu - çocuğun arkadaşlarından alınacak bilgiler vs. vs. yer almalıdır - çocuğun öğretmenlerinden alınacak bilgiler. 2. zeka testleri: bu testler yüzyıla yakındır kullanılmakta olup, insanın kabiliyetlerinden belli bir bölümünü ölçmekte kullanılmaya devam edilmektedir. öğrencinin geleceği adına tahminde bulunmada zeka testlerinin etkisi % 20 civarındadır. bununla birlikte bu testlerin değişik formlarının vazgeçilemez bir kullanımı sürmektedir. zeka testleri grup halinde uygulanabildikleri gibi, bireysel (daha tutarlı ama masraflı) uygulama imkanları da vardır.bu testlerde 115 puan ve yukarısı alanlar incelemeye alınırlar. 10 yaşında bir çocuğun 115 alması, 11.5 yaş zekaya 130 alması, 13 yaş zekasına 150 alması ise 15 yaş zekasına sahip olması demektir. 3. akademik kabiliyet testleri a) Anadolu liseleri sınavları b) fen liseleri sınavları c) ilkokulda ve orta-lisede bilgi seviyesini ölçen basari testleri 4. yaratıcılık testleri a) torrance'in 4 testi b) divergent thinghing test c) ipat'in yaratıcılık testi d) diğer testler 5. kişilik testleri a) ipat'in 6-8, 8-12, 12-18 yaş kişilik analizine dayanan testler b) kuder ve benzeri testler (ilgi ve eğilimleri ölçen testler) 6. sanatsal yetenek testleri a) meiser sanat testleri b) creative product scales wayne state university c) mülakat sınavı (uzmanlarından oluşan bir heyetçe yapılır) 7. liderlik testleri fundermental interpersonal relations orientation behaviour Bu yedi grupta yer alan testlerin ve bilgilerin genel bir değerlendirilmesi sonucunda bir öğrencinin üstün yetenekleri ortaya çıkartılır ve onun özel bir eğitime ihtiyacı olup olmadığı belirlenebilir.bütün bunların dışında ortaokul seviyesine gelmiş bir öğrenci fizik, kimya, matematik, resim, sanat, edebiyat, tiyatro vs. gibi belirli dallarda yapılan yarışmalarda gösterdiği özel başarılarla da belirlenebilir
Hiperaktif öğrenciye dikkat Prof. Dr. Şahnur Şener, dikkat eksikliği “hiperaktivite bozukluğu”nun özellikle okul döneminde ortaya çıktığını ve böyle çocukların yaşıtlarına göre daha dağınık, unutkan ve hareketli olduğunu kaydetti. 03 Eylül— Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şener, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun çoğunlukla 3 yaşından sonra kendini belli ettiğini, ancak okulun ilk yıllarında, arkadaş, öğrenme sorunları ile dikkat çektiğini anlattı. Hiperaktiv çocukların dikkat sürelerinin az ve dağınık olduğunu, düşünce, duygu ve davranışlarını yeterli derecede denetleyemediğini, sabırsız, tez canlı heyacanlı olduklarını söyleyen Şener, “Zekaları yaşıtlarından daha geride ya da daha ileride değildir. Ancak olan kapasitelerinin altında akademik başarı gösterirler” dedi. Şener, bazı hiperaktiv çocuklarda el becerisinin yaşıtlarına göre daha az geliştiğini, yazısının bozuk, sakarlıklarının çok olduğunu belirtti.
“YAŞITLARINA GÖRE DAHA DAĞINIKLAR” Şahnur Şener, “Başladıkları işi, ödevi oyunu bitirmeden bırakabilirler veya başkasına geçebilirler. Sıralarını bekleyemez, konuşmaları böler, sonuna dek dinlemeden yanıtlar. Acele okuduğu için yanlış yapar, harf, hece, kelime atlayabilir. Yaşıtlarına göre daha dağınık, unutkan ve daha az düzenlidir” diye konuştu. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun doğuştan gelebileceğini bildiren Prof. Dr. Şahnur Şener, “Hamilelik, doğum ve erken çocukluk dönemlerindeki travmalar oluşumunu hızlandırır, ortaya çıkmasını tetikler. Ailede tez canlı, fevri, sık iş değiştiren, kural ve yasalarla sorun yaşayan kişilerin olması çocukta bu bozukluğun oluşumuna katkı sağlar” dedi. Bozukluk şüphesi görüldüğünde hemen bir psikiyatriste başvurulması gerektiğini söyleyen Şener, “6 yaşından itibaren ilaç tedavisi uygulanmakta ve yüzde 80 üzerinde başarı elde edilmektedir. Aileye ve okula öneriler verilmekte ve işbirilği içinde çalışılmaktadır” diye konuştu.
Beynimize bir bilgi ona gösterdiğimiz ilgiye göre girmektedir. O yüzden hep size o bilginin önemli olduğunu düşünün, öğrenmek için istek duyun diyoruz. Böylelikle, bilginin öğrenilmesi ve hatırlanması kolaylaşacaktır. Bu istendik bilgiler olabileceği gibi istenmeyen şeyler de zihnimize girebilir. Bunlara karşı dikkatli olmalıyız. Günümüzde pek çok, şeyde pornografik bulunakta, örneğin bir mizah dergisinde yapılan esprilerin çoğu cinsellikle ilgili, ticari işletmeler dahi ürettikleri mamulleri tanıtırken ve piyasaya arz ederken bu öğelere sonuna kadar kullanabiliyor. Ama eğitimli insan bunların zararından kendini koruyabilir. Kendimizi doğru yönde yönlendirirsek, beynimiz uygunsuz şeyleri talep etmeyecektir ve dışarıdan gelen etkilere karşı bu bilincimiz bizi koruyacak yada en az zararla kurtulmamızı sağlayacaktır. Diyelim bulunduğum bir ortamda bir erotik fıkra anlatılıyorsa oradan ayrılma imkanım yoksa hemen beynime yanlış, örneğin dolmuşla giderken bir şeylen olduğu mesajını gönderiyorum, daha önce de benzer mesajlarda geldiği için ve de ilgimi çekmediği için bu bilgiler beyinde itibar görmüyor. TV'de, internette böyle bir şeyle karşılaştığımızda kendimizi korumalıyız, bunu bir kaç kez tekrarlarsak bu davranış biçimi olur, gene de dikkatli olmak gerekir. Bu bilinci sağlamazsak, beynin cinsel objelere karşı ilgisi çok olduğu için göz ile kulak ile gelen bilgi hemen beyinde kendine geniş bir yer bulur. Unutkanlığa bile sebep olabilir. Artık beynin iletişim kanalları arasında bu obje dolaştığı için örneğin derslerde ilgili beyne bir girdi yapıldığında bu bilgiyi beynin alıcıları kabul etmez kabul etse bile kısa süreli hafızaya alınıyor. Aynı şey kaydedilen bir bilgiyi çağırdığımızda da olur, iyi bildiğimizi düşündüğümüz bir konuda ki bilgileri hatırlamada güçlük çekeriz, algılamamız zayıflar. Diğer yandan, çocuklarımıza gereken cinsel bilgiler verilmelidir. Bu yapılmazsa sokakta zaten öğrenecektir, ama sokakta yanlış yönlendirilme riski çok, çocuklarımızı bilinçlendirmekle sokağın tehlikesinden de korumuş oluyoruz. Öğrenme verimini düşüren şeylerden biri de mastürbasyondur. Vücud gerektiği zaman meniyi dışarıya atar. Aldığımız her ürünün bir kullanma talimatı var, örneğin aldığımız bir elbisede çamaşır suyu kullanmayın deniliyorsa ve biz de bunu çamaşır suyu ile temizlemeye çalışırsak o elbise zarar görür. Bunu gibi bedenimizin de bir kullanma kılavuzu var. Bedenimizin sisteminde müstarbüsyon olmadığı için vücudun dengeleri bozulur, enerji kaybı için büyümede, hastalıklara karşı korunmada, beyinde dahil olmaküzere organların fonksiyonlarını yerine getirmede kullanılacak enerji heba ediliyor. Dediğimiz gibi gerektiği zaman vücut bunu dışarıya atıyor. Atmıyorsa atılma zamanı gelmemiştir. Sinir sistemi zarar gördüğü için öğrenme faaliyetleri olumsuz etkileniyor, bu yüzden hafızanın zayıfladığını duymuştum cinsel organdaki sinir uçlarının hassasiyeti bozuluyor. İnsan yaptıktan sonra pişmanlık duyduğu, oluştuğu için ruhsal yönden etkileniyor. Erken boşalmaya sebep olduğu için çocuk veya genç ileride cinsel ilişkiye girdiği zaman erken boşaldığı için hem kendisi tatmin oluyor hem de eşini tatmin edemiyor. Masturbasyon alışkanlık halini aldığı için zihni sürekli meşgul eder. Öğrenme ve çalışma performansını düşürür. Menide bulunan sperm hücreleri bir süre daha canlı kalır. Bunlar bir başkasına ulaşabilir, istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilir. Ortaokulda arkadaşlarla dışarı gezmeye çıktığımız zaman bazı arkadaşlar sakin yerlerde birlikte yaparlardı. Lisede iken öğretmen ders anlatırken sıra arkadaşını da teşvik edip derste yapanlar bile olmuştu. İnsanın utanma duygusunu azaltacak tehlikeli bir alışkanlık. Ahlaki problemleri ve sağlık problemleri meydana getiriyor. Uzmanlar çok yemek yemenin vücuda zarar verdiğini ve pek çok hastalığın oluşmasına yardımcı olduğunu söylüyor, bu yüzden çok yemekten kaçınılmalı, ders çalışma tekniklerini öğreten kitaplarda çok yemek yemenin beyin faaliyetlerini yavaşlattığını yazıyor ve öğlen yemeğinden vazgeçilmesini tavsiye ediyorlar. Örneğin Başarı Üniversitesi Arıtan Yayınları) Çikolata vücuda enerji kazandıracak bu çok çabuk enerjiye dönüşür ancak çabuk etkisini kaybeder, bu durumda halsizlik oluşur bu yüzden çikolatayı hafta sonları tercih etsek daha iyi olur. Elbette vücudumuzun enerjiye ihtiyacı var ancak bunun taze ve kuru meyveleri daha çok tüketerek temin etmemiz daha iyi olur. Ama kurtulmak çok kolay yapmadığınız takdirde bırakmış oluyoruz. Biz müdahale etmeden nefes alıp veriyoruz, bir yiyecek ağzımıza girip yuttuktan sonra kontrolümüzden çıkıyor, ama insanı masturbasyon yapmaya zorlayan bir kuvvet var mı? Vücudumuz suya ihtiyaç duyunca susarız, yani su içme ihtiyacı duyarız. Ama vücudumuz masturbasyonları ihtiyaç duymuyor aksine zarar görüyor, hissedilen istek alışkanlıktan ve şartlandırılmış ta tahta kaynaklanır. Bir süre sonra, birazcık sabır ve kararlılıkla mesele ortadan kalkar. Bazı şeyler insanın kendi elindedir. Çevremizde ölçülü olgun davranışlar sergileyen arkadaşlarda var, sözlerimizle ve davranışlarımızla onları olumsuz etkileyebileceğimizi hatırlayalım, iyi örnek olmaya çalışalım. Göstermelik de olsa güzel davranışlarda bulunalım, hem başkalarına zarar vermeyiz, hem de bir süre sonra güzel davranışlar kalıcılaşır ve bizim bir parçamız olur. İnsan neyi arzu ederse ona ulaşır, iyiliği arzu dene iyiliğe ulaşır. Bu insanın elinde olan birşey bir öğrenci güzel davranışlar kazanmayı, başarılı olmayı, sağlıklı bir birey olmayı arzu ederse, potansiyelini bu yönde kullanıp çaba gösterirse ona ulaşır. Beden ve ruh sağlığımızın öğrenme ile doğrudan etkisi olduğu belirtmiştik. Stressten uzak bir yaşam ve düzenli uyku öğrenme verimimizi arttıracaktır. Ne kadar canımız istese de, hoşumuna gitsede vücudumuzun dengesini bozan şeyleri bırakmalıyız. Hemen aklıma gelenler dengeli beslenme ilkesine tersi olan yiyeceklerden oluşan beslenme alışkanlığı, doğal olmayan zararlı içecekleri alkol, sigara,mastürbasyon, vb. Düzenli nefes alma alıştırmaları yapmalıyız, bu aynı zamanda kaygılandığımız ve huzursuz olduğumuz durumlarda faydalı olacaktır. Çalışılan ortam havalandırılmış olmalıdır. Beynimize yeterli oksijen gittiği zaman daha fazla öğrenme verimi elde ederiz. Düzenli uyku alışkanlığı ile günün getirdiği bedensel, zihni ve duygusal zararlar tamir edilir. Tatil günleri de erken kalkmalıyız, eğer istenirse bir süre sonra tekrar yatılabilir. Uyandığımız zaman yatakta oyalanmayın, bu gün boyu size isteksizlik verir. Yaşama sevincinizi azaltır. Yani İngilizcedeki Wakeup ve getup aynı zamana denk gelmelidir. Kahvaltı yapma alışkanlığı kazanılmalı, uyandığımızda enerjimiz azalmıştır, kahvaltı ile enerji alır, uykunun vermiş olduğu dinlenmişlikle güne güzel başlarız. Geçenlerde bir takvim yaprağında erken kahvaltı yapmanın faydalarını okumuştum. Çayı, kahve nesrafe sinir sistemini etkilediği için bizi huzursuz yapabilir. Mülkünse hafta içi bunlardan uzak durulmalıdır. Yemeklerle beraber sıvı alınmamalıdır. Birden midemize iken su mideye baskı yapar, hazmedilmeyen gıdalar ince bağırsağa iner bu sindirim işleminin süresini arttırarak rehavete yol açar,ders çalışma ve öğrenme verimimizi düşürür. Eğer sıvı alacaksak çok az almalıyız. Şöyle bir soru geldiğini hissediyorum. Diyelim bir cantıkçıya gittik veya annem çiğbörek açınca ayran içmeyecek miyiz? Yemekte susayınca su içmeyecek miyiz? Bu durumda bir bardağın tamamını bir seferde içmek yerine bunu bir kaç seferde içmeyi tercih etmeliyiz. Yemeğimizi yedikten iki saat sonra sıvı almaya başlamaya kendimizi alıştırmalıyız. Yatmadan önce birşeyler atıştırmaktan uzak durmalıyız. Eğer atıştırırsak, sabahları yorgun kalkarız., bu da öğrenme verimimizi azaltır. Yemek yerken hızlı yemek yerine lokmaları iyice çiğnemeliyiz. Ekmeğe düşkünsek bunu azaltmalıyız. Kepekli veya çavdar ekmeğini tercih etmeliyiz. Ders çalışırken sıkma portakal,greyfurt gibi C vitamini içeren içecekler alınmalıdır. Salata ve mey suyu yemeyi alışkanlık haline getirmeliyiz. Marmara Bölgesinde yaşadığımıza göre bizler zeytinyağını seven insanlarız. Zeytin yağı ile salatamızı daha da zenginleştiririz. Sabahları yenilen bal ve siyah üzüm zihinsel aktiviteyi arttırır. Havuç ve hatırlama yeteneğimizi arttır. Ayrıca okunken gözlerimiz yorulabilir, havucun gözlere de faydası olduğu söyleniyor. Doğal ürünler tercih etmeliyiz, ürünlerin bozulmaması için pek çok katkı maddesi katılıyor. Bunlar sağlığa zararlıdır. Mevsiminde üretilmeyen sebzeler, meyveler de daha çok gübre ve hormon olur. Bunlar beyne zarar verir. Geçenlerde bir uzman katkı maddelerini bebek bekleyen hanımların tüketmesi sakıncalı, beyinde ödeme sebep olur dedi. Demek ki biz de bunları hayatımız boyunca tükettiğimize göre kimbilir ne zararlarıyla karşılaşıyoruz. Bu arada cep telefonlarını da unutmayalım. Cep telefonlarının üst ceplerde olduğu zaman kalbe,belde taşındığı zaman sindirim sistemine zararı olduğu söyleniyor. Cep telefonları radyo frekansı sinyalleri alır ve dışarı gönderir. Kişiler elektromanyetik enerjiye maruz kalır. Cep telefonun olduğu ortamda bulunmak bile etkileyebilir. Beline takınca zararlı olacağı için kendimce bir çözüm buldum. Cep telefonumu çantamda veya bir torbada taşıyorum. Bir diğer noktada duvardan duvara halı tabir edilen döşemeler. Duvardan duvara halılarda çok miktarda zararlı madde birikmekte ve özellikle solunum yoluyla da vücuda girmektedir. Hele hele bu halılar ıslanırsa ıslandığı yerler zararlı maddelerle dolmaktadır. Ruh ve beden sağlığımız öğrenmemizi doğrudan etkilediğine göre duvardan duvara halı yada halıflex denilen döşeme çeşidinden uzakta durmada fayda var. Anlamlandırma ve Gruplama·Önceki bilgilerle bağlantı kurma· Knedi cümleleri ile kayıt·Gruplandırma·Şema ve tablolar yapma·Ana ve yan fikirleri bulmaTekrar·Okumadan önce ilk ve son paragrafa göz gezdirme·Metni okuma·Altını çizme·Özet çıkarma·Kısa notlar alma·Aksortisler·Notları sesle okuma·Başkasına anlatma·Başkasından dinleme·Örnek alıtırmalar çözme·Uyku öncesi tekrar Zamanı Planlama· Günü planlama· Ders çalışma zamanı planla.- Uzun süre yerine aralıklı çalışma 45+45/30+30+30- Ödül koyma- Çalışılacak konuları belirlemeYÖNTEM TEKNİKLER VERİM ARTIRMAMALZEME·Yapışkanlı kağıtlar·Not alma kağıtları·Fosforlu kalemler·Renkli kalemler·Pano- Haftalık ders takip çizelgesi- Alınan kısa notları çizme- Yapması gerekenleri yazma Ders· Evde başlıklara göz atma·Öğretmenle iyi ilişkiler kurma·Algıda seçilik (Dikkatin derste olması) ·Konunun önemli olduğuna inanma· Derste aktif olma·Belirlenen kurallara uyma- Zamanında gelme- Ödevlerini yapma- Araç, gereçler tam olmak- Ders ortamına uygun davranışlarDİĞER· Zararlı alışkanlıklardan uzak durmak varsa bırakmak· Zihni öğrenmeyi yavaşlatan zararlı şeylerden uzak durma·Güzel davranışlar sergileme·İletişim kurma becerisi· Beyne olumlu mesajlar gönderme· Olumlu düşünme olumlu yaşama·Kaygıdan uzak durma· Çeşitli etkinliklerle rahatlama· Spor yapmak Sağlık·Uyku- Belirli bir yatış saati belirleme- Uyanınca yataktan kalkmak· Vücudun dengesinibozan şeylerden uzak durmak- Aşırı heyecan- Masturbasyon· Cereyanda kalma- Zararlı oyunlar(Uzun eşek) - Kolali içeçekler· Ortam- Çalışılan ortamı havalandırmak- Duvardan duvara kaplı yerlerden uzak durmak- Cep telefonlarını karşı hassasiyetSINAV- Kaygıdan uzak durma-Alınan kısa notları göz gezdirme (gerekiyorsa) - Düzenli fiziksel egzersiz yapma Beslenme· Çok değil yeterince beslenmek· Kahvaltı yapmak· Hafta içi çay ve nescafe içmemek· Yemeklerle beraber sıvı almamak veya çok az almak· Yatmadan önce birşey yememek· Salata ve meyve yemek· Ders çalışırken C vitaminli içecekler alınmalı. Sağlıklı olmak için kaygılarımızı dengelemek için fiziksel egzersiz yapmalıyız. Bu kan dolaşımını ayaramada da faydalıdır. Nefes almamızı bir düzene sokar. Bizi rehavetten korur. Tembellikten her zaman uzak durmalıyız. Tatil ve dinlenmek boş boş durmak öğlene kadar yatmak değildir. Dinlenme seveceğimiz değişik aktivitelerle olur. Sağlıkla ilgili söylediklerim öğrenme ile ilgili olanları, sağlıklı olmak öğrenme verimimizi, konsantrasyonumuzu attırır. Bu yüzden sağlığımızı korumaya özen göstermeliyiz. Artık yetkililerde tedavi edici hekimlik kadar koruyucu hekimliğinde önemli olduğunu belirtiyorlar. Ruh halimizinde bedenimize yansımaları var. Çok üzülünce başı ağrıyanları veya mide ağrısı çekenleri duymuşsunuzdur. Özelliklerimizi bilmeliyiz, kişinin o an için iyi olduğu ve biraz eksik olduğu yönleri olabilir. Hedefe ulaşırken çeşitli zorluklar olabilir, iz bırakmış insanların hayatları tahlil edilirse ümitlerini korudukları ve hedeflerinin arkasında oldukları görülür, olumlu düşünmeli, olumlu yaşamalıyız. Diğer insanlarla iyi ilişkiler kurmalıyız sanırım bu insanın yaşama sevincini arttırır. Bize olumsuz gibi gözüken bir olaya karşılık pek çok güzel şeye sahibiz. İnsanın değişik istekleri vardır, fakat imkanlar sınırsız değildir. Ben de Bademli'deki villalarda oturmak istiyorum ama buna imkan yok. Bu benim için ruhsal gerginlik sahibi değildir. Düşünecek olursam pek çok insana göre iyi bir yaşam standardım var. İmkanlarının çok üstünde yaşayarak mutluluğu yakalayacağını düşünüp elindekini de kaybeden insanları tanıyorum. Duyu organlarımızca alınan verilerin, zihnimizden geçenlerin medenimize hatta bedenimizdeki herbir hücreye etkisi vardır. Bir bitkiye koparmak üzere bir el uzandığı zaman o bitkide değişiklikler, çeşitli tepkiler gözlenmiş. Aynı şey insan bedeni içinde geçerli. İnsan bir dere kıyısında ağaçların altında sevdikleri ile beraberken bambaşka duyguları yaşar. Bazı kanser hastaları hastalığa teslim olurken bazıları kanseri yenmekte ya da en azından hayatının kalanını mutlu geçirmekte. Bunu sağlayan insanın yaşama sevinci, olumlu düşüncesidir. İnsan beyni pozitif enerji yaşabilir. Beyni de yönlendiren sözcüklerdir. Seçtiği sözcükler, kurduğu cümleler ona yön verir. Örneğin hasta bir kişi 'benim bu hastalığı aşmam mümkündür' derse ve buna inanırsa hem morali yükselir hem de beyinden giden sinyallerle hücreler, dokular, organlar, sistemler güç takviyesi ile oluşur zararı tamir etme yoluna giderler. İnsan bir sorunla karşılaşınca zihinsel aktivasyon yapabilir. Zihninde sorunu tahlil eder, çözüm yolları, araştırılır. Bazıları ise sorunu bir endişe, sebebi olarak yaşar. Eline birşey geçmeyeceğini bile bile, kendini adeta parçalar. Çözüm olmadığını, çözümsüzlük üretir. Bu da beynin gönderdiği sinyallerle rahatsızlıklara yol açar. Elbette insanın vurdumduymaz olması doğru değildir. Meselelere hassasiyetle yaklaşmalıdır. Önemli olan yaklaşım tarzıdır. İnsan bir sorunla karşılaşınca zihinsel aktivasyon yapabilir, zihninde sorunu tahlil eder, çözüm yolları araştırır. Bu konu sadece sağlık açısından değil yapmak istediklerine ulaşmada da önemlidir. Bir kişi, 'derslerimde başarılı olabilirim' 'zamanı planlamak ve sistemli çalışmak istiyorum.' 'Yüzmeyi öğrenmek istiyorum', 'yabancı dil becerilerimi geliştirmeyi arzu ediyorum', 'potansiyelim var, ben başarabilirim' gibi cümleler kurup bu ve igleri beynine gönderirse bu bambaşka bir etki uyan Özgür Erakkuş [email protected]
15.06.2004 - 16:07
Kafeinin ne kadarı zararlıdır?
İnsanların sıkılınca geleneksel olarak başvurdukları üç şey alkol, nikotin ve kahvedir. Alkol alınmasına ve sigara içilmesine sağlık kuruluşlarınca karşı çıkılmasına karşılık kahve içme alışkanlığı hiç bir zaman benzeri eleştirilerle karşılaşmamıştır. Halbuki fazla miktarda kahve içimi de anormal zihinsel durumlar oluşturabilir, kafeinin birden kesilmesi kendine özgü olumsuz belirtiler ortaya çıkarabilir.
Günlük hayatımızda başlıca kafein kaynakları, kahve, çay, çikolata, kakao ve kolalı içeceklerdir. Kafein en çok kahvede bulunur, çayda ise kahvenin yarısı ile beşte biri kadardır. Bir fincan kahvede 85-100 miligram, bir bardak çayda 60 miligram, kolalı içeceklerin litresinde ise 100-130 miligram kafein bulunur. Bu nedenle kafein üzerindeki araştırmalar kahve üzerinde yoğunlaşmıştır.
Kafeinli içecekler içildiklerinde vücut tüm kafeini emer, kandaki seviyesi 15-45 dakikada en yüksek seviyesine çıkar. Alınan miktarın en azından yarısının vücutta kullanılıp atılmasına kadar geçen zaman yaklaşık beş saattir. Kafein kandaki yağ asitlerinin seviyesini arttırır, bu maddeler enerjiye çevrilerek vücut direncini arttırırlar. Kafein sinir sistemine uyarıcı etki yapar, uykuya olan reaksiyon zamanını uzatır, canlılığı arttırır.
Bir insan kısa sürede 6-7 fincan kahve içerse, kafeine bağlı, huzursuzluk, uykusuzluk, ishal, kalp çarpıntısı gibi belirtiler görülebilir. Ancak kafein zehirlenmesi olabilmesi için günde 80-100 fincan kahve, 125 bardak çay veya 200 kutu kolalı içecek içilmesi gerekmektedir ki bu da pratikte mümkün değildir.
5-10 gramlık kafein tozu erişkin bir kişiyi öldürebilmektedir. Kafein zehirlenmesi belirtileri sıkıntı, kusma, kalp çarpıntısı ve komadır. Kalbin durması ve solunum yetersizliği nedeniyle ölüm bile meydana gelebilir.
Aşırı kahve alımının şeker, gut, mide, bağırsak ve idrar yolları hastalıklarına da yol açtığı ileri sürülmüş ama bu hastalıkların hiçbirinin nedeni ile aşın kafein alımı arasındaki ilişki kanıtlanamamıştır.
15.06.2004 - 16:02
Hızlı okuma tekniği nedir?
Bir resme, bir karikatüre bakarız ama bir yazıyı okuruz. Aslında ikisi arasında bir fark yoktur. Gözümüz şekilleri görür, beyin de değerlendirir. Ancak okumayı öğrenmeye başladığımızdan beri edindiğimiz ve hemen herkeste bulunduğu için farkına varamadığımız bazı alışkanlıklar nedeni ile okuma hızımız, insanın sahip olduğu kapasiteye göre hayli yavaştır.
İnsanlar sadece göz ve beyin arasında olması gereken okuma işleminin arasına bazı lüzumsuz alışkanlıklar katarlar. Kimi duyulacak şekilde (özellikle çocuklar) sesli okur, kiminin okurken dudakları kıpırdar, kimileri ise yazıyı içinden kelime kelime okur.
Bütün bu kötü alışkanlıklar okuma süresince ekstra bir güç sarfettirdiğinden okurken çabucak yorulmaya da sebep olurlar. Halbuki okuma sırasında ağız, dil, dudak, damak ve gırtlak gibi organların çalışmalarına hiç gerek yoktur.
Yavaş okumamızın birinci nedeni gözümüzün görme alanını iyi kullanmamamız yani okurken her kelimeye tek tek bakmamızdır. Bu şekilde normal bir satın okumak için gözümüzü 8-12 kere hareket ettirmemiz gerekir. Halbuki gözümüzün bir bakışında birden fazla kelimeyi görebildiğimizden aynı uzunluktaki bir kelimeyi 2-3 göz harekeli ile okumamız mümkündür.
Günümüzün baş döndürücü temposunda yavaş okuyarak zaman kaybetme lüksümüz yoktur, örneğin 400 sayfalık bir kitapta yaklaşık 96 bin kelime vardır. Bu kitabı dakikada 150 kelime okuyan bir kişi 10 saatte, 500 kelime okuyan 3 saatte, bin kelime okuyabilen ise l,5 saatte bitirebilir. Basit fakat disiplinli bir eğitimle kazanılacak zaman muazzamdır.
Okumamızı yavaşlatan en önemli psikolojik etken ise hızlı okursak anlayamayacağımızı zannetmemizdir. Etrafındakilerden sürekli 'tane tane oku' veya 'yüksek sesle oku' direktiflerini alan bir çocuğun bu alışkanlığı zamanla kökleşmiş hale gelir.
Halbuki dakikada 6 bin kelime okuyarak küçük yaşta üniversiteye giden Mariel Aragon, dakikada 2 bin 500 kelime okuyarak ABD'yi yöneten John Kennedy hızlı okuyarak daha iyi anlamanın mümkün olduğunun kanıtlarıdır.
Süratli okuma teknikleri ise paragraf okumak, sütun okumak, çapraz okumak gibi çeşitlidir. Bunların içinde anlama bakımından sütun okuma en etkin olanıdır. Bu teknikte 3-4 kelimelik dar bir sütunu okuyorsanız, sütunun ortasından bir doğru boyunca sözleri aşağıya doğru kaydırmak yeterlidir. Devamlı bir çalışma sonunda sütunu tamamıyla anladığınızı göreceksiniz.
Daha geniş sütunlarda da yine aynı şekilde ancak her satırda kelimeleri birer atlayarak yani 4-5 kelimelik bir satırda ikinci ve dördüncü kelimeleri okuyarak sütunu taramak yeterli olmaktadır. Gözler diğer kelimelerin resimlerini çekecek ve beyne ileteceklerdir.
Çok fazla kişisel yetenek gerektirmeyen hızlı okuma tekniği ile okumak, konsantrasyonun yanında kültüre ve sürekli egzersiz yapmaya da bağlıdır. Tüm bu koşulları sağlayanlar rahatlıkla dakikada bin kelime okuma seviyesine çıkabilmektedirler.
15.06.2004 - 09:40
Gittigim eger bensem, söyle bana kimden gittim?
Sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim...
11.06.2004 - 15:38
Sonsuz dediğin nedir ki?
Sadece bir AN!
Michael ENDE
10.06.2004 - 18:46
'Her insan deli olarak doğar, onları değiştiren ise ölüm korkusudur.'
Lord Navalyn
10.06.2004 - 18:06
VEREMEM SANA ACIMI
KİRLENİR DÜNYA
ŞEHRİN BOŞ SOKAKLARI
ISLANIR GÖZ YAŞIYLA
M.YILMAZYILDIRIM
10.06.2004 - 17:48
Why can't they see?
They're to blame, I can't forgive
It left a permanent mark behind,
My weakness, my strength
I'm waiting for the perfect sign
To reveal what lies inside
There's no lie in trying,
Why do you fear me?
Why can't you see?
There's neither blame nor forgiveness
Be strong by being susceptible,
And don't quail; your frankness is your strength
And shows their weakness
I'm / Your waiting for the perfect sign
To reveal what lies inside
There's no lie in trying
Why do you fear me?
Why should I fear you?
An open heart is just as confronting as honesty!
Why can't I forgive?
You must stop to condemn the past
Why can't this fear be my guide?
It will be your strength if you dare
There's no blame in my life
Nor forgiveness for the pain
I will show them!
Let them know who you are!
This is my/your perfect revelation
10.06.2004 - 15:52
çocuktun, kırılgandın
artık korku yok nemli gözlerinde
yüzlerce binlercesi var
omzuna oturmuş, ordan sana bakar
çektin gittin baharın peşine
güzelim renkler yüzünde
artık dönüp bakmazsın
güneşin solduğu evlere
çıplak dursam, tanrıya sorsam
niye ölür insan bile bile?
ardımda yıllar sinsice kalbime sorar
niye bu suçluluk niye?
yolculuğun sonunda
bembeyaz sevgini ört uykuma
dün sabah seni gördüm
aklın takılmış yine balıklara
tertemiz, işsiz kalbin
arabadan kaçıyor vahşi sokaklarda
10.06.2004 - 15:25
Just a little things left from my humanity
I became a shadow.
But I will be ur fear
I will be ur end.
I'm more than u think...
u can escape from my damnation
BUT NOT FAR AWAY
08.06.2004 - 14:38
...
I'm so afraid
But I still feed the flame
...
In the night
Come to me
You know I want your Touch of Evil
In the night
Please set me free
I can't resist a Touch of Evil
...
I'm so afraid
But I still feed the flame
...
Arousing me now with a sense of desire
Possessing my soul till my body's on fire
04.06.2004 - 17:57
Living on the edge of falling down
Like each day would be your last one
Reaching for the stars that shine so far
Take my hand it will be alright
For you and me to go
Look into my eyes they are black as night now
You can see your reflections I tell you no lies
''You are the prisoner of your own feelings it's
true''
''There's something inside you but you just won't''
let it come out
When the night comes you won't be alone
'Cause I will be there I will be there
When the darkness enters into your room
Don't be afrain 'cause I'll be there
When the darkness enters into your room
They will put you down with their minds of steel
Despise and scorn you just because they cannot feel
Hell is eternity hell is your destiny
I can see it in your eyes that you want to say
But you can't
When the night comes...
Listen to me hear you're playing
A dangerous game
There is no time to waste anymore
Because it is getting so late
Get what you got give what you can
Leave all the mem'ries behind
They'll be haunting you forever
03.06.2004 - 23:51
WHHHHHHHYYYYYYYYYYY? ? ? ? ? ? ? ? ? ?
you see everything
you see every part
you see all my light
and u love my dark! ! !
WHHHHHHHYYYYYYYYYYY? ? ? ? ? ? ? ? ? ?
03.06.2004 - 23:49
I ain`t Wishing You Well
I`m Wishing You HELL..! !
17.05.2004 - 18:12
Aynıyız biz hiç benzemesekte..
16.05.2004 - 14:30
Painless
'...Let me drown within this river, let me drown in this deep silence...
...Where I will be forever painless'
What painful the chalice
She drank so calmly
There was his arms
Around her naked body
She still tastes his lips
With her mouth
A fragile rose
Was her heart broken
Still was the night
That peaceful night
When he arose
To walk away
You, speak to her,
Speak not of love
When all she had
Forever gone
Fall with her
Bleed with her
Betray her
Shred her soul
'Misera nobis
Dies illacrimo'
Still is the night
Silent the echoes
Iinto the void she drowns
Oh let the ocean devour her
Lifeless
Painless...
16.05.2004 - 14:30
The Fall
No single kiss, nor touch, nor vow
Dare not say, yet you know how
So fair and tender came to be
Such sickening sight for me to see
My dark wishes and hate unleashed
Dissolution leads me astray
Utter yet sweet can't be released
My path painted with scarlet stain
The chains of failure that I had borne
All the guilt ere has it torn
Out now this torment I've closed the wall
In life and death my word stands tall
The pain your lust has thrown to me
I shall return the suffering
I'll tear your throat and let you bleed
With steel I'll fill your every need
Come take my hand
I'll give you all my pain
I'll tempt you fain
Under my shining blade
Hilt in my hands
Woos me like blushing maid
Beauty of whores
By bodkin sharked and stained
>From self-pity awoken, thus
Rewrote our names in crimson dusk
Grandeur and strength untouchable
In hate our oath unbreakable
I've reached too far, in darkness dwelled
Could I be saved, saved from myself?
Did I miss the point of no return?
Is this the light, or strength I yearned?
Set your fate in my hands and we will prevail
You'll rise to the throne of lands, for you they shall hail
Come take my hand...
16.05.2004 - 14:28
Forever Sleep
Angel Who Seduced Me
Angel Who Betrayed Me
Angel Who Offered Me My Cross to Bear
Life Is Full of Agony
Life Is Full of Hate and Pain
Better Off is Child Who'll Never Breath
In Forever Sleep
Dream On My Child
In a Dream I Hear You Cry
You're With Me Every Night
Whenever You're Suffering, You're Pain Is Mine
All the Hate That Fills the Air
All the Pain We Call Our Lives
Better Off is Child That I've Never Seen
16.05.2004 - 14:23
Life is killing me
Life is killing me
Life is killing me
I have no choice: devoid of rights
So pull the plug, it's my damned life
Keep me alive to increase your bill
A Red Cross hell? - the hospital!
Life is killing me
Life is killing me
Just let me die with dignity
It's not suicide, simply mercyLife is killing me
Life is killing me
Life is killing me
Life is killing me
&im killin' uuuuuuu :))
16.05.2004 - 14:20
:))))))))) süpeeerrr yaaa
My Girlfriend's Girlfriend
It's no secret we're close
As sweaty velcro
Like latex, fur and feathers
Stuck together
Now
In their '62 'vette
Sharing one cigarette
In a black light trance then
Go go dance
Then
Go go trance
Then
They keep me warm on cold nights
We must be quite a sight
In our meat triangle
All tangled
Wow
My girlfriend's girlfriend
She looks like you
My girlfriend's girlfriend
She's my girl too
Her and me an her and she and me
An uncrowded couple are we three
Hey we don't care what people say
When walking hand in hand down Kings Highway
Two for one today
My girlfriend's girlfriend
She looks like you
My girlfriend's girlfriend
She's my girl
07.05.2004 - 11:39
Çünkü Çok Zor
Bu soğuk yağmur esen rüzgar
Bu anlaşılmazlık incitmesin seni
Boş odalar insanlar
Bu yalnızlık ürkütmesin seni
Sınırlar var dudaklarda başlayan çok zor
Dikkat et kendine
Bu mutsuz günler bitmez hüzün
Bu sessiz isyan aldatmasın seni
Bu suskun yüzler
Sahte gülüşler bu kargaşa
Hiç kırmasın seni
Bu sıcak eller gizli anlaşma
Bu zamanlama korkutmasın seni
Beni düşün bir de
Yalnız bir hayat hep aynı sessizlik
Hep aynı
Sınırlar var dudaklarda başlayan çok zor
Dikkat et kendine
Çünkü çok zor
İnan çok zor
Çünkü çok zor
Dikkat et kendine
07.05.2004 - 11:25
*Güneş doğdu ruhuma..
Sustum..*
Umudumu gördüm onda*
Birşey bilsem sölicem..
Seni..Sevdiimden başka..
Aptallıın bile..Tam bana göre,
Çocuksun sen de
YOK YOK YOK
Bu MuTLuLuKTaN,
AĞLİCAM şimdi..
YOK YOK YOK YOK
Ağlicam şimdi
yapma..
20.04.2004 - 20:11
Üstün Yetenekli Çocuklar
Üstün kabiliyetlilik(giftedness) :Beyin fonksiyonlarının yüksek düzeyde ve hızlı olarak çalışmasından ortaya çıkan, toplumun % 5 inde rastlanan üstün yetenek ve hüner özelliği.
Kabiliyet alanları:Üstün kabiliyetin ortaya çıktığı ve değişik yöntemlerle ölçülebildiği altı alan vardır.
· 1. yüksek zeka
· 2. mekanik hüner
· 3. yaratıcılık
· 4. sanatsal yetenek
· 5. fiziksel yetenek
· 6. liderlik kabiliyeti
Üstün kabiliyetli çocukların karakteristik özellikleri dört ana grupta incelenmektedir. bu gruplar:
· a) düşünme boyutu
· b) duygusal boyutu
· c) fiziksel ve fizikötesi boyutu
· d) sosyal boyutu
Üstün yeteneklilerin farklı düşünme özellikleri;
· 1- son derece çok sayıda bilgi sahibi olma ve bunları unutmama.
· 2- ileri düzeyde anlayış kabiliyeti, (leb demeden leblebiyi anlama)
· 3- alışılmadık seviyede farklı konularda ilgi ve merak, çok soru sorma
· 4- lisan kullanımında, kelime hazinesi ve dil yeteneğinde üstünlük
· 5- hızlı düşünme, çabuk sonuca ulaşma, hızlı ilerleme
· 6- esnek ve farklı düşünme
· 7- geniş çaplı bir sentez kabiliyeti
· 8- garip, alışılmadık ve farklı ilişkileri görebilme kabiliyeti
· 9- orijinal fikirler ve çözümler üretebilme
· 10- genelleme yapma, sonuçları hissetme, soyut düşünme ve alternatifler üretme konusunda erken ve hızlı gelişme.
· 11- inatçı, kararlı ve hedefe dönük ve hatta bazen maceracı davranışlar
· 12- disiplinli, bağımsız ve çoğu zaman isyankar davranışlar
· 13- çabuk sıkılma, yapacak bir şeyler arama, boş duramama
· 14- kompleks, karmaşık şeyleri tercih etme; tartışmalardan zevk alma
· 15- ilgi bekleme, onore edilmekten hoşlanma; çok konuşma
· 16- yerinde duramama, aşırı hareket
Üstün zekalı öğrencilerin duygusal yönden farklılıkları;
· 1- başkalarına karşı son derece duyarlılık, sizin ne düşündüğümüzü çabuk hissetmesi.
· 2- tuhaf bir mizah anlayışı.(bu bazen başkalarını kırabilir veya rahatsız edebilir)
· 3- farklı olduğunu kendi hissettiği gibi başkalarına da hissettirmeye çalışma.
· 4- küçük yaşta beliren bir idealizm
· 5- hissi derinlik, duygusallık.
· 6- mükemmelcilik, (dolayısıyla kendini ve başkalarını beğenmeme)
· 7- belli derslerde olağanüstü bir başarı gösterme.
· 8- bilinmeyen, esrarlı konulara büyük bir alaka.
· 9- yüksek bir konsantrasyon kabiliyeti, ciddiyet.
· l 0- başkalarının ne diyeceğine pek aldırış etmeme.
· 11- tutku ile bağlandığı bir konuyu her yerde gündeme getirme.
Üstün zekalı öğrencilerin fiziksel ve fizik ötesi duyuları açısından farklılıkları
· 1- duyularda aşırı hassasiyet (renkler, sesler, kokular vs. üzerinde)
· 2- fiziksel ve entelektüel gelişmede farklı bir ilerleme hızı
· 3- başarılı olamadıkları fiziksel aktivitelerde yer almayı istememe, yarışmacı fiziksel aktivitelerden kaçınma.
· 4- güzel sanatlardan birinde gösterilen yüksek kabiliyet (belli bir eğitim almasa bile)
· 5- fizik ötesi olayları düşünme konusunda yaşıtlarına göre daha önceden ilgilenme, felsefi tavırlar, garip düşünceler.
· 6- şairane ifadeler, güzel ve edebi sözler
· 7- girişimcilik ve mücadele gerektiren konularda üretkenlik.
· 8- iç dünyasında derinlik ve bunun getireceği yalnızlık
· 9- teorik ve estetik değerlere önem verme.
· 10- aşk, sevk, istek ve içten gelen gayretin yüksek düzeyde oluşu.
· l l- sık sık düşüncelere dalma, hayal gücünün kuvvetli oluşu.
Üstün zekalıların sosyal açıdan farklı özellikleri
· 1- kendi istekleri yerine getirme ve kişilik konusunda erken gelişme.
· 2- sosyal problemlere güzel ve doğru çözümler önerme
· 3- liderlik, grup kurma, ekip oluşturma ve yönlendirme
· 4- sosyal problemleri doğru teşhis edebilme ve anlayabilme
· 5- toplumun adalet, güzellik, doğruluk gibi yüksek ihtiyaçları ile ilgilenme.
· 6- yüksek ahlaki özelliklere sahip olma
· 7- yüksek düzeyde bir adalet duygusu
· 8- kendine güven, kararlılık
· 9- kendinden büyüklerle arkadaşlığı tercih etme.
Yukarıda belli gruplar halinde incelenen özelliklerinin tamamını her üstün zekalı öğrencide göremeyebiliriz. kabul edilen görüşe göre üstün zekalı öğrenciler bu 4 sahadan birinde yada birkaçında çok üstün bir performans sergileyebilmektedirler. sahip oldukları üstün özellikleri, iyi bir çevrede güçlü bir eğitimde değerlendirebilenler, yıllar sonra toplumun karşısında birer dahi olarak çıkabilmektedir.
Üstün yetenekler üzerindeki araştırmaların önemi
Tarih boyunca milletlere önderlik etmiş, buluşlar yapmış, her sahada üstün eserler ve faaliyetler sergilemiş üstün kabiliyetlerin çok iyi değerlendirilmeleri, yetiştirilmeleri, sayı ve üretkenliklerinin artırılması konusunda son yıllarda büyük bir ilgi alanı oluşmuştur.. şüphesiz ki toplumların ilerlemeleri bütün millet fertlerini içine alan ortak bir gayretle mümkün olabilir. bununla birlikte liderlerini bulamayan veya onara sahip çıkamayan toplumların da yönlerini doğru olarak tespit etmeleri, yeni buluşlar ve icatlarla seviye kazanmaları mümkün değildir. terazinin bir kefesine toplumun bütün kesimlerini içine alan bir genel eğitimi koyarsak, diğer kefesine de o toplumu her sahada ileriye götürecek ve % 5'i oluşturan kabiliyetli insanları koyabiliriz.
Bir şirketin kendisini ileriye götürecek liderlere ve dahilere ne kadar ihtiyacı varsa, böylesi üstün kabiliyetlerin de kendilerine uygun özel bir eğitime oldukça doğal ihtiyaçları vardır. nasıl ki zeka özürlü insanları normal sınıflara yerleştirmek bu çocuklara büyük bir haksızlık olabiliyorsa, üstün yetenekli olanlara özel bir eğitimin vermemek de ayni derecede bir cinayettir. bunlara uygun bir eğitim verebilmenin ilk şartı, bu tür yetenekleri çok küçük yaşlardan itibaren doğru tespit edebilmeye dayanır. üstün yeteneklerin keşfi kadar, bu yeteneklerin özel yöntemlerle geliştirilmesi ve yönlendirilmesi, toplumda bir azınlık teşkil eden kabiliyetli gençler için hem bir hak hem de bir ihtiyaçtır. burada deha araştırmalarının önemi ortaya çıkmaktadır.
Özellikle gelişmiş ülkelerin bu konuya büyük önem vermeleri her sene milyonlarca dolar para harcamaları yüzlerce kitap, binlerce makale, onlarla dergi, çıkartmaları da bizi bu konuda harekete sevk etmektedir.
Üstün kabiliyetli öğrencilerin belirlenmesi
1. üstün kabiliyetli olan öğrenciler anne-babaları yada öğretmenleri tarafından keşfedilebilirler. bunlardan öğrenilecek bilgiler belirli bir form oluşturularak kuru merkezde kaydedilmelidir. bu formda; - öğrencinin kısa özgeçmişi, bebekliği, okul öncesi vs. - ailesinin sosyoekonomik ve kültürel durumu - çocuğun arkadaşlarından alınacak bilgiler vs. vs. yer almalıdır - çocuğun öğretmenlerinden alınacak bilgiler.
2. zeka testleri: bu testler yüzyıla yakındır kullanılmakta olup, insanın kabiliyetlerinden belli bir bölümünü ölçmekte kullanılmaya devam edilmektedir. öğrencinin geleceği adına tahminde bulunmada zeka testlerinin etkisi % 20 civarındadır. bununla birlikte bu testlerin değişik formlarının vazgeçilemez bir kullanımı sürmektedir. zeka testleri grup halinde uygulanabildikleri gibi, bireysel (daha tutarlı ama masraflı) uygulama imkanları da vardır.bu testlerde 115 puan ve yukarısı alanlar incelemeye alınırlar. 10 yaşında bir çocuğun 115 alması, 11.5 yaş zekaya 130 alması, 13 yaş zekasına 150 alması ise 15 yaş zekasına sahip olması demektir.
3. akademik kabiliyet testleri a) Anadolu liseleri sınavları b) fen liseleri sınavları c) ilkokulda ve orta-lisede bilgi seviyesini ölçen basari testleri
4. yaratıcılık testleri a) torrance'in 4 testi b) divergent thinghing test c) ipat'in yaratıcılık testi d) diğer testler
5. kişilik testleri a) ipat'in 6-8, 8-12, 12-18 yaş kişilik analizine dayanan testler b) kuder ve benzeri testler (ilgi ve eğilimleri ölçen testler)
6. sanatsal yetenek testleri a) meiser sanat testleri b) creative product scales wayne state university c) mülakat sınavı (uzmanlarından oluşan bir heyetçe yapılır)
7. liderlik testleri fundermental interpersonal relations orientation behaviour
Bu yedi grupta yer alan testlerin ve bilgilerin genel bir değerlendirilmesi sonucunda bir öğrencinin üstün yetenekleri ortaya çıkartılır ve onun özel bir eğitime ihtiyacı olup olmadığı belirlenebilir.bütün bunların dışında ortaokul seviyesine gelmiş bir öğrenci fizik, kimya, matematik, resim, sanat, edebiyat, tiyatro vs. gibi belirli dallarda yapılan yarışmalarda gösterdiği özel başarılarla da belirlenebilir
20.04.2004 - 20:08
Hiperaktif öğrenciye dikkat
Prof. Dr. Şahnur Şener, dikkat eksikliği “hiperaktivite bozukluğu”nun özellikle okul döneminde ortaya çıktığını ve böyle çocukların yaşıtlarına göre daha dağınık, unutkan ve hareketli olduğunu kaydetti.
03 Eylül— Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şener, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun çoğunlukla 3 yaşından sonra kendini belli ettiğini, ancak okulun ilk yıllarında, arkadaş, öğrenme sorunları ile dikkat çektiğini anlattı.
Hiperaktiv çocukların dikkat sürelerinin az ve dağınık olduğunu, düşünce, duygu ve davranışlarını yeterli derecede denetleyemediğini, sabırsız, tez canlı heyacanlı olduklarını söyleyen Şener, “Zekaları yaşıtlarından daha geride ya da daha ileride değildir. Ancak olan kapasitelerinin altında akademik başarı gösterirler” dedi. Şener, bazı hiperaktiv çocuklarda el becerisinin yaşıtlarına göre daha az geliştiğini, yazısının bozuk, sakarlıklarının çok olduğunu belirtti.
“YAŞITLARINA GÖRE DAHA DAĞINIKLAR”
Şahnur Şener, “Başladıkları işi, ödevi oyunu bitirmeden bırakabilirler veya başkasına geçebilirler. Sıralarını bekleyemez, konuşmaları böler, sonuna dek dinlemeden yanıtlar. Acele okuduğu için yanlış yapar, harf, hece, kelime atlayabilir. Yaşıtlarına göre daha dağınık, unutkan ve daha az düzenlidir” diye konuştu.
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun doğuştan gelebileceğini bildiren Prof. Dr. Şahnur Şener, “Hamilelik, doğum ve erken çocukluk dönemlerindeki travmalar oluşumunu hızlandırır, ortaya çıkmasını tetikler. Ailede tez canlı, fevri, sık iş değiştiren, kural ve yasalarla sorun yaşayan kişilerin olması çocukta bu bozukluğun oluşumuna katkı sağlar” dedi.
Bozukluk şüphesi görüldüğünde hemen bir psikiyatriste başvurulması gerektiğini söyleyen Şener, “6 yaşından itibaren ilaç tedavisi uygulanmakta ve yüzde 80 üzerinde başarı elde edilmektedir. Aileye ve okula öneriler verilmekte ve işbirilği içinde çalışılmaktadır” diye konuştu.
20.04.2004 - 20:00
Öğrenme ve Sağlık
Beynimize bir bilgi ona gösterdiğimiz ilgiye göre girmektedir. O yüzden hep size o bilginin önemli olduğunu düşünün, öğrenmek için istek duyun diyoruz. Böylelikle, bilginin öğrenilmesi ve hatırlanması kolaylaşacaktır. Bu istendik bilgiler olabileceği gibi istenmeyen şeyler de zihnimize girebilir. Bunlara karşı dikkatli olmalıyız.
Günümüzde pek çok, şeyde pornografik bulunakta, örneğin bir mizah dergisinde yapılan esprilerin çoğu cinsellikle ilgili, ticari işletmeler dahi ürettikleri mamulleri tanıtırken ve piyasaya arz ederken bu öğelere sonuna kadar kullanabiliyor.
Ama eğitimli insan bunların zararından kendini koruyabilir. Kendimizi doğru yönde yönlendirirsek, beynimiz uygunsuz şeyleri talep etmeyecektir ve dışarıdan gelen etkilere karşı bu bilincimiz bizi koruyacak yada en az zararla kurtulmamızı sağlayacaktır.
Diyelim bulunduğum bir ortamda bir erotik fıkra anlatılıyorsa oradan ayrılma imkanım yoksa hemen beynime yanlış, örneğin dolmuşla giderken bir şeylen olduğu mesajını gönderiyorum, daha önce de benzer mesajlarda geldiği için ve de ilgimi çekmediği için bu bilgiler beyinde itibar görmüyor. TV'de, internette böyle bir şeyle karşılaştığımızda kendimizi korumalıyız, bunu bir kaç kez tekrarlarsak bu davranış biçimi olur, gene de dikkatli olmak gerekir.
Bu bilinci sağlamazsak, beynin cinsel objelere karşı ilgisi çok olduğu için göz ile kulak ile gelen bilgi hemen beyinde kendine geniş bir yer bulur. Unutkanlığa bile sebep olabilir. Artık beynin iletişim kanalları arasında bu obje dolaştığı için örneğin derslerde ilgili beyne bir girdi yapıldığında bu bilgiyi beynin alıcıları kabul etmez kabul etse bile kısa süreli hafızaya alınıyor.
Aynı şey kaydedilen bir bilgiyi çağırdığımızda da olur, iyi bildiğimizi düşündüğümüz bir konuda ki bilgileri hatırlamada güçlük çekeriz, algılamamız zayıflar.
Diğer yandan, çocuklarımıza gereken cinsel bilgiler verilmelidir. Bu yapılmazsa sokakta zaten öğrenecektir, ama sokakta yanlış yönlendirilme riski çok, çocuklarımızı bilinçlendirmekle sokağın tehlikesinden de korumuş oluyoruz.
Öğrenme verimini düşüren şeylerden biri de mastürbasyondur. Vücud gerektiği zaman meniyi dışarıya atar. Aldığımız her ürünün bir kullanma talimatı var, örneğin aldığımız bir elbisede çamaşır suyu kullanmayın deniliyorsa ve biz de bunu çamaşır suyu ile temizlemeye çalışırsak o elbise zarar görür. Bunu gibi bedenimizin de bir kullanma kılavuzu var. Bedenimizin sisteminde müstarbüsyon olmadığı için vücudun dengeleri bozulur, enerji kaybı için büyümede, hastalıklara karşı korunmada, beyinde dahil olmaküzere organların fonksiyonlarını yerine getirmede kullanılacak enerji heba ediliyor. Dediğimiz gibi gerektiği zaman vücut bunu dışarıya atıyor. Atmıyorsa atılma zamanı gelmemiştir.
Sinir sistemi zarar gördüğü için öğrenme faaliyetleri olumsuz etkileniyor, bu yüzden hafızanın zayıfladığını duymuştum cinsel organdaki sinir uçlarının hassasiyeti bozuluyor. İnsan yaptıktan sonra pişmanlık duyduğu, oluştuğu için ruhsal yönden etkileniyor. Erken boşalmaya sebep olduğu için çocuk veya genç ileride cinsel ilişkiye girdiği zaman erken boşaldığı için hem kendisi tatmin oluyor hem de eşini tatmin edemiyor.
Masturbasyon alışkanlık halini aldığı için zihni sürekli meşgul eder. Öğrenme ve çalışma performansını düşürür.
Menide bulunan sperm hücreleri bir süre daha canlı kalır. Bunlar bir başkasına ulaşabilir, istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilir.
Ortaokulda arkadaşlarla dışarı gezmeye çıktığımız zaman bazı arkadaşlar sakin yerlerde birlikte yaparlardı. Lisede iken öğretmen ders anlatırken sıra arkadaşını da teşvik edip derste yapanlar bile olmuştu. İnsanın utanma duygusunu azaltacak tehlikeli bir alışkanlık. Ahlaki problemleri ve sağlık problemleri meydana getiriyor.
Uzmanlar çok yemek yemenin vücuda zarar verdiğini ve pek çok hastalığın oluşmasına yardımcı olduğunu söylüyor, bu yüzden çok yemekten kaçınılmalı, ders çalışma tekniklerini öğreten kitaplarda çok yemek yemenin beyin faaliyetlerini yavaşlattığını yazıyor ve öğlen yemeğinden vazgeçilmesini tavsiye ediyorlar. Örneğin Başarı Üniversitesi Arıtan Yayınları)
Çikolata vücuda enerji kazandıracak bu çok çabuk enerjiye dönüşür ancak çabuk etkisini kaybeder, bu durumda halsizlik oluşur bu yüzden çikolatayı hafta sonları tercih etsek daha iyi olur.
Elbette vücudumuzun enerjiye ihtiyacı var ancak bunun taze ve kuru meyveleri daha çok tüketerek temin etmemiz daha iyi olur. Ama kurtulmak çok kolay yapmadığınız takdirde bırakmış oluyoruz. Biz müdahale etmeden nefes alıp veriyoruz, bir yiyecek ağzımıza girip yuttuktan sonra kontrolümüzden çıkıyor, ama insanı masturbasyon yapmaya zorlayan bir kuvvet var mı?
Vücudumuz suya ihtiyaç duyunca susarız, yani su içme ihtiyacı duyarız. Ama vücudumuz masturbasyonları ihtiyaç duymuyor aksine zarar görüyor, hissedilen istek alışkanlıktan ve şartlandırılmış ta tahta kaynaklanır. Bir süre sonra, birazcık sabır ve kararlılıkla mesele ortadan kalkar. Bazı şeyler insanın kendi elindedir.
Çevremizde ölçülü olgun davranışlar sergileyen arkadaşlarda var, sözlerimizle ve davranışlarımızla onları olumsuz etkileyebileceğimizi hatırlayalım, iyi örnek olmaya çalışalım. Göstermelik de olsa güzel davranışlarda bulunalım, hem başkalarına zarar vermeyiz, hem de bir süre sonra güzel davranışlar kalıcılaşır ve bizim bir parçamız olur. İnsan neyi arzu ederse ona ulaşır, iyiliği arzu dene iyiliğe ulaşır. Bu insanın elinde olan birşey bir öğrenci güzel davranışlar kazanmayı, başarılı olmayı, sağlıklı bir birey olmayı arzu ederse, potansiyelini bu yönde kullanıp çaba gösterirse ona ulaşır.
Beden ve ruh sağlığımızın öğrenme ile doğrudan etkisi olduğu belirtmiştik. Stressten uzak bir yaşam ve düzenli uyku öğrenme verimimizi arttıracaktır. Ne kadar canımız istese de, hoşumuna gitsede vücudumuzun dengesini bozan şeyleri bırakmalıyız. Hemen aklıma gelenler dengeli beslenme ilkesine tersi olan yiyeceklerden oluşan beslenme alışkanlığı, doğal olmayan zararlı içecekleri alkol, sigara,mastürbasyon, vb. Düzenli nefes alma alıştırmaları yapmalıyız, bu aynı zamanda kaygılandığımız ve huzursuz olduğumuz durumlarda faydalı olacaktır.
Çalışılan ortam havalandırılmış olmalıdır. Beynimize yeterli oksijen gittiği zaman daha fazla öğrenme verimi elde ederiz. Düzenli uyku alışkanlığı ile günün getirdiği bedensel, zihni ve duygusal zararlar tamir edilir. Tatil günleri de erken kalkmalıyız, eğer istenirse bir süre sonra tekrar yatılabilir. Uyandığımız zaman yatakta oyalanmayın, bu gün boyu size isteksizlik verir. Yaşama sevincinizi azaltır. Yani İngilizcedeki Wakeup ve getup aynı zamana denk gelmelidir.
Kahvaltı yapma alışkanlığı kazanılmalı, uyandığımızda enerjimiz azalmıştır, kahvaltı ile enerji alır, uykunun vermiş olduğu dinlenmişlikle güne güzel başlarız. Geçenlerde bir takvim yaprağında erken kahvaltı yapmanın faydalarını okumuştum. Çayı, kahve nesrafe sinir sistemini etkilediği için bizi huzursuz yapabilir. Mülkünse hafta içi bunlardan uzak durulmalıdır. Yemeklerle beraber sıvı alınmamalıdır. Birden midemize iken su mideye baskı yapar, hazmedilmeyen gıdalar ince bağırsağa iner bu sindirim işleminin süresini arttırarak rehavete yol açar,ders çalışma ve öğrenme verimimizi düşürür. Eğer sıvı alacaksak çok az almalıyız. Şöyle bir soru geldiğini hissediyorum. Diyelim bir cantıkçıya gittik veya annem çiğbörek açınca ayran içmeyecek miyiz? Yemekte susayınca su içmeyecek miyiz? Bu durumda bir bardağın tamamını bir seferde içmek yerine bunu bir kaç seferde içmeyi tercih etmeliyiz. Yemeğimizi yedikten iki saat sonra sıvı almaya başlamaya kendimizi alıştırmalıyız. Yatmadan önce birşeyler atıştırmaktan uzak durmalıyız. Eğer atıştırırsak, sabahları yorgun kalkarız., bu da öğrenme verimimizi azaltır. Yemek yerken hızlı yemek yerine lokmaları iyice çiğnemeliyiz.
Ekmeğe düşkünsek bunu azaltmalıyız. Kepekli veya çavdar ekmeğini tercih etmeliyiz. Ders çalışırken sıkma portakal,greyfurt gibi C vitamini içeren içecekler alınmalıdır. Salata ve mey suyu yemeyi alışkanlık haline getirmeliyiz. Marmara Bölgesinde yaşadığımıza göre bizler zeytinyağını seven insanlarız. Zeytin yağı ile salatamızı daha da zenginleştiririz. Sabahları yenilen bal ve siyah üzüm zihinsel aktiviteyi arttırır. Havuç ve hatırlama yeteneğimizi arttır. Ayrıca okunken gözlerimiz yorulabilir, havucun gözlere de faydası olduğu söyleniyor.
Doğal ürünler tercih etmeliyiz, ürünlerin bozulmaması için pek çok katkı maddesi katılıyor. Bunlar sağlığa zararlıdır. Mevsiminde üretilmeyen sebzeler, meyveler de daha çok gübre ve hormon olur. Bunlar beyne zarar verir. Geçenlerde bir uzman katkı maddelerini bebek bekleyen hanımların tüketmesi sakıncalı, beyinde ödeme sebep olur dedi. Demek ki biz de bunları hayatımız boyunca tükettiğimize göre kimbilir ne zararlarıyla karşılaşıyoruz.
Bu arada cep telefonlarını da unutmayalım. Cep telefonlarının üst ceplerde olduğu zaman kalbe,belde taşındığı zaman sindirim sistemine zararı olduğu söyleniyor. Cep telefonları radyo frekansı sinyalleri alır ve dışarı gönderir. Kişiler elektromanyetik enerjiye maruz kalır. Cep telefonun olduğu ortamda bulunmak bile etkileyebilir. Beline takınca zararlı olacağı için kendimce bir çözüm buldum. Cep telefonumu çantamda veya bir torbada taşıyorum.
Bir diğer noktada duvardan duvara halı tabir edilen döşemeler. Duvardan duvara halılarda çok miktarda zararlı madde birikmekte ve özellikle solunum yoluyla da vücuda girmektedir. Hele hele bu halılar ıslanırsa ıslandığı yerler zararlı maddelerle dolmaktadır. Ruh ve beden sağlığımız öğrenmemizi doğrudan etkilediğine göre duvardan duvara halı yada halıflex denilen döşeme çeşidinden uzakta durmada fayda var.
Anlamlandırma ve Gruplama·Önceki bilgilerle bağlantı kurma· Knedi cümleleri ile kayıt·Gruplandırma·Şema ve tablolar yapma·Ana ve yan fikirleri bulmaTekrar·Okumadan önce ilk ve son paragrafa göz gezdirme·Metni okuma·Altını çizme·Özet çıkarma·Kısa notlar alma·Aksortisler·Notları sesle okuma·Başkasına anlatma·Başkasından dinleme·Örnek alıtırmalar çözme·Uyku öncesi tekrar Zamanı Planlama· Günü planlama· Ders çalışma zamanı planla.- Uzun süre yerine aralıklı çalışma 45+45/30+30+30- Ödül koyma- Çalışılacak konuları belirlemeYÖNTEM TEKNİKLER VERİM ARTIRMAMALZEME·Yapışkanlı kağıtlar·Not alma kağıtları·Fosforlu kalemler·Renkli kalemler·Pano- Haftalık ders takip çizelgesi- Alınan kısa notları çizme- Yapması gerekenleri yazma Ders· Evde başlıklara göz atma·Öğretmenle iyi ilişkiler kurma·Algıda seçilik (Dikkatin derste olması) ·Konunun önemli olduğuna inanma· Derste aktif olma·Belirlenen kurallara uyma- Zamanında gelme- Ödevlerini yapma- Araç, gereçler tam olmak- Ders ortamına uygun davranışlarDİĞER· Zararlı alışkanlıklardan uzak durmak varsa bırakmak· Zihni öğrenmeyi yavaşlatan zararlı şeylerden uzak durma·Güzel davranışlar sergileme·İletişim kurma becerisi· Beyne olumlu mesajlar gönderme· Olumlu düşünme olumlu yaşama·Kaygıdan uzak durma· Çeşitli etkinliklerle rahatlama· Spor yapmak Sağlık·Uyku- Belirli bir yatış saati belirleme- Uyanınca yataktan kalkmak· Vücudun dengesinibozan şeylerden uzak durmak- Aşırı heyecan- Masturbasyon· Cereyanda kalma- Zararlı oyunlar(Uzun eşek) - Kolali içeçekler· Ortam- Çalışılan ortamı havalandırmak- Duvardan duvara kaplı yerlerden uzak durmak- Cep telefonlarını karşı hassasiyetSINAV- Kaygıdan uzak durma-Alınan kısa notları göz gezdirme (gerekiyorsa) - Düzenli fiziksel egzersiz yapma Beslenme· Çok değil yeterince beslenmek· Kahvaltı yapmak· Hafta içi çay ve nescafe içmemek· Yemeklerle beraber sıvı almamak veya çok az almak· Yatmadan önce birşey yememek· Salata ve meyve yemek· Ders çalışırken C vitaminli içecekler alınmalı.
Sağlıklı olmak için kaygılarımızı dengelemek için fiziksel egzersiz yapmalıyız. Bu kan dolaşımını ayaramada da faydalıdır. Nefes almamızı bir düzene sokar. Bizi rehavetten korur. Tembellikten her zaman uzak durmalıyız. Tatil ve dinlenmek boş boş durmak öğlene kadar yatmak değildir. Dinlenme seveceğimiz değişik aktivitelerle olur.
Sağlıkla ilgili söylediklerim öğrenme ile ilgili olanları, sağlıklı olmak öğrenme verimimizi, konsantrasyonumuzu attırır. Bu yüzden sağlığımızı korumaya özen göstermeliyiz. Artık yetkililerde tedavi edici hekimlik kadar koruyucu hekimliğinde önemli olduğunu belirtiyorlar.
Ruh halimizinde bedenimize yansımaları var. Çok üzülünce başı ağrıyanları veya mide ağrısı çekenleri duymuşsunuzdur. Özelliklerimizi bilmeliyiz, kişinin o an için iyi olduğu ve biraz eksik olduğu yönleri olabilir. Hedefe ulaşırken çeşitli zorluklar olabilir, iz bırakmış insanların hayatları tahlil edilirse ümitlerini korudukları ve hedeflerinin arkasında oldukları görülür, olumlu düşünmeli, olumlu yaşamalıyız. Diğer insanlarla iyi ilişkiler kurmalıyız sanırım bu insanın yaşama sevincini arttırır. Bize olumsuz gibi gözüken bir olaya karşılık pek çok güzel şeye sahibiz.
İnsanın değişik istekleri vardır, fakat imkanlar sınırsız değildir. Ben de Bademli'deki villalarda oturmak istiyorum ama buna imkan yok. Bu benim için ruhsal gerginlik sahibi değildir. Düşünecek olursam pek çok insana göre iyi bir yaşam standardım var. İmkanlarının çok üstünde yaşayarak mutluluğu yakalayacağını düşünüp elindekini de kaybeden insanları tanıyorum.
Duyu organlarımızca alınan verilerin, zihnimizden geçenlerin medenimize hatta bedenimizdeki herbir hücreye etkisi vardır. Bir bitkiye koparmak üzere bir el uzandığı zaman o bitkide değişiklikler, çeşitli tepkiler gözlenmiş. Aynı şey insan bedeni içinde geçerli. İnsan bir dere kıyısında ağaçların altında sevdikleri ile beraberken bambaşka duyguları yaşar.
Bazı kanser hastaları hastalığa teslim olurken bazıları kanseri yenmekte ya da en azından hayatının kalanını mutlu geçirmekte. Bunu sağlayan insanın yaşama sevinci, olumlu düşüncesidir. İnsan beyni pozitif enerji yaşabilir. Beyni de yönlendiren sözcüklerdir. Seçtiği sözcükler, kurduğu cümleler ona yön verir. Örneğin hasta bir kişi 'benim bu hastalığı aşmam mümkündür' derse ve buna inanırsa hem morali yükselir hem de beyinden giden sinyallerle hücreler, dokular, organlar, sistemler güç takviyesi ile oluşur zararı tamir etme yoluna giderler.
İnsan bir sorunla karşılaşınca zihinsel aktivasyon yapabilir. Zihninde sorunu tahlil eder, çözüm yolları, araştırılır. Bazıları ise sorunu bir endişe, sebebi olarak yaşar. Eline birşey geçmeyeceğini bile bile, kendini adeta parçalar. Çözüm olmadığını, çözümsüzlük üretir. Bu da beynin gönderdiği sinyallerle rahatsızlıklara yol açar. Elbette insanın vurdumduymaz olması doğru değildir. Meselelere hassasiyetle yaklaşmalıdır. Önemli olan yaklaşım tarzıdır. İnsan bir sorunla karşılaşınca zihinsel aktivasyon yapabilir, zihninde sorunu tahlil eder, çözüm yolları araştırır.
Bu konu sadece sağlık açısından değil yapmak istediklerine ulaşmada da önemlidir. Bir kişi, 'derslerimde başarılı olabilirim' 'zamanı planlamak ve sistemli çalışmak istiyorum.' 'Yüzmeyi öğrenmek istiyorum', 'yabancı dil becerilerimi geliştirmeyi arzu ediyorum', 'potansiyelim var, ben başarabilirim' gibi cümleler kurup bu ve igleri beynine gönderirse bu bambaşka bir etki uyan
Özgür Erakkuş [email protected]
Toplam 85 mesaj bulundu