......
Ben, kaderi kedere yazılmış ürkek bir nâra!
Ben, boşa çıkmış bir kehanetim cemiyetin rahminde. Bütün belalar bana yazılsın.
Bütün zindanlar benim üstüme kapansın.
Bütün köpekler bana saldırsınlar dar sokaklarda.
Ben, ...
......
Ben, kaderi kedere yazılmış ürkek bir nâra!
Ben, boşa çıkmış bir kehanetim cemiyetin rahminde. Bütün belalar bana yazılsın.
Bütün zindanlar benim üstüme kapansın.
Bütün köpekler bana saldırsınlar dar sokaklarda.
Ben, ...
© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Gürkal Gençay Hakkında Yazılanlar Sayfası Antoloji.com
12 Şubat 2025 Çarşamba - 05:30:47
04.12.2010 - 00:55
Firkatu hicran düştü yaktı gönül bağımı,,musallaya çevirdi şu ezadan gamımı...
01.12.2010 - 01:38
PİR SULTAN ABDAL'ım derdim ziyade
İçilirmi yârsız yad ile bade
Yâr odur ahrette şefaat ede
Sadık yâr insanı yola getirir.
Pir Sultan Abdal
29.11.2010 - 01:57
Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı
(Fuzûlî)
28.11.2010 - 17:25
Aşkına düşeli yandım kül oldum
Derdimdir Muhammet dermanım Ali
Elin tutup bir mürşide kul oldum
Yolumdur Muhammet erkanım Ali
Hakikat bezmine kadim şah olan
Cümle müminlere kıblegah olan
Tarikat elinde mihri mah olan
Demimdir Muhammet devranım Ali
Mümin olur kör nefisten sakınan
Muhabbetin güllerini takınan
Dört kitabın beş yerinde okunan
Bağımdır Muhammet reyhanım Ali
Bir mihnet eyledim şahlar şahına
Düzdüm katerimi aşkın rahına
Yüzümü sürmüşem dost dergahına
Üstadım Muhammet burhanım Ali
Daimi’yim gördüm hakkın yolunu
Derdim dost bağının gonca gülünü
Teslim olup tuttum pirin elini
Temelim Muhammet mekanım Ali
0 Responses to “Aşık Daimi
27.11.2010 - 14:00
Ben geldim terk i varan ettiler,,,,buna ne dersin en sevgili..? seni seven beni sevmezmi? ......
27.11.2010 - 12:24
TAN OLMAK
Tan olmak
kutsamak için tanı;
kuş olmak
hayran olmak için kuşa;
çimen olmak
yaraşmak için çimen yaşamına:
yitmekti sevmek
sevilende.
Yele oldum
(günaydın, kısrak!)
Taşyaprağı oldum,
(iyi akşamlar, gelincik!)
ve şu yassı çakıl
öteki çakılların arasında
dalgaların çarptığı.
Değişim,
artık değişmek istemiyorum:
seviyorum.
Aşk,
artık sevmek istemiyorum:
değişiyorum.
26.11.2010 - 19:47
Hicran vuslatın gecesi ise; vuslat firakın şafağıdır fecridir...
Fuzuli
26.11.2010 - 10:31
*
'Bu vadideki karanlığı
ve büyük soğuğu düşün...'
-Brecht-
25.11.2010 - 12:29
Ruhun mu ateşyoksa o gözler mi alevden?
Bilmembu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu..
Gün senden ışık alsa da bir renge bürünse;
Ay secde edip çehreneyerlerde sürünse;
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
Ey sen kikul ettin beni onmaz yakışınla
Ey sen kigönüller tutuşur her bakışınla!
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
Gözler kibirer parçasıdır senden İlah'ın
Gözler kisenin en katı zulmün ve silahın
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
Sen öldürüyorken devururken de güzelsin!
Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden
Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
Hasret sana eyy yirmi yılın taze baharı
Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
Dinmez! Gönülüntapmanınaşkın sesidir bu!
Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu!
Hasret çekerek uğruna ölmek kolaydı
Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı..
Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler
Tek bendeki volkanları söndürse denizler!
Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'Kaabil'
İmkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
Sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum
HUSEYIN NIHAL ATSIZ
24.11.2010 - 19:23
Gönül kuşunun yuvası senin perişan saçlarındadır,eyyy peri gibi güzel sevdiğim gönlüm senin yanındadır,,gönül uykusuyla mest ol ve kirpiklerin birbirine değsin,çünkü senin kirpiğinin her ucunda gönlümün bin parçası vardır,,eyy tabip bana ilaç vermekten vazgeçç,,bana vereceğin asıl zehir bana aşk derdine şifa diye sunduğun dermandadır,,yokluğunda öyle büyük ölüm evvelliği varki bunca zamandır nasıl yaşıyorum hayret ediyorum! ! Fuzuli' aklımda kalan kısmı paylaşmak istedim yüreği güzel dostarla...
24.11.2010 - 14:44
*
Sustum;
/ bir tek, ağız doluyken konuşulmaz sanırdım
yüreği doluyken de konuşamıyormuş insan...
Keşke konuşabilseydim;
şairler gibi, kâlb içre sızlayanı şi'r edebilseydim...
Sustum...
-
23.11.2010 - 13:24
Mecaz hayvanlara,hakikat meleklere mecaz ile hakikat malik insanlara mahsustur...aşk sextir aslında aşık olmadığı biriyle sevişebilirmi hakiki insan ihanet edermi ruhuna bilmem ki?
17.11.2010 - 04:00
*
Mihrâba yürümeyi tercih eder kimi,
kimi yaralanmayı...
16.11.2010 - 23:58
*
'Bu bağın üzümleri şaraptan yaratılmış...
Öylesine mutlu ve esrik gölgemiz;
yükselen göğ, kabaran bahr âşkına...'
-
14.11.2010 - 22:56
*
Aşk denilen şey; seks isteğinin kristalize olmuş Hâlidir...
Ekmeğe ulaşıldığı an biten bir şey yani / ve yalnızca insana özgü bir anomalidir...
Ben hayvan gibi yaşayanlardanım...
Meşki bilir ve lâkin aşkı bilmem...
/
(Paylaştığım Pascal konusu T.Dursun'dan alıntıdır)
14.11.2010 - 20:39
*
Sûfilere göre İsimler ve yollar yalnızca Haritadır. Yolculuğun kendisi değil.
Mevlânâ ayrıca bir duvara asılı boş bir pazar sepetini bulduklarında esrik bir şekilde semâ etmeye başlayan Aç dervîşlerin
hikayesini anlatıyor:
Yoldan geçen birisi 'Ne Oluyor' diye bağırmış.
'Sakin Olun. Ne de Olsa boş! '
Dervîşler 'Kaybol' demişler.
// ÂŞIĞIN GIDASI ÂŞKTIR //
Biz Ekmek Âşkımızı Kutluyoruz.
Ekmeğin Kendisini değil...
' Bilgilerinizle ve Engin Kültürünüzle Aydınlattınız...
Teşekkür ediyorum Tüm Kalbimle....
Saygılar.....
14.11.2010 - 19:38
*
Blais Pascal, Tanrıya inanmanın, inanmamaktan daha iyi bir bahis olduğunu ileri sürmüştü.
Pascal’ın bahsi veya Pascal’ın gambiti olarak bilinen bu sav, Pascal’ın Karar Teorisini Tanrı inancına uygulamasıdır. Bu bahis, Pascal’ın Hıristiyan doktrinlerini savunmak üzere yazdığı Pensees adlı kitabında bulunur. Pascal burada Tanrıya inanmanın, inanmamaya göre her zaman daha iyi bir bahse girme olacağını, zira 1. durumdaki beklentiden elde edilecek kazancın 2. durumdaki beklenti sonucu kazançdan her zaman daha büyük olduğunu ileri sürer. Bu, Tanrının varlığı hakkında bir tartışma değil, Tanrıya inanma hakkında bir tartışmadır. Pascal bu savını özellikle geleneksel Tanrı mevcudiyeti tartışmalarında ikna olmayanlara yöneltmiş ve bu bahis şeklinde tartışma ile Tanrıya inanmanın, inanmamadan daha avantajlı olduğunu göstererek daha önceki tartışmaları yadsıyanların döneceğini ummuştur. Benzeri uygulamalar diğer din felsefelerinde, örneğin Hinduizm ve özellikle Budizm’de de vardır. İslamiyet’te de Hz. Ali’nin benzeri söz söylediği belirtilmektedir.
Pensees’de Pascal’ın açıklaması şöyledir:
Tanrı vardır, veya yoktur. Hangi tarafa meyledelim? Mantık burada karar veremez. Bizi ayıran sonsuz bir karmaşa var. Bu sonsuz uzaklığın sınırında yazı turayla sonuçlanacak bir oyun oynanmaktadır.O halde hangisini seçeceksiniz? Bakalım. Seçmek zorunda olduğunuza göre, hangisi sizi daha az ilgilendiriyor, görelim. Kaybedeceğiniz iki şeyiniz var; doğru ve iyi, ve ortaya koyacağınız da iki şey var, mantık ve bilinciniz ile bilgi ve mutluluğunuz.Doğanızın ise kaçınacağı iki şey var, hata ve acı. Seçmeye zorunlu olduğunuza göre, aklınız birini diğerine yeğlemekle artık şoka girmeyecektir.Bu nokta halloldu. Peki mutluluğunuz? Tanrının var olduğuna bahse girerek kazanç ve kayıpları tartalım. Bu iki olasılığı hesaplayalım.: Kazanırsanız her şeyi kazanırsınız, kaybederseniz hiç bir şey kaybetmezsiniz. O halde hiç duraksamadan Tanrının var olduğuna bahse girin.
Pascal’a göre Tanrı, Hıristiyan Tanrısıydı. İncil ise Tanrının varlığına ait kanıt değil sadece bilgi veriyordu. *Dolayısıyla İncil’I okuyan bir insan şu seçeneklerle karşı karşıya idi:
*Tanrıya inanabilir, ve Tanrı varsa, cennete gider, kazanç sonsuzdur.
*Tanrıya inanabilir, ve Tanrı yoksa, kayıp sınırlıdır, dolayısıyla önemsizdir.
*Tanrıya inanmayabilir, ve Tanrı yoksa, kayıp sınırlıdır dolayısıyla önemsizdir.
*Tanrıya inanmayabilir, ve Tanrı varsa, cehenneme gider, kayıp sonsuzdur.
Pascal bu olasılıklar ve istatistik prensipler yoluyla Tanrıya şartsız inanmanın daha iyi olacağı sonucunu çıkarmıştı. Bu, seçenekleri ve sonuçları ayrıntılı yazmak üzere bir oyun teorisi uygulaması olup kendi hipotezleri içinde geçerlidir.
Ancak Pascal’ın bahsi, sahte ikilemli bir mantık hatasından dolayı bozuktur. Bu iki kıstas şudur: *1 - Tanrının var olduğu ve Hıristiyan teolojisindeki gibi cezalandırıp, ödüllendirdiği ile 2 - Var olmadığı. Görüldüğü gibi bir tanrı veya tanrılar olup olmadığı; bunların kuşkulanmayı ödüllendirip, körükörüne inancı cezalandırabileceği, veya dürüst akıl yürütmeyi ödüllendirip, sahte imanı cezalandıracağını, veya inanç ve inançsızlığı hiç cezalandırmayacağı gibi olasılıklar hiç hesaba katılmamış. Tabii kıstaslar daha da artar. Aslında bahis tamamen Hıristiyan tanrısına göre düzenlenmiştir. Ya tanrı veya tanrılar Hıristiyan değilse ve Hıristiyan inanırları cezalandıracak(lar) sa? Ya da güçlü bir varlık bir tanrıya inananları cezalandırıp, inanmayanları ödüllendirecekse? Yani, iki kıstası istediğin gibi seç, sonra da kendine uyan sonucu bul. *
Ayrıca tanrının mümkün olduğu farzediliyor, yani varlığının sıfır olmayan ihtimali… Ama bu her zaman çalışmaz. Olasılık kavramında her biri 0 ihtimali olan sayısız olasılık da mümkün. Olasılık, bahsi olduğu şekliyle haklı çıkarmak için de kullanılamaz, çünkü tanrının mümkün olması tanrının mevcudiyetinin pozitif olasılığı olduğu anlamına da gelmez. *
*
Bir yandan da bu inanç şeklini sorgulayabiliriz. Bu ne biçim inançtır ki, doğru veya iyi olan yerine temeli ödül olabilir? Ya da ceza korkusuna dayanabilir? (Burada İslamiyetteki her fırsatta ‘inanmayanı yakarım, ne azaplar vardır’ cinsi tümceleri anımsanmaz olur mu?)
Bunun bir ötesi de bahsi kabul edenin yaşamı boyunca dindar davranabilmesi halinde bile seçme seçeneğinin olmaması durumu. Çünkü örneğin İslamiyette olduğu gibi insanlar ne yaparsa yapsın o karar tanrıdan gelmiştir.
14.11.2010 - 16:56
*
Yahudiler İsa'yı Tanımaz.
Protestanlar, Papa'yı Tanımaz.
Baptisler İçki dükkanında birbirini Tanımaz...
En İyisi // Pascal'ın Bahsi // değil mi? ? ... :))
11.11.2010 - 16:09
Benim kalbim dumanlı odalarda büyüdü madam.
Yalan yok! yalan asla olmayacak....
18.10.2010 - 23:51
Miço yok artık.Cano öksüz kaldı.O' nun sevgi dolu bir yüreğe ihtiyacı var.
MİÇO- ADAM ve CANO
Adam dalgın, yürüyordu
Daha gözleri bile açılmamış yavru
Hain bir tekmeyle sertçe sokağa savruldu
Cılız ama acı bir inilti duyuldu
Suçluydu, hem de çok suçluydu yavru (!)
Hiç lüks villanın İtalyan mermerlerine
Pislemek olur muydu?
Kalbi hızla çarpıyor, patileri titriyordu
Adam aldı minik bedeni avcuna,
Okşayıp başını, başladı tatlı tatlı konuşmaya
Anne köpek olay yerine geldi apansız
Yerdeki pisliği yalayıp yuttu çaresiz
Sonra hışımla yavrusunun peşinden koştu
Anladı, tehlike yoktu
“Ah! Tanrı bu olmalı” dedi köpek, bebeğimi korudu
Gel, dedi adam,
Sen benim Miço’m ol, bu da senin Cano’ n
Miço, adam ve Cano iyi bir üçlü oldu
Adam bir gün atladı tekneden denize
Miço da attı kendini, canı fedaydı sahibine
O dönmeden uyku girmezdi gözüne
Islak burnuyla koklardı havayı
Huzur dolardı dönüşüyle içine
Ilık rüzgârlar yön değiştirdi, sertleşti
Sararıp soldu güz bahçeleri
Sanki gökyüzünün dibi delindi
Sımsıkı kapandı yazlık evin kepenkleri
Adam bir günbatımı gitti ve dönmedi
Miço yemeden içmeden kesildi
Tüyleri döküldü, söndü sürmeli gözlerinin feri
Gelmedi bir türlü beklediği sevgili
Tam ümidin bittiği yerde
Cano’ suna son kez baktı dönüp geriye
Atıverdi kendini hızla gelen motosikletin önüne
Terk edilmek ağır gelmişti vefalı yüreğine
Köpeklerin de duyguları olduğunu bilmeyenler
Sahil yolunda bir köpek ölmüş, deyip geçtiler
Miço’ nun intihar ettiğini asla bilemediler…
Naime ÖZEREN / Ekim 2010
18.10.2010 - 14:11
Tutunurum.......Ruhumun Aşk Perisine....
Gölgesiyle Sevişir O an; Aşkla açılmış kucakta
Ürkek Ceylanlar....
17.10.2010 - 03:01
*
BENCE MÂLUMDUR
dikenin
kalbime battığı bir sonbahar günüdür
sen elini bulutların içinde gezdirirsin
bulutlar senin gözlerinin üstünde yürürler
içini kurtlar kemirir
bence malumdur
buğulanmış camların arkasında masmavi yüzün
senin ateşler içinde olduğun
bence malumdur
ellerin muhakkak çocuk elleridir
hep kimsenin bilmediği türküler düşünürsün
onlar neden daima okul türküleridir
süleymancıktan bahseder
kara toprakta açık yeşil bir yıldız gibi akıp giden
süleymancıktan
ve karınca yuvalarından bahseder
ışıksız kömürsüz karınca yuvalarından
gökyüzünde kızıl bir hilalin kaydığını görürsün
sen ansızın gökyüzünde görünürsün
gözlerinin rengi
bence malumdur
elinde değildir akşam serinliğinde üşüsün
eylül'den itibaren geceler hazindir uzundur
sokaklar yorulur uykuya varıp gelirler
sokakların üstüne bulutlar gelirler
bulutların üstüne yıldızların gözleri gelir
bir yıldız bir yıldızın ardınca gider
yıldızların kaybolduklari yer
bence malumdur
karanlıkta bir şeyler kopar dağılır
uzaktan yabancı sesler duyulur
sen elini bulutların içinde gezdirirsin
elin hayallerimi dağıtır
bilirsin
sen elini bulutların içinde gezdirirsin
ATTİLA İLHAN
16.10.2010 - 20:07
*
Derler ki; bazı hayatlar zaman içinde bağlıdır birbirine...
Çağlar içinde yankı bulan eski bir çağrıyla zincirlidir ötekine....
kader.... Âşkın çizdiği Yol..... Saygı ve Sevgilerimle....
15.10.2010 - 17:00
sayfamı ziyaretiniz için teşekkürler efendim.saygılarımla.
Toplam 151 mesaj bulundu