Diyarbakır kokardı saçların, gözlerin Bahrevan Her geldiğinde bana sen, dururdu zaman Firar ederdim gözlerine, mültecin olurdum
Ben peşinde rüzgâr olurum Ben peşinde Ferhat olurum Ben peşinde Fırat olurum Sen de Dicle…
Gelirsen ayın tam üstünde kederli bir bulut tutamaz gözyaşlarını Harran papatyadan bir gelinlik giyer arsız, zamansız Gelirsen Dersim’e Dersim’e kırlangıçlar geri döner, Munzur gülümser Gelirsen kızıl bir gelincik olup açacak Ararat, Zap sana koşacak durmaksızın Gelirsen Batman’da intihar son kurşununu kendine sıkacak Ani kurtulacak susmaların dilinden Ve Çorum ve Maraş ve Sivas yüzünü yıkayacak yağmurda İçimdeki Kızıldeniz doydu kana Kızılırmak’tan alayım selamını Merhaba de vurulmuş güvercinler aşkına merhaba
Ben peşinde rüzgâr olurum Ben peşinde Ferhat olurum Ben peşinde Fırat olurum Sen de Dicle…
Yağmur çiseliyor, korkarak yavaş sesle bir ihanet konuşması gibi. Yağmur çiseliyor, beyaz ve çıplak mürted ayaklarının ıslak ve karanlık toprağın üstünde koşması gibi. Yağmur çiseliyor, Serezin esnaf çarşısında, bir bakırcı dükkânının karşısında Bedreddinim bir ağaca asılı. Yağmur çiseliyor. Gecenin geç ve yıldızsız bir saatidir. Ve yağmurda ıslanan yapraksız bir dalda sallanan şeyhimin çırılçıplak etidir. Yağmur çiseliyor. Serez çarşısı dilsiz, Serez çarşısı kör. Havada konuşmamanın, görmemenin kahrolası hüznü Ve Serez çarşısı kapatmış elleriyle yüzünü. Yağmur çiseliyor
Nevala Kasaba
Kekik reyhan ve kacak tütün kokusu taşırdı rüzgar. Alçak damlı evlerin yüksek küçük pencerelerinde soluk ışıklar yayılırdı geceye köpek havlamaları korkulara karışır, kaygılar baslardı. Sonra dağlarda kurşun sesleri gelirdi belirli belirsiz, namlunun ucunda çırpınırdı yürekler. Ağıtlar yankılanırdı dağlara doğru. Kapılar kırılır, talan edilirdi sevdalar, umutlar ve insan olan ne varsa. Kan akardı derelerimizden Zilan,MunzurNevala Kasaba ve ülkenin bütün derelerinde. O iklimde kalırdı acılar. Duymazdı bir Allahın kulu çığlığımızı ve karabasan gecelerin sabahında direnmek kalırdı Kürde, çünkü yasamanın bir diğer adı direnmektir.
Diyarbakır kokardı saçların, gözlerin Bahrevan
Her geldiğinde bana sen, dururdu zaman
Firar ederdim gözlerine, mültecin olurdum
Ben peşinde rüzgâr olurum
Ben peşinde Ferhat olurum
Ben peşinde Fırat olurum
Sen de Dicle…
Gelirsen ayın tam üstünde kederli bir bulut tutamaz gözyaşlarını
Harran papatyadan bir gelinlik giyer arsız, zamansız
Gelirsen Dersim’e Dersim’e kırlangıçlar geri döner, Munzur gülümser
Gelirsen kızıl bir gelincik olup açacak Ararat, Zap sana koşacak durmaksızın
Gelirsen Batman’da intihar son kurşununu kendine sıkacak
Ani kurtulacak susmaların dilinden
Ve Çorum ve Maraş ve Sivas yüzünü yıkayacak yağmurda
İçimdeki Kızıldeniz doydu kana
Kızılırmak’tan alayım selamını
Merhaba de vurulmuş güvercinler aşkına merhaba
Ben peşinde rüzgâr olurum
Ben peşinde Ferhat olurum
Ben peşinde Fırat olurum
Sen de Dicle…
Yağmur çiseliyor,
korkarak
yavaş sesle
bir ihanet konuşması gibi.
Yağmur çiseliyor,
beyaz ve çıplak mürted ayaklarının
ıslak ve karanlık toprağın üstünde koşması gibi.
Yağmur çiseliyor,
Serezin esnaf çarşısında,
bir bakırcı dükkânının karşısında
Bedreddinim bir ağaca asılı.
Yağmur çiseliyor.
Gecenin geç ve yıldızsız bir saatidir.
Ve yağmurda ıslanan
yapraksız bir dalda sallanan şeyhimin
çırılçıplak etidir.
Yağmur çiseliyor.
Serez çarşısı dilsiz,
Serez çarşısı kör.
Havada konuşmamanın, görmemenin kahrolası hüznü
Ve Serez çarşısı kapatmış elleriyle yüzünü.
Yağmur çiseliyor
Nevala Kasaba
Kekik reyhan ve kacak tütün kokusu taşırdı rüzgar.
Alçak damlı evlerin yüksek küçük pencerelerinde
soluk ışıklar yayılırdı geceye
köpek havlamaları korkulara karışır,
kaygılar baslardı.
Sonra dağlarda kurşun sesleri gelirdi
belirli belirsiz, namlunun ucunda çırpınırdı yürekler.
Ağıtlar yankılanırdı dağlara doğru.
Kapılar kırılır,
talan edilirdi sevdalar, umutlar
ve insan olan ne varsa. Kan akardı derelerimizden
Zilan,Munzur Nevala Kasaba
ve ülkenin bütün derelerinde.
O iklimde kalırdı acılar.
Duymazdı bir Allahın kulu çığlığımızı
ve karabasan gecelerin sabahında
direnmek kalırdı Kürde, çünkü yasamanın bir diğer adı direnmektir.
Apé Musa