karanlıktan ıslanan çiçekleri koyacaklar eski bir kitabın arasına her çiçek toplayışta seni anacaklar gözüpek bir çocuk gibi çıktın diye güzlerin karşısına
bir çiçek yılı sonra bir saksıda bekleşen sardunyaya karışacak su mavisi gözlerin bir çiçek yılı sonra kim bilir hangi rüzgarda bin umut yılı sonra kim bilir hangi sularda bir çiçek yılı sonra kim bilir hangi denizde bin umut yılı sonra kim bilir hangi göktesin
yağmalanmış kentleri sen bilirsin anıt dikerler ölülerin anısına seni toprağında unutacaklar seni kitaplarda anacaklar
duran günden korkardı yaradılıştan çocuktu yapacak bir şeyi yoktu çıktı büyümüşlerin karşısına bir çiçek yılı sonra kim bilir hangi rüzgarda bin umut yılı sonra kim bilir hangi göktesin bir çiçek yılı sonra kim bilir hangi denizde bin umut yılı sonra kim bilir hangi sularda bir çiçek yılı sonra kim bilir hangi rüzgarda bin umut yılı sonra kim bilir hangi göktesin
Kulağına, uzak zamanların sesi çalınanlar, bir şekilde bu sesi taklit etmeye çalışırlar. Benim yaptığım da bu. İnsanın kendi varlığından hoşnut olarak yaşadığı, kendi varlığını haklı kıldığı ve kuşku yok ki, yeryüzü ile barışık yaşadığı ve mutlu olduğu bir zaman vardı Yoksa bizler bugün bu mutluluğun imgesi için bile bunca telef olmazdık...
Ah güzelim, İncinmiş bir sesi vardır yağmurun; Yanaklarına vurduğunda hissedersin. Ve bir veda sözcüğü, saçlarına, Titreyen bir öpücükle dokunduğunda; Bu anı dondurmaya yetmez nefesin. Bir film sahnesi gibi Akar gider ayrılık, Neylersin...
Biz zaten hiçbir romanda Kendi hayatımıza rastlamadık. Bütün şarkılar bizi yanlış anlatmıştı. Ve bütün bulmacalar yarım bırakılmıştı. Tenha sokaklarda üşüyüp durdu sırtımız. Oysa tuttuğumuz balıkları bile Yeniden denize bağışlamıştık. Biz, hayata dair Hiçbir yanlış yapmamıştık... Neylersin...
elli bin şiir roman filan okudum yaprak dökümünü anlatır elli bin filim seyrettim yaprakların dökümünü gösterir elli bin kere gördüm yaprak dökümünü düşüşlerini sürünüşlerini çürüyüşlerini yaprakların elli bin kere duydum ölü hışırtılarını kunduramın altında avucumda ve parmaklarımın ucunda ama yaprak dökümüne rastlamak yine de burar içimi hele bulvarlarda yaprak dökümüne hele kestaneyseler hele çocuklar geçiyorsa oralardan hele güneşliyse hava
hele iyi bir haber almışsam o gün dostluk üstüne hele o gün sancımıyorsa yüreğim hele sevdiğimin beni sevdiğine inanıyorsam o gün hele o gün insanlarla ve kendimle aram iyiyse yaprak dökümüne rastlamak burar içimi hele bulvarlarla yaprak dökümüne hele kestaneyseler.
20.03.2016 - 20:17
Merhaba-
ŞİİR SUNUM
ve
TSM-KORO
Çalışmalarımıza katılmak isytermisiniz?
03.01.2010 - 00:39
'Her geldiğinde bana sen, dururdu zaman
Firar ederdim gözlerine, mültecin olurdum'
...
07.05.2008 - 12:58
Bir Çiçek Yılı Sonra
karanlıktan ıslanan çiçekleri
koyacaklar eski bir kitabın arasına
her çiçek toplayışta seni anacaklar
gözüpek bir çocuk gibi
çıktın diye güzlerin karşısına
bir çiçek yılı sonra
bir saksıda bekleşen sardunyaya
karışacak su mavisi gözlerin
bir çiçek yılı sonra
kim bilir hangi rüzgarda
bin umut yılı sonra
kim bilir hangi sularda
bir çiçek yılı sonra
kim bilir hangi denizde
bin umut yılı sonra
kim bilir hangi göktesin
yağmalanmış kentleri sen bilirsin
anıt dikerler ölülerin anısına
seni toprağında unutacaklar
seni kitaplarda anacaklar
duran günden korkardı
yaradılıştan çocuktu
yapacak bir şeyi yoktu
çıktı büyümüşlerin karşısına
bir çiçek yılı sonra kim bilir hangi rüzgarda
bin umut yılı sonra kim bilir hangi göktesin
bir çiçek yılı sonra kim bilir hangi denizde
bin umut yılı sonra kim bilir hangi sularda
bir çiçek yılı sonra kim bilir hangi rüzgarda
bin umut yılı sonra kim bilir hangi göktesin
Afşar TİMUÇİN
03.05.2008 - 09:25
Kulağına, uzak zamanların sesi çalınanlar,
bir şekilde bu sesi taklit etmeye çalışırlar.
Benim yaptığım da bu.
İnsanın kendi varlığından hoşnut olarak yaşadığı,
kendi varlığını haklı kıldığı ve kuşku yok ki, yeryüzü
ile barışık yaşadığı ve mutlu olduğu bir zaman vardı
Yoksa bizler bugün bu mutluluğun imgesi için bile
bunca telef olmazdık...
Birhan KESKİN
13.11.2007 - 07:50
......................................
....................................
Ah güzelim,
İncinmiş bir sesi vardır yağmurun;
Yanaklarına vurduğunda hissedersin.
Ve bir veda sözcüğü, saçlarına,
Titreyen bir öpücükle dokunduğunda;
Bu anı dondurmaya yetmez nefesin.
Bir film sahnesi gibi
Akar gider ayrılık,
Neylersin...
Biz zaten hiçbir romanda
Kendi hayatımıza rastlamadık.
Bütün şarkılar bizi yanlış anlatmıştı.
Ve bütün bulmacalar yarım bırakılmıştı.
Tenha sokaklarda üşüyüp durdu sırtımız.
Oysa tuttuğumuz balıkları bile
Yeniden denize bağışlamıştık.
Biz, hayata dair
Hiçbir yanlış yapmamıştık...
Neylersin...
...................
24.10.2007 - 23:25
Yaprak Dökümü
elli bin şiir roman filan okudum yaprak dökümünü anlatır
elli bin filim seyrettim yaprakların dökümünü gösterir
elli bin kere gördüm yaprak dökümünü
düşüşlerini sürünüşlerini çürüyüşlerini yaprakların
elli bin kere duydum ölü hışırtılarını kunduramın altında
avucumda ve parmaklarımın ucunda
ama yaprak dökümüne rastlamak yine de burar içimi
hele bulvarlarda yaprak dökümüne
hele kestaneyseler
hele çocuklar geçiyorsa oralardan
hele güneşliyse hava
hele iyi bir haber almışsam o gün dostluk üstüne
hele o gün sancımıyorsa yüreğim
hele sevdiğimin beni sevdiğine inanıyorsam o gün
hele o gün insanlarla ve kendimle aram iyiyse yaprak
dökümüne rastlamak burar içimi
hele bulvarlarla yaprak dökümüne
hele kestaneyseler.
Nazım Hikmet Ran
Toplam 6 mesaj bulundu