Güneş Seninle Doğacak Adlı Üyenin Nedir Yazıl ...

  • TURAN

    29.12.2005 - 19:52

    Bu şiir,2.Dünya Savaşı’nda sürgün edilen,savaş zamanında
    Paris’te kalıp çok fakir bir hayat süren ve cesedi Sen nehri
    kıyısında bulunan bir Kırım Türkünün üzerinden çıkmıştır



    “Bu kent her şeyiyle bana yabancı

    Caddeler, binalar, bütün insanlar...

    Öyle hasretim ki ezan sesine

    Ararım çevremde minare, cami

    Lakin takılırım çan kulesine

    Her semtin muhteşem kilisesine

    Yad el elemleri sarar içimi

    Uzaklarda yurdum! Burdan çok uzak

    Her mevsimi güneşli, masmavi göklü

    Camili, kubbeli, kümbetli, köşklü

    Ozanlı, garipli, kervansaraylı

    Hele insanları: Alpli, Giraylı

    Yok haber onlardan, baba evinden

    Bu yüzdendir halim, kopuk bir yaprak

    Herşey benden çok uzakta! Çok uzak

    Gözlerim daima engine dalar

    İsterim ki her an, ana yurdumda

    Dağları dumanlı yaşlı Kırım’da

    Duvarında mavzer ve Kur’an olan

    Ata ocağında, bizim konakta

    Bir bakır sinili sofra başında

    İftar beklenilsin, dua edilsin

    Ve sessiz sedasız yemek yenilsin

    Sonra şadırvanda abdest alınıp

    Hep birlikte teravihe gidilsin

    Uyansam her sabah ezan sesiyle

    Görsem Ayşeciği su testisiyle

    Ninemi yaşmaklı, namaz kılarken

    Dinlesem dedemi, Kur’an okurken

    Başımı huşuyla yastığa koysam

    Sonra toparlanıp yola koyulsam

    Yahut günün şavkı vururken camdan

    Heybetli sesiyle çağırsa babam

    Anam da, kalk yavrum, aslanım dese

    Tutup elleriyle omuzlarımdan

    O müşvik haliyle sarılsa, öpse

    Semaver kaynarken ocak başında

    Dünya Türklüğünden, Türk tarihinden

    Bozkurt’tan, Turan’dan söz etse dedem

    Sonra Türklük için etse de niyaz

    Gözlerinden akan yaşını görsem

    Evet! Yurdum burdan çok uzak,

    Bir ferahlık yahut bir şevk umarak

    Düşerim yollara akşam üstleri

    Hep böyle çaresiz, yollardan beri

    Her zamanki gibi yorgun ve bitkin

    Artırıp yükünü hasta kalbimin

    Her an heyecanı gözlerimde yaş

    Görmek ümidiyle bir Türk, bir dildaş

    Dolaşırım Paris caddelerini

    Yorgun akan Sen’i, köprülerini

    Bir Karakış vakti, Sen kıyısında

    Kafamın içinde Türklük ülküsü

    Ruhumu kavuran yurt hasretiyle

    Böyle göçeceğim ebediyete

    Donmuş cesedimi bulup çöpçüler

    Defnedilmek üzere götürecekler

    Kimim ben, neyim, ne bilecekler...!


    BUĞRA ALP GİRAY

  • ben seni hiç sevmedim ki

    29.12.2005 - 19:42

    ben seni hiç sevmedim ki 'saç ve göz rengimi değiştirme hayalini sevdim'

  • ben seni hiç sevmedim ki

    29.12.2005 - 18:24

    Ben seni hiç sevmedim ki ' ses ve tempo otobüslerinde hayalini görmeyi sevdim'

  • ben seni hiç sevmedim ki

    29.12.2005 - 17:27

    Ben seni hiç sevmedim ki, 'o bir şarkı değil o bir türküdür demeni sevdim'

  • DUMLUPINAR

    29.12.2005 - 17:14

    DUMLUPINAR DENİZALTISI ŞEHİTLERİNİN RAHMETLE ANALIM!

    81 denizciden hazin veda: Vatan sağolsun

    Yıl 1953... 4 Nisan pazar günü. Gün henüz ağarmamışken, Eceabat ve Nara kıyıları şiddetli bir çarpışmanın gürültüsüyle sarsıldı. Bu sarsıntı güneşle birlikte tüm Türkiye’yi saracak ve çarpışmanın gürültüsünü sessiz hıçkırıklara dönüştürecekti. Naraburnu açıklarında İsveç şilebi Naboland ile çarpışarak Çanakkale Boğazı’nın sularına gömülen Dumlupınar denizaltında hayatlarını kaybeden 81 denizci ise tarihin sayfalarına ve Türk milletinin kalbine şu sözlerle kazınacaktı: “Vatan sağolsun...”

    Akdeniz'de gerçekleştirilen NATO tatbikatına katılan 1. İnönü ve Dumlupınar denizaltı gemileri, manevraların sona ermesinin ardından Gölcük'e dönmek üzere yola çıktılar. 3 Nisan'ı 4 Nisan'a bağlayan gece Çanakkale Boğazı'na giriş yapan iki denizaltı gemisi, olacaklardan habersiz eve dönüyordu. Sakin geçen yolculuk saat 02.10 sularında Dumlupınar için son buldu.

  • hz.muhammed

    29.12.2005 - 00:10

    Tebbet Suresi
    Ey zındıklar iyi dinleyin;

    Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla...
    1.Elleri kurusun Ebu Leheb'in; zaten kurudu ya.
    2.Ne malı kurtardı onu ne de kazandığı.
    3.Alevli bir ateşe yaslanacaktır o.
    4-Karısı da öyle.
    5-Odun hamalı olarak.gerdanında bir ip olacaktır onun,en sağlam fitillisinden.

  • allah (c.c)

    28.12.2005 - 23:37

    “Şüphe yok ki Allah, inananlardan müşriklerin şerrini defedecek; şüphe yok ki Allah, hainlikte ileri giden nankörlerin hiçbirini sevmez.'

    Ayet-i Kerime Meali (Hacc Suresi)

  • kafir

    28.12.2005 - 23:36

    “Şüphe yok ki Allah, inananlardan müşriklerin şerrini defedecek; şüphe yok ki Allah, hainlikte ileri giden nankörlerin hiçbirini sevmez.'

    Ayet-i Kerime Meali (Hacc Suresi)

  • fethullah gülen

    28.12.2005 - 22:52

    Hayatın kamçısıyla sızar derinden kanlar,
    Senin büyük derdinden başkaları ne anlar?
    Vicdanını “Paris”e, “Moskova”ya satanlar,
    Küfür diye bakarlar senin dualarına.

  • nazım hikmet

    28.12.2005 - 22:45

    Siyasette muhabbet... Hepsi yalan, palavra...
    Doğru sözü “Kül Tegin” kitabesinde ara...
    Lenin’den bahsederse karşında bir maskara,
    Bir tebessüm belirsin sadece dudağında.

  • arif nihat asya

    28.12.2005 - 22:40

    Vatan şairi, böyle insanları yadederken sözle anlatmak çok zor oluyor;

    Arif Nihat Asya'ya...


    Yelkenler biçildiler, yelkenler dikildiler,
    Dağlardan donanmayla, kalyonlar çekildiler.
    Kerpetenle surların, dişleri söküldüler.
    Yola çıktık efendim,yiğitler hazırlandı,
    Vatana kurban için, parmaklar kınalandı.

    Geçtim anadan yardan, geçtim her sevgiliden,
    Bir destan yazacağız, okusunlar ezberden,
    Öğrettin haberim var taşıdığım değerden,
    Gönüllü gazilerin listesinde baştayım,
    Vatan için vuracak, vurulacak yaştayım.

    Yüzüne çarpacağım zamanenin fendini,
    Coştum kabardım artık, yıkacağım bendimi,
    Kıymetim soydan gelir, biliyorum kendimi,
    Abideni dikmeye bir yaman uğraştayım,
    Size anıtlar yapıp, yükseltecek yaştayım.

    Okudum tarihimi, tanıdım eserleri,
    Kendime örnek aldım, Fatih'i, Selimleri,
    Başıma taç eyledim verdiğin emirleri,
    Bitti gündelik işler, bir ulvi telaştayım,
    Senin açtığın yolda koşturacak yaştayım.

    Artık günümüz geldi, işaret var Atamdan,
    Elbette gelecektir, bütün gençlik arkamdan,
    Gücümü alıyorum, bu Şanlı Bayrağımdan,
    İpliğimi sen ördün, atlas bir kumaştayım,
    Burçlara bayrak olup dikilecek yaştayım.

    Vakit gelmiştir artık,saatler ayarlandı,
    Tembel tembel uyuyan, Çelebiler uyandı,
    Müsterih ol efendim, hazırlık tamamlandı,
    Yalnız İstanbul değil, çok büyük inançtayım,
    Bu yürekle dünyayı fethedecek yaştayım.

    Kasım Kaplan

    RUHUNA-EL-FATIHA...

  • arif nazım

    28.12.2005 - 22:36

    Arif Nazım deyince aklıma ortaokul yıllarım gelir, üsküdar gelir, aslında Arif Nazım, Üsküdar gelir İstanbullu olmasamda, Sevda şiirleri gelir, sony walkmenimde sabah akşam dinlediğim ve...bu şiir gelir...

    http://www.kalbimsin.net/siirler/gozlerini%20getir/

  • boş işler

    28.12.2005 - 22:26

    Bazı mukaddesat düşmanı vatan hainleri yine tıngırdamaya başladı

  • üç şey

    28.12.2005 - 21:36

    Eline,
    diline,
    beline sahip ol.

  • boş işler

    28.12.2005 - 21:33

    Boş iş bunlar,devletin başkanına argo yakıştırmalarla küfürle bir yere varılmaz,slogancı zihniyet, ve işte sizin lügatinizden çıkardığımız zaman cümle kurmayacağınız kelimeler;

    Amerika
    Faşist
    Devrim
    Nazım

    Sizin gibi bunlar da boş

  • Niyazi Yıldırım GENÇOSMANOĞLU

    28.12.2005 - 21:28

    Kahramanlık Türküsü

    cc
    Şanlı kitap önderimiz kılındı
    İman sancak gönderimiz kılındı
    İklim-i Rum,minderiniz kılındı
    Ol mindere kavi diz verilmeli.

    Barak Baba,Sarı Saltuk orada,
    Hacı Bektaş Veli,Taptuk orada,
    Bir mübarek vatan yaptık orada,
    Ki,bir can dilerse bin verilmeli.

    Töre,nizam,yol ve yordam her kula
    Ulus,erkan,edep,erdem her kula,
    Yirmidört saatte her dem her kula,
    Allah ın buyruğu uz verilmeli.

    İnatla girmeyin soy sop faslına
    Kurtsa kurt itse it döner aslına
    Rum ülkelerinde Oğuz nesline
    Peygamber kavlince öz verilmeli.

    İçinde olanlar bir nebze iman
    Gönlünü mazluma eder süt liman
    Halkı ayırmadan kafir müslüman
    Açsa aş,açıksa bez verilmeli.

    Bu kılıçlar iller fethi içindir.
    Bu kitaplar diller fethi içindir.
    Türküler gönüller fethi içindir.
    Cümle ozanlara saz verilmeli.

    Kartal yuvasıdır Söğüt te burçlar,
    Devletin zırhıdır sınırda uçlar,
    Gazi Osmanlara zağlı kılıçlar
    Yunus Emrelere söz verilmeli...

  • yağmur

    27.12.2005 - 23:54

    Bilmiyorum burada var mıydı ama, okumuş olduğum en güzel nat-ı şerif,

    .........

    YAĞMUR
    Vareden’in adıyla insanlığa inen Nûr
    Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
    Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
    Kutlu bir zaferdir bu ebâbil dudağından
    Rahmet vâdilerinden boşanır ab-ı hayat
    En müstesna doğuşa hamiledir kâinat

    Yıllardır bozbulanık suları yudumladım
    Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları
    Yağmur,sen bekleyen bir taş da ben olsaydım

    Hasretin alev alev içime bir ân düştü
    Değişti hayal köşküm,gözümde viran düştü
    Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde
    Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü

    İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi’nin
    Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla
    Mehtâbını düşlerken o mühür sahibinin
    Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla
    Yeryüzü âveredir,yapayalnız ve kurak

    Zaman,ayaklarımda tükendi adım adım
    Heyûla,bir ağ gibi ördü rüyalarımı
    Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım

    Yağmur,gülşenimize sensiz,baldıran düştü
    Düşmanlık içimizde; dostluklar yaban düştü
    Yenilgi,ilmek ilmek düğümlendi tarihe
    Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü

    Bir güzide mektuptur, çağların ötesinden
    Ulaşır intizârın yaldızlı sabahına
    Yayılır o en büyük muştu,pazartesinden
    Beyazlık dokunmuştur gecenin siyahına
    Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin
    Sükûtu yâr,sevinci duâlar kadar derin

    Çâresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım
    Bir cezîr yaşadım ki,yaşanmamış,mâzide
    Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım

    Sensiz,kaldırımlara nice güzel can düştü
    Yarılan göğsümüzden umutlar bîcan düştü
    Yağmur,kaybettik bütün hazinesini ceddin
    En son,avucumuzdan inci ve mercan düştü

    Melekler sağnak sağnak gülümser mâveradan
    Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar
    Mutluluk nağmeleri işitirler Hira’dan
    Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar
    Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri
    Paramparça,ateşler şahının hayalleri

    Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım
    O mücellâ çehreni izleseydim ebedî
    Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım

    Sarardı yeşil yaprak; dal koptu; fidan düştü
    Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü
    Kâtil sinekler deldi hicâbın perdesini
    İstiklâl boşluğunda arılan nâdân düştü

    Dolaşan ben olsaydım Save’nin damarında
    Tablosunu yapardım yıkılan her kulenin
    Ebedî aşka giden esrârlı yollarında
    Senden bir kıvılcımın,Süreyyâ bir şûlenin
    Tarasaydım bengisu fışkıran kâkülünü
    On asırlık ocağın savururdum külünü

    Bazen kendine âşık deli bir fırtınaydım
    Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak
    Uğrunda koparılan bir taş da ben olsaydım

    Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü
    Mazluma sürgün evi; zâlime cihan düştü
    Sana meftûn ve hayran,sana râm olanlara
    Bir belâ tünelinde ağır imtihan düştü

    Bâdiye yaylasında koklasaydım izini
    Kefenimi biçseydi Ebvâ’da esen rüzgâr
    Seninle yıkasaydım acılar dehlizini
    Ne kaderi suçlamak kalırdı,ne intihar
    Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya
    Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya

    Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadın
    Tereddüt oymak oymak kemirdi gurûrumu
    Bahîra’dan süzülen bir yaş da ben olsaydım

    Haritanın en beyaz noktasına kam düştü
    Kırıldı adâletin kılıcı; kalkan düştü
    Mahkûmlar yargılıyor; hâkimler mahkûm şimdi
    Hakların temeline sanki bir volkan düştü

    Firâkınla kavrulur çölde kum taneleri
    Ahûların içinde sevdan akkor gibidir
    Erdemin,bereketin doldurur hâneleri
    Sensiz hayat toprağın sırtında ur gibidir
    Şemsiyesi altında yürürsün bulutların
    Sensiz,yükü zehirdir en güzel imbatların

    Devlerin esrârını aynalara sorsaydım
    Çözülürdü zihnimde buzlamış düşünceler
    Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım

    Sensiz,tutunduğumuz dallardan yılan düştü
    İlkin karardı yollar,sonra heyelân düştü
    Güvenilen dağlara kar yağdı birer birer
    Sensizlik diyârından püsküllü yalan düştü

    Yağmur,duysam içimin göklerinden sesini
    Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir
    Yıldırımlar parçalar çirkefin gövdesini
    Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir
    Yağmur,birgün kurtulup çağın kundaklarından
    Alsam,ölümsüzlüğü billûr dudaklarından

    Madenî arzuların ardında seyre daldım
    Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini
    Senin için görülen bir düş de ben olsaydım

    Şehirler kâbus dolu; köylere duman düştü
    Tersine döndü her şey sanki; âsuman düştü
    Kırık bir kayık kaldı elimizde,hayalî
    Hazîndir ki,dertleri aşmaya ummân düştü

    Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır
    Seni hissetmeyen kalp,kapısız zindan olur
    Sensiz doğrular eğri; beyaz bile karadır
    Sesini duymayanlar girdâbında boğulur
    Ana rahminde ölür sensizlikten bir cenin
    Şaşkınlığa açılır gözleri,görmeyenin

    Saatlerin ardında hep kendimi aradım
    Bir melâl zincirine takıldı parmaklarım
    Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım

    Sensiz,ufuklarıma yalancı bir tan düştü
    Sensiz,kıtalar boyu uzayan vatan düştü
    Bir kölelik ruhuna mahkûm olunca gönül
    Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü

    Ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde
    Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay
    Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde
    Sümeyrâ’yı arıyor her damlada bir saray
    Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin
    Mekânın fırçasında solmayan resim senin

    Yağmur,birgün ellerini ellerimde bulsaydım
    Güzellik şâhikası gülümserdi yüzüme
    Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım

    Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryan düştü
    Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü
    İniltiler geliyor doğudan ve batıdan
    Sensizlikten bozulan dengeye ziyan düştü

    Islaklığı sanadır âhımın,efgânımın
    İçimde hicranınla tutuşuyor nağmeler
    Sendendir eskimeyen cevheri efkârımın
    Nazarın ok misali karanlıkları deler
    Bu değirmen seninle dönüyor; âhenk senin
    Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin

    Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım
    Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar
    Sana hicret edenbir Kureyş de ben olsaydım

    Yağmur,sayrılığıma seninle derman düştü
    Beynimin merkezine ölümsüz ferman düştü
    Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün
    Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü

    Nefesinle yeniden çizilecek desenler
    Çehreler yepyeni bir değişim geçirecek
    Aydınlığa nûrunla kavuşacak mahzenler
    Anneler çocuklara hep seni içirecek
    Yağmur,seninle biter susuzluğu evrenin
    Sana mü’mindir sema; sana muhtaçtır zemin

    Damar damar seninle,hep seninle dolsaydım
    Bâtılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
    Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım

    Kardeşler arasına heyhat,sû-i zan düştü
    Zedelendi sağduyu; körleşen iz’ân düştü
    Şarkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın
    İnsanlık bahçemize sensizlik hazân düştü

    Yağmur,seni bekleyen bir taş da ben olsaydım
    Çölde seni özleyen bir kuş da olsaydım
    Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım
    Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım
    Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
    Bahîra’dan süzülen bir yaş da ben olsaydım
    Okşadığın bir parça kumaş daben olsaydım
    Senin için görülen bir düş de ben olsaydım
    Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım
    Senin visâlinle bir gülmüş de ben olsaydım
    Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım
    Damar damar seninle,hep seninle dolsaydım
    Bâtılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
    Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım.

    Nurullah GENÇ

  • medine

    27.12.2005 - 23:52

    Eski adıyla Yesrib, Ya da Gül-i Rana'yı yüreğinde barındıran şehirlerin anası mübarek ve nurlu şehir Medine-i Münevvere...

  • lokman hekim

    27.12.2005 - 22:56

    Lokman Hekim'in çeşitli eserlerden derlenmiş öğütleri, gönül gözü açık olanlara...

    1. Ey oğulcağızım,ciğerparem! Allah’ı tanı,ona hiçbir şeyi ortak koşma.
    2. Başkasına nasihat vermeden önce kendin o tavsiye edeceğin şeyi önce kendin yap.
    1. Kendi ölçüne göre söz söyle.
    2. Herkesin hakkına riayet et.
    3. Sırrını sakla.
    4. Dostunu iyilik veya kötülük zamanında sına.
    5. Ahmak cahil kimseden uzak dur.
    6. Aklı başında bilgin dostu tercih et.
    7. Hayırlı işler uğrunda gayret sarf etmekten geri durma.
    8. Bir tedbir alacağın zaman ahlak ve bilgi sahibi kimseye akıl danış.
    9. Delil ve ispatını hazırladıktan sonra söz söyle.
    10. Gençlik zamanını ganimet bil.
    11. Gençlik zamanında iki cihana ait işlerin dürüst olsun.
    12. Dostlarına ve ahbaplarına saygı ile ikram göster.
    13. İyi bir üstadı baba yerinde tut.
    14. Masraflarını gelirlerine göre ayarla.
    15. Her işte ortalama davran.
    16. Cömertliği adet et.
    17. Misafire ne hizmet gerekirse yap.
    18. birinin evine misafir gittiğinde gözünü ve dilini sıkı tut,etrafa göz gezdirmekten ve gevezelikten sakın.
    19. Herkesle hoş geçin.
    20. Çocuklarının talim ve terbiyesine dikkat et.
    21. Vücudunu ve üstünü başını temiz tut.
    22. Herkese kendi ölçüsüne göre muamelede bulun.
    23. Az yemeyi,az uykuyu,az konuşmayı kendine adet et.
    24. Kendin için hoş görmediğin şeyi başkalarına reva görme.
    25. Yapacağın işleri bilerek ve düşünerek yap.
    26. Bilmediğin şeyde ustalık taslama.
    27. Kadına ve çocuğa sır söyleme.
    28. Başkalarının refah ve saadetlerine göz dikme.
    29. Hiçbir şeye karşı kayıtsız davranma.
    30. Yarım kalmış birisi olmuş say-ma
    31. Senden büyüklerle şakalaşma.
    32. Sana ihtiyaç arz eden kimseyi kırma.
    33. Eski münakaşaları anma.
    34. Başkasının menfaatine ortaklık etme.
    35. Malını dosta düşmana teşhir etme(gösteriş yapma) .
    36. Akrabalarınla ilişkilerini kesme3,onlara yakınlık göster.
    37. İyi kimselerin aleyhinde söz söyleme.
    38. Halkın ittifakla üzerinde durduğu şeye sende uygunluk göster.
    39. Kendini beğenme.
    40. Parmaklarını ağzına burnuna sürüştürme.
    41. Herkesin yanında dişlerini ayıklama.
    42. Ağzını burnunu sessiz temizle.
    43. Bir kimseye karşı üstünlük taslayarak çalım satma.
    44. Konuşurken sözlerine alay ve şaka cinsinden güldürücü laflar karıştırma.
    45. Bir kimseyi başkasının yanında mahcup düşürme.
    46. Kaş göz işareti ile şunu bunu yere serecek veya küçük düşürecek hareketlerde bulunma.
    47. Gülünç söz söylemekten çekin.
    48. Kendini kadınlar gibi süsleme.
    49. Başkasının yanında kendini veya ailenden birini methetme.
    50. Çocukların keyfine uyma.
    51. Diline sahip ol.
    52. Herkese karşı saygılı davran.
    53. Kötü kimselerle arkadaş olma.
    54. Kavga ve gürültüden uzak dur.
    55. Kuvvetini denemeye çalışma.
    56. İyiliği tecrübe edilmiş insanlar hakkında suizanda bulunma.
    57. Kendi ekmeğini başkaların sofrasında yeme.
    58. Acele iş görme.
    59. Dünya işleri için kendini fazla üzme.
    60. Seni tanımak istemeyen kişiyi sen tanı.
    61. Öfkelendiğin zaman sözünü tutarak söyle.
    62. Bir kimse konuşurken araya laf karıştırma.
    63. Güneş doğacağı vakitlerde uyuma.
    64. Sağa sola bakma daima önüne bak.
    65. Misafir yanında bir kimseyi azarla.
    66. Misafire iş buyurma.
    67. İşsiz güçsüz serseri adamların yanında oturma.
    68. Kar ve ziyan kaygısıyla kimseye yüz suyu dökme.
    69. Hem fodul,hem kibirli olmaktan sakın.
    70. Kendin küçük düşürüp horlatacak dereceye varmamak şartıyla herkese karşı nezaketle muamele et.
    71. Tevazudan ayrılma.(Alçak gönüllü ol.)
    72. Ömrün boyunca Allah’a ihlas ile yönel ve ona güven.
    73. Oğlum dostları bir şeyini reddetme.
    74. Sabrın başlangıcı zor, sonu tatlıdır.
    75. Adalet öyle bir binadır ki,asla viran olmaz.
    76. Doğru konuş fakat sert olmasın.
    77. Çok yeme, sıcak yeme,çiğ yeme.
    78. Yemeğe tok, ilme aç ol.
    79. Halka yakın ol,doğru konuş.
    80. Şüphe seni kimse ile dost etmez.
    81. Düşman daima düşmandır.
    82. Mal biriktirenle ilmi saklayan bu dünyaya hasret gider.
    83. Ekmekle tuz ikram edenin bile iyiliğini unutma,hakkında dua et.
    84. Sorulmadan hiçbir şeye karışma.
    85. Fesatçılarla yaşayanların huyları onlara da geçer.
    86. Acele etmek sabra mani olur; muradına erişemezsin.
    87. Nankörlere yakın durma,iyilik ve öğütlerin kaybolur.
    88. İyilikte dost düşman ayırma.
    89. Susmak selamet kapısını açan tek anahtardır.
    90. Güzellik,huy fenalığını ve cehaletini gidermez.
    91. Cömert ol ki,itibarın artsın.
    92. İnsanı yükselten akıldır.
    93. Şükür nimeti bereketlendirir.
    94. İdaresi az mal israf edilen maldan iyidir; çünkü idare edilen mal çoğalır,israf edilen mal azalır.
    95. Başkasına akıl vereceğine kendi malını kaybetme.
    96. Küçüğünü hor görme; küçüklük ancak Allah huzurunda belli olur.
    97. Halk sende olmayanla seni överse aldanma.
    98. Doğru da olsa yemin etme.
    99. İyilik dost kazandırır.
    100. Sabır murada,kanaat zenginliğe götürür.
    101. Olgun insanın miheng taşı akıl danışmak,güler yüz,nefse hakimiyet,acıya katlanmaktır.
    102. Yürüyüşün kararlı olsun.
    103. Bağırıp çağırma seslerin en kötüsüdür.
    104. Allah ile ölüm hatırdan çıkmamalı.
    105. Elde edilen hikmeti sözler,balın peteğine taşınan çiçek özleri gibidirler. Yüzlerce olsalar da süzüle süzüle ikiye inerler. Bunlar,çekilen cefa ve yapılan iyiliğin unutulmamasıdır.
    106. Hekimler ahmaklığa deva bulamazlar.
    107. Büyüğü olmayan kimse başını taşa vurur.
    108. Balta bedeni,acı söz canı yaralar.
    109. Servet düşmanlığı insana ıstırap verir.
    110. Sus ve düşün; dil belasından kurtulmanın devası bunlardır.
    111. Büyüklere karşı ne diren,ne de karşı gel.
    112. İnsanın vefakar malı ahiret için biriktirdiğidir. El için toplanan,miras bırakılan lakin ahirette hesabı verilen mal vefakar mal değildir.
    113. Seni anlamayanlara uğrama.
    114. Dost edineceğin insanı önce kızdır,yaptıklarını incele ve kararını öyle ver.
    115. Gündüzleri hiç,geceleri az uyu.
    116. Oburluk ve iştahsızlık bedenin baş düşmanıdır.
    117. Yemekten sonra yürümek gereklidir.
    118. Ayağını sıcak,başını serin tut.
    119. Devlet adamını ve hanımını sırdaş edinme
    120. Alçak adama borçlanma.
    121. Sağlık için; çiğ yeme, sıcak yeme, çok yeme
    122. Günahın zerresinden bile kaç.Gazaba uğrayacakmışsın gibi Allah’tan kork. Lakin ümidin korkundan fazla olsun.
    123. En iyi nimet iyi huylu olmaktır.
    124. Sözüne sadık ol.
    125. Akranınla sohbet et.
    126. Herkese yumuşak ol.
    127. Geçmişte seninle düşmanlığı olmuş kimseye güvenme.
    128. Dosdoğru ol.
    129. Başına gelene sabret.
    130. İyi kişilerle arkadaş ol.
    131. Dilini küfür sözlerden koru.
    132. Sadakayı terk etme,zekatı men etme
    133. Kötülüğü terk edip Allah’tan af dile,tövbe edip bir daha tevbeni bozma.
    134. Sahtekarlık etme,kimseyi aldatma.
    135. Sarımsak şifalıdır.
    136. Soğanın çiği zarar,pişmişi yarar.
    137. Duvarı nem,insanı gam yıkar.
    138. Ey oğlum! Cahili bir yere elçi olarak gönderme. Eğer akıllı birini bulamazsan kendin git.
    139. Ey oğlum! Dünya derin deniz gibidir. Çok insan onda boğulmuştur. Takva gemin,iman yükün,tevekkül halin,salih amel azığın olsun. Kurtulursan Allah’ın rahmetiyle,boğulursan günahın sebebiyledir.
    140. Ey oğlum! Ben nice ağır yükler taşıdım,fakat fakirlik gibi acı
    görmedim.
    141. Nice ağır yükler çektim,kötü komşudan ağırını görmedim.
    142. Merhamet eden merhamet bulur.
    143. Hayır söyleyen kar eder; kötü konuşan günahkar olur. Diline hakim olmayan pişman olur.
    144. Ey oğlum! Kanaatkar olursan cihanda senden zengin kimse yoktur.
    145. Başkasına hased eden ıstıraptan kurtulamaz.
    146. Ey oğlum! Her halinde Allah’a sığın,her şeyi Allah’tan bil.
    147. Dünyanın sevinç ve neşelerini tecrübe ettim; ilimden lezzetlisini görmedim.
    148. Ey oğlum! Sözü tatlı söyle,katı,kaba, sert söyleme. Çok zaman sus. Tefekkür et,o zaman dilin belasından emin olursun.
    149. Sende olmayan özelliklerle insanlar seni överlerse büyüklenme. Kendinden aşağısını hor görme.
    150. Müslümanlar hakkında kötü düşünme. Suizan seni hiç kimseyle dost yapmaz.
    151. Ey oğlum! İnsanlara karşı güler yüzlü ve doğru sözlü ol
    152. Ey oğlum! İnsan cimri olunca, onun hakkında kötü sözler çok söylenir.
    153. Kötü huylu, her ne kadar güzel olsa da, onun sohbetinden kaç. Çünkü onun güzelliği kötü huyunu örtmez
    154. Ey oğlum! Ticaret olarak takvaya sarıl. Bu mal olmadan kar getirir.
    155. Sıhhat gibi zenginlik, güzel ahlak gibi nimet yoktur.
    156. Ey oğlum! Horoz senden daha akıllı olmasın. O her sabah zikir ve tesbih ederken sen uyuma.
    157. Dünya geçici ve kısadır. Senin dünya hayatın ise azın azıdır. Bunun da azının azı kalmıştır, çoğu geçmiştir.
    158. İbadet ancak Allah’ı görüyormuş gibi yapılır. Her kimse Allah’ı yakın hissettiği derecede Allah’a ibadet eder.
    159. Altın ateşte denenip saflaştırıldığı gibi insan da bela ve musibetlerle denenir.
    160. Ey oğlum! Kötü huydan,gönül dağınıklığından sakın. Sabırsız olma,yoksa arkadaş bulamazsın. İşini severek yap. Sıkıntılara katlan. Bütün insanlara karşı iyi huylu ol. Çünkü insanlara karşı iyi huylu olan onlara güler yüz göstereni herkes sever.
    161. Dünyadan yetecek kadar nasibini al.yoksa insanlara muhtaç olur ellerine bakarsın.
    162. Ey oğlum kötü kadından sakın. Çünkü o vaktinden önce seni kocaltır. Kötü kadınların şerrinden kork, çünkü onlar iyiliğe çağırmaz.
    163. Yavrucuğum! Alimlerin meclislerinde devamlı bulun. Davranışları sözleriyle uyum gösteren alimlerin sözlerini dinle.
    164. Yavrucuğum! İlimden bilmediğini öğren.bildiğini bilmeyenlere öğret.
    165. Bir gün Davud (as) Hz. Lokman’a “ Bir koyun boğazlayıp bütün vücudunun en iyisi olan bir parça et getir.”dedi. o da gidip koyunun diliyle yüreğini getirdi. Yine başka bir zamanda “Koyunun en kötüsünden bir parça et getir.”dedi. yine diliyle yüreğini getirdi. Sebebini sorduğunda:” Dille yürek iyi olursa,o kimse iyi olur; o kötü
    olunca bütün kötülerin kötüsü olur.”dedi.
    166. Ey oğlum! Dostlarının bir şeyini reddetme. Fakat Allah’ı istediğinden başka türlü hareket edecek kadar da ileri gitme.
    167. Yalandan sakın. O serçe eti gibi tatlıdır. Ondan az kimse kurtulabilir.
    168. Oğlum! Sana bir takım hasletler tavsiye edeceğim: bunları yerine getirirsen mensup olduğun toplumun efendisi olursun. Herkese tatlı davran. İyiden de kötüden de cehaletini gizle. Dostlarını koru. Yakınlarını ziyaret et. Gammazların sözüne kıymet vermeyeceğine, arayı bozacak azgınların sözünü dinlemeyeceğine dair onlara teminat ver. Öyle arkadaşlar seç ki, ayrıldığınız zaman ne onları diline dola, ne de onlar
    seni dillerine dolasınlar.
    169. Oğlum! Dünyayı sat ahireti al. Böylece alışverişinde her iki yönden de kar edersin. Sakın ahiretini satıp da dünyayı alma. Çünkü, her iki tarafta da zararlı çıkarsın.
    170. Oğlum! İlim meclislerine sokul,fakat alimlerle mücadele edip onları üzme. Dünyadan yetecek kadarını al,fazlasını ahiretin için infak et. Sıkıntıya düşerek başkasının sırtına yük olacak şekilde dünyayı tamamen arkana atma. Şehvetini kıracak şekilde oruç tut. Adi kimselerin meclislerine katılma.
    171. Ey oğlum! ikram edici ol, saçıcı olma.
    172. Hasta olmadan önce tabib çağır. Tabibe hasta olmadan önce hürmet göster.
    173. Ey olum! Bir insanda şu beş özellik toplanırsa o insan müttaki, veli, Allah’ın kendisine yakın kıldığı kullardan olup şeytandan uzaklaşır. Bunlar: din,mal,güzel ahlak,haya, ve cömertlik.
    174. Şu beş özellik de kimde bulunursa o kötü insandır,Allah ‘tan uzaktır. Bunlar; küfür, kibir, şükür azlığı,cimrilik ve kötü ahlaktır.
    175. Oğlum! Hayreti gerektirmeyen lüzumsuz şeylere gülme luzumsuz yerlerde
    gezme,üstüne vazife olmayandan sorma.
    176. Başkasının servetini koruyacağın diye kendi servetini mahvetme. Senin malın kendin için harcayıp infak ettiğindir. Başkasının malı, veresiye terk ettiğindir.
    177. Sakın fakirdir diye kimseye hakaret etme.
    178. Bir işin sonunu gören pişmanlıktan emin olur.
    179. Bilmediği şeyi tam öğren.
    180. Borçlu olmaktan sakın. Borç gündüz zillet,gece üzüntü içinde
    olursun.
    181. Ey oğlum! Alimlere karşı öcünmek,akılsızlarla inatlaşmak,
    meclislerde ve toplantılarda gösteriş yapmak için ilim öğrenme.
    İhtiyacım yok diye de ilmi terk etme.
    182. Ey oğlum! Yalandan çok sakın. Çünkü dinini bozar ve insanlar
    yanında şerefini düşürür. Bununla birlikte hayanı,değerini ve makamını
    kaybedersin.
    183. Hep üzüntülü olma,kalbini dertli kılma.
    184. Ey oğlum! “ Allah’ım beni affet,bağışla” duasını çok oku. Çünkü
    öyle anlar vardır ki, Allah o anda dua edenin duasını kabul eder.
    185. Yavrucuğum! Dünyaya gönül bağlama. Ona güvenme. Çünkü sen bunun
    için yaratılmadın.
    186. İnsanlara muhtaç olduğunu gösterme. Çünkü senin böyle yapman
    zenginliktir.
    187. Dünyada, dünyada kalacağın kadar çalış; ahirete, ahirette kalacağın
    kadar çalış
    188. Allah’a isyan edeceğin zaman, Allah’ın ve meleklerinin göremeyeceği
    bir yer ara.
    189. Cehennemde Allah’ın azabına dayanacak kadar günah işlemeye cesaret
    göster.
    190. Namazını dünyaya veda eder gibi kıl
    191. Özür dilemeyi gerektirecek şeylerden sakın.
    192. Dostlarına da düşmanlarına da güler yüzlü ol. Dostlarına saygılı ol
    ,onlara ikramda bulun.
    193. .
    194. Büyüklerle konuşurken sözü uzatma.
    195. Kaş göz hareketleriyle hiç kimseyi küçük düşürecek hareketlerde
    bulunma!
    196. Başkasının yanında kendini ve aileni övme.
    197. Gördüğünü gizlemen,şüphe ettiğini açıklamandan daha iyidir.
    198. Bir kimse konuşurken araya laf karıştırma.
    199. Ey oğlum! Allah kendisine emanet edilen şeyi korur. Bende seni
    ,malını,dinini ve amelinin sonunu Allah’a emanet ediyorum...

    RUHUNA EL-FATİHA...

  • vatan

    27.12.2005 - 18:23

    Ya... işte tarihin böyledir oğul!

    Geçmişten hız alsın geleceğin de..

    Göster Türklüğünü tunç bileğinle!

    Bu dine, bu ırka ve bu toprağa

    Sataşmak isterse herhangi gavur:

    - Vur! ALLAH aşkına vur!

  • lenin

    27.12.2005 - 17:50

    Siyasette muhabbet... Hepsi yalan, palavra...
    Doğru sözü “Kül Tegin” kitabesinde ara...
    Lenin’den bahsederse karşında bir maskara,
    Bir tebessüm belirsin sadece dudağında! ! !

  • mankurt

    26.12.2005 - 21:53

    Cengiz Aytmatov; eseri; Gün Var Bin Aya Değer...

  • askerlik

    26.12.2005 - 00:48

    Van, saray,beş kardeşler oteli, helin, tahin, pekmez, ktm, bedreddin, akif, hasan abi, mahrumiyet bölgesi, 3 tane hıyar, şafak, hemşo,
    pınar, yaralı ceylan, bölük komutanı, çarşı izni...vs,vs...

  • çanakkale savaşı

    25.12.2005 - 22:31

    ANZAC'lar mı kimlerdi zannettiğiniz gibi ne bir millet ne de bir halkın ismiydi bu kelime; sadece ingilizler için vatanlarından onbinlerce kilometre uzağa bilmedikleri bir diyara getirilmiş;

    (A) ustralian and (N) ew (Z) elland (A) rmy (C) orps...
    A N Z A C

    Yani Avustralyalı ve Yeni Zellandalı Ordu Birlikleri'ydi onlar...

Toplam 112 mesaj bulundu