Gülseren Akdaş - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı


Gülseren Akdaş gülseren


yılında Samsun 'nun Bafra ilçesinde dünyaya gelmiş.Altı çocuklu Bir işçi ailesinin üçüncü çocuğuyum.


İlk  ve  ortaokulu  Bafra'da.,okudum.Samsun Kız İlköğretmen  okulundan 1971 yılında mezun oldum.1972   y ılında evlendim.  Bir kız biri erkek iki çocuk annesiyim.

Eşimin mesleği dolayısıyla Elazığ,Gaziantep,Samsun,Terme,Bafra gibi il ve ilçelerde görev yaptım.Bafra Merkez İlköğretim okulundan 1996 yılında emekli oldum.

 Emekli olduktan sonra çogev  Etüt merkezinde idareci  Kurumahmutoğlu Kolejinde müdür yardımcısı,Samsun Ezgi dershanesinde matematik öğretmenliği  yaptım. 2009-2010 öğretim yılında çalışma hayatımı noktaladım.Şimdi  şiir
yazıyorum, kitap okuyorum,müzik dinliyorum.


BİR DAMLA KAN VE

gülseren






BİR DAMLA GÖZYAŞI







Çanakkale menkıbelerinden bir



gerçek olay.







Şefika; kimbilir gözyaşları ile yekelediği



Bu mektubu kaçıncı defa okumaya dalmıştı.



Ruhunun kuvvetini ağzından uçurmuş gibi,



Acıklı,ağıdıyla,dudaklarında buruk gülümseme,



Şehit kanının yansımasından başka bir şey değildi.







Elinde olmadan yerinden kalktı sol tarafta duran resmi aldı.



Tatlı zamanların kanlı hatıralarına içi burkularak baktı.



Beni de Semih gibi bu kanlı dünyadan , cekip kurtar.



Yastığının altına koyduğu mektubun zihninde damgalanmış,



Kelimelerini can gözüyle okuya okuya sabaha karşı uyudu.







Ey benim şefkatlı ruhum Şefika 'cığım!..



Bilmem neden...Bu gece garip duygularla doluyum...



Bu akşam mehtap,tüfek seslerinin,top gümbürtülerinin sessizliği,



Gökyüzünün güzelliği Kanlıtepe'nin vadilerini yaldızlarken.



Bu gece sessizliğinin derinliği, yürek parcalayıcı feryatlar koparacak.







Yüzbaşım; Diyorki



-Semih şu kaptırdığımız Kanlıtepe'yi alamazsak doyamadığımız,



Sevgili,gözü yaşlı anan, topal ayağı ile çağırırlar diye bekleyen deden,



Kadınların namus ve ifetlerinden bir hayır kalacak,



Benimle birlikte şanlı hilalimizi dikmeye hazır ol.



Üniversite mezunlarınıtoplarken ne çoküzülmüştüm.







Benim ince fırçama karşilik, elime kalın bir tüfek tutuşturdular.



Yumuşak yastıklardan ,siperlerde toprak üstünde yatmayı ,



Kılıcın sert kayışını kuşattılar.



biz vatanımızı o kadar seviyoruz ki verilen ödülle,övünmek değil,



Tarihin bizimle övünmesini istiyoruz.







Menekşe gözlüm senin sevgine ihanet ettim ,sanma,



Vatan aşkına yaptığımız fedakarlık,için bana kızma ,



Solmasın dudaklarındaki tebessüm,içlenme ne olur.



Sırma saçlarının bukleleri gün batımının altın renkli



Parıltılarına benziyor, seni kalbimde saklıyorum







Demin küçük madalyondaki fotorafını boynundan çıkardım.



Doyamıyan ,ah kanamayan gözlerimle izledim.



Sonra resmi seyre daldım.



Dünden beri kalbimi inleyen hüzünlü bir duygunun pençesinde,



Üzülerek seni hararetle düşünmeden duramıyorum.







Kanlıtepe'yi geri alınması uğrunda şehit olursam,



Seni saracak keder ve ızdırabı vicdanımda duyarak titredim.



Sen hayat baharımın kokulu bir gülüsün.



Bak iki gözüm; üzüntüye kapılmadan beni dinle!...



Gazi bir subayla evlenerek insanlik tarafından sana verilen bir görev.



Verilen bu görevi yerine getirmeye çalış.







Yalnız senden bir ricam var:



Kanlıtepe'de açılacak damarlarımdan akacak ateşli bir damla kan,



Kalbimin en samimi köşesinde sonsuza kadar asılı kalsın.



Elveda , ey ruhumun da çoçukluk arkadaşı.



Ölünceye kadar senin Semih'in







 



Ertesi sabah Şefika on beş günde bir iki ıstırahat gecesi geçirdiği ana baba konağını terkederek hastahaneye gitti.



-Hanım kızım şu dört numaralı yataktaki subay pek büyük işler görmüş şanlı bir gazidir.



Şefika yaralıya yaklaştı . Şahane iri kara gözleri ve onların derinliklerinden taşan kararlı yiğitlik bakışları.



-kumandan...Elliyi geçmiş saygın bir zat yaralının alnından öperek nişanı göğsüne taktı. Yaralı sevincini yakan bir üzüntünün ağzını kavuran bir sesle






Osırada kapıdan bir kadın girer.



-Oğlum ben geldim . Kalk ta elimi öp.



Gözlerinden yaşlar boşanarak



-Oh anneciğim yorganı kaldır da bak!



kadın yorganı kaldırınca bir çığlık koptu. Talihsiz kadın up uzun yere yığılıverdi.



Sizin gibi şanlı bir gazinin hizmetinde bulunmak şerefiyle ben gurur duyacağım



Teşekkür ederim . Siz sevgili arkadaşım Semih'ten bana geçen şefkat meleğisiniz



Çanakkale trajedilerinden kalbime sıçrayan bir damla kan,size karşı taaşıyacağım şefkatli ve saygılı muhabbetimin üstünde sonsuza kadar asılı kalacaktır



O fedakar Semih'in kutsal kanıdır. Onun yanına sıçrayan bir damla gözyaşı da benden hediye olsun !!!







1.şubat 1918







 



 



 



 



 



 



BİR DAMLA KAN VE







BİR DAMLA GÖZYAŞI







Çanakkale menkıbelerinden bir



gerçek olay.







Şefika; kimbilir gözyaşları ile yekelediği



Bu mektubu kaçıncı defa okumaya dalmıştı.



Ruhunun kuvvetini ağzından uçurmuş gibi,



Acıklı,ağıdıyla,dudaklarında buruk gülümseme,



Şehit kanının yansımasından başka bir şey değildi.







Elinde olmadan yerinden kalktı sol tarafta duran resmi aldı.



Tatlı zamanların kanlı hatıralarına içi burkularak baktı.



Beni de Semih gibi bu kanlı dünyadan , cekip kurtar.



Yastığının altına koyduğu mektubun zihninde damgalanmış,



Kelimelerini can gözüyle okuya okuya sabaha karşı uyudu.







Ey benim şefkatlı ruhum Şefika 'cığım!..



Bilmem neden...Bu gece garip duygularla doluyum...



Bu akşam mehtap,tüfek seslerinin,top gümbürtülerinin sessizliği,



Gökyüzünün güzelliği Kanlıtepe'nin vadilerini yaldızlarken.



Bu gece sessizliğinin derinliği, yürek parcalayıcı feryatlar koparacak.







Yüzbaşım; Diyorki



-Semih şu kaptırdığımız Kanlıtepe'yi alamazsak doyamadığımız,



Sevgili,gözü yaşlı anan, topal ayağı ile çağırırlar diye bekleyen deden,



Kadınların namus ve ifetlerinden bir hayır kalacak,



Benimle birlikte şanlı hilalimizi dikmeye hazır ol.



Üniversite mezunlarınıtoplarken ne çoküzülmüştüm.







Benim ince fırçama karşilik, elime kalın bir tüfek tutuşturdular.



Yumuşak yastıklardan ,siperlerde toprak üstünde yatmayı ,



Kılıcın sert kayışını kuşattılar.



biz vatanımızı o kadar seviyoruz ki verilen ödülle,övünmek değil,



Tarihin bizimle övünmesini istiyoruz.







Menekşe gözlüm senin sevgine ihanet ettim ,sanma,



Vatan aşkına yaptığımız fedakarlık,için bana kızma ,



Solmasın dudaklarındaki tebessüm,içlenme ne olur.



Sırma saçlarının bukleleri gün batımının altın renkli



Parıltılarına benziyor, seni kalbimde saklıyorum







Demin küçük madalyondaki fotorafını boynundan çıkardım.



Doyamıyan ,ah kanamayan gözlerimle izledim.



Sonra resmi seyre daldım.



Dünden beri kalbimi inleyen hüzünlü bir duygunun pençesinde,



Üzülerek seni hararetle düşünmeden duramıyorum.







Kanlıtepe'yi geri alınması uğrunda şehit olursam,



Seni saracak keder ve ızdırabı vicdanımda duyarak titredim.



Sen hayat baharımın kokulu bir gülüsün.



Bak iki gözüm; üzüntüye kapılmadan beni dinle!...



Gazi bir subayla evlenerek insanlik tarafından sana verilen bir görev.



Verilen bu görevi yerine getirmeye çalış.







Yalnız senden bir ricam var:



Kanlıtepe'de açılacak damarlarımdan akacak ateşli bir damla kan,



Kalbimin en samimi köşesinde sonsuza kadar asılı kalsın.



Elveda , ey ruhumun da çoçukluk arkadaşı.



Ölünceye kadar senin Semih'in







 



Ertesi sabah Şefika on beş günde bir iki ıstırahat gecesi geçirdiği ana baba konağını terkederek hastahaneye gitti.



-Hanım kızım şu dört numaralı yataktaki subay pek büyük işler görmüş şanlı bir gazidir.



Şefika yaralıya yaklaştı . Şahane iri kara gözleri ve onların derinliklerinden taşan kararlı yiğitlik bakışları.



-kumandan...Elliyi geçmiş saygın bir zat yaralının alnından öperek nişanı göğsüne taktı. Yaralı sevincini yakan bir üzüntünün ağzını kavuran bir sesle






Osırada kapıdan bir kadın girer.



-Oğlum ben geldim . Kalk ta elimi öp.



Gözlerinden yaşlar boşanarak



-Oh anneciğim yorganı kaldır da bak!



kadın yorganı kaldırınca bir çığlık koptu. Talihsiz kadın up uzun yere yığılıverdi.



Sizin gibi şanlı bir gazinin hizmetinde bulunmak şerefiyle ben gurur duyacağım



Teşekkür ederim . Siz sevgili arkadaşım Semih'ten bana geçen şefkat meleğisiniz



Çanakkale trajedilerinden kalbime sıçrayan bir damla kan,size karşı taaşıyacağım şefkatli ve saygılı muhabbetimin üstünde sonsuza kadar asılı kalacaktır



O fedakar Semih'in kutsal kanıdır. Onun yanına sıçrayan bir damla gözyaşı da benden hediye olsun !!!







1.şubat 1918







 



 



 



 



 



 



          Buğulu  Gözlüm
Yine aynı saatte penceredeydi.
Sarı saçlı çocuk,
Adı önemli değildi.
Başını pencereye dayamış.
Buğulu gözleriyle bakıyordu.
Lanetli dünyaya..

Penceresinden ya bisikletiyle,
Rüzgarla yarışan çocuklara bakardı.
Ya   da  koşan zıplayan ,
Top koşturan, ip atlayan
Bisiklete binenleri izlerdi.
Buğulu gözleri gibi buğulu camdan.

Hayal ederdi.Oydu sanki,
Rüzgarla yarışan, seksekoynayan,
Top koşturan....
Ensevdiği şey  yağmurdu.
Sarı saçlı çocuğun,

Neden mi?...
Yağmur yağdığında,
Kimse kalmazdı sokaklarla,
Herkes kendi buğulu penceresinden,
Bakardı sokağa.
Aralarında tek fark vardı.
O     yağmurun, bir ömür boyu,
Sürmesini istiyordu.
Diğer çocuklar, hemen  bitmesini.....



Gönüllere sevgi tohumları atar.


Sonra onları oya işler gibi eker.


Hasat zamanı gelince karşılıkbeklemeden,


Yüreğinin sıcaklığı ile dağıtırlar.





Çile çeker, sanki çileyi çok sever gibi,


Umut dağıtırlar, umudun anası gibi,


Acı çeker kızılcık şerbeti içtim der.


Hertürlü cefayı ,yokluğu,gözyaşını


Umutların izleri akarken yüreğine.





Yarınları yoğuran elleri yorgun,


Nasırlı elleri gibi katılaşmış kalbiyle,


Acıların umut umutların gelecek,


Olduğu gündür bu gün 8 mart





Tüm dünya kadınlarının günü.


Bakışlarının değdiği yerden umut,


Sesinin çınladığı yerden ağıt,


Bütün yorgunlukların ilacı sevgidir.


Gününkutlu yarınların umutlu olsun.


07.03.2010