Gülay Öztürk Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkı ...

  • Gülay Öztürk
    Gülay Öztürk

    28.02.2017 - 22:33

    Harakânî Hazretleri talebelerine şöyle buyurmuştur:

    “Tandırdan elbisene bir kıvılcım sıçrasa, hemen onu söndürmeye koşuyorsun!
    Peki dinini yakacak olan bir ateşin, yani kibir, haset ve riyâ gibi kötü sıfatların kalbinde durmasına nasıl müsâade edebiliyorsun? ! ”

    (Harakânî, Nûru’l-ulûm, s. 239)

  • Gülay Öztürk
    Gülay Öztürk

    18.11.2014 - 21:20

    Bizim Hastalıklarımız Nelerdir?

    1. Allah’ı biliyoruz; Ama emrine uymuyoruz.
    2. Kur’âna inanıyoruz; Ama onunla amel etmiyoruz.
    3. Peygambere inanıyoruz; Ama sünnetine uymuyoruz.
    4. Şeytanı tanıyoruz; Ama kendimize düşman bilmiyoruz.
    5. Cennete inanıyoruz; Ama ona girmek için çalışmıyoruz.
    6. Cehennemden korkuyoruz; Ama günahlardan kaçmıyoruz.
    7. Ölümü biliyoruz; Ama onun için hazırlık yapmıyoruz.
    8. Kardeşlerimizi ayıplıyoruz; Ama onların yaptıklarını yapıyoruz.
    9. Allah’ın nimetlerini yiyoruz; Ama çok şükretmiyoruz.
    10. Kardeşlerimizi mezara götürüyoruz; Ama ibret almıyoruz

  • Gülay Öztürk
    Gülay Öztürk

    04.09.2014 - 17:10

    Allah c.c.için sev!

    Allah için sevmek, O'nun sevdiklerini, yine O'nun için sevmek, O sevdiği için sevmektir. Allah için sevmek, Allah'ı sevenlerin sahip olabilecekleri bir meziyettir. Bu meziyete sahip olanlar değil yalnız insanları, bütün mahlûkatı 'Yaratandan ötürü' severler.

    Allah için sevmek, bütün Müslümanlar hakkında hüsn-ü zan besleyip, 'Belki bunları Allah seviyordur. Eğer O'nun sevdiğini ben sevmezsem, O'nun sevdiklerini sevmiyor durumuna düşerim' diyerek herkese muhabbet beslemektir. Allah'ı sevenin, O'nun sevdiklerini sevmemesi düşünülemez. Zira Allah'a dost olan, Allah dostlarına buğzetmez.

    Allah katında en sevimli kullar, Allah için sevenlerdir. Çünkü Peygamber Efendimizin ifadeleriyle 'Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir.' Bir şahsı veya bir şeyi Allah'ı sever gibi sevmekle, Allah için sevmek arasında fark vardır. Allah için sevmek, Allahu Teâlâ'nın: 'Bu benim sevdiğimdir, onu siz de seviniz' dediği şeyleri ve şahısları Allah'ın rızasına ulaşmak için sevmektir.

    O'nun sevdiklerini sev!

    Allah sevgisini tatmanın ve ispat etmenin tek yolu Rabbimizin sevdiklerini sevmektir. Herkes kalbindeki Allah sevgisini kendisi ölçebilir. Bunun yolu, Allahu Teâlâ'nın sevdiği şeyleri ne kadar sevdiğimize ve onlara ne derece değer verdiğimize bakmaktır. Allah için sevenlerin gözü ve gönlü aydın olsun.

    Efen­di­miz (s.a.v.) şöy­le bu­yu­ru­yor: 'Al­lah'ı sev ki O da se­ni sev­sin. Al­lah'ı se­ver­sen, O'nu her za­man ya­nın­da bu­lur­sun. Bir şey is­te­ye­cek olur­san Al­lah'tan is­te. Yar­dı­ma ih­ti­ya­cın var­sa O'na baş­vur. Şu­nu bil ki in­san­lar bir ara­ya ge­lip sa­na fay­da ver­me­ye ça­lış­sa an­cak Al­lah'ın se­nin hak­kın­da yaz­dı­ğı ka­da­rı­nı ya­pa­bi­lir­ler. Za­rar ver­me­ye kal­kış­sa­lar, yi­ne Al­lah'ın se­nin aley­hi­ne yaz­dı­ğın­dan baş­ka­sı­nı ve­re­mez­ler.' (Ken­zu'l-Um­mal, 15/1186)

    Mü­mi­nin he­de­fi in­san­la­ra Al­lah'ı sev­dir­mek ol­ma­lı. Had­di za­tın­da ci­hat de­di­ği­miz ger­çek bun­dan iba­ret­tir. Eğer bir ak­ti­vi­te, in­san­la­ra Al­lah'ı sev­dir­mek­ten da­ha çok uzak­laş­tı­rı­yor­sa, onun adı ci­hat de­ğil ci­na­yet olur. Çün­kü bu söz­de ci­hat­la Al­lah düş­man­la­rı de­ğil, in­san­la­rın ebe­di ha­yat­la­rı or­ta­dan kal­dı­rıl­mış olur.

    Sev­gi­siz in­san yok­tur. Sev­gi­si­ni yan­lış ye­re yön­len­di­ren in­san var­dır. İn­san fıt­ra­tı Al­lah'ı sev­mek üze­re di­zayn edil­miş­tir. İn­san kal­bi­ne yer­leş­ti­ri­len muh­te­şem sev­gi­yi, ger­çek ma­na­da sa­de­ce ya­ra­tı­cı­sı­na yö­nelt­me­li­dir. Çün­kü an­cak Al­lah sev­gi­si ile doy­gun­lu­ğa er­miş bir kalp ger­çek mut­lu­lu­ğu ve hu­zu­ru ya­ka­la­ya­bi­le­cek­tir. Ebe­di ola­bil­mek duy­gu­su ile son­suz­lu­ğu aşık bir kalp an­cak ebe­di bir ma­şuk (aşık olu­nan) ile tat­min ola­bi­lir.
    Al­lah'ım! Bi­ze sev­gi­ni, Se­ni se­ve­nin sev­gi­si­ni, bi­zi sev­gi­ne yak­laş­tı­ra­cak her şe­yin sev­gi­si­ni na­sip et ve Se­nin sev­gi­ni bi­zim için her şey­den da­ha se­vim­li kıl. (Amin)

  • Gülay Öztürk
    Gülay Öztürk

    22.07.2014 - 12:54

    Rabbim...!
    Bize duayı öğreten Sensin... Rahman ve Rahim sıfatlarını Sen yazdın kalblerimize... Umutları Sen yazdın. Ye'sten korunmayı Sen yazdın. 'Dua edin, cevap vereyim' diyen Sensin güzel Allah'ım celle celalühü..!
    Hazineleri sonsuz olan Sensin...
    Duamız var ve Senin kapında bu dualı halimize güveniyorum Rabbim...
    Bize rahmetini yağdır, toprağımıza, insanımıza...
    Bize kulun ve Rasûlün Muhammed'in dualarında istediklerini ver...
    Zulümle ve zalimle imtihan etme bizi Rabbim...
    Bize acımayacak olanı başımıza musallat etme.
    Merhametsizlere güç-kudret verme Rabbim.
    Allahım! Dünyanın dört-bir tarafında maddi ve manevi olarak zulüm ve baskı altında kalan, mağdur ve mazlum duruma düşen bütün kardeşlerimize yardım et. Onların bu mazlumiyetleri, ümmetin gafletten uyanmasına vesile kıl. Onları bu duruma düşürenleri de ıslah eyle. Eğer ıslahları mümkün değilse, Kahhar isminle onları kahru perişan eyle.
    Allahım. Mısır’daki kardeşlerimize yardım eyle.
    Allahım. Filistin’deki kardeşlerimize yardım eyle.
    Allahım. Suriye’deki kardeşlerimize yardım eyle.
    Allahım. Irak’taki kardeşlerimize yardım eyle.
    Allahım. Arakan’daki kardeşlerimize yardım eyle.
    Allahım. Çeçenistan, Orta Afrika, Doğu Türkistan, Sincan, Somali ve diğer beldelerde, zalimin ve işbirlikçi uşakların zulmüne maruz kalan tüm Müslümanlara yardım eyle.! !
    Allahım. Bütün Müslümanları Tevhid bayrağı altında toplayacak; aralarındaki ihtilafları ittifaka çevirecek sebepler halkeyle.
    Bizi yarın Senin huzurunda, habib-i edibin Muhammed'in huzurunda, güzel mü'minlerin huzurunda, utanacağımız şeylerden koru Rabbim.
    Bizi yarın, o zor günde, birbirimizden kaçacak haller içine düşürme Rabbim. Elimizin, ayağımızın tanıklığından kaçacak hale getirme bizleri...
    Hep fakiriz, Sana muhtacız Rabbim...
    Mülk Senin, kudret Senin... Hayatımız, herşeyimiz Senin kudret elinde.
    Bize yardım et Rabbim! !

  • Gülay Öztürk
    Gülay Öztürk

    22.04.2014 - 23:47

    En mühim mânevî hastalık olan gaflet, insana içinde bulunduğu mes’ûd hâli kalıcı gibi göstererek onu aldatır. Önündeki ölüm, diriliş, hesap, sırat gibi zor menzilleri unutturarak onu asıl meselelerinden gâfil kılar.
    İnsanoğlunun bu umûmî vasfı Kur’ân-ı Kerîm’de:
    “Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz! Ve siz, gaflet içinde oyalanmaktasınız.” (en-Necm, 60-61) âyetleriyle ifâde buyrulur.

  • Gülay Öztürk
    Gülay Öztürk

    21.04.2014 - 12:12

    YAŞAMAK;
    bir yolculuktur aslında,kazasız belasız son durak bilmeden,nice dostlarla tanışmak ve onlarla yarışmaktır aslında,
    bazende bir mola yerinde durmaktır yanındakilerle her şeyi paylaşmaktır aslında,
    iyilerle kötülerle karşılaşmak ve onlarla birlikte yol almayı başarmaktır aslında,
    Son durak gelince huzur içinde,kimsenin kimseye hakkı kalmadan ve hiç kimseyi dünya menfaatları için kırmadan sonsuzluğa huşu içinde veda edebilmektir aslında,
    Rabbim herkesi sonsuzluğa huşu içinde veda edebilenlerden eyler inşaAllah.....

  • Gülay Öztürk
    Gülay Öztürk

    09.04.2014 - 12:36

    Bir buçuk milyar müslümanız, hâlâ utanmadan sıkılmadan ebabilleri bekliyoruz..
    Bize de yazıklar olsun..
    Osman Nuri Ünsal
    .....................................

    Evet ebabiller.Biz ne kadar ebabilleri beklesekte gelmezler çünkü yeryüzünde Müslümanlar var olduğu müddetçe onlar gelmez.Abdulmuttalib döneminde Ebrehe orduları KABE'yi yıkmaya geldiğinde onu koruyacak müslüman yeryüzünde yoktu ve ALLAH cc.ebabilleri gönderdi.
    Fakat bir zaman sonra Haccacı zalim KABE'yi yıkmaya geldi ama ebabiller gelmedi çünkü yeryüzünde KABE'yi koruyacak müslümanlar vardı.
    Ama şimdiki gibi darmadağın ve bunu bilen zalimler sırtımızdan sopalarını kaldırmıyorlar evet birbuçuk milyarız ama cemiyetimiz çok kıymetimiz yok bir hale gelmişiz.
    Neden'mi?
    nedenide biz ALLAH'ın cc. İpini bıraktık Vahyin yolunu bıraktık RESULULLAH'ın sünnetini bıraktık ve biz 'innevelmü-minune iğvetun'emrini bıraktık.
    Biz ne zaman Kardeşimin ayağına batacaksa karadiken batsın benim gözlerime dersek işte o zaman gerçekten ALLAH'a kul ve ümmete kardeş oluruz.
    O ZAMAN ALLAH C.C..YARDIMINI GÖNDERECEK..

  • Gülay Öztürk
    Gülay Öztürk

    17.02.2014 - 11:57

    ''Hayır, artık (yalnızca) Allah'a kulluk et ve şükredenlerden ol. (Zümer Suresi, 66) ''

    Şükreden insan bilir ki eline geçen her nimeti kendisine veren Allah’tır. Her nimeti de, Allah’ın yolunda, Rabbimiz'in istediği biçimde kullanmakla yükümlüdür. Kendilerine büyük makam, büyük mülk ve hakimiyet verilen Hz. Davud ve Hz. Süleyman'ın tevazu ve olgunluklarının anahtarı budur. Kendisine verilen mülk nedeniyle azgınlaşan Karun’un da yaptığı hatalardan biri, şükretmeyi bilmemesidir.

    Eğer mümin, kendisine verilen nimetlerden dolayı azgınlaşmayacağını, kibirlenip şımarmayacağını yaptığı şükürle Allah’a gösterirse, Allah da ona daha fazla nimet verir. Allah’ın Kuran’da verdiği “Andolsun, eğer şükrederseniz gerçekten size artırırım ve andolsun, eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz, Benim azabım pek şiddetlidir” (İbrahim Suresi, 7) hükmü, bunu açıkça ifade etmektedir.

    Kalben ve dille olmasının yanı sıra şükrün fiilen yapılması da çok önemlidir. Bu da, verilen nimeti Allah yolunda, Allah'ın rızasının en fazla olduğu yönde değerlendirmekle olur. İnsan mal, mülk, zenginlik, makam, mevki, itibar, zeka, sağlık, kuvvet gibi nimetleri Allah yolunda, Allah'ın emrettiği biçimde kullanmazsa verilen nimetin şükrünü hakkıyla yapamamış olur.

  • Gülay Öztürk
    Gülay Öztürk

    31.12.2013 - 18:22

    1 Ocak Mekkenin Fetih Günü
    Mekke fethinin yıldönümü mübarek olsun.
    İnananlara nice nice fetihler nasip etsin Cenab-ı Allah bizleri mekkenin önemini anlamayı nasip etsin
    1 Ocak tarihinin Müslümanlar için özel bir önemi vardır. Bazıları şuursuzca yılbaşı kutlarken, Müslümanlar da Mekke'nin fethini kutlamalılar.

    Mekke şehri Peygamber(a.s) tarafından 1 Ocak 630 tarihinde fethedilmiştir. Bu fetih öyle anlamlıdır ki, Müslümanlar zorla çıkarıldıkları Mekke’yi hiç silah kullanmadan, bir damla kan akıtmadan teslim almışlardır.

    Fethin bu kadar kolay olmasının sebebi Allah Rasûlünün ve Müslümanların insanların gönlünü fethetmesiydi.

    Müslümanlar 8 yıl ayrı kaldıkları vatanlarına Allah'ın lütfu ve vadinin gerçekleşmesi ile fethetmişlerdir. “Elbette Kur'an-ın tebliğini üzerine farz kılan Allah, seni yine (Mekke’ye) döndürecektir.” Vadi gerçekleşmiştir.

    Mekke'nin fethi mesajlarla doludur. En önemli mesajlardan biri zulmün baki olmayacağıdır. Hiçbir zulüm ebedi değildir. Müslümanlar zulme uğrasa da, sıkıntıya düşse de mazlumların yardımcısı Hz. Allah’tır. Mekke’den, yurtlarından sürülen Müslümanlar böyle inanıyordu. Yapılanları Allah'a havale ediyorlardı. Mazlumla Allah arasında perde olmadığına inanıyorlardı.

    İslâm peygamberine ve ona inananlara yapılan zulüm geri tepmiş, hicretle Müslümanlar güçlenmiştir. Mekke’den kovulanlar 10 bin asker olarak Mekke’ye geri dönmüştür. İşte bu mazlum insanlar, Mekke'nin fatihleri olmuş ve tarihe geçmişlerdir.

    İşte yılbaşında şuursuzca kutlamalara katılanlara karşı, Mekke'nin fethinin kutlanması, alternatif olay olarak sunulmakta, taşkınlıklar ve çılgınlıklar bir nebze önlenebilmektedir.

    Mekke'nin fethi gerçekten kutlanmaya değer islâm tarihinin önemli bir dönüm noktasıdır.

  • Gülay Öztürk
    Gülay Öztürk

    20.12.2013 - 15:46

    Bismillahirrahmanirrahim.
    Ya Rab! İslam alemindeki mazlum kardeşlerimize yardım eyle.!
    Onları zalimin zulmünden kurtar. Habibin hürmetine, İslam topraklarında yatan mübarekler hürmetine, şehidler hürmetine mazlum kardeşlerimize huzur ver.
    Ey mazlumun ahını işitip yakarışlarına cevap veren Rabbimiz! Dualarımıza masum ve mazlumların dualarını da katıp dergahına geldik.
    İslam Aleminin içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan kurtulup birlik ve beraberlik içinde, huzurla yaşamasını nasib eyle.
    İslam düşmalarını, müslümanların canına, dinine, vatanına ve namusuna göz diken bir avuç soysuzu sana havale ediyoruz.
    Islahları mümkün değilse 'Kahhar' adınla kahr-u perişan eyle. Şüphesiz Sen zalimin zulmünü yanına bırakmazsın.
    İslam aleminin yek vücut olup eski şaşasıyla devletler ve milletler arasında saygın bir konuma yükseleceği o parlak devri görmeyi tez zamanda bizlere nasib eyle.
    Bugün bombalar altında yaşamak zorunda bırakılan, bir yudum suya, bir dilim ekmeğe muhtaç bırakılan, sefaletle hayatlarını sürdüren kardeşlerimizi rahatça uyuduğumuz evlerimizde geceleri kalkarak hatırlamamızı nasib eyle. Dualarımızda onlara da yer vermemizi nasib eyle...

    Âmin Âmin Âmin

  • Gülay Öztürk
    Gülay Öztürk

    24.05.2013 - 23:03

    'Ben ihtiyarlayınca elden ayaktan düşünce kenarda varlıklarım olsun, param olsun, kiralık evlerim olsun '
    diye fâni bir dünya için yatırımı düşünen bir müslüman nasıl olur da öldükten sonrası için yatırımı düşünmez buna akıl ermiyor. Ki o yatırdıklarına kavuşacağı da belli değil..Şimdi dimdik durduğumuza bakmayalım, birgün gelir dümdüz yatarız. musallâ'da er kişi niyetine dedikleri zaman geç kalmış oluruz..

  • Gülay Öztürk
    Gülay Öztürk

    29.04.2013 - 01:13

    Biz,dünya serüveninde küfrün üste çıktığı bir döneme rastladık.ve,imtihandayiz..
    Neyle ve nasıl imtihan edileceğimize bizler karar veremiyoruz. Fakat şunu çok iyi bilmemiz lazim ki, bizi imtihan Eden bize, bizden çok daha merhametli ve daha şefkatli. Bize asla taşıyacağımızdan fazla yük yüklemez. Bizi ne unutur ne ihmal eder. Nede bize yapılanları, yapanların yanına bırakır..
    Cenâb-ı Hak Kur'ân-ı Kerîm'de Bize ferman ediyor.

    'Vemâ âtâkümürresûlü fehuzûhu vemâ nehâküm 'anhü fentehû! ' (Haşr, 7)

    Yâni: Peygamberin Allah'tan alıp size getirdiklerini alınız, tutunuz, yapışınız, bırakmayınız! Yasakladığı şeylerden sakınınız, uzak durunuz, bid'atlan ve gayr-i İslâmî yaşayıştan bırakınız!

    Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz ferman ediyor: 'Ümmetim fesada gittiği zamanda kim benim sünnetime sarılsa, hayatını benim hayatıma uydursa, yüz şehidin ecir ve sevabını kazanabilir.'

    Evet, sünnete uymak çok mühimdir. Hususan bâtıl inanç ve bozuk hayat anlayışlarının ortalığı sardığı bir zamanda sünnete uymak, Allah Resûlü'nün rehberliğinde hayat sürmek daha çok kıymetlidir.

    Hak yoldan çıkmış, modaya uymuş, açık saçık kadınlar arasında Allah emrettiği için örtünen Müslüman bir hanım; namazsız ve oruçsuzlar arasında namaz kılıp oruç tutan bir mü'min; zenginler arasında zekâtını veren ve hac vazifesini yapan; İslâmî hizmetlere yardımcı olan uyanık bir zengin; güzel ahlâktan, Kur'an terbiyesinden mahrum insanlar arasında edepli bir Müslüman; manevî bir mücahit olarak inşâAllah yüz şehit sevabı kazanabilir.

  • Hanifi Kara
    Hanifi Kara

    12.02.2013 - 06:49

    SEVGİ, SEVGİ YİNE SEVGİ

    Biri ona, hakâretle laf atsa
    Hiç kimseden, öç almayan sevgidir.
    Gülü gonca o öyle bir bahçe ki
    Zaman geçse, hiç solmayan sevgidir.

    O; iyilik, doğuran bir anadır
    Yazılanlar ya sanadır, banadır
    O dâima, güzellikten yanadır
    Çirkinliği, hiç bilmeyen sevgidir.

    Değerleri, haset aldı, kin aldı
    Sevmek/saymak düne kadar doğaldı
    Nefret hissi günden güne çoğaldı
    Hep ağlayıp, hiç gülmeyen sevgidir.

    Arka çıkıp, kabalığı örtmeyen
    O cevher ki hiç bir âlet tartmayan
    Gerçek sevgi; iyilikle artmayan,
    Kötülükle, azalmayan sevgidir.

    Bizlere rehberdir o Habîbullah
    Öyle halk eylemiş, O yüce Allah
    Mahlûkâtın özü; muhabbetullah
    Her şey ölür, hiç ölmeyen sevgidir…

    Hanifi KARA

  • Gülay Öztürk
    Gülay Öztürk

    11.02.2013 - 14:45

    Kulluk; kişinin her an Allahü teâlâya muhtaç olduğunu bilmesi ve Onun Resulüne tam tabi olmasıdır. Bu ise, ilim, amel ve ihlas ile elde edilir. İlimden maksat da, kuru malumat çokluğu değildir. İlim, faydalı olan ve kendisiyle amel edilen şeydir. Bir kimsenin ilmi, kendisini Allahü teâlânın yasaklarından men etmiyorsa, o kimse büyük tehlikededir.
    İnsanın dünyanın meşgalesi, asıl maksadını unutturmamalıdır. Asıl maksat, zengin olmak, şan şöhret sahibi olmak değil, ahireti kazanmaktır. Her an son nefes endişesi ile yaşamalıdır. Korkusuz, endişesiz yaşamak tehlikelidir. Gerçi suyun aktığı yönden gideceği yer belli olur ise de, milyonda bir ihtimal bile olsa, bunun tersi olabilir. Bunun için son nefesten korkmak lazımdır.!

  • Gülay Öztürk
    Gülay Öztürk

    23.01.2013 - 23:34

    Tedavisi zor manevi hastalıklarimiz var... Kıskançlıktan kurtulamadık. Çekememezlik kanımıza girmiş. Tahammülsüzüz. Hoşgörü yok. 'Benden olmayan düşmanımdır,' havasından kurtulamadık.! müslümanız ama nasil.! !
    Hem heva ve hevesimizden sıyrılamiyoruz, hem bilerek veya bilmeyerek her türlü günahı işliyoruz, ve hem de cenneti tapulu arazimiz gibi görüyoruz.! !
    soruyorum sana ey nefsim.! bu gidişe nereye kadar..? ?
    Nefsimizi terbiye etmeden Allah c.c. istediği gibi kuluk edemeyiz.
    Nefsi terbiye edebilmek için önce yürekten,samimi dua etmemiz lazim.Mevlamız dan c.c. istemeliyiz,sonra her türlü haramlardan uzak durmalıyız,özelliklede haram gida vs.yediğimiz,içtiğimiz,kulandiğimiz esya dan zerre kadar haram bulaşmisa eğer,nefsi terbiye etmek imkansiz gibi..dinimiz islamı gerçek kaynaklardan öğrenmeyi ve hayatımıza geçirmeyi gayret etmeliyiz.Peygamberimiz (sallallahu alleyhi ve sellem) ölümü çok düşünün diye buyurdu.her an ölebiliriz ve o daracık mezara tek başimiza kalacağimizi derin derin düşünmemiz,ibret almamız gayret etmeliyiz..iyi insanlara beraber olmalıyız..tüm bunlar yapmak zor görünsede,zor değildir..Allah c.c. rızasi,ve kurtulmak istiyorsak başarabiliriz.zor değildir.her iki cihanda mutlu olabilmek için başarabiliriz Allah c.c. yardımı ile.

  • Gülay Öztürk
    Gülay Öztürk

    07.01.2013 - 23:11

    Allah’ım hiç şüphesiz biz nefsimize zulmettik. Sen bizim büyük ve küçük günahlarımızı bağışla, çünkü onları Senden başkası bağışlayamaz. Bizi huyların en güzellerine götür, çünkü onlara Senden başka götürecek kimse yoktur.
    Allah’ım, yüzlerimizi Senden gelen bir haya duygusuyla, kalblerimizi Senden gelen bir sevinçle doldur.
    Allah’ım, bizi çömert ve karşılıksız veren eyle; cimri, yerinde sayıp ilerlemeyen, söz götürüp getiren, kendini beğenen ve arayı bozan eyleme.
    Allah’ım, oburluktan, kıtlıktan, haddini aşmaktan, geçim sıkıntısından, kötü zandan, sarhoş edici içkilerden, bolluk içinde oyalanmaktan, şerirlikten, zan ile hükmetmekten, karanlık fitnelerden ve geçim darlığından Sana sığınırım.
    Allah’ım, bugünümüzün başını hayır ve iyilik, ortasını kurtuluş, sonunu ise başarı eyle! Onu bizim için saadet, şehadet, tevbe, bağışlanma ve iman ile neticelendir.
    Allah’ım bugünün başlangıcını rahmet, ortasını fani ve günahlı şeylerden uzaklık, sonunu ise lütuf ve ikram eyle.
    Allah’ım, bize geçimin en genişini, ömrün en mutlusunu, rızkın en bol olanını ihsan et.
    Allah’ım, affınla bizi bağışla, fazl ve kereminle bize karşı yumuşaklıkla muamele et.
    Allah’ım, ağlamayan gözden, ürpermeyen kalpten, huşu duymayan gönülden, kabul edilmeyen duadan, fayda vermeyen ilimden, dinlenilmeyen sözden, doymayan nefisten, küçük bir yardımı insanlardan esirgemeyi hoş karşılamaktan Sana sığınırım.
    Allah bize yeter. O ne güzel Vekildir. Ne güzel dost ve ne güzel yardımcıdır. Bizi bağışlamanı diliyoruz, ey Rabbimiz, dönüş yalnız Sanadır.
    Ey hayat veren Allah’ım, dünya ve ahirette sıhhat ve afiyetle bizi hoş ve temiz bir hayatla yaşat. Şüphesiz Senin herşeye gücün yeter.
    Allah’ım! Ey Rabbimiz, bu duayı bizden kabul eyle!
    Şüphesiz Sen herşeyi hakkıyla işiten, herşeyi hakkıyla bilensin.
    AMİN AMİN AMİN TAHA VE YASİN VELHAMDULİLLAHİ RABBİL ALEMİN.

  • Gülay Öztürk
    Gülay Öztürk

    17.12.2012 - 15:47

    Allah korkusunun yedi alameti vardır
    Mümin, vücudunun bütün âzaları ile Allah'tan korkandır. Nitekim büyük ahlâk ve fıkıh bilgini Ebu Leys es-Semerkandi, Allah korkusunun yedi alameti olduğunu haber verir. Bunlar şöyledir:
    Dil yalandan uzaklaşır....
    Allah korkusu taşıyan kul dilini yalandan, dedikodudan, koğuculuktan, iftiradan ve boş konuşmaktan alıkor, bunlar yerine onu zikirle, Kur'an okumakla ve ilmî konuşmalarla meşgûl eder.
    Kalbten kıskançlık kalkar...
    Allah korkusu taşıyan kul başkalarına karşı kalbinde düşmanlık, iftira ve kıskançlık barındırmaz. Çünkü kıskançlık iyilikleri mahveder. Nitekim Peygamberimiz (sas) şöyle buyurur: Ateş odunu nasıl yerse (yakarsa) kıskançlık da iyilikleri öyle yer (yok eder) .
    Bilesin ki, kıskançlık, kalb hastalıklarının başlıcalarından biridir ve bu hastalıklar da ancak ilimle ve iyi ameller işleyerek tedavi edilebilir.
    Göz harama bakmaz...
    Allah korkusu taşıyan kul, haram yiyeceğe, haram içeceğe, haram giyeceğe vb. (kısacası) haram olan hiçbir şeye bakmaz. Dünyaya aç ve muhteris gözlerle değil, ibret almak amacı ile bakar. Helal olmayan şeylerden bakışlarını uzak tutar. Nitekim Peygamberimiz (sas) şöyle buyurur: 'Kim gözünü haramla doldurursa Allah da onun gözünü kıyamet günü ateşle doldurur'.
    Haram lokma yemez..
    Allah korkusu taşıyan kul, karnına haram lokma sokmaz; çünkü haram lokma yemek, ağır günahlardan biridir. Nitekim Peygamberimiz (sas) şöyle buyuruyor:
    'İnsanoğlunun karnına haram bir lokma inince, lokma midesinde kaldığı sürece yerde ve göklerdeki melekler tekrar tekrar üzerine lanet yağdırırlar. O lokmayı hazmederken öldüğü takdirde varacağı yer cehennemdir'.
    Eller Allah rızası için çalışır..
    Allah korkusu taşıyan kimse, ellerini harama değil, Allah'ın rızasına uygun şeylere doğru uzatır. Nitekim sahabilerden Kâ'bul Ahbar'ın (ra) şöyle dediği rivayet edilir: Allah, her bir bölümü yetmiş bin gözlü yetmiş bin bölümü olan yakuttan yapılma bir köşk yaratmıştır. Kıyamet günü bu köşke; ancak önlerine çıkan haram şeylerden Allah korkusu ile uzak duranlar girebileceklerdir.
    Ayaklar Allah için yürür..
    Allah korkusu taşıyan kimse, günah işlemeye değil, Allah'ın emrine uygun ve O'nun rızasını kazandıracak işlere doğru yürür, alimlerle ve iyi amel işleyenlerle buluşmak gayesi ile adım atar.
    İbadete riya karışmaz..
    Allah korkusu taşıyan kimse ibadetini sırf Allah rızası için yapar, riyadan ve münafıklıktan kaçınır, böylelikle Allah'ın haklarında şöyle buyurduğu kimselerden biri olur: 'Rabb'inin katında ahiret, günahlardan korkanlar içindir'. [1]
    'Günahlarından sakınanlar, hiç şüphesiz, cennetlerde ve pınarlar(ının başların) dadırlar'.[2] 'Günahlardan sakınanlar cennet ve nimetler içindedirler'.[3] 'Günahlardan sakınanlar emin bir makamdadırlar'.[4]
    Mü'minin korku ile ümit arasında bulunması gerekir. Buna göre bir yandan ümit kesmeksizin Allah'ın rahmetini beklerken diğer yandan ibadet hali içinde çirkin hareketlerden vazgeçerek Allah'a tevbe eder. Nitekim Allah (cc) 'Sakın Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin'.[5] buyurmaktadır,

    [1] Zuhruf/35
    [2] Zariyat/15
    [3] Tur/ 17
    [4] Duhan/51
    [5] Duhan Suresi/ 5

  • Gülay Öztürk
    Gülay Öztürk

    02.12.2012 - 18:56

    Şu an odanızda yalnız olduğunuzu mu zannediyorsunuz?
    Kendinizi en yalnız zannettiğiniz anlarda bile yalnız olmadığınızın bilincinde misiniz?
    Söylediğiniz her sözün, yaptığınız her davranışın, yapmanız gerektiği halde yapmadığınız veya ertelediğiniz her şeyin noksansız kayıt altına alındığını…
    Yazıcı meleklerin her an sizinle birlikte olduğunu,Onların asla unutmadıklarını, yanılmadıklarını ve emir olunduklarını yerine getirdiklerini biliyor musunuz?
    Ayrıca işitme ve görme duyularınız, elleriniz ve derileriniz de dünya hayatında her an yapıp ettiklerinize tanık oluyorlar.
    Onlar da hesap günü Allah’ın dilemesiyle tanıklık edecekler. Dahası eğer Allah’tan ve ayetlerinden uzak bir ömür sürdürdüyseniz aleyhinize tanıklık edecekler. Bunu biliyor musunuz?
    Siz yalnız olduğunuzu düşünürken, gerçekte her an gizli tanıklarınızla birliktesiniz.
    Ortalama 70 yıl kadar süren dünya hayatınızdan sonra, vekil kılınan ölüm melekleri Allah’ın emri ile canınızı alacak ve ahiret hayatınız başlayacak. Allah’ın huzurunda sorgu anı geldiğinde, sizi bir an olsun yalnız bırakmayan bu saydıklarımızın tümü sizin için tanıklık yapmak üzere hazır olacaklar.
    Kendi kazandıklarınızı öğrendikten, tanıklar dinlendikten sonra kitabınız verilecek ve sonsuz yaşamınız için Allah sonsuz adaletiyle hüküm verecek.
    Kitabınızın sağ yanınızdan verilmesi, sonsuz kurtuluşunuz. Ancak kitabınız sol yanınızdan verilecek olursa “keşke”leriniz başlayacak.
    “… Keşke kitabım verilmeseydi. Hesabımı hiç bilmeseydim. Keşke o (ölüm herşeyi) kesip bitirseydi.
    (Hakka Suresi, 25-29)

  • Gülay Öztürk
    Gülay Öztürk

    28.11.2012 - 22:24

    Peygamberimiz (sallallahu alleyhi ve sellem) sünnetin dinimiz için önemini vurgulamak için şöyle buyurmuştur: “Dinin elden çıkışı sünnetin terkiyle başlar. Halat nasıl lif lif kopup parçalanırsa, din de sünnetin birer birer terkiyle ortadan kalkar.” (Darimi)
    Yine Efendimiz (s.a.v) “Kim benim sünnetimden (yaşama tarzımdan) yüz çevirirse benden değildir” (Buhari) buyurarak sünneti asla terk etmememiz gerektiğine dikkat çekmiştir.

  • Gülay Öztürk
    Gülay Öztürk

    08.11.2012 - 21:43

    Bir bilge öğrencilerine demiş ki:
    'Geceyle gündüzü nasıl ayırt edersiniz? Tam olarak ne zaman karanlık başlar, ne zaman ortalık aydınlanır? '
    Öğrencilerden bir tanesi:
    ...
    'Uzaktaki sürüye bakarım. Koyunu keçiden ayıramadığım zaman akşam olmuş demektir.'
    Başka bir öğrenci:
    'İncir ağacını, zeytin ağacından ayırdığım zaman anlarım ki, sabah başlamıştır.'
    Bilge böylece söz alan öğrencilerini dinlemiş, ancak hiçbir şey söylememiş. Meraklanan öğrencileri, bilgeye kendisinin ne düşündüğünü sormuşlar. O da şunu demiş:
    'Yürürken karşıma kadın çıktığında, güzel mi, çirkin mi, siyah mı, beyaz mı diye ayırmadan,
    ona kız kardeşim diyebildiğimde;
    ve yine yürürken yoluma çıkan erkeği, yoksul mu, zengin mi diye bakmadan;
    milletine ırkına aldırmadan insan kardeşim sayabildiğimde anlarım ki sabah olmuştur, aydınlık başlamıştır...

  • Gülay Öztürk
    Gülay Öztürk

    05.09.2012 - 18:25

    Bismillahirrahmanirrahiym
    Elhamdü lillahi rabbil alemin.
    Vessalatu vesselamu ala resülina muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmein.
    .
    Ya Rabbi! İmanımı gönülden tazeleyerek, ihlasla derim ki: Allah'tan başka ilah yoktur, Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Allah'ın Resulüdür.


    Yüceler Yücesi, yerin ve göğün Rabbi, sonsuz Merhamet sahibi, alemlerin Maliki, en güzel isim ve sıfatların sahibi olan ALLAH ‘ ım…Sana sonsuz hamd ve senalar olsun; Habibin, Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) ’e ve O’nun temiz, pak Al’l ve Ashabına ve Ehl-i beytine sonsuz selat ve selam olsun…
    Ya Rabb; bizi yaratan Sensin, bizi rızıklandıran Sen, Sen bizim Rabbimizsin, Senden başka ilah yoktur, gökten ve yerden türlü türlü nimetleri önümüze seren Sensin… Sen nasip etmeseydin biz bunlara kavuşamazdık… Sen emretmeseydin bu nimetlere nail olamazdık…
    Ya Rabb; muhakkak ki biz kendimize çok zulmettik, çok günah işledik, bilerek veya bilmeyerek türlü hatalara düştük, işimizde çok aşırıya gidip zulmettik, ibadetlerimizde çok gevşek davrandık, iyi ve güzel olan ne varsa tersine gittik, nefsimize ve şeytana kulak verdik, Sana layıkıyla kulluk edemedik ve tüm kusurlarımızı itiraf eyleriz…
    Ya Rabb; Sen tövbeleri.çokca kabul edensin, Sen samimiyetle açılan elleri geri çevirmezsin, Sen affetmeyi çok seversin, Sen sonsuz Rahmet ve Merhamet sahibisin…
    Ya Rabb; huzuruna gelmeyi bizlere nasip eyledin, Sen istemeseydin tövbeyi aklımıza getirmezdin, Senden af dilememiz bile Senin Lutfun ve Merhametinin eseri…
    Ya Rabb; pişmanız, bütün yapmış olduğumuz günahlardan, hatalarımızdan dolayı, Sen ki pişmalığı bile tövbe kabul edensin, günahları ancak sen affedersin,
    Ya Rabb; affet bizi, bağışla, Rahmetinden, Merhametinden bizlerede nasip eyle, Senin bizlerden daha iyi bildiğin hallerimizide mağfiret eyle,
    Ya Rabb; Sen hakkıyla Ğafur ve Rahimsin,
    Ya Rabb; bizi, annemizi, babamızı, ve bütün inananları bağışla, dinimizi, vatanımızı, milletimizi, ve inananları bağışla; hertürlü musibetten koru…
    Ya Rabb; düşmanlarımız fırsat verme, zor durumda olan müminlere yardım et ve ölmüşlerine Rahmet eyle…
    Ya Rabb; bizleri ve tüm müminleri her türlü maddi ve manevi hastalıklardan muhafaza eyle…
    Ya Rabb; bu dünya ve ahirette bizlere iyilik ve güzellikler ihsan et, Lutfun ve Kereminle bizlere muamele et…
    Ya Rabb; geçmiş günah ve hatalarımıza bir daha dönmememiz için bizleri dinin üzerine sabit kıl, o günah ve hatalardan çabucak dönebilmemiz için bize iman gücü nasip et…
    Ya Rabb; bizleri sana layıkıyla kulluk edenlerin, İslamı tam manasıyla yaşayanların zümresine dahil et,
    Ya Rabb; sevdiklerimizle beraber bizlere hayırlı, Senin yolunda yürüyeceğimiz uzun ömürler ver, bizlere hidayet nasip eyle…
    Ya Rabb; ölmüşlerimizin, ve diğer ümmeti Muhammed’in ölmüşlerine Rahmet eyle, azapları var ise kaldır ve kabirlerini cennet bahçelerinden birer bahçe eyle…
    Ya Rabb; bizde öldükten sonra bizlere dua edecek hayırlı nesiller bahşet, arkamızdan Kur’an okuyacak, bizleri hayırla yad edecek nesiller nasip et…
    Ya Rabb; bizleri amel defterini sağ tarafından alanlardan eyle, bizlere sakarat-ı mevtte kolaylıklar ihsan et, kabir azabından muhafaza eyle, sırattan çabucak zahmetsiz geçmemiz için bize yardım et, hesap günü hesabımızı çabuk, kolay ve hayırlı sonuçlandır, bizleri Habibinin şefaatine nail eyle,
    Ya Rabb; bizleri azapsız bir şekilde cennetine girenlerin, Habibine komşu olan bahtiyar kullarının zümresine ilhak eyle,
    Ya Rabb; bizlere gönül huzuru ver, ferahlık ver ve kurtuluşa erenlerden eyle…
    Ya Rabb; bizleri korktuklarımızdan emin, umduklarımıza nail eyle…
    Ya Rabb; dualarımızı kabul et, edilen dualar hürmetine, okunan Kur’an’lar hürmetine, sevdiklerin hürmetine ve Zatının hürmetine dualarımızı kabul ve makbul eyle…amin…

  • Gülay Öztürk
    Gülay Öztürk

    19.08.2010 - 00:56

    Allahü teâlâ kerîmdir, rahîmdir. Yani lutfu, ihsânı boldur, merhameti de çoktur. Müslümânın da cömert ve merhametli olması lâzımdır. Peygamber efendimiz çok cömert idi. Yüzlerle deve ve koyunları bağışlar, kendisine bir şey bırakmazdı. Nice katı kalbli müşrikler, Peygamber efendimizin bu ihsânlarını görerek îmâna gelmişlerdir. Resûlullah efendimizden bir şey istendiği zaman, yok dediği hiç işitilmemiştir. Eğer istenen şey varsa verir, yoksa sükût eder ve; (Veren el, alan elden üstündür) buyururdu.

    Bâyezîd-i Bistâmî hazretleri; “Bir kimsenin, Allahü teâlâya olan muhabbetinin hakîkî olup olmadığının alâmeti; kendisinde deniz misâli cömertlik, güneş misâli şefkat ve toprak misâli tevâzu gibi üç hasletin bulunmasıdır” buyurmuştur.

    İnsanda bulunması lâzım olan güzel ahlâktan bazısı vardır ki, ne kadar çok olursa, iyiliği de o kadar artar zannolunur. Hâlbuki öyle değildir. Her iyi huyun bir sınırı vardır. O sınırı aşınca, iyilik gider, kötülük olur. İyi huyun az olması kötülük olacağı ise, kolay anlaşılır. Şecâat ve sehâvet bunlara misâldir. Bu iki iyi huyun aşırı, fazla olanları tehevvür ve isrâftır. Câhiller, isrâf edeni, çok cömert sanır ve överler. Tehevvür edenlere de, kahraman derler. Hâlbuki, korkak ve cimri olana hiç kimse, kahraman ve cömert demez. Mâlı alın teri ile kazanmayan kimse, mâlın kıymetini bilemez. Harâmlara, lüzûmsuz yerlere dağıtır, aklın ve İslâmiyyetin beğenmediği kötü yerlere harcar. Aklı az olanlar, bunları cömert sanırlar. Hâlbuki, böyle kimselerde cömertlik denilen iyi huy yoktur.

    Her kim verdiğini Allahü teâlânın rızâsı için verirse, sevdiğini Allah için severse ve düşmanlığını da, Allah için yaparsa, o kimsenin îmânı tamâm olur, kemâle erer. Resûlullah efendimiz buyurdu ki:
    (Yedi kısım kimse vardır ki, Allahü teâlânın ihsân ettiği gölgeden başka gölge bulunmadığı kıyâmet gününde, Allahü teâlâ onları Arş’ın gölgesinde gölgelendirir. Onlardan birisi, sadaka verdiği zamân sağ elinin verdiğini, sol eli dahî bilmeyen kimsedir.)

    Abdülhak-ı Dehlevî hazretleri buyuruyor ki:
    “Göğsün genişlemesinin sebeplerinden biri de, Allahü teâlânın kullarına; mal, para, makam ve benzeri şeylerde ihsânda bulunmaktır. Kimin eli daha açık ise, kalbi de o kadar geniştir. Kimin eli kısa ve kapalı ise, sînesi de o nisbette dardır. El açıklığı, cömertlik ve ihsân, Allahü teâlâ ve kulları katında büyük mertebedir. Dünyâ ve âhirette izzettir, iyiliktir ve sevâptır.”

    Netice olarak cömertlik, sadece vermek değil, Allahü teâlâ için, Onun rızâsı için vermektir. Bazı kimseler, nefsi için, bazıları meşhur olmak için bazıları da, isminin yazılması için verir. Bu şekilde vermenin, âhirette hiçbir faydası olmaz. Cömertlik, Allah için vermek demektir ve çok kıymetli bir ahlâktır, meziyettir. Verdiğini Allah için verenlere cömert denir. Az versin çok versin, ama yeter ki Allah için versin. O halde hepimiz hayatımızda, her ne iş yaparsak yapalım, her ne söylersek söyleyelim, her ne dinlersek dinleyelim, ya Allah rızâsı için ya nefsimiz içindir. Yani ibre, her konuda bir sağa bir sola gidiyor. Vefât edene kadar artılar, eksiler yazılıyor. Allah için olanlar artı, nefsimiz için olanlar ise eksidir. İbre nereye götürürse oraya gideceğiz.

  • Gülay Öztürk
    Gülay Öztürk

    24.07.2010 - 16:38

    Allahü teâlânın yarattığı, kullarına verdiği her şeyde, bir hayır vardır. Allahü teâlânın, vermesi gibi, alması da hayırlıdır. Verdiği zaman hayırlı olduğu gibi, aldığı zaman da, hayırlıdır. Hayırlı olan şeylere ise, sevinmek lazımdır. Şura suresinin 12. âyetinde mealen; (Göklerin ve yerin anahtarları Allahü teâlânındır. Rızkı dilediğine az, dilediğine çok verir. Çünkü O her şeyde kullarına neyin hayırlı olduğunu en iyi bilendir) buyurulmuştur.

    Allahü teâlâ, kullarından bazısına mal, para ile, bazısına da sermayesiz, malsız rızık göndermektedir. Rızık için emredilen sebeplere sarılanlara, ezelde takdir edilen rızık gelmektedir. Bazen sermaye, mal, insanın felaketine sebep olabilir. Sermayenin olmaması veya elinden gitmesi, o kimse için hayırlı olabilir. Nitekim Resulullah efendimiz buyurdu ki:
    (Bir kimse geceyi, yarın yapacağı işleri düşünmekle geçirir. Halbuki o iş, bu kimsenin felaketine sebep olacaktır. Allahü teâlâ, bu kuluna acıyıp, o işi yaptırmaz. O ise, iş olmadığı için, üzülür. Bu işim neden olmuyor. Kim yaptırmıyor. Bana kim düşmanlık ediyor diye arkadaşlarına kötü gözle bakmaya başlar. Halbuki Allahü teâlâ, ona merhamet ederek felaketten korumuştur.)

    Bunun için hazret-i Ömer; “Yarın fakir, muhtaç kalırsam hiç üzülmem. Zengin olmayı da, hiç düşünmem. Çünkü hangisinin benim için hayırlı olacağını bilmem” buyurmuştur.

    Vaktiyle Musa aleyhisselam Tur-i Sina’ya giderken, önüne fakir bir kimse çıkar ve;

    - Ey Allahü teâlânın Peygamberi, ben fakirim ve bu fakirliğe dayanamıyorum. Dua etseniz de, cenâb-ı Hak bana çok mal verse, zengin olsam, der. Musa aleyhisselam;

    - Hakkında hayırlı olanı iste! buyurur. Fakir ise;

    - Ben zengin olmak istiyorum, siz dua edin deyince, Musa aleyhisselam;

    - Ben Peygamberim, bu konuda ısrar etme, sonra felaketin olur buyurduysa da fakir;

    - Ne olursa olsun, siz dua edin, ben zengin olmak istiyorum, diye ısrar eder. Fakirin bu ısrarı üzerine Musa aleyhisselam dua eder ve cenâb-ı Hak da; (Senin hatırın için veririm) buyurur...

    Belli bir zaman sonra Musa aleyhisselam, aynı yerden geçerken, görevlilerin, zengin olmakta ısrar eden o adamın boynunu vuracaklarını görür ve sebebini sorar. Oradaki görevliler, Musa aleyhisselama;

    - Efendim, bu adam fakirken halim, selim, kimseye eziyet etmeyen, sıkıntı vermeyen bir kimse idi. Daha sonra birden zengin oldu ve zengin olunca da, şımardı, çok azdı ve haksız olarak da birisini öldürdü, katil oldu. Şimdi kendisi hakkında verilen ölüm cezasını yerine getireceğiz, diye cevap verirler.

    Ahmed bin Alevi hazretlerinin talebelerinden birinin çocuğu vefat eder. Talebe, ölen çocuğunu kucağına alıp hocasının huzuruna gelir ve;

    - Efendim, Allahü teâlâya dua edin de, ya bu oğlumu diriltsin veya benim de ruhumu alsın, der. Ahmed bin Alevi hazretleri;

    - Evladım, senin için hayırlı olanı iste. Allahü teâlânın takdirine rıza gösterip sabretmelisin. Allahü teâlâ, bu yavruyu sana emanet olarak vermişti. Şimdi geri alırken sana çok sevab, iyilik verecek. Bu merhamete ve bu ihsana kavuşabilmek için sabretmeli, Onun yaptığını hoş görmelisin. Kızar, bağırıp çağırırsan, sevaba kavuşamaz, hatta Allahü teâlâya asi olur, günaha girersin. Bu sebeple sabredip razı olmalısın, buyurur. Talebe de;

    - Efendim, Allahü teâlânın takdirine razı oldum cevabını verir.

    Netice olarak insanlar, kendilerine hangi şeyin hayırlı, faydalı olacağını iyi bilemez.
    Allahü teâlâ, daha iyi bilir. Mesela, bir hastanın babası doktor olsa, bu kimse, babası kendisine etli, tatlı yiyecekler verince, iyi olmasaydım, babam bana bunları vermezdi diye sevindiği gibi, babası, etli, tatlı gibi yiyecekleri vermediğinde de, benim iyi olmam için bunları yedirmiyor diye yine sevinir.
    Allahü teâlânın da vermesine ve vermemesine böyle iman etmeli ve kendisi için hayırlı olanı istemelidir. Hadis-i şerifte buyurulduğu gibi:
    (Allahü teâlâ, hayırlı şey için çalışanı, maksadına kavuşturur. Kötülükten sakınanı, ondan korur.)

  • Gülay Öztürk
    Gülay Öztürk

    23.06.2010 - 15:31

    Bismillahirrahmanirrahiym
    Elhamdü lillahi rabbil alemin.
    Vessalatu vesselamu ala resülina muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmein.
    Ey istediğini istediğine istediği anda veren ve istediği anda alma kutretine
    sahip olan yüce ALLAH’ım,
    Ey dualara icabet eden, bize şahdamarımızdan daha yakın olan, esirgeyen,
    bağışlayan, lütfeden ALLAH’ım.
    Ey yerleri ve gökleri yaratan, gizli ve açık her şeyi hakkıyla bilen, mülkün
    ve saltanatın ve bütün varlıkların sahibi, gözden uzak gönle yakın, her şeye
    kadir olan yüce ALLAH’ım.
    Ey hesap gününün sahibi, rahmeti gazabından çok, insan ve cinleri ancak
    ibadet etsin diye yaratan, ilk emri (oku) olan, alemlerin RABBİ ALLAH’ım.
    Ey şekil verenlerin en güzeli olan, bağışlaması ve ihsanı sonsuz olan
    ALLAH’ım.
    Ey yalnızların en yakını, tek başına kalanların dostu, çaresizlerin
    yardımcısı, fakirlerin sonsuz serveti, zayıfların kuvveti, gariplerin
    şikayet merci’i olan yüce RABBİMİZ.
    Ey geceyi gündüze, gündüzü geceye katan, azameti ve yüceliği olan, ihsanı
    bol, rahmeti bol olan RABBİMİZ.
    Bütün hamd ü senalar sanadır. Övgü ve şükürler sanadır,dua ve niyazlar,
    yalvarış ve yakarışlar, dile getirdiğimiz getiremediğimiz her türlü eşsiz
    hamd ve sena ancak sana mahsustur ALLAH’ım.
    Biz ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım dileriz, ancak senin için
    namaz kılar ve ancak sana secde ederiz, yalnız sana yalvarır, ancak sana
    koşar ve sana yaklaştıracak şeyleri kazanmaya çalışırız.
    Böylece biz, huzuruna geldik, boynumuzu büktük, ellerimizi sana açtık: -
    Ey kerim ve rahim olan RABBİMİZ, kendimizi senin uçsuz bucaksız inayetine,
    yardımına, lutfuna, rahmetine, keremine bıraktık. Senden yardım bekliyoruz.
    Belki layik değiliz, belki yüzümüz yok, belki hakkımız değil, ancak biliyor
    ve ikrar ediyoruz ki: - senden başka gidecek yolumuz yok, senden başka
    tutunacak ipimiz yok, senden başka sığınacak kapımız yok, senden başka
    kimsemiz yok. Biz seni istiyoruz, maksudumuz sensin, bütün istediğimiz senin
    bizden razı olmandır, bize yar ve yardımcı olmandır.
    Ey (ol) emriyle bilinen ve bilinmeyen, görünen ve görünmeyen sayısız
    alemleri yaratan ve
    (yok ol) emriyle de her şeyi bir anda yok etme gücüne sahip olan, rahman
    ve gufran olan, gerçek olarak biliriz ve bildiririz ki, senden başka ilah
    yoktur.
    Ey yüceler yücesi, var ve bir olan ALLAH’ım: -
    ‘’Bana dua edin, duanızı kabul edeyim’’ buyurdun.
    ‘’Duanız olmasa neyinize kıymet edeyim’’ buyurdun.
    Bizim şu acizane, halisane, salihane, duamıza icabet eyle,
    Bize zatına kul ve kurban olanlardan eyle,
    En güzel isimlerinle bize tecelli eyle.
    Bizi, hakk’ı bilenlerden, hakk’a tabi olanlardan ve hakk’ı yaşayanlardan
    eyle.
    Bizi, batılı batıl bilip, batıldan kaçanlardan eyle.
    Bizi, rızanı kazananlardan, rahmet’i rahman’a kavuşanlardan eyle.
    Bizi, zikrinle dolup taşanlardan, senin yolunda ölenlerden eyle.
    Bizi, cennetine girenlerden, cehenneminden azad olanlardan eyle.
    Yalvarıyoruz, bizi, cemalini, görenlerden eyle YA RABBİ.
    ALLAHIM: -
    Sevgili Peygamberimize salat-ü selam, vesile, üstünlük ve yüksek dereceler
    ikram eyle.
    O’nu vaat ettiğin makam-ı mahmud’a nail eyle.
    Şüphesiz sen vaadinden dönmesin.
    Ehl’i beytini, ashabını ve O’nun izinde yürüyenleri her türlü ihtirama ve
    muhabbete nail eyle.
    Bizi, iki cihan güneşinin sünneti seni yelerini yaşayanlardan eyle.
    Livaü’l hamd sancağı altında toplananlardan, O’na komşu olanlardan eyle.
    O’nu derdimizin dermanı, karanlık gecemizin meş’alesi eyle.
    Gözümüzün nuru, gönlümüzün süruru eyle.
    Bizi, O’nun yolunda şaşırmadan yürüyenlerden eyle.
    Fahri kainat mefhari mevcudat olan peygamberimizin şefa’atine bizi de nail
    eyle.
    Bizi, O’na yakın eyle, bizi O’na muhtaç eyle.
    Bizi, O’na ümmet olma şeref ve şuurunu taşıyanlardan eyle YA RABBİ.
    ALLAHIM: -
    Sen affedicisin, affı seversin, bizi ve bütün inanları affeyle.
    Hatayla işlemiş olduğumuz bütün günahları affeyle.
    Bize rahmetinle, şerefinle, bereketinle muamele eyle.
    Bize kereminle, ihsanınla, fazlınla ikram eyle.
    Bizi bağışlayarak bize merhamet eyle.
    Bize nasuh bir tevbe ve hidayet ihsan eyle.
    Tevbemizi kabul edip bizi mağfiret eyle.
    ALLAHIM: -
    Kuranı kerim hürmetine, O’nun bereketiyle bizi affeyle.
    Bizi, kuranı kerimi okuyanlardan, anlayanlardan, yaşayanlardan eyle.
    Kuranı kerimi dünyada arkadaş, kabirde yoldaş, nuruyla ahiret şefaatci eyle.
    Bize, kuranı kerimin saadetini, selametini nail eyle.
    Bizi, kuranı kerimin kerametiyle mükerrem eyle YA RABBİ.
    ALLAHIM: -
    Bizi, son nefesimizde, iman ile, İslam ile, kur’an ile, göçenlerden eyle.
    Kelime’i şehadet, kelime’i tevhid’i söyleyerek ruhlarını teslim edenlerden
    eyle.
    (EŞHEDÜ ENLA İLAHE İLLALLAH VE EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDEN RESULULLAH) .
    Dar’ı bekaya aşk ile, vecd ile, heyecan ile, neş’e ile gidenlerden eyle.
    Bizi, ve sevdiklerimize güzel ölümler lutfeyle.
    Bizi, ölmeden önce ölenlerden eyle YA RABBİ.
    ALLAHIM: -
    Hayatta iken yaptığımız bütün ibadat ü taatlerimizi, ihsan ile makbul eyle.
    Hoşnutluğunu kazandıracak, kusursuz kullukta bulunma imkanlarını lutf eyle.
    Bizi, rızanı kazanmak için acele edenlerden, amel’i Salih işleyenlerden
    eyle.
    Hakiki iman edenlerden, yoluna yönelenlerden, emrine kulak verenlerden eyle.
    Birbirine karşı hakkı ve sabrı tavsiye edenlerden, zikredenlerden,
    şükredenlerden eyle.
    İyilik ve güzellikten yana olan, hayır ve hizmetten geri durmayanlardan
    eyle.
    Bahtiyar kullarının amellerini işleyenlerden, maksuduna muradına erenlerden
    eyle.
    Böylece bizi, razı olduğun sevgili ve seçkin kullarından eyle YA RABBİ.
    ALLAHIM: -
    Bizi, nefsimizin çılgın istek ve arzularından muhafaza eyle.
    Bizi, iyilik yaptığında sevinen, kötülük işlediğinde pişman olup af
    dileyenlerden eyle.
    Bizi, nimetlerin karşısında nankörlük edenlerden değil, bol bol hamd
    edenlerden eyle.
    Bizi, hidayete erenlerden, muttaki, muvahhid, mücahüd olan güzel kullarından
    eyle.
    Bizi, cihad edenlerden, şehit olanlardan eyle.
    Bizi, huzurundan boş çevirme, lutfunu nail eyle YA RABBİ.
    ALLAHIM: -
    Bize, küfre açık kapı bırakmayan bir iman nasip eyle.
    Bize, hayırlı ve huzurlu ömürler ihsan eyle.
    Umduklarımıza nail eyle, korktuklarımızdan emien eyle.
    Ayıplarımızı ört, kalplerimizi pak eyle.
    Hayırları feht eyle, şerleri def eyle, sunumuzu hayır eyle.
    Kulluk edenlerden, affına erenlerden eyle.
    Doğruyu söyleyenlerden, yanlışa düşmeyenlerden eyle.
    Hakikatten şaşmayanlardan, doğru yolu bulanlardan eyle.
    Sevdiklerini sevenlerden, sevmediklerini görmeyenlerden eyle.
    Erdirdiğin kullarınla dolup taşanlardan eyle.
    Feleha, kurtuluşa kavuşanlardan, aşkınla yanıp tutuşanlardan eyle.
    Senin var ve bir olduğunu bilenlerden, şirke düşmeyenlerden eyle.
    Cehennemden azad olup, cennetine dahil olan, mukafata erenlerden eyle.
    Bizi, cemalini görenlerden eyle YA RABBİ.
    ALLAHIM: -
    Hastalarımıza şifalar lütfeyle, dertlerimize devalar bahieyle.
    Borçlarımıza edalar ihsan eyle, bize bol ve geniş rızıklar lütfeyle.
    Helal ve bereketli kazançlar bahşeyle.
    Mutlu ve umutlu yarınlar ihsan eyle.
    Ya RABBİ, muradı olan kardeşlerimizin muradlarını lütfeyle.
    Borcu olan kardeşlerimize ödeme imkanlarını müyesser eyle.
    Hepimize iyilikler, güzellikler ve hayırlar ihsan eyle.
    Din ve dünya işlerimizi islah eyle,
    Biz bilmeyiz istemesini, sen verirsin en iyisini, hakkımızda hayırlısını
    ihsan eyle YA RABBİ.
    ALLAHIM: -
    Bizi, Kevser havuzundan hiç susamayacak şekilde bir yudum dahi olsa
    içenlerden eyle.
    Amel defterini sol ve arka tarafından değil sağından alanlardan eyle YA MUİD
    Sırat köprüsünü kolayca geçenlerden eyle YA RABBİ.
    Bazı yüzlerin siyahlanıp bazılarının da beyazlanacağı o günde yüzümüzü ak
    eyle YA RABBİ.
    Kıyamette o dehşet günde, yüzlerimizi nurunla nurlu eyle ya RABBİ.
    Kulaklarımızı kötü sözlerden, boyunlarımızı cehennem azabından muhafaza eyle
    YA HAMİD
    Gözlerimizi haramdan, dillerimizi yalandan, kalbimizi nifaktan muhafaza eyle
    YA MUHSI
    İşlerimizi zorluktan, amellerimizi gösterişten, bizi kinden, nefretten,
    hasetten muhafaza eyle.
    Riyalıktan, kibirden, öfkeden,şehvetten,ve şeytanın tuzaklarından muhafaza
    eyle YA MANİU
    Bizi, şöhretten, kaypaklıktan, heva ü hevese kapılmaktan muhafaza eyle YA
    GANİYYU.
    Bizi dünyada rezil olmaktan, ahiret’te de azabından muhafaza eyle YA RABBİ.
    ALLAHIM: -
    Bizi, helal lokma yiyenlerden, helal rızık peşinde koşanlardan eyle YA
    RAZZAK.
    Ayaklarını harama götürmeyenlerden, nefsinle haramdan uzak duranlardan eyle
    YA MANİU.
    Boğazından haram lokma geçirmeyenlerden, elini haramdan sakınanlardan eyle
    YA RAŞİD.
    Azalarını haramdan uzak tutup, bedenlerimizi bir nur eyle YA NUR.
    Ayaklarımızı ve kalplerimizi sıratılmüstakim üzerine sabit ve muhafaza eyle
    YA HABİR.
    ALLAHIM: -
    Ahlakımıza güzellik, ilmimize ziyadelik, rızkımıza genişlik ihsan eyle YA
    FETTAH.
    Vücutlarımıza sıhhat, kazançlarımıza bareket, anlayışımıza feraset lütf eyle
    YA RAZZAK.
    Bizi, bedbahtlıktan sapkınlıktan ve sapık davranışlardan muhafaza eyle
    HAKİM.
    Bizi, doğru yolda bulunanlardan eyle, işlerimizi kabul gören işlerden eyle
    YA ADLU.
    İşlerinde edepli ve nazik olanlardan, emrine uyanlardan eyle MÜHEYMİN.
    Bize, razı olacağın iyi işler yapmamızı nasip eyle YA AZIM.
    Fayda sağlamayan boş işlerden de uzak eyle YA VASİU.
    Bize, dünyada ve ahirette güzel hayatlar nail eyle YA RABBİ.
    ALLAHIM: -
    Bize, ana ve babalarımıza, ve affına muhtaç tüm Müslümanlara merhamet eyle
    YA AFUV.
    Yaptığımız hayırlı işleri huzurunda makbul eyle YA ALİM.
    Kardeşlerimizi, çocuklarımızı, komşularımızı, dost ve sevenlerimizi
    iyilerden eyle VEHHAB.
    Bize, dinine, vatanına, milletine hizmet eden Salih evlatlar ihsan eyle YA
    HALIK.
    Bizi, dinimizi, tüm ehli islamı daima aziz ve muzaffer eyle YA AZİZ.
    Vatanımızı, milletimizi her türlü düşmanlardan, oyunlardan emin eyle YA
    LATİF.
    Bizleri, bütün felaketlerden, müsibetlerden, belalardan muhafaza eyle YA
    HAFIZ.
    Şüphesiz bize yardım elini uzatacak senden başka kimse yok,bize merhamet
    eyle YA RAHİM
    ALLAHIM: -
    Dünyanın dört bir yanında senin rızan için çalışanları başarılı eyle YA
    VEKİL..
    Yolunda ter döken, kan döken ve cihad edenleri galip ve muzaffer eyle YA
    METİN.
    Onurlu ve hak davalarında onları üstün eyle YA AZİZ.
    Manevi ordularınla onları destekleyip mensur ve muzaffer eyle YA HALİM.
    Görünür görünmez belalardan, akla hayale gelmeyen tuzaklardan emin eyle YA
    RAKİB.
    Bizim, güçümüz yetmez takatimiz yetişmez engenlerden muhafaza eyle YA KAVİY.
    Sen bizim mevlamızsın, kafirlere karşı bize yardım eyle YA SELAM.
    İnanmayanlara karşı bize, güç ve kuvvet ihsan eyle YA VELİYY.
    ALLAHIM:-
    Ülkemize dirlik, milletimize birlik ve beraberlik ihsan eyle YA MACİD.
    Cennet vatanımızı mamur ve müreffeh eyle YA GANİYYU.
    Şehitlerimize ve gazilerimize yüksek dereceler lutfeyle YA VALİ.
    Lutfunla, onları ve bizi rızana nail eyle YA TEVVAB.
    ALLAHIM: -
    Bizi, peygamberimizin (S:A) dualarına, senden istediklerine nail eyle YA
    ŞEHİD.
    O nun (s.a) sünnetini yaşamayı, iyilik ve takva sahibi olmayı nasip eyle
    YA HAKKU.
    Bizi, namazını daima ve dosdoğru kılanlardan eyle YA VEDÜD.
    Bela ve musibetlere sabredenlerden, takdirine razı olanlardan eyle YA SAMED.
    Bize, ölüm anında rahatlık, ölümden sonra mağfiret ve rahmet eyle YA MÜMİT.
    Hesap gününde af, cennette yüksek dereceler ihsan eyle YA GAFFAR.
    Bizi sevgili peygamberimizin şefaatiyle kurtuluşa erenlerden eyle YA MÜ’MİN.
    ALLAHIM: -
    Rahmetinle duamıza icabet eyle YA MÜCİB.
    Duamızı, ağzı dualıların, gözü yaşlıların, bağrı yanıkların dualarından eyle
    YA KERİM.
    YA RABBİ, duamızı fazlınla, ikramınla kabul eyle
    Sen her şeye kadirsin ALLAHIM.

    EL FATİHA MEA ESSALAVAT

Toplam 145 mesaj bulundu