Gönlümde senin yüzünü görmeme kederi yuva yaptığında Gözüm kan selini akıttı üstüme Benim ömrümün güneşi battı Ayım neden ufuktan çıkmadı? Bu felekte hiç sabah olmadı Şafak gibi benim gönlümü lale çiçeğine benzetmeden Ey can, ay yüzünden peçeyi aç Gökteki ay’ı savunmasız bırak Senin ay yüzüne yemin olsun Gönül senin sevgine sadıktır Senin saçın kıvrımına bağlıdır canım Ey nigar cemalini göster Renginle güzel yüzünle utandır çiçeği Git yeşilliklere doğru gör benim gibi oturanı Gönlümün kan ağlaması yeter gonca ağızlı yarın firakından Gül parlıyor, yüzü aydın, gonca tebessüm ediyor, bülbül ötüyor Arayan bulur, gönlü zinde tutar Ah ve figana son ver Ay yüzlülerin cefasından şikayet edersen Keder dünyasında zar atarsın Erenler gibi oyunu kaybedersin Erenler gibi nakit canından olursun
YENİ YIL HOŞGELDİN İleriye bakmanın mutlaka faydaları vardır. Sanki temiz bir sayfaya kaderimizin yazılması gibi. Hoşgeldin 2012, bereketinle gel, huzurla gel, sağlıkla gel. YENİ YILINIZI EN İÇTEN DUYGULARLA KUTLUYORUM
...............Siz hiç evet dediniz mi bir tek zevke? Ey dostlarım, öyleyse siz ızdıraplara da evet dediniz. Her şey birbirine bağlıdır, dolanmıştır, tutkundur. Izdırap bir zevktir aynı zamanda. Lanetleme bir kutsamadır da, gece bir güneştir de. Çekilip gidin! Yoksa öğrenirsiniz ki, bir bilge delidir aynı zamanda.
-Nietzche
...........Yalnızsan, kendine giden yolu yürüyorsun.Fakat bu yol, kendine ve yedi şeytanına uğrar. Sen, kendinin inkarı, cini, cinneti, falcısı, delisi, şüphecisi, uğursuzu ve kötülüğü olacaksın. Kendi alevinde yanmayı istemelisin.Kül olmadan nasıl yenileneceksin? (...) Göz yaşlarımla yalnızlığına git kardeşim! Ben, kendinden üstün bişey yaratmak isteyen ve bu yüzden harcananı severim! ' Böyle buyurdu Zerdüşt...
.............İnsan altedilmesi gereken bir şeydir: bundan ötürü seveceksin erdemlerini-: çünkü onlar yüzünden yok olacaksın.-
bu kadar uzun bir yazı ancak bu kadar akıcı olabilir ALLAH ÜMMET VE İNSAN SEVGİSİNİ BU KADAR İYİ YANSITABİLİRDİ... İLK GİRİŞTE İNSAN BİRDEN MEKKEDE OLMAK İSTİYOR... GZÖLERİ DOLUYOR...TARİFSİZ... BÖYLE GÜZEL İNSANLAR HERZAMAN GÜZEL ANILIRLAR SİZLER GİBİ ÇOK İNSAN TANIDIM...HAYRETLER İÇİNE DÜŞTÜM..ALLAH GÖNLÜNÜZE GÖRE VERSİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM...BANA KİM OLDUĞUMU HATIRLALTINIZ... NE MUTLUKİ MÜSLÜMAN BİR TOPLUMDA YAŞIYORUZ... ALLAH DİLERİM TÜM İNSANLIĞA HİSSETTİRSİN BU DERİN SEVİGİİLERİ... SAYGILAR...
böyle bir duyguyu biz müslümanlar bu anlamlı haftada yaşattığın için sana çok teşekkürler kardeşim senın gibi insanlar olduğu süre içinde inşaallah bu böyle sürer allah sizden razı olsun allaha amanet olunuz kardeşim şaiir 1974
Bağdat'ı kıtlık kırıp geçiriyordu. Herkesten önce de hamallar açlık çekiyordu. İçinde ekmek piştiği, sokağa kadar yayılan kokudan belli olan bir evin kapısından seslendi hamalın biri: - Allah rızası için birazcık ekmek. Günlerdir lokma girmedi ağzımdan. Tandırın başındaki kadın taze ekmekleri kızına uzattı. 'Ver şu adama' dedi. Kızcağız ekmekleri güzelce katlayıp verdi aç hamala. Hamalın sevincine sınır yoktu. Evine doğru hızlandı. Kim bilir kaç günlük açlığını giderecekti? Tam bu sırada karşıdan gelen birinin sert ikazı durdurdu onu: - Çabuk söyle, bu ekmeği hangi evden aldın? Geriye bakıp eliyle işaret etti: - İşte şu evden. Adam kızgın şekilde salladı başını: - Yanılmamışım, böyle zamanda başka kimin evinden alınabilir ekmek? diyerek eve doğru ilerledi. Kapıyı açar açmaz da sordu: - Kim verdi ekmeği hamala? Hanım korkudan kızını gösterdi. Güya kızına acır, bir şey yapmaz diye düşünmüştü. Halbuki adamın şükürsüzlük ve cimrilik içine işlemişti. Elindeki sopayı hızla havaya kaldırdı, kızının ekmek veren eline öyle bir indirdi ki bilek zedelenip burkuldu, el çarpık kaldı. Söyleniyordu kendi kendine: - Ben herkese ekmek versem bu evde ekmek kalır mı? diye. Halbuki nimet şükür isterdi. Şükürsüzlük nimetin gitmesine sebepti. Nitekim bu şükürsüzlüğün akibeti de öyle olacaktı. Olmaya başladı bile. Kısa zamanda işleri bozuldu, çarşının en işlek yerindeki dükkanını satması da onun bozulan işlerini. Bir ara o hale geldi ki, evine ekmek alamaz duruma bile düştü. Nitekim bir akşam eve gelmiş, kızcağızına da acı sözü söylemişti; - Artık benden ümidinizi kesin. Çünkü bu akşam ekmek alacak kadar da olsa elime para geçmedi. Çarşıya in, ekmek parası iste. Kızcağız çarşıya inmiş, utana sıkıla sattıkları dükkanın karşısına geçerek bir tanıdık görürüm diye beklemeye başlamıştı. Kendisini gören dükkandaki adam hemen yanına gelerek: - Sen masum birine benziyorsun, ne bekliyorsun burada? diye sormuştu. O da anlatmıştı gerçek durumu: - Ekmek alacak paramız kalmadı, bir tanıdıktan ekmek parası istemek üzere bekliyorum burada. Hemen elini cebine attı adam. Hatırı sayılır bir miktar parayı uzatarak 'Al' dedi. 'Bununla istediğin kadar ekmek alabilirsin. Ben de nimetin şükrünü eda etmiş olurum böylece.' Kızcağız elinin birini arkasına saklamış, ötekiyle parayı alırken adamın dikkatin çekti bu saklayış; - Elinde bir yara bere varsa tedavi ettireyim, niçin saklıyorsun? Allah bana nimet verdi, şükrünü eda etmek için iyilik yapmam gerek, dedi. Kızcağız önce açıklamak istememişse de adamın ısrarı üzerine anlattı elinin durumunu: - Ben bir yoksula ekmek vermiştim. Babam yolda rastlayıp sormuş, o da evi gösterip 'İşte oradan aldım' demiş, bizi haber vermiş. Babam eve gelince elindeki sopayla ekmek veren elime öylesine bir darbe indirdi ki, elim böylece çarpık kaldı. Göstermekten utanır oldum. Bu yüzden de evde kaldım. Bu açıklamayı dinleyen adam bağırmaya başlar: - Komşular! Çabuk buraya gelin, ben hayalimdeki altın kalpli kızı buldum, hayat arkadaşım işte karşımda, siz de şahit olun... diyerek başlar anlatmaya: - Ekmeği isteyen fakir bendim. Ben o gün üç bir hamaldım. Demek ki elinin çarpık kalmasına ben sebep olmuşum. Hem sebep olayım hem de seni bu halinle baş başa bırakayım. Buna Allah razı olmaz. Seni görünce içimden bir sevgi selinin koptuğunu anladım, bana ekmek veren kıza ne kadar da benziyor diye düşünmüştüm. Yanılmamışım. Baban şükürsüzlük ettiğinden Allah onun dükkanını elinden alıp bana nasip eyledi. Şimdi ise imtihan sırası bana geldi, ben de aynı şükürsüzlüğe düşmek istemem. Haydi gel, nikahımızı yaptırıp birlikte babanı sıkıntıdan kurtaralım. Yola koyulurlar, ekmek veren eli sakatlayan şükürsüz babaya doğru... 'Şükrederseniz çoğaltırım, etmezseniz elinizden alır şükredene veririm. Şükürsüze de azabım şiddetli olur...' (Kur'an-ı Kerim, 14/7)
Karanlık topraklar kucak açmıştı bana. Bir tohumdum, rüzgarların dans ettiği dallarda. Zaman geldi büyüdüm. Mevsim sonbahardı, annemden ayrılma zamanım gelmişti artık. Bende büyümüş olgun bir hurma çekirdeği olmuştum artık. Bir sonbahar mevsiminde kendimi annemin şefkat dolu kucağından, bir hurma dalından çatlamış susuz topraklara bırakacak, sonra baharı bekleyecek, bir ilkbahar yağmurunda yeşerecektim. Bir sonbahar rüzgarında, bir kum fırtınasında ayrıldık annemden. Rüzgar beni kilometrelerce uzağa sürükledi. Uykuya dalmıştım nerelerden geçtim, nereye geldim hiç hatırlamıyorum.
Kumlar örtmüştü üzerimi, bir tohumdum karanlık toprağın kucak açtığı. Ümitle sevinçle doluydum yinede. İlk bahar gelecek ilk yağmurla başımı topraktan çıkaracak, ilk baharın en güzel ılık yağmurlarında yeni hayatımla tanışacak, güzelliğimle dünyaya renk katacaktım. Bir ilk bahar yağmuruydu bana hayat ümidi, yaşama sevinci veren. Karanlıktaydım ve baharın bana hayata dair anlattıkları güzel hikayeleri dinleyerek toprak altında hazırlanıyordum hayata. Böcek arkadaşlarımın hergün dışarda gördüklerini bana neşeyle anlatmalarını çok seviyordum. Sürekli dışarı gidip gelen karıncalar yavrularına dışardaki güzellikleri yüksek sesle, heyacanla anlatırlardı; nede olsa karıncaların yavruları ümitle büyür, hayatın güzelliklerini ne kadar çok düşünürlerse o kadar hızlı gelişirlermiş. Bende zaman zaman kulak misafiri olur, ah bende bir çıkabilsem diye sabırsızlıkla beklerdim. Topraktan çıkacağım günü sabırsızlıkla bekliyordum. Yakında yeni bir hayata başlayacak, çiçekler açacak hayatın tadını çıkaracaktım. Bir meyve ağacı olacaktım, kuşlar dallarıma konacak bana en güzel şarkılarını söyleyeceklerdi. Çiçekler açacak, sonra çiçeklerin meyveler dönüşmesini izleyecektim. Sıcak yaz akşamlarında meyvelerim ay ışığıyla kızaracak, cennetten gelen lezzet damlalarıyla olgunlaşacaktı. Toprak altında, hayaller ülkesindeydim. Aslında özgürdümde. Hayallerim bana istediğim güzellikleri beni bekletmeksizin getiriyor, hatta rüyalarım hayallarin bile ulaşabileceği son noktada yaşamın gerçek tadını bana yaşatıyordu.
Zaman artık iyce yaklaşmıştı. Birkaçgün sonra başımı dışarı çıkaracak, güneşin güzelliğine aşık olacak, güzel bir bahçede mutlu bir hayat sürecektim. Karınca arkadaşlarımın anlattıkları güzel hikayelerdi beni hayata bağlayan, bana daha doğmadan hayatı sevdiren.
Birgün sabaha karşı doğdum, bu topraklarda. Dışarda bombalar patlıyor, insanlar koşuşuyor, çocuklar ağlıyordu. Etrafım cesetlerle doluydu. Güllerin kokusu yerine cesetlerin kokusunu duyuyor, kuşların şarkıları yerine silahların seslerini dinliyordum. Karıncalar beni yaşatmak için yalan söylemişlerdi, onlarda dışarda mutlu değillerdi. Sim siyah dumanlardan, kapkara bulutlaradan güneşi göremiyordum. Oda beni göremiyordu. Doğduğumun ikinci günüydü, aynı zamanda öldüğüm. Bir zırhlı tank geçti üzerimden, bana acımadan. Öldüğüm gündü.
kelimenin tek amlamıyla harika abartısız söylüyorum direk insanın beynine hitap eden insanın beyninde birşeyleri çağrıştırabilen günümüzde o kadar az insan kaldıki gül_nur buteyra bu anlamda istisnadır onu tenzih ediyoruz allah kendisinden razı olsun verdiği mücadelenin karşılığını hakketiği şekilde alıcaktır mutlaka insanlar inandığı değerler için hertürlü fedakarlığı yaparlar bizde üstümüze düşeni yapalım inandığımız doğru kabul ettiğimiz değerlerden vazgeçmeyelim kendimize yakışanı yapalım allah cümlemizin yardımcısı olsun
Gül_Nur Buteyraya bu siteyi hazırlıyarak insanları bilgi sahibi yaparak büyük sevap yapmıştır,internetin yaygın olduğu günümüzde,böyle sitelerin çoğalarak gençlerimizin zararlı sitelerden uzak tutmak gerekir.İtalyada yapılan bir araştımada dua etmenin kalp krızi geçiren hastalarda iyileştirici rol oynadığı ortaya çıkmıştır.Araştırmada kalp krizi geçiren hastalardan dini inançları güçlü olanve dua eden hastaların daha çabuk iyileşip normal hayata döndükleri kanıtlanmıştır.sabah 16.2.2007.
ALLAH RAZI OLSUN SİZDEN GÜL NUR HANIMEFENDİ GECENİN BU SAATİNDE SİZE BU MESAJI SEVİNÇLE YAZIYORUM İNSANLARA İYİ VE FAYDALI HİZMET YAPTIĞINIZA İNANIYOR VE İNŞALLAH BİZİM İÇİNDE İKİ SATIR İÇİNDE RABBİMİN GÜZELLİKLERİ OLAN BİR YAZI YAZARSINIZ ABDULLAH
Saygıdeğer Gün NUR BUTEYRA hanımefendi.Sayfanızı ve değerli çalışmalarınızı çok beğendim doğrusu,emeğinizden ve değerli hizmetlerinizden dolayı Allah c.c sizden razı olsun.Diyorum. Sizi tebrik takdir ediyorum.Çok Teşekkür ederim. Böyle güzel faydalı çalışmalarınızın devamını dilerim. iyibirinsan Bursa
EVİMİZ MEYDANLARDAN DAHA dar, caddelerden daha loş ve yollar gibi uğrak yerler değil. Meydanlardan daha geniş, caddelerden daha aydınlık ve yollardan daha kalabalık bir özgürlük var evinizde.
Evimiz iki insanın kalbinin sebepsiz ve karşılıks ...
12.06.2022 - 06:57
DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN
Yüzünüzden gülücükler eksik olmasın
12.06.2017 - 21:57
Site arkadaşımız Bayan Buterya Gun
** DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN...**
12.06.2016 - 20:04
Site arkadaşımız Gül Nur Hanım
** DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN...**
- Ayrıca sizi sitemizdeki bu gruplarımızda aramızda görmek
dileklerimizle esen kalın...
* Dr.Jivago - Işık German Ersoy *
* Gizler Dünyası *
* Pen-Pal Club *
* Antoloji Sitesi Üyeler Birliği *
14.11.2015 - 23:08
Merhaba,
Türk Sanat Müziği Koro Çalışmalarımıza Katılmak İstermisiniz?
Detaylı Bilgiyi Tanıtım Yazımdan Okuyabilirsiniz...
12.06.2015 - 21:03
Site arkadaşımız Bayan Gül Nur Buterya
** DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN...**
Dr.Jivago - Işık German Ersoy
12.06.2015 - 15:29
huzur dolu mutlu yıllar geçirmeniz dileğiyle...
04.05.2015 - 11:33
Gönlümde senin yüzünü görmeme kederi yuva yaptığında
Gözüm kan selini akıttı üstüme
Benim ömrümün güneşi battı
Ayım neden ufuktan çıkmadı?
Bu felekte hiç sabah olmadı
Şafak gibi benim gönlümü lale çiçeğine benzetmeden
Ey can, ay yüzünden peçeyi aç
Gökteki ay’ı savunmasız bırak
Senin ay yüzüne yemin olsun
Gönül senin sevgine sadıktır
Senin saçın kıvrımına bağlıdır canım
Ey nigar cemalini göster
Renginle güzel yüzünle utandır çiçeği
Git yeşilliklere doğru gör benim gibi oturanı
Gönlümün kan ağlaması yeter gonca ağızlı yarın firakından
Gül parlıyor, yüzü aydın, gonca tebessüm ediyor, bülbül ötüyor
Arayan bulur, gönlü zinde tutar
Ah ve figana son ver
Ay yüzlülerin cefasından şikayet edersen
Keder dünyasında zar atarsın
Erenler gibi oyunu kaybedersin
Erenler gibi nakit canından olursun
12.04.2013 - 13:05
niyet edilmemiş sabır tekbir alınmamış namaza benzer....!
30.12.2011 - 18:14
YENİ YIL HOŞGELDİN
İleriye bakmanın mutlaka faydaları vardır. Sanki temiz bir sayfaya kaderimizin yazılması gibi. Hoşgeldin 2012, bereketinle gel, huzurla gel, sağlıkla gel.
YENİ YILINIZI EN İÇTEN DUYGULARLA KUTLUYORUM
21.05.2011 - 11:11
Merhaba, favori sözünüz çok hoşuma gitti.
20.11.2007 - 12:53
selamün aleyki, Rabbim Razı Ola ve güzel dostlar nasip ede, amin.
21.08.2007 - 23:20
...............Siz hiç evet dediniz mi bir tek zevke? Ey dostlarım, öyleyse siz ızdıraplara da evet dediniz. Her şey birbirine bağlıdır, dolanmıştır, tutkundur. Izdırap bir zevktir aynı zamanda. Lanetleme bir kutsamadır da, gece bir güneştir de. Çekilip gidin! Yoksa öğrenirsiniz ki, bir bilge delidir aynı zamanda.
-Nietzche
...........Yalnızsan, kendine giden yolu yürüyorsun.Fakat bu yol, kendine ve yedi şeytanına uğrar. Sen, kendinin inkarı, cini, cinneti, falcısı, delisi, şüphecisi, uğursuzu ve kötülüğü olacaksın. Kendi alevinde yanmayı istemelisin.Kül olmadan nasıl yenileneceksin? (...) Göz yaşlarımla yalnızlığına git kardeşim! Ben, kendinden üstün bişey yaratmak isteyen ve bu yüzden harcananı severim! '
Böyle buyurdu Zerdüşt...
.............İnsan altedilmesi gereken bir şeydir: bundan ötürü seveceksin erdemlerini-: çünkü onlar yüzünden yok olacaksın.-
Böyle buyurdu Zerdüşt.....
06.06.2007 - 19:13
bu kadar uzun bir yazı ancak bu kadar akıcı olabilir ALLAH ÜMMET VE İNSAN SEVGİSİNİ BU KADAR İYİ YANSITABİLİRDİ...
İLK GİRİŞTE İNSAN BİRDEN MEKKEDE OLMAK İSTİYOR...
GZÖLERİ DOLUYOR...TARİFSİZ...
BÖYLE GÜZEL İNSANLAR HERZAMAN GÜZEL ANILIRLAR SİZLER GİBİ ÇOK İNSAN TANIDIM...HAYRETLER İÇİNE DÜŞTÜM..ALLAH GÖNLÜNÜZE GÖRE VERSİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM...BANA KİM OLDUĞUMU HATIRLALTINIZ...
NE MUTLUKİ MÜSLÜMAN BİR TOPLUMDA YAŞIYORUZ...
ALLAH DİLERİM TÜM İNSANLIĞA HİSSETTİRSİN BU DERİN SEVİGİİLERİ...
SAYGILAR...
08.04.2007 - 14:34
böyle bir duyguyu biz müslümanlar bu anlamlı haftada yaşattığın için sana çok teşekkürler kardeşim senın gibi insanlar olduğu süre içinde inşaallah bu böyle sürer allah sizden razı olsun allaha amanet olunuz kardeşim şaiir 1974
Bağdat'ı kıtlık kırıp geçiriyordu. Herkesten önce de hamallar açlık çekiyordu. İçinde ekmek piştiği, sokağa kadar yayılan kokudan belli olan bir evin kapısından seslendi hamalın biri:
- Allah rızası için birazcık ekmek. Günlerdir lokma girmedi ağzımdan.
Tandırın başındaki kadın taze ekmekleri kızına uzattı. 'Ver şu adama' dedi. Kızcağız ekmekleri güzelce katlayıp verdi aç hamala.
Hamalın sevincine sınır yoktu. Evine doğru hızlandı. Kim bilir kaç günlük açlığını giderecekti? Tam bu sırada karşıdan gelen birinin sert ikazı durdurdu onu:
- Çabuk söyle, bu ekmeği hangi evden aldın?
Geriye bakıp eliyle işaret etti:
- İşte şu evden.
Adam kızgın şekilde salladı başını:
- Yanılmamışım, böyle zamanda başka kimin evinden alınabilir ekmek? diyerek eve doğru ilerledi.
Kapıyı açar açmaz da sordu:
- Kim verdi ekmeği hamala?
Hanım korkudan kızını gösterdi. Güya kızına acır, bir şey yapmaz diye düşünmüştü. Halbuki adamın şükürsüzlük ve cimrilik içine işlemişti. Elindeki sopayı hızla havaya kaldırdı, kızının ekmek veren eline öyle bir indirdi ki bilek zedelenip burkuldu, el çarpık kaldı. Söyleniyordu kendi kendine:
- Ben herkese ekmek versem bu evde ekmek kalır mı? diye.
Halbuki nimet şükür isterdi. Şükürsüzlük nimetin gitmesine sebepti. Nitekim bu şükürsüzlüğün akibeti de öyle olacaktı. Olmaya başladı bile. Kısa zamanda işleri bozuldu, çarşının en işlek yerindeki dükkanını satması da onun bozulan işlerini. Bir ara o hale geldi ki, evine ekmek alamaz duruma bile düştü. Nitekim bir akşam eve gelmiş, kızcağızına da acı sözü söylemişti;
- Artık benden ümidinizi kesin. Çünkü bu akşam ekmek alacak kadar da olsa elime para geçmedi. Çarşıya in, ekmek parası iste.
Kızcağız çarşıya inmiş, utana sıkıla sattıkları dükkanın karşısına geçerek bir tanıdık görürüm diye beklemeye başlamıştı. Kendisini gören dükkandaki adam hemen yanına gelerek:
- Sen masum birine benziyorsun, ne bekliyorsun burada? diye sormuştu. O da anlatmıştı gerçek durumu:
- Ekmek alacak paramız kalmadı, bir tanıdıktan ekmek parası istemek üzere bekliyorum burada.
Hemen elini cebine attı adam. Hatırı sayılır bir miktar parayı uzatarak 'Al' dedi. 'Bununla istediğin kadar ekmek alabilirsin. Ben de nimetin şükrünü eda etmiş olurum böylece.'
Kızcağız elinin birini arkasına saklamış, ötekiyle parayı alırken adamın dikkatin çekti bu saklayış;
- Elinde bir yara bere varsa tedavi ettireyim, niçin saklıyorsun? Allah bana nimet verdi, şükrünü eda etmek için iyilik yapmam gerek, dedi.
Kızcağız önce açıklamak istememişse de adamın ısrarı üzerine anlattı elinin durumunu:
- Ben bir yoksula ekmek vermiştim. Babam yolda rastlayıp sormuş, o da evi gösterip 'İşte oradan aldım' demiş, bizi haber vermiş. Babam eve gelince elindeki sopayla ekmek veren elime öylesine bir darbe indirdi ki, elim böylece çarpık kaldı. Göstermekten utanır oldum. Bu yüzden de evde kaldım.
Bu açıklamayı dinleyen adam bağırmaya başlar:
- Komşular! Çabuk buraya gelin, ben hayalimdeki altın kalpli kızı buldum, hayat arkadaşım işte karşımda, siz de şahit olun... diyerek başlar anlatmaya:
- Ekmeği isteyen fakir bendim. Ben o gün üç bir hamaldım. Demek ki elinin çarpık kalmasına ben sebep olmuşum. Hem sebep olayım hem de seni bu halinle baş başa bırakayım. Buna Allah razı olmaz. Seni görünce içimden bir sevgi selinin koptuğunu anladım, bana ekmek veren kıza ne kadar da benziyor diye düşünmüştüm. Yanılmamışım. Baban şükürsüzlük ettiğinden Allah onun dükkanını elinden alıp bana nasip eyledi. Şimdi ise imtihan sırası bana geldi, ben de aynı şükürsüzlüğe düşmek istemem. Haydi gel, nikahımızı yaptırıp birlikte babanı sıkıntıdan kurtaralım.
Yola koyulurlar, ekmek veren eli sakatlayan şükürsüz babaya doğru...
'Şükrederseniz çoğaltırım, etmezseniz elinizden alır şükredene veririm. Şükürsüze de azabım şiddetli olur...' (Kur'an-ı Kerim, 14/7)
22.03.2007 - 00:54
Karanlık topraklar kucak açmıştı bana. Bir tohumdum, rüzgarların dans ettiği dallarda. Zaman geldi büyüdüm. Mevsim sonbahardı, annemden ayrılma zamanım gelmişti artık. Bende büyümüş olgun bir hurma çekirdeği olmuştum artık. Bir sonbahar mevsiminde kendimi annemin şefkat dolu kucağından, bir hurma dalından çatlamış susuz topraklara bırakacak, sonra baharı bekleyecek, bir ilkbahar yağmurunda yeşerecektim. Bir sonbahar rüzgarında, bir kum fırtınasında ayrıldık annemden. Rüzgar beni kilometrelerce uzağa sürükledi. Uykuya dalmıştım nerelerden geçtim, nereye geldim hiç hatırlamıyorum.
Kumlar örtmüştü üzerimi, bir tohumdum karanlık toprağın kucak açtığı. Ümitle sevinçle doluydum yinede. İlk bahar gelecek ilk yağmurla başımı topraktan çıkaracak, ilk baharın en güzel ılık yağmurlarında yeni hayatımla tanışacak, güzelliğimle dünyaya renk katacaktım. Bir ilk bahar yağmuruydu bana hayat ümidi, yaşama sevinci veren. Karanlıktaydım ve baharın bana hayata dair anlattıkları güzel hikayeleri dinleyerek toprak altında hazırlanıyordum hayata. Böcek arkadaşlarımın hergün dışarda gördüklerini bana neşeyle anlatmalarını çok seviyordum. Sürekli dışarı gidip gelen karıncalar yavrularına dışardaki güzellikleri yüksek sesle, heyacanla anlatırlardı; nede olsa karıncaların yavruları ümitle büyür, hayatın güzelliklerini ne kadar çok düşünürlerse o kadar hızlı gelişirlermiş. Bende zaman zaman kulak misafiri olur, ah bende bir çıkabilsem diye sabırsızlıkla beklerdim. Topraktan çıkacağım günü sabırsızlıkla bekliyordum. Yakında yeni bir hayata başlayacak, çiçekler açacak hayatın tadını çıkaracaktım. Bir meyve ağacı olacaktım, kuşlar dallarıma konacak bana en güzel şarkılarını söyleyeceklerdi. Çiçekler açacak, sonra çiçeklerin meyveler dönüşmesini izleyecektim. Sıcak yaz akşamlarında meyvelerim ay ışığıyla kızaracak, cennetten gelen lezzet damlalarıyla olgunlaşacaktı.
Toprak altında, hayaller ülkesindeydim. Aslında özgürdümde. Hayallerim bana istediğim güzellikleri beni bekletmeksizin getiriyor, hatta rüyalarım hayallarin bile ulaşabileceği son noktada yaşamın gerçek tadını bana yaşatıyordu.
Zaman artık iyce yaklaşmıştı. Birkaçgün sonra başımı dışarı çıkaracak, güneşin güzelliğine aşık olacak, güzel bir bahçede mutlu bir hayat sürecektim. Karınca arkadaşlarımın anlattıkları güzel hikayelerdi beni hayata bağlayan, bana daha doğmadan hayatı sevdiren.
Birgün sabaha karşı doğdum, bu topraklarda. Dışarda bombalar patlıyor, insanlar koşuşuyor, çocuklar ağlıyordu. Etrafım cesetlerle doluydu. Güllerin kokusu yerine cesetlerin kokusunu duyuyor, kuşların şarkıları yerine silahların seslerini dinliyordum. Karıncalar beni yaşatmak için yalan söylemişlerdi, onlarda dışarda mutlu değillerdi. Sim siyah dumanlardan, kapkara bulutlaradan güneşi göremiyordum. Oda beni göremiyordu. Doğduğumun ikinci günüydü, aynı zamanda öldüğüm. Bir zırhlı tank geçti üzerimden, bana acımadan. Öldüğüm gündü.
13.03.2007 - 14:36
kelimenin tek amlamıyla harika abartısız söylüyorum direk insanın beynine hitap eden insanın beyninde birşeyleri çağrıştırabilen günümüzde o kadar az insan kaldıki gül_nur buteyra bu anlamda istisnadır onu tenzih ediyoruz allah kendisinden razı olsun verdiği mücadelenin karşılığını hakketiği şekilde alıcaktır mutlaka insanlar inandığı değerler için hertürlü fedakarlığı yaparlar bizde üstümüze düşeni yapalım inandığımız doğru kabul ettiğimiz değerlerden vazgeçmeyelim kendimize yakışanı yapalım allah cümlemizin yardımcısı olsun
16.02.2007 - 21:47
Gül_Nur Buteyraya bu siteyi hazırlıyarak insanları bilgi sahibi yaparak büyük sevap yapmıştır,internetin yaygın olduğu günümüzde,böyle sitelerin çoğalarak gençlerimizin zararlı sitelerden uzak tutmak gerekir.İtalyada yapılan bir araştımada dua etmenin kalp krızi geçiren hastalarda iyileştirici rol oynadığı ortaya çıkmıştır.Araştırmada kalp krizi geçiren hastalardan dini inançları güçlü olanve dua eden hastaların daha çabuk iyileşip normal hayata döndükleri kanıtlanmıştır.sabah 16.2.2007.
27.09.2006 - 21:17
Kiymetli vaktini ayirip böyle güzel bir sayfayi Antolojideki gönüllere duyurmak istemenden belli yüreginin o güzelligi...
Insallah bu yürek güzelligini taniyanlarin ve benim gibi tanimaktan bahtiyar olanlarin sayisini artirsin yüce Rabbim!
Seviyor seni bu kardesin ablacim :) ;)
30.06.2006 - 23:50
iman için imanlı ve inançlı olan herkes için yaptıklarınızla ve yapacaklarınızla her şeyin gönlünüzce olması dileği ile
24.05.2006 - 17:11
Hepinize teşekkür ederim...Güzel baktığınız için güzelliğinizi yazılara aktarmışsınız...
RABBİM hepinizden/hepimizden razı ola inşaallah...
18.04.2006 - 09:52
Rızanı aradım her yazdığımda,
Malümun! .. Nefsimi değil Allah'ım
Sana hoş olmayan duygum olursa,
Onları aklımdan sens il Allah'ım! :::
Selam ve Dua İle Din Kardeşim...
01.04.2006 - 23:39
İnsanlara çok faydalı oldu,Allah için çok çalıştı
30.03.2006 - 00:49
ALLAH RAZI OLSUN SİZDEN GÜL NUR HANIMEFENDİ GECENİN BU SAATİNDE SİZE BU MESAJI SEVİNÇLE YAZIYORUM İNSANLARA İYİ VE FAYDALI HİZMET YAPTIĞINIZA İNANIYOR VE İNŞALLAH BİZİM İÇİNDE İKİ SATIR İÇİNDE RABBİMİN GÜZELLİKLERİ OLAN BİR YAZI YAZARSINIZ ABDULLAH
25.03.2006 - 23:37
Saygıdeğer Gün NUR BUTEYRA hanımefendi.Sayfanızı ve değerli çalışmalarınızı çok beğendim doğrusu,emeğinizden ve değerli hizmetlerinizden dolayı Allah c.c sizden razı olsun.Diyorum.
Sizi tebrik takdir ediyorum.Çok Teşekkür ederim.
Böyle güzel faydalı çalışmalarınızın devamını dilerim.
iyibirinsan
Bursa
Toplam 30 mesaj bulundu