Hakan Ayanoğlu Adlı Üyenin Nedir Yazıları - A ...

  • allah (c.c)

    19.07.2005 - 23:29

    Oku! Seni yaradan rabbin olan Allah'ın adıyla oku!

  • erkan oğur

    19.07.2005 - 23:25

    Erkan Oğur Türküleri bize sevdiren adam. perdesiz gitarı kopuzu daha iyi çalan görmedim.

  • aşk

    19.07.2005 - 20:02

    aşk bir sudur iç iç kudur...

  • ğ

    16.07.2005 - 22:57

    Ğ harfi Türkçede cümle başında kullanılamayan ancak cümle aralarında kullanılabilen bir harftir. Örnek: kağıt,sağır,oğul vs. gibi..

  • asena

    16.07.2005 - 22:53

    Dansöz Asena ibonun yavuklusu

  • ksk

    14.07.2005 - 19:32

    KAF KAF KAF SİN SİN SİN KAF SİN KAF SİN KAF
    YANİ KARŞIYAKA SPOR KULÜBÜ

  • karşıyaka

    14.07.2005 - 19:29

    KARŞIYAKA İZMİRİN GÖZBEBEĞİ KARŞIYAKA GİBİSİ YOK. HANİ DERLER YA BÜLBÜLÜ ALTIN KAFESE KOYMUŞLAR İLLEDE VATANIM DEMİŞ BİZİMKİSİDE O HESAP. KARŞIYAKA ANLATILMAZ YAŞANIR.
    35%KARŞIYAKA

  • deniz gezmiş

    11.07.2005 - 20:24

    “... bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum. İnsanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler. Önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir.”

    Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in ölümünün üzerinden 32 yıl geçti. Deniz Gezmiş’in idam sehpasına çıkmadan önce yazdığı yukarıdaki sözler hâlâ unutulmadı. Sürgitinde gerçekleşen, sol hareket açısından birçok olumsuz gelişmeler bile o dönemin gençlik önderlerinin hatırasını silemedi. Sol cenah bir kenara, muhafazakâr veya sağcı kesimler bile onu sahiplenmeye çalıştı. Birileri için ateşli delikanlılık yıllarında anarşik faaliyetlere katılmış bir “fidan”; kimileri için bir masal kahramanı derekesine indirgenen bir film malzemesi olsa da, biz devrimciler için sorun, tereddüt etmeksizin mücadeleye atılmış bu önemli insanların siyasal hayatından gerekli dersleri çıkarmak ve bunu sınıf mücadelesi bağlamında değerlendirmek olmalıdır.

  • fenerbahçe

    08.07.2005 - 00:05

    Ne de olsak Ezik Fenerbahçe Eziktir Ezik Kalacak

  • mardin

    07.07.2005 - 23:55

    Bunları biliyor muydunuz..
    - Mardin’in Venedik’ten sonra yapı dokusu bozulmamış 2. şehir konumunda olduğunu;

    - 1600 yıllık mabet olduğunu,

    - Mardin halkının eski zamanlarda mangal ateşi etrafında “Kürsü” denilen düzenekle ısındıkları,

    - Eski zamanlarda mutfak eşyalarının temizliği için kül, kil ve toprak kullanıldığı,

    - Bağımsızlıklarını savaşarak değilde kıvrak zekaları ile kazandıklarını,

    - İlk üniversite eğitiminin Kasım Padişah Medresesinde gerçekleştiğini,

    - Mardin Müzesinin ilk zamanlarda Patrikhane olarak kullanıldığını, seçim binası, kooparatif binası, sağlık ocağı, çarşı karakolu aşamalarından sonra müzeye dönüştürüldüğünü,

    - Gümüş işçiliğinin Türkiye merkezi olduğunu ve bu işçiliğe “Telkari” adı verildiğini,

    - Yemek kültürünün Fransız mutfağından esintiler aldığını,

    - Sasani kumandanlarından Mardius’un kendi imar ettiğini,

    - Mardin’in gecelerinde gerdanlığı andırdığını,

  • allah (c.c)

    07.07.2005 - 23:46

    Alemlerin Rabbi Yüce Yaratıcı Hak Teala (C.C)

  • kamil koç

    07.07.2005 - 22:13

    Ben Kamil Koç'ta çalışıyorum. muhasebe bölümünde ve bence en güvenilir firma Kamil Koç. Bazı arkadaşlar diyecekki tabi sen Kamil koç personelisin tabi öyle dersin diyebilirler ama hakikaten biz firma olarak prensiplerine sadık bir şirketiz. Söyleyin kaç firma yola çıkmadan önce araç kaptanlarına alkol kontrolü yapar. Kaç firma araç kaptanlarını psiko teknik denilen psikoloji testine tabi tutar ve bu testi gecemeyenleri işe almaz. Kamil Koç ayrıcalığını yaşamanızı tavsiye ederim saygılar....

  • kardeş türküler

    05.07.2005 - 23:17

    KARDEŞ TÜRKÜLER

    1993 yılında Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü'nde hazırlanan bir konser çalışması olarak gündeme geldi. Anadolu halk şarkılarını, kendi kültürel yapılarını baz alarak orijinal dilleriyle yorumlamaya çalışan bu proje; ana olarak dört bölümden, Türk, Kürt, Azeri ve Ermeni şarkılarından oluşuyordu. Çalışma, 'çok-kültürlü' bir coğrafyada 'kardeşlik içinde bir aradayaşama' ilkesine dayanarak, halklar arasında yaratılan kutuplaşma ve gerilime karşı bir duruşu da içeriyordu.

    Daha sonrakidönemlerde Kardeş Türküler çalışması, değişik kültürlere ait şarkılara da yönelerek repertuvarını genişletmeye başladı: Laz, Gürcü, Çerkes, Çingene, Makedon, Alevi... şarkıları, müzik topluluğunun düzenleme anlayışı içinde biçimlendirilerek icra edildi.

    Topluluk, 1995 yazında kurulan Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu'nun (BGST) müzik biriminde yer alan proje çerçevesinde, çeşitli sanatsal etkinliklere ve kültürel gecelere, festival ve şenliklere katılmaya devam etti. Haziran 1997 tarihinde, Anadolu-Mezopotamya eksenindeki müzik geleneklerinin ürünlerini örneklemek üzere 'Kardeş Türküler' albümü Kalan Müzik tarafından yayınlandı.

    1998 yılında, İstanbul'da özel bir radyonun yaptığı dinleyici anketinde 'yılın grubu' seçilen Kardeş Türküler kadrosu, ikinci albümünü daha lokal ve spesifik bir projeye ayırdı: 'Doğu' (Kalan,1999) .

    Folk Roots dergisinin Temmuz 2000 tarihli sayısında tanıtımı yapılan 'Doğu' albümü, aynı dönemde İngiltere'de yayın yapan Radio Not-Wonderful'un listesinde 4. sırada yer aldı. 2000 yılının Şubat ayında, Jérôme Cler'in hazırladığı ve Cité de la Musiques / Actes Sud tarafından Fransa'da yayınlanan 'Musiques de Turquie' adlı kitabın cd ekinde, albümden iki ş'ıya yer verildi.

    'Doğu' albümünden bir şarkı, Songlines dergisinin Anadolu müziklerine ayırdığı Ekim sayısının eki olan karma albümde de yer aldı. Yine Folk Roots dergisinin Ocak-Şubat 2001 sayısındaki karma albümde 'Doğu'dan bir şarkıya yer verildi.

    Aynı derginin Ağustos-Eylül 2002 sayısında Kardeş Türküler'le yapılan bir söyleşi yayınlanırken; Almanya'da yayınlanan Folker! dergisi de, Mayıs-Haziran 2002 tarihli sayısında toplulukla yaptığı bir söyleşiye yer verdi.

    Topluluk, yaşadığı coğrafyanın çok-kültürlü, çok-etnili yapısını, ilk kez çektiği bir Türkçe-Kürtçe video kliple de gündeme getirmeye çalıştı. Kültürler arasındaki alışverişin müzikal alanda bir örneği olarak düşünülen bu şarkının video klibi, bir 'ilk' olması itibariyle ana haber bültenlerine konu olduysa da, oto-sansür uygulayan ulusal kanallarda pek yer almadı; ama kardeşlik ve barışı önemseyen çevrelerden olumlu tepkiler gördü. Avrupa'da yaşayan ünlü Kürt müzisyen Şivan Perwer'in Eylül 2000'de piyasaya çıkan 'Roj û Heyv' (Güneş ve Ay) adlı albümünün müzik yönetmenliğini ve düzenlemelerini üstlenen Kardeş Türküler kadrosu, daha sonra Yılmaz Erdoğan ve Ömer F. Sorak'ın yönetmenliğini yaptığı ve öyküsü doğuda geçen 'Vizontele' filminin müziklerini hazırladı.

    'Soundtrack' olarak da yayınlanan bu çalışmasıyla, Ekim 2001 tarihinde 38.si düzenlenen Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde 'En İyi Film Müziği' ödülünü aldı. Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) tarafından da aynı ödüle lâyık görüldü.

    2002 yılında, yine çok-kültürcülük konseptiyle hazırlanan 'Hemâvâz' (Kalan, 2002) albümü, Avrupa baskısıyla da (Connecting Cultures, 2003) uluslararası dinleyiciye ulaştı.

    Son olarak Yılmaz Erdoğan'ın yönetmenliğini yaptığı 'Vizontele Tuuba' filminin müziklerini hazırlayan Kardeş Türküler'in bu çalışması, 'soundtrack' olarak Ocak 2004'te Kalan Müzik tarafından yayınlandı.

Toplam 13 mesaj bulundu