Gönlümün Doğum Lekesi - Hakkında Yazdığı Tanı ...



 

 
           

                                                                                                                     

          
































Umudum
Küçük bir çocuk varmış
Bir ayağı hiç olmamış
Tahta bir ayak takmışlar çocuğa
Çocuk büyümüş
Ayak hep çocuk kalmış.
Küçük, şirin, yaramaz, haylaz, eksik...
Ama hep çocuk.
 



Hayrullah Kocasakal




 















Acı hep aynı mı?
Sol taraflarda.
Çıkartsak sol tarafımızı,
Sağ mı atar kalbimiz?

Hayrullah KOCASAKAL








BANA KALSA BÜYÜMEZDİM,

BELKİ ONDANDIR BURUKLUĞUM...

ÖZLEDİĞİM BİR PEMBE HAYALLERİM,

BİR DE O SAF ÇOCUKLUĞUM....











AYAKKABI NUMARAM 25 OLSAYDI.......
Keşke hep çocuk kalsaydım...
Herkes büyümeyi İsterken ve sürekli değiştirirken yüzündeki saflık maskesini,ben büyümeyi unutsaydım,yüzümde hep çocukluk maskesi takılı kalsaydı...
Dinlediğim her masalın ardından hayatın tozpembeliğinde boğulsaydım ve inansaydım gerçekten kurdun karnının kesildiğinde babaannenin çıkacağına,parmak çocuklara,öpüldüğü zaman prens olan kurbağalara...
Keşke gerçeklerle hiç tanışmasaydım.Aklım bütün sorulara cevap aramasaydı,mantık denen o asabi çehreyle hiç karşılaşmasaydım.
Büyük yaramazlıklar yapıp küçük cezalar alsaydım.
Elma yanaklarım,badem gözlerim olsaydı,herkes bana hizmet etseydi,bana ninni söyleselerdi,beni güldürüp eylendirselerdi...
Yüzümde hiç eksilmeyen kocaman gülücükler olsaydı,anlattıklarımı herkes zor anlasaydı,beni taklit etselerdi ve herkes benimle beraber çocuk olsaydı.
Ayakkabı numaram 25'i geçmeseydi...
Ellerim minicik,ayaklarım küçücük,fakat HAYALLERİM KOCAMAAAN olsaydı.....
Ölüm nedir bilmeseydim,acı nedir tatmasaydım,öfke nedir duymasaydım,KALBİM HİÇ KIRILMASAYDI veya bunları hiç anlamasaydım.Keşke hep çocuk kalsaydım... Avucuma denizi doldurabilseydim,kuşlar gibi özgürce uçabilseydim,hayallerle yaşasaydım,masallarda dolaşsaydım...
Baş parmağımı diğerine değdirip birdenbire tekrar çocuk olsaydım...


(alıntı)





BİZE SENDEN SONRA YAŞAMAK DÜŞTÜ YA RASULALLAH! ! !



Bir zamanlar ne olaydı da O'nunla aynı göğe bakıyor,aynı hurma ağacının altında dinleniyor olsaydım diye geçirirdim aklımdan...
Bugünse emin değilim; emin değilim yüzüne bakabilecek olmaktan...
Biz artık kendimizden bile emin olmadığımız günlere geldik.Oysa SEN en düşman kesilenin bile dilinde emin olandın...
Hiçbir yağmur arıtmıyor bizi...Arıtmıyor ve hatırlatmıyor bize onu göndereni.
Ne sevdiğimiz bir şehir var,nede sevildiğimiz.Kendi içimizde bile gidecek yer bulamıyoruz.
İçimizde yeşermeyen emniyet çiçekleri tomurcuklanmıyor dışımızda da...
SEN EY SOLUĞU ÇAĞLARA ŞİFA OLAN! ! !
Sen yamalı elbisenle oturduğun o kuru hasırın üzerinde kaybolup gidiyorsun gökdelen bakışlı yüreklerimiz karşısında.Hiç kimse kahrolmuyor ÖMER gibi ve sevmiyor hiç kimse senin gibi ki; DÜNYA ONLARIN OLSUN,AHİRET BİZİM...
Gündüzlerimiz bir sızı bizim,gecelerimiz ucube birşey...
Ne tenimizde bereket var,ne gönlümüzde,ne soframızda,ne sözümüzde...
EY KARNINA TAŞ BAĞLAYAN! ! !
Ey birgün olsun sofrasından tok kalkmayan....
Yağlanmış gövdelerimizi taşımaktan yoruldu bizim ayaklarımız,kollarımız bezgin gün sonu eve taşınan torbalardan.
Dünya yetmiyor bize,bir dualık yer yok kalbimizde...
SENDEN SONRA YAŞAMAK DÜŞTÜ BİZE! ! !
Çetin günlere daldık,sönmüyor içimizdeki yangın,bir bakışın etmiyor cümlelerimizin toplamı...
Ne olaydı''o ALLAH ve RASULÜ'nü sever''dediğin sükeradan bir garip adam olaydım,ellerinde yamadığın bir çarık olaydım...Razıydım kahrına yaşamanın.....
BİZE SENDEN SONRA YAŞAMAK DÜŞTÜ..........










NE OLUR GERÇEK OLSA MASALLAR.....
YADA BİZ MASAL OLSAK.......





OMZUMDA İZ BIRAKMA,YÜKÜM; DÜNYAYA YAKIN! ! !



















denizi olmayan bir şehirde yaşamak gibi gözlerinden uzak olmak! ! !





ve ölümü olmayan bir hayatta yaşlanmak gibi sensiz buralarda kalmak...





Bir inadına seni beklemeyi biliyorum,birde sevmeyi......





Her kapıya sen diye koşmayı,her sessizliği sana yormayı,sakındığın gerçekleri düşünmeyi......





Bir de herşeye rağmen seni sevmeyi biliyorum.Her duayı adınla bitirmenin ne anlama geldiğini iyi biliyorum





Yağmur çoktan dinmişti sahile sığmaz olduğumda...




YÜREĞİMDEKİ SEVDANLA BEKLİYORUM! ! !











İSTANBUL'U SEVMEZSE GÖNÜL,AŞKI NE ANLAR? ! ! ! !






















İstanbul rüzgar rüzgar sevdiğim...




Kah bir lodos denizlerden esen,ılık mı ılık




Kah ustura gibi bir deli poyraz




Bırak saçlarını rüzgarlarına İstanbul'un




Bu şehirde aşksız ve rüzgarsız yaşanmaz...








İstanbul bulut bulut sevdiğim...




Kimi beyaz mı beyaz ince gül gibi




Kimi katran misali kapkara.




Bulutları da insanlarına benzer İstanbul'un




İnanma sevdiğim,inanma bulutlara...







İstanbul yağmur yağmur sevdiğim...




Kah ince ince,kah bardaktan boşanırcasına..




Hele bir yağmur yağmayagörsün,




Ölürcesine yaşanır bu şehirde sevdiğim




Ve bir gün ölünür; yaşanırcasına...



>




İstanbul deniz deniz sevdiğim...




Bir çakır mavi,bir camgöbeği tuzlu su.




Üstünde irili ufaklı tekneler,kayıklar,yelkenliler,maunalar...




Kalleştir denizleri İstanbul'un sevdiğim




Kalleştir İstanbul kadar! ...







İstanbul şarkı şarkı sevdiğim...




Üsküdar'a gidersin hava güneşli




Beklersin ada sahillerinde yağmur yağar..




Her dakika depreştirir derdini,




Köhne gramafonlar,eski plaklar..



Nice güzeller,nice şairler görmüş,




Artık kanıksamış dertlerimizi.




İstanbul herşeye alışık sevdiğim...



Yine de bütün mihnetleri bir yana.....




Sen yaşadıkça İSTANBUL;



IŞIK IŞIK SEVDİĞİM! ! !




Ümit Yaşar Oğuzcan























G
.
Ö
.
N
.
L
.
Ü
.
M
.
Ü
.
N
.
D
.
O
.
Ğ
.
U
.
M
.
L
.
E
.
K
.
E
.
S
.
İ
.