Goknur Ozge Antoloji.com

Dünyaya geldiğim zaman ilk güveni öğrenmek istedim hayattan. Annem yardım etti bana. O gösterdi nasıl bir duygu olduğunu, nasıl olması gerektiğini. Güveni öğrenebilmek için emdim annemi günlerce. Sonra kokladım onu. Sevginin kokusunu onda duydum ilk. Sevmek nasıldı? Yasemin kokusu gibiydi. Aklımda öyle kalmıştı.
Annemdeki güveni başkasında aradım laciverte çalan gözlerimle. Kafamı çevirdim hayata, dünyaya. Babamı gördüm. Baktı bana. Kristal bir vazo gibi narin, hassas kırılgan ruhuma baktı. Aldı kocaman elleri ile kuvvetli kollarının arasına. Tutmakla bırakmak; sarılmakla vermek arası garip bir duyguyla. Güldü bana göz pınarlarına biriken coşkuyla. Kıyamadı bana güvendim ona da.
Sınadım onları günlerce. Acıktım ağladım, tuvaletimi yaptım ağladım, uyumak için ağladım, uyandığım için ağladım. Yordum onları. Baktım benden bıkacaklar mı, beni bırakacaklar mı diye. Bıkmadılar, bırakmadılar. Güvenimi boşa çıkartmadılar.
Yürümek istedim. Arkamdaki dağı hiçe sayıp yürüyeceğim dedim. İnat ettim. Ayağa kalktım. Önce bir sendeledim. Tutundum hemen ellerine. Sımsıkı tuttum o ince uzun ve narin parmakları. Yürüttü beni. Sonra büyük ellere geçtim oda destekti çünkü bana.
İlerleyen günlerde bıraktım onları BEN YAPARIM diye. Kalktım yürüdüm ve düştüm. Ağladım, kızdım onlara niye yoksunuz diye. Bu sefer onlar dedi hadi diye. Kalktım yürüdüm yürüdüm ve düşmedim.
İlerledim hayatta yaşım ilerledi ve çevremdeki insan sayısı arttı. Ama güvenebileceğim insan sayısı hiç artmadı. Kızgınlıklar, üzüntüler, hayal kırıklıkları ve buna sebep olan insanlar vardı artık çevremde.
Çevrem o kadar genişledi ki, hayatım insanların üzüntüleri ile o kadar çok doldu ki artık bulamıyordum o dağın güvenini. Tutamıyorum o elleri.
..

Devamını Oku