Nasıl ne olduğunu nerden bilsin nasılsa olmuş, nasıl ama. İyi de her iyinin bir nasılı varsa, doğruyla kesişen yeri neresi, kesişmezliği, biz o anlamı yükleriz, o da uçup gider, evin çatısı gibi bir şey, fırtına için düşünülmemiş, normal zamanların rutini. Söylem olarak kalanla gerçekleşen arasındaki fark söylem olarak kalanın fark atmasıdır, farkı farkedin diye, ne oluyor farkedince, hiç hiçleşiyor iyice, yoksa zambaklar nasıl açar, nasılın serüveninde öyle bir güzellik var ki her eve lazım, çaya çorbaya da. Artık nasılsa.
Gerçekten üzgünüm, insanın egemenliği, bozdu
doğanın sosyal birliğini ve seni benden, şu zavallı
dünyalı yoldaşından, şu fani arkadaşından irkilten
o uğursuz fikri meşrulaştırdı.
Yine de hünerin benimkinden kutsaldır, an, sadece
sana dokunur. Ama, ah, Ben geçmişin kasvetli
manzaralarında göz gezdirip, geleceği göremesem de
korkuyu sezerim.
Robert Burns, 1785, İskoçlu şair.
Başlangıcımız sonumuzu bilmez ki. - Neden dost olamadık. - T.S.Eliot, 1922
Şair ilk görendir, sonrası gelir, yakayı kaptırmamak, sana kalmış.
Anlaşılamaz esinlerin gizemli ve kutsal içeriklerini geleceğin dev gölgesinden şimdiye düşüren aynadır, diğer insanlara kıyasla daha sağlam ve dayanıklı, başkalarının acısına ve hazzına duyarlı, en yüce erdem, zevk ve bilgeliğin yazanı olarak kendisi de, en iyi, en mutlu, en bilge ve en şerefli insan olmalıdır. Doğru, iyi ve güzelin müdahele edilemez kurallarını hayal ve ifade edebilenlerdir.
Percy Shelley, 1822, İngiliz dahi şair, ne tesadüf, o da 29 yaşında ölmüş, Novalis gibi.
Kierkegaard ve Şeyh Galib de 42 yaşında. böyle kısa yaşamlarda, böylesi verimlilik.
Varlığın varlıksızlığı ortaya çıkış nedeninin temelini oluşturur, bir ifadesizliğe sıkışmış olan kendi açılımını sözün böldüğü zamanı ele geçirerek varlık olma hakkı kazanır, önce davranırız ama, sözle egemenlik kurarız, ulaşacağımız biri yoksa, biz de yok hükmündeyizdir çünkü, söz çıkınca biz de varlık hakkı kazanırız, onun için eşlik eden bir işitme olması gerekliliktir, iyi de kimse kimseyi işitmez ki, nasıl oluyor bu varoluş, işte olmadığı için oluyor, zaten hep yoktun, bugün varsan, ona borçlusun, yani bu varlı - yoklu geçişlilik hali birbirinin üreticisi, bunun yakalanabileceği tek imkan söz, ama nasıl, olmayanın sözü nasıl oluyor, ifadesizlikte içkin olanın kendinden taşma ihtiyacının ortaya çıkmasıyla, bir taşma haliyle, oluş birbirinin tercümesi gibi işlev görüyor, ne kadarı bize ait ne kadarı bizden öte, orda ne olacaksa senle olacak, ona kapasite diyoruz, iyi de kaynağı ne, işte o olmamışın olmayışı, dayanılmaz bir ihtiyaç halinde akıyor ve kendini var ediyor, susmak bunun neresinde. en gevezesi o.
Berkeley in ikinci sağlaması, taşın varlık kazanma hakkını canlılık sağlıyor, Novalisin bir mistik olarak çok genç yaşta söylediği gibi bilimsel kafanın işi değil bu, aşkınlık mantığı başka türlü işliyor, bilimsel mantık Gödel gibi, sadece zehirlenerek ölebileceğini düşünebiliyor, aristo dan beri ender raslanan bir mantıkçı zihin böyleyken, hangisi daha güvenilir, Novalis mi nerdeyse çocuk yaşta, nasıl oluyorsa, yoksa yetmişine gelmiş Gödel mi, ben gene de sizin yeriniz de olsam Celal Hocamızdan şaşmam, bize yer açılır, tarih boyunca nerdeyse 100 milyar, az mı.
Taşta bir görüntü uyuklar, görüntülerimin görüntüsü. - Nietzsche.
Yani Berkeley i doğruluyor, ancak benim görüntülerim orda ve gerçek madde benim, taş sadece geçiçi, test mekanımın maddesi, ben devam edicem, edebilirsem, taş zaten hayal olduğu için silinecek görünümden.
1883 -1884 yılında Nietzsche nerde olduğunu kendi bile bilmiyor, - benim 2004, 2005 lerim gibi - ayrıntılı Karl Jaspersin kitabında, bu konunun iyi bir uzmanı ve Psikiyatr-Filozof, herhangi biri denemez, Türkçede var. İyi bir fizikçi kuantum bilgisayarından öteye taşır, ekonomi de para basar o da artık onların uzmanlığı, Türkçe şiir yabana atılmaz.
Güzellik nerdeyse hep ordadır, sonsuzluk gibi, çirkin ruhlar ise havadaki bakteriler gibi, çürüten ve çürümüş vasıflarıyla imkan buldukları heryerde, onun için dünya filtreleme yapar, sonsuzda yer vermez, yerleri özeldir, o da görülünce netleşir, dönüşsüz, acelesi yoktur.
Dinlemek, genel de yoktur da, öyle varsayalım, ama, anlamakla da parelliği yoktur, çoğunlukla ter yönde ilerlerler, ya da otobanda ters yönden gelen araba gibi, ince alayın üzerine tanımam.
Herkesi besleyen ışık, bulursan, olmadığı yerde karanlık ve el yordamı. genel de yoktur, şaka gibi, ayrıcalık kazandırmak için kalabalıktan uzaklaştırılmış olsa gerek, özel ışık gibi düşünülmüş.
Bir buharlaşma halinin yürüyen izi, ihtimal dahilinde dahi olmayan görünümün, ihtimalindan alınan zevk, kalabalık uzaktayken anlamlı yakınlaşınca öz yitimi gibi algılanabilecek bir olmamışlık hali gibidir. Olmanın son referansı kendine gömülü kendini aşan ihtimalı gözardı etmemek. Ya da hepsini unutmak ki hatırlamanın olmazsa olmazı. Gerçek hatırlama.
Düş düşüşle başlıyorsa, düşünülmesi gerekenin uzağına düşülmüştür, o zaman düşleri düşünmenin düşlere ne yararı var, düşe maruz kalındığın da düşün imkanı, düşün kendini imhasıyla gerçeğin boyut kazanması ve mümkünün kazanılması, ki unutuşun dehlizlerinde doğan hatırlamanın taşıdığı uzak, gömüldüğü yere yakın.
nasıl
28.01.2023 - 20:12Nasıl ne olduğunu nerden bilsin nasılsa olmuş, nasıl ama. İyi de her iyinin bir nasılı varsa, doğruyla kesişen yeri neresi, kesişmezliği, biz o anlamı yükleriz, o da uçup gider, evin çatısı gibi bir şey, fırtına için düşünülmemiş, normal zamanların rutini. Söylem olarak kalanla gerçekleşen arasındaki fark söylem olarak kalanın fark atmasıdır, farkı farkedin diye, ne oluyor farkedince, hiç hiçleşiyor iyice, yoksa zambaklar nasıl açar, nasılın serüveninde öyle bir güzellik var ki her eve lazım, çaya çorbaya da. Artık nasılsa.
paradoks
28.01.2023 - 09:18Bir paradoksla sıçrayan, bir başkasıyla yoluna devam eder, sonsuzun beklentisinde.
Dışlaşmamamış dışarda bırakanı hep içinde taşıyarak.
gökhan.
iklim
28.01.2023 - 08:36Gerçekten üzgünüm, insanın egemenliği, bozdu
doğanın sosyal birliğini ve seni benden, şu zavallı
dünyalı yoldaşından, şu fani arkadaşından irkilten
o uğursuz fikri meşrulaştırdı.
Yine de hünerin benimkinden kutsaldır, an, sadece
sana dokunur. Ama, ah, Ben geçmişin kasvetli
manzaralarında göz gezdirip, geleceği göremesem de
korkuyu sezerim.
Robert Burns, 1785, İskoçlu şair.
Başlangıcımız sonumuzu bilmez ki. - Neden dost olamadık. - T.S.Eliot, 1922
Şair ilk görendir, sonrası gelir, yakayı kaptırmamak, sana kalmış.
şiir
27.01.2023 - 10:17Hala yaşamı ışıklandıran, gülümsemesi evreni ateşleyen bir ışık içinde nesnelerin işlevselleşerek harekete sindiği güzellik.
Gerçek fayda zevkin doğuşu ve teminatı en yüksek algıda, üreten ve koruyan şairler ve filozoflarda yansır.
Şiir, köken olarak ilahidir.
Percy Shelley, 1822
şair
27.01.2023 - 10:08Anlaşılamaz esinlerin gizemli ve kutsal içeriklerini geleceğin dev gölgesinden şimdiye düşüren aynadır, diğer insanlara kıyasla daha sağlam ve dayanıklı, başkalarının acısına ve hazzına duyarlı, en yüce erdem, zevk ve bilgeliğin yazanı olarak kendisi de, en iyi, en mutlu, en bilge ve en şerefli insan olmalıdır. Doğru, iyi ve güzelin müdahele edilemez kurallarını hayal ve ifade edebilenlerdir.
Percy Shelley, 1822, İngiliz dahi şair, ne tesadüf, o da 29 yaşında ölmüş, Novalis gibi.
Kierkegaard ve Şeyh Galib de 42 yaşında. böyle kısa yaşamlarda, böylesi verimlilik.
düşünce
25.01.2023 - 09:03Genelleme aptallıkla beraberdir.
Enerji, sonsuz hazdır.
Aşırılık bilgelikle sonuçlanır.
Arzu gerçekleşmezse beladır.
Yüzü ışık saçmayandan yıldız bekleme.
Sonsuzluk, zamanın nimetlerini sever.
Ulviyet kendinden taşan başkadır.
Küçük bir çiçeğin yaratılması çağlar ister.
Sevinçlerin gülmesi, kederlerin ağlaması gereksizdir.
Güzellik taşkınlık ister.
İnsanın olmadığı yer çorak tabiattır.
Karşıtlık, gerçek dostluktur.
Ulviyete hasetlenip, iftira atanlar,
Tanrıdan nefret ederler, başka
tanrı olmadığı için.
Tecrübe masumiyet kaybıdır.
Çeşit çeşit sevinç değil mi, mukaddes, ebedi
ve sonsuz, ve her sevinç bir aşk.
Ketum zemine güneşin görkemi yansımaz.
Eziyet gören kuzu çatışmayı tetikler.
Kendim bir başına, ben olurum.
Ebediyet, yarılmış ve uzak düşmüştür,
uzak düşmüş yıldızlar gibi.
Adını merhamet koyduklarından kaçarlar.
Masumiyet bilgelik taşır, cehalet asla.
Bütün insanlar ve dinler sınırsız çeşitliliğe
rağmen, benzerdirler ve tek bir kaynaktan
doğarlar.
İnsan ekilecek bir bahçe gibi doğar.
Istırabını gördüğün bir başkası avuntun
olamaz.
Cehennemin karamsarlığı kurar cenneti.
Sevdiğin her şey sonsuzlaşır.
Hakikat ne inanılsın diye ne de anlatılabilirdir,
anlaşılsın diyedir,
Willam Blake, 1757
Gün ışığına hiç kulak verdiniz mi,
neler söyler, dallara sarılır, pencerenin
camına vurur, yaşamaya geldiniz,
tam bir dikkatle bakın der gibidir.
gökhan, 1957
kaynak
22.01.2023 - 20:50Kaynak bazen gelecekten karşılar.
Biz bir söyleşi olalı ve birbirimizden işitebileli.
Sadece insanlar ölür, diğerleri telef olur.
Dil varlığın evidir.
Martin HEİDEGEER.
varlık
21.01.2023 - 23:32Varlığın varlıksızlığı ortaya çıkış nedeninin temelini oluşturur, bir ifadesizliğe sıkışmış olan kendi açılımını sözün böldüğü zamanı ele geçirerek varlık olma hakkı kazanır, önce davranırız ama, sözle egemenlik kurarız, ulaşacağımız biri yoksa, biz de yok hükmündeyizdir çünkü, söz çıkınca biz de varlık hakkı kazanırız, onun için eşlik eden bir işitme olması gerekliliktir, iyi de kimse kimseyi işitmez ki, nasıl oluyor bu varoluş, işte olmadığı için oluyor, zaten hep yoktun, bugün varsan, ona borçlusun, yani bu varlı - yoklu geçişlilik hali birbirinin üreticisi, bunun yakalanabileceği tek imkan söz, ama nasıl, olmayanın sözü nasıl oluyor, ifadesizlikte içkin olanın kendinden taşma ihtiyacının ortaya çıkmasıyla, bir taşma haliyle, oluş birbirinin tercümesi gibi işlev görüyor, ne kadarı bize ait ne kadarı bizden öte, orda ne olacaksa senle olacak, ona kapasite diyoruz, iyi de kaynağı ne, işte o olmamışın olmayışı, dayanılmaz bir ihtiyaç halinde akıyor ve kendini var ediyor, susmak bunun neresinde. en gevezesi o.
beklemek
21.01.2023 - 11:09Sadece beklentiyle, öyle beklersin, beklentisizlikle, zaten beklemek yoktur.
bir başına
21.01.2023 - 09:07Yokluğa sırtını dayamanın ilmi, sonrasızlığı örmek.
seyahat
21.01.2023 - 08:46İç uzayını hakkıyla gezmeden, marsa bile gitsen elinde kalır. Kolay gelsin.
taş
18.01.2023 - 20:07Taş taşlığını biz de anlamalı. - gökhan, 2004
Berkeley in ikinci sağlaması, taşın varlık kazanma hakkını canlılık sağlıyor, Novalisin bir mistik olarak çok genç yaşta söylediği gibi bilimsel kafanın işi değil bu, aşkınlık mantığı başka türlü işliyor, bilimsel mantık Gödel gibi, sadece zehirlenerek ölebileceğini düşünebiliyor, aristo dan beri ender raslanan bir mantıkçı zihin böyleyken, hangisi daha güvenilir, Novalis mi nerdeyse çocuk yaşta, nasıl oluyorsa, yoksa yetmişine gelmiş Gödel mi, ben gene de sizin yeriniz de olsam Celal Hocamızdan şaşmam, bize yer açılır, tarih boyunca nerdeyse 100 milyar, az mı.
taş
18.01.2023 - 18:50Taşta bir görüntü uyuklar, görüntülerimin görüntüsü. - Nietzsche.
Yani Berkeley i doğruluyor, ancak benim görüntülerim orda ve gerçek madde benim, taş sadece geçiçi, test mekanımın maddesi, ben devam edicem, edebilirsem, taş zaten hayal olduğu için silinecek görünümden.
1883 -1884 yılında Nietzsche nerde olduğunu kendi bile bilmiyor, - benim 2004, 2005 lerim gibi - ayrıntılı Karl Jaspersin kitabında, bu konunun iyi bir uzmanı ve Psikiyatr-Filozof, herhangi biri denemez, Türkçede var. İyi bir fizikçi kuantum bilgisayarından öteye taşır, ekonomi de para basar o da artık onların uzmanlığı, Türkçe şiir yabana atılmaz.
güzel
18.01.2023 - 01:19Güzellik nerdeyse hep ordadır, sonsuzluk gibi, çirkin ruhlar ise havadaki bakteriler gibi, çürüten ve çürümüş vasıflarıyla imkan buldukları heryerde, onun için dünya filtreleme yapar, sonsuzda yer vermez, yerleri özeldir, o da görülünce netleşir, dönüşsüz, acelesi yoktur.
gökyüzü
17.01.2023 - 19:37İkimiz birden sevinebiliriz, göğe bakalım. - Turgut UYAR, 1985
sonsuzluk
17.01.2023 - 19:05Nerende taşır büyütürsün, nerende, sonsuz gelecekleri. - Turgut UYAR, 1985
Giz
17.01.2023 - 18:04Günün gizi hem kişiselliğimizde, hem de onun kendi kişiselliğinde. - Cemal SÜREYA, 1990
dinlemek
17.01.2023 - 06:33Dinlemek, genel de yoktur da, öyle varsayalım, ama, anlamakla da parelliği yoktur, çoğunlukla ter yönde ilerlerler, ya da otobanda ters yönden gelen araba gibi, ince alayın üzerine tanımam.
anlatmak
17.01.2023 - 06:15Ne kadar çok kendini anlatmaya çalışan vardır, her zaman ondan çok daha fazla anlamayan, şaka gibi, olur öyle şeyler.
kural
17.01.2023 - 06:02Hayat bir oyunsa, kendi kuralını da koyabilirsin, ana kuralın altında da kalabilirsin, sonrasızca, pahalı, özgürlük gibi.
özenli
17.01.2023 - 05:53Herkesi besleyen ışık, bulursan, olmadığı yerde karanlık ve el yordamı. genel de yoktur, şaka gibi, ayrıcalık kazandırmak için kalabalıktan uzaklaştırılmış olsa gerek, özel ışık gibi düşünülmüş.
geriye kalan
16.01.2023 - 21:54Geri verin artık onlara kendilerinde bulunmayanı,
öğretin, düşüşten yükselişe dek, on iki ayını yüzlerinin.
Rene CHAR, Fransız şair, 1988
kalabalık
15.01.2023 - 19:46Bir buharlaşma halinin yürüyen izi, ihtimal dahilinde dahi olmayan görünümün, ihtimalindan alınan zevk, kalabalık uzaktayken anlamlı yakınlaşınca öz yitimi gibi algılanabilecek bir olmamışlık hali gibidir. Olmanın son referansı kendine gömülü kendini aşan ihtimalı gözardı etmemek. Ya da hepsini unutmak ki hatırlamanın olmazsa olmazı. Gerçek hatırlama.
düş
15.01.2023 - 18:18Düş düşüşle başlıyorsa, düşünülmesi gerekenin uzağına düşülmüştür, o zaman düşleri düşünmenin düşlere ne yararı var, düşe maruz kalındığın da düşün imkanı, düşün kendini imhasıyla gerçeğin boyut kazanması ve mümkünün kazanılması, ki unutuşun dehlizlerinde doğan hatırlamanın taşıdığı uzak, gömüldüğü yere yakın.
Toplam 620 mesaj bulundu