Kesinlikle duruştur, görüntü çabuk silinir çeşitli nedenlerle, ama, duruş, hep kalır, en azından bellekte, ve hiçbir okul, veya sipariş, eğitim onu temin edemez, kendi buyuran bir yetenektir.
Kimsenin övmesi ya da yermesi ile de hiç ilgilenmedim, gerekli de değil, onun için başarı diye bir kavramım da yoktur, hiç kimseye bir şey ispatlama derdim de olmadı, yarışmam da, komik durumlara düşecek mizacım olmadı, önüme bakar, sevdiğim şeyleri, yapar, zamanı ziyan etmemeye çalışırım, yeterli.
İletişimi en çok sakatlayan da genelde dinleyen yoktur, özellikle birden fazla kişiyle .bulunulan ortamlarda dinleyen bulamazsın, bütün sözler güme gider, ve şehir hayatında kimsenin o kadar bol zamanı yok, sokağa atacak, ondan hiç görüşmemeyi tercih ederim çoğu zaman, zaten konuşmamış gibi oluyorsun, bir de ikili görüşme bile olsa, çoğunluk dinlemeyip seni lavabo gibi kullanan ilişkiden uzak dururum, çünkü iletişim değil, istismardır, yardım etmek, anlamak güzeldir, ama, kullanılmak, yok saymaktır, o zaman neden irtibat kuralım ki, sende zamanını çöpe atma, çünkü yararı olmayacak.
Bir içtenlik görmediğiniz hiçbir şey, başka da hiçbir nedenle daha değerli olmaz, en azından benim için, ondan çevrem çok kısıtlıdır, ve hiç şikayetçi de olmadım.
Madride gittimizde bizimle beraber bir hanım da vardı, çok yaşlı denilemezdi, oğlu ölmüş, kaldıramıyorum dedi, ne yapacağımı da bilmiyorum, size bir kıssa anlatayım, dedim, Buddha ya bir kadın gelmiş, genç yaşta oğlum öldü demiş, dayanamıyorum, ne yapmalıyım, o da git şehri dolaş, kapıları çal, evinden ölü çıkan var mı sor, demiş, kadın gitmiş, bütün evleri hemen hemen dolaşmış, ve sormuş, hemen her evden bir ölü çıkmış, dönmüş, Buddha ya, anladım demiş. - O hanım da aynı şekilde, anladım, dedi.
Peki Buddha neden ölüm herkesin başında, hayat böyle, ne yapacaksın demiyorda, git dolaş önce diyor, birincisi doğrudandır ve tepki yaratır, hatta isyana sevkeder, ama, ikincide herkesin bunu yaşamak zorunda olduğunu görünce, acının keskinliği yayılır ve uçucu bir hale dönüşür, yani Buddha, acıyı geniş bir alana yayarak keskinliğini azaltır, zaman içinde de yavaştan silinir.
Zaman aslında kendiliğinle sınırlı olanla kendi dışındaki sınırsızın, açtığı aralıkta vasıf kazanır, yani, bir yoğunlaşmanın sınırsızlığı cisimde toparlanır, dağıldığı yerde cisimliğini koruması burdakinden farklı olmasın istersen, burayı oluşturan hacmin içindeki yerini belirleyen ışımayı da bünyende tutmak için bu sonsuz etiğin imkanlarınıda damarlarında gezdirmeyi bilmen lazım, bunu başka bir çıkışı yok.
İrade hemen ve kendiliğinden ortaya çıkan bir yapılanma değildir, aile ortamının katkıları dışında çevreyi bile eklesen tam yararı olmayacaktır, mutlaka bir altyapıyla da pekişmesi gerekir, o da doğru bilgiyi edinmek, Türk Tarihin de dikkatli bakılırsa binlerce yılda en başarılı görülen hala dünya ve ülkede takdir edilen isimler bilgi birikimi yüksek isimlerdir, Gazneli, Fatih, Atatürk gibi, tesadüfen bir şey olmaz, tabii ki, bir genetik altyapın olacak ama, üstüne bir şey koymazsan, körelir gider, ayrıca koyduklarında en çok çetin karşılaşmalarda ne yapacağını bilmekle, iyice oturur ve yanlışa da düşmeden içinden çıkarsan, sınav kağıdın da artık boş değildir, ver elini yarın.
İnsan tehlikeli bir kusurdur. - Jean BAUDRİLLARD, Fransız Filozof.
Her çağda öyleydi, sınav da kusurlarını düzelttin mi bakmak için, yoksa zaten düzeltecek ebediyyen,
Bu evrenin güçlüğü fazladan, kimlik, kişilik anonimleşmesi, kitle iletişimin algıyı çöplemesi, moda akımlar, bütün damarlara farkında olmadan yayılacak, eski yüzyıllar gibi az veya çok rehberin de katkısı yok artık, ciddiye alan çıkmaz, alsa da tek tük, tam direnç sınavı verilir, yani. Okyanusda yüzen bir şişe mantarı gibi gezersin, yutulmamak için direnerek.
Biz ancak gerçekten direnirken varoluruz. - D.H. Lawrence, İngiliz Romancı, Dahi. Bir maden işçisinin oğluydu, ama, yetenekli Jonathan Swift, Keats gibi en yoksul ailelerden gelme, ve onlar gibi de uzun süre dışlandılar, başarıları görülmek istenmedi, şimdİ İngilizlerin haklı olarak, en çok övündükleri kişilikler, bizde de bu tür kişiilklere önem veren çok kısıtlıdır, ondan sen vize istersin, o vize verir. Önce altyapın güçlü olacak, çok paran da olsa itibarın bu kadar oluyor, kendine değer vermezsen.
Arzu imkansızdır, nesnesini imha eder, ne aşıklar bir olabilirler, ne de narsist iki, çünkü arzu imkansızdır, hiçi arzu etmek gerekir. Hayatımız imkansızlık içeren bir saçmalıktır, istediğimiz herşey onlara bağlı koşullar ve sonuçlarla çelişkilidir, her olumlumamamız, karşıt olumlamayla beraberdir ve tüm hislerimiz karşıtıyla karışmış, zira yaratılanlar olarak, Tanrı ve Tanrıdan sonsuz farlılar olarak çelişkiyizdir. Sefaletimiz gerçektir, onu candan sevmeliyiz, geri kalan her şey de hayal. İmkansızlık doğa üstüne de açılır, onu yalnızca çarpabiliriz. Bir başkası da açar. Düşten çıkış imkansıza dokunarak mümkündür, düşte imkansızlık bulunmaz, ama, eylemsizlik vardır. Bizler bilen, isteyen ve seven varlıklarız, ve bilginin, isteğin ve sevginin nesnelerine dikkatimizi verdiğimiz anda, imkansız olmayan hiçbir şeyin olmadığını açıkça kabul ederiz. Biz ele geçirilemez olanı ele geçirmeye itiliriz. Sınırı kabul etmek, buna kafa yormak, tüm acılığının tadına varmak, en iyisi olacaktır.
Sen nice ki düş görürsün, düşüm ben sana,
Nice ki sen uyarırsın, ben isteminim, ve
hakanıyım, bütün görkemlerin, ve yıldız
sessizliğince büyümekteyim, taa üstünde
eşsiz zaman kentinin.
RİLKE, ŞAİR, Mistik, Bu şiirde - Varim, ey kaygılı - isimli, Tarihsel Vahdeti Vücud örneklerinden.
Bu aşkınlık konusu kuşkusuz psişik bir olgu, bir canlı olmasa, neden olsun, kör bir olay değil ki, gören bir yerleşme şekli, yani ifade dayatmasıyla beynin fikri yapısında bir alışverişle kaynaşma halinda alana çıkıyor, geri çekilme de olsa, uzaklaşan bir kaynaklaşma da, ortak noktası, akan bir şeyin noktasal toplanmayla dilde billurlaşması olarak öne çıkıyor, yoksa marifet mi, yoksa, bilincin bir marifetleşmesi mi, işte o kararsız bir kesinlik, kısaca daha açıklanamasına kimbilir ne zamanlar gerekir, bu sadece bir ip ucu bile denemez, kıyısından bir şeyler.
Kısaca tarihte yöneten ve yönetilenin olmadığı tek bir saat ve coğrafya yoktur, ama, hıncıda vardır, evde karı koca çocuktan başla ve nasıl birbirlerine hep kendini haklı görerek kızdıklarına bak, bunu topluma, ülkelere yay, savaşlar neden var, hele ekonomik nedenler keskinse, ve insanlık tarihi neden maşallah, mezbaha benzer anlarsın, sadece 250 yılında savaş yok, kayıtlara göre, ama, burda ipe sıkı sarılan, doğrudan şaşmayan az sayıdada olsa ipi göğüsler, oyun da sınav da bu, Marks kendisi bile adil değilken adalet peşindeymiş gibi kendi hıncını boşaltıyordu, başarılı da oldu, milyonlarca insanı vahşete sevkederek, fırına yolladı, kendiyle birlikte, ve gene başa dönüldü, gene yeni bir vahşetin hazırlıkları devam ediyor, ve şimdi yeni kuramlarla, Butler lara veya benzerlerine iyi bakın ne hazırlandığı ve neye mal olacağı yavaştan uç verir. - Ulus devlet marşını kim söyler, Savaş Tertipleri vb. - Toynbee nin İngiliz Gizli Servisi danışmanlığı nöbet devreder, yeni egemene ve böyle gider, son hesap günü gelinceye değin. sonra da dökümü çıkarılır, orda zındıklık nasıl bir tuzak mış göremeyene ya da görmeyene de gösterilir.
Hanginiz iyi ve güzel işler yapacak görelim ve gösterelim diye hayatı ve ölümü yarattık. - KENDİ.
Vahiy olmadan da din diye bir şey olmaz, doğrudan kendi konuşmadığı hiçbir şey din değildir, senin zırvalarındır daha çok, şu söylenende de anlaşılmayacak bir şey yok, kötüsünü yapmak istiyorsan, anlamadım dersin olur biter, sen de öyle.
Şüphesiz bilgeliği seven böyle olmalıdır, hakikaten kendisiyle saf ve kirlenmemiş bir birlik arar, ancak ona ulaşmanın tek bir yolu yoktur. elbette herkes bu benzersiz ve en hakiki iyiliği kendi sağlığı ve kuvveti ölüsünde kavrar. Onda tarif edilemez ve akıl ermez zihinsel bir ışık vardır, bizim bildiğimiz ışık bize ona, yani bilgeliğin ışığına, nasıl sahip olabileceğimizi öğretebilir. Zira öyle sağlıklı ve sıhhatli gözler vardır ki, hiç tereddütsüz güneşe doğrudan bakabilirler. Onlar için ışık bir bakıma sağlığın kendisidir.
AUGUSTINUS, Antik Roma Filozof ve Teoloğu, - Berberi kökenlidir - 354 - 430
Çev. Fırat ÇELEBİ.
Bu evrede buralarda, bu kavramlara değer veren 7 senelik süreçte hiç kimse çıkmadı bana yarayan bir şey var mı ve taş koymaktan başka, maalesef ikiside işinizi çözmeyecek, sadece bu kavramlar bana uyar ve burdan bana bitmeyen bir ödül çıkara aklı yatanlar, kendini ispatlayarak yararlanabilir, ya de ne isterse onu yapar, sadece fikir versin diye alıntıladım.
İmkanların dışında bir kent bu, yolunun taşları elmas baştan başa,
Dört bir yanını ışık orduları kaplıyor, dağılıyor yüzünü örten bulutlar,
gönül şenliği duyman yaklaştı, Haydi girelim artık.
Teknik, aynı zamanda barbarlıktır. - Michel HENRİ, Fransız Filozof,
Çok işimizi görür işimiz kolaylaştırır, ama, aynı zaman da bizim de işimizi görür, parçalar atar, hayat oyunu, oyuna gelmeyin, onun bizim işimizi görmek için bir araç olduğunu bilin, onun aracı, oyuncağı olmayı değil, insan olmayı hedefleyin, bizim geçmiş medeniyetimizin öğrettiği gibi, avantajınız o bu fikri yaşamamış olanlardan, her duyduğunu benimsemeden önce, altın fırsatı kaçırmayın.
Psişen önde gelen tetikçindir, seni harcamasına izin verme, özellikle Modern evrede bu hızla artar, infazdan önce elini tutabilirsin, Kuranı iyi anlayarak, devamlı bunu söylüyorum, yoksa herhangi bir rüzgarda kapılman işten değil, pusuda seni bekliyor devre dışı bırakmak için, eleme çağında, ipe asılan ipi göğüsler, sınav da bu, oyun da.
Şehir endüstriyel yapının güçlenmesiyle sınıfsal çelişkiyi de keskinleştirir, tarımsal evrede dert olmayan her türlü psişik özellik boğazını sıkmaya başlar, düşmanlık katsayısı artar, şehir zorluğu da nedeniyle, çatışmaya ivmelendirir, yani ruhsal sağlığını, dolayısıyla fiziksel sağlığını da koruman güçleşir, bu da doğrudan ağır bir maliyet yükler, rekabetle kaybettiklerini de ekle, altında ezilmeye başlarsın, kötülüğü saymıyorum o bonus, anonimleşen insan, daha kolay doğasının zararlı yanlarını sergilyebileceği bir ortama kolayca devrili, ordan da kalıcı devre dışı bırakılır, ondan Modern evre, şehrin ve endüstirnin keskinleştiren yapısıyla insanı doğrar atar, ilacı Kuranın rehberliğine anlayarak, uyum sağlayabilmektir, artık eskisi gibi toplumsal yapıda yaygınlaşamaz ama, bireysel adanmışlık hiç olmazsa kendini kurtarır, yalnız bile kalsan, ki zaten öylesin, berabermişin gibi geliyor, seni yıkacak unsurları, çabucak altedersin, yani doğrudan sağlığına katki yapar . Kolay gelsin.
İnsan doğasının tuzaklarındandır, şehirleşmeyle keskinleşmiştir, ve içine düşülürse, bir daha çıkılma ihtimali yoktur, Kuran etkin olduğu dönemlerde minimum bile değildi, kimsenin umursamadıkları, silindikçe ayaklara çelme takmaya başladı, bilmekte yarar var.
Teneke bildiğin tenekedir, ama, samimi insan candır, teneke olmasa da olur, ama, can olmazsa ölürsün, üstelik ötesi de yoktur. Denklemi budur. İster çözersin ister çözülür. Hayat oyunu.
kadın
18.07.2023 - 06:26Kesinlikle duruştur, görüntü çabuk silinir çeşitli nedenlerle, ama, duruş, hep kalır, en azından bellekte, ve hiçbir okul, veya sipariş, eğitim onu temin edemez, kendi buyuran bir yetenektir.
övmek
18.07.2023 - 06:21Kimsenin övmesi ya da yermesi ile de hiç ilgilenmedim, gerekli de değil, onun için başarı diye bir kavramım da yoktur, hiç kimseye bir şey ispatlama derdim de olmadı, yarışmam da, komik durumlara düşecek mizacım olmadı, önüme bakar, sevdiğim şeyleri, yapar, zamanı ziyan etmemeye çalışırım, yeterli.
sevgi
18.07.2023 - 05:44Hakedeni sevmek de herhalde en güzel duygu, sevilmem de gerekmez, kendime yeterim, hakedene bile yeter.
iletişim
17.07.2023 - 21:58İletişimi en çok sakatlayan da genelde dinleyen yoktur, özellikle birden fazla kişiyle .bulunulan ortamlarda dinleyen bulamazsın, bütün sözler güme gider, ve şehir hayatında kimsenin o kadar bol zamanı yok, sokağa atacak, ondan hiç görüşmemeyi tercih ederim çoğu zaman, zaten konuşmamış gibi oluyorsun, bir de ikili görüşme bile olsa, çoğunluk dinlemeyip seni lavabo gibi kullanan ilişkiden uzak dururum, çünkü iletişim değil, istismardır, yardım etmek, anlamak güzeldir, ama, kullanılmak, yok saymaktır, o zaman neden irtibat kuralım ki, sende zamanını çöpe atma, çünkü yararı olmayacak.
içtenlik
17.07.2023 - 16:51Bir içtenlik görmediğiniz hiçbir şey, başka da hiçbir nedenle daha değerli olmaz, en azından benim için, ondan çevrem çok kısıtlıdır, ve hiç şikayetçi de olmadım.
gezi
17.07.2023 - 15:32Madride gittimizde bizimle beraber bir hanım da vardı, çok yaşlı denilemezdi, oğlu ölmüş, kaldıramıyorum dedi, ne yapacağımı da bilmiyorum, size bir kıssa anlatayım, dedim, Buddha ya bir kadın gelmiş, genç yaşta oğlum öldü demiş, dayanamıyorum, ne yapmalıyım, o da git şehri dolaş, kapıları çal, evinden ölü çıkan var mı sor, demiş, kadın gitmiş, bütün evleri hemen hemen dolaşmış, ve sormuş, hemen her evden bir ölü çıkmış, dönmüş, Buddha ya, anladım demiş. - O hanım da aynı şekilde, anladım, dedi.
Peki Buddha neden ölüm herkesin başında, hayat böyle, ne yapacaksın demiyorda, git dolaş önce diyor, birincisi doğrudandır ve tepki yaratır, hatta isyana sevkeder, ama, ikincide herkesin bunu yaşamak zorunda olduğunu görünce, acının keskinliği yayılır ve uçucu bir hale dönüşür, yani Buddha, acıyı geniş bir alana yayarak keskinliğini azaltır, zaman içinde de yavaştan silinir.
boşlukta hacim kaplamak
16.07.2023 - 10:52Zaman aslında kendiliğinle sınırlı olanla kendi dışındaki sınırsızın, açtığı aralıkta vasıf kazanır, yani, bir yoğunlaşmanın sınırsızlığı cisimde toparlanır, dağıldığı yerde cisimliğini koruması burdakinden farklı olmasın istersen, burayı oluşturan hacmin içindeki yerini belirleyen ışımayı da bünyende tutmak için bu sonsuz etiğin imkanlarınıda damarlarında gezdirmeyi bilmen lazım, bunu başka bir çıkışı yok.
irade
16.07.2023 - 10:31İrade hemen ve kendiliğinden ortaya çıkan bir yapılanma değildir, aile ortamının katkıları dışında çevreyi bile eklesen tam yararı olmayacaktır, mutlaka bir altyapıyla da pekişmesi gerekir, o da doğru bilgiyi edinmek, Türk Tarihin de dikkatli bakılırsa binlerce yılda en başarılı görülen hala dünya ve ülkede takdir edilen isimler bilgi birikimi yüksek isimlerdir, Gazneli, Fatih, Atatürk gibi, tesadüfen bir şey olmaz, tabii ki, bir genetik altyapın olacak ama, üstüne bir şey koymazsan, körelir gider, ayrıca koyduklarında en çok çetin karşılaşmalarda ne yapacağını bilmekle, iyice oturur ve yanlışa da düşmeden içinden çıkarsan, sınav kağıdın da artık boş değildir, ver elini yarın.
artık
16.07.2023 - 09:40İnsan tehlikeli bir kusurdur. - Jean BAUDRİLLARD, Fransız Filozof.
Her çağda öyleydi, sınav da kusurlarını düzelttin mi bakmak için, yoksa zaten düzeltecek ebediyyen,
Bu evrenin güçlüğü fazladan, kimlik, kişilik anonimleşmesi, kitle iletişimin algıyı çöplemesi, moda akımlar, bütün damarlara farkında olmadan yayılacak, eski yüzyıllar gibi az veya çok rehberin de katkısı yok artık, ciddiye alan çıkmaz, alsa da tek tük, tam direnç sınavı verilir, yani. Okyanusda yüzen bir şişe mantarı gibi gezersin, yutulmamak için direnerek.
Biz ancak gerçekten direnirken varoluruz. - D.H. Lawrence, İngiliz Romancı, Dahi. Bir maden işçisinin oğluydu, ama, yetenekli Jonathan Swift, Keats gibi en yoksul ailelerden gelme, ve onlar gibi de uzun süre dışlandılar, başarıları görülmek istenmedi, şimdİ İngilizlerin haklı olarak, en çok övündükleri kişilikler, bizde de bu tür kişiilklere önem veren çok kısıtlıdır, ondan sen vize istersin, o vize verir. Önce altyapın güçlü olacak, çok paran da olsa itibarın bu kadar oluyor, kendine değer vermezsen.
benlik
16.07.2023 - 06:37Arzu imkansızdır, nesnesini imha eder, ne aşıklar bir olabilirler, ne de narsist iki, çünkü arzu imkansızdır, hiçi arzu etmek gerekir. Hayatımız imkansızlık içeren bir saçmalıktır, istediğimiz herşey onlara bağlı koşullar ve sonuçlarla çelişkilidir, her olumlumamamız, karşıt olumlamayla beraberdir ve tüm hislerimiz karşıtıyla karışmış, zira yaratılanlar olarak, Tanrı ve Tanrıdan sonsuz farlılar olarak çelişkiyizdir. Sefaletimiz gerçektir, onu candan sevmeliyiz, geri kalan her şey de hayal. İmkansızlık doğa üstüne de açılır, onu yalnızca çarpabiliriz. Bir başkası da açar. Düşten çıkış imkansıza dokunarak mümkündür, düşte imkansızlık bulunmaz, ama, eylemsizlik vardır. Bizler bilen, isteyen ve seven varlıklarız, ve bilginin, isteğin ve sevginin nesnelerine dikkatimizi verdiğimiz anda, imkansız olmayan hiçbir şeyin olmadığını açıkça kabul ederiz. Biz ele geçirilemez olanı ele geçirmeye itiliriz. Sınırı kabul etmek, buna kafa yormak, tüm acılığının tadına varmak, en iyisi olacaktır.
Simone Weil, Fransız, Mistik Filozof, 1943
kent
12.07.2023 - 08:52Sen nice ki düş görürsün, düşüm ben sana,
Nice ki sen uyarırsın, ben isteminim, ve
hakanıyım, bütün görkemlerin, ve yıldız
sessizliğince büyümekteyim, taa üstünde
eşsiz zaman kentinin.
RİLKE, ŞAİR, Mistik, Bu şiirde - Varim, ey kaygılı - isimli, Tarihsel Vahdeti Vücud örneklerinden.
transandantal
11.07.2023 - 20:28Bu aşkınlık konusu kuşkusuz psişik bir olgu, bir canlı olmasa, neden olsun, kör bir olay değil ki, gören bir yerleşme şekli, yani ifade dayatmasıyla beynin fikri yapısında bir alışverişle kaynaşma halinda alana çıkıyor, geri çekilme de olsa, uzaklaşan bir kaynaklaşma da, ortak noktası, akan bir şeyin noktasal toplanmayla dilde billurlaşması olarak öne çıkıyor, yoksa marifet mi, yoksa, bilincin bir marifetleşmesi mi, işte o kararsız bir kesinlik, kısaca daha açıklanamasına kimbilir ne zamanlar gerekir, bu sadece bir ip ucu bile denemez, kıyısından bir şeyler.
tarih
09.07.2023 - 09:16Kısaca tarihte yöneten ve yönetilenin olmadığı tek bir saat ve coğrafya yoktur, ama, hıncıda vardır, evde karı koca çocuktan başla ve nasıl birbirlerine hep kendini haklı görerek kızdıklarına bak, bunu topluma, ülkelere yay, savaşlar neden var, hele ekonomik nedenler keskinse, ve insanlık tarihi neden maşallah, mezbaha benzer anlarsın, sadece 250 yılında savaş yok, kayıtlara göre, ama, burda ipe sıkı sarılan, doğrudan şaşmayan az sayıdada olsa ipi göğüsler, oyun da sınav da bu, Marks kendisi bile adil değilken adalet peşindeymiş gibi kendi hıncını boşaltıyordu, başarılı da oldu, milyonlarca insanı vahşete sevkederek, fırına yolladı, kendiyle birlikte, ve gene başa dönüldü, gene yeni bir vahşetin hazırlıkları devam ediyor, ve şimdi yeni kuramlarla, Butler lara veya benzerlerine iyi bakın ne hazırlandığı ve neye mal olacağı yavaştan uç verir. - Ulus devlet marşını kim söyler, Savaş Tertipleri vb. - Toynbee nin İngiliz Gizli Servisi danışmanlığı nöbet devreder, yeni egemene ve böyle gider, son hesap günü gelinceye değin. sonra da dökümü çıkarılır, orda zındıklık nasıl bir tuzak mış göremeyene ya da görmeyene de gösterilir.
Hanginiz iyi ve güzel işler yapacak görelim ve gösterelim diye hayatı ve ölümü yarattık. - KENDİ.
Vahiy olmadan da din diye bir şey olmaz, doğrudan kendi konuşmadığı hiçbir şey din değildir, senin zırvalarındır daha çok, şu söylenende de anlaşılmayacak bir şey yok, kötüsünü yapmak istiyorsan, anlamadım dersin olur biter, sen de öyle.
elemek
03.07.2023 - 18:11Şüphesiz bilgeliği seven böyle olmalıdır, hakikaten kendisiyle saf ve kirlenmemiş bir birlik arar, ancak ona ulaşmanın tek bir yolu yoktur. elbette herkes bu benzersiz ve en hakiki iyiliği kendi sağlığı ve kuvveti ölüsünde kavrar. Onda tarif edilemez ve akıl ermez zihinsel bir ışık vardır, bizim bildiğimiz ışık bize ona, yani bilgeliğin ışığına, nasıl sahip olabileceğimizi öğretebilir. Zira öyle sağlıklı ve sıhhatli gözler vardır ki, hiç tereddütsüz güneşe doğrudan bakabilirler. Onlar için ışık bir bakıma sağlığın kendisidir.
AUGUSTINUS, Antik Roma Filozof ve Teoloğu, - Berberi kökenlidir - 354 - 430
Çev. Fırat ÇELEBİ.
Bu evrede buralarda, bu kavramlara değer veren 7 senelik süreçte hiç kimse çıkmadı bana yarayan bir şey var mı ve taş koymaktan başka, maalesef ikiside işinizi çözmeyecek, sadece bu kavramlar bana uyar ve burdan bana bitmeyen bir ödül çıkara aklı yatanlar, kendini ispatlayarak yararlanabilir, ya de ne isterse onu yapar, sadece fikir versin diye alıntıladım.
aşk
01.07.2023 - 05:58İmkanların dışında bir kent bu, yolunun taşları elmas baştan başa,
Dört bir yanını ışık orduları kaplıyor, dağılıyor yüzünü örten bulutlar,
gönül şenliği duyman yaklaştı, Haydi girelim artık.
Şeyh GALİB, ŞAİR.
örnek
30.06.2023 - 10:21Herkes evrene baktı, ben dönüp kendime baktım, bir daha dönen olmadı. - Hallac.
anlamak
29.06.2023 - 04:57Ezberle solan bir güldür.
acıklı
27.06.2023 - 04:12Varoluşumuzu öğrenmek çok acıdır, ama, yapacak bir şey de yoktur. - Ralp Waldo EMERSON,
Halbuki yapacak bir şey vardır, bunu dedelerimiz yaptı, Kuranın ipine sıkı sarılmak.
teknik
27.06.2023 - 03:30Teknik, aynı zamanda barbarlıktır. - Michel HENRİ, Fransız Filozof,
Çok işimizi görür işimiz kolaylaştırır, ama, aynı zaman da bizim de işimizi görür, parçalar atar, hayat oyunu, oyuna gelmeyin, onun bizim işimizi görmek için bir araç olduğunu bilin, onun aracı, oyuncağı olmayı değil, insan olmayı hedefleyin, bizim geçmiş medeniyetimizin öğrettiği gibi, avantajınız o bu fikri yaşamamış olanlardan, her duyduğunu benimsemeden önce, altın fırsatı kaçırmayın.
psişe
26.06.2023 - 07:23Psişen önde gelen tetikçindir, seni harcamasına izin verme, özellikle Modern evrede bu hızla artar, infazdan önce elini tutabilirsin, Kuranı iyi anlayarak, devamlı bunu söylüyorum, yoksa herhangi bir rüzgarda kapılman işten değil, pusuda seni bekliyor devre dışı bırakmak için, eleme çağında, ipe asılan ipi göğüsler, sınav da bu, oyun da.
şehir
26.06.2023 - 06:47Şehir endüstriyel yapının güçlenmesiyle sınıfsal çelişkiyi de keskinleştirir, tarımsal evrede dert olmayan her türlü psişik özellik boğazını sıkmaya başlar, düşmanlık katsayısı artar, şehir zorluğu da nedeniyle, çatışmaya ivmelendirir, yani ruhsal sağlığını, dolayısıyla fiziksel sağlığını da koruman güçleşir, bu da doğrudan ağır bir maliyet yükler, rekabetle kaybettiklerini de ekle, altında ezilmeye başlarsın, kötülüğü saymıyorum o bonus, anonimleşen insan, daha kolay doğasının zararlı yanlarını sergilyebileceği bir ortama kolayca devrili, ordan da kalıcı devre dışı bırakılır, ondan Modern evre, şehrin ve endüstirnin keskinleştiren yapısıyla insanı doğrar atar, ilacı Kuranın rehberliğine anlayarak, uyum sağlayabilmektir, artık eskisi gibi toplumsal yapıda yaygınlaşamaz ama, bireysel adanmışlık hiç olmazsa kendini kurtarır, yalnız bile kalsan, ki zaten öylesin, berabermişin gibi geliyor, seni yıkacak unsurları, çabucak altedersin, yani doğrudan sağlığına katki yapar . Kolay gelsin.
aşağılık kompleksi
26.06.2023 - 06:38İnsan doğasının tuzaklarındandır, şehirleşmeyle keskinleşmiştir, ve içine düşülürse, bir daha çıkılma ihtimali yoktur, Kuran etkin olduğu dönemlerde minimum bile değildi, kimsenin umursamadıkları, silindikçe ayaklara çelme takmaya başladı, bilmekte yarar var.
şiir
26.06.2023 - 06:07Bazen sadece bir şiiri anlamak için bir ömür gerekir. - Karen ARMSTRONG, İngiliz Dinler Tarihçisi, dğm. 1944
teneke
25.06.2023 - 19:34Teneke bildiğin tenekedir, ama, samimi insan candır, teneke olmasa da olur, ama, can olmazsa ölürsün, üstelik ötesi de yoktur. Denklemi budur. İster çözersin ister çözülür. Hayat oyunu.
Toplam 635 mesaj bulundu