Evet, by genzo.bu ülkede ideal evlat yetiştirme çabalarının, programlarının defosuz elemanı, örneklik.Öyle görünüyor ki sorunsuz bir ailede tek başı mamur olarak dünyaya geldi, kütüphaneli bir evin sıcak ve zengin ortamı, aristokrat çevre bütünlüğü onun çantasının tertibinde kendini gösterdi.Sokağa çıktı, üstünü kirletti ama annesinin gözünde hiç kirlenmemeyi, öğretmenlerinin gözünde hiç eskimemeyi başardı.Sınırları çizilmiş olan yolu benimseyiş durumu, bastırılmış diye bilinen duyguların zamanla karekter haline gelmesi ve kafasındaki ‘farkındalık’ hal onu bu günlere taşıdı.(not: bu gün ulaşan bilgilere göre yakın akraba çevresiyle ailenin o soğuk savaşı, benim oğlum üniversitesiyle sizinkini döver halleri de genzoyu tetiklemiştir) Genzo şimdi bıçkın bir delikanlıdır, kendine güveni sonsuzdur.Ortalama bi fizikalitesi,kendi çevresinde olmasa bile yoksul ortamlarda öne çıkan kültür sarhoşluğu ve çok yakında ellerine kapaklanacak sigortalı bir gelecek ona sonsuz bi şımarıklığı da sağlıyor. Bariz özelliklere gelirsek, bir yetmiş üç boy ve kemiğe endeksli yüksek rakamlı bir vücut ağırlığı vardır ama yüzü etine dolgundur. Aslında az biraz dikkat etse elmacık kemiklerinin bitimine siyah kirli sakalın yapacağı gölge bir çok hatunu çileden çıkaracaktır.Evet genzo da esmerdir, siyah ve taradığında kulak memesine uzanacak dalgalı saçları vardır, gözler koyu kahverengi.Siyah deri ceketin altına kadife pantolon giyer.Çocukluğunda olduğu gibi sınırlıdır yine serserilikleri, iki üç günü aşmayan alkolsüz bohemlere girer aniden kim olduğunu hatırlayıp bizim renksiz onun sade dediği çalışma masasına geçer.Burdaki romantik vakıalara güldüğüne bakmayın sevgilisine an be an lirizmi bol cümleler sarfeder, centilmendir yetişir kapıları açar, sandalye çeker, çanta tutar. Şuanın düşünsel boyutu devam edecek olursa fazla yaşaması muhtemeldir.Bilmeye odaklı bir akıl işletmesi vardır, yani iki çarpı iki dört ettiğine göre dört diyen kazanır, hayat ta zaten bundan ibarettir der.Gerçi yaşı düşününce bunun normal olduğunu anlıyoruz ama elizabeth adına yazdığı şiirlerin metoforu az önceki fikirle taban tabana zıttır.Şiirin sözde absürtlüğüne şiir yazarak sözde karşılık verir.Bu acaba bakkala giderken ekmeği mi düşünsem yoksa elizabethi mi çelişkisini gözler önüne sermektedir.(elizabeth burda bir kişi değil o şiirleri var eden düşünüş biçimleri, yol haritalarıdır) .Ama çelişkilerin sigortalı olmasa bile insan onaran bir mekanızma olarak açılımlara neden olduğunu düşünürsek bu bir meziyettir.Bunu bir de şımarmadan yapabilirse kitapların arasında canlı kurtlarla antlaşmalar imzalayabilir.
(Not:Bu bir kurgu olup gerçeklerle ilgisi bulunmamaktadır.)
04.02.2008 - 19:16
Evet, by genzo.bu ülkede ideal evlat yetiştirme çabalarının, programlarının defosuz elemanı, örneklik.Öyle görünüyor ki sorunsuz bir ailede tek başı mamur olarak dünyaya geldi, kütüphaneli bir evin sıcak ve zengin ortamı, aristokrat çevre bütünlüğü onun çantasının tertibinde kendini gösterdi.Sokağa çıktı, üstünü kirletti ama annesinin gözünde hiç kirlenmemeyi, öğretmenlerinin gözünde hiç eskimemeyi başardı.Sınırları çizilmiş olan yolu benimseyiş durumu, bastırılmış diye bilinen duyguların zamanla karekter haline gelmesi ve kafasındaki ‘farkındalık’ hal onu bu günlere taşıdı.(not: bu gün ulaşan bilgilere göre yakın akraba çevresiyle ailenin o soğuk savaşı, benim oğlum üniversitesiyle sizinkini döver halleri de genzoyu tetiklemiştir)
Genzo şimdi bıçkın bir delikanlıdır, kendine güveni sonsuzdur.Ortalama bi fizikalitesi,kendi çevresinde olmasa bile yoksul ortamlarda öne çıkan kültür sarhoşluğu ve çok yakında ellerine kapaklanacak sigortalı bir gelecek ona sonsuz bi şımarıklığı da sağlıyor.
Bariz özelliklere gelirsek, bir yetmiş üç boy ve kemiğe endeksli yüksek rakamlı bir vücut ağırlığı vardır ama yüzü etine dolgundur. Aslında az biraz dikkat etse elmacık kemiklerinin bitimine siyah kirli sakalın yapacağı gölge bir çok hatunu çileden çıkaracaktır.Evet genzo da esmerdir, siyah ve taradığında kulak memesine uzanacak dalgalı saçları vardır, gözler koyu kahverengi.Siyah deri ceketin altına kadife pantolon giyer.Çocukluğunda olduğu gibi sınırlıdır yine serserilikleri, iki üç günü aşmayan alkolsüz bohemlere girer aniden kim olduğunu hatırlayıp bizim renksiz onun sade dediği çalışma masasına geçer.Burdaki romantik vakıalara güldüğüne bakmayın sevgilisine an be an lirizmi bol cümleler sarfeder, centilmendir yetişir kapıları açar, sandalye çeker, çanta tutar.
Şuanın düşünsel boyutu devam edecek olursa fazla yaşaması muhtemeldir.Bilmeye odaklı bir akıl işletmesi vardır, yani iki çarpı iki dört ettiğine göre dört diyen kazanır, hayat ta zaten bundan ibarettir der.Gerçi yaşı düşününce bunun normal olduğunu anlıyoruz ama elizabeth adına yazdığı şiirlerin metoforu az önceki fikirle taban tabana zıttır.Şiirin sözde absürtlüğüne şiir yazarak sözde karşılık verir.Bu acaba bakkala giderken ekmeği mi düşünsem yoksa elizabethi mi çelişkisini gözler önüne sermektedir.(elizabeth burda bir kişi değil o şiirleri var eden düşünüş biçimleri, yol haritalarıdır) .Ama çelişkilerin sigortalı olmasa bile insan onaran bir mekanızma olarak açılımlara neden olduğunu düşünürsek bu bir meziyettir.Bunu bir de şımarmadan yapabilirse kitapların arasında canlı kurtlarla antlaşmalar imzalayabilir.
(Not:Bu bir kurgu olup gerçeklerle ilgisi bulunmamaktadır.)
Toplam 1 mesaj bulundu