Kalemi elime aldığım zamandan bu yana adının üzerinden kaç kez geçtim, kaç kadeh daha çirkince sokuldu damarlarıma ,bir önceki bile sönmeden kaç sigara daha yaktım bilmiyorum...Adının üzerinden geçerken,bilmem kaçıncı kadeh boşalırken yahut hiç sönmeyen sigaralardan içerken sana ne yazmalıydım,neden yazmalıydım yahut eğer ki yazmam gerekirse nasıl yazmalıydım onu düşündüm.. Beni yazmaya iten nedenin ne olduğunu dahası bunun nefret mi, aşk mı yoksa senden vazgeçmek uğruna kendimle verdiğim lanet olası çirkin bir savaş mı olduğunu inan ki bilmiyorum. Bildiğim; güçsüzlüğümün(yalnızlığımın) beni sürüklediği gecelerde yazabildiğim, bu yazıyı da sana yazdığım ve okumayacak olsan da daha da yazacağım gerçekliğidir. Sen bana sarhoş, alkolik bir pislik gözüyle bakmaya devam etsen de ( ki öyle bakmaya devam et) ben alkolsüz, bir yudumlu halimle yahut şişeler içinde kaybolmuş benliğimle dahi sana seslenirken; o an yüreğimin sende oluşu ve seni kaybetme korkusunun bedenimi bir yılan gibi sarmalıyışı titretmesi sığındığım tek gerçeğimdi.Sana bu satırları yazmak için masya oturduğumda gördüm ki aslında içmi acıtan, sızlatan her şey kelimelrce kadehlere dolmuş, ben o kadehlerden söküp aldığım ve ruhumun kıraç topraklarına ulaşamamış cümleler içinde gezinip duruyormuşum aslında .... Şu kırılan bardak, kanayan parmak, akan kan bile artık koyulaştığım bu yerden ayıramıyor beni...Şu an her neredeysen ve kiminleysen ve bana bir mektup aralığı vakit ayırabilmişsen eğer ve eğer yazacak olduğum cümlelerin sana bir şey ifade etmesini istiyorsan, lütfen beni önemseyerek oku ... Yok eğer önemsenme ya da umursanma değerinde bana sıfırı yüklüyorsan, o zaman bu cümlenin noktasından itibaren bu kağıdı buruştur ve çöpe at lütfen....Ben senden seni anlatmanı hiç istemedim ve sen de anlatmadın zaten; ben senin bilmen gerektiği kadar kendimi anlattım ve kelimelrimin sana dokunduğu kadar seni anlamaya çalıştım hep. Bir insanı anlamak kolay şeydi, bir insanı anlatmak da lakin kendini birine anlatmak zor şeydi ve ben zor olanı seçtim ... Benim elimde beni anlatan kelimelerim vardı lakin senin anlamak istediklerin arasında okudukların hiç olmadı ne yazık ki..Bunca zamandır kelimelrden kurulmuş bir köprüde bekleyip senden seni sevmek için izin isteyip durdum. Evet garip bir cümle bu lakin seni sevmekti tek arzum... Benim yankısını dinlediğim çığlıklara bazen o kadar ortak oldun ki ve hatta bazen -o denli ki - sesim sanki sana çarpıp bana geri geliyordu ayrı bir güzellikte. Bu yüzden ben senden bu izni yeterince aldığımı düşündüm hep. Yüreğine derin yaralar açabilecek cümlelerle, kelimelerle saldırmak istemedim sana inan ve şu an da istemiyorum. Çünkü böyle bir durumda seni bitireceğimden korkuyordum; ve aslında sen her defasında bilmeden küçümserken beni ve bu sevgiyi kendini küçültmüş oluyordun: Kendini aşka dair bilerek ya da bilmeden kötülerken karşındakini de hiç düşünmeden incitmeyi başardın sen...'Aşka inanmıyorum' diyordun ki söylediğin ve kendini sürekli kandırdığın en büyük yalanındı bu senin; senin cümlen 'Aşktan korkuyorum' olmalıydı en geniş gerçeklikte... Ben her defasında seni aşka-tamamen sevecenlikten sevgiden ve içine girdikçe büyüyen, güzelleşen bir paylaşıma -inandırmak için uğraşıp duruyordum; çünkü 'tanrı değil aşk çarpar insanı'.....Oysa, oysa aynı göğün altından bakarken hayata aynı yıldızda kesiştiremedik gözlerimizi... Fakat ben 'en azından denedim' diyecek kadar küstah bir avuntuyla susturdum gözlerimi... Ve sen hiçbir zaman öğrenmeyeceksin; beni kendine bağladığını, kendini benim vazgeçilmezlerim arasında sanırken aslında yalnızlığımda seni daha çok sevdiğimi.....Yokluğunda seni yaşarken o anlarda varlığının bir anlam taşımadığını düşünüyor ve hatta o an sen çıkıp gelsen de dahi seni bir kadeh şaraba değişecek kadar yokluğunda yaşıyordum, yokluğunda seni daha kok seviyordum...Dedim ya; seni kırmak , incitmek ya da sana kendini savunma hakkı vermeksizin saldırmak değil arzum... Ve böyle bir hak da dahi kendini savunacağını, savunmak isteyeceğini ve hatta beni,seni seven birini, dikkate almayacağını iyi biliyorum. Birinin seni seviyor olması ve sana yazabilme mutluluğuna eişeblmesi sana bir şey ifade etmiyor sadce seni sevmesini ve yazdıklarını kutlamakla yetiniyorsun... Oysa benim şımartılmalara , kutlanmalara ya da başka bir deyişle soytarı bir sevinçle övülmeye ihtiyacım olmadığını anlayamadın . Belki bu bağlamda ben seni yücelttim ya da gerçekten bu aşkı hak etmeni sağlamak için, benim yüreğimin seviyesinde olmanı istediğim içinve en önemlisi seni gerçekten sevilebilecek bir insan durumunda görmek için öylesine ÖNEMSEDİM ki......AMA ÜZGÜNÜM YİNE DE; SANA VE BESLEDİĞİM BU AŞKA VEREBİLDİĞİM TEK ŞEY SENİ SEVİYORUM DEMEK VE YAZMAK OLDU SADECE... Sensizlik çekerken içim sana koşmak yerine gözyaşlarımı satır aralarına sıkıştırmaktan fazlasını yapamadım; üzgünüm....Ertelediklerin arasında olamak istemedim ben, kendimi ertelettiğim için üzgünüm....Yüreğinde ve gözünde kendimi değerli sanmıştım, kendime sende değer kıldığım için üzgünüm...SANA RAĞMEN aşka karşılıksız ümitler kestim ve aşk beni yine yalnızlığa ve sensizliğe mahkum etti... Pişmanlık duymadım üzgünüm.. SANA RAĞMEN seni sevdim; üzgünüm...Oysa; oysa kocaman bir elmayı dişleyerek yemek gibi bir şeydi seni sevmek...SANA RAĞMEN seni sevmekten vazgeçmekve hatta vazgeçmeye çalışmak bile kalbime ve inandığım her şeye ihanet olurdu anlıyor musun.............[devamını elif biliyor]..........MEHMET ALTUNÖ yarım kalmış bir aşka temize geçmemiş mektuplar-
..
-
rakı
07.08.2011 - 04:11sulandırmadan hüznümüzü sek içmeye başladık sevdiklerimizi ve biz böylesine iç olmuşken şişenin dibinde arıyoruz hala kendimizi
Toplam 17 mesaj bulundu
Bedenim Feda Etse
Mehtap Akdnz
14.02.2010 - 12:31uyak ve kafıye telasına dusmus bır şiir ben okurken tema nedir onun yerine uyakları nasıl bağlayacak diye bakıyorum ki bu benim şiir tarzım değil
Her Zaman ki Gibi
Bilge Erol
28.10.2008 - 13:04neden şiirkerinde betimlemelr az daha çok nesirimsi
ok
ii gunnler
Toplam 2 mesaj bulundu