İnsan ne kadar az umarsa yaşamında bir o kadar daha rahattır. Ben Kendimi yaşamdan pek bir şey ummamaya alıştırdım. Hep, neyse yine de iyidir, diyorum. Böylece daha az düşünür, daha çok yaşarım. Bir çokları benim olduğum kadar bile mutlu değillerdir.
Sacede bir kere sarılmak için kilometrelerce yolu gitmeye değer insanlar var. ...................................................................................... Bir sigara yakalımmı? Uzak olupta burnumuzda tütenler için... ............................................. sonra görüşürüz dedi. görüşemedik bir daha. olsun. görüşürüz dedi ama. insan niye yalan söylesin ki? o mantıksız iş yapmazdı. bekliyorum. ........................................................................... Başkalarını özlüyor gibi yapıp birbirimizi özleyeceğiz. Başka başka insanlarda birbirimizi bulacağız. Bizden başka kimse bilmeyecek. ................................................ Bugün kitap izledim, film okudum Müzik yedim, yemek dinledim. Aklım sendeydi. Hiçbirşeyi doğru yapamadım. Şaşkınım. ............................................................................................ Ulan unutucam tabi kendini ne sanıyor ki.. Elbette kediler yeniden uçacak, kuşlar yeniden yüzecek.. Yeni doğmuş kurbağanın havlaması kadar güzel bir şey var mı? Gittiği iyi oldu.. Yoksa bu kadın bana kafayı yedirecekti.. .......................................................... İster git, İster gelme, Ne yaparsan yap, Seni sevmek için bir sebep bulurum ben. ........................................................ Arabam yok, evim yok, belki seni mutlu etmek için çok paramda yok ama sana papatya çalabilirim.. .......................................................................................................... Dünyadaki herkesin parmak izinin farklı olması, kimsenin sana benim gibi dokunamayacağının kanıtıdır. ...................................................... Lanet olsun! Ne muazzam şey seni sevmek...! ........................................................................ Eve gelirken on paket sigarayla bir deste kibrit aldı. Odasının ışığını yaktı. Elindekileri karyolanın altına, boş bavula koydu. Çevresine bakındı, yoktu. Oturma odasını da aradı, orada da yoktu. Bunca lüzumsuz eşya vardı da, neden en gereken, Bir sigara küllüğü yoktu. Kadınlar da böyleydi.. Dünyada gereğinden çok kadın vardı ama, Yalnız bir teki yoktu. ................................................ Sana yolculuk yapmak istiyorum. Kes yüreğine giden bir bilet... Cam kenarı değil; Can kenarı olsun... ............................................................................. Ben seni bizim olmayan bir şarkının nakaratında, sabaha karşı 5 gibi sevdim. Belki de sabahın köründe.. İşte kimse seni o saatte ben gibi sevemez. ........................................................ Nereye Diye Sorma, Yürüyelim İşte... Tut ki Cehennemin Dibine; GeLmez misin? .............................................................. Öyle güzel sensizim ki; bi görsen Gelsen beraber içsek, anlatsam.. Sonra, istersen beraber terkederiz beni... ................................................................ Ne güzel düşüncelere dalardın çiçekli basma elbisenle.. Eski köy kadınlarının elleri gibiydi ellerin. Güzel ama sert. Fistanının bittiği yerden öpmek isterdim seni. Özenerek yaratılmış bir melektin sen. Ellerin, gözlerin, kaşların? Süreya diyor ya hani birincisini öpsem ikincisinin hatırı kalırdı? Zaten bir sana bakmaya bir de öpmeye doyamadım seni. Ne güzel kadındın sen diyor ya Ahmet Muhip Dıranas, sen de öyleydin benim için. Tüm şiirlerdeki kadınlar seni anlatıyor sanki. Hepsi seni tamamlıyor. Son parçası da eksik bu yüzden. Her şiir gibi bende seni arıyorum. Çıkıp gelir misin bir gün çiçekli basma elbisenle? ....................................................... İnsan seni sevince iş-güç sahibi oluyor Şair oluyor mesela. ................................................ O kadar güzel gülüyor ki Başkası görecek aşık olacak diye Ödüm kopuyor.. ........................................................................................................ Hadi takas edelim birşeylerimizi... Mesela gülüşünden ver ömrümden al. ............................................................ gel ölümlerden ölüm beğenelim; sen faşist bir ülkede devrim türküleri söyle bende seni seveyim ............................................. Ben seninle evlenirim, Gecekondulaşırım, kiralaşırım Hatta çadırlaşır, Olmadı sokakta bile kalırım. Çok paramız olur belki Balayına gider, otelleşiriz Olmadı çarşıya çıkar Sinemalaşırız, sonra parklaşırız Simit alır Çaylaşırız. Bana sorarsan Bir sürü çiçek açar dünyada Toplasan bir gülüşün etmez hiçbiri. Ama sen yine de bana sorma, Heyecanlanırım karşında Böyle yazdığımı öyle konuşamam. Bana sabahları uyandığında Saçlarındaki dağınıklığın Yüzüne nasıl bir güzellik kattığını öğretsene. Bana kahvaltı yaparken masadaki reçelin mi yoksa karşımda duran senin mi daha tatlı olduğunu düşündürsene. ................................................................................................ Evrendeki en güzel siyasi rejimdi dudakların; öperdin özgürleşirdim... ........................................................... Bir yerden sonra mutlu olacakmışız gibi ama dur bakalım olmadı içeriz yine ........................................................ Yüksek rakımlarda çatlamış dudaklarını, Bir İzmirli güzele dayatmak varken; Hep kardeş olacak değiliz ya, Yaşasın halkların sevgililiği! ................................................. Ben sana bakarım Herkesten iyi bakarım Kimseye bakmam,sana bakarım Sana böyle, bir ben bakarım Ben böyle bir sana bakarım Ben sana bakarım Sen önüne bak Düşmeyelim... ......................................... Biz önceden küçük şeylerle mutlu olan insanlardık. Sonra aklımıza sevda diye bir şey soktular, toparlanamadık. ............................... Ve bir kadın sevilmeyi bekler, gecenin en ince yerinde.. .............................. Dışarıya kar, Yüreğime hasret, Fikrime sen, Nasıl da yağıyorsunuz üçünüz birden, Bir bilsen...
Halimi sormayın artık.. İyiyim diyorum ya, iyiyim işte.. Ya da anlayın işte, anlatacak söz yokki söyleyim.. Nasıl görmek istiyorsanız öyleyim.. Sadece susuyorum, konuştukça ağırlaşan kelimelerim var.. Bakmayın tebessümlerime.. Susmalara hapsettim gözyaşlarımı.. Yalanlarla avunup, içimi kandırma telaşındayım sadece.. Ama artık kendimle olan kavgalarım, yoruyor beni arasıra.. Bende artık ne acımak, nede acıtmak için hiçbirşey söylemiyorum.. Gülüyorum geçiyorum, içimdeki fırtınalar dinsin diye.. Kimsenin bilmediği ve anlamaya çalışmadığı suskunluğumu, İçimdeki cümlelere vurarak, Yeni bir ben, yaratma telaşındayım..
Leblerinle emrine amadedir canım benim, Al da bir buseyle öldür haydi cananım benim, Lal olur birden dilim bilmem neden görsem seni, Görmesem kalmaz kararım, dinmez efkanım benim.
***
Hasta gönlüm çok zamandır iftirakından harab, Olmadım bir lahza rahat geçti devranım benim, Mübtelayım bir ümitsiz gizli derdin zehrine, Bu sebepten her geçen düştü dermanım benim.
***
Yok teselliden nasibim vermeyin zahmet bana, Etmeyin bunca eziyet az mı hicranım benim? Kan tutar sen her bakışta, kastedersen canıma, Yaremi sar merhem ol da akmasın kanım benim. Arif Emre her ne etse, razıdır fermanına, Sahibimsin hem efendim, hem de sultanım benim.
Üzülme... der ve devam eder Mevlana; Bir yandan korku bir yandan ümidin varsa iki kanatlı olursun, tek kanatla uçulmaz. Zaten sopayla kilime vuranın gayesi kilimi dövmek değil, kilimin tozunu almaktır. Allah sana sıkıntı vermekle tozunu, kirini alır. Niye kederlenirsin? Taş taşlıktan geçmedikçe, parmaklara yüzük olamaz. Yüzük olmak dileyen taş, ezilmeyi yontulmayı göze almalıdır...
Sende BenimLe HoşçakaL Bu şehir taşıyamaz bizi! Bu yağmur ıslatamaz! Senin gözlerini benim gözlerime kaç kez idam ettiğini, Benim sana kaç kez ölüp, ölüp dirildiğimi hiçbir kitap yazmaz! ...Eller yukarı! Bu bir emirdir sevgilim.. Gözyaşlarım kolye gibi boynuma dolanırken, gidemezsin!
Özledim anlamıyor musun? Kahretsin özledim! Sen benim kendimden dilediğim tek özrümdün! Sen benim gözümdün!
Gitme! Ne kadar neşter varsa buyursun değsin yüreğime! Git demeden gitme dediğimi anla işte! Bana bir sen kal! Sende,benimle hoşçakal..
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm Şehre simsiyah bir kar yağar Yollar kalbimle örtülür Parmaklarımın arasından Gecenin geldiğini görürüm
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm Çocuklar sinemaya gider Yüzümü bir çiçeğe gömüp Ağlamak gibi isterim Derinden bir tren geçer
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm Alıp başımı gitmek isterim Bir akşam bir kente girerim Kayısı ağaçları arasından Gidip denize bakarım Bir tiyatro seyrederim
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm Uzaktan bir bulut geçer Karanlık bir çocukluk bulutu Gerçeküstücü bir ressam Dünyayı değiştirmeye başlar Kuş sesleri, haykırışlar Denizin ve kırların Rengi birbirine karışır
Sana bir şiir getiririm Sözler rüyamdan fışkırır Dünya bölümlere ayrılır Birinde bir pazar sabahı Birinde bir gökyüzü Birinde sararmış yapraklar Birinde bir adam Her şeye yeniden başlar
Kimseyi değiştiremezsin hayatta. Ve kimse için de değişmemelisin. Kimliğini kaybettiğin an yaşamını çöpe attın demektir. İstemediğin sürece hiçbir şey için ödün vermeyeceksin. Çünkü gün gelir verecek hiçbir şeyin kalmaz. Her şeyi sen istediğin için yapacaksın,başkası senden istediği için değil. Ve sen,sen olarak kaldığın sürece senin yanında olanlar da mutlu olacaktır.
Bırak hayatına eşlik etmek isteyenler gelsin seninle. Yolun bitimine kadar gelmeleri şart değil. Herkesin gidebileceği bir yol vardır. Sen yeter ki yanında yer almayı bil. Ne sen kimse için mecburi istikametsin,ne de bir başkası senin için... Seninle gelmek isteyenleri yanına al. Belki beraber daha çok şey katabilirsiniz bu hayata. Yanındaki seni mutlu ettiği sürece kalsın hayatında,zorlama kendini. Hayat rahat ve anlayışlı insanlarla, Ve hayat hak ettiği gibi yaşandığında güzel... Ve unutma aynı dili konuşanlar değil,aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabilir...
Aslında hiç kimse sevmedi, Bir ben sevdim seni... Severmiş gibi değil, Kana kana sevdim seni. Tıka basa......sevdim... .........Dolu dolu sevdim... Aslında kimse sevmedi seni, Sevmekten çekindi Oysa ben; Yana yana sevdim seni... Bile bile sevdim... Aklımdan zorum var gibi, Aklıma silah dayanmışcasına, Mecburmuş gibi, Ve başka çarem yokmuşcasına, Bir ben sevdim seni... Aslında bir sen sevmedin beni, Herkesi sevdiğin gibi.../Can YüceL
bugün bir şiir bile uğramadı yanıma sana uğradı mı bilmiyorum pencere kenarında yağmuru seyrettik yalnızlığımla, balkona astığımız düşleri içeri aldıktan sonra
kimsenin öğretmediği bir şeyi öğretmeni dilerdim, ayrılırken ama sen herkesin öğrettiğini yineledin şimdi aşk, inançlarını yitiren bir ayyaştır köprü altlarımda
deniz kabuklarından bir mumluk yapmıştım sana, vermeye zamanım olmadı şimdilerde içinde yakıyorum, sesini duyuramayan kelimelerimin yorgunluğunu biliyor musun, bilmem sen cümlelerimin 1. Kordonuydun
II
...susmaya gidiyorum…birazdan dönerim...
acil servis gibi yetiştim bütün kanamalı sevdalarıma yanlarına gittiğimde, odaları boştu, çarşafları temiz bir küçük not bile yoktu “kurtardığınız için teşekkür ederiz”
bu yüzden emekliliğimi istedim yorgun aşkların baş hekiminden tazminatım suskunluk beni ait olmadığım şehirlerde aramayın, adresimin caddesi, burukluk
III
…teri soğumamış bir ayrılıkla içilen özlem, ateş yapar…
dün gibi hatırlıyorum ayrıldığımız günü kış, kıyamet, felaket sanki herkes beni görmek için toplanmıştı şehir meydanında parmaklarıyla gösteriyorlardı, “işte bu kadın terk edildi” naralarıyla bu günlerde, dalgasını geçebiliyorum vedaların o günlerde, serum kokularına bulaşmıştı bütün kılcal damarlarım
gerçekte kim olduğunu çok düşündüm, özleminin yer yer sağanak yağışlı olduğu zamanlarda galiba artık biliyorum sen, büyümeye zamanı olmayan çocukların, dar zamanlarda attığı içten bir kahkahasın
beni beklemeye gidiyordun, galiba yolu şaşırdın
IV
...bu şiire girmek hüzünlü ve yaşlıdır…
biraz önce gözlerimden düştün seni ıslattığım için üzgünüm yanaklarımda kurumanı istemezdim, dudaklarıma almışken ıslaklığını sen, gözlerim ve katre
sana yaşatmak istediğim çok şey vardı, aşk’ta kısa çubuğu ben çektim...
V
...bu şiirde U dönüşü yapılmaz...
illegaldir bütün terk edişler, ölümlerde dahil...
VI
...kızım bahara aldanma, üstüne yine de bir şiir al sen…
mayıs’ın çocuklarıyız bu yüzden acele ettik ayrılmak için, toprağın ateşi bizi kavurmasın diye..
biliyorsun, çok erken aldım hediyemi senden seninkini vermek içinse çok geç
doğum günün kutlu olsun, unutmadı giritlalesi mumlarını söndürdüm,.yüzümde gönderdiğim dileklerin gölgesi
Huyun değil karaya kara, aka ak demek Erimiyor taş kalbin neden bu kadar sertsin Senin hayat felsefen yasala yasak demek Çıkmadı bir yiğit ki, seni vursun gebertsin Bu düğüme çözüm yok sen bir milli namertsin
Bu yolda çok söyledim, çok bağırdım, çok estim Göz pınarım kurudu, dolmadı gönül testim Zarar bana dokundu, baktım hayalperestim Gördüm ki, bu ülkeye kuyu kazan tek fertsin Söyleyecek sözüm yok, sen bir milli namertsin
Sen ne bir av yaparsın ne de davar güdersin Kendine yararın yok; ama sorsam lidersin Senden umudu kestim böyle geldin, gidersin Kronik bir vakasın, tedavisiz bir dertsin Fazla söze lüzum yok sen bir milli namertsin
Gitmek bilmedin geldin iyi tuttun yükünü Bir ulu çınar gibi derin saldın kökünü İşimiz Hakka kaldı o versin emr-i künü Tuttuğun dalı kırsın saltanatı çökertsin Koltuğunda gözüm yok sen bir milli namertsin
Gelmiyor bir araya sen yoksan iki lafım Çünkü esin kaynağım… çünkü ilham perimsin Sensin en büyük tutkum, yok başka bir zaafım. Ne yanlıştır ne yalan rehberimsin, pirimsin. Bu tende oldukça can en güzel şiirimsin.
Pirimsin dedikçe ben, sen sandın ki abarttım. Ben seni değerinden çok değil eksik tarttım Kafayı taktım sana, gözlerimi kararttım Gönlüme yazdım seni; evvelim, ahirimsin Haydi bahtiyarsın can en güzel şiirimsin
Sen gençleştin gönlümde ben ihtiyarladım da. Sana çıktı yollarım attığım her adımda. Tek dileğim de sensin ve tekmil muradım da. Yüreğim aşka vatan bir tanemsin,birimsin. Aşka dair yazılan en güzel şiirimsin.
Ağır bir imtihanmış sensiz kalmak ve acı Her an artıyor sana gönlümün ihtiyacı Sensin gözümün nuru, sensin başımın tacı Beni hayatta tutan bâdemsin, iksirimsin Aşka dair yazılan en güzel şiirimsin
Feri gitmiş gözüme bir ışık ol gel gayri Keşkeleri sil artık gerçeğe yönel gayri Sevda kuşan,yolunda olmasın engel gayri Gönlümün sarayında sultanım, vezirimsin Nefesimsin, ruhumsun, en güzel şiirimsin
Kar gibisin sevgili, apaksın. Gözlerin gördüğü en berrak varlıksın sen… Sessizliğin duyuluyor ta göklerden… tane tane düşüyorsun üzerime ve çığ olup birikiyorsun gönlümde… Şimdi bir sestir beklediğim sen/i bana düş/ürecek
16.07.2015 - 01:56
orda mısın?
14.08.2014 - 04:39
İnsan ne kadar az umarsa yaşamında bir o kadar daha rahattır. Ben Kendimi yaşamdan pek bir şey ummamaya alıştırdım. Hep, neyse yine de iyidir, diyorum. Böylece daha az düşünür, daha çok yaşarım. Bir çokları benim olduğum kadar bile mutlu değillerdir.
12.08.2014 - 02:43
Sacede bir kere sarılmak için kilometrelerce yolu gitmeye değer insanlar var.
......................................................................................
Bir sigara yakalımmı? Uzak olupta burnumuzda tütenler için...
.............................................
sonra görüşürüz dedi.
görüşemedik bir daha. olsun.
görüşürüz dedi ama.
insan niye yalan söylesin ki?
o mantıksız iş yapmazdı.
bekliyorum.
...........................................................................
Başkalarını özlüyor gibi yapıp birbirimizi özleyeceğiz.
Başka başka insanlarda birbirimizi bulacağız.
Bizden başka kimse bilmeyecek.
................................................
Bugün kitap izledim, film okudum
Müzik yedim, yemek dinledim.
Aklım sendeydi.
Hiçbirşeyi doğru yapamadım.
Şaşkınım.
............................................................................................
Ulan unutucam tabi kendini ne sanıyor ki..
Elbette kediler yeniden uçacak, kuşlar yeniden yüzecek..
Yeni doğmuş kurbağanın havlaması kadar güzel bir şey var mı?
Gittiği iyi oldu..
Yoksa bu kadın bana kafayı yedirecekti..
..........................................................
İster git,
İster gelme,
Ne yaparsan yap,
Seni sevmek için bir sebep bulurum ben.
........................................................
Arabam yok,
evim yok,
belki
seni mutlu etmek için çok paramda yok
ama sana papatya çalabilirim..
..........................................................................................................
Dünyadaki herkesin parmak izinin farklı olması, kimsenin sana benim gibi dokunamayacağının kanıtıdır.
......................................................
Lanet olsun!
Ne muazzam şey seni sevmek...!
........................................................................
Eve gelirken on paket sigarayla bir deste kibrit aldı.
Odasının ışığını yaktı.
Elindekileri karyolanın altına, boş bavula koydu.
Çevresine bakındı, yoktu.
Oturma odasını da aradı, orada da yoktu.
Bunca lüzumsuz eşya vardı da, neden en gereken,
Bir sigara küllüğü yoktu.
Kadınlar da böyleydi..
Dünyada gereğinden çok kadın vardı ama,
Yalnız bir teki yoktu.
................................................
Sana yolculuk yapmak istiyorum.
Kes yüreğine giden bir bilet...
Cam kenarı değil; Can kenarı olsun...
.............................................................................
Ben seni bizim olmayan bir şarkının nakaratında,
sabaha karşı 5 gibi sevdim. Belki de sabahın köründe..
İşte kimse seni o saatte ben gibi sevemez.
........................................................
Nereye Diye Sorma, Yürüyelim İşte...
Tut ki Cehennemin Dibine;
GeLmez misin?
..............................................................
Öyle güzel sensizim ki; bi görsen
Gelsen beraber içsek, anlatsam..
Sonra, istersen beraber terkederiz beni...
................................................................
Ne güzel düşüncelere dalardın çiçekli basma
elbisenle.. Eski köy kadınlarının elleri gibiydi
ellerin. Güzel ama sert. Fistanının bittiği
yerden öpmek isterdim seni. Özenerek
yaratılmış bir melektin sen. Ellerin, gözlerin,
kaşların? Süreya diyor ya hani birincisini
öpsem ikincisinin hatırı kalırdı? Zaten bir sana
bakmaya bir de öpmeye doyamadım seni. Ne
güzel kadındın sen diyor ya Ahmet Muhip
Dıranas, sen de öyleydin benim için. Tüm
şiirlerdeki kadınlar seni anlatıyor sanki.
Hepsi seni tamamlıyor. Son parçası da eksik
bu yüzden. Her şiir gibi bende seni
arıyorum. Çıkıp gelir misin bir gün çiçekli
basma elbisenle?
.......................................................
İnsan seni sevince iş-güç sahibi oluyor
Şair oluyor mesela.
................................................
O kadar güzel gülüyor ki
Başkası görecek aşık olacak diye
Ödüm kopuyor..
........................................................................................................
Hadi takas edelim birşeylerimizi... Mesela gülüşünden ver ömrümden al.
............................................................
gel ölümlerden ölüm beğenelim;
sen faşist bir ülkede devrim türküleri söyle
bende seni seveyim
.............................................
Ben seninle evlenirim,
Gecekondulaşırım, kiralaşırım
Hatta çadırlaşır,
Olmadı sokakta bile kalırım.
Çok paramız olur belki
Balayına gider, otelleşiriz
Olmadı çarşıya çıkar
Sinemalaşırız, sonra parklaşırız
Simit alır
Çaylaşırız.
Bana sorarsan
Bir sürü çiçek açar dünyada
Toplasan bir gülüşün etmez hiçbiri.
Ama sen yine de bana sorma,
Heyecanlanırım karşında
Böyle yazdığımı öyle konuşamam.
Bana sabahları uyandığında
Saçlarındaki dağınıklığın
Yüzüne nasıl bir güzellik kattığını öğretsene.
Bana kahvaltı yaparken masadaki reçelin mi
yoksa karşımda duran senin mi daha tatlı
olduğunu düşündürsene.
................................................................................................
Evrendeki en güzel siyasi rejimdi dudakların; öperdin özgürleşirdim...
...........................................................
Bir yerden sonra mutlu olacakmışız gibi
ama dur bakalım olmadı içeriz yine
........................................................
Yüksek rakımlarda çatlamış dudaklarını,
Bir İzmirli güzele dayatmak varken;
Hep kardeş olacak değiliz ya,
Yaşasın halkların sevgililiği!
.................................................
Ben sana bakarım
Herkesten iyi bakarım
Kimseye bakmam,sana bakarım
Sana böyle, bir ben bakarım
Ben böyle bir sana bakarım
Ben sana bakarım
Sen önüne bak
Düşmeyelim...
.........................................
Biz önceden küçük şeylerle mutlu olan insanlardık.
Sonra aklımıza sevda diye bir şey soktular, toparlanamadık.
...............................
Ve bir kadın sevilmeyi bekler, gecenin en ince yerinde..
..............................
Dışarıya kar,
Yüreğime hasret,
Fikrime sen,
Nasıl da yağıyorsunuz üçünüz birden,
Bir bilsen...
09.08.2014 - 04:02
Halimi sormayın artık..
İyiyim diyorum ya, iyiyim işte..
Ya da anlayın işte,
anlatacak söz yokki söyleyim..
Nasıl görmek istiyorsanız öyleyim..
Sadece susuyorum, konuştukça
ağırlaşan kelimelerim var..
Bakmayın tebessümlerime..
Susmalara hapsettim gözyaşlarımı..
Yalanlarla avunup,
içimi kandırma telaşındayım
sadece..
Ama artık kendimle olan
kavgalarım,
yoruyor beni arasıra..
Bende artık ne acımak,
nede acıtmak için hiçbirşey
söylemiyorum..
Gülüyorum geçiyorum,
içimdeki fırtınalar dinsin diye..
Kimsenin bilmediği ve anlamaya
çalışmadığı suskunluğumu,
İçimdeki cümlelere vurarak,
Yeni bir ben, yaratma
telaşındayım..
17.07.2014 - 07:47
Mehmet Emin Ay - Kan Tutar
Leblerinle emrine amadedir canım benim,
Al da bir buseyle öldür haydi cananım benim,
Lal olur birden dilim bilmem neden görsem seni,
Görmesem kalmaz kararım, dinmez efkanım benim.
***
Hasta gönlüm çok zamandır iftirakından harab,
Olmadım bir lahza rahat geçti devranım benim,
Mübtelayım bir ümitsiz gizli derdin zehrine,
Bu sebepten her geçen düştü dermanım benim.
***
Yok teselliden nasibim vermeyin zahmet bana,
Etmeyin bunca eziyet az mı hicranım benim?
Kan tutar sen her bakışta, kastedersen canıma,
Yaremi sar merhem ol da akmasın kanım benim.
Arif Emre her ne etse, razıdır fermanına,
Sahibimsin hem efendim, hem de sultanım benim.
25.08.2011 - 03:44
Şahlan diye tenhasında gönlümün
Koşar adım geldim dur gitme sakın
Ecel bile almaz seni bulmadan
Tenin uzak değil gülüm çok yakın
Can tende sensizken İnci Çiçeği’m
Kan revan içinde hep adım adım
Aşkına susamış bu yorgun adam
Kırık sazı kadar kadere küskün
21.08.2011 - 03:44
Bir Mecal Arzu
Hangi çırpınışın son isteğidir
İçimde şahlanan bir mecal arzu
Çoban kavalında belki buğudur
Yüreğime yabancı değil mevzu
Denizlere can veren damla damla
O son dokunuşun, o son bakışın
Unut deme unutulmaz zamanla
Arzularıma saplanan kör kurşun
Ansızın desen ki “hoşça kal şair”
O son sözün acım olur sevdiğim
Kelam istemem ayrılığa dair
Bil ki hasretinle yanmış yüreğim
Gayrı yüreğimi yakan çırasın
Sarmaya bir türlü doyamadığım
Gayrı gözlerimde derin yarasın
Canım koklamaya kıyamadığım
07.07.2011 - 11:56
Üzülme... der ve devam eder Mevlana;
Bir yandan korku bir yandan ümidin varsa iki kanatlı olursun, tek kanatla uçulmaz.
Zaten sopayla kilime vuranın gayesi kilimi dövmek değil, kilimin tozunu almaktır.
Allah sana sıkıntı vermekle tozunu, kirini alır. Niye kederlenirsin?
Taş taşlıktan geçmedikçe, parmaklara yüzük olamaz.
Yüzük olmak dileyen taş, ezilmeyi yontulmayı göze almalıdır...
07.07.2011 - 09:25
Ağlamak İçin Gözden Yaş mı Akmalı?
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
...Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
05.07.2011 - 14:16
Sende BenimLe HoşçakaL
Bu şehir taşıyamaz bizi!
Bu yağmur ıslatamaz!
Senin gözlerini benim gözlerime kaç kez idam ettiğini,
Benim sana kaç kez ölüp, ölüp dirildiğimi hiçbir kitap yazmaz!
...Eller yukarı! Bu bir emirdir sevgilim..
Gözyaşlarım kolye gibi boynuma dolanırken, gidemezsin!
Özledim anlamıyor musun?
Kahretsin özledim!
Sen benim kendimden dilediğim tek özrümdün!
Sen benim gözümdün!
Gitme!
Ne kadar neşter varsa buyursun değsin yüreğime!
Git demeden gitme dediğimi anla işte!
Bana bir sen kal!
Sende,benimle hoşçakal..
24.04.2011 - 08:44
Ben Ölürsem Akşamüstü Ölürüm
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Şehre simsiyah bir kar yağar
Yollar kalbimle örtülür
Parmaklarımın arasından
Gecenin geldiğini görürüm
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Çocuklar sinemaya gider
Yüzümü bir çiçeğe gömüp
Ağlamak gibi isterim
Derinden bir tren geçer
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Alıp başımı gitmek isterim
Bir akşam bir kente girerim
Kayısı ağaçları arasından
Gidip denize bakarım
Bir tiyatro seyrederim
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Uzaktan bir bulut geçer
Karanlık bir çocukluk bulutu
Gerçeküstücü bir ressam
Dünyayı değiştirmeye başlar
Kuş sesleri, haykırışlar
Denizin ve kırların
Rengi birbirine karışır
Sana bir şiir getiririm
Sözler rüyamdan fışkırır
Dünya bölümlere ayrılır
Birinde bir pazar sabahı
Birinde bir gökyüzü
Birinde sararmış yapraklar
Birinde bir adam
Her şeye yeniden başlar
Ataol Behramoğlu
17.04.2011 - 10:31
Kimseyi değiştiremezsin hayatta.
Ve kimse için de değişmemelisin.
Kimliğini kaybettiğin an yaşamını çöpe attın demektir.
İstemediğin sürece hiçbir şey için ödün vermeyeceksin.
Çünkü gün gelir verecek hiçbir şeyin kalmaz.
Her şeyi sen istediğin için yapacaksın,başkası senden istediği için değil.
Ve sen,sen olarak kaldığın sürece senin yanında olanlar da mutlu olacaktır.
Bırak hayatına eşlik etmek isteyenler gelsin seninle.
Yolun bitimine kadar gelmeleri şart değil.
Herkesin gidebileceği bir yol vardır.
Sen yeter ki yanında yer almayı bil.
Ne sen kimse için mecburi istikametsin,ne de bir başkası senin için...
Seninle gelmek isteyenleri yanına al.
Belki beraber daha çok şey katabilirsiniz bu hayata.
Yanındaki seni mutlu ettiği sürece kalsın hayatında,zorlama kendini.
Hayat rahat ve anlayışlı insanlarla,
Ve hayat hak ettiği gibi yaşandığında güzel...
Ve unutma aynı dili konuşanlar değil,aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabilir...
07.04.2011 - 10:31
Aslında hiç kimse sevmedi,
Bir ben sevdim seni...
Severmiş gibi değil,
Kana kana sevdim seni.
Tıka basa......sevdim...
.........Dolu dolu sevdim...
Aslında kimse sevmedi seni,
Sevmekten çekindi
Oysa ben; Yana yana sevdim seni...
Bile bile sevdim...
Aklımdan zorum var gibi,
Aklıma silah dayanmışcasına,
Mecburmuş gibi,
Ve başka çarem yokmuşcasına,
Bir ben sevdim seni...
Aslında bir sen sevmedin beni,
Herkesi sevdiğin gibi.../Can YüceL
07.04.2011 - 07:44
...üstat, beni müsait bir şiirde indir...
bugün bir şiir bile uğramadı yanıma
sana uğradı mı bilmiyorum
pencere kenarında yağmuru seyrettik yalnızlığımla,
balkona astığımız düşleri içeri aldıktan sonra
kimsenin öğretmediği bir şeyi öğretmeni dilerdim, ayrılırken
ama sen herkesin öğrettiğini yineledin
şimdi aşk, inançlarını yitiren bir ayyaştır köprü altlarımda
deniz kabuklarından bir mumluk yapmıştım sana,
vermeye zamanım olmadı
şimdilerde içinde yakıyorum,
sesini duyuramayan kelimelerimin yorgunluğunu
biliyor musun, bilmem
sen cümlelerimin 1. Kordonuydun
II
...susmaya gidiyorum…birazdan dönerim...
acil servis gibi yetiştim bütün kanamalı sevdalarıma
yanlarına gittiğimde,
odaları boştu, çarşafları temiz
bir küçük not bile yoktu “kurtardığınız için teşekkür ederiz”
bu yüzden emekliliğimi istedim yorgun aşkların baş hekiminden
tazminatım suskunluk
beni ait olmadığım şehirlerde aramayın,
adresimin caddesi, burukluk
III
…teri soğumamış bir ayrılıkla içilen özlem, ateş yapar…
dün gibi hatırlıyorum ayrıldığımız günü
kış, kıyamet, felaket
sanki herkes beni görmek için toplanmıştı şehir meydanında
parmaklarıyla gösteriyorlardı, “işte bu kadın terk edildi” naralarıyla
bu günlerde, dalgasını geçebiliyorum vedaların
o günlerde, serum kokularına bulaşmıştı bütün kılcal damarlarım
gerçekte kim olduğunu çok düşündüm,
özleminin yer yer sağanak yağışlı olduğu zamanlarda
galiba artık biliyorum
sen, büyümeye zamanı olmayan çocukların,
dar zamanlarda attığı içten bir kahkahasın
beni beklemeye gidiyordun, galiba yolu şaşırdın
IV
...bu şiire girmek hüzünlü ve yaşlıdır…
biraz önce gözlerimden düştün
seni ıslattığım için üzgünüm
yanaklarımda kurumanı istemezdim,
dudaklarıma almışken ıslaklığını
sen, gözlerim ve katre
sana yaşatmak istediğim çok şey vardı,
aşk’ta kısa çubuğu ben çektim...
V
...bu şiirde U dönüşü yapılmaz...
illegaldir bütün terk edişler,
ölümlerde dahil...
VI
...kızım bahara aldanma, üstüne yine de bir şiir al sen…
mayıs’ın çocuklarıyız
bu yüzden acele ettik ayrılmak için,
toprağın ateşi bizi kavurmasın diye..
biliyorsun, çok erken aldım hediyemi senden
seninkini vermek içinse çok geç
doğum günün kutlu olsun, unutmadı giritlalesi
mumlarını söndürdüm,.yüzümde gönderdiğim dileklerin gölgesi
VI
...aşk dersem çık, ayrılık dersem çıkma…
dedim, çıkmadın
aşk bitti...
06.04.2011 - 07:45
Milli Namert
Huyun değil karaya kara, aka ak demek
Erimiyor taş kalbin neden bu kadar sertsin
Senin hayat felsefen yasala yasak demek
Çıkmadı bir yiğit ki, seni vursun gebertsin
Bu düğüme çözüm yok sen bir milli namertsin
Bu yolda çok söyledim, çok bağırdım, çok estim
Göz pınarım kurudu, dolmadı gönül testim
Zarar bana dokundu, baktım hayalperestim
Gördüm ki, bu ülkeye kuyu kazan tek fertsin
Söyleyecek sözüm yok, sen bir milli namertsin
Sen ne bir av yaparsın ne de davar güdersin
Kendine yararın yok; ama sorsam lidersin
Senden umudu kestim böyle geldin, gidersin
Kronik bir vakasın, tedavisiz bir dertsin
Fazla söze lüzum yok sen bir milli namertsin
Gitmek bilmedin geldin iyi tuttun yükünü
Bir ulu çınar gibi derin saldın kökünü
İşimiz Hakka kaldı o versin emr-i künü
Tuttuğun dalı kırsın saltanatı çökertsin
Koltuğunda gözüm yok sen bir milli namertsin
17.03.2011 - 07:15
Galiba Kafamda Yarattım Seni / Sylvia PLATH
Bütün dünya ölüme düşer kapattığımda gözlerimi;
Açarım gözkapaklarımı ve doğar herşey yeniden.
(Sanıyorum kafamdan uydurdum seni.)
Yıldızlar vals yaparlar, kırmızı ve mavi,
Ve keyfi bir siyahlık dörtnal peşinden:
Bütün dünya ölüme düşer kapattığımda gözlerimi.
Düşledim büyüyle beni yatağa çektiğini
Ve çılgınca öptüğünü, delice şarkı söylediğini.
(Sanıyorum kafamdan uydurdum seni.)
Devrilir gökten Tanrı, solar cehennem ateşleri:
Melek ve Şeytan’ın adamları çeker giderken:
Bütün dünya ölüme düşer kapattığımda gözlerimi.
Hayal ettim söylediğin yoldan döneceğini,
Fakat yaşlandım, artık unuttum ismini.
(Sanıyorum kafamdan uydurdum seni.)
Bir fırtına kuşunu sevmeliydim seveceğime seni;
Hiç değilse baharda göğü şenlendirir gelirdi.
Bütün dünya ölüme düşer kapattığımda gözlerimi.
(Sanıyorum kafamdan uydurdum seni.)
16.03.2011 - 09:59
En Güzel Şiirimsin
Gelmiyor bir araya sen yoksan iki lafım
Çünkü esin kaynağım… çünkü ilham perimsin
Sensin en büyük tutkum, yok başka bir zaafım.
Ne yanlıştır ne yalan rehberimsin, pirimsin.
Bu tende oldukça can en güzel şiirimsin.
Pirimsin dedikçe ben, sen sandın ki abarttım.
Ben seni değerinden çok değil eksik tarttım
Kafayı taktım sana, gözlerimi kararttım
Gönlüme yazdım seni; evvelim, ahirimsin
Haydi bahtiyarsın can en güzel şiirimsin
Sen gençleştin gönlümde ben ihtiyarladım da.
Sana çıktı yollarım attığım her adımda.
Tek dileğim de sensin ve tekmil muradım da.
Yüreğim aşka vatan bir tanemsin,birimsin.
Aşka dair yazılan en güzel şiirimsin.
Ağır bir imtihanmış sensiz kalmak ve acı
Her an artıyor sana gönlümün ihtiyacı
Sensin gözümün nuru, sensin başımın tacı
Beni hayatta tutan bâdemsin, iksirimsin
Aşka dair yazılan en güzel şiirimsin
Feri gitmiş gözüme bir ışık ol gel gayri
Keşkeleri sil artık gerçeğe yönel gayri
Sevda kuşan,yolunda olmasın engel gayri
Gönlümün sarayında sultanım, vezirimsin
Nefesimsin, ruhumsun, en güzel şiirimsin
15.03.2011 - 10:11
Kar gibisin sevgili, apaksın. Gözlerin gördüğü en berrak varlıksın sen… Sessizliğin duyuluyor ta göklerden… tane tane düşüyorsun üzerime ve çığ olup birikiyorsun gönlümde… Şimdi bir sestir beklediğim sen/i bana düş/ürecek
05.03.2011 - 10:34
ARZ-U HALİM
Her günün son deminde,gönle hüzün sarılır,
Yürek sevmiş bir kere,sanma sana darılır.
Estikçe yelkenlerim, mevsim dönüşür kışa,
Sokulurum hayalde, o sevdalı bakışa...
Kirpiğimden gözyaşı sicim,sicim dökülür,
Vuslatın girdabında,ne ümitler sökülür.
İsmin ezanlar gibi vakit,vakit çağırır...
Seni anarken dilim,sanki canım sağılır.
Ey sevdiğim küstürme,sözlerini bu cana,
Burulsada yüreğim,kırılmaz senden yana.
Bilirsin şarkılara,dökülmemiş sözleri...
Bu can senin uğrunda, alevlemiş közleri.
Bir ateş düşürmüşsün,niceler ötesinden,
O güzel bakışların,gönül penceresinden.
İçerimde bin deprem,kopsada yürek salim,
Son sevdama kavuşmak dilimde arz-u halim.
Toplam 19 mesaj bulundu