Furkan Dağteki - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı

ELA GÖZLÜM

Sen bir ela gözlüsün
Bir sümbülsün
Nur yüzlüsün

Kalbim kalbinle atar
Ceylan gözlü ceylanım
Senin aşkınla yanarım

Sensiz hayat olmaz
Oysa senli hayat
Bir başka ela gözlüm

FURKAN DAĞTEKİ...

MİNİK ŞAİR
2005/ADANA

Günün birinde hepimiz susacağız.
Onun için sevdiklerimize şu anda 'seni seviyorum' demekte gecikmeyelim.
http://www.gifanimasyon.com/flash/eller-gunahkar.swf
Generate Your Own Glitter Graphics @ GlitterYourWay.com - Image hosted by ImageShack.us








sun.


*********************************************************************************

DOST MUSUN?


Öyleyse canın canımdır...
Aynan olmalıyım...
Yüzüne söyleyebilmeliyim her şeyi...
Hem sakınmadan, mertçe...
Hani bilirsin, esirgemem lâfımı,
Ne şekil gelirse, öylece...
Hazırım tüm içtenliğimle konuşmaya, ama,
Seni de dupduru isterim karşımda...

Dostsan,
Gözlerimin içine baka baka yaka silk benden!
Arkamdan şikayetlenme!
Yiğit ol! Gerekirse yiğitçe azarla, çekinme!
Lâf değil, icraat beklerim senden!
Öyle bak ki, hislerini görebileyim...
Öyle hisset ki, güvenle bakabileyim...

Sevmem, ölenin ardından ağıt yakmayı!
Dil dönerken söylenmeli her şey...
Kulak duyarken anlatılmalı...
Göz bakarken bakmalıyım sana...
Can sağ iken sarılmalı...
Keşkelere meydan vermemeli hayatım,
Pişmanlıklarla yoğrulmamalı....

Hayır!
Dirime selâm vermeyen,
Ölüme de fazla yaklaşmasın!
Dostsan, ölmemi bekleme!
Haklıysam, yaşarken savun beni!
Yaşarken yanımda ol!
İnanmışsan bana, kimse çevirmesin seni yolundan!
Ve inanmamışsan, sakın rol yapma!

Her söylediğimi onaylaman şart değil...
Her yaptığımı beğenmen de gerekmez...
Dostsan, rahatça eleştir, fikrini rahatça söyle, sıkılma!
Yadırgayabilirsin beni,
Ve ben de seni tuhaf bulursam şaşırma...
Kandırmanı aslâ kabul edemem!
Her dediğini, her yaptığını hoş görürüm, ama,
Beni, bana sormadan yargılama!

Her yediğimiz aynı olmaz belki,
Her dakikamız birlikte geçmez...
Her güldüğünde gülmeyi garanti edemesem de,
Ağladığında seninle birlikte oturup ağlarım...
Belki her çağırdığında gelemem fakat,
Derdine ortak ararsan, koşarım...

Ben de herkes gibi insanım elbet,
Ne göklere çıkar beni, ne de yerin dibine sok!
Senin işin bu değil!
Benim zaten bir yerim var herkes gibi yer ile gök arasında...
Dostsan,
Küçümsemeden, küfretmeden,
Sevgiyle, saygıyla ve huzurla gel sokağıma...
Dinlenmek istediğinde, hiç düşünme, sana özel bir limanım, ama...
Yorulduğum zamanlarda,
Dilediğimce sığınabilmeliyim koylarına...

Seni bir çocuk kadar saf sevebilirim
Ve bir deli kadar art niyetsiz...
Uğruna seve seve hesabı şaşırırım...
Görmezden gelebilirim yanlışlarını...
Başkaları enayilik sayabilir,
Başkaları akılsızlığıma yorabilir,
Bunları dert bile etmem, ama,
Sen, aslında aptal olmadığımı,
Her an, tekrar tekrar hatırla!
Ve sakın beni aptal yerine koymaya kalkışma!

Seviyorsan, cimrilik etme, söyle!
Muhabbeti varken, yokmuş gibi yapanla,
Hiç sevmediği halde, yılışıp durana sinir olurum!
Neyse, o olmalı insan...
Kendisi olmaktan korkmamalı!
Kendisi olmaktan kaçmamalı!
Bil ki, sensin diye seni bırakmam, ama,
Ben olduğum için bırakırsan beni,
Yas da tutmam arkandan!

Bedel mi?
Ödemeyeceksen çıkma yola!
İçten pazarlık edersen, ancak kendine edersin...
Kendince küser barışır, kendi kendini yersin!
Dostsan, mevsimince yağ...
Kışsan kar ol, güzsen yağmur...
Soğuğuna, sıcağına, esip savurmana itiraz etmem,
Senden, ille de bahar olmanı beklemem, ama,
Dayanmalısın en şiddetli fırtınalarıma...

Belki de çok geldi bunca talep...
Bana karşı hiçbir mecburiyetin yok, korkma...
Sana fazla geldiğim ilk anda,
Arkana hiç bakmadan, dönüp gidebilirsin...
Geçip gidebilirsin,borçluluk hissetmeden...
Mutlaka bir açıklama da beklemem senden, ama,
Gitmeye davranırsam bir gün,
Sen de karşımda set olma!

Dost musun?
Öyleyse, canın canımdır,
Yoluna baş koymaya hazırım ya,
Başını da yollarımda isterim, unutma!

**************************************************************************************************************


Biliyorum konuşacak birşeyimiz kalmadı, paylaşacak hiç bir şeyimiz yok.
Yine de yüreğimden gücümün yettiği yere kadar sana sesleniyorum,
seninle konuşuyorum...
Bugün sana olan kırgınlığımı rafa kaldırdım,
sevgimi aldım avuçlarımın arasına, ona sığınıyorum..
Cümlelerimi kısalttım,
kelimelerim buruk, gülüşlerim istenmeyen dudaklarımda..
Bir ihtimal gelişine sığındığımı farkettiysem de,
engel olamadım gurursuz ama umutlu hasretine...
Bugün gönlümü hoş tutmak istiyorum,
imkansız olan her rüyaya inanasım geliyor...
Bir çocuk gibi isteklerimi bastıramıyorum...
Çalmayan telefonuma elim gidiyor,
sana halen bende olduğunu ısrarla yazmaya çalışıyorum...
Bende olan seni, hiç kırmadım, değiştirmedim ve hep korudum desem de,
sendeki benin nasıl olduğunu, gülüp gülmediğini anlamsız bir sıkıntıyla merak ediyorum...
İçimdeki güzelliğine inanıp inanmamanı artık umursamıyorum!
Üşüyorum, bu üşüme yalnızlığımdan geliyor ve sarıyor her tarafımı...
Tutunabileceğim hiçbir güzellik yok, hatırlamaktan usanmayacağım anılarım dışında...
Isınabilmek için onlara sarılıyorum...
Anlamsız ve cevapsız sorular hıhzırca sırıtıyor, ben görmemeye çalışıyorum...
Düşler uzak gibi görünüyordu ama yakındı...
Belki de görmeyi istemek gerekiyordu...
Gözlerini aç desem kapatacaksın ama kapatma gözlerini!
Kendime bir demet papatya aldım ama bakmadım falıma...
Gözlerimi gelişlere verdim, gözlerimdeki hüzün bile seni özlemiş itiraf etti sonunda...
Düşüncelerim gururlu, hayallerim ve sevdam değil...
Gelseydin, kendimi unutup sana koşacaktım, susturacaktım içimdeki isyanı,
kavgaların ortasında bir güneş gibi doğup ısıtacaktım yüreğini,
sevinçten ağlayacaktım bu defa, mutluyken hemen sarhoş olmuşum gibi,
dokunacaktım, sarılacaktım.
Ama gelmedin, gelemezdin belki de gelmeye de
hiç niyetin yoktu aslında...
Kendimi kandırdığımı anladığımda ağlıyordum...
Eskiden kimi şarkıların ne kadar anlamlı olduğunu düşünürken,
şimdi ayrılığın ardından çalınan her şarkı umutsuzluğumu ve sevgimi anlatıyormuş gibi geliyor...
Sevdiğim ne çok şarkı varmış, bunu senin gidişin gösterdi bana...

Her şarkıda sen varsın, her yerde, her gördüğüm insanda, denizde,
gecede, uykumda...
Nasıl beceriyorsun her yerde olabilmeyi...
Bu bir marifetse eğer, neden benim yanımda degilsin ki?
Gözyaşlarım asilliğini yitiriyor ve yenik düşüyorum sevdana...
Gittin! Belki de hiç gelmemiştin ben, geldiğini sandım...
Ayak uyduramadım yorgunluğuna...
Kimi zaman bir çocuk oldum gülüşlerinde şımaran, kimi zaman bir kadın;
dokunuşlarında kendini bulan...
Ama! En çok da imkânsızın oldum...
Her gelişimde bir kez daha gönderdiğin oldum...
İnanamadığın, Yenemediğin, üzerinden atlayamadığın korkuların oldum...
Ağladığın, bağırdığın ya da sustuğun isyanın oldum, sessizce boşalan gözyaşların, birikmişliğin oldum...
Yüreğindeki sevgi olmak isterken yüreğine sığınan ve tozlanacak olan bir anı oldum...
Haketmediklerin, artık yeter dediklerin ve herşeyin olmak isterken belki de hiçbir şeyin oldum...

Söylesene ben gerçekten senin neyin oldum?
Sesin hep uzakları çağırıyordu, ben üstüme alındım, sana geldim...
Bilseydim, bana ait olmayan bir seslenişi sahiplenir miydim?
Şimdi bir mevsimlik aşk kaldı avuçlarımda sadece bir mevsim yaşanan
ama bir ömür gibi gelen aşk...
Kalbime henüz söyleyemedim gittiğini,
öğrenirse onun da acı çekmesinden korkuyorum...
Seni halen benimle biliyor ve seviyor ama ben kalbime ilk defa yalan söylüyorum...
Gittin!
Sevdamın yokluğuna alışabilirim belki ama sesinin uzak yolların sonunda olması acıtıyor içimi..
Suskunluğun en büyük silahındı,
suskunluğunla vurdun beni asıl acı olan, canımı acıtan...
Söylesene unutulmak kime yakışıyor?
Unutan sen olsan da sana bile yakışmıyor...
Merak etme, üstüne giydirmedim bu duyguyu, unutulmayan olmak
sende daha güzel duruyor...
Görüyorsun işte, aşk'a ve sana ihanet etmiyorum
benim kırgınlığım aşk'a...
Sen üstüne alındın...
Bir akşamüstü bir rüzgâr yapıştı belime, içtik beraber.
Sarhoşluk daha çok acıtır dedi, gözleri yaşararak.
Önce inanmadım.
Sonra kudurdu, kudurdu.
Başım döndü, bağırdım...
'Sen, giderken gülüm izlerini silmeyi unuttun.
Sen, giderken bitanem, bende bıraktıklarını almayı unuttun.
Sen, giderken aşkım, sen hâlâ bendeydin.
Çalan bir müzik parçasının sözlerinde unuttun kendini.
Bir haziran akşamında unuttun beni ve seni.
Süzülen damlaların sıcaklığında,
Sensiz bir gecenin sabahındaki hıçkırıklarda unuttun seni.
Terasda içilen bir bardak çayda
ya da bir bardak birada unuttun.
Bir mangal ateşinin sonrasında, yanmış közlerde unuttun.
Beyoğlu'nun o güzel sokaklarında,
O ıssız kalabalıkda unuttun kendini.


Söylenen yalanlarda, 'İYİ Kİ VARSIN'larda unuttun seni ve beni.

Geceleri baktığımız o yıldızlarda unuttun bizi.
Beraber yakılan sigaralarda unuttun bizi.
Sen giderken bitanem,

SENİ BENDE UNUTTUN! ! ! .

*****************************************************************************************************************************
Küçüklügümden beri ‘Sevgi emektir,emek vermektir’ diye ögrettiler..
Bu yüzden,
Eger imkansizi istiyorsam vazgeçmeye ya da
Gerektiginde sevdigim için sevdigimden geçmeye hazirlikli hayaller büyüttüm içimde..
Ele avuca sigdiramadigim sevgimi uslandirmayi ögrendim zamanla..
Önceleri unutmami isteyenlere inat severken simdi duruldu aRsiz sevdam..
Kaybetme korkusu sardi gönlümü..
Vazgeçtim vuslati diledigim senli düslerden.
hangi sifatla olursa olsun yaninda yer alabilmenin kiymetini anladim yoklugunda…
sadece sen mutlu ol diye dualar ediyorum.
Sevgini istemiyorum..
Bir tek selamina raziyim.. bir selam için süzülüyor gözümden incilerim..
Sana kal diye yalvariyorken, bana gidisinle cevap vermistin...
Bu ikinci kez sana yalvarisim…
Yine dinleyemeyecegini düsündügümden korkuyorum..
Gözlerim her an tetikte gidersin diye agliyorum..
Hiçbir umut yok bize dair…
Bütün ihtimaller yitirdi varligini …
Ve sen inatla duymuyorsun … duyuyor ama sessiz kaliyorsun..
Ben bir kösede yine biçare sürünüyorum…
biliyorum beni yine birakicaksin sensizligin kollarina atacak, yüregimi yetim kilicaksin…
Gidisin kiyametim … koptun kopacaksin …
eger sen benim için yalnizca rüyamda görebilecegim bir mutluluksan,
uyandirma...
kalacaginla müjdelendiR..
birak her sey rüyamda kalsin,hayalde yasansin...
içini gereksiz sancilar sarmasin..
Sakin üzülme.
Beni öldürselerde
Seni alamazlar ki benden,
Seni daima sevecegim
Sen sevmesen bile! ........
*********************************************************************************

DUYMA BENİ!

Duyma beni!
Duyma serzenişlerimi!

Say ki
Bir gülüm
Yere düşmüşüm
Bas üzerime geç git
Vicdanın sızlamasın
Duyma feryadlarımı
Sadece şunu unutma! ..
Seni ne çok sevmişim
Acı doldu senli umutlarıma
Kızma zamansız sukutlarıma
Sessiz bulut bulut suskunluğuma
Kal hatalarınla kendi vicdanında
Git bensiz umutlarına

Say ki
Bir karıncayım
Üzerime bas geç git
Duyma sessiz çığlıklarımı
Ardına bile bakma
Sadece sunu bil yeter
Seni seviyorum bütün aşkımla...

Say ki
Kar çiçeği kardelenim
Dağ yamaçlarının kuytu köşelerinde
Yaşama tutkulu
,kaderin kollarında
Tiz bir ses
oldu, avazım dağın zirvesinde...
Dağ ayazının kavurduğu
Öylesine sevdalı
Suskun bir çiçek...

Aldırma sevdası uğruna yanan yüreğe
Senden kalan tek hatıra
Yüreğimde bıraktığın derin yara
Sök al götür, götür istersen onuda.

İstemiyorsan!!!!!
Hiç bir şey kalmasın benden
Anılarında.... 
*****************************************************************************************************************
                          YALNIZLIĞIN ASİL RENGİ





 MEĞER NE ÇOKMUŞSUN BENDE



İçimdeki onca kalabalığa rağmen yalnızım...
Meğer ne çokmuşsun bende.
Sen gittiğini sandın değilmi?
ben de öyle sanmıştım..


Ama hayır her şeyinle kalmışsın,


giden sadece bedenin olmuş...
Ruhun bende kalmış,gözlerin bende...
hasretin bende kalmış,özlemin bende...
Sen bende kalmışsın,ben yalnızlığın içinde...
Gözlerinin renginde şimdi gecelerim...


Susuşlarının sessizliğinde hayallerim...
Sessiz çığlıklar biriktiriyor yüreğim...
Yağmura inat akıyor gözyaşlarım...
Engel olamıyorum,engel olmak istemiyorum.
Yüreğimdeki bulutların resmidir onlar.
Onlar, katıksız bir sevdanın isimsiz şahitleridir.
Dokunamam ki onlara...
Onlar,bana senden tek hatıra...
Yağmur yağıyor bugün yine.
Yüreğimin en kuytu köşelerine vuruyor damlaları...
Sen de böyle bir günde gitmiştin...
Yine yağmur yağıyordu,yağmura karışıyordu göz yaşlarım...
Sen anlamıyordun sevgili...
Yüreğimden akanları yağmur sanıyordun...
Bir sevda daha yağmura karışıyordu ve damla damla eriyordu aşk...
Gözlerimizin önünde bir bitiş sahneleniyordu ve son perdeyi oynuyorduk ikimiz...
Peki ama neden bu kadar zordu '' Hoşçakal '' demek?


 Zordu ;çünkü senden sonra ''Hoşça'' kalmak mümkünmüydü sevgili,mümkünmüydü?..
sen yüreğimde,yüreğim avuçlarımda şimdi..

Yaşanmamış zamanlar,can çekişen umutlar kaldı bu sevdadan geriye...
Şimdi gitmelerin ve bitmelerin mevsimi...
Yüreğimi alıp gidiyorum bende...


Yalnızlığımı da yoldaş yapıyorum kendime...
N
ereye mi?..


Yağmurların hiç durmadan yağdığı en uzak sahillere..
Belki,belki oralarda bu sevdanın şahitleri, yağmura anlatırlar sevdamı...
Benim sana anlatamadıklarımı...           
 
******************************************************************************************************
Yüreğimi ' Yüreğine ' Gömdüm

Gittiğinde dudaklarıma bıraktığın boşluğu hiçbir kelime dolduramadı ne yazık ki..Şimdi kelimelerim darmadağın, tıpkı sensiz yüreğim gibi..”

Yalnızlığın demlediği bir akşam üstü yine notaları öksüz kalmış şarkıyı dinliyorum…
Yıldız Tilbe ayrılığın yükü ağır....
Ve söylenen her söze pas tutmuş yüreğimi bırakıyorum tıpkı senin yüreğime bıraktığın yokluk gibi..
Her satırı kan revan içinde, her notası gözyaşımda son nefesini vermekte…..

Sensizliğin sokaklarına bırakılmış kelimeleri toplamaktayım yine. Yoksun yine..Darmadağın her şey.. Kıyılarıma yokluğun acıları demirlemiş ve adımla başlayan kelimelerim ayrılığına mühürlenmiş..Artık ben “ sende “ sadece siyah- beyaz fotoğrafım..Artık ben “ sende “ yaşanıp hatıralara gömülen koyu bir pişmanlığım…
 

Bir gün sana uzattığım ellerimi tuttun, kanayan yaralarıma “ mutluluklarını ' sundun…
Ölüm kokan ellerimle avuçlarına sığınan ben gibi sende imkansızlığına inat
yüreğime doyasıya sarıldın..
Arasına dağlar örülü uzaklığımıza aldırmadan her nefeste sevdaya uzandı ellerimiz… İki bedende yaşanan bu sevdayı tek yüreğe sığdırmaya çalıştık.. Savaştık delicesine...Biz seninle sırtları birbirine yaslanan karlı dağın birbirlerinin ellerini tutamayan iki yamacıydık; senin yüzün güneşe bakardı benim ise imkansızlığa…

Sonra kum saatinden akan zamana kanıp gittin işte. Ardında beni ' bana “ bırakarak.. Oysa senden hiçbir şey istemedim..Sadece umut istedim karanlık gecelerime, sadece mutluluklarını istedim seni beklemekle geçecek günlerime… Ne bana ait olmayan hayatını istedim senden ne de ' bana yasak' tenini bedenime diledim.. Ben sadece uzaklardaki varlığına sarılıp kirpiklerinde dinlendirmek istedim yüreğime üşüşmüş ayazları.. Sadece sesinin sıcaklığına uzanıp gülüşlerinle sarmayı diledim yalnızlıktan bakiye acılarımı..

Söyle bana senden çok şeyler mi istedim? Senden çok şeyler mi bekledim..
Hadi kaldır başını…” Bu yürek yaşamalı “ sözleriyle başlayan mutlulukların neden “ ne olur anla beni “ cümlesine sığdırılmış ayrılıklara gebe kaldı?
Bana gitmek için geldiğini bildiğim halde çok sevmiştim seni. Çok mu geldi gözlerinde beni mutlu görmek?
Ellerini tutamayacağımı bildiğim halde delice sevilmek çok mu geldi sana? Bana duyduğun sevgi bir avuntu muydu yoksa?
Bu aşk için bir rüyaydı geldi geçti de bana.. Gözlerimin içine bakıp ' seni hiç sevmedim ' de.. Seni “ senden “ çok sevdiğim için küfürler savur bana..
Ellerini tutamayacak olsam da seninle mutluluğum için ayrılığında yüreğimden vur beni….Suskunluğunla kanat dudaklarımdaki ismini.. İmkansızlığınla öldüremediğin bu canı yalnızlığına göm.
Sende pişmanlık duyulan bir günah olduğumu haykır..
Yaşanması gereken ve bir o kadar kısa tutulması gereken küçük avuntudan ibaret olduğumu söyle hadi.. Gülüşlerinle yamadığın yüreğimi “ yüreğimden “ sök te git..
Her şey bitti de; bana dair kurduğun tüm sözcüklerin, seni seviyorum ile başlayan tüm cümlelerin hepsinin yalan olduğunu söyle bana.. Ölüm gibi susma karşımda...

Haklısın; sen bana gitmek için gelmiştin.
Yaşandı ve bitti bu kadar basit işte..Ama gittiğin günden beri kanayan yüreğim niye hala acıyor sevgili? Niye? .Söyle bana…
Sevgim sana yetmedi mi? Hadi can yakıcı sözler savur bana.. Git de, bana ait değilsin de..
Hayatın yük yüklerini bana ve sevdama yükle.. Ömrümün hatasısın de..
Unuttuğunu söyle.. Bittiğini söyle. Gittiğin gün yüreğinin acımadığını itiraf et..
Adından öteye hiçbir zaman dudaklarımda olmadın ki de bana.. Sesimi duyduğunda yüreğinin hiç titremediğini haykır.
Sigara küllüklerine yangın masalarda savurduğun izmaritlerde
adımın yandığını söyle…
Gecelerin şahit olduğu bu sevda hiç yaşanmadı ki de bana…
Adımın dudaklarında bir cümle kadar yer tutmadı diye söyle hadi..
Seni sevdiğim için isyan et bana..
Bedelini yüreğimle ödediğim en masum günahı sana yaşattığım için beddualar et bana..
Ölüme pusular kuran Firavunlardan kalma ayrılıkları hediye eyle sensiz yüreğime.Kör kuyulara at beni..Gözlerimi bıçakla ve sonra da seni seven yüreğimi..
Beni hiç sevmediğini söyle…Yalvarırım, susma bir şeyler söyle…Yüreğinde hiç var olmadığımı söyle…
Hadi tüm cesaretini topla ve
“ seni hiç sevmedim ki “
cümlesini savur ayak uçlarıma…

Biliyorum her zamanki gibi susacaksın
…Sus..
Tek bir kelime etme..
Sus ki; adımı anmakla heba olacak nefesin boşa gitmesin..
Seni severken bana hiçbir zaman gelmeyeceğinin farkında idim. Ama sevdim işte. İmkansızlığına inat büyüttüm seni..
Canımdan can bildim yüreğini, nefesimden nefes bildim seni...Ölüm olsan da sevdim seni...Sadece sevdim.. Hem de seni “ senden “ çok severek.. Uğruna “ yüreğimi “ bedenimden sökerek sevdim..
Biliyorum bundan sonra da gelmeyecektin
ve hiçbir zaman beni ' seni senden cok seven ben ' kadar sevmeyeceksin…
Belki de hiç sevmedin beni..Bırak sevme artık.. Varsın olsun bana söylediğin
her kelime yalan olsun..
Unutma ki; “ yüreğimdeki sen”, seni
sensizlikte bile sevecek kadar büyük. “
Yüreğimdeki seni “ hiçbir kelime, hiçbir yalan küçültemeyecek.
Bana söylediğin kelimelerin yalan olduğunu da hiç ilgilendirmiyor beni..
Ben sadece beni seven “ seni “ sevdim…
Ve şimdi bana bıraktığın sensizliğin içinde seni ' senden ' çok seven yüreğimle baş başa bırak beni…..
Sadece senin sevdiğin bu yüreği “ senin yüreğine “ gömüyorum
Senden başka kimse görmesin ve senden başka kimse sevmesin diye………
*****************************************************************************

Beni güzel hatırla bunlar son satırlar...Farzetki bir rüzgardım esip geçtim hayatından..yada bir yağmur,sel oldum sokağında sonra toprak çekti suyu...
Kaybolup gittim belkide bir rüya idim senin için...Uyandın ve ben bittim...Beni güzel hatırla..Çünkü sevdim seni ben herşeyini...



http://www.youtube.com/watch?v=DIat6btavDI


http://www.fileden.com/files/2008/2/22/1774433/SoNnNn.swf 






Güneşe karşı yaktığımız ışıkları
Sahilde yüzdürdüğümüz umutları
Artık dinleyemediğim şarkıları istiyorum
Duymaya korkuyorsam bile...
Her ne olursa olsun
Gözlerin hep mutlu olsun..
SENİ ARTIK GÜLDÜREMEM BELKİ
DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN..
http://www.youtube.com/watch?v=TUTrYG37szU

 






Sendeki Dünya





















Ben’li çilelerin, ben’li pişmanlıkların bitti artık. Dilediğince özgürsün artık. Mavi gökyüzünün altında istediğin düş ülkelerine kanatlanabilir yüreğin…Dilediğin mevsimlerde delice ıslanabilir gözlerin…Bana çıkan tüm yolları adres defterlerinden sil artık...Adımın üzerini kalın harflerle işaretleyip kaldır beni hatıralarının en tozlu raflarına…Bana dair tek bir satır kalmasın , tek bir cümle olmasın dudaklarında...Madem sana acı çektiriyorum, madem ben sende pişmanlığı anımsatıyorum bırak bitsin bu çile...Ben sana acı çektirmek için gelmemiştim...Ağır yaralı yüreğine umut diye girmiştim oysa...Şimdi sende “ kanayan pişmanlık “ olmuşken unut beni…Hiç yaşanmamış say yaşananları... Ben’li hatıraların üzerine karanlığı ört ve kapat tüm perdelerini…Bana kattıklarını, bana bıraktıklarını topla yüreğimden…Sözlerini, yeminlerini sök dudaklarımdan…Ama bir şeye dokunma ne olur…Seni “ sen “ diye seven yüreğime dokunma…Dokunma, acıtır yalnızlığım yüreğini...Dokunma, kanatır diz boyu karanlığım o ince dudaklarını….Hayatımda yenilmeye alışmışken senin yenilgine de alışırım ben…Ben nice yürekte canlı canlı gömüldüm,senin zaferlerine de alışırım sevgili….Bırak dokunma kanayan yaralarıma...Cennet kokulu tenine sıçramasın kirli yüzümden akan yalnızlıklarım…Daha fazla acıtmasın pişmanlıklarda avutulmuş hatıralarım….Topla cümlelerini dudaklarımdan…Her şey bitti artık…Ve her şey bitmişken, sana git demeyeceğim….Gitsen de tek bir kelime bile etmeyeceğim...Susmalıyım. Susuyorum…En derininden, en acısından. Suskunluğumda saklı cevaplarım sevgili… Belki de tüm cevaplarım soruların da saklı….


        Ben en çok seni sevmiştim sevgili...En çok seni…Yaralı yüreğimle gelmiştim sana…Acılarımla, yarımlığımla konuk olmuştum sana…Gözyaşlarında yıkamıştım ayrılıklarda tozlu yüzümü…Gülüşlerinde ısıtmıştım ayazda kalmış fakir gülüşümü…En çok seni sevmiştim ben...Acılarımız, yenilgilerimiz ortaktı oysa... Birbirimize en yakın halimizdi yaralı geçmişlerimiz...İpotekli yarınlarımıza aldırmadan sevmiştik birbirimizi...Delice ve bir o kadar duygu yüklü...Ama olmadı…Sözcüklerin içine sakladığın vedaları aldım bir gece…Gitmemi istedin...Git diyemediğin halde…Susmaların, bakışların, hüzün yüklü yarınların bana gitmemi söylüyordu….Artık tüm zaferler senindir sevgili...Tüm mutluluklar da... Bana kalan acıları, bana bırakılan yenilgileri 'sevgin için bedenimi yüreğimi semer bileceğim' sırtıma yüklenip gidiyorum…   Kapıyı aralamana gerek yok sevgili...Sana geldiğim yollardan gitmeyi de bilirim ben….Gerek yok “ en iyisine sen layıksın “ sözleriyle avutulmuş devrik cümlelere…Ben iyi bilirim tozlu yolları….Gidiyorum, tüm zaferlerin başkumandanı olarak ayrılığın ganimeti olarak tüm hatıraları yakabilirsin... Ben’li tüm yaşananları da unutabilirsin…Artık söze gerek yok…Gitmeliydim ama bu kadar erken değildi...Gidiyorum bir bedende


“ yüreksiz “ yaşamayı öğrenmeye gidiyorum...Gidiyorum öznesi çalınmış cümlelerde sana “ susmaya “ gidiyorum….Biliyorum sen bensiz de yaşayabilecek kadar güçlüsün...Hayata kaldığın yerden devam edeceksin…Noktasız, virgülsüz…Oysa ben...Oysa ben yaşadıkça hep bir eksik vereceğim sabah iştimalarında...Hep bir sen eksik olacak nefes almalarım...Artık öznesiz paragrafların içinde yarım cümlelik olarak adam sayılacağım…Artık ben “ sensiz “ varolacağım….


       Topla cümlelerini dudaklarımdan..Bana vaat edilmemiş yarınlarımı da yanına al…Bir de benimle yaşadığın mutlulukları. Bir de sana yazdıklarımı.Kötü bir gününde gözyaşlarını kurulamak için kuru bir peçete niyetine kullanırsın senli satırlarımı…Unutmadan bir teşekkür borçluyum sana; kısa bir süreliğine de olsa yarımlığımı, yalnızlığımı unutturduğun için…Ve de yaşattığın tüm mutlulukların için….Teşekkürler….Giderken sakın ardına bakma…Gözlerin pişmanlıklarında, günahlarında kalmasın…Sana paylaştırılmış her acına ben yüreği kefil gösterdim...Sen yüzünü aydınlığa çevir sadece...İnan bana bensiz hayatta seni hep mutluluklar bekliyor olacak...Çünkü sensiz bir yerde yaşarken bile her nefesimde bin dua saklı olacak sana…


       Artık mutluluğa kanatlanma zamanın geldi sevgili…Bensiz olsan da;
her güneş, gözlerine doğmaya,her rüzgar, saçlarında dolaşmaya gelecek…
Hadi git….Varlığımda acı çekmektense,yokluğumda mutlu ol….Çünkü; mutluluklar en çok sana yakışıyor sevgili…
“Topla cümlelerini dudaklarımdan…Her şey bitti artık…Maviler kadar özgürsün artık…
Dilediğince uçabilirsin….Yolların hep Cennete çıksın sevgili….”



Bensiz hayatında mutluluklar dilerim…
         Hoşcakal hüznüm, hoşcakal yüreğimi adadığım ömrüm…