Tarhan Tekelioglu Adlı Üyenin Nedir Yazıları ...

  • heinrich böll

    27.06.2003 - 00:46

    1917

    Heinrich Böll, katolik, marangoz ve heykeltras bir babanin oglu olarak 21 Aralik 1917 tarihinde Köln'de dünyaya geldi...

  • ajan

    26.06.2003 - 16:49

    devletlerin veya büyük kurumlarin,
    bilgi toplama, kontrespiyonaj, dezenformasyon, propaganda vs. amaclarla kullandigi karanlik sahsiyetler...

  • bestseller

    26.06.2003 - 16:45

    En cok satan kitablar...
    Daha cok hafif, kolay okunabilen, intellektüel derinlik kaygisindan ziyade popüler olma iddiasindaki eserler...

    Bu tarz kitablarin hedef kitlesinin daha ziyade kadinlar oldugu gibi bir batil itikat da mevcut...

  • ken follett

    26.06.2003 - 16:41

    Kendisi bol ajanli romanlar yazar...
    afgan savascilarini anlatan aslanlar diye cevrilebilecek bir romanini okuyorum..

    Almanya'daki Bertelsmann yayinevinin en cok sattigi yazarlardan...
    adi üstünde Bestsellerautor...

  • ken follett

    26.06.2003 - 16:39

    Ken Follet 1949'da Cardiff, Wales'da dogdu. Ilk romanini yazdiginda 27 yasinda idi. University College'deki egitiminden sonra gazete muhabiri ve yayinevi iscisi olarak calisti. Ilk romanindan sonra Bestseller olan 10 roman daha yazdi.
    Avam kamarasi milletvekilllerinden olan karisi Barbara ile birlikte yasamaktadir...

  • agatha christie

    26.06.2003 - 15:41

    agatha teyzemiz
    15 eylül 1890'da ahatha marriy clarisse miller adiyla, ück kardesin en kücügü olarak ingilterede sayfiye sehri torquay'da dünyaya gelmis...

  • agatha christie

    26.06.2003 - 15:35

    En büyük klassik cinayet romani yazari kadin.1890'da Torquay'da dogdu. Birinci dünya savasinda cephedeki hastahanelerden birinde hemsire olarak calismaya basladi, ve orada ilk kriminal romanini recetelerin arka yüzlerinden olusturdugu bir bloknotun üzerinde yazmaya basladi. Bu kitab basilana kadar cok uzun süre gecti. Bu arada bir igiliz cavusuyla evlenen gece hemsiresi, bir gecede ünlü oldu.
    1930'da ikinci evliligini meshur arkeolog Mallowan ile yapti. Kocasinin suriye ve Irak'a yptigi arastirma gezilerinde ona eslik etti.
    Uzun yillar güney ingiltere'de yasadi ve kendine dünya capinda sadik ve hayran bir okuyucu kitlesi olusturmayi basardi..
    Onun önemli roman karakterlerinden biri olan dedektif Hercule Poirot ve Miss Marple Sherlock holmes'un popülaritesine ulasti...

    not: bu biografi, yazarin mord im Orient express adiyla almancaya cevrilmis cok eski bir romaninin kapagindan araklanmis ve türkceye lütfen keremen tercüme edilmistir..

  • israil

    26.06.2003 - 05:34

    isra: kul
    el: ilah veya allah

    allahin kulu,
    abdullahin ibranicesi...

  • aks-i müfred

    26.06.2003 - 05:27

    ey edip adanada pide ye..

    bir de yavuz'un güzel bir siiri vardi.

  • akrostiş

    26.06.2003 - 05:24

    Jaluzileri inmis antolojinin
    ormana bakan pencerelerinde, gecenin
    sessiz ve
    en issiz aninda
    fisiltilarla baslayan gerilim müsiginin
    korkuyu müzdad eden
    aryasi...

    uysa da uymasa da
    bu da bir akrostis numunesi oluyor erenler...

  • bertolt brecht

    26.06.2003 - 05:12

    almanca biyografisini bir internet sitesinden okumustum tercümesini yapiyordum..
    her kelimede sözlüge bakmak zorunda kalinca,
    yarida biraktim,
    insaallah bir gün devamini...

    dogu berlin'li
    komünist..
    Dogu Alman yönetiminin sanatcisi...
    edebiyatcisi,
    teorik denemecisi
    vs vs'si...

  • bertolt brecht

    26.06.2003 - 04:34

    Brecht 10 subat 1898'de Augsburg'da bir fabrika yöneticisinin oglu olarak dünyaya geldi..1917'de (ortqa ögretim sonrasi, üniversite öncesi elde edilmesi gereken son egitim derecesi olan) Abitur'unu yapti. Akabinde Münih'te tib egitimine basladi...1918'de sihhiye olarak savas hizmeti yapti..1923'te Münih salon tiyatrosu'nda,1924'te de Alman tiyatrolari'na (Münhener Kammerspiele) dramatürj (edebi sanat müsaviri) oldu.1924'ten itibaren Berlin'de serbest yazar olarak hayatini devam ettirdi.. Bu arada marxizmle de esasli olarak mesgul olmaya basladi.
    Ilk eseri 1918 tarihli 'Ball'i idi. Ikinci olarak da henüz 21 yasinda iken bir kismini Augsburg'da bir kismini Münih'te tamamladigi 'Trommeln in der Nacht' adli eserini yazdi.. Bu eseri devrimci bir konuya odaklanmisti: Komünist ayaklanma. Bu eserinde, daha cok sinif catismasinin araci olarak gördügü icin didaktik enstrümanlardan kacinmistir...Yine bu eseri, diger erken devresinde verdigi tüm eserleri gibi nihilizm ve anarsizmin izlerini tasir. Toplumsal kritikte bulunan ögeler bu eserde artan oranda ortaya ciksa da, daha cok colgin ve alayci bir üslüp agir basar. bu edebi üretkten ikili yapisi, brecht'e dünya capindaki basarisini getiren eseri 'dreigroschenoper'i de sekillendirir... Brecht bu eserini bestekar Kurt Weill ile birlikte, E. Hauptmann tarafindan almancaya cevrilen ingiliz John Gay'in 18. yy'a ait eseri 'Beggar's Opera'nin temel yapisi üzerine insa etmistir... 'Die Dreigroschenoper' 31 Agustos 1928'de theater am Schiffbauerdamm'da sahnelendi. Rejisörlügü Erich Engel tarafindan yapilan bu temsilin sahne mizansenini Caspar Neher kompoze etti. Bu eser 20'li yillarin acitatli ve suurlu isveli hafifmesreb havasini tasir. Bu yönüyle zamaninin tüm eserlerini gölgede birakmistir.
    ........................................

  • berthold bretch

    26.06.2003 - 03:16

    buraya yazan arkadaslar lütfen kelimenin dogrusu olan bertolt brecht bölümüne aktarsinlar yazdiklariini...

  • halide edip adıvar

    26.06.2003 - 01:42

    Anadolu'ya savasa giderken tekke seyhi ataullah efendi'den sitayisle bahs eder..
    habertürk'de ugur ipekci ataullah efendi'nin sabatayist oldugunu yazmisti..
    halide edip adivar sinekli bakkal'da mevlidi bir yabanci gözüyle anlatir ve
    kenan cobanlari sarkisina benziyor surasi felan gibi israili cagrisimlar yapan yorumlarda bulunur...

    galiba halide edip hanim bir Musevi...

    not: musevi lafzi bir hakaret tümcesi degildir...

  • heinrich böll

    26.06.2003 - 01:31

    wo warst du adam?

    can yayinlarinda galiba,
    ademoglu neredeydin diye cevrilmisti...
    ama israrla almancasindan okumaya calistigim icin ve 32 kelimelik almancamla bana SIKICI geldigi icin sonunu getiremedim..
    sadece türkcesinden okumak, ikinci dünya savasinin savasan alman askerleri acisindan da ne kadar bunaltici bir sey oldugunu anlamamiza yol aciyor..
    okurken ben bunaliyordum,
    ya bir de o askerlerin hali? ...

  • tarık buğra

    26.06.2003 - 01:28

    milliyetci tarik bugra,
    solcu yalcin dogan'in dayisi olur...

  • tarık buğra

    26.06.2003 - 01:27

    Osmancik'ta ertugrul Gazi'nin oglu osman gazi'ye yaptigi nasihatler adi altinda maddelestirilen ve simdilerde holding yönetim kurulu baskaninin odasindan, turistik yerlerde bir cami duvarina konuslanmis ayakkabi boyacisinin yaslandigi duvarina her yere asilan maddeler...
    aslinda ertugrul gazi'ye ait degilmis..
    tarik bugra'nin kendi ürünü imis, ve aslinda bunu yazip cogaltanlarin tarik bugra'ya telif ücreti borclari varmis gayri resmi olaraktan yani..
    bir yerde okumustum,
    ama kahrolasi nisyan ile malul hafiza i beser...

  • gadab-i ilahi

    26.06.2003 - 01:23

    Dünyanin her yerinde dogal afet potansiyeli tasiyan bir cok durum var...
    Almanya gibi dünyanin en yas yere basmaz milleti bile sular altinda kaldi.. maddi ihmalkarlik ve hatalar vardi: tasimacilikta kullanmak amaciyla nehir yataklariyla oynamak gibi..
    ama her milletin mutlak gözden kacirdigi bir seyler oluyor, bundan kacinma´nin imkani yok.
    normal sartlarda her afetin dünyevi sebeblerini irdelemek ve cözmünü saglamak gerekir, bir daha olmamasi icin tedbir almak gerekir.. asl olan maddi tedbirsizliklerdir..
    ama islami inanca göre 'Allah'in öyle askerleri vardir ki fark edemezsiniz'
    bir takim gözden kacan dogal afet potansiyelleri de aslinda gerektiginde kullanilmak üzere yerlestirilmis tedip araclaridir...

    Kulllar kendilerini cok kuvvetli zann ettiklerinde, altlarindaki zemini ve kendi hayatiyetlerini temin eden kuvveti unutup ona karsi nankörlük ve ukalalik etttiklerinde, o kadar büyüksen hadi buna da engel ol bakalim hatirlatmasidir...

    tabiatla mücadele diye bir sey yoktur.
    allah'in yarattigi arz üzerinde onun müsade ettigi kadariyla istifade etmek vardir...

    tabiatla mücadele edip de ona hakim olunabilecegi görüsü titanic ile birlikte sulara gömülmüstür...
    ......................................
    Yanlis anlasilmasin,
    Allah, karadenizli sirket yöneticisi degildir ki öfkelenmek ve elemanlarina firca cekmek icin firsat kollayan bir varlik degildir..

    yarattiklari zulüm altinda inlemeye basladiginda, ve kullar bu zulmü durdurmaya ugrasmadiklarinda, düzensizligin zulmün baslangicinda bu zulmün gölgesinde islerini yürütme kurnazligi ile zulmü durdurmayi bir kenara birakip sonra da büyüyen frankestayn kontrollerinden cikinca, zulüm durdurulamaz hal alinca, yaratici kahhar sifati ile sistemi off'a getiriverir...

    pikar yazdi,
    umumi belalararin bir cogu kul haklarinin ihlalinden dolayi olmustur diye...

    vakit olsa bu konularda yazilacak cok seyler var...

  • berthold bretch

    25.06.2003 - 20:52

    yanlis, yeniden yaz..
    berthold brecht

  • peyami safa

    25.06.2003 - 03:26

    Peyami Safa türk yazininda en önemli yerlerden birini isgal eden birisi...
    Romanlari kalitesinin belgesi...
    saga kaymasi hata ise, demek ki insanlar saga kayinca kötü oluyorlar..
    edebi kalite diye bir sey aramiyoruz o zaman.. kaliteli yazarlar diye solculari alt alta dizin..
    kalitesizler diye de sagi alt alta yazin. en alta da necip fazil ile peyami safa'yi koyun...
    Bu yapilan edebi degerlendirme degil düpedüz partizaliktir...

    Insanlarin sahsiyetleri de defolu olabilir ama bu onlarin edebi kimliklerini gölgelememelidir..

    peyami safa'nin edebi kimligine diyeceginiz varsa burada onu deyim..
    diger hikayeleri bir gazetenin forumunda kriminel olaylar, sahsi kazikciliklar veya irtica listesi gibi basliklar altinda dösenebilirsiniz...

    ama burada lütfen edebi kimliklerini seyttiriniz..
    edeb yahu...

  • allah (c.c)

    25.06.2003 - 01:06

    firavunun kızıldenizde bulunan secde eder durumdaki ve çürümeyen cesedi
    Allah'in, kudretini anlamamiz icin yolumuza biraktigi isaretlerden...

  • halide nusret zorlutuna

    25.06.2003 - 01:03

    Halide Nusret (Zorlutuna) ve Git Bahar



    1901 yılında İstanbul’da doğan Halide Nusret, meşrutiyet döneminde Kerkük’te mutasarrıflık yapmış olan ve hürriyet mücadeleleriyle tanınan Avnullah Kâzimî’nin kızıdır. Halide Nusret, ilk tahsilini ailesinden alır. Kerkük’te özel hocalardan bir yandan Türkçe’sini diğer yandan Arap ve İran dillerindeki bilgisini kuvvetlendirmiştir. Dünya Savaşı’nın başladığı sıralarda İstanbul’a dönerler ve Halide Nusret Erenköy Kız Lisesi’ne devam eder. Mütareke yılları başlayınca çalışmak zorunda kalan şaire Darü’lmuallimat’ta imtihana girerek öğretmen olma hakkını kazanır. Bu arada İstanbul Darülfününu’na –Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü- devam eder. Özel olarak İngilizce öğrenir.1926 yılında süvari yarbayı Aziz Vecihi Zorlutuna ile evlenir.1930 yılında Ergün adlı oğulları ve 1938 yılında da kızları Emine Işınsu kızları dünyaya gelir. Tanrı’nın kendisini öğretmen olsun diye yarattığına inanan Halide Nusret,1957 yılında kendi isteği ile emekli oluncaya kadar çeşitli illerde öğretmenliğe devam etmiştir. Son yıllarında yüksek tansiyon ve romatizmadan rahatsız olan Zorlutuna,1984 yılında vefat etmiştir.
    Zorlutuna’nın yazarlık hayatına girişi Erenköy Kız Lisesi’nde orta tahsilini yaparken babasını kaybetmesi üzerine yazdığı “Ağlayan Kahkahalar” adlı yazısıyla olmuştur. Bu yazısı 1917 yılında Talebe Defteri adlı derginin açtığı yarışmada birinci olmuş ve neşredilmiştir. On dokuz yaşında iken ilk romanı olan Küller’i kaleme almıştır. Ayrıca Türk Kadını, Kadınlar Dünyası, Aydabir, Salon Mecmuası, Çınaraltı, Çağrı, Hilâl, Defne, Hisar, Milli Mecmua dergilerinde ve Vakit, Zafer, Kudret, Haber, Yeni İstanbul, Sabah, Hürriyet gazetelerinde yazıları yayınlanır.
    Halide Nusret, genç yaşlarından itibaren sosyal kuruluşlarda ve hayır cemiyetlerinde çalışır. Türk Kadınlar Birliği, Türk Ocakları, Halk Evleri, Muallimler Birliği, Yardım Sevenler Derneği, Çocuk Haklarını Müdafaa Cemiyeti ve Çocuk Esirgeme Kurumu (Himaye-i Etfal Cemiyeti) yönetim kurullarında uzun yıllar hizmet verdi.1975 yılı Birleşmiş Milletler tarafından “kadın yılı” olarak ilan edildiğinde “Kadının Sosyal Hayatını İnceleme ve Araştırma Derneği” tarafından düzenlenen sergi ve toplantıda Halide Nusret’e “ümmül muharrirat” (kadın yazarların annesi) unvanı verilmiştir.1983 yılında ise Basın Yayın Genel Müdürlüğü ile Türk Basın Birliği tarafından “Basın Mesleği’nde 50 Yıl Şerefli Hizmet” belgesiyle plaket verilmiştir.
    Zorlutuna, şiirlerinde hece ölçüsünü; romanlarında da konuşulan Türkçe’yi kullanmıştır. İnce ruhlu, hassas şairlerimizden olan Halide Nusret, aynı zamanda yazı tekniğinin kuvvetiyle tanınmış kadın ediplerimizdendir.
    Eserleri: Şiirlerini 1930’de Geceden Taşan Dertler,1943’te Yayla Türküsü,1960’da Yurdun Dört Bucağı ve 1967’de yayımlanan Ellerim Bomboş adlı kitaplarında topladı. Romanları ise,1921’de Küller,1922’de Sisli Geceler,1933’te Gülün Babası Kum,1945’te Beyaz Selvi,1971’de Büyük Anne,1974’te Aydınlık Kapı,1978’de Aşk ve Zafer adlarıyla yayımlandı. Ayrıca yazarın 1977 yılında çıkan Benim Küçük Dostlarım ve 1978 yılında Bir Devrin Romanı adlı hatıra türünde kitapları da bulunmaktadır.

    Git Bahar
    Çekil, bu gölgeli yolda gezinme…
    Bahar, bakışların gene pek sarhoş.
    Yanılıp gönlüme misafir inme:
    Kapısı kilitli, mihrabı bomboş,
    Mabettir orası, meyhane değil!

    Altınlı başında papatya niçin?
    Sarı saçlarına pembe gül takın!
    Git bahar, gönlümde ibadet için
    Diz çöken kızları ürkütme sakın,
    Kalbime girme, o kâşâne değil!

    Ziyalar, kokular, renkler, çiçekler…
    Ömrünün her gün bir başka düğün,
    Bülbüller koynunda aşkı çiçekler,
    Güller dökülürler göğsüne bütün.
    Gerçekten güzelsin, efsane değil!

    Git bahar, git bahar, uzaklarda gül!
    Denize renginden bırak hediye;
    Ufuklarda gezin, semaya süzül,
    Sokulma kalbime peymane diye.
    Gördüklerin kandil… peymane değil!

    Kaynaklar: Bir Devrin Romanı,1978; Tanzimattan Bu Yana Hamasi Türk Şiiri Antolojisi,1997; Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi,1993; Tanzimattan Bugüne Türk Şiiri Antolojisi I,1994; Edebiyatçılar Alemi,1999; Türkçe Kitaplarında Yazıları Bulunan Şair ve Yazarların Hayatı,1970; Kadın Şair ve Muharrirlerimiz,1940; Şahsiyetler ve Eserler,1993; Roman Hulasaları,1945; Bugünkü Türk Yazarları,1960; Türk Edip ve Şairleri; Edebiyatçılarımız ve Türk Edebiyatı,1938; Yazarlar Sözlüğü,1999.


    elif konar 11.11.2002

  • emine ışınsu

    25.06.2003 - 00:59

    ak topraklar adinda kerkük türklerinin dramini anlatan romani,
    bulgar zulmünü anlatan bir baska romani var..
    milliyetci...
    galiba irkci degil...
    türk edebiyati vakfi (tedev) cevresinde sevilen ve tutulan bir yazardir

  • emine ışınsu

    25.06.2003 - 00:59

    sair halide nusret zorlutuna'nin kizi..

Toplam 803 mesaj bulundu